#nokta art
Explore tagged Tumblr posts
noktart · 28 days ago
Text
Tumblr media
Tepe İnşaat web sitesi, Nokta Art tarafından teslim edildi. Mobil uyumlu, tamamlı el ypaımı kontrol panelli web sitesi.
0 notes
gencnujininacilari · 10 months ago
Text
Bir virgüle kıyamadığım şiirimi, acımasız bir nokta ile bitirdin.
-Nujin
Tumblr media
2 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 2 years ago
Text
The final point of Artificial Intelligence
النقطة الأخيرة للذكاء الاصطناعي
https://instagram.com/nevzat.boyraz44
Yapay Zeka'nın geldiği son nokta
29 notes · View notes
eszpek · 21 days ago
Text
türkiye tiyatrosunun bellekle imtihanı | B.Güçbilmez'in Zaman Zemin Zuhur'u üzerinden bir inceleme
  Toplumları zaman ve tarih içerisinde konumlandıran; onlara kimliklerini, tasarılarını ve arka planlarını sağlayan; onları güdüleyen, destekleyen ve yeniden biçimlendiren bir anı deposudur bellek. Bu konumlanmada ve toplumun canlılığında başat roldeki belleğe hareketini veren, onu mümkün kılan ise mekandır. Bir mekanı bir zaman için işgal ederek ifadesini o ayrılmış, özel alanda kuran ve muhatabını bulan tiyatro da bu yönüyle bir mekan sanatıdır. Tiyatronun bu ilişkide olmazsa olmaz destekçisi bellektir. Bellek (anımsama), bir yeniden canlandırma, geçmişte olanı şimdide temsil etme niteliğiyle tiyatroya benzemektedir. Temsil nasıl ki görünüre getirdiği şeyin tıpkısını sunmuyorsa, anımsama eylemi de geçmişten çağırdıklarını birebir yansıtmamakta, onları zamanda bulanıklaşmış ve öznelleşmiş bir yansıdan öteye götürmemektedir. Bellek geçmişte yaşananların bir temsilidir. Tiyatronun anımsamayla ilişkisi bu sebeplerle güçlü bir ilişkidir.
  Kabaca söylenecek olursa yüzünü geçmişinden ve “öteki”den ayrı bir yöne döndürmeye mecbur bırakılmış, köksüzleştirme ve belleksizleştirme politikalarıyla yönlendirilmiş ülkemizde; ideal olarak belirlenmiş batıdan alınan ve bellekten ayrı düşünülemeyen tiyatro sanatının nasıl görünümler bulacağı, bu görünümlerin tiyatronun kendi iç dinamiklerine tezatlıklar teşkil eden bu yapıda nasıl varlık bulacağı ya da bu tezatlıktan anlam üretip üretemeyeceği, kendisini bu kültürel alanda nereye konumlandırmak istediği incelenmeye değer bir konu olarak karşımızda durur.
  Geçip gitmiş, unutulması emredilmiş geçmiş ve henüz tam olarak oluşmamış ya da erginleşememiş, güçlü bir imge haline gelememiş gelecek arasında kalmak "şimdi"yi de farklı bir boyuta sokmaktadır. Çünkü Ahmet Oktay'ın dediği gibi "şimdiye egemen olabilmek, onu gerçekten değiştirebilmek, onun edilgenleştirici öğelerine karşı koyabilmek ancak bir geçmişe ve geleceğe sahip olabilmekle mümkündür." Bu tarz bir zamansal algıya sahip olmayan Türkiye tıpkı tragedyalarda insanın tanrının güçlü bilgisinin yanındaki aciz durumunun yarattığı gibi bir müdahalesizlik ve iktidarsızlık durumunda kalarak bir nevi oedipus yazgısı yaşamaktadır. Bu yazgının bize sunduğu, bizi asılı bıraktığı zaman "genişlemiş bir şimdi"dir.
  Genişletilmiş şimdi, ilginç bir şekilde minyatür'le örtüşmektedir. Minyatür sanatı,
perspektifsiz, karşıdan bakılamayan, mekan içinde sivrilen bir derinliğe sahip olmayan yapıdadır. Geçmişle bağı kopmuş, gelecek tasarısı kuramayan ya da bunu içselleştiremeyen, dününe küsmüş, yarınına kayıtsız kalmış toplumumuzun, Beliz Güçbilmez'in kitabında kurguladığı "bir gün bir şey olur formülü"ne sırtını dayayan bir tiyatro üretmesi, bu açıdan bakıldığında tesadüfi değildir. Böyle bir iklimde şekillenen tiyatro algısında, yazarlarımızın sıklıkla başvurduğu gerçekçiliğin de, belleğe ve kültürel tarihsel arkaplana oturan batılı gerçekçilikten farklılaştığı bir nokta vardır.
  Beliz Güçbilmez, İbsen gerçekçiliğini baz alarak bir perspektif dramaturjisinden bahseder. Bu tür oyunlar perspektifle çizilmiş resimlerdekine benzer bir şekilde, adım adım ilerleyen ve art arda dizilen olaylarla bir tür derinlik ve zamansallık kazanarak ve geçmişi arkalarına alıp çizgisel bir yürüme yolu izleyerek söylemlerini belirlerler. Bu oyunlarda belllek, perfpektifi oluşturacak bir şekilde metne yerleştirilmiştir ve gerçekçilik için elzemdir. Ancak yerli gerçekçi oyunlarımızda oyunun hikayesi neredeyse sahne üzerinde sergilenen olayın hikayesi kadardır, bir nevi "minyatürleştirilmiştir". Ancak batılı gerçekçi tiyatroda, oyunda anlatılmayanlar kasıtlı bir şekilde dışarıda bırakılmaktadır. Dolayısıyla gerçekçi batı tiyatrosu perspektifle gözü sabitlemesine rağmen, bunun dışında başka dünyalar ve bakış açıları olduğunu da imlemekte, yokluğuyla varlığına dikkat ��ekilen bir alanı da belirtmektedir. Yerli oyunlarda ise bunu yapmaya çalışırken minyatürün hayaleti basar eteğimize. Kendi içinde ve o an için anlamlı olan ancak dramatik akışı beslemeyen öğeler göze çarpar. Sahnede bir an bir anlatı yükselir ancak bu anlatı bütünü doldurmak için değildir, kendisini parlatır ve söner.
