#otellerin
Explore tagged Tumblr posts
sonhafta · 6 months ago
Text
İSTANBULKOPEKKULUBU - SİLVER
Tumblr media
Profesyonel köpek eğitimi hem evcil hayvanlara hem de sahiplerine sayısız fayda sağlar. Tüylü arkadaşınızı yapılandırılmış bir eğitim programına kaydederek davranışlarında ve genel refahında bir dönüşüme tanık olabilirsiniz. İstanbul Köpek Eğitimi tarafından verilen temel itaat eğitimi, köpeğin odaklanma ve çevreye uyum sağlama yeteneğini geliştirmeye yardımcı olarak evcil hayvan ile sahibi arasında uyumlu bir ilişki kurulmasına yardımcı olur. Her yaştan ve cinsten köpeğe uygun modern teknikler ve kişiselleştirilmiş programlar aracılığıyla, profesyonel köpek eğitimi sadece iyi davranışları aşılamakla kalmaz, aynı zamanda köpek ile sahibi arasındaki bağı da güçlendirir. Bu eğitim, köpekleri temel becerilerle donatır, sosyalleşmelerini geliştirir ve zihinsel uyarımlarını geliştirerek mutlu ve uyumlu bir evcil hayvana yol açar.
Köpek oteli, tüylü arkadaşları için güvenli ve konforlu bir konaklama arayan evcil hayvan sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmış bir dizi hizmet sunmaktadır. Örneğin İstanbul Köpek Oteli, tesislerinde konaklayan evcil hayvanlar için profesyonel bakım, güvenli oyun alanları ve garantili memnuniyet sunmaktadır. Bu kuruluşlar misafirlerinin sağlık, güvenlik ve mutluluğunu ön planda tutarak köpeklerin kaldıkları süre boyunca hak ettikleri ilgi ve ilgiyi görmelerini sağlamaktadır. Köpek otellerinde sunulan hizmetler şunları içerebilir: - Sosyalleşmek için oyun kulüpleri - Evcil hayvan transfer hizmetleri - Yıkama, temizleme ve bakım tesisleri - Davranış geliştirmeye yönelik eğitim programları Evcil hayvan sahipleri, saygın bir köpek otelinin hizmetlerinden yararlanarak, sevdikleri arkadaşlarının yokluğunda onlara iyi bakıldığını bilmenin rahatlığını yaşayabilirler.
Evcil hayvan sahipleri, köpeklerine etkili bir eğitim ve bakım sağlamak için mevcut çeşitli kaynaklardan yararlanabilirler. İstanbul Köpek Eğitimi, köpeklerin karmaşık komutları anlamalarına ve yürütmelerine olanak tanıyan, itaat ve becerilerini daha da geliştiren gelişmiş programlar sunmaktadır. Evcil hayvan sahipleri bu tür eğitim programlarına kaydolarak köpekleriyle güçlü bir bağ kurabilir, bu da tatmin edici ve uyumlu bir ilişkiye yol açabilir. Benzer şekilde, Bakanlık Onaylı Köpek Eğitimi ve Köpek Oteli Okulu gibi lisanslı evcil hayvan otellerine erişim, evcil hayvanlar için kaliteli bakım ve profesyonel hizmet güvencesi sağlar. Bu kaynaklar yalnızca köpeklerin fiziksel ve zihinsel sağlığına katkıda bulunmakla kalmıyor, aynı zamanda evcil hayvan sahiplerinin tüylü dostlarına mümkün olan en iyi bakımı sağlamalarına da destek oluyor.
270 notes · View notes
feudecendres · 1 year ago
Text
sokaklarda dolaşıyor, bir sinemaya giriyorsun; sokaklarda dolaşıyor, bir kafeye giriyorsun; sokaklarda dolaşıyor, trenlere bakıyorsun; sokaklarda dolaşıyor, daha yeni izlediğin bir filme benzeyen başka bir filmi gördüğün bir sinemaya giriyorsun, dışarı çıkıyor; fazla ışıklandırılmış sokaklarda dolaşıyorsun. odana geri dönüyor, üzerindekileri çıkarıyorsun. çarşafların arasına giriyor, ışığı söndürüyor, gözlerini kapatıyorsun. i̇şte çabucak soyunan hayali kadınların etrafında toplanma vakti. daha önce yüz kez okuduğun kitapları tekrar okuyup bıkma vaktin. gözüne uyku girmeden bir sağa bir sola dönme vaktin geldi. gözlerini karanlıkta fal taşı gibi açıp bir küllük, bir kibrit kutusu, son bir sigara bulabilmek için döşeğinin bacağını elinle yoklayıp üzerine yapışan mutsuzluğunu sakince ölçüp biçme vaktin geldi. gece uyanıyorsun. sokaklarda geziniyorsun, gidip bar taburelerine oturuyor ve kapanana kadar, saatlerce önünde bir bardak birayla ya da koyu kahveyle ya da bir kadeh kırmızı şarapla orada duruyorsun. yalnız ve ipsiz sapsızsın. ıssız caddelerde yürüyor, bodur ağaçların, boyası dökülen duvarların, karanlık sundurmaların yanından geçiyorsun. şehrin sonsuz çirkinliğinde kayboluyorsun. tek görebildiğin yıllar önce kuruyan çeşmeler, viran olmuş kiliseler, bitap düşmüş yarım kalan inşaatlar, solgun duvarlar, parmaklıkları seni hapseden parklar, kanalizasyon ağızlarında oluşan bataklıklar, fabrikaların devasa kapıları. meydanlarda ya da bulvarlarda sabırsız kalabalıklar, gözlerini cennete doğru çeviriyor.
