#mevzuat analizi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Die misslungene Integration in Deutschland (1)
✍🏻 İbrahim Uğur
https://www.gundemarsivi.com/die-misslungene-integration-in-deutschland-1/
Ich werde versuchen, aus meiner Perspektive eine Analyse der Geschichte der Einwanderung in die Bundesrepublik Deutschland darzustellen.
Das gescheiterte Integration in Deutschland (1)
Ein Industrie Land, das seit Jahrhunderten Arbeitnehmer Zuwanderungen stattfindet schaffte bis zum heutigen Tag nicht für die eingewanderten Menschen aus alle Welt einen vernünftigen gesetzlichen Rahmenbedingungen per Gesetzgebung zu verankern. Bereits Anfang der 20 er Jahrhundert wanderten tausende Fachkräfte aus den europäischen Raum nach Deutschland, um hier zu arbeiten. Inzwischen leben offiziell etwa 13.000.000 nicht Deutschen in diesem Land. Sie gehen, wie die Einheimischen Bürgerinnen täglich ihre nicht selbstständigen oder selbstständigen Arbeiten nach. In Deutschland gibt es offiziell seit 1965 ein Ausländergesetz. Das inzwischen mehrmals geändert worden ist. Ein Aufenthalt und Beschäftigung in Deutschland wird für nicht Deutschen Bürgerinnen über dieses Gesetz geregelt. Deutschland bekommt über Jahrzehnten auch Millionen geflüchteten aus den Nahen Osten, Afrika, Ost asiatischen Ländern und aus Osteuropäischen Raum sowie Ukraine.
Die deutsche Bevölkerung sehen ihren Jahrzehnten zusammenlebenden Nachbarinnen bereits nicht als Fremde. Sie feiern zusammen und helfen sich gegeneinander. Die soziopolitische Entwicklung und wieder Vereinigung Ost und Westdeutschland brachte eine Art deutlich spürbaren Rassismus mit sich. Hoyerswerda, Solingen und viele andere rassistische Angriffe haben hunderte von Menschen leben geopfert. Trotzt zunehmende Rassismus haben die deutschen Politiker (unten den auch Abgeordneten mit Migrationshintergrund sind) und soziale Verbände sind bis zum heutigen Tag keine wirksamen Methoden und Wege gefunden, die deutsche Bevölkerung darüber aufzuklären, welche Nutzen und Vorteile die Einwanderung für Deutschland, hat.
*
Federal Almanya Cumhuriyeti’ndeki göçün tarihine dair bir analizi kendi bakış açımdan sunmaya çalışacağım.
Almanya’daki Başarısız Entegrasyon (1)
Almanya yıllardan beridir işçi göçüne maruz kalan bir sanayi ülkesi olarak, henüz dünyanın her yerinden gelen göçmenler için mevzuat yoluyla makul bir yasal göçmen yasası oluşturabilmiş değil. Bunun yerine üzerinde tartışılır kati kurallar ile özgürlükleri kısıtlayıcı bir yabancılar kanunu adı altında yürütülen yasa ile göçmen politikasını sürdürmeye çalışıyorlar. Esasen 20. yüzyılın başlarında, Avrupa’dan binlerce vasıflı işçi burada çalışmak için Almanya’ya göç etti. Şu anda bu ülkede resmi olarak 13.000.000 civarında yabancı uyruklu insan yaşıyor. Almanya’da yaşayan yabancı vatandaşlar, her Alman vatandaşının yaptığı gibi, ya kendi kurdukları işyerinde, ya da herhangi bir kurumda günlük işlerine gidip hayatlarını en iyi koşullarda sürdürmeye çalışıyorlar.
Almanya’da resmi olarak 1965’ten bu yana bir göç yasası var. Günümüze değin bazı değişiklikler yapıldı. Alman vatandaşı olmayanların Almanya’da ikamet etmeleri ve çalışmaları bu kanunla düzenlenmektedir. Onlarca yıldır Almanya, Ukrayna’nın yanı sıra Orta Doğu, Afrika, Doğu Asya ülkeleri ve Doğu Avrupa’dan da milyonlarca mülteciyi kabul etti.
Alman halkı onlarca yıldır birlikte yaşadığı komşularını zaten yabancı olarak görmüyor. Birlikte kutlamalar dahilinde, dayanışmalar yaparak hatta yardımlaşırlar. Doğu ve Batı Almanya’nın sosyo-politik gelişimi ve yeniden birleşmesi, açıkça fark edilen bir tür ırkçılığı da beraberinde getirdi. Hoyerswerda, Solingen ve daha birçok ırkçı saldırı yüzlerce cana mal oldu. Artan ırkçılığa rağmen, Alman politikacılar (göçmen kökenli milletvekilleri dahil) ve sosyal dernekler, Alman nüfusunu göçün Almanya için sağladığı faydalar ve avantajlar konusunda eğitmek için henüz etkili yöntemler ve yollar bulamadılar.
İbrahim Uğur
0 notes
Text
İş güvenliği uzmanları, iş yerlerinde çalışanların güvenliğini sağlamak ve iş kazalarını önlemek amacıyla görev yapan profesyonellerdir. Bu uzmanlar, işletmelerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmelerine yardımcı olur ve iş sağlığı ve güvenliği kültürünün geliştirilmesine katkıda bulunurlar. İş güvenliği uzmanlarının temel görevlerini aşağıda daha detaylı bir şekilde inceleyebiliriz.
1. Risk Değerlendirmesi ve Analizi
İş güvenliği uzmanları, iş yerlerinde potansiyel tehlikeleri belirlemek ve bu tehlikeleri değerlendirmek için risk analizleri yapar. Bu analizler sonucunda, olası risklerin azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılması için gerekli önlemler belirlenir. Beylikdüzü OSGB, Esenyurt OSGB ve Avcılar OSGB gibi hizmet sağlayıcılar, işletmelere bu konuda profesyonel destek sunar.
2. İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimleri
Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konularında bilinçlenmeleri için düzenli olarak eğitimler verilmesi gerekmektedir. İş güvenliği uzmanları, çalışanların bu eğitimlere katılmasını sağlar ve eğitimlerin etkinliğini değerlendirir. Eğitimler, çalışanların günlük iş rutinlerinde karşılaşabilecekleri tehlikeler hakkında bilgi sahibi olmalarını ve bu tehlikelerle nasıl başa çıkacaklarını öğrenmelerini sağlar.
3. Acil Durum Planlarının Hazırlanması
İş yerlerinde meydana gelebilecek yangın, deprem gibi acil durumlar için acil durum planları hazırlanmalıdır. İş güvenliği uzmanları, bu planları hazırlayarak çalışanların acil durumlar sırasında nasıl davranmaları gerektiğini belirler. Ayrıca, acil durum tatbikatları düzenleyerek çalışanların bu planları pratikte uygulamalarını sağlar.
4. İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının İncelenmesi
Meydana gelen iş kazalarının ve meslek hastalıklarının incelenmesi, benzer olayların tekrar yaşanmaması için alınacak önlemleri belirlemek açısından çok önemlidir. İş güvenliği uzmanları, bu olayların kök nedenlerini analiz eder ve gerekli düzeltici ve önleyici faaliyetleri planlar.
5. İş Sağlığı ve Güvenliği Dokümantasyonu
İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili tüm belgelerin düzenli olarak tutulması ve güncellenmesi gerekmektedir. İş güvenliği uzmanları, bu belgelerin düzenlenmesi, saklanması ve yasal gerekliliklere uygun olarak güncellenmesini sağlar.
6. Yasal Mevzuata Uyumun Sağlanması
İş güvenliği uzmanları, iş yerlerinin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasal mevzuata uygun olmasını sağlar. Bu kapsamda, gerekli denetimleri yapar ve mevzuatta yapılan değişiklikleri takip ederek iş yerinin bu değişikliklere uyum sağlaması için gereken adımları atar.
SAHRA OSGB ile Çalışmanın Faydaları
SAHRA OSGB, iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri konusunda uzmanlaşmış bir kuruluştur. Beylikdüzü OSGB, Esenyurt OSGB ve Avcılar OSGB gibi farklı bölgelerde hizmet veren SAHRA OSGB, işletmelerin ihtiyaçlarına yönelik özelleştirilmiş çözümler sunar. SAHRA OSGB ile çalışmanın başlıca faydaları şunlardır:
Profesyonel Destek: SAHRA OSGB, alanında deneyimli ve uzman kadrosu ile işletmelere profesyonel iş güvenliği hizmetleri sunar.
Güncel Bilgi ve Mevzuat Takibi: SAHRA OSGB, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili mevzuatı yakından takip ederek işletmelerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmelerine yardımcı olur.
Özelleştirilmiş Çözümler: İşletmelerin sektörel ve operasyonel ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş iş sağlığı ve güvenliği çözümleri sunar.
Eğitim ve Farkındalık: SAHRA OSGB, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konularında bilinçlenmesi için düzenli eğitimler ve bilgilendirme toplantıları düzenler.
SAHRA OSGB ile çalışarak, iş yerinizde güvenli bir çalışma ortamı oluşturabilir, yasal gerekliliklere uygun bir şekilde faaliyetlerinizi sürdürebilir ve çalışanlarınızın sağlığını koruyabilirsiniz.
İstanbul Osgb Firmaları Avcılar Osgb Firmaları Beylikdüzü Osgb Firmaları Esenyurt Osgb Firmaları
0 notes
Text
✅ Sur Tatil Evleri GYO Halka Arz Tarihleri Belli Oldu, SURGY Koduyla Talepler Toplanacak.
Sur Tatil Evleri GYO halka arzı Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından onaylandı! Ziraat Yatırım aracılığında SURGY Hisse Koduyla halka arz edilecek.
Sur Tatil Evleri GYO Halka Arz Bilgileri
Halka Arz Tarihi: 7-8 Aralık 2023 09:00-17:00 Halka Arz Fiyatı: 49,18 TL Dağıtım Yöntemi: Bireysele Eşit Dağıtım Dağıtılacak Pay: 45,000,000 Lot Aracı Kurum: Ziraat Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş. Bist İşlem Kodu: SURGY Bist İşlem Pazarı: Yıldız Pazar
Halka Arz Gelirleri Nerede Kullanılacak? (Halka Arz Fonun Kullanım Yeri)
- 10-15% İşletme sermayesi - 80-90% Sur Tatil Evleri Antalya Projesi’nin finansmanı Sur Tatil Evleri GYO Halka Arz Şekli (Halka Arz Oransal mı, Eşit mi?) - Sermaye Artırımı : 22.500.000 Lot - Ortak Satışı : 22.500.000 Lot (Sur Yapı Endüstri San. ve Tic. A.Ş.) Halka Arz Taahhüt ve Fiyat İstikrarı ve Hedefleri - Günlük Alım Emri Taahhüdü; Bulunmamaktadır. - 1 Yıl İhraççılar satış yapmayacaklar - 1 Yıl Ortaklar satış yapmayacaklar - Fiyat istikrarı: 30 Gün Brüt Halka Arz Gelirinin 'i.
Sur Tatil Evleri GYO Kimin?
- Sur Tatil Evleri GYO şirketinin 2 ortağı bulunmaktadır. Şirket paylarının 53%’ü Ziya Altan Elmas’a, 47%’si Ufuk Elmas’a aittir.
SURGY Halka Arzda Kaç Lot Düşer?
- 2.1 Milyon katılım ~ 18 Lot (885 TL) - 2.5 Milyon katılım ~ 15 Lot (737 TL) - 2.9 Milyon katılım ~ 13 Lot (639 TL) - 3.3 Milyon katılım ~ 11 Lot (540 TL) - 3.7 Milyon katılım ~ 10 Lot (491 TL) - 4.1 Milyon katılım ~ 9 Lot (442 TL) - 4.5 Milyon katılım ~ 8 Lot (393 TL) - 4.9 Milyon katılım ~ 7 Lot (344 TL)
Sur Tatil Evleri GYO Kar Analizi
Tahmini 9 Lot vereceğini düşünerek hesapladığımız kar analizi grafiği aşağıda yer almaktadır.
Sur Tatil Evleri GYO Hakkında, Ne İş Yapar?
Sur Tatil Evleri Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. gayrimenkuller, gayrimenkul projeleri, gayrimenkule dayalı haklar ve GYO tebliğinde sayılan diğer varlıklardan oluşabilecek portföyü işlemek amacıyla ilgili mevzuat tahtında izin verilen faaliyetlerde bulunabilen anonim ortaklıktır. Daha fazla halka arz haberleri için sitemizi ziyaret etmeyi unutmayınız. Buradaki bilgiler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir, Tavsiye niteliği taşımaz. Read the full article
#SurTatilEvleriGYOBistKodu#SurTatilEvleriGYOBorsaKodu#SurTatilEvleriGYOFinansalOranlar#SurTatilEvleriGYOFK#SurTatilEvleriGYOHalkaArz#SurTatilEvleriGYOHalkaArzFiyat#SurTatilEvleriGYOHalkaArzTarihi#SurTatilEvleriGYOHisse#SurTatilEvleriGYOHisseFiyat#SurTatilEvleriGYOHisseHalkaArz#SurTatilEvleriGYOHisseKodu#SurTatilEvleriGYOKaçLotDüşer#SurTatilEvleriGYOPiyasaDeğeri#SurTatilEvleriGYOTemettü#SurTatilEvleriGYOYabancıOranı#SURGY#SURGYBorsa#SURGYFinansalOranlar#SURGYFK#SURGYFKOranı#SURGYhalkaarz#SURGYHalkaArzFiyatı#SURGYHalkaArzTarihi#SURGYHedefFiyat#SURGYhisse#SURGYHisseFiyatı#SURGYKaçLotDüşer#SURGYPD/DD#SURGYPiyasaDeğeri#SURGYTemettü
0 notes
Text
6331 Sayılı Kanun’a Göre İşverenin Yükümlülükleri
6331 Sayılı Kanun’a Göre İşverenin Yükümlülükleri, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği'ne göre belirlenmiştir.
