#metastaze
Explore tagged Tumblr posts
zdravljeirecepti · 2 months ago
Video
youtube
TINKTURA OD RUŽMARINA – recept / Tinktura od ružmarina i zašto je ružmar...
0 notes
backlinkmezbilisim · 6 months ago
Text
Metastaz nedir
Metastaz, kanser hücrelerinin bulundukları yerden ayrılarak vücudun diğer bölgelerine yayılması durumudur. Bu süreç, kanserin ilerlemesini ve tedavisinin zorlaşmasını sağlar. Metastaz yapmış kanser hücreleri genellikle kan veya lenf sistemi yoluyla vücudun diğer organlarına taşınır ve burada yeni tümörler oluşturur. Bu durum, hastalığın ciddiyetini artırarak hastanın yaşam kalitesini düşürebilir. Metastazın erken teşhisi ve uygun tedavi yöntemlerinin uygulanması, kanserin kontrol altına alınmasında önemli rol oynar.
0 notes
teknolojihaber · 6 months ago
Text
Rus bilim insanları kanser metastazlarına karşı ilaç geliştirdi
Tumblr media
Sibirya Devlet Tıp Üniversitesi'nden (Sibirya Devlet Tıp Üniversitesi) bilim insanları, kanserde metastazı önleyecek bir ilaç geliştirdi. Nükleik asit bazlı bileşik, birincil tümörün çıkarılmasından sonra metastaz oluşumunu önlüyor. Araştırmanın sonuçları Tıbbi Kimya Dergisi'nde yayınlandı. Kanser hücreleri genellikle ilk tedaviden sağ kurtulur ve kansere bağlı ölümlerin önde gelen nedeni olan metastaz adı verilen ikincil lezyonlara neden olabilir. Geliştirilen ilaç, kanser hücrelerini aktive eden genleri etkileyerek onları bloke ediyor ve metastaz gelişimini engelliyor. Profesör Elena Udut, ilacın birincil tümörü etkilemediğini ancak diğer organlarda metastaz gelişimini önlediğini açıkladı. Gelecekte bitmiş bir dozaj formunun geliştirilmesi ve klinik denemelerin yapılması planlanmaktadır. İlacın pazara ulaşması en az 5-6 yılı bulabilir. Read the full article
1 note · View note
ziyapasa-01 · 10 months ago
Text
Muhtemelen SEVDİĞİNİZ her şey kaybolacak.
Fakat sonunda sevgi başka bir şekilde geri dönecek." denmişti bir hikayede
....Fakat ATA YURDU bir ÜLKE insanlarının KİRLİ SİYASET UĞRUNA birbirinden uzaklaşması, sevgi, saygı bağlarını koparmasını ANLAYANIYORUM...hastalığın en kötüsü KANSER ve onunda kötüsü METASTAZ ülkem insanının birbirine bağlılık dokusu sistemli şekilde yok ediliyor. GERİ NASIL ESKİ HALİMIZE DÖNECEĞİZ FİKRI OLAN VARMI.. ismail
11 notes · View notes
kalemineiyibak · 1 year ago
Text
Öğretici Aşk
Günün kutlu olsun sevdiğim; bana senli bir mutluluk haricinde her şeyi öğrettin. Sensizliğin güz yağmurlarında şemsiyesiz sana ıslanmak, sular seller altında kalan sevdanın üstünü aşkla örtmek gibiydi; yine de...
Günün kutlu olsun sevgilim... Ben bu hayata sensizliğe gelmişim, her merhabanın faziletli yanında yokluğunun kirpiğime dolandığı günlerde seni hep özlemeye gelmişim...
Bana öğrettiğin her damla hasret, tereddütsüz savunmasıydı sana kalbimin. Hep müebbet yemek için seni sevmeye; öğrenen kalbimin senden yana zayıf not aldığı yoksul aşkımda gözümü kapatıp her açtığımda seni sensizlikte görmeyi öğrenmişim...
