#saklayabilecek
Explore tagged Tumblr posts
yorgunherakles · 1 year ago
Text
aptal bir insan genelde kibirli görünür, çünkü bunu saklayabilecek kadar zeki değildir.
robert musil - günlükler
12 notes · View notes
purokiliflari · 4 months ago
Text
Seyahat Humidoru: Puro Keyfinizi Her Yerde Yanınıza Alın
Puro içmeyi sevenler için, taze ve kaliteli puroların keyfini her zaman yaşamak önemlidir. Seyahat sırasında bile bu deneyimi sürdürebilmek için seyahat humidorları mükemmel bir çözümdür. Seyahat humidorları, purolarınızı güvenli ve uygun koşullarda saklamanıza yardımcı olan kompakt, hafif ve taşınabilir kutulardır.
Seyahat humidorlarının en büyük avantajı, mükemmel nem dengesini sağlama yetenekleridir. Bu özel kutular, genellikle iç kısımlarında nemlendirici bulundurur ve çoğu model, hava geçirmez kapakları sayesinde dış ortamdan gelen nem değişikliklerini en aza indirir. Ideal nem oranı genellikle %65 ile %72 arasında olmalıdır; bu seviyede saklanan purolar, hem aromasını hem de tadını koruyarak, içim deneyiminizi zenginleştirir.
Seyahat humidorları, çeşitli boyut ve tasarımlarda mevcuttur. Küçük ve hafif yapıları, çantada kolayca taşınmalarını sağlar. Bazı modeller, birden fazla puroyu saklayabilecek alan sunarken, bazıları yalnızca bir veya iki puro için tasarlanmıştır. Bu çeşitlilik, her seyahat tutkununun ihtiyaçlarına uygun bir seçenek bulmasını kolaylaştırır.
Ayrıca, seyahat humidorlarının estetik açıdan da şık görünümleri bulunur. Ahşap veya deri kaplama gibi malzemeler, hem dayanıklılık hem de zarafet sunar. Seyahat ederken şıklığınızı korumanıza yardımcı olurken, purolarınızı da güvende tutar.
Sonuç olarak, seyahat humidorları, puro severlerin tazeliklerini ve kalitelerini koruyarak her yerde keyifle puro içmelerine olanak tanır. Tatil, iş seyahati veya günlük gezilerinizde, seyahat humidoru edinmek, puro deneyiminizi en üst seviyeye çıkarmak için akıllıca bir tercihtir. Bu pratik ve şık aksesuar, puro tutkunuzun vazgeçilmez bir parçası olacaktır.
0 notes
purohumidorlari · 5 months ago
Text
Puro Kılıfı ve Puro Tüpü: Purolarınızı Güvende Taşımanın Şık Yolu
Puro severler için puroların tazeliğini korumak kadar, onları güvenli ve şık bir şekilde taşımak da önemlidir. Puro kılıfı ve puro tüpü, bu ihtiyacı karşılayan vazgeçilmez aksesuarlardır. Özellikle dışarıda veya seyahat sırasında purolarınızı taşırken bu ürünler, puroların kırılmasını, ezilmesini ve dış etkenlere maruz kalmasını önleyerek hem koruma sağlar hem de estetik bir görünüm sunar.
Puro kılıfları, genellikle deri, ahşap veya metal gibi dayanıklı malzemelerden üretilir. Bu kılıflar, purolarınızı ezilmelere ve dış darbelere karşı korurken, aynı zamanda şık bir aksesuar olarak da öne çıkar. Çoğunlukla birden fazla puroyu saklayabilecek şekilde tasarlanan kılıflar, kullanıcıya pratik bir taşıma çözümü sunar. Deri puro kılıfları, hem klasik hem de modern tasarımlarıyla puro severlerin stilini yansıtır. Ayrıca, bazı kılıf modellerinde yer alan manyetik veya fermuarlı kapaklar, puroların güvenli bir şekilde saklanmasını sağlar.
