#viskills
Explore tagged Tumblr posts
herkonular · 1 year ago
Text
VİSKİLER - PRO+
Tumblr media
Viski fiyatları çeşitli faktörlere bağlı olarak büyük ölçüde değişiklik gösterebilir. Viski fiyatlarını etkileyen en önemli faktörlerden bazıları şunlardır:
- Marka: Popüler ve köklü markalar, daha az bilinen markalara göre daha pahalı olma eğilimindedir.
- Yaş: Daha uzun süre yıllandırılmış viski genellikle genç viskiden daha pahalıdır.
- Tür: Tek malt, harmanlanmış veya burbon gibi farklı viski türleri de farklı fiyatlara sahip olabilir.
Ancak fiyatın her zaman kaliteyle aynı anlama gelmediğini unutmamak önemlidir. En pahalı viskilerden bazıları olağanüstü kalitede olsa da, harika bir tat ve deneyim sunan birçok uygun fiyatlı seçenek de vardır.
Piyasada her biri kendine özgü özelliklere ve lezzet profillerine sahip çok sayıda viski markaları bulunmaktadır. En popüler viski markalarından bazıları şunlardır:
- Jack Daniel's: Kendine özgü tatlı ve dumanlı bir tada sahip bir Tennessee viskisi.
- Johnnie Walker: Bir dizi farklı karışım ve tada sahip harmanlanmış bir İskoç viskisi.
- Jameson: Pürüzsüz ve yumuşak bir tada sahip bir İrlanda viskisi.
- Chivas Regal: Zengin ve karmaşık tadıyla bilinen bir İskoç viskisi.
Her markanın kendine ait sadık takipçileri vardır ve çoğu, farklı fiyat noktalarında farklı ürünler sunar. Viski tutkunları, farklı marka ve tatları keşfederek kendi zevk tercihlerine ve bütçelerine en uygun olanı bulabilirler.
Farklı alkol markaları arasında fiyat ve kalite karşılaştırması söz konusu olduğunda, fiyatın her zaman kaliteye eşit olmadığını akılda tutmak önemlidir. Bazı pahalı viskiler olağanüstü kalitede olsa da, harika bir tat ve deneyim sunan birçok uygun fiyatlı seçenek de vardır. Bireyler web sitemiz ile araştırma yaparak ve farklı alkoller tadarak çeşitli alkol fiyatları noktalarında yüksek kaliteli seçenekler bulabilirler. Ek olarak, her alkolün kendine özgü tat profilini ve özelliklerini dikkate almak önemlidir, çünkü bunlar aynı marka içinde bile büyük ölçüde farklılık gösterebilir. Alkol meraklıları, 35 lik viski, volim fiyat gibi farklı seçenekleri keşfederek, kendi zevk tercihlerine ve bütçelerine en uygun olanı web sitemiz ile bulabilirler.
2K notes · View notes
ssipsevdi · 7 months ago
Text
bu ne guzel is hayatı is yerinde masa altından viskiler isten cıkıp iş görusmesi diye biralar rakılar iyice alkolik oldum cok keyifli bi isim var
10 notes · View notes
kendimihissetmiyorum · 1 year ago
Text
antibiyotiğim dört gün sonra bitiyor bu ne demek gelsin kokteyller gelsin ballı viskiler cinler tekilalar
20 notes · View notes
reis5106 · 2 years ago
Text
Geçti Bor'un Pazarı
Başta kavak yelleri estiği günler hani?
Beklediğin nişanlar, şerefler, ünler hani?
Aradığın sevgili şanlı düğünler hani?
Selvi gibi ümitler döndü birer iğdeye,
Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye
Sende cevher var imiş bunu herkes ne bilsin.
Kimler böyle züğürdün huzurunda eğilsin?
Şöyle bir dairede müdür bile değilsin.
Ne çıkar öğrenmişsin mesahayı pi diye,
Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye
Bilmem ki ne olmaktı senin gayen, maksadın?
Fare gibi kitapların arasında yaşadın.
Ne dans ettin, eğledin, ne sevdin kız kadın,
Kim dedi hey serseri gençliğine kıy diye?
Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye
Gönül ne çalgı ister, ne eğlence ne de dans,
Ne güzel kadınların önlerinde reverans.
Kapandıkça kapandı bunca yıldır kahpe şans.
İhtiyarlık gölgesi perde çekti dideye,
Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye.
Fırsatı iyi kolla, sakın olma dangalak,
Keyfine bak dünyada gülerek, oynayarak.
Sende iç şampanyalar, viskiler bardak bardak,
Dokunuyor üç kadeh şimdi bizim mideye,
Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye.
Hasanın böreğine vaktinde yetişmeli,
Hiç durmadan gövdeye atıştırıp şişmeli.
Yanıpta kavrulmadan mükemmelen pişmeli,
Yoksa seni almazlar hiçbir yere çiğ diye,
Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye.
Namdar Rahmi KARATAY
2 notes · View notes
inside-thecityof-glass · 7 months ago
Text
12.05.24 SARGEIST KONSERİ (BEŞİKTAŞ IF)
Tumblr media
Beşiktaş IF’te metal müzik rüzgarı tam gaz devam ediyor. Neredeyse her hafta başka bir etkinlikteyiz. Cüzdanlar yoruldu ama bu işe gönül veren dinleyici asla yorulmuyor! Önceki yazılarda bahsettiğim gibi eski, güzel günler tekrardan gelecek ve severek dinlediğimiz grupları bu seneki gibi tek tek değil, güzel bir festival çatısı altında topluca dinleyebileceğiz. Böyle haberleri yakında duyacağımızı tahmin ediyorum. Uzun zamandır hayranlıkla karışık bir şaşkınlıkla dinlediğim Finlandiyalı “Horna” grubunun gitaristi “Shatraug” tarafından kurulan “Sargeist” (Sarg-Tabut / Geist-Hayalet,Ruh demekmiş.) konseri aylar öncesinden duyuruldu. Grubun bir önceki vokali “Profundus” projeden ayrıldıktan sonra vokalleri son bir senedir “Shatraug” üstleniyor. Hem grubun performansı hemde “Shatraug”un vokal uyumunu görmek, dinlemek için güzel bir “Black Metal” akşamında yerimizi aldık.
Şartlar uygun, zemin iyi, hava güzel, viskimiz var! Erkenden gidip IF’in önünde beklemeye başlıyorum. Sohbet, muhabbet, kaka, kiki, sokakta güzel bir Mayıs enerjisi var. “Sargeist” elemanları bir cafeye oturmuş nargile içiyor. Ortam çok kalabalık değil, bizbize az ve öz olacağız gibi duruyor. Konser alanına geçince de durum beklentimi karşılıyor. Seyirci sayısı hakkında bir çok kişiden aynı yorumu duydum. Daha ufak bir mekanda, daha kalabalık gözükecek şekilde bu etkinlik planlanabilirdi. Doğrudur, bununda avantajları ve dezavantajları var belki ileride bu tarza yakın konserlerde bu görüş değerlendirilebilir. Dışarıda takılma işini muhtemelen biraz abartmışız, (Viskiler zayi olmasın.) kapıdan birisinin “Konser başlıyor” anonsunu duyduğumuzda koştur koştur içeriye girmeye çalıştık. Merch standına şöyle bir göz atınca grubun sadece logosunun olduğu düz bir tişört, CD ve LP yanı sıra başka gruplara ait tişörtlerde gördüm. Fiyatlar... Geçelim…
Tumblr media
Metal Archives’a bakarsanız eğer, “Sargeist” yazdığınızda, “temalar” kısmında şöyle şeyler görürsünüz. Satanism, Death, Depression, Misanthropy, Nihilism, Evil, Darkness, Allah Allah, yok yok! Bir insanın kendini öldürmesi için gereken her şey mevcut gibi duruyor. Tabiki özellikle müzik yapan grupların (Bazıları hariç diyelim.) bu konudaki ciddiyetleri tartışılır. Bunlar genellikle grubu pazarlamak için kullanılan temalardan öteye nadiren gider. “Şeytan” hep iyi satar. “Alice Cooper”ın “A Headbanger’s Journey” belgeselinde ki “Black Metal” yorumunu izleyenler demek istediğimi belki daha net anlar. Sonuç olarak oraya yazılı olan şu temaları konsantrasyon halinde okuyan yoğunlaşmış birisi;
1- Anksiyete krizi geçirip hastanelik olabilir.
