Tumgik
#nefes nefese
krizantaem · 2 months
Text
Tumblr media
'Âşekânın kuruttuğu.'
6 notes · View notes
throwmeintojapan · 9 months
Text
istemeden o kadar uzun cumleler kuruyorum ki tek nefeste okumaniz lazim yoksa 2 kere geriye gider tekrar okursunuz
18 notes · View notes
bozusuruz · 2 years
Text
Bugün 1000 kez ip atlayacaktım 200'de nefesim kesildi
3 notes · View notes
emirkocturk · 10 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Ne muazzam bir yaşamdı. sevgiyle nefes nefese koşarken aynı beyaza bürünmek..
The land of Snow..
3K notes · View notes
nesrin-c · 13 days
Text
Akşama yemeğim hazır. Pilav ve kurufasulye. Baran da, Umut da çok sever.
Haklısınız.
Kim onlar değil mi?
Baran eşim, Umut oğlum.
Umut sekiz yaşında. Canımın içi, kara gözlü, kıvırcık saçlı, susmak bilmeyen, yerinde duramayan bir çocuk. Hayatımın anlamı...
Geç evlendim ben.
Bizim buralarda alışık bir durum olmasa da, evlenmeden, çoluğa çocuğa karışmadan önce okulumu bitirmek istedim. Hep derim, kız çocukları okumalı, iyi yerlere gelmeli, erkeğin eline bakıp, şiddeti, eziyeti, yokluğu, kader deyip sineye çekmemeli.
Ailem itiraz etse de, inadımı kıramadılar. Laf aramızda, zaten oldum olası, burnumun dikine bir kızdım. Beni Kur'an kursuna yollarlardı, ben sokak aralarında kuşlarla beraber şarkılar söyler, boyumdan büyük hayaller kurardım. Akranlarım, eğlencelerde, doğum günlerinde, düğünlerde, konuşmaya bile çekinirken, ben en güzel elbiselerimi giyer, ter içinde kalana kadar güler, eğlenir, dans ederdim. Arada bir annem beni çekiştirip "Ah be kızım, bir parça hanım hanımcık ol!" dese de, olamazdım. Hanım hanımcık olanların düşleri yoktu, bilirdim.
Ellerime bakıyorum.
Bir zamanlar kınalar yaktığım ufacık ellerim yok artık.
Zaman bir nefeste geçiyor ve sanırım insanın önce elleri yaşlanıyor.
Sanki, bir zamanlar, şu sokaklarda koşuşturan, yaramazlık yapan, "Anne n'olur beş dakika daha oynanayım." diye ısrar eden çocuk ben değilmişim gibi.
Nerede şimdi, kırık aynasını eline alıp, saçlarını tarayan ve bir sürü pembe tokalar takan küçük kız?
Garip...
Dışarıda inceden bir Eylül yağmur var. Kasvetli havaya rağmen çocukların kahkahaları duyuluyor.
Aralarından Umut'un sesini ayırabiliyorum. En çok da onun sesi geliyor. Eşek herif!
Yine birazdan üstü başı toz toprak içinde gelecek eve, biliyorum. Nefes nefese ayakkabılarını bir kenara atıp, gözlerimin içine bakacak ve "Anne ben acıktım." diyecek. Sonra ben yine dayanamayıp, onu kollarımın arasına alıp, o kirli yanaklarını, gözlerini, saçlarını öpeceğim, boynunu koklayacağım.
Ah oğlum benim!
Ah Umut'um!
Sen niye hep dağ çiçekleri gibi kokuyorsun, her defasında başımı döndürüyorsun.
Anne olduğumdan beri daha kaygılı biri oldum çıktım. Sizde de öyle mi? Hani, Umut eve biraz geç kalsa ya da ne bileyim, camdan bakıp, yakınlarda göremesem, kalbim yaralı bir kuş gibi kanat çırpmaya başlar. "Ya başına bir şey geldiyse..."
Eşim Baran bu halime üzülür, "Yapma canım, kötüyü çağırma." der ama anneyim işte, ne yapayım.
Baran güzel bir adam. Okulun son yıllarında tanıdım onu. Önce arkadaş olduk. Baktık ki, çok iyi anlaşıyoruz, "hadi öyleyse evlenelim." dedik. Baran bana, kucak dolusu papatya ve Ahmet Arif şiiriyle evlenme teklif etti. Papatya, Ahmet Arif, Şiir, Baran, aşk...Kabul edilmez mi hiç!
