#sedat altan
Explore tagged Tumblr posts
Text
GÖRÜNMEZ KAHRAMANLARIMIZ…
Hangi birini yazsam…
Mesai arkadaşlarım; Seçkin Arık, Efkan Bozdağ, Erhan Mutlu, Nadir Işık, Fatih Şayan, Şükrü Kural, Nihal Şen, Fikret Akbay, Turhan Özdemir, Bülent Avcı, Nadir Dikici, Yalçın Ören, Mertcan Uysal, Tanju Dağlı, Aydın İçen, Veli Salık, Ali Kadir Akyüz…
Kimisi bölgede yardım dağıtıyor, kimisi çöp topluyor, kimisi Aşevinde çalışıyor.
Efgan Bozdağ mesela…
Değerli kardeşim Efgan, Belediyenin deprem bölgesine gönderdiği her TIR’la birlikte bıkmadan, yorulmadan yardım dağıtmaya gidiyor.
Bir kişiye bile faydam dokunabiliyorsa ne mutlu bana diyor…
Nihal Şen…
Deprem bölgesinde kurulan Aşevinde ilk günden bu yana yemek yapıyor, yemek dağıtıyor, bulaşıkları yıkıyor. Birkaç günlüğüne gittiği bölgede yaşanan acıları gördükçe aylarca kalmak istediğini, dönmek istemediğini söylüyor.
Susurluk Devlet Hastanesi gönüllüleri…
Doktor Hasan Talha Uzungöz, Doktor Umut Çubuk…
Hemşireler Özden Gürbüz, Ayşe Armağan, Fatma Dik, Hüseyin Özcan, Oğuz Demiryakan.
Tıbbi sekreterler Halil Güngörmüş, Hayrettin Aksoy...
Temizlik personeli Bahar Yaşar…
İnsanların hayatlarını kurtarmak, acılarını hafifletmek için gece gündüz deprem bölgesinde can-ı gönülden görev aldılar.
Susurluk Şeker Fabrikası Arama Kurtarma Ekibi…
Fabrika Müdürü Kürşad Erdoğan, Şeker-İş Sendikası Şube Başkanı Yavuz Gürsoy ile birlikte bölgeye giden Kazım Özdemir, Mustafa Bilici, Ahmet Çam, Bayram Aydemir, İbrahim Can Yalazı, Recep Çelik, Turgay Uz, Mustafa Berker, Cevdet Açıkkol, Mesut Arı, Sedat Bozen, Mehmet Türkmen, Çağrı Altan, Alican Yörük, Kemal Berk Kola, İbrahim Özkan, Hasan Hüseyin Karcı, Emirhan Başyiğit…
Hatay’da enkaz altından 6 insanımızı olağanüstü çaba sarf ederek, elleriyle, tırnaklarıyla kazıyarak çıkardılar.
Yaptıkları fedakârlık, özveri ve cesaret ile hepimizi gururlandırdılar…
Ve afet bölgesine müthiş bir organizasyonla hızlı, planlı, etkili bir şekilde müdahale eden;
Kaymakamımız Muammer Köken…
Belediye Başkanımız Nurettin Güney…
Tüm kamu kuruluşlarımız, vakıflarımız, derneklerimiz, sivil toplum örgütlerimiz…
Siyasi Parti Teşkilatları…
İrfan Ersoy ve Susurluk Kızılay gönüllüleri…
Luiz Erpınar ve Kent Konseyi gönüllüleri…
Murat Taşdemir ve TÜGVA gönüllüleri…
Murat Şahin ve Muhtarlar Derneği…
Halk Eğitim Merkezi Kursiyerleri…
Ömür-Üreten Kadınlar…
10 engelli depremzede ailesine destek olan Serpil Gezer ve Engelliler Derneği…
Deprem bölgesine destek için giden polisler, bekçiler…
Aramakurtarma çalışmalarına katılan itfaiyeciler…
Yardım hesaplarına para gönderenler…
Yiyecek, giyecek yardımında bulunanlar…
Kumbarasındaki paraları bağışlayan çocuklar…
Bir elinde bastonuyla Park Düğün Salonuna koli taşımaya çalışan o yaşlı amca…
Bu görünmez kahramanlarımıza yaptıkları fedakarlıklar için teşekkür ediyoruz.
O insanların yanlarında oldunuz, moral ve umut verdiniz.
Her biriniz insanlık ve dayanışmanın gücünü gösterdiniz.
Böyle zamanlarda, “birlikte” çalışarak, birbirimize “destek” olarak zorlukların üstesinden gelebileceğimizi gösterdiniz…
Ramazan S.TOPRAKTEPE
8 notes
·
View notes
Text
Bursaspor namağlup liderliğini sürdürüyor
https://pazaryerigundem.com/haber/193372/bursaspor-namaglup-liderligini-surduruyor/
Bursaspor namağlup liderliğini sürdürüyor
Bursaspor, Kemerkent Bulvarspor karşısında aldığı 3-0’lık müthiş galibiyetle namağlup liderliğini sürdürdü.
BURSA (İGFA) – Bursaspor, Lig’in 11.haftasında sahasında Kemerkent Bulvarspor’u 3 – 0 yendi.
Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’ndaki karşılaşmanın gollerini 6, 55 ve 88. dakikalarda Sedat Cengiz, Ahmet İlhan Özek ve Mücahit Can Akçay kaydetti.
Bursaspor, bu sonuçla 11 hafta sonunda puanını 29’ya yükseltti.
SPORMETRE
STAT: Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu
HAKEMLER: Hakan Yurtseven, Mustafa Güçer, Mehmet Sonay, Halil Özay (Dördüncü Hakem)
BURSASPOR: Anıl Atağ, Hamza Gür, Mehmet Yiğit, Taha Can Velioğlu, Abdullah Tazgel, (Dk 86 Furkan Saki), Musa Çağıran, Sedat Cengiz, (Dk.70 Furkan Özyapı), Bilal Güney, (Dk.46 Yiğitali Bayrak), İlhan Depe, Ahmet İlhan Özek, (Dk.78 Bora Yılmaz), Muhammet Demir, (Dk.71 Mücahit Can Akçay).
TEKNİK DİREKTÖR: Pablo Martin Batalla
KEMERKENT BULVARSPOR: Emirhan Emir, Fatih Kızılay, Erkin Kocakahya, Deniz Solmaz, Hasan Güleryüz, (Dk.77 Muhammet Emin Temel), Enes Ersoy Öztürk, (Dk.65 Anıl Emre Yılmaz), Salim Farsak, Kaan Güdü, Görkem Güven, (Dk.77 Bartu Ermiş), Ayberk Altan, (Dk.65 Oğuzhan Köseoğlu), Gülhan Üreyen, (Dk.71 Tezcan Erdoğan).
TEKNİK DİREKTÖR: Oktay Akgül
GOLLER: Dk.6 Sedat Cengiz, Dk.55 Ahmet İlhan Özek, Dk.88 Mücahit Can Akçay (Bursaspor)
SARI KARTLAR: Dk. 14 Görkem Güven, Dk. 26 Deniz Solmaz (K.Bulvarspor), Dk.21 İlhan Depe (Bursaspor)
Öte yandan karşılaşma sonrasında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de, Bursaspor’u namağlup liderlikten ötürü tebrik etti.