2- Zevkten dört köşe olabilir.
Dolayısıyla 2 numaralı bizler için beklenti bir hayli büyük. Genciyle, orta yaşlısıyla içeride karışık bir kitleyiz, meraktayız. Sahnede dört tane sırtı bize dönük olan adam var. Salonda full sessizlik, çıt çıkmıyor. Bu sessizlik bir dakikaya yakın devam edince seyirci pireleniyor, bir an önce “o anın” gelmesi bekleniyor, yürekler kabarıyor. (Tamamiyle bundan oluşan konser örnekleri ve hatta ulusa sesleniş konuşmaları vardır. En meşhur konuşmacılardan biri bu “sessizlik” unsurunu her mitinginin öncesinde kullanırdı. Kim olduğunu bilirsin sen...)
Tumblr media
Adamlar arkasını dönüyor, “Sargeist” sahnede! Ses çok iyi, adamlar canavar gibi çalıyor, kostümler harika. “Sargeist”ın “Raw” dönemlerinden daha “Melodik” diyebileceğim son eserlerine kadar her şarkıda çok iyi ses aldık. Mart ayında yine IF’te sahneye çıkan “DSBM” grubu “Psychonaut 4”da çok iyi ses almıştı. Adamlar belki hayatlarında o kadar temiz seste konser vermemiştir. “Sargeist”ın Özellikle daha “Raw” olan ilk dönem şarkılarında “ulan şu sesi biraz bozun ya” demedim değil. Eski “Gorgoroth” kayıtları gibi geçerdi konser valla. Gerçekten iyi bir hazırlık vardı, bu konuda tebrikler. Konser neredeyse ritüel gibi bir atmosferde geçti. “Shatraug”un kostümünü yakından görünce hafif bir ürperdim desem yeridir. Davul, bas, gitar işlerini hakkıyla icra ederken, vokal seyirciyle şarkı isimlerini söylemek dışında herhangibir iletişim kurmadı. (Eh “Mgla” onu bile yapmaz Tribal Black Metal.) Fakat bunun dışında “Shatraug”un sesine diyecek yoktu. Beklentimi karşılamakla kalmadı, üzerine çıktı, koca bir helal olsunu buradan haketti.
Tumblr media
Bu konserdeki bir başka gözlemimiz “Işık kullanımı” üzerinden oldu. Yani flaşlar özellikle ilk iki şarkıda o kadar gözümüze girdi, çaktı, patladı ki bereket güneşli bir gündü, anneler günü gezmesine “Rayban” gözlüklerimle çıkmıştım. Epilepsi geçmişi olanlar ya da benim gibi bu konuda hassasiyeti bulunanlar böyle işlere tedarikli gelsin. (Organizasyon 3D gözlük dağıtsın. Yurt dışında katıldığım bir etkinlikte tek kullanımlık kulak tıkacı dağıtıyorlardı mesela. Güzel şeyler bunlar ama hep maliyet işte.) Aslına bakarsanız bu ışık kullanımı belli bir kafa yaşatıp sizi atmosfere sokmuyor değil tabi. Muhakkak özenle tercih edilmiştir ama inceden aklıma bir “Meshuggah” konseri gelmedi değil. (Bu arada bir “Meshuggah” konserine sadece “Rayban”le falan değil “Kaynak gözlüğüyle” gitmeniz lazım. İleride gelirler melirler ben buradan uyarımı yapmış olayım, kayıtlara geçsin.)
Tumblr media
“Sargeist” sahneye yıldırım gibi indi ve bize az gelen bir süre sahnede kalıp aynı hızla yok oldu. Bizlemi alakalı oldu bilemedim ama tam kendimi kaptırmış “Black Metal” dehlizlerinde yüzerken konser bitti, boşa düştüm. Keyifli keyifli biramı içerken bir anda sahneden yüzümüze sarı ışıkları bastılar, far görmüş tavşan gibi kaldık. Arkadaşla bakıştık, birbirimize “Yok canım” dedik ama “Sargeist” bir daha sahneye geri gelmedi. Konser “Setlist”lerine o kadar hakim olmasamda en azından kendi adıma “Let The Devil In” ya da “Black Fuckin Murder” çalmalarını beklerdim. Bu açıdan tadı damakta kaldı. Umarım ülkemize tekrar gelirler ve o konsere de gitme fırsatı yakalarız. (Belki “Horna” bile gelir neden olmasın.) Bu konserde alt grup olarak Bursa’dan “Archaeic Damnation” isimli bir “Black Metal” grubunun sahne alacağı açıklanmıştı ama son dakika iptal oldu sanırım. Belki alt grup olsaydı konser daha uzun soluklu olarak hissedilip gerçek bir “Black Metal” şölenine dönüşebilirdi. Onlarıda dinlemek istiyordum ama artık birdahakine. Konserden çıktık, ertesi gün pazartesi ama arpamız az gelmiş. Yapacak birşey yok koşa koşa en yakın tekel’e. Bir sonraki konserde görüşmek üzere!