6331 Sayılı Kanun’a Göre İşverenin Yükümlülükleri
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 4. maddesi, işverenin genel yükümlülüklerini düzenlerken, Kanunun 5. maddesinde işverenin söz konusu yükümlülükleri yerine getirirken uyması gereken ilkelere yer verilmiştir. Buna göre belirtilmesi gereken en önemli husus, işverenin işyerini etkileyen ve işyeri içinden veya dışından gelebilecek tehlikeleri ve bu tehlikeleri riske dönüştüren faktörleri önlemeye elverişli her türlü tedbiri almakla yükümlü olduğudur. Bu nedenle işverenin “gerekli olan her türlü önlemi alma” yükümlülüğünün sınırını ne mevzuat ne o sektördeki uygulamalar ne de işverenin bilgi ve tecrübesi oluşturur. İşveren “gerekli olan her türlü önlemi” almakla yükümlüdür ve bu yükümlülüğün sınırını o günün koşullarında mevcut bilim ve teknoloji oluşturur. Bu nedenle işverenin sadece mevzuatta yazılı tedbirleri alması, önlem alma yükümlülüğünü yerine getirdiği sonucuna ulaşmak için yeterli değildir. İşverenin sürekli olarak teknolojiyi takip etmesi ve işyeri koşullarını geliştirip iyileştirme yükümlülüğü vardır. Nitekim bu husus anılan Kanunun hem 4. hem de 5. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. İş Kazaları Analizi 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 4. maddesinde işverenin yükümlülükleri; gerekli olan her türlü önlemi almak, gerekli araç, gereç ve ekipman ile kişisel koruyucu donanımları sağlamak, bilgilendirme yapmak ve iş sağlığı ve güvenliği eğitimi vermek, işyerini iş sağlığı ve güvenliği konusunda uzman kişilerle örgütlemek, önlemlerin değişen şartlara uygun hale getirilmesini sağlamak, mevcut durumu iyileştirmek, risk değerlendirmesi yapmak yahut yaptırmak çalışana görev verirken işe uygunluğunu dikkate almak, yeterli bilgi ve eğitim verilenler dışındakilerin yaşamsal tehlike arz eden yerlere girmesini engellemek, çalışanların alınan önlemlere ve verilen talimatlara uygun davranıp davranmadıklarını kontrol etmek, bu anlamda uygunsuzluklar varsa bunları gidermek olarak sıralanmıştır. Bu itibarla, işveren gerekli olan her türlü önlemi almanın ötesinde, gerekli olan her türlü araç, gereç ve ekipmanı çalışanlarına sağlamalıdır. Diğer bir ifadeyle, o işyerindeki riskleri önlemek için hangi tür araç, gereç ve ekipmanla işin yürütülmesi gerekiyorsa, işveren bunları tercih etmelidir. Bunun yanında toplu koruma önlemlerine rağmen varlığını koruyan riskleri önlemek amacıyla kişisel koruyucu donanım sağlamakla yükümlüdür. Nitekim Kanunun 5. maddesinde toplu koruma önlemleri alındıktan sonra bireysel korunma önlemlerinin alınması gerektiği belirtilmiştir. Bunun yanında işverenin çalışanlarına, işyerinde var olan riskler, bunlara karşı alınması gereken önlemler, çalışanların hak ve yükümlülükleri konusunda bilgilendirme yapması, ayrıca iş sağlığı ve güvenliği bilincini oluşturmaya yönelik, dolayısıyla gerekirse tatbikatlı eğitimler vermesi, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini sağlamak amacıyla uzmanlar görevlendirmesi (işyerini örgütlemesi) ve alınan önlemlere çalışanların uygun davranmasını sağlaması gerekmektedir. İş Sağlığı ve Güvenliği Politikası Nasıl Hazırlanır? Bu itibarla, işveren sadece önlem alıp bilgilendirme ve eğitim yapmakla yetinmemeli, ayrıca alınan önlemlere çalışanların uygun davranmalarını da sağlamalıdır. Bu yükümlülüğün işverene yüklenmesinin sebebi, işverenin sahip olduğu yönetim hakkı ve buna dayalı olarak kullanabildiği disiplin cezası verme yetkisidir. İşveren iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine aykırı davranan çalışanlarına -önceden bu durumun çalışanlar tarafından yazılı olarak kabul edilmesi şartıyla- disiplin cezası uygulama yetkisine sahiptir. Burada önemli olan aşağıda da görüleceği üzere, işçinin hangi kusurlu davranışı sonucunda hangi cezayla karşı karşıya kalacağını önceden biliyor olmasıdır. İşverenin yükümlülüklerini ve bu yükümlülükleri yerine getirirken uyması gereken ilkeleri belirttikten sonra işverenin somut yükümlülükleri üzerinde durmak gerekmektedir. Bu itibarla işverenlerin somut yükümlülükleri, risk değerlendirmesi yapmak yahut yaptırmak, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini sağlamak (işyerini bu konuda örgütlemek), iş sağlığı ve güvenliği kurulu oluşturmak, çalışan temsilcisi atamak, kayıt tutmak, sağlık gözetimi yapmak, bilgilendirme yapmak, eğitim vermek, işyerine çalışmak üzere geçici süreyle gelenlerin iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak şeklinde belirlenebilir. Risk Değerlendirmesi Yapma/Yaptırma Sorumluluğu 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 10. maddesi ile Risk Değerlendirmesi Yönetmeliğinde düzenlenen risk değerlendirmesi yapma yahut yaptırma yükümlülüğü uyarınca işveren; risk değerlendirmesi ekibi aracılığıyla bu yükümlülüğünü yerine getirmektedir. Risk değerlendirmesinde, işyerinden veya işyeri dışından kaynaklanan tehlikeler, bu tehlikeleri riske dönüştüren faktörler, söz konusu risklerin gerçekleşme ihtimali, bunun sıklık derecesi ve verebileceği zararlar derecelendirilir. Risk değerlendirmesi sonucuna göre işveren, çalışma yöntemleri, çalışma saatleri, alınacak önlemler, kullanılacak araç, gereç ve ekipman ile kişisel koruyucu donanımları belirler. Bu nedenle risk değerlendirmesi iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinde ilk adımı oluşturur Risk değerlendirmesi ekibinde; işveren veya vekili, iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleri, destek elemanları, çalışan temsilcileri ve birim temsilcileri, diğer bir ifadeyle işyerinin belirli bir birimde çalışan ve bu birimde var olan riskleri bilebilecek durumda olan çalışanlar yer almalıdır. Ayrıca işveren risk değerlendirmesi yapılırken her aşamada çalışanların katılımda bulunmasına imkan sağlamakla yükümlüdür. Risk değerlendirmesi, yeni riskler oluştuğunda, teknoloji değişikliğinde, işyeri ve ekipman değişikliğinde, eşik değerlerin değişmesinde, kısacası işyerindeki riskleri ve alınması gereken önlemleri etkileyen her durum değişikliğinde yenilenmelidir. Bunun dışında, iş kazası, meslek hastalığı veya ramak kala olayın meydana gelmesi halinde de yenilenmelidir. Bu durumlardan biri mevcut olmasa dahi, risk değerlendirmesinin işyerinin girdiği tehlike sınıfına göre en az iki, dört veya altı yılda bir yenilenmesi zorunludur. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun birden fazla işverenin aynı çalışma ortamını paylaşması halinde işverenler arasındaki görev dağılımını da düzenlemiştir. Anılan Kanun, aynı çalışma ortamının birden fazla işveren tarafından paylaşılması durumunu üç ayrı ilişkiyi dikkate alarak düzenlemiştir. Buna göre, aynı çalışma ortamını paylaşan birbirinden bağımsız işverenler, aynı çalışma ortamını paylaşan birbirinden bağımsız ve fakat ortak yönetim altında örgütlenmiş işverenler ile alt işveren ilişkisi farklı şekillerde düzenleme konusu yapılmıştır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun ile Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği uyarınca, aynı çalışma ortamını paylaşan her işveren diğer işverenlerin yürüttüğü faaliyet dolayısıyla kendi çalışanları açısından risk teşkil eden hususları da dikkate alarak risk değerlendirmesi yapmakla ve sonuçlarını diğer işverenlere bildirmekle yükümlüdür. Buna karşılık, aynı yönetim altında birden fazla işverenin ortak çalışma alanına sahip olduğu durumlarda (ör: AVM, sanayi bölgeleri) her işveren diğer işverenlerin yürüttüğü faaliyetleri de dikkate alarak yaptığı risk değerlendirmesi sonucunu yönetime bildirmelidir. Yönetimin koordinasyon ödevi vardır. Bu durumda yönetim, işverenlerden birinin diğer işverenleri etkileyebilecek riskleri önlemeleri konusunda onları uyarma ve gerekli önlemleri almayan işverenleri Bakanlığa bildirme yetkisine sahiptir. Bu, aynı zamanda yönetim için bir yükümlülüktür İş müfettişi denetimlerinde nelere dikkat edilmelidir Alt işveren ilişkisinde ise, alt işveren risk değerlendirmesini yaptıktan sonra bir nüshasını asıl işverene vermekle yükümlüdür. Asıl işveren alt işveren tarafından yapılmış olan risk değerlendirmesini dikkate alarak kendi risk değerlendirmesini yapmalıdır. Asıl işverenin diğer yükümlülüğü ise, alt işverenin risk değerlendirmesi sonucunda belirlediği önlemleri alıp almadığını denetlemek ve uygunsuzlukları gidermektir. Bu itibarla asıl işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği konusunda alt işverenleri denetleme yetki ve yükümlülüğünün bulunduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Risk değerlendirmesinin yapılmamış olmasına Kanun birtakım yaptırımlar bağlamıştır. Buna göre, risk değerlendirmesinin yapılmamış olmasının yaptırımı kural olarak idari para cezasıdır. Ancak çok tehlikeli sınıfta yer alan ve maden, metal, yapı işleri işkollarında bulunan yahut tehlikeli kimyasallarla çalışılan işyerleri ile büyük kaza önleme politika belgesine tabi işyerlerinde risk değerlendirmesi yapılmamış olması işin durdurulması yaptırımının uygulanması sonucunu tek başına doğurur. İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerini Sağlama Sorumluluğu 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun, işverenleri bir kişi dahi istihdam etseler, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini işyerinde verme, diğer bir anlatımla iş sağlığı ve güvenliği konusunda işyerini örgütleme yükümlülüğüne tabi kılmaktadır. Ancak çalışan sayısına göre söz konusu hizmetlerin süresi ve kapsamı değişmektedir. Buna göre işverenlerin, işyerinin girdiği tehlike sınıfına göre 1000, 1500 veya 2000’in altında çalışanın mevcut olması halinde, işyeri hekimleri hakkındaki yönetmelik ile iş güvenliği uzmanları hakkındaki yönetmelikte belirtilen ve çalışan başına düşen dakikalar bazında hesaplanan sürelerde anılan kişileri görevlendirmesi yeterlidir. Bu halde önemli olan, zorunlu sürelerin birden fazla kişiye paylaştırılamayacağı hususudur. 2014 tarihli ve 6552 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle bu görevlendirme süresinin belirlenmesinde 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu ile 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamındaki öğrenci statüsünde olan çırak ve stajyerlerin, çalışan sayısının toplamına dâhil edilmeyeceği düzenlenmiştir. Bu nedenle anılan çırak ve stajyerler, sadece bu görevlendirmeler bakımından “çalışan” kavramı dışında tutulmuştur. İşyerinin girdiği tehlike sınıfına göre 1000-1500-2000 çalışanı olan işveren, en az bir tam süreli işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı çalıştırmakla yükümlü olur. Bu durumda ayrıca işyeri sağlık ve güvenlik birimi de oluşturmalıdır. İşyeri sağlık ve güvenlik biriminin fiziki şartları İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Bu halde anılan Yönetmelikte belirtilen fiziki imkanların sağlanması yeterlidir. Söz konusu fiziki şartlar 50 çalışan sınırı gözetilerek anılan yönetmelikte farklı şekilde düzenlenmiştir. Tam süreli işyeri hekiminin bulunduğu işyerlerinde ayrıca diğer sağlık personelinin görevlendirilmesi zorunlu değildir İzin almadan işe devamsızlık yapan işçiye yaptırımlar İşveren, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden de satın alabilir. Ancak her durumda görevlendirdiği veya hizmet aldığı kişileri çalışanlara tanıtmalı, kişilerin görevlerini, yetkilerini ve çalışma saatlerini çalışanlarına ve çalışmak üzere kendi işyerine gelen kişilere ve bu kişilerin işverenlerine bildirmelidir. İşverenin bu hizmetler konusunda görevlendirme yapması yahut dışarıdan hizmet alması kendi sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. İşverenin iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin maliyetlerini çalışanlara yansıtması mümkün değildir. İşveren hizmet aldığı yahut görevlendirdiği kişi ve kurumların sertifika ve yetki belgelerinin geçerliliğinden sorumludur. Bu nedenle geçersiz veya askıya alınmış sertifika veya yetki belgesi olan kişi yahut birimlerle çalışan işveren, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini sağlama yükümlülüğünü yerine getirmemiş sayılır. İşveren, hizmet aldığı veya görevlendirdiği kişilerin mevzuata uygun ve yazılı talimat ve önerilerine uymakla yükümlüdür. Onaylı deftere yazılan her öneri işverene tebliğ edilmiş sayılır. Bu nedenle işveren onaylı deftere yazılan ve mevzuata uygun her öneriye uymakla yükümlüdür. Uyamadığı durumlarda bunun hukuka uygun gerekçesini yazılı olarak bildirmelidir. Böyle bir durumda işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının alternatif bir önlem önerisinde bulunması gerekir. Bu şekilde teftiş anında veya kaza yahut meslek hastalığından doğan sorumluluk belirlenirken, kimin (işveren, işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı) yükümlülüklerini ihlal ettiği ve kusurlu davrandığı tespit edilebilmektedir. Onaylı defterin aslı işyerinde tutulmalıdır. İşveren işyerinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili tutulmuş her kaydı süre sınırı olmaksızın, çalışanların sağlık dosyalarını ise işten ayrılmalarını takip eden 15 yıl boyunca saklamakla yükümlüdür. Çalışanın yeni bir işyerinde çalışmaya başlaması halinde yeni işverenin talebi üzerine işveren sağlık dosyasının bir nüshasını bir ay içinde yeni işverene vermekle yükümlüdür. İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları kusurlu davranışlarıyla işverene verdikleri zarardan sorumludurlar. Bu nedenle kusurlarıyla bir iş kazası veya meslek hastalığına sebep olurlar ve bu nedenle işveren tazminat ödemek zorunda kalırsa, işverenin ödemiş olduğu tazminatı anılan kişilere kusurları oranında rücu etme hakkı vardır. İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının meydana gelen iş kazası veya meslek hastalığına kusurlarıyla sebep olduklarının kesinleşmiş yargı kararıyla tespiti ve kazalanan çalışanın oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmesi halinde yetki belgeleri altı ay süreyle askıya alınır. Yüksekte Çalışma Eğitimi Verebilmek İçin Sertifika Gerekli mi? İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının işyerinde yaşamsal bir tehlikenin ciddi ve önlenemez olması ve acil müdahaleyi gerektirmesi durumunda işin durdurulmasını işverenin onayına sunma hakları vardır. İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanlarının işyerinde yaşamsal tehlike tespit etmeleri halinde, buna ilişkin önlemlerin alınmasını işverene bildirmiş olmalarına rağmen makul süre içinde gerekli önlemlerin alınmaması durumunda bu hususu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne bildirme yetki ve yükümlülükleri vardır.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu Kurma Sorumluluğu 6331 sayılı Kanunun 22. maddesi uyarınca; en az elli çalışanı bulunan ve sürekli olarak altı aydan fazla süreli işlerin yapıldığı bir işyerinde işveren iş sağlığı ve güvenliği kurulu oluşturmakla yükümlüdür. İş sağlığı ve güvenliği kurulu; işveren veya vekili, iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi, insan kaynakları, personel, sosyal işler veya idari ve mali işleri yürütmekle görevli bir kişi, çalışan temsilcisi veya baş temsilci, bulunması halinde usta, ustabaşı veya formen, bulunması halinde sivil savunma uzmanından oluşur. İş sağlığı ve güvenliği kurulu, işyerinin girdiği tehlike sınıfına göre ayda bir, iki ayda bir veya üç ayda bir toplanır. Kurul, salt çoğunlukla toplanır ve salt çoğunlukla karar alır. Kurul kararları tutanakla imza altına alınmalıdır. İmza altına alındığı andan itibaren işvereni, işyerinde ilan edildiği andan itibaren ise çalışanları bağlar. Kurul, çalışanın çalışmaktan kaçınma hakkını kullanmak için yaptığı başvuru üzerine acilen toplanır ve toplantı sonucunu hem başvuruyu yapan çalışana hem de çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirmek zorundadır. İşyeri bildirgesi ne zaman verilmelidir? Kurulun alt işveren ilişkisinde nasıl oluşturulması gerektiği de ayrıca düzenlenmiştir. 6331 sayılı Kanun ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkında Yönetmelik uyarınca alt işveren ilişkisinde her iki işverenin de elliden fazla çalışanının bulunması halinde her ikisi ayrı ayrı kurul oluşturur. Bu halde aldıkları kararları birbirlerine bildirmekle yükümlüdürler, ancak koordinasyon görevi asıl işverene aittir. Her iki işverenin de elliden az ancak toplamda ellinin üzerinde çalışanının olması halinde birlikte kurul oluştururlar. Bu halde kurul üyeleri ortak kararla atanır. İşverenlerden birinin elliden fazla, diğer işverenin elliden az çalışanının bulunması halinde ise, elliden fazla çalışanı olan işveren kurulu oluşturur; diğer işveren bu kurulun aldığı kararların uygulanmasında koordinasyonu sağlamak için bir temsilci göndermekle yükümlüdür. Çalışan Temsilcisi Görevlendirme Sorumluluğu 6331 sayılı Kanunun 20. maddesinde çalışan temsilcisi görevlendirme yükümlülüğü düzenlenmiştir. İşyerinde yetkili sendika varsa, işyeri sendika temsilcileri aynı zamanda çalışan temsilcisi olarak görev yapar. İşyerinde yetkili sendika mevcut değilse, çalışan temsilcisi seçimle belirlenir. Seçimin usul ve esasları, İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Çalışan Temsilcisinin Nitelikleri ve Seçilme Usul ve Esaslarına İlişkin Tebliğ’de düzenlenmiştir. Seçimde aday bulunmaması halinde çalışan temsilcisi işveren tarafından atanır. İşverenin atama yapması durumunda, çalışan temsilcisi seçimine ilişkin tebliğdeki kurallara uygun davranması gereklidir. Bu halde, işveren özellikle işyerinin bölümlerinde çalışan sayısını ve bu bölümlerdeki riskleri dikkate alarak dengeli dağılıma özen göstermekle yükümlüdür Kayıt Tutma Sorumluluğu 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 14. Read the full article
0 notes
Text
KVKK danışmanlığı ne işe yarar?
Kişisel Verileri Koruma Kanunu , bireylerin kişisel verilerinin korunmasını hedefleyen bir Türk yasasıdır. Bu yasa kapsamında, kişisel verilerin toplanması, işlenmesi, saklanması ve silinmesi gibi süreçler belirli standartlar ve kurallar dahilinde gerçekleştirilmelidir. İşte bu noktada KVKK danışmanlığı devreye girer. Peki, kişisel verileri koruma kanunu danışmanlığı ne işe yarar?
📘 Mevzuat Bilgisi ve Yasal Uyumluluk: KVKK danışmanı, kişisel verileri koruma kanunu mevzuatını en doğru şekilde yorumlar ve şirketlere, kuruluşlara veya bireylere yasal uyumluluk konusunda rehberlik eder. Bu sayede, veri sorumluları yasal yükümlülüklerini en verimli şekilde yerine getirebilir.
📌 VERBİS’e Kayıt ve Bildirim: Kişisel veri işleyen şirketlerin ve kuruluşların VERBİS’e kaydolması zorunludur. KVKK danışmanı, bu kayıt sürecini en hızlı ve en uyumlu şekilde tamamlamanıza yardımcı olur.
📋 Veri Envanterinin Hazırlanması: Kişisel verileri koruma kanunu’na uyum sürecinde, işlenen kişisel verilerin analizi büyük önem taşır. KVKK danışmanı, işlenen verileri doğru bir şekilde analiz eder ve veri envanterinin oluşturulmasında destek sunar.
🖋️ Sözleşmelerin ve Aydınlatma Metinlerinin Tadili: Danışman, mevcut sözleşmelerin ve aydınlatma metinlerinin kişisel verileri koruma kanunu’na uygunluğunu denetler ve gerektiğinde tadilat önerir.
🛡️ Veri Güvenliği Önlemlerinin Alınması: KVKK danışmanı, kişisel verilerin korunması için gerekli güvenlik önlemlerini belirler ve uygulanmasında rehberlik eder.
🤝 Eğitim ve Farkındalık Oluşturma: Danışman, şirket çalışanlarının ve ilgili tarafların kişisel verileri koruma kanunu konusunda bilinçlenmelerini sağlamak için eğitimler düzenler.
🚀 Sürekli Destek ve Uzmanlık: Kişisel verileri koruma kanunu mevzuatında yaşanan değişiklikleri yakından takip eden danışman, sürekli olarak güncel bilgi ve uzmanlıkla destek sunar.
🔍 KVKK-GDPR Uyumluluğu: Kişisel verileri koruma kanunu, Türkiye’de kişisel verilerin korunması için uygulanan bir kanundur. Buna karşılık, GDPR ise Avrupa Birliği’nde kişisel verilerin korunmasını düzenleyen bir yönetmeliktir. İşini iyi yapan bir KVKK danışmanı, aynı zamanda GDPR ile de uyumlu bir şekilde çalışmayı bilir. Bu, şirketlerin sadece Türkiye’de değil, uluslararası alanda da yasal uyumluluk içinde hareket etmelerini sağlar.
Sonuç olarak, KVKK danışmanlığı; kişisel verileri koruma kanunu mevzuatına uyum sağlama, veri güvenliğini artırma, yasal yükümlülükleri yerine getirme ve olası yaptırımlardan korunma gibi kritik konularda işini iyi yapan bir rehberlik ve destek hizmetidir. Bu alanda nitelikli ve deneyimli bir KVKK danışmanı ile çalışmak, sürecin hem daha verimli hem de daha güvenilir ilerlemesini sağlar.
KVKK görevleri nelerdir?
Kişisel verilerin korunması sadece bir gereklilik değil, aynı zamanda kurumların itibarını ve müşteri güvenini korumak adına hayati bir öneme sahiptir. Türkiye’de bu sorumluluğu ve düzenlemeyi üstlenen yasal çerçeve, Kişisel Verileri Koruma Kanunu olarak bilinir. Bireylerin kişisel verilerinin gizliliğini güvence altına almayı, bu veriler üzerindeki hakları düzenlemeyi ve kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemeyi amaçlar. Ancak bu kanunun gereklerini yerine getirmek, şirketler ve kurumlar için karmaşık ve zaman alıcı olabilir. İşte bu noktada, KVKK danışmanlığı devreye girer.
KVKK danışmanlığı, şirketlerin ve kurumların, kişisel verilerin korunması mevzuatı ve uygulamalarına tam uyum sağlamalarına yardımcı olan uzmanlık hizmetidir. Bu danışmanlık hizmeti, veri koruma stratejilerinin oluşturulmasından, çalışan eğitimlerine, veri ihlallerine müdahaleden yasal uyumluluk kontrolüne kadar geniş bir yelpazede hizmetler sunar. Ayrıca, kişisel verileri koruma kanunu ile uyumlu olmak, uluslararası arenada da GDPR gibi diğer önemli veri koruma yasaları ile uyum anlamına gelir, bu nedenle KVKK danışmanlığı, şirketlerin global düzeyde rekabetçi ve güvende kalabilmeleri için de kritik bir rol oynar.
