#nevrotik
Explore tagged Tumblr posts
Text
New Audio: Davidé Shares Brooding and Cinematic "Nevrotik"
New Audio: Davidé Shares Brooding and Cinematic "Nevrotik" @heygroover @romainpalmieri @DorianPerron
Davide Orsi is an Italian-born, French-based musician and producer, whose career started in earnest with a stint in Italian psych rock outfit Rubber Eggs. Orsi relocated to Grenoble, France, where he continued his musical career, eventually joining Bleu Tonnerre in 2019. And while with Bleu Tonnerre, he played alongside a collection of French artists including Izia and AARON. Orsi also started…
#Davidé#Davidé Nevrotik#Davidé Plasticity Pt. 2 EP#electro pop#indie electro pop#indie synth pop#instrumental#Nevrotik#New Audio#Rubber Eggs#Single Review#Single Review: Davidé Nevrotik#Single Review: Nevrotik#synth pop
1 note
·
View note
Text
Karen Horney – Çağımızın Nevrotik Kişiliği (2024)
Freud sonrası psikanalizin önemli isimlerinden olan Karen Horney kuram içinde kalarak yaptığı eleştirilerle psikanalize özgün katkılarda bulunmuştur. Freud’un biyolojik, içgüdü temelli yaklaşımına karşın hem kendi klinik tecrübeleri hem de sosyal bilimlerdeki gelişmelerden yararlanarak farklı bir bakış açısı ortaya koymuş, insan gelişiminde kültür ve çevrenin etkin rolünü…
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/4bba1d7991b35282ccbc94bc32e8cf92/06caee79ffe183fd-7d/s640x960/15fad3100b956de97c59ecf05a581cf017b549c8.jpg)
View On WordPress
0 notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/6304588d580ead2621c276fc92a832d8/658afe680ec71555-ca/s540x810/d0ac093b549de882774b4137a74850832c1b5cb8.jpg)
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#güç arzusu#nevrotik zayıflık
1 note
·
View note
Text
gözlerimin altında saklı şehir barındırıyorum. yalnızlığa uzanmış bir el var beni çağıran. göğsümüzü gere gere savaştığımız bu savaşta, acı gerekli bir virgüldür. nevrotik varlığımın içerisinde. belirsizlik çitinin ötesinde, titreşen her şeyde bedenimi ayırdığım olur çıplak ellerimle. her şeyin tırnaklarımın altında kaldığını biliyorum. öfkeli bulutlardan bir nefes ya da kentin puslu havasında bir si̇gara dumanı istiyorum. kargaşanın içerisinde kemikli düzensiz ellerimle saçlarımı kimsenin okşayamadığı kadar okşamak istiyorum. sonunda deği̇şmek istediğimi biliyorum. yardım i̇çi̇n küfrediyorum. kendimden nefret ettiğimi biliyorum. yaralarımı dikmeye çalışıyorum. deniyorum deniyorum ama başaramıyorum. hep aynı bıçağı kullanan kemik hırsızını düşünüyorum. hâlâ kırılmaz bir anı gibi duyduğum bedeninin uzuvlarında dinlenebilmek için sarılmaya yelteniyorum. evet biliyorum. sarıldığımda kaburgaları her zaman göğsümü sıkardı. her bir kemiği canlı kanlı ete çarpan bir mızrak gibi göğsüme batardı. şaşırmış kalbimin atışları arasında acının çatırtısını yaşatırdı. sanki savaşa gitmeye hazırmış gibi göğsünü şişirirdi. belki de öyleydi. sarılamazdım ve tüm parçalarımı kaybedemezdim. çünkü sen de bana sarılıp tüm parçalarını kaybedemezdin. hâlâ beni rahatsız eden kırılmayı hissedebiliyorum. varlığın artık tedavi edilmiş bir travma gibi. zihnimde eşleştiğin noktaları yeniden ziyaret ediyorum. göğsümün içinde bir nabız olduğunu ve hayatın beni sarstığını keşfediyormuş gibi sendeliyorum. hayatın tekrar tekrar bir şeyler söylediğini fark ediyorum. ve tekrardan yürüdüğüm patikalı yollardan kendime dönüyorum. ne kadar istersem isteyeyim. kimsenin bu varoluşumun boşluklarını dolduramayacağını ya da sessizliğimi anlayamayacağını biliyorum. hayatımızın belli bir noktasında, çoğu insanın bizimle aynı zihinsel senkronizasyonda olmadığını fark ederiz. üzgünüm! evrim arayışının bedeli yalnız, daha doğrusu kendinizle yürümektir. bu göründüğü kadar kötü değildir. sadece özgürleştiricidir.