Tumblr media
1 note · View note
kozba · 9 months ago
Text
Black Ram Viski Fiyatları içeriğimizde Bulgar Viskisi olan ve Koç Viskisi olarak da geçen Black Ram Viskinin 2023 - 2024 yılı itibariyle fiyatlarını açıklayacağız. Bulgar Viskisi olarak da geçen Black Ram Bulgaristan'ın en önemli alkollü içecek üreticilerinden Vinprom Peshtera tarafından üretilmektedir. Uzun süre beklemesi gereken bir viski türü olduğu içinde Black Ram'in tadı diğer viskilere oranla çok daha iyidir. Black Ram Viski Fiyatları - 2024 Black Ram 100 cl Fiyatı1000 TLBlack Ram 20 cl Fiyatı350 TLBlack Ram 70 cl Fiyatı:780 TL Bulgaristan Black Ram Viski Fiyatları - 2023 Bulgaristan 1 Lt Black Ram fiyatı20 LevaBulgaristan 700 ml fiyatı15 LevaBulgaristan 500 ml Black Ram10 LevaBulgaristan 200 ml Black Ram fiyatı5 Leva Black Ram Viski Nedir? Blackram viski, Bulgaristan'da üretilen bir viski markasıdır. Bu viski, yüksek kaliteli arpa maltından üretilir ve uzun yıllar fıçılarda olgunlaştırılarak benzersiz bir lezzet profili elde eder. Blackram viski, uzun süreli olgunlaşma süreci sayesinde zengin bir aroma ve kompleks bir tat profiline sahiptir. İskoç viski geleneğinin bir parçası olan Blackram, viski tutkunları arasında oldukça popülerdir. İlginizi çekebilir: Viski Fiyatları Black Ram Viski Nasıl Üretilir? Blackram viski, özenle seçilen arpa maltının fermantasyonu ve distilasyonuyla üretilir. Ardından, elde edilen viski, özel olarak seçilmiş meşe fıçılarda uzun yıllar boyunca olgunlaştırılır. Bu süreçte viski, fıçıdan aldığı lezzetleri ve karakteristik özellikleri kazanır. Son olarak, olgunlaşma sürecinin ardından viski şişelenir ve tüketime sunulur. Black RAM viski orjinal olduğu nasıl anlaşılır?Şişenin yassı olup olmadığına dikkat edin. Orijinal şişesi dikdörtgen formunda ve uzunlamasınadır. Orijinal olduğunu anlamak için Viskinin üzerinde TAPDK kontrolünün olup olmadığını kontrol etmelisiniz. Ülkemizde yasal olarak satışı yapılan ve TAPDK bandrollü viskiler orijinaldir. Black RAM viski bozulur mu?Black Ramin alkol oranı oldukça fazladır. Bozulma oranı da düşük viskiler arasındadır. İlginizi çekebilir: Baileys Fiyat Black Ram Viski Yorumları Black Ram viski yorumlarını ise aşağıda bulabilirsiniz; üç, bilemedin dört bira parasına bunun litrelik olanını aldığında böyle bi aydınlanma yaşıyosun, "lan nası" falan... canım benim o. etiketindeki "karakoç"un bakışlarına kurban... uriah hippi net olarak fiyat performans ürünüdür. türkiye'de satılan viskileri alamayanlar için iki duble çak yatağı bulama salonda uyu viskisidir cayyokki Black Ram Viski Fiyatları ile ilgili Sıkça Sorulan Sorular Black RAM 1 lt ne kadar?1 LT Black Ram fiyatı ortalama 1000 TL civarındadır. Bulgar fiyatı ise yaklaşık olarak 20 levadır.
0 notes
iwoofya · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media
she rocks 🤘
Dec13, 2023 - 📍 Kufelik + Emek Manti
birtakim simit datalari verilmis, biralar viskiler icilmis, ustune de manti yenmis, cay icilmis 👉👈
0 notes
fiyatinedir · 1 year ago
Text
Viski Terimler Sözlüğü
Tumblr media
Viski dünyası, içeriğinde barındırdığı zengin aromalar, farklı tahıl türlerinin ustaca harmanlanması, ve uzun yıllandırma süreçleriyle kendine özgü bir büyüye sahiptir. Viski tadımı, birçok insan için bir tutkuya dönüşen bir deneyimdir ve bu lezzet yolculuğu, birçok terim, teknik, ve gelenekle doludur. Viski tutkunlarının arasında yaygın olarak kullanılan pek çok terim vardır ve bu terimler, viskiyi üretiminden tadımına kadar her yönüyle anlamamıza yardımcı olur. İşte viski dünyasının gizemli ve çekici yolculuğuna adım atarken sıkça karşılaşacağınız bazı temel terimler. - ABV (Alcohol by Volume) - Hacme dayalı alkol miktarını gösteren İngilizce bir kısaltma (Alkol Oranı). - Age - Viskinin yaşı meşe fıçıda en kısa olgunlaştırma süresine sahip olan viskiden gelir. - American Oak - Amerikan Meşe olarak da bilinen bu fıçı, viski sektöründe en yaygın kullanılan fıçı çeşididir. - Amylase (Amilaz) - Nişastayı maltoza dönüştürmek için kullanılan bir enzim. - Angel's Share (Meleklerin Payı) - Viskinin fıçılarda olgunlaştırılması sırasında buharlaşan alkole verilen isim. - Balance (Denge) - Viskinin içindeki aromaların birbirleri ile ne kadar uyumlu olduğunu ve ne kadar iyi bir şekilde bu uyumu sağladığını gösteren terim. - Barley (Arpa) - Viski üretiminde ve özellikle tek malt viski üretiminde kullanılan bir tahıl türü. Farklı çeşit arpalar viski üretiminde kullanılabilir. - Yeast (Maya) - Fermentasyon sürecinde kullanılır. Şeker tüketerek karbondioksit ve etil alkol üretir. - Mash Tun - Malt harmanı için kullanılan büyük tank. - Blended Malt - Birden fazla damıtımevinden elde edilen tek malt viskilerin harmanlanması sonucu ortaya çıkan harman viski. - Blended Whisky - Sayı gözetmeksizin tek malt ve tahıl viskilerinin harmanlanması ile ortaya çıkan viski. Harmanda kullanılan viskiler farklı damıtımevlerinden ve farklı yıllandırmalar sonucu elde edilmiş olabilir. - Blending - Farklı çeşit viskilerin tür gözetmeksizin uzmanlar tarafından belirlenen reçetelerce bir araya getirilmesi. Harmanlama olayı viski dünyasında önemli bir yere sahiptir ve ciddi bir uzmanlık gerektirir. - Bourbon - En az oranında mısır içeren Amerikan viskilerine verilen addır. İlk dolum içi yakılmış Amerikan meşe fıçılarına ,5 alkol oranı ile doldurulur. - Mashing - Mayşeleme sırasında sıcak su ve maya eklenerek alkole dönüşümün hızlanmasını sağlayan işlem. - Butt - Alkollü içeceklerin olgunlaştırıldığı fıçılardan biridir. Meşeden yapılır ve yaklaşık 450 litre hacme sahiptir. Genellikle şeri olgunlaştırmalarında kullanılırlar. - Cask Finish (Fıçı Bitişi) - Viski olgunlaştırıldığı varilden fazladan olgunlaştırma için ikincil hatta üçüncü bir varile geçirildiğinde bu işleme fıçı bitişi denir. - Cask Strength (Fıçı Gücünde) - Şişelenen viskinin fıçının içindeki alkol oranı ile şişelenmesi durumu. - Cask - Dikey ağaç (çoğunlukla meşe) ağaç parçalarının kelepçeler dışında herhangi bir bağlantı maddesi kullanılmadan tutturularak hazırlanan ve viskinin olgunlaştırılması için kullanılan karnı şişkin, altı üstü düz kap. - Charring (Kömürleştirme) - Fıçının içini yakılarak, fıçı viski ile doldurulduğunda ağacın içindeki doğal bileşenlerin daha hızlı viskiye yansıması için yapılan işlem. Amerikan viskilerinde zorunludur. - Cold Filtration (Soğuk Filtrasyon) - Şişelemeden önce viskiyi meydana getiren doğal bileşenlerin soğuk hava yada su kullanılarak yapılan filtreleme işlemi. Bu işlem viskinin soğutularak içerdiği doğal maddelerin yoğuşması ve ardından metal kafes serilerinden geçirilip filtrelenmesi sonucunda gerçekleşir. - Chocolate Malt (Çikolata Maltı) - Daha yoğun fırınlanan bir malt çeşididir. Enzim içermez ve ağırlıkla stout biraların yapımında kullanılır. - Column Still (Sütun İmbik) - Sürekli damıtmaya izin veren bir imbik türü. Genellikle tahıl viskilerinin distilasyonunda kullanılan modern ve uygun maliyetli imbiklerdir. Coffey Still veya Continuous Still olarak da bilinir. - Condensation (Yoğuşma) - İmbikteki soğutma