Tıpkı hayalimdeki gibi bir evde oturuyorum.
Küçücük, mütevazi, duvarları mavi boyalı, bir köşesi kitaplarla dolu ve güllü dallı perdeleri olan bir ev. İnanın, sevgisiz insan sarayda da otursa, mutsuz olur. Çocukluk arkadaşımlarımdan biliyorum. Yarası çok olana, para merhem olmuyor.
Çok gevezelik ettim değil mi?
Ama ne yapayım, oldum olası konuşmayı seviyorum. Kimseyi bulamazsam, kendimle konuşuyorum. Gülmeyin ya! İnsanın kendi kendine konuşması kadar güzel bir şey yok dünyada. Deneyin, bana hak vereceksiniz.
Ha, bir de çok güzel türkü söylerim ben. Arkadaşlar falan bir araya geldiğimizde, ısrar ederler, "Hadi, bir tane söylemeden olmaz." derler.
Dost kırılır mı hiç!
Şu karşı yaylada göç katar katar
Bir güzelin derdi serimde tüter
Bu ayrılık bana (bize) ölümden beter
Geçti dost kervanı eyleme beni
Şu benim sevdiğim başta oturur
Bir güzelin derdi beni bitirir
Bu ayrılık bize zulüm getirir
Geçti dost kervanı eyleme beni
Pir Sultan Abdalım kalkın aşalım
Aşıp yüce dağı engin düşelim
Çok nimetin’ yedim helallaşalım
Geçti dost kervanı eyleme beni...
Bu türküyü her söylediğimde, gözümden iki damla yaş gelir. Neden bilmem ama sadece iki damla yaş! Sanki bu türküde benden bir şeyler var. Sanki, beni incitmişler, canımı yakmışlar, kalbimi kırmışlar da, ben kimselere söyleyeyemişim gibi...
Duvardaki takvime gözüm takıldı şimdi.
8 Eylül 2051
Off! Ben ne vakit otuz beş yaşında koca bir kadın oldum!
Olsun, her yaşın kendine göre bir güzelliği var. İnşallah çocuklarımız da, otuzları, kırkları, elli, altmış, seksen hatta yüz yaşları görür.
Hah, kapı çaldı, nihayet benim eşek geldi.
Hadi bana müsade. Gideyim de yine bıktırana kadar onu öpüp koklayayım.......diye, bütün bunları yazmak isterdim ama yazamam. Çünkü ben sekiz yaşındayken öldürüldüm.
Ben Narin Güran.
Cesedi on dokuz gün sonra derede bulunan o elleri kınalı kız.
Büyüyemedim ben. Baran ile evlenemedim ve Umut'um hiç olmadı.
t a m e r d u r s u n
#tamerdursun #naringüran #hepimizincesedinideredebuldular
Tumblr media
141 notes · View notes
manoliya · 28 days
Text
Gül kokuyorsun..bide amansız..acımasız kokuyorsun..gittikce daha keskin kokuyorsun..daha yogun dayanılmaz bir şey..oluyorsun.. hırçın..hırçın..pembe,:
pembe.öfkeli öfkeli gül.... :
Gül kokuyorsun..nefes nefese..
mutlu haftalar..:
195 notes · View notes
yucel-64 · 11 days
Text
Gönül ile aklı koydum kafese. Biri ümit diyor, biri kes diyor. Çırpındıkça kaldım nefes nefese. Biri dayan diyor, biri pes diyor. Yüreğim döndükçe döndüm ak kora. Sabrım demir aldı, yelkenler fora ! Gitmek istiyorum çok uzaklara. Biri aman diyor, biri es diyor..
