#muhacir
Explore tagged Tumblr posts
neyinolayim · 6 months ago
Text
Tumblr media
Bir iki şarkısı dışında pek dinlediğim biri değildi ama şu tavrını görünce daha çok sevdim Teomanı 🤌🏻
#Teoman
22 notes · View notes
hatiragulzaman · 2 years ago
Text
Tumblr media
Ramazan'ın 17
Bedir Savaşı'nı yapıldığı gün.
Rabbim ashabımızın makamını rüyetullah etsin bizleri onların şefaatine nail etsin .
Rabbim dünya ve ahirette onların sevgisinden mahrum bırakmasın.
Ensar ile muhaciriyle kadınıyla erkeğiyle hepsini çok seviyorum kişi sevdiği ile beraberdir buyuruyor Allah resulü Sallallahu teala Aleyhi ve Sellem
Rabbim İki Cihan Serveri Hz Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellemin ve ashabının ensar ve muhacirini ezvacıtahiratı mübarek ehlibeytini dünyada ahlaklarıyla ahlaklanmayı yaşantılarını Hayat tarzımızın haline getirmeyi nasip etsin .
Âmin
3 notes · View notes
golge-gezgin · 26 days ago
Text
Tumblr media
Travel Bulgaria 12 / Veliko Tırnovo:
Veliko Tırnovo, 13 Ağustos 2024, Salı.
Öğleden önce Varna' dan Bulgaristan' ın kuzeyine doğru yola çıktığımızda dedelerin toprakları olan Şumnu ve Razgrad - Vazovo üzerinden bir başka dede toprağı Veliko Tırnovo' dayız.
Tırnovo, Bulgar tarihi açısında önemli bir şehir, 1187 - 1393 yılları arasında 2. Bulgar İmparatorluğuna başkentlik yapar, Çandarlı Ali Paşa tarafından 1393 yılında Osmanlı toprağı haline gelir, yerleşik halkın çoğu sürülerek yerine Anadolu' dan Türk nüfusu ve civardan Rum halkı yerleştirilir. 93 Harbi sırasında 1877 yılında Ruslar tarafından işgal edilir, Türkler muhacir olarak kalan Osmanlı topraklarına göç eder. 1878 yılında ilk Bulgar parlamentosu burada toplanarak 1879 yılında ülkenin ilk anayasası olan Tırnovo Anayasası burada ilan edilir. 1965 yılında şehrin önemine atfen büyük, yüce anlamında Veliko unvanı verilerek şehrin adı Veliko Tırnovo olur.
46 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 11 months ago
Text
Uyu Türkiyem cenneti rüyasında göreceklerini ülkesi oldu bak
Geçmişle tabiki öğün��lür ama onlar görevini iyi kötü yapıp gitmiş biz ne yapıyoruz onu konuşun hani ümmet diye ülkeyi yol geçen hanı edenler hani onlar muhacir biz Ensar dik ne masal degilmi İsrail'le ticareti kesin diye pankart açan insanlar yaka paça gözaltı oluyor bu Gazze olayları nerden çıktı ya diyor lar sömürü kapilari kapandı ya hani Gazze düşer Kudüs düşer Mekke Medine düşer din elden gider diyorlardi ya 1500 yıldır bu din düşmedi düşmez Allah nurunu tamamliyacak merak etmeyin bayrak inmez ezan dinmez merak etmeyin ülkenin madenleri düştü ormanları talan edildi ses yok mevzu uzun anlatıp başınızı agritmayim HADİ UYUYUN
151 notes · View notes
mnsrykt · 7 months ago
Text
"İslam, hayali bir din-nizam değildir; yüzde yüz realitedir. Meydanlarda cihadı, gece teheccüdü, infakı, aile yapısıyla... Hiçbir şey yoksa Medine'deki Ensar-Muhacir kardeşliğiyle İslam, realitedir. Peşinde koştuğumuz ve heyecanıyla uykusuz kaldığımız İslam'ımız ve şeriatı, elhamdülillah ki yaşanmışlığıyla gerçektir."
52 notes · View notes
naefsunkar · 6 months ago
Text
━━━━━━━━═⊰ ⊱═━━━━━━━━
*━═⊰ GÜNÜN 🌹ÂYETİ ⊱═━*
"Başınıza her ne musibet gelirse kendi yaptıklarınız yüzündendir. Allah yine de çoğunu affeder."