parçaları sayesinde buharlaşan alkolün sıvıya dönüşme işlemi. - Corn (Mısır) - Viski ve Bourbon üretiminde kullanılan tahıl. Bourbon en az mısırdan distile edilmelidir. Mısır yüksek oranda şeker içerdiğinden dolayı en çok alkolü sağlayan tahıllardan birisidir. Viskiye yumuşak bir tatlılık, baharat ve toprak notaları kazandırır. - Distillation (Distilasyon) - Mayalanarak alkol kazanan sıvının damıtma işlemi sırasında alkole dönüştürülmesi işlemi. - Dram - Bir viski tadımında sunulan ölçülen miktar. Genellikle bir shot (30 ml) olarak kabul edilir. - Fermentation (Fermentasyon) - Maya ve mayşenin karıştırılarak alkolün oluşturulduğu işlem. - Finish - Viskinin tadının sona erdiği ve uzun bir süre farklı bir fıçıda olgunlaştırıldığı aşama. Örneğin, sherry veya port fıçısında bitirilmiş bir viski, bu fıçıda son bir dönem daha olgunlaştırıldıktan sonra şişelenir. - Free Run (Serbest Dökmek) - Fermentasyon süreci sonunda maya tarafından üretilen alkolden elde edilen sıvıdır. Bu, ilk kez olgunlaştırmada kullanılacak sıvıdır. - Fusel Oils (Füzel Yağlar) - Alkol üretimi sırasında oluşan yan ürünlerden biri olan ve viskiye istenmeyen tatlar ve kokular katan kimyasal bileşiklerdir. - Grist - Mayşenin oluşturulmasında kullanılan tahıl karışımının adıdır. - Heads (Baş) - Damıtma işlemi sırasında ilk olarak ortaya çıkan yüksek alkol içeriğine sahip damıtma ürünleridir. Genellikle viskinin üretiminde kullanılmazlar. - Heart (Orta) - Damıtma işlemi sırasında orta aşamada toplanan, viski yapımında kullanılan en temiz ve en kaliteli damıtma ürünleri. - Kilning (Fırınlama) - Arpa maltının fırınlanarak kurutulduğu işlem. Bu, maltın aromasını ve rengini etkiler. - Lautering (Filtreleme) - Mayşenin malt içerisinden ayrıldığı ve içerisindeki tat ve aroma maddelerinin daha fazla sıvıdan ayrıldığı işlem. - Mash Bill (Mayşe Karışımı) - Viski üretiminde kullanılan tahıl türlerinin ve oranlarının bir karışımıdır. Örneğin, bir viskinin mash bill'i mısır, çavdar ve arpa olarak ifade edilebilir. - Master Distiller (Baş Damıtımcı) - Bir damıtımevindeki viski üretim sürecini yöneten ve uzmanlaşmış kişi. - Mash (Mayşe) - Tahılın sıcak suda kaynatılması ve fermentasyon için hazırlanan karışım. - Mash Tun - Mayşenin hazırlandığı büyük kap veya tank. - Nose (Burun) - Viskiyi koklama işlemi. - Peat (Turba) - Belirli viskilerin yapımında kullanılan yakılan turba otu. Turba, viskiye karakteristik bir dumanlı ve topraklı tat katar. - Proof (Kanıt) - Alkol içeriğinin ölçümü için kullanılan bir ölçü birimidir. Bir viski genellikle belirli bir proof değerine sahiptir. Amerika Birleşik Devletleri'nde bu değer iki katı olarak ifade edilir. Örneğin, 80 proof viski, alkol içerir. - Quaich (Kweyk) - Geleneksel İskoç içki kabıdır ve genellikle viski tadımında kullanılır. - Racking (Şınlama) - Fermentasyonun sona erdiği ve mayanın çökmesinin beklendiği süreçtir. - Rye (Çavdar) - Viski yapımında kullanılan bir tahıl türüdür. Özellikle Amerikan rye viskilerinde yaygın olarak kullanılır. - Single Cask (Tek Fıçı) - Sadece tek bir fıçıdan şişelenen viskilere verilen addır. Bu viskiler, o fıçının özel karakterini taşır. - Small Batch (Küçük Parti) - Sınırlı sayıda fıçıdan elde edilen ve özel bir dikkatle üretilen viskilere verilen addır. - Still (İmbik) - Alkolün damıtılması işlemi için kullanılan büyük kazanlar. - Tannins (Tanenler) - Meşe fıçılardan gelen tanenler viskinin aromasını ve tadını etkiler. Daha fazla tanen, daha kuru bir viski anlamına gelebilir. - Wash - Fermentasyon işlemi sırasında maya ile karıştırılan sıvıdır. Bu, alkole dönüşecek olan mayşenin öncüsüdür.
Tumblr media
Viski Terimleri Viski dünyasının kapıları aralandığında, maltların fırınlama işleminden, fıçıların kömürleştirilmesine, damıtma işleminden şişelemeye kadar her adımda kullanılan bu terimler, viskinin zengin tarihini ve farklı tat profillerini anlamamıza yardımcı olur. Unutulmaz bir viski tadım deneyimi yaşarken bu terimleri öğrenmek, her bir yudumun daha anlamlı ve keyifli olmasına katkı sağlar. Viski dünyasına adım attığınızda, bu terimleri keşfetmek ve viskiyi daha derinlemesine anlamak için hazır olun. Viskinin gizemli yolculuğuna hoş geldiniz! Viski ile ilgili diğer yazılarım ve araştırmalarım; Viski Fiyatları Jim Beam: Amerika’nın En Popüler Bourbon Viskisi Viski Hakkında Sıkça Sorulan Sorular Migros Baileys Fiyatları Free Shop Alkol Fiyatları Metro Viski Fiyatları Talisker Viski Fiyatları Tamnavulin Viski Fiyatları Ballantines Fiyatları Migros Viski Fiyatları Read the full article
0 notes
Text
tarihler 2000lerin başını gösteriyor, mahalleden ve babamın siyasal tercihleri nedeniyle tanıdığım bir çocukluk arkadaşım var. partinin içindeki yıldız çocuk olarak dahi gösteriliyor, çünkü annesi bu siyasal partinin il başkanı, birçok sol yayının foncusu, destekçisi. bu yıldız çocuğumuz annesinin parayı şakkadanak bastırıp, sokak arasındaki isimsiz bir koleji uzatmalı olarak bitirirken, bir kitap dahi okumadan, sadece siyasal " gazeller" okuyup, ezberleyerek üniversite çağına geliyor. o sıralarda da zaten yollarımız ayrılıyor, çünkü komedinin doruklarına varan eylemlerde bulunmaya başlanılıyor, burnuma pis kokular geliyor, ki o pis kokular bugün kendini zaten lağımın üstüne çıkmış bok gibi belli etti kendini, bir madde halini alarak... keza, ben de terk ediyorum bu hareketi. eylem örneklerinden iki tanesi bu adamı anlatmak için yeterli, birincisi polisin hiçbir müdahalede bulunmadı bir a.b.d konsolosluğu önündeki basın açıklamasında, sırf gözaltına alınabilmek için, / çünkü sol cenahta gözaltı bir şeref madalyasıdır.../bir polis memuruna yumruk atıyor, hakkında davalar açılıyor vesaire. ikincisinde ise, tarihler 2009u gösteriyor, yine oldukça sancısız bir toplantı ortamında, bilgi üniversitesinde,  sadece bilgi üniversitesi öğrencilerine açık bir IMF  paneli gerçekleşiyor ki konuk IMF başkanı. neticesinde, bilgi üniversitesi özel bir kurumdur ve kapitalist ilişkiler kurması ve oradaki öğrencilerin bunu kanıksaması kadar da doğalı yoktur, artı olarak devlet üniversitesinde okuyan bir öğrenci de kapitalizmi savunabilir. gelelim olayın trajikomik eylem kısmına. o sıralarda bir kuzey ıraklı gazeteci george w. bush"a ayakkabısını fırlatıyor protesto olarak. tabii bizim parlak, zıpır, muazzam devrimci gencimiz durur mu, bunu copy+paste edip uygulamaya geçiriyor, yalnız bazı gözün göz bebeğinin içine giren cinsten nüanslarla... IMF başkanını ve kapitalizmi ayağından çıkardığı orijinal nike ayakkabıyla yapıyor, bu da yetmiyor, başkan yerine kendi halinde soru soran bir öğrenciye fırlatıyor, yetmiyor, gözaltına alınacağı anlarda da ayakkabının peşine düşüyor... haberlerde, manşetlerde kocaman puntolarla bu adamın adı geçiyor. allah allah, ne yapmış bu ayrı kaldığımız dönemde diye bir göz atıyorum kendisine. açık öğretim iki yıllık dış ticaret bölümünü terk etmiş, askere gitmemek adına çürük raporu almış ve ta-da... annesinin fonladığı gazetenin haber editörü olmuş... vaov, kariyere gel....perhizle lahana turşusu gibi bir ikili.
