#serbest şiir
Explore tagged Tumblr posts
Text
Bir pazar günüydü
Öğlen saatleri yine böyle
Ama soğuk değildi bu denli
Yazmıştım sana bir mesaj
Sende cevap vermiştin bana
Hiç durmadan konuşmuştuk
Sabahlara kadar
**
O gün demiştim kendime
Olacaksa bu kadınla olacak
Sevecekse beni bu kadın sevecek
Aşkıma bu kadın layık olacak
**
İnsan çok sonra anlıyor
Söylememesi gerekenleri
Aklına dahi gelmeyecekleri
Seni bir gün aniden terk edip gidebeleceğini
#blog yazısı#yazmak#blog yazıları#edebiyat#edebi yazılar#tumblr şiir#şiir#aşk şiiri#şiirler#şiirhayattır#serbest şiir#biredebi
25 notes
·
View notes
Text
Hele bakın kim gelmiş hoşgelmiş gönlüme bahar gelmiş yaz gelmiş 🥰🥰😊😇😁
Eylulcee şiir tadında yazılarım
Tanıyan ekleyebilir
engel koymak serbest 🆓 😃
Benden sinir olan görmeye tahammül etmeyen kim varsa 😉😂😂
Dün gece rüyamda tumbiri gördüm beynimden vuruldum ya özlemişim burayı onu farkettim veeee dayanamadım
Hele bakın kim gelmiş
Namı değer 👇🏼👇🏻
Dadasin kürt kızı Eylül
Seviyorum sizleri benden nefret edenide neyse
Sev baş
84 notes
·
View notes
Text
İKİ GENÇ İKİ DÖRTLÜK!
Dün iş çıkışında 15.00 civarında, Mecidiyeköy metro istasyonunda raylara atlayarak yaşamına son veren 25 yaşındaki genç kadının ardından telefonuna yazdığı notla gözyaşlarımı serbest bıraktım:
"Ailemin sırtında bir kambur olup asalak gibi yaşamaya çalıştım. Hayallerimden vazgeçmeye zorladım. Ailemden özür dilerim!”
Ve dün başka bir feryat daha okudum.
Fakirlerin cennette 7 kat yüksekte olacağından habersiz, lüks aracının anahtarına şiir yazan Diyaneti İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın kızı Feyza Erbaş.
Yazdığı dörtlükte Allah’ı küçük harfle belirtmesini kınıyor, “giyinik” olmasını tebrik ediyorum!
Yazıklar olsun hak ve hakikatten uzaklaşan sahte imanlara😢
155 notes
·
View notes
Text
HATIRLAMA PROVALARI
ıssızlık ürün vermeye başladı hissediyorum aynı anda sahneye çıkıp halkı selamlıyorlardır şimdi; ıssızlık ve hatırlama günleri
nasıl da hüzün çökmüştür şimdi o düşsel tarlaya hüzün; söyleyecek çok şeyi olanların ama yutkunup söyleyemeyenlerin atası ondan yaratıldık biz eski hisler kasabasında gezip durduk çağlarca o yara senin bu yara benim o kadar derinlere düştük ki ve o kadar uzun süre kaldık ki orada fark edilmeden yine de isyan etmediler yüzümüze çizgiler işleyen uysal işçiler
eskiden buraları sönük değildi bu kadar kuşlar, fidanlar, ağaçlar, dağlar sakıncalı imge sayılmazlardı güz altına alınmazlardı anlamlarından dolayı
sen çıkar gelirdin elinde direnişin tarihçesi ah, bir gülücük hediye ederdin yeryüzüne dağılırdı insanın insanı kaybettiği sisler mevsimi çıldırırdı kulakları sağır ülke; duyamamaktan! serbest bırakılırdı ellerimiz delil yetersizliğinden ellerimiz; onların alkışladığını alkışlamayan ellerimiz
şimdi şiire kapıyı açıyordur karanlığın uzakta oluşu gerçeğin ışığıyla aydınlanan düşler sokağı, ah! yalınayak koşardık yaşama sevincinin peşinden yorgunluktan ayaklarımız duygu toplardı eskiden sık sık uğrardı mahallemize yaşama sevinci şimdiyse kayıplara karıştı hayal kuraklığı yüzünden az sonra ürün vermeye başlayacak hatırlama provaları gelip bizi bulacak yeryüzüne hediye ettiğin gülücük dolaşıp duracak o anlam senin bu anlam benim ve sahtelikten çürümüş sözcükler gibi devrilecek ağızlarında Allah beyinlerinde şeytan olanların hükümeti
10 notes
·
View notes
Text
dosto dosto oğluuum, yanıma da gelir oturur, beni özler kudurur kucağıma kıvrılır pençeleri bana batırır salyasını akıtır dosto dosto oğlum sarı tüylerini severim
