#vurmaya
Explore tagged Tumblr posts
magazinxhaberler · 8 months ago
Text
Gece Karan Müsaadenle” adlı şarkısıyla yaz aylarına damga vurmaya hazırlanıyor
Tumblr media
Daha henüz orta okul yıllarında müzik öğretmeninin keşfetmesi sonucu müzik ile tanışan Gece Karan 23 Nisan etkinliklerinde bulduğu fırsatı değerlendirerek müziğe ilk adımını attı.
Tumblr media
Daha sonra çevresinin de yönlendirmesi sonucu 16 yaşında şan eğitimini ailesinden gizli almaya başlayan Gece Karan ailesinin bu olayı öğrenmesi ve baskıları sonucu müziğe 2 yıl ara verdikten sonra 18 yaşında iken tanıştığı bir müzisyenin destek ve yardımları ile düğün salonlarında vokal olarak profesyonel olarak sahne almaya başladı. Hayallerinin peşinden koşmayı bırakmayan Gece Karan söz ve müziği Abdullah Buğdaycı’ya ait “Müsaadenle” adlı şarkısını müzikseverlerle buluşturdu. Şarkının aranjörlüğünü Serkan Türker yaparken Mix § Mastering’ini de Mustafa Özerali Yener yaptı.
Tumblr media
Gece Karan “Müsaadenle” adlı şarkısının klip çekimleri için kameralar karşısına geçerken yönetmen koltuğuna Ali Eşitmez otururken görüntü yönetmenliğini de Sercan Esin üstlendi. Başarılı sanatçı klipte güzel ve buğulu sesi ile duru güzelliğini bir araya getirerek güzel bir klip çalışması oluşturdu. Gece Karan “Bu uzun yolda hayranlarımın ve müzikseverlerin desteğiyle hayallerimdeki noktaya doğru emin adımlarla yürümek istiyorum. Amacım güçlü olmak zorunda bırakılan her kadının sesi olmak istiyorum” diyerek duygularını dile getirdi. Kamil Hızer / Magazinname.com Instagram: @kamilhizer Magazin X Haberler : Magazin Read the full article
0 notes
hataysekshikayelerisblog · 8 months ago
Text
Nasıl Yani? (3) (Kerim 31 Y., İzmir)
Ertesi gün güzel bir portföy de Funda için ayarladım. Sonra da Elif'e, büroda olduğumu, gelebilirse gelmesini yazdım. Ama bir hinlik geldi aklıma. Yarım saat sonra geldi. "Aşkım özledin mi beni?" diye sarıldı. "Evet özledim, ama kötü haberlerim var!" dedim. "Ne oldu?" dedi. "1.500 Dolar zarardasın, çok kötü düşüşte piyasalar!" dedim. Önce yüzü asıldı, sonra gülümsedi ve "Geçen hafta Salı günü, yani 8 gün önce buraya geldiğimde 3.750 Dolar param vardı, o duruyor, sayende 14.000 Dolara yakın param daha var işleyen, gerisi kardan zarar. Üstüne üstlük de, sikişmek için can attığım ve beni sikmesini çok sevdiğim bir sevgilim var şimdi!" dedi gülerek.
Beklediğim cevap bu değildi, ama etkilendim. Onu alıp çekyata götürdüm. Bir gün önce İzmir'deki bir Seks Shoptan aldığım ve sabah kurye ile gelen oyuncakları ortaya çıkarmadan önce, dişleye dişleye amcığını emdim. Sonra oyuncakları çıkarıp, kalçalarına vurmaya başladım, küçük, kısa ama net vuruşlar yapıyordum. "Ohhhh, aşkım bana oyuncaklar almış, kısrak mı oldum ben şimdi? Bin kısrağına aşkım!" diye seviniyordu. Amına soktum vibratörü, çalıştırdım. Vibratör titremeye başladığında Elif vibratörden daha fazla titriyordu. Yarağımın kafasını götüne dayadığımda, "Aşkım ikisi aynı anda mı sikecek beni, ohhh!" diye inledi. Sadece yarağımın kafasını soktuğumda, o eliyle viratörü tutmuş amına itiyordu. Kafası girmişti yarağımın, ama daha fazla girmiyordu. "Bastır aşkım, hepsini sok!" diye yalvarıyordu adeta. "Çok acıyor, ohhhhh, çok ama çok acıyor!" diye inliyordu. Korkmaya başlamıştım ben bu kadından...