(Şûra Sûresi / 30. Âyet)
━━━━━━━━═⊰ ⊱═━━━━━━━━
*━═⊰ GÜNÜN 🌹HADİSİ ⊱═━*
"Müslüman; dilinden ve elinden Müslümanların emin olduğu kimsedir. Muhacir de; Allah'ın yasakladığı şeylerden kaçınan kimsedir."
(Buhari, İman, 4,5)
━━━━━━━━═⊰ ⊱═━━━━━━━━
*━═⊰ GÜNÜN 🌹DUASI ⊱═━*
Bizleri, insanlığın barış ve huzuru için; hayrın anahtarı, şerrin kilidi olanlardan eyle Allah'ım. Amin..
━━━━━━━━═⊰ ⊱═━━━━━━━━
21 notes · View notes
bozandeniz · 1 month ago
Text
Uzun uzak yollardan geldim yorgunum Bir damla sinende nefestir umurum. Ruhuna başımı yasladım iki damla soluk Ayaklarım kesiklerle dolu tıpkı yüreğim gibi. Korkularım oldu yolculukta kaybettiklerim de gidenlerim'de.... Kızgın çöllerde yürüdüm soğuk dağlardan geçtim Seyyah misali ömrüm diyar diyar gezmekle. Soluklanayım bir parça huzurda. Uyumak istiyorum kaygısız bir zamanda. Ayıkken kabuslar gördüm. Düşümdeki canavarlardan daha çetin düşmanlarım oldu..... Hayat denen yolda ya koştuk ya yokuş çıktık Hep bir meşgalemiz hep bir meşgulüm oldu. İniş çıkış karmaşık bir düzen. Geldim muhacir gibi kapına. Ey gönül sultanı aç sadrını. Saadetten tebessüm kuleleri kuralım. Şu yarım yamalak dünya fanisin'de Ebede açılan bir huzur kapısı aralayalım Suskun zamanlara inat gözlerimiz gülsün Zaten kalp duyar o içten gelen nağmeyi. Sayfalara meftun olmuş bir mefkure Gel düş peşime düşe gidelim Kapattık mı gözlerimizin perdesini Olsun yalan dünya bize cennet Uzat elini dindir acılarımı tımar et yaralarımı Daha ne diyebilirim ki Geldim kapına bir lokma ekmek misali Sana ihtiyacım var....
Kızıl-Deniz
Tumblr media
15 notes · View notes
kagittankayik · 10 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Zeytin ağacı öyle bir ağaç ki dik bırak hiç bakma yine de zeytin veriyor. Çevredeki en eski zeytin tarlası, köylerde zeytini bilen yok *zeytin yağlı yiyemem amma o kadar meşhur vs vs bir muhacir vaktinde dikmiş ama o ölünce öyle kalmış.
25 notes · View notes
aynodndr · 2 months ago
Text
Henüz İstanbul'un güzel zamanlarıydı.
Nüfus daha üç milyon bile olmamıştı.
İstanbul dediğiniz; sur içinden ibaretti.
Eyüp'te Rami'de, Zeytinburnu'nda oturan insanlar sokakta karşılaştıklarında, "Nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?" sorusuna "İstanbul'dan geliyorum, İstanbul'a gidiyorum cevabını verirdi."
Yani: Rami'de, Eyüp'te oturan İstanbulluyum demezdi, diyemezdi..
Zira İstanbullu olmak; Türkçesi, görgüsü, nezaketi ile ayrıcalıklı olmaktı ve başka bir şeydi.O zaman Eminönü gündüz milyon nüfuslu, gece mültecilerin, Arapların fink attığı bir semt değildi.
Azak yokuşunda tiyatro vardı.
Kocamustafapaşa'da merhum Nejat Uygur'un çevre tiyatrosu, tiyatro bitişiğinde zamanın assolisti Alâaddin Şensoy'un kafeteryası vardı ve daha da önemlisi o tiyatroyu her akşam dolduracak, o tiyatroyu ayakta tutacak kadar da seyirci vardı.
O yıllarda sanatçı dediklerimiz magazin haberleri ve burnundan kıl aldırmaz kibirli halleri ile değil, sanatları ve mütevazi kişilikleriyle anılırdı.
Alâaddin Şensoy; kafeteryası önünde bir çocuğa 25 kuruşluk dondurma doldururken, Nejat Uygur çocuklarla şakalaşırdı.