  Benzer şekilde melodramlarda da bu tür kültürel bir arkaplan bulunur. İhtilalin devrimci tavrını yansıtacak şekilde, söylediğini hızlı ve kısa mesajlar yoluyla ileten bir form olarak var olmuştur melodram. Yine bu sebeplerden kısa ve net bir neden sonuç ilişkisine gereksinim duyar. Bu hızlı eğitim fikri tanzimat aydınlarının hedefleriyle örtüşmüştür. Namık Kemal geçmişten kopmak bir yana geçmişi bir ideal olarak kavramlaştıran biri olması yönüyle, bu neden sonuç ilişkisini bir ölçüde kurabilmiştir de.
  Tanzimat sonrası tiyatromuza göz attığımızda da, batılı anlamda gerçekçi dramatik tiyatroyu en iyi temsil eden kurguların Necip Fazıl ve Ozansoy'da belirdiğini görürüz. İlginç olan Necip Fazıl'ın ideolojisine ve söylemine ters olan bu kaynaktan beslenmesi ve
onu en iyi uygulayan yazar olmasıdır. Ancak bu ilginçlik tesadüfi değildir. Çünkü geçmişle hesabı olan, zaman içerisinde bir yere oturmakta olan derdiyle söylemini kuran Necip Fazıl bu formu kendiliğinden gereksinmiştir.
   Ancak bu yıllara kadar değişik şekillerde de olsa yakalanabilen batı gerçekçiliğiyle bağlantı gitgide kesilmiş ve böyle derinlikler kurabilen oyunlar yazılmaz olmuştur. Orhan Koçak'ın otuzlu yıllarda yoğunlaşan kültürel gerilimlerin, 1940larda Hasan Ali Yücel'in maarif vekilliğine atanmasıyla birlikte yön değiştiren kültür politikalarının sağladığı gerilim boşalmasıyla tariflendirdiği bu dönemde, Türk tiyatrosunda önce ortadan kaldırılan türlerin yarattığı boşluk ve bu boşluğu batılı formlarla doldurma çabası egemen olmuş ve sonra buradan yeterince güç çıkmaması üzerine kültüre sızmaya başlayan bellek kalıntıları belirleyici olmuştur.
  Beliz Güçbilmez'in tespitine göre "Türk tiyatrosu teknik olarak en batılılaştığı noktada batılılaşmaya direnç göstererek geçmişi, yok sayılması isteneni konu edinmiş,
ideolojik olarak en Batılılaştığı noktada ise öyküsünü kurarken yok saydığı geçmişi, Şark-ı İslamı bu kez teknik anlamda hortlatmıştır." Sözgelimi "Ocak" gibi geçmişsiz gerçekçi oyunlarda: ortaoyununun, sözsüz tiyatro geleneğinin hayaleti dolaşmaktadır. Tiyatromuzun bu dönemde yapmaya başladığı şey bir minyatürü koparıp çerçeve içinde duvara asmaya benzemektedir.
  Benzer şekilde Orhan Koçak'ın dediği gibi, yerli yazarlarımız bu dönemde aynı kulvardaki başka yazarlarla ilişki kurma dürtüsünü de geliştirememiştir. Dolayısıyla hem bir kanon oluşumu zorlaşmış, hem kanona bağlanma isteğinin yokluğu ile Türk tiyatrosu yeniden yazımlara kapısını kapatmıştır.Yeniden yazımlarda batı metinleri tercih edilmiştir. Minyatürün imzasızlığı, yazarın metin içinde hissedilecek somut gücüne ve kişiselliğe ihtiyaç duyan yenidenyazımı zorlaştırmıştır. Ayrıca belleklerimizde güçlü bir şekilde yer edinen klasik bir Türk metni olmayınca, yeniden yazımın doldurabileceği ve üstüne binip söz ekleyebileceği bir altyapı da oluşamamıştır.
  Bu noktada tiyatronun misyonunu destekleme dürtüsüyle eleştirinin kısır kaldığı ve tiyatroyu devindirmekten uzak yapıda olduğu görülür. Bu tavırda önemli ipuçları vardır. Nurdan Gürbilek'in bahsettiği şekliyle eleştiri, sanki romanla aynı köklerden muzdarip değilmiş gibi, "bizde x yok" söyleminden güç almış, romanın tepesine dikilip hesap tutmuş, aslında gerçek bir değişimi arzu etmemiş, buna yönelik sorular sormamıştır.
"Kötü Çocuk Türk"te belirtildiği gibi, yetmişlere kadar güdülen kültür politikaları yetmişlerde Orhan Gencebay'ın müziğinde dillenen, aşkın ve ulaşılamayacak bir arzunun kıskacında boynu bükük mazlum bir topluma, seksenlerde ise "ben de isterem"ci olmuş, dünyevi zevklere yüzünü dönmüş çarpık bir topluma zemin hazırlamıştır. Bu yalancı ve bağlamsız bireyselleşme günümüzün oyunlarını da tesiri altına almıştır. Çoğu sahnelemede birey biricik varlığıyla ve içsel dertleriyle ele alınmakta, ancak hala hayaletlerin tesirindeki yapılar günümüzde içi boş ve tüketimci toplum yapısına eklenerek karakterlerin tüm dayanaklarını zayıflatmaktadır. Orhan Koçak'ın bahsettiği kanonsuzluktan doğan kavga ortamı, Nurdan Gürbilek'in bahsettiği sırtını kaba bir doğu-batı ayrımına dayamış, özünde değişimi amaçlamayan eleştiri yapısı, toplumun özgün bir şey üreteceği varsa da önüne engel olarak dikilmekte ve genel iklimi belirlemektedir. Türkiye bu arada kalmışlığı içten içe yaşatmaya ve arzulamaya itilmiş, bu durum da 2000li yıllarda süregelen dünyevi zevklere dönmüş ve tüketicileşmiş tavrımıza uygun düşmüştür. Beliz Güçbilmez'in bahsettiği gibi batı tiyatrosunun geç kalma edebiyatı yaptığı bir zamanda dahi, onu kendine rota belleyen ve sürekli geç kalmışlıktan bahseden Türk tiyatrosu onunla örtüşme noktasına gelememiş, derdine uyacak formları bulamamış veya kasten görmezden gelmiştir.