128 notes · View notes
blogtodayys · 10 months
Text
PUFFLA - PLATİN
Tumblr media
Tek kullanımlık elektronik sigara markalarının en popülerlerinden biri Puff Bar'dır. Puff Bar, farklı aroma ve puf sayılarına sahip çok çeşitli tek kullanımlık e-sigara modelleri sunmaktadır. Popüler modellerden bazıları puff bar, Puff Plus, Puff Mega ve Puff Flow'dur. Müşteriler kapıda ödeme dahil hızlı kargo ve güvenli ödeme seçeneklerinin avantajlarından yararlanabiliyor. Geniş lezzet yelpazesi ve uygun fiyatlarıyla Puff Bar, birçok elektronik sigara kullanıcısının tercihi haline geldi. Bir diğer popüler tek kullanımlık vape markası ise Vozol'dur. Vozol, Vozol Puff Bar serisi, Vozol 10000 ve Vozol 6000 gibi bir dizi modaya uygun şarj edilebilir tek kullanımlık elektronik sigara sunmaktadır. Müşteriler, Bluerazz Lemon, Kiwi Guava Passion Fruit ve Red Mojito gibi çeşitli tatlar arasından seçim yapabilir. Vozol aynı gün hızlı kargo ve kapıda güvenli ödeme seçenekleri de sunuyor. Vozol Gear Bluerazz Limon aromalı tek kullanımlık e-sigaranın şarj edilebilir özelliği, 10.000 nefes çekme sayısıyla benzersiz bir elektronik sigara deneyimi sunuyor. Ek olarak, Vozol Gear Red Mojito, 10.000 nefese kadar benzersiz kırmızı meyve karışımıyla canlandırıcı bir elektronik sigara deneyimi sunuyor. Bu şarj edilebilir e-sigaralar aynı zamanda çevre dostu bir seçimdir ve kullanım kolaylığı sağlar. Puff sigara bir başka popüler tek kullanımlık elektronik sigara markasıdır. Diğer tek kullanımlık e-sigaralar gibi Puff sigara de farklı tercihlere uyacak çeşitli tatlar ve puf sayıları sunar. Müşteriler, şarj etme veya yeniden doldurma zahmetine girmeden tek kullanımlık bir e-sigaranın rahatlığının tadını çıkarabilirler. Uygun fiyatları ve kullanım kolaylığı ile Puff sigara, hızlı ve kolay bir elektronik sigara deneyimi arayan elektronik sigara kullanıcıları için popüler bir seçim haline geldi. Diğer popüler tek kullanımlık elektronik sigara markaları arasında HQD, Elfbar, Puff Tech ve Tobo bulunmaktadır. Pek çok seçenek mevcut olduğundan, elektronik sigara kullanıcıları ihtiyaçlarına ve tercihlerine uygun mükemmel tek kullanımlık e-sigarayı bulabilirler. Ürünlere göz atmak ve bilgi almak için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
1K notes · View notes
deliibiraadamm · 1 year
Text
Bu yıl bana, kilometrelerce koşmuşum, nefes nefese kalmışım ama bir arpa boyu yol alamamışım gibi hissettirdi.
636 notes · View notes
ruhumboslukta · 4 months
Text
kendimi bulmak için adımladığım sokakları bir süre sonra unutmaya başladım. sürekli bir şeyler arayan, muhtaç ve kararsız yanımla işte şimdi baş başayım. önce çıkışın ne tarafta olduğunu bilmeden dönüp durduğum o labirenti kırdım, sonra kendimi görmek için aldığım aynaları parçaladım. sevmekle savaşmayı her dilde ve cümlede aynı saydım, birbiri yerine defalarca kullandım. yazdığım mektupları hiç postalamadım ama yine de sayfaları özensizce karaladım. seneler bana teğet geçti, insanlar bana teğet geçti, duygular, durumlar ve olaylar bana hep teğet geçti. yalnız ben aynı kaldım, yerimde saydım. çevreme kocaman bir çember çizdim ve herkesi orada asılı bıraktım. bir yerden evim diye bahsetmeyeli çok uzun zaman olmuştu, geçmişe göz ucuyla baktım. nedenlerim tozlanmış ama eskimemişti, bir kez daha yanılmadığımı onlara bakarken anladım. yıkık dökük duvarlara sığınamaz, herkesle aynı yolda yer alamazmışsın. ben ellerimle barıştım ve bir dünya yarattım kendime. kapısına da nerede