Niteliği, deneyimi ve uzmanlığı ile öne çıkan bir KVKK danışmanı, şirketlerin kişisel verileri en doğru şekilde yönetmelerine, riskleri en aza indirmelerine ve böylece itibarlarını korumalarına yardımcı olur. Uzman bir KVKK danışmanı, en verimli ve en hızlı sonuçları alabilmek için sürekli güncellenen mevzuata hakim olmalı, yasal gereklilikler konusunda şirketlere rehberlik etmeli ve onları olası yaptırımlardan korumalıdır. Bunun yanı sıra, en uyumlu hizmeti sunmak adına, veri işleme süreçlerini, VERBİS’e kayıt işlemlerini, sözleşmelerin tadilini, verilerin analizini ve aydınlatma metinlerinin oluşturulmasını da kapsamalıdır.
Kısacası, işini iyi yapan bir KVKK danışmanı, şirketlerin ve kurumların kişisel verileri koruma konusunda yalnızca yasal yükümlülüklerini değil, aynı zamanda etik ve toplumsal sorumluluklarını da yerine getirmelerini sağlar. Bu, günümüz dünyasında, sadece cezai yaptırımlardan kaçınmakla kalmayıp, aynı zamanda müşteri güvenini ve marka değerini korumak için de hayati önem taşır.
Kişisel Verileri Koruma Kanunu, bireylerin kişisel verilerinin işlenmesi sırasında güvence altına alınmasını amaçlayan yasal bir düzenlemedir. Bu düzenleme, hem Türkiye’de hem de uluslararası arenada veri güvenliği konusunda en doğru, en verimli ve en hızlı uyumu sağlamakla yükümlüdür. İşte bu noktada, KVKK danışmanlığı ön plana çıkar. Peki, bir Kişisel Verileri Koruma Kanunu danışmanı olarak, bizlerin görevleri nelerdir ve nasıl en uyumlu hizmeti sunuyoruz?
🌟 KVKK-GDPR Uyumluluğu: En doğru KVKK danışmanlığı, kişisel verileri koruma kanunu ile birlikte GDPR’ye uyum sürecinde de şirketlere rehberlik eder. Bu, şirketlerin uluslararası düzeyde de veri güvenliğini sağlamasına ve yasal uyumluluğu korumasına yardımcı olur.
⚖️ Yasal Uyumluluk: Kişisel Verileri Koruma Kanunu danışmanları, şirketleri Kişisel Verileri Koruma Kanunu Danışmanlığı mevzuatı konusunda bilgilendirir, böylece yasal yükümlülüklerini anlarlar ve bunlara en uyumlu şekilde riayet ederler. Ayrıca, işini iyi yapan danışmanlar, şirketleri olası yaptırımlar ve cezalar konusunda da bilinçlendirir.
📝 VERBİS’e Kayıt: VERBİS, yani Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemi, veri sorumlularının kayıt olmaları gereken bir platformdur. Kişisel Verileri Koruma Kanunu danışmanı, şirketleri bu süreçte yönlendirerek, en hızlı ve en verimli şekilde kayıt işlemlerinin tamamlanmasına destek olur.
📃 Sözleşmelerin Tadili: Kişisel verilerin işlenmesiyle ilgili sözleşmelerin kişisel verileri koruma kanunu’na uygun hale getirilmesi, danışmanın en önemli görevlerinden biridir. Bu, hem veri güvenliğini sağlar hem de şirketleri yasal risklerden korur.
🔍 Verilerin Analizi: Kişisel Verileri Koruma Kanunu danışmanı, şirketlerin elinde bulunan kişisel verileri inceleyerek, bu verilerin kanuna uygun bir şekilde işlenip işlenmediğini analiz eder. Bu, en doğru ve en kapsamlı veri yönetimi stratejilerinin belirlenmesine yardımcı olur.
📄 Aydınlatma Metinlerinin Oluşturulması: Veri sahiplerinin haklarını bilmesi ve veri işleme aktiviteleri hakkında bilgilendirilmesi gerekmektedir. Kişisel Verileri Koruma Kanunu danışmanı, bu metinlerin en uyumlu ve şeffaf şekilde hazırlanmasına yardımcı olur.
🤝 Sürekli Destek ve Güncel Bilgi Akışı: Kişisel verileri koruma kanunu ve ilgili diğer mevzuatlar sürekli güncellenmektedir. İşini iyi yapan bir KVKK danışmanı, şirketlere en güncel bilgileri sağlayarak sürekli destek olur ve en hızlı adapte olma sürecini yönetir.
KVKK danışmanı olarak görevimiz, şirketlere yasal mevzuata en doğru ve en verimli uyumu sağlama konusunda rehberlik etmek, veri güvenliği stratejilerini oluşturmak ve yönetmek, ve bu süreçte gerekli tüm teknik ve idari düzenlemelerin yapılmasını sağlamaktır. Nitelik, deneyim ve uzmanlıkla, şirketlerin kişisel verileri koruma kanunu süreçlerini en uyumlu şekilde yönetmelerine destek oluyoruz, böylece onlar da huzurla işlerine odaklanabiliyorlar.
VERBİS Kaydı nedir ve nasıl yapılır?
Kişisel verilerin korunması, günümüzün dijital dünyasında her şirket için hayati önem taşımaktadır. Bu bağlamda, Türkiye’de faaliyet gösteren şirketler için KVKK danışmanlığı hizmetleri, yasal uyumluluk süreçlerinin oluşturulması, uyumlulaştırılması ve gerçekleştirilmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Özellikle VERBİS’e kayıt, bu sürecin en önemli adımlarından biridir ve doğru bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
VERBİS, “Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemi”nin kısaltmasıdır ve kişisel veri güvenliğini sağlamak amacıyla Türkiye’de oluşturulmuş bir çevrimiçi sistemdir. VERBİS’e kayıt olmak, KVKK mevzuatı çerçevesinde şirketlerin yükümlülüklerindendir ve bu süreç, nitelikli bir KVKK danışmanı tarafından rehberlik ve destek ile çok daha verimli bir şekilde yönetilebilir.
KVKK danışmanları, şirketlerin VERBİS’e kayıt süreçlerini yönetirken aşağıdaki adımları takip eder:
📋 Veri Envanterinin Hazırlanması: İlk olarak, kişisel verileri koruma kanunu danışmanı, şirketin tüm veri işleme faaliyetlerini inceleyerek detaylı bir veri envanteri oluşturur. Bu envanter, şirketin hangi verileri işlediği, bu verilerin nasıl korunduğu ve yasal uyumluluk çerçevesinde hangi adımların atılması gerektiği konusunda kapsamlı bilgiler içerir.
🖊️ Sözleşmelerin Tadili: Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nun gerekliliklerine göre, şirketlerin işledikleri kişisel veriler için yasal bir dayanakları olmalıdır. Bu nedenle, var olan sözleşmelerin Kişisel Verileri Koruma Kanunu’na uygun olarak tadil edilmesi gerekebilir.
🖥️ VERBİS’e Kayıt İşlemleri: Nitelikli bir Kişisel Verileri Koruma Kanunu danışmanı, şirketin VERBİS sistemine doğru ve eksiksiz bir şekilde kaydolmasına yardımcı olur. Bu süreç, şirketin veri sorumlusu temsilcisinin atanması, gerekli form ve belgelerin doldurulması ve sisteme yüklenmesi gibi adımları içerir.
📊 Verilerin Analizi ve Güvenliği: KVKK danışmanlığı, şirketin kişisel verilerinin analizi ve güvenliğini sağlamada da kritik bir rol oynar. Bu, veri ihlallerini önlemek ve veri güvenliğini sağlamak için gerekli teknik ve idari tedbirlerin alınmasını içerir.
📝 Aydınlatma Metinlerinin Oluşturulması: Kişisel Verileri Koruma Kanunu, ilgili kişilere veri işleme faaliyetleri hakkında bilgi verme yükümlülüğü getirir. KVKK danışmanı, aydınlatma metinlerinin yasal gerekliliklere uygun bir şekilde oluşturulmasında ve ilgili kişilere duyurulmasında şirketlere rehberlik eder.
🔄 Sürekli Uyumluluk ve Denetim: Kişisel Verileri Koruma Kanunu uyum süreci, bir kez kurulduktan sonra devam eden bir süreçtir. KVKK danışmanları, şirketlerin sürekli olarak yasalara uyumlu kalmasını sağlamak için düzenli denetimler ve uyumluluk değerlendirmeleri gerçekleştirir.
💡 Eğitim ve Farkındalık Oluşturma: Kişisel Verileri Koruma Kanunu danışmanı, şirket çalışanlarını kişisel verilerin korunması konusunda bilinçlendirir ve bu alanda eğitimler düzenler. Bu, şirketin içinde veri güvenliği kültürünün oluşturulmasına ve sürdürülmesine yardımcı olur.
Kişisel Verileri Koruma Kanunu danışmanlığı ve uzmanlık hizmetleri, şirketlerin kişisel verileri koruma yükümlülüklerini anlamalarına ve bu yükümlülükleri etkin bir şekilde yerine getirmelerine yardımcı olur. Nitelikli bir KVKK danışmanı ile çalışmak, şirketlerin bu süreçleri en verimli şekilde yönetmelerini sağlar, böylece yasal uyumluluk sağlanırken iş süreçleri de korunur ve iyileştirilir.
#dijital#danışmanlık#dijital danışmanlık#profesyonel web sitesi#dijitalpazarlama#kurumsal web sitesi#web tasarım#profesyonelwebtasarım#e-ticaret#googleads
0 notes
Text
Mexc Global Güvenilir Mi? Kapsamlı Bir İnceleme
Mexc Global Güvenilir Mi? Kripto para alım satım ihtiyaçlarınız için MEXC Global'i kullanmayı düşünüyor ancak güvenli olup olmadığından emin değil misiniz? Başka yerde arama! Bu kapsamlı incelemede, piyasanın önde gelen kripto para borsalarından biri olan MEXC Global tarafından sunulan güvenlik önlemlerini ve özelliklerini derinlemesine inceleyeceğiz.
Artan siber tehditler ve dolandırıcılık ile dijital varlıklarınızın güvenliğini önceliklendirmek çok önemlidir. MEXC Global'in platformlarında işlem yaparken içiniz rahat olsun diye çok faktörlü kimlik doğrulama, soğuk depolama çözümleri ve gelişmiş şifreleme teknikleri dahil olmak üzere güçlü güvenlik protokollerini keşfedeceğiz. Ek olarak, fonlarınızın emin ellerde olduğundan emin olmak için yasal uyumluluklarını ve sektördeki itibarlarını inceleyeceğiz. İster deneyimli bir tüccar olun, ister kripto dünyasındaki yolculuğunuza yeni başlıyor olun, bu inceleme, ticaret faaliyetleriniz için MEXC Global'i kullanma konusunda bilinçli bir karar vermeniz için gerekli içgörüleri sağlayacaktır. MEXC Global'in güvenlik özelliklerinin derinlemesine analizi için bizi izlemeye devam edin ve bunun sizin için doğru değişim olup olmadığını keşfedin.
Mexc Global Güvenilir Mi?
Dijital varlıklarınızın güvenliği söz konusu olduğunda, MEXC Global işi şansa bırakmaz. Borsa, kullanıcı fonlarını ve bilgilerini korumak için en gelişmiş güvenlik önlemlerini kullanır. MEXC Global'i farklı kılan temel özelliklerden biri, çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) uygulamasıdır. MEXC Global, kullanıcıların mobil cihazlarına gönderilen bir şifre ve benzersiz bir kod gibi birden çok doğrulama biçimi sağlamasını zorunlu kılarak, hesaplara yetkisiz erişimi önlemek için ekstra bir güvenlik katmanı ekler. MFA'ya ek olarak MEXC Global, kullanıcı varlıklarını korumak için soğuk depolama çözümlerinden de yararlanır. Soğuk depolama, kripto para birimlerini bilgisayar korsanlarının erişemeyeceği bir yerde çevrimdışı olarak depolamak anlamına gelir. MEXC Global, fonlarının çoğunu soğuk depoda tutarak, siber saldırılar nedeniyle hırsızlık veya kayıp riskini en aza indirir. Ayrıca borsa, sistemlerindeki potansiyel zayıflıkları belirlemek ve ele almak için düzenli olarak güvenlik denetimleri ve güvenlik açığı değerlendirmeleri gerçekleştirir. MEXC Global, bu kapsamlı güvenlik önlemlerini uygulayarak fonlarınızın dış tehditlere karşı korunmasını sağlar.
MEXC Global'in Mevzuata Uygunluğu Mevzuata uygunluk, Mexc Global Güvenilir Mi? sorusuna cevap verebilmek için bir kripto para birimi değişiminin güvenliğini değerlendirirken dikkate alınması gereken çok önemli bir husustur. MEXC Global, mevzuat uyumluluğuna öncelik verir ve faaliyet gösterdiği ülkelerin yasal çerçeveleri dahilinde faaliyet gösterir. Borsa, Kara Para Aklamayı Önleme (AML) ve Müşterinizi Tanıyın (KYC) düzenlemelerine uygundur ve kullanıcıların doğrulama amacıyla kimlik belgeleri sağlamasını gerektirir. Bu, yalnızca dolandırıcılık faaliyetlerini önlemeye yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda MEXC Global'in düzenleyici makamlar nezdinde iyi durumda kalmasını sağlar. Ayrıca MEXC Global, Estonya Mali İstihbarat Birimi (FIU) gibi saygın düzenleyici kurumlardan lisanslar almıştır. Bu, borsanın güvenilirliğini ve meşruiyetini daha da artırır. MEXC Global, bu düzenlemelere bağlı kalarak ve gerekli lisansları alarak, kullanıcıları için güvenli ve uyumlu bir ticaret ortamı sağlama taahhüdünü göstermektedir.
MEXC Global İle İlgili Kullanıcı İncelemeleri ve Geri Bildirimler
Diğer kullanıcıların deneyimleri ve görüşleri, bir borsanın güvenliği ve güvenilirliği hakkında değerli bilgiler sağlayabilir. MEXC Global söz konusu olduğunda, kullanıcılar arasındaki genel fikir birliği ezici bir çoğunlukla olumludur. Birçok kullanıcı, platformun sezgisel arayüzünü, yüksek işlem hızlarını ve duyarlı müşteri desteğini övüyor. Ek olarak kullanıcılar, MEXC Global tarafından uygulanan ve kullanıcı fonlarını koruma becerilerine güven aşılayan şeffaflık ve güvenlik önlemlerini takdir ediyor. Her zaman birkaç olumsuz yorum olsa da, bunlar genellikle MEXC Global'in güvenlik önlemleriyle ilgili sistemik sorunlardan ziyade bireysel sorunlarla ilgilidir. Genel olarak, kullanıcılardan gelen geri bildirimler, MEXC Global'in kripto para ticareti için güvenilir ve güvenli bir platform olduğunu gösteriyor.
MEXC Global Tarafından Sunulan Özellikler ve Hizmetler
Mexc Global Güvenilir Mi? Bu soruya cevap vermek için güçlü güvenlik önlemlerine ek olarak MEXC Global, kullanıcılarının ticaret deneyimini geliştirmek için çok çeşitli özellikler ve hizmetler sunduğunu bilmek gerekir. Borsa, Bitcoin, Ethereum ve Ripple gibi büyük madeni paraların yanı sıra çeşitli altcoinler de dahil olmak üzere ticaret için kapsamlı bir kripto para birimi yelpazesi sunar. Bu, yatırımcıların portföylerini çeşitlendirmelerine ve farklı yatırım fırsatlarından yararlanmalarına olanak tanır. MEXC Global ayrıca hem yeni başlayanlara hem de deneyimli yatırımcılara hitap eden çeşitli ticaret seçenekleri sunar. Borsa, kullanıcılara esneklik ve ihtiyaçlarına en uygun ticaret stratejisini seçme yeteneği sağlayarak spot ticareti, vadeli işlem ticaretini ve marj ticaretini destekler. Ek olarak, MEXC Global, kullanıcıların bilinçli ticaret kararları vermesine yardımcı olmak için grafik özellikleri ve gerçek zamanlı piyasa verileri gibi gelişmiş ticaret araçları sunar. Ayrıca MEXC Global, saygın likidite sağlayıcıları ve piyasa yapıcılarla ortaklık kurarak likiditeye öncelik vermektedir. Bu, kullanıcıların önemli kayma veya likidite sorunları yaşamadan kripto para birimlerini rekabetçi fiyatlarla kolayca alıp satabilmelerini sağlar. Genel olarak, MEXC Global tarafından sunulan özellikler ve hizmetler, kullanıcılar için sorunsuz ve uygun bir ticaret deneyimine katkıda bulunur.
Plus and minus or positive and negative symbols on wooden blocks are in balance on a wooden seesaw. Blue background, flat lay view. Pros and cons equilibrium in decision making under uncertainity.
MEXC Global Kullanmanın Artıları ve Eksileri
Herhangi bir kripto para borsasında olduğu gibi, MEXC Global kullanmanın hem avantajları hem de dezavantajları vardır. Bilgilendirilmiş bir karar vermenize yardımcı olacak bazı artıları ve eksileri keşfedelim: Artıları: - Çok faktörlü kimlik doğrulama ve soğuk depolama çözümleri dahil olmak üzere sağlam güvenlik önlemleri, kullanıcı fonlarının güvenliğini sağlar. - Mevzuata uygunluk ve alınan lisanslar, MEXC Global'in yasal çerçeveler içinde faaliyet gösterme taahhüdünü gösterir. - Olumlu kullanıcı incelemeleri ve geri bildirimler, kullanıcılar arasında yüksek düzeyde güven ve memnuniyet olduğunu gösterir. - Çok çeşitli kripto para birimleri ve ticaret seçenekleri, çeşitli ticaret tercihlerine hitap eder. - Gelişmiş ticaret araçları ve likidite ortaklıkları, ticaret deneyimini geliştirir. Eksileri: - Bazı kullanıcılar, müşteri desteği yanıt sürelerinde zaman zaman gecikmeler olduğunu bildirdi. - Kapsamlı özellik yelpazesi ve ticaret seçenekleri nedeniyle platform, yeni başlayanlar için bunaltıcı olabilir. - Sınırlı fiat para birimi desteği, doğrudan kendi yerel para birimlerinde para yatırmak veya çekmek isteyen kullanıcılar için zorluklar yaratabilir. Birkaç dezavantajı olsa da, MEXC Global'i kullanmanın genel avantajları eksilere ağır basar, bu da onu kripto para ticareti için güvenilir ve emniyetli bir seçim haline getirir.
Diğer Kripto Para Borsaları İle Karşılaştırma
MEXC Global'in güvenliğine ilişkin kapsamlı bir inceleme sağlamak için, onu diğer önde gelen kripto para borsalarıyla karşılaştırmak önemlidir. MEXC Global, rakipleriyle karşılaştırıldığında, güçlü güvenlik önlemleri ve mevzuata uygunluğu ile öne çıkıyor. Diğer borsalar benzer özellikler ve hizmetler sunabilirken, MEXC Global'in kullanıcı güvenliğine ve düzenlemelere bağlılığa verdiği önem, güvenilirlik ve güvenilirlik açısından onu diğerlerinden ayırır. Ayrıca, MEXC Global'in olumlu kullanıcı incelemeleri ve geri bildirimleri, tacirler arasında en iyi seçenek olarak konumunu daha da güçlendiriyor. Bireysel tercihler ve ticaret stratejileri değişebilirken, MEXC Global'in güvenlik özellikleri ve itibarı, onu kripto para borsası piyasasında güçlü bir rakip haline getiriyor.
