#nefes nefese kaldım
Explore tagged Tumblr posts
killthedream · 3 months ago
Text
Ali yordu beni
1 note · View note
yucel-64 · 4 months ago
Text
Gönül ile aklı koydum kafese. Biri ümit diyor, biri kes diyor. Çırpındıkça kaldım nefes nefese. Biri dayan diyor, biri pes diyor. Yüreğim döndükçe döndüm ak kora. Sabrım demir aldı, yelkenler fora ! Gitmek istiyorum çok uzaklara. Biri aman diyor, biri es diyor..
137 notes · View notes
yurekferahligi · 9 days ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Aralık 2024
keyifle kahvemizi içerken pencereye vuran yağmur damlalarını izlediğim hoş bir aydı. temizlik yaptım, misafir ağırladım bazen çok yoruldum ve hep güzel uyudum. kilo aldım ve çorabımı giyerken nefes nefese kaldım. zorluğu var ama çok güzel ve keyifli.
bebeğimizin ihtiyaçlarını bitirdik sayılır henüz adı belli değil ama olsun daha yolumuz var. sağlıkla gelsin de. bu ayın güzel haberlerinden biri arkadaş��m hacer’in de hamile olması. aramızda 4 ay olacak nasip olursa. bu haber beni öyle mutlu etti ki hayalini kuruyorduk çok şükür rabbim sağlıkla kucağımıza almayı nasip etsin.
siyer dersine başladık, öyle güzel oldu ki günlerim daha da dolu geçecek diye çocuk sevincim var içimde.
bu ay canımı sıkan şeyler de olmadı değil ama takılı kalamam yoksa bu kanımı emer.
84 notes · View notes
ruhumboslukta · 8 months ago
Text
kendimi bulmak için adımladığım sokakları bir süre sonra unutmaya başladım. sürekli bir şeyler arayan, muhtaç ve kararsız yanımla işte şimdi baş başayım. önce çıkışın ne tarafta olduğunu bilmeden dönüp durduğum o labirenti kırdım, sonra kendimi görmek için aldığım aynaları parçaladım. sevmekle savaşmayı her dilde ve cümlede aynı saydım, birbiri yerine defalarca kullandım. yazdığım mektupları hiç postalamadım ama yine de sayfaları özensizce karaladım. seneler bana teğet geçti, insanlar bana teğet geçti, duygular, durumlar ve olaylar bana hep teğet geçti. yalnız ben aynı kaldım, yerimde saydım. çevreme kocaman bir çember çizdim ve herkesi orada asılı bıraktım. bir yerden evim diye bahsetmeyeli çok uzun zaman olmuştu, geçmişe göz ucuyla baktım. nedenlerim tozlanmış ama eskimemişti, bir kez daha yanılmadığımı onlara bakarken anladım. yıkık dökük duvarlara sığınamaz, herkesle aynı yolda yer alamazmışsın. ben ellerimle barıştım ve bir dünya yarattım kendime. kapısına da nerede kaybettiğimi bile bilmediğim kalbimle değil, eksilttiğim her yanımla ayak bastım. buraya gelebilmek için çok yürüdüğümü iyi hatırlıyorum, yolda çocukluk anılarımla vedalaştığımı da. elbette zor oldu ama yaptım. kendimi kutladım. dağılan her şeyi bir bir topladım. dindim hatta. buraya geldim. bağrış çağrışla değil üstelik, sessizlik dolu ustura gibi bir sakinlikle. kızdım. kırdım. öfkelendim. hissizleştim sonra evet. ama geldim. kavgalarımı unuttum, uzaklaşmayı hatırladım. yabancılaşmak beni buradan kurtarabilecek tek şeymiş gibi ona olanca gücümle sarıldım. tüm dünyanın da benimle birlikte yanıldığını, uzayıp giden karmaşaların içinde gittikçe azalırken anladım. ben pes etmeyi kaybetmek sandım hep, ama kazanmak zaten düzeni bozmaktan farksızmış. bunu uzaklığın bir tanım olmaktan çıktığı hayatımda, her şeyle aramdaki görünmez bağa bakarken fark ediyorum artık. benim düşlerken içinde kaybolduğum toz pembe rüyalarım vardı eskiden. şimdi ne zaman uykuya dalsam nefes nefese bir uçurumun dibinden topluyorum bu bedeni. üstelik bir şeye alışmak, onunla savaşmaktan daha bencil. daha belirgin. hatta daha eski. gürültülerin tek düze gelmeye başladığı bir zamana adım atıyorum. duvarlara çarpa çarpa öğrendiğim her şey için başlardaki gibi kendime kızmıyor, üzülmüyorum. sonu kötü biten kitaplar için daha az sigara yakıyorum, kül tablalarını daha sık değiştiriyorum. diyete başlıyorum her pazartesi. çok film izliyorum. çok kitap okuyorum. çok kahve içiyorum. çok düşünüyorum. çok yazıyorum. çok ağlıyorum ve her şeyi unutmaya başlıyorum. yürümeyi sevmiyorum ama başka bir yolun var olma ihtimâli düşüyor bazen aklıma, buna da son zamanlarda fazla aldırış etmiyorum. bu devrin çok ilerisinde kaleme almaya başladığım hikâyemi düşlediğim hislerin çok uzağında bitirdim. ve bu yeri de, diğerleri gibi avuçlarımdaki paramparça kağıtlarla, izlerle ve aklımdaki kederle terk ettim. merak etme, sorun kalmadı. çünkü bak, benim etrafımda artık hiçbir şey kalmadı. ne kuyunun dibiyle bir alıp veremediğim var ne de ucundaki ışıkla. ben yalnızca tüm dünyamı kaplayacak kadar büyük bir boşluğun içinde debelenip duruyorum. ve artık düşmekten ya da dibi görmekten değil, aynı rüyaları tekrar tekrar görmekten korkuyorum. benim de bir zamanlar peşinde hevesle koştuğum duygularım vardı, sonra yaslandığım duvarlar tam orta yerinden çatladı.