Kemerkent Bulvarspor karşısında aldığı 3-0’lık müthiş galibiyetle namağlup liderliğini sürdüren Bursasporumuzu yürekten kutluyorum. 🤍💚 pic.twitter.com/wecmzv53LK
— Mustafa Bozbey (@mustafabozbey) November 16, 2024
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Barbiturate Drugs Market ,Size, Market Segmentation and Future Forecasts to 2030
Overview
According to Analytical Market Research, the global Barbiturate Drugs market estimated at USD 489.9 million in 2022 and which expected, at a compound annual growth rate (CAGR) of 2.7% from 2023 to 2030. Key players in the Barbiturate Drugs market employ various strategies to maintain and enhance their market presence. These strategies help key players capture a significant market share and remain competitive in the dynamic Barbiturate Drugs market. In addition to the market insights such as market value, growth rate, market segments, geographical coverage, market players, and market scenario, the market report curated includes proficient analysis, predictive analysis, prescriptive analysis, cumulative analysis, and value chain analysis.
Read More Here: https://analyticalmr.com/reports-details/Barbiturate-Drugs-Market
BARBITURATE DRUGS MARKET DYNAMICS: KEY DRIVERS & RESTRAINTS
Increased Prevalence of Neurological Disorders Explanation: The rising incidence of neurological disorders, such as epilepsy and certain types of seizures, has contributed to the demand for barbiturate drugs. Barbiturates, known for their central nervous system depressant properties, are often prescribed in the management of neurological conditions. The growing patient pool with neurological disorders is a significant driver propelling the barbiturate drugs market. Restraint: Side Effects and Risk of Abuse Explanation: One of the key restraints in the barbiturate drugs market is the potential for side effects and the risk of abuse. Barbiturates are associated with a range of adverse effects, including sedation, dependence, and respiratory depression. The potential for misuse and addiction has led to increased caution in prescribing these drugs, contributing to a restraint in their market growth. The medical community is often exploring alternative medications with a more favorable safety profile.
Request A Free Sample: https://analyticalmr.com/request-sample/Barbiturate-Drugs-Market/request-sample
COMPETITIVE LANDSCAPE & RECENT DEVELOPMENT: Barbiturate Drugs
The significant players rapidly evolve with new strategies to attain a competitive edge and capture significant market share. • For Instance, in Jun 2021, Ethypharm bought Altan Pharma, a major manufacturer of hospital injectables. This transaction is expected to help the company obtain market access in Spain.
ABOUT US
Welcome to Analytical Market Research, where we specialize in delivering comprehensive market research solutions to meet your business needs. Our mission is to empower businesses with actionable insights, guiding strategic decisions for sustained growth and success, we are driven by integrity, innovation, and a relentless pursuit of excellence in delivering accurate and timely market intelligence.
With a team of seasoned analysts and industry experts, we bring a wealth of knowledge and experience to every project our research methodology combines cutting-edge analytics with a deep understanding of industry dynamics, ensuring clients receive insights that drive informed decision-making.
At Analytical Market Research, client satisfaction is at the forefront, and we are committed to providing insights that address unique challenges and opportunities. We foster a culture of collaboration, creativity, and continuous learning.
Ready to unlock the potential of your business with strategic market insights?
Explore our services or contact us today to discuss how Analytical Market Research can be your trusted partner in navigating the market landscape.
Empowering Futures, Illuminating Insights: Your Path to Informed Decisions
Contact Us
Address:
3070 N Central Expy #500, Richardson ,TX 75204, U.S.A
Send Us Email:
Call Us Today:
+1 281 816 7631
0 notes
Text
Emir Can İğrek’ten Yeni Albüm “Parti İptal”!
Emir Can İğrek’ten Yeni Albüm “Parti İptal”!
Emir Can İğrek, 12 şarkıdan oluşan “Parti İptal” isimli yeni stüdyo albümünü Hypers Music etiketi ilemüzikseverlerin beğenisine sundu. Albümün çıkış şarkısı “Çağır” 90’lar Türk Pop Müziği referanslı tınılarıyla, Emir Can İğrek dokunuşunun güçlü bir birleşimi. Dinleyiciler kendilerini bu yaz “Çağır”ın dans ritimlerine ve aşk çağrısına bırakacak. “Parti İptal” albümünde yer alan “Bıçaklandım”, “Zelzele Hanım”, “Can Dostum” gibi kült olmaya aday Emir Can İğrek şarkılarıyla dinleyici, tıpkı eğlenceli bir partinin beklenmedik şekilde iptal olması gibi önce eğlence ve mutluluğu sonra hüznü bir arada hissedecek. Albümdeki tüm şarkıların söz ve bestesi Emir Can İğrek’e, düzenlemeleri ise Yiğit Avcı’ya ait. Albümün çıkış şarkısı “Çağır”ın video klibi Hypers Production’dan Mali Ergin yönetmenliğinde çekildi. Emir Can İğrek’ten Yeni Albüm “Parti İptal”! Emir Can İğrek – Çağır Güzelin hayranı çoktur Çözemem dermanım yoktur Yürüse endamı kurşun gibi Arasın isterse vursun Olsa bile iki elim kanda Düşmanlar yakamda Bir gece bir anda Çağır çağır çağır Adım adım değil Koşa koşa gelir İçimdeki nehir Akar gider sana Arada çağır işini düşür çağır Koşup geleyim peşine düşür çağır Alo demene gerek bile yok yarim Şu numarayı bi’ kere çevir çağır Hakan Alkar’dan Albüm’ün Çıkış Şarkısı “Gurbet Kuşları” Söz/Müzik: Emir Can İğrek Aranje: Yiğit Avcı Mix/Mastering: Emre Kaya Yapım / Production: Hypers New Media Müzik Şirketi / Music Company: Hype Presents Menajerlik / Manager: Hypers New Media Yönetmen / Director: Mali Ergin Uygulayıcı Yapımcı / Executive Producer: Sedat Demirtopuz Görüntü Yönetmeni / Director of Photography: Can Dolu 2. Ekip Yönetmeni / 2nd Unit Director: Mehmet Can Damatoğlu Sanatçı Temsilcisi / Artist Representative: Çağla Güniz Kurgu / Edit: Alperen Denizer Yapım Koordinasyon / Production Coordination: Tuba Kıymaz Yapım Ekibi / Production Team: Kemal Müfit Gürevin, Zeynep Altan, Melih Mutlu, Melis Yüksel, Dağcan Demirci Reji Ekibi / Reji Team: Doğa Kıdık & Pınara Yurtseven Sanat Yönetmeni / Art Director: Muhittincan Sanat Asistanı / Art Assistant: Vladidlav Zuev, Onurcan Abacıoğlu, Alladin Ceylan Focus Puller: Fırat Levendoğlu Kamera Ekibi / Camera Team: Mustafa Polat, Serhat Doğan DIT: Kemal Şahin Durak Fotoğraf / Photo: Mehmet Can Damatoğlu Kamera Arkası / Backstage: Ekrem Özdemir Işık Şefi / Chief of Light: Uğur Karaca Best Boy: Semih Dönmez Işık Asistanı / Light Assistant: Hakan Erler, Polat Coşkun, Borak Gün, Ayhan Berberoğlu Set Ekibi / Set Team: HG Set Set Amiri / Set Supervisor: Yunus Yavuz Set Asistanı / Set Assistant: İbrahim Bilek, Ömer Karataş, Arda Doğan, Sunay Toyran Renk Şirketi / Color Company: Flodpost Colorist: Musap Çelik Emir Can İğrek Styling: Selen Akyüz Emir Can İğrek Saç / Hair: Ali Kaan Özen Emir Can İğrek Makyaj / Make Up: Eda Kozat Oyuncular: Yiğit Avcı, İrem Akın, Melisa Çolak, Charlotte Hegewald, Dilşad Yanar, Alena Sariucak, Can Bulut, Kate Konashenko, Nefize Yılmaz, Nalan Dalkılıç, Nural Demirhan Castlar Styling: İrem İnançu Castlar Styling Ekibi / Team: Bedirhan Eren Demir, Özlem Kaya, Elif Minez Fersoy, Betül Çapkur Castlar Saç & Makyaj / Hair & Make Up: Ahmet Yıldırım Studio YouTube Yöneticisi / YouTube Manager: Kerem Türkyılmaz Read the full article
0 notes
Text
ARKADAŞIMIZ SEDAT ALTAN'DAN DEĞERLİ GAZETECİMİZ SAYIN AHMET HAKAN'A AÇIK MEKTUP
Değerli Üstadımız Sayın Ahmet Hakan;
Ben, Cem Sedat Altan. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları hakkında açılan dava kapsamında 2 yıldan bu yana tutuklu bulunuyorum. Adnan Bey ve diğer arkadaşlarım gibi ben de hayatımda hiçbir suça karışmadm. Bu dava dosyasında da hiçbir suçum olmadığı ve aleyhimde öne sürülen ithamlarla ilgili tek bir suç delili bile ortaya konmadığı halde camiamıza yönelik çok kapsamlı bir kumpasın parçası olan yalan beyan ve iftiralar nedeniyle halen Silivri 9 No.lu Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutukluluğum devam ediyor.
