#meslek lisesi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Borusan EnBW’den kız öğrencilere istihdam desteği
Borusan EnBW Enerji, enerji sektöründe kadın istihdamını artırmak için çeşitlilik ve kapsayıcılık projelerine devam ediyor. Sektörün artan istihdam ihtiyacını karşılarken aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyecek bir alternatif oluşturulması amacıyla geçtiğimiz yıl hayata geçirdiği Kız Öğrencilerin Enerjisi Yeşil Yakanın Yeni Gücü projesinin 2. fazını tamamlayan Borusan EnBW…
View On WordPress
#Borusuan EnBW Enerji#istihdam#kız öğrenciler#Kız Öğrencilerin Enerjisi Yeşil Yakanın Yeni Gücü#meslek lisesi
0 notes
Text
Hasan & Kezban Özbek Meslek Lisesi İnşaatı Hızla Yükseliyor
anne merhume Kezban ve baba merhum Hasan Özbek adına yaptırdıkları 16 derslikli, 480 öğrenci kapasiteli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi inşaatı hızla yükseliyor. ÖZEL MİMARI TASARIMLI ÇOK KAPSAMLI EĞİTİM ÖĞRETİM BİNASI 5.100 metrekare arsa üzerine 1.991 metrekare inşaat oturum alanı olan tek blok 4 kat olan özel mimari ile yapılan Meslek Okulu İnşaatının yüklenici firması Vildan Çetinoğlu…
View On WordPress
0 notes
Text
Oral: Altınova MYO ile gururluyuz
Oral: Altınova MYO ile gururluyuz
Yalova Üniversitesi Altınova Meslek Yüksek Okulu’nda yeni göreve gelen yöneticiler, Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral’ı makamında ziyaret etiler. Altınova Meslek Yüksek Okulu (MYO) Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Gökhan Tımaç, Altınova Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Murat Şahin ve Raportör Aşkın Karadaş, Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral’ı makamında ziyaret etti. İş…
View On WordPress
#Altınova#Altınova Meslek Yüksek Okulu#Aşkın Karadaş#Öğrenci#Öğretim#Belediye Başkanı#Eğitim#Gökhan Timaç#Meslek Lisesi#Metin Oral#Murat Şahin#Okul#Yalova
0 notes
Text
Bana tıp hedeflesene diyen ablaya bakıyorum (obpm 72)
#abla benim obp zaten tıpçıların yerleştirme kadar geriye atıyo#meslek lisesi sözel cikisliyim ben h
3 notes
·
View notes
Text
Rauf Raif Denktaş Meslek Lisesi için İlk İmzalar Atıldı
Lefkoşa Metehan bölgesinde yer alacak olan Rauf Raif Denktaş Meslek Lisesi’nin yapımına başlanıyor. 7 bin metrekarelik alana inşa edilecek olan Rauf Raif Denktaş Meslek Lisesi için ilk imzalar bugün atıldı. Proje kapsamında çıkılan ihale sonucunda yapımı üstlenen yüklenici firma KAMTEK Ltd. ile imzalanan sözleşmeye, Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu ile KAMTEK Ltd. Direktörü Ali Kamacıoğlu imza…
View On WordPress
0 notes
Text
Bu yıl öyle bir yıl ki, bu yıl benim karar yılım. Ama hem ailemin maddi durumu, hem ülkenin durumu, hem benim psikolojik durumum yüzünden her şey o kadar çelişiyor ki. Ne yapmam gerektiğini bilemiyorum. Kafam çok karışık. Zamanımda daralıyor maalesef. Lütfen bunu okuyan herkes bana yardım için fikrini paylaşabilir mi?
Ben çocukluktan beri ne okumak istediğimi hiçbir zaman bilen bir çocuk olmadım. Ailem, kızların özellikle bu devirde üniversite okuması gerektiğine inanan bir aile ve haklılar da. Kuzenlerim çocukluktan beri tıpın peşinden koşuyordu. Bense hiçbir zaman tıp istemedim. Ama ne istediğimi de bilmiyordum. Daha çok zamanım var, bulurum dedim. Ama mezun oldum, sınava girdim ama buna rağmen hala ne istediğimi bilmiyorum.
Meslek lisesi okuyup staj gördüğüm için ve doğru düzgün ders bile görmediğim için sınava hazırlanmamıştım. Ve puanım bazı 2 yıllık bölümlere yetse de öyle çok güzel bir puan değildi haliyle. O yüzden ailem bir yıl daha kal dedi. Normalde onları dinlemezdim ama ne istediğimi daha çözemediğim için kabul ettim.
Şimdi ise zamanım daralıyor. Önümde seçenekler var ama ben ne yapmak istediğimi hala bilemiyorum. Ailemin okumam konusunda ısrarcı olduğunu biliyorum. Çalışmasam bile okumamı istiyorlar. Ama ben o kadar okuduktan sonra evde oturmayı da kendime yediremem açıkçası. Her şey zaten burada karışıyor.
Önümdeki ilk seçenek normal bir insan gibi 4 yıllık bir bölüm okuyup mezun olup çalışmak. İkinci seçeneğim 2 yıllık rastgele kısa bir bölüm okuyup sadece üniversite diploması alarak hayatıma okuduğum bölümden alakasız bir işte çalışarak devam etmek. Üçüncü seçeneğim ebem sikilene kadar ders çalışıp 6 yıllık üniversite okumak ki, bunu seçersem bölümüm kesinlikle hukuk olacak ve eğer bunu yaparsam da savcı yada hakim olma hayalim var.