“anne bak, büyüdüm.”
139 notes · View notes
edapostblog · 2 months ago
Text
Tumblr media
Tez canlı yaşadım.!
Koştura koştura...!
Durmak nedir bilmedi yüreğim,
Nefes nefese kaldım.
Herkese her şeye yetişmeye çabalarken,
Fark ettim ki ömür azalıyor!
Ruhum yorulup eksiliyor eskiyor.
Sonra dedim ki kendime
Bir dur yavaşla...!
Süper kahraman filan değilsin sen!
Bırak yetişme boş ver...!
Birazda kendine kulak ver!
Akıp giden zamanı yaşa gönlünce.
Kapıl git hayatın ahengine!
Her şeyi duyma her şeyi görme!
Çok cümlede kurma !
Bazen susmanın keyfini sür.
Bazen görmezden gelmenin.
Böyle olunca belki herkesi mutlu edemezsin ama, kendini mutlu edersin...
Yetmez mi?
Şu kısacık hayatı,
Birazda kendin için yaşa.
Koşturmadan dedim...
Artık koşturmuyorum...!
47 notes · View notes
tsuyoiji · 5 months ago
Text
aeri ateş yakmaya çalışırken yeterli odunun olmadığını görmüştü, ayağa kalktı ve biraz odun aramaya başladı. yürüdü, yürüdü, yürüdü. en sonunda dal parçaları, odunların olduğu yeri buldu. heyecanla eğildi ve birkaç tane toplamaya başladı. yeterince toplamıştı. omzuna birinin birkaç defa sertçe dokunduğunu hissetti, "tamam ya topluyorum kalkacağım şimdi.". ve bu birkaç kez daha oldu. sürekli ısrar ediyordu sanki, ve aeri'nin canını yakıyordu. "tamam dedim sana canım acıyor?!" ve aeri arkasına döndü. orada kimse yoktu. gözleri büyüdü, ne olduğunu düşünüyordu. etrafa bakındı ama kimse yoktu. arkadaşlarından birinin ona oyun oynadığını düşündü. "her nereye saklandıysan çık, komik değildi şakaların" ama bir ses veya tıkırtı duyamadı. bu onun içini ürpertmişti. topladığı yakacaklarla koşa koşa kamp alanına doğru ilerledi. nefes nefese kalmıştı. odunları birden bıraktı ve nefesini düzeltmeye çalıştı. mavi ona döndü, "iyi misin, neden kaçtın böyle?". aeri nefes nefese cevap vermeye çalıştı. "yaban domuzu gördüm sanırım korkudan biraz.". mavi sorguladı, "burda domuz olması imkansız ama... belki başka bir hayvandır olabilir. gel nefeslen, su ister misin?". aeri kafasını olur dercesine salladı ve suyu kabul etti. beraber toplandılar çadırları ve her şeyi kurduktan sonra, aeri ve ash yemeğin başında yemekle uğraşıyorlardı. carlisle, "kim kimle yatacak?" herkes birbirine baktı. suji, "bilmem, ama bu sefer eşleri değişelim, ne dersiniz?". aeri, "BEN TEK YATMAK İSTEMİYORUM! yani istemiyorum, üzgünüm biraz korkağım." carlisle güldü, "ben senle kalırım aptal, korkma.". carlis'in bu sözünden sonra aeri samimi bir şekilde gülümsedi ona karşı. ash, "ee hadi gelin sofra hazır!" herkes işini bırakıp masaya doğru geçti, yemek hepsine iyi gelecekti. yemekte hepsi güldü eğlendi, kafa dağıtmaya birebir bi masaydı.
ash, "ben tek kalacağım bu arada size uyar mı?".
zolita, "ee o niye tek kalıyor bende kalmak istiyorum belki".
ash, "ağlama lan, ilk ben söyledim."
suji, "bende soul'u alıyorum o zaman?"
rudy, "bakıyorum da hemen de sattın beni."
suji, "değişelim dedim ya, hem carlis yokken korkar o ben kalayım onla."
carlisle kısık bir sesle, "kesin o yüzdendir..."
kalacak çiftler,
rudy-zolita
carlisle-aeri
ryo-mavi
soul-suji
ve ash olarak ayarlanmıştı.
gün boyu oyunlar oynadılar, eğlendiler kendi kendilerine. açık hava çok iyi geliyordu hepsine. yatma vaktine kadar beraber eğlendiler. sonrasında erken uyandıkları için hepsinin erkenden uykusu gelmişti. herkes çadırlara dağıldı. hepsi büyük ihtimalle uyuyacaktı.
ryo-mavi
ryo, "ash'imden uzak kaldım ama ya."