9 Haziran 2010 tarihinde yayınlanan “Askeri casusluk ve gazetecilik” başlıklı makalenizde aydın, dürüst, tecrübeli, açık sözlü ve haksızlıklara karşı kararlı duruşuyla tanınmış bir gazetecimiz olarak, basın mensupları Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’in siyasal ve askeri casusluk suçlamasıyla gözaltına alınmalarını gündeme getirdiniz.
Yazınızda, aynı zamanda bizim camiamızı da yakından ilgilendiren ve tümüyle katıldığımız çok önemli bir tespitinizi dile getirdiniz:
"Askeri casusluk” iddiası, çok ama çok ciddi bir iddia...
Vatana ihanetin en üst noktası...
Daha ötesi yok!
İşte tam da bu nedenle böyle bir iddianın altının çok sağlam kanıtlarla doldurulması şart...
Hangi askeri belge, nereden temin edilmiş?
Belgeler hangi düşman kuvvetlere verilmiş?
Hepsinin tek tek ortaya konması ve bütün kuşkuların ortadan kaldırılması gerekir."
Sayın Adnan Oktar ve aynı dava kapsamında yargılanan tüm arkadaşlarımız adına benzer mağduriyetleri misliyle yaşayan bir camianın mensupları olarak bu konuya gösterdiğiniz hassasiyeti son derece vicdani, tespitinizi de çok doğru, isabetli ve haklı bulduğumuzu belirtmek istedik.
11 Temmuz 2018 tarihli polis operasyonunda Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın gözaltına alınmalarıyla birlikte kendimizi bir anda TCK'daki neredeyse tüm suç maddeleriyle suçlanıyor vaziyette bulduk. Ne var ki ortada, bu uydurma suçlara dayanak olacak hiçbir suç unsuru, somut, inandırıcı ve gerçek bir suç delili ya da bir suçüstü durumu yoktu.
Sadece, geçmişten camiamıza husumetli olan bazı müştekilerin ve onların baskı ve tehditleriyle korkutularak sözde itirafçı ya da etkin pişman yapılarak aleyhimizde asılsız ve uydurma itham ve iftiraları sarf etmeye mecbur bırakılan bazı çaresiz arkadaşlarımızın gerçek dışı beyanları dışında dava dosyası bomboştur. Türkiye'nin önde gelen hukukçularının da ortak kanaati budur.
İtham edildiğimiz söz konusu suç maddeleri arasında aynı Sayın Müyesser Yıldız'a da yöneltildiği gibi "siyasi ve askeri casusluk" isnadı da var. Ancak, bu iddiaya dayanak olarak gösterilen, birkaç müşteki ya da sözde itirafçıya kurgulanıp dikte ettirilmiş beyanlar dışında öne sürülen tek bir somut delil yok.
Sizin de yazınızda dikkat çektiğiniz mantıklar doğrultusunda söz konusu iddiayı değerlendirmek gerekirse;
Bu iddianın altını dolduracak tek bir sağlam kanıt var mı? Sağlam değil, zayıf kanıt bile yok!
Hangi resmi, siyasi ya da askeri kurumdan bir gizli bilgi, belge ya da devlet sırrı kaçırılmış? Hiçbir kurumdan!
Hangi siyasi veya askeri gizli bilgi, belge, devlet sırrı kaçırılmış? Ortada öyle bir belge ya da sır yok!
Sözde gizli bilgi, belge, devlet sırları kim tarafından kaçırılmış? Hiç kimse!
Bu sözde casusluk faaliyeti hangi yabancı ülke adına yapılıyor? Hiçbir ülke!
Sözde siyasi ve askeri casuslarımız CIA mi, FSB mi, MI6 mi, Mossad mı... hangi istihbarat örgütüne çalışıyor? Hiçbiriyle uzaktan yakından ilgileri yok!
Arkadaşlarımız arasında herhangi bir devlet memuru, askeri ya da siyasi kurumlarda görevli kimse var mı? Tek bir tane bile yok!
İşte, her ne kadar garip görünse de bu akla ziyan iddianın saçmalığını ve mesnetsizliğini tam olarak ifade edebilmek için bu soruları sorup cevaplarını da ortaya koymak gerekiyor.
Sizin deyiminizle "çok ama çok ciddi" olan bu iddianın sözde dayanağı yalnızca, Türkiye ile yabancı bir ülkenin resmi görüşmelerinde zaman zaman ücretli simültane tercümanlık yapan yabancı uyruklu bir kişinin bazı arkadaşlarımızla olan tanışıklığından ibaret. Kaldı ki bu yabancı tercümanın görüşmelerden kaçırabileceği gizli bir bilgi, bir devlet sırrı da yok. Çünkü katıldığı bütün görüşmeler iki ülkeden çeşitli yöneticilerin ya da temsilcilerin katıldığı halka ve basına açık bilgilendirme toplantıları ve görüşmeleri... Konuyla ilgili olan herkes bilir ki ülkelerin aralarında düzenledikleri gizlilik gerektiren ikili kapalı görüşmelere ancak o ülkelerin Dışişleri Bakanlıkları'nın kayıtlı personeli olan belirli yeminli tercümanlar katılabilir. İddiaya dayanak gösterilen kişi ise ne herhangi bir ülkenin Dışişleri'ne ne de başka resmi kurumuna kayıtlı olmayan, yalnızca gizlilik gerektirmeyen halka açık basın ve bilgilendirme toplantılarına zaman zaman çağrılan freelance bir tercüman.
Diğer yandan, hakkımızda öne sürülen askeri casusluk iddiası başından beri hep âtıl kaldı. İddianame hiçbir somut delile dayandırılamadığı gibi, mahkeme sürecinde de hiçbir casusluk belgesi ortaya konamadı. Hangi askeri bilginin veya belgenin, kime, ne karşılığında iletildiği hususları hep delilsiz ve dayanaksız kaldı.
