#sansüresansür
Explore tagged Tumblr posts
Text
Çürüyen, Susturan, Susan
Korku çağı, terörü ve yıkıcılığı daim bir mesele dönüştürüyor. Öteki sanılanlara evi / yurt sanılan sahneleri dar etmek için neden sebep aranmasına gerek kalmıyor. Bir korku halini mütemadiyen güncel tutarak, daim bir halde korkuyu diri tutarak bir sopa kılarak haddi ve hududu çizmeye çaba sarf ederek o yaşam sahasını mahvetmek söz konusu ediliyor. Artık afaki bir biçimde yaşama müdahale ekseni tümüyle devletlinin en başat meseli kılınıyor iş bu sahnede. Korkuların neleri var ettiği, her ne şekilde bu uzamı dönüştürdüğünü geçen ol meramda paylaşmıştık. Bugünlerin, bunca bezirganlık, yapısal çürümenin, hayatın alenen mahvedilmesi mefhumunda ortaya serilen her eylemin o korkuyu diri tutmak adına var edildiğini göz ardı etmemeliyiz. Yaşadığımız coğrafyanın gerçekli��i diye sunuların belirli ve baskın bir biçimde o korkuyu diri tutan, terörü ve yıkıcılığı her ana içkin kıldığı bir yer ve zemin gerçekliğimiz ilan ediliyor. Malumun ilamı olacaksa da çürüyen bir menzilin ta kendisi yepyeni ülke diye takdim ediliyor.
Dün yapıldığı gibi, dününden evvel olagelen tüm ahkamların / iletilerin / tümüyle tehdit ve tahakküm dilinin sunduğu o terörü bugünlerde azınlıklara yönelik olarak bir kere daha görmek mümkündür. Ya yok sayılıyor insanlar, ya haklarının tastamam tarumar edilmesi bahisleri geçiştiriliyor, mevzu edilmiyor. Bütün bunlara ilaveten boca edilen nefretin, artık gizli kalmayan bir biçimde savunulagelen şiddetin ve bariz ayrımcılığa duyulan sınırı belirsiz ol arzunun mahal verdiği her şey bütün bu çürük düzeni bildiriyor. Yaşam hakkını bahşetmiş gibi yapanların, nefreti hizipçilikle savunageldiği bir zemin gerçekliği var ediliyor. Konu mankeni olarak bir gün Rum var ediliyor, bir gün bu doğal düşmanlar arasında sıklıkla anılagelen Yahudi. Beriki gün, Süryani’den bahis açılırken bir yandan da ezel ebet kötünün figüratif temsili olarak Ermeni hedef kılınıyor. Bu terör ve iç içe geçen tüm yıkıcılık halinin var ettiği terör bizatihi devletli nezdinde aralıksız savunula geliyor. Bir biçimde şunun şurasında yüz bin dolaylarında kalakalan bir nüfusu enikonu sindirmek biraz daha teslimiyetçiliğe rehin kılmak için eldeki tüm imkanlar seferber olunuyor. Açık, aleni korkunun diri tutulduğu, bir hiza, göz dağı unsuru olarak mütemadiyen var edildiği yerde yıkıcılık her anı kapsıyor.
Bir örnekle / ardından yayınlanan ol dayanışma metninin içeriğinde karşımıza çıkanlarla devam edelim. Agos Gazetesinden aktaralım: “Uluslararası Basın Enstitüsü'nün (IPI) öncülüğünde, aralarında ARTICLE 19, Avrupa Gazeteciler Federasyonu, Gazetecileri Koruma Komitesi gibi önde gelen kuruluşların da bulunduğu 60’tan fazla medya ve sivil toplum kuruluşu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)'nün Açık Radyo'nun karasal yayın lisansını iptal etmesini kınayan ortak bir bildiri yayınladı.
Açık Radyo’nun susturulmasının Türkiye’de bağımsız medyaya ağır bir darbe vurduğu vurgulanan bildiride, ifade özgürlüğüne yönelik endişeler dile getirildi.
Açıklama şöyle:
"Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), aşağıda imzası bulunan 62 basın ve ifade özgürlüğü, medya ve sivil toplum kuruluşuyla birlikte, Türkiye’nin yayın düzenleyicisi RTÜK’ün bağımsız radyo istasyonu Açık Radyo’nun karasal yayın lisansını resmi olarak iptal etmesini kınıyor. Çeşitli ve eleştirel sesleri öne çıkarmasıyla ve kamuoyunu ilgilendiren konuları aydınlatmasıyla bilinen Açık Radyo’nun susturulması Türkiye’de bağımsız radyo yayıncılığına ağır bir darbedir.