Puro tüpleri ise bireysel puroları taşımak için ideal bir çözüm sunar. Genellikle paslanmaz çelik veya alüminyum gibi sağlam malzemelerden üretilen tüpler, puroları nemden, ışıktan ve darbeden korur. Puro tüpleri, hava geçirmez yapıları sayesinde puroların tazeliğini uzun süre korur. Seyahatler veya günlük kullanım için mükemmel bir aksesuar olan puro tüpleri, purolarınızı her zaman elinizin altında ve korunmuş bir şekilde taşımanızı sağlar.
Hem puro kılıfları hem de puro tüpleri, puro severlerin yaşam tarzına uyum sağlayacak şekilde farklı boyut ve tasarımlarda mevcuttur. İster günlük kullanım için minimal bir çözüm, ister özel günlerde tercih edebileceğiniz daha lüks seçenekler arayın, bu aksesuarlar puro deneyiminizi daha keyifli hale getirecek.
Sonuç olarak, puro kılıfı ve tüpü, puro severlerin vazgeçilmez aksesuarlarıdır. Şıklığı ve işlevselliği bir araya getiren bu ürünler, purolarınızı her zaman güvende ve taze tutmanızı sağlar. Tarzınıza ve ihtiyaçlarınıza uygun bir kılıf veya tüp seçerek, purolarınızı güvenle yanınızda taşıyabilirsiniz.
0 notes
dizibarnet · 11 months ago
Text
Zekice flört taktiklerine sahip New Yorklu bir spor yazarı, beklenmedik bir şekilde aşık olur. Acaba herkese pas vermekten vazgeçip topu bu sefer kendine saklayabilecek mi?
1 note · View note
ayazblog · 11 months ago
Note
Kalbimin anahtarı ondaydı demişsin, sadece meraktan.Hala onda mı? Ve sence onu saklayacak, saklayabilecek mi?
Hayır.
1 note · View note
alkimoberon · 1 year ago
Text
KVKK'den izin çıktı: Google artık kişisel verileri yurt dışında saklayabilecek - Son Dakika Teknoloji Haberleri
KVKK, Google Reklamcılık ve Pazarlama Limited Şirketi’nin taahhütname başvurusu üzerine, şirketin yurt dışına veri aktarımı yapmasına izin verdi. KVKK’nin internet sitesinde yer verilen duyuruya göre, Google, yurt dışına kişisel veri aktarımı konusunda taahhütname başvurusunda bulundu. Başvuruyu 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 9’uncu maddesinin 2’nci fıkrasının (b) bendi…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
unfinished-sentence · 2 years ago
Text
...ama biraz daha inansaydık ve her düştüğümüzde birbirimize sırtımızı dönmek yerine biraz daha çabalasaydık;'belki biz de bir bütün olabiliriz'gibi gelmişti bana.. inanmıştım,hayatımda ilk defa da olsa,birine o kadar güzel inanmıştım..ona karşı kendimi nasıl kandırabilirdim,geride bıraktığı çöpü bile yüzyıllarca saklayabilecek kadar deliyken.."
Tumblr media Tumblr media
124 notes · View notes
fikret-i · 3 years ago
Text
Sevgi, kalpte var edip saklayabilecek bir dürtü değildir. Yaşaması için ilgi görmesi lazım. Sevdiğin çiçeği sulamaz mısın?
Fikret İ
21 notes · View notes
imkansizbirrask · 3 years ago
Text
Ruhumu söküp alsalar bedenimden sevinirim belki de. Karanlığın içinde kaybolmuş, kalbimin küstüğü, beynimin oyun oynadığı bir bedene ruhumun dayanması olanaksız. 4 duvar arasında bir pencere açabilmiştim belki ama o pencere insanlığımın çamuruyla kirlenmişti. Artık o pencereden hiçbir şey görünmüyordu. Yalnız değildim sadece bir ruhun çöküşüne mi üzüleyim bedenimden sıyrılıp kurtulduğu için mi sevineyim bilemedim, ben..hiçlikteydim. Evet, ben mutluydum hiç olmadığım kadar mutlu. Belki de bu sefer ben beynime oyun oynuyorumdur. Kalbim bunu açığa çıkaracak kadar saf, saklayabilecek kadar da güçlüydü. Kalbim buna dayanabilirdi. Peki ya ben? Bedenimin de çöküşünü görecek miydim? Belki de. Fakat ben vazgeçmediğim sürece gözlerim buna şahit olmayacaktı. Ben vazgeçmeyeğim..