Günün kutlu olsun, sevgilim. Kaçıncı sensizliği devirdiğimi ve buna delirdiğimi bilsen, öğrettiğin sevdanın yolları beni uçurumuna alır, yine sensizliğe düşerim.
Nefes alamıyorum. Bu yarım nefes, sensizliğin eseri... Başımı bağlıyorum yalnızlıkla, suçların en büyüğü gibi gelse ve pişmanlığın düşmanlığınla dile gelse de ben seni bu ölümcül yalnızlıkta bile seviyorum.
Günün kutlu olsun, kalbim... Duvarların sessiz merhabasında tükenir bir imdat kaldı, hadisesi çok olana kızdı zaman. Zaman da beni istemedi. Yokluğunun dar sokaklarında gölgemle karşılaşıyorum. Önce hangimizi buyur edersen, duvarların siyasal islamcılığı komünist manifestosundan vurur ayrılıklarımızı. Ben yürüyemem, adımlarım kısa gelir yokluğunda; ayrılığa. Gölgem önden gelsin. Günün kutlu olsun; her şeyim... Bir tümörlük yer kaldı, kalbimde. Hakkın rahmetine kavuşan umutlu sevda, metastaz yaptı hasretine, bu kalp sensiz kurtarılamaz.
Çiçeklerin, kalbinin gül bahçesine ekilsin. Mutluluk taşları döşüyor aşk, sana... Benim yastığım her güne bir yarım gözyaşı... Kuru sevemedim seni. Seller mi teslim aşka; ben mi çok hebadayım anlamadım.
Günün kutlu olsun, sevgilim. Zamansız güllerimin solgun yapraklarında öğretici aşkın var...
Dilara AKSOY
10 notes · View notes
turqlands · 5 months ago
Text
Türkiye Bu Skandalı Konuşuyor! AKP'li Eski Bakan 540 KG Kokain ile Yakal...
youtube
Veba, Metastaz Olmuş ( Veba= Hükümet) Metastaz İse 5'li Grubu, Bakanları, Vekilleri...
Neyi Temizleyeceğiz... Dosdoğru Bir Japon Gibi
İnsanlar Varmı'ki ❓
4 notes · View notes
keemlenyekun · 9 months ago
Text
herc ü merc
sevgili defter, yazmayalı bir ay oldu. uğrayamıyoruz. yoğun bir dönemdeyiz.
yaklaşık iki aydır annemin sağlığıyla ilgileniyorduk. sonuç istemediğimiz ama beklediğimiz gibi çıktı ne yazık ki. sevindirici olan tek bir durum vardı: başka bir organa metastaz oluşmamış. sevinmeye sebep arıyorduk. bu da sebep oldu. başladık lanet kemoterapiyi almaya. allah şifa versin. çokça amin allahım.
aslında uzun bir yazı düşlemiştim. ancak kafamı toparlayamıyorum. astrolojik olarak bir retro tutulma falan mı var. lan hani 2024 yay yılı olacaktı dinçeeeerrr. öhöm öhöm. ciddiyetimizi muhafaza edelim.
kafamı toparlayamıyorum. zaten uyku problemi olan birisiydim, annemin hastalığından sonra uykuya dalmakta daha da zorlanmaya başladım. sabah işim olsun ya da olmasın fark etmiyor gece üçten önce uyuyamıyorum.
annem tedaviye başladığından dolayı iki yaşına yeni giren oğluma ben bakıyorum. çünkü avukatlık serbest meslek. hele bir de iş azsa tamamen serbest meslek. sesimi de çıkartamıyorum. oysa ki avukatlık 24 saatlik bir meslek. davalarını halletsen illa ki güncel kalmak için durmadan okuman gerekiyor. ama oğlana kim bakacak? hanım çalışıyor. Annem hasta. ekonomik durum ortada. evden çalışıyorum. bakıcı nasıl tutayım.
pes etmeyi seven birisi değilim. yavaşımdır belki. ama hallederim. halletmek zorundayım. şimdi işin aslı, yaklaşık 17 senedir defter tutan birisi olarak, çoğu planımı defterde yaptım, çoğu sorunumu defterde çözdüm. benim sevgili defterim. seviyorum lan seni. neler yaşadık be. cezaevinde kareli defterde, düz kağıtta ne saçmalıklar dinledin lan benden. :DD
toparlayamıyorum işte kafayı. konu dağılıyor. ama dur önce sorunu bir belirleyelim. sonra çözüm. sorunum günün ta kendisi.