1995’te kurulan bağımsız ve kâr amacı gütmeyen bir medya kuruluşu olan Açık Radyo, uzun zamandır Türkiye’de ifade özgürlüğünün hayati bir kaynağı olmuştur. Son otuz yıldır, savaş ve barıştan, çevre ve iklim mücadelelerine, halk sağlığına, cinsiyet eşitliğine ve çok kültürlülüğe kadar uzanan önemli konulardaki tartışmalar için vazgeçilmez bir alan sağlamıştır. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) kararı yalnızca bu elzem platformun geleceğini değil, aynı zamanda Türkiye’deki bağımsız medyanın varlığını da daha fazla tehdit etmektedir.
Türkiye’deki yetkilileri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi doğrultusunda basın ve ifade özgürlüğünü koruma yükümlülüklerini yerine getirmeye ve Açık Radyo’nun lisansını iade etmeye çağırıyoruz. Türkiye’deki medya kuruluşları, kamuyu ilgilendiren konularda yaptırım korkusu olmaksızın tartışmaya olanak sağlamakta özgür olmalıdır.
10 Temmuz’da Ankara 21’inci İdare Mahkemesi, program yayınının durdurulmasının telafisi güç zarar doğurabilecek nitelikte bulunduğundan, yeni bir karar verilinceye kadar, dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar vermişti. Mahkemenin bu kararına karşı RTÜK itiraz etmişti. 9 Ağustos’ta ise Ankara Bölge 10’uncu İdare Mahkemesi, verilen kararda yasaya aykırılık bulunmadığı için RTÜK’ün itirazını reddetmişti.
Ancak Ankara 21’inci İdare Mahkemesi yeni bir karar ile bu kez “yürütmenin durdurulması isteminin reddine” karar verdi. Açık Radyo yasal çerçevede bu karara itiraz etmeye hazırlanıyor.
RTÜK, Açık Radyo’da Açık Gazete adlı programın 24 Nisan tarihli yayınına katılan konuğun “(…) Ermeni, yani Osmanlı topraklarında gerçekleşen tehcir ve katliamların, soykırım olarak adlandırılan katliamların 109. Yıldönümü, sene-i devriyesi. Bu yıl da yasaklandı biliyorsunuz Ermeni soykırım anması” şeklindeki ifadelerinin ardından Mayıs ayında Açık Radyo’ya ceza vermişti. RTÜK, radyoyu Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında 6112 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca “toplumu kin ve düşmanlığa tahrik etmek veya toplumda nefret duyguları oluşturmak” iddiasıyla idari para cezası ve beş günlük yayın durdurma cezasına çarptırmıştı. Açık Radyo, para cezasını ödemiş ancak yayına devam etmişti.
RTÜK, yaptırımda belirtilen koşulların ihlal edildiğini değerlendirdikten sonra Temmuz ayında Açık Radyo’nun yayın lisansını iptal kararı almıştı. Fakat bu karar, Açık Radyo’ya tebliğ edilmemişti. Yürütmeyi durdurma talebinin reddedilmesinin ardından karasal yayın lisansı iptali kararı ancak 11 Ekim’de tebliğ edildi. Karar doğrultusunda karasal yayın 16 Ekim saat 13:00 itibariyle kesildi.
1995 yılında kurulan, bağımsız ve kâr amacı gütmeyen bir medya kuruluşu olan Açık Radyo, tüm dinleyicilerini, meslek örgütlerini ve uluslararası kamuoyunu bu karara karşı kendilerine destek olmaya davet etti.
Bağımsız medyaya yönelik sansür ve bilgi edinme hakkına tehdit
Türkiye’nin yayın düzenleyicisi RTÜK’ün Açık Radyo’nun lisansını iptal etme kararı, medya özgürlüğü ve halkın bilgiye erişimi açısından önemli sonuçlar doğurmaktadır. Karasal yayın lisansı, bir istasyonun radyo dalgaları aracılığıyla ses içeriği iletmesine olanak tanır. Bu kararla birlikte, Açık Radyo artık 95.0 FM frekansında yayın yapamayacak. Bu karar, istasyonun geleneksel radyo kanalları aracılığıyla dinleyicilerine ulaşmasını etkili bir şekilde sınırlayacak ve halkın farklı görüş ve bilgilere erişimini kısıtlayacaktır.