MEXC Global Güvenli Mi ve Kullanmaya Değer Mi?
MEXC Global'in güvenlik önlemleri, mevzuat uyumluluğu, kullanıcı incelemeleri, özellikleri ve endüstri itibarının kapsamlı bir analizinden sonra, MEXC Global'in güvenli ve güvenilir bir kripto para birimi değişimi olduğu açıktır. Borsanın sağlam güvenlik protokolleri uygulaması, düzenleyici çerçevelere bağlılığı ve olumlu kullanıcı geri bildirimi, kullanıcı fonlarını koruma ve sorunsuz bir ticaret deneyimi sağlama becerisine güven veriyor. Ancak, dijital varlıklarınızın güvenliğinin nihayetinde kendi güvenlik uygulamalarınıza bağlı olduğunu unutmamak önemlidir. Güçlü parolalar kullanmak, iki faktörlü kimlik doğrulamayı etkinleştirmek ve kişisel bilgilerinizi güvende tutmak gibi en iyi uygulamaları takip etmek çok önemlidir. MEXC Global'in güvenlik özelliklerini kendi güvenlik önlemlerinizle birleştirerek, platformlarında güvenle kripto para ticareti yapabilirsiniz. İster güvenli ve zengin özelliklere sahip bir takas arayan deneyimli bir tüccar olun, ister kripto dünyasına ilk adımlarını atan bir acemi olun, MEXC Global, ticaret ihtiyaçlarınızı karşılamak için güvenli ve kullanıcı dostu bir ortam sunar. MEXC Global'deki ticaret yolculuğunuzdan en iyi şekilde yararlanmak için sağlam güvenlik önlemlerinden, çok çeşitli kripto para birimlerinden ve gelişmiş ticaret araçlarından yararlanın. Mexc Global Güvenilir Mi? içeriğimizin sonuna geldik. Mexc borsası hakkında daha detaylı inceleme içeriğimize göz atmak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. Read the full article
0 notes
Text
Güçlendirme ile İlgili Bilinmesi Gereken Her Şey!
Bina güçlendirme, yapıların deprem karşısında dayanıklılığını ve direncini artırmayı amaçlayan bir inşaat yöntemidir. Bu süreç, genellikle deprem gibi doğal afetlere karşı koruma sağlamak amacıyla uygulanır. Bina güçlendirme çalışmaları, mühendislik hesaplamalarıyla başlayarak, uygun malzeme seçimi ve profesyonel denetim gerektiren ciddi bir süreci içerir. Güçlendirme işlemleri binaların depreme veya diğer doğal afetlere karşı daha dayanıklı hale getirilmesi amacıyla gerçekleştirilir. Ayrıca binaların kullanım ömrünü uzatmak, yeniden kullanmak veya güncellemek gibi nedenlerle de yapılabilmektedir. Güçlendirme işlemi yapılacak binanın işlem sırasında yapısal özellikleri değiştirilebilir ya da mevcut yapısal özelliklere takviye işlemi uygulanır. Bu durum işlem öncesi yapılan kontroller sonrasında belirlenir.
Yapı Onarım ve Güçlendirme Nedir?
Bina yapısı zaman içinde çeşitli etkenlere bağlı olarak yıpranabilir, hasar görebilir ya da güçlendirme ihtiyacı doğurabilir. Bu durumlar, binanın dayanıklılığını, güvenliğini ve kullanılabilirliğini olumsuz etkiler. Bu nedenle, bina sahipleri ve yöneticileri tarafından bina yapısının onarımı ve güçlendirilmesi süreci başlatılabilir. Bina yapısı onarımı, mevcut yapının tahrip olmuş ya da zayıflamış bölümlerinin yeniden düzeltilmesi işlemidir. Bu kapsamda çatı, duvarlar, zemin, temel gibi bina bileşenleri üzerindeki hasarlar tespit edilir ve ilgili tamirat işlemleri gerçekleştirilir. Onarım süreci, binanın yapısal bütünlüğünü korumak, enerji verimliliğini artırmak ve estetik açıdan daha iyi bir görünüm elde etmek amacıyla uygulanır. Bina güçlendirme ise mevcut yapının dayanıklılığını ve direncini artırmak amacıyla yapılan işlemleri ifade eder. Binanın depreme, rüzgâra, sismik etkilere ya da diğer doğal afetlere karşı daha dayanıklı bir hâle getirilmesi için yapılan bu işlemler, binanın ömrünü uzatırken aynı zamanda içindeki insanların güvenliğini sağlamayı amaçlar. Güçlendirme çalışmaları, daha dayanıklı malzemelerin kullanılması, yapısal elemanların yenilenmesi ya da destekleyici yapıların eklenmesi gibi yöntemleri içerir. Ayrıca güçlendirme çalışmaları yapılırken bina güçlendirme mevzuat kurallarının dışına çıkılmaz. Bina yapısı onarım ve güçlendirme süreçleri, uzman mühendisler, mimarlar ve diğer ilgili uzmanlar tarafından yürütülür. İlk aşamada, binanın durumunu değerlendiren detaylı bir inceleme yapılır ve gereken onarım ya da güçlendirme işlemleri belirlenir. Bu süreç, maliyet analizi, planlama ve izinlerin alınması gibi aşamaları içerir. Ardından, uygun yöntemler ve malzemeler kullanılarak onarım ve güçlendirme işlemleri gerçekleştirilir. Bina Güçlendirmenin Avantajları Nelerdir? Bina güçlendirmesi, mevcut binaların dayanıklılığını artırarak doğal afetlere, çevresel etkilere ve zamanın etkilerine karşı daha dirençli hale getirme sürecini ifade eder. Bu yöntemin bir dizi önemli avantajı bulunmaktadır: Güvenlik ve Yaşam Kalitesi Artışı Bina güçlendirme işlemleri, binada yaşayanların ve çalışanların güvenliğini artırır. Bu sayede, deprem gibi afet durumlarında can kayıplarının ve yaralanmaların önüne geçilir. Aynı zamanda, daha dayanıklı binalarda yaşamanın ve çalışmanın getirdiği güven duygusu, yaşam kalitesini artırır. Mülkiyet Değerinin Artması Güçlendirilmiş bir bina, daha yüksek bir mülkiyet değerine sahip olabilir. Bina sahipleri, bina güçlendirmesi ile gayrimenkulünün değerini artırarak gelecekte daha iyi bir yatırım getirisi elde edebilirler. Uzun Ömür Bina güçlendirmesi, yapının ömrünü uzatarak gelecek nesillere daha sağlam ve kullanışlı bir bina bırakmayı sağlar. Bu sayede, yeni bina inşası maliyetleri ve çevresel etkiler azaltılır. Afetlere Karşı Direnç Özellikle deprem gibi doğal afetlere karşı yapılan güçlendirme işlemleri, binanın deprem yüklerine karşı dayanıklılığını artırır. Bu durum, büyük çaplı hasarların önüne geçilmesine yardımcı olur. Daha Az Bakım ve Onarım İhtiyacı Güçlendirilmiş binalar, daha az bakım ve onarım ihtiyacı gerektirir. Bu da bakım maliyetlerini azaltarak uzun vadede tasarruf sağlar. Çevresel Sürdürülebilirlik Mevcut binaların güçlendirilmesi, yeni bina inşası ihtiyacını azaltarak kaynak israfını ve çevresel etkileri en aza indirger. Hız ve Kolayl��k Yeni bina inşası genellikle daha uzun bir süreç gerektirirken, bina güçlendirmesi daha hızlı tamamlanır. Bu durum da binanın kullanılabilirliğini daha çabuk geri kazandırmayı sağlar. Koruma ve Sigorta Kolaylığı Güçlendirilmiş binalar, sigorta şirketleri tarafından daha düşük riskli olarak değerlendirilebilir. Bu da sigorta primlerinin düşmesine ya da daha uygun koşullarda sigorta poliçelerinin alınmasına olanak tanır. Bina Güçlendirme Aşamaları Nelerdir?
Bina Güçlendirme Aşamaları Bina güçlendirme, yapıların dayanıklılığını artırarak deprem gibi doğal afetlere karşı daha dirençli hale getirme sürecidir. Bu önemli çalışmalar, binaların yaşam sürelerini uzatmak, insan güvenliğini sağlamak ve maddi kayıpları en aza indirmek amacıyla gerçekleştirilir. Bina güçlendirme aşamaları aşağıda detaylandırılmıştır: Risk Değerlendirmesi ve Proje Planlaması Bina güçlendirme aşamaları öncelikle yapının risk değerlendirmesi ile başlar. Uzman mühendisler, binanın mevcut durumunu analiz eder ve potansiyel tehlikeleri değerlendirir. Bu aşamada, binanın türü, yaşı, zemin etkisi ve yerel deprem tehlikesi gibi faktörler dikkate alınır. Elde edilen verilere dayanarak güçlendirme projesi planlanır. Tasarım ve Mühendislik Binanın güçlendirme tasarımı, mühendislik prensipleri ve yerel yapı standartlarına uygun olarak oluşturulur. Yapı, yük taşıma kapasitesini artıracak şekilde tasarlanır ve mevcut yapının zayıf bölgeleri tespit edilerek bu bölgelerde güçlendirme çözümleri geliştirilir. Malzeme Seçimi ve Hazırlık Güçlendirme işlemi için kullanılacak malzemeler titizlikle seçilir. Bu malzemeler, yapıya ekstra dayanıklılık kazandırmayı hedefler. Örneğin, çelik takviyeler, beton katmanları ya da kompozit malzemeler gibi farklı seçenekler kullanılabilir. Malzemelerin kalitesi ve uygunluğu göz önünde bulundurularak hazırlık aşaması tamamlanır. Yapısal Değişiklikler Güçlendirme sürecinde, mevcut yapının belirli kısımları değiştirilir ya da yeniden yapılandırılır. Bu, çelik kolonların eklenmesi, duvarların takviye edilmesi ya da betonarme katmanların güçlendirilmesi gibi işlemleri kapsar. Bu adım, mühendislerin tasarımına uygun olarak gerçekleştirilir. İnşaat Aşaması Bina güçlendirme aşamaları inşaat alanında uygulanır. Bu aşamada, tasarlanan değişiklikler hayata geçirilir. İnşaat süreci boyunca, kalite kontrol önlemleri sıkı bir şekilde takip edilir ve mühendisler tarafından sürekli denetim yapılır. Test ve Onaylama İnşaat tamamlandıktan sonra, yapının güçlendirme sürecinin etkinliği test edilir. Bu testler, yapının dayanıklılığını ve deprem gibi yüksek etkili olaylara karşı direncini değerlendirmeyi amaçlar. Başarılı test sonuçlarının ardından, bina güçlendirme işlemi resmi olarak onaylanır. Düzenli Bakım ve İzleme Güçlendirilmiş bir binanın uzun ömürlü olması için düzenli bakım ve izleme süreçleri uygulanmalıdır. Bu süreç, binanın dayanıklılığını korumak ve olası sorunları erken tespit etmek amacıyla gerçekleştirilir. Bina güçlendirme aşamaları, dikkatli planlama, mühendislik becerileri ve kaliteli malzeme kullanımı gerektiren karmaşık bir süreçtir. Bu aşamaların titizlikle takip edilmesi, yapıların daha güvenli ve sürdürülebilir bir hâle getirilmesini sağlar. Bina Tahliye Edilmeden Güçlendirme Yapılır Mı? Güçlendirme yapılırken bina boşaltılır mı sorusu, bina güçlendirme çalışmaları yapılacağı zaman merak edilen bir sorudur. Bina tahliye edilmeden güçlendirme çalışmaları gerçekleştirilebilir. Güçlendirme işlemleri, mevcut yapının taşıma kapasitesini artırmayı amaçlayan önemli bir yapısal iyileştirme yöntemidir. Binanın tahliye edilmesi ya da tahliye edilmemesi, bina güçlendirme yöntemi seçimini etkileyebilir. Ancak, bina içindeki güçlendirme çalışmalarının güvenli ve etkili bir şekilde yürütülmesi için dikkatli planlama ve tedbirler alınmalıdır. Tahliye edilmeden yapılan güçlendirme çalışmaları, bazı durumlarda tercih edilebilirdir. Binanın işlevsel ya da konut olarak kullanılması, tahliye edilmesinin pratik olmaması ya da maliyetli olması gibi nedenlerle, bu tür yaklaşımlar tercih edilebilir. Bu durumda, güçlendirme sürecinin yarattığı olası rahatsızlıkları ve riskleri en aza indirmek amacıyla aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir: Güvenlik Önlemleri Tahliye edilmeyen bir binada güçlendirme yapılırken, çalışanlar ve binada bulunanlar için güvenlik en üst düzeyde sağlanmalıdır. İş güvenliği önlemleri alınmalı ve uygun ekipmanlar kullanılmalıdır. Titreşim ve Gürültü Kontrolü İnşaat çalışmaları sırasında oluşan titreşim ve gürültü, binada bulunanlar için rahatsız edici olacaktır. Bu nedenle, titreşim ve gürültü kontrolü için uygun tedbirler alınmalıdır. İletişim ve Bilgilendirme Binada yaşayan ya da çalışan kişiler, güçlendirme çalışmaları hakkında önceden bilgilendirilmeli ve süreç boyunca düzenli iletişim sağlanmalıdır. Proje Planlaması ve Denetimi Güçlendirme işlemleri, mühendislik ilkelerine uygun olarak tasarlanmalı ve uygulanmalıdır. Sürecin etkili bir şekilde denetlenmesi ve yönetilmesi önemlidir. Çevresel Etkiler Yapılan bina güçlendirme çalışmalarının çevresel etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Çevreye zarar vermemek ve rahatsızlık yaratmamak amacıyla uygun önlemler alınmalıdır. Tahliye edilmeyen bir binada güçlendirme yapılırken, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınmalı ve gerekli tedbirler alınmalıdır. Ayrıca, yerel yönetmeliklere ve yapı güvenliği standartlarına uyulması da büyük önem taşır. Profesyonel mühendislerin danışmanlığı ve gözetiminde gerçekleştirilen güçlendirme çalışmaları, binanın güvenli ve dayanıklı bir şekilde iyileştirilmesini sağlayacaktır.
Betonarme Güçlendirme Teknikleri Nelerdir?
