#son macera
Explore tagged Tumblr posts
buseferharbidendie · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Warning: This post contains sensitive content 😭
Dikkat: Bu gönderi hassas içerik barındırır 😭
8 notes · View notes
bulancakajans-blog · 22 days ago
Text
Venom: Son Dans
0 notes
shahinelected · 6 months ago
Text
🇦🇿 Macərapərəst Veloçular!
🇺🇸 Adventurous Cyclists!
🇷🇺 Авантюрные велосипедисты!
🇹🇷 Maceracı Bisikletçiler!
#shahinelected #velo #velocity #adventure #bisiklet #macera #велосипед #вело #приключения
0 notes
sonsuzcare · 12 days ago
Text
ANKA OUTDOOR İLE ALIŞVERİŞ
Tumblr media
Doğa tutkunlarının vazgeçilmezi olan çakılar, hem pratik kullanımları hem de dayanıklılıklarıyla her maceranın en önemli yardımcıları arasında yer alıyor. Anka Outdoor, geniş ürün yelpazesiyle her ihtiyaca uygun çakı modelleri sunarak, doğada geçirdiğiniz her anı daha keyifli hale getiriyor. Farklı tasarımları ve fonksiyonlarıyla dikkat çeken çakılar, hem amatör hem de profesyonel maceraperestlerin beğenisini kazanıyor. Bu yazımızda, Anka Outdoor'un sunduğu çakı çeşitlerini, fiyatlarını ve modellerini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Doğanın tadını çıkarırken yanınızda olmasını istediğiniz en iyi çakı seçeneklerini keşfederken, bu maceranın keyfini çıkarın!
Çakı
Çakılar, doğa severlerin ve macera tutkunlarının en önemli yan ürünlerinden biridir. Her bir çakı, dayanıklılığı ve pratik kullanımıyla farklı ihtiyaçlara hitap eden çeşitli modellerde bulunmaktadır.
Farklı çakı modelleri sayesinde, her an ihtiyacınıza uygun bir çözüm sunulmaktadır. Örneğin, avcılık, kamp veya günlük kullanım için özel olarak tasarlanmış çakılar seçebilirsiniz. Her model, ergonomik tasarımı ve kaliteli malzemeleri ile dikkat çekmektedir.
Çakı fiyatları ise model ve özelliklerine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Sizi hem bütçenize uygun hem de kaliteli bir çakı ile buluşturmak için geniş bir ürün yelpazesi sunuyoruz.
Çakı çeşitleri arasında tercih yaparken, kullanım amacınızı göz önünde bulundurmanız önemlidir. Hafif ve taşınabilir olan modelleri, günlük yaşamda yanınızda kolayca taşıyabilirken, daha ağır ve dayanıklı modelleri dış mekan aktiviteleriniz için tercih edebilirsiniz.
Şimdi, sizin için en uygun çakıyı seçerek, doğada maceranıza başlamanın tam zamanı! Sağlam ve kullanışlı çakı seçeneklerimizi keşfetmek için hemen web sitemizi ziyaret edin.
Çakı Modelleri
Çakı, doğa yürüyüşlerinden avcılığa kadar pek çok alanda kullanılan çok yönlü bir araçtır. Farklı amaçlar için tasarlanmış çeşitli çakı modelleri, her kullanıcının ihtiyaçlarına hitap edecek şekilde sunulmaktadır. Yüksek kaliteli malzemelerle üretilen çakılar, dayanıklılığı ve keskinliği ile ön plana çıkmaktadır.
Özellikle kamp ve doğa sporları tutkunları için ideal olan katlanabilir çakı modelleri, hafif yapıları sayesinde taşıması son derece kolaydır. Farklı boyut ve fonksiyon seçenekleri ile her kullanıcı kendi tercihlerine uygun bir modeli bulabilir.
Ayrıca, çeşitli çakı fiyatları, modelin özelliklerine ve markasına göre değişiklik göstermektedir. Bu da kullanıcıların bütçesine uygun seçenekler bulmasını kolaylaştırmaktadır. Örneğin, kaliteli bir av çakısı arayanlar için üst segmentteki ürünler tercih edilebilirken, günlük kullanım için daha uygun fiyatlı modeller de mevcuttur.
Çakı modelleri arasında ise, sabit bıçaklı, katlanabilir ve çok fonksiyonlu modeller yer almakta olup, her biri farklı kullanım alanlarına hitap etmektedir. Bu geniş yelpaze, her kullanıcı için özel ve etkili çözümler sunar.
Doğada güvenliğinizi sağlamak ve sistematik bir şekilde ihtiyaçlarınızı karşılamak için doğru çakı modelini seçmek oldukça önemlidir. Geniş çakı yelpazemiz ile ihtiyaçlarınızı karşılamak için hemen şimdi keşfe çıkın!
Çakı Fiyatları
Çakılar, her bütçeye uygun seçenekleri ile outdoor tutkunlarının vazgeçilmezi haline gelmiştir. Farklı çakı modelleri ve çakı çeşitleri ile, her kullanıcı kendi ihtiyacına uygun bir ürün bulabilir. Özellikle kamp, avcılık veya günlük kullanım için tasarlanan çakılar, dayanıklılığı ve fonksiyonelliği ile öne çıkar.
Çakı fiyatları, marka, model, malzeme kalitesi ve işlevselliğe göre değişkenlik göstermektedir. Örneğin, basit bir katlanır çakı, daha uygun fiyatlarla sahip olunabilirken, çok amaçlı ve yüksek kaliteli modeller, biraz daha fazla yatırım gerektirebilir.
Ayrıca, çakı satın alırken dikkat edilmesi gereken en önemli faktörlerden biri de ürünün kalitesidir. Kaliteli malzemeden üretilmiş bir çakı, hem uzun ömürlü olacak hem de zorlu koşullar altında güvenli bir kullanım sunacaktır. Bu nedenle, fiyat aralığını değerlendirirken çakının kalitesini de göz önünde bulundurmak önemlidir.
Eğer bir çakı almayı düşünüyorsanız, çeşitli modeller arasından bütçenize uygun ve ihtiyaçlarınıza hitap eden bir seçenek bulmanız oldukça mümkündür. Çakı fiyatları hakkında daha fazla bilgi almak ve ürünleri keşfetmek için web sitemizi ziyaret etmeyi unutmayın!
Çakı Çeşitleri
Çakılar, hem doğa severler hem de günlük kullanım için vazgeçilmez bir araçtır. Farklı çakı çeşitleri ile kullanıcılar ihtiyaçlarına uygun en iyi seçeneği bulabilirler. Her bir çakı modeli, belirli bir amaca hizmet etmek üzere tasarlanmıştır; bu da onları çok yönlü kılar.
Örneğin, avcılık ve kamp aktiviteleri için özel olarak üretilen çakılar, dayanıklılık ve keskinlik açısından ön plana çıkar. Farklı boyut ve fonksiyonlara sahip çakı modelleri, her maceranın gereksinimlerini karşılamak için tasarlanmıştır.
Bazı çakı çeşitleri, günlük kullanıma uygun kompakt ve hafif yapılarıyla kullanıcıların hayatını kolaylaştırırken, diğerleri ise daha ağır işlerde kullanılmak üzere sağlam ve dayanıklı özellikler taşımaktadır. Bu çeşitlilik, kullanıcıların seçim yaparken geniş bir yelpazeye sahip olmasını sağlar.
Farklı çakı fiyatları ile de her bütçeye uygun alternatifler bulmak mümkündür. Ekonomik modellerden yüksek kaliteli profesyonel çakılara kadar geniş bir yelpazeye sahip olmak, kullanıcıların ihtiyaçlarına göre en uygun seçeneği bulmalarını kolaylaştırır.
Çakı çeşitlerini değerlendirirken, kullanım amacınızı ve bütçenizi göz önünde bulundurmanız, doğru çakıyı bulma konusunda sizlere yardımcı olacaktır. Unutmayın, bir çakı seçerken kalite ve dayanıklılık her zaman öncelikli olmalıdır!
