#yüksek Kafeinli kahve
Explore tagged Tumblr posts
Text
Detoks Diyetleri: Vücudu Arındırmanın Yolları
Detoks diyeti, vücudu toksinlerden arındırmayı hedefleyen bir beslenme yöntemidir. Günlük hayatımızda maruz kaldığımız kimyasallar, katkı maddeleri ve işlenmiş gıdalar, vücudumuzda birikerek sağlığımızı olumsuz etkileyebilir. Detoks diyetleri, bu birikimleri azaltmak ve vücudu yenilemek için etkili bir yöntemdir. Ben Doğukan, bu yazıda, detoks diyetleri: vücudu arındırmanın yolları hakkında bilgiler vereceğim.
Detoks Nedir ve Nasıl Uygulanır?
Detoks Nedir ve Nasıl Uygulanır Detoks, vücutta biriken toksinleri temizlemek amacıyla uygulanan kısa süreli bir diyet programıdır. Genellikle meyve, sebze, meyve suları ve su içeren bir beslenme şekli olarak tanımlanabilir. Bazen detoks sürecine şifalı otlar, çeşitli çaylar ve takviyeler de eklenebilir. Detoksun hedefleri arasında şunlar bulunur: - Organları dinlendirerek onlara fırsat tanımak. - Karaciğeri toksinlerden arındırmak. - Dışkı, idrar ve ter yoluyla toksinlerin atılmasını sağlamak. - Dolaşım sistemini iyileştirmek. - Vücuda sağlıklı besinler sunmak. Detoks diyeti, obezite, sindirim problemleri, bağışıklık sistemine zarar verebilecek hastalıklar, iltihaplanma, alerjiler, şişkinlik ve kronik yorgunluk gibi çeşitli sağlık sorunlarının giderilmesine yardımcı olabilir. Detoks Diyetinin Amaçları Detoks diyetlerinin temel amacı, vücuttaki zararlı maddeleri temizlemektir. Bu diyetler, genellikle sebze, meyve, tam tahıllar ve doğal içecekler gibi sağlıklı gıdalara odaklanır. Detoks, sindirim sistemini düzenleyerek, bağışıklık sistemini güçlendirir ve genel sağlığı iyileştirir. Ayrıca, bu diyetler sayesinde enerji seviyeleri yükselir, cilt sağlığı iyileşir ve kilo kontrolü sağlanır. İlginizi Çekebilir; Mevsimsel Beslenme: Hangi Mevsimde Hangi Besinler? Detoks Diyetinin Faydaları - Vücudu Toksinlerden Arındırma: Detoks diyeti, vücuttaki zararlı toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Bu, karaciğerin ve böbreklerin işlevlerini destekler. - Sindirim Sistemini Dengeleme: Yüksek lif içeren gıdalar, sindirim sistemini düzenler ve kabızlık gibi sorunları ortadan kaldırır. Detoks diyetleri, bağırsak sağlığını destekleyerek sindirimi iyileştirir. - Bağışıklık Sistemini Güçlendirme: Sağlıklı beslenme, bağışıklık sistemini güçlendirir. Detoks sırasında tüketilen vitamin ve mineraller, vücudu hastalıklara karşı korur. - Enerji Seviyelerini Artırma: Detoks diyetleri, sağlıklı besinlerin tüketilmesi sayesinde enerji seviyelerini artırır. Bu, gün boyunca daha enerjik hissetmenizi sağlar. - Kilo Kontrolü Sağlama: Detoks, vücuttaki şişkinliği azaltır ve kilo vermeye yardımcı olur. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmek, uzun vadede kilo kontrolüne katkıda bulunur. - Cilt Sağlığını İyileştirme: Detoks diyetleri, cildin daha sağlıklı görünmesini sağlar. Vücutta biriken toksinlerin atılması, sivilce ve diğer cilt problemlerinin azalmasına yardımcı olur. Detoks İçin Tüketilmesi Gereken Besinler Detoks uygulayanların, besinlerini iyice çiğnemesi, yemek yerken çok az içmesi ve her yemekten önce dinlenmesi önerilmektedir. Detoks programınıza dahil edilmesi gereken gıdalar şu şekilde sıralanabilir: - Avokado - Greyfurt - Kuşkonmaz - Enginar - Brokoli - Karnabahar - Lahana - Sarımsak - Soğan - Zencefil - Limon - Yeşil çay - Su teresi - Pancar Detoks programından kaçınılması gereken gıdalar: - İşlenmiş gıdalar - Kafeinli içecekler - Şekerli yiyecekler ve tatlılar - Kırmızı et İlginizi Çekebilir; Sağlıklı Beslenmede Yağların Rolü Detoks Uygularken Dikkat Edilmesi Gerekenler Detoks sürecinde göz önünde bulundurulması gereken bazı noktalar bulunmaktadır: - Ağrı kesici veya gaz giderici ilaçlardan kaçının. - Kahve, alkol ve sigara tüketimini sınırlayın. - Fiziksel aktiviteyi ihmal etmeyin. - Günde en az 3 öğün yemek yemeye özen gösterin. - Günde 2-2,5 litre su içmeyi unutmayın. - Ara öğünlerde meyve ve sebze tüketmeyi ihmal etmeyin. Kimler Detoks Yapabilir? Hazımsızlık çeken veya aşırı toksin yüklenmesi yaşayan bireyler için detoks yapmak oldukça faydalı olabilir. Bitkinlik ve yorgunluk hissi yaşayanlar da adrenal bezlerin aşırı stres altında olduğunu gösterir. Toksin birikimi, adrenal yorgunluğa yol açabilir ve detoks uygulamak bu durumu iyileştirebilir. Kilo vermek isteyenler de toksinlerden arınarak vücutlarındaki ödemi atabilirler. Detoks, kabızlık sorunlarını gidermeye yardımcı olarak sindirim sistemini rahatlatır. Detoks Ne Zaman ve Ne Kadar Süreyle Yapılmalı? Detoks uygulaması, vücudu belli aralıklarla toksinlerden arındırmak için yapılan bir yöntemdir. Vücut toksinlerinden arınmaya ihtiyaç duyduğunda, planlı bir şekilde ve bir sağlık uzmanına danışarak detoks uygulamak en sağlıklı yoldur. Detoks süreci genellikle 7 ila 10 gün sürmektedir, ancak kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. Yılda iki kez detoks yapmak yaygın bir uygulama olsa da, bu süre kişinin sağlık durumu ve yaşam tarzına bağlı olarak farklılık gösterebilir. İşlenmiş gıdaların fazla tüketilmesi veya halsizlik hissi, detoks yapılmasını gerektirebilir. Detoks Sonrası Beslenme
Detoks Sonrası Beslenme Detoks döneminin ardından sağlıklı bir beslenme programı uygulamak, etkisini sürdürmek açısından önemlidir. Beslenme düzeninizi az yağlı süt ürünleri, karbonhidrat, balık, zeytinyağı gibi sağlıklı gıdalarla zenginleştirerek devam edebilirsiniz. Detoks diyeti, vücudu toksinlerden arındırmanın etkili bir yoludur. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirerek, vücudunuzu yenilemek ve sağlığınızı iyileştirmek mümkündür. Ancak, detoks uygulamalarını yaparken dikkatli olmak ve gerektiğinde profesyonel destek almak önemlidir. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimseyerek, detoksun faydalarından en iyi şekilde yararlanabilirsiniz. Unutmayın, sağlıklı bir vücut, sağlıklı bir yaşamın temelidir. İlginizi Çekebilir; Protein İhtiyacınızı Karşılamak İçin En İyi Kaynaklar Bitkisel Beslenmenin Sağlığa Faydaları Read the full article
0 notes
Text
Sıcak havaya dikkat! Kalbe iyi gelmiyor!
https://pazaryerigundem.com/haber/174097/sicak-havaya-dikkat-kalbe-iyi-gelmiyor/
Sıcak havaya dikkat! Kalbe iyi gelmiyor!
Yaz mevsimi, kalp sağlığını en çok etkileyen faktörlerden biri. Kalp hastalarının sıcak havalarda daha dikkatli olması gerektiğini belirten Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nevrez Koylan, sıcak havaların kalbe iyi gelmediğini, en çok da kalp hastalıkları olan kişilere iyi geldiğini söyledi.
İSTANBUL (İGFA) – Yaza yavaş yavaş merhaba derken sıcak havalar kendini göstermeye başladı.
Havadaki yüksek sıcaklık yüzünden vücudun kendi iç ısısını korumak için daha fazla uğraştığını ve bunun sonucunda kalp, akciğerler ve böbrekler üzerine daha çok yük bindiğini söyleyen Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nevrez Koylan, “Kuşkusuz yaz deyince pek çoğumuzun kendini her daim dışarı atası olsa da günün belirli saatlerinde dikkatli olmakta fayda var” dedi.
Prof. Dr. Nevrez Koylan; koroner kalp hastalığı, kalp yetersizliği, hipertansiyon ve ritim bozukluğu olan kalp hastalarına yaz mevsimini rahat atlatabilmeleri için önerilerde bulundu:
Eğer koroner kalp hastalığı nedeniyle nitrat spreyi veya nitrat tipi bir ilaç kullanılıyorsa, dikkatli olmakta fayda olduğunu söyleyen Prof. Dr. Koylan, “Nitratlar damarları hızla genişlettikleri için tansiyon düşürücü bir etkiye sahipler. Bu durum sıcakta sıvı kaybıyla birlikte bayılmaya bile yol açabiliyor. Ayrıca yine sıcak ortam ve sıvı kaybı, kanın yoğunlaşması sonucunda kalp krizlerinin artmasının önemli bir nedeni” dedi.
SERİN KALMAK İÇİN 10 ÖNERİ
Prof. Dr. Nevrez Koyla, serin kalmak için önerileri şöyle sıraladı:
Bol sıvı alın. Sıvı almanın en iyi yolu su içmektir bu yüzden zararlı içeceklerden kaçının. Kahve, çay ve enerji içecekleri gibi kafeinli içeceklerde ölçülü olmaya çalışın.
Sıvı alımının kısıtlandığı ağır kalp yetersizliği veya böbrek yetersizliği gibi bir durum varsa, alınacak sıvı miktarı açısından doktorunuzun görüşünü alın.