12 notes · View notes
yeis1 · 4 years ago
Text
Peki ya ruhumdaki kırıklar? Onlara da yara bandı yapıştırıp saklayabilecek miyim? Gözlerimden farkedilmez mi ne kadar saklanamaz halde kırıldıkları?
20 notes · View notes
okyanusia · 3 years ago
Text
İçini dökmek bu hayatta kendine yapabileceğin en iyi şeydir. Hatta hiç tanımadığın birine dertlerini anlatmak daha iyidir hayatta belki sadece bir kere gördüğün o kişi senin derdini ebediyen saklayabilecek tek kişidir hiç bir bağlantın olmayan o kişi seni sadece dinleyerek rahatlatabilir...
2 notes · View notes
ladynette · 4 years ago
Text
Marinette'in sırrını en iyi saklayabilecek kişi kesinlikle Alya. Akumalıyken akumaya karşı çıkabilen ilk kişi olması da onun güçlü olduğunu gösterir. Marinette Alya'ya Uğur Böceği olduğunu söylemekle en doğrusunu yaptı. Hem bu sayede Marinette biraz da olsa kendini rahatlamış hisseder.
Tumblr media
5 notes · View notes
mavi1gezegen · 5 years ago
Text
Verilen küçük bir hediyeyi bile yıllarca saklayabilecek bir potansiyele sahibim.
Buna küçük bir kağıt parçası da dahil oluyor.
Az önce, 8 yaşındaki erkek kuzenimin verdiği kuş tüyüde.🐦🌿
Belki bazıları bunu saçma bulabilir ama ben gerçekten böyle şeylerle bile mutlu olabiliyorum...
Küçük ama özel.💙
55 notes · View notes
moon-s-beauty · 4 years ago
Note
57,68,80??
57- Yanında olduğumda her zaman güleceğim biri yok... Ben bir insanla sadece gülmeyi acizlik olarak görüyorum. Kimsenin yanında sürekli gülemem, ben onlarla ağlamaya sonrasında yaralarımızı birlikte sardığımız insanlara yer veriyorum hayatımda... İki kişi var, annem ve Aurora'm (:
68- 7 yıl çok uzun bir kavram ve ben 7 yıl önce 8 yaşındaydım... 8 yaşından bu yana elbette hoşlandığım kişiler oldu ama hoşlanmanım ilerisine hiçbir zaman geçmesine izin vermedim. Bunca acının arasında aşk acısı çekmek bile bile uçurumun seni sürüklemesine müsaade etmek demekti çünkü (:
80- Hayır sanırım... Gerçekleri saklayabilecek kadar uzun yaşayabileceğimi düşünmüyorum ve hayatımı yalanlarla inşaa etmek beni daha da germekten başka bir işe yaramaz...