Betonarme Güçlendirme Teknikleri Betonarme güçlendirme teknikleri, mevcut betonarme yapıların taşıma kapasitesini artırmak ve dayanıklılığını güçlendirmek amacıyla kullanılan yöntemlerdir. Bu teknikler arasında öncelikli olarak karbon fiber takviyeli polimerlerle yapılan dış cephe kaplamalar, çelik levha sarımları ve öngerilmeli beton kullanımı yer almaktadır. Bu uygulamalar, yapıların uzun ömürlülüğünü sağlamak ve deprem gibi etkenlere karşı daha güçlü bir hâle getirmek için mühendislik prensipleriyle uyumlu bir şekilde gerçekleştirilir. Kolon Güçlendirme Şehirlerde yükselen binalar, tarihi mirasın yanı sıra modern yapıların da birleşimini temsil eder. Ancak, zamanın etkisi ve dış etkenler, binaların taşıyıcı elemanları olan kolonları da olumsuz etkiler. Kolonların zayıflaması ya da hasar görmesi, yapıların dayanıklılığını tehdit edebilir. Bu hususta, kolon güçlendirme yöntemleri devreye girer. Kolon güçlendirme, mevcut yapıların dayanıklılığını artırmayı amaçlayan bir mühendislik yaklaşımıdır. Binanın ömrünü uzatmak, deprem gibi doğal afetlere karşı direncini artırmak ve güvenliği sağlamak için kullanılır. Kolon güçlendirme, iki ana nedenle gereklilik arz eder: Yapısal bozulma ya da gereksinimlerin değişmesi. Kolon sağlamlaştırma işlemi, farklı teknikler ve malzemeler kullanılarak gerçekleştirilir. Bu teknikler arasında sarılabilir çelik levhaların kullanılması, karbon fiber takviyelerin uygulanması ve betonun ekstra donatılarla güçlendirilmesi gibi çeşitli yöntemler bulunur. Bu yöntemler, kolonların taşıma kapasitesini artırırken yapıya en az müdahale ile maksimum fayda sağlar. Kolon güçlendirme fiyatları ise bu hizmeti almak isteyen kişiler için önem arz eder ve çeşitli faktörlere bağlı olarak değişebilir. Bu faktörler arasında binanın boyutu ve durumu, kullanılacak kolon sağlamlaştırma yöntemi, malzemelerin maliyeti ve işçilik masrafları yer alır. İlk aşamada, bir mühendis ya da uzman, binanın detaylı bir değerlendirmesini yaparak güçlendirme gerekliliğini belirler ve uygun yöntemi seçer. Buna bağlı olarak, kolon güçlendirme fiyatları belirlenir. Bina kolonu güçlendirme işlemi, uzman ekipler tarafından dikkatli bir şekilde gerçekleştirilmesi gereken bir süreçtir. Yanlış yapılan güçlendirme işlemleri, yapıya daha fazla zarar verir ve güvenliği tehlikeye atar. Bu nedenle, güvenilir ve deneyimli güçlendirme projesi yapan firmalar ile çalışmak önemlidir. Mantolama Mantolama, binaların dış yüzeyine yalıtım malzemeleri uygulayarak enerji tasarrufu sağlayan bir yapısal güçlendirme yöntemidir. Bu yöntem, binanın iç mekân sıcaklığını kontrol etmeye yardımcı olurken aynı zamanda çevresel etkilerden kaynaklanan zararları azaltmayı amaçlar. Çelik Köşebentler ve Çaprazlar ile Sabitleme Çelik köşebentler ve çaprazlar, yapısal elemanların birleşim noktalarında kullanılan çelik bileşenlerdir ve bu bölgelerde sağlamlaştırma sağlamak amacıyla kullanılırlar. Bu bileşenler, bina stabilitesini artırarak yapıya ekstra dayanıklılık katar ve yapısal bütünlüğü destekler. Karbonfiber (FRP) Malzeme ile Kolon Güçlendirme Karbonfiber (FRP) malzeme ile kolon güçlendirme, mevcut beton kolonların yüzeyine yapıştırılarak uygulanan karbonfiber takviyelerin kullanılmasıyla gerçekleştirilen bir güçlendirme yöntemidir. Bu yöntem, kolonların taşıma kapasitesini artırarak yapıya ekstra dayanıklılık kazandırır ve deprem gibi etkilere karşı direnci artırır. Kirişlerin Güçlendirilmesi Günümüzde, yapıların uzun ömürlü ve güvenli bir şekilde kullanılabilmesi için doğru bina güçlendirme yöntemleri büyük önem taşımaktadır. Özellikle eski ve zayıf yapıların dayanıklılığını artırmak amacıyla tercih edilen güçlendirme teknikleri, binaların deprem, rüzgâr gibi dış etkenlere karşı daha dirençli bir hâle gelmesini sağlamaktadır. Bu bağlamda, bina güçlendirmesinin önemli bir adımı olan kirişlerin güçlendirilmesi, yapıların taşıyıcı elemanlarını güçlendirerek yapı bütünlüğünü artırmayı hedeflemektedir. Kirişler, binaların yatay yükleri taşıyan önemli taşıyıcı elemanlarıdır. Bu nedenle, kirişlerin güçlendirilmesi, yapıların genel dayanıklılığını artırmada etkili bir yol olarak karşımıza çıkmaktadır. Kirişlerin güçlendirilmesi süreci, uzman mühendisler tarafından titizlikle planlanmalı ve uygulanmalıdır. Bu aşamada, kullanılacak malzemelerin seçimi, güçlendirme yöntemlerinin belirlenmesi ve tasarım hesaplamaları önem arz etmektedir. Kirişlerin güçlendirilmesinde yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biri, yapıştırmayla güçlendirmedir. Bu yöntemde, kirişin yüzeyine özel epoksi reçineler ya da kompozit malzemeler uygulanarak kirişin taşıma kapasitesi artırılmaktadır. Ayrıca, kirişlerin kesitlerinin artırılması ya da çelik levhalarla güçlendirilmesi gibi yöntemler de tercih edilebilmektedir. Kirişlerin güçlendirilmesi işlemi, bina güçlendirmesinin genel stratejisine uygun olarak yapılmalıdır. Bu strateji, bina analizleri sonucunda belirlenen zayıf noktaların tespiti ve buna uygun güçlendirme çözümlerinin geliştirilmesini içermektedir. Kirişlerin güçlendirilmesi, binaların taşıyıcı sistemlerinin daha etkili bir şekilde çalışmasını sağlayarak, deprem gibi doğal afetlere karşı dayanıklılığını artırırken, bina sakinlerinin güvenliğini de sağlamaktadır. Mantolama Kirişlerin güçlendirilmesinde mantolama, mevcut kiriş yapısının dayanımını artırmak amacıyla kompozit malzemelerle dış yüzeyinin kaplanması işlemidir. Bu yöntem, kirişlerin taşıma kapasitesini artırarak yapısal güvenliği güçlendirirken aynı zamanda binaya hafiflik ve dayanıklılık kazandırır Çelik Plakalarla Kirişin Güçlendirilmesi Çelik plakalarla kirişin güçlendirilmesi, kiriş yapısının taşıma kapasitesini artırmak ve yapısal sağlamlığını güçlendirmek amacıyla çelik malzemelerin kirişin üzerine eklenmesi işlemidir. Karbonfiber (FRP) Malzeme ile Kiriş Güçlendirme Karbonfiber takviyeli polimer malzeme (FRP), kirişlerin mekanik dayanıklılığını artırmak için kullanılan etkili bir yöntemdir. Bu güçlendirme tekniği, karbonfiberin yüksek mukavemet ve hafifliği sayesinde, beton kirişlerin taşıma kapasitesini artırarak yapıların uzun süreli ve güvenilir bir şekilde kullanılmasını sağlar. Dıştan Etriye Doğru Sarma Dıştan etriye doğru sarma yöntemi, betonarme yapılarda kullanılan bir güçlendirme tekniğidir. Bu yöntemde, karbonfiber takviyeli polimer malzeme (FRP) ya da diğer takviye malzemeleri, yapı elemanının dış yüzeyine uygulanarak etriye (arme) çevresinde sarılır, böylece yapı elemanının taşıma kapasitesi ve dayanıklılığı artırılır. Perdelerin Güçlendirilmesi Günümüzde binalar, deprem, rüzgâr gibi doğal etkenlerin yanı sıra uzun süreli kullanım ve çevresel etkiler nedeniyle ciddi yüklere maruz kalmaktadır. Bu nedenle, hasarsız bina güçlendirme, yapısal dayanıklılığın artırılması ve uzun ömürlü olmalarının sağlanması bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Bina yapımında perde güçlendirilmesi, bu amaç doğrultusunda atılan adımlardan biri olarak öne çıkmaktadır. Perdeler, bir binanın taşıyıcı sistemini oluşturan ve yatay yükleri taşıyan elemanlardır. Yapıların güçlendirilmesi sürecinde perdelerin güçlendirilmesi, bina yapısının genel dayanıklılığını artırmak için etkili bir yöntemdir. Mantolama ile Perde Güçlendirme Mantolama, yapıların dış yüzeyine uygulanan bir yalıtım yöntemidir ve perde duvarları güçlendirerek enerji verimliliği sağlar. Temel Güçlendirme Binaların uzun ömürlü, güvenli ve sürdürülebilir olması, temel güçlendirme yöntemlerine verilen önemi artırmıştır. Temel güçlendirme, var olan yapının dayanıklılığını artırmak, deprem gibi doğal afetlere karşı direncini güçlendirmek ve yaşam alanlarının güvenliğini sağlamak amacıyla gerçekleştirilen bir dizi teknik ve mühendislik uygulamalarını içermektedir. Temel Kalınlığının Artırılması Bir yapının sağlamlığı ve uzun ömürlülüğü, temelinin dayanıklılığına ve stabilitesine büyük ölçüde bağlıdır. Temel kalınlığının artırılması, binanın yük taşıma kapasitesini güçlendirmek, yer değiştirmeyi sınırlamak ve yapısal istikrarı sağlamak amacıyla gerçekleştirilen bir mühendislik yöntemidir. Temel kalınlığının artırılması düşünüldüğünde, öncelikle mevcut temelin taşıma kapasitesi ve zemin koşulları değerlendirilmelidir. Bina güçlendirme firmaları yapısal analizler ve zemin incelemeleri yaparak temelin güncel durumunu ve potansiyel riskleri belirlerler. Bu değerlendirme, temel kalınlığının artırılmasının gerekliliğini ortaya koyar. Read the full article
1 note
·
View note
Photo
64 Seri Nolu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği 2020 yılında uygulanacak damga vergisi oranını belirleyen 64 Seri Nolu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliği, 27 Aralık 2019 tarihli 2.
#damga#Genel#Kanunu#mevzuat analizi#mevzuat dizisi#mevzuat gov borçlar kanunu#mevzuat gov tr gelir vergisi kanunu#mevzuat hazırlama#mevzuat iş kanunu#Nolu#Seri#Tebliği#vergisi
0 notes
Text
İSGÜM Karar Kuralı Politikası İle İlgili Düzenleme
19.08.2021 tarihli Karar Kuralı Politikası İle İlgili Düzenleme TS EN ISO/IEC 17025 standardının Madde 7.1.3 Maddesinde; bir ölçüm, test veya analiz sonucunun aranan kriterlere uygunluğunu belirlemeye yarayan karar kuralının açıkça tanımlanması temel esastır. Yine aynı standardın 7.8.6.1 Maddesi ve 7.8.6.2 maddesi gereğince; deney alanında hizmet veren laboratuvarlar; uygunluk değerlendirmesinde esas aldıkları karar kuralını, ilgili kuralın risk seviyesini dikkate alarak dokümante etmeli, uygulamalı ve kayıt hazırlamalıdır. Hazırlanan raporlarda; uygunluk beyanının hangi sonuçlara uygulandığı, uygulanan karar kuralı hakkında bilgilere ver verilmelidir. Örneğin kişisel kurşun maruziyeti ölçüm sonucunun 0,14 mg/m3 çıktığı bir deneyde ölçüm belirsizliği ±0,03 ise ölçüm sonucunun artı veya eksi yönde katılmasına karar verilmesi ve buna göre ölçüm sonucunun uygun olup olmadığının beyan edilmesi amaçlanmaktadır. İş hijyeni laboratuvarlarının yapmış oldukları ölçümlerin sonuçları; çalışan sağlığının korunmasında ve meslek hastalıklarının önlenmesinde başvurulması gereken kontrol tedbirlerinin geliştirilmesine dayanak teşkil etmektedir. Tespit edilen ölçüm sonuçlarının sınır değer ile karşılaştırılarak uygunluk değerlendirmesi yapılması sürecinde karar kuralı devreye girmektedir. İş hijyeni ölçüm, test ve analiz faaliyetlerinin yürütümünde yasal otorite olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bu konudaki yaklaşımı; çalışan sağlığının korunmasıdır. Değinilen yasal otorite kapsamında, ölçüm, test ve analiz sonuçlarının uygunluğunun değerlendirilmesi ve karar kuralı hakkında uyulması gereken prensipler aşağıdaki gibi belirlenmiştir: - İş hijyeni ölçüm, test ve analiz sonuçlarının değerlendirilerek uygunluk veya uygunsuzluk kararının verilmesi iş hijyeni ölçüm test ve analizi laboratuvarlarının sorumluluğunda değildir. Dolayısıyla;iş hijyeni laboratuvarları, karar kuralını uygulamayacak, uygunluk veya uygunsuzluk beyanı vermeyeceklerdir. - Karar kuralı uygulamamakla birlikte kişisel maruziyet veya ortam ölçümlerinde ölçüm belirsizliği beyanı zorunludur. Ölçüm sonucu ölçüm belirsizliği değeri ile birlikte verilmelidir. - İş Hijyeni ölçüm test ve analizlerin sonuçlarının uygunluğu ve işyerine özgü tedbirler işveren tarafından, ilgili mevzuat ile birlikte çalışanların sağlık durumları, fizyolojik durumları, ölçüm sırasında bulunulan çalışma ortamı şartlarının devamlılığı çalışan sağlığını önceleyecek şekilde dikkate alınarak değerlendirilir. İşveren değerlendirme sürecinde işveren iş yeri hekimi başta olmak üzere İş Sağlığı ve Güvenliği profesyonellerinin danışmanlığını kullanabilir. - İşveren tarafından bu değerlendirme yapılırken ve/veya ölçümlerin yenilenmesine karar verilirken, “TS EN 689 İşyeri havası - Solunumla maruz kalınan kimyasal maddelerin sınır değerler ile karşılaştırılması ve ölçme stratejisinin değerlendirilmesi için kılavuz” standardı hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir Kaynak: https://www.csgb.gov.tr/ İlk Duyuru İçin Tıklayınız Uygunluk Beyanları ve Karar Kuralları Read the full article
0 notes
Text
İzmir Mali Müşavir
İzmir mali müşavir diğer adıyla serbest muhasebeci mali müşavir(SMMM). Makalemizde bundan bahsedeceğiz. Genel olarak nedir, ne iş yapar, ne kadar kazanır. Mali müşavir meslek olarak, Türkiye'de 3568 sayılı kanun 1989 yılında yasal hale gelmiştir. Diğer meslek gruplarındaki gibi İzmir mali müşavirlik mesleğinin tercih edilmesinde birçok faktör bulunmaktadır. Makalemizde İzmir SMMM ile ilgili bilgilere yer verdik.
Küreselleşmeyle beraber gelen yoğun rekabet, teknolojik değişmeler ve gelişmeler, işletmeler için önemli fırsatlar yaratırken aynı zamanda onların rekabet avantajlarını yitirme korkusuna, başarısızlığa uğramalarına yol açabilmektedir. Toplum kuralları gereğince her bireyin yol gösterici kuralları bulunmaktadır. Bu kurallar gereğince düzen sağlamak ve başıbozuk davranışları önlemek amaçlanmaktadır. Bu bağlamda göz önünde bulunması gereken bazı kurallar vardır bunlar etik, mesleki etik, iş etiği gibi kavramlar üzerinde yoğunlaşmamız gerekmektedir. Firmalar bu işleri kendileri yapamaz mı ? Firmalar mali idarelerle olan alışverişlerin raporlaması kanunda belirtildiği gibi mali müşavir kullanmak zorundadır. Firmaların kuruluşundan bitişine kadar maliyeye verilecek tüm raporlar, beyannameler ve bildirgeleri bir mali müşavir aracılığıyla göndermesi zorunludur. Mali müşavir firmalar ile Kamu idareleri arasında bir köprü görevi görmektedir.
Mali Müşavir Nedir?
Mali müşavir tanım olarak devlet onaylı 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu dahilide meslek icrası hakkı kazanırlar. bu hakkı kazanınca Serbest Muhasebeci Mali Müşavir(SMMM) unvanına sahip olurlar. İzmir Mali müşavirler genellikle üniversitelerin iktisat, maliye, işletme ve kamu yönetimi gibi bölümlerden mezun olurlar ancak eğitim, staj ve sınavlar ile geçen toplan süre ortalama 8 sene sürmektedir.
İzmir Mali Müşavir Görev Tanımı Nedir?
Aşağıda Belirtilen işler başlıca İzmir mali müşavir görev tanımını açıklayacaktır.
Vergi iadelerini layığınca hazırlamak.
Muhasebe defteri tutmak
Mevzuata göre vergi planlamasını sağlamak.
Gelir gider kontrolü yapmak.
Bordro yönetimi yapmak.
Hesap bilgilerini toplayıp analiz etmek.
İç kontrolü sağlayarak, finansal güvenliği korumak.
Bütçe kontrolü, iş planı ve finansal tablo derlemesi yapmak ve bunları sunmak.
Finansal bilgileri gizli tutarak, müşterilerin güvenini kazanmak.
Mali Müşavir Ne İş Yapar?
Mali müşavirlerin temel işleri muhasebedir. Yaptıkları işe bakacak olursak gerçek ya da tüzel kişilerin ve kurumların defterlerini tutmak, bilgilerini düzenlemek, analiz etmek, sermaye ve borç hesabı girişlerini yapmak ve vergi beyannamelerini hazırlamak gibi raporları hazırlamak gibi işlerini yapmaktadır. 3568 sayılı kanunun 2 maddesine bakacak olduğumuzda bir mali müşavirin gerçek ve tüzel kişilere ait olan teşebbüs ve işletmelerin aşağıdaki işleri yapılabileceği belirtilmiştir.
Muhasebe işleri ve ilgili mevzuatın gerekliliği olarak, defter tutmak, bilanço kâr-zarar tablosu ve beyannameler ile ilgili belgeleri düzenlemek.
Muhasebe sistemini kurmak, geliştirmek, finans, malî mevzuat ve bunlarla ilgili uygulamaların işlerini düzenlemek ve bu konularda müşavirlik yapmakla beraber işletmecilik alanında yardımcı olmak.
Bunlara ek olarak ,inceleme denetim, tahkim, bilirkişilik malî tablo ve beyannamelerle ilgili yazılı metin vermek, ve bunlara benzer işleri yapmak.
İşverenlerin Serbest Muhasebeci Mali Müşavirde Aradığı Özellikler Nelerdir?
Mali Müşavir mesleğinde belirlenen yönetmelikte, mesleğin gerektirdiği profesyonellikte sahip olması gereken özellikler şunlardır;
Dürüstlük, güvenilirlik, tarafsızlık, sır tutma, sorumluluk sahibi olma,
Matematiksel becerisi yüksel olması.
Finansal kararların sonuçlarını öngörü becerisine sahip olması.
Disiplin sahibi olması.
İş teslim tarihinin planlanan tarihe uygun çalışma programı belirlemesi.
Ekip çalışması yapabilme becerisine sahip olması.
Mali Müşavir Nasıl Olunur?
Mali müşavir olabilmek için üniversitelerin muhasebe, iktisat, maliye, işletme ,bankacılık, hukuk, kamu yönetimi ve siyasi bilimler bölümlerinden birinde en az 4 yıllık lisans eğitimi tamamlamış olmalı.1989 yılında çıkarılan 3568 sayılı yasaya göre ön lisans öğrenimi görmüş kişiler serbest muhasebecilik yapabilir ancak mali müşavir unvanını kullanamaz. Lisans eğitimini tanımlayan kişiler 3 yıllık stajın ardından mesleki yeterlilik sınavından geçer not alması gerekmektedir. Yüksek lisans mezunları için staj süresi 2 yıl yeterlidir. Mali müşavirler, imza yetkileri kullanarak ve ya kullanmadan çalışabilirler. İstedikleri takdirde kendi bürolarını açabilecek yetkiye sahiptir. Mali müşavirler bu işlerden farklı olarak vergi denetçisi ya da bağımsız denetçi olarak görev alabilmektedir. Bağlı oldukları odadan tescil belgesi aldıkları takdirde kendi bağımsız bürolarını açabilirler. Peki bu meslekte yükselmek mümkün mü ? Evet yükselebilir. Bağımsı denetçi unvanına sahip olabilir. Denetlediğiniz her firma için ekstra para kazanabilirsiniz. Tabi bunun da şartları vardır.
Türkiye'de yerleşik olması.
Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olması.
Yönetmelikte belirtilen uygulamalı mesleki eğitimini tamamlamış olması.
Yüz kızartıcı suçlardan hüküm giymemesi
Faaliyet İzni önceden kurum tarafından iptal edilmemiş olması.
Mali Müşavir Hangi Programlara Hakim Olması Gerekir?
Birçok işte işlemlerin daha hızlı, daha kolay ve daha güvenilir olduğundan ötürü elektronik ortama geçilmiştir. Online ön muhasebe programları bu işi oldukça kolaylaştırıyor. İzmir'de mali müşavir olmak isteyen kişilerin muhasebe programlarını iyi derecede kullanabiliyor olması gerekmektedir. Bilgisayar, hesap makinesi, defterler, makbuzlar, beyannameler mali müşavirlerin kullandığı diğer materyaller diyebiliriz.
İzmir Mali Müşavir Ücretleri Ne Kadar?
İzmir mali müşavir ücretleri ve defter tasdik ücretleri mükellefler arasında hep kafa karıştırıcı ve soru işareti olmuştur. 2021 İzmir mali müşavir ücretleri için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Yeminli Mali Müşavir Nasıl Olunur?
İzmir yeminli mali müşavir meslektaşlarınca saygınlık getirmektedir. Büyük firmaların işlerini yürütmekte mali müşavirliğin yetemeyeceği yerlerde ön plana çıkmaktadır. Tabi buda kolay olmayacaktır. Nasıl Yeminli mali müşavir olunur diye soracak olursak; Mali müşavir şartlarını yerini getirdikten sonra En az 10 yıl serbest muhasebeci mali müşavir olarak çalışması gerekmektedir. Bunun ardından yeminli mali müşavir sınavına girip başarılı olması gerekir. Ruhsat aldıktan sonra mesleki unvana sahip olur.
Yeminli Mali Müşavir Olma Şartları Nelerdir?
3586 sayılı kanuna göre yeminli mali müşavir olma şartları şunlardır:
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak.
En az 10 yıl serbest muhasebeci mali müşavir olarak görev yapmak.
Kamu haklarında mahrum bulunmamak.
Memuriyetten ihraç edilmemek.
Medeni haklar kanununca medeni hakların kullanma yeterliliğine sahip olmak.