  Çetin Altan'ın 1958 yılında yazdığı ve orta sınıfın, sınıf atlama özlemlerini apartman katları metaforuyla dile getirdiği "Tahterevalli" oyunununda bu bahsedilenlerle örtüşen bir görünüm vardır. Bu oyunda da bir görmemişlik, özentilik anlatısı yapılır. Ocak'takine benzer bir aile kurulumu, gözde geçmiş temsili bir babaanne vardır. Ancak karakterler derinliklere, bütüne eklenen kasıtlı temsillere sahip olmaktan ziyade genişletilmiş şimdiyi büyüten anlık aksiyonlara sahiptirler. Oyunun tam da anlatısını yaptığı züppeliğe ve sonradan görmüşlüğe kendi biçiminde de sahip gözükmesi ironiyi doğurur.
  Kumbaracı 50'de sahnelenen 444 adlı oyun da bu konuda ilginç bir örnektir. Oyunda belleksizlikten ve unutturma politikalarından bahsedilir. Tam da buraya odaklanan oyun içeriğinde ve söyleminde bahsettiği şeyi yakalasa da; biçiminde ve akışında, birbiriyle iç içe geçmiş ve dramatik akışa hizmet eden bir düzen kuramamıştır. Bu anlamda farklı bir bağlamda Tahterevalli'nin kaderini yaşamaktadır.
  2000lerin oyunlarında bu hayaletler, bezgin ve umursamaz bir yeni muhafazakarlığın içinde beslenir, büyür. Kısır tartışmalara alet olarak tüketici ve bitirici konuma uygun
düşen bir algı palazlanır ve pazarlanır. Kanonsuz, güvensiz, ve bu durumudan da içten içe hoşnut gözüken, mazlum bir söylemde varlığını şekillendiren, içinde bulduğu karmaşadan çıkarabileceği enerjiyi ve formu kendi kendisine baltalayan ve bastıran, ortaya çıkarmış olduğu bütüncül enerjileri de bir şekilde görmezden gelen ve üzerine sağlıklı bir düşünce kuramayan Türk tiyatrosu, Beliz Güçbilmez'in sözünü ettiği gibi Bihruz'un ruhunu sürekli olarak yad etmektedir.
0 notes
musispoedmacarsiv · 4 months ago
Text
13 Temmuz 2024 Barbora Krejcikova Jasmine Paolini Maçı
*Merkez Kort'ta saat 16:05'te başlayacak olan Wimbledon Tek Kadınlar Final maçı. İki isim de burada ilk kez şampiyonluk yaşamayı istiyor. Çek oyuncu Krejcikova, 2021 Roland Garros zaferinden sonra kariyerinin teklerdeki 2. Grand Slam şampiyonluğunun peşinde olacak. İtalyan raket Paolini ise geçen ayki Roland Garros finalinden sonra art arda ikinci Grand Slam finalinde boy gösterecek. O da kazanıp kariyerinin en büyük başarısına kavuşmayı arzulayacak. Güzel bir heyecan yaşamayı dileriz. İki tarafa da başarı dileklerimizi sunuyoruz.
Her iki raketin de final yolu:
-Barbora Krejcikova-
#1. Tur = Veronika Kudermetova (7-6[7-4], 6-7[1-7], 5-7)
#2. Tur = Katie Volynets (7-6[8-6], 7-6[7-5])
#3. Tur = Jessica Bouzas Maneiro (6-0, 4-3,ret.)
#4. Tur = Danielle Collins (7-5, 6-3)
#Çeyrek Final = Jelena Ostapenko (6-4, 7-6[7-4])
#Yarı Final = Elena Rybakina (3-6, 6-3, 6-4)
-Jasmine Paolini-
#1. Tur = Sara Sorribes Tormo (7-5, 6-3)
#2. Tur = Greet Minnen (7-6[7-5], 6-2)
#3. Tur = Bianca Andreescu (7-6[7-4], 6-1)
#4. Tur = Madison Keys (6-3, 6-7[6-8], 5-5,ret.)
#Çeyrek Final = Emma Navarro (6-2, 6-1)
#Yarı Final = Donna Vekic (2-6, 6-4, 7-6[10-8])
*S Sport'tan ve TRT Spor'dan naklen yayınlanacak olan maç.
*İlk sette 6-2 üstünlük kuran Krejcikova 1-0 öne geçti. Çek raket break'le başladı. Sonra o rüzgarını koruyarak, tecrübesiyle öne çıktı. Paolini için yine final ağırlığı söz konusu gibi.
*İkinci set de 6-2 sona erdi ama bu kez zafer Paolini'nin oldu. Durum da 1-1'e geldi böylece. İlk setin simetrisi vardı adeta. Bu sefer İtalyan raket çok arzulu oynadı. 3-0'ı gördü. Sağlam performansını düşmeden korudu. Şimdi karar anı heyecanı var önümüzde.
*Son sete 6-4'le nokta koyan Krejcikova şampiyonluğa ulaşmayı başardı. Çek raket teklerde ilk kez Wimbledon zaferini elde etti. Kariyerininse 2. Grand Slam şampiyonluğunu gördü. Çok güçlü servis oyunları izledik iki taraftan da. Özellikle Krejcikova love game'lerle ilerledi. 7. oyundaki kritik break'le bir adım öne atıldı. Son oyunda ise tam bir mücadele harbi izledik. Paolini 2 kez servis kırma şansını değerlendiremedi. Krejcikova ise 3. maç puanında mutlu sona kavuştu. Tebriklerimizi sunuyoruz.