mavi, "ya bi sus sabah akşam berabersiniz 2-3 hafta ayrı yatarsın bir şey olmaz sadece uyumak için burdasın."
ryo, "ama ya..."
mavi, "susacak mısın artık? UYUMAYA ÇALIŞIYORUM BURDA"
ryo, "PİSLİK"
carlisle-aeri
aeri arkası dönükken önüne döndü, gülümsedi. "teşekkür ederim carlisle, benimle hemen kalmayı kabul ettiğin için."
carlis, "ne demek ya, nolacak sanki bak iyi oldu böyle de, bu gece uyumayıp biraz tanışmak ister misin, zaten yenisin."
aeri, "olur!! ash'ten sonra senle tanışmış olmak iyi olabilir."
carlis, "hobilerinden bahset mesela..."
ash
"uff böyle yatmak da sıkıcıymış tek başına. ryo da yok zaten. VE MINECRAFT OYNAYAMIYORUM ŞAKA GİBİ? ben minecraft olmadan ne yapacağım... televizyon da yok, diğer oyunlar da yok... kafayı yiyeceğim, bu teklifi nasıl kabul edebilirsin aptal ash internet bile yok! her neyse, orada kalsaydım beynimi yitirebilirdim buna şükür."
soul-suji
suji yaslanmış tüm başlarından geçen olayları düşünüyordu, kafasını kurcalıyordu hepsi. bir anda hissettiği sıcaklıkla gülümsedi. soul ona sarılmış bir şekilde uyuyordu. çoktan uyuduğunu fark etmişti. suji fark ettirmeden saçlarına öpücük kondurmuştu soul'un. kızardığını hissediyordu. o da aynı şekilde soul'a sarılmıştı ve tüm geceyi bu pozisyonda uyuyarak geçireceklerdi.
zolita-rudy
zolita, "biz sanırım seninle fazla konuşmuyoruz, hm?"
rudy, "biraz öyle... yapacak bir şey yok, konuşuruz bundan sonra."
zolita, "ya konuşuruz tabii... uyu istersen."
rudy, "sen de öyle, geç kalma çok."
zolita, "ne geç kalacağım yatıyorum bende."
rudy, "iyi ya ne kızdın..."
hepsi bir şekilde rahatça uykuya dalmışlardı. o gece hiçbir sorun yaşamadılar ve hepsi deliksiz bir uyku çektiler. sabah geç saate kadar uyanan kimse gözükmüyordu.
10 notes · View notes
gelmemeye-giden-adam · 5 months ago
Text
* Ela: Ege'nin masmavi sularında yetişmiş, özgür ruhlu ve neşeli bir deniz kızı.
* Deniz: Ege'nin dalgaları kadar hırçın, karizmatik ve gizemli bir balıkçı.
* Ayşe: Ela'nın en yakın arkadaşı, bir deniz perisi.
* Baran: Deniz'in en yakın arkadaşı, bir balıkçı.
Bölüm 1: Tesadüfi Karşılaşma
Sahne: Ege Denizi'nin kıyı şeridi
(Ela, kayalıkların üzerinde güneşlenirken Deniz'in teknesini görür ve ona hayranlıkla bakar.)
Ela: (Kendi kendine) Kim o yakışıklı balıkçı? Daha önce hiç görmedim.
(Deniz, Ela'yı fark eder ve ona gülümser.)
Deniz: (Kendi kendine) O deniz kızı ne kadar da güzel! Daha önce hiç böyle bir güzellik görmemiştim.
Bölüm 2: Yasak Buluşma
Sahne: Bir deniz mağarası
(Ela ve Deniz, Ayşe ve Baran'ın yardımıyla gizlice buluşurlar.)
Ela: Deniz, sana hayran kaldım. Her gün seni denizde izliyorum.
Deniz: Ben de seni her gün kayalıklarda güneşlenirken görüyorum. Seni ilk gördüğüm andan beri kalbim sana atıyor.
Ela: Ama biz farklı dünyalardan geliyoruz Deniz. Ben bir deniz kızıyım, sen ise bir insansın.
Deniz: Aşk her şeyin üstesinden gelir Ela. Dünyalarımız farklı olsa da, kalplerimiz birbirine bağlı.
Bölüm 3: Tehlikeli Aşk
Sahne: Deniz'in evi
(Deniz'in babası, Ela'nın deniz kızı olduğunu öğrenir ve onu yakalamak için planlar yapar.)
Deniz'in Babası: Deniz, o deniz kızıyla görüşmekten vazgeçmelisin. Onlar tehlikeli varlıklardır.
Deniz: Ama baba, Ela'yı seviyorum. Onu kaybetmek istemiyorum.
Deniz'in Babası: Aşk seni kör etmiş oğlum. Ela seni ve tüm insanlığı tehlikeye atabilir.
Bölüm 4: Cesaret ve Fedakarlık
Sahne: Deniz kızı mağarası
(Deniz'in babası ve adamları Ela'yı yakalamak için mağaraya girerler.)
Deniz: Ela, git buradan! Ben onları durdururum.
Ela: Hayır Deniz, ben de seninle kalacağım. Birlikte savaşacağız.
(Deniz ve Ela, Deniz'in babasına ve adamlarına karşı kahramanca bir şekilde savaşırlar.)