Öğlen Elif giyinip giderken kamerada arkasından baktım. Resmen apış apış yürüyordu. Kapıyı açıp dışarı çıkarken bir el kapıyı tuttu. Funda'yı gördüm bir an kapıda. Eyvah sıçtık dedim içimden. Zili çaldı. Kapıyı açtım. Birşey yokmuş gibi, "Hoş geldin!" dedim, ama içerisi resmen seks kokuyordu. Elif de ben de çok terlemiştik. Her ne kadar içerdeki odada sevişsek de, havada o ağırlık vardı ve ben camları açıp havalandıracak zaman bulamamıştım.
Funda oturup, "Ya enişte, bu kapıda karşılaştığım kadın sizin eski evdeki üst katta oturmuyor muydu?" dedi. "Kim? Hangi kadın?" dedim. "Bilmem, ablama sorarım adını!" dedi. O an aklımdan onlarca seçenek geçti. Mantıklı gelen tek fikir, "O da senin gibi parasını çalıştırmamı istedi. Ama hayır dedim. Dün sana anlattığım gibi ona da riskleri anlattım!" dedim. Funda, "Eee, ne dedi?" diye sordu. "Gözü korktu, Üç kuruş biriktirdik o da gitmesin dedi!" dedim. Funda, "Kadın bir tuhaf yürüyordu?" dedi. "Farkettim, sanırım rahatsız!" dedim. Sinsi bir şekilde gülümseyip, "Enişte yoksa sen bu kadınla bir haltlar mı yiyorsun?" dedi. "Evet, az önce düzüp yolladım!" dedim gülerek. Funda, "Yaparsın, senden beklerim, ama düzmemiş, resmen yamultmuşsun kadını!" dedi kahkahalarla.
Funda ile ilk kez böyle konuşuyorduk. "Neyse, hayırdır?" dedim. "Demiştim ya, 250 Dolar daha getirdim!" dedi. Kocasını sevmediğimi biliyordu. "Senin öküzden mi bu paralar?" dedim. "Yok enişte..." dedi yere bakıp, "O öküzden kurtulmak için!" diye ekledi. Kahkahalarla gülmeye başladım. "Neden güldün?" dedi. "Senin parayı 10 günde trilyon yaparım o zaman :)" dedim. "Yap, ödülün hazır :)" dedi hınzırca. Baldızla birbirimize mi yürüyorduk, anlamadım. "Eee anlat bakalım!" dedim. "Bıktım, bencilliğinden, patavatsızlığından, dangalaklığından, avukatlık diploması almış ama insanlıktan sınıfta kalmış. O yüzden kendimi sağlama alıp hayatımdan tümden silmek istiyorum! Ama kimsenin haberi yok, ablam mutsuz olduğumu biliyor ancak o kadar!" dedi.
"O zaman işin kolay, paran çok güzel çalışacak! Ama..." dedim. "Ama?" dedi. "Ablan bunu da bilmiyor, kapıdan çıkanı yani!" dedim. "Tamam be enişte, aramızda kalır! Madem kartlar açıksa enişte, 1.5 yıldır ben de biriyle görüşüyorum. Benim boynuzlunun bir iş arkadaşı!" dedi. Yarım saat detayları konuştuk. O ara gözüm ekrandaydı, Funda'nın para 2.100 Dolar oldu. "Amacına çabuk ulaşacaksın, üç katı oldu paran :)" dedim. "Biricik eniştem!" dedi, boynuma sarıldı, yanağımdan öpüp, "Öküz arar birazdan, ben eve gideyim!" deyip gitti. Karar verdim baldızın portföy kaybetse bile ben takviye edecektim.