764 notes · View notes
dahahos · 2 years ago
Text
trani.me - Gold
Son dönemde dünya çapında popülerlik kazanmış ve birçok hayran kitlesi edinmiş anime, Japonya'nın eşsiz kültürel miraslarından biridir ve farklı türlerde, stillerde ve hikâye anlatımıyla geniş bir yelpazede sunulmaktadır. Aksiyon, macera, komedi, drama, bilim kurgu, fantezi, korku, romantizm, spor, müzik ve suç gibi birçok farklı türde anime yapımları bulunmaktadır. Anime izle seçeneği her yaş grubuna hitap edebilecek içeriklere sahiptir. Çocuklara yönelik masalsı hikayelerden, gençlere ve yetişkinlere yönelik karmaşık ve derin anlatılara kadar birçok farklı konuyu ele alabilir. Şimdi bu animelerin nereden izleneceğine gelelim. Anime sitesi olarak birçok siteler bulunmaktadır ama bazıları ya yasadışı olduğundan kapatılır ve sizin izlediğiniz animenin yarıda kalmasına neden olur ya da animeden çok reklam izletirler böyle problemlerle karşılaşmamak istiyorsanız Tranime tam size göredir. Trani.me size Türkçe altyazılı biçimde amime izlemenize olanak tanır ve bunu reklamsız bir şekilde yapar.
658 notes · View notes
sahnearkasii · 2 months ago
Text
Tumblr media
Aksiyon ve Macera: Heyecanın Zirvesi!
Bir diğer popüler dizi türü ise aksiyon ve macera dolu yapımlar. En çok izlenen diziler arasında aksiyon dizileri her zaman geniş bir kitle tarafından takip ediliyor. Adrenalin dolu sahneler, gerilim yüklü anlar ve sürükleyici hikayeleriyle bu diziler, izleyiciyi ekrana kilitlemeyi başarıyor. Eğer aksiyon ve macera sevenlerdenseniz, izlediğiniz dizilerin sizi her bölümde heyecanlandırmasını ve beklenmedik olaylarla şaşırtmasını istiyorsunuzdur.
Aksiyonun Adı: Heyecan!
Aksiyon dizileri sadece macera arayanların değil, her yaştan izleyicinin ilgisini çekiyor. Dur durak bilmeyen sahneler ve karmaşık olay örgüleriyle bu tür diziler, izleyiciyi son ana kadar ekrana kitliyor. İşte bu yüzden aksiyon dizileri, en çok izlenen diziler arasında zirvede yer almayı başarıyor.
42 notes · View notes
tarkankurdu · 1 month ago
Note
Mobil oyun önerisi gelir mi ya özellikle şöyle zindanlı falan noita tarzı ya da hikayeli de olur
İşte beklediğim tarzda anonim :) olmaz mı ya yeter ki oyun de bana :) yazıyorum 👇👇
1 - Moth Lake ( 3. Sıradaki iki oyununda yapımcısının son oyunu yine espri, korku, macera tarzında hikayeli çok iyi bir oyun )
2 - To The Moon ( Pc versiyonu da var zaten hikayesiyle herkesi etkileyen minnoş güzel bir oyun )
4 - Detective Jackie ( Adı üstünde dedektiflik oyunu olayları çözüyosun ara sahneler felan güzel Türkçe dil desteği var )
3 - Dentures And Demons 1 & 2 ( sırayla oynanırsa hikaye devam ediyor çok esprili, bulmacalı, hikayeli bikaç kez ikisini de bitirdim )
5 - Sparklite ( bu da Zelda'yı biliyosan o tarzda piksel tarzı grafikler ama çok hoş Zelda oynadıysan seversin )
6 - Pechka ( hikayeli yine hoş grafikli bi oyun yanlış hatırlamıyorsam oyunda verdigin kararlar sonucu etkiliyordu bazen sana seçenek soruyodu
7 - Gelgitler Kasabası ( Kısa sürüyor ama etkileyici bence hikaye olarak duygusallık felan var )
8 - Endurance : Dead Space ( Zombi felan avlıyosun ama güzel ilerliyor hikaye grafik olarakta gayet hoş )
9. Stranger Things 1984 ( Dizisi var bunun sanırım Netflix de ben diziyi hiç izlemedim ama oyun çok iyi hem hikaye hem puzzle grafikleride eski tarz bence çok iyiydi bitirmiştim. Sanırım ikinci üçüncü oyunları da var 3 ü de yüklemiştim diye hatırlıyorum
10 - The Last Door ( Bunu şimdi baktım play store de göremedim önceden iki oyunuda vardı play store de şuan var mı ben mi bulamadım bilmiyorum ama bu listeye bunu koymazsam haksızlık etmiş olurmuş. Bi kere müthiş bir hikaye üstüne müthiş müzikler piksel grafikler. Oynarken acaip hoşuma gitmişti
5 notes · View notes
cinema-winding · 26 days ago
Text
Tumblr media
The Shape of Water
Kalabalıkta bile kendi sesimizi duymamaya mahkum canlılarız. Belki günlük rutinlerimizden kurtulup hayatın ötesine aşkın ötesine bakmalıyız. Bu ödüllü film kategorisinde olan film. Suyun ötesini göre geçmekten öte sezebilmek önemli metaforuna dayandırıyor ve bunu sırılsıklam bir aşkla yapıyor. Hislerinize güvenmeniz yeterli.
Aşk her zaman; dünden bugünden ve gelecek üzerinde ise şeklin ötesinde duruşu , iyileştirici ve tamamlayıcı gücüne şaşırmamak gerekiyor. Guillermo del toro bu ödüllü film ile lirik bir destanı avuçlarımıza bırakıyor.
Otoriteye, baskıcı iş ortamı , ırkçılığa, hor görülmeye, aşağılanmaya ve mutsuz hayatlarına rağmen kalplerinin ses ritmini dinleyerek baş kaldıran ve bunu korku sarmalına değil . Sakin bir ruh halinde olan insanları izliyoruz.
Elisa’nın otobüste yağmur damlalarıyla oynarken hayallere daldığı gibi. Hayatın bütün hoyratlığına rağmen umuda aşkla bağlanmalı her canlı.
Hayatın bütün kalıplarının dışında olup sakın hayata sıkışıp kalma. Bu ikilem çünkü hep vardı. Müziğin yumuşaklığı suyun sesine karışınca bir dilim gizli tariften yapılan turtanın tadına bakınca bütün duvarları yıkmaya başlamak hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı.Ödüllü filmlerden olan bu yapım size keyifli bir tebessümü yüzünüze iliştirdi bile . Dahası ise fantastik ögelerle harmanlanan yapım sizi izlediğiniz koltuktan alıp suyun içine çeki veriyor. Bunun başlıca nedenleri ; senaryo, yönetmen ve oyuncuların gerçekliği.
Bütün efsaneler bir şekilde gerçeklere dayanır.
Aşkın tükenmeyen gücünden alan ödüllü film. Denizci hikayelerine ve mitolojiye dalgalarla göz kırpan bir ödüllü yapım. Alt metin olarak görsel olarak sizi o sahnelerin içine çekerken. Şiirin uyumuna sakın şaşırmayın. Bu ödüllü film fona tarihi bir atmosferi yanına aldı. Macera hikâyeleri ise denizin tuzu kıvamında.
Görsel açıdan büyüleyici ve gerçeküstü sahnelerle karşılıyor sizi bu ödüllü film.
Konusu ise :
Guillermo Del Toro'nun Venedik'ten Altın Aslan ödülüyle dönen filmi The Shape of Water, Soğuk Savaş'ın iyice kızıştığı 1963 yılında geçiyor. Elisa'nın temizlikçi olarak çalıştığı bir devlet laboratuvarına insansı bir su yaratığının getirilmesi üzerine gelişen olaylar bir çok kişiyi etkileyecektir. Yapılan deneylere şahit olmasıyla Elisa ve iş arkadaşı Zelda hapsedilen insansı bir yaratığı acımasız deneyden kurtarmaya çalışırlar. Bu uğraşları bir çok yaşamı değiştirirken tahmin ettiğinden daha zorlanacaklardı.