0 notes
enkaz-yigini · 8 months ago
Text
İnsan tam çöktüm der herşey art arda geliyor der ya hani tam o nokta , hani hiç kimsesiz evsiz kalmış gibi bir ailen vardır ama darmadağındır, birde bir başkasına ailem demişsindir o ise bir başkasına ailelik yapıyordur... 🍂
0 notes
teknoaslan · 1 year ago
Text
Piksel Nedir? Piksel Kaybı Neden Olur? Nasıl Önlenir?
Piksel Nedir? Piksel Kaybı Neden Olur? Nasıl Önlenir? #acer #bilgisayar #gaming #predator #gamer #photoshop #branding #logo #graphicdesigner #pixelart #vector #illustrator #uidesign #art #artwork #typography #creative #graphicgang #dribbblers #graphic #be
Piksel (Pixel) Nedir? Piksel, bir ekranda oluşan görüntüde insan gözünün ayırt edebileceği en küçük birimdir. Pikseller, kırmızı, mavi ve yeşil renkteki alt piksellerden (sub-pixel) meydana gelir ancak insan gözünün bunu görmesi mümkün değildir. Piksel, isim olarak “Picture Element” kelimelerinden türetilmiştir ve İngilizcede “dot” yani “nokta” olarak geçse de gerçekte kare şeklindedir. Piksel…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
mistikyol · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
HAMSA SEMBOLLERİNDEN BİRİNİ SEÇİN!
Hamsa - Hz. Fatma Ananın Eli- bolluk, bereket, şans ve şifa getiren bir simgedir. Aynı zamanda insanları nazardan, olumsuz enerjilerden ve kötü talihten koruduğuna inanılır.
BİRİNCİ HAMSA SEMBOLÜ: KOŞULLARIN GETİRDİĞİ ZORLUKLARDAN KORUNUYORUM. Temiz kalbin ışıltılı enerjinle doğal olarak korunuyorsun çünkü melekler her daim yanındalar. Sevgiyi cömertçe veren ve şefkati derin bir insansın. Hayat koşullarının seni zorladığı dönemler olabilir ama bil ki bu dönemlerde de korunuyorsun. Evinde düzenli olarak enerji temizliği yaparsan huzurun artacaktır. Beklediğin değil ama beklemediğin kapılardan bereket ve şans alacaksın. Endişelere kapılmak hem bedenini hem de ruhunu zorluyor. Lütfen akışta kal ve her şeyi yoluna gireceğine güven.
İKİNCİ HAMSA SEMBOLÜ: YAKIN ÇEVREMİN NAZARINDAN KORUNUYORUM. Her yaptığın, söylediğin, giydiğin fazlasıyla dikkat çekiyor. Bunun iyi yanı atılım yapabilir ve hayallerine hızla ulaşabilirsin. Bunun riskli yanı çevrenden kıskanç enerjilere maruz kalabilirsin. Bu yüzden biraz daha ketum davranmalı ve duygusal olarak mesafeli durmayı başarmalısın. Çok iyi niyetli ve kötü durumda olanlara yardım etmek isteyen yanını frenleyerek doğru kanallara aktarmalısın. Doğayla ve özellikle toprak anayla daha yakın temas kurarsan daha huzurlu hissedeceksin. Lütfen enerjini boşa harcamamaya dikkat et.
ÜÇÜNCÜ HAMSA SEMBOLÜ: BAŞIMA GELEN HER OLAYDA KORUNUYORUM Bazen açılmayan bir kapı veya niyet ettiğin ama olmayan bir dilek de korunmaktır. Belki o anda bunun farkına varmayabilirsin ama uzun vadede olmayan her neyse seni korumak içindir. Bu yüzden zihnindeki karmaşaya son ver ve meydana gelen tüm olaylarda korunduğunu bil. Farkındalığını geliştirmek için atacağın her adım sana bereket ve huzur olarak geri dönecektir. Hayal kırıklıklarına odaklanmak yerine kendini geliştirmeye ve kendin için güzel olan değişimlere dikkatini ver. Gün içinde olumlu düşüncelerle enerji alanını yükseltmeye devam et.
DÖRÜNCÜ HAMSA SEMBOLÜ: ART NİYETLİ ENERJİLERDEN KORUNUYORUM Mükemmeliyetçi, ayrıntılara dikkat eden ve sevdikleri için emek harcamaktan geri duymayan hassas yapınla çok özel bir insansın. İçinde hep daha iyiye ulaşmak isteyen ruhsal gücünle senin için imkansız diye bir şey yok. Yalnız verici tarafın fazla ağır bastığında tuhaf bir şekilde art niyetli insanların sömürüsüne maruz kalabilirsin. Böyle olsa bile merak etme çünkü onlar senden doğal olarak uzaklaştırılıyorlar. Meleklerinin sevgisine şükrederek cevap vermeyi lütfen ihmal etme.
BEŞİNCİ HAMSA SEMBOLÜ: KARMAMIN ETKİSİNDEN MUAF KALARAK KORUNUYORUM Yüce enerjilere kendini açarak, dua ederek ve farkındalığını yükselterek kaderindeki olası zorluklardan ve sıkıntılardan uzak duruyorsun. Bu durum sana doğal bir korunma sağlıyor. İçindeki çocuksu saflığın sana verdiği doğallıkla şansın hep yaver gidecek. Tek dikkat etmen gereken nokta başkalarının negatif konuşmalarının etkisine kapılmamak. Öyle olduğunda yüksek frekansında düşüşler olabilir. Yine de bitmeyen yaşam ve doğa sevgisiyle içindeki gücü hep yüksek tutmayı başarıyorsun. Doğru yolda ilerlediğini bilmeni isterim.