246 notes
·
View notes
Text
twitter'da takip etmeyi sevdiğim iki hesap var.
(duyulan -işitilen- insanın beynine işkence eden hayat'tan türlü haberler -gerçekler- ile paralize olduğumda, sadece bu iki hesabı takip ederek yaşasam ya dediğim)
birincisi 'arizona dot' isimli hesap. arizona'daki yol durumundan haber veriyor, şu yol kapalı, şu şeritte bir kaza oldu, alternatif yollar şunlar, şimdi şu yol açıldı, tekrar kullanabilirsiniz, şimdi bir kaza nedeniyle sağ iki şerit yeniden kapandı...
"arizona dream" ile bir ilgisi var mı bu takıntının? diye soruyor r.
hayır diyorum. sadece kapanan ve açılan yollar hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum.
.
ikincisi "NSFVoyager2" isimli hesap.
1977'de fırlatılan voyager 2 sondası hakkında bilgiler paylaşıyor. işin aslı genç bir NASA çalışanı voyager2'nin ağzından twitler yazıyor.
bu uzay sondası o tarihten beri dünyadan uzaklaşıyor. üstelik artık içindeki küçük nükleer jeneratör can çekiştiği için bilimsel enstrümanları iyice aksıyor, şimdilerde ancak hayatta kalmaya çalışıyor.
twitter'da yazdıkları da şöyle şeyler:
-şu an dünyadan 19 saat 20 dakika 10 saniye ışık yılı uzaktayım.
-şu an dünyadan 23 saat 4 dakika 28 saniye ışık yılı uzaktayım.
bunları okumak dünyadan muhteşem bir hızda uzaklaşmakta olan, uzayın buz gibi soğuğunda tüm enerjisini tüketmiş, küçücük bir kutucuk hakkında düşünmeme neden oluyor. bana iyi geliyor diyorum.
bir terapist bulup bu düşüncelerini anlatmalısın diyor r.
hiç gitmediğin, belki de hiç bulunmayacağın bir otobandaki yol durumunu... ve dünyadan 'fırlatılmış' olan bir uzay mekiğinin durumunu takip etmen hakkında sana söyleyecekleri olabilir.
.
.
n. zor zamanlar geçiriyor. benden farklı olarak o böyle zamanlarında çok kitap okuyabiliyor. bana, beraber dostoyevski okuyalım m? diye soruyor. tamam diyorum. bir kitap seçiyoruz, 2 kişilik bir kitap kulübü.
ama.. okudukça kitaptaki karakterlerin içsel hallerinden yoruluyor hırpalanıyorum. hey diyorum. bu insanlar -dostoyevski'nin kitap karakterleri - sürekli bayılacak gibi oluyorlar, hemen oracıkta ölecekmiş gibi sinirleniyorlar, onları sıtma tutuyor, titriyorlar ve humma tutmuş gibi baygınlık geçiriyorlar- bu derece nevrotik insanların başlarına gelenler ilgimi çekmiyor.
bence bu halleri muhteşem kırılgan, o yüzden insani, o yüzden de çok güzeller diyor n.
ben, diyorum... bu kitap kulübünden çıkmayı düşünüyorum.
.
eve dönmeden anneme uğruyorum. ne zamandır beni bekliyor. hasta, bitkin, ama konuşmak da istiyor (insan ancak etkileşimle hayatta kalıyor). anlatıyor, yolda eski bir arkadaşını görmüş.. arkadaşı 'bir değişik olmuş'... diyor ki, -vallahi dinledim ama halini de çok beğenmedim, bir değişik olmuş. konuşurken sürekli kafası sallanıyordu.. sanırım diyor, -sesini bir sır verir gibi kısıyor- "sanırım, kafayı üşütmüş."