kaybettiğimi bile bilmediğim kalbimle değil, eksilttiğim her yanımla ayak bastım. buraya gelebilmek için çok yürüdüğümü iyi hatırlıyorum, yolda çocukluk anılarımla vedalaştığımı da. elbette zor oldu ama yaptım. kendimi kutladım. dağılan her şeyi bir bir topladım. dindim hatta. buraya geldim. bağrış çağrışla değil üstelik, sessizlik dolu ustura gibi bir sakinlikle. kızdım. kırdım. öfkelendim. hissizleştim sonra evet. ama geldim. kavgalarımı unuttum, uzaklaşmayı hatırladım. yabancılaşmak beni buradan kurtarabilecek tek şeymiş gibi ona olanca gücümle sarıldım. tüm dünyanın da benimle birlikte yanıldığını, uzayıp giden karmaşaların içinde gittikçe azalırken anladım. ben pes etmeyi kaybetmek sandım hep, ama kazanmak zaten düzeni bozmaktan farksızmış. bunu uzaklığın bir tanım olmaktan çıktığı hayatımda, her şeyle aramdaki görünmez bağa bakarken fark ediyorum artık. benim düşlerken içinde kaybolduğum toz pembe rüyalarım vardı eskiden. şimdi ne zaman uykuya dalsam nefes nefese bir uçurumun dibinden topluyorum bu bedeni. üstelik bir şeye alışmak, onunla savaşmaktan daha bencil. daha belirgin. hatta daha eski. gürültülerin tek düze gelmeye başladığı bir zamana adım atıyorum. duvarlara çarpa çarpa öğrendiğim her şey için başlardaki gibi kendime kızmıyor, üzülmüyorum. sonu kötü biten kitaplar için daha az sigara yakıyorum, kül tablalarını daha sık değiştiriyorum. diyete başlıyorum her pazartesi. çok film izliyorum. çok kitap okuyorum. çok kahve içiyorum. çok düşünüyorum. çok yazıyorum. çok ağlıyorum ve her şeyi unutmaya başlıyorum. yürümeyi sevmiyorum ama başka bir yolun var olma ihtimâli düşüyor bazen aklıma, buna da son zamanlarda fazla aldırış etmiyorum. bu devrin çok ilerisinde kaleme almaya başladığım hikâyemi düşlediğim hislerin çok uzağında bitirdim. ve bu yeri de, diğerleri gibi avuçlarımdaki paramparça kağıtlarla, izlerle ve aklımdaki kederle terk ettim. merak etme, sorun kalmadı. çünkü bak, benim etrafımda artık hiçbir şey kalmadı. ne kuyunun dibiyle bir alıp veremediğim var ne de ucundaki ışıkla. ben yalnızca tüm dünyamı kaplayacak kadar büyük bir boşluğun içinde debelenip duruyorum. ve artık düşmekten ya da dibi görmekten değil, aynı rüyaları tekrar tekrar görmekten korkuyorum. benim de bir zamanlar peşinde hevesle koştuğum duygularım vardı, sonra yaslandığım duvarlar tam orta yerinden çatladı.
“anne bak, büyüdüm.”
130 notes · View notes
civcivwq · 2 months
Text
" Yokuşların sonunda yok oluşlar varmış, bilseydim nefes nefese koşmazdım. "
90 notes · View notes
izmaritsiz · 4 months
Text
Elleri belimi bulur, becerikli, esnek dilinin işkencesi bitmez sanırsın lakin duraksar, bitti dediğim anda daha sert öper, dudaklarım işi bittiğinde sızlar. O, unutulmayı kaldırabilecek bir adam değildir ve öyle bir öper ki unutulmazdır. Nefes nefese kalırım. Gözlerimde zevk emareleri yaşlar vardır ve elleri belime yakıştığı kadar hiçbir şeye yakışmamıştır. Gülümserim uyuşan, sızlayan dudaklarım ve kalbimle, tam da o an olduğu gibi. O da gülümser, gülümsüyor da. Aldığım en ıslak, en unutulmaz, en fena Fransız öpücüğü olduğunu biliyor zira.
64 notes · View notes
insanogluu · 3 months
Text
İnsanoğlu,kalbi naif insanın sırtı hep hançer yarası ile doludur.
Gözleri nemli ruhu yorgundur yokuş yukarı nefes nefese kalmıştır bedeni ve yüzünde ahların bıraktığı izler vardır.
Kimseye anlatamadığı binlerce derdi kimseye tarif edemediği yüzlerce sıkıntısı vardır ama yinede acı bir tebessüm vardır yanağında...