ALTINCI HAMSA SEMBOLÜ: KORUYUCU MELEĞİMİN YARDIMIYLA TEHLİKELERDEN UZAK TUTULUYORUM Bazen koruyucu meleğine fazla iş düşüyor çünkü riskli durumlara girmekten çekinmeyen bir yapın var. İçindeki yoğun ve güçlü enerjiler sana olumlu anlamda direnç ve sebat getiriyor. Yalnız o gücü doğru kanalize edemezsen tehlike arz eden durumlara da girebilirsin. Düzenli spor yaparak, doğru ve dengeli beslenerek ve iyi uyumaya özen göstererek bedensel ve ruhsal enerjilerini dengelemelisin. Kötü alışkanlıklardan uzak durmalı ve nefsini terbiye etmeye odaklanmalısın. Çok yüksek bir potansiyele sahip olduğunu unutma.
mistikyolyoutube #mistikyol #hamsa #hamsasembolü #ruhsalmesaj #mistikyolruhsalmesaj #kişiliktesti #kişiselgelişim #ruhsalgelişim #didemçiloğlu #cemçiloğlu
1 note · View note
cointahmin · 2 years ago
Text
OFAC, Poloniex’in 2014 ve 2019 yılları ortasında müşterini teşhis uygulamalarını uygun halde sürdürmediğini sav ediyor. Kripto para borsası Poloniex, yaptırım ihlali suçlamalarını çözmek için 7,6 milyon dolarlık cezayı kabul etti.OFAC’tan kripto para borsasına ihlal cezası!OFAC, Justin Sun’a bağlı platformun çeşitli yaptırım programlarını yaklaşık 66.000 kere ihlal ettiğini söyledi. Bu doğrultuda, Kırım, Küba, İran, Sudan ve Suriye’den müşterilerin Ocak 2014 ile Kasım 2019 ortasında toplu olarak 15 milyon dolara kadar süreç yapmasına müsaade verdiğini kaydetti.Poloniex Ocak 2014’te faaliyete geçti. Bununla birlikte, Mayıs 2015’e kadar bir yaptırım ahenk programına sahip değildi. Bir Hazine dokümanında, ahenk programının geriye dönük olmadığı yer alıyor. Ayrıyeten, halihazırda yaptırım uygulanan yargı bölgelerinden müşterilerin platformu kullanmaya devam etmesine müsaade verdiği belirtiliyor. Yaptırım gözlemcisi Pazartesi günü yaptığı açıklamada, kripto borsası Poloniex’in ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlık Denetim Ofisi (OFAC) ile yaptırım ihlalleri tezlerini çözmek için 7,59 milyon dolar havale edeceğini söyledi.İhlal savlarının art planında neler var?OFAC, “Poloniex, ahenk programı uyarınca İran, Küba, Sudan, Kırım ve Suriye ile teması olan hesapları belirlemek ve kısıtlamak için efor sarf etmesine karşın, görünüşe nazaran bu yargı bölgelerinde bulunan birtakım müşteriler, online dijital varlıklarla ilgili süreçlerde bulunmak için Poloniex’in platformunu kullanmaya devam etti” dedi.Poloniex şu anda Tron’un yaratıcısı Justin Sun’ın dayanağını de içeren bir kuruluşlar konsorsiyumuna ilişkin. cointahmin.com’dan bildiğiniz üzere, bundan evvel, ABD’li kripto para şirketi Circle kısa bir müddet Poloniex’e sahipti. Fakat iki yıldan kısa bir mühlet sonra işletmeyi sattı. Geçen yıl Poloniex ve öteki kripto borsası Huobi, Huobi Token “ekosistem gelişimini” artırmayı da içeren bir “stratejik ortaklık” kuracaklarını duyurdu. Bu ortada Justin Sun tıpkı vakitte Huobi’nin de danışmanı.Poloniex, OFAC ile işbirliği yaptıOFAC Pazartesi günkü raporunda, Poloniex’in “iddia edilen ihlallerin birden fazla sırasında küçük bir startup” olduğu belirtti. Ayrıyeten, Circle’ın şirkete sahip olduğu mühlet boyunca Poloniex’in yaptırımlara ahenk programını geliştirdiğini dikkate aldı. OFAC, bu gerçeklerin, cezanın ne kadar ağır olacağının hesaplanmasında hafifletici faktörler olduğunu söyledi.Bu ortada OFAC, hem Circle hem de Poloniex’in OFAC ile işbirliği yaptığını kaydetti. Ayrıyeten, bunun da borsanın lehine bir öbür nokta olduğunu belirtti. Hususa ait olarak Poloniex’ten şimdi bir açıklama gelmedi.
0 notes
tipura · 2 years ago
Photo
Tumblr media
◯ 奏でる ◯ 「天地の子」 まるとさんかくを両極に、三つの柱が螺旋をえがきます 天地の理のような 響きが生まれるカタチ 「らせんの音」 螺旋は生命の、細胞の、言葉の連なり 奏でることは、生きることに等しい 1つでもまとめても かけてもおいても 草木があればなお良し✨ online shopもはじまります どうぞよろしくお願いします😊 今日も素敵な1日を✨✨✨ #Repost @noirnokta with @use.repost ・・・ 「奏でる カナデル 3」 展示四日目です。今日の伊豆は肌寒い、暖かくしてお出掛けください。 参加作家 苔むす木工 木彫 チプラスタヂオ 金属 坪内愛梨 板絵 山口千絵 木.螺鈿 吉本繁 金工.木彫.絵 ー1月22日sun迄 11amー17pm 木曜休 ギャラリーnoir/NOKTA minibird cafe trois 伊豆の国市中750ー1 ※展示期間中カフェ営業が有ります。 @cafe_trois ○展示作品の通販対応をしています。気になる作品が有りましたら、メールにてお問い合わせください。 @noirnokta_online ○ギャラリーとカフェ内は感染対策をしています。マスクの着用などご協力よろしくお願いいたします。 #伊豆 #伊豆の国市 #artgallery #artのある暮らし #tipurastudio #チプラスタヂオ #キササゲ #すずめうり https://www.instagram.com/p/CnfzsUaPoPp/?igshid=NGJjMDIxMWI=
1 note · View note
korelist · 2 years ago
Text
Tumblr media
IT’S OKAY TO NOT BE OKAY // KDRAMA DİZİ YORUMU
UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.