mutsuzluk, üzerine çökmedi. neredeyse usulca sokuldu sana. titizlikle girdi hayatına, hareketlerine, saatlerine, odana. tavanındaki çatlakları, kırık aynanda gördüğün yüzündeki çizgileri, iskambil desteni eline geçirdi. bir hırsız gibi musluğundan damlayan suya sızdı. tuzak, bazen neredeyse seni neşelendiren, kibirlendiren, coşturan o duyguydu; tek ihtiyacının şehir, taşları ve sokakları, seni sürükleyen kalabalıklar olduğunu zannediyordun. tek ihtiyacının mahalle sinemanızda önden bir koltuk olduğunu, sadece odana, o barınağa, o kafese ihtiyacın olduğunu sanıyordun. elli iki kağıdı bir kez daha dağıtıyorsun döşeğinin üzerinde. güçlerin terk etti seni. tuzak: anlaşılmaz olmanın, dış dünyaya bir şey sunmamanın, her şeyi algılayan ama hafızasında tutmayan, yalnızca önüne bakan iki gözle erişilemez şekilde sürüklenmenin tehlikeli illüzyonu. bir şey hatırlamayan, bir şeyden korkmayan. ama çıkış yok, mucize yok, gerçekler yok. ayırıyorsun asları elli iki kağıdın içinden. aynı hareketleri, hiçbir yere varmayan aynı yolculukları kaç kere tekrarladın? fakirhanenden, budala sabrından, yanlışa mahal vermeden seni her seferinde en başa döndüren binbir dolambaçlı yoldan başka sığınacak yerin kalmadı. parktan müzeye, kafeden sinemaya, denizin doldurulan kısmından bahçeye; istasyonların bekleme salonları, büyük otellerin lobileri, süpermarketler, kitapçılar, metronun koridorları, ağaçlar, taşlar, su, bulutlar, kum, kiremit, ışık, rüzgar, yağmur: aslolan yalnızlık: ne yaparsan yap, nereye gidersen git, gördüğün hiçbir şeyin önemi yok. yaptığın her şey boşu boşuna. aradığın hiçbir şey gerçek değil. tek var olan yalnızlık, her karşına çıkışında kendinle yüzleşiyorsun. konuşmayı kestin ve sadece sessizlik cevap verdi sana. ama o kelimeleri, boğazına dizilen o binlerce, o milyonlarca kelimeyi, boş lafları, sevinç göz yaşlarını, aşk fısıltılarını, aptalca gülüşmeleri bir daha nereden bulacaksın? artık sessizliğin dehşetinde yaşıyorsun. ama en sessiz sen değil miydin zaten?
canavarlar girdi hayatına. fareler, türdeşlerin, biraderlerin. onlarca, yüzlerce, binlerce canavar. bilinçaltından gelen işaretlerle, şüphe çeken gidişlerinden, sessizliklerinden, seninkiyle karşılaşınca başka yere çevrilen kurnaz, çekingen, korkak gözlerinden tanıyorsun onları. iğrenç odalarının tavan arası pencerelerinde gece yarısı olmasına rağmen ışık yanıyor. ayak sesleri yankılanıyor. ama yaşı olmayan bu yüzlerin, bu kırılgan ve çelimsiz çehrelerin, bu kambur, gri sırtlıların sana ne kadar yakın olduğunu hissedebiliyor, gölgelerini takip ediyor, gölgeleri oluyor, saklandıkları o küçük deliklere gidiyorsun; sığınakların, mabetlerin onlarınkilerle aynı: dezenfektan kokulu mahalle sinemaları, meydanlar, müzeler, kafeler, istasyonlar, metro, sebze-meyve halleri, senin gibi parkların banklarında oturup kumun üzerine aynı bozuk çemberi bir çizip bir silen umutsuz yığınlar, çöp kutularındaki gazetelerin okurları. çemberleri aynı seninki gibi beyhude, aynı seninki gibi ağır. metrodaki haritaların önünde senin gibi duraklıyorlar. senin gibi çöreklerini yiyorlar nehrin kenarındaki banklarda. yerinden edilenler, dışlananlar, sürgün yiyenler, yürürken duvarlara sürtünüyor, gözleri önlerine bakıyor ve omuzları düşüyor. savaşta kaybedenlerin, topu dikenlerin, bezgin hareketleriyle duvar cephelerine tutunuyorlar. onları takip ediyor, izliyor, onlardan nefret ediyorsun.
tavan arasındaki canavarlar, kokuşmuş pazar yerlerinde terlikleriyle sürtüne sürtüne yürüyen canavarlar, ölü balık gözlü canavarlar, robot gibi yürüyen canavarlar, boş boş konuşan canavarlar, onlarla omuz omuzasın, birlikte yürüyorsun, aralarından kendine bir yol buluyorsun: uyurgezerler, yaşlılar, berelerini kulaklarına kadar indiren sağır ve dilsizler, ayyaşlar, boğazlarını temizleyip kasılmalarını kontrol etmeye çalışan bunaklar, büyük şehirde kaybolan köylüler, dullar, sinsiler, eski topraklar sana geldiler. kolundan tuttular seni. kendi şehrinde kaybolmuş bir yabancı olduğun için sadece diğer yabancılarla görüşebilirmişsin gibi. yalnız olduğun için, üzerine gelen diğer yalnızları takip etmeliymişsin gibi. o hiç konuşmayanlar, kendi kendine konuşanlar, yaşlı kaçıklar, ayyaşlar, sürgün yiyenler. ceketinin etekleri yapışıyor, nefeslerini yüzüne veriyorlar. o güzel gülümsemeleriyle, ellerindeki kitapçıklarıyla, bayraklarıyla sana yanaşıyorlar.