biraz önce dosto için yazdığım serbest tarzda şiir
11 notes
·
View notes
Text
Aklımda kaç ölü vardı Teslim olduğum zamandı, oysa benim yarınlarımın dünlerimin tekrarıydı. Kırılgan anılarımı bin defa hatırlamak onları daha hüzünlü yapıyordu. Kimi affetsem bir başkası çıkıyordu çocukluğum içinden. Ve ben büyümüş olarak kimseyi affedemiyordum. Aklımda kaç ölü vardı. Ellerimde ne kadar kan bilmiyorum. Arınmam küçük bir ihtimal bile değildi. Simdi bir inzivanin köse basindayim Gitmislige en yakin yerdeyim ince ve uzun bir yoldan geldim Varacagim bir yer yok... Maviliğini griye devretmek üzere olan bir gökyüzünün altındayım. Saati bilmiyorum. Kimileri için sıradan bir akşamüstü, kimileri için balçık bir gecenin hemen öncesi. Kafamı yukarı çeviriyorum. Ara ara çatlak beyazlıklar dans ediyor tepemde, gök yarılıyor, yalnız ıslanmalarımın kaydını yapacak sanki. Başımın üzerindeki bu şamatanın bir ucu başka bir ülkeye hatta başka bir evrene uzansın istiyorum. Birileri de benimle birlikte ıslansın der gibiyim. Dünyanın tutulmuş bütün yaslarının ağıdı ve karanlığı dökülüyor yeryüzüne…Etrafta siyah şemsiyeli insanlar koşturuyor. Ben duruyorum. ne garip onca yağmura rağmen tek bir damla dahi üzerime düşmüyor, sesini duyuyorum, nemin kokusunu alıyorum hissediyorum ama ıslanmıyorum...yağmurdan saçak altlarına kaçan insanları gördükçe garip bir korku duyuyorum geçmişten beri uzanan... Zamanın ucundan düşmeye başlamıştım bir vakit, her şey ile anlaşmak lazım dediler. Serbest verilmiş ömürlere topraktan sınırlar koydular. Bir de tabela diktiler mavi. Kimine göre bir umuttan başka umuda geçişin rengi oldu, kimine göre bekleyişin demlenmiş laciverti. Bir şeylerin sonuydu sanırım tam hatırlamıyorum , akşamın kızıllığından içirdiler su niyetine kana kana, bir ödeşme şarttı; gecenin siyah gözlerine, ıslak gözlerimi feda ettim ben de. Bundan sonra geceler siyah ağlarsa sebebi bendendir bilin istedim. Çatılarınızdan zift akarsa katran katran, acılarımdan arta kalandır. Yaşamak için olan bütün yeltenmelerim sızıya dönüştü parmak uçlarımda. Parça parça tüm eksikleri birleştirdim bir bütün etmedi. Tamamlanamayan hayatlar hatıra kalıyordu geriye…Eli yüzü düzgün bir şeye benzemeliydi insan. Eşsiz bir heykele, kimsenin aklına gelmemiş bir şiire, şifası keşfedilmemiş bitkiye belki de. Her nefesi bin kuşkunun ardından alırken kabaran göğüs kafesimin çektiği ızdırabın hesabını kime sorabilirdim ki? Beni, kemirgen bir solukla cezalandıran hayat başkalarına da bu ağırlığı pay etse idi biraz hafifler miydi yüküm? Yalnızlık ince bir zarın seni sarması sanki içinden geçen sessiz harfler, kendi sesine kırk kat yabancı gibi bir tercihin en korkunç sınırı aslında elinin yüzünde bıraktığı derin izler de ne? gidilmemiş uzaklardan dönülmemiş yakınlar yorgunuyuz Yaralı bir kalpten ne kaldıysa geriye farkındaydık yalnızlığımızı acımıza banmayı hep biliyorduk aslında şimdi yetinmeliyim tavırları öğrettiler bir de dudağının kenarında biraz mahçup biraz korkak bir büküş ben nerdeyimin en zavallı haliden mağrur bir gurura evrilme çabası ruhumuzun eline
sever miyiz? önce kendimizi sonra ne kadar siz varsa hepinizi ölüme yaklaşırken yaşamaya geç kalmanın hangi renk olur ki tablosu? ya da umutsuzluğun fotoğrafı hangi saatte daha çok umutsuz çıkar ki? ölümü kafasına taç yapan Nilgün Marmara'yı anlıyor olmayı istemezdim kahretsin ki seni anlıyorum "Hayatın neresinden dönülse kardır." demiş kimi satırlarında bu sefer yaşamak yanıldı Nilgün Marmara ... bu sefer yaşamak yanıldı.