Kan basıncını artırabileceği ve kalp yetersizliği bulgularını kötüleştirebileceği bilinen soda ve maden sularını ölçülü tüketin.
Salata ve zeytinyağlı sebzeler gibi soğuk yemekleri tercih edin. Hem sıvı içerikleri fazladır hem de iyi birer vitamin ve mineral kaynağıdır.
Evinizi serin tutun. Evdeki lambaları ve ısı yaratabilecek diğer elektrikli cihazları da sadece gerektiğinde kullanın.
Oturmak ve özellikle de uyumak için evin en serin bölgesini tercih edin.
Hafif, bol ve terlemeye engel olmayan doğal kumaşlardan giysiler giyinin.
Denize sabah 11.00’den önce ve öğlen 15.00’ten sonra, mümkünse aç olarak girin.
Gölgede olsanız da bir güneş koruyucu kullanın, şapka takın ve su içmeyi sürdürün.
Aşırı fiziksel egzersizlerden kaçının.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Photo
Yeni bir çalışma, kafeinli kahve içmenin erken atriyal kasılmalar olarak bilinen yaygın bir kalp ritmi bozukluğu ile ilişkili olmadığını ortaya koydu. Çalışma, kalp fonksiyonları, yürüyüş alışkanlıkları, uyku düzenleri ve kan şekerleri saat ve fitness takip cihazları ile takip edilen 40 yaş altı 100 sağlıklı gönüllü üzerinde gerçekleştirildi. Gönüllülere, iki hafta boyunca günlük kısa mesajlar gönderilerek, belirli günlerde kafeinli kahve içmeleri veya uzak durmaları talimatı verildi. Araştırmacılar, kafeinli kahve içmenin kalp ritmi bozukluğuna yol açmadığını buldu. Kalbin üst odacıklarında başlayan bu ekstra atımların yaygın olduğu ve tipik olarak sorunlara neden olmadığı ifade edildi. Ancak araştırma ekibinin, kahvenin kalbin alt odalarından (sağ ve sol ventriküller) gelen ve ventriküler erken kasılmalar olarak adlandırılan başka bir aritmi türüne neden olduğuna dair çok az kanıt bulduğu aktarıldı. Araştırmacılar, "Bu tür atımlar da yaygındır ve genellikle ciddi değildir, ancak daha yüksek kalp yetmezliği riski ile ilişkilendirilmiştir" ifadelerine yer verdi. Araştırmacılar, yalnızca günde iki veya daha fazla fincan kahve içenlerde bu erken atımları tespit etti. Çalışmada, aynı zamanda gönüllülerin kahve içtikleri günlerde yaklaşık bin adım daha fazla attığı, yaklaşık 36 dakika daha az uyuduğu ve kan şekeri seviyelerinde neredeyse hiçbir fark olmadığı görüldü. Çalışma kısa bir süre içinde az sayıda insanda yapıldığından, sonuçların genel popülasyon için geçerli olması gerekmez. Bununla birlikte, çalışma kahvenin genel olarak sağlık için güvenli olduğunu ortaya çıkaran diğer çalışmalarla tutarlı. -Prof.Dr.Erkan Topuz- #ciltgüzelliği #diyetlistesi #zayıflamakistiyorum #detoks #almanya #yemek #estetik #ciltlekeleri #zayıflamak #lezzetliyemekler #kayseri #ankara #ciltbakımı #diyetyemekleri #diyet #saçdökülmesi #zayıflama #müzik #lezzet #botoks #saçbakımı #güzelliksırları #güzellik #magazin #türkkahvesi #ciltbakımı #yemektarifleri #komikvideolar #haber #güzelsözler https://www.instagram.com/p/CqKimaDsGLw/?igshid=NGJjMDIxMWI=
#ciltgüzelliği#diyetlistesi#zayıflamakistiyorum#detoks#almanya#yemek#estetik#ciltlekeleri#zayıflamak#lezzetliyemekler#kayseri#ankara#ciltbakımı#diyetyemekleri#diyet#saçdökülmesi#zayıflama#müzik#lezzet#botoks#saçbakımı#güzelliksırları#güzellik#magazin#türkkahvesi#yemektarifleri#komikvideolar#haber#güzelsözler
0 notes
Text
Yeşil Çayın Faydaları
Yeşil çay tartışmasız en ünlü süper yiyeceklerden biri, ancak fincanınızda ne olduğu hakkında ne biliyorsunuz?
Yeşil çay, diğer tüm bitkisel olmayan çaylarda olduğu gibi, Kamelya sinesis bitkisinin yapraklarından yapılır. Bununla birlikte, siyah ve oolong (wulong) çayların aksine, yeşil çay buharlı kurutma yöntemleri kullanılarak yapıldığı için daha az işlenir. Hassas işleme tekniklerinin, yeşil çayın, çeşitli sağlık yararlarına yol açabilecek besinler ve antioksidanlar açısından çok zengin olmasının nedenleri arasında olduğu düşünülmektedir. Aslında, Ulusal Tamamlayıcı ve Bütünleştirici Sağlık Merkezi'ne (NCCIH) göre yeşil çay, Çin ve Japon tıbbı uygulamalarında yüzyıllardır kullanılmaktadır.
Muhtemelen yeşil çayın faydaları hakkında çok fazla konuşmuş olsanız da, NCCIH kanıtların çoğunun kesin olmadığına ve daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor. New York City merkezli Megan Casper, RDN, Megan Casper Nutrition'ın sahibi, bir başka önemli uyarıyı da belirtiyor: “Yeşil çay üzerinde yapılan birçok çalışmada yeşil çay ekstresi kullanılıyor, bu da ortalama evdeki demlemenizden çok daha güçlü olabilir.”
Yeşil çayın potansiyel sağlık yararları, seçtiğiniz markaya ve bunu yapma şekline bağlı olarak da değişebilir, diyor Casper. “Sıcak çayda [ant] daha fazla antioksidan olabilir, çünkü buzlu çay genellikle [daha az] çay poşeti kullanır ve sulanır” diyor, ancak “birkaç saat boyunca soğuk demlenen çayda benzer miktarda antioksidan var sıcak çay." Kafeinsiz yeşil çay markaları da işleme pek çok fayda sağlamayabilir, çünkü işleme antioksidanları alabilir.
Sahneye daha yeni olan ve potansiyel faydaları için konuşulan matcha yeşil çaydır. Matcha, taze kaynamış su ile karıştırılmış bütün yeşil çay yapraklarından yapılır. Casper, bu hazırlığın bu yeşil çayın antioksidan içeriğini ve kafein içeriğini arttırdığını söylüyor.
Yeşil çayın olası sağlık yararları ve bu popüler içeceğin sağlıklı bir diyet ve yaşam tarzını tamamlamaya nasıl yardımcı olabileceği hakkında daha fazla bilgi edinin.
1. Yeşil Çay Beslenme Yumruğunu Paketliyor
Sinir sistemi üzerinde uyarıcı etkileri olabilecek bir tür alkaloid olan kafein Zihinsel odağı artırmaya yardımcı olabilecek L-theanine gibi amino asitler Diş minesini güçlendirmeye yardımcı olan bir mineral olan florür Diğer çay türlerinin aksine, yeşil çay kateşinler adı verilen yüksek seviyelerde bileşik içerir. En dikkat çekici kateşin epigallokateşin-3-gallattır (EGCG).
Sağlıklı bir yeşil çay seçmek açısından, New York merkezli Natalie Rizzo, RD, profesyonel bir ipucu sunuyor: “Gerçek bir şey istiyorsanız, paketin yüzde 100 yeşil çay söylediğinden emin olun veya saf yeşil çay yaprakları tercih edin.”
2. Yeşil Çay Sağlıklı Kilo Verme Diyetinin Bir Parçası Olabilir
NCCIH, yeşil çay içmenin aşırı kilolu veya obez olan kişilerde kilo kaybına yol açacağını kanıtlamak için yeterli kanıt olmadığını belirtiyor. Ancak yeşil çay ekstraktı içeren araştırmalar yardımcı olabileceğini göstermektedir.
Yani, yeşil çaydaki kafein, termojenez adı verilen bir süreçte iştahı ve hızlı kalori yakımını bastırmaya yardımcı olabilir, böyle bir çalışma önermektedir. Sadece yeşil çay üzerine yapılan araştırmaların çoğunun bu daha yoğun konsantre ekstrakt üzerinde olduğunu bilin; çay poşeti fincanınıza demez, Mayıs 2014'te Kanada Eczacılar Dergisi'nde yayınlanan bir makaleye dikkat çekiyor.
Rizzo, “Kilo kaybına yardımcı olmak için diyetinize yeşil çay eklemeyi düşünüyorsanız, yüksek kalorili bir diyet yiyorsanız bunun çalışmasını beklemeyin” diyor. “Yağ yakıcı nitelikleri olmasına rağmen, [yeşil çay] kötü bir diyet için yeterli miktarda yağ yakmayacaktır.” Bunun da ötesinde, Mayo Clinic'e göre, ilave tatlandırıcılar içeren hazır çay içerseniz yeşil çay yoluyla kilo verme çabaları engellenebilir.
En iyi bahsin? Çalıştığı kanıtlanmış olanları yapın - sağlıklı, dengeli bir diyet uygulayın ve kilo vermek için düzenli olarak egzersiz yapın. Diyetinize yeşil çay eklemek yardımcı olabilir, ancak gümüş bir kurşun olmasını beklemeyin.
3. Yeşil Çayın Faydaları Karnınıza Genişler
Çok fazla kafein içmek size sinirlilikler verebilir ve uykunuzu etkileyebilir, ancak uyarıcı da sizi düzenli tutmanıza yardımcı olabilir. Kahve içindeki kafein hacmine duyarlıysanız, bunun yerine yeşil çay deneyin. Ayrıca kafein var ama kahveden daha az. Mayo Clinic'e göre, 8 oz kafeinli demlenmiş kahve 95 ila 165 mg arasında kafein içerirken, 8 oz demlenmiş yeşil çay 25 ila 29 mg arasında kafein içerir.