büyük davaların zavallı savaşçıları, arkadaşları için para toplayan hüzünlü şarkıcılar, tabak altlığı satan sömürülmüş yetimler, hayvanları koruyan sıska dullar, sana yaklaşanlar, seni alıkoyanlar, sana pençesini geçirenler, o iyi niyetli gerçeklerini gözüne sokanlar, ebedi sorularını, hayır işlerini, kendi bildiklerini yüzüne tüküren herkes, taşıdıkları pankartlarla dünyayı kurtaracak olan imanlı insanlar, soluk benizliler, yakası yıpranmışlar, sana hayatını anlatan, hapishanede, tımarhanede, hastanede geçen günlerini anlatan kekemeler, hecelemeyi bir düzene oturtmaya çalışan eski öğretmenler, stratejistler, su falcıları, üfürükçüler, aydınlananlar, takıntılarıyla yaşayan herkes, kaybedenler, yorgun düşenler, barmenlerin dalga geçmek için sonuna kadar doldurduğu kadehlerini dudaklarına götüremeyen zararsız canavarlar, ve onlardan da beter olanlar, kendini beğenmişler, çok bilmişler, benciller, bildiğini sananlar, şişmanlar ve hep genç kalanlar, sütçüler ve süslü püslüler, sefahat düşkünü alemciler, kokuşmuş zenginler, aptal piç kuruları.
haklılıklarından aldıkları güçle senden açıklama bekleyen, tanıklık etmeni isteyenler, geniş aileli, çocukları ve köpekleri de canavar olan canavar aileleri, trafik ışıklarında sıkışan binlerce canavar, bıyıklı, yelekli, askılı canavarlar, berbat anıtların önünde dağılan bir otobüs dolusu canavar, pazar kıyafetlerini giyen canavarlar, canavar kalabalık. başıboş dolaşıyorsun ama kalabalık sürüklemiyor. gece korumuyor artık seni. hâlâ ileri doğru, yorulmadan, ölümsüz olarak yürüyorsun. arıyor, bekliyorsun. fosilleşmiş şehirde dolaşıyor, yenilenmiş bina cephelerinin el değmemiş beyaz taşları, put gibi duran çöp tenekeleri, bir zamanlar kapıcıların oturduğu boş koltuklar: hayalet şehirde dolaşıyorsun, bitap düşmüş apartmanların terk edilmiş iskeleleri, sis ve yağmurda sürüklenen köprüler, kokuşmuş, çirkin, itici şehir, mutsuz şehir, mutsuz sokaklardaki mutsuz ışıklar, mutsuz müzikhollerdeki mutsuz palyaçolar, mutsuz sinemaların önündeki mutsuz kuyruklar, mutsuz mağazalardaki mutsuz mobilyalar, karanlık istasyonlar, kışlalar, ambarlar, sahil boyunca sıralanan kasvetli barlar, gürültülü ya da terk edilmiş şehir, solgun ya da isterik şehir, virane, harap, kirli şehir, engellerle, demir parmaklıklarla, çitlerle çevrili şehir, toplu mezarların şehri, kokuşmuş sebze halleri, şehrin göbeğindeki varoş mahallesi, polisler ortaya çıktığında bulvarların dayanılmazlaşan korkunçluğu.
hücresindeki bir mahkum, bir deli gibi, labirentinden çıkış yolu arayan bir fare gibi şehir boyunca yürüyorsun. açlıktan kırılan bir adam gibi, adresi olmayan bir mektubu ileten bir postacı gibi artık kaçacak yerin kalmadı. korkuyorsun. her şeyin durmasını bekliyorsun; yağmurun, zamanın, trafiğin, hayatın, insanların, dünyanın, her şeyin çökmesini bekliyorsun; duvarların, kulelerin, zeminin ve tavanın, erkekler ve kadınların, yaşlılar ve çocukların, köpeklerin, atların, kuşların, felç geçirip, vebaya yakalanıp yıkılmalarını; mermerin param parça olmasını, odunun toz haline gelmesini, evlerin çıt çıkarmadan yıkılmasını, tufan gibi yağmurların, tabloların boyasını dökmesini, yüz yıllık gardıropların ahşap bölmelerinden ayrılmasını, kumaşların paramparça olmasını, gazetelerin mürekkebinin akmasını, alev alev yanan ateşin merdivenleri kül etmesini, sokakların ortadan ikiye ayrılarak kanalizasyonlardan oluşan labirenti ortaya çıkarmasını, sis ve pusun şehri ele geçirmesini bekliyorsun.
ölmedin, daha bilgili birisi de olmadın. gözlerin, güneşin yakıcı ışınlarına maruz kalmadı. yeteneksiz, iki yaşlı aktör, seni almaya gelmediler. sana sıkı sıkı sarılıp diğer hepsine diz çöktürmeden birisini yıkamayacakları bir üçlü oluşturmadılar seninle. merhametli yanardağlar sana dikkat etmedi. annen yeni elbiselerini katlamadı. deneyimin gerçekliğiyle milyonuncu kez karşılaşıp ırkının yaratılmamış bilincini dövmeyeceksin ruhunun örsünde. ne büyüklerinin, ne de eski ustaların bir faydası dokunmayacak sana. yalnızlığın sana bir şey öğretmediğinden, kayıtsızlığın sana bir şey öğretmediğinden başka hiçbir şey öğrenmedin: yalnızdın ve dünyayla arandaki tüm köprüleri yıkmak istiyordun. ama sen öyle önemsiz bir noktayken dünya o kadar uzun bir sözcük ki: binaların, vitrinlerin, parkların ve rıhtımların önünde kilometrelerce yürümekten başka bir şey yapmadın. kayıtsızlık beyhude. i̇nkarın beyhude. tarafsızlığının bir anlamı yok. sadece oradan geçtiğini, caddede yürüdüğünü, şehirde turladığını, kalabalıkları takip ettiğini, gölgelerin ve çatlakların oyunlarına daldığını sanıyorsun. ama hiçbir şey olmadı: ne bir mucize ne de bir patlama.