İmdb puanı: 8,6 Benim puanım: 10
Drama: It’s Okay to Not Be Okay / Psycho But It's Okay
Hangul: 사이코지만 괜찮아
Director: Park Shin-Woo
Writer: Jo Yong
Episodes: 16
Date: 2020
Language: Korean
Country: South Korea
Cast : Kim Soo-Hyun , Seo Ye-Ji, Oh Jung-Se , Park Gyu-Young, Kim Ju-Hun, Jang Young-Nam, Kim Mi-Kyung, Kim Chang-Wan, Kang Ki-Doong
 2021 (57th) BaekSang Arts Awards - May 13, 2021
Best Supporting Actor (Oh Jung-Se)
Art Award
 Uzun zamandır listemde olmasına rağmen sığ ve bunalım bir aşk hikayesini anlattığını düşündüğüm için izlemeye elim gitmiyordu. Oylanma oranı ve puanı yüksek olduğu için listemden çıkartmaya da kıyamıyordum. Diğer yandan başroldeki Kim Soo Hyun 'un Kore sinemasında bu kadar ünlü bir oyuncu olmasına da pek anlam veremiyordum. Sonuç olarak bir şekilde diziye başladım.
İtiraf etmeliyim ki kelimenin tam anlamı ile büyülendim. 1. bölümün sonunda, neden olduğunu bilmediğim şekilde dizinin hikayesine kolumu, bacağımı, kendimi kaptırmış gibi hissettim.  Sanki bir masal dünyasına izinsiz adım atmış gibiydim. Karakterlerin her biri Tim Burton'a el sallayarak sahneye çıkıyorlardı. Her birinde coşkulu ve ölçülü bir aura vardı. Asla nedenini anlayamadığım bir heyecanla izlemeye devam ettim.
Dizide üç yalnız insanın yollarının kesişmesi masal gibi anlatılıyor. Ko Mun Yeong (Seo Yea Ji); İnsanlardan bağımsız yaşayan, gotik havası ile herkesin çekindiği bir çocuk kitabı yazarı. Moon Kang Tae (Kim Soo Hyun), 10 yıl içerisinde 15 hastane değiştirmiş psikiyatri kliniğinde hasta bakıcı. Moon Sang Tae (Oh Jung Se), Kang tae'nin zihinsel engelli abisi. Bu üçünün bir arada olduğu sahnelerin birçoğu tablo gibiydi. Çekimler ve hikâye anlatımı ise o kadar lezzetliydi ki, diziyi izlerken doyduğumu hissettim.
Her bölüm klasik olarak bildiğimiz peri masalları ile başlayıp, farklı yorumlanması ile tamamlandı. Bir masal dünyasının kapısından içeri adımımı attım ve kendimi Charlie'nin çikolata fabrikasına ilk kez adım atan bir çocuk gibi hissettim. Masalların ve hikayelerin dizinin içinde yorumlanışları, karakterlerin hikayelerden çıkarımları ve izleyiciye yansıtma şekilleri muazzamdı. İlk başta dizinin sığ ve bunalım olduğunu düşündüğüm için kendime çok kızdım. Bütün romantik detaylar bile o kadar incelikle işlenmiş ki, klasik Kore dizilerinden fersah fersah sıyrılıyor.
Sadece ana karakterler değil dizideki bütün karakterler için hikayeler incelikle yazılmış. Her karakterin kendi travması ile yüzleşmesi ve üzerinden gelme çabasını çok başarılı anlatıyor. Hiçbir oyuncu ve karakter diziye fazla ya da abartı değildi. Oyuncuların içtenliği ve profesyonelliği su götürmezdi. Oyuncuların yanı sıra, yönetmenden senariste bütün ekip çok başarılıydı. Dizinin çekimleri, kullanılan mekanlar, kıyafet seçimleri, diyaloglar gerçekten beni büyüledi.
Dizinin konusu için bir iyileşme yolculuğu diyebiliriz. Karakterlerin birbirlerinin yaralarını sarmasını, kendi travmalarını fark etmelerini izleyiciye çok doğal aktarmışlar. Özellikle Moon Sang Tae karakterini canlandıran Oh Jung Se, inanılmaz bir performans sergiledi. Kesinlikle önünde eğiliyorum. Ko Mun Yeong karakterinin insan hislerini hiç öğrenmemiş bir çocuk olması ve her yeni duyguda teyit etmek istemesi çok tatlı bir detaydı. Onunla; birini sevmenin ne demek olduğunu öğrenmesini gözlerim dolarak izledim.
Hikaye boyunca karakter gelişimlerini parmakla gösterebilirim. Hiçbir tutarsızlık yoktu. İlk saniyede izleyiciye verdikleri dark hava ve grotesk atmosfer son bölüme kadar havasını hiç bozmadı. Sezon boyunca dizi yalnızlıktan beslenerek ve doyarak noktayı koydu. Benim en çok hoşuma giden şeylerden biri de Moon Mang Tae ismini verdikleri bez bebek oldu. Yükledikleri anlam gerçekten güzeldi.
Eleştirmem gerekiyor ise, beni rahatsız eden yalnızca iki nokta oldu. Birincisi, Ko Mun Yeong karakterinin bütün sezon boyunca makyajının bozulmamış olmasıydı. Yağmurda, çamurda, uyurken, ağlarken hep porselen bebek gibiydi. En azından 1-2 kere de olsa keşke makyajsız görseydik. İkincisi ise, Ko Mun Yeong'un annesinin hikayesi. Ölmediğini ve hikayeye bir yerinden dahil olacağını bekliyorduk ama gösterdikleri o ölüm sahnesinden nasıl kurtulduğunu hiç anlatmadı. O durumdan kurtulabilmesi çok mantıklı değildi.
