#söner
Explore tagged Tumblr posts
forislynx · 4 months ago
Text
För en pojke som aldrig ens har träffat sin far är frågan - vilken kris är större: att leva hela livet utan sin far eller att faktiskt träffa honom för första gången efter tjugo år och vara tvungen att lära känna honom?
Daniel Mendelsohn, En odyssé : en far, en son och ett epos
2 notes · View notes
sdiwh · 2 months ago
Text
Tumblr media
7 notes · View notes
solrosan · 1 year ago
Text
I feel I should post this on the union loving, musk hating website!
15 notes · View notes
ljussangen · 2 years ago
Video
youtube
Fåglar seglar högt över mark Hjortar och renar som springer glatt ikapp Bland Sveriges sköna ängar, bland granar och bland fur Så lever och leker Sveriges sköna djur
Svanar som simmar i Sveriges sköna skärgård Syner som fått viking att fälla tår När vattnets ljuva ängar speglar solens sköna glans Då fylls jag med stolthet för mitt fosterland
Plågsamma skrik om träden kunde tala Mörkrets tid, jorden blir vår grav Makt och girighet, vår jord den går i dvala Låt dem få leva nordens skog och hav
Solen den bringar morgondagens ljus Måsarnas skrik blandas med havets brus Om kärlek till vårt land nu är så ofantligt stor Så hjälp då till att rädda våran kära fosterjord
Plågsamma skrik om träden kunde tala Mörkrets tid, jorden blir vår grav Makt och girighet, vår jord den går i dvala Låt dem få leva nordens skog och hav
7 notes · View notes
bulutderler · 2 years ago
Text
"Benim sana en uzak yerim, senin nefesini hissedebileceğim bir uzaklıktır... Nefesini hissedemezsem güneşim söner. Yaşayamam."
3 notes · View notes
photographss-world · 10 days ago
Text
Gün söner yıldızlar yanar gecelerden
Bir ölümsüz alem başlar senden yana.
Selam, ürkek ve sevgili kadın,
Selam, sabahsız gecelerden sana…
Turgut Uyar...
351 notes · View notes
gelmemyegidenadam · 11 months ago
Text
Herkesin hikâyesi iki bölümden oluşur aslında... Bir tiyatro sahnesi gibi düşünün. Birinci bölüm perdeler açıkken tüm seyirciler sizi izlerken yaşadıklarınızdır, fakat bir de bunun sonrası vardır. O tiyatro biter, o perde kapanır, seyirciler sizi alkışlar ve tüm ışıklar söner. Sonra perdenin arkasında apayrı bir hikaye başlar. Hayatın gerçeklerinin ayağımıza takıldığı, kendi ışığımızı kendimizin bulmak zorunda kalacağımız o bölüm başlar...
396 notes · View notes
selin-n · 2 months ago
Text
Bir akşam üstü.....🌄
Ve beklediğim ufukta, sensin biliyor musun sevgili......?!💙🦋🥀
🎼🎶🎵
Birden hatırlarsın,
O da seni – – birden bazan:
Nerde, ne yapar şimdi
Parlar bir özlem anılar arasından.
Bu akşam ne garip sözcük...
Sanki ilk duydum, yadırgıyorum:
Akşam.
Bilmem bulur muyum yollara baksam?
Söner yangın birazdan
Yatışır özlem.
Bir gün karşılaşırız...
Bir gün, bir yarım akşam....
Behçet Necatigil
Tumblr media Tumblr media
💙🦋🥀
Tumblr media
Sevgiyle kalın 💙
Tumblr media
100 notes · View notes
forislynx · 2 months ago
Text
Så vänder jag mig till sist till min far. Han sitter på en pall i Njeris hydda. Han har inget annat att säga än: Du har skött dig väl och du har min välsignelse. Jag vet att han har fått många gratulationer från de äldste för sin sons prestationer, men han är för förlägen för att säga mer. Jag vet att han inte har något materiellt att ge mig och han rör sig inte ens. Han är verkligen nedgången. Men jag är inte här för att få pengar eller gåvor av honom. Jag vill ge mig själv en gåva. Jag vill inte börja mitt nya liv med bitterhet i sinnet. Mitt besök är mitt sätt att tala om för honom att även om han aldrig har bett om förlåtelse, så förlåter jag honom. Jag vill att mina handlingar ska tala för mig, positiva handlingar ska vara min enda form av hämnd.