Az sonra Elif'ten mesaj geldi. "Aşkım ne yürüyebiliyorum, ne de oturabiliyorum, ama müthiş mutluyum, birisi anlayacak diye de ödüm kopuyor, ama şu an bile orda olup sikişmek istiyorum :)" yazmış. "Gel o zaman!" yazdım. "Ciddi misin?" dedi. "Evet!" diye yazdım. 14:00'de geldi. Kapıdan girince, "Aşkım, öyle siktin ki beni, zor yürüyorum, ama acı o kadar zevk veriyor ki, daha çok canım yansın istiyorum!" dedi. Oyuncaklarımın tamamını görmemişti daha, aldığım göğüs klipslerini göğüs uçlarına taktım. Zinciri çekince, "Ohhhhh, bu ne?" diye inlemeye başladı. Buna benzerini de klitorisi için almıştım, onu da taktım. Zincirleri çektim, "Ahhhhhh, aşkımmmm, kopart!" diye inlemeye başladı.
Bu bana zevk vermese de onun bu inleme ve bağırışları yetiyordu. Sırtını döndürüp domalttım, aldığım en iri vibratörü götüne soktum. Zincirlerini çekerek klitoris ve göğüs klipslerini hareket ettire ettire vibratörü götünde titreterek kökleye kökleye siktim. Çığlıkları sokaktan duyuldu mu acaba diye korkuya kapılırken, ağzını bağlamak aklıma geldi. Acıdan mı, zevkten mi, artık hangisinden bayıldı bilmiyorum, bayılana dek siktim. Bayıldığında bir an korktum, kolonya alıp eline yüzüne sürdüm. 2 dakika sonra kendine geldi. Yardımımla çekyatta oturdu. Gözlerini kırparak, "Nasıl bir kadın oldum ben böyle? Ne diyorlar bunun adına?" dedi. "Mazoşist!" dedim. "Acı hissetmek bu kadar zevk verir mi insana?" dedi. "Sanırım veriyormuş!" dedim.
Bir saatte ancak toparlandı. Kafası tam yerine gelmese de kalkıp giyinip gitti. Yarım saat sonra da mesaj attı, "Kendi halimden soramadım, sen boşalabildin mi?" diye. Tam o sırada özel bilgisayarımdan, düğününde, kayınpederin yazlıkta, bizim havuzda çekilmiş Funda fotoğraflarına bakıp 31 çekiyordum...
Akşam herzamanki rutinden sonra telefona mesajlar geldi. İlki Elif'ten, "Ben yarın gelemem sanırım, halen titriyorum!" yazıyordu. "Dinlen güzelim, çok yoğun haftaydı!" yazdım. Diğer mesaj Funda'dan idi, "Biri ile paylaşmak çok iyi geldi!" yazmış. Ben de, "Herşeyi paylaşabileceğin biri olmak dileğimle!" yazdım. "Öylesin zaten, bilmiyor muydun?" yazdı. "Nerde öküz?" dedim. "Müvekkili ile yemeğe çıktı güya, bu saate yemek mi kalır, kimbilir nerde! Amaan, benden uzak olsun da!" yazmış. "Sevgilin nerede?" yazdım. Üzgün suratla, "Karısı doğuruyormuş!" yazdı. "Ohaaa!" yazdım. "Ha ha ha!" yazdı, sonra da, "Yarın işin var mı, benim öküz iki günlüğüne bir dava için İstanbul'a uçacak, moralim çok bozuk!" yazmış. "Sabah gel, çıkarız!" yazdım. "Gelmeyeyim, beni bir yerden al!" yazdı. Anlaştık.
Sabah 10:15'de evinin iki sokak ilerisinden aldım. Üstünde krem rengi bir tişört, altında yırtık pırtık bir kot vardı. Karıma, (İzmir'e gidip SPK kayıtlarımı yenileyeceğim, akşam ancak dönerim!) demiştim. Funda'ya, "Bugün senin, nereye gitmek istersin?" dedim. "Açım, kahvaltı yapmadım!" dedi. Önce Balçova'daki Outlettte kahvaltı mekanına götürdüm. Güzel bir kahvaltı sonrası, "Hadi atla!" dedim. "Nereye?" dedi. "Çeşme'ye!" dedim. "Çok uzak!" dedi. "Boşver!" dedim. "Ne yapacağız orda, ne havlu aldık, ne bikinilerim yanımda!" dedi. "Alırız!" dedim. Birden ağlamaya başladı. "Neden ağlıyorsun şimdi?" dedim. "Benim öküzler senin 10 da birin olsaydı..." dedi. İşte ilk o zaman elini tutup omzuma doğru çektim. "Boşver şu şerefsizleri bugünlük!" dedim. Otobana çıkıp Çeşme'ye sürdüm.