4. Yeşil Çay, Romatoid Artrit Belirtilerini Azaltmaya Yardımcı Olabilir
Enflamasyonu azaltmak istiyorsanız, alışveriş listenize yeşil çay ekleyin.
Journal of Nutrition'da yayınlanan bir çalışmada, içme suyunda yeşil çay ekstresi verilen sıçanlar Otoimmün hastalık ile indüklenen romatoid artrit (RA), sade su içen RA'lı sıçanlardan daha az şiddetli semptomlar geliştirdi. İnsanlarda daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır, ancak araştırmacılar yeşil çay ekstraktının geleneksel RA tedavisi ile birlikte kullanıldığında yararlı olabileceğini belirtmektedir.Artrit Araştırma ve Terapide 2011 yılında yayınlanan bir derlemede yapılan araştırma, osteoartritli farelerde benzer bir anti-enflamatuar fayda olduğunu düşündürmektedir, ancak aynı etkilerin insanlarda görülüp görülmeyeceğini söylemek için çok erken.
5. Yeşil Çay Hasarlı Cildi Onarmaya Yardımcı Olabilir ve Cilt Kanserine Karşı Koruyabilir
Şubat 2010'da Kanser Önleme Araştırması'nda yayınlanan bir ön çalışmada, içme suyunda yeşil çay polifenollerine maruz kalan fareler, UV ışını hasarından sonra daha iyi cilt hücresi onarımı gösterdi, ancak bu aynı etkinin insanlarda görülüp görülmeyeceği henüz belli değil.Yeşil çay, Ağustos 2015'te Alman Dermatoloji Derneği Dergisi'nde yayınlanan bir makaleye göre egzama ve genital siğiller gibi cilt durumlarının tedavisine de yardımcı olabilir.
6. Yeşil Çay, Tip 2 Diyabetli İnsanlarda Kan Şekeri Seviyelerinin Düşmesine Yardımcı Olabilir
Tip 2 diyabetli insanlar, insülin direnci adı verilen bir durum nedeniyle yüksek kan şekerine (hiperglisemi) sahiptir; buradaki hücreler, kaslar ve karaciğer, vücuda enerji vermek için glikozu etkili bir şekilde ememez. Amerikan Diyabet Derneği'ne göre, kötü yönetilen diyabet kalp hastalığı, nöropati (sinir hasarı), amputasyon ve göz problemleri gibi komplikasyon riskini artırabilir.İran Sağlıklı Tıp Dergisi'nde Eylül 2014'te yayınlanan bir araştırmaya göre, sağlıklı bir tip 2 diyabet diyetinin bir parçası olduğunda, yeşil çay insülin direncini azaltmaya yardımcı olabilir. Çalışmada, dört hafta boyunca günde üç kez 150 mililitre yeşil veya ekşi çay tüketen katılımcılar olumlu sonuçlar elde ettiler.İLGİLİ: Yeşil Çay Tip 2 Diyabetli İnsanlar İçin İyi mi?
7. Yeşil Çay İçerek Alerjiniz ve Beyin Sağlığınız İyileşebilir
NCCIH'ye göre yeşil çayın en popüler özelliklerinden biri zihinsel uyanıklıktır. Bu kısa süreli etki yeşil çayın kafein içeriğiyle bağlantılıdır. Kafein kendisi merkezi sinir sistemini uyarır, bu da büyük miktarlarda tüketildiğinde sorunlara neden olabilir. Ancak yeşil çaydaki düşük kafein içeriği, kahve gibi yüksek kafeinli ürünlerle ilişkili kaygı ve titremelere neden olmadan sizi uyandırmak için yeterlidir.
8. Yeşil Çay, Bazı Kanser Türlerine Karşı Korunmaya Yardımcı Olabilir
Kanser, serbest radikaller vücuttaki sağlıklı hücrelere saldırdığında meydana gelir, ancak Ulusal Kanser Enstitüsü'ne göre antioksidan açısından zengin gıdalar ve yeşil çay gibi içeceklerin bu süreci önlemeye yardımcı olduğu düşünülmektedir. Özellikle, EGCG içeriğinin koruma sağladığı görülmektedir.Şubat 2018'de Moleküller ve Hücreler'de yayınlanan bir inceleme, yeşil çay ekstraktının başlangıcını geciktirmeye ve belirli kanser türlerinin nüksetmesini önlemeye yardımcı olabileceğini gösteren araştırmalara atıfta bulunmaktadır. Bununla birlikte, kanser önleme veya tedavi ve yeşil çay arasındaki bağlantı hakkındaki araştırmaların çoğu, insanları değil, fareleri veya hücre kültürlerini ve yeşil çayın kendisini değil yeşil çay özünü içerir.
9. Yeşil (ve Siyah) Çay İçmek Kalp Üzerinde Koruyucu Bir Etkisi Olabilir
Yeşil çayın kolesterol düşürücü özelliklerinin yanı sıra NCCIH, çayın da yüksek tansiyonu düşürebileceğini belirtiyor. Ulusal Kalp, Akciğer ve Kan Enstitüsü'ne göre, bu daha iyi kalp sağlığına yol açabilir. Benzer etkiler siyah çay ile de görülebilir.Şu anda beta blokerler gibi tansiyon ilaçları alıyorsanız, ılımlı bir şekilde yeşil çay için. NCCIH'ye göre, özellikle ek formda büyük miktarlarda yeşil çay, bu tür ilaçlarla etkileşime girebilir.
10. Yeşil Çay, Kaygıyı Azaltmaya Yardımcı Olabilir, ancak Daha Fazla Araştırma Bir fincan yeşil çay içmek, genel anksiyete, obsesif kompulsif bozukluk ve sosyal anksiyete bozukluğu gibi anksiyete ile ilişkili bozuklukların semptomlarını azaltmaya yardımcı olabilir. Ekim 2017'de Phytomedicine'de yayınlanan bir derleme, kafein ve amino asit L-theanine'nin anksiyeteyi azaltmak ve hafıza ve dikkat de dahil olmak üzere diğer beyin fonksiyonlarını etkilemek için birlikte çalıştığını gösteren araştırmaya atıfta bulunuyor.
1 note
·
View note
Text
Yüksek Kafeinli Kahve İzmir de
Yüksek Kafeinli Kahve İzmir
Yüksek kafeinli kahve İzmir merkezi New York olan Death Wish Coffee ürününün satışını yapan bir platformdur. Satın almak istediğiniz yüksek kafeinli kahveye buradan birkaç adımda ulaşabilirsiniz.
Kimler İçebilir?
Gün içinde çok yoğun iş temposu olan ve arada enerjisi düşerek uykusu gelenler, sabahları uyanmakta zorluk yaşayanlar, enerjisi düşen sporcular bu kahveden içebilir. Bu durumda akıllara kimlerin içmemesi gerektiği gelmektedir. Kafein oranı yüksek olduğu için kalp rahatsızlığı olanların, hamilelerin ya da kafein hassasiyeti olan diğer kişilerin içmemesi önerilir.
Kilo Aldırır mı?
Sıfır kalorisi olan Death Wish Coffee herhangi bir şekilde kilo aldırmaz. Aksine doğru kullanımla spordan yarım saat önce içilirse kan akışının daha da hızlanmasını sağlayacağından yağlarınızı daha kolay yakmanızda yardım edecektir.
Neden Yüksek Kafein?
Yüksek kafein kendinizi daha iyi hissedeceğiniz bir gün geçirmenizi sağlar. Örneğin devamlı ayaktaysanız ve molalarınızda enerji toplamanız gerekiyorsa bir defa içtiğinizde hızlı şekilde kendinize gelirsiniz.
İçinde Zararlı Madde Var mı?
Kahvenin içinde doğal olarak mikotoksin maddesi vardır ancak kafein miktarı yüksek olduğundan etkisi yok denecek kadar azdır. Yani % 90 oranında pişirme işlemi yapılması ve de kafeinin kendisi bu zararlı maddenin önüne geçer.
Death Wish Coffee Tadı ve Kokusu
Kahve kokusunu sevenler için yüksek kafeinli kahve kullanımı kısa sürede vazgeçilmezlerden olacaktır. İçimi sırasında herhangi kötü tat bırakmayan bu kahve, içim zevkinizi aksine artırır. Kokusu oldukça güzeldir ve içinde doğal malzemeler olması da bu kokuyu daha da iyileştirir. Death Wish Coffee’nin kullanım miktarına gelince, normalden çok daha fazla kafein içerdiği için sınırlı tüketilmelidir. Yani tek seferde gün içinde alınması gereken normal miktar fazlasıyla karşılanır. Eğer sık aralıklarla tüketirseniz çarpıntı gerginlik gibi durumlara neden olabilir.
Kahve Mideye Zarar Verir mi?
Yüksek kafeinli kahve vücudunuzdaki suyu azaltır. Bu nedenle tüketilirken mutlaka su yeteri miktarda alınmalıdır. Ayrıca boş bir karında kahve asit üretimini artırabilecektir. Mide bulantısı ya da reflü durumlarına neden olabilir. Kahvaltı yaptıktan sonra içmek bu açıdan idealdir. Ayrıca kafeinin gerginlik etkilerini azaltmak için de bolca su almanız önerilmektedir.
http://www.kahveciniz.com/cafe-ambruvase-yuksek-kafeinli-kahve-500-gr
Http://www.kahveciniz.com
0 notes
Text
Bariatrik Cerrahiden Sonra Kahve İçebilir miyim?
Tüp Ameliyatından Sonra Ne Zaman Kahve İçmelisiniz?
Nazogastrik tüp mide ameliyatı, mide hacmini büyük bir ölçüde azaltan ve kısa zamanda gözle görülür oranda kilo vermenizi sağlayabildiği için vücutta büyük değişikliklere neden olan ciddi bir ameliyattır. Tüp mide ameliyatından sonra vücudunuzun nasıl bir reaksiyon verdiğini anlamak önemlidir. Ameliyattan sonra iyileşme ve kilo verme durumunu hızlandırmak adına hastaların hayatlarında bazı değişiklikleri yapması gerekmektedir. Tüp mide ameliyatından sonra mide, yüksek bir oranda küçülür. Değerli besin ve vitamin kaynakları ile sağlıklı bir biçimde kilo verimine destek olan yiyecek ve içecekleri seçmek ve bununla beraber tüketmek de çok daha önemlidir. Obezite cerrahisi geçirmiş kişilerde negatif etkilerinden dolayı ameliyattan sonra en az 1 ay kahve kafeinden kaçının ve diğer kafeinli içeceklere ara verilmesi tavsiye edilir.