şimdi bir günümü anlatmak istiyorum.
gece 3 ya da 4 gibi uyuyorum. sahursuz çoğu defa. bazen sahurlu. sabah oğlan 9 buçuk 10 gibi babiş diye gülerek uyanıyor. ee mutlu uyanmamak elde değil. romalı saçlarıyla gülen şişmiş iki minik göz. kalkıyoruz. evi topluyoruz. ona ufak görevler veriyorum. şunu taşı. şuraya gel. çişşş diyor. bez değiştiriyoruz. eskiden direnirdi. bu aralar direnmiyor. sonra hemen mama diyor. babası gibi yemeyi seviyor. kahvaltıyı ayaklarıma dolanırken hazırlıyorum. pekmezli çayıyla birlikte. yumurta peynir. sonra mutfağı topluyorum. bulaşık. sıkılıyor. babiş diye yere oturup oynamamı istiyor. oynuyoruz. sıkılıyorum. oynar gibi yapıyorum. kusura bakma oğlum. dışarı çıkarıyorum. babannesini görüp geliyoruz bazen. ufak bir meyve atıştırması sonunda babi bebi diyor. yani beşikte salla beni diyor. tam onu ninni eşliğinde sallarken ben birden avukatlığa dönüyorum. bin tane şey var aklımda. bin az. yapılacaklar birikmiş. dur uyusun da yazarız. uyuyor. bilgisayarı açıp başlıyorum. icraya bakayım önce. f. abi ücreti ödemedi. o kadar koşturduk. icra dosyasını açıyorum. uyap takılıyor. dosya açılırken diyorum ki şu müvekkilin vatandaş uyabına gireyim. yine dava açılmış çocuğa. ne demiş iddianamede. kara para aklama. dolandırıcı. cart curt. o değil de diyorum icardi ne oynadı paşaya karşı. dur lan bir daha seyredeyim şu maçı. maç özetindeyim. soruşturma dosyaları vardı. onu ne ara göndereceğim. yargıtay vekalet ile ilgili karar vermiş diye yazmış birisi xte. hakimleri ikna edemedik. lan benim danıştay dosyası noldu, iade olmuş olmayalım, şimdi bir ton taşınma falan. taşınmak dünyanın en zor işi. açıyorum. son evrak 2022. beklemeye devam. şu açılmayan icra dosyası açılmış. bakarken çocuk uyanıyor. sallayıp geliyorum. o sıra aklıma geliyor. holle oda kirlenmiş, robot çalışmalı. mutfak da kirlenmiş. ne yesek ya bu akşam? rumeysamutfaktaya bak. yok sevmedim. tavuklu bir şey olsun. ankara tava. biricike yaz bakalım. aşkım ankara tava mı yapsak bu akşam? refikanın tarifi biraz uyarlıyorum. refikanın her kuruyemişi yemeğe katmasını sevmiyorum. susam kızartıp koyuyor. yemekte yüzde yüz sadelikten yanayım. tavukları haşlamam lazım. onları koyayım da öyle oturayım işin başına. tavukları haşlıyorum. kilerden şehriye alalım. yanına ne yapacağız? domates çorbası ideal. yanına da salata. yeter bence. haşlanırken çocuk uyanıyor. saat 17 olmuş bile. babişşş.. babiii. babaaağğğ. mama mama. gel oğlum hadi. yemeğini yediriyorum. ayranı çok seviyor. tavuk haşlandı. hanım geldi. tavuğu az kızartalım. tam haşlama değil. kızarsın az. iftar oldu bak. iftarı yap. çayı iç. çocuk annesine bağırıp ağlıyor kafa bir milyon. uykusuzum. baş ağrım var. lan o icra dosyasına dilekçe yazacaktım. çocuk uyudu bak. 00.30. ben pert. hadi yatayım uyuyayım. uyuyamıyorum ki amk. satranç oynayayım. ya da dizi izleyeyim. yok izleyemiyorum ki. kafam herc ü merc.
işte sorunum bu.