VE/FA
Tumblr media
İyi akşamlar
85 notes · View notes
Text
Bekaretimi İlk Sevgilime Verdim! (Sena 18 Y., Eskişehir)
Selam arkadaşlar. Ben Sena, 1.70 boyunda, dolgun ve çıkık popolu, yuvarlak göğüsleri olan, erkekleri kolayca etkileyebilen bir bayanım. Anlatacağım olay 16 yaşımda, Lisede okurken gerçekleşti. Okulumuzda oldukça yakışıklı erkekler vardı. Ama benim en çok ilgilendiğim, benimle de en çok ilgilenen ve sonradan bana ilgisini açıkca söyleyen Murat bir başkaydı. Murat 1.92 boyunda, omuzları geniş, spor yaptığı için kaslı bir vücudu olan, dudak ısırtacak derecede yakışıklı bir erkekti. Onunla tanışalı 2 ay olmuştu ve bizim aramızda hoş bir muhabbet oluşmuştu. Beni sınıftan alır, birlikte bahçeye çıkardık. Birlikte sigara içerdik.
Bir haftasonu arkadaşlarla buluşacaktık ve Murat da gelecekti. Birlikte bir kafeye gittik sohbet muhabbet derken yanıma sokuldu ve elini omzuma attı. Bende hafifçe kendimi ona doğru bastırdım. Bir süre öyle oturduk. Sonra yavaşça elimi tuttu ve kulağıma "Sevgilim olur musun prenses?" diye fısıldadı. O anda dünyalar benim olmuştu. Ben de onun kulağına uzandım ve sessizce, "Evet!" dedim. Artık bahçede, koridorda, kantinde hep el eleydik. İlişkimizin 8. ayında ilk defa öpüşmüştük. Ama ne öpüşme!
Yine parkın tenha olduğu bir saatte yan yana oturuyor, birbirimiz öpüyor, okşuyor, bir yandan da sohbet ediyorduk. Sonra Murat beni nazikçe belimden tutarak kucağına oturttu. Siki tam olarak amımın altındaydı ve taş gibiydi. Hissedebiliyordum. Sonra yavaşça işaret parmağıyla çenemi yukarı ittirip yüzümü yüzünün hizasına getirdi. Kulak mememi öptü ve "Seni istiyorum prenses!" diye fısıldadı. Sonra yavaşça dudaklarını dudaklarıma değdirdi. Benim karşılık verdiğimi gönce nazikçe dudaklarımı öpmeye başladı. Ben de onu öpüyordum. Bir eli belimde, bir eli ise popomdaydı. Nazikçe okşuyordu. Benimse bir elim göğsünde, diğer elimse saçlarındaydı. Dudaklarımı emiyor, dilini ağzıma sokuyor, beni delirtiyordu. Dillerimiz resmen birbirini sömürüyordu. Nefes nefese kalmıştık. Başımı omzuna yaslamış nefesimin düzene girmesini bekliyordum. Murat ise bana iltifatlar ediyor, saçlarımı okşuyordu.
Aradan bir hafta geçmişti Murat beni evlerine çağırdı. Aileme, bir kız arkadaşımda kalacağımı söyleyerek, adeta uçarak Murat'ın evine gittim. Yaz mevsiminde olduğumuz için altıma mini şort, üstüme askılı üzerime 1 beden büyük gelen bir tişört giymiştim. İçime kırmızı bir tanga giymiştim, sütyen takmamıştım. Hafif makyaj yapmış, kırmızı bi ruj sürmüştüm. Saçlarımı açık bırakmıştım. Ayağıma da Vanslarımı giydiğimde tam bir afet olmuştum. Hemen Murat'a gittim. Güzel bir yemek hazırlamış masayı kurmuş, iki tane mum yakmıştı. Çok romantik bir ambiyanstı. Hemen yanıma geldi ve sarıldı. Çok hoş bir parfüm sıkmıştı. Kokusu beni benden alıyordu. Sonra yavaşça beni popomdan tutarak kaldırdı ve şehvetle öpmeye başladım. Bense kendimi kaybetmiş deli gibi inliyordum ve sırtını okşuyordum. Sonra yavaşça kucağından indirdi beni ve "Hadi yemek yiyelim!" dedi. Güle eğlene yemeklerimizi yedik, biraz da içtik.
TV'ye bir romantik komedi türünde film aktardı, izlemeye başladık. Kafasını göğüslerime yaslamıştı, bense saçlarını okşuyordum. Sonra bacaklarımı okşamaya başladı. Bu beni çıldırtıyordu. Aniden bana doğru döndü ve ben de mecburen kanepeye uzandım. Şimdi tamamen üstümdeydi. Vücudunun her hattını hissedebiliyordum. Sonra dudaklarıma yapıştı. Sanki hayatı buna bağlıymışcasına emiyordu. Elleri popomda doğruldu ve beni kucaklayıp yatak odasına götürdü. Beni yavaşça yatağa bıraktı ve tekrar üstüme çıktı. Dudaklarımı tekrar sömürmeye başladı. O kadar çok zevk alıyordum ki, adeta uçuyordum. O kaslı ve mükemmel vücudun altında sadece kıvranabiliyordum.