her geçen gün, sabrın giderek tükendi. zamanın durması gerekiyordu ancak kimse zamanla mücadele edecek cesareti bulamadı. hile yapmış, birkaç zerre, birkaç saniye kazanmış olabilirsin: ama musluktan tahmin edilebilir şekilde damlayan su, saatleri, dakikaları, günleri ve mevsimleri hesaplamayı asla bırakmadılar. uzun süre kendine mabetler kurup, yıktın: düzen ya da eylemsizlik, sürüklenme ya da uyuma, gece devriyeleri, tarafsız anlar, gölge ve ışığın kaçışı. kendini kandırmayı, kendini uyuşturmayı bir süre daha devam ettirebilirdin. ama oyun bitti. dünya yerinden oynamadı ve sen de değişmedin. kayıtsızlık, kayda değer bir değişiklik yaratmadı sende. ölü değilsin. deli değilsin. üzerinde dolaşan bir musibet yok. seni bekleyen hiçbir bela yok. tepende uçan, kem gözlü bir karga yok. sabah, öğlen ve akşam karaciğerine yumulmak gibi hazmı güç bir görev, hiçbir akbabaya verilmedi. kimse suçlamıyor seni, bir suç da işlemedin zaten. her şeyi izleyen zaman, sana rağmen çözümünü sundu. cevapları bilen zaman, akmaya devam etti. yine böyle bir gün, biraz daha geç, biraz daha erken, her şey en baştan başlıyor, her şey en baştan başlıyor ve devam ediyor.
hayal gören bir adam gibi konuşmayı kes. bak! onlara bak. nehir kenarındaki, rıhtım boyundaki, yağmurda ıslanan kaldırımlardaki binlerce ve binlerce sessiz nöbetçi, okyanus hayallerine dalarak deniz serpintisini, setleri aşan dalgaları, deniz kuşlarının tiz çığlıklarını bekliyor fani insanlar. dünyanın isimsiz kahramanı değilsin sen, tarihin, üzerinde hükmünü yitirdiği kişi, yağmurun yağışını artık hissetmeyen, gecenin gelişini göremeyen adam değilsin. ulaşılmaz, saydam, şeffaf değilsin artık. korkuyorsun. bekliyorsun. yağmurun dinmesini bekliyorsun.
277 notes · View notes
meftunmuvahhide · 2 years ago
Text
Arkadaşlar bu sitede ücretsiz konaklama sağlayan otellerin listesi var. Biri bile görse mutlaka ulaştıracağı birileri vardır. Hava çok soğuk.. Rabbim yardımcımız olsun..🤲🏻
137 notes · View notes
yasamsallik · 1 year ago
Text
"Alıntı" Haydar Köse...
Diyanet İşleri Başkanlığı, 130 bin imamı (eşleriyle birlikte) günlüğü 920 liradan, antlaşma yaptıkları 5 yıldızlı otellerde bir haftalık tatile gönderiyor..!
Ülke ekonomik buhran içinde, yoksulluk ve işsizlik diz boyu..
Pandemi de küçük esnafa yapılmayan yardımın parasıyla, imamlara süper lüx tatil yaptırılıyor..
Anlaşma yapılan otellerin sahibi de kimmiş yahu diye sorarsanız.?
TBMM eski başkanı, Atatürk'e kin ve nefret kusan İsmail Kahraman.!!
Şimdi, maaşlarımızdan kesilen vergiler, alışverişlerde ödediğimiz KDV'ler, ÖTV'lerin bu ''the imams holiday'' için harcanacak. Gidecek parayı bir hesaplayalım..
920 X 7 = 6.440 TL (bir imam için)
920 X 7 = 6.440 TL (bir imam eşi için)
130.000 imam X 12.880 TL = 1.674.440.000 TL...
Bir milyar, altıyüz yetmişdört milyon, dörtyüz bin LİRA..
Söylenecekler bu kadar.. Şimdi dağılabilirsiniz..!!
31 notes · View notes
etaali · 2 months ago
Text
Siyonist rejim "Nasrallah, Gazze'deki HAMAS uğruna Lübnan'ı yakıyor!" propagandasıyla Lübnan halkında bir bölünme ve kaos çıkarmayı planlıyordu ama saldırılar tam tersi sonuç veriyor. Lübnan halkında muazzam bir dayanışma var.
Hıristiyan Marada Hareketi, yerinden edilmiş insanları kabul etmek için Zgharta ve Ehden'deki tüm otellerin açıldığını duyurdu..
3 notes · View notes
aydinoztoprak · 2 months ago
Text
Evim dediğim her yer beni kustu. Taksilerin, otellerin, alelacele alınmış otobüs biletlerinin insanıyım.
2 notes · View notes
yazmasamaglayacaktim · 2 years ago
Text
Sokakta yürürken aynı anda okyanusun dibindeymiş gibi. Yatağımın köşesinde dizlerimi karnıma sokmuş kuşlara renk seçerken ellerim kanamış ve hayır kırmızıyı seçmeyeceğim diye bağırmış gibi. Çok ağlamak istemişim ağlatmamışlar gibi. Bir örümceğin ağlamasıyla benimki bir gibi odanın köşesinde. Bir örümceğin bacaklarındaki kırılganlıkla geçiyorum omzunu. Aynı anda balkonda tüm ağırlığı parmak uçlarıma veriyormuş gibi. Rüzgarın kulaklarımdan geçmesi gibi. Yağmurun sırtımdan geçmesi gibi. Gibiler.