Tüp Mide Ameliyatı Geçiren Hastaları Kahve Tüketmek Nasıl Etkiler?
Tüp mide ameliyatından sonra reflü riskini artırır. Kahve ve kafein birer idrar söktürücüdür. Bu nedenle kahve içtikten sonra tuvalete gitmek çok yaygın olarak görülen bir durumdur. Tüm bunlara ek olarak kahvenin kan basıncını artırma riski de vardır. Aşırı kilolu hastalarda yaygın olan yüksek tansiyonu tetikler. Bu da tüp mide ameliyatı sonrasında iyileşme aşamasını olumsuz yönde etkiler. Siyah kahvenin kalorisi yoktur. Ancak pek çok insan kahveyi aroma, krema ya da şeker ve türevleri gibi katkı maddeleri ile tüketme eğilimindedir. Bu katkı maddeleri de gereksiz kalori alımına sebebiyet verir.
Tekrardan Ne Zaman Kahve Içebilirim?
Tüp mide ameliyatından hemen sonra hasta tamamen iyileşene ve ameliyatın olası yan etkileri geçene kadar kahveden bir müddet uzak durmalıdır. İyileşme sonrasında kahve tüketimi ise minimal bir seviyede olmalıdır. Ancak bu aşamada kahvenin nasıl içildiği de önem arz eder. Kahve içemeyenler, gereksiz kalori alımını en aza indirgemek adına sadece yağsız süt ya da türevlerini kullanabilirler. Kahvenin yanı sıra bir başka kafeinli içecekler de göz ardı edilmemelidir. Kafein içeren gazlı içecekleri tüketmemek de önemlidir. Enerji içecekleri, çay, kolalı içecekler, kafeinsiz infüzyonlar, doğal meyve suları gibi içeceklerde en az kahve kadar mideye zarar veren içecekler grubundadır. Gereğinden fazla tüketilen kafeinin yan etkileri de göz ardı edilemeyecek kadar fazladır. Kahvenin bileşenleri nedeniyle yemek borusu tahriş olabilir ve bazı kişilerde reflüye bununla birlikte sindirim sistemi bozukluklarına sebep olabilir. Çok fazla kafein tüketimi hayatınız için önemli bir sorun olabilir. Tüp mide ameliyatından sonra doktorunuzun kafein alımı konusundaki öneri ve tavsiyelerini mutlaka uygulamalısınız. Fazla tüketilen kafeinin yan etkileri şöyle sıralanabilir; - Kalp ritmindeki değişken hız - Sürekli bir sinirlilik, huzursuzluk ve kaygı hali - İshal ya da kabızlık - Rahatsız edici mide bulantısı - Kusma ile birlikte görülebilen ateş Kafein ve kahve, herhangi bir Bariatrik cerrahinin ve tüp mide ameliyatının önemli bir parçası olan besin emiliminin azalmasına sebebiyet verebileceğinden, kilo verme ameliyatının hemen sonrasında kahve içilmesi önerilmez. Aşırı bir kiloya sahip olmayan ve sağlıklı yetişkinlerin pek çoğu günde 200 ila 400 mg kafeini kolayca tüketebilir. Bununla birlikte, tüp mide ameliyatının yanı sıra obezite cerrahisinden herhangi birini geçirmiş biri kilo bakımından gerekli olan sağlık kriterlerini karşılamamaktadır. Bu sebepten dolayı da bu rakamlara çok daha fazla dikkat etmesi gerekir. Tüm bunlara ek olarak büyük miktarlarda, bilhassa gün içinde tüketildiğinde hafif bir dehidrasyona sebep olabilir ve bu da dikkat edilmezse bir sürü başka sağlık sorunlarına yol açabilir. Read the full article
0 notes
Text
1 Fincan Türk Kahvesinin Vücudumuza Faydaları
Günlük 1 fincan kahve içmenin bedensel ve zihinsel faydaları hakkında her geçen gün bir haber ve makale yayınlanıyor.
Gelin birlikte birde biz göz atalım kahvenin faydalarına.
Dünya nüfusunun %80’ninin hergün kafeinli bir ürün tükettiği günümüzde, insanlar sabahları uykusunu açmak, gece vardiyalarında uyanık kalmak yada enerjisini artırmak için kahve tüketiyor. Kahve aslında kültürümüzün en önemli bileşenlerinden biri durumunda içeçek kategorisinde. Yapılan araştırmalar da kahvenin vücudumuza faydalı etkileri olduğu yönünde. Gelin beraber 1 fincan kahvenin içerdiği etken maddeleri tek tek ele alarak vücudumuza faydalarını inceleyelim.
KAFEİN
Kafein doğal bir uyarıcı olmakla beraber en çok çay, kahve ve kakao’da bulunuyor. Bu etki aslında adenosin adlı nörotransmitteri bloke ederek göstermekte. Normalde adenosin seviyesi gün içinde artar. Bu durum da gün içinde giderek yorulmamıza ve uykumuzun gelmesine sebep olur. Ancak kafeinle bu etkiyi minimalize edebiliriz. Kafein beynimizdeki adenosin reseptölerini altive etmeden onlara bağlanarak uyanık kalmaya yardımcı olur. Kandaki adrenalin seviyesi kafein sayesinde artarak dopamin ve norepinefrinin beyin aktivetisini artırır. Bu durumda da beynimizi uyararak uyanıklık ve odaklanmamızı güçlendirir.
METABOLİZMA
Kafein etkilerini hızlı bir şekilde gösterir. Bir fincan kahve tükettikten sonra etkisini 30 ile 60 dk içerisinde en üst seviyesine ulaşır. Kandaki kafein yarılanma ömrü ise 1,5 ile 9.5 saat arasında değişkenlik göstermektedir. Aynı zamanda metabolizmamızı ve yağ yakımını hızlandırabilmekte. Bu konuda yapılan çalışmalarda merkezi sinir sistemini uyarma kabiliyeti nedeniyle kafeinin metabolizmayı %11’e kadar ve yağ yakımını %13’e kadar artırdığı gözlemlenmiştir. Şöyle bir hesap yaptığımızda günce 300 mg kafein tüketmek günde fazladan 79 kalori yakmanıza yardımcı olabilmekte. Kafein ve kilo alımı üzerine yapılan 12 yıl süren çalışmada en çok kahve içen katılımcıların, çalışma sonunda daha az vücut ağırlığına sahip olduğu gözlenmiştir.
İdeal kafein oranı ne kadar olmalı dediğinizi duyar gibiyiz. Uluslararası sağlık otoriteleri tarafından yapılan açıklamalarda günlük 400 mg kafein alımının güvenli sınırlar içerisinde yer aldığı belirtiliyor. Bu miktara günde 3-4 fincan kahve tüketerek ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda tek seferde 500 mg kafeinin çok ciddi sorunlara yol açabileceğini unutmamak gerekiyor. Tek seferde tükettiğiniz kafein miktarını doz başına 200 mg ile sınırlamanız önemli. Fazka kafein tüketiminde yüksek kalp atışı, yüksek adrenalin hormonu, yüksek hassasiyet vb bir çok uyarıcı etkilerin şiddetli anksiyete, gerginlik gibi sonuçlara yol açabiliyor.
DÜŞÜK KALP HASTALIĞI
Avrupa Kardiyoloji Derneği yayınladığı araştırmada günde 3 fincan kahve tüketmenin daha düşük felç ve ölümcül kalp hastalığı riskiyle ilişkilendiriyor. Kahve içmeyenlerle karşılaştırıldığı zaman hafif ile orta düzeyde tüketimin tüm nedenlerle bağlı ölüm riskini % 12, kardiyovasküler hastalıktan ölüm riskini % 17 azalttığını açıkladı.
EGZERSİZ ÖNCESİ KAHVE
Kafeinin emilimini ve en yüksek etkinliğine ulaşmasını istiyorsanız yapacağınız egzersizden yaklaşık 45 ile 60 dk önce kahve içmelisiniz. Uluslararası Spor Beslenme Derneği, kafeinin vücut ağırlığının kg başına 0.9-2.7 mg yani kilogram başına 2-6 mg dozlarında tüketildiğinde etkili bir ergonekik yardımcı olduğunu belirltiyor. Egzersizden önce alınan yaklaşık 3 mg/kg kafeinin yağ yakma oranını önemli ölçüde artırdığı gösterilmiş. Spordan 30 dakika önce kafein alımı egzersiz sırasında maksimum yağ oksidasyonuyla ilişkili bulunmuş. Siz de bu etkiyi görmek için spordan önce bir fincan kahve tercih edebilirsiniz.
#hanimağa#hanımağa#hanımağatürkkahvesi#hanımağakahveleri#hanimagakahveleri.com#Türk kahvesi#türkkahvesi
0 notes
Photo
Hepimiz kahve içtikten sonra bir keyif yaşıyoruz muhakkak; yoksa dünyada petrolden sonra en çok ticareti yapılan şey kahve olmazdı değil mi? Peki kafeinli içeceklerin faydaları veya zararları nelerdir biliyor muyuz? Kısa bir özet yapalım: Kısa dönem faydaları: 1- Zihinsel uyanıklık durumunu açması 2- Bilişsel performansı artırması 3- Uyanıklık durumunu artırması 4- Atletik performansı artırması Kısa dönem zararları: 1- Uyku bozuklukları 2- Sersemleme 3- Uyarılma durumu Tabi bazılarımız kahve tüketimi konusunda çok daha ileride. Uzun dönemde yararları var mıdır kahvenin? Bilimsel veriler şu durumlarda azalmaya neden olabileceğine işaret ediyor: 1- Parkinson Hastalığı 2- Alzheimer Hastalığı 3- Alkolik siroz 4- Gut 5- Şeker hastalığı (kafeinsiz kahvede de bu faydalı etki görülüyor olması çok ilginç) Zararları yok mu? Kronik yüksek doz kahve tüketicileri kahvenin uzun dönem zararlarına karşı tolerans geliştirebilseler de yine de belli başlı zararlar şunlar: 1- Baş ağrısı 2- Anksiyete (bir çeşit psikonörotik bozukluk) 3- Ellerde titreme 4- Uyuyamama 5- Diğer uyarıcı maddelerin kullanımı . . #kahve #çay #kola #enerji #içecek #kafein #sağlık #uyku (Etimesgut, Ankara)
1 note
·
View note
Text
Sınav stresi beslenmeyi de etkiliyor!
https://pazaryerigundem.com/haber/173522/sinav-stresi-beslenmeyi-de-etkiliyor/
Sınav stresi beslenmeyi de etkiliyor!