Yine de sonuç olarak, izlediğim şeyden o kadar memnun kaldım ve beni o kadar tatmin etti ki, mantıksız bulduğum bu iki noktanın da üzerinde hiç durmadım. Dizi bittiği için resmen içim burkuldu. Ama söylemeden de geçemeyeceğim, izlediğim onca Kore dizisi arasında gerçekten tatmin edici sona sahip tek dizi olabilir. Başından sonuna kadar hikayesinin arkasında durup gereksiz detaylar ile izleyiciyi hiç boğmadı.
İmza etkinliğinde Ko Moon-Young'un korumacı tavrı, abinin karavan almak isteme sebebi, birbirlerini hatırladıklarını itiraf ettikleri sahne, Ko Moon-Young'un kabus görüp ağlaması, Moon Mang Tae için kavga ettikleri sahne, Ko Moon-Young'un doğum gününde dizilerin kadrolu annesi Kang Soon-Duk'tan yosun çorbası istemesi, Ko Moon-Young'un Moon Sang Tae'den onunda abisi olmasını istemesi diziden sonra uzunca bir süre aklımdan çıkmayacak sahneler arasında olacak. Abi her ne kadar otizmli olsa da kardeşinin ve  Ko Moon-Young’un ona gerçekten bir abiye ihtiyaç duyarak yaklaşmaları çok derin düşünülmüş detaylardı. Engelli olmasından dolayı onu eylemiyor, gerçekten içlerindeki abi ihtiyacını onunla dolduruyorlardı.
Ayrıca dizi içinde geçen masallar ve hikayeler hem konuyu hem karakterleri çok güzel tamamlıyordu. Bence en güzeli Yalancı Çoban hikayesini anlatma sahnesiydi. Bütün herkesin sımsıkı sarıldığı yalnızlıklarını nokta atışı özetliyordu.
Sonuç olarak; oyuncuların birbirine çok yakıştığı, hikayesi doldu dolu, anlatmak istediğini izleyiciye geçiren bir dizi olmuş. Bu kadar övgüyü ve puanı kesinlikle sonuna kadar hakkediyor.
 OST:
Janet Suhh - In Silence
Janet Suhh - Lighting up your world
Raven Melus
BAŞKA NELER VAR ?
FOTOĞRAFLAR
1 note · View note
noktart · 28 days ago
Text
Nokta Art Web sitesi ve SEO alanında en yakın dostunuz olmaya hazır.
www.noktart.com
0 notes
teknojihaberleri · 2 years ago
Text
Yeni Kia Niro Türkiye’de
Kia’nın yenilenen SUV’u Niro Türkiye’de satışa sunuldu. Gelişmiş sürüş takviye sistemleri, yolcu güvenliğini ve sürüş rahatlığını artıran ileri teknolojiye sahip özellikleriyle Yeni Kia Niro, birbiriyle bütünleşen iki adet 10,25 inçlik ekranıyla son derece sezgisel bir orta yüz tecrübesi sunuyor. Kia’nın etraf dostu SUV’u Yeni Niro Türkiye’de satışa sunuldu. Hem hibrit hem de elektrikli versiyonunun satışa çıktığı Yeni Niro şoför ve yolcular için güvenliği, kullanılabilirliği ve rahatlığı arttırılarak ileri teknoloji özelliklerle donatıldı. Yeni Kia Niro’nun bu özelliklerinin büyük kısmı, hibrit (HEV) ve elektrikli (BEV) Niro versiyonlarında standart olarak bulunuyor. Yeni Kia Niro Hibrit, 1.6 litrelik akaryakıtlı motor ve elektrik motoruyla 141 PS kombine güç ve 265 Nm kombine tork sunuyor. Yeni Kia Niro KONUT ise 204 PS (150 kW) güç ve 255 Nm torka sahip elektrik motorunu 64,8 kWh batarya ile birleştirerek 460 km (WLTP) sürüş menziline ulaşabiliyor. DC şarj imkânı da sunan Niro, 50 kW DC şarj istasyonlarında 65 dakikada, 100 kW DC istasyonlarda ise 45 dakikada 80 şarj olabiliyor. Yeni Kia Niro Hibrit ve 204 PS güce sahip Yeni Kia Niro KONUT, Türkiye’de birinci etapta Prestige paket olarak satışa sunuldu. Niro Prestige; Ön Çarpışma Engelleme Asistanı, Şerit Takip ve Şeritte Kalma Asistanı, Uzaktan Akıllı Park Asistanı üzere tüm sürüş dayanak sistemlerinin yanında soğutmalı ön koltuklar, hafızalı şoför koltuğu ve elektrikli yolcu koltuğu, 10.25” Supervision gösterge paneli ve 10.25” navigasyonlu multimedya sistemi üzere konfor ve teknoloji donanımlarını da barındırıyor. Yeni Kia Niro gelişmiş muhafaza ve rahatlık sunuyor Yeni Kia Niro'nun gelişmiş sürüş takviye sistemleri (ADAS), hem yolda sürüş anında hem de park ve hareket sırasında üstün muhafaza sağlamak için tasarlandı. Kör noktada diğer bir araçla mümkün bir çarpışma algılandığında, Kör Nokta Çarpışma Engelleme Asistanı (BCA) Niro’yu otomatik olarak frenleyerek art taraftaki araçlarla çarpışmayı önlemeye yardımcı oluyor. Dikey bir park yerinden geri geri çıkarken Art Çapraz Trafik Çarpışma Tedbire Asistanı (RCCA), her iki taraftan diğer bir araç yaklaştığında sürücüyü uyarıyor. Sistem, şoför rastgele bir tepki göstermediğinde ve bir çarpışma kaçınılmaz ise otomatik olarak fren uyguluyor. Park gerilimini azaltmak için, şoför araçtan indiğinde aracın kendi kendine park etmesini sağlayan Uzaktan Akıllı Park Asistanı (RSPA) sistemine sahip olan Yeni Kia Niro, başka objelerle çarpışmayı önlemek için ultrasonik sensörler kullanıyor. Gaz, fren ve vitesi yöneterek park hareketini otomatik olarak gerçekleştiriyor. Aracın yolunda bir obje algılandığında