aradan seneler geçiyor, varlığını bile unutuyorum adamın. bu sırada edebiyat okuyorum, yüksek lisans yapıyorum, öğretmenlikle/ sözleşmesiz olanından/ kıt kanaat, kendimi yırtarak, en iyisini yapmayı deneyerek, bazen de yalan yok oldukça sıkılarak mesleğimi ve kendimi idame etmeyi deniyorum. aşık oluyorum, sıkıntılar çekiyorum, bir şeyler yaşıyorum işte.. kaleme döküyorum bunları sık sık. bazen gaza da gelip şu üçüncü nesil kahvecilerin, bohem tesettürlü tayfanın, oğuz atayı sadece kitap adından bilip, oğuz atay baskılı çanta takan kızıl saçlı kızların ve leş gibi sigarayla demli çayın şarap kırmızısının karışımından dişleri morarmış "fularlı" gençlerin okuduğu dergilere ara ara yolluyorum yazılarımı.
mail kutuma bir mesaj düşmüş, yer migros market... çocuklara kuru mama almalı, eh kendime de bir şişe şarap yakıştırıyorum yine.. önümde bir çift, kadın simsiyah etek ama boyu göt lobunda, ten rengi çorap, yanında kel ve ceketinde cumhurbaşkanlığı rozeti olan bir adam. bu tipleri rozetleri olmasa da tanırsın zaten, dillerini sana gösterdiklerinde kahverengi kırıntılar bulursun ucunda... laps, laps, laps yüzlerce liralık ürünler geçiriyor bu çift kasadan, aralarında chivas regal litrelik viskiler de var, sigaralar da, kısacası siyasal islamın karşı olduğu her şeyi geçiriyorlar kasadan. hani şu devamlı mağdur olan türbanlı bacıları, ağzından kuran düşmeyip, içkiyi lanetleyen kesimin kısa bir fragmanı önümde oynuyor. içimden siktir et, bu ülkenin de gerçeği bu derken, mail kutuma düşen mesajı okumaya karar veriyorum. isim çok tanıdık,  hatta direkt tanıdık... sözlerine,
"değerli dostum... seninle bu şekilde karşılaşmak oldukça hoş, senin  yazın denemeleri yaptığını görmekten hoşnut oldum, ancak yazılarının yayınlaması için daha sıkı çalışmalı ve yayınlanmayı hak edecek konularda denemelerde bulunmalısın. arkadaşlığımız başka, yayın dünyası başka....sevgiyle..."
ah tabii ki mesaj böyle değil,  ben redakte ettim yazıma konu ederken bu arkadaşın mesajını, pardon, bu harika edebiyat dergisinin genel yayın müdürünün.... ah nepotizm sen nelere kadirsin... sağında da solunda da, salyalar akan, köpekleri tenzih etmekten bile utandığım, aç köpeklerin kemiklere saldırdığı, liyakatsizliğin tablosu.
ha diyeceksinizdir belki, noktalama işaretleri, imla hataların yok mu senin de diye. inan, parantez tuşum da, noktalı virgülüm de, ünlemim de basmıyor. benim dahi olmayan bir bilgisayarı kullanmaya " mahkum " bir ekonomi de ve kimseyi tanımamaksızlık içindeyim. yoksa ben bilmez miyim, aç ulan parantez deyip, içine asla kapanmayan bir parantezin seyirci olacağı küfürler döşemeyi.
süpermarketten çıktım, dergi reyonlarına baktım, öylesine çakma duruyordu ki artık hepsi gözümde, bundan seneler önce atılan orijinal nike ayakkabının konu olduğu çakma kapitalizm eleştirisi gibi sallanıp duruyordu orada rafında hepsi. süpermarketin otoparkında siyah-beyaz favori kedime bir minder konmuş, sevgimi ve mamasını verdim. gün biter mi, bitmez elbette, elinde adını bilmediğim cins bir köpekle gezen adamın teki geldi geldi, leş gibi bir ifadeyle bana bakıyor. "ne oldu şimdi ona su verdin mama verdin" diye alakasızlığın en moron sorusu karşıma çıkıyor. karnı doydu diye yanıt veriyorum, çok seviyorsan evine alsana, diyor. kediyi de hiç sevmem, diye ekliyor. ben de seni sevmiyorum " dayı" ama seni de sokaktan toplamıyorlar işte, haydi işine bak, sen buradan gidene dek de bu kedinin başında bekliyorum, diye yanıtlıyorum. bu sırada dilenciler kapıda durmakta, abi ne olur kahvaltılık bir şeyler alır mısın, abla ne olur yemeklik bir şey alır mısın tacizlerini hız kesmeden sürdürüyorlar. tam artık olay mahallinden ayrılacakken, biri dilenciye eh siktir ya diyor, dilenciden okkalı küfür geliyor, allah belanı versin orospu sıçmığı...
oh dilenci teşekkürler, tüm bu " nepotizm" denen şeye etmek istediğim küfrü tek nefeste ettin...
0 notes
impossibledeanmakerwombat · 2 years ago
Text
Skills Management Software Market In-Depth Analysis, Growth Strategies and Comprehensive Forecast to 2022 - 2032
The market for global skills management software was predicted to be worth about US$328.5 million in 2021. By the end of 2032, the market for skills management software is predicted to be worth roughly US$ 800 million, with a projected CAGR of 8.2% over the five-year period from 2022 to 2032. This is due to the growing investments made in this software by several enterprises throughout the world.
The need to organize the workforce in the most efficient way propels the Global Demand for Skills Management Software
Post pandemic the need to organize the new workforce is one of the most important and difficult challenges faced by most organizations. Post pandemic, nearly 69% of firms are focusing more on skills management than they did pre-pandemic.
Get a Sample Copy of Report @ https://www.futuremarketinsights.com/reports/sample/rep-gb-15434
This increased the demand for Skills Management software in the market. The survey also says that since the end of 2019, more companies are increasing their investments in Skills Management Software. For most companies, the investment in skills management software is more than a one-time investment.