Üniversite seçeneklerim bunlar. Ama şöyle bir şey de var ki ülkenin durumu ortada. Milyonlarca işsiz var. Bu durumda kim niye beni bu ülkede üniversite mezunu olarak işe alır? Bu çok kafamı kurcalıyor. Çünkü ben üniversite okuduktan sonra işsiz kalırsam bunu kaldıramam, intihar ederim hiç düşünmeden. Çünkü hepimiz biliyoruz ki bu ülkede zengin değilsen yada üstlerden tanıdığın yoksa hiç şansın yoktur.
Bir yandan da üniversite okuyarak gençliğimi mahvetmek istemiyorum. Ne alaka diyeceksiniz ama ben üniversiteye gidersem hayatımın ne kadar kötü bir şekilde değişeceğini biliyorum. Ailemin durumu ortada. Eğer burslu okumasam hiç şansımız yok. Sosyalleşmek benim için zor olur. Tek başıma zorlanırım. Derslere ise yetişebilir miyim, çalışabilir miyim bilemiyorum. Bunun gençliğimi mahvetme olasılığı çok yüksek.
Bir yandan da şöyle bir seçeneğimiz var. Üniversite okumayıp çalışmak. Direkt iş hayatına atılmak. Meslek lisesinde aldığım belgelerle bir işe girip çalışmak. İlla o olmak zorunda değil. Bir markette, fast food dükkanında, mağazada falan da çalışmak uyar bana. Ki bugünlerde bir iş başvurusunda bulundum. Çok iyi bir iş ve alacağım cevap benim hayatımın gidişatını belirleyecek. Umarım kabul olur. Daha önce bir çalışma tecrübem olmadığı için bilemiyorum ama kabul olursa hayatım tamamen değişecek.
Ama eğer kabul olmasa da ya çalışma yada üniversite seçenekleri kalıyor. Ama kafam o kadar karışık ki. Zamanım daralıyor. Eğer üniversite seçersem, kaç yıllık seçeceğime bağlı olarak çalışmaya başlamalıyım çünkü buna geç bile kaldım. Ama eğer üniversite okumayacaksam bir işe girip çalışacağım. Çünkü aile evinde hiçbir şey yapmadan durmak gerçek bir eziyet.
Ne istediğimi bilmiyorum. Ne yapacağımı bilemiyorum. Herkes farklı bir şey söylüyor. Şartlar apayrı. ��stediğimi yapabilecek miyim, onu bile bilmiyorum. Herkesin her konuda bir bilgisi var. Akrabalar ve ailem beynimi sikiyor. Kulaklarımı kapatamıyorum. Yok olmak istiyorum. Ne yapmak istediğini bilen insanları görünce o kadar özeniyorum ki. Hayalleri var, çabalama sebepleri var. Çok şanslılar ve farkında değiller.
#ay benim gece senin#geceye not#kitaplar#geceyedair#gelmemeyegidenadam#kitap alintilari#uykusuz geceler#3391kilometre#3391km#beyza alkoç#0 km#0 kilometre#egenin izmiri#egenin incisi#karantina#mahşerinbinlerceatlısı#mahşerindörtatlısı#keşfet#writers on tumblr#artists on tumblr#tumblr girls#ösym#yks2025
24 notes
·
View notes
Text
Etrafımdaki insanların beni anlamaması o kadar çok yoruyor ki üniversite sınavına giricem ve bunun için çabalıyorum kalp hastası oldum çünkü fazlasıyla çalıştım neden diye soracak olursanız hedefim yüksek ee bu çok normal gibi gözükse de aslında değil benim bazı dezavantajlarım vardı en basitinden okulum meslek lisesi ve ben meslek lisesinden tıp kazanmak istiyorum imkan yok evet ama imkan yaratabiliriz ve bunun için de belli bir çaba gerek hep şu sözlere maruz kalıyorum mezuna kal dünyanın sonu değil bla bla tatmin edecekse benim için dünyanın sonu çünkü babama vermiş olduğum bir söz var ve hemen yerine getirmek istiyorum babamı daha yeni kaybettim anladığım tek bişey var ise yarının bize ne getireceği hiç belli olmaz.
Öyle içimi dökmek istedim de...
23 notes
·
View notes
Text
KOCAMA KUMA 1
Merhaba Ben Nermin, Önce kısaca kendimden bahsedeyim.
İstanbul Avrupa Yakasında oturuyorum, 51 yaşında, sağlık meslek lisesi, laboratuar teknisyenliği mezunuyum. Eşim İsmet Diş Hekimi 65 yaşında, Avrupa tahsilli, çağdaş, eksiğini fazlasını bilen, mesleğinde başarılı, anlayışlı ve şefkatli biri. Eşimle 30 yıl önce tayinim dalayısı ile Batman'da tanıştık, bir yıl sürmeden de evlendik ve ardından istifa ettim, o günden bugüne de ev hanımıyım. Evliliğimiz çok yadırganmıştı, aradaki yaş farkı, kariyer farkı, ailelerin statü farkı vs.vs. Evliliğimizin 2 ana sebebi vardı ben güzel ve oldukça alımlı, eşim ise popüler, kariyer sahibi ve zengin biri idi. Başlangıçta çok bunaldım ama eşim çok destek oldu ve hep arkamda durdu bu da Eşimi daha çok sevmeme nedendi. Evliliğimize Benden çok O sahip çıktı. Zaten mahalle baskısı da artınca ve Eşim İstanbul'dan da iyi bir teklif alınca, 5. yılda buraya taşındık. İlk 4 yıl içinde 2 de çocuk sahibi olduk, ikisi de okuyup evlenip hayata karıştılar. Şimdi ikisi de yurt dışındalar.