sistem otomatik olarak fren yapıyor. İnançlı bir halde park ettikten sonra İnançlı Çıkış Asistanı (SEA), araçtan inerken arttan bir araç yaklaştığında ikaz veriyor ve elektronik çocuk kilidi art koltuktaki yolcuların art kapıyı açmasını engelliyor. Yeni Kia Niro ayrıyeten, Kia'nın ikinci kuşak Ön Çarpışma Engelleme Asistanı (FCA 2) sistemiyle de donatıldı. FCA 2, şoförlerin mümkün çarpışmalardan kaçınmasına yardımcı olmak için arabalar, bisikletliler ve yayalar dahil olmak üzere yol kullanıcılarının hareketini daima olarak izliyor. Sistem ayrıyeten kavşaklarda güvenliği en üst seviyeye çıkarmak için Kavşak Dönüşü ve Kavşak Geçişi fonksiyonlarını de içeriyor. Kristal netliğinde çoklu ekranlar Yeni Kia Niro, şoför ve ön yolcunun aracın tüm temel fonksiyonlarını çarçabuk görebildiği ve erişebildiği son derece sezgisel bir orta yüz kullanıma sunuyor. Ön konsola entegre edilen iki adet 10,25 inçlik ekran, bütünleşerek bir çift ekran oluşturuyor. Sürücünün önünde yer alan ana gösterge paneli, sürat, gerçek vakitli güç akışı ve pürüz algılama üzere tüm değerli sürüş bilgilerini gösteriyor. Bu ekran, ön konsolun ortasında bulunan bilgi-eğlence ekranıyla birleşiyor. Bir dizi sezgisel simge, şoför ve ön yolcunun ses, navigasyon ve araç ayarlarına basitçe ve en az dikkat dağınıklığıyla erişmelerini sağlıyor. Yeni Kia Niro’daki tüm teknik ve donanım özellikler hem hibrit hem de elektrik motorlu seçeneklerde sunuluyor.
0 notes
eldstunga · 3 years ago
Note
What are some aspects of life that those without Lekku might not notice or appreciate, anything Rynn is slightly miffed by or happy for revolving around them? And is the hat ratio for non-lekku to lekku having species disproportionate, are there baseball caps for Twi'leks? Curious on your thoughts, hope you're well!
Tumblr media
Well - I feel like there's a lot of nuance that gets lost in conversation with other humanoids, though that probably goes both ways. You should try some classical twi'lek theatre one day, it's sublime.
Moreover, on a tackier note, the sexual applications are vast and I honestly feel a little sorry for humans. At least until they inevitable turn out to be anthropocentric assholes.
Obviously there's a ton more, but lemme bring up some cons.
Tumblr media
Doors. Table edges. Backs of chairs. In the right circumstances it's great to have highly sensitive nerve bundles but lemme tell you it fucking sucks to slam them in a door.
They're also a bit of a liability in a fight, but that's a much rarer occurance than accidentally pinching them between your body and a table.
Lastly, hats. I don't wear 'em. I mean, unless it's cold. Lekku socks or sleeves - There's a lot more to twi'lek fashion than you think, but the heck do I know about a hat ratio? There’s tons! 
Helmets, wraps, hats, visors, turbans...real fuckin' hard to find any of it outside of Ryloth and a few surrounding systems on the Correllian run. Decent foreign fashion markets on Bothawui maybe. As for the bloody 'lekku wraps' I'm sure all you aliens are thinking about. Fuck 'em.
Tumblr media Tumblr media
256 notes · View notes
tajimahiroe · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
ハンカチできた🌬
「森をぬけて 湖畔まで」
ほんの数枚ですが…
本日13時頃から在廊の予定です🌱
他追加ナド。
今日もアオサギさん目の前を横切ってくれますように!✨😍
・・・
たじまひろえ個展
「森をぬけて 湖畔まで」
9/24(土)ー 10/2(日)
@noirnokta
11:00ー17:00
木曜休み
2 notes · View notes
musispoedmacarsiv · 5 months ago
Text
6 Haziran 2024 Polonya Türkiye Voleybol Maçı
*Japonya'nın Fukuoka kentindeki Batı Japonya Genel Sergi Merkezi'nde saat 13:30'da başlayacak olan 2024 FIVB Erkekler Voleybol Milletler Ligi altıncı maçı. Organizasyondaki ilk galibiyetimizi arıyoruz ama diğer yandan da çok zorlu bir virajdayız. Şimdi de rakip son şampiyon Polonya. Yine kritik bir sınav. Bekleyip, umut edeceğiz artık. Efeler'e yürek dolusu başarılar dileriz.
*TRT Spor Yıldız'dan naklen yayınlanacak olan maç.
*İlk set sonucu 25-19 Polonya lehine. Erkenden hakimiyeti kurup hep önde oynadılar. 15-10'dan sonra 6-1'lik çok iyi bir sekans yakalayıp dengeyi kurmuştuk ama öne geçemedik. Sonra yine ara açıldı ve Polonya sete 5 sayılık seri yaparak nokta koydu.
*İkinci seti 25-12 kazandı Polonya ve durumu 2-0 yaptı. Bu bölüme Efeler 3-0'la girmişti. Sonra art arda 5 sayıya engel olamadık. İlerleyen süreçte de ara iyice açıldı ve çift hanelerde seyretti.
*Üçüncü sette de 25-19 üstünlük kuran Polonya 3-0 galip geldi. Bu kez ilk sayıdan son sayıya kadar önde götürdüler ve giremedik oyuna. 6'da 0 ile devam ediyoruz. İlk galibiyeti aramayı sürdürüyoruz.
0 notes