youtube
15 notes
·
View notes
Text
Serbest Şiir
Serbest Şiir: Özgürlüğün Sesi Serbest şiir, edebiyat dünyasında kendine has bir yere sahip olan ve kurallara, ölçülere bağlı kalmadan yazılan eserleri ifade eder. Bu tür, şairin içsel duygularını, düşüncelerini ve hayal gücünü özgürce yansıtmasına olanak tanır. Bu makalede, serbest şiirin tanımını, tarihçesini, özelliklerini ve örneklerini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Serbest Şiir…
0 notes
Text
Helen Dininde Dualar ve İlahiler Üzerine
Tanrılara dua ve ilahilerle hitap etmek Helen dininde temel ibadet eylemidir. Genel olarak, dualar ilahilerden hem yapı hem de iletilme yöntemi bakımından farklılık gösterir. İlahiler* ölçülü nazım ya da nesirle yazılır ve ilahinin Tanrılara ve Kahramanlara övgü, methiye ve şükran içeren ana bölümüyle birlikte yakarıştan oluşur. Duanın içeriği ise daha basittir ve daha az şiirsel özelliklere sahiptir; yakarış ve ardından gelen dileklerden oluşur.
* “İlahi, Tanrılara övgü ve methiyeler, Kahramanlara şükranlar içeren dizelerdir.” Dionysos Thracian.
Dua
Dua, dileklerimizi duyması ve yerine getirmesi için ilahi olana yakardığımız ibadet eylemi olarak tanımlanabilir. Geleneklere uygun olarak gerçekleştirilen herhangi bir evsel, toplumsal veya kişisel ayinin ayrılmaz bir parçasıdır. Libasyonları, sunuları ve kurbanları yöneten kişi, genellikle Tanrılara açık ve iyi modüle edilmiş bir sesle serbest mısralarla dua eder. Bir dua, uygun sıfatlar ve belirli Tanrı ya da Tanrılara özgü tanımlayıcı özellikler de dahil olmak üzere yakarışla başlar. Daha sonra istek ya da dilek gelir. Kişisel bir dua örneği Platon'un Phaedros'unda bulunabilir:
“Ey dost Pan ve burada tapınılan tüm diğer Tanrılar; bana iç güzelliği bahşedin. Ve benim için yararlı olan her neye sahipsem, içimdekiyle uyum içinde olsun ki, yalnızca bilgeleri varlıklı sayabileyim. Paramın toplamına gelince, yeterli olsun ve sağduyulu bir adamın taşıyabileceğinden veya katlanabileceğinden fazla olmasın.”
Tapınan kişinin, her istendiğinde ve her zaman gereken bağlılıkla ilahi olana dua yoluyla yakarması âdettendir. En makbul dualar, Tanrılardan bir şey talep etmeden veya onlara hükmetmeye çalışmadan yalvaran dualardır. Bir duanın faydalanıcısı dua eden kişi, üçüncü bir şahıs veya hatta toplum olabilir. Genel olarak, duanın ruha güç ve hem birey hem de toplum için zihinsel destek sağladığı söylenebilir. Bu nedenle, Tanrılarla olan iletişimimizin ayrılmaz bir parçasıdır.
Adanmışlık İlahı̇lerı̇
İlahi, bir festival veya tören sırasında icra edilen, lirik bir formda (müziğe uyarlanmış bir şiir) ilahi olana adanmış bir övgü/sunudur. Belirli bir Tanrıya veya Tanrılara yakarış, adanmış bir ilahinin ilk bölümünü oluşturur ve ardından ana, genellikle uzun olan bölüm gelir; sıfatları ve egemenlikleri listelenir, güçleri yüceltilir ve niteliklerinin büyüklüğü anlatılır. İlahiler genellikle tanrılara mitolojik göndermeler ya da ithaf edildikleri festivalle ilgili bilgiler içerir. Duadan şu nedenlerle farklıdır: birincisi lirik biçimi, ikincisi Tanrı'nın büyüklüğüne dair uzun bir yüceltme içermesi, üçüncüsü ise dilek içermemesidir. Telesphoros** İlahisi buna bir örnek teşkil eder:
“Seni överiz, ey Makar (Kutsanmış Olan)
Tüm ölümlüleri aydınlatan, tüm içsel gücü veren.
Sen, Paian tarafından yaratılan, şanlı Telesphore,
Êpidauryalılar Kral Akesin'i coşkuyla çağırırken, koruma şarkılarıyla onurlandırdıkları sensin
Çünkü o insanları şiddetli acılardan iyileştirir”
Atinalılar bu ilahiyi 'Telesphoros İçin' adıyla bilirler çünkü Telesphoros ülkeyi ateşli hastalıklardan etkili bir şekilde kurtarmıştır. O neşe getiren ve insanların sorunlarını unutmalarına yardımcı olan Daemon'dur.