Konuyla ilgili gönderdikleri yazılarda, Dışişleri Bakanlığımız ve MIT teşkilatımız da, iddiaya sözde dayanakmış gibi gösterilen kişi ve olaylardan yola çıkarak bir casusluk ithamı yapılmasının mümkün olamayacağını belirtmişlerdir.
Belgelerdeki ilgili bölümleri bir kopyasını aşağıda bilgilerinize takdim ediyorum :
Takdir edersiniz ki, gerçekten bir askeri casusluk durumu olsaydı, daha ilk günden bunun detayları konuşulur, konu günlerce, haftalarca gündemde kalır, halk ayağa kalkardı. Ama böyle bir şey 2 yıldır yaşanmadı, casusluk suçlaması da "önce ortaya atalım sonra altını doldururuz" türünden tüm diğer hayali suçlamalar gibi altı boş bir iddia olarak yalnızca lafta kaldı.
Ancak, ne acıdır ki bu tür sinekten yağ çıkarma metodlarıyla devlet, millet, vatan aşığı insanların hiçbir kanun ve hukuk gözetilmeden, tekrar sizin deyiminizle "vatana ihanetin en üst noktası" anlamına gelen, akla hayale sığmayacak en uç ithamlarla suçlanmaya ve karalanmaya çalışıldığı vahim ve ürkütücü hadiselere giderek daha sık şahit olmaktayız. Daha da acı olan bu haksızlık ve hukuksuzlukların yine kanun-hukuk mekanizmaları kullanılarak yapılmaya çalışılması.
Sayın Hakan, basından da takip etmiş olacağınız üzere, bize yöneltilen ithamlar aynı bu sözde askeri ve siyasi casusluk, vatan hainliği iftiraları gibi, hep kamuoyunda infial oluşturmayı hedefleyen özel seçilmiş ve kurgulanmış ithamlar. Kadınlara şiddet, işkence, alıkoyma, cinsel saldırı, çocukların istismarı... gibi.
Hepsi de akla gelebilecek en uç, en abartılı, insanları galeyana getirmeye, ortadaki asıl zulmü perdelemeye ve işlenen haksızlık ve hukuksuzlukları meşru göstermeye yönelik delilsiz, mesnetsiz, abartıda ve alçaklıkta sınır tanımayan iftiralardan ibaret. Hiçbirinin tek bir sağlam, somut, geçerli ve hukuki kanıtı yok. Bu suçlamalara tek dayanak gibi gösterilen ise yalan beyan ve iftiralar.
Bu yalan beyan ve iftiraların çok büyük bölümü ise, sonradan, baskı ve tehditle korkutularak sözde itirafçı ya da etkin pişman olmaya mecbur edilen arkadaşlarımıza aittir. Sırf dava dosyasına Sayın Adnan Oktar ve camiamız aleyhinde malzeme doldurmak adına, kumpasçılar tarafından arkadaşlarımıza, normalde hiçbir kadının kendi aleyhinde asla sarf etmeyeceği aşağılatıcı ve küçük düşürücü sözler söyletilmiştir. Olmadık iğrenç ve dehşet verici senaryoları hem ifadelerinde hem de medyada tekrar tekrar anlatmaya mecbur bırakılmışlardır.
Gerçekteyse, cinsel taciz, saldırı, tecavüz gibi suçlamaları somut olarak ispatlamak son derece kolaydır. Binlerce sayfa dolusu itham, iftira, hikaye veya senaryo uydurulana kadar tek bir iç çamaşırı, doku veya DNA örneği, tıbbi rapor, sözde tecavüzler sonrası hemen polise, savcılığa yapılmış başvurular, doktorlara, kliniklere, hastanelere gitme, tedavi görme, vb. olaylar ve bunların belgeleri, kayıtları sunulsa bu sözde iddialar desteklenmiş olurdu. Ancak, dosyada böyle tek bir somut belge, kayıt, delil, vb. yoktur. Çünkü asıl amaç hukuki bir dosya sunmak değil amansız bir karalama kampanyası yapmak olduğu için binlerce sayfalık hiç yaşanmamış kurgu hikayeler, akıl almaz çirkin ve ahlak dışı anlatımlar üretilmiştir.
Dahası, tecavüze uğradıklarını iddia edenlerin bu iddialarının asılsız olduğu, Adli Tıp kurumunda yapılan detaylı tetkik ve muayeneleri sonucunda hazırlanan ruhsal ve fiziksel heyet raporları ile tek tek çürütülmüştür. Sözde çocuk istismarına dayanak gibi gösterilen ve A9 stüdyosunun bahçesinde toplu çekilmiş bir hatıra fotoğrafının ise annenin refakatinin olduğu bir ortamda çekildiği ancak bu fotoğrafın, annenin görüntüsü özellikle kesilip çıkarıldıktan sonra savcılığa verildiği ortaya çıkmıştır.
Diğer yandan, operasyonun hemen öncesinde emniyet ve yargı birimleri camiamızı 2 yıl boyunca gizli teknik takip altına alarak tüm hareketlerimizi, konuşmalarımızı, mesajlaşmalarımızı izlemiş, ortam dinlemeleri yapmış, kamera kayıtları almıştır.
Bu nedenle, eğer iddia edildiği gibi ortada köle haline getirilmiş, esir tutulan, her gün cinsel şiddete, sömürüye, saldırıya maruz kalan kadınlar varsa, küçük çocuklara korkunç cinsel istismarlar yapılıyorsa, askeri ve siyasi casusluk faaliyetleri tüm hızıyla sürüyorsa, her türlü suç işleniyorsa, 2 yıl boyunca bizi an an, adım adım takip eden emniyet birimlerimizin bu dehşetli suçların işlenmesine göz yumması, hiçbir suç üstü yapmaması, müdahale etmemesi, o sözde zavallı kadınları, küçük çocukları kurtarmaması, devlet sırlarının yabancı ülkelere sızdırılmasına izin vermesi elbette ki olacak şey değildir.
Demek ki iddia edilen bu uydurma suçların, bu hayali olayların hiçbiri gerçekte yaşanmamıştır. Zira, teknik takibin başlamasından operasyon anına kadar geçen 2 sene boyunca emniyet güçlerimiz tarafından hiçbir suçüstü ya da müdahale yapılmamış, bunu gerektirecek hiçbir durum vaki olmamıştır. Operasyon esnasında da aynı şekilde, eş zamanlı olarak kapıları koç başlarıyla kırılarak ani baskınla girilen 120 ayrı evin hiçbirinde herhangi bir suç unsuru ya da suç üstü olayla karşılaşılmadığı gibi, tek bir uygunsuz duruma dahi rastlanmamıştır.
Eğer bu dosyada öne sürülen iddialardan tek bir tanesi bile doğru olsaydı, gerçekten de ortada iddia edildiği gibi çok çok ciddi, vahim, akıl almaz suçlar olsaydı Türkiye'de yer yerinden oynar, insanlar galeyana gelirdi. Ancak, bir kısım medyanın aleyhimizde 2 yıldır her çeşit iftira, karalama ve provokasyon yöntemini denemesine rağmen manipüle edilmeye açık, sürü psikolojisiyle güdülen cahil ve bilinçsiz küçük bir güruh dışında aklı başında, şuurlu, uyanık hiç kimse bu saçma ve uydurma iddialara zerre kadar itibar etmemekte, kale bile almamaktadır. En üst düzeydeki insandan sokaktaki vatandaşımıza kadar herkes bu iddiaların gerçek olmadığının farkındadır ve tüm bu dehşet verici hayal mahsulü hikayelere karşı en ufak bir reaksiyon gösterme ihtiyacı dahi hissetmemektedir.