Suyun Sesi: Batık bir gemi gibi sulara gömülmüş insanların bütün zarafeti ile sudan çıkması belki yeniden suya kavuşmasıdır bir deniz kızı gibi. Suyun Sesi bir anlatıcının üst sesi, bize filmin masalsı dünyasına “hoş geldiniz “ diye sahneleri açıyor. Bu ödüllü filmde tasvirler ve betimlemeler peşi sıra gelirken siz daha hızlı filmde kendinizi buluyorsunuz. Ödüllü filmden olan replikte , “denize yakın ama geri kalan her şeye uzak” . Suyun Sesi’nde del Toro bu sefer hikâyesini Soğuk Savaş dönemi ABD’sine yerleştiriyor. 1963 yılındayız. Başkahramanımız Elisa, gizli deneylerin yürütüldüğü bir askerî üste temizlik işçisi olarak çalışan dilsiz bir kadın .
Soğuk Savaş döneminde sinema, aşk ve efsane …
Ödüllü film sektörünün son yıllarda damga vuran Guillermo Del Toro’nun deniz canavarı efsanesi ile çıktığı yolculuk. Film boyunca bin bir çeşit dehlizler size çok eğlenceli gelecek.
Guillermo del Toro'nun yönetmenliğini üstlendiği bu ödüllü filmin oyuncu kadrosunda
Sally Hawkins, (Elisa Esposito) Michael Shannon (Richard Strickland) Richard Jenkins (Giles) Octavia Spencer (Zelda Fuller) Michael Stuhlbarg (Dr. Robert Hoffstetler) Doug Jones (Amphibian Man) gibi isimler yer alıyor.
-90. Akademi Ödülleri'ne 13 dalda adaylıkla damga vuran The Shape of Water (Suyun Sesi) Los Angeles'taki Dolby Tiyatrosu'nda düzenenlenen Oscar gecesinin galibi oldu. The Shape of Water (Suyun Sesi) En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Prodüksiyon Tasarımı ve En İyi Film Müziği ödüllerini kazandı.
-The Shape of Water (Suyun Sesi), 75. Altın Küre Ödülleri’ne 7 dalda aday olarak damgasını vurmuş; En İyi Müzik ve En İyi Yönetmen Altın Küre Ödülü kazanmıştı.
-23. Critics’ Choice Ödülleri’nde (Eleştirmenlerin Seçimi Ödülleri) de 14 adaylıkla adından söz ettiren 'Suyun Sesi', En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödüllerinin kazandı.
-Venedik Film Festivali’nden Altın Aslan Ödülü’yle dönen film, Amerikan Yapımcılar Birliği Ödülü’nün de (Producers Guild of America Award) sahibi oldu.
Bazı masallar mutlu sonla bitmezler. Asıllarına dönen insanları temsil eder.
Peki siz kendi dinlediğiniz ya da anlattığınız masalların neresindesiniz ?
Sadece görmek istediklerinizi karşınızda olsun derseniz bitmek tükenmek bilmeyen iyi ve kötünün kendi içinizdeki savaşına hazır olun.
Film gözleri kapatırken derin bir nefes almayı unutmayın hafızanızdan asla silinmeyecek olan bir ödüllü yapım.
Bu ödüllü filmle bir kere daha anlıyoruz ki . Hiç bir şey asla göründüğ�� gibi değildir. Aşk bile! Her zaman aşkın ötesini görebilmenizi ve geçebilmenizi dilerim iyi seyirler.
-Asırlar önce bir aşığın fısıldadığı o şiir.
“Tasavvuf edemem suretini
Çünkü her yerimi sardın
Varlığın gözlerimi doldurur aşkın ile
Kalbim oyunu bilmiş
Zira sen her yerdesin”
2 notes · View notes
kafkaslordu · 1 year ago
Text
İşte Tumblr için chat gpt ile hazırlanan 150 soru:
1. En son hangi filmi izledin ve ne düşündün?
2. En sevdiğin kitap nedir ve neden?
3. Bugün ne tür müzik dinliyorsun?
4. Favori yemek tarifin nedir?
5. Bir çocukken hangi çizgi film karakterini en çok seviyordun?
6. Hayatının en iyi konseri hangisiydi?
7. Şu an için en büyük hedefin nedir?