“Ama biz sadece sana övgüler düzmüyoruz Telesphoros,
aynı zamanda hayata şifa getiren uzun saçlı Paian’ı da övüyoruz.
Io Makar, Bakkhos'un Kendisi.”
** Telesphoros, Asklepios etkisindeki bir şifa Daemon'udur (ruhu). Adı 'hedefe ulaşılmasına katkıda bulunan ve şifa tedavisini tamamlayan' anlamına gelir. Bir hastalıktan iyileşen herkesi korur.
Orfik ilahiler ve Proclus'unki gibi 'felsefi' ilahiler ise müziğe uyarlanıp uyarlanmadıkları bilinmese de, hem ilahi hem de dua unsurları içerir. Bir ilahinin tipik unsurlarını içerirler ancak sonunda ilahi olana bir yakarışla kapanırlar. Örneğin, Artemis'e Orfik ilahinin son dört satırında dilek/dua bulunur:
“Duy beni ey Kraliçe, Zeus'un ünlü kızı;
gürültülü Titanis; şanlı okçu; alçakgönüllü, aydınlatıcı, meşale taşıyan Tanrıça;
çocuk doğuran Diktina, acı veren ve acıdan kurtaran; gamsız, sevgi dolu avcı, kaygılardan arınmış;
hızlı ok atan, doğayı seven, gece dolaşan; örtülü kurtarıcı; insan gibi Orthia (dik duran); hızlı doğum veren; ölümlüleri besleyen ruh;
İlahi Khthonia, hayvanların katili; dağların tepesindeki meşe korularının sahibi kutsanmış ruh, mütevazı, geyik avcısı;
Her şeyin evcilleştirici kraliçesi; iyi gençlik; Sen ebedisin, ormanlara dadanan; Cydonian, şekil değiştiren, köpeklerin koruyucusu;
Gel Ey 'kurtarıcı Tanrıça, tüm inisiyelerin dostu, hoş bir şekilde dünyanın iyi meyvelerini getir - barış, sevgi, güzellik ve sağlık.
Hastalıkları ve acıları dağların doruklarına sürgün et.”
İlahilerin yanı sıra, paian, dithyramb, parthenion, prôoimio ve diğerleri gibi başka türde adanmışlık şarkıları da vardır.
Hygeia hakkında Âriphron tarafından yazılmış bir paian örneği aşağıdaki gibidir:
“Ey Mutlu Olanların Hygeia'sı, ölümlüler tarafından en çok saygı duyulan sensin;
İçimde kalan yaşamı seninle kat ediyorum.
Zenginlik ya da çocuk sevinci nedir ki?
Ya da insanları Tanrılara yaklaştıran nedir? Bir kralın gücü mü yoksa gizli şehvet mi? Aphrodite tarafından getirilmiş,
Ya da Tanrı'nın gönderdiği zevk olan acıdan kurtuluş.
Senin sayende, ey kutsanmış ilahi Hygeia, Kharites’in birliği parlar ve çiçek açar,
Sensiz kimse iyilik içinde olamaz.”
Hatip Aristeides'ten günümüze bununla ilgili tavsiyeler ulaşmıştır:
“... dithyramb'ların ve paian'ların şair bestecileri için en iyisi kapanışta dua eklemektir...”
Günümüz ev ritüellerinde Artemis İlahisi gibi dua unsurları içeren ilahilerin kullanılması gelenekseldir. Öngörülen geleneksel standartlara göre kişisel bir ilahi veya dua hazırlanması da kabul edilebilir.
Tapınma Duruşu
Hem ilahi hem de duada, ibadet edenlerin duruşu, Göksel Tanrılara yakarırken ellerin göğe doğru uzatıldığı ayakta durma pozisyonudur.
Eller ve kollar Khthonian tanrılarında (yeryüzünün ve yeraltı dünyasının) aşağıya, yeryüzüne doğru bakar. Diğer tanrılarda ise eller ve kollar ilgili alanın yönünü gösterir. Antik çağda dua sırasında diz çöken insanlara dair örnekler bulunsa da, bu nadir görülen bir durumdur. Hellen Arkeolojisi Sözlüğü'nde, 'Proskynesis' (Saygı) kelimesi şöyle tanımlanmıştır:
“.... Persler ve Mısırlılar Tanrılara ve krallara yere diz çökerek, dört ayaklı köpekler gibi eğilerek tapınırken, Helenler dizlerini ve vücutlarını hafifçe büker ve ellerini öptükten sonra, elleriyle bağlılıklarının nesnesine dokunurlardı...”