Mali müşavirlik mesleğinin etik kuralları dışına çıkmamış olmak.
devlet sırlarına karşı suçlar, casusluk, dolandırıcılık, hırsızlık, zimmet, sahtecilik, görevi kötüye kullanma, hile ile iflas, ihaleye fesat karıştırma, suçtan kaynaklı mal varlığı değerlerini aklama ve kaçakçılık suçlarından hüküm giymemiş olmak.
Yeminli Mali Müşavirin Görevleri Nelerdir?
Firma hesaplarını incelemek ve kontrol etmek.
İşletme raporları için finansal tablo ve bütçe hazırlamak.
Risk analizi yapmak.
Finansal usulsüzlükler olup olmadığını incelemek ve bu incelemeyi düzenli olarak yapmak.
Finansal sistemleri inceler ve denetler. Bu alandaki güncellemeleri takip etmek.
Periyodik (aylık ve yıllık) olarak hesapları analiz etmek.
Finansal raporların düzenini sağlamak.
Bordro, yatırım, kredi ve harcamalarını yönetmek.
Yeminli Mali Müşavirliğin Yapabileceği İşler Nelerdir?
Yeminli Mali müşavirler, Serbest Mali müşavirlerin defter tutmak dışında düğer bütün işlerini yapabilirler. Bunlara ek olarak; Kendi ofisini açabilirler, özel şirket açabilirler, fon yönetim işletmeleri, bankacılık, sigorta şirketleri, finans sektörü, büyük ticari kuruluşlar, enerji sanayi, İmalat sanayi, sağlık kuruluşları, eğitim kuruluşları, yerel ve merkezi yönetim, ulusak deneyim ofisleri, hayır kurumları ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve benzeri şirketlerde rahatlıkla çalışma imkanları vardır.
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ile Yeminli Mali Müşavirlerin Arasındaki Farklar Nelerdir?
Öncelikle yeminli mali müşavir olmak için serbest meslek mali müşavir olarak en az 10 sene görev yapmış olmak gerekir. Yeminli mali müşavirler, defter tutmak haricince serbest muhasebeci mali müşavirlerin yaptıkları tüm işleri yapabilirler. YMM'lerin defter tutması yasaklanmıştır. YMM'lerin tam tasdik yetkileri vardır. Tam tasdik terim olarak; yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri ile bunlara ek mali tabloların ve bildirimlerin tasdik etmektir. Yeminli mali müşavirlerin yapacağı tasdik ile amacı ödenmesi veya istisna olarak ödenmemesi gereken vergilerin doğru olup olmadığını araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.
www.bayraktarburak.com
0 notes
Text
Yolcu Kabininde Kargo Taşınmasına İlişkin Genelge Revize Edildi https://ift.tt/32GKm4s
Yolcu Uçaklarının Yolcu Kabininde Kargo Taşınmasına İlişkin UOD-2020/2G Genelgesi Revize Edilmiştir
SHY-6A Yönetmeliği kapsamında havayolu işletmeciliği yapmak üzere ruhsatlandırılan hava taşıma işletmelerinin filolarında bulunan yolcu uçakları ile yolcu kabininde kargo taşımasına yönelik gerekliliklerin belirlendiği UOD-2020-2G sayılı Genelge’nin 4 üncü revizyonu yayımlanmıştır.
Genelge İçin Tıklayınız
Kamuoyuna duyurulur…
T.C. ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANLIĞI Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Uçuş Operasyon Daire Başkanlığı Sayı : 51859319-010.06.02-E.10814 14.07.2020 Konu : Yolcu uçaklarının yolcu kabininde kargo taşınması hk. GENELGE UOD-2020/2G (Rev.04) BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler Amaç MADDE 1 – Bu Genelge, Covid-19 salgının giderilmesine yönelik olarak ülkeler arasında tıbbi malzemelerin taşınmasına olanak verilmesi ve uluslararası kargo operasyonlarının korunması ve geliştirilmesi suretiyle Ülkemiz menfaatlerinin gözetilmesi açısından, hava taşıma işletmelerinin filolarında bulunan yolcu uçakları ile yolcu kabininde kargo taşımasına yönelik gerekliliklerin belirlenmesi ve söz konusu gerekliliklerin yerine getirilmesi kaydıyla Genel Müdürlükten onay alınmadan operasyonları icra edilmesi amacıyla hazırlanmıştır. Kapsam MADDE 2 – Ticari Hava Taşıma İşletmeleri Yönetmeliği’nin 15 inci, 16 ncı ve 17 nci maddeleri kapsamında havayolu ile ticari faaliyette bulunmak üzere ruhsatlandırılmış hava taşıma işletmelerini kapsar. Dayanak MADDE 3 – Bu Genelge; 15/7/2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 437 nci ve 441 inci maddeleri ile 15/09/2017 tarihinde yayımlanan Uçuş Operasyonlarına Yönelik Usul ve Esaslar Talimatına ve Avrupa Havacılık Emniyet Ajansı-EASA tarafından yayımlanmış olan “Guidelines Transport Of Cargo In Passenger Compartment – Exemptions Under Article 71(1) of Regulation 2018/1139 (The Basic Regulation)” dokümanına dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar ve kısaltmalar MADDE 4 – Bu Genelge’de geçen kısaltmalar: a. CSB: Kargo Koltuk Çantası’nı, b. ELT: Acil durum yer belirleme vericisini, c. IFE: Uçak içi eğlendiricisistemini, d. LIR: Yükleme Talimatı Raporu’nu, e. NOTOC: Kaptan Bilgilendirme Formu‘nu, f. PBE: Koruyucu solunum teçhizatını, g. PSU: Yolcu servis birimini, h. SHT-FTL: 12/10/2015 tarihinde yayımlanan Uçuş ve Görev Süresi Sınırlamaları ile Dinlenme GereklilikleriTalimatı’nı, ı. SHY-6A: 16/11/2013 tarihli ve 28823 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ticari Hava Taşıma İşletmeleri Yönetmeliği’ni, j. QRH: Hızlı Referans El Kitabı’nı, k. STC: Ek Tip Sertifikası’nı l. ULD: Birim Yükleme Gereçleri‘ni ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Genel Esaslar ve Uygulama Risk analizi MADDE 5- (1) Söz konusu operasyonlara yönelik olarak işletme tarafından asgari olarak aşağıdaki konuları içeren yer ve uçuş operasyonları için risk analizleri yapılır ve işletmenin yönetim sistemi kapsamında takip edilir: a. İşletmenin kargo taşımacılığı hakkındaki bilgi ve tecrübesi, b. Yanlış beyan edilmiş veya beyan edilmemiş veya gizli tehlikelimaddeler, c. Kargo sızıntısı/dökülmesi, d. Sabitlenmemiş/yanlış yüklenmiş kargo, e. Yanlış yükleme ve boşaltma sırası, f. Operasyonel ağırlık ve denge limiti aşımı, g. Yer personelinin kargo hazırlama ve yükleme yeterliliği, h. Uygun olmayan paketleme, ı. Kullanılıyor ise, CSB kullanımı hataları. Kabin koltuk modifikasyonu MADDE 6 – (1) Yolcu koltuklarının çıkarılması veya yolcu kabin modifikasyonları, yeni konfigürasyonun sertifiye edilmesi amacıyla ilave tip sertifikası (STC) gerektirebilir. Bu ve buna benzer modifikasyon onayları; Genel Müdürlüğümüz tarafından ilgili mevzuat kapsamında değerlendirilir. Kargonun taşınması MADDE 7 – (1) İşletici tarafından yolcu uçaklarının yolcu kabininde kargonun taşınmasında aşağıda listelenen hususlar yerine getirilmelidir: a. Kargoların yükleme ve boşaltma işlemlerinde koordinasyonu ve gözetimi sağlamak amacıyla yükleme uzmanı (load master) veya uygun eğitimi almış yetkili personel görevlendirilmelidir. b. LIR’da bildirildiği gibi yükleme sırasına uyulmalıdır. c. Yükleme ve sabitleme tamamlandıktan sonra, kapı kapatılmadan önce, tüm yükleme ve sabitleme işlemi yetkili personel tarafından kontroledilmelidir. d. Yolcu kabininde sadece genel kargo, akma ve koku yayma riski olmayan kargo ve medikal kargo sınıfında yer alan yüklertaşınır. e. Li-Ion bataryalı cihazlar (bilgisayarlar, tabletler, cep telefonları vb.) ve tehlikeli maddeler taşınamaz. Bu maddelerin yanlışlıkla yolcu kabinine yüklenmesini önlemek için işletme tarafından gerekli tedbirler alınmalıdır. f. Kargolar; yolcu koltukları üzerine, koltuk altı zemine ve baş üstü dolaplarına maksimum yük taşıma kapasitelerini aşmayacak şekilde yüklenmelidir:
Kargo ağırlığı, zeminin veya koltukların yapısal yükleme sınırları olan; koltuk üzeri kargo için koltuk başına 22,5 kg (50 lbs), aynı sıradaki 3’lü koltuk üzerine tek paket kargo yüklemesi yapılması durumunda 3’lü koltuk için 50 kg (110 lbs), koltuk altı zemin için koltuk başına 9 kg (20 lbs)’ı aşamaz. Koltuk altı zeminde kargo taşınabilmesi için kargonun hareket etmesini engelleyici şekilde koltuk altının tasarlanmış ve kargo koltuğun altına tamamen yerleştirilmiş olmalı, yükü sabitlemek için kullanılan malzemeler, yükün uçuş sırasında görsel incelenmesini engellememelidir.
Kabin içerisinde kapalı yükleme alanlarına yerleştirilen kargolar, mandallı kapıların güvenli bir şekilde kapatılmasını önleyecek boyutta olmamalıdır.
Yüklenen kargo nedeniyle basınç azaltma delikleri (depressurization vents) kapanmamalıdır. g. EASA onaylı özel koşullara sahip olması şartıyla, yolcu koltuklarında CSB taşınabilir. Bu durumda, CSB üreticisi tarafından sağlanan kurulum talimatları izlenmelidir. h. Tuvaletlere, mutfaklara (galley), koridorlara, acil çıkış bölgelerine, kabin ekibi dinlenme alanlarına, kargoların ileriye, yana veya yukarıya doğru hareketini kısıtlamayan veya maksimum yük taşıma kapasitesini belirten bir plakarta sahip olmayan bölümlere yükleme yapılamaz. ı. Yolcu kabinine şekilsel olarak uygun olmayan kargolar yüklenmemeli, keskin kenarları var ise de keskinlikten arındırılmalıdır. j. Kargo yerleşimi, acil durum teçhizatlarına ve sistemlerine erişimi engellemeyecek şekilde yapılmalıdır. k. Koltuklara yüklenen kargolar uygun şekilde sabitlenmelidir. Bu amaçla kullanılacak emniyete alma araçları; mevcut koltuğa, koltuk ana yapısına veya yapısal yük taşıma sınırlamalarına uygun olarak doğrudan kabin zemin koltuk raylarına takılmalı ve özellikle kargoların yukarı, ileri ve yana hareket etmelerini kısıtlamalıdır. Yükleme esnasında ağ kullanılarak sabitleme işlemi yapılabilir. Bu ağlar, (E)TSO onaylı olmalı ve bağlantı araçları dahil her türlü yük sınırlamalarına uyulmalıdır. Acil inişte, uçuş esnasında veya yerde, kargonun ağırlığı nedeniyle bu ağlarda oluşabilecek herhangi bir deformasyon, kabindeki diğer nesnelerle temas için değerlendirilmeli ve acil tahliye yollarını veya acil durum ekipmanlarına erişimi engellemediği kanıtlanmalıdır. l. Her koltuğa yapılacak yükleme ve sabitleme işlemi sonunda, yüklenen kargoların yüksekliklerinin, koltuk sırt yüksekliğini aşmaması ve ikaz ışıklarının görünmesini engellememesi sağlanmalıdır. Yükleme işlemi öncesinde koltuklara giden elektriki gücün kesilmiş ve koltukların dik pozisyonda olması için gereken önlemler alınmalıdır. m. Kabin ekibinin uçuşun her safhasında kabinin her yerine erişimi sağlanmalıdır. n. Sorumlu kaptan pilot, tüm kargo içeriği hakkında, kargo manifestosu veya NOTOC veya ilgili diğer belgeler kullanılarak bilgilendirilmelidir. o. İşletici, taşınan kargonun uçuş öncesi, uçuş esnasında ve iniş öncesinde bu Genelge gerekliliklerine göre uygun bir biçimde yüklenerek yerleştirildiğini, sabitlendiğini ve emniyete alındığını garanti eden bir işletme prosedürü oluşturulmalı ve bu Genelgenin 15 inci maddesi kapsamında gönderilecek rapor içerisinde bu prosedüre uygun hareket edildiğini ve bu bilginin sorumlu kaptan pilota iletildiğini ispatlayan bir yöntemle kayıt altına alındığını gösteren kanıt sunmalıdır. p. Yolcu koltuklarının çıkarılması durumunda;
Kargonun yüksekliği 127 cm’yi (50 inç (yaklaşık tipik bir ekonomi sınıfı koltuğun yüksekliği) aşmamalıdır.
İster palet üzerinde ister doğrudan zemine bağlı olsun, her bir kargo yükleme alanının hacmi 3,54 m³ (125 ft³) değerini aşmamalıdır.
Aşağıda belirtildiği gibi her bir kargo yükleme alanının önüne ve arkasına yanal erişim ile birlikte kargoya uygun erişim ve yangınla mücadele için aşağıdakiler sağlanmalıdır: i. Koridor genişliği; an az 51 cm (20 inç) uzunluğunda olmalı ve bir ekip üyesinin dik pozisyonda yürürken geçişine imkân sağlamalıdır. ii. Her yükleme alanının önüne ve arkasına, en az 38 cm (15 inç) genişliğinde yanal erişim sağlanmalıdır. iii. Kargo emniyete alma araçları dahil bu fıkranın (m) bendinde bahsi geçen erişim engellenmemelidir. Ağırlık ve denge hesaplamaları MADDE 8 – (1) Ağırlık ve denge hesaplamalarında, koltuk, koltuk altı zemin ve baş üstü dolaplarına yüklenen kargoların ağırlıkları ile yolcu varsa İşletme El Kitabında belirtilen yolcu ağırlıkları kullanılır. Bu operasyon için ağırlık ve denge formu tasarlanmalıdır. Koltuk sırasına göre tasarım yapılamazsa, her bir yolcu kabin bölümüne yüklenen toplam kargo ağırlığının karşılığı olan eşdeğer yolcu sayısı dikkate alınarak ağırlık ve denge formu hazırlanabilir. Bu durumda, eşdeğer yolcu sayı hesaplamasında, standart yolcu ağırlığı 77 kg (170 lbs) baz alınır. (2) Ayrıca; LIR, her kabin bölümünde bulunan yük miktarını ve yükleme/boşaltma işlemlerini içeren tüm bilgileri “özel talimatlar” kutusunda detaylı biçimde içermelidir. (3) Yolcu koltuklarının çıkarılması durumunda; a. Uçağın boş ağırlığı (BEW) ve ağırlık merkezi (CG) tekrar belirlenmelidir. Bu parametreler, uçağın yeni konfigürasyonda tartılması veya önceki boş ağırlık ve CG’nin; konfigürasyon değişiklikleri hesaba katılarak düzeltilmesi ile belirlenebilir. b. Hava aracı ağırlığı ve ağırlık merkezi (CG)’ndeki kümülatif değişiklikler tam olarak bilinmiyorsa veya şüpheli ise, hava aracı ağırlığı ve CG noktası yeniden tartım ile belirlenmelidir. c. Konuya ilişkin ilgili üretici firmalar tarafından yayımlanmış olan kılavuz dokümanlar kullanılabilir. SHT-FTL Gereklilikleri MADDE 9 – Uçuşlarda görev yapacak uçuş ve kabin ekibi üyeleri, SHT-FTL Talimatı gereklilikleri kapsamında görevlendirilmelidir. Ekip oluşumu MADDE 10 – İşletme El Kitabı Bölüm A Altbölüm 4 veya Altbölüm 7 kapsamında belirlenen asgari uçuş ekibine ilave olarak, ilgili uçak tipine ilişkin kabin konfigürasyonu ve kabin ekibi normal/acil durum oturma yerlerine göre zemin seviyesindeki karşılıklı her bir çıkış çiftinden 1 (bir) kabin ekibi sorumlu olacak sayıda asgari kabin ekibi görevlendirilmelidir. Operasyonel prosedürler MADDE 11 – (1) Yer ve kargo personeline, uçuş ve kabin ekiplerine, bu operasyona özgü kuralları ve acil durumda yapılacakları (özellikle yangınla mücadele) belirten dokümanlar ve kontrol listeleri işletme tarafından hazırlanmalı ve ilgili el kitaplarında geçici revizyon olarak tanımlanmak suretiyle el kitabı sistemine girişi yapılmalıdır. Söz konusu dokümanlar veya kontrol listeleri; her bir uçuş öncesinde, uçuş sırasında ve inişten önce, kargonun uygun şekilde yerleştirilmesine, yüklenmesine ve sabitlenmesine ilişkin ayrıntılarıiçermelidir. (2) Kabin ekibinin yangınla mücadele prosedürü bu operasyon tipine ve bu Genelge’nin 9 uncu maddesi gereği belirlenen kabin ekibi sayısına göre özel oluşturulmalıdır. (3) Bu operasyon kapsamında, kabin ekiplerinin kapı açma/kapama, tahliye, pilot inkapasite, steril kokpit vb. usulleri yeniden belirlenmesi gereklidir. Teçhizat MADDE 12 – (1) İşletmenin uçak tipine ilişkin bakım el kitabı gerekliliklerine göre tüm duman ve yangın detektörlerinin faal olması gereklidir. (2) Eğlence sistemleri, koltuk güç sistemleri, kullanılmayan mutfak sistemleri ve diğer ısı üreten sistemler devre dışı bırakılmalı ve teknik kayıt defterine uygun girişler yapılmalıdır. Asgari olarak; uçuş öncesi, kargo taşıması yapılacak olan kabin bölgesinde yer alan koltukların ve varsa IFE sigortaları “OFF” konuma alınmalıdır. (3) Kargonun taşındığı kabin alanlarındaki ilave oksijen sistemleri, herhangi bir açıklık bırakmadan PSU kanallarından çıkarılmalı veya devre dışı bırakılmalı veya test konumuna alınmalıdır. (4) Kabin içerisinde bulunan taşınabilir oksijen tüpleri (POB) ve koruyucu solunum teçhizatı (PBE); kabin ekibi istasyonlarının yeri, kabin ekibi istasyonlarının kabin ekibi tarafından kullanım durumu, kargonun kabin içerisindeki dağılımı, kabin ekibinin olası yangın riskine karşı teyakkuza geçmesi gibi unsurlar dikkate alınarak yapılacak risk değerlendirmesi sonucunda kargonun taşındığı kabin alanlarından tamamen kaldırılmalı ya da sadece kargo taşınan kabin alanları içerisinde bulunan ve görevli kabin ekibi tarafından kullanılan kabin ekibi istasyonlarında bulundurulmalıdır. 