2 notes · View notes
suamasucukolan · 5 years ago
Text
Sanki Uzanıyor Ta Yanı başımdan Sonsuzluğa
ÖLÜMLÜLERİN ZAMANI, KARANLIĞIN ÇOCUKLARINA BIRAKTIĞI ZAMANDIR GECE. SIRLARIN TEK VE GERÇEK KORUYUCUSU…
 Gökyüzüne uzattığı parmağıyla yıldızları gıdıklayan ürkek bir çocuk gibi yetişir siyaha bulanmış ruhun ve sadece etten ibaret olan bedenin geceye. Arka fonda çalan hafif müzik eşliğinde ruhundan bir damla yaş akar. Biraz ürkek… Korkma. Gözyaşlarını kurutmak için göz pınarlarını aya asan, güneşe seren kimseler karanlıktan korkmaz. Korkma bu caddelerin iniltisinden, korkma bu gözüne mil çekilmiş ama gibi evlerden.  Bu karanlık, bu ayaz seni ürkütmesin. Gece tehlikeli, haklısın ama gece en iyi sırdaşıdır insanın. Eğer yeterince sessiz olursan gece sana fısıldar bütün gerçekleri. İnsanların  saklanmak için karanlıklara tercih ettiklerini mesela… Oysa senin bildiğini onlar bilmez.  Yıldızlar bile bilmez. Ama sen bilirsin. Çünkü sen, gökyüzünün karanlık olmasına rağmen yıldızların asla saklanamadıklarını yıldızlardan bile iyi bilirsin. Daha sonra devam eder anlatmaya gece. Vedalardan kalma ayak seslerinin kahredici gidişini, melankolik bir kış gecesinin yarattığı duygusal ortamı ve bir uçurumun kenarından yitip giden hayatları… Daha sonra bir damla daha gözyaşı akar ruhundan. Bu sefer akan yaş sana ve senin acılarına akmaz. Bu sefer akan yaş; ruhundan süzülür, toprağa damlar ve o bir damla yaş, yaşlı bir ağacın kökleri misali tüm toprağı sarar ve yine senin gibi yeni biçilmiş çimlere oturan başka bir insanın ruhuna damlar. Bu sefer onun aklına birikenler gözlerinde ağırlık yapar. Orda yeni yerini bulduğunu sanan gözyaşın yanılmıştır. Tekrar toprağa karışıp yeni bir yolculuğa çıkması gerekir peşinde sürüklediği yaşanmışlıklarla. Ama kimse senin gibi değildir. Yine dönüp dolaşıp sana gelir gözyaşların. Çünkü onlara senin kadar değer veren yoktur. Çünkü kimse senin gözlerinden akan yaşların elmas olduğunu bilmez. Bilmesinler de zaten. Sadece sen bil, yeter. Az bilinen şeyler popüler olan şeylerden daha iyi değil midir zaten? Lakin gözyaşın sana değer vermez. Bir damlası bile yorgun düşürür zavallı bedenini. Yaşamaktan bıkmış, sadece sevgi isteyen yaşlı bir kediye döndürür bir dev misali bedenleri bile bir damla gözyaşı. Yaşamda kalmanın en zor olduğu an gecedir. 04.00 tüm sırlarını biliyor. (Poppy Z. Brite)
 Gecenin heybetli karanlığı, perde perde kalınlaşarak, koyulaşarak şehrin üstüne kara bulutlar gibi çöküyor ve sen, gecenin karanlığına tepki olsun diye giydiğin bembeyaz kıyafetlerinle oturduğun yerden kalkarak karanlığı bir bıçak misali kesiyorsun. Kestiğin yerlerden bir damla yıldız kayıyor bilinmez ufuklara… Gecenin kanı da yıldızların kuyrukları oluyor.
 Üzerinde öyle bir ağırlık var ki, sen bile şaşırıyorsun. Oysa bunun, geceyi dinleyip insanların sırlarını çalmanın bedeli olduğunu bilmiyorsun. Ölen bütün bedenler, yitip giden bütün aşklar, küçük bir hata yüzünden kararan hayatlar, kesilen umutlar ve yanlış anlaşılmaya kurban giden aşıklar… Toprak seni kendine çekiyor. Ve artık biliyorsun, nefes almak için açtığı camdan atlayabilir insan…
 Kulaklıklarını takıp bir müzik açıyorsun ve şapkanı kapatarak kalabalığın içinde yalnız kalmaya çalışıyorsun. Sessiz kalmaya devam ediyorsun. Müzik senin yerine konuşuyor. Çünkü müzik; söyleyemediğin sözler, atamadığın çığlık ve anlatamadığın şeylerdir. Sen, bunu da biliyorsun.