Antik Yunan’dan dua hakkında bazı alıntılar
“... ama buradan ayrılışımın talihli olması için tanrılara dua edebilirim ve etmeliyim; bu yüzden bu duayı sunuyorum ve kabul edilsin.” Platon. Phaedo 117c
“Ve yine, dua ederken sadece iyi armağanlar istedi, “çünkü tanrılar neyin iyi olduğunu en iyi bilirler.” Altın ya da gümüş, egemenlik ya da buna benzer herhangi bir şey için dua etmek, tıpkı bir kumar ya da kavga ya da sonucu açıkça belli olmayan herhangi bir şey için dua etmek gibiydi.” Xen. Mem. 1.3.2
Kaynak: Hellenic Polytheism: Household Worship - Labrys Polytheistic Community
0 notes
Text
youtube
11 Kasım 1905’te Baçiyanlu aşiretinden 36 Kürd kızı Cenge Şirvan adlı Türkmen ilçesinde esir alınır. Rivayete göre ilçedeki bütün Kürd erkekleri Türkmenler tarafından öldürülür.
Daha sonra esir alınan kızlardan bazıları serbest bırakılır ama kalanlar Türkmen erkeklerine eş olur. Evlerinden ve ailelerinden uzakta, bir köle gibi yaşamayı seçmek zorunda kalırlar. Kurmanci lehçesiyle söylenen “Lê Yarê” adlı şarkı o esir kızlardan birinin aşkını anlattığı bir hikâyeden oluşuyor.
Şarkıda erkek tarafından okunan şiir de yine Kurmanc olan ve savaşta esir alınıp öldürülen erkeğe ait. Genç kız Buhara’deki şehir pazarında başka bir efendiye satılır. Çoban olab Behmen Şivani, iki gün sonra onun esir alındığını öğrenir ve köyüne döner. Ama kimseyi göremez. Her yer yakılmıştır, her kes öldürülmüştür. Yüksek bir tepeye çıkar ve ağlayarak “Lê Yarê” şarkısını söyler.
0 notes
Text
Kayseri'de geleneksel şiir yarışmasının 7’ncisi başladı
https://pazaryerigundem.com/haber/172501/kayseride-geleneksel-siir-yarismasinin-7ncisi-basladi/
Kayseri'de geleneksel şiir yarışmasının 7’ncisi başladı
Kayseri Büyükşehir Belediyesi, geleneksel hale getirdiği ve her yıl edebiyatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği şiir yarışmasının 7’ncisini düzenliyor. Büyükşehir 7’nci Şiir Yarışması’nda toplam 27 bin TL ödül dağıtacak.
Mehmet UZEL /KAYSERİ (İGFA) – Kadim kent Kayseri’de düzenlediği kültür sanat faaliyetleri ile vatandaşların takdirini toplayan Başkan Dr. Memduh Büyükkılıç yönetimindeki Kayseri Büyükşehir Belediyesi, şairleri teşvik eden ve destekleyen geleneksel şiir yarışmasının 7’ncisi ile şiir sevdalılarını buluşturuyor.
Her yıl heyecanla beklenen Büyükşehir’in şiir yarışmasının 7’ncisi için konu serbest, son katılım tarihi ise 16 Ağustos 2024 olarak belirlendi.
7’NCİ ŞİİR YARIŞMASINDA TOPLAM 27 BİN TL ÖDÜL
Seçkin jüri üyeleri tarafından şiirlerin titizlikle değerlendirileceği 7’nci Şiir Yarışması’nda dereceye giren katılımcılara ödül takdim edilecek.
Yarışmada 1’incilik derecesini elde eden şiir sahibine 8 bin TL, 2’ncilik derecesini elde eden şaire 7 bin TL, 3’üncülük derecesini alacak şiire 6 bin TL ödül takdim edilecek. Ayrıca yarışmada 2 bin TL’lik 3 adet mansiyon ödülü de sahiplerini bulacak.