Sınav stresinin fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal yönden öğrencileri etkilediğini ifade eden uzmanlar, bu dönemin kimi öğrencilerde iştah azalmasına sebep olurken, kimi öğrencilerde de aşırı yeme davranışına neden olabildiğini söylüyor.
İSTANBUL (İGFA) – Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, sınav dönemi beslenme hakkında bilgi verdi.
Sınav stresinin fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal yönden öğrencileri etkilediğini ifade eden Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Birçok öğrencinin sınav dönemlerinde strese bağlı beslenme düzenleri de etkileniyor. Kimi öğrencilerde bu dönem iştah azalmasına sebep olurken, kimi öğrencilerde aşırı bir yeme davranışına sebep olabilir.” dedi.
Sınav stresinin yeme davranışlarındaki bozulmayı etkilerden, yeme düzeninin bozulmasının da vücutta stres düzeyini arttırabildiğini kaydeden Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Öğrenciler üzerinde yapılan klinik çalışmalarda, öğrencilerin sınav dönemlerinde çikolata, baklava gibi şekerli besinleri, çayı ve kahveyi normale göre daha çok tükettikleri görülmüştür.” diye konuştu.
‘ŞEKER ZİHNİ AÇAR SÖZÜ’ YANLIŞ MI?
Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, sınav dönemlerinde öğrencilerin daha rahat odaklanabilmeleri için vücudun ihtiyacı olan temel besin maddelerini almalarının oldukça önemli olduğunu ifade ederek, “Birçok çalışmada, şeker tüketimi arttıkça stres düzeyinin da arttığı gösterilmiştir. Peki yıllardır bizlere söylenen ‘Şeker zihni açar sözü’ yanlış mı? Beynin birinci enerji kaynağı glikozdur yani bir çeşit şekerdir. Ancak bu şekeri direkt rafine olarak almak yerine kuru meyvelerden, bulgur, tam buğday ekmeği, yulaf gibi tam tahıllardan almak daha doğrudur. Örneğin; bir adet kesme şeker yerine kuru üzümden alınan şeker, vücuda hem glikoz, hem de potasyum, kalsiyum, magnezyum gibi mineralleri sağlayarak bilişsel aktiviteleri arttıracaktır.
Özellikle sınav dönemlerinde öğrencilerin çay, kahve gibi kafeinli besinleri de yüksek miktarda tüketildiği görülmektedir. Bu sıvıların yüksek miktarda tüketilmesi sık idrara çıkmaya, vücuttan sıvı kaybına, konsantrasyonun kolay dağılmasına sebep olabilmektedir. Özellikle sınav dönemlerinde günde 2 fincandan fazla kahve tüketimi uygun değildir.”
YETERLİ MİKTARDA SU TÜKETİMİ OLDUKÇA ÖNEMLİ
Bu dönemde öğrencilerin özellikle beslenme rutininde olmayan farklı bir besini tüketmemelerinin daha uygun olduğunu da ifade eden Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Öğrencilerin rutinlerini bozmayacak şekilde ancak daha sağlıklı bir şekilde beslenmeleri, stres düzeylerini azaltacaktır. Son günler motivasyon arttırmak için gidilen fast food restoranları çok uygun olmayabilir. Yüksek şekerli, yüksek yağlı hazır besinler stres düzeyini arttıracaktır. Bunların yerine az yağlı etler, organik tavuk veya hindi etleri, Omega 3 zengini balıklar, kuru baklagil yemekleri, sebze yemekleri gibi daha çok ev yapımı yemekler, çiğ kuruyemişler, çiğ kuru meyveler tercih edilmelidir. Sınav öncesi birkaç gün kuru baklagiller ve brokoli, karnabahar gibi gaz yapan yiyeceklerden uzak durulabilir. Yeterli miktarda su tüketimi oldukça önemlidir ancak; su tüketilirken gün içine yayılmalıdır. Yavaş yavaş tüketilmelidir.” diye konuştu.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Photo
⭐️Kahve kanserden ve depresyondan koruyor⭐️ 👉🏼Çoğumuz her sabah bir fincan kahve tüketiriz. Sizinle bugün son bilimsel çalışmaları paylaşacağım. 👉🏼Günde iki fincan kahve, belirli bir genetiğe bağlı olan meme kanserini geciktirmede etkilidir. Klorojenik asit, kafeik asit, fito-östrojenler ve kafein; kahvede bulunan en önemli maddelerdir ve kansere karşı çok önemli rol oynamaktadırlar. Yüksek miktarda kahve içenlerde kolorektal kanser riskinin yüzde 30 daha az olduğu da gözlemlenmiştir. Bir kontrol grubunda yapılan araştırma ise; günde üç bardak kahve tüketen bireylerin günde bir bardak kahve içenlere göre ağız, farenks ve özofagus kanserlerine yüzde 40 daha düşük oranda yakalanma riskinin olduğunu göstermiştir. 👉🏼Düzenli olarak kahve içenler karaciğer kanserine karşı daha az risk altındadır. 2018'te yapılan bir çalışmada; günde sadece bir bardak kahvenin, karaciğer kanseri riskini yüzde 42 oranında düşürdüğü saptanmıştır. 29 bin kişi üzerinde yapılan bir araştırmaya göre; günde bir-üç fincan kafeinli kahve tüketenler Parkinson hastalığından korunuyor. 15 yıl süreyle 41 bin kadın üzerinde yapılan bir çalışma ise; günde 1-3 bardak kahve içenlerin kalp ve damar hastalıklarından ölüm riskinin yüzde 24 oranında düştüğünü ortaya çıkardı. 👉🏼2020'de yapılan bir çalışmada, günde dört bardak kahve içen kadınlar ile içmeyenler karşılaştırıldı; kahvenin depresyon riskini yüzde 20 oranında düşürdüğü görüldü. Ekim 2021'de yayınlanan bir çalışmada ise; kahve tüketiminin, erkek ve kadınlarda görülen bazal hücreli karsinomaya (bir tür deri kanseri) karşı yüzde 18 oranında daha düşük bir risk oluşturduğu görüldü. Kahvede bulunan antibakteriyellerin ağızda plak oluşumunu baskıladığı ve diş çürümelerini önlediği görülmüştür. -Prof.Dr.Erkan Topuz- #ciltgüzelliği #uyku #zayıflamakistiyorum #Kanser #sağlıklıbeslenme #annesütü #yemek #estetik #ciltlekeleri #zayıflama #kiloalmakistiyorum #sağlıklıyaşıyoruz #detokssuyu #sağlıklıbeslenme #sağlıklıyaşam #ciltbakımı #dolgu #diyet #saçdökülmesi #sağlıklıbeslen #zayıflama #erkantopuz #botoks #kollajen #güzelliksırları #güzellik #sağlıkhaberleri #türkkahvesi #yemektarifleri (Medistate Kavacık Hastanesi) https://www.instagram.com/p/CPaTOr_Byrf/?utm_medium=tumblr
#ciltgüzelliği#uyku#zayıflamakistiyorum#kanser#sağlıklıbeslenme#annesütü#yemek#estetik#ciltlekeleri#zayıflama#kiloalmakistiyorum#sağlıklıyaşıyoruz#detokssuyu#sağlıklıyaşam#ciltbakımı#dolgu#diyet#saçdökülmesi#sağlıklıbeslen#erkantopuz#botoks#kollajen#güzelliksırları#güzellik#sağlıkhaberleri#türkkahvesi#yemektarifleri
0 notes
Text
Yaz sıcağında tüketilmemesi gereken içecekler sıralandı: Çay, kahve, enerji içecekleri
En tehlikeli içecekler listesine çay, kahve, enerji ve diğer kafeinli içecekleri dahil eden Yelena Solomatina, bu içeceklerin hücreleri kuruttuğunu ve organizmanın önemli maddeleri, vitaminleri ve mineralleri kaybettiğini söyledi. Uzman, Veçernyaya Moskva’ya açıklamasında, “Eğer kahve içmeden yapamıyorsanız her fincanın ardından iki bardak su için” ifadesini kullandı. 'Bira onarılamaz zarar verebilir' Limonata ve gazlı içeceklerin kan şekerini artırdığını, bunun da damar hastalıkları olan insanlarda bilinç kaybı da dahil olmak üzere istenmeyen sonuçlara yol açabileceğini anlatan Solomatina, “Bira da yüksek glisemik indekse sahip içecek, üstelik alkol içeriyor. Böyle bir karışım yaz sıcaklığında organizmaya onarılamaz bir zarar verebilir” uyarısında bulundu. Bu içeceklere alternatifin ayran, kefir, şekersiz kvas ve kombuça olduğunu kaydeden diyetisyen, “En iyi çözüm taze meyve ve sebze yemek ve temiz su içmek” diye ekledi. Read the full article
0 notes
Text
Panik Bozukluk