6 / 7 (5) Hava aracındaki kişiler için gerekli olmayan, ELT’ler de dahil olmak üzere, lityum bataryalar içeren taşınabilir cihazlar, kargonun taşındığı kabin alanlarından çıkarılmalıdır. (6) Havalandırma ve basınçlandırma sistemleri, kabin içinde taşınan yükün niteliği, kabin ekibinin sayısı ve dağılımı ve bu sistemlerin işlevselliğini gerektiren acil durum prosedürleri dikkate alınarak ayarlanmalıdır. (7) Yangın ile mücadele kapsamında, kabin ve kokpit dinlenme alanları ile kokpit hariç olmak üzere, kabin yükleme planına ve kabin ekibinin oturma pozisyonuna göre taşınabilir yangın söndürücü sayısı ve yerleri net olarak belirlenmelidir. (8) Her bir kabin ekibi üyesi için PBE sağlanmalıdır. Bu teçhizat, kabin ekipleri tarafından uçuş esnasında gerçekleştirilen kontrol esnasında taşınmalıdır. (9) Uygun koruyucu giysiler (örneğin, yangın eldivenleri, vb.), ekip üyesi istasyonlarının bitişiğine depolanmalıdır. (10) Yolcu konfigürasyonunda kullanılan standart emniyet ve acil durum ekipmanları uçakta bulundurulmalıdır. İlave acil durum ekipmanı ihtiyacı, taşınacak kargo (örneğin; tahmini yangın sınıfı), mevcut ekipman ve operasyon tipi dikkate alınarak değerlendirilmeli ve yerleri belirlenmiş olmalıdır. Yolcu taşınması MADDE 13 – (1) SHY-6A Yönetmeliği’nin 17 nci maddesi kapsamında sadece yük taşımacılığı yapmak üzere ruhsatlandırılmış hava yolu işletmelerinin filosunda bulunan uçaklarda, yolcu koltuğunun bulunması durumunda, bu işletmeler tarafından icra edilecek uçuşlarda, sadece Devlet görevlileri ve Devlet görevi kapsamındaki kişiler ile ilgili Bakanlık veya Kamu kurumlarından seyahatine izin verilmiş olanlar, uçuş öncesinde, uçuş esnasında ve Ülkeye dönüşlerinde Sağlık Bakanlığı tarafından öngörülen sağlık tedbirlerinin uygulanması kaydıyla uçurulabilir. Bu durumda, bahsi geçen kişilere, uçuşta görevli pilotlar tarafından, kullanılması muhtemel emniyet ve acil durum teçhizatlarının ve acil durum çıkışlarının kullanımını gösteren bir emniyet bilgilendirmesi yapılmalıdır. (2) SHY-6A Yönetmeliği’nin 15 inci ve 16 ncı maddeleri kapsamında yolcu ve yük taşımacılığı yapmak üzere ruhsatlandırılmış hava yolu işletmelerinin filosunda bulunan yolcu uçaklarının yolcu kabininde kargo taşınan uçuşlarda ticari yolcu taşınması durumunda, yolcu taşınmasına yönelik yayımlanmış ilgili mevzuat hükümleri de geçerlidir. Ticari veya ticari olmaksızın yolcu taşınırken, yolcuların taşındığı koltukların üzerinde bulunan ilave oksijen sistemleri, PSU kanallarından çıkarılmamalı veya devre dışı bırakılmamalı veya test konumuna alınmamalıdır. Aksi takdirde, yolcu taşınması yapılamaz. Ticari olmayan yolcu taşınması ile ilgili hususlar işleticinin ilgili el kitaplarında geçici revizyon olarak tanımlanmak suretiyle el kitabı sistemine girişi yapılmalıdır. Ekip üyesi görev ve sorumlulukları MADDE 14 – (1) Gerçekleştirilecek uçuş veya uçuş serilerinden önce, sorumlu kaptan pilot tarafından uçuşta görevli ekip üyelerine, gayri faal ekipman ve normal olmayan durumlarda da dahil olmak üzere uçuş için gerekli ilave bilgiler ile operasyon tipine yönelik uçuş öncesi brifing verilmelidir. (2) Uçuş ekibi üyeleri, kabinde bir duman veya yangın durumunda, kokpite duman girme olasılığını azaltmak için QRH’de bulunan ilgili prosedürlerine aşina olmalıdır. (3) Kabin ekibinin görev ve sorumlulukları açıkçabelirlenmelidir. (4) Bu Genelge’nin 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kapı kapatıldıktan sonra, iniş öncesinde ve sorumlu kaptan pilot tarafından talep edildiği her an olmak şartıyla, kargonun uygun sabitlenmiş olduğundan emin olmak için kabin ekibi tarafından azami 30 dakikalık aralıklarla gerekli kontroller yapılmalıdır. (5) Kabin ekiplerine, kargonun emniyetli bir şekilde bağlandığına ilişkin yöntemler ve araçlar hakkında bilgilendirme yapılmalıdır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Raporlama MADDE 15 – Bu Genelge kapsamında yapılan operasyonlara ilişkin durum raporları aylık olarak ve Genelge kapsamındaki gerekliliğin sağlandığına ilişkin uyumluluk raporu, [email protected] e-posta adresine gönderilecektir. Geçerlilik MADDE 16 – Bu Genelge, 31.12.2020 tarihine kadar geçerlidir. Yürürlük MADDE 17 – Bu Genelge, yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 18 – Bu Genelge hükümlerini Sivil Havacılık Genel Müdürüyürütür. Ek : 1 – Koltuklar üzerine yüklenen kargo örnekleri (1 sayfa) 2 – Kargo yükleme ve boşaltma için öneriler prosedürler (1 sayfa) Bahri KESİCİ Genel Müdür Not: 5070 sayılı elektronik imza kanunu gereği bu belge elektronik imza ile imzalanmıştır. Evrak Doğrulama Kodu : YWDJIFNH Evrak Takip Adresi: https://ift.tt/3fUKwJC Gazi Mustafa Kemal Bulvarı No:128/A 06570 Maltepe / ANKARA Telefon Nu.: (0 312) 203 60 00, Belgegeçer Nu.: (0 312) 212 46 84 Kep Adresi: [email protected] İnternet adre7s/i:7 Bilgi için:Ali Osman YAMAN Müdür V. Telefon No:(312) 203 61 77 T.C. ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANLIĞI Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Uçuş Operasyon Daire Başkanlığı EK-1 KOLTUKLAR ÜZERİNE YÜKLENEN KARGO ÖRNEKLERİ Maksimum 3 kutu (koltuk başına 1 kutu) için koltukta kargo taşıma limiti= 22,5 kg (50 lbs)
Maksimum kargo yüksekliği koltuk sırtlığının üst kısmından daha yüksek olmamalı
Maksimum 1 kutu (3 koltuk başına 1 kutu) için koltukta kargo taşıma limiti= 50 kg (110 lbs) Maksimum kargo yüksekliği koltuk sırtlığının üst kısmından daha yüksek olmamalı 1 / 1 T.C. ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANLIĞI Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Uçuş Operasyon Daire Başkanlığı EK-2 KARGO YÜKLEME VE BOŞALTMA İÇİN ÖNERİLEN PROSEDÜRLER Aşağıda önerilen prosedür bir örnektir. Önerilen yükleme/boşaltma sırası, uçak tipine bağlıdır. Yükleme sırası: İlk olarak, alt ön kargo bölmesini yükleyin Ardından, kabin bölümünü önden arkaya yükleyin Son olarak, alt merkez/arka kargo bölmelerini (kanadın arka alt bölmesi) yükleyin Boşaltma sırası: Yükleme sırasının tersi 1 / 1
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/32GKn8w via IFTTT
0 notes
Text
Sicili Bozuk Olana Kredi Veren Bankalar
Tüketiciler çektikleri kredileri ödemekle yükümlüdür. Zira bankaların daha sonra sağlayacağı kredilerin muhasebeleştirilmesi geçmişte kredi çeken tüketicilerin aylık taksitlerini ödeyeceği düşünülerek yapılır. Dolayısıyla bir tüketicinin dahi aylık taksitini ödememesi; bankanın sağladığı bir kredinin likiditesindeki kısmi payın yok olması anlamına gelir. Bu bankaları zor durumda bırakmakla kalmayıp bankaların öz varlıklarının küçülmesine neden olur. Tüm bankaların aynı sorunu yaşayacak olması nedeniyle bu konuda ortak hareket edilmeye karar verilmiş ve aylık taksit ödemelerini yapmayan tüketicileri sistemin dışına itmek için kredi notu ortaya çıkarılmıştır. Sicili bozuk olana kredi veren bankalar, sicili bozuk olan nasıl kredi çeker, sicili bozuk olan hangi kredileri çekebilir vb. konulara değinmeden önce kredi sicilin ne olduğunu bilmekte yarar vardır.
Kredi Sicili Bozuk Nedir?
Aylık taksit ödemelerini aksatan tüketicilerin belirli bir süre sonra (çoğu zaman 2 ay, bazı özel durumlarda 3 ay) icra takibine girmesi kaçınılmazdır. Tüketicinin borçları nedeniyle icralık olacak duruma gelmesi veya avukata devredilmesi kredi notunun da bulunduğu rapora işlenir ve kredi sicilinde daha önce çektiği bir krediye olan borcun ödenmemesi sebebiyle icralık olunduğu yer alır. Kredi sicilinde böyle bir kaydın bulunması farklı bankalara yapılan kredi başvurularını da oldukça olumsuz etkiler ve netice itibariyle kredi sicili bozulmuş olur.
Sicili Bozuk Olan Kredi Alabilir mi?
Her ne kadar olumsuz bir durum olsa da TBMM kararıyla 27 Ocak 2017 tarihinde alınan Kredi Sicil Affı Düzenlemesi'nde milletvekillerine beyan edilen raporların da ispatlayacağı gibi ülkemizde kredi sicili bozuk kişi sayısı 11.5 milyon civarındadır. Bu gruptaki tüketicilerin 1.5 milyonu kurumsal firmalardır. Sayının bu denli yüksek olması bankaları cezbetmektedir, ancak yürürlükteki mevzuat gereğince icralık olduktan sonra kara listeye giren tüketicilerin 5 yıl boyunca herhangi bir bankacılık ürünü kullanması sicil affı düzenlemesi yasalaşıncaya dek mümkün değildi. Kredi sicili bozuk tüketicinin kredi çekebilmek için mutlaka 27 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren Kredi Sicil Affı Düzenlemesi'nden yararlanarak mevcut borcunun tamamını kapatması veya yapılandırması gerekir. Bilindiği gibi kredi sicil affının yasalaşmasından önce, 2016 yılının Aralık ayında TBMM tarafından bir düzenleme daha kabul edilmiş ve kredi, kredi kartı borcu olan tüketicilerin borçlarını 72 aya kadar yapılandırabilmesine imkan tanınmıştı. Borcunu ödemeyen, yapılandırmayan ve sicil affından yararlanmayan tüketiciler mevzuat gereği 5 yıl boyunca herhangi bir krediden yararlanamaz, ancak borcunu ödeyen veya yapılandıran tüketiciler sicil affı yasası kapsamında kara listeden çıkartılır ve bankalara kredi başvurusu iletmesi tekrardan mümkün hale gelir. Borç ödenmiş olsa da geçmişte bir kredi çekildiği ve bu krediye olan borcun ödenmemesi nedeniyle tüketicinin bir süre kara listeye girdiği kredi sicilinde yer alır. Yine de bazı yöntemlerle kredi notunu yükseltmek ve bu durumun görmezden gelinmesini sağlamak mümkündür.
Sicili Bozuk Olan Nasıl Kredi Alabilir?
Banka kredi vermiyor, sicilim bozuk nasıl kredi çekerim, bozuk sicile kredi ve türevi cümleler kuran tüketicilerin çoğunun kredi çekmesinin önündeki engel kredi notunun, çekeceği kredinin aylık taksitlerini ödeyebileceğini ispatlayamayacak kadar düşük olmasıdır. Dolayısıyla bu gruptaki tüketiciler gelir belgesiyle, internetten veya SMS ile kredi başvurusu yaptığında sonuç olumsuz olacaktır. OKU: Acil Para Lazım Kredi Çekemiyorum Sicili bozuk kişilerin kredi notu ne olursa olsun ipotek ettirdiği mal varlığı kadar kredi çekebilmesi mümkündür. Kredi çekmek isteyen tüketicinin öncelikle mal varlıklarını ipotek ettirmek üzere banka şubelerine ziyarette bulunması ve başvurusunu da mutlaka şubeden yapması gerekir. Bankalar, rehin alınan mal varlığını kredi kullanım süresince güvence olarak elinde tutar ve bu durumda borcunu geri alacağını garantilemiş olur, dolayısıyla kredi çekmenin önünde hiçbir engel kalmaz. Kredi çekebilmek için başvurulabilecek diğer bir yöntem ise kefildir. Kefil olacak kişinin yüksek bir kredi notu ve belgelendirebileceği düzenli bir geliri olması gerekir. Kefil gösteren tüketicinin, aylık geliri oranınca kredi çekebilmesi mümkün olur.
Sicili Bozuk Olan Esnaf Kredi Alabilir mi
2017 yılına girilirken kredi sicili bozuk olan ve 5 yıl boyunca herhangi bir bankacılık ürünü kullanamayacak esnaf sayısının 1.5 milyona ulaşması ve tefecilik faaliyetlerinin arttığının tespit edilmesi üzerine 27 Ocak 2017 tarihinde Kredi Sicil Affı Düzenlemesi yasalaşmıştı. İlk etapta bireysel tüketiciler için düşünülmüş gibi yansıtılsa da düzenlemenin yasalaşmasının ardındaki asıl sebep esnafın zor durumda olması ve çoğunun kepenk kapatmasıydı. Bu düzenleme kapsamında borcunu ödeyen veya yapılandıran esnafın sicilinin temizlenmesine ve bankacılık ürünleri için tekrardan bankalara başvuruda bulunabilmesine imkan tanındı.
Sicili Bozuk Olan Esnafa Faizsiz Kredi
Yasalaşan sicil affı düzenlemesinin en güzel yanlarından birisi de geçtiğimiz dönemlerde hacmi arttırılan devlet destekli faizsiz kredilere başvuru imkanını tekrardan sunması. Bilindiği gibi devlet destekli faizsiz kredilerden yararlanmak isteyen esnaf öncelikle Ziraat Bankası'na başvuru iletmelidir. İletilen başvuru sonrasında Ziraat Bankası tıpkı standart kredilerde olduğu gibi risk analizi yapar ve kredinin verilip verilmeyeceğine karar verir. Kredi notu düşük olan tüketicilerin çoğu bu aşamada kredi başvurusuna olumsuz yanıt almaktadır. Sicili bozuk olan esnaf ise algoritmik inceleme sonrasında sistem tarafından elenir ve kısa süre içerisinde ret cevabı almış olur. İşte bu adımı da aşarak yalnızca kredi notuyla değerlendirilmek üzere başvuruda bulunmak isteyen esnafın sicil affı yasasından yararlanması gerekir. Aksi taktirde devlet destekli faizsiz kredilerden de yararlanılması söz konusu olmayacaktır.
Sicili Bozuk Olan Emekliye Kredi
Sicili bozuk emekliler de ipotekli veya kefil göstererek kredi çekebilir, hatta çoğu zaman diğer gruptaki tüketicilere nazaran olumlu sonuç alma oranı daha yüksektir. Sicili bozuk olan emeklilerin, kredi kullanmadan önce sicil affı düzenlemesi kapsamında kara listeden çıkmış olması gerekir. Kara listeden çıktıktan sonra ipotek veya kefil göstererek, emekli maaşını çektiği bankaya kredi başvurusu ileten tüketicilerin çoğu talep ettiği krediye sahip olmaktadır. Sicili bozuk tüketiciler arasında emekli grubunu cazip kılan en önemli avantaj ise icra edilebilecek bir gelirin olmasıdır.
Sicili Bozuk Olana İpotekli Kredi
Herhangi bir taşınmaz mal varlığı olan sicili bozuk tüketici, tapusuyla birlikte bankaya giderek malını ipotek ettirebilir ve değerince kredi çekebilir. İpotek ettirilen mal varlığı kredi vadesi boyunca farklı kişilere kiralanabilir, ancak satışı gerçekleştirilemez. Çekilen kredi miktarı ne olursa olsun malın tamamı ipotek ettirilir ve borcun ödenmemesi halinde de malın tamamının satışı gerçekleştirilir. Satış gerçekleştikten sonra banka, tüketicinin kendisine olan borcu tahsil eder ve geriye kalan parayı kişinin hesabına yatırır.
Sicili Bozuk Olana Araç Kredisi Verirler mi?
Sicili bozuk olan tüketicinin borçlarını kapatmamış veya yapılandırmamış olması halinde ipoteksiz veya kefilsiz araç kredisi çekme olanağı yoktur. Yine taşıt kredisi çekmek isteyen tüketicilerin de sicillerini temizletmek için sicil affı yasasından yararlanması ve kara listeden çıkmış olması gerekir.
Sicili Bozuk Olanlara Ev Kredisi
Sicili bozuk olan tüketicilerin farklı bir konuta sahip olması halinde bu konutunu ipotek ettirerek veya yüksek kredi notuna sahip, düzenli geliri olan bir kişiyi kefil göstererek konut kredisi çekmesi mümkündür. Diğer yandan 2017'nin Ocak ayında yürürlüğe giren Sicil Affı Düzenlemesi'nden yararlanan tüketicilerin kredi notlarını yükseltmeleri halinde herhangi bir ipotek veya kefil göstermesi de gerekmeyebilir. Bilindiği gibi sicil affından yararlanan tüketicilerin kredi notu tekrardan oluşuyor ve tıpkı ilk defa kredi kullanılıyormuş gibi yükseltilmesi gerekiyor.