Ona en çok beğendiği bikiniyi aldık, bana da şort, bir iki malzeme daha. Beachlardan ilkine sürdüm arabayı. Altımızda pahalı araba olunca kapıda karşılayıp özel loca ayarladılar. Funda gün boyu kah ağladı, kah kahkahalarla gülüp, absolut enerjiyi içti. Akşam üzeri, "Otelde kalalım mı?" dedim. Usulca, "Ablama ne diyeceksin?" dedi. "O bende!" dedim. Karımı arayıp, buradaki şubenin ayarlayamadığını, İstanbul'a borsaya geçeceğimi, işim biter bitmez döneceğimi söyledim. Funda da öküzü arayıp, "Annemlerin yazlığa geldik hazır sen yoksun diye, ne zaman döneceksen haber ver!" diye yazdı. Karşıdan gelen cevap, "İyi tamam!" oldu...
Funda hafif çakır keyfti plajdan çıkarken. İnternetten bulup yer ayırttığım otele vardık. Resepsiyonda tek oda ayırttığımı görünce, kulağıma eğilip, "Enişte beni mi sikeceksin?" dedi. Kulağına dudaklarımı dayayıp, "Vereceksen neden olmasın?" dedim. Gülüştük :) Odamıza çıkıp, nedense ayrı ayrı duş aldıktan sonra, acıktık deyip yemeğe indik. Oradan da kalkıp birkaç mekan gezdik...
Sabah uyandığımda ikimiz de birbirimize sarılmıştık, ama kıyafetlerimiz üzerimizdeydi. "Funda!" diye dürttüm, gözlerini zor açtı. Birşey söylemeden kahvaltıya indik. Ordan havuza geçtik. Ben tişörtle giriyordum havuza, karıma neden bronzlaştığımı açıklayamazdım. Ama Funda yeni aldığımız ve öküzü olmadan giydiği en rahat bikini ile yüzüyordu. Kenardan izleyenlere göre ben tam magandaydım.
Bir ara lavaboya gidip döndüm. Şezlonguma otururken Funda gülüyordu. "Ne oldu?" dedim. "Çaktırmadan bak, şu barda somurtup oturan kel herif var ya, sırtı dönük..." dedi. "Evet?" dedim. "Az önce sen kalkar kalkmaz yanıma gelip, (Sizinle 3 günlük bir tatili nasıl ayarlarım?) diye sordu. Ne diyorsunuz beyefendi? diye sorduğumda da, senin gittiğin tarafı işaret edip, (O adamdan sonra, sizinle 3 gün tatil için kimle görüşeceğim?) dedi. Saçmalamayın beyefendi, o benim kocam! dediğimde, (Pardon, pardon!) deyip bir kaçışı vardı ki, görmeliydin!" dedi. Kahkahalarımız adama ulaştığında, adam bardan kalkıp nasıl kaçtı görülmeye değerdi :)
Akşam üstü Funda, öküzünü aradı. O da, "İşim uzadı, yarın dönerim belki!" diye cevap verdi. Ben de karımı arayıp, işimin uzadığını, yarın döneceğimi söyleyip, havuz başından selfie attım. Tabii ki yalnız olarak :)
İkinci gün gezdik eğlendik. Akşam da güzel bir balıkçıda bir ufak rakı içtik. "Bu akşam son akşam, hemen otele dönelim mi, yoksa gezelim mi?" dedim. "Otele dönelim!" dedi. İki gündür odada soyunuyor, duş alıyor, giyiniyor, ama en küçük bir şey yapmıyorduk. Sanki sessiz bir anlaşma yapmış gibiydik. Sadece dün gece giyinik ve sarılarak uyumuştuk. Daha doğrusu sızmıştık.