Şiir sever her vatandaşın katılımına açık olan ücretsiz yarışmaya ilişkin detaylı bilgi almak isteyenlerin ‘kayseri.bel.tr’ internet adresini ziyaret etmesi veya 0 352 207 16 37 nolu telefondan yetkililere ulaşması yeterli olacak.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Video
youtube
Sana Yıldızları Ödediğimden - Bengü Beker ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafi... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/edvfqQ5Mmx0 ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Sana Yıldızları Ödediğimden - Bengü Beker ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Türkçe Pop) SANA YILDIZLARI ÖDEDİĞİMDEN - BENGÜ BEKER SÖZ MÜZİK: MABEL MATİZ Bm Am G Bm Bm İsmin yankılanır mavi duvarlarda Am G Sensiz bu ev yarım bir cümle gibi Bm Ortalandı defter kalbin hizasında Am G Durur imzasız ömrün mürekkebi Bm Yalvarırım sana görsen ya bir beni Am G Açsa çiçeği artık şu özlemlerin Bm Yağmurlara yürür gözlerimin yaşı Am G Şaştı düzelmiyor mevsimlerim Am Bm Gel görüşelim Bm G Cayıyorsam canım ederimden Am Ne acımdan ne de kederimden Bm Am Sana yıldızları ödediğimden ama D Bm Am Bm Haberin yok bunun bedelinden Bm ��G Bi' yanım korktu bi yanım aşık Am Bi' yanım yandı en güzelinden Bm Am Bi' yokuştum nereleri aştım ama D Bm Am Bm Sana geldim ta ezelimden Bm İsmin sayıklanır buz mavi rüyalarda Am G Sensiz bu hayat yarım bir cümle gibi Bm Ortalandı defter kalbin hizasında Am G Durur imzasız ömrün mürekkebi Bengü Beker: Kimse beni tanımadığında bile ben her zaman Star'dım O, sahne için yaratılmış bir kadın. Yıldız tozuyla doğanlardan… Bengü Beker’in geçen hafta Sail Loft sahnesinde izledim. Böyle bir ses, böyle bir enerji olamaz! Son zamanlarda izlediğim en iyi canlı performanstı. Sahneye çıplak ayakla çıkan bu özgür ruhlu kadın, sahici, içten ve çok yetenekli. Eylül’de çıkacak single’ı öncesinde Bodrum Gündoğan Sail Loft’ta buluştuk. Onun adını ezberleyin, daha çok duyacaksınız. Sahnedeki Bengü’yle yeryüzündeki Bengü’yü bize anlatır mısın? 18 yaşından beri sahnedeyim. Sahnede, star, parlak ve ışığı yayılan bir Bengü var. İnsanların üzerindeki etkimin farkındayım. Bu beni daha da yükseltiyor. Sahneden beklediğim tek şey de bu yükseklik. Bu sadece sahnede olabiliyor. Bu yüzden sahne benim için çok değerli. Dinleyicilerimle hemen bir bağlantı kurabiliyorum. Bundan besleniyorum. Sahne dışında çok sakin biri değilim. Düşünsel ve duygusal olarak yüksek biriyim. Hep iyiyi kovalarım. Mükemmeliyetçiyim. Kendine her şeyi layık gören, şımarık ve konfor düşkünü bir tarafım da var. Keyfime düşkünüm ve aklıma gelen her şey, hemen olsun isterim. Sadece sahnede alkol alırım ancak mart ayında bir karar aldım. Sesimi dinledikçe memnun olmamaya başladım, bunun sebebinin de alkol olduğunun farkındaydım. Alkol aldığımda sahnede çok iyi oluyorum ve insanları da çok eğlendiriyorum ama böyle olmaması lazım, bir standardı olmalı. İki haftadır yeniden içmeye başladım. Çünkü insanlar alkol alıp eğleniyor ama ben, bir yaz gecesi hâlâ çok profesyonel bir yerde kalıyorum. Kendi şarkılarını yazıyor musun? Eskiden beri şiir gibi şarkı sözleri yazıyorum ama melodi yok. Senelerdir de günlük tutarım. Müzik okudum ama songwriter’lık sıfırdan başlanan bir şey. Henüz içime sinen birkaç şarkım var. Çok sevdiğim birinden çok güzel bir şarkı aldım. Yasal süreç devam ettiği için detay veremiyorum. Eylülde şarkıyı çıkaracağız. Altı ayda üç single çıkarma planım var. Arkadaşım Gülşen Aybaba klibimi çekecek. ‘BABALARIN SAKLADIKLARI ÇOCUKLARDAN ÇIKAR’ 36 yıllık hayatının özeti nedir? 1986 yılında Çorum’da doğdum. Bir ablam bir de erkek kardeşim var. birbirinden çok farklı beş kişilik bir aileyiz. Tek ortak noktamız, ailecek her duyguyu çok yüksek yaşamamız. Annem ev hanımı, babam serbest meslek erbabıydı. Kimse beni şımartmadı ama ben hep sivrildim. Şımarık bir çocuktum. Kendime dair hatırladığım eski şey, her şeyi kendi başıma yapmak hevesimdir. Oryantal olacağımı zannederdim ama beş-altı yaşından sonra aile toplantılarında hep şarkı söyledim. Ailemde hiç müzisyen yok. Babam, “Şarkı sözleri yazayım, beste yap” diyor ama hiç şansı yok. Haha! Aileme bakacak olursam hayattaki gelişmiş zevkler ve sanata yatkınlık babamda var. “Babaların sakladıkları çocuklardan çıkar” diye bir laf var. Çok severim. ŞARKICI OLACAĞIMI ZATEN BİLİYORDUM Seni izledim ve hem sesine hem sahne enerjine bayıldım. Bence iyi de dans ediyorsun. Bence de… İyi dans, müziğe kendini bırakmaksa elimden geleni yapıyorum. Bu arada çocukluğumun aksine oryantal dansta çok kötüyüm.