üniversitede final zamanı kendime plan yapıp hiç tutturamazdım o planı. revize plan yapardım sonra. misal son sene deniz hukukuna çalışacak zaman kalmamıştı. dedim bütünlemeye bırakıyorum. çıkıp kurtuluş parkında mal mal oturmuştum.
şimdi şöyle bir başlamalıyım. dur bakalım.
serco çözer. bak gece 2 oldu yine.
yarın ne yemek yapacağız ya? balık var. bulaşığı çok. s.ktir et. ıspanak mı? yıkaması eziyet. yarın pazar da var. çocuğun gözü kaşınıyor. bi aile hekimi ziyareti de yaz oraya defterciğim. buzluğa köfte atmıştık geçen onu yapayım. evet evet. cuma köfte günü cumartesi balık.
lan yine kafa dağıldı.
çözüm bulduk mu?
bulduk.
başlamak.
hadi başlayalım.
vesselam.
5 notes · View notes
arhitectul · 10 months ago
Text
am ochii roșii de la zece nopți nedormite și umblate. multe plimbări prin gândurile mele. multe decizii luate doar în capul meu, iar când a venit momentul să le expun, eu...am tăcut.  e un chin să te mai țin în mine, e un chin să te mai vreau, nu-mi mai ești morfina din zilele ploioase, când crivățul mă bătea peste frunte și dureri de tâmple îmi uscau energia. și chinul ăsta e metastazic, mă colorează cu anxietatea pe care alții nu mi-o observă, mă lasă cu cearcăne despre care spun că-s de la turele de noapte și uit de existența lumii. azi arunc chinul din brațele mele și caut să-mi vindec arsurile lăsate de la prea multă expunere la soare.
chinul
@arhitectul
2 notes · View notes
hopsivava · 1 year ago
Text
Canım anamın patoloji sonucu geldi. Metastaz oh misss!
Yine ucundan yırtmış.
3 notes · View notes
soaog · 1 year ago
Text
Soggy reads: Bird & Sherwin - American Prometheus (2005)
Subtitle: The Triumph and Tragedy of J. Robert Oppenheimer
Part One: Triumph
Tumblr media
The cover helpfully informs me that this biography is the basis on which Nolan built the recent movie bearing the subject's name. Simply from reading it, however, one might not immediately grasp this, as the movie starts in medias res twice over: First, by being told in hindsight from the 1959 Senate confirmation hearing of Lewis Strauss, nominated to be U.S. Secretary of Commerce, and second, by introducing us to the titular character when he was a young adult studying in Cambridge.
He was 20 then, and the preceding twenty years of Robert's life don't come up in the movie at all. At a glance, it's not difficult to see why Nolan might have chosen to excise them: If life was a fanfic, Oppenheimer might easily be identified as a sort of author wish fulfillment Mary Sue Gary Stu type character: Born into the upper class, doted upon, all his curiosities indulged, educated in a thoroughly liberal and humanist fashion and apparently loved and adored by damn near everyone who got to know him for being a nice and precocious little guy (with the notable caveat that he was born a Jew at a time when antisemitism was becoming chic even in the previously apparently-sort-of-resistant-to-the-notion United States [at least relative to Europe, I suppose]).
Despite all this, Oppie arrives in Cambridge a nervous wreck. Unfortunately for him, he's too intelligent to be psychoanalyzed and too neurotic to get laid, so he continues to be a wreck until he has some sort of awakening, perhaps a religious one inspired by Hindu myth, on Corsica and realizes that maybe life is worth living after all.