Oda servisine bir şişe şarap, meze tabağı söyledim. Şortu giyip balkondaki masaya geçtim. O da içeri girip üstünü çıkardı ve "İç çamaşırlarıyla balkonda oturamam!" deyip benim tişörtümü giydi. Benim tişört ona elbise gibi oldu. "Biliyor musun, ablamı kıskanıyorum. Uzun zamandır kıskanıyordum, ama şu son iki gün... Başkası olsa odaya girer girmez mal bulmuş mağribi gibi saldırırdı. Ama sen sadece şefkat ve ilgi gösteriyorsun ve benim de en çok ihtiyacım olan şey bunlar. Hayatımda bu kadar yoğun duygular yaşadığım hiç olmadı. Mutluluk, şımartılma, heyecan, istek..." dedi sustu. Elini tuttum. Başını omzuma koydu ve "Teşekkür ederim!" deyip boynumdan öptü. Ben de, "Bu kadar güzel bir kadınla bu kadar güzel iki gün için ben teşekkür ederim!" deyip alnından öptüm.
"Enişte, ben 1 ve 2 nolu öküzleri hayatımdan çıkarmaya karar verdim, yanımda olacak mısın?" dedi. İşte o an çenesinden tutup gözlerine baktım, "Sen istediğin sürece hayatım!" dedim ve uzanıp dudaklarından öptüm. Kolumu omzuna atıp, sımsıkı kendime çektim. Elini göğsüme koyup iyice sokuldu. Rakı üstüne şaraptan sonra mışıl mışıl uyuduk birbirimizin kollarında...
Sabah öpücükleri ile uyandım. Kahvaltıdan sonra yola çıktık. Funda çocuklar gibi şendi. O çoşkusu bana da yansıyordu. Evinin yakınında bırakıp, büroya geçtim. Hesabı kitabı kurcaladım biraz, ama canım çalışmak istemiyordu. Eve geçtim. Karım izin almış evdeydi. İki gece boyunca sevişemediğim Funda'nın yerine evire çevire karımı siktim. Karım da oldukça memnun olmuştu. (Adam iki gün İstanbul'da kaldı, ama bana sadık!) diye mi düşündü nedir, etrafımda pervane oldu tüm akşam. Gece Funda'dan mesaj geldi. "2 numaralı öküze yol verdim!" yazmış. Ben de, "Sabah ofise uğra, detaylı konuşalım!" yazdım. Sonra Elif'ten mesaj geldi, "Ne zaman döneceksin İstanbul'dan?" yazmış. Ona ise, "Yarın akşam!" diye cevap verdim.
Sabah işyerine yürüyerek gittim. Saat 10:00 gibi poğacalar, keklerle Funda geldi. Oturup çaylarımızı içerken portföyüne baktım. Funda'ya, "2 numaralı öküz gitti. 1 numaralı öküzün de gitmesi için ne kadar para seni garantiye alır?" dedim. Funda, "Evi isteyeceğim, evi verirse, çok değil, beni idare edecek, kimseye muhtaç etmeyecek bir aylık gelirim olsun istiyorum. Biliyorsun hiç çalışmadım, çalışmadan yaşayabilmeliyim!" dedi.
Ayağa kaldırdım, belinden sarıldım, o da boynuma doladı kollarını. Ona, "Biliyorsun, istersen hemen boşanma davasını açabilirsin, ben sana bakarım!" dedim. Onu o kadar çok istiyordum ki, dudaklarını dudaklarıma aldım. Funda, "Metresin olur musun diye soruyorsan, hayır! Ama sevgilim olur musun diyorsan, zaten olmadık mı, 3 gündür aklımı fikrimi aldın!" deyip bu kez o dudaklarını dudaklarıma sapladı. Dudaklarımızı ayırmadan birbirimizi soymaya başladık. Dudaklarımız ve dillerimiz hiç ayrılmadan kucağıma alıp masaya oturttum. Üç gündür defalarca birbirimizi çıplak görmemize rağmen ilk kez çıplak olarak dokunuyorduk birbirimize. Dudaklarından boynuna, ordan göğüslerine indiğimde, başımı tutup dudaklarına çekti. "Boşver, hazırım zaten!" dedi. Yarağımı amına soktuğumda, bacaklarını belime, kollarını boynuma kilitledi. Sakin, ama düzenli hareketlerle içinde gidip gelirken, yıllarca bu anı beklemiş gibi öpüşüyorduk. Birkaç dakika içinde nefes nefese boşaldık.