0 notes
Text
Mesaj
Durduramıyorum kendimi yazarken, Dökülüveriyor parmaklarımdan kelimeler, Akıyor tüm duygularım sana doğru, Kalbim midemde çarpıyor seni düşünürken.
Sen yazınca bana, Bir sıcaklık kaplıyor önce yüzümü, Terliyor ellerim, Titremeye başlıyor ruhum heyecandan.
Mesajını görünce gözlerim, Fırlıyor yuvalarından, Kaykılarak oturduğum yerde, Dikiliyorum aniden.
O yazmış diyorum, Kaplıyor içimi bir neşe, Kaplıyor içimi bir de keder, Ya olmazsa diyorum kendi kendime.
#şiir#aşk#serbest şiir#blog yazıları#yazmak#blog yazısı#edebiyat#tumblr şiir#aşk şiiri#şiirler#şiirhayattır
27 notes
·
View notes
Text
SINIR & SINIRSIZLIK
Kendinden zayıfı hep eziyordu
Yaşama sevinci yok beziyordu
Ne acı ne komik kin çiziyordu
Üretmek yok ki hep izliyordu
Öyle dertliydi ki dert diziyordu
Bir derviş uyardı o seziyordu
Onu kimse dinlemiyordu
İşine gelmiyordu
Kimi pastayı bölüyor kimi sıyırıyordu
Bu tefeciler yenilik ne bilmiyordu
Menfaatine çıkarına çılgınlığına
Dolapçı beygiri gibi dönüyordu
Hece ölçüsü ile serbest şiir aynı yerde
Karanlık bitti bitiyor
Diller muhabbettte gözler fer.,de
Sınırsız bir dünya için açıldı perde
Nasıl oldu işin sırrı ter.,de
Mazlumlar bu kadar çoğalmasaydı
Bu sistem yıkılıp son bulmazdı
Gökhan ER
I 17 Nisan 2024 I
0 notes
Text
TÜRK MİLLİYETÇİSİ ÜLKÜCÜ ŞEHİT BAŞKAN MUHSİN YAZICIOĞLU
ŞEHİT OLDUĞU TARİH: 25 MART 2009
ŞEHİT EDİLDİĞİ YER: KAHRAMANMARAŞ
DOĞDUĞU YER: SİVAS-ŞARKIŞLA-ELMALI
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi'ni bitirdi. Eşi Gülefer Yazıcıoğlu ile de burada tanışıp evlenen Muhsin Yazıcıoğlu iki çocuk babası idi.
1968 yılında Şarkışla'da Genç Ülkücüler Hareketi'ne katıldı; üniversite eğitimi için 1972'de Ankara'ya geldikten sonra da Ülkü Ocakları Genel Merkezi'nde görev yapmaya başladı. Sırasıyla Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı ve Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı'nda bulundu. 1978 yılında faaliyete geçen Ülkücü Gençlik Derneği'nin de kurucu Genel Başkanı oldu. Bu dönemde yaşanan Bahçelievler ve Kahramanmaraş katliamlarıyla suçlandı fakat yargı tarafından suçsuz bulundu ve serbest bırakıldı. 1980 sonrası yapılan yargılamalarda da beş yılı hücrede olmak üzere yedi buçuk yıl hapishanede yattı ve yargı tarafından suçsuz bulundu ve beraat etti.
1980 yılına kadar Milliyetçi Hareket Partisi'nde Genel Başkan Müşavirliği görevinde bulundu., 12 Eylül 1980'den sonra MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda yargılandı. 5,5 yılı hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevi'nde kaldı. Burada Üşüyorum adlı bir şiir yazdı.
Cezaevinden çıktıktan sonra, cezaevindeki ülkücüler ve onların ailelerine yardım amacıyla kurulan Sosyal Güvenlik ve Eğitim Vakfı'nın başkanlığını yaptı. Yazıcıoğlu, 1987'de Milliyetçi Çalışma Partisi'ne (MÇP) girdi ve Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulundu. 20 Ekim 1991 Milletvekili Genel Seçimlerinde, Refah Partisi (RP), Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) ve Islahatçı Demokrasi Partisi'nin (IDP) oluşturduğu ittifak bünyesinde milletvekili adayı olan Muhsin Yazıcıoğlu, Sivas'tan milletvekili seçildi.