Yaşadıkça, hayatımızın her zaman dümdüz gitmediğini görüyor ve öğreniyoruz, başımıza gelen iyi hadiselerden mutlu olabildiğimiz gibi kötü hadiselerden de mutsuz olabiliyoruz, bütün duygular bizim için varlar ... öfke, sevinç, korku... evet korkmamak kadar korkmak da gayet doğal bir davranış. Anksiyete (kaygı) yaratan durumların ardından mutlaka bir korku duygusu belirebilir. İnsan hayatı için biraz stres ve kaygı çok önemlidir. Bu az miktardaki kaygı bizim tehlikeli durumlarda kendimizi korumamıza yardımcı olur, hayatımızı kolaylaştır, tehlikenin algılanmasıyla birlikte, beynimiz kaç ya da döğüş sinyalleri verir. Normal şartlarda, sağlığı yerinde olan bir bireyin korkusunun - kaygısının nedeni açıktır, nedeni açıklanamayan korku ve kaygılar, ortada bir bozukluğun olduğunun habercisidir. Burada bahsedeceğimiz konu da nedeni belli olmayan , aniden başlayan ve belirsiz zaman aralıklarıyla tekrar eden kişiyi dehşete düşüren, yoğun sıkıntı ve de korku nöbetleri olarak adlandırdığımız "Panik Atak..." Panik atakların tekrarlanması sonucu kişide, herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda tekrar atakların olacağı kaygısına da "Panik Bozukluk" diyoruz. Hiçbir neden olmadığını düşündüğünüz bir çarpıntıyla karşı karşıya kaldınız, ardından göğüste bir baskı hissi, nefes almakta zorlanma, terleme, baş dönmesi gibi başka fizyolojik değişiklikler gelişti vücudunuzda, aklınızdan kalp krizi geçiriyor olduğunuz ya da felç geçiriyor olduğunuz düşüncesi geçti, bununla birlikte ölüm korkusu ağır bastı...bunun sonucunda en yakın hastanenin acil servisinde aldınız soluğu, orada da bir çok muayne, çekilen film, elektrokardiyografi, tomografi vb. İncelemeler sonucunda hiçbir şeyinizin olmadığı anlaşılmasına rağmen siz, doktorların doğru teşhiste bulunmadığını düşündünüz ve oradan ayrıldınız... bir süre sonra ataklar tekrarladı, her defasında o korku ve dehşet yaşanarak acil servisin kapılarını aşındırdınız ve yine eliniz boş bir şekilde geri döndünüz...ataklar tekrarlamalarını yapmaya devam etmekte ve siz bu atak dönemleri içinde her an yeni bir atağın geleceğini düşünerek beklenti anksiyetesi dediğimiz endişeli bekleme dönemleri geçirmeye başladınız, ataklar genelde belirsiz zaman ve mekanlarda geldiğinden bu kaygınız dahada çoğaldı ve bunun sonucunda da ölüm korkunuz pekişti... Topluluklardan, ataklar tekrarlarsa ve ben rezil olacağım davranışlarda bulunursam düşüncesiyle uzaklaşmaya başladınız ve bu düşüncelerden dolayı sürekli bir üzüntü yaşamaya başladınız... Bir zaman sonra olası felaketlere yönelik tedbirler almaya başladınız, çantanızda ya da cebinizde ilaçlarla gezmeye başladınız, hastanelere yada sağlık merkezlerine yakın güzergahları gezmek için tercih etmeye başladınız, mutlaka yakın ve güvenebileceğiniz birileriyle sokağa çıkmaya başladınız , kahve, çay gibi kafeinli içeceklerden kaçınmaya başladınız, otobüs gibi kapalı ve kalabalık mekanlara girmemeye özen gösterir oldunuz... İşte tüm bunlar panik atağınızın sebep olduğu yaşam biçiminiz... Yaşadığımız her sıkıntıya ya da kaygıya panik atak dememiz doğru olmaz; panik atak demek için aşağıda sayacağımız belirtilerden en az 4 tanesinin sizde yaşanıyor olması gerekmektedir. Peki nedir bu belirtiler; 1. Kalpte çarpıntı, hatta kalbin yerinden fırlayacakmış gibi hızlı çarpması bazen buna ek olarak sol kola yayılan uyuşmalar ve ağrılar. 2. Boğulma ve nefes alamıyormuş gibi hissettme, havanın yetersiz olduğu hissi, boğazda düğümlenme hissi. 3. Göğüste bir baskı, ağrı hissi. 4. Bulantı, karında bir ağrı hissi. 5. Baş dönmesi, dengeyi sağlayamama, 6. Terleme. 7. Titreme. 8. Vücudun belirli yerlerinde uyuşma. 9. Çevreyi olduğundan farklı-sanki gerçek değilmiş gibi- hissetme ya da kendisini çevreden ayrılmış, sıra dışı olarak algılama. 10. Kontrolünü kaybedip delireceğini düşünme. 11. Üşüme, ürperme, sıcak ya da soğuk basmalarının olması. 12. Ölüm korkusu. 4 belirtiyi içermeyen atakların olduğu durumlara da, "Kısıtlı Panik Atağı" adı verilmektedir. Bu atakların sıklığı kişiye göre değişir, bazen ayda bir olurken bazen çok sık da karşılaşılabilir, bazen de sık tekrarların ardında uzun süre atak görülmeyebilir. Ataklar genelde 10 dakika içinde en yüksek noktasına ulaşırlar, 15-20 dakika süren atakların yanında, nadiren de olsa 1 saat süren ataklar da görülmüştür. Panik atak; panik bozukluğu - sosyal fobi - agorafobi - klostrofobi - diğer fobi türleri - OKB (saplantı-zorlantı bozukluğu) - travma sonrası stres bozukluğu - madde kullanımına bağlı kaygı bozuklukları - organik bir hastalık nedenli kaygı bozukluklarında da sıkça rastladığımız bir durumdur. Panik Bozukluk genelde agorafobili olmaktadır, hastaların büyük bir çoğunluğu atakların geleceğini düşündüğü yerlerden kaçmak isterler. Örneğin; toplu taşıma araçlarından, sinema - tiyatro gibi yerlerden , yalnız başına sokağa çıkmaktan ya da yalnız başına evde kalmaktan (atak geçirdiklerinde kendilerine yardım sağlayacak kişilerle birlikte olmak isterler) - asansöre binmekten - dar sokak ya da köprülerden - tünellerden – Pazar yerlerinden - kalabalık ve büyük alışveriş merkezlerinden... fakat yanlarında bir kişi olduğu takdirde yoğun bir sıkıntı da duysalar bu yerlere girebilirler. Panik Atağın nedenlerine baktığımızda; çok spesifik bir neden göremiyoruz. Bazıları sebepsiz olarak da başlayabilir, ama yapılan araştırmalara göre; stresli yaşam olayları bireylerin direnme gücünü azaltıyor ve böyle bir dönemde de hastalığın ortaya çıkması kolaylaşıyor. Bunun yanında ailesel yatkınlık da göz ardı edilemez. Günlük hayatımızda, yaşadığımız bazı stresli durumlar sonrasında ortaya çıkan çarpıntı, nefes darlığı, göğüste baskı vb. fizyolojik belirtiler birey tarafından "ölüyorum , kalp krizi geçiriyorum , felç oluyorum" gibi yanlış düşünceler ve yorumlarla atakların şiddetini arttırarak bu hastalığın oluşmasına neden oluyorlar. Hastalığın fizyolojisine bakarsak; beynimizde nöron adı verilen sinir hücrelerinden salgılanan, heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzene sokan bir takım beyin hormonlarının düzensiz çalışmasıyla panik bozukluğun oluştuğunu görüyoruz. Her panik hastası kendisini dünyada tek zanneder, oysa şöyle bir genele baktığımızda, hastalığın hayat boyu görülme yaygınlığının % 1.5 - 3 arasında değişmekte olduğunu, hastaların %75 inin kadınlardan oluştuğunu, kadınlarda, %2.1 , erkeklerde %0.6 oranında görüldüğünü ve insanların 1/10 unun hayatları boyunca en azından bir defa panik atak geçirdiğini ve bu atakların hemen hemen 1/6 sının panik bozukluğa dönüştüğünü gözlemleyebiliriz. Panik atak tedavisi olan bir hastalıktır. İlaç tedavisi - psikoterapi (özellikle bilişseldavranışçı yöntemler) - nefes egzersizleri - gevşeme teknikleri bu hastalığın tedavisinde kullanılan bir yığın iyileştirme metotlarından sadece bir kısmıdır. Ve son olarak unutulmaması gereken bir kaç notum var sizlere iletmek istediğim; Panik bozukluk asla ölüme ya da çıldırmaya ya da başka bir organik hastalığa sebep olabilecek bir rahatsızlık değildir. Doktorunuz tavsiyesi dışında asla ilaç vb. maddeler kullanmayın. İlaçlarınızı doktorunuzun önerdiği şekilde kullanın ve kendisi kesmeden siz ilaçlarınızı kesmeyin... Read the full article
0 notes
Text
0 notes
Text
Hamile Tunikleri Seviyorum
Hamile Tunik bekleyen ebeveynler yeni doğan gelmesi ile birlikte uyku eksikliği için hazırlayın. Ancak, birçok hamile olduğunda hamile tunik ortaya çıkan uyku eksikliği için hazır değildir. Vücut geliştirme tüm değişiklikler yorgun olarak ilk üç aylık dönemde, aslında her zamankinden daha fazla uyku ihtiyacı olabilir ve bu normaldir. Plasenta oluşum hamile giyim aşamasında olduğunu ve vücudunuzun üreten ve daha fazla kan pompalama, yorgunluk yol açmaktadır. Ancak, birçok kadın hamile tunik olduğunda uyuyamıyorum. Uyku ve eğer hamile zaman uyuyamıyorum eğer sorunların üstesinden nasıl farklı trimesterde gibi ne olacağını öğrenmek. Ne Farklı Trimesterde Uyumayı beklersin?
Hamilelik ile gelen tüm hormonal ve fiziksel değişiklikler, çoğu kadın uyku sorunlarınız hamile giyimi hiç de şaşırtıcı değil. Her dönem yakında öğrenirsin olarak benzersiz bir uyku zorluklar ile birlikte geliyor. Ulusal Uyku Vakfı hamilelik ile deneyim beklenmektedir ortak sorunlar olarak hamile tunikleri aşağıdaki listeler.