Sizin de belirttiğiniz gibi, vatana ve millete karşı işlendiği öne sürülen her suçlama çok ağır ve ciddi ithamlardır ve ancak kesin ve somut delillere dayanıyorsa ciddiye alınıp değerlendirilmelidir. Bu şartı yerine getirmeyen ve delili olmayan her iddia ise açık birer iftiradır.
Geriye sadece dekolte giyindiği, dans ettiği ve bu medeni davranışları takdir ve tasvip ettiği için akla ziyan bir biçimde haklarında yüzlerce yıl istenen insanlar kalmıştır.
Her şeyin alabildiğince bu derece özgür bir şekilde yaşandığı ülkemizde bazı arkadaşlarımızın dekoltesinin ve eğlencesinin neden bu kadar büyük bir öfke ve nefrete sebep olduğu üzerinde durulması gereken ciddi bir sorundur. Öyle ki bu nefret, sırf dekolte giydiler ya da dekolte giyilmesine karışmadılar diye arkadaşlarımızın yüzlerce yılla yargılanmalarına sebep olmaktadır.
Eğer bu insanlar bizim camiamız içinde yer almasalar, Sayın Adnan Oktar'ın arkadaşları olmasalar ama yine o dekolte kıyafetleri giyseler, yine o dansları yapsalar, yine o bikinilerle poz verseler hatta tüm bunların onlarca kat fazlasını misliyle yapsalar kimse onlara karışmayacak, bu durumdan rahatsız olmayacaktı.
Bugün dekolte kaynaklı rahatsızlık sebebiyle yüzlerce yılla yargılanan arkadaşlarımız bizim camiamızdan ayrıldıklarını söyleseler ve aynı dekolte yaşamlarına devam etseler hiç kimse giyimine kuşamına, yaşam biçimine karışmayacaktı.
Bugün A9 TV yayınlarındaki dansı, eğlenceyi gece gündüz eleştirenler yarın aynı arkadaşlarımız aynı dansı ve daha fazlasını bizim camiamız dışındaki bir ortamda mesela bir tatil beldesinde, bir diskoda, gece klübünde yapsa alkışlarla izleyeceklerdir. Açıktır ki burada asıl rahatsızlık konusu olan dekolte değildir.
Bizden asıl istenen de kimin ne giydiği, nasıl yaşadığı değil, 30 yıllık, 40 yıllık arkadaşlarımızla, dostlarımızla, ahiret kardeşlerimizle, Adnan abimizle bundan böyle asla görüşmememiz, kısaca dağılıp gitmemizdir.
Bizim de asla böyle bir düşünce ve niyetimiz olmadığını ve olamayacağını da burada yeri gelmişken belirtmek istiyoruz. Değerli gazetecilerimizin istenmedik gözaltı ve tutukluluk olaylarına gösterdiğiniz hassasiyet vesilesiyle bizim de 2 yıldır yaşadığımız mağduriyetleri güvendiğimiz değerli bir kardeşimiz olarak sizinle de paylaşmak istedik.
En içten saygılarımla ve başarı dileklerimle.
Cem Sedat Altan
#adnan oktar#cem sedat altan#sedat altan#casusluk#askeri casusluk#iddiaları#tbav#kadına şiddet alıkoyma#zulüm#işkence#tehdit#harun yahya#adnan hoca#dava#mahkeme#silivri#istanbul cezaevi#tutuklu yargılama#medya#ahmet hakan#müyesser yıldız#dış işleri bakanı#mıt#gizli istihbarat#cıa#mı6
0 notes
Text
BÜYÜK YAZARIMIZ YAŞAR KEMAL'İ 7 YIL ÖNCE KAYBETMİŞTİK
28 Şubat 2015'te, 91 yaşında yaşama veda eden Yaşar Kemal sadece ülkemiz gerçeklerini şiirsel bir dille haykıran bir edebiyatçı değil, aynızamanda ulusal sorun da dahil Türkiye'nin tüm temel sorunlarına çözüm getirebilmek için ömrünün önemli bir kısmını sosyalist mücadeleye hasretmiş bir aydındı.
Yaşar Kemal'le ilk örgütlenme yıllarında Türkiye İşçi Partisi saflarında birlikte yer almıştık.
Yaşar Kemal 1964-66 yıllarında yönettiğim Akşam gazetesine sürekli katkıda bulunmuş, Üç Anadolu Efsanesi adlı yapıtının ilk bölümünü oluşturan Köroğlu Efsanesi'ni de ilk kez bu gazetede yayınlamıştım.
Yaşar Kemal, 1967 yılında yayınlamaya başladığımız sosyalist Ant Dergisi'nin de yazar Fethi Naci ile birlikte kurucularından ve sürekli yazarlarındandı.
Yaşar Kemal'in 17 Ocak 1967'de Ant Dergisi'nde yayınladığımız Amerikan Yazarlarına Açık Mektup başlıklı yazısı Türkiye'de anti-emperyalist mücadelenin yükseliş günlerinde uluslararası planda büyük yankı yapmıştı.
Yaşar Kemal 1968'den itibaren eşi Tilda Gökçeli'yle birlikte Ant Yayınları'nın kuruluşuna da katkıda bulunmuş, İnce Memed, Ölmezotu, Ortadirek, Yer Demir Gök Bakır, Üç Anadolu Efsanesi adlı yapıtları yayınevimiz tarafından yayınlanmıştı.
12 Mart Darbesi'nden önceki dönemde Ant'ta yayınlanan yazıları nedeniyle Yaşar Kemal hakkında açılan 10 davada 43,5 yıl hapis istenmişti.
Kurucularımızdan Yaşar Kemal'i 28 Şubat 2015'te, Fethi Naci'yi ise daha önce, 23 Temmuz 2008'de yitirdik.
Her ikisini ve Ant Dergisi ile Ant Yayınları'na yazıları ve çizgileriyle katkıda bulunmuş olup sonsuzluğa uğurladıgımız Abidin Dino, Alpay Kabacalı, Asiye Eliçin, Ayhan Erer, Aşık İhsani, Aziz Nesin, Barbro Karabuda, Bedrettin Cömert, Can Yücel, Cemal Süreya, Çetin Altan, Çetin Özek, Demir Özlü, Eflatun Nuri, Emin Türk Eliçin, Erol Toy, Fakir Baykurt, Ferruh Doğan, Fethi Naci, Feyzullah Ertuğrul, Güneş Karabuda, Güzin Dino, Haldun Taner, HalukTansuğ, Harun Karadeniz, Hasan İzzettin Dinamo, Hikmet Kıvılcımlı, Hüseyin Baş, Hüseyin Kıvanç, İdris Küçükömer, Kemal Sülker, Kerim Sadi, Mahmut Makal, Mehmed Kemal, Mehmet Ali Aybar, Mekin Gönenç, Memet Fuat, Mıstık, Mim Uykusuz, Muzaffer Erdost, Mümtaz Soysal, Müşür Kaya Canpolat, Müslim Özbalkan, Nadir Nadi, Nebil Varuy, Necdet Onur, Oğuz Aral, Onat Kutlar, Orhan Duru, Orhan Kemal, Orhan Suda, Rauf Mutluay, Refik Erduran, Sabiha Sertel, Sedat Özkol, Selahattin Hilav, Sencer Divitçioğlu, Sermet Çağan, Süleyman Ege, Tektaş Ağaoğlu, Tilda Gökçeli, Ülkü Tamer, Yalçın Çetin, Yalçın Yusufoğlu, Yaşar Uçar, Yıldız Sertel ve Zekeriya Sertel'i saygı ve sevgiyle anıyoruz.
---------------------
Yaşar Kemal üzerine anılarımı ayrıntılı olarak 28 Şubat 2021'de Siyasi Haber'de paylaşmıştım:
3 notes
·
View notes
Photo
Bir pırlanta gibi değerde bir sene önce göçtü bu diyardan. Kapt Pilot Aydın Uslu.. Horon Evi o ve arkadaşları Kapt Pilot Ahmet Ergene, Nimet Ergene, Kapt Pilot Sedat Müniroğlu, Neşe Müniroğlu, Kapt Pilot Bahadır Altan, Şenel Altan, Kapt Pilot Osman Baykal, Handan Baykal, Ayla Uslu Kahraman, Cengiz Kahraman. Bordo Bar -Fenerbahçe, Bir Fuat Saka gecesinde beni oğlum Sadik ile horon oynarken gören Füsun Uslu - Bize bu horonu öğretir misiniz? deyince yanındaki merhum eşi Aydın Uslu biz derneğe de yardı.ederiz deyince, tamam deyip ertesi pazar günü Topkapı Soldoy Dernegine davet ettim. Eşleri ve benim arkadaşlarımla Güneş Guneysu, Ayten ve Cezmi abim Özer Genç öğrenmeye eğlenmeye başladık.. Her dakika derneğe yardım ediyorlardi.. Horonu öğrendiler, kültürüm içinde kalsınlar diye, baraysalar yaptık, pikniklerde, Karadeniz de eğlendik Bu dostlarımız kurucusu oldukları Anadolu Yıldızları Uçuş okulunu açınca esleri yalnız kaldilar. Ayjet -Hazerfen Biz devam edeceğiz deyince ne biliyorsak öğrettik, gitmediler. Onlar kalıcı olunca yani ogretecek insan olunca devamlılık sağlandı ve bu günlere geldik. Aydın Kaptan 'ı özlemle, rahmetle anıyorum Nurlar/İşıklar içinde uyusun. Hayattaki arkadaş eş ve dostlarına uzun ömürler diliyorum. Kültürümüze değer ve ivme kazandıran, geleceğe aktarmamızda aracı olan hayattaki dostlarına saygı ve sevgilerimi gönderiyorum . https://www.instagram.com/p/B6ctjL_pa_t/?igshid=11p0l6jomfwor
1 note
·
View note
Photo
The Comet’s Call: Subduing Peak, the True Griffin
Log date: 6/17/18
OOC Note: The text in these logs are strictly for the reader’s enjoyment. Anyone using the knowledge displayed within this text without the participant’s knowledge risks the potential of blacklisting from future communication and roleplay. Please do not meta-game!
Tags: @floating-city-of-nem
Rhuli'a Kanjun frowned, uncomfortable at the sight of the Castrum
The Resistance member guarding the gate gave them a small pause, demanding a writ of passage from Rhuli'a. Playing along with the formalities, the party soon found themselves crossing into a scene from the Liberation.
Rhuli'a Kanjun: "Bah, as gruesome as ever."
Fiona Delaine seems ambivalent about the approach of the old Imperial fortification. At most, she finds the Cermet plating and brutalist design distasteful. Perhaps she hasn't had much personal stake with the Imperials. It's at the sight of the gunned-down ruins of the great towers that she pauses, grimacing.
Ghalleon seems visibly more comfortable inside the walls of the fortress than outside them.
Hestia De'bayle twists her lips from under her helm. "I was present for one of the campaign battles here... I will never forget the horror of when the entire building collapsed."
Fiona Delaine: ".. this was a place of .. much death. I can feel the pain and dying in the air. Even now."
Rhuli'a Kanjun: "I had fallen ill, I think I would have been slain if I were not. I always get chills."
Fiona Delaine: "...you were there, dame Hestia?" Fiona's eyes widen.
Hestia De'bayle: "I was lucky to have even made it out alive, period. Pulled from the rubble as I was. Those nights were filled with terrors of 'what could have been'. But more importantly, what was."
Fiona Delaine: "... gods..."
Rhuli'a Kanjun: "And you Flora? Where did you find yourself?"
Fiona Delaine shivers. "Fury be praised you made it. It- many did not."
Hestia De'bayle lowered her head solemnly, as though the very thought brought her pain.
Flora seems largely numb to the scenery around her-- she just keeps walking with her eyes pointed forward, and keeps walking. "The Striped Hills, when we heard. It's-- we come through here often, running supplies, but it's still..."
Rhuli'a Kanjun: "Change will be invoked soon enough. You've my word on that." Rhuli'a turned, making to continue on.
Ghalleon taps his lips and says nothing for the time.
Duties to others had obviously seen the Resistance fret their time elsewhere. Much of the ruins of the outpost still lay untouched, mechanical corpses strewn about as plentifully as the shards of steel and stone. Crouching low, Rhuli'a turned to address the party. "Peak, the griffin in question, makes his home in the uppermost reaches of this accursed place. The hired tamers have set themselves ready, hidden among the ruins by way of scent, sound and sight alike. On our mark, they'll spill a mixture of Griffin pheremones, signalling a challenger. Peak ought to take with it with gusto. We've kept watch, and he's been nigh unchallenged for mayhap a moon by now." Putting a hand to his forehead, Rhuli'a spoke then to Hestia. "Once he's drawn out, bring him to ground. You've ample time to prepare, so I do not doubt you'll miss. 'Tis up to you on the severity of your strike. See to it that you weigh mercy and might equally, aye Dame?"
Flora seems to visibly brighten up a little, at the idea of finally coming to blows with this beast.
"My husband has parted me with sedatives,” Hestia declines, “ While he will need be wrangled with still, I will do so only until I can inject him with such. I aim to avoid hurting him as much as I can."
"...hm. With time to prepare I can like line the area with runes of binding to snare Peak once he hits ground. Might make it easier."
"Then see to that preparation, Fiona. Yet, there be one more thing..." Handing out a wealth of tinctures, Rhuli'a began to explain the next step.
Flora frowns. Mayhap no griffin for dinner, after all.
"Once aground, our tamers will begin their work. Peak is wild and proud, we'll need to hammer humility into him in order to bring him to heel. Set up the three tamers with as much leeway to work with as you can. They're not combatants like us, so if they draw his ire, there's little they can do in order to protect themselves." Motioning to the concoctions each party member carried, Rhuli'a continued his explanation. "These carry a dizzying mixture among them. If you've no ways to taunt or disorient Peak, you can trust in these. However, if you toss them near enough both Griffin and tamer, it will befuddle both. Take care."
"Ah, thank you,” Flora nods.
"Do you wish for one, Ghalleon? I'll not pressure you into violence,” Rhuli’a asks.
Hestia accepts it, storing it away within one the small packs on her abdomen.