Üşümüş bir çocuğu giydirir gibi güzel ellerinle kalbindeki sesi sessizliğe çeviren şey aynı. Bir otel merdiveninde sarhoşluktan odasına çıkamayanlar kadar acı çekmiştir oysa yangın merdivenlerinden atlayanlar. Ellerinin bununla alakasını anlamıyorsun. Kimse anlamıyor kanla ellerinin alakasını. Kimse bir elinde silah diğerinde güvercin taşımıyor. Ama senin kafandaki atlıkarıncaya binen otuz beş çocuğun otuz beşi de mutlu. Korkmasan olur mu? Hiçbiri büyüyüp aynı anda girmeyecek otele. Korkma olur mu? Yangın merdivenleri bazen otellerin içinde olur ve hepsi ölür. Hayat kocaman bir at olur, ben küçücük bir karınca gibi kalırım üzerinde. Süremem. Yönlendiremem. Düşmemeye çalışırım sadece. Nehre gireriz, korkma olur mu derim kendime.
Bazen dudaklarımdan öpücük sökmeye çalışıyorum. Dondurulmuş yemekleri ısıtıp yemek gibi buzdan kalıplar halinde kalbine döküp kaçmak. Yanarsa hem kabarmaz hem de öpmüş olurum böylece. Sonra bu düş yayına acil müdahale gibi kesiliyor, sonra tam nehrin ortasında atın ayağı kırılıyor. Ağlama demek istiyorum, acımıyor. Kalbimden biliyorum. Ayaklarımda karınca bacaklarının kırılganlığıyla kendimden geçiyorum. Çekilmiş bir okyanustan sonra bakıyorum başındayım her şeyin. Okyanus sadece bir tablo duvarda ama ben okyanusun dibinde. Kuyunun dibinde. Yerin dibinde. Bir düş tekrar; hiç başucunda beklemedim senin. Keşke bir gece öksürseydin. Dizinin dibinde olurdum. Bir kesilme tekrar; ama başa döndüm dizlerimi karnıma soktum. Başucunda beklemek güzelken kitap olsaydım keşke. Ama başa döndüm. Olamam ellerim kanamış. Kırmızıyı seçmeyeceğim diye ağlamak istemişim ya, ağlatmışlar bu defa. Dip balığı gibi. Beni ağ la mış gibi biri. Kurtulmamış gibi. Kurtulmak istememiş hiç çırpınmamış gibi. Dök beni ortalığa der gibi. Beni renklerden uzak tutuyorlar. Daha sık siyah giyinmek istemiyorum. Daha fazla yas. Daha fazla ölüm. Merdivenlerle alakası yok. Çocukları mutluyken öldürüyorlar. Lunaparklar kapatılıyor bir bir. Kırmızıyı seçmeyeceğim diyorum diye oluyorsa bunlar, bak bileklerimi kestim. Ama o kırmızıdan değil de insan. Gecenin ortasında, kapkaranlık bir odanın köşesinde sigarayla “yanıp sönen küçük kırmızı bir” balık olmaktan yoruluyor.
Hadi yağmur başlayacak diyorum kendime sonra. Başımızı pencereden dışarı çıkarıp Eylül’ü öpelim.
30 notes · View notes
endergelisenataklar · 2 years ago
Text
sokakta yürürken aynı anda okyanusun dibindeymiş gibi. yatağımın köşesinde dizlerimi karnıma sokmuş kuşlara renk seçerken ellerim kanamış ve hayır kırmızıyı seçmeyeceğim diye bağırmış gibi. çok ağlamak istemişim ağlatmamışlar gibi. bir örümceğin ağlamasıyla benimki bir gibi odanın köşesinde. bir örümceğin bacaklarındaki kırılganlıkla geçiyorum omzunu. aynı anda balkonda tüm ağırlığı parmak uçlarıma veriyormuş gibi. rüzgarın kulaklarımdan geçmesi gibi. yağmurun sırtımdan geçmesi gibi. gibiler. üşümüş bir çocuğu giydirir gibi güzel ellerinle kalbindeki sesi sessizliğe çeviren şey aynı. bir otel merdiveninde sarhoşluktan odasına çıkamayanlar kadar acı çekmiştir oysa yangın merdivenlerinden atlayanlar. ellerinin bununla alakasını anlamıyorsun. kimse anlamıyor kanla ellerinin alakasını. kimse bir elinde silah diğerinde güvercin taşımıyor. ama senin kafandaki atlı karıncaya binen otuzbeş çocuğun otuzbeşi de mutlu. korkmasan olur mu? hiçbiri büyüyüp aynı anda girmeyecek otele. korkma olur mu? yangın merdivenleri bazen otellerin içinde olur ve hepsi ölür. hayat kocaman bir at olur, ben küçücük bir karınca gibi kalırım üzerinde. süremem. yönlendiremem. düşmemeye çalışırım sadece. nehre gireriz, korkma olur mu derim kendime.
19 notes · View notes
haberolacom · 1 year ago
Text
2 notes · View notes
justgrayjohn · 2 years ago
Text
Deprem bölgesinde ücretsiz konaklama yapan otellerin listesi
4 notes · View notes
cinema-winding · 2 years ago
Text
Hizmetkâr Albert Nobbs
Tumblr media
Hayatta kalmak hiç bu kadar acımasız olmamıştı.
Albert Nobbs, 19. yüzyıl İrlanda’sında çalışmak, hayatta kalmak, bağımsız ve bekar olarak yaşayabilmek için erkek kılığına girmiş bir kadındır. Uzun zamandan beri Dublin’in en lüks otelinde kâhya olarak çalışmaktadır. Otelin boya badanası için işe alınan Hubert Page ile tanışması, Nobbs’un hayatını değiştirir. Page’in tavsiyesiyle gelecek planlarına genç hizmetçi Helen’i de dahil eder ancak işler onun düşündüğü gibi gelişmeyecektir.