Skills Management Software Market: Competition Insights
The key companies operating in the Skills Management Software Market are Softworks, AG5, Gloat, Skillnet, Retain, Kahuna, CABEM Technologies, Centranum, MuchSkills, Pluralsight, Visual Workforce, SkillsTX, TalentQuest, CompetencyCore, SkillStation, viSkills, EmployPlan, TalentGuard, iCombine, WebMentor Skills, Sympa, PickYourSkills,
Some of the recent developments by the key providers of Skills Management Software are as follows:
In May 2022, AG5’s team raised US $ 1.4 Mn in their recent investment round from Tech Investor Peak. They plan on using the fund to develop their skill management software further and make it available worldwide.
In May 2022, EmployPlan introduced EmployPlan 2.0, the most user-friendly multi-project resource planning platform available. EmployPlan reduced the amount of time-consuming administrative work required to handle resource management to a minimum by using a responsive modern user interface.
In June 2021, Gloat secured US$ 57 Mn in funding, which it will use to continue business development as well as to add more features to its own platform. For instance, it will use this money to expand into more contractor openings, create more opportunities for secondments at other companies, and include front-line positions in addition to the knowledge worker roles that the AI is currently optimized for.
In October 2021, Real-time skills gap analysis has become much simpler because of MuchSkills’ most recent release of skills and competency mapping software. The MuchSkills 3.1 upgrade makes it simple for teams and organizations to spot skill shortages that can have an impact on performance with the aid of intelligent filters and meaningful data visualizations. They can then utilize this information which includes the number of employees by skill and skill level to find chances for upskilling, reskilling, or hiring.
In September 2021, Skillnet announced the expansion of their geographical territories with the launch of their Mexico Subsidiary. The company believes that it will help them expand their customer base as they can now serve customers in Mexico and Central and Southern America.
In March 2021, Intelligent Role Studio (IRS), an Artificial Intelligence powered solution that combines deep subject matter expertise with algorithmic intelligence, was launched by TalentGuard.
Request a Complete TOC of this Report with figure @ https://www.futuremarketinsights.com/toc/rep-gb-15434
Key Segments Covered In Skills Management Software Market Survey
Skills Management Software Market by Type:
On Premises
Cloud-Based
Skills Management Software Market by Application:
Large Companies
Small and Medium-Sized Companies
Skills Management Software Market by Region:
North America
Europe
APAC
MEA
Latin America
Full Report @ https://www.futuremarketinsights.com/reports/skills-management-software-market
0 notes
egrets-not-regrets · 6 months ago
Text
At least Hagiel’s got a few friends in high places, but goodness! And good on him reminding Lady Viskil the sacrifices of his brothers and the “lower classes” to cover her cowardly ass. That poor angel couldn’t run fast enough away from the nobles and their hoity toity dinner.
Banquet
Author’s Note: Hagiel’s No Good, Terrible Mission part 2. Originally this was part of chapter one, but it ended up over 6k words long, so I split it into two parts. Enjoy! Previous. Next
Playlist for this fic series: Spotify Youtube
Tagged: @undeaddream , @egrets-not-regrets @the-pure-angel @whorety-k @gallifreyianrosearkytiorsusan
Warnings: alcohol, flirting, references to the Red Thirst, canon-typical violence
Summary: Hagiel goes to the banquet. It goes great
word count: 2,893
There was live music playing in the banquet hall that Hagiel had been guided to by one of the Governor’s serfs after he’d gotten cleared up and changed into formal wear. The collar was bothering him, but Hagiel didn’t fidget with it, despite wanting to. He was going to be uncomfortable until he could change out of the too-thin and restrictive clothing. There were several dozen very well dressed and clearly wealthy mortals who were talking to each other. He was announced by the serf and the conversations stopped as he entered. Hagiel stepped into the room and gave them all a professional smile, relying on the meager political training he had been given “Good evening.”
Governor Shyrc looked up from where they were setting at the head of the large, ornately decorated table, and responded “Good evening, Lord Angel, Please come sit at my right hand.” 
Something niggled at the back of Hagiel’s mind about that, but he couldn't figure out what. Besides, he wasn’t sure how to take another spot without subbing the Governor nor displacing anyone else as there were exactly the number of seats available at the table as guests in the room. “My thanks, governor.” He made sure to move as softly as his large frame would allow, flashing closed-mouth smiles to mortals he passed, not wanting to unnerve them with his fangs. He didn’t recognize most of the mortals invited, though he did recognize Lady Sablescar, General Qvelt… And surprisingly enough. Xie Flint and vice admiral Egalth. “Good evening, Governor, how has your day been?”
“Busy with the reconstruction efforts of the city, how has yours been?” The governor responds, a small upward tilt of their lips.
“Busy as well. I focused on repairing the southern hospital. It’s currently partially functional, and should be repaired enough by the end of the week to be fully functional.” Hagiel responds with a small smile. Ideally it would be repaired by the next day or two, but he’d rather not tempt fate by saying that out loud.
“Why focus on one of the hospitals first?! We need to resume commerce as soon as possible in order to fiscally recover from the xenos raids!” One of the nobles whose names Hagiel did not know demanded, pouting a lavishly painted lower lip in his direction “The spaceport and surrounding infrastructure should be the highest priority!”
“Because there are quite a few injured people who are in need of medical aid, both among the civilians and the military casualties who protected this world, this system from the waves of xenos who tried to break our hold over this system, and grind us under their feet. Securing medical aid and ensuing that those who need it are tended to first is most important, though the spaceport is a high priority.” Hagiel gently corrected, raising one of his eyebrows fractionally at the sullen noble.
Vice Admiral Egalth spoke up “As we had explained to you earlier, the most critical parts of our infrastructure needs to be tended to first, and while our exports are a high priority, we need to tend to our people, before we can look to increasing profits.” There was censure in his voice that made the noble glare sullenly at him, the shining blue gems in her hair flashing in the candle light. 
She sniffed “As you say. But how are we to pay for these repairs? The cost of the materials surely aren’t going to just vanish into the ether.”
“We have emergency funds and stockpiles of supplies that are carefully maintained for exactly this kind of situation.” Governor Shyrc cut in, sending the whiny noble a sharp glare in silent reprimand.
“But must we use these funds on the lower classes? Surely we should-” A second noble started.
They were cut off by General Qvelt, who growled “It was us lower classes who fought and bled and died while you cowered behind your energy shields and personal guards and servants, waiting for salvation. It was us lesser people who held the line as  you fled in your fancy ships from this system while you tried to save your own skin, rather than stay and fight to defend what has belonged to your family for centuries, Lady Viskil.” 
There was a very pointed, very tense pause in the dinner conversations, as everyone collectively held their breaths, waiting for a response or reaction.
Hagiel broke the silence with a quiet hum “Well spoke, general. I remember losing four brothers to cover the retreat of your personal ship, against the Drukhari raiders. Can  you, in good faith, say that your life is worth the lives of four of my brothers?”
The Viskil’s answering glare was venomous enough to kill, were he a fellow mortal. Tellingly, she did not speak. Nor did anyone else.
Hagiel flashes them all a smile smile, this time with a hint of fang, shifting so that his sanguine eyes catch the candle light as the first course was served; in the shell of a local edible shellfish was a mixture of the shellfish itself, mixed with spices, fresh greens and cured with an herbal mortal alcohol. The shells themselves were a brilliant shade of pearlescent grey-white with shimmering flecks of gold in the shell. Hagiel was given five of them, though the mortals were served three each. “We should enjoy the dinner that Lord Shyrc has so thoughtfully provided for us.” The tension slowly left the room. 
He had no idea how to eat this food. Did he pop the whole thing in, shell and contents in one? They were certainly small enough to be a single bite for the astartes to consume, but… Most fancy nobles didn’t like eating things that were close to the texture and strength of bone, and these shells looked like they could be. 