8. Hangi ülkeleri ziyaret etmek istersin?
9. En sevdiğin alışveriş mağazası neresi?
10. En son gittiğin tatil nereydi?
11. Kendi müzik çalma yeteneğin var mı?
12. Hangi sporları izlemeyi seversin?
13. En son ne zaman bir şeyler öğrendin ve neydi?
14. En iyi arkadaşınla en son ne zaman buluştunuz?
15. Hayatta yapmak istediğin en cesur şey nedir?
16. Hangi sanat dalını en çok takip ediyorsun?
17. En sevdiğin doğa harikası nedir?
18. Gece gökyüzünü izlemeyi sever misin? Yıldızları görebiliyor musun?
19. Hangi dizi veya TV şovunu en son izledin?
20. Hangi yemekleri yapmayı seversin?
21. En sevdiğin renk nedir ve neden?
22. Hafta sonları genellikle ne yaparsın?
23. En sevdiğin hayvan nedir?
24. Gezi veya macera hikayelerini sever misin?
25. En son hangi restoranda yemek yedin?
26. Hangi takımı tutuyorsun, spor veya video oyunlarında?
27. En sevdiğin mevsim nedir?
28. Hangi film karakterine en çok benziyorsun?
29. Hangi sanatsal etkinlikleri yapmayı seversin?
30. Hangi tür kitapları okumayı tercih edersin: korku, romantizm, bilim kurgu vb.?
31. Favori çocukluk anın nedir?
32. En son hangi konserdeydin?
33. Hangi becerileri geliştirmek istersin?
34. En sevdiğin tatlı nedir?
35. Kendi şarkılarını yazıyor musun? Yazıyorsan hangi konuları işliyorsun?
36. En son keşfettiğin müzik sanatçısı kim?
37. Hangi video oyununu en çok oynamayı seversin?
38. Hangi tür filmleri izlemekten hoşlanırsın: komedi, aksiyon, dram vb.?
39. En iyi arkadaşınla yapılan en eğlenceli şey nedir?
40. Hangi ünlü kişiyi tanımak isterdin?
41. Gelecekle ilgili en büyük hayalin nedir?
42. Hangi tür sanat eserlerini veya ressamları seversin?
43. En son okuduğun kitap neydi ve nasıl buldun?
44. Hangi sporu yapmaktan keyif alırsın?
45. Hangi dilleri öğrenmek istersin?
46. Kendi hobi projelerin var mı?
47. Hangi film fragmanı sizi en çok heyecanlandırdı?
48. En son gittiğin konserde hangi şarkıyı en çok beğendin?
49. Hangi ülkenin mutfağını denemek istersin?
50. En son izlediğin belgesel nedir?
51. Hangi ünlüyle bir gün tanışmak isterdin?
52. Hangi yaratıcı yeteneklerini geliştirmek istersin?
53. En son hangi oyunu oynadın ve nasıl bir deneyimdi?
54. En sevdiğin dizi karakteri kim?
55. Hangi tür dansı öğrenmek istersin?
56. Hangi bilim dalı seni en çok ilgilendirir?
57. Hangi ülkenin kültürünü daha yakından tanımak istersin?
58. Hangi tür fotoğrafçılığı seversin: doğa, portre, sokak vb.?
59. Hangi korku filmi seni en çok korkuttu?
60. En son nereye seyahat ettin?
61. Hangi tür konserlere gitmekten keyif alırsın?
62. Hangi müzik en çok sana ilham verir?
63. Hangi tarihi döneme yolculuk yapmak isterdin?
64. Hangi süper güce sahip olmak isterdin?
65. En son yaptığın spor etkinliği neydi?
66. Hangi sanat eseri seni en çok etkiledi?
67. Hangi müzik en çok sana huzur verir?
68. Hangi ülkenin festivallerine katılmak isterdin?
69. Hangi roman kahramanı seni en çok etkiledi?
70. Hangi mutfak aletini daha iyi kullanmayı öğrenmek istersin?
71. Hangi doğal güzellikleri görmek istersin?
72. Hangi tür hikayeleri yazmayı seversin: bilim kurgu, gerilim, romantizm vb.?
73. Hangi spor dalında daha fazla bilgi sahibi olmak isterdin?
74. En sevdiğin çocukluk oyunu nedir?
75. Hangi sanatçının konserine gitmek isterdin?
76. Hangi tür çiçekleri seversin?
77. Hangi müzik türü en çok sana enerji verir?
78. Hangi ülkenin tarihini daha fazla öğrenmek istersin?
79. Hangi film seni en çok güldürdü?
80. Hangi tür aksiyonu seversin: doğa sporları, macera vb.?
81. Hangi hayvanla daha fazla vakit geçirmek istersin?
82. Hangi yılın moda tarzını seversin?
83. Hangi
84. Hangi müzik aletini çalmayı öğrenmek istersin?
85. Hangi tür eğlence parkı sana daha fazla eğlence sunar?
86. Hangi ülkenin mutfağını denemek seni heyecanlandırır?
87. Hangi bilim dalı seni en çok şaşırtır?
88. Hangi tarihi olaya tanık olmak isterdin?
89. Hangi süper kahramanın gücüne sahip olmak isterdin?
90. Hangi sporu daha fazla denemek istersin?
91. Hangi sanat eseri seni en çok duygulandırdı?
92. Hangi müzik türü seni en çok motive eder?
93. Hangi ülkenin doğal güzelliklerini keşfetmek istersin?
94. Hangi tür hikayeleri yazmak seni daha fazla tatmin eder?
95. Hangi film seni en çok düşündürdü?
96. Hangi tür seyahatleri yapmayı seversin: şehir gezileri, doğa turları vb.?
97. Hangi hayvanı daha iyi tanımak istersin?
98. Hangi moda tarzını benimsemek sana daha uygun gelir?
99. Hangi dilde daha fazla yetenek sahibi olmak isterdin?
100. Hangi müzik aletiyle daha fazla vakit geçirmek isterdin?
101. Hangi eğlence parkında bir gün geçirmek istersin?
102. Hangi ülkenin tatlılarını denemek seni mest eder?
103. Hangi bilim dalı seni daha fazla ilgilendirir?
104. Hangi tarihi figürle bir sohbet yapmak isterdin?
105. Hangi süper gücü daha çok kullanmak isterdin?
106. Hangi sporu daha iyi yapmak istersin?
107. Hangi sanatçının eserleri seni daha çok etkiler?
108. Hangi müzik türü seni daha iyi hissettirir?
109. Hangi ülkenin doğal güzelliklerini daha yakından görmek istersin?
110. Hangi tür hikayeleri yazmak senin için daha eğlenceli?
111. Hangi film seni en çok etkiledi?
112. Hangi tür seyahatleri yapmayı seversin: kültürel geziler, macera turları vb.?
113. Hangi hayvanın davranışlarını daha iyi anlamak isterdin?
114. Hangi moda tarzı senin tarzına daha uygun?
115. Hangi dilde daha fazla sözcük öğrenmek istersin?
116. Hangi müzik aletini daha iyi çalmayı öğrenmek isterdin?
117. Hangi eğlence parkında daha fazla zaman geçirmek isterdin?
118. Hangi ülkenin mutfağı seni en çok cezbeder?
119. Hangi bilim dalı seni daha çok meraklandırır?
120. Hangi tarihi dönemi daha iyi anlamak isterdin?
121. Hangi süper kahramanın özelliklerini seversin?
122. Hangi sporu daha fazla izlemeyi tercih edersin?
123. Hangi sanatçının eserleri seni daha çok ilham verir?
124. Hangi müzik türü seni daha çok rahatlatır?
125. Hangi ülkenin doğal güzelliklerini daha yakından görmeyi düşlersin?
126. Hangi tür hikayeleri yazmak seni daha çok tatmin eder?
127. Hangi film seni en çok düşündürdü?
128. Hangi tür seyahatleri yapmayı seversin: tatil plajları, şehir gezileri vb.?
129. Hangi hayvanla daha fazla vakit geçirmek isterdin?
130. Hangi moda tarzını daha fazla benimsemek istersin?
131. Hangi dilde daha iyi iletişim kurmak seni daha mutlu eder?
132. Hangi müzik aletini daha iyi çalmak isterdin?
133. Hangi eğlence parkında daha fazla macera yaşamak isterdin?
134. Hangi ülkenin mutfağından en çok lezzet aldın?
135. Hangi bilim dalı seni daha fazla şaşırtır?
136. Hangi tarihi olayın içinde bulunmak isterdin?
137. Hangi süper güce sahip olmak seni daha fazla heyecanlandırır?
138. Hangi sporu daha fazla denemek isterdin?
139. Hangi sanatçının eserleri seni daha çok etkiler?
140. Hangi müzik türü seni daha fazla enerjik yapar?
141. Hangi ülkenin doğal güzelliklerini keşfetmek seni daha çok motive eder?
142. Hangi tür hikayeleri yazmak senin için daha eğlenceli?
143. Hangi film seni en çok güldürdü?
144. Hangi tür seyahatleri yapmayı seversin: doğa turları, tarih gezileri vb.?
145. Hangi hayvanı daha yakından incelemek isterdin?
146. Hangi moda tarzı en çok seni yansıtır?
147. Hangi dilde daha iyi iletişim kurmak istersin?
148. Hangi müzik aletini daha iyi çalma yeteneği kazanmak isterdin?
149. Hangi eğlence parkında daha fazla eğlence yaşamak istersin?
150. Hangi ülkenin mutfağından daha fazla lezzet tatmak isterdin?
17 notes · View notes
keemlenyekun · 1 year ago
Text
Tumblr hikayem
Bakanlık parayı bir ay önceden yatırdı ve beni şok etti. Vakıfbanktan gelen bir para şıngırtısı ve şok.
İki günde robot süpürge, yazıcı ve telefonla paranın yarısını harcadık. O kadar zaman olmuş ki para sıkıntısı çekmeyeli. Para nasıl harcanır unutmuşum.
Dedim geleyim yazayım. Sonra düşündüm neden yazayım?
Şimdi sayın defterciğim, eski nüshaların yanmasaydı da şahit olarak gösterseydim keşke sana.
Yatılı lisede okuyunca bize burs da verirdi devlet. Çok cüzi tutarda para, bazı yıl kırtasiye, bazı yıl takım elbise, hatta bir yıl beyaz banyo sabunu. İşte 9. Sınıfta iken bize kırtasiye malzemesi verdiler. Ciltli harika defterler. Ama çok kaliteli. İnsan yazmaya kıyamıyor. Delgeç, zımba (ne alaka!), kalem silgi vesair eşya. Hala o zımbaları kullanırım. Ciltli defterlerden o kadar çok verdiler ki. Tüm lise hayatım boyunca başka defter almadım. İşte o defterlerin verildiği yıl Çalıkuşunu okumuştum. Jurnal. Ah feride vah feride. Ladikte allahın dağında ıssız bir yerde kalan serco günlük tutmayacak da kim tutacak. İnternet yok. Oyun alışkanlığım yok. Atari salonundan nefret ettim, çocukken bile. Tv izlemem. Ki izlemek istesem kantinde tv izlemek imkansız. 12 tane ergen liseliyle aynı koğuştayım. Canımız da sıkılmış demek ki.
Günlük tuttum. Okuduğum kitapları özet geçip önemli olay olursa onları yazıyordum. Aşık da değilim ki aşkımızı yazalım feride gibi. Okul turnuvasında kavga çıkmıştı misal her ayrıntısıyla anlattım. Edebiyat hocam deli bir polisiye hayranı. Kütüphane gibi kadındı. Piyasadaki bütün macera polisiye romanları hocamızda bulunurdu. Derya gibiydi maşallah. Elimden kitap düşmüyor o zamanlar. İşte o kitapların özetlerini falan yazıyordum. Wilbur smith alev kıyıları misal. Courtney serisi. (Cezaevinde bile kütüphanede o serinin son kitabı bana rasgelmişti.) Bunları yazardım. Allahın dağında öyle pek fazla olay olmazdı haliyle. Nasıl olsun. Sabah yedide kalktık, kahvaltı, sekizde ders, akşam iki buçuk saat zorunlu etüt. Ders kitap ders muhabbet. Mükemmel ortam. Mükemmel. Yatılı erkek lisesi. O zamanlar tabi. Şimdi olsa herkes telefonda instada kız peşinde koşardı. Bu zamanda lise öğrencisi ergen olmak çok zor.
Böyle başladı işte. Böyle. Sonra o defterler bitti. Çeşit çeşit kalemler ve defterler eklendi. Durmadan çoğaldı. Sonra hepsi yandı bitti kül oldu.