Ngũgĩ wa Thiong'o, Drömmar i krigets skugga
0 notes
sdiwh · 2 months ago
Text
Tumblr media
3 notes · View notes
karsuuu · 3 months ago
Text
Hayırlı Cuma'lar 🙏
Selam ve dua ile 🙏
Hangi kudret var ki solan ruhuma Senden sonra yeni bir ışık versin
Söner gün geçince bu hain humma Ağlar mıyım başka acıyla dersin?
Tumblr media
122 notes · View notes
olumetutkunkadin · 2 months ago
Text
Bir yerde okumuştum; insan kibrite benzer, diyordu. Bakıldığında aynı görünürler fakat hepsi birbirinden farklıdır. Kimi daha çok yanar, kimi daha az; bazısı ise hiç yanmaz.
Kutuyu açıp diğerlerinden farklı duran bir kibrit gördüğünde ilk onu yakmak istersin. Kalın olan çöpün daha çok yanacağını düşünürsün mesela. Fakat o kendini bile ısıtamaz. İnce çöpün de işe yaramayacağını sanırsın, bir bakmışsın tek başına koca bir ormanı yakmış. Kimi kibrit çöpü tek başına yanmaz, beraberinde kimi yakacağnı düşünür. Kimi ise barutsuzdur, ömrü boyunca öylece yanmayı bekler; artık amaçsızdır.
İşin sonunda Talia, insan bir kutu kibrite benzer. Varolur, yanar ve söner.
Bu hayatta nasıl bir kibrit olacağına sen karar vereceksin. Yanacak mısın? Yakacak mısın? Yoksa öylece duracak mısın?
57 notes · View notes
deniz-mehtap · 2 years ago
Text
Tumblr media
Gün söner yıldızlar yanar gecelerden...
847 notes · View notes
iyigecelerdeniz · 11 months ago
Text
Sevda Mumu.
Sevda nedir? Nasıl ilerler? Neye göre benimsenir? Neyi sever? Hep bilmiyorum derler? Sen gibi yapar, ederler. Kaç mum kadar sevdan diye sorar ederler, kaç eder? Sevda mumun kaç odaya ışık saçar diye merak ederler, kaç yüreğe dokunur bilmek isterler, oysa ki her insan hayatında bir kez sevda mumu yakar, ya bir kez söner ya da ömür boyu diğerinin sevda mumu ile hep yanar döner. Sevda mumlarınızı hak etmeyen kimseye harcamayın, çünkü değer bilmeyen Deniz’e atar geçer. Sorun denize atması değildir, deniz de ne yapmasını bilmez öylece o mumu karanlığa gömer.
İyi geceler Deniz’im.
166 notes · View notes
photographss-world · 4 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Söner yangın birazdan,
Yatışır özlem
Bir gün karşılaşırız,
Bir gün,bir yarım akşam...
Behçet Necatigil...
398 notes · View notes
mcanylm34 · 1 year ago
Text
Niçin kazıyorlar araziyi? Kimin üstüne atıyorlar kürek kürek toprağı? Tam takır kuru bakır iliklerim. Raylarca uzayıp gidiyor içimin ıstırabı.
Dağlara bağırsam geri dönmüyor sesim. Denizlere haykırsam enginlerde kilitlenip kalıyor hüznüm. “Erkeler ağlamaz.” diyor; etrafımda kümelenen kuru kalabalık. “Dört göz, bir evlat içindir”. Bırakın da ağlayayım ey eşrefi mahlûkat. Ben bir babayım.
“Ölenler ölümü bilmez, ölüm kalanlar içindir.” diye yazdırdım mezar taşına. Göğsümde kuruyan ırmaklar, alnımda dalsız budaksız ağaçlar. Yokluğun, can evimi oyup bitiren kurt. Gurbette göçebe kuş, mühürlü yalnızlığım. Kırk beş yaşından sonra ölümünle büyüdüm oğul.
Üç aylıktın anneni kaybettiğimizde. Kilitlenip kaldığım girdaptan yumuk ellerin çekip çıkardı beni. Kalbimin en savunmasız olduğu zamanlarda gülüşünle güçlendim hayata karşı. Tenine dokununca sıyrılıp gitti hüznüm ünlemsiz öykülere. Sen büyüdün, ben küçüldüm. Ben büyüdüm, sen küçüldün dalgalar arasında.
Annen bizim kadar şanslı değildi. Her ne kadar üçümüz de sağ olarak çıkarıldıysak da enkazın altından, yirmi iki saat ancak direnebildi yorgun bedeni ölümün kandiline. Hadi, o beni sana, seni bana emanet edip gitti; sen beni kimlere emanet edip de gittin evlat?