Askılı tişörtümü çıkardı ve hiç zaman kaybetmeden göğüslerime yumuldu. Bense o zamana kadar hiç tatmadığım bir zevki tadıyordum. Göğüs uçlarımı emiyor, ısırıyor, zaman zaman tamamını ağzına almaya çalışıyor, alt yuvarlağını ısırıyor, beni adeta uçuruyordu. Sonra şortumla birlikte tangamı da indirdi. Hemen amıma yumuldu. Amımın ıslak olmasına aldırış etmeden çılgınca yalıyordu. Bense başını amıma bastırıp, delice inleyebiliyordum sadece. Dilini amımın içine sokuyor, klitorisimle oynuyordu. Ve ben kasıla kasıla, çığlıklarla orgazm oldum. Murat ise orgazm olmama aldırış etmeden halen daha amımı yalıyordu. Çok geçmeden tekrar orgazm oldum. Kafasını amımdan kaldırdığında yüzünde tutkuyla karışık çok tatlı bir gülümse vardı. Hemen kalktım udaklarına yapıştım...
Dudaklarımız ayrıldığı gibi onun boynunu, göğsünü yalaya yalaya aşağıya indim. Pantolonunun fermuarını indirdim, sonra da boxerını. Ve işte beni göklere uçuran Murat'ın yarağı gözlerimin önündeydi. Bileğimden daha kalın, uzun, oldukça heybetli ve damarlıydı. Kafası pespembeydi. Ellerini popoma attı ve "Şimdi sıra sende prenses!" dedi. Daha önce hiç sakso çekmemiştim, ama pørnø filmlerde çok izlemiştim. Murat'ın yarağının kafası anca ağzıma sığıyordu. Bir elimle taşaklarıyla oynuyordum, diğer elimle yarağına 31 çektiriyodum. Hemde yarağını deli gibi emiyordum. Ben emdikçe zaten dev gibi olan yarağı dahada büyüyordu. Emdikçe sıvıları geliyordu, çok tatlıydılar. Hepsini emiyordum.
Sonunda, "Yeterli!" dedi ve beni omuzlarımdan iterek yatağa yatırdı. Kulak memelerimi emmeye başladı, o sıradada göğüslerimi okşuyordu. Sonra boynuma doğru indi. Ben artık dayanamıyordum. Amım yanıyordu. "Sik beni aşkım, sik beni Murat. Erkeğim!" diye inliyordum. Üzerime uzandı, "Bakire misin sevgilim?" diye sordu. "Evet, ama bekaretimi sen al istiyorum, senin kadının olmak istiyorum!" dedim. Yavaşça kalktı, odadan çıktı. Geldiğinde elinde peçeteler vardı, "Bunlara ihtiyacımız olacak!" dedi ve gülümsedi. Aman Tanrım o kadar sexydi ki!
Üzerime çıktı, bacaklarımı ayırdı ve yarağını amıma hizaladı. Yavaşça sokmaya başladı. Başı girdiğinde sanki dünyam başıma yıkılmıştı. O kadar canım yanıyordu ki, o an attığım çığlık hala kulaklarımda. Bir süre öyle bekledi. O sırada kulak memelerimi emiyor, göğüslerimi okşuyordu. "Zor kısmı bitti birtanem, kafası girdi. Artık sen de zevk alacaksın!" diye fısıldıyordu. Sonra yavaşça daha da girmeye başladı. Tanrım o nasıl bir acıydı, sanki içimi yarıyordu. Sonunda tamamı içimdeydi ve içimi tamamen doldurmuştu. Rahim duvarımı zorluyordu. Eğildi ve göğüslerimi emmeye başladı. Sonra uzanıp peçeteleri aldı ve yavaşça sikini çıkardı. O an amımdan bir miktar kan aktı.
Sonra yavaşça tekrar soktu. Hareketlerinde beni incitmemeye, bilhassa zevk almama çok önem veriyordu. Hızlanmaya başladığında artık acının yerini zevk almıştı. Müthiş zevk alıyordum. Sonra pozisyon değiştirdik ve Murat ayaklarımı göğsüne koyup amıma kökledi. İlk seferki gibi yavaş davranmıyodu. Sanki bir tren pistonu gibi gidip geliyordu. Ve benim vücudumu bir titreme sardı. Orgazm olmuştum. Zangır zangır titriyor, durmadan kasılıyordum. Murat ise durmak bilmiyordu. En az yarım saat beni o pozisyonda sikti. Defalarca kez orgazm olmuştum.
Sonra o sırt üstü yattı ve benim üstüne çıkmamı istedi. Hemen çıktım. Yarağı kalın olduğu için kolayca alamıyordum. Resmen amımın duvarları yırtılıyordu. Yavaş yavaş oturup kalkarak yarısını aldım. O damarlı sert yarak beni kendimden geçirmişti. Birden tamamen oturdum üstüne ve derin bir, "Ohhhh!" çektim. Murat ise uzunca nefesini verdi. Ben hareket etmeye başladığımda Murat da boş durmuyor, göğüslerimi yoğuruyordu. Aman Tanrım! Göğüslerimi okşamasının etkisiyle sarsıla sarsıla orgazm oldum ve üzerine bıraktım kendimi. O ise durur mu? Alttan pompalamaya başladı, beni yine zevkin doruklarına çıkarıyordu. Hem pompalıyor, hem benle öpüşüyor, hemde vücudumu okşuyordu. "Mükemmelsin! Harikasın!" gibi şeyler söylüyordu.
Sonra beni yan yatırdı ve arkama yatıp öyle sikmeye başladı. Tanrım, en az bir buçuk saattir sikişiyorduk ve ben orgazmlarımın sayısını unutmuştum. Oysaki Murat'da ne bir kasılma, ne bir duraksama. Kaşık pozisyonunda da yarım saate yakın sikiştik. Artık dermanım kalmamıştı. Bacak kaslarım kasılmaktan yorulmuştu. Son orgazmımı olduktan sonra ona, "Aşkım ne olur artık boşal. İnan çok yoruldum, bayılacağım!" dedim. O ise, "Peki kadınım!" dedi ve misyoner olduk. Hızla gidip gelmeye başladı. Yarağı o kadar şişmiş ve uzamıştı ki, resmen kolum kadar olmuştu. Bense o anda sadece içimdeki sert yarağın zevkini çıkarıyordum. Beş-altı dakika daha gidip geldikten sonra ben son orgazmımı olurken, o da amımdan çıktı ve göğüslerime ve biraz da göbeğime fışkırdı. Ama ne fışkırma! Dölleri en az yarım çay bardağını doldururdu. Sonra yanıma yığıldı.
Bir süre nefesimizin düzene girmesini bekledik. Sonra bana doğru döndü ve dudaklarımdan öptü. "Harikasın birtanem. Keşke seni daha önce sikseydim!" dedi ve dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu. Yatak benim am sularım ve tükürüklerle dolmuştu. Çarşaf ise kaymıştı. Bu kadar çılgınca sikiştiğimizin farkında değildim. Beni kucağına aldı ve "Hadi banyo yapalım!" dedi. Beni kollarında banyoya götürdü. Önce o beni yıkadı, sonra ben onu yıkadım. Sonrasında çarşafları değiştirdik ve çırılçıplak birbirimize sarılarak uyuduk. Uyuduğumuzda zaten saat 05:30 idi. Sabah uyandığımda yanım boştu. Şortumu ve askılımı giydim. Bir baktım ki sevgilim bana kahvaltı hazırlıyor. Gel de böyle bir sevgiliyi sevme!
Murat ile halen devam eden güzel bir ilişkimiz var. O şu anda Anadolu Üniversitesi'nde okuyor. Ve bir aksilik olmazsa, seneye ben de onun okuduğu bölüme gideceğim :)
[Sena]
122 notes · View notes
ruhumbipolar · 5 months
Text
her gece nefes nefese sigara içerken neyse siktir et diyip unutmaya çalıştığın ihtimalinim ben senin.
104 notes · View notes
hisboslugu · 2 months
Text
ihtiyar damarlarımdaki yorgun kan, bu aşka isyan ediyor albayım; her an nefes nefese yaşamaya bünyem dayanmıyor.
31 notes · View notes