2011 yılında mezun olup, anayasa mahkemesi raportör yardımcılığı sınavına kimliğim olmaması sebebiyle alınmayınca sokarım böyle işe diyerek kendime bir yıl mola verdim. Hukuk yok, ders yok, iş yok. Eski evimizin çatı katında sobamla karadeniz karşısında harika bir nekahet dönemi. Film kitap dizi ve sobam.
O zamanlar blog falan okuyorum tabi. Ne bloglar vardı. O aramalarda tumblrda olan bir blog çıktı karşıma. Aktifliğini yıllar yıllar önce bıraksa da bloğu hala burada. Acı tatlı bir blog. Tumblra üye de değilim. Böyle tanıdım burayı.
İki üç yıl burası sadece blog okumak içindi. Ki o zamanlar ve sonrası iki üç yıl tumblr için altın yıllardı. Muhteşemdi. Kaliteydi her içerik.
Sonra üye oldum. Çok az yazdım. Defterde dolma kalemle yazılmış yazının yerini hiç bir şey tutamazdı zira.
Sonra tüm defterler kül olduğunda burası da benim defterim oldu.
Neden önemli peki? Sadece defter olması mı? Hayır. Ben ve sevgili eşim ailelerimizden utanıp saklasak da burada tanıştık. Ne yani ayıp mı? Ahahaha.
Sonuçta tanıştık sadece. Gerçi o beni tanırmış tanışmadan evvelden de ben başka dünyalarda olduğum için dikkat bile etmemişim. Kızdırmayalım hatunu, kafaya yeriz odunu. Ahahahah.
Velhasılı burası benim kapalı kutum, aklım, uzun bir süre kalbim, şu aralar pek arkadaşım olmadığını da göz önüne alırsak, dertleşeceğim tek mecra.
Yanisi şu ki tumblr önemli.
Beşik sallarken deftere de yazdık yine.
Yahu hanım benden erken kalkıyor diye ben geceler boyunca beşik başında oğlanı sallamak zorunda mıyım? Ahahah. Çocuk uyurken bile -baba - ninni diyor. Bir de yeni adetimiz çıktı. Beyimiz masaj yaptırıyor. Lan var ya yaşlanınca altımı almazsan bunları hep anlatacağım oğluuummm. Seviyoruz yaramazımızı.
Böyle işte.
Param yattı. Bir güzel yedik. Allah daha bereketlisini nasip etsin. He karşılığı da değil silivri soğuğunda uykusuz gecelerin bir anının bile. Ama napalım azıcık da mutlu olalım. Bi de biz mutlu olalım.
Değil mi sayın defter?
Vesselam.
8 notes · View notes
bazenyazmakistersin · 1 year ago
Text
Sidney, Avustralyada’da dördüncü senemi bitirmek üzere olduğum şu kavurucu sıcak günlerden hepinize selamlar!
Efsane bi macera… Aşırı güzel şeyler, aşırı yorucu şeyler ve hassiktir dediğim bir takım şeylerde olmak üzere toplamda neredeyse dört sene olacak. Dile kolay!
Sanırım bu dört sene içerisinde ortalama 6-7 ev değiştirdim ama son 3 senedir aynı mahallede yaşıyorum. Büyük olasılıkla 2024 Eylül ayında kontratımın bitmesine yakın bahçeli bir eve ya da hiç olmazsa 2+1 daireye taşınmak istiyorum. Çok acil işlerim olduğundan dolayı 1+1 oturduğum daireden çıkamayıp kontratımı bir sene daha uzatmak durumunda kalmıştım. Taşınma sebebim kısaca çok fazla Hintlinin ülkeye yerleşmesi ve onların çoğunluk olarak yaşadığı Parramatta bölgesinin ev sorunu olduğundan dolayı bizim buralara taşınmaya başlamaları. Bir diğer sorun ise sanırım biraz sıkıldım ve yeni insanlar tanımak istiyorum.
Grafik tasarımcı olarak çalıştığım şirkette şubat ayında 3 seneyi devireceğim. İşler yolunda gidiyor ve bir yandan da sanırım yaklaşık üç veya dört ay önce bir arkadaşımla burada reklam ajansımızı kurduk. Şimdilik sunumlar hazırlayıp toplantılara gidip müşteri almaya çalışıyoruz. Ama bunu yaparken çalıştığım yeri aksatmıyorum çünkü belki kendi girişimim olumsuz olabilir o yüzden akıllı adımlar atmak lazım.
2023 Mart ayında İstanbul’a ailemi görmeye gittim. İstanbul bana çok hayal kırıklığı ve üzüntü yaşattı. Aslında güzelim kültürü olan ve insanları olan memleketimin bu halde olmadı derinden etkiledi, Avustralya gibi kültüre sahip olmayan ve yeni olan bi yerin nasıl bu kadar mimari ve sosyal olarak disiplinli olup da Türkiye’nin bu kadar bunlardan kopmuş olmasını kaldıramadım. İstanbul’a ilk girişimden itibaren mimari çirkinliğe tahammül pek edemedim, halbuki doğma büyüme İstanbulluyum ve nasıl yaşarken gözüme batmamış. Bir diğer durum ise insanlar aşırı sinirli, anksiyetik ve hoşgörüsüz olmuş. Kızmıyorum, insanlar bu hale bilinçli olarak getirildi. Diliyorum bütün insanlarımız güzel günleri hep birlikte görürler.
Sanırım 2024 Eylül ayında tekrar gideceğim ama bu sefer daha kısa kalmayı düşünüyorum.
Türkiye’ye bir gün geri döner miyim bilmem ama şu an için hiç istediğim bir şey değil.
Hepinize sevgiler,
Güzel kalın.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
2 notes · View notes
hcagla · 1 year ago
Text
Ursula K Le Guin Romanlarına Nereden Başlayacağınızı Bilmiyor Musunuz?
Tumblr media
Dün ne zamandır kitaplığımda bekleyen Ursula K Le Guin'in Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar kitabına başladım. Hemen yazarın kitaplarını okumayı ne kadar özlediğimi hatırladım. Bu yazının ilhamı buradan geliyor. Bence herkes bir Le Guin kitabı okumalı. Peki ama nereden başlayalım derseniz okumaya devam edin. Ursula K Le Guin Romanlarına Nereden Başlayacağınızı Bilmiyor Musunuz?
En İyi Ursula K Le Guin Romanları
Yerdeniz Büyücüsü "Yüksek vadilerdeki kasabalardan ve karanlık, dar körfezlerdeki limanlardan birçok Gontlu, şehirlerinde büyücü veya büyücü olarak Takımadaların Efendilerine hizmet etmek veya macera aramak için adadan adada büyü yaparak dolaşmak için yola çıktı. tüm Yerdeniz adası," diye söze başlar Ursula K Le Guin , son derece net sicilinde. En eski eserlerinden biri olan bu roman, adalardan oluşan bir takımada olan Yerdeniz dünyasında geçiyor ve Gont adasından genç büyücü Ged'in reşit olmasını konu alıyor. Ged, büyük bir büyücü olan Ogion tarafından kaçırılır ve bir büyücülük okulunda okur. (Tanıdık geliyor mu? Le Guin, Guardian'a JK Rowling'in 1968 romanını kabul ederek "daha cömert" olabileceğini söyledi.) Le Guin'in Yerdeniz kitapları; Yerdeniz Büyücüsü, Atuan Mezarları, En Uzak Sahil, Tehanu, Yerdeniz Öyküleri ve Öteki Rüzgar Metis Edebiyat koleksiyonunun en sevilen kitapları arasında yer alıyor.