İlk Üç Ay:
Gündüz artan uyku hali Nedeniyle duygusal ve fiziksel uyku aksamalar stres Bozan tuvalete sık gezileri uyumak
İkinci Üç Ay:
İkinci trimesterde, hamile tunik kadınların çoğu uyku sorunları ile ilgili olarak biraz rahatlama var. Bebek bekleyen anne yaşayacaksınız:
Tuvalete daha az gezileri Geliştirilmiş uyku kalitesi
Üçüncü Üç Aylık Dönem:
Çoğu uyku sorunları son üç aylık dönemde yaşanmaktadır. Bu kaynaklanmaktadır:
Heartburns Sinüs tıkanıklık Bacak krampları Büyüyen karın rahatsızlığı Bebeğin pozisyonu sık hamile tunik idrara çıkma dönüş mesane üzerinde baskı koyar
Eğer uyuyamıyorsan ne Zaman Hamile 1. Darken Odası
Çoğu otel Bu iyi uyku için mükemmel bir ortam oluşturur hamile tunik gibi odayı karartmak, ağır perdeler yatırım. Çok oda karartma perdeleri perde içine ağır ve karanlık ya da karartma gömlekleri olan perdeler hamile giyim yükleyerek yatırım olabilir. Tamamen ışığı kapat şu perdeleri de dikkate değer bir yatırım olabilir. 2. Uygun bir Sıcaklık bulmak
Çoğumuz çok sıcak, vücudu dinlendirici bir duruma kapatma hamile tunik zor anlar yaşatıyor bu odalarda yatacak. En ideal uyku sıcaklığı 68 72 derece Fahrenheit arasında değişir. Yatak odanızda sıcaklık izlemek için kapalı odaya bir termometre almak ve buna göre düzenleyen. Eğer hamile iken sıcak basmaları yaşıyorsanız, oda sıcaklığı mükemmel olmasını sağlamak gerekir. 3. Bazı Beyaz Gürültü Ekle
Az 30 $için gitmek gibi ucuz beyaz gürültü makineleri uyku sizi rahatlatıcı için büyük ve iyi haber. Gürültü bu hamile tunik makineler blokları böyle horlama gibi diğer bütün sesleri dışarı yayılan, fırın sesleri ve hamile giyim ambulans sirenleri diğer sesler arasında tekme. Eğer gürültü iyi geceler uyku engel ise, beyaz gürültü makine satın. 4. Uyumadan Önce Aşağı Rüzgar
Birçok insan günün sonunda rüzgar ihtiyacı bakmaktadır. TV uzak uyku öncesi genç bir olduğunu aynı şekilde de yaklaşık bir saat yatmadan önce TV kaçınmalısınız. Bir banyo, hamile giyim bir günlüğe yazma veya uyku için gitmeden önce iyi bir kitap ile kucaklaşmak. Bu zihin ve beden rahatlatır. 5. İyi bir Uyku Pozisyonu bulmak
Rahat bir uyku pozisyonu bulmak ve yetiştirmek için en iyi konumları karın tarafında bükülmüş diz ile yalan söylüyor. Tarafında hamile tunik uyku kan dolaşımını artırır ve inferior vena kava ve karaciğer üzerindeki baskıyı azaltacak. Yastıklar daha iyi uyku katkı ve bacaklarının arasına yerleştirilen bel karın, başını desteklemek ve onları kullanabilirsiniz. 6. Rahatlayın
Zihin ve beden dinlenmek için biraz zaman ayırın. Bu tür yoga veya derin nefes alma gibi rahatlama hamile tunik egzersizleri almak, iyi bir kitap okumak, bazı yatıştırıcı müzik dinlemek, sessiz zaman ya da rahatlatıcı bir hamile giyim hobi meşgul olabilir. Bu daha iyi uyku neden stres seviyesini düşürür gibi kendiniz için zaman yaratın.
Daha iyi uyku için hamilelik sırasında rahatlatıcı müzik: 7. Yastıklar yatırım
Belirtildiği gibi yastıklar daha rahat hale sırt, baş ve büyüyen karın destek yardımcı olabilir. Neyse ki, özellikle böyle bir çörek yastık hamile kadınlar için tasarlanmış yastıklar vardır. Tam boy yastık şeklinde yastık takoz kadar yastık bir dizi olabilir. 8. İyi Yemek
İyi bir diyet harikalar yaratacak ve hamile tunik beslenme gebelik rutin özünde olduğundan emin olmak gerekir. Böyle kraker ve ekmek gibi uyku teşvik yardımcı gıdalar alabilirsin. Kan şekeri seviyesini düzenler ve sıcak basması, baş ağrısı ve kabuslar önlemek gibi yüksek hamile giyim protein aperatifler de harika. 9. Egzersiz
Çok fiziksel sağlık ve akıl sağlığı teşvik olarak egzersiz yapabileceğiniz en önemli şeylerden biridir. Egzersiz daha iyi uyku ama kendini aşırı abartmanız ve yatak zaman yakın egzersiz yapmayın dikkatli olun yardımcı olur. Uyumadan önce kendinize en az dört saat verin.
Uykusuzluk rahatlatmak için hamile tunik gebelikte yoga nasıl yapılacağını öğrenmek: 10. İlaç Deneyin
Hem reçete ve over hamile iken daha iyi uyumak için alınabilecek-the-counter ilaçlar vardır. Ancak, bu bazı ilaçlar hamile giyim bebek için zararlı olabilir gibi, herhangi tipte ilaç kullanmaya başlamadan önce doktorunuza konuşmak gerekir. Herhangi bir diyet takviyeleri, otlar veya ilaç almadan önce doktorunuza danışınız. 11. Daha Fazla İpucu
Bahsedilen egzersiz kadar önemli ve sabah egzersiz için en iyi zaman. Günlük egzersiz. Süt sıcak bir bardak yatıştırıcı gücü var ve yatmadan önce tavsiye edilir. Sıcak bir duş da vücudu rahatlatır ve yatmadan önce yararlıdır. İyi bir hamile tunik sırt masajı kasları gevşer yardımcı olabilir. Geri omuzlarınızı masaj ve arkadaşına sor. Bazı basınç noktaları doğuma neden olabilir, çünkü ama dikkatli yapın. Bu kahve, çay ve soda gibi kafeinli içecekler kaçının. Eğer bu içecekler gerekir, sabah ve öğleden sonra için tüketiminizi sınırlayın.
3 notes
·
View notes
Text
Sıcak havalara karşı alabileceğiniz 10 kritik önlem
Aşırı sıcakların ve yoğun nemin nefes aldırmadığı bugünlerde sağlığınızdan olmamak için vücudunuzu serin tutmaya özen göstermelisiniz. İşte yemekten giyime kadar aşırı sıcaklara karşı yapılması gerekenler!
Sadece kronik hastalar, yaşlılar, hamileler ve çocukları değil sağlıklı kişileri bile tehdit eden aşırı sıcaklar; baş ağrısından bilinç bozukluklarına, kusmadan baş dönmesine hatta beyin kanaması ve kalp krizine dek birçok tehlikeye yol açabiliyor.
Acıbadem International Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Özkan Uysal, bugünlerde hemen hepimizin bol buzlu içeceklere sarıldığımızı belirterek "Oysa aşırı soğuk ve bol buzlu içecekler farenjit başta olmak üzere boğaz ile ilgili hastalıklara, ayrıca karın ağrısı ve ishal gibi mide, bağırsak problemlerine yol açıyor. O nedenle doğrusu daha ılık içecekler tüketmek" diyor.
Aşırı sıcaklara karşı 10 kritik önlem
1) Sık duş alın ya da vücudunuzu ıslatın
Vücut ısısının yükselmemesi için sık sık duş alın. Bu mümkün değilse de ellerinizi, ayaklarınızı, yüzünüzü ve ensenizi sık sık çok soğuk olmayan suyla ıslatın. Çok soğuk suyla yıkarsak kas ağrıları hatta kimi zaman zatürreye kadar gidebilecek durumlar ortaya çıkabilir.
2) Çay ve kahveyi ölçülü için
Özellikle bu aşırı sıcaklarda içtiğiniz çay ve kahvenin miktarına çok dikkat edin. Günde 150-200 mg’dan fazla kafein içeren içecek tüketmeyin. Bir bardak çayda ortalama 50 mg, bir kutu buzlu çayda ortalama 70 mg, bir fincan Türk kahvesinde ortalama 60 mg, bir bardak filtre kahvede 150 mg kafein bulunduğu için tüketirken ölçüyü aşmayın.
Aksi halde çay ve kahve gibi içecekler idrar sökücü etkiye sahip olduğundan sıvı kaybına yol açarken, kalp hızını artırarak çarpıntıya, tansiyonun yükselmesine, sinirlilik ve uykusuzluğa da neden olabiliyor. Ayrıca çay ve kahvenize şeker eklemekten de kaçının.
3) Dışarıda yemek yerken dikkat edin
Dışarıda ve açıkta satılan yiyecekleri tüketmeyin. Sıcak havalarda besinlerin hazırlanması ve pişirilmesinde hijyen kurallarına dikkat edilmemesi sonucu bakteriyel gıda zehirlenmelerine daha sık rastlandığından hijyeninden emin olmadığınız yerlerde yemek yemeyin. Çabuk bozulma riski olan et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri gibi besinleri açıkta uzun süre bekletmekten kaçının.
4) Bol su için
Susama hissi olmasa bile günde iki buçuk litre su içmeye özen gösterin. Sıvı kısıtlaması gerektiren bir hastalık durumu varsa ya da idrar sökücü ilaçlar kullanıyorsanız, ne kadar su içeceğinizi mutlaka doktoruna danışın.
5) Bol sebze ve ölçülü meyve tüketin
Sıcak havalarda hem vücut direncini arttırmak hem de vücudun vitamin ve mineral ihtiyacını karşılamak için sebze ve meyve tüketmeyi ihmal etmeyin. Sebze ve meyveler aynı zamanda su içeriği yüksek besinler olduğundan, vücudun su alımını desteklemesi açısından da önemli. Ancak karpuz, kavun, şeftali gibi yaz meyveleri şeker de içerdiği için ölçülü tüketmek gerekiyor.
6) Açık renkli giyinin
Güneş ışınlarının en dik olarak geldiği (saat 10-16 arası) saatlerde mecbur kalmadıkça dışarı çıkmayın. Mutlaka çıkmanız gerekiyorsa açık renkli, bol giysiler tercih edin, geniş kenarlı ve hava delikleri olan şapka giyin. Güneşin zararlı ışınlarında koruyan (UV filtreli) güneş gözlükleri kullanın. Mutlaka güneş koruyucu krem sürün.