Yönetmen: Rodrigo García
Gayri meşru bir çocuk olan Albert’in gerçek kimliği, onu para karşılığı yetiştiren kadın tarafından hiçbir zaman açıklanmamıştır. Çocuğun, gerçek ailesini bir gün bulamaması için kadına para verilmiş ve Albert garson kıyafetleri içinde kaybolmuştur. 30 yıl sonrasında ise Albert, kusursuz bir hizmetkâr olmuştur.
İngiliz sinemasından kadınların gördüğü ayrımcılığa karşı gerçekten mükemmel bir yapıt. 3 dalda Oscar'a aday gösterilen Hizmetkar Albert Nobbs filmi sizi derinden etkileyecek.
Daha küçükken ailesi tarafından terk edilen ve üstüne gerçek ailesini öğrenememesi için her şey yapılan bir kız çocuğu kadınların ikinci plana atıldığı bir dünyada yer edinebilmek için erkek kılığında hizmetçilik yapmaya başlar ve zamanla en ünlü otellerin birinde uşak olarak iş bulur. Bu iki yüzlü hayatı mükemmel devam ettirirken bir gün aşık olur ve işler değişir. Zerine yapışan erkek kimliği ile kalbi arasında bir ikilemde kalır.
3 dalda Oscar'a aday gösterilen film çarpıcı konusu ile izleyenlerin beğenisini kazanıyor. Sizi oldukça duygulandıracak bu filmi kaçırmamanızı öneririm. İyi Seyirler...
2 notes · View notes
gundembuca · 4 days ago
Text
Prof Dr. Yekta Öncel ile Buca'ya 5 yıldızlı sağlık hizmeti
Tumblr media
Yeni Seyfi Demirsoy hastanesinin Hizmete başladığı tam 2 yıl oldu. 24 ayda Buca Seyfi Demirsoy Hastanesinin rakamlarla Başarısı
Tumblr media
#image_title
Tumblr media
 Ayaktan Hasta sayısı - Acil: 1 Milyon 345 Bin - Poliklinik: 3 Milyon 50 Bin Toplam: 4 Milyon 395 Bin Hasta Buca seyfi Demirsoy Hastanesinde tedavi edilirken
Tumblr media
 Görüntüleme - USG: 491 Bin - BT: 146 Bin - MR: 121 Bin Toplam: 758 Bin
Tumblr media
 Yatan Hasta 49 Bin
Tumblr media
 Toplam Ameliyat edilen Hasta sayısı 65 Bin Tam iki yıl önce hizmete başlayan hastane Bucalılara ve İzmirlilere adete 5 yıldız bir sağlık hizmeti sunarken tabiki bu hizmetin gelmesinde emeği olan Buca Seyfi Demirsoy Hastanesinin başhekimi Prof.Dr. M. Yekta ÖNCEL ve yönetim ekibinin durmadan çalışmasının etkisi çok büyük. Geçtiğimiz günlerde Hastane de yapılan Organ Bağışı Haftası etkinliğinde de sağlık çalışanları ve vatandaşlar organ bağış formlarını doldurarak organ bağışında bulundu.
Tumblr media
Prof Dr Yekta Öncel İzmir'de, 30 Ekim 2020'de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde hasar gördüğü için yıkılan İzmir Demokrasi Üniversitesi Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin olduğu yerde, yeni acil durum hastanesi olarak 2 yıl önce hizmete açıldı. 7 bloktan oluşan, 320 yataklı yatay mimaride hastanede 150 tane, tek kişilik 3'üncü basamak hepa filtresi ve negatif basınçlı izolasyonu olan üst seviyede yoğun bakım ünitesiyle donatılmış odalar ise 5 yıldızlı otellerin odalarını aratmıyor. İÇİNDE TUVALETİ, BUZDOLABI OLAN TEK KİŞİLİK ODALAR VAR Hastanede 150 tane içinde tuvaleti, buzdolabı, refakatçi koltuğunun olduğu tek kişilik odalar bulunuyor. Hastane, Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları ek hizmet binasında bulunan 150 yatakla birlikte toplamda 470 yatakla kente hizmet veriyor. Acil serviste sarı ve kırmızı alanda 42 tane aktif olarak ventilatörü, solunum cihazı, monitörleriyle birlikte aktif bir alan var. Bunlar deprem ya da herhangi bir afet durumunda alanın genişliği itibarıyla 2 katı kadar yatak kapasitesine çıkabilir düzeyde yer alıyor.
Tumblr media
Yekta Öncel Buca İZMİR'DE ACİL SERVİSTE EN ÇOK HASTA KARŞILAYAN HASTANE İzmir'de acil serviste en çok hasta karşılayan hastane olduklarının altını çizen Prof. Dr. Öncel, "Pazartesi günü en yoğun olduğumuz gün. Pazartesi günleri hastanemizde 3 bini acil ve 7 bini poliklinik olmak üzere 10 bin kişiden fazla hastaya hizmet veriyoruz" şeklinde konuştu. Tomografiyi anında çektiklerini belirten Öncel, "MR'ı ise 1 günde çekiyoruz. Çok hızlı bir hizmet verdiğimiz için hastalarımız bile bazen şaşırıyorlar. Ultrason ise 3-4 gün içinde çekiliyor" dedi. Hastanede öğrenciler için sınıf ve kütüphane de bulunduğunu belirten Öncel, "Araştırma hastanesi olduğumuz için stajyer ve intörn doktorlarımız hastanemizde görev yapıyorlar. Öğrenciler burada eğitim alıyorlar. İzmir Demokrasi Üniversitesi Tıp Fakültesi ikinci dönem mezunlarını yakında vereceğiz" dedi.
Tumblr media
Buca Seyfi Demirsoy Hastanesi TAŞ KIRMA VE ANJİYOGRAFİ ÜNİTESİ MÜJDESİ Öncel, "Böbrek taşları tedavisinde kullanılan taş kırma ünitesi ile koroner anjiyografi ünitemiz çok kısa süre içinde hizmete girecek. İzmir'deki tek erişkin obezite merkezimiz hastanemizde bulunuyor. Kilo problemi olan şişman hastaları bu merkezde zayıflatıyoruz. Ayrıca Ege Bölgesi'ndeki ilk ve tek Çocuk Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi (ÇEMATEM) hastanemizde hizmet veriyor" şeklinde konuştu. https://www.youtube.com/watch?v=SkNm0y1BQPw Read the full article
0 notes
antalyagundem · 7 days ago
Text
Alanya Rehberi ile Tatilinizi Planlayın
Alanya, Türkiye’nin gözde turistik bölgelerinden biridir. Denizi, güneşi ve tarihi güzellikleriyle Alanya, her yaştan tatilcinin ilgisini çekiyor. Alanya Rehberi, bu eşsiz şehirde neler yapabileceğiniz hakkında ayrıntılı bilgiler sunarak tatil planlarınızı kolaylaştırır. Alanya'da geçireceğiniz zaman diliminde, Alanya Teleon Rehberi de sizlere rehberlik edecek ve yapabileceğiniz aktiviteleri tanıtacaktır.
Konforlu Konaklama Seçenekleri: Alanya Otelleri
Alanya, çeşitli konaklama alternatifleri ile tatilcilerin ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Alanya otelleri, farklı konfor seviyeleri ile herkesin bütçesine hitap etmektedir. Denize sıfır oteller, lüks hizmet sunan tatil köyleri ve daha uygun fiyatlı pansiyonlar ile Alanya, konforlu bir tatil sunar. Ayrıca, bu otellerin sunduğu imkanlar sayesinde tatilinizi daha keyifli hale getirebilirsiniz.
Keşfedilecek Yerler ve Aktiviteler
Alanya, tarihî ve doğal güzellikleriyle dolu bir yerdir. Alanya Telefon Rehberi ile Alanya’da yapabileceğiniz etkinlikleri öğrenebilir, güzel plajlarda dinlenirken, tarihi kalıntıları ziyaret edebilirsiniz. Alanya Kalesi, Damlataş Mağarası ve Cleopatra Plajı gibi yerler, mutlaka görülmesi gereken noktalardandır. Alanya’da su sporları, yat turları gibi aktiviteler de oldukça popülerdir. Bu aktiviteler, tatilinizi daha da renklendirecek.
Alanya'nın sunduğu tüm olanaklardan faydalanmak için Alanya Rehberi ve Alanya Telefon Rehberi ile tanışmalısınız. Harika Alanya otellerinde konaklayarak bu muhteşem beldenin tadını çıkarabilirsiniz. Alanya’da geçireceğiniz tatil, unutulmaz anılarla dolu olacak!
0 notes
avsaadasiotelleri · 9 days ago
Text
Avşa Adası Otelleri: Konforlu ve Eğlenceli Bir Tatil Deneyimi
Avşa Adası, Marmara Denizi'nin tertemiz suları ve sakin atmosferiyle özellikle yaz aylarında tatilcilerin gözde adreslerinden biri haline gelir. İstanbul’a yakınlığı ve kolay ulaşımı sayesinde hem hafta sonu kaçamakları hem de uzun tatiller için tercih edilen ada, her ihtiyaca hitap eden konaklama seçenekleriyle de dikkat çeker. Avşa Adası otelleri, konfor ve huzuru bir araya getirerek tatilcilere unutulmaz bir deneyim sunar.
Sahil Kenarında ve Denize Sıfır Oteller
Avşa Adası’nda konaklamanın en keyifli yanlarından biri, denize sıfır otellerin sunduğu ayrıcalıktır. Bu oteller, sabahları masmavi deniz manzarasıyla uyanmak isteyen tatilciler için idealdir. Sahil boyunca sıralanan bu oteller, sadece birkaç adımda plaja ulaşma imkanı sağlayarak tatilin keyfini arttırır. Şezlong, şemsiye ve plaj hizmetleri sunan bazı oteller, misafirlerine özel plaj alanları ile daha ayrıcalıklı bir konaklama deneyimi yaşatır.
Ekonomik ve Aile Dostu Apart Oteller
Avşa Adası, uygun fiyatlı konaklama arayan aileler ve kalabalık gruplar için de pek çok apart otel alternatifi sunar. Mutfaklı ve geniş dairelerle hizmet veren bu tesisler, çocuklu ailelerin rahatça konaklayabileceği şekilde tasarlanmıştır. Günlük ihtiyaçlarını kolayca karşılamak isteyen tatilciler için uygun olan bu apart oteller, ekonomik bir tatil imkanı sağlar. Ayrıca, adadaki restoran, kafe ve alışveriş noktalarına yakın konumlarıyla aileler için oldukça elverişli bir seçenektir.
Butik ve Konforlu Tesisler
Daha sakin ve romantik bir tatil isteyenler için ise Avşa Adası’nda çeşitli butik oteller bulunmaktadır. Şık dekorasyonları, kişiye özel hizmetleri ve sakin atmosferleriyle öne çıkan bu oteller, çiftler ve özel bir tatil arayanlar için idealdir. Bazı butik otellerde spa, açık hava terasları ve özel balkonlar gibi ekstra konfor olanakları bulunur. Avşa’nın doğal güzellikleriyle iç içe vakit geçirerek huzurlu bir tatil yapmak isteyenler için bu tesisler harika bir tercih sunar.
Kolay Ulaşım ve Eğlenceli Etkinlikler
İstanbul ve Tekirdağ’dan düzenlenen feribot seferleriyle kısa sürede ulaşılabilen Avşa Adası, hem dinlenmek hem de eğlenmek isteyenler için çeşitli aktivitelere ev sahipliği yapar. Gün boyu plaj keyfi yapabileceğiniz adada, akşam saatlerinde hareketlenen gece hayatı da tatilinize eğlenceli bir boyut katar. Canlı müzik performansları, sahil partileri ve çeşitli etkinliklerle Avşa, her yaş grubuna hitap eden bir tatil atmosferi sunar. Ada içinde yer alan restoranlarda ise taze deniz ürünlerinden yerel lezzetlere kadar pek çok farklı damak tadına uygun seçenekler bulunur.
Marmara Denizi’nin İncisi Avşa Adası’nda Unutulmaz Bir Tatil
Avşa Adası, Marmara Denizi’nin huzurlu atmosferi, geniş konaklama seçenekleri ve eğlenceli aktiviteleriyle ziyaretçilerine dolu dolu bir tatil yaşatır. Her bütçeye ve zevke uygun otelleriyle Avşa, hem kısa süreli kaçamaklar hem de uzun tatiller için mükemmel bir rotadır.
0 notes
pazaryerigundem · 17 days ago
Text
Ayder Yaylası'na Bakanlık koruması
https://pazaryerigundem.com/haber/190368/ayder-yaylasina-bakanlik-korumasi/
Ayder Yaylası'na Bakanlık koruması
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Rize’nin Çamlıhemşin ilçesindeki Ayder Yaylası için hazırlanan ‘Ayder Yenileme ve Koruma Projesi’ni tamamladı
ANKARA (İGFA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2019 yılındaki talimatının ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ‘Ayder Yenileme ve Koruma Projesi’ için harekete geçti. Kentsel Dönüşüm Başkanlığı, Milli Emlak Genel Müdürlüğü, Tabiat Varlıklarını Koruma (TVK) Genel Müdürlüğü, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanlığı ve İller Bankası AŞ (İLBANK), Ayder Yaylası’nın doğal güzellikleriyle korunup halkın hizmetine sunulması için imkanlarını seferber etti.
Öncelikle 5 otelin bulunduğu bölgeler kamulaştırılıp yeşil alan vasfına kavuşturuldu. Bu bölgelerdeki oteller yıkıldı. TOKİ tarafından yöresel mimariyle doğal dokuya uygun 52 odalı apartlar inşa edildi.
Yıkılan otellerin hak sahiplerine bu projeden yeni apartlar verildi.
BİN 650 ARAÇLIK OTOPARK
Çevre ve görüntü kirliliğine neden olan kaçak salıncakların kurulduğu bölgeler, TVK Genel Müdürlüğü tarafından ‘Kesin Korunacak Hassas Alan’ ilan edildi. Salıncaklar söküldü. Yayladaki trafik sorununun çözümü için Kentsel Dönüşüm Başkanlığı, atık su tesisi için ise İLBANK devreye girdi. Ayder’e bin 650 araçlık otopark ve atık su arıtma tesisi kazandırıldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Ayder Yaylası’nın görüntülerini, “Son zamanlarda Ayder’e hiç gittiniz mi? Doğa harikası Ayder’in güzelliğine güzellik kattık” notuyla paylaştı.
“AYDER’İN ATIK SULARI ARTIK ARITILIYOR”
Rize Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Ali Serkan Savaş, Ayder’in silüetini bozan kaçak yapılaşmaya son veren, doğal dokuyu ortaya çıkaran bir projenin hayata geçirildiğine dikkat çekti.
Savaş, “Vizyonumuz, sularının atık su arıtmayla temizlendiği, Fırtına Vadisi’nin temiz aktığı, yollarının trafikten arındırıldığı, egzoz dumanının az olduğu ve insanların doğanın nefesini alarak yürüyebildikleri bir Ayder oluşturmaktı. Ayder’in atık suları artık arıtılıyor. Yine doğa dostu ve mühendislik harikası diyebileceğimiz bin 650 araçlık otoparkımız bu yıl içerisinde yapıldı. Ayder’in içerisindeki trafik azaltılmaya başlandı ve böylelikle vatandaşlarımız kaldırımda rahatça yürümeye başladı. Eskiyen termal otelimiz yenilendi. Yine, yöresel mimariye uygun toplam 52 odalı apartlar yapıldı. Sayın Murat Kurum’un talimatlarıyla Ayder’in silüetini bozan, yeşil alan yapılabilecek otellerle trampa edildi ve bu otellerin yeri yıkılıp, yeşil kalmak suretiyle bu otellerimize teslim edildi. Bu sene de bu otellerimiz faaliyete geçti.” diye konuştu.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
coskunonay · 19 days ago
Text
Halkalı, konforlu konaklama seçenekleriyle dolu bir bölgedir. Halkalı otel arayışınızda, modern otellerin sunduğu hizmetlerden yararlanabilirsiniz. Rahat odaları, geniş olanakları ve merkezi konumlarıyla iş ve tatil amaçlı seyahat edenlere hitap eder. "Misafirlerimiz, evlerinde gibi hissetsinler" felsefesi ile hizmet veren oteller, unutulmaz bir deneyim sunar. Kaliteli bir konaklama için gunluksepeti.com'u tercih edebilirsiniz.
0 notes