A clear distinction between the book and the film is that the film for reasons of brevity is limited in the number of angles it can give us on a given incident or utterance. The 'poisoned apple' incident (don't worry about it) comes up in both, but only in the former is the viewer told a number of stories about it instead of just one. This is most relevant in one of the central questions of both (in the film's case, via the 1954 security clearence hearing) - was Oppie or has he ever been a member of the Communist Party?
It turns out this is a surprisingly difficult question to definitely answer one way or another and also has been at the time. He was not entirely sure about it, his friends were not entirely sure about it, members of the Communist Party were not entirely sure about it ... at the very least what can be said is that Oppie did pretty much everything just short of actually having his name written down on a membership roll and subjecting himself to party discipline: Organizing, debating, donating, most prominently to the Republican¹ side of the Spanish Civil War. By the looks of it, it earned him few friends (but a lot of folks who later sought to exploit him for their or the Soviet Union's gain) but a lifetime's worth of enemies and trouble down the road. Plus ça change.
It's rather easy to tell where "Triumph" ends and "Tragedy" begins in this book and in his life. Trinity splits both of them in half like a neutron splits an atom. After the Corsica incident, Opje gets his shit together, learns enough about theoretical physics to start teaching it and begins assembling something honestly resembling a cult around himself, it and his stature growing, bulging outward, metastazing, until they swallow Los Alamos and the Manhattan Engineering District whole and excrete unto Earth the Atomic Era. Everyone wants him, and if they don't want him, they want to be like him. The pages of this book are haunted: If the reader does not exercise caution, they, too, might fall victim to Oppie's preternatural charm.
People took the release of the movie as an opportunity to re-re-re-re-re-re-litigate the morality, wisdom and necessity of dropping the first nuclear weapons on Hiroshima and Nagasaki. This is a debate that began in the minds of those assembling these weapons at Los Alamos, and the only thing that could settle it is mankind's annihilation at the hands of the laboratory's products. Viewers and readers might notice that no original thought seems to have been had on the event since those days: Japan's defeatedness or lack thereof, the role of the Soviet Union's invasion of Japan's continental holdings and its likely reaction to being shown or rather being surprised by the Bomb's existence were then already and are still now the core around which people's opinions have stably orbited. As far as I'm concerned, the Oppenheimer view, pithily summed up in the movie as, "they won't fear it until they understand it. And they won't understand it until they've used it", was at the time a kind of cope for the fact that a weapon meant to incinerate Hitler ended up being used on Japan almost as a kind of afterthought, but as far as the Atomic Era is concerned, it is a cope that has aged reasonably well: Regardless of whether you ascribe this to Deterrence² or the Nuclear Taboo, nuclear weapons were created and tested essentially to not be used in anger.
This wasn't a foregone conclusion, however, and probably has as much to do with the energetic albeit not always consummate lobbying of the atomic bomb's father than anything else. And so; a Tragedy unfurls within the halls of Asphodelos ...
¹ Referred to as "loyalist" as in loyal to the government in Madrid, but at any rate, the correct, non-nationalist, non-fascist one.
² Which cannot explain why the United States never exploited its brief nuclear monopoly against the Soviet Union or China, who could not have retaliated, or why nuclear powers generally don't use their weapons against countries which could not.
2 notes · View notes
zdravljeirecepti · 4 months ago
Video
youtube
Kiselost organizma - uzrok svih bolesti! 10 načina za obnavljanje balansa!