üşütmüş olamaz diyorum.
neden? diyor.
[soğutulan sistemlerde entropi azalır... diye duyulmayacak şekilde mırıldanıyorum.]
neden? diyor.
üşütmüş olamaz.. tam tersine, ısınmış olmalı. parkinson mesela. yani parkinson hastalığında olabilir bak kafasının o şekilde sallanması.. evet! demek parkinson'dan diyor annem. bir açıklama bulmaktan ötürü huzurlu..
.
eve dönüş yolumda bir kasap var. eve dönüş yolumda 30 senedir bu kasap var. önünde sürekli bekleyen kediler. dükkanının önünden geçerken kasabın iç sesini duyar gibi oluyorum: beyin dediğin 1-2 kiloluk et. içinde bunca ıstırap olması şaşılacak şey.
.
geçen yaz deniz kenarında gördüğüm bir sahne rüyalarıma girip duruyor.
e. ile deniz kenarındayız. yanımızdaki bir adam çocuğu için bir deniz yatağını şişirmeye çalışıyor. üflüyor da üflüyor. arada sigarasını da içiyor. sigaradan çektiği dumanların bir kısmı şişme yatağın içine doluyor. o an bu sahne hakkında e. ile konuşmak istiyorum ama o sırada uyukluyor. uyandırmaya kıyamıyorum. hayalimde onunla konuşuyorum. baksana diyorum. adam şişme yatağı sigara dumanı ile dolduruyor.
çok saçma diyor e... sanırım diyorum, denizde, uzaklarda bir yerlerde şişme yatak patlarsa, içinden çıkan dumanla bundan haberdar olmak istiyor.
çocuğunun güvenliği için bu yaptığı.
.
ölümcül derecede -ölümle (ve de kendi ölüm ihtimalleriyle) ilgili- haberler aldıklarında insanlar, verdikleri tepkilere göre ikiye ayrılıyorlar:
birincisi: ben ölecek miyim? yok mu olacağım yani? vay canına, bu kadarını da beklemiyordum! diyenler.
benim gibiler.
ikincisi: nasıl yani? artık sarhoş olamayacak? ya da, dans edemeyecek miyim? diye soranlar.
benim gibi olmayanlar.
bu sorularıyla ölümü güldürenler ve kovalayanlar. kışkışlayanlar.
.
eve dönüyorum. aronofsky'nin fountain'ını bilmem kaçıncı kez izliyorum.
filmin bitiminde kapanış jeneriği başlıyor, bir takım grafikler, siyah beyaz desenler, bir animasyon.. oyuncuların isimleri sıralanıyor, en önemlisi rachel weisz.
imdb'yi kurcalıyorum. bu olanları bir supernova patlamasıyla ilintilendirenler var: yani biliyorsunuz, her şey var olmadan önce, her şey 'yoktu'. mutlak bir yokluk söz konusuydu, yani zaman da yoktu, haliyle ölüm de. (o yüzden evren var olmadan 'önce' ne vardı? diye sormak retorik bir saçmalıktır, ya her neyse).
işte, fountain'ın bitiminde ekranı tümüyle kaplayan bu parlak ışık sonra adacıklar halinde yoğunlaşarak azalıyor, bu görüntüyü büyük patlama üzerinden okumaya kalkacak olursak bu döneme evrenin "opaklaşma dönemi" deniyor.
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/1f34085ff8c42cbec48dd8b9e5a79d8f/e1fb905f200730ff-49/s540x810/53888c039c00f291448b197379403684a40db74b.jpg)
.
fountain'ın senaryosunda aronofsky'nin yanında bir isim daha var. ari handel.
kendisi bir nörobilimci, maymunların beyinleri üzerinde çalışmış (ah donovan!). özellikle de beyin tümörleri.