Ghalleon Helseth seems chary. "I wish to be of help in whatever way I can," he says, accepting one. "I expect this to be a handful, so I will stand by. I will wait to act, though, until necessity demands it."
"Oui? Let me know. I'll prepare the site- ah. Alright. Good to know."Fiona stows the vials in her bandolier, and then moves forward. Time to get to work. She draws her dagger- and slitting her palm again, she gets to work. Ink and blood mire together, spilling forth to creep across the area between the three towers, shimmering glyphs creeping to settle upon convenient surfaces.
Looking all over, Rhuli’a spoke once more. "Questions?"
Fiona bustles between sites, adjusting and creating new runes. In short, she was making a gravity snare- something to ensure the griffin wouldn't be able to fly freely away once grounded.
Hestia De'bayle steps forward herself, pulling her lance free. "Nogelle. Prenu la altan teron," she spoke out toward the wyvern on her shoulder in what sounded like practically gibberish to those around her. From her shoulder, the little creature took flight - distancing himself from Hestia.
"None, no." Flora responded.
"Steel yourself and make ready. Once Fiona prepares her trap, we'll smash the bottle, and herald the beginning,” Rhul’a ordered.
Ghalleon hides--that is... tactically positions himself, behind a mass of rubble.
".. this is about as good as I can do with what I have on-hand," Fiona calls over, the area covered in a series of intricate crimson lines between clusters of elaborate sigils. They don't look like typical arcanima- too spidery and sinuous. And then she ducks behind a fallen pylon.
Hestia De'bayle peers around the rubble. Her expression is unreadable from behind her helm, but her hands tighten audibly to the haft of her polearm.
Rhuli'a gave a gesture. A signal. Three tamers appeared, ropes and nets aplenty. One reared his arm back and tossed a bottle!
With the bottle broken, the challenge was issued. And answered it was, almost instantly, a typhoon of rage and fervor that swept throughout the remnants of the outpost. Machine and pillar alike were blown apart in a gust as the griffin they sought to neutralize flew overhead! Blue eyes surveyed searchingly at the ground, confused for but a moment at the lack of a contender to his domain. Now was the opportunity to strike!
Directing her gaze toward the sky, Hestia hopped up onto a higher piece of rubble - the wind at her feet gusting once more as she was thrusted up into the sky toward the flying beast. Out reaching her lance, Hestia latched it onto one side of the beasts neck to hook and toss herself up onto its back. Grabbing a hold for just under the blade, the young woman tightened the polearm to its neck, attempting to cause it to struggle and fall.
Beleaguered, the True Griffin cried out. Flapping madly, it soon realized it was unable to wrest the woman off! Going to ground, it made to roll itself upon the rubble, in an effort to unseat its oppressor!
And as it lands, Fiona springs her trap! Rather than rely on proximity, she instead remained tied to the wards- and with a snap, discharges the stored aether. The area suddenly feels much heavier as the air thickens, umbral earth triggering a manifestation of gravity to weigh everything down. It'd be a struggle to fly, to be sure.
Rhuli'a Kanjun started, his right hand dropping low. With his shield strapped to it, tears sprang to his eyes at the sudden shift of pressure. Blinking them away, he roared out, "Forward! See it brought to heel!"
Flora Valerian begins to ease herself out of her hiding place, halberd held tightly in her hands. She takes a moment to survey the situation before charging in.
Rhuli'a Kanjun started, his right hand dropping low. With his shield strapped to it, tears sprang to his eyes at the sudden shift of pressure. Blinking them away, he roared out, "Forward! See it brought to heel!"
Hestia's Gae Bolg loosens against the creatures feathers - a weapon clearly not built for such. Being flung off, the woman manages to twist her body, landing on her feet - if not at least with a stagger. "Do not kill it! Whatever you do!" Rushing forward, Hestia reached into her pack to retrieve the sedative. "Force it still!"
A wealth of ropes and nets were being sprung onto the Griffin! A shrill cry echoed out, and it flapped its mighty wings once! It bucked fiercely beneath the ropes, yet remained in place. Two tamers, however, were thrown to the side, their nets beginning to lose their grip...
Hestia holds her ground, awaiting for others to move toward binding the ropes so that she might have a clear path toward sedating the beast.
Ghalleon is, as yet, still processing what is happening before him, and trying to assess the situation. Trying not to make a a mess of anything, he takes no action at this moment.
Peak thrashes about in captivity, growing wearier by the passing second. Turning to the side, he bats his wings once more, sending a gust screaming towards Fiona, interrupting her spellcasting. However, distracted as he was, Flora and Rhuli'a have an easy time in holding him down. The griffin seems to tire...
Ghalleon enthusiastically nods, as if this is helping the situation improve.
Rhuli'a's binding came free! Leaving his wounds untreated, and being in an unfamiliar environment causes him to balk, his rope slipping from his hand!
Despite the others struggling with the bindings, Hestia leaves behind her spear as she jumps up and onto the Griffin with the injection in hand. Holding to its plumage as it thrashed around, the young woman managed to stick the needle into the creature, injecting only a portion of the substance into it before she is forced to rip it out and hop back away to safety.
Recovering from her befouled spell and shaking off the wind-gust, Fiona makes a few swift hand gestures, ink flowing without blood to bolster it. Sigils form in the air between her hands, sharply aspected to umbral, and then she lets her augmented gravity pull her down to hands and knees- and press that sigil to the earth. A field of shadowy tendrils erupts from the cermet panels beneath Peak to loop and wrap around it. The freezing, strength-sapping grip is not very tight, but it's something.
Flora continues to hold tight, gritting her teeth as the game of tug of war intensifies. Certainly she'd give, eventually, but not just yet....
The griffin thrashes once, twice, thrice. And falls. Eye wild, its claws opened, closed, then opened again. From his position on the ground, Rhuli'a barked out a hoarse, "Forward! Sedate it fully! Dame!"
Adjusting the injection within her hand fittingly, Hestia lunged forward again with a mighty cry. Thrusting the needle into the creature one last time, she inserted the rest of the contents into them before freeing it of the vial and tossing it aside. Hopping down off the beast, Hestia moved toward one of the ropes to assist in binding it down, hoping to keep the Griffin from hurting itself in the process.
Quieting down finally, the beast gave a final, gusting blow of its wings, the combined might of the nets, shadow magick, and sedatives finally overcoming it. Fainting away cleanly, it lay like a corpse, albeit with odd breaths coming from it.
"... Hundreds of thousands of gil wasted on charlatans who thought themselves able to control this beast,” Rhuli’a scoffed.
And finally, with the great and noble beast asleep, Fiona ceases channeling. She wipes at her brow- and places a hand upon the Gravity ward as well. Soon, it too unravels into motes that she rapidly absorbs in a swirl of shimmering lights. And immediately, the area's easier to stand in and breathe in.
Ghalleon smiles broadly. This group is competent indeed.
Releasing the ropes with an exhale, Hestia stepped forward toward the creature. Reaching a hand up, she patted its feathers calmly and silently.
"You've a fondness for the beast? I had not desired its death, but you seem to go above and beyond. Dare I say, a hint of compassion?" Rhuli’a teased.
Flora breathes out-- she's unsure if it's too soon to stop holding the rope tight. "Is it over?" she calls out. "All done?"
"Aye, Flora! 'Tis.,” Rhuli’a answered.