1 note · View note
doriangray1789 · 2 years ago
Text
CHAPTER SEVEN (kalpler) ____ DORIAN GRAY’İN PORTRESİ ____BİR NARSİST TÜKENİŞ’İN ANALİZİ HRİSTİYANLIK İNANCINDAKİ DUALİZM: Dorian Gray’in portresi, başlı başına bir Dualizm’dir. Birisi birinin yerine geçmiş iki insan gibidir. Tablodaki portre, iyinin ve kötünün yer değiştirmesi olarak karşımıza çıkar. Teoloji Biliminde (Tanrıbilim), düalizm kavramı, iyi ve kötü olmak üzere eşit güce sahip iki farklı varlık varsayar. Hristiyan düalizminde; Tanrı iyiyi; Şeytan ise kötüyü temsil eder. Şeytan (İblis), bazı üst düzey güçlere sahip olsa da Tanrı’ya denk değildir. Çünkü, İblis, Tanrı’ya isyan etmeden önce yine Tanrı tarafından yaratılmış bir melek olarak vardır. Kutsal metinlerde, iyi-kötü zıtlığı ikisi de eşit güçte değildir. Çünkü Tanrı, iyiliği temsil eder ve yaratıcı sıfatında maliktir. Şeytan(İblis)daki güç ise çok daha düşük seviyeli etkiye sahip bir güçtür. Dolayısıyla kötülüğün iyiliği yenme gibi bir ihtimali de olamaz. Şimdi romana dönelim… Romanda iyilik ve kötülük ya da romandaki kurgusuyla gençlik-yaşlılık birbirine zıt güç olarak resmedildiğinde, Her şeyin yaratıcısı olan Tanrı’nın yani ‘’İyiliğin Temsili’’nin tüm evrenin tek hakim gücü olduğunu savunan Kutsal Kitap’a aykırılık teşkil eder. Şeytan, cennetten kovulmuştur ve hiçbir zaman da Tanrı’ya denk ya da üstün olamayacaktır ama bu, Şeytan’ın varolduğu müddetçe Tanrı’ya denk ya da üstün olmaya çalışacağındanvazgeçtiğini de göstermez. Şeytan, sadece ve sadece olağanüstü çabalarıyla varoluşunu sürdürür ve iyiliğin tezatı olan kötülüğün temsili pozisyonundaki varoluşsal rolünü muhafaza etmekten başka bir gücü de yoktur. Buradan hareketle yola çıkarak; evrende düalizmin var olması mümkün değildir. Bu sebeple de birbirine zıt iki eşit güç olduğunu savunan herhangi bir doktrin de mümkün değildir. Romanın trajik finalinde de herkes ve her şey ait olduğu özüne dönmüştür. Tablo, orijinal hali ile gençlik görüntüsüne; Dorian Gray ise ait olduğu yıla göre yaşlı haline dönmüş ve yok olmuş – güç savaşlarında kötülük de ortadan silinmiştir. Hem teolojik hem de felsefi düalizm olarak yoruma açık bir perspektifte romandır. Romanda düalizm sadece Dorian Gray karakteri ve portresi ile sınırlı değildir. Şeytan (İblis) ın romandaki iç sesi olan aforizmalarıyla romanı kasıp kavuran – bence Dorian Gray’den çok daha fazla bu romana etki eden bir karakter olan – Lord Henry Wotton yani, insan görünümlü İblis’i ‘’Düalizm ve Hedonizm’’ kavramları açısından ele alalım;
Tumblr media
CHAPTER EİGHT ____ DORIAN GRAY’İN PORTRESİ ____BİR NARSİST TÜKENİŞ’İN ANALİZİ LORD HENRY WOTTON KARAKTERİ: Sadece Lord Henry’nin aforizmaları için bile okunası bir kitaptır ve sadece Lord Henry karakterinin olduğu bir kitap yazılmış olsa çekinmeden satın alır ve okurum. Bir karakter bu kadar mı etkileyici olur tüm romanı ve karakterleri domine edebilir?