Ay karaydı, yıldız karaydı. Yeryüzü kapkaraydı o gece. Ardı ardınca devrilen duvarların altında kar ayazı bir soğuk işliyordu iliklerimize. Ölümün soğuk yüzünü taşıyordu toz toprak ensemize. Ağlıyordun, duyuyordum. Yanına gelmek istiyor, kımıldayamıyordum. İnce bir ses duyuyordum derinlerden. “Ninni yavrum, ninni yavrum.“ Ölmekte olan bir annenin dudaklarından.
Tıpkı annene benziyordu gözlerin. Onunkiler gibi iri ve simsiyah. Onunkiler gibi kıvırcık ve kahverengiydi saçların. İkinizin de yanağınızda gül bahçesi gamzeler açardı gülünce. Onun kadar güçlü, onun kadar inatçıydın hayata karşı. Turkuazı çok severdi. Sen turkuaz renginde alırdın bütün oyuncaklarını.
Ortaokul, lise... Uzayan yıllar ve üniversiteden mezun olacaktın. Kepini havaya fırlatırken fotoğraflarını çekecektim. Oysa… İlkokul sıralarında asılı kaldı sırtındaki mezuniyet cübbesi. Sözüm vardı annene. İnşaat mühendisi olacaktın. İnşaat mühendisi olacak, kolonları yıkılmayan evlerin temelini sen attıracaktın.
Oltalarımız sırtımızda balığa gidecektik. Fenerbahçe maçlarını izlerken tezahüratta bulunacaktık tribünlerden. Kuşlar gibi göklerde süzülecektik uçurtma uçururken. Mırıl mırıl söylenecektim satrançta sana bilerek çoban matıyla yenilirken. Ata binecek, ok atmayı öğrenecektik sonsuzluğu nişan alırken.
Artık sevmiyorum sonbaharı. Sevmiyorum eylül ayını. Cumartesi günlerini, saat on bir otuz yedileri… Paramparça ettim o turkuaz yağmurluğu. Ne çok isterdim. Eylül ayının cumartesi sabahı sana yağmurluk alabilmek için alış verişe gitmemiş olmamızı. Alış veriş sonrası yanımızdan geçen düğün konvoyundaki maganda kurşunuyla senin değil de benim kurşunlanmamı…
Kiracısıymışız meğer parkların, sokakların. Kiracısıymışız gökyüzünün, ağaçların. Daha iki gün öncesine kadar düşlerimiz vardı. Hayata başkaldıran umutlarımız vardı. Sen ilk maaşını alacaktın. Yaptıramadığımız mezar taşını yaptıracaktık annenin. Sen değil, sağ yanına ben yatacaktım Zahide’nin evlat.
Yıkık, dökük, sönük bir harabeyim başucunuzda artık. Misafirliğimin bitmesini beklerken toprak kokunuzu buram buram içime çekmek. Sabrın manası tam da bu olsa gerek. Kulağımda ölüm çığlıkları, gözlerimde ezberlediğim bir yağmur dalgası. Sağ yanım yıkık kolonlar altında ezik. Sol yanım cani bir magandanın kurşunuyla yaralı.
Bir ihtimal hafifler mi acım? Sanmam. Seni katleden vicdansız bulunup tutuklanırsa söner mi öfkem? Bilmem. Oyuncaklarını sevsem, yorganını üstüme sersem diner mi hasretin, emin değilim. Kovaya sığan okyanus, göz pınarlarım. “Ağaran baş, ağlayan göz gizlenmez.” Bu adamı susturmayın.
Güçlüdür diyorlar babalar. Tok açın halinden anlamaz. Evlat acısı bilmezler. Cesur ve iradeli olurmuş erkekler hüzün baş gösterince. "Deve suyu bağıra bağıra geçer.” dostlar. Aklıselim bulunurmuş yiğitler. “Acılı başta akıl olmaz." efendiler! Yosun kayaya sarılmayıversin bir kere. Bitirir yavuzluğunu. Varlığını imha eder.
Şurası var ya şurası... Elemin gelip de taht kurduğu yer. Kalbimin her atışında yer bitirir beni bu keder. Ölüm iki uçlu bir hançer. Oydukça oyar, göğsümü deler. Gönlüm, yanardağ içindeki ateşi özetler. Canımdan can kopararak bedenimden seni kestiler. Tellal olmuş, haykırır özlem, gövdemi çarmığa çiviler.
Evladın ayağı taşa değse babanın bağrı kan ağlar. Kaybetmişse evladını bir baba herkül olsa da iki göz iki çeşme ağlar. Dokunma bana insanoğlu! Evladı olmayınca bir baba neye yarar?
Tumblr media
152 notes · View notes