 Saat gece yarısını çoktan geçse de sokaklar en az aklından geçen şeyler kadar kalabalıktı. Sahi, o gün günlerden neydi? Neden sokaklar kalabalıktı? Ah, nasıl da unutursun, bugün yılbaşı! İnsanların her sene bir öncekinden daha iyi geçmesini umduğu, ama asla iyi geçmeyen, hep bir yerlerden patlak veren yeni bir yıl! Ne saçma geliyordu bu olanlar sana. Sonuçta maskeleri ardına saklanan bu insanlar, gezegenimizin güneş etrafında bir tam tur atmasını kutluyorlardı. Oysa ay da dünya etrafında tur atardı ama kimse bunu kutlamazdı, saçma. Ayın suçu neydi? Güneşten daha hızlı olmak mıydı? Yoksa o da bilirdi güneş gibi olduğu yerde durmayı. Ayın, karanlığa bile anlatamadığı sırları vardı oysaki. Herkes ayın dünyanın çekim kuvveti yüzünden etrafında döndüğünü sanardı. Ama aslında ay, dünyadan hoşlanıyordu. Bir çekim kuvveti olduğu doğruydu, ama bu kesinlikle ayın isteği dışında değildi. Ama Ay’ın Dünya’nın etrafında dönmesi hiçbir şey ifade etmiyordu. Dünya güneşi seviyordu. Güneş ise bencil bir kız gibiydi. Tek sevdiği kendisiydi. ‘Narsist Güneş.’’ Diye düşünüyorsun. Ama bu ay olmaktan kurtulup güneş olmayı istemeni engellemiyor.
 Yanından geçen biri omzuna çarparak seni düşünce dünyandan çekip çıkarıyor. Ruhun bunun için ona esip gürlese dudaklarından hiçbir söz çıkmıyor. Sen de haklısın tabi, gelip geçici bir hayatta gelip geçici bir durum için insanların bu mutluluğunu engellemek istemiyorsun. Aptal insanlar… İnsan olduğun için utanıyorsun. O sırada arkandan bir çığlık duyuyorsun ve bakma zahmetinde girmiyorsun. Şimdi sorsalar pişman mısın diye, yine olsa aynısını yapacağını söylüyorsun. Çünkü arkana bakmamak sana sonsuz huzuru sağlıyor. İnsanların hızlı hızlı yürümesine karşılık yavaş yavaş yürüyen bedenin bir anda donup kalıyor. Gözlerini önü kararıyor. Yaşasın diyorsun kalbinde hissettiğin fiziksel acıyla. Fiziksel acı o kadar büyük bir raddeye ulaşıyor ki ruhsal acın yok oluyor. Kafanın üstünde bir sürü insan görüyorsun. Yalnız doğduğun bu dünyadan bir kalabalıkla göçüp gidecek olmak seni üzüyor. Çünkü sen değişiklikleri sevmezsin. Kanın toprağa karışmak için çabalasa da insanların kalpleri ve ruhları gibi sert ve taş yolu bir türlü geçemiyor. Oysa sen biliyorsun. Eğer kanın toprağa akarsa gece, insanların sırlarını saklayabilecek. Geceyi dinlemeyi çok ağır bir bedel ile ödüyorsun. Ve sonunda bir damla kanın toprağa değmeyi başarıyor. Ruhun da akan kanının yavaşlığında vücudundan ayrılıyor ve seni sevdiğin  şeye, aya doğru çekiyor. Biliyordum diyorsun. Ölen insanların ruhunu emdiği için ay, insanlara bu kadar güzel ve melankolik geliyor. Aşık ve ölen insanlar… Kendisi gibi insanlar. Sen zaten bunu da biliyorsun. Dudaklarından dökülen son kelime ise Biliyorum oluyor... Sen zaten tüm hayatın boyunca sadece… Biliyorsun. Ve bilmek seni ölüme götürüyor. Karanlık, sanki uzanıyor ta yanı başından sonsuzluğa… Hikayen ise gecenin karanlığına bir başka sır olarak saklanıyor.
7 notes · View notes
yoogbe-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
"Deli Gönül 5. bölüm fragmanı ne zaman yayınlanacak? Nuran gerçekleri saklayabilecek mi?" https://yoogbe.com/guncel-haberler/deli-gonul-5-bolum-fragmani-ne-zaman-yayinlanacak-nuran-gercekleri-saklayabilecek-mi/
0 notes