2006'dan sonra bilimsel hiçbir yayın yapmamış gibi gözüküyor... pubmed'i kurcalıyorum, bir çalışmasında beyin kanseri ile ilgili bir paragrafta şu histoloji görüntüsü ile karşılaşıyorum:
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/7cfbad2b67210200bb85b48263d8b7ab/e1fb905f200730ff-31/s540x810/f651bf30383b57f4237a09dce1b49fec76307158.jpg)
.
bu yazdıklarımı r. ye gösteriyorum... tesadüf olabilecek şeylere çılgınlık derecesinde anlamlar yüklüyorsun ve bunun sonu delirmek gibi bir şey olabilir diyor r. -bir terapist bulman önerimden vazgeçiyorum. kimseyi bu kadar çok zırva ile sınamamalısın. dur diyorum. daha anlatacaklarım var.
20 notes
·
View notes
Text
kaçınma en temel nevrotik eğilimlerden birisidir.
bruce fink - lacancı özne
#kitap#edebiyat#blogger#felsefe#kitaplar#blog#kitap kurdu#friedrich nietzsche#bruce fink#jacques lacan#lacancı özne#lacanda aşk#sigmund freud#carl jung#psikolojide tipler#dört arketip#psikanaliz#slavoj zizek#felsefe blog#michel foucault#kelimeler ve şeyler#jean paul sartre#bulantı#varlık ve hiçlik#georg wilhelm friedrich hegel#tinin fenomenolojisi#karl marks#alman ideolojisi#jean baudrillard#ulus baker
33 notes
·
View notes
Text
üstümde salı pazarından alınmış bir zırh, salı alındı. sanırım karbonfiber, yine de moleküllerine ayırmak lazım. gerçi önce kendimden başlamam lazım... zemine yapışmış ayaklarım, beynim feza diye tutturdu. kimsenin beni görmediği bir cüce gezegende uzun süre bulundum, ayın onuydu. splinter usta olacağım diye çıktığım bu yolda, birkaç italyan ressama ilham olurdum belki, iki pizza yer, kazan dairesinde takılırdım, olmadı. kobay faresi oldum. çok fazla enjekte, çok fazla enfeksiyon...beni bu cüce gezegendeki yaşam formları, buna herkes dahil ve de her şey, mesela mercanlar, amipler, organizmalar, endoplazmik retikulum.. şey ya bir ara beni de bulun. karargaha çekilirim, orada doğdum. karargahtan çıkarım, oradan çıktım. ama benim beynimden kopan bağlantıları, tekrar birleştirmek için gereken gemici düğümlerini bilmiyorsunuz. o yüzden denize açılmayın. izbarço, dülger ve çürük bağı... çürük bağım. etkisi çok çabuk geçen bir anti-depresan gibiyim. karşının vapuruyum, ama karşıya da ait değil gibiyim. sadece kendi duvarlarıma vurduğum bir çekiç gibiyim. bir hiç gibiyim. otuz üç yaşında, görünmezliği bulmuş gibiyim. yaptığım tüm kaliteli hatalardan da pişman gibiyim. kabuğu helyum bir yara gibiyim. biraz da kimseye yaranamamış gibiyim. sırtım çok geniş, bir kere arkama dönmeme bakar, geride bırakırım; 4.6 milyar yılı, o süpernova patlamasını, o enkazı, toz bulutunu, güneşi...
ben nevrotik değilim; gördüklerim, hissettiklerimden küçük. zırhım da karbonfiber değil (di).
8 notes
·
View notes
Text
bu hikayenin nevrotik kadın oyuncusu benim
17 notes
·
View notes
Text
Psikanaliz, nevrotik kaygıdan olağan mutsuzluğa geçişi sağlar."
Freud, arada sana sövüyorum falan ama haklısın ya..