Sicili Bozuk Olana Kredi Çıkartılır Firmaları
Son zamanlarda kredi sicili bozuk kişilerin sayısının artması ve kredi çekebilmelerinin her geçen gün daha da zorlaşması ile tüketiciler adına kredi çekebileceğini iddia eden kişi ve kurumların sayısı da hayli artmıştır. Daha geniş bilgi almak için Kredi Çıkartılır Firmaları yazımızı okuyabilirsiniz. Bu kişi ve kurumlar şu şekilde çalışır; Öncelikle tüketicinin ne kadar paraya ihtiyacı olduğu öğrenilir ve bu miktarda para tüketiciye teslim edilmeden önce bir satış fişi hazırlanır. Bu fişe olan ödemelerin de senetle yapılacağı not düşürür ve tüketiciden imzalaması istenir. İmza sonrasında herhangi bir satış gerçekleşmez veya formaliteden dolayı anlık olarak zimmetine geçirildikten sonra bedelsiz olarak geri alınır. Ödemelerini yapmayan tüketicinin karşısında hukuki dayanağı olan bir belge bulunur. Bu belge bazı kişiler için ödemelerini yapsa dahi sorun teşkil eder. Bu kişi ve firmaların hiçbir güvenirliği yoktur. Yapılan iş yasal değildir. Türk Ceza Kanunu uyarınca para satışını gerçekleştiren kişi kadar parayı teslim alan kişi de suçlu sayılır. Kredi Sicili Bozuk Olana Kredi Veren Bankalar Hangileri? Sicili bozuk olan tüketicinin gerekli prosedürleri yerine getirmesi halinde tüm bankalardan kredi çekmesi mümkündür. Ancak Denizbank, Odeabank, Akbank ve Garanti gibi bankalar diğerlerine nazaran şartları biraz daha esnek tutmaktadır. Kredi veren bankalar hakkında daha geniş bilgi almak için Kredi Sicili Bozuk Olanlara Kredi Veren Bankalar yazımıza da göz atabilirsiniz. Bu bankalara yapılacak kredi başvurularına tüketicinin mutlaka şubeden başvurması, ipotek veya kefil göstermesi gerekir. Gelir belgesi beyan edileceği de unutulmamalıdır. Aksi taktirde sicili bozuk kişiler tarafından doğrudan yapılacak kredi başvurularına olumlu yanıt alınması pek olanaklı değildir. Vergi Borcu Olana Kredi Veren Bankalar Bilindiği gibi SGK ve vergi borçları da TBMM tarafından kabul edilen bir düzenlemeyle kredi notu hesaplamasına dahil edilmiş, tüketiciler kredi başvurusu yaptığında bu borçların da kurumlar tarafından erişilebilir olması sağlanmıştı. Vergi borcu olan tüketicinin kredi çekip çekemeyeceği ile ilgili en önemli belirleyici faktör; aylık gelir ve vergi borcunun ne kadar olduğudur. Bu kapsamda vergi borcunu yapılandıran tüketicinin aylık taksit ödemeleriyle çekmek istediği kredinin; aylık taksit ödemeleri toplamının 1.5 katından daha fazla geliri varsa kredi çekmesi mümkündür. Ancak bu şartı sağlamayan tüketicilerin kredi çekmesi mümkün değildir. Yine bu şartı yerine getiren tüketicilerin Denizbank, Odeabank, Akbank ve Garanti ile iletişime geçmesi faydalı olacaktır. Read the full article
0 notes
Text
İHA pilotu sayısı 35 bine yükseldi
SHGM verilerine göre 2016 yılında 11 bin 839 olan İHA pilotu sayısı 2017 yılsonunda 22 bin 195’e, 2018 yılsonu itibariyle de 35 bin 660’a yükseldi. 2016 yılında 8 bin 349 olan İHA sayısı ise 2017 yılsonunda 20 bin 813’e, 2018 sonunda ise 27 bin 560’a ulaştı. 29 KURUM EĞİTİM VERDİ SHGM tarafından İHA eğitimleri vermek üzere yetki alan eğitim kuruluşlarının sayısı 2018 yılında gereklilikleri yerine getiren 15 kuruma verilen izinle yılsonu itibariyle 29’a ulaştı. İHA Eğitimleri vermek üzere yetkilendirilen Ankara’da 11 ve İstanbul’da 5 kuruluşun yanı sıra, Eskişehir, Nevşehir, Samsun, Kayseri, Konya, Burdur, Elazığ, Kocaeli, Tokat ve Antalya’da da eğitim veren kuruluşlar bulunuyor. ÜNİVERSİTELERDE SEMİNERLER YAPILDI 2018 yılında ayrıca SHGM İHA Koordinatörlüğü tarafından üniversiteler ve yetkili kuruluşlarla işbirliği içinde 10’un üzerinde seminer ve panel düzenlendi. D-8, Teknofest, Euroasia, ODTU, Tokat, Samsun UZAYTEM, Yıldız Teknik Üniversiteleri bünyelerinde düzenlenen panel ve seminerlerin yanı sıra Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı(ICAO) ve Avrupa Sivil Havacılık Emniyeti Ajansı(EASA) tarafından düzenlenen İHA ile ilgili paneller de de SHGM İHA mevzuatı ve uygulamalarını içeren sunumlar gerçekleştirildi. TESCİL OLMAYANA CEZA Askerlik, güvenlik, istihbarat, gümrük ve orman yangınları ile mücadele hizmetlerinde kullanılan TSK, Emniyet Müdürlükleri, Orman Genel Müdürlüğü, İstihbarat Birimleri, Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü gibi kurumların sahip olduğu devlet insansız hava araçları hariç azami kalkış ağırlığı 500 gr. ve üzeri tüm insansız hava aracı sahiplerinin İHA’larını kayıt ettirmeleri gerekiyor. Ayrıca 500 gr ve üzeri İHA uçurmak isteyen pilotların da SHGM sistemine kayıt olmaları ve İHA uçuşları öncesinde uçuş izni almaları gerekiyor. Geçtiğimiz yıl izinsiz veya kayıtsız, tescil olmadan uçuş yapan şahıslara ve İHA pilotlarına 6 bin 868 TL, uçuş izni almadan yapılan İHA uçuşlarına 11 bin 447 TL olarak kesilen cezalarının, 2019 yılı idari para cezaları kapsamında yapılacak yeniden değerlenme ile artması bekleniyor. DÜNYA GENELİNDE HIZLA KULLANILIYOR Gündelik hayatta sağladığı kolaylıklar nedeniyle dünya genelinde hızla yaygınlaşan İHA’ların emniyet ve güvenlik riskleri ile ilgili olarak uluslararası havacılık kuruluşları tarafından standartların düzenlenmesine yönelik çalışmalar devam ediyor. SHGM ise bu riskleri en aza indirmek amacıyla İHA Sistemi’nde risk değerlendirme uygulamasını hayata geçirdi. Pilotların planladıkları uçuşların kabul edilebilir emniyet seviyesinde olup olmadığını belirlemek üzere risk analizi yapmaları gerekiyor. Risk değerlendirme modülü ile, pilotların emniyet olaylarını ve emniyet bariyerlerini içeren bazı sorulara cevap vererek planlanan ilgili uçuşa ait riski değerlendirmeleri sağlanıyor. İlgili uçuşa ait riskin boyutu “kabul edilemez” çıkması halinde, sistem tarafından uçuş izin talebi kabul edilmiyor. İHA ile ilgili düzenlemelere ve mevzuat çalışmasına dünyadaki pek çok ülkeden daha önce başlayarak bu alanda önemli bir yol kat eden SHGM, İHA yetkili kuruluşlarının diğer sivil havacılık işletmelerinde olduğu gibi İHA Operatörleri olarak faaliyetlerini sürdürmesini hedefliyor. Read the full article
0 notes
Text
İyi Tarım Nedir? İyi Tarım Uygulamaları Nelerdir?
Daha öncesinde Organik Tarım üzerine detaylı bir rehber hazırlamıştık. Bu gün ise sizlerle iyi tarım ve iyi tarım uygulamaları konusunda paylaşımlarda bulunacağız. Ama yazımıza geçmeden önce daha önce de belirttiğimiz gibi çevre sorunları ve çevre kirliliğinin günden güne arttığı günümüzde, organik tarım, iyi tarım, ekolojik tarım insanlık için yeni bir umut kaynağı ve geleceği için büyük bir yatırımdır. Bunu unutmamalıyız. Bizler ekosistemin bir parçasıyız. Doğadan üstün değiliz, olamayız. Çünkü bizler de doğanın bir parçasıyız. Bizler için önemli gördüğümüz naçizane hatırlatmamızı yaptıktan sonra iyi tarım nedir, iyi tarım uygulamaları nelerdir gibi sorulara cevap verdiğimiz yazımıza geçebiliriz. Herkese iyi okumalar dileriz...
İYİ TARIM
"İyi Tarım Ne Demektir" sorusu ile başlayalım. İyi Tarım Uygulamaları (İTU): Bu uygulamalar bütünü, topraktan sofraya kadar uzanan tüm üretim ve pazarlama basamaklarını ihtiva eder. İnsan sağlığına zararlı olan mikrobiyolojik, kimyasal, fiziksel kalıntılardan uzak, ekolojik dengeyi gözeterek, çevre kirliliğine neden olmadan üretilen, üretim esnasında bu işle ilgili insanların ve diğer canlıların refahının ve sağlığının olumsuz etkilenmediği uygulamalar zinciridir. İyi Tarım Uygulamalarındaki üretim sırasında ürünün yetiştirildiği ve tüketicinin yaşadığı ülkenin yasal mevzuatına uyulur ve yapılan tüm işlemler kayıt altına alınır, sertifikasyon kuruluşlarınca kontrol edilip, denetlenir ve sertifikalandırılır.
İyi Tarım Uygulamaları hakkında ülkemizde mevzuat, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 7 Aralık 2010 tarihli ve 27778 Resmî Gazete’de yayımlanan İyi Tarım Uygulamaları Hakkında Yönetmeliği ve (2011-007) No’lu Bitkisel Üretimde İyi Tarım Uygulamaları Kriterleri Genelgesi doğrultusunda düzenlenmiştir. Buradan ilgili mevzuata gidebilirsiniz.
İyi Tarım Uygulaması
İyi Tarım Uygulamasına katılan çiftçiler, yapılan tüm işlemleri kayıt altına almakla yükümlüdürler. Bu kayıtlar yapılacak kontroller için saklı tutulmalı, gerektiğinde ibraz edilmelidir. Uygulama şartlarında neler kayıt altına alınır;
· Ürün çeşidi
· Ürünün bulunduğu coğrafi bölge
· Gübre
· İlaç uygulama zamanı
· Uygulama nedeni
· Teknik izin
· Kullanılan kimyasalın ticari ismi ve miktarı
· Uygulama aleti
· Operatörün ismi
· Uygulama zamanı ile hasat arasında kaç gün sürenin olması gerektiği
· Sulama zamanı, yöntemi ve miktarı…
İyi Tarım sertifikası olan ürünlerin her hangi bir sebeple pazardan çekilmesi durumunda, geri çekilme sebebinin tespiti bu izlenebilirlik sayesinde olacaktır. Üretici yetiştirdiği sertifikalı ürünün pazardan geri çekilmesine dair prosedürlere sahip olmalıdır.
Üretim yapan yetiştirici, yılda bir kez, tuttuğu kayıtların ve yürüttüğü işlemlerin yasal mevzuata uygunluğunun denetlendiği bir iç denetimden geçer.
Üreticinin kullandığı tohum, fide, fidan vb tüm üretim materyallerine ait belgeler ve kalite sertifikaları sağlanmalı ve bu dökümanlar muhafaza edilmelidir.
Üretimin yapılacağı tüm araziler tanımlanmalı, geçmiş ve güncel kayıtları yapılacak kontroller için açıkça tutulmalıdır.
İyi tarım uygulamasına mensup üreticiler toprak işlerken, erozyonu azaltan ve toprağın fiziksel yapısını muhafaza edecek yöntemler kullanmakla yükümlüdürler.
Üretici, su kaynaklarını en iyi şekilde değerlendirmek ve yetiştirilecek bitkinin gereksinimi olan suyu sağlayabilmek amacıyla en uygun sulama sistemlerini inşa etmek zorundadır. Atık su yani kanalizasyon suyu kesinlikle kullanılmaz. Su kaynağı yılda en az bir kez, risk değerlendirme kriterleri uyarınca, mikrobiyal, kimyasal ve mineral kirleticiler açısından analize tabi tutulmalıdır.
Toprak yapısı ve hangi gübreye gereksinim olduğunun belirlenmesi ve gübreleme için uygun zamanın, miktarın tespit edilebilmesi için yılda en az bir defa toprak analizlerinin yapılması ve bu analizler neticesinde bitkinin gerek duyduğu besin miktarı ve ihtiyaç duyduğu zamanı gözeterek gübreleme yapılmalıdır. Uygulanan gübrenin çeşidi, gübrenin ticari markası, kimyasal içeriği, ugulanan alan, uygulama tarihi ve uygulanan miktara ait bilgilerin mutlaka kaydının tutulması gerekmektedir.
Üretilecek bitkiye uygulanacak olan bitki koruma maddeleri ile ilgili kayıtlar titizlikle tutulmalıdır. Mevcut risk değerlendirmelerine göre pestisit kalıntı analizleri sıklıkla yapılmalı ve mevcut maksimum kalıntı limitlerine uygunluk kontrol edilmelidir. Bu limitlerin aşılması durumunda devreye girecek bir acil eylem planı hazırda tutulmalıdır. Uygulaması yapılan ilaçların ruhsatları, ilacın çeşidi, ilacın etken maddesi, ilacın markası, ilacın içeriği, hangi ürüne ve neden uygulandığı, uygulamanın yapıldığı tarih ve uygulama yapılan miktar gibi hayati bilgiler mutlaka kayıt edilmelidir. İlaçların reçetesi ve faturası da saklanması gereken dökümanlardandır.
Üretim sahasında görülen hastalık ve zararlılar mücadelede, öncelik olarak Entegre Mücadele Teknik talimatlarında belirtilen hususlar uyarınca kültürel tedbirler alınmalı, mekanik ve biyolajik mücadele denenmeli son olarak başa çıkılmazsa kimyasal mücadeleye yer verilmelidir.
Üretim yapılan işletmede işçi sağlığı ve güvenliği açısından emniyetli çalışma ve sağlıklı çalışma koşulları yazılı olarak belirlenmeli ve çalışanların bu talimatlara uygun çalışması sağlanmalıdır.
İyi tarım uygulamasına mensup işletme, bir atık ve kirlilik yönetim planına ve geri dönüşüm ve yeniden kullanıma uygun bir işleyişe sahip olmalıdır. İşletme bünyesinde oluşabilecek bütün muhtemel atıklar (kağıt, plastik, karton, ürün kalıntısı, yağ vb) ve kirlilik yaratabilecek kaynaklar (işletmede bulunan kimyasallar, yağ, yakıt, ambalajlama ünitesi vb) tespit edilmelidir. Üretimde kullanılan tarımsal kimyasalları kullanan, nakleden ve uygulamasını yapan çalışanlara konuyla ilgili eğitim verilmeli, işletmede ilk yardım eğitimi almış kişiler bulunmalıdır.
İşletmede hasat yapılırken azami hijyen kurallarına uyulmalı, kullanılan ilaçlar ile hasat zamanı arasındaki süreye dikkat edilmeli ve tüm bu işlemler kayıt altına alınmalıdır.
Hasatı müteakip, ürünlerin işlenmesi ve paketlenmesi konusunda, çalışanların kişisel hijyenlerinden başlayarak, kullanılan tesislerin ve alet-ekipmanın uygunluğu, ambalaj maddelerinin ve paketleme yönteminin uygunluğu, ortamın ısı ve nem
koşullarının hijyen şartlarına uygunluğu gözetilemli ve kalite gereksinimleri uyarınca asgari koşullar sağlanmalıdır.
Yılda en az bir kez, akredite laboratuarlarda, mikrobiyal ve limyasal/mineral kirleticiler dikkate alınarak su analizi, pestisit kalıntılarına bakılarak yaprak-ürün analizi yapılmalıdır.
Üretici tuttuğu tüm kayıtları, gerek kontrollerde gerekse her hangi bir tüketici şikayetinde ibraz etmek üzere şeffaflıkla tutmak durumundadır.
"İyi Tarım Nedir" "İyi Tarım Uygulamaları Nelerdir" konusunda ilerleyen dönemde olası mevzuat değişikliklerini yine bu yazımız üzerinden güncellemeye devam edeceğiz. Yazımızı paylaşarak bize destek olabilir, organik tarım rehberi yazımızdan ise tarım ile ilgili temel bilgileri edinebilirsiniz. İyi günler dileriz.
0 notes
Text
İkbal Denizcilik - Gemi Donatım ve Borulama Hizmetleri
Gemi Donatım, Atık bertarafı için yol gösterici ilke atık hiyerarşisini takip etmektir: yeniden kullanım, malzeme ve enerji depolama veya scuttle azaltmak . Uygun tasarım imalat pazarlama ve bakım yoluyla atıklardan kaçınmaya özen gösterildi. Gemiler ve kompozit bileşenleri yeniden kullanım için kurtarılabilir ve her boyutta tekneler için ikinci el pazar gelişmektedir. Önemli bir konu terk gemilerin sahipliğini kurmak için ihtiyaç ama bunların sayısı İngiltere'de her yıl bulunan henüz tam olarak belgelenmiştir.
Gemi Donatım
Borulama, İleriye doğru bir yol, daha geniş bir gemi türünün tescili yoluyla olması muhtemeldir: gemilerin geri dönüşümü ile ilgili mevzuat hakkında tartışma olsa da, küçük zanaatların elden çıkarılması şu anda düzenlenmemiştir. Polimer kompozit matris malzemelerine yakılarak gömülü enerjinin geri kazanımı hala daha da geliştirilmesi için bir alandır. Kompozit bileşenlerin ayrılması ve temizlenmesi maliyetleri, atık arisings oranının talep ettiği küçük ölçekte hala yasaklanmıştır. Dolayısıyla şu anda çoğu hurda deniz kompoziti depolama alanına girer.
Borulama
Ballast Treatment System, Ancak depolama maliyetleri yükseldikçe ve daha fazla GRP tekne gövdeleri yararlı yaşamlarının sonuna ulaştıkça alternatif bertaraf yolları daha cazip hale gelecektir. Tam bölüm arıza mekanizmaları ve araç egzoz bileşenleri ve sistemleri Zhigang Wei modları analizini okuyun. Havacılık ve otomotiv Endüstrilerinden vaka çalışmaları ile malzeme arıza analizi El Kitabında Markus Pieszkalla 2016 1. egzoz bileşenleri ve sistemleri çok çeşitli araçlarda bulunabilir inşaat ve tarım ekipmanları gemiler uçak sabit makine ve diğer uygulamalar.
Ballast Treatment System
İkbal Denizcilik Şekil 18.1 şematik olarak bir binek otomobilinde bir egzoz sistemi gösterir. Araç egzoz sistemlerinin temel işlevleri, egzoz gazını araçtan atmosfere temizlemek ve iletmek, gürültüyü azaltmak, sürücüleri ve yolcuları rahatlatmak ve ısıyı yönetmektir. Araç egzoz sistemleri fiziksel olarak birleştirilmiş ve işlevsel olarak entegre edilmiş birçok bileşenden oluşur.
İkbal Denizcilik
Tipik benzin egzoz bileşenleri içerebilir ancak Manifoldlar downpipes flanşlar katalitik konvertörler rezonatörler askıları egzoz boruları susturucuları ve tailpipes ile sınırlı değildir.
0 notes
Photo
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde değişiklik yapıldı Türkiye Barolar Birliği Başkanlığından: AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TARİFE MADDE 1 - 2/1/2019 tarihli ve 30643 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Avukatlık…
#asgari#Avukatlık#değişiklik#jeotermal mevzuat#mevduat faizi hesaplama#mevzuat analizi#mevzuat gov borçlar kanunu#mevzuat gov tr#mevzuat harcama belgeleri yönetmeliği#Tarifesinde#ücret#yapıldı
0 notes