Açık Radyo‘nun karasal yayın lisansının radyonun Kasım ayında 30. yayın yılına yaklaşırken iptal edilmesi, Türkiye’nin bağımsız medyayı susturma çabalarında ciddi bir tırmanışı temsil etmektedir. Bu karar, Türkiye Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından korunan ifade özgürlüğünün doğrudan ihlâli niteliğindedir. Çok sesliliğe adanmış bağımsız bir platform olan Açık Radyo’nun kapatılması, toplumu benzersiz ve bağımsız bir sesten mahrum bırakacaktır.
Aşağıda imzası bulunan basın ve ifade özgürlüğü, medya ve sivil toplum kuruluşları olarak, RTÜK’ü medyada çoğulculuğu ve ifade özgürlüğünü koruma görevini yerine getirmeye davet ediyoruz. Açık Radyo’nun yayın lisansının iptaline yönelik kararını derhal geri çekmesini ve Açık Radyo gibi eleştirel ve bağımsız kuruluşlara yönelik sansüre son vermesini talep ediyoruz.”
Korku çağının suna geldiği terör / yıldırma / tehdit döngüsünün yıkıcılığa nasıl evrildiği şu tek örnekle bile barizdir. Ermeni henüz bu ülkenin en büyük tabusu kılınmaya devam olunan kimliğidir. Onun yarasını amasız / fakatsız konu etmek, anlamaya çalışma, meram eylemek ya da doğrudan doğruya bu insanların şu sahnede neler yaşadıklarına dair birer söz, eylem, tanıklık ya da belgelendirmenin imkansız kılınması söz konusu edilir. Nisan 24, İstanbul çeperinde yaşayan Ermeni düşünür, yazar, siyasetçi, akademisyen insanların bir ittihat kararıyla alelacele derdest edilmelerinin başlangıcıdır. Anadolu’nun ev olma hal ve istemini yok eden sürecin çoktan başladığı bir zeminde, gidişatı gösteren karanlığın ta kendisinin her nasıl var edildiğinin ilk işaretidir. Her şeyi en baştan anlatmak yerine varılan eşiğin korkunç, kekremsi, çürümenin bağında halen ne hallere koşulduğunu gördüğümüz vakit suya yazıyormuşuz gibi geliyordu, sayelerinde her durumda gözetlenen denetlenen ve tahakkümün boyunduruğu altına alınıp korkulara esir edilmeye devam olunan bir cenahta olduğumuz gerçekliği yüzümüze çarpılır.
Tümüyle bir yaradan, olduğu gibi bir halkın eksik konulmasından bahis açmak imkansıza taşınır bir kere daha. Gücün var edilmiş, medeniyetler beşiği tanımının daha yepyeni bir bağ kurulmaya çalışılan sınırın ötesindeki Ermeni devleti ile hamaseti bir kenara koyduk, artık barış için müzakereleri var ediyoruz diye bildirirken çat kapı bir kere daha olunan yere mıh gibi saplı kalındığı ortaya çıkar. Açık Radyo’nun kapatılmasına vesile teşkil eder, Ermeni, meseli, yarası, soykırımı. Bütünüyle, afaki bir biçimde ötekileştirmeye en kolay yoldan teslim olunan, her konuda birbirinin gözünü oymaya hazır durulan bir yerde tabi ki, bir başka, azdan az kalmış halkın yarasından bahis açabilmek imkansız konulacaktır, böyle de olur. Demokrasi, eşitlik, adalet naraları atılırken, bu ülke hiç olmadığı kadar ileride, modern bir yere dönüştü diye bildirirken, olmakta olan gerilemeye tam gaz devam eden, içine göçtükçe daha da dibi arayan bir karanlık sarmal olur. Adaletin, hakkaniyetin, izanın kalmadığı, varsa yasak yoksa engellemelerle birlikte bugün konu Ermeni, yarın Yahudi, başka bir gün sahiden de bir Türk, kadın, erkek, çoluk çocuğun hakkı unutuşa rehin edilir. Bir günlük yıldırı, tehdit ve tahakküm ertesi gün başka bambaşka açmazları var eder, sonsuz bir karanlık. Aleni bir biçimde konuşmayan, sorgulamayan, topyekun ne denildiğini anlamadan linç edip, susturmayı kendilerine hak, diskur bilenler eliyle memleketin yüz akı yayınlarından birisi olan bir yayın sonlandırılır. İnsanlara ulaşması engellenir. Özgürlüğün sınırlarının çoktandır, insani normların altına çekildiği bir menzilde, hayattan bahis açabilmek, katledilen doğaya dair konuşmak, inat ve körlemesine bir biatle memleketin delik