Bölüm 5: Mutlu Son
Sahne: Ege Denizi'nin kıyı şeridi
(Deniz ve Ela, Deniz'in babasını ve adamlarını yenmeyi başarırlar ve özgürlüklerine kavuşurlar.)
Deniz: Ela, seni sonsuza kadar seveceğime söz veriyorum.
Ela: Ben de seni sonsuza kadar seveceğim Deniz.
(Deniz ve Ela, Ege'nin masmavi sularında sonsuza dek mutlu bir şekilde yaşarlar.)
Sahne: Deniz kızı mağarası
(Ela ve Deniz, mağarada romantik bir an yaşamaktadırlar. Birden, mağaranın girişinde bir gölge belirir.)
Deniz: Ela, dikkat! Birisi var!
(Deniz, mızrağını alır ve mağaranın girişine doğru koşar. Girişte, Deniz'in babası ve birkaç adamı bekler.)
Deniz'in Babası: Seni yakaladım Deniz! Ve seninle birlikte bu deniz kızı canavarını da!
Ela: (Korkuyla) Bizi bırakın! Biz size hiçbir zarar vermedik!
Deniz'in Babası: Yalan söylüyorsun! Sen ve senin gibi deniz yaratıkları, tüm insanlığa düşmansınız!
(Tam o sırada, mağaranın tavanından bir su sızıntısı başlar. Su, hızla yükselerek mağarayı doldurmaya başlar.)
Ela: (Çığlık atarak) Bu ne oluyor?
Deniz: (Anlayışla) Bence bu, dışarıdaki o büyük petrol şirketinin yaptığı kazanın bir sonucu. Denizlerimiz zehirleniyor!
Deniz'in Babası: (Korkuyla) Ne yapacağız şimdi?
Ela: (Kararlı bir şekilde) Burayı terk etmeliyiz! Ama önce bu adamları durdurmalıyız!
(Ela ve Deniz, Deniz'in babası ve adamlarına karşı savaşmaya başlarlar. Zorlu bir mücadeleden sonra, düşmanlarını mağlup ederler ve mağaradan kaçmayı başarırlar.)
Sahne: Deniz kıyısı
(Ela ve Deniz, deniz kıyısında yorgun düşmüşlerdir.)
Ela: (Nefes nefese) Başardık Deniz! Ama işimiz bitmedi. Denizlerimizi kurtarmak için daha çok şey yapmalıyız.
Deniz: Haklısın Ela. Birlikte hareket etmeliyiz. Tüm deniz canlıları ve insanlar için savaşacağız.
(İki aşık, birbirlerine sarılırlar ve geleceğe dair umutla gözlerini denizlere dikerler.)
Senaryo 1: Gizli Bir Deniz Kızı Şehri
(Ela ve Deniz, denizlerin derinliklerinde yüzerken eski bir haritaya rastlarlar.)
Ela: Bu harita ne Deniz? Nereye götürüyor bizi?
Deniz: Bilmiyorum Ela, ama çok eski olduğu kesin. Belki de bir hazine haritasıdır.
Ela: (Haritayı dikkatle inceleyerek) Bence burası sıradan bir harita değil Deniz. Bize özel bir yeri gösteriyor olabilir.
(Haritadaki işaretleri takip ederek, ikili gizli bir deniz kızı şehrine ulaşır.)
Deniz: Vay canına! Böyle bir yerin var olduğunu hiç bilmiyordum.
Ela: Bu şehir çok güzel. Burada yaşayan diğer deniz kızlarını görmek istiyorum.
(Şehirde yaşayan deniz kızlarıyla tanışırlar ve onlardan şehir hakkında birçok şey öğrenirler.)
Deniz Kızı Yaşlısı: Siz kimsiniz? Buraya nasıl geldiniz?
Ela: Biz buraya tesadüfen geldik. Haritayı denizde bulduk.
Deniz Kızı Yaşlısı: Bu harita çok önemli bir harita. Şehrimizin tarihini anlatıyor.
(Şehirde yaşayan deniz kızları, Ela ve Deniz'e şehirlerinin tarihini anlatır ve onlara özel bir görev verirler.)
Senaryo 2: Büyücünün Laneti
(Ela ve Deniz, romantik bir akşam yemeği yerlerken, birden gökyüzünde parlak bir yıldız belirir.)
Ela: O yıldız ne kadar güzel Deniz?
Deniz: Evet, gerçekten çok güzel. Belki de bir dilek tutmalıyız.
(Dilek tuttuktan sonra, birden gök gürültüsü kopar ve şimşekler çakar. Hava kararmaya başlar.)
Ela: Ne oluyor Deniz? Çok korkuyorum.
Deniz: Sakin ol Ela, her şey yoluna girecek.
(Sabah uyandıklarında, birbirlerini göremediklerini fark ederler.)
Ela: Deniz? Nerede? Seni göremiyorum!
Deniz: Ben de seni göremiyorum Ela! Ne oldu bize?
(Bir büyücü tarafından lanetlendiklerini anlarlar. Büyücüyü bulmak ve laneti kırmak için uzun ve zorlu bir yolculuğa çıkarlar.)
Senaryo 3: İnsan Dünyasına Adaptasyon
(Ela, Deniz'le birlikte karada yaşamaya başlar. Ancak, bir deniz kızı olarak karada yaşamak kolay değildir.)
Ela: Deniz, burası çok sıcak. Nefes almakta zorlanıyorum.