Ertesi gün Elif'e measaj yazdım, "Hızlı gidiyoruz, seni ofise girip çıkarken gören olmuş, sıkıntı çıkacak, biraz ara verelim. Karıma söylemekle tehdit ettiler!" deyip uzaklaştırdım. Funda 3 ay içinde boşandı. Öküz oturdukları evi vermedi, ama yarı ev parası verdi. Yaptığımız plan gereği karıma yakalandık, büyük olay çıktı, tabii ki ailesi Funda'yı evlatlıktan reddetti. Karım da benden boşandı. Benim işim rahattı, evi, arabayı karıma bıraktım. Oğlum annesi ile kalmak istedi.
Alaçatı'da güzel bir ev aldım, kendime güzel bir ofis kurdum evde. Funda ile evlendim, bir kızımız ve bir oğlumuz var. Büyük oğlum da ara sıra teyzesi, babası ve kardeşlerini görmeye geliyor, kalıyor. Her gün, her saat dokunmaktan, seyretmekten ve konuşmaktan bıkmadığım bir karım var!
[Kerim]
95 notes · View notes
luckiestcherry · 3 months ago
Text
baligim (adi da balik) esi oldukten sonra depresyona girip kafasini oraya buraya vurmaya baslayinca ona yeni es aldim
#.
42 notes · View notes
dreehung · 1 year ago
Text
Kafamdakileri aktaramayacak kadar yorgunum, ama kafamdakilerinde kendisini dışa vurmaya ihtiyacı var.
119 notes · View notes
roseving · 3 months ago
Text
Duygusal ağrılar bünyeye vurmaya başladı..
36 notes · View notes
karakedivestars · 2 months ago
Text
Dün sabaha karşı kendimle konuştum.
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum.
Yokuşun başında bir düşman vardı
Onu vurmaya gittim, kendimle vuruştum.
25 notes · View notes
kadehiterstut · 6 months ago
Text
ramak kaldı şöyle koşa koşa kendimi duvara vurmaya
52 notes · View notes
ruhumbipolar · 10 months ago
Text
ne kadar kaybetsem de, yalnızlaşsam da değersizlik içerisinde boğulsam da bu huyumdan vazgeçmeyeceğim ben sırf yalnız kalmamak için saçma sapan insanların yüzüne gülmeyeceğim, sırf sevilmek uğruna 3 kuruş karakteri olan insanların yanlışlarını örtmeye çalışmayacağım kim neyse ederi nasılsa direkt suratına vurmaya devam edeceğim, kaybettiğim insanlar olsun nedir ki ben hep yalnızdım zaten hangi biri benimleydi kaybedeceğini bile bile.
73 notes · View notes
sillagen · 3 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
23 Ekim | Çarşamba | 24
Ağzımın içi yara oldu. Normalde ağız içinde yara olursa kimin ayrılmış bir şeyini yedin anlamına gelen " kimin hıstasını yedin" denir bizde. Kimsenin de yemedim. Sofrada ağzım yara kimsenin bir şeyini de yemedim diyince erkek kardeşim üzüntüden abla dedi. Binanın kaloriferinin kazanın da sıkıntı varmış. Birkaç güne ancak yapılır dediler. Bugün aksine daha çok üşüdüm. Kardeşim bile ağrı kesici iç abla oldu. Sıcak su torbamı valize koymaya niyetlenmistim ama sonra neyse dedim. Alsaymisim iyi olurdu. Üşümekten kardeşimin kazagini giydim kolları kocaman oldu içinde yelekli ve bluzlu bir ben olmasına rağmen zor ısındım. Dün gece baktım kendimi üzeceğim kardeşimin mutfak dolaplarını sildim, kemikleri kaynattım. Öğle saatlerinde haşlama gibi değil de daha çok çorba niyetine limonlu ve biberli içiyor. Sabah ise buzdolabında bozulacakları ayarladım. Önceden aldığı bozulmaya yakın salatiklari ayikladim ve cacık olacak şekilde dogradim. Yarın yoğurda katarım şimdiden katarsak yumuşar. Yemek vardı yanına meze olsun diye fırına sebze atıyordum yanına patates de doğra dedi. Dediğini yaptık. Kendimi zorlamadan evin bir bölümünü yapmaya çalışıyorum. Kardesime ayagi kirildigindan