Tumblr media
Karanlığın Sol Eli Le Guin'in diğer romanlarında geri döneceği Hain evreninde geçen Karanlığın Sol Eli, Kış gezegeninin elçisi Genly Ai'yi ya da Gethen'i anlatır ve halkını Ekumen'e katılmaya davet eder. gezegenler Gethenliler "ambiseksüel"dir - çoğunlukla androjendir, "kemmer" durumuna girdiklerinde üremek için erkek veya dişi olabilirler. Le Guin, her Gethenli'den "o" olarak söz eder ve "Kral hamileydi" gibi cümlelere yol açar. Hem Hugo hem de Nebula ödüllerini kazanan kitap, okuyucuyu toplumsal cinsiyeti yeniden incelemeye zorlar ve daha sonra, Genly hapsedildiğinde ve Gethenli arkadaşı Estraven onu kurtarmak için yola çıktığında, amansız bir maceraya dönüşür. Eleştirmen Harold Bloom için kitap, "Le Guin'in, Tolkien'den daha çok, zamanımız için fantaziyi yüksek edebiyat düzeyine yükselttiği" anlamına geliyordu. Mülksüzler Le Guin bu romana Vietnam savaşına bir tepki olan "anar��ist bir ütopya" adını verdi. Le Guin'e göre aslında "çok kötü bir kısa öykü", " İçinde bir kitap vardı ve ben bunu biliyordum, ancak ne hakkında yazdığımı ve onun hakkında nasıl yazacağımı öğrenmem için kitabın beni beklemesi gerekiyordu. Sonsuza dek Vietnam'da yürüttüğümüz ve evde hiç durmadan protesto ettiğimiz savaşa karşı kendi tutkulu muhalefetimi anlamam gerekiyordu, ”diye yazıyor bir girişte. Aksiyon, Urras ve Anarres'in ikiz dünyaları arasında gidip geliyor. Bir asır önce, Urras'tan gelen anarşist devrimciler, Anarres'te yeni bir toplum kurdular ve mülksüz yaşamayı denediler. İki toplum o zamandan beri çok az temasla gelişti. Ancak Eşzamanlılık İlkesi adı verilen bir yıldızlararası iletişim yöntemi üzerinde çalışan fizikçi Shevek, Anarres'in anarşist felsefesiyle hayal kırıklığına uğrar ve daha fazla özgürlük bulmak için Urras'a gider. Kaynak: The Guardian Merak ettiğim bir başka kitabı ise Dümeni Yaratıcılığa Kırmak: Hikaye denizine yelken açmak için bir 21. yüzyıl kılavuzu . Aslında genelde yazarlığın bir tanımı olmaz dese de onun yazım tarzına bayılıyorum o yüzden bu kitap da listemde. eni haberler için bu siteyi Google News’ten takip etmeye devam edebilirsiniz. Sevgilerle Bu yazıyı beğendiyseniz sosyal medya hesaplarınızdan paylaşırsanız fazlasıyla teşekkür etmiş olursunuz. Daha fazla bilgi için beni sosyal medyada takip etmeyi unutmayın - Facebook, Instagram, Pinterest ve Twitter. Read the full article
2 notes · View notes
azizhayri · 2 years ago
Text
FİŞEK
Ne kadar zamandır kendinden geçtiği belli olmayan adam yavaşça gözlerini açtı. Bir an önce nerede olduğunu anımsamaya çalıştı. Bulunduğu ortamda sessizlik vardı. Mutlak kelimesini tartışmasız anlamına geliyorsa burası ve bu durum en uygun koşulları gösteriyor demekti. Birkaç saniye süren bir geçiş döneminden sonra nerede olduğunu anımsadı. Sağını solunu yokladı. Güvenlik önlemleri sayesinde organlarında ciddi bir hasar yoktu. Şimdiden hafiflemeye başlayan bir göğüs ağrısı vardı yalnızca. Kafasını çevirip içerideki yolculara baktığında en son kendine gelen kişinin kendisi olduğunu gördü. Yarı şaşkınlık yarı mahcubiyetle selamladı onları. “Neler oldu” dedi. Sahi neler olmuştu.
           Kafasının içerisindeki sis bulutu dağıldıkça ve bilinci yerine geldikçe neden burada olduklarını iyice anımsamaya başladı. Hemen arkasındaki koltuklarda oturan üzerlerinde sivil kıyafetler olsa da asker oldukları belli olan gençlere baktı. Her birinin yüz hatları sertti. Sanki asker eğitimlerinin arasında kendilerine nasıl sert bakacakları ve nasıl gülmeden duracakları konusunda da eğitim verilmiş gibiydiler. Çatık kaşlar kapalı ve gergin dudaklar kıyafetlerini tamamlıyor gibiydi.
           Kendilerini nelerin beklediği konusunda gereği kadar bilgi verilmiş miydi ondan da emin değillerdi ama bu göreve bu seyahate gönüllü oldukları kesindi. Vadedilen para biraz milliyetçilik duyguları ve ��okça merak duygusu macera isteği kendilerini buraya getirmişti. Sessizlik denizinin ortasında hiç kıpırdamadan duran bir teknenin içindeydiler sanki. Eğer bulundukları yerden tavana doğru tam dikine yol alabilselerdi dört yüz kilometre sonra güneş ışığını görebilirlerdi ancak.
           “Albay, sizlerde yaralanan var mı?” dedi. Hemen arkasındaki sırada oturan omuzu yıldızlı orta yaşlı adam yanıtları “Ciddi bir durum yok” diye yanıtladı. Genç mühendis Kendi vücudunu bir kere daha elleriyle yokladı. Kendisinde de bir kırık çıkık yoktu. Yerinden doğruldu. Uzun boylu birinin ayakta durmakta zorlanacağı ama kendisinin orta boyu sayesinde rahatlık durabildiği koridorda yürüdü. Yerlerinde oturan disiplinli gözler kendisini izliyordu sessizce. Aslında yolcu almak gibi bir niyetleri yoktu ama projenin sahibi olan savunma bakanlığı acil göreve gitmesi gereken bir gurup askeri yanlarına vermişti. Beş altı metre geride ayrı bir bölme olarak hazırlanan yere vardı. Arkadaki kalın cama burnunu dayadı. Depoda kendilerini bir zaman idare edecek yiyecek içecek vardı. Yavaş yavaş ağırlaşmaya başlayan hava kendilerini ne kadar idare edebilirdi onu bilmiyordu. Yedek tankları vardı ve birazdan yedek tankları da açardı. Ama tüm yolculuğun kırkbeş dakika olacağını tahmin ettikleri için kendilerini uzun süre idare edecek yedek havaları yoktu. Üstelik iki veya üç kişi ineceklerdi aşağıya, şimdi ise fazladan on ciğer daha vardı.
           Sorumlu birini aranacaksa o kişi projenin patronu sayılacak Savunma Bakanlığının temsilcisiydi. İş başlarda iyi başlamıştı ama orada yani varacakları yerde işler kötüye gitmeye başlayınca proje hızlandırılmış güvenlik önlemleri göz ardı edilmeye başlamıştı. Tekrar yönünü öne çevirdi. Otuz metre kare bir yerde kısılmışlardı. Yukarıdakilerin yerlerini tam olarak tespit ettiklerini ummaktan başka çareleri yoktu. Beş on adımdan sonra kafasını bir kere daha cama dayadı. Bu kere ön camdan karanlığa bakıyordu. Birkaç metre önlerini gösterecek kadar zayıf bir ışık gibi önlerinde kapkara uzuyordu. Alabildiğine geniş bir kemerden uzayıp giden karanlığa bakıyordunuz.  Arkada sessiz durmaya çalışan askerlerin arasında da kıpırdanmalar başlamıştı. Komutanları Albay
           “Sizce neler oldu mühendis bey” dedi.  Adam arka sıralarda oturan tüm askerlere baktı teker teker. Henüz olayları kavrayamamışlardı. Beş on dakika sonra durumun ciddiyetini anlayacaklarını düşünüyordu. “Bir teknik sorun yaşadık” dedi.  Sesi, soruyu geçiştirmek için yanıt verdiğini haykırıyordu adeta.  Düşünmeye başladı, gerçekten ne olmuştu… Koltuğuna tekrar oturdu gözlerini kapadı olanları baştan düşünmeye başladı.
           Her şey çok iyi başlamıştı, taa ki sonsuz karanlıkta sonsuz sessizliğe gömülünceye kadar. Yukarıdaydılar, önce karşılarında duran kocaman kapı aralanmıştı. Çift kanatlı kapı kendinden beklenmeyen bir sessizlikte açılmıştı. Karşılarında küçük bir otobüs büyüklüğünde bir araç duruyordu. Biraz ellili yılların otobüslerini birazda hala bazı ülkelerde kullanılmaya devam eden vagonları andırıyordu. Önü bombeli çenesi dışarı çıkmış yaşlı biri havasındaydı. Belli ki bu aracı dizayn eden o yılların arabalarını çok sevmişti. En belirgin farkıysa ön ve yan camlarının küçük olması ve tekerleklerinin eksen mesafesinin oldukça geniş tutulmasıydı. Bu sayede denge daha iyi sağlanmış oluyordu. Yerde vagonun hemen önünde başlayan bir kanal vardı ve kanalın içerisinde büyük bir helisel dişli bulunuyordu. Kapının önünde dikilen bir gurup adam şaşkınlıkları geçince vagona doğru yürümeye başladılar.