OLAY GÜNÜ:
25 Mart 2009 tarihinde, Kahramanmaraş mitinginden Yozgat-Yerköy mitingine hareket etmek üzere içinde bulunduğu helikopter bilinmeyen bir sebepten dolayı düştü. Helikopter düştükten sonra İHA muhabiri İsmail Güneş 112 Acil Servisi aramıştır. Bu konuşmada bacağının kırık olduğunu, helikopterde bulunanlardan sadece BBP Sivas il Başkanı Erhan Üstündağ'ın inlediğini, ne BBP Sivas il başkan yardımcısı Murat Çetinkaya ne de pilot Kaya İstektepe'den ses geldiğini, Muhsin Yazıcıoğlu'nu ise göremediğini söylemiştir.
Bu konuşmalar İsmail Güneş'in son konuşması olmuştur. Kazadan 48 saat sonra helikopterin enkazı ve Muhsin Yazıcıoğlu dâhil 6 kişinin naaşı arama ekipleri içerisinden 17 gönüllü civar köylüsü tarafından Sisne ve Kızılöz Köyleri arasındaki Keş Dağı Kuru Dere Kanlıçukur mevkiinde bulundu. Enkaz, 48 saat süren arama çalışmalarının yapıldığı bölgenin içerisinde değil 115 km uzağındaydı.
28 Mart 2009 tarihi ve saat 14:10'da BBP Genel Sekreteri Yalçın Topçu'nun yaptığı açıklamaya göre, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekiler vefat etmişlerdir. Kendisi daha önce on yedi defa trafik kazası geçirmişti ancak bunların hepsini hafif sıyrıklarla atlatmıştı.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun cenazesi ölümünden 6 gün sonra 31 Mart 2009 tarihinde Kocatepe Camii'nde düzenlendi. TBMM'deki törende Yazıcıoğlu'nun Türk bayrağına sarılı naaşının üzeri çiçeklerle süslendi. Cenaze törenine basın mensupları dâhil yaklaşık 700.000 kişi katıldı. Vasiyeti üzerine cenazesi, Taceddin Dergahı'na gömülmeyi vasiyet ettiği için bir bakanlar kurulu kararı çıkarılarak Mehmet Âkif Ersoy müzesi olarak kullanılan dergahın bahçesine defnedildi. Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünün ardından memleketi Sivas'ta birçok parka ve caddeye ismi verildi. Amasya'da ve Ankara Çamlıdere ilçesinde yapılan caddenin ismi Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi olarak değiştirildi. Anadolu'nun birçok yerinde park, cadde ve vakıflara onun ismi verilerek kendisine duyulan sevgi ve saygı tekrar ifade edildi.
ÜLKÜDAŞIMIZA ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM
1 note
·
View note
Text
BOZDOĞAN BELEDİYESİ ŞİİR YARIŞMASINI KAZANAN ŞAİRE TAM, İKİNCİYE YARIM. ÜÇÜNCÜYE, ÇEYREK ALTIN HEDİYE EDİLECEK.(SON BAŞVURU TARİHİ 15 ŞUBAT 2024 PERŞEMBE)...
KATILIM KOŞULLARI; -Yarışmaya, 18 yaşını doldurmuş bütün Şairler katılabilir. -Şiirler hece, aruz veya serbest vezinle yazılabilir. -Şiirlerin konusu ”Bozdoğan” dır, şairler şiirlerinde Bozdoğan’ı anlatacaktır. -Seçici Kurul Üyeleri ve birinci derece yakınları, yarışmaya katılamazlar. -Yarışmaya katılacak şiirlerin, daha önce herhangi bir yarışmada ödül almamış olması…
View On WordPress
0 notes
Text
BOZDOĞAN BELEDİYESİ ŞİİR YARIŞMASINI KAZANAN ŞAİRE TAM, İKİNCİYE YARIM. ÜÇÜNCÜYE, ÇEYREK ALTIN HEDİYE EDİLECEK.(SON BAŞVURU TARİHİ 15 ŞUBAT 2024 PERŞEMBE)...
KATILIM KOŞULLARI; -Yarışmaya, 18 yaşını doldurmuş bütün Şairler katılabilir. -Şiirler hece, aruz veya serbest vezinle yazılabilir. -Şiirlerin konusu ”Bozdoğan” dır, şairler şiirlerinde Bozdoğan’ı anlatacaktır. -Seçici Kurul Üyeleri ve birinci derece yakınları, yarışmaya katılamazlar. -Yarışmaya katılacak şiirlerin, daha önce herhangi bir yarışmada ödül almamış olması…
View On WordPress
0 notes