beri sigarayı ben alıyorum ve çok iciyor. Bugune has degil genel olarak çok sigara içiyor. Ben markete girdigimde " buyur abla" dediklerinde " bir karton parlament kısa" diyince ilk ben kullanıyorum sanıyorlar heralde bazısı şaşıyor. Ya da bir karton almama da şaşırıyor olabilirler. Anneannemgilden bugun de elektrikli sobayı getirdim. Teyzem de gelin bizde kalın çok üsüyordanız dedi. Yok yagg falan yaptık hdjjfjff halbuki sabah cidden çok soguk. Aksamlari iyi. Bugün kaza kamera kaydını attmışlar. " gel abla gel kazamı izleyelim" diye beni çağırdı. Erkeklere kritik anlarda bir espri hali ve umursamazlık geliyor. Adamın suçu daha çok. Kardeşim geçip giderken en son arka teker kurtulmadan direksiyonu sağa çeviriyor aynaya da bakmadı ya da direkt kardeşimi görmedi. Sola kitlenmiş heralde. Ayağı araba ile motor arasında kalmış. Ondan sonra sıcrayıp yere düştükten sonra kafasını kaldırma hızlıca vururken yan taraftaki çöp konteynerinı da deviriyor. İyi ki kask varmış. Büyük ihtimalle o vurmaya daha kötü şeyler olabilirdi. Kask zaten parçalanmış. Rabbim beterinden korusun bizim için de iyi bir şey değil. Karşıdaki kişi için de iyi bir şey değil. Bilerek yapmıyor sonuçta Allah hepimizin yardımcısı olsun. En son gün iş güç bitince kahve içelim olduk. Kahve yaptım. Kendi kendime uzuldükten sonra hiçbir şey olmamış gibi " kemik suyu içer misin getireyim :) " yapıyorum o da ister istemez şaşırıyor. Daha yeni ağlıyordun ne ara kemik suyuna geldik oluyor. Afafafstd
22 notes · View notes
gecemavisi19 · 3 months ago
Text
"Toprak utanır sarmaya İnsan utanmaz vurmaya öldürürler seni çocuk sonra dururlar duaya..."
35 notes · View notes
olumetutkunkadin · 4 months ago
Text
"Şimdi aralarından birini burada dövmeye başlasalar, hepsi ona vurmaya başlasa herkes ayağa kalkar. Bu yanlış der. Ama bunu onun ruhuna yaptıklarında, bunun hiçbir cezası yok. Onları durduran bir şey yok. İnsanlar çok kolay kalp krıyor Lu, insanlar hiç düşünmeden kalp kırıyor. Bir kolu krmaktan farklı olduğunu sanyorlar bunun. Sonra bir sürü insan içinde kimsenin görmediği, görmek de istemediği çatlaklarla yaşamak zorunda kalıyor. Savaşların bittiğini düşünüyoruz, başımızın üzerine yağan bombalar yok, anlamıyorlar, artk bombaların patlamasına gerek yok, silaha gerek yok bu yüzyılda insanlar kalp kırarak fethediyor toprakları. Birbirlerinin ruhlarını sömürüyorlar. Daha çok inciten daha güçlü olduğunu sanıyor. Bir ruhu katletmek de cinayet ama bu hiçbir yasada yazmıyor bu yüzden suç sayılmaz, bu yüzden bir sürü karık kalbin katili aramızda dolaşıyor. Bu yüzden herkes mutsuz. Bu yüzden pencereden baktığımızda dışarıda savaş varmış gibi kasvetli bir yaşam görüyoruz."
21 notes · View notes
insanzee · 1 year ago
Text
Şimdi yine anon olup soracaksınız alevimisin diye:) Hayır değilim ama sünni olmaktansa alevi olmayı yeğlerdim! Bi Erzincanlı olarak bu alevi dedesini duymuştum fakat ne erzincanlı ne de alevi olması umrumda değil verdiği mesaj çok yerinde olmuş👍 hoşuma gitti paylaşmak istedim.👇
Tumblr media
Erzincanlı baş köylü Hasan efendi bir Alevi dedesi.
Hacca gidiyor. Hacca gittiğinde insanlar şeytan taşlama zamanında şeytanı taşlarken Baş köylü Hasan Efendi eline bir taşı alıyor ve sinesine vurmaya başlıyor, bunu gören arkadaşları ve yanındakiler soruyorlar;
"Hasan efendi neden kendini taşla dövüyorsun?"