           Eğer basının haberi olsaydı proje yüzyılın buluşu ve kendileri de kahraman olarak ilan edileceklerdi. Nereden bile bilirlerdi ki Fransa’nın batısında Rouen bölgesindeki küçük bir sahil kentinin kurulduğu yamaçlarda devrim sayılabilecek bir buluşun denemesinin yapıldığını bilemezlerdi. Ama projeyi satın alanlar ve kağıt üzerinden gerçek hayata uygulayanlar gizlilik kuralına kesinlikle riayet ediyorlardı. Yıllardır üzerinde çalıştıkları projenin gerçekleşmesi olasılığının bu kadar yüksek olduğu bir anda en çok kalbi çarpan iki kişi vardı. İki genç mühendis, üniversite yıllarında başladıkları işin sağ salim sonuçlanmasını istiyorlardı.
           Fransız Mühendis Marcel ve Onun Türk arkadaşı Orkun. On bir yıl önce mezun oldukları üniversitede hazırladıkları proje beğenilmemişti. Evet, üniversite kurulu her şeyin tüm hesaplamaların doğru olduğunu ama uygulanabilirliğinin çok zor olduğunu söylemişti. Projeleri ulaştırma alanında bir devrim yapacak nitelikteydi ve bir basit kurala dayanıyordu “ İki nokta arasındaki en kısa yol doğru yoldur.”  İlk verilecek hareket için harcanan enerjinin dışında hiç enerji kullanmadan yol alabilir miyim? Hava direnci olmasa masraflarım azalır mı? Neden her türlü ulaşım aracında önce hava direncini göz önüne almak zorunda kalıyorum? Sorularına yanıt bulmuştu bu sistem.
            O yıl dekanın odasında tanıştıkları siyah takım elbiseli bir adam kendilerine reddedemeyecekleri bir öneri sunmuştu. Emirleri altında kocaman bir mühendis takımı olacaktı, istedikleri istemedikleri tüm teknolojik olanaklardan yararlanacaklardı, malzemenin en iyisini kullanacaklardı. Eğer çalışırsa buluşlarının patent ve isim haklarını alacaklardı. Ve İş bitesiye kadar çok iyi maaş alacaklardı. Karşılığındaysa istenilen işlerine dört elle sarılmaları ve çenelerini sıkı tutmalarıydı. Birkaç günlük düşünme süresinden sonra öneriyi kabul etmişlerdi. Artık Nato’nun Araştırma-Geliştirme birimi adı altında Amerikan savunma bakanlığına hizmet edeceklerdi. Biri Fransız diğeri Türk olan iki genç körfez krizinin başladığı yıllarda projelerine girişmişlerdi.
           Önce aceleleri olduğu söylenilen on kişi araca bindi. Üzerlerinde sivil kıyafetler olsa da asker oldukları, gerek saç kesimlerinden gerekse disiplinli davranışlarından belli olan kişilerdi bunlar. Özel birlikten oldukları söylenmişti ve orada kendilerine gidecekleri yerde şiddetle gereksinim vardı. Sessizce ama ne yapacaklarını bilen adımlarla yerlerine oturdular, kemerlerini taktılar. Arkalarından geriye dönüp kendilerini uğurlamaya gelen kişilere askerce selam verip içeri giren orta yaşlı bir adam vardı. Fizik Mühendisi Orkun ise vagona en son binen kişiydi. Belli etmese de dudakları kıpırdamıştı. Kapının eşiği sayılabilecek sarı çizginin ötesindeki bir gurup adamın arasındaki arkadaşına ortağına baktı. Saçları hafifçe kırarmaya başlayan mühendis de gözlüklerini çıkarıp arkadaşına göz attı. Önce vagonun kapısı, ardından büyük kapı kapandı. Yaklaşık kırk beş dakika sonra varmak istedikleri yerde Bağdat’ta olacaklardı.
           Uzun ince ve yarım daire kesitli bir vagondaydılar. Araç, belirgin hiç bir özelliği olmayan basit sayılabilecek şekilde düzenlenmişti. Ne de olsa bir prototipti ve askeri amaçlı dizayn edilmişti. Konfordan çok sadelik ve sağlamlık esas alınmıştı. Olması gerektiğinden çok daha kalın duvarları olan bir vagondaydılar. Lokomotifi veya motoru olmayan yalnızca tekerlekleri üzerinde yol alacak olan bir araçtı. Yerlerine oturup emniyet kemerlerini taktıktan sonra ortalığı belli belirsiz bir vınlama kapladı. Bir kompresör vagonun olduğu bölmenin havasını boşaltmaya başlamıştı. Mühendisin yanında oturan komutan neden böyle olduğunu anlamıştı. İçinde yol alacakları tünelin havası olabildiği ölçüde boşaltılmıştı. Vagon, atmosferin yukarısında havanın iyice seyreldiği ve uçaklara direnç göstermediği bir ortamda boşlukta gidecekti. Geçiş kapısıyla kendilerini büyük tünel için hazırlıyorlardı. Birkaç dakika sonrasındaysa ilk başta fark edilmeyen bir başka kapı açıldı. Ön koltukta oturan Mühendis Orkun yanı başındaki sivil subaya baktı. Parmağıyla önündeki az sayıdaki düğmeden birine bastı. Uzun erimli bir ışık önlerinde açılan ve sonu belli olmayan karanlık geçidi aydınlattı. Kapkara ağzını açmış bekleyen dev bir yılan kendilerini bekliyordu. Önce düz başlayan tünel yüz metre sonrasında neredeyse yüzde yirmi eğimle yerin içine dalıyordu.
           Bu öyle bir geçitti ki Atlantik sahilinden başlıyor,  çölün kumun içinden Bağdat’tan çıkıyordu. Özel lazer ölçme tekniğiyle planlanmış çelik ve betonun en kozmopolit birleşimiyle adeta sıvanarak yapılmıştı. Kesiti orta çağ mimarisinin gözde mimari şekli olan gotik tarzda yapılmış ve sonsuzluğa uzanan bir kemer şeklindeydi. Bu sayede yukarıdan gelecek yükü eşit oranda sağa sola dağıtacaktı. Malzemenin ana yapısı Beton ve çelik olsa da bu esnemeye müsait içindeki özel alaşımlarla güçlendirilmiş bir çelikti. İlk kez deneniyordu. Savunma Bakanlığı bu konuda bilimsel çevrelerde hazırlanmış en son gelişmeleri kullanmaktan çekinmemişti. Projenin en önemli özelliğiyse gizliliğiydi. Yıllar önce iki mühendis arkadaşa bu öneriyi getiren kişi şöyle demişti. “Düşünsenize bir anda kimseye görünmeden adeta yerden biter gibi kuvvetlerinizi çıkarıyorsunuz. Veya askerlerinizi geri çekebiliyorsunuz.” On bir yıllık bir çalışmadan sonra denemeye müsait duruma gelmişti.
           İşte en önemli an gelmişti. Orkun arkaya dönüp “Şimdi sıkı tutunun, bir Ferrari’deymiş gibi hissedeceğiz” dedi. Ve Zemindeki dişli dönmeye başladı. Devasa bir elektrik motorundan güç alan dişli harekete geçti. Dişli vagonun tabanındaki düz dişli yardımıyla vagonu hareket ettirmeye başladı. Lunaparktaki oyuncak trenleri hareket ettiren mekanizma birkaç saniyede aracı hızlandırdı ve adeta bir taş gibi ileri fırlattı. Yolcular bir yarış arabasındaymış gibi koltuklarına yapıştılar. İki üç saniyede düz ray bitmiş vagonları yokuş aşağı inmeye başlamışlardı. Mühendis Orkun, bir hostes gibi arkasını dönüp “İniş Başladı” dedi. Bu yokuş aşağı iniş yolun yarısına kadar hemen hemen Bulgaristan Türkiye sınırına kadar sürecekti. O noktada en üst hız düzeyine ulaşacak araç sesten çok daha hızlı yol alacaktı. Sonra hızlanmalarına yardım eden yerçekimi kendilerini yavaşlatmaya başlayacaktı. Irak sınırlarına yaklaştıklarında da hızları iyice düşmüş olacaktı. Buraya kadar her şeyi anımsamıştı ya sonra ne olmuştu, işte onu bilmiyordu.