"I have no malice toward beasts. My mother is a Beastmaster. I find fondness in most all of them. He did nothing wrong to deserve pain for his living. I do hope they will treat him well," Hestia lowers her helmed head to its slowly breathing chest.
"I hope the same," Fiona whispers.
Flora looks curiously to Hestia, canting her head to the side. She makes a prolonged hum.
The tamers soon hefted the beast onto a massive cart, which had rumbled up the ramp behind the party as they spoke. Soon rolling on and out of sight, Rhuli'a reaffirmed Hestia. "They're tamers. Think of it as sending an unruly child to a trade guild. Tough, but fair, and all the better once they've come out of it."
"And they'll put it to use?" Flora asks, her voice dry and flat.
"I know the trade. Ishgard is known for its Chocobo's after all, and they are just as unruly. If perhaps not worse," Hestia says in some dry amusement. "There is an innocence in those eyes I wish to see protected. Not just for beasts who wish to live in peace." She moves back to fetch her spear, latching it onto her back once more.
Ghalleon Helseth: "You all are very competent. It was well done."
Rhuli'a Kanjun: "Only the best, Helseth. It would be remiss of me to accept any less."
Flora Valerian's gaze shifts over to her husband. "I'm glad you think so."
Hestia De'bayle: "Some beasts do well free, others on the other hand may find their lives shortened for it as spoken get in the way of their lifestyle. It is a cruel trade of life, but if it means their life will be extended and they can continue on. I find no complaints or anger."
Fiona Delaine: ".. supposedly," Fiona murmurs. "Ala Mhigo's known for its griffin-riders and has great respect for the beasts. I hope so." She softly hums.
Rhuli'a Kanjun: "Griffin-riders, lancer legions, Fists of Rhalgr..." Rhuli'a's shortlist was filled with pride, the nationalistic Miqo'te wearing a wide smile.
Ghalleon Helseth: "Like as not, it shall fare far better than had it chosen to alight in this place in former days with its Imperial occupants."
Hestia De'bayle: "I have faith. After All, faith is all we can have," the woman looks forward, "their very image is that of the great white beast, I would think they would show it some respect."
Flora Valerian: "Well, I hope he makes someone a passable steed, or he'll end up on someone's plate."
Rhuli'a Kanjun: "Anyroad. This be the end of this journey, for now."
Fiona Delaine decides not to talk about her grandfather's accolades for his valiant showing in the Autumn War.
Rhuli'a Kanjun: "I'll not require anymore from any here."
Fiona Delaine: "For now," she nods, slowly. "T'was good working with you all."
Hestia De'bayle: "Thank you for allowing me the honour of assisting in subduing the creature, rather than having it slain."
Rhuli'a Kanjun: "Know full well that this endeavor was only made possible by contributions from all of you. Gyr Abania, and by extension, Eorzea grows stronger."
Ghalleon Helseth: "I am very, very glad to know you all," Ghalleon says with enthusiasm. "Please do take care until we meet again. Traders bless your fortunes in the meanwhile."
Hestia De'bayle moves her hands up to remove her helm, once more, offering the man her crimson gaze.
Flora Valerian: "Aye, I'm headed out, as well. Strength in Rhalgr." Flora strides on over to Ghalleon's side, suggesting she's leaving with him.
Rhuli'a Kanjun: " 'Twas why I sought you ought, Dame. The other option was a ballista."
Ghalleon Helseth smiles faintly at his wife.
Fiona Delaine: ".. I might try and see if I can't get a look at that Ziggurat."
Rhuli'a Kanjun: "And, I did not wish to see such an important icon taken in such a way."
Rhuli'a Kanjun: "If you wish. Take care, the Qiqirn are not known for their hospitality."
Flora Valerian: "To Thanalan, or to Ala Mhigo?" she asks.
Rhuli'a Kanjun: "Is there more you wish to say, Dame?"
Fiona Delaine: "I'll like.. send a familiar, Veil-shifted, to record what it can for me.."
Ghalleon Helseth: "Shall we spend the night in Ala Ghiri? I know you care not for it, but I would spend the coin for comfort."
Hestia De'bayle: "Forget not of that boy left in Ala Ghiri, Sir Rhuli'a," Hestia gestures up a hand.
Flora Valerian mutters something that sounds like a reluctant agreement.
Rhuli'a Kanjun 's mouth turned up into a smile. "I shan't. But Jel will hold him for a time. As it stands..." Rhuli'a looked to his wounds, less severe from before, but still present. "May I trouble you for a moment longer, Fiona?"
Fiona Delaine: "Certainly. I'm surprised you didn't ask me to tend them before we bound Peak." She approaches, having a closer gander up and down the Keeper's body.
Hestia De'bayle: "I have nothing more to say. I will begin to take my leave. Do take care, and call upon me if you need my services. Though, I may not be able to assist in such rigorous tasks in the moons to come," she nods, stepping aside.
Fiona Delaine: "Au revoir, dame Hestia... Non?"
Rhuli'a Kanjun: "Safe travels, Hestia."
Hestia De'bayle: "You all take care."
Flora Valerian: "Strength in Rhalgr, yes."
Rhuli'a Kanjun: "Comet guide."
1 note
·
View note
Photo
Dosyamız boş, hiç bir suçumuz yok. Sn Adnan Oktar ve arkadaşlarımız kanuna uygun yaşayan, vatansever, hükümete daima destek çıkan insanlardır. Sözde suç örgütü olduğumuza kimse inanmıyor. Husumetli Özkan M kadınları şantajla iftiraya zorladı. Avukat Bilge T'nin resimleri çirkin iftiralarla sosyal medyaya paylaşıldı, istanbul barosu etiketlendi. Müşteki kadınlar bu şekilde tehdit ve korkuyla iftiraya zorlandı. Sedat Altan #adnanoktar #davası #sedataltan #savunması #mahkeme #süreci #beyan #iftiralaracevap #türkiye https://www.instagram.com/p/B4o3apdAiqM/?igshid=odvpgeak8f2w
0 notes
Text
Gelecek Partisi İstanbul’da 5 İlçe Başkanı belli oldu
Gelecek Partisi İstanbul’da 5 İlçe Başkanı belli oldu
Gelecek Partisi İstanbul ilçe başkanlıklarıma kurucu ilçe başkanlarının atamasını yaptı.
Yapılan istişareler neticesinde 5 ilçeye Kurucu Başkan ataması yapıldı.
Atama yapılan ilçe ve başkanları şöyle:
Ümraniye Sedat Çakıroğlu,Sultangazi Ramazan Altan,Bağcılar Ahmet Demir,Esenyurt Veysel Karatay ve Büyükçekmece’de Resul Törerİlçe Başkanlarınının yetki belgeleri, il başkanlığında düzenlenen törenle
View On WordPress
0 notes
Text
Uşak'ta kahvehaneye silahlı saldırı
Uşak’ta kahvehaneye silahlı saldırı
UŞAK Uşak’ta bir kahvehaneye silahla ateş açılması sonucu 3 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, Gediz Uluyolu Caddesi’nde bir kahvehaneye 3 şüpheli tarafından av tüfeğiyle ateş edildi. Çok sayıda kurşun isabet eden iş yerindeki kişilerden Sedat A, Altan Ç. ve Yasin Ş. yaralandı. Yaralılar, olay yerine gelen sağlık görevlilerince hastaneye kaldırıldı. Çevrede güvenlik önlemi alan polis ekipleri,…
View On WordPress
0 notes