Evliliğimiz yatak hariç mükemmel ve örnek sayılır, ama Eşim çok anlayışlı olduğu için dikkatli ve seçici olmak kaydı ile Beni serbest bıraktı. Ben de kaçamaklarımı hep tatillere sığdırdım. Ben de iyi seçimler yaparak çok şükür bir sorun yaşamadım. 20 yıldır süren ilişkim bile var ve eşimde bilir. Hatta çoğunda da seyirci olur.
1,70 boyunda, bakımlı ve düzenli spor yapan biriyim, aralıklı olarak ta estetik olurum.
Yaklaşık 6,5 ay önce de göğüs ve vajina estetiği yaptırdım. Yani en fazla 30 yaş gibiyim. Çoğu yerde eşimi babam zannederler.
Gelelim hikayemize, oturduğumuz sitede yan komşum Süheyla Abla Karadeniz'li çok vefakar ve candan bir komşum, 15 yıldır bir aile gibi olduk neredeyse. Süheyla Abla'da eşi işadamı, bir oğlu 2 kızı var.
Süheyla Ablanın kız kardeşi Sevim Hanım'da Karadeniz'de oturuyor, eşi işadamı hem İstanbul'da hem memlekette işleri var ailenin.
Sevim'in 2 oğlu var, burda karşıda üniversite okuyorlardı. Alpay ve Selçuk Zaman zaman Süheyla Ablaya gelirlerdi. Ayrı gayrı olmadığından hep içiçe ve çok samimi idik. Zaten anneleri ile de arkadaş idik.
Büyük olan Alpay oldukça yaramaz ve çapkın biri idi. Her fırsatta bana kur yapardı Ben de güler geçerdim. Doğrusu çok yakışıklı ve alımlı biri olduğundan Ben de ilgisiz kalmaz ve hoşlanırdım. Ama korkudan bir türlü fazla yüz vermez idim.
Gel zaman git zaman bu okulu bitirip memlekete döndü ve aramızdaki istek eyleme dönüşmedi.
Aradan 3 yıl falan geçti, Bir gün Süheyla Abla Bana geldi biraz tedirgin ve şüpheli bir hali vardı; hayrola falan derken Kadın anlatmaya başladı.
Küçük kızı Pelin ile yeğeni Selçuk birbirlerini seviyor ve çıkıyorlarmış, Sevim de bu işi bitirelim bunları baş göz edelim diye sıkıştırıyormuş Ablasını.
İyi Abla dedim bak ne güzel bir kısmet, elin bilmediğin adamına vereceğine kızını tanıdığın bildiğin ve de yeğeninden iyisini mi bulacaksın, çocuk yakışıklı,terbiyeli, kariyerli, iş güç sahibi ver gitsin deyince biraz rahatladı. Sahi mi kız dedi, Sahi dedim. Aferin kız senin sağ duyuna güveniyorum, Sen okey diyorsan bu iş oldu demektir hadi patlat kahveleri dedi. Bi şartla dedim Sevim'e Ben müjde vereceğim dedim, tamam Kız top sende ne yaparsan yap dedi. Aradım Sevim'i, Sevim Kız dedim kızımızI istiyorsan Benden isteyeceksin ve hediyem de kalın olacak dedim gülüştük, hayırlaştık......
Derken 2 gün sonra baktım yabancı bir telefon, açtım, Benim belalım Alpay, İstanbul'un en güzeli Nermin Ablam, Kürt Afrodit, falan filan derken, Bende bu sefer biraz ilgili davrandım, biraz kahkaha attım falan, Abla Annem dedi; Nermin Ablana kalın bir bilezik al, nasıl bir model olsun, ben bir kaç tane beğendim, resim atayım bir bak ya da sen resim at, Ben ona göre alayım diye soruyor. Ben de yok oğlum şaka yaptım Annene çok teşekkür ederim almış kadar oldum, gerek yok hayatta kabul etmem deyince, tamam Abla Ben Sana başka bir kalın hediye getirecem, inan İsmet Amcam hiç Sana vermemiştir öylesini demez mi, farkında olmadan birden bir kahkaha attım hınzır Seni dedim. Demez olsaydım gene başladı Mezopotamya ateşi gibi yaktın beni, bugün İsmet Amca ölse haftaya Seni istemezsem namerdim, dedi biraz daha şakalaştık görüşmek üzere dedik telefonu kapattık. 2 dakka sonra yine aradı bu sefer abla gitti Neroş olduk. Şaka yollu Ne lan ne istiyorsun diye cevaplayınca, Neroş ne olur bu sefer beni kırma, inan yanıyorum Sana deyince, Bende tamam hele o gün gelsin bakarız deyince bir yupiiii çekişi var görülmeye değerdi.
Derken 1 hafta sonra cumartesi öğleden sonra bunlar kızı istemeye geldiler.
Çok kalabalık olmasa yine de 5-6 aile olunca ev ortamı için kalabalık sayılırdı.
Ortamın 4 heyecanlısı vardı. Pelin-Selçuk ve Biz. Yani Ben ve Alpay.