Deniz: Sakin ol Ela, alışacaksın. İşte sana getirdiğim özel bir nemlendirici. Cildini koruyacak.
(Ela, insanlarla iletişim kurmakta da zorlanır.)
Ela: Deniz, insanlar beni neden bu kadar garip bakıyorlar?
Deniz: Çünkü onlar seni daha önce hiç görmediler. Ama sen çok özel birisin Ela. Onlara kendini sevdirmen zaman alacak.
(Ela, zamanla insanlarla iletişim kurmayı öğrenir ve onlara denizlerin önemini anlatır.)
Seçenek 1: Mutlu Son ve Yeni Bir Başlangıç
(Ela ve Deniz, deniz kıyısında romantik bir piknik yapmaktadırlar.)
Ela: Deniz, hayatım boyunca seninle böyle anlar yaşayacağımı hiç düşünmemiştim.
Deniz: Ben de Ela. Seninle tanışmak hayatımın en güzel sürprizi oldu.
(Güneş batarken, ikili birbirlerine sarılırlar.)
Deniz: Biliyor musun Ela, seninle sonsuza kadar böyle olmak istiyorum.
Ela: Ben de seninle Deniz. Sonsuza kadar...
(İkisi de gülümserken, uzaktan bir deniz kızı şarkısı duyulur. Diğer deniz kızları, Ela ve Deniz'i kutlamak için gelirler.)
Deniz Kızı Yaşlısı: Ela ve Deniz, aşkınız tüm deniz canlılarına örnek oldu. Artık siz, denizlerin kralı ve kraliçesisiniz.
(Tüm deniz canlıları, Ela ve Deniz'i alkışlar.)
Seçenek 2: Fedakarlık ve Sonsuz Aşk
(Ela ve Deniz, deniz kirliliğine karşı verdikleri mücadelede başarılı olmuşlardır. Ancak, denizler iyileşirken, Ela'nın yaşam gücü azalmaktadır.)
Deniz: Ela, lütfen iyi ol. Senin olmadan yaşayamam.
Ela: Ben de senin olmadan yaşayamam Deniz. Ama denizlerimiz artık güvende. Bu benim için yeterli.
(Ela'nın gözleri yavaşça kapanır. Deniz, onu kollarına alır ve gözyaşlarına boğulur.)
Deniz: Seni asla unutmayacağım Ela. Aşkımız sonsuza kadar kalbimde yaşayacak.
(Deniz, Ela'nın cansız bedenini denizlere bırakır. Ela, bir deniz yıldızı olarak denizde sonsuza dek yaşar.)
Seçenek 3: Gizemli Bir Gelecek
(Ela ve Deniz, gizli deniz kızı şehrinde yaşamaya başlarlar. Ancak, şehirde huzursuzluk hakimdir.)
Deniz Kızı Yaşlısı: Ela ve Deniz, eski bir kehanet var. Denizlerin kralı ve kraliçesi, dünyayı büyük bir felaketten kurtaracakmış.
Ela: Bu kehanette bahsedilen biz miyiz?
Deniz: Belki de. Ama nasıl yapacağız bunu?
(İkisi de bu sorunun cevabını aramaya başlar. Uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra, dünyayı kurtaracak gücü kendilerinde bulurlar.)
Seçenek 4: İnsan Dünyasına Dönüş
(Ela, insanlarla iletişim kurmayı öğrenir ve onlara denizlerin önemini anlatır. İnsanlar, Ela'nın sözlerini dinler ve denizleri korumaya karar verirler.)
Belediye Başkanı: Ela, sen bizim kahramanımızsın. Senin sayende denizlerimiz yeniden temizlenecek.
(Ela ve Deniz, birlikte bir çevre koruma derneği kurarlar. Denizler, Ela ve Deniz'in sayesinde yeniden hayat bulur.)
10 notes · View notes
goguskafesimezari · 8 months ago
Text
Yağmur yağdı.
Gözlerimi kapatarak yüzümü gökyüzünden yana çevirdim. Oluk oluk su damlaları tenimden dudaklarıma doğru kavisli bir yol izlemeye başladı. Nefes nefese kaldım. Göğsüm şiddetle kalkıp indi. Gülümsedim. Kollarım iki yana açılırken kendimi yağmura teslim ettim.
Sol gözümden bir yaş yağmura karışırken hıçkırdım. Elim ağzımın üstüne kapandı. Ağlamamalıydım. Ağlayacak bir şey yoktu. Ağlayacağım hiçbir şey yoktu. Bedenim bir kuş gibi titrerken, ne zaman sarsılsam koştuğum kişiyi aradı gözlerim. Açtığımda oradaydı. Her şeyin ortasında dikilen ölüm meleği.
Yağmurda gizlendiğim halde ağladığımı bilir gibi bakıyordu.
Beni tanıyor gibi değil, beni çoktan ezberlemiş gibi bakıyordu.
Dudaklarım aralandı, "Ben hep ölmek istedim," Güçlükle yutkundum. "Ama hiç senin tarafından öldürülmek istemedim."
Gökyüzü bile canıma kıymak için beni terk ederken bir tek sen kalırsın, sanmıştım.
Yanılmışım.
"Yanılmadın." dedi sesimi duyar gibi.
7 notes · View notes
kaybolankaos · 2 years ago
Text
Ankara'da yaşıyorum. Depremi ne gördüm ne yaşadım. Daha yeni şimşek çaktı ve deprem oluyor diye kalp krizi geçiriyordum nefes nefese kaldım ve ben normalde hayatımda gördüğüm en sakin ve soğukkanlı insanım çevremin de böyle düşündüğünü biliyorum. Ben yaşamamış ve gerçekten tüm acıları içimde kendi kendime sindirebilen bir insandım. Bu konuda piskoljim o kadar kötü ki beynimin içinden enkaz çıkmıyor! Yaşanılanlar, adaletsizlik, saldırganlık, özellikle de utanmazlık beni delirtiyor. Olay ne parti ne bir kişi, bir olay! baştan sona hepimizin cahilliği, hepimizin işini iyi yapan yerine tanıdığa vermiş olduğu işler, denetimsizlik. Sağ sol osu busu hepsi aynı yol nerden mi bu kanıya varıyorum, muhalefet ya da baştaki ya da diğerleri başka bişey yapmadı. Hepsi çıkar ilişkisi ego savaşı taht kavgası ve krallıkları için yaşadı. Kim mi gelsin ben de bilmiyorum sizden biri çıkıp şu gelsin sebepleri şunlar diyebilir mi? Bence değil yani bu konu net bir konu cevap hayır. Devlet, hükümet her şeyi denetlemek zorundadır af çıkarmak sadece biz halkın ölümünü izlemekten zevk almaktır. Bu ülkede de değil sadece dünyada büyük bir çoğunluğun vicdanı şahsiyeti inancı ya da insanlığı kaldığına net olarak inanmıyorum ve kanıtım da şu: aç gözünü bi etrafına bak. Cahil sürüsü bir topluluktan ne bekleyebiliriz? Sen ben o bu şu kime sorsak cahil misin desek herkes filozof. En yakın arkadaşlarımdan biri daha bir hafta geçmedi bunun en ağırını yaşattı bana, konu ben değilim ama örneği üstümden vermek istiyorum; hiçbir hayat gayesi olmayan, okumayan, bir inancı olmayan ama inancını savunurken ben her şeyi biliyorum diyen ve inancını savunurken kanıtlar sunmak yerine sen sus sen hiçbir şey bilmiyorsun diyen bir insandı. Bu kim biliyor musunuz bu yine sen o bu şu. Ne biliyorsunuz, ne yapıyorsunuz, ne için yaşıyor neyin değerini biliyorsunuz. Herkes ölecek inancınız Müslümanlık da olsa ateistlik de olsa gerçek bu ve peygamber de olsa, dünyanın en zengini de olsa öldükten sonra sadece ölüyorsun. Sen savaşmazsan ben savaşmazsam biz bir olup okumazsak, cahilliğin duvarını tekmelemezsek şuan niye yaşıyoruz. Sen her şeyi bilen sen evet, bildiklerini nerde kullanıyorsun. Artık hayatın boş olduğunu ve bu boş hayatı doldurmamız gereken kısa süreli hayatlarımızı bir şekilde silah olarak kullanmalıyız. Baştan sona anlattığım her şeyi parti olayı sanan yine de olacaktır, vallahi değil arkadaşlar sadece insan olalım. Vicdanımızı yaşatalım. Ayağa kalkalım gözümüzü açalım. Yüz binlerce insan öldü ve hayat devam ediyor ve edecek ki etmeli de. Fakat yaşayacaksak mala mülke ya da taht için kör olmaya göz yummayalım. Bu birinizin dayısı birinizin annesi birinizin en yakın arkadaşı da olabilir ki şuan herkesin kafasında en az bir kişi belirmiştir. Kimse kral ya da özel değil herkesin bir canı ve bir kısacık ömrü var. Yaşadığımız süreci güzelleştirmezsek geleceğe güzel bişeyler bırakmazsak biz neden buradayız. Dünyanın etrafında döndüğünü sanan milyarlarca insanız ama maalesef ki dünya kendi etrafında dönüyor ve biz bir karıncaya nasıl önemsiz bakıyorsak biz de o kadarız. Ama bir olup bişeyler yapabiliriz, en azından şuan için çünkü artık başka bir yarınımız olmayabilir. Ki inanın ve görün! yarını olmayan binlerce insan öldü ve evet hayata devam ediyoruz.
47 notes · View notes
lunaxzfan · 1 year ago
Text
Otobüse yetişmek için koşar adımlarla yürüyorduk birden arkadaşımın eline tutup koşmaya başladım, sonra bi mutlu oldu falan. Arada böyle küçük heyecanlar lazım ama yaşlandığımı unutmuşum nefes nefese kaldım pü.
8 notes · View notes
kelebeklerdeciglikatar · 6 months ago
Text
Ne kadar zor ne kadar yorucu bir şeymiş ya kan ter içinde nefes nefese kaldım (kendimi sakinleştirdim)
3 notes · View notes
1453yk · 2 years ago
Text
Tumblr media
Tez Canlı Yaşadım Hayatı
Koştura Koştura...
Durmak Nedir Bilmedi Yüreğim
Nefes Nefese Kaldım...
Herkese Herşeye Yetişmeye Çabalarken ...
Fark Ettim Ki ömür Azalıyor
Ruhum Yorulup Eksiliyor, Eskiyor...
Sonra Dedimki Kendime
Bi Dur Yavaşla...
Süper Kahraman Falan Değilsin Sen..
Bırak Yetişme Boşver ...
Birazda Kendine Kulak Ver ...
Akıp Geçen Zamanı Yaşa Gönlünce ...
Kapıl Git Hayatın Ahengine...
Herşeyi Duyma Herşeyi Görme
Çok Cümlede Kurma
Bazen Susmanın Keyfini Sür
Bazen Görmezden Gelmenin ...
Böyle Olunca Belki Herkesi Mutlu Edemezsin ama
Kendini Mutlu Edersin
Yetmezmi ...
Şu Kısacık Hayatı
Birazda Kendin İçin Yaşa
Koşturmadan Yorulmadan...
Cuma geceniz mübarek olsun.. 🌹
25 notes · View notes
spayki · 1 year ago
Text
Tumblr media
#Mutlu_Aksamlar
“Tez canlı yaşadım
Koştura koştura...
Durmak nedir bilmedi yüreğim
Nefes nefese kaldım
Herkese herşeye yetişmeye çabalarken...
Farkettim ki ömür azalıyor
Ruhum yorulup eksiliyor eskiyor...
Sonra dedim ki kendime
Bir dur yavaşla...
Süper kahraman filan değilsin sen...
Bırak yetişme boşver...
Biraz da kendine kulak ver...
Akıp giden zamanı yaşa gönlünce...
Kapıl git hayatın ahengine...
Herşeyi duyma herşeyi görme
Çok cümle de kurma
Bazen susmanın keyfini sür
Bazen görmezden gelmenin...
Böyle olunca belki herkesi mutlu edemezsin ama
Kendini mutlu edersin
Yetmez mi...
Şu kısacık hayatı
Biraz da kendin için yaşa
Koşturmadan yorulmadan”...
17 notes · View notes
seytanin-karisi · 1 year ago
Text
Koşarken duyabildiğim tek şey kasabadan gelen kargaşaydı. Köyün biraz ilerisinde, tutulma ormanının yakınında avlanıyordum, haftalardır katı et yememiştik, vahşi doğada hayvanlar azalmıştı. Avımı erken bırakıp kasabaya doğru kaçtım. Okumu ve yayını bir ağacın arkasına, sararmış yaprakların ve toprağın altına sakladım. Sonbahardı, bu yüzden bir süre üzerini örtmeye yetecek kadar yaprak vardı. Şehir merkezine doğru yürüdükçe kırbaç sesleri daha da belirginleşiyordu.
Toplananların arkasından hırçın bir ses yankılanıyor: "Saymaya devam et oğlum, yoksa bu bitmez, buna devam etmek için bütün günüm var."
Ne olduğunu görmek için ön tarafa doğru ilerledim. Ancak ön tarafa ulaştığımda, Felix'in üstsüz bir şekilde, direğe bağlı olduğunu ve arkasında bırakılan kırbaç izlerinden kan aktığını görünce gözlerime inanamadım.
Vücudum refleks olarak hareket etti ve ona doğru koştu ama iki koruma tarafından durduruldu.
"FELIX!" “FELIX, bırak gitsin, bırak gitsin, yanlış bir şey yapmadı!” diye bağırdım.
İşkenceci varlığımı fark edince bana doğru yürüdü konuştu.
"Peki burada kim varmış, kız arkadaşın kurtarmaya geldi seni küçük Felix."
Felix'in tek yapabildiği utanç ve acıdan yüzünü kolunun arkasına saklamaktı. Yaşlı gözlerini bana bakmaya bile getiremiyordu.
"Ah? Merhaba bile demeyecek misin? Bana sorarsan bu sadece ayıp bir davranış.
"BIRAK GİTSİN!" Cesaretim ya da belki de aptallığım kalabalığın nefes nefese kalmasıyla karşılandı. O kadar kişi var ama kimse ayağa kalkmadı. Korkaklar.
Yüzüne dökülen parlak beyaz saçları neredeyse dar, gümüş ve göğsüme hançerler fırlatıp ruhumu kanatan gözlerini kapatıyordu. Yüzü şeytanın elleri tarafından öyle bir incelikle yontulmuştu ki, tanrılara diz çöktürecek kadardı. Büyüleyiciydi.
İsyanıma yüzünün köşesinde çarpık bir gülümsemeyle karşılık verdi. Dişlerini göstermeden, ince pembe dudaklarının kenarlarını hanice kıvırdı. Havada ürkütücü bir tat bıraktı. Onun kim olduğunu biliyordum. Kötü kralın kötü oğlu. Bu kadar kötü bir adamın bu kadar güzel olmaya hakkı yoktu oysaki.
Yüzünü düzleştirdi ve başını geriye doğru kaldırıp bana yukarıdan baktı. Muhafızlar her iki taraftan da bana tutunurken donup kaldım, o küçük çerçevemin üzerinde yükseldi. Başımı çenemden tutarak kaldırıp kendi yüzüyle buluşturdu.
Gözlerini kırpmadı ve gözlerini benimkilerden ayırmadı, ben sadece kudretle aynaladım. Bu kadar aşağılık bir adamın ondan korktuğumu bilmesine izin veremezdim. Diğer muhafızlarından biri ona arkadan yaklaştı ve gözleri hala benimkilere kilitliyken kulağına anlayamadığım sözler fısıldadı. Yüzündeki değişimden dolayı üzücü bir haber olsa gerek.
Kırbacını gardiyanın göğsüne doğru iterken, "Görünüşe göre kurtarılmışsın küçük Felix" zehirli sözlerini tükürdü. Yüzüme doğru eğildi, teninin ısısını yüzümde hissedebiliyordum, burunlarımız neredeyse birbirine değiyordu. yutkundum.
“Dikkatli beyaz güvercin, cesaretine hayranım ama bu seni öldürecek” diye göz kırpıp uzaklaştı.
Bu göz kırpma tüylerimin diken diken olmasına neden oldu. Beyaz Güvercin mi? Kim olduğunu sanıyordu? Kibiri ve Cüreti midemi bulandırıyordu.
Felix'in yanına koştum. Zavallı dostum, o kadar ıstırap ve utanç içindeydi ki. O anda Prens Lucien'i kendi ellerimle öldürmeye karar vermiştim. Bu insanlar babasının zulmünden, içine düştüğümüz yoksulluktan bıkmıştı ama bu kötülüğün de ötesindeydi, sırf kendi zevki için toplum içinde birine fiziksel olarak zarar vermekti. Bu beni tiksindirdi.
8 notes · View notes
aygunes000 · 11 months ago
Text
Hani anlaşarak, dost kalarak ayrıldığımız gece vardı ya ben o gece kendimi çok avuttum. İlk önce kabullendim çok anlayış gösterdim kendimle güle güle sohbet etdim, yaptığımız şeylerin ne kadar doğru olduğunu onayladım, kendimi dik ve mutlu tutdum. Ama kısa süre sonra senin nasıl doğru cümlelerle bana herşeyi anlatdığını beni kırmadan nasıl ikna etdiğini ve herşeye rağmen yapıklarımız yaşadığımız herşeye rağmen beni ne kadar çok sevdiğini söylediğini düşününce hönkür hönkür ağladım. O kadar doğru bir davranış, o kadar doğru haraket yaptın ki seninle hem gurur duydum hemde ilk adımı anlayışla sen atdığın için seni daha da çok sevdim. Ama gece zor uyudum. İlk sensizlik dark etti kafama, seni ne kadar çok özlüyeceğim, sana ne kadar ihtiyacım olduğu aklıma geldikçe nefes nefese kaldım. Ağlamak içimi boşaltmak istedim ama her damlada nefesim daha çok tükendi. Pencereyi açtım derin nefesler aldım sonra gökyüzünde Ayı (seni) aradım yoktu, ama senden bir parça olan kelebek göğüsümün üstünde bana güç vermeye başladı. O an anladım aslında hiç birşey bitmedi ikimizde birbirmizi deli gibi seviyoruz sadece kalbimizde yaşamaya karar vermiştik. Rahatladıkdan sonra herzamanki alışkanlıklarımla seni hayal ederek küçük yastığıma sarılarak uyudum. Şimdi ne kadar özlesemde hala kalbimdesin-kalbindeyim, bu yüzden nefes ala biliyorum ve günler geçdikce seni daha çok seviyorum ve bundan asla vazgeçmiycem.
6 notes · View notes
hardmilkshakedonut · 1 year ago
Text
Koşmadığım halde nefes nefese kaldım ve anlatmak istediğim çok şey olmasına rağmen kelimelerin içinde tıkalı kaldım. Yüklediğim anlamlar yetersiz kalıyor ve kahvemi içerken dışarıyı izliyorum.Gözlerimin önünde akıyor ömrüm ve ben, bu hıza yetişemiyorum, koşmuyorum,koşamıyorum ve koşmak istemiyorum , zaman bana ayak uydursun istiyorum,anlatmak istediklerimi kelimeler ile dans ederek anlatıyorum,konuşmak  ağır geliyor,bedenim hayatın yükünü kaldırmakta zorlanıyorken, dilime yaşadıklarımı anlatması için bir ağırlık yüklemek anlamsız geliyor. Mahallede annesinin karşısında ağlayan çocuğu izliyorum,uçan balonu elinden kayıp,yetişemeyeceği kadar uzaklara uçtu,annesi, çantasından normal bir balon çıkarıp,şişirip,oynaması için ona verdi. Çocuk,gözyaşlarını tebessüm ederek kapatmaya çalıştı ve ben,o çocuğu izlerken sessiz bir şekilde şu cümleyi mırıldandım.
‘’ Umutların kaçıp gitmiş elinden, gözlerinin ferini, sarmaşıklar kaplamış.’’
Derin bir nefes alıyorum, burnumun ucunda dolanan kahve kokusu somutlaşıyor,dokunuyorum ve hayatımda hiç hissetmediğim kadar mutlu hissediyorum,derin bir nefes alıyorum ve bedenim soyutlaşıyor,durup izliyorum ve hayatım soyutlaşıyor , soyutlaşmak için çırpınıyordu çünkü herkesin onunla ilgili söz hakkına sahip olmasını sevmiyor. Kahve kokusu ruhumu besliyor ve ben,bugün,soyutlaşan ruhumla sana yazdığım satırları bu şu cümle ile sonlandırmak istiyorum.
‘’ Yalnızım ve kaybettiğim sessizliğe sesleniyorum eğer geri dönmek  istiyorsan, ruhum hiç kabul etmediği sese karşılık verdi.’”
2 notes · View notes