Hasan efendi;
"oğul senin buradaki şeytanla ne işin var, sen kendi içindeki şeytanı taşla. Kendi nefsini terbiye et özünü pakla".. cevabını verir.
Hararet nardadır sacda değildir
Keramet baştadır taçta değildir
Her ne arar isen kendinde ara
Kudüs'te Mekke'de hacda değildir
Hünkar Hacı Bektaş-i Veli
76 notes · View notes
1-hesna · 6 months ago
Text
NOT: Sevgili tumbirler bugün sahipli bir köpeğe bir bayan yoldan geçerken çantasıyla vurmaya kalkdi köpek böylelerini isirsa hakli ama ne yazikki hayvannin dili yok vurmasına rağmen kendini korudu 🐕 köpek insandan daha sabırlı davrandı bir de usdelik agziylada itamda bulundu sahibinin yanında hayvan sevenlere inat bu köpekleri zehirlemek gerek diye ❤️❤️:cehennem ateşiniz bol bol olsun bu yasaya evet imzası atanlar rabbim böyle düşünenleri bu yasayi cikaranlari dert verip derman bulamasinlar köpeklere başka hayvanlara zulmedenleri aynı cezayı kendileri çeker Pati Sever dostlar❤️:Yazacak çok şey var ama 🥺🥺🥺🥺yazamıyorum dilerim aynı acılarla can verir 🤲🤲🤲🤲🤲🤲🥺🥺🥺🥺
insalah
Tüm hayvan sevmeyenlere inat mutluk budur .Ruhunda hayvan sevgisi olmayan insandan uzaklaş.
Hayvanları sevmeyenlere inat galerindeki en pozitif fotoğrafı bırak.
İnsanı en gerçek yüzünü görebilenlerin birer hayvansever olması kaçınılmaz.
🐾🐾🐾🐕 🐈😻🐶🐕🐾🐾🐾🐕🐶
😻🐈 🐾🐾🐾🐶🐕
Gerçek mutluluk budur mutlu hafda sonlari dilerim🥰🤗🐾🐕🐶🐾🐕🐶işde piknik dediğin böyle olur🥰🥰🤗
Tumblr media
34 notes · View notes
redanger · 6 months ago
Text
vurmaya çalıştıkları hedefe bakar mısın yusuf ağabeyin karizma daha da arttı
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
48 notes · View notes
seyymasensei · 6 months ago
Text
Bak şimdi çok değerli bi' halı düşün ama toz içinde. Naparsın? Alırsın halıyı, asarsın balkona, eline de bir sopa alırsın, başlarsın vurmaya. Sen vurdukça o halı temizlenir. Ama o halıya vurman gerek yani. Sende öylesin işte. Bunca dert, bunca acı boşuna değil yani 240724
21 notes · View notes
naefsunkar · 26 days ago
Text
*Niyet alıyorum* ...
*Koştuğum ama bir türlü varamadığım dünyayı arkama almaya*...
*Yaratılış maksadımın bilincine varmaya , kulluk makamıyla şereflenmeye...*
*Niyet ediyorum üç ayları yüreğimin baharı eylemeye ...*
*Niyet ediyorum Hayır duymaya hayır konuşmaya hayırda yarışmaya*...
*Niyet ediyorum gem vuramadığım ne dediğini bilmez dilime gem vurmaya*...
*Niyet ediyorum kalbi selim yumuşak huylu olmaya, gereksiz öfkeli çıkışlarımı yenmeye*...
Niyet ediyorum ...
iyi bir kul olmaya...
İyi bir ümmet olmaya...
İyi bir anne baba olmaya...
Niyet ediyorum İyi bir mu'min olmaya.
Herkese hakkımı Senin rızan için helal ediyorum.
*Ömrümü yolunda son nefesimi iman üzere sonlandır Ya Rabbi!*
*Rasûlullah şöyle duâ ederdi;*
*"Allahım!*
*Ömrümün sonunu hayatımın en hayırlı zamanı yap.*
*Son amellerimi en hayırlı amellerim eyle.*
*Sana kavuşacağım günü yaşadığım günlerimin en hayırlısı eyle*...
آمين🤲
11 notes · View notes