Günün 24 saati açık olan Koska kahvesi, Çakıl ve Gar gazinosu sanatçılarının program çıkışında gelmesiyle dolar, sanat sokağa taşardı.
Masmavi gözlü, bembeyaz saçlı, her gün düzenli tıraş olan Muratlılı muhacir Arif baba; nargile, ateş, çay servisini aksatmadan sürdürür, bir defa gelmiş ve iki saat oturmuş müşteriyi aylar sonra gördüğünde çayı kaç şekerli, kahveyi nasıl içtiğini hatırlardı.
Udi Hırant'ı da, Arif Sami Toker'i de orada tanımış ve dinlemiştim.
Marmara ve Küllük kahvehaneleri devrin aydınlarının ufuk açan sohbetlerine sahne olurdu.
Şehzadebaşı'nda, Çemberlitaş'ta sinema vardı.
Gedikpaşa'da cadde üzerinde bir bakkalın önünde bütün dekoru bir sandık üzerinde mavi muşamba ve camekan olan kimsenin ismini bilmediği "pala" namıyla maruf biri, torik lakerda satar, kunduracı kalfası öğle yemeğinde torik lâkerda-mor soğan yerdi.
O zamanlar Marmara'da torik olurdu, lâkerda da bir ayakkabıcı kalfasının yiyebileceği fiyattı.
Çarşıkapı'da Kubbealtı sebilinde börekçi İzmirli Cemal'de kuşüzümü ve fıstıklı kıymalı börek, Bulgar sütçü Nedelko'da
bal-kaymakla kahvaltı edilirdi.
Henüz İstanbul'un güzel zamanlarıydı..
Su deyince aklımıza, "Hamidiye ya da Taşdelen" suyu gelirdi, su da henüz pet şişeye girmemişti, "Cam sağlığı can sağlığıydı."
Naylon poşet, pet şişe, ve gürültü kirliliği yoktu.
Devir: Kese kâğıdı, file zembil sepet devriydi..
Cami avlularında güvercin, her yerde ağaç, ağaçta serçe, denizde yelkovan kuşları ile martı sesleri olurdu.
Nişanca Kumkapı sokaklarında eşek üzerinde tel dolapta güveç kaplarda yoğurt satan Bulgar sütçü Boris'in zilinin sesi, Nişanca-Soğanağa arasında günün en sessiz zamanı kaldırımda duyulan tak-tak sesleri ardından Davudî bir sesin, değme şarkıcıya taş çıkartacak biçimde icra ettiği bildiğim hiç bir şarkıya benzemeyen şarkı mı, gazel mi, mani mi? anlayamadığım bir musiki icrası..
İsfahan da bir kuyu var
İçinde nane suyu var
Her güzelin bir huyu var
Ne yaman Acem güzeli
Nane suyu nane şeker
Benim canım her gün çeker
Mahmut Paşa meydanımız
Var tütüncü dükkanımız
Her güzele söz çakarız
Ne yaman acem güzeli
Nane suyu nane şeker
Benim canım her gün çeker
***
Diz altında iptidai bir tahta bacağıyla gezen nane şekeri satıcısının muhteşem sesidir bu ve o tak-tak sesleri de tahta bacağın kaldırımla buluşması ile musiki öncesi girizgâhı..
Boynunda çapraz biçimde asılı, deri kayışlardan oluşan bir kafes içinde billur kavanozda nane şekeri mi satmaktadır, ya da sanat icra edip şeker mi ikram etmektedir?.
Güneş yanığı bronz bir tenle inanılmaz tezat bembeyaz saç ve sakal, bir martının açık kanadını andıran gür, gümrah ve yine bembeyaz kaşlar..
Tepeden tırnağa sakız beyazı, kar beyazı bir gömlekle pantolon ve inadına dimdik, eyvallahı olmayan bir baş..
O sessizliğin hüküm sürdüğü tenhalıkta, açılan pencereler, hafif bir meltemde dalgalanan perdelerin ardında hayal-meyal genç, olgun, yaşlı kadın yüzleri ve caddenin iki yakasındaki açık pencerelerden kaldırıma düşen madeni paraların, yağmur taneleri gibi sessizliği delen sesleri...
Sokağa dökülen paraları toplayıp kanadı açık martı kaşlı, davudî sesli beyazlar içinde heykel duruşlu adama veren, onun verdiği şekerleri saygıyla alan çocuklar.