4 notes
·
View notes
Text
UKI - Episode 384
UKI: Episode 384 is now here on Mixcloud
Featuring:
1. Alex Bold - Happy New Year
2. Skye Holland - Weightless
3. Zachary Mason - Fathers
4. Nicki Kris - Nowhere
5. Monotronic - Looking Away
6. @sophia_ava_music - Didn't Wait
7. Laure Trazzi - Sign
8. a lost decade - Valley Of Death
9. Jody Lynn Music - Heroes Everywhere
10. Davidé - Nevrotik
11. Joseph Avalé - Ch't'aimé
12. @themourningdelights - Parkour
13. @oatyosuke - Gentle Warrior
14. The Purple Helmets - Criminal Of Love
15. Sandy Kilpatrick - Mesmerised
16. Gary Cubberley - The Beast
Broadcast on
Sword Radio UK - www.swordradiouk.com - Thursday 9pm
KrystalRadio Station - www.krystalradio.net - Friday 7pm
Pop Radio UK - www.popradiouk.co.uk - Monday 8pm , Tuesday 8pm and Wednesday 8pm
Bunka Radio (Columbia) - https://www.bunkaradio.com/ - Monday 1am
Charlie Mason Radio (USA) - www.charliemasonradio.com - Tuesday 10pm
YOUR LOCAL INDEPENDENT AND UNSIGNED MUSICIANS - PLEASE BUY THEIR MUSIC - KEEP THE SCENE ALIVE!
#radio#independentmusic#uk#independentartist#ukindependent#indieartists#unsigned#ukindie#spotify#independent
2 notes
·
View notes
Note
Kitap önerisi alabilir miyim 🌼
iste en sevdiğim soru
distopya bilimkurgu tarzında
Fahrenhayt451 en cok sevdigimdir
ayrica biz 1984 un bir benzeridir bunu da severim , daha maceralı birşeyler dünyalar savaşı wellsin aynı zamanda sıkmayan kısa bir kitap olan zaman makinesi hg wellsin
görünmez adam
su adam bu kitabı cok severek okudum konusu gecmis donemlerde tam dönem hatırlamıyorum ama tıbbın çok gelişmediği daha aydınlanma çağına girilmeyen dönemler olması gerekiyor bir cerrahın insanlar ve hayvanlar üstünde deneyler yaptığı gizli bir mülkteki bir canavardan( bebeğime böyle demek istemem soylentilerden bahsederek basliyor iki tane arkadaşın korsanlara ( kötü kişilere) bulaşıp inci tacirliği borç ödeme gibi olayların sonunda kendilerini mülkte bulmalariyla.devam ediyor .
daha hayata pozitif bakmaya yonelik
matt haig in tüm kitapları diye bilirim
insanlar kitabi gece yarısı kütüphanesi içlerinde yaşam sevincini buldugum kitaplardan zamanı durdurmanın yollari da guzel icinde cok geriye dönüşün oldugu bir kitap
kişisel gelişim diyemem ama nevrotik gezegenden notlar rahatlamanın kitabi kafana gore okuya bileceğin kitaplar her yerden başlaya bilirsin
daha ciddi bir kitap diye bilecegim iyi hissetmeyi de severim daha cok akedemi kitabi gibi dursada bence okuna bilir ve hayata bakış açını değiştiriyor kendimi onu okurken daha iyi tanıyorum
mat benim dayanağım iyi hissetmek aynamdı.
mitoloji seversen ben akhilesin şarkisi ( akhileus ) galetia gibi kitaplari sevdim kadin bir karakter istersen kirke de cezbede bilir
felsefik temelli tanrı insan makine gayet guzel bir kitap
bu aralar sait faik abasıyanığın kitaplarina sardim baslamak icin kayip aranıyor akıcı bir kitap
aglamak istiyorsan beyaz kasinpatı, bin muhteşem guneş harika ağlatır sinir krizi gecirtirirler
romantik olarak tek kitap olarka fazla bilmiyorum hatırlamıyorum daha doğrusu geekerella ve serisi guzel
cam şato epik fantastik olarak , hilal şehri aynı yazarın
ikinci şans supriz bir kitap istiyorsan alip okuya hilirsin
aklima daha fazla gelmiyor tek bir tür söylersen eve gittiğimde daha da yardımcı olabilirim. ( a0 Türkçe icin kusuruma bakma telefon klavyesiyle pek yazamıyorum
4 notes
·
View notes
Text
David Shapiro – Nevrotik Tarzlar (2024)
‘Nevrotik Tarzlar’, terapiye ve ruh sağlığına dair varsayımları radikal biçimde değiştiren bir çalışma olarak bilinir. David Shapiro bugünlerde hayli aşina olunan obsesif kompulsif kişilik, histerik kişilik, paranoid kişilik ve dürtüsel kişilik gibi kavramları farklı bir kulptan tutmuş, bireyin bu nevrotik tarzları travma ve kaygılarıyla başa çıkma yolunda kişilikleriyle uyumlu biçimde…
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/d57924bc5de17e080d881df3f32b2314/a26663cdcd1326ad-7c/s640x960/2753d76f6237922e88c614d9290a2f78b5946b27.jpg)
View On WordPress
0 notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/98d05a3465926738e336ce65d015e0e8/12d8f8d2a461d034-7b/s540x810/df4860cee3134cf1dca426ed2303ec15b7ff436e.jpg)
Oysa gerçekte kişinin sevgi dediği şey, kendi ihtiyaçlarını doyurmaları için öteki insanlara yapışmasından başka bir şey değildir.
* Çağımızın Nevrotik Kişiliği - Karen Horney *
10 notes
·
View notes
Text
youtube
Pan'ın labirenti..
Karen abla der ki :Bütün nevrotik davranışların temelinde korkular,çaresizlik ve yaşam ile baş edebilmek için geliştirilen bilinç dışı çabalar yatar.
Nevrotik eğilimler bazen kendini farkında olmadığımız şekilde dışa vurur.Pan'ın labireti işte tamda bunu masalsı bir sekilde ekrana yansıtır.
"Masalsı direnişler, gerçekliğe alternatif durumlar değildir; aksine gerçekliğin koşullarını değiştirmek için gereken ilk ve en önemli çıkış yollarıdır."
9 notes
·
View notes
Text
kaçınma en temel nevrotik eğilimlerden birisidir.
bruce fink - lacancı psikanalize klinik bir giriş
#kitap#edebiyat#blogger#felsefe#kitaplar#blog#kitap kurdu#kitaplık#bruce fink#lacan da aşk#jacques lacan#lacan'cı özne#d.h. lawrence#lady chatterley's lover#friedrich nietzsche#karl marks#serol teber#melankoli#jean baudrillard#alain de botton#marsel proust#carl jung#sigmund freud#slavoj zizek#books#milan kundera#franz kafka#jean paul sartre#simone de beauvoir#psikanaliz
15 notes
·
View notes
Text
çorba kasemde viski ve dinamit, sızmadan önce iç geçiririm. bir yumrukla düşmem, saçlarımın okşanması gerekir
uzun duman alır sigarasından, üflediği yer yeni sönmüş yıldızı gösterir. terk edilmiş bir köyün ortasında köyü terk edememiş bekçi nöbetini tuttuğu rüzgar türbininin kanadı da uçan bir kuşa çarpar eminim. milyon kilometre hızla savrulan kanat milyon kilometre hızla uçan kuşa denk gelir. o an her zaman o ana, aksine şahit olmadı gözlerim. çorba kasemde viski ve dinamit, acaba siz mi, yoksa ben miyim nevrotik?
bir bildiğim yok, genelde geceleri, büyüdüğüm de yok, hala ismimi hecelerim.
paraşüt kalmamış, tek motor da patlamış terk edilmiş bir uçağın içinde, uçağı terk edememiş bir pilot. kamikaze fikriyle süzülen kanadı da uçan bir kuşa çarpar eminim. milyon kilometre hızla süzülen uçak. milyon kilometre hızla uçan kuşa denk gelir. o an her zaman o ana, aksine şahit olmadı gözlerim. çorba kasemde viski ve dinamit, acaba siz mi, yoksa ben miyim nevrotik?
tuhaf duruyor dilekçe yazmak her gün karanlığa, yazılanı silmek ışığı açmaktan daha zahmetli geliyor kulağa.
hikayenin son perdesi belli genelde haziran gibi, ansızın bir akşamüstü, gökyüzü fotoğrafları çekilirken sahilden, bir şarapçı vazgeçerken sinyalinden, sen dışarı çıkacakken ben de eve girecekken, milyon kilometre hızla uçan kuş. milyon kilometre hızla uçan yaralı bir kuşa denk gelir. o an her zaman o ana, aksine şahit olmadı gözlerim. çorba kasemde viski ve dinamit, acaba siz mi, yoksa ben miyim nevrotik?
3 notes
·
View notes