7) Şeker eklemeyin
Alkollü içecekler ile fazla miktarda şeker içeren içecekler de vücuttan daha fazla sıvı kaybına neden oluyor. Üstelik şeker, sağlığımız açısından başlı başına tehlike kaynağı. Gazlı ve şekerli içeceklerden uzak durun.
8) Spor yaparken sadece su için
Günün en sıcak saatlerinde güneş altında spor ve her türlü ağır fiziksel aktiviteden uzak durun. Mümkünse sabah erken saatleri ya da akşam saatlerini spor için tercih edin.
Spor öncesinde, spor yaparken ve sonrasında bol su için. Ancak herhangi bir içecek değil özellikle su olmasına özen gösterin. Kafeinli, gazlı ya da şekerli içecekler su ihtiyacımızı karşılamadığı gibi sıvı kaybını daha da artırabiliyor. Su dışında bir şey içilmek isteniyorsa ayran ya da taze sıkılmış meyve suları tercih edilebilir.
9) Yağlı yiyecek ve kızartmalardan kaçının
Yağlı yiyecekler ve kızartmalar sağlık açısından genel zararlarının yanı sıra, sıcak havalarda daha da tehlikeli olabiliyor. Çünkü vücut bu besinleri sindirmeye çalışırken ısı regülasyonunda zorlanmalara yol açabiliyor. Haşlama, ızgara ya da buharda pişirme yöntemlerini tercih etmenizde fayda var.
10) İçecekleri aşırı soğuk içmeyin
Pek çok kişi bu aşırı sıcaklarda çok soğuk ve buzlu içeceklere sarılıyor ancak içeceklerin çok kaynar olmaması kadar aşırı soğuk olmaması da çok önemli. Aşırı soğuk ve bol buzlu içecekler karında kramplara neden olabileceğinden tercih etmemekte fayda var.
Soğuk içeceği tüketmek mide bağırsak sistemindeki kasları tetikleyerek bağırsak hareketliliğinin artmasına neden olur. Biz de bunu kramp tarzında ağrılar olarak hissederiz hatta bunun sonucunda ishal bile ortaya çıkabilir.
Alem-i Cihan
#sağlık#health#shake#sıcak#hava#hava durumu#sıcak hava#tips#acıbadem#basinbulteni#hastane#su#önlem#kadın#herbalife#water#cold#cold water#sun#spor#sport#girl#sport girls#heal#healthy lifestyle#lifestyle#dress#dressing up#inspiration#tricks
8 notes
·
View notes
Text
Doğum Sonrası Beslenme I Moiira
Kadın ve Yaşama Dair Her Şey https://moiira.com/dogum-sonrasi-beslenme/
Doğum Sonrası Beslenme
En iyi beslenme yöntemlerini anlatacağımız bu yazıda dikkat edilmesi gereken bütün bilgileri bulabilirsiniz Moiira anneleri. Doğum Sonrası Beslenme
Doğum Sonrası Beslenme Yeni anneler için en iyi yiyecekler
Hamilelik kabızlığınız doğum yaptığınızda bitmediyse yalnız değilsiniz. Doğum sonrası kabızlık yeni anneler arasında yaygın bir şikayettir – doğumdan sonra haftalarca sürebilir.
Bu rahatsız edici duruma bir takım faktörler katkıda bulunur, ancak genellikle uykusuz gecelerin bebek sonrası gerçeği, egzersiz eksikliği ve sağlıklı atıştırmalıklar ve öğünlerden daha kötü hale gelir. Artık yeterli uyku ya da fiziksel aktivite yapamayacak olsanız da, sıhhi tesisatınızın tekrar iyi çalışmasını sağlamak için bazı akıllı gıda seçimleri yapabilirsiniz.
Doğum Sonrası Beslenme Lif bakımından zengin yiyecekler seçin
Endişelenmeyin – kuru erik suyu ve kepek gevreği diyetinde hayatta kalmak zorunda değilsiniz. Ancak, kabızlığı azaltabilir ve beslenmenizde birkaç değişiklik yaparak ağrılı bağırsak hareketlerinden kaçınabilirsiniz.
Bol miktarda lif yemek, kendinizi düzenli tutmanın en kolay ve en güvenilir yoludur. Bol miktarda meyve ve sebze, siyah fasulye ve mercimek gibi baklagiller. Tam tahıllı tahıllar ve ekmekler yiyerek günde 15 ila 20 gram lif almayı hedefleyin.
Fiber alımınızı arttırmak düşündüğünüzden daha kolay olabilir. Sabah bir fincan kepek gevrekleri ve bir parça meyve (veya bir bardak çilek) ile başlayın. Tüm gün boyunca lif ihtiyacınıza dikkat edin. Atıştırma zamanında, bir avuç kuru üzüm veya kuru yaban mersini veya elmaya. Ulaşın ya da bir meyve ve yoğurt yüzüne bir kaşık dolusu lifli keten tohumu yağı ekleyin (süt yoğurusunda bulunan asidophilus bakterileri sindirim sisteminizi hareket ettirmek için mükemmeldir) .
Not: Çoğu sütlü yiyecekler çok az lif içerir veya hiç lif içermez, bu nedenle kabızlık sorunları yaşıyorsanız bu yiyecekleri diyetinizden kesmek akıllıca olabilir. Aynısı fast-food ürünlerinin çoğu için de geçerlidir.
USDA’nın Ulusal Besin Veritabanından alınan, lif bakımından zengin yiyeceklerin kısmi bir listesi :
Donanma fasulyesi (pişmiş) 1 fincan 19.1 gram lif Kellogg’un Kepekli Mısır gevreği 1 fincan 17.6 gram lif Siyah fasulye (pişmiş) 1 fincan 15 gram elyaf Bezelye (pişmiş) 1 fincan 16.3 gram lif Mercimek (pişmiş) 1 fincan 15.6 gram lif Pinto fasulyesi (pişmiş) 1 fincan 15.4 gram lif Nohut (pişmiş) aka nohut 1 fincan 12.5 gram lif Ahududu (dondurulmuş) 1 fincan 11 gram lif Dondurulmuş karışık sebzeler (pişmiş) 1 fincan 8 gram elyaf Haşlanmış kuru erik 1 fincan 7.7 gram lif Böğürtlen (taze) 1 fincan 7.6 gram lif Kellogg’un Üzüm Kepeği 1 fincan 7.3 gram lif Dondurulmuş ıspanak (pişmiş) 1 fincan 7 gram elyaf Yulaf kepeği (pişmiş) 1 fincan 5.7 gram lif Orta boy armut 1 5.1 gram lif Brokoli (pişmiş) 1 fincan 5.1 gram lif Genel Değirmen Toplam Kuru Üzüm Kepeği 1 fincan 5 gram lif Çilekler (dondurulmuş) 1 fincan 4.8 gram lif Havuç (pişmiş) 1 fincan 4.7 gram lif Fırında patates (tenli) 1 4.4 gram lif Yulaf ezmesi (pişmiş) 1 fincan 4 gram lif Orta boy elma 1 3,3 gram lif Muz 1 3.1 gram lif Kurutulmuş erik 5 kuru erik 3 gram lif Kurutulmuş elma 5 yüzük 2.8 gram lif Kuru kayısı 10 yarı 2,6 gram lif Tam tahıllı ekmek 1 dilim 1,7 gram lif
Sıvıları gözden kaçırmayın
Dehidrasyon kabızlığı daha da kötüleştirebilir hatta buna neden olabilir. Bu yüzden bol miktarda sıvı içmek önemlidir. Emzirme de sizi ilk önce susuz bırakabilir, bu nedenle süt kaynağınızı sürdürmek ve dışkılarınızı yumuşak tutmak için yeterli miktarda içmeniz gerekir (genellikle günde yaklaşık 8 ila 10 bardak su).
Bazı meyve suları nemlendirmenin yanı sıra iyi bir lif kaynağı olabilir. Kuru erik suyu lif içeriği ile ünlüdür (kuru erik suyu içerseniz, yarım bardak gibi az miktarda başlayın – sindirim sisteminiz üzerinde büyük bir etkisi olabilir). Taze sıkılmış meyve suları da lif bakımından zengindir, bu nedenle bir meyve sıkacağı ve kendi meyve suyunuzu sıkmak için yeterli zamanınız varsa, bunun için gidin. (Mağazadan satın alınan meyve suları genellikle iyi bir lif kaynağı olacak kadar kağıt hamuru içermez.)
Kafein veya alkol içeren içeceklerin dehidrate olduğunu unutmayın. Kendinizi günde bir veya iki fincan kafeinli kahve, çay veya soda ile sınırlandırmak isteyebilirsiniz ( burada kafeinin genel yiyecek ve içeceklerde ne kadar kafein olduğunu görmek için kontrol edin ). Bebeğinize emziriyorsanız, muhtemelen zaten alkolden kaçıyorsunuz veya alımınızı sınırlıyorsunuz . İçki içiyorsan, susuz kalmamak için aldığın her kokteyl için alkolsüz bir içki iç.
Doktor ne zaman aranır
Kabızlığınız sürüyorsa ve yüksek lifli bir diyet sorunu çözmediyse, sağlık bakımı sağlayıcınızla, yardımcı olabilecek bir dışkı yumuşatıcı reçetesi hakkında konuşun. Ve eğer bir bölümden iyileşiyorsanız, herhangi bir müshil almadan veya lif alımınızı büyük ölçüde arttırmadan önce sağlık uzmanınızla konuşun. Sindirim kanalınızın bu kadar büyük karın ameliyatlarından ve brokoli, fasulye ve lahana gibi birçok lif zengini gıdalardan tamamen iyileşmesi zaman alabilir ve bu da sizi iyileşmekte olan rahatsızlık verici hale getirir.
Kaynak: Moiira % Etiketler%
#Doğum Sonrası Beslenme#Doktor ne zaman aranır#Lif bakımından zengin yiyecekler seçin#Sıvıları gözden kaçırmayın#Yeni anneler için en iyi yiyecekler#Anne ve Çocuk
0 notes