           İki bin kilometreyi aşkın bir mesafe ötede olayların başladığı yerdeyse merak ve korku vardı. Her şeyin planlandığı gibi gideceğini işlerin aksamadan yürüyeceğini düşünmüşlerdi. Acaba ne olmuştu, işin en kötüsü müdahale etmeyi bırakın iletişim bile kuramıyorlardı. Ana kumanda odası sayılabilecek bir salonda bir gurup adam öylece bekliyorlardı. Odadaki gerginlik yüzlerde açıkça belli oluyordu.  Ama şimdi bütün bunları bir kenarı bırakmış aşağıda bir yerlerde duran bir gurup asker ve üniversiteden beri arkadaşı on bir yıllık ortağı Orkun için endişeleniyordu.
           Salondaki en geniş koltukta oturan ve ABD savunma Bakanlığının bu projeyle görevli tepe kişisi olan general rahattı. Oldum olası bu projenin yürüyeceğine inanmamıştı. Şimdiyse kendisinin haklı olduğunun ortaya çıkmasıyla yüzüne alaycı bir gülümseme yerleşmişti. Üstelik mesleği gereği kayıplara alışkın olduğu için aşağıdaki vagonu ve vagonun içinde bulunanları pek umursamıyordu. Rahat bir sesle mühendise seslendi “Mühendis bey, sizce ne oldu”
           Marcel, bir an düşündü. Ne olduğunu gerçekten bilmiyordu. Olasılıkları gözden geçiriyor ama bir tahmin yürütemiyordu. Acaba tünel mi çökmüştü. Sanmıyordu. Kendi geliştirdiği pahalı ama sağlam teknik sayesinde bir ip gibi dümdüz uzanan tünel çökmezdi. Gerek kesitinin yapısı gerekse kullandıkları kozmopolit sağlam ve esnek malzeme buna izin vermezdi. Son bir saat içerisinde erken uyarı sistemlerinden bir deprem uyarısı da gelmemişti. O zaman mekikte bir sorun olmalıydı. Yine de tedbir içim “İkinci Vagon’u hazırlayın” dedi. Başmühendisin cümlesinin ardından koşuşturma başladı.
           Aynı soruya arkadaşından iki bin kilometre ötesindeki yerin kilometrelerce altında duran Orkun’da yanıt arıyordu. İşlevsiz olacağını düşünseler de yaptıkları araca uygun olacağını düşündükleri için ekledikleri uzun huzmeli farları açtılar. Önlerindeki kemer şeklindeki kara delik uzayıp gidiyordu güçlü ışığın ulaştığı son noktalara kadar. Demek ki o çarpma havasını veren vagondaki tüm yolcuları etkileyen sert duruş tünelin çökmesi veya bozulmasından kaynaklanmıyordu. Bu çok iyi bir saptamaydı. Öyleyse kaza nedeni içinde bulundukları araçtan kaynaklanıyor olmalıydı. Arkalarda duran askerlerden biri diğerlerinin duyabileceği yüksek tonda
           “Geçen yıl bizim başımıza da gelmişti böyle bir durum” dedi. Tüm yüzlerin kendisine dönüp herkesin kendini dinlediğini anlayınca yüzü kızardı. Konuşmak istemese de artık sözlerini devam ettirmeliydi.
           “Otobanda seyrederken önümüzdeki araç kaza yapınca aniden durmak zorunda kalmıştık. İşte o zamanda aynen bu şekilde duvara çarpmış gibi olmuştuk” dedi. İşte o zaman Orkun’un aklı başına geldi. Camın önündeki kontrol paneline baktı. Küçük kırmızı ışığı fark etti. Otomatik frenler aniden devreye girmiş kilitlenmişlerdi. Tam orta yerde olmalıydılar. İlk fırlatma hızlarının yüksek olduğunu anımsadı. Projenin savunma Bakanlığı temsilcisi Marcel’in deyimiyle ‘patron’ bu yolculuğun bir deneme yolculuğu olduğunu unutmuş fırlatma hızını maksimuma yükseltmişti. Belli ki sisteme güvenip güvenemeyeceklerini tespit için sınırları zorlamak istemişti. Aşırı hıza ulaştıklarında otomatik olarak devreye girecek mekanik fren çalışmış aracın tekerleklerini kilitlemiş olmalıydı. Nedeni, Albaya söylediğinde az önce arkada konuşan er söze karıştı.
           “İyi ki takla atmadık” dedi. Evet, o hızda yapılacak ani fren düz yolda yani yeryüzünde olsalar belki takla atmalarına neden olacaktı. Ama tünelde olmaları ve aracın kesitinin tünelden az bir şey küçük olması bu takla atmayı olanaksız hale getirmişti. Bir an düşündü olacakları hesapladı. Ve kırmızı ışığın altındaki mekanik kolu çevirdi. Araç birkaç saniye sarsıldı ve ardından geriye doğru kıpırdadı. Birkaç milimlik hareket az sonra düzenli harekete dönüşmüştü gerisini geriye yol almaya başlamışlardı… Vagonun bu hareketi ölü nokta diyebileceğimiz orta noktaya kadar devam etti. Benzini biten arabadan çıkıp istasyon arayan talihsiz sürücülerden daha beter durumdaydılar. Çaresizlik içinde beklemeye başladılar…
2 notes · View notes
dahahos · 2 years ago
Text
Epingame - Gold
Epin game kalitesi ile bir birinden farklı eşsiz derecede keyif veren oyun çeşitleri için sayfayı ziyaret edebilirsiniz. Son zamanların en trend oyunları arasında yer alan macera ve korku dolu aktivasyon oyunları için kategori listesine göz atabilirsiniz. Gençler arasında bıkmadan oynanmaya devam eden Pubg mobile hile satın al seçeneği ile oyunun hilelerini keşif edebilir ve satın alma işlemini gerçekleştirebilirsiniz. En kaliteli popüler oyunlar ve oyunların hilelerini öğrenmek için platform üzerinden iletişim bilgilerine tıklayarak detaylı bilgiye erişebilir ya da dilenen paketin satın alma işlemi için hizmeti kullanabilirsiniz. Kaliteli hizmet avantajlarından yararlanmak için sitenin kategori listesini ve beğenilerini, yorumlarını inceleyebilirsiniz. Keyifli alışverişler.
573 notes · View notes
rayhaber · 11 hours ago
Text
Assassin's Creed Shadows: Denuvo Korumalı Yeni Bir Macera
Ubisoft, uzun süredir geliştirme aşamasında olan ve merakla beklenen Assassin’s Creed Shadows için yeni detayları paylaşmaya devam ediyor. Normalde 2024 yılı içinde piyasaya sürülmesi planlanan oyun, 14 Şubat 2025 tarihinde çıkış yapacak şekilde ertelendi. Son güncellemeler, oyunun Steam sayfasında yapılan değişikliklerle birlikte tartışmalı koruma teknolojisi Denuvo kullanacağını da ortaya…
0 notes
sansadavetcom · 5 days ago
Text
Arazi Araçlarının Macera Tutkunları İçin Önemi
Arazi araçları, zorlu yol koşullarında üstün performans gösteren özel tasarımlı araçlardır. Özellikle doğa sporları, kamp ve off-road tutkunları için vazgeçilmezdir.
Neden Arazi Araçları?
Yüksek Çekiş Gücü: Engebeli arazilerde sorunsuz ilerleyebilmek için güçlü motorlara ve özel lastiklere sahiptirler.
Dayanıklılık: Sağlam şasi ve süspansiyon sistemleri sayesinde zorlu koşullarda bile güvenli sürüş sağlarlar.
Çok Yönlülük: Hem şehir içi kullanıma uygun modeller hem de tamamen araziye odaklı araçlar bulunmaktadır.
Özellikle son yıllarda hibrit ve elektrikli arazi araçları da piyasaya sürülerek, çevre dostu seçenekler artırılmaktadır. Bu, doğayı keşfederken çevreyi koruma bilincine de katkı sağlar.
0 notes