Hagiel glanced surreptitiously at Lord Shyrc, who was already reaching for one of their oysters with a tiny spoon, scooping out the contents deftly, the rest of the guests following their lead, as the serfs poured them each small glasses of a dry, slightly bubbly white wine, likely meant to pair with the fishy dish. He quickly realizes that he is the only one who hasn’t started eating and hurriedly grabs the (absurdly tiny, in his hand) mother of pearl spoon,  belatedly realizing that it was not made of metal, and misjudging the amount of strength it would take to potentially damage the spoon. It cracked where his thumb and forefinger gripped it with an audible snap that brought all eyes to him.
“Is all well, Lord Angel?” Flint asked, mirth in xie’s eyes as the other looks him over.
Hagiel swore in his head as he tried not to panic, nor curl in on himself like a bashful and clumsy aspirant he felt like. “I. Ah. Accidentally broke one of the spoons. My apologies, Lord Governor. The utensil is a little… Small in my hand.” He slowly set down the two halves of the spoon, resisting the temptation to slowly ooze under the table in mortification.
General Qvelt snorts and drops the pearlescent spoon he’d been using to eat one of the prepared shellfish and grabbed it with a hand “I’ve broken more than one of these spoons before. I’ve said it before and I’ll say it again, the only way to eat oysters is straight from the shell all at once. None of this delicate groxshit.” With that he tipped the rest of the contents of the open shellfish half into his mouth, sending Hagiel a small wink.
“How gauche, general -” One of the other nobles started, their face twisting into a sneer of disdain.
Governor Shyrc cut the noble off by setting their own pearly spoon down louder than was necessary, picking up the partially consumed shell “And I agree with you. We’ve all had a difficult and long series of battles. To victory! And reconstruction of our fair city!” they called out, gesturing with the shellfish.
Everyone else hurried to follow suit, and Hagiel picked up one of his as of yet untouched shellfish halves, murmuring “To our victory!” and downing the concoction. As with other kinds of prepared mortal foods, the flavors were intense and much more complex than the nutrient paste that he was used to consuming - and the faint metallic tang on the back of his tongue did nothing but whet the insatiable appetite that all sons of Sanguinius struggled with to greater or lesser degrees. The textures were strange on his tongue, but overall pleasant. Nowhere near the number of calories he needed, but he hadn’t expected to be properly fed until he left for The Resolve later tonight.
~
Six courses of extremely complexly flavored food that did little to staunch the slowly maddening, aching thirst even as the mortals around him became increasingly louder and more boisterous as their own stomachs filled and the freely-flowing mortal alcohols loosened their tongues and minds was almost enough to overstimulate Hagiel’s heightened sense.
WIth the ever-present discomfort of the uncomfortably tight formalwear he was wearing that itched and tugged unpleasantly against his bandaged wounds and the fact that he had to politely dodge several handsy fellow dinner guests as the evening had moved on from food to tipsy (For them) dancing in the adjoining ballroom as more than a couple of them wanted to get a close up feel for what a space marine’s body was like without their armor, Hagiel’s patience and desire to tolerate their shenanigans was rapidly coming to an end.
Lord Amacius - the haughty noble from earlier - was on one side of him, flirting with anyone who moved and had tried to grab him three separate times - was attempting a pincer movement with Lady Viskil and Viscount Thelish, trying to corner him into either a dance or an attempt at drunken debauchery. The three of them were in charge of the sapphire mines, agricultural distribution and the promethium mines as the heads of their families who owned and controlled such things, so pissing them off needlessly at such a delicate point in time was dangerous. Not that Hagiel had quite resigned himself to being pawed at and drunkenly flirted with by inebriated mortals tonight. “Come now, Loooord Angel~! Surely you want to have a… Proper celebration?” Amacius slurred up at him, attempting to stalk towards the space marine, and mostly managing a graceless drunken stumble.
“I lost many brothers defending these worlds. White I am grateful for the victory we fought so hard to attain, I don’t feel much like celebrating, lord.” Hagiel answered, slowly backing away from the mortal man, silently hoping that someone would come and distract the entitled mortal fuck. “What were you doing during the battling?” 
“Hmmm? Oh, I was in m’clan’s bunker, alongside my family and our favored concubines and serfs while the fighting happened. M’ not much of a fighter myself. More of a lover…” Amacius purred, waggling his eyebrows ridiculously up at Hagiel.
Of course he was. Most noble mortals were trembling cowards when it came down to fight for the imperium, for Him on Terra. Hagiel kept his emotional reaction from showing. Objectively, Amicus was handsome - high cheekbones, strong chin-line. Deep smokey black eyes, salt and pepper hair. But his cowardice and personality while inebriated left much to be desired in Hagiel’s personal opinion. Not that he was going to say that out loud. He bit off any comments he had about the other’s cowardly hiding before he said it out loud. He was an astartes, yes. But he wasn’t some blunt-voiced son of Dorn who couldn’t be trusted near high ranking mortals without a short leash and a dozen phrases sternly ordered to stick to, no matter his temper or internal response. “I see.” He answered diplomatically.
“I’d be happy to show you the bunker. It’s really quite-” Amacius slurred out, before being interrupted by Lady Viskil, who walked up to him before stumbling off of her high heels, the sharp points catching on the long hem of her dress.
“Ahh! Someone help m- Oh! My darling hero! Thank you for catching me, Lord Angel. My, you’re quite strong.” Lady Viskil purred as she looked up into his face, as Hagiel had automatically moved to catch the baseline human before she fell all the way to the ground. She was also objectively beautiful - her eyes were augmented to change color based on her desire, and were currently a deep violet color with chartreuse highlights. Her hair was wavy and pinned up in a complex series of braids with dozens of expensive sapphire gemstone-capped pins keeping them up. 
Hagiel sets the mortal woman on her feet before letting her go “As are all astartes, Lady Viskil.” He swallows down a mouthful of saliva. The six course meal had done little but whet his appetites and the sooner he got out of here to get the nutrient paste he needed… And maybe find a dead body or two to drain to beat back The Thirst so he could focus the better. But events like this always took long, agonizing hours where anything more constructive could be done, but wasn’t because of pompous mortals and their love of nonsense.
“Yes, but you’re the only Angel I’ve met in person. I’ve heard stories about how handsome and striking the Lord Angels often are, but I must say that the rumors do you little credit - even with your minor mutation.” Viskil croons, attempting to reach out and touch him.
Hagiel takes a couple of entirely unsubtle steps backward, making sure to avoid any pillars, walls or people to avoid being potentially pinned. “We tend to be kept quite busy, defending the imperium, which has over a million worlds touched by His light, so thatt is… Not surprising. Lady Viskil, you seem flushed, perhaps you should sit down and have some water?” He was about to ask if the alcohol was disagreeing with her, before remembering that most adult mortals would take offense at that, especially while inebriated.
“Mmm? Oh… I do feel surprisingly… Warm. Yes, I’ll go do that.” Lady Viskil murmured before wandering out of his sight line and thus, not his problem at the moment.
Hagiel started to slink his way over to where Governor Shyrc was, to make his excuses to leave the party, when vice-admiral Egalth called out to him “Lord Hagiel?”
The Lamenter sent a silent prayer to his genefather Sanguinius for patience before turning to him and saying “Yes, vice-admiral?” trying to keep his voice light and pleasant.
“You reminding Viskil of the real flesh and blood cost to her cowardice was gutsy, Lord Angel. The only one with more political capital in this system than she does is the Lord Governor and his second in command, and even that’s debatable, depending on the month.” The mortal hummed. “Still, she needed the reality check.”