… Aforizmaları, kitabın başından sonuna kadar hatta her ağzını açtığında çıkan her bir cümle başlı başına bir aforizmadır. Kitapta Lord Henry’nin söylediği cümleleri çizmekten elim de kalemim de oldukça yoruldu. Keşke Oscar Wilde, sadece Lord Henry Wotton karakteri için başlı başına bir kitap çıkarsaymış dedirten cinsten bir karakter tanıdım bu romanda. Unutulmaz roman karakterlerim arasında en başlarda yerini aldı, Lord Henry karakteri. Hristiyanlıktaki düalizm kavramından bahsetmiştik; Lord Henry, şeytanın iç sesi gibidir. Hem yoldan hem baştan çıkarır. Her türlü insanı saptıran bir tılsımı vardır; Şeytanın asası ile insanlara çomak sokar, dürter ve onları en sonunda rayından çıkarır, tepe taklak eder. Karizması çok yüksektir. Girdiği ortamdaki ağırlığı, yüksek kalibresi kendini hemen belli eder. Söylediği sözler, karşıdakinin ruhunu kimyasını allak bullak eder, Şeytan’ın ruhunu karşısında konuştuğu kişinin ruhunun içine kaçırır sanki. Yukarıda da bahsettiğim gibi Dorian Gray de akıl hocası Lord Henry gibi kötülüğü metastaz gibi yaya yaya romanda ilerletir. Lord Henry’nin en büyük avı ise, Dorian Gray’dir. Dorian, bu zengin, züppe, zeki, burjuva bir adam olan Lord Henry’nin çekim alanına girer. Kendi özünü iradesini kiraya verir. Gerçekte Dorian böyle bir insan değildir. Dorian Gray, Lord Henry ile tanışmadan evvel kendi halinde, dünyanın nimetlerinden habersiz yaşayıp giden mütevazı kendi halinde bir beyefendi adamdır. Ta ki portresini yaptırdığı ressam Basil’in evinde tesadüfen orada misafirlikte Lord Henry’nin de olması ve ilk kez Dorian ile orada tanışması ve ardından Onunla sohbet edip ruhunu ele geçirmesiyle romana sert bir giriş yapar. Dorian, Onun için bir denektir. Dorian’ı haz odaklı hedonist bir birey olarak yaşaması adına aklını çeler, ruhuna şeytanı kaçırır. Lord Henry, koyu bir hedonisttir. Hedonizme göre; en yüksek iyi, hazdır. Anlayış olarak; *Aristipos’un Hedonizm kavramını benimsediği görülmektedir.
3 notes · View notes
panoptik · 2 years ago
Text
Vaktiyle beden ruhun metaforuydu, ardından cinselliğin metaforu oldu. Bugün artık kesinlikle hiçbir şeyin metaforu değil;
"Beden metastaz yeridir, simgesel düzenlenme olmadan, aşkın bir hedef olmadan, iletişim ağlarının ve entegre devrelerin yan yanalığına benzer katıksız bir yan yanalık içinde, tüm bu süreçlerin sonsuza değin programlandığı ve mekanik biçimde birbirine eklendiği yerlerdir."
Kötülüğün Şeffaflığı s.14 - Jean Baudrillard
2 notes · View notes
manisadasunnet · 4 days ago
Text
Tumblr media
Radikal Sistektomi Ameliyatının 7 Aşaması Radikal sistektomi, mesane kanserinin ileri evrelerinde uygulanan ve mesanenin tamamen çıkarılmasını içeren karmaşık bir cerrahi prosedürdür. Bu ameliyat, genellikle tümör mesane duvarını geçtiğinde veya metastaz riski yüksek olduğunda tercih edilir. Read the full article
0 notes
rayhaber · 1 month ago
Text
Kanserle Mücadele Eden Şimal Son Durumunu Açıkladı: 'İyi Değilim, Yoruldum Artık...'
Şimal’in Sağlık Durumu ve Mücadele Dolu Hayatı Son dönemde Şimal adı sıkça duyulmakta. Ünlü şarkıcının sağlık durumu, hayranlarının ve sevenlerinin endişe duyduğu bir konu haline geldi. Geçen ağustos ayında kansere yeniden yakalandığını açıklayan Şimal, bu durumun kendisi için oldukça zorlayıcı olduğunu ifade etti. “Bu sefer de beyin zarıma metastaz yaptı. Bizi mutlu eden şey ise erken teşhis…
0 notes
dakikamagazin · 1 month ago
Link
Kanserle mücadele eden Şimal son durumunu anlattı: Yoruldum artık
0 notes