2 gün öncesi çarşıya çıkıp, saks mavi omuz ve göğüs dekolteli, vucudu iyice saran likralı kumaştan kısa ve hafif yırtmaçlı bir abiye, aynı renkten bir tanga takım, çorap, ayakkabı ve çanta aldım. Her yer saks mavi oldu Bende. Ağdamı vs. yaptım. Sabah kuaföre gittim dönüşte eşim sormaz mı hayrola kız sende bir haller var, Sanki Pelin'i değil Seni istemeye geliyorlar deyince, bakalım belki Bize de bir kısmet çıkar deyince sarıldı ve öptü eğlen Aşkım yeter ki Sen hep böyle mutlu ol, yanımda ol dedi. Ben de içten bir teşekkür öpücüğü ile öptüm kendisini. Saati çatınca da Süheyla Ablalara geçtik.
Hoş beş isteme faslı sohbet derken bu arada Benim Alpay hiç açık vermiyor, Ben yokmuşum gibi davranıyordu. Bu hali Bende iyice bir güven ve istek oluşturdu. Yerimde duramıyordum iyice ıslanmıştım. Bahçeye bir sigara içmeye çıktım az sonra Benimki geldi o kontes çok harikasın başım döndü, lal oldum dedi, bak dedim her şey hoş güzel ama ya bir sakatlık yaparsan, Ben biterim, bu güzel dostluklar biter, iyisi mi vazgeçelim bu sevdadan dedim. O da bak dedi bütün sevdiklerim içer de onların üzerine yemin ederim ki, Sana karşı bir yanlışım olmayacak. Sana hep saygılı bir sevgili olacağım dedi tamam konuşuruz ama zorlama yok dedim ve anlaştık. 2 saat sonrası akşam yemeği için Florya sahildeki bir restoranda buluşmak için anlaştık.
Derken biraz düğün dernek yaptık, ortam da sakinleşti, gece Halama uğrayacam diye izin isteyip eve geçtik. Eşimden gece için izin istedim, ben demiştim sende bir hal var deyip takıldı biraz. Kim falan sorunca Alpay demedim eskilerden Volkan'ı dedim. Bir şartla dedi gelince anlatırsın dedi, gülüştük öpüştük. Makyajımı tazeledim, sakinleşmek için bir tek tekila içip, bizim duraktan araba çağırmamak için arabama atladım çıktım. Arabayı Yol üstünde Eşimin kliniğinin otoparkına bırakıp bir taksi çevirip restorana geçtim.
Sevgilim sakin bir köşe ayarlamış, Beni bekliyordu. Yemek yerken de o çocuksu ruh gitmiş tam bir beyefendi karşımda duruyordu, daha da etkilendim, bana iyice güven verdi. Ben bir bira içtim o da rakı içti, iyice birbirimize ısınınca biraz duraksayınca sohbet, gel biraz da eğlenelim, kalktık yakındaki bir otelin barına geçtik.
Yolda takside elimi tutup okşamaya başlayınca çok etkilendim neyse otelin önüne gelince indik. Tekrar elimi tutunca bende karşılıksız bırakmadım sıkıca sıktım elini, asansörde elini belime dolayınca bende başımı omuzuna dayayıp iyice sokuldum kendisine.
Derken bara geçtik, tanıyorlardı Bizim çapkını, güzel sahneye hakim köşe bir loca verdiler, bu sefer restorandaki gibi karşılıklı değil, kanepede iyice yanyana birbirimize sarılarak oturduk.
Derken servis geldi, O yine rakı bende, yine biraya devam ettik, müziğe eşlik edip eğleniyorduk. Derken bir slow çalınca dans edelim mi dedi? Olur dedim piste geçtik. Belimi kavrayıp dansa başladık az sonra, loşluğunda güvencesi ile, iyice kendine çekince müthiş aletini karnımın üzerinde hissedince nazlanarak yapmmaaa dedikçe iyice kendine doğru bastırırken bir yandan da kalçalarımı okşuyor, kulağıma defalarca neredeydin şimdiye kadar gecelerimin hayal kadını, diyerek saçımı tenimi koklayıp gizliden buseler konduruyordu.
Ben de ilgisiz kalmıyor başımı göğsüne dayayıp geldim işte aşkım diyerek karşılıklar veriyordum.
Kalabilirmisin, oda ayırayım mı deyince bir an karar vermede zorlandım, çok ısrar etti, biraz naz yaptıktan sonra, okey dedim.
Masaya geçtik, Oda için aşağı indi az sonra geldi odamız hazır, kalkalım mı dedi, olur dedim.
Bardan çıktık, asansör de bir sarılışı var anlatılmaz, ikimiz de kopmuştuk ileri derecede istek ve şevhet dolu idik.
Neyse odaya girdik, odamız suit, geniş ve denize nazırdı, omzumdan kürkümü alıp bir kenara indirdi, Ben lavoboya girdim iyice ıslanmıştım, ıslanacağımı bildiğim için, önceden pet koymuştum kukumun üstüne, peti çıkarıp lavabonun kenarına bıraktım, şeftalimi iyice yıkadım. Aynada bir baktım yeni estetik olan kukumun bu kadar çok şiştiğini ve güzel durduğunu görmemiştim. Dişlerimi fırçalayıp makyajımı gözden geçirip odaya geçtim.
Ardından o da dişlerini temizlemek için lavaboya geçti, az sonra, lavabo kenarında unuttuğum petle çıkınca çok utandım, bu bal kimin balı, kimin için aktı diyerek peti koklayıp koklayıp emiyordu.