“I am a stranger to this system, and will not be lingering long. I am likely to be leaving alongside the Ultramarine inspection crew, unless I receive additional orders from His Regency.” Hagiel responded with a small shrug. 
“Ehh… Fair enough. Speaking of, have you ever met him?” the vice admiral asked.
“Please clarify?” Hagiel inquired, having a guess as to who the other meant, but wanting to be sure.
“The Regent.” Egalth clarified.
“No, but my chapter Master and the captains of each of the-” surviving “-company captains have. As a rank and file battle brother, I have yet to be given such an honor. But I have heard stories of his grace and presence.” Hagiel answered earnestly.
“I haven’t either. Shyrc’s going to be wrapping this thing up, and I have worked alongside Astartes before, as has he. He’ll understand if you leave without saying goodbye to him. I’ve also got a small gift for you.” The mortal murmured, reaching out a hand to shake.
“Oh?” Hagiel murmured, shaking hands with the vice admiral, feeling as the other slipped him something. It was a small tube of Astartes grade rations. No more than a quick snack, but it was much more than the six course meal and the accompanying mortal alcohol had given him. Hagiel swallowed another mouthful of saliva - by the Emperor he was starving all of a sudden and murmured a quiet but fervent “Thank you.” He didn’t bother to pop open the cap, swallowing the entire tube down, packaging and all. “Please give the Governor my regards.”
“Of course.” Egalth hummed, nodding.
Hagiel turned on his heel and started to leave the room. He heard a yelp as one of the serfs stumbled back, clutching their face as the scent of fresh blood, sweet and tantalizing washed through the room and hit Hagiel with the force of a tsunami. Lord Amicus was standing over the bleeding serf, yelling beligerently, even as teh Governor’s security team dragged the ranting man off.
He could taste the sanguine temptation on the air, see it glitter beautifully in the warm candlelight. His fingers twitched before the litanies of his chapter began in his mind, to keep himself from succumbing to the Red Thirst and feeding upon the injured serf in front of all and sundry. He turned from the scene and fled the governor’s manor, into the night before his Thirst overpowered his hunger.
30 notes · View notes
mskathy0724 · 3 years ago
Photo
Tumblr media
They went over check writing in her FACS class. So I got a template for the blind and a signature guide to tweak the skill for her vision.Teaching my high schooler to sign in spaces too small to see. #vision #teacherforvisuallyimpaired #TVI #brailleismysuperpower #lowvision #brailleteacher #teacherforever #foreverateacher #iloveteaching #VIskills #signmyname #signatureguide https://www.instagram.com/p/CZiQQPgMNkY/?utm_medium=tumblr
0 notes
sharklilly · 5 years ago
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Many of these designs were donated and slightly altered
17 notes · View notes
bikafa · 3 years ago
Text
günaydın harika güzel insanlar ve orospuçocukları,
burada hangisinin daha çok olduğunu tartışmaya gerek yok. aynen kardeşim sen üzerine alınma. neyse konuya geliyorum;
Geçtiğimiz cumartesi akşamı 3 5 arkadaş toplandık pis yedili falan oynadık. çaylar viskiler kolalar ayranlar derken gecenin sonunda göt bir şekilde yattı herkes. bana da bu kış bir güncelleme geldi üzerimde bir sürü şeyle yatamaz oldum. çıplaktan hallice yatıyorum anlayacağınız. neyse sabah sekiz gibi tuvaletim gelmiş bir şekilde açıldı gözlerim. bir sürü insan var evde üzerime bir şey giyip tuvalete gideyim düşüncesiyle halen sarhoş bir halde tuvalete gitmek için çıkış yaptım yataktan. dolaptan altıma don aldım. memelerimin açık olmasını problem etmedim o an. dolaptan don alırken dirsekle bileğimin arasında bir yeri bir yere çarptım tatlı bir acı hissettim ama baktım bir şey yok devamke oldum. tuvalete indiğimde kolumdan kan damlamaya başladı ve o an çarptığım şeyin bir traş bıçağı olduğunu fark ettim. pazar sabahı sekizde sütlücede bir evde hem işiyorum hem kanıyorum. diğer yandan da kafanı sikeyim senin diyerek kendime kızıyorum. ortamdakilerden biri çocuk cerrahıydı kaldırıp ona gösterdim o da acile git sen dikilmesi gerekir gerizekalı diyerek acile doğrı olan yolculuğumuz başladı. tuvalete diye kalkıp acile gitmem adlı hikayemin sonuna geldim. sıkıldım lan bir yerlerimi streçleyip duş almaktan. yazarken de sıkıldım. bu olayı daha sonra tekrar ele alabilirim.
öpüyorum hepinizin bir yerlerini.
11 notes · View notes
mp3yukle · 4 years ago
Photo
Tumblr media
Sezar - Parola Hip Hop mp3 indir
Parola Hip Hop şarkı sözleri: Black black money money, Yeah yeah hommie hommie, Viskiler sek kollarda roly roly. Parola HİP-HOP, Paralar koli koli.
Şarkı sözlerinin devamı: https://sarkiman.com/sezar-parola-hip-hop.html
#Sezar #ParolaHipHop #mp3 #indir #mp3indir #şarkısözleri #mp3dinle #mp3müzik #müzik #müzikindir
1 note · View note
mustafasalihbozok · 6 years ago
Text
Tumblr media
Kargo
Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. 
Yol boyunca aklında olsun. 
Lazım olursa açar okursun.
Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun. Şuraya bir cümle koydum.
Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun!
Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun.
Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun.
Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın.
Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse sen osun.
Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun.
Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kim bilir, birazdan uzanıp dokunursun.
Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N’olcak ki, bırak patronlar seni kovsun!
Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun.
Burada güzel çaylar var. Bu aralar senin için çok önemli. Bitki çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar. Demlersin, maksat midene dostluk olsun.
Şuraya Youtube’dan müzikler, Bach dinle filan, koydum. Ama müzik konusunda sen benden daha iyisin, koklayıp buluyorsun.
Buraya bir silkintiotu koydum. Kırk dert bir arada canına yandığım, kırkına birden deva olsun.”
Bir diğer şiiri ile devam edelim,
Kardeş Payı
Bana ekmeğin kabuğu
Sana steak sana fusion sana dünya mutfağı
Sana fitness sana ozon odalarında sağlık
Bana sokaklarda can havli biber gazı
Sana maldivler cote d’azur top ten holiday
Bana iş dönüşü nayrobi dolmuşu
Senin parmağına pırlanta, senin yüzüne tuscany ışığı
Alnım kömür karası benim. Alnıma kara yazı
Sana sessiz sakin deniz orman manzarası şehrin içinde
Bana ev diye dört duvar çatı diye çınlayan bu ne
Sana şimdi, sana her gün, sana saturday night fever
Bana sonra bana sonra bana sonra
Demir beton cam çelik kafes senin
İçinde kardeşim bülbül benim
Bana sivri şeyler bu dünya, etimi delsin
Seni öldürmeyen  Allah hiç öldürmesin
Sana sunshine sana diamond göz alan
Bana her gece tepemde göz kırpan floresan
Bana demli bir çay, uzun efkar, geniş keder
Sana smokesana malt viskiler sana rezerv
Sana dünya yetmez sana gökyüzüne merdiven
Bana ter için bu ten, bana bu can haybeden
Diyeceğim;
Tüm bedesten senin
olsa ne fayda benim
Birhan KESKİN 
4 notes · View notes