deşik edilmesinden, her şekilde tüketilen ol mavi küreden haberdar etmek, söz açmak mevzu bilmek imkansız kılınır bir kere daha. Sözsüzlüğün var edildiği, kimsenin başkasını duymadığı ol yerde, 1984’teki büyük birader nam kodlanmış tahakküm aracı gibi bir tekil bakış, tekil bir yönelim, tek bir hal ve istikametten mürekkep zemin gerçekliğe kavuşturulur. Seslendirilenler hepimizin ortaklık hikayesi, müştereklerimizden birere kesit iken bunlar sizin değil denilerek çalınıyor, bir hal bir biçimde engelleniyor. Sonrası öncesinden daha karanlık, hep benzer bir karanlık, her gün, her anlamda... @acikradyo’nun meramı olageleni ters yüz ederek, kainatın tüm seslerine, tahayyüllerine, düşünce biçimlerine karşıt kapkaranlık bir sahne, kapalı devre... çürüyen... susturan... susan!
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: In The Field – Alanda – Leyla GEDİZ
Meramda Paylaşılan Haber
62 Kurum ve Basın Kuruluşundan Açıklama: Açık Radyo’nun Susturulması Türkiye’de Bağımsız Radyo Yayıncılığına Ağır Bir Darbedir - Agos https://www.agos.com.tr/tr/yazi/31164/62-kurum-ve-basin-kurulusundan-aciklama-acik-radyonun-susturulmasi-turkiyede-bagimsiz-radyo-yayinciligina-agir-bir-darbedir
#meram#mesel#hakikat#türkiye#ses#arzihal#durum tahayyülü#geleceksizlik#sınırlandırma#sansür#açık radyo#demokrasi#ermeni#medz yeghern#sansüresansür#güz sancısı#yıldırı#tehdit#korku çağı#karanlık#sessiz ve yalnız#radyo#haber alma hakkı#1984#tahakküm#cendere#terör
1 note
·
View note
Photo
"- sansürlü müyüm?" #internetimedokunma
1 note
·
View note
Text
LiveStream Engellendi
Gözde canlı yayın sitesine Türkiye'den erişim engellendi. Ayrıntılar haberimizde. (En İyi Facebook Profilleri)
Kişilerin internetten canlı yayın yapmalarını sağlayan LiveStream, mahkeme kararı ile Türkiye'den erişime engellendi.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 21 Eylül’de alınan LiveStream hakkındaki bu karar, Çarşamba günü akşam saatlerinde uygulamaya konuldu. Ayrıntılar haberimizin devamında...
Konuya ilişkin henüz bir açıklama yapılmazken, sitenin Türkiye futbol ligindeki maçların bu site aracılığıyla yayınlanmasından dolayı kapatıldığı konuşulanlar arasında. (22 Ağustos sansürüne karşı ilginç eleştiri)
Alanında söz sahibi sitelerden birisi olan LiveStream, Facebook ve Apple gibi büyük şirketler tarafından da konferans ve ürün tanıtımlarında aktif olarak kullanılıyor.
Alem-i Cihan - http://alemicihan.com - Techno-Labs
3 notes
·
View notes
Video
vimeo
Sansüre dur de
#22 ağustos#22agustos#sansür#sansüresansür#sansüre karşı ortak platform#blogumadokunma#internetimedokunma#138 kelime#yasak#btk
2 notes
·
View notes
Video
youtube
Hafta başında internete düşen "Bu modem internete girmeyecekse, size mi girecek!" isimli viral videonun etkisi yavaş yavaş görülmeye başlanıyor. Network filminin meşhur sahnesi üzerinde yapılan dublaj çalışmasıyla, insanları 22 Ağustos düzenlemesi karşısında protestoya davet eden videonun çağrısına kulak verenler günden güne çoğalıyor. 'canbyk' rumuzlu Youtube kullanıcısının videosu
#22 ağustos#22agustos#sansür#sansüresansür#sansüre karşı ortak platform#internetimedokunma#blogumadokunma#138 kelime#btk#yasak
2 notes
·
View notes
Link
#22 ağustos#22agustos#sansür#sansüresansür#sansüre karşı ortak platform#internetimedokunma#blogumadokunma#yasak#btk#138 kelime
1 note
·
View note
Link
#22 ağustos#22agustos#internetimedokunma#sansür#sansüresansür#sansüre karşı ortak platform#blogumadokunma#btk#138 kelime#yasak
1 note
·
View note
Link
#internetimedokunma#blog#blogumadokunma#sansür#sansüresansür#sansüre karşı ortak platform#22 ağustos#22agustos
1 note
·
View note
Photo
Maskeleri takmanın zamanı gelmedi mi?