Hemen sarıldım Senin için aşkım, Senin için, deyip karşılıksız bırakmadım. Bu bezi ömrümün sonuna kadar saklayacağım diye inliyordu.
Beni kanepeye oturtup direk önümde diz çöküp, ayakkabılarımı çıkarıp, ayaklarımı öpmeye başladı, Aşkııııım, Sultanımmmm hoş geldin dünyama, inan bugün Benim düğünüm bu da gerdeğimiz, asla bırakma Beni Kadınım, dedikçe kendimden geçiyordum.
Derken kalkıp kravatını ve gömleğini çıkartıp yanıma oturup Bana bir sarılışı vardı anlatamam. Vücut hatları kaslı ve ihtişamlı idi.
Ben maço görünüp de bu kadar duygusal ve içten yaklaşanını görmedim.Beni kucağına oturtup önce boynumu ve omuzlarımı öpüp koklamaya başladı, Ben de ilk seferlerde biraz ağır ve nazlı davransam da, bu Çocuğa kayıtsız kalamazdım. Sen neymişsin lan dedikçe kendinden geçiyordu, Hemen dudaklarına yapıştım. Deliler gibi, birbirimize susamışcasına öpüşüyorduk, aşk sözcükleri havada uçuşuyordu. Dedim ya bu çocuğa kayıtsız kalmayacaktım, bir yandan da kemerini çözüyor, muhteşemini okşuyor avuçluyordum. O da boş durmuyor bir yandan beni soyuyor göğüslerimi okşuyor, pantolonun düğme ve fermuarını açıyordu. Derken diz çökme sırası Bana geldi, pantolonunu indirip, kilodunun üzerinden aletini okşayıp öpmeye başladım. Aleti kocaman, pürüzsüz ve kalındı, Amerika'da, Fransa'da tanıştığım zencilerinkinden bile muhteşemdi. Hemen çıplak hali ile de öpüp yalamaya başladım resmen kendimden geçmiştim.Derken ayağı kalktı ve Beni kucaklayıp öpmeye başladı, karım ol karım ol diye inliyordu. Bir yandan da beni soyuyordu.
Kadınlığım şelale gibi akıyordu Eğilip Kilodumu çıkarırken dışa taşan ıslaklığı görünce delirdi, hemen orda duran peti kapıp kuruladı, bunu saklamam lazım, bu bez Bana Senin yokluğun da çok lazım olacak diye inliyor ve şeftalimi öpüyordu.
Dur bakalım Sana daha neler yapacam deyip bunu yatağa atıp, üstüne uzanıp öpmeye başladım. Aleti orama burama değdikçe müthiş haz alıyordum. Resmen deliriyordum.
Üstünde ters dönerek tekrar, kobrayı yalamaya başladım, bu arada o da şeftalime yumuldu. Sanki yutuyordu beni o içtikçe Ben sulanıyordum, Ah İsmet Amca bu şeftali böyle dar mı bırakılır, nasıl kıydın Nero'ya dedikçe, bittim tükendim sarsılarak bir anda sular seller gibi ağzına yüzüne boşaldım. Resmen yutuyordu, hemde zevkle, bittim tükendim çakılıp kaldım bacaklarının arasına. Kıpırdayamıyordum, şefkat ve sevgi ile yardım etti kaldırıp yanına uzattı, sıkıca sarılıp, kulağa hoş gelecek aşk sözcüklerini sıraladı. Bende çok müthişsin resmen bitirdin beni, neden Sana geçmişte haksızlık ettim bilmiyorum ah kafam deyince sıkıca sarıldı, Aşkım doğru zaman şimdi imiş, yıllardır bu anı bekledim, böylesi Senin açından hem daha güven verici oldu, benim içinde bir platonik aşkın gerçeğe dönüşü dedi ve öpmeye başladı. Ben de soluklanınca rahatlamıştım kontrolü ona vermiştim.
Beni korkutan o aleti nasıl alacağım idi, ameliyat sonrası hiç bir birlikteliğim olmamıştı sadece eşimle birlikte erotik film seyreder, aleti iş görmediğinden okşar yalar arada da doktor tavsiyesi ile, kontrollüce inceden kalına doğru duvar kasları gelişimi için dildo ve vibratör kullanırdık.
Derken silkinip kendime gelip lavaboya gidip, kendimi temizleyip, biraz kendimi dinleyip adapte olmaya çalıştım, ve kararlıca yanına geldim.
Geldiğimde Beni bekliyordu, Kontesim diyerek kalkmaya yeltendi bırakmadım ve yanına uzandım ve dudaklarına yumuldum, öpmeye başladım, o kadife sesiyle, Nerom, Neroşum dedikçe kendimden geçiyordum, Aşkım, Kadınım dedikçe yine sularım akıyordu. Karım ol, Karım ol, sana Hanım diye diye inliyordu. Karşılıksız bırakmıyordum Alpayım'ı. Kocam, Erkeğim dedikçe iyice kendinden geçip ağlamaya başlayıp, beni teşekkürlere ve iltifatlara boğmaya başladı, doyunca öpüp, göğüslerimi yeyip, İsmet'ime, ah İsmet Amca nerden bulup da aldın bu Kızı, Bana bıraksaydın ya diye söyleniyordu.
Aşkım Seninkinin tadı ağzımda kaldı diyerek beni ayağa kaldırıp oramı yalamaya başladı, ağzını kocaman açıp şişen şeftalimi resmen yutarcasına yiyordu, kısa sakalları değdikçe bitiyordum, onu uzatıp. deminki ters pozisyona aldım o her kıvrımı ile muhteşem aleti önce koklayıp, öpüp, yalamaya başladım boğazıma kadar çekiyordum, O'da kukumu iştahla yiyordu, iyice pişmiştim, Aşkım sıcaklığını hissetmek istiyorum dedi ve beni ters çevirip yanına uzattı. Önceleri biraz sürttürdü, korkuyordum, kalsın Aşkım ne olur dedikçe yalvarıyordu, korkuyorum Aşkım dedim, Korkma bak çok seveceksin dedi ve yavaşça girmeye başladı, bağırıyordum, bıraktı zorlamayı yanıma uzandı şefkatlice sarıldı öpmeye başladı, bu arada eliyle oramı okşayıp, parmakları ile masaj yapıp yavaşça içeriye dalıp çıkıyordu, bu Arada yine İsmet'ime saydırıyor, bu am böyle bırakılır mı diye söyleniyordu. İyice dolmuştum, Kararımı verdim alacaktım bu aleti, üstüne çıktım, sürte sürte hafifçe almaya başladım ama kendimden geçmiş patlamamak için kendimi zor tutuyordum. O da alttan zorluyordu hafifçe, derken dizim yorulma ve uyuşma arası rahatsız olunca, birden kontrolü kaybettim ve kaygan ortamda farkında olmayarak, şevhetin de etkisi ile, kontrolsüz bir şekilde Kendimi bıraktım, bağırtılar içinde aldım, bir an nefesim kesildi, alet içimde iken doğrulup, göğüslerimi okşayıp öperekten bağırtıları kısmak içinde olsa öpmeye ve cesaretlendirmeye başladı.
Kadınım, Aşkım, Nerom, Kürdom, Karıcığım diyerek Beni güzel sözlerle uçuruyordu, aleti ateş gibiydi, Kimin için ısıttın bu fırını dedikçe kuduruyordum, artık nispeten de olsa alıştım, Bende o güzel sözlere karşılık içimi döküyordum, Erkeğim, Kocam teşekkürler harikasın, neredeydin şimdiye kadar dedikçe iyice coşuyor ve coşuyorduk....
Hazır mısın Ben bitiyorum dediğimde, az daha, az daha bekle Sevgilim, Bana bu anı yaşat diye söyleniyordu, alışmıştım çok güzel bir ritm yakalamıştık, hadi artık dedikçe, dudaklarıma yapışıp az az daha derken, hadi aşkım bırak aşk sularını yıka beni derken, ben sarsıla sarıla boşaldım, ama ne boşalma. O'da hırıltılar, iniltiler içinde boşaldı, sanki bir roman yazmıştık.
Öylece kaldım, sıcak sularının içimden süzüldüğünü hissediyordum.
O anı öldürmemek için ve kutumun alışması için öylece alet içimde, Ben üstte epey bir kaldım.
Ayağı kalktık, Kalkıp banyoya geçmek istedi bırakmadım, diz çöküp muhteşemi dilimle temizledim.
Devamı için, O çok istekli idi ama, Ben bitmiştim, Kalktık temizlendik birer kahve içtik. İzin istedim bırakmak istemedi, ertesi gece için söz verince bıraktı. O otelde kaldı, Bende arabamı alıp eve geldim.
Yol yürüyemiyordum, kasıklarım bacaklarım, her tarafım zevk dolu ağrılar içinde idi. Bitik ve bitaptım.
Eve geldim, İsmet bekliyordu, halimi görünce gözleri parladı. Aşkım ne oldu böyle Sana dedi ve öptü Beni. Fena benzetmiş Seni bu Volkan, doping mi almıştı, yoksa grup falan mı yaptınız, tosta girmiş gibisin falan espiriler yaptı.
2 buzlu viski doldurdu, bu ateşi ancak bu söker, rahatlatır deyip sarıldı.
Anlatmayacakmısın diye ısrarla sorup duruyordu.
Bu bir Volkan'ın işi olamaz, bilirim diye üstüme geliyordu.
Hayır bu başka Volkan deyince, bilmezmiyim Ben deyip, böbürlenince güldük epey.
Eşim Volkan'ı bilir, çünkü yanında çok birlikte olduk.
O'na sürpriz dedikçe somurtuyordu.
Tamam dedim yarın akşam kilinikte yaparız, Sende burdan online izlersin, deyince kısmen anlaştık.
Kucaklayıp Beni üst kata odama götürüp, üstümü çıkarıp geceliğimi giydirip, ıslak tangamı da koleksiyon kasasına koymak için alıp, koklaya koklaya odasına geçti.
Arkası yarın. Kucak dolusu öpücükler....
236 notes
·
View notes
Text
Meslek lisesi gibi erkeklerin olduğu bölüme ben şoku 💗
25 notes
·
View notes
Text
🗣️ Çocuklar ve Gençler Yarış Atı Değildir
Toplu gelişmek ve refah hedefi olmayan toplumlarda çocuklar ve gençler sınavlar ile toplu imha olur.
Refaha erişmek her insanın insanlık değerlerini yaşatmak adına hakkıdır.
Devlet bunun için var.
Planlama olmayan devletler sömürge veya proje devletlere dönüşür.
Sınavı neden yapar? Akıllı çocukları seçer onları en iyi şekilde donatır sonra da onları sömürge şirketlerine hizmet etsin diye sınavla elenmiş insanları sömürmesi için edindiği bilgileri yaşadığı toplum aleyhine kullanır.
Bireysel zenginlik ve bireysel gelişmeye karşı olmamış ve toplumsal gelişmeden yana olmamız gerekiyor.
En az on yaşına kadar ahlaken eğitim öğretim görmeden hiçbir çocuk sınav ile tanışmaması gerekir.
O yaştan sonra yeteneğine göre eğitim ve öğretim görmesi devlet tarafından planlanması gerekir.
Sömürgeye müşteri çoğalmak için sınavla eleyerek gençlerin istikballeri karartılmaktadır.
Her insan kabiliyeti ve hayallerini gerçekleştirmek adına farklı eğitim ve öğretim ile donatılması gerekir ki o toplum üreten bir toplum olabilsin.
Bugün ne yapılıyor paralı eğitim ve öğretim ile birer yarış atı gibi çocuklar kaderlerini belirleyen üç saatlik sınavlara tabi tutularak sömürgeci bir şirkete kapak atma adına sınav kazanma hayali içine hapsediyor.
Bunu toplum refleksi olarak değiştirebilirsek başarabiliriz.
Türk ulusu köy enstitüleri ile bunu başarabilmiş bir toplumdur. Yine başarabiliriz.
Duvarları arapça yazılar ile süslenmiş imam hatip okullarından bu ülkeye fayda çıkmaz. Çıkmadığını anlamak için daha ödememiz gereken vatanı tamamen kaybetmek dışında bir bedel kalmadı.
Çocuklar yarış atı ve başka kültür ve niyetler ile zehirlenmesi gereken kul ve köle değil.
Bir kaç başarılı çocukla nereye varabiliriz?
Rekabet ve meslek kaygısı ile öne geçmek yerine her insanın yeteneğine uygun bir meslekte eğitim almasının yolunu bulmak gerekmiyor mu?
Neden doktor olacak genç şoför olacak çocuk veya başka bir mesleği seçecek bir genç ile mesleği için yarışıyor?
Bunun tek bir sebebi var.
Başarılı olanları alır kullanırız, geriye kalanları harcarız demektir.
Hiçbir çocuk proje değildir.
Ehlileştirilmiş eğitim anlayışı ile kölelik üreten bu zihniyet ile bu toplum bir yere varamaz.
Satılanlar geride kalanları da satar.
Nitekim bugüne kadar böyle olmuştur.
Yarış değerli olma hissini kaybettirir.
Lise çağındaki çocukların yarıştırılması affedilmez bir yanlıştır.
Mesleğin en iyisi olması için yarış her meslek dalında ayrı olmalıdır.
Bir başka yanlış ailelerin çocuklarını bu yarışı kazanması için onlara bir yarış atı muamelesi yapmalarıdır.
Çocuklarınıza iyilik değil kötülük yapılmasına hem izin veriyor hemde aileler olarak biz kötülük yapıyoruz.
Paralı eğitime karşı çıkmak gerekiyor. Eğitim ve öğretim ticaretin konusu olamaz.
Çünkü ticaretin konusu olan eğitim ve öğretimin milli olması mümkün değildir. Milli olmayan eğitim ve öğretim toplumu sömürgeye hizmet ettirir.
Toplu halde gelişmemiz gerekiyor.
Sınavlarda başarılı olanların iyi okullarda okuması yerine herkesin başarılı olabileceği okul sayısını artırmak gerekiyor.
Dört bin imam hatip okuluna karşı ikiyüz fen lisesi ile bir arpa boyu yol gidemediğimiz gibi her çağın dışına yok edilmek için atılırız.
Türk ulusunu bekleyen tehlike ve tehdit budur.
Toplumun yarısı direniyor gibi gözükse bile bu gidişle yarın o direniş kırılabilir.
Siyaset bu amaçla dizayn edildiği için bu tehdidi önemsemek gerekiyor.
Hiçbir çocuk ve genç sömürgeci şirketlere hizmet etme projesi değildir.
] Önder Karaçay [
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#eğitim ve öğretim#çocuklar#gençler#milli eğitim
12 notes
·
View notes
Text
Elazığ Özel Bahar MTAL Sosyal Etkinlikleri İle Dikkat Çekiyor - Harput Sancak Haber Eğitim
2 notes
·
View notes
Text
Ay atp sınıfın kendi adi akdnqldnla Anadolu teknik programi
6 notes
·
View notes
Text
Pes etmemek?
Ben bir köy çocuğuyum klasik 12 yaşıma kadar köy çocuğuydum aslında 12 yaşımdan sonra annemin tayini çıkmasıyla beraber İstanbul'a geldik ilk başlarda bu koca şehiri sevmedim sebebi ise çok insan var unutmayalımki çok insanın olduğu yerlerde kaos çıkabilir İstanbul'a geldigimde 6. Sınıftaydım hiç ders çalışmazdım ama dersi dinlerdim orta başarılı öğrenciydim 2 sene sonra LGS sınavına katıldım çalışmamıstım ve 290 puan almıştım tercih listesini annem yapmıştı ve atalar mesleki ve teknik Anadolu lisesi çıkmıştı. bana ilk başlarda meslek lisesi diye çok yadırgamıştım 9. Sınıfın ortalarında pandemi dolayısıyla okullar kapandı
Uzaktan eğitime geçtik 10. Sınıfta meslek lisesi öğrencileri için meslek derslerine uzaktan eğitim kalktı okula haftada 2-3 gün okula gitmeye başladık pandemi olduğu için canım çok sıkılıyordu ve atölye şefimizden beni robot takımına dahil etmesini istedim ve denenmem için Pendik yarışmasına katıldım yanl��z ailesel sebeplerden dolayı piskolojim baya bozulmuştu ve yarışmaya ilgisiz gibi gözüktüm ve İzmir yarışmasına gidemedim. Ama şunu öğrenmiştim bir insanın senin üzerine kurduğu piskolojik baskı farklı olaylara yansır. 2022 robotun konusu açıklandı ve robot yapımında çok geç kalmıştık 3 hafta sonra Amerika new York da yarışmamız vardı ben takımda elektrik-elektronik ve yazılım hakkında bilgi sahibiydim önce mekanik aksam yapılacaktı ve okulda kalınacaktı ama ben kalamadım zorladım ama sadece mekanikçiler kalacak denildi yarındası gün zorladım bende kalmak istiyorum diye bu sefer izni kaptım. Nerdeyse 2.5 hafta okulda kaldık sıraların üzerinde uyuduk ama yinede pes etmedik son 2 gün elektronik aksamını yetiştirmem lazım gece elektronik aksamını dizmeye başladım ama bedenim gece 4 de kadar dayanabildim uyuyacak yer bulamayınca kışın ortasında okulun bahçeye açılan kapısında uyudum sabah kalktığımda saat 7' ydi heryerim tutulmuş 3 saatlik uykuyla ayaktaydım ama ona rağmen kalktım işime devam ettim kaldı bir gün neyseki elektronik aksamı yetiştirdim ama denemeleri vardı denerken robotun asansör mekanizmasının rediktör gücü yetmedi yeni rediktör takıldı ve sorunsuz robot işlemini sürdürdü ve robotu parçalamamız lazımdı Amerika'ya götürmek için robotumuzun ismide azizdi neden aziz derseniz aziz sancar gibi olmuştuk aslında az uyku çok iş robotumuzda bu ismi haketti Amerika'da 4. Olduk takım ruhu ödülüyle ülkemize geri döndük.
Kısacası pes etmessen ve piskolojini bozan insanı umursamazsan kazanırsın daha çok pes etmemeyle alakalı anı var onlarda bir diğer yazıya;)
3 notes
·
View notes
Text
nasıl şansım döndü?
evet bilmiyorum aslında şansım nasıl döndü tam umudumu kaybetmişken bilmiyorum
ben akif türkiyede istanbulda yaşamış büyümüş bir insanım ve şu an amerikadayım kısaca ben 8-9 yaşından beri elektirikle elektronikle uğraşan bir insandım bunun yanında ilk okula başladığımdan itibaren bilgisayar olması evimizde benim için çok büyük bir şanstır yazı yazmayı bilmezken klavye kullanıyordum kısaca 4 seneye yakın bilgisayar oyunlarını çok fazla bir şekilde oynadım orta okulda kendimi tamamen web tasarım kodlama backround üzerinde geliştirmeye başladım 5 sınıfın başında klasik "hello wrold" yazarak başlarken artık sonlarına doğru gayat o zamana göre güzel siteler çıkarıcak yetkinliğe eriştim ama beni onlar kesmedi ve proje geliştirmenin bana daha uygun olduğunu gördüm o yüzden basit söktüğüm elektronik parçalardan kendime atölye kurarken buldum elimde baya bir board vardı onların üzerindeki dirençlerden çiplere kadar çoğu şeyi sökerek ses devreleri güç devleri kurmaya başladım internetten araştıraraken 8 sınıfta ufak bir ergenlik döneminde dursamda liseye geçtiğimde yaşıcaklarımdan habersizdim.
ben 8 yıl boyunca aynı arkadaşlarımla aynı sınıfta okudum ve o kadar şeyi yaparken yapma sebebim tamamen a-sosyel bir insan olmamdı arkadaş edinemem konuşmayı bilmem sıkıntıydı bunlar benim için o zamanlar lisenin ilk haftası ağlamışımdır dedim sanayiye gideyim daha iyi farkı yok en azından para kazanırım filan bu kafadaydım ailemede ne kadar ağlarken pek anlaşılmasamda söyledim bunları iyikide anlamamışlar benim gitmek istediğim lisede değildi yine meslek lisesi istiyordum ama yazılım olan bölgemizin iyi bir okuluydu hedefim mallesef ne kadar a sosyel olsamda dersleride hiç sevmezdim hala sevmiyorum benim tamamen odağım proje geliştirmek babam ne kadar o zaman tartışsakta benim için araştırmıştı ve gittiğim atalar meslek lisesinde FRC yarışmasına katılan bir takım vardı ilk ayın sonunda keşfettim ve o takıma girmek için herşeyi yaptım benim için bu takım nimetti her sene farklı bir robot yapıyorlar ve bunun tüm herşeyini 10 kişilik bir ekip yapıyor elektirik mekanik yazılım evet ilk seferinde pek beceremedim takıma girmeyi ilk ayım dolmuş okulda ağzımda bir kelime laf çıkmamış ne derse katılıyorum ne birisiyle konuşuyorum ilk ayın sonunda bulunca bu takımı ilk kez birileriyle o zaman konuşmaya başladım nedir bu takım neler yapar filan diye eve gidincede ufak tefek bilgilerle araştırmaya başladım herşeyi çözmüştüm hemen her derse giren hