Tumgik
#okumayı seviyorum
Text
Tumblr media
Bir çıkar için değil de,bize senin rızan için seven dostlar ver Allah'ım!
Yolu kapatan değil,sana gelen yolları açanlarla buluştur Allah'ım!
Seni bilmeyenlerle değil,seni gönlüyle görenlerle karşılaştır Allah'ım!
Amin..
23 notes · View notes
f-a-r-a-h · 5 months
Text
Tek başıma yürümeyi, kahve içmeyi, alış veriş yapmayı çok seviyorum. evde yalnız kalmayı, kendimle vakit geçirmeyi , kitap okumayı, dizi izlemeyi, birşeyler yazmak için masa başına oturmayı çok seviyorum. birine dost demem için yalnızlığımdan daha iyi anlaşmam lazım.
👍👏🤍
91 notes · View notes
lorianaworld · 2 months
Text
“Kitap okumayı seviyorum, bu beni rahatlatıyor ama sadece okumak da değil, onları tam anlamıyla anlamak istiyorum, her şeyi bilmek istiyorum ben. Yazarları, o kitapları yazdıkları yerleri, yazma sebeplerini, yaşadıkları dönemi, o dönemin şartlarını… Sadece raftan bir kitap almak ve kütüphanemi doldurmak istemiyorum.” Dilimi dudaklarımda gezdirip ıslattım ve nefes alarak devam ettim. “Jane Austen'in masasına dokunmak istiyorum mesela, Dante'nin Beatrice ile karşılaştığı o sokaktan geçmek istiyorum. Hemingway'in kendini öldürdüğü o silaha dokunmak istiyorum. Notre Dame Katedrali’nde ‘yazgı’ kelimesini arayıp parmaklarımı o duvarlarda dolaştırmak istiyorum. Bence insan sırf matematikte başarılı diye tıp okumamalı; evet, benim için çok kolay olurdu ama bende bir insanı iyileştirme güdüsü yok, yolda gördüğüm birini hastaneye götürebilirim ama onun yarasına dokunamam ya da bir başkası sırf çok iyi ezber yapıyor diye hukuk okumamalı, önemli olan vicdan sahibi olması olmalı, adaletli olması; meslekler derslerdeki başarıya göre değil, insan ruhuna göre seçilmeli. Ailem benim ruhumda edebiyatın olduğuna inanmıyor çünkü onlar bakarken hiç şiir okumadım, onlar etrafımdayken elimde sadece test kitaplarım vardı, bu biraz da benim suçum, onlara kendimi anlatamadım.”
41 notes · View notes
uykudankacanlar · 15 days
Text
Meşgul olmayı seviyorum. Sürekli bir şeyler yapmayı. Yapacak bir şeyler olduğunda kendimi tamamen yaptığım şeye veriyorum. Uğraşmayı seviyorum. Yorgunluktan uyuya kalacak saate kadar bir şeyler yapmayı ve uğraşmayı. Okumayı,çizmeyi,dinlemeyi,izlemeyi. Bu şekilde kafamın içinden kaçıyorum. Kaçmazsam olmaz çünkü. O şekilde yaşanmaz.
25 notes · View notes
ay-simay · 7 months
Text
Tumblr media
...
Okumayı çok seviyorum
En çok da bildiğimi...😂🤭
... 🖤...
Güzel akşamlar... 🦋🖤
59 notes · View notes
arbrenu · 1 year
Note
Kendi kitapların dışında okumayı en sevdiğin kitap ve kitap türleri ne ng
Klasik kitapları ve tarihi romanları ve romantik komedileri çok seviyorum. Eskiden olduğu kadar kitap okuyamıyorum bu yüzden seçici davranıyorum daha çok gelişimime yardımcı olacak faydalı şeyler okumaya çalışıyorum. Arada klişe romanlar okumayı da çok seviyorum ama yazmaya gerçekten çok ciddi bir vakit ayırdığım için incecik olan kitaplar kurtarıcı oluyor benim için
93 notes · View notes
afrodit-mavisii · 22 days
Note
En sevdiğin çikolata?
Genellikle nasıl müzikler dinlersin?
Sevdiğin kitap türleri?
Uğruna ölürüm dediğin kişi var mı varsa kim?
Bitter çikolata
Genellikle depresif ve üzücü şarkılar dinlerim değişik biliyorum ama neşeli şarkılar beni üzer
Genellikle fantastik ve distopya okumayı daha çok seviyorum
Maalesef artık yok
16 notes · View notes
sillagen · 1 year
Note
Silloş balımmm senden bir açıklamalı ff alabilir misin lütfen lütfen lütfen sana ilk defa anonim oluyorum
@yasamgibi : kendi halinde sakin dünyasını anlatır. meşhur Ayfer kişisidir. @shathaofmoon bu kızın salça olmasını ve çıkartmalı duygu durum postlarını çok seviyorum. @pir-imugan kendi kendine konuşur yükselir hatta bu durumu beni çoğu zaman güldürür., çok güzel rb ( @terk-iterk ) yapar. @hislendik kendi halinde post atmasını ve meşhur arkadaşlığı olan @musterih ile birlikte günlerini paylaşmasını çok seviyorum. Pamuk şeker gibi dünyaları var. @cileklipalet bu tumblr'ın mihenk taşıdır bu olmazsa duvar yıkılır. Öyle bir blog yani çilek. @shinmen-takezo çok güzel rb yapıyor 😲 oluyorsun @thorfinnn hesabında ise kendi halinde takılılıyor. Bazen zorbalıycı birisi şşş kimseye söyleme. @paradoksadam sitede bence tanımayan yoktur. Devlet başkanı gibi bir şey. 🤝🏻 @tamamsenkazandn onun dünyası sakinlik ve sükunet üzerine kurmaya çalışırken bazı çalkantılar oluyor ama onu okumalısın. @havadaabulut sanata doymayayım sürekli muhteşem tablolar mı görmek istiyorsun onu takip etmelsin. @umutsuzvebulutsuz günlük hayatında olup biteni anlatır bazen kendi içsel çıkarımlar yapar bazen de sen okuyunca uu bunu düşünmemiştim olursun. @portakalmisim komik ve eğlenceli blogu var onunla birlikte @hudara yı anmasam olmaz karamsar yazılarına bakıp aldanma gayet eğlenceli biri ama o kafasını düzene koymak için yazıyor. @aykoza gagaga gülüşünü, absürt benzetmelerini, ve sitede ansızın bir cuşuhuruşa gelerek sözler söylemesini seviyorum. @anadoludadolananbedewi mit ajanı gibi post atar. Postunu çoğunlukla ne anlatmak istediniz hanımefendi olarak algılarsın ama geceleri eğlenceli bir blog oluyor. @ballilokma tatlı severliği ve onu kadar tatlı post atmasıyla tanınır. Birde koreli bebekler. @katreisaadet bu aralar çok aktif değil rabbim afiyet versin. Ama onu okumayı çok seversin eminim çok güzel konuşur hiç beklemediğin bir an da ona aşık olabilirsin. @miyavgil ya bu kızın kendi kendine takılmasını çok seviyorum ya. Böyle küçük tatlı kedilerin konuştuğunu düşün öyle. @muvaffakolcak doğallık ve samimiyet bir şeyi saklama ihtiyacı hissetmemesini seviyorum. Çoğu zaman kendime yakın buluyorum. @beyazmantoluu ay günlük uzun postlarını okumayı sevdiğim nadir insanlardan birisi. Çok sakin ve kendi halinde bir hali var ve bloguna da yansıyor. @maaveraa evett prensess doğru duydun postta kendi kendine söylenirken yauv ne kadar tatlısın diyebileceğin bir blog. @kudusyolcusu sitenin sosyal aile ve politikalar bakanı gibidir. Sıklıkla yardım postu paylaşır ve insanlara yardım etmeyi çok sever bunun yanında postları da çok güzeldir. @b12eksikligi bu kız işe aynıyız o kadar çok benziyoruz anlatamam. Güzel post atar. @kadifekalp kendi halinde sakin aile hayatını anlatır etliye sütlüye pek karışmak istemez ama bazen öğreticilik ve ablalık vasfından yol gösterici konuşmalar yapar. @citirekmek siteyi şenlendiren birisi normalde ama şu sıralar keyfi yok rabbim ona da afiyet versin. Anketleri muazzamdır. Kendi kendine yükselir sonra bir sevgi seli gibi postlar atarsa şaşırma karadenizli. @zatimuhterem ben çok konuştum diyip kendi kendine rahatız olduğumuzu düşünüp kendine stres eder. Halbuki onun kendi iç sesini daima okumak güzeldir. @benrumi rüzgar gülü gibi kendinde çok fazla renk barındırıp ışık saçan bir blogg, çok tatlı @kafamdakinetlikk bu kızın fotoğraf çekmesine, kuşuna, civcivine ve kendi halinde post atmasını çok seviyorum. @geldikyine kendi halinde sakince takılan birisi, hatta ürün değerlendirme köşesi var belki dikkatini çeker. @visalilall bu kız elif adı gibi blog kullanıyor yani tam bir çizgisi var benim gibi çok konuşmaz az konuşur, güzel konuşur. @mel-inoe ay bu kızın rblerini çok seviyorum, böyle bloguna bakınca aaa bu kadar karanlık falan 23 falan deme. Çok tatlı ve çıtı pıtı bir kız. Kendi yaşamını anlattığı postlarını ve rblerini çok seviyorum. @overthinkstan bu kızın nasıl tıp kazandığına şahit olmak istiyorum diyorsan takip etmelisin bunun yanında renkli bir kişilik ve bana sillagen ablam demesini seviyorum
76 notes · View notes
Text
Tumblr media
Yanımızda biri,başkası hakkında peşin hükümlü bir tutum sergiliyorsa bunu engellemek büyük bir sevaptır.
18 notes · View notes
ahhasret · 5 months
Text
Tumblr media
Annem, evi, babamı ve bizi terk ettiğinde ben altı yaşında, abim sekiz yaşındaydı. Annemin babamı terk etmesini o yaşta bile anlamıştım da, bizi terk etmesini anlamamıştım. Anne çocuklarını terk eder miydi?
Babam, annemi döverdi. Babam beni, abimi döverdi. Ben o yaşlarda babalar döver diye biliyordum. Babalar döver…
Anneler olmayınca, evlerin yalnız dört duvardan ibaret olacağını da, annem gidince öğrenmiştim. Sabahları “Elinizi, yüzünüzü yıkayın, kahvaltı hazır” diyen olmadığı gibi, günlerce aç kalsan, “Aç mısın?” diye soranında olmadığını öğrendim.Öğrendiklerim içinde canımı en çok yakan şey ise, anne kokusu olmayınca, çocuklar kaç yaşında olursa olsun, büyüdüğüydü.
Ben altı yaşında büyüdüm.
Annem evi terk ettiğinden sanırım on gün sonra evimize polisler geldi. Söylediklerine göre, annem intihar etmiş. Elinde sıkı sıkı tuttuğu bir zarf varmış.
Zarfın üzerinde, kızım ve oğluma verilsin, yazıyormuş.
Ben o zamanlar okumayı bilmiyorum, nasıl okuyacağım? Abim okudu, mektubu dinlerken, ağladım. Abim de ağladı. Biliyor musunuz, ben en son o gün ağlamıştım ve şimdi bunları yazarken. Elimde o mektup, yeni bir mektup yazmama gerek yok. Annemin yazdıkları ile benim hayatım arasında fark yok. O genç yaşta intihar etmekten başka çare bırakılmayan kadın, ben yaşarken ölüme mahkûm kadın.
Annem, bizi terk edince, baba evine gitmiş. Babası sinirlenmiş. Kadın dediğin evinde otururmuş. Kadın dediğin, ağzı dolu kan olsa, kızılcık şerbeti içtim, demeliymiş. Ona o evde yer yokmuş. Annem dedeme yalvarmış. “Bir ay kadar kalayım, sonra bir çare bulurum, çocuklarımı yanıma alır, yeni bir hayata başlarım” demiş.
Vay! Vay! Vay! Kadın tek başına yaşayacakmış. Dedemin namusunu beş paralık edecekmiş, kahveye bile gidemez edecekmiş, ölsün daha iyiymiş.
Annem o akşam, çamaşır ipini hiç düşünmeden boynuna geçirmiş. Bunları yıllar sonra anneannem ölüm döşeğinde, ben on dokuz yaşında iken anlattı. Babam, annemin ölüm haberini alınca, hiç üzülmedi. Bizi yetiştirme yurduna vereceğini söyledi. Abim sekiz yaşındaydı ama her şeyi biliyordu. Biz artık orada yaşayacakmışız. Orası bizim evimiz olacakmış. Birbirimizden ayrılabilirmişiz, Kardeşler birbirini unutuyormuş. Biz unutmazmışız ama çok yıllar sonra birbirimizi tanımayabilirmişiz, onun için ikimizde annemin mektubunu saklamalıymışız.
Saklarız da tek mektup var, nasıl ikimizde saklayacağız, diye sormama gerek kalmadan, abim makasla mektubu boyundan tam ortadan kesti. Cümlelerin baş tarafı olan kısmını bana verdi. Cümlelerin baş kısmı bende olunca, ben okumayı öğrenince devamını tahmin edermişim. O zaten ezberlemiş.
Halam bizim yurda gönderileceğimizi öğrenince, bize geldi. Babama “Kız çocuğu yurda verilmez. ”Ben alayım hayatı” dedi. Kız çocuğunun yurda neden verilmeyeceğini de, halamla yaşamaya başladığımda anladım. Kız çocuğu demek, evde iş yaptırılacak bedava hizmetçi demekti. Halam, bir gün olsun ismimi söylemedi. İsmim, Uyuşuk olmuştu. Uyuşuk su getir… Uyuşuk şu tabakları yıka… Uyuşuk şu çoraplarımı bir güzel sabunla…
Abim ayda bir kez halama beni ziyarete geliyordu. Yurtta rahat olduğunu söylüyordu. Bende rahat olduğumu söylüyordum. Abim üzülsün istemiyordum. Acaba abim de, ben üzülmeyeyim diye mi, rahatım diyordu? Bunu sormaya hiç cesaret edemedim.
Okula başlamıştım. Sınıfta okumayı ilk öğrenen bendim. Nasıl öğrenmeyeyim, annemin mektubunu okuyacaktım. Mektupta, “Hayat güzel kızım, ben seni…” yazan cümlenin bu kısmından kesilmişti. Ben her gece yatağımda, o cümleyi farklı tamamlıyordum.
“Hayat kızım ben seni ÇOK SEVİYORUM.”
“Hayat kızım ben seni ÇOK ÖZLEDİM.”
“Hayat kızım ben seni BEKLİYORUM.” Cümleye eklediğim sözcüğe göre hayal kuruyordum. Hayallerimde hep mutluydum. İnsan mutsuz hayal kurar mı?
Ortaokulu bitirdiğimde, halam artık okula gitmeyeceğimi söyledi. Oysa ben okumak istiyordum. Okuyup, ayaklarımın üzerinde durabilmek ve abimle bir evde yaşamak…
O yaz mahalle bakkalı üç çocuklu Hasan Amca’nın karısı kanserden öldü. Çok üzüldüm. Üç çocuk ne yapacaktı, annelerinin kokusunu ne çok özleyeceklerdi. Anneler neden ölüyordu? O üç çocukta benim gibi isimlerini unutacak, uyuşuk mu olacaklardı?
Ben Hasan amcanın çocuklarına üzülürken, meğerse Hasan amcanın sözlüsü olmuşum. Sekiz bileziğe, üç bin liraya satılmışım. Yaşım resmi nikâh için küçük olduğundan, kırk gün sonra, imam nikâhı ile Hasan Amcanın karısı oldum.
On beş yaşındaydım. Hasan amcanın karısıydım. İki, beş, altı yaşında üç çocuğum vardı. Birde bir çocuğum olmasını öğütleyen halam… Benimde bir çocuğum olmalıymış ki, yerim sağlam olsun. Hasan amca başka kadınlara gitmesin.
Hasan amcadan ilk tokadı, Hasan amca dediğim için yedim. Bir kadın kocasına, “amca” der miymiş… Ben altı yaşında annem gittiğinde susmayı öğrenmiştim. Hiç der miydim, İnsan on beş yaşında bir kıza karım der mi, diye…
Hasan amca bana tokat attığında, üç çocuk babasının ayaklarına sarıldı. “Hayat ablamı dövme, o bizimle oyun oynuyor. Masal anlatıyor” diye yalvardılar. Ben, o çocukların ablasıydım. Masal diye anlattıklarım ise hayallerimdi.
Hasan amca evden gidince, aynanın karşısına geçtim. Hasan demeyi öğrenecektim. Her Hasan, deyişimde aynada, Hasan amcanın, tepeden saçları dökülmüş başı, burnunun üzerine düşmüş gözlüğü, göbeğiyle görüntüsü belirliyordu. Ben her Hasan dediğimde suç işlemiş gibi utanıyordum. Hasan amcaya, Hasan diyemiyordum.
Aynanın karşısında deneme yaparken, Hasan amcanın altı yaşındaki oğlu yanıma geldi. “Hayat abla” dedi “Annem, babama bey derdi. Sende bey de.”
Bey, evet, evet bey iyiydi. Eğilip kara gözlü, hayallerimi masal diye dinleyen, Sami’yi öptüm. Beş yaşındaki Elif’i, iki yaşındaki Zehra’yı da çağırıp, onlara masal anlatmaya başladım. O gün masalıma; Tatlımı tatlı, güzel mi güzel altı yaşında, ismi Masal olan bir kız çocuğu varmış. Masal annesini kaybetmiş. Her yerde annesini aramış, bulamayınca hayaller ülkesine gitmiş. Masal, hayaller ülkesinde o kadar mutluymuş ki, bir daha gerçek dünyaya gelmemiş, diye başladım.
Masal, masalımda hep mutluydu. Hep gülümsüyordu. Her gün çocuklara Masal’ın masalını anlatıyordum. Çok mutluyduk.
Hasan amcada iyiydi. Artık, Bey diyordum. Zaman zaman öfkeleniyordu ama ben onun neden öfkelendiğini anlıyordum. O sekiz bilezik ile üç bin liraya bir masal abla satın almıştı. Oysa o, bir kadın almak istemişti.
Abim ziyaretime geliyordu. Her geldiğinde, annemin mektubunun yarısını vermek istediğini söylüyordu. Kabul etmiyordum. Mektubun diğer yarısını okursam, Masal hayal ülkesinden, acımasız dünyaya dönecek, mutsuz olacak gibime geliyordu. Benim tüm hayalim, mektubun diğer yarısı üzerine kurulmuştu.
Kırk yaşına geldiğimde, masalımı dinleyen çocuklarım büyümüştü. Sami doktor olmuş, tayini bir başka şehre çıkmıştı. Ne zaman mutsuz olsa, beni telefonla arayıp, “Hayat abla” diyordu “Bana masal anlat” Ben hemen Masal’ın hayaller ülkesindeki serüvenlerini anlatmaya başlıyordum.
Elif öğretmen olmuş, evlenmişti. Bir kız torunum olmuştu. İsmini Hayat koymayı çok istemişlerdi. İzin vermedim. Elif, “O zaman torunun ismi Masal, olacak” dedi. Torunumun ismi, Masal.
Zehra’m benim küçük kızım, veteriner olmuştu. “Hayat abla, hangi hayvan huzursuzluk yapsa, masal anlatıyorum, sakinleşiyor” diyordu. Zehra da evlenmişti. Bir erkek torunum olmuştu. Torunuma masallarımda ki, Masal’ın arkadaşının ismini koymuştu. Kahraman.
Kırk beş yaşımda iken, Hasan Amca yani Bey’im öldüğünde çok üzüldüm. Son sözü, “Hakkını helal et” olmuştu. “Hakkını helal et”
Tüm içtenliğimle hakkımı helal ettim. O iyi bir insandı.
Hakkımı, on beş yaşında kız çocuklarının evlenmesinde bir beis görmeyen zihniyete ve bu zihniyeti destekleyenlere helal etmiyorum.
Hakkımı her gün şiddete maruz kaldığını bildikleri kızlarının boşanmasını namussuzluk sayan, kör zihniyete ve bunu djestekleyenlere helal etmiyorum.
Hakkımı yaralı bir kuş gibi, çaresizce umutlarına düşmüş çocuklara merhametsiz davranan yüreklere helal etmiyorum...
Gün Semray
34 notes · View notes
ebrubodyy · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
Gülhanede kitap okumayı seviyorum🥹🦋
68 notes · View notes
huzunluveyorgun · 2 months
Text
Tumblr media
Merhabalar, bu uygulamayı yeni indirdim. Nasıl bir giriş yapacağımı bilemedim bu yüzden size biraz kendimden bahsetmek istiyorum. 18 yaşındayım, hayata yeni atıldım. Reşit olalı sadece iki ay oldu. Hayatla ilgili birkaç şey biliyorum fakat tabii ki deneyimli değilim, mutlaka hatalarım olacak, bundan önce olduğu gibi. Ülkenin pek sevilmeyen, ancak bence en güzel şehri olan Konya'da yaşıyorum. Resmen Konya için yaratıldığımı düşünüyorum. Estetiği, mimarileri, tarihi eserleri, müzeleri, havası, suyu ve daha birçok şey... Gezmeyi severim, genellikle yalnız gezerim. Çok fazla çevrem yok, çok fazla çevre edinmek de istemiyorum. Az kişi, çok huzur. Yemek yapmayı, yeni tarifler denemeyi severim. Üniversite de buna göre bir bölüm yazdım, umarım gelir. Hayvanları çok severim, onların masumluğu, sadakati... Her şeyi ile çok güzeller. Gözlerindeki masumiyet ve ışıklar... Hayvanlar bu dünya için çok masum canlılar. Kitap okumayı severim. türü, yazarı vb. pek umrumda değil, hoşuma gideni okurum. Ama en çok okuduğum tür klasikler. Film/Dizi de izlemeyi çok severim, nadir izlerim ama gerçekten seviyorum izlemeyi. Önerilerinize açığım. Bu hesabı açma nedenime gelelim. Bazen içimi dökmek rahatlatıyor, kendimi en çok ve en doğru şekilde ifade edeceğim yer burası gibi hissediyorum, umarım öyle olur. Şu anlık aklıma gelenler bunlar. Umarım güzel şeyler olur hayatımızda. Okuduğunuz için ise teşekkür ederim. Sizi tanımıyorum ama hepinizi seviyorum. Saygılarımla.
9 notes · View notes
1sairbisikletle · 5 months
Text
Meursault'la Konuşmalar 41
Bugün temizlik günü. Neyse ki sıra bende değil. Evdeki odalardan en azından biri temizlenene kadar kardeşlerimin odasında takılıyorum. Çünkü odam süpürüleceği zaman her şeyi yatağımın üzerine toplamam gerekiyor ve başka oturulacak oda da yok. Bir iş yapamadığım için bilgisayardan kitap okuyacaktım, sonra baktım burada metin ekranını açıp boş bırakmışım, doldurayım dedim.
Dün Üsküdar'da Emre Abiyle denk geldik, insanın doğru anlaşılır mıyım endişesi taşımadan konuşabilmesi harika bir şey. Öncesinde de çalışmak için çıkmıştım ama çalışmak dışında her şeyi yaptım. Keyfim yerinde gibiydi buna rağmen. Rutinlerimi aksatmadan sürdürmeyi yavaş yavaş öğreniyor olmamın etkisi var sanırım. Şimdilik sadece bakım rutini olsa da bunu büyütebileceğime inanmaya başladım. Bu benim için çok kıymetli.
Önceki günlerden birinde hem çalıştım, hem güzel bir sohbet imkanı yakaladım yeni tanıştığım biriyle hem de akşamında bir seminere gittim ki seminer Abdülmecit Efendi Köşkündeydi, seminer konusu da mimaride moda bağlamında el-Hamra etkisiydi. Pratiğe anında yansıyan çok keyifli bilgiler öğrenmek, ortamın ambiyansı, yeni insanlar tanımak, tanıdıklarla karşılaşmak vs. derken tam tamına dolu bir gün ve akşam oldu. Daha önce söylemiş miydim bilmiyorum, beş yaşımdan beri ne olmak istiyorsun sorusuna fıkıhçı cevabını veriyorum, bu cevap yalnızca bir kez 11. sınıftayken kısa bir süre değişti ve mimarlık oldu, sonra mimarlığın bana keyif veren kısmının sanata yansıyan yönü ve İstanbul olduğunu, teknik kısmından zevk almayabileceğimi fark ettim ve bundan vazgeçtim. Ama ilgim baki kaldı. Hala mimarlık üzerine dinlemeyi, okumayı ve keşfetmeyi seviyorum. Çoktandır uzaktan uzağa güzel şeyleri görüp okuyup geçmekle iktifa ettiğim için bu alanda bir şey dinlemek beni ayrıca mutlu etti. Mayıs sonunda bir seminer daha olacak aynı yerde, iple çekiyorum.
Tumblr media Tumblr media
Evdeki ortamım stabilleşse ve huzursuz hissetmeme sebep olan sorunlar tahammül edilebilir bir noktaya gelse ritmimi bulurum gibi yavaş yavaş. Ama o kısım oldukça zor. Biraz da o yüzden "kendime ait bir düzen" arzum bu kadar tavan yapıyor. Çok yoruldum çünkü.
Sonraki gün Meydan Avm'de çalıştım ama yine hiçbir şey istemiyordu canım. Bir koltuk bulup ona gömülme arzusuyla yanıp tutuşuyordum ama eve gitsem göze batacaktım. Çok sevdiğim badem unlu kek bile tat vermemişti o derece. Sonra oturduğum yerden kalkıp Nero'ya geçtim, kahvemi alırken baktım, her zaman dolu olan koltuk boştu. Olabilecek en rahat ve korunaklı pozisyonda oturdum ve kitap okuyup kahvemi içtim. Kurtarılmış bir an gibiydi. Çalışmadım ama olsun. Kitap okumak da boş durmak değil sonuçta.
Tumblr media Tumblr media
Bu süreçte dört kitap okudum ve bir de tabak yaptım. Deseni çıkarırken çekmişim ama bitmişini çekmemişim. Bir de ilk defa kendi başıma trilin çektim tabağıma, güzel de oldu. Bir şeyi daha kendi başıma halledebilmiş olmak iyi geldi. Aldığım bardaklar için de desen buldum bugün, becerebilirsem ona başlayacağım. Geleneksel bir desene denemiştim ama hoşuma gitmemişti, yakışmamıştı bardağa. Yine de onu da boyayacağım, ziyan olsun istemiyorum emeğim.
Tumblr media
Annem bunu tabağa geçirirken ve tahrirlerken ne kadar uğraştığımı görünce "bir daha bu kadar zor desen seçme, çok uğraşıyorsun, başka işlerin olmasa neyse " dedi. Seviyorum deyip geçiştirdim. Tezimi kastediyor elbette. Her gün tezle ilgili bir şey buluyor soracak. Panik bir insan olsam sürekli paniklerim, öyle sorular. Kendince o da beni düşündüğünü düşünüyor. Bu soruların hiçbir faydası olmadığını, aksine zararı olduğunu kaç kere anlattım ama kârı olmadı. Yavaş yavaş umursamamayı da öğreniyorum. O soracak, ben sakince cevaplayıp geçeceğim.
İşte böyle Meursault, insanoğlu her şeye alışıyor ve acele etmezse yavaş da olsa bir şeyleri fark etme fırsatı buluyor, bulabiliyor. Bu da öyle bir haftaydı işte. Şimdi oturup dün akşam S'yle izlediğimiz dizinin kitabını okuyacağım. Agatha Christie'nin bir kitabından uyarlanmış ve çok kötü uyarlanmış. Çok da anlamsız bitti. Bu yüzden kitabını okumaya karar verdik. Şu anda bir iş yapamadığım için ona odaklanacağım.
Güncelleme
Diziyi yaparken bütün detayları çorba etmişler, kitap ne kadar harika çiziyor oysa her şeyi. Sonunu bilmeme rağmen merakla okuyorum. Christie okumayı da özlemişim.
10 notes · View notes
sillagen · 7 months
Text
Sizi seviyorum dostlarım okumayı da seviyorum 🫶🏻 iyi ki varsınız cansınız. Rabbim ayağınıza taş degdirmesin gönlünüzü bir an bile dara düşürmesin.
28 notes · View notes
Text
Tumblr media
Rabbim ! Bizi gaflette bulunup,kullarını aşağılayan,
Onlara eziyet edenlerden eyleme !
Amin..
9 notes · View notes
ateslebarutyanyana · 11 months
Text
Ben kitap okuyarak kafamı dağıtıyorum deyince, insanlar neden depresif olduğumu sanıyor? Arkadaşlar depresif değilim sadece kitap okumayı seviyorum.
21 notes · View notes