28 notes
·
View notes
Link
0 notes
Link
0 notes
Link
0 notes
Photo
Dokunma İnternetime!
15 notes
·
View notes
Link
#22 ağustos#22agustos#yasak#sansür#sansüresansür#blogumadokunma#internetimedokunma#sansüre karşı ortak platform#tib#filtreleme
0 notes
Text
Yaz ama paylaşma
"I'm as mad as hell and I'm not going to take it anymore!"
İlk yazı yazmaya başladığımız yıllardan itibaren bize öğretilen aslında hep bu olmuştu. Yeni fark ettik sadece. Öğretmenlerimiz günlük tutmamızı önerirdi, yazın gücümüz artsın diye. Gün içinde neler yaptığımızdan, neleri sevdiğimizden, nelerden nefret ettiğimizden bahsederdik çoğunlukla... Ama bunları başkalarının bilmesinin doğru olmadığı taa yazı yazmayı daha öğrenmediğimiz dönemde öğretilmişti bize. Biz de kilitli günlükler almıştık.
Bizim seçimimizmiş gibi hissetmiştik.
Tüm dünyada her gün negatif yönde bir şey daha oluyor. Sinirlerimiz bozulmasın diye çoğumuz gazete okumayı bıraktık, televizyonları kapattık. Okusak ya da izlesek de zaten hiçbirinin gerçek bir aktarma olmadığının bilincindeyiz. Alt metinleri okumaktan yorulduk. Ama internetimiz şimdilik açık. Kendimizi ifade etme isteğimiz ise fışkırıyor.
Neyse ki blogspot'un kapatılması bir sponsorluk konusuna bağlı değil de tüm ellerden bir şey çıkılıp bağırır gibi yazılar döşenebiliyor. Oturduğumuz rahat koltuklarımızdan, klavye tuşlarına minik dokunuşlarla bireysel mücadelemizi verebiliyoruz. Parçalanıp ayrıldığımızı tam olarak fark edemeden. Sanal örgütlenmelere destek atıyoruz. Ama bir örgütlenme çabası ve artık yeter, sinirliyim, öfkeleyim hissiyatı bu partiküllerde kendini yitiriyor. O kadar minik bir çaba olarak kalıyor ki fark edemiyoruz. Yok olduk. Buharlaşıp uçtuk.
Dün blogspot'un kapatıldığını duyuran bir arkadaşımın cümlesinin altına "DNS'ini değiştir" yorumunun geldiğini gördüm. O sebeple hepimiz farkındayız demeyin. Hiçbirimiz değiliz. Ben de değilim. Sadece öfkeliyim.
Kimi kurumların avukat desteği vb. destekler verme isteği üzerinden, ama kendini göstermeden örgütlenmek istediklerini duydum. Özellikle de 24+ yönetmeliğine ilişkin... Ne yazık ki kimse kendini göstermezse görünecek bir şey olmayacak. Hep birlikte yanmazsak, soğuruz.
Bu sadece internet sansürleri ile ilgili bir durum değil. Tüm sansürler, tüm "iyi hal" afları, tüm yasaklamalarla ilgili bir durum.
Eğer siz de benim kadan öfkeliyseniz, kıçınızı o sıcak koltuklarınızdan artık kaldırın.
Oturduğunuz yerden yaptığınızı yapmaya devam edebilin diye, en popüler konunun destek linklerini paylaşacağım. Bununla yetinmekten mutluysanız, ne mutlu size:
Twitter için #blogumadokunma tag'ini kullanabilir,
Facebook üzerinden ise http://www.facebook.com/blogumadokunma üye olabilirsiniz.
Bu ikisi de medya dağıtım kanallarının yeni internet versiyonları. Ne güzel değil mi sıkışıp kaldığımız kocaman internet...
4 notes
·
View notes