Sonra da aralık pencere, dalgalanan perdeler ardındaki meçhul ve müphem hanımefendilere bıçak sırtı gibi belli belirsiz bir tebessümle verilen baş selâmı.
Henüz İstanbul'un güzel zamanlarıydı.
Tepebaşı'nda çamlar vardı çamlar arasında da çay bahçesi, Şişhane'de Haliç manzaralı Kanun-i esasî kıraathanesi, Eyüp'te göç edemeyip insan merhametine sığınan leylekler...
Sirkeci'de Ali Muhittin Hacı Bekir'de demirhindi şerbeti, Kapalıçarşı'da çukur muhallebicide sakızlı muhallebi, Çemberlitaş'ta köfteci Saim babada başka hiç bir yerde bulamayacağınız Hıdrellez salatası ve şıra vardı.
İstanbul pet şişe, naylon poşet, çiğ köfte, arabesk ve mülteci istilası altında değildi.
Kebapçı deyince akla yumurtalı piyaz, Arnavut ciğeri, köfte ve külbastı yenilip, şıra içilen menüsü fakir ama lezzeti gani mütevazi Arnavut köfteciler gelirdi.
Çiçek pasajında madam Anahit sağdı ve akordeonuyla her masa müşterisine hitap edecek kadar zengin bir repertuarı vardı.
Sütçüler Bulgar, boza, dondurma, revani tulumba tatlısı satanlar Balkanlı, kasaplar Eğinli, en iyi aşçılar Bolulu, meyhanecilerin ünlüsü Rum olurdu.
Üsküdar'da Kanaat, Beyoğlu'nda Hacı Salih, Hacı Abdullah, Hacı baba, Mısır çarşısında Pandeli, Kapalıçarşı'da Havuzlu, Sirkeci'de Konyalı lokantaları İstanbullunun damağını şenlendirirdi.
Çatladıkapı'dan Yedikule'ye kadar olan sahilde "Lodosçu" denilen rızkını denizde, ve denizin karaya attıklarında arayan bir zanaat erbabı vardı.
Henüz İstanbul'un güzel zamanlarıydı.
Nüfus daha üç milyon bile olmamıştı.
Sokaklarında ayı oynatanlar, çubuğa dolanan rengârenk macun ve lahmacun satanlar vardı ve Gülhane parkı ayni zamanda hayvanat bahçesiydi.
Lâhmacun dedim de, lâhmacun: İstanbul'un yeni yeni tanıştığı üzeri beyaz muşamba kaplı oval tahta sandıklarda seyyar esnafça satılan sokak lezzeti, fukara taamıydı.
Beyoğlu İstiklal caddesinde, lâvanta ve kokina satan Roman kızları ile Beyoğlu çikolatası satan küçücük dükkânlar vardı.
Caddelerde troleybüsler, troleybüs içinde önden arkaya yürüyüp, mesafeye göre bilet kesen biletçiler..
Mecidiyeköy'ün dut bahçelerini hatırlamam ama zaman, Yedikule'de marul, Çengelköy'de salatalık, Arnavutköy'de çilek, Langa'da bostan, Kanlıca'da yoğurt, Beykoz'da paça, Emirgân'da çay, Sarıyer'de de börek, Vefa'da boza zamanlarıydı.
Kapalıçarşı'da ayakları dizden kesik Hamparsum, Eminönü'nde Nimet abla, kendisini tanımasak da; Galata köprüsü altında merhum uzun Ömer'in altı çok pençeli devasa pabuçlarının sergilendiği piyango satıcıları henüz talih ve umut satıyordu.
Galata köprüsü dedim de aklıma geldi; bir tane dolandırıcımız vardı Kız kulesi, Galata köprüsü ve Haydarpaşa garını satardı Sülün Osman'ı herkes tanırdı. Bunca yıl sonra bile tebessümle hatırlanır. Nice dolandırıcılar geldi geçti, ne adları kaldı ne sanları..
O yıllarda "Gangster" denirdi, bir tane banka soyguncusu vardı Necdet Elmas! adeta "Arkası yarın" izler gibi bir sonraki hamlesi "Arsen Lüpen" macerası gibi beklenirdi.
Radyoda radyo tiyatrosu, Orhan Boran'la Yuki, Müzeyyen Senar'ın ardında Yorgo-Aleko Bacanos'ların ismi anons edilirdi.
Merhum Selahattin Pınar'ın tamburu elindeyken kalbinin durduğu Kalamış'ta Todori, Beyoğlu Balık pazarında "Krepen'deki İmroz" Kumkapı'da kör Agop, Tarlabaşı'nda bir çok Yeşilçam filmine sahne olmuş İmrozlu Nikoli'nin işlettiği Hasır, Yedikule'deki Sefa, Kurtuluş'ta adına şiirler yazılan İlk kadın meyhaneci, madam Despina'nın meyhaneleri birer dünya markasıydı.
Samatya'da İstanbul'un belki de son koltuk meyhanesi Küçük Paris; şarabın bardakla satıldığı, birkaç leblebi iki dilim elmayla ayaküstü içen müdavimlerinin hizmetindeydi.
Henüz ezan da merkezi sistemle okunmuyordu.
O meyhanelerden çıkıp çorbacıya, çorbacıdan çıkıp sabahçı kahvesinde kahve içmeye gidenler; hangi cami müezzininin sabah ezanının daha iyi kıraat ettiğini bilir ve sabahın o sessizliğinde gözlerinde yaş, dudaklarında pişmanlık ve tatlı bir ürpermeyle huşû içinde ezan dinlerdi.
Henüz İstanbul'un güzel zamanlarıydı.
Nüfus daha üç milyon bile olmamıştı.
Ve henüz İstanbul'un siluetinde gök kubbeyi delen gökdelenler de gürültü kirliliği de, tabelalardaki dil ve görüntü kirliliği de yoktu.
Cami avlularında güvercin, caddede ağaç, ağaçta serçe, denizde yelkovan kuşları ile martı sesleri olurdu.
Ve o zamanlar gerçekten güzel zamanlardı..
Selâm ve muhabbetle..
TC Yahya Kaptan
4 notes · View notes
baybaykus · 4 months ago
Text
Tumblr media
Değerli arkadaşımız TC Recep Yılmaz'ın okumaya değer güzel bir yazı...
Yahudi KRALLIĞINA giden yol!
Ben, bilgilerim ışığında derim ki; İsrail vaad edilmiş topraklar üzerinde KRALLIĞINI kuracaktır.
İsa Mesih'in dönüşü için KRALLIĞIN kurulması gereklidir.
Bu, Yahudiler için dinlerinin emri,imanlarının şartıdır.
Yuvarlak rakam ÜÇBİN Yıllık Yahudi Tarihi de buna (Tevrat) kaynaktır.
Bunu hiçbir güç engelleyemez! 2030'a kadar bunun siyasi ve coğrafi alt yapısı oluşturulacaktır.
Siyasi ve coğrafi alt yapının ilk aşaması kurulmuş olan ''KÜRTİSTAN'ın'' sınırları belirlenecek; bu sınırlar ''Lübnan,Süriye,Türkiye ve Irak topraklarının bir kısmını içine alacak şekilde belirlenecektir.
Sonra da Kürtlere '"At bizim,silah bizim,seninle işimiz bitti! Al avradını git'' denilecek,Kürtler Kuzey Irak'ta devlet olarak kalacak ama,diğer topraklar İsraile devredilecektir. Böylece TAŞORANLAR (ypg-pkk) devre dışı bırakılıp vaad edilmiş toprakalar üzerinde Yahudi KRALLIĞI ilan edilecektir.
*
Saha bu gerçekliğe uygun mu?!
1- Suriye bombalanarak boşaltıldı mı?
EVET!
Boşaltılan topraklar Kürtcü bir oluşumun (ypg) emrine verildi mi?
EVET!
2-Süriyede kaçanlar -kovalanıp sürülenler- Türkiye'ye geldiler mi?
Geldiler!
Süriye'de kovulanlar başta sınır şehirlerimiz olmak üzere bir çok şehrimizde etnik -demoğrafik yapıyı değiştirdiler mi?
Değiştirdiler!
- rte'nin cehaleti, gafleti,strateji körlüğü,inadı "ENSAR-MUHACİR" saçmalığı,iç siyaset şovu,BOP eş başkanlığı SİYONİZME hizmet olarak hayat bulmuştur. Bir gün "ALLAH BİZİ AFFETSİ " diyecek ama,İsrail AFFETMEYECEKTİR!...
Bedeli TÜRK MİLLETİ çok ağır ödeyecektir.
*
Gelenlerin ÜREME oranları dikkate alındığında; gelecek 10 yılda etnik-demoğrafik (Arap-Kürt) yapı Türklerin aleyine değişecek mi?
Hemde çok açık arayla değişecektir.
Bu durumda ZORA dahi gerek kalmadan GÜÇ merkezlerinin emriyle demokratik -hukuki yollarla dahi O TOPRAKLARA EL KONULACAKTIR.
Olmaz mı?
Bize soran olmayacak.
**
rte, ''BOP eş başkanıyım ve emir komuta merkezim PAPAZ elbisesi giy diyorsa,giyer görevimi yaparım'' dediği gün İsrailin hizmetine girmiştir.
TV'lerde şov yapan BOP-cu ve ortyağı TOP-cu görünürde Filistin için ağlıyor gibi yapsa da,aslında İsrail'in ''vaad edilmiş topraklarda'' Krallık kurması için elinde gelenin de fazlasını yapmışlardır.
**
2030-2050 arası ''vaad edilmiş topraklar üzerinde Yahudi Krallığı kurulacaktır.
Museviler,Hıristiyanlar ve de MÜSLÜMANLAR Hz.İsa Mesih'in gelmesini DUA ederek bekleyeceklerdir.Bunu hiçbir güç engelleyemeyecektir.Zaten de böyle bir güç yok!
İsrail siyasi,askeri,ekenomik,bilim ve teknik olarak da dünya'ya yön verendir.İsrail DÜNYA,dünya da İsrail demektir.
*
(Madam Hz.İsa'yı BEKLEME konusunda OTAK inanca sahipsiniz; İT dalaşı-kan ve göz yaşı niye?!Siz, siyasetciler kanda beslenen VAMPİRLERSİNİZ.Sanatınız ikiyüzlülük -TAKİYECİLİKTİR)
**
Bunların hiçbiri olmaz,olamaz mı?
İsrail başaramaz! Asar,keser,hepisini yok mu ederiz?
Hiçbir şey yapamazsınız!
Elinizde gelecek olan sadece '' EBABİL KUŞU ve MEHDİ'' çağırmak, bir de cenaze namazı kılmak gibi akılsızlıktan ve şovdan başka bir şey değildir...
***
Yüzyılın başında İmparatorluk kontrol coğrafyasını ''VATAN TOPRAKLARI'' sanmak gibi bir siyasi AHMAKLIĞIN ve STRATEJİK körlüğün bedelini VATAN topraklarının işgaliyle ödedik ve KURTULUŞ SAVAŞI vermek zorunda kaldı!
***
Sonuç olarak içinde bulunduğumuz Dünyanın ve İsrail gerçekliğinin bilinçli bir şekilde analizi yapılarak Türk Milli geleceği için -DUYGUSALLIKTAN-ŞOVDAN uzak- bir strataji belirlemek zorundayız!
*
Hangi Arap ülkesi Filistinin yanında yer aldı?!
İran tetikçisi,paramiliter terörist Hamas ve Hizbullah kendi soyunun -masum Filistin halkının- SOYKIRIMCISI ve ülkesinin yıkımında İsrail ve İran kadar da sorumludur.
*
TÜRK, iki kuzenin (Arap-Yahudi) kavgasına taraf olmamalıdır!
Sakalar iskitler den alntı
3 notes · View notes
yildirimkemalsworld · 3 months ago
Text
Türkiye’nin en büyük sorunu, çalışma şartları ne olursa olsun en büyük kahramanların zorluklarını anlatmaya çalışım. İyi okurlar.
3 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 11 months ago
Text
Devlet destekli terör!!
İsrail işgal güçleri, herhangi bir suçlama veya yargılama olmaksızın İsrail gözaltında veya hapishanesinde tutulan, 5 yaşından küçük Filistinli çocukları tutukladı
Gazze düşer Kudüs düşer Mekke düşer diyenler hepsi düştü Allah'ın nazarında bir çocuk feryat ediyor. Ama ümmet yalanı atanlar yok ortada bir çocuk ağlarsa rabbim meleklerine sorar kim bu çocuk diye şanı Yücel sin diye sorar rabbim bilmezmi o yalancıların ümmet endar muhacir hokkabazlarini yerini yaz cehendeme der benim inandığım rabbim kimsenin ahını kimsede bırakmaz dünya ayakta İstanbul'da ses yok Ankara'da ses yok ama limanlarda bir ses var ki İsrail'e sevkiyat devam yazıklar olsun
kime mi hepimize
11 notes · View notes
iyiyimlaben · 1 year ago
Text
Kardeşim az önce anneme biz muhacir (macır diyoruz biz) miyiz diye sordu. Annem de evet, pomağız da dedi. Ben de diyorum macırız, pomağız, göçmeniz her bok var bizde gldnfldkfl
8 notes · View notes
ziyapasa-01 · 11 months ago
Text
Sen uyurken, vatanın işgal edildi!
Bir ülke silahla işgal edilir sanıyorsanız YANILIYORSUNUZ! Nüfusla işgal edilir! Silah, işgal edilen ülkenin sahiplerini sürerek ve sindirerek kendi nüfusunun önünü açmak için kullanılır.
Türk Milletinin tarih boyunca unutmak, duygusal davranmak ve aşırı iyi niyet göstermek gibi BÜYÜK ZAAFLARINI bilenler, “ensar, muhacir, ümmet, insaniyet, hümanizm vb.” MASALLARLA İŞGALİN ÖNÜNÜ AÇMIŞLARDIR. Maalesef dünyada, “ümmet” ve “hümanizm” hapının yutturulabildiği TEK MİLLET; Türk Milleti'dir. Kaynak: Sen uyurken, vatanın işgal edildi! - M. Fevzi KÜÇÜKKAHVECİ
- M. Fevzi KÜÇÜKKAHVECİ
12 notes · View notes
naefsunkar · 6 months ago
Text
━━━━━━━━═⊰ ⊱═━━━━━━━━
*━═⊰ GÜNÜN 🌹ÂYETİ ⊱═━*
"Başınıza her ne musibet gelirse kendi yaptıklarınız yüzündendir. Allah yine de çoğunu affeder."
(Şûra Sûresi / 30. Âyet)
━━━━━━━━═⊰ ⊱═━━━━━━━━
*━═⊰ GÜNÜN 🌹HADİSİ ⊱═━*
"Müslüman; dilinden ve elinden Müslümanların emin olduğu kimsedir. Muhacir de; Allah'ın yasakladığı şeylerden kaçınan kimsedir."
(Buhari, İman, 4,5)
━━━━━━━━═⊰ ⊱═━━━━━━━━
*━═⊰ GÜNÜN 🌹DUASI ⊱═━*
Bizleri, insanlığın barış ve huzuru için; hayrın anahtarı, şerrin kilidi olanlardan eyle Allah'ım. Amin..
━━━━━━━━═⊰ ⊱═━━━━━━━━
9 notes · View notes
bozandeniz · 2 months ago
Text
Uzak uzun diyarların yollarından geldim yorgunum
Bir damla sinende nefestir umurum.
Ruhuna başımı yasladım iki damla soluk
Ayaklarım kesiklerle dolu tıpkı yüreğim gibi.
Korkularım oldu yolculukta kaybettiklerim gidenlerde....
Kızgın çöllerde yürüdüm soğuk dağlardan geçtim
Seyyah misali ömrüm diyar diyar gezmekle.
Soluklanayım bir parça huzurda.
Uyumak istiyorum kaygısız bir zamanda.
Ayıkken kabuslar gördüm.
Düşümdeki canavarlardan daha çetin düşmanlarım oldu.....
Hayat denen yolda ya koştuk ya yokuş çıktık
Hep bir meşgalemiz hep bir meşgulumuz oldu.
İniş çıkış karmaşık bir düzen.
Geldim muhacir gibi kapına.
Ey gönül sultanı aç sadrını.
Saadetten tebessüm kuleleri kuralım.
Şu yarım yamalak dünya fanisinde
Ebede açılan bir huzur kapısı aralayalım
Suskun zamanlara inat gözlerimiz gülsün
Zaten kalp duyar o içten gelen nağmeyi.
Seyhalara meftun olmuş bir mefkürüm
Gel düş peşime düş 'e gidelim
Kapattık mı gözlerimizin perdesini
Olsun yalan dünya bize cennet
Uzat elini dindir acılarımı tımar et yaralarımı
Daha ne diyebilirim ki
Geldim kapına bir lokma ekmek misali
Sana ihtiyacım var....
Kızıl-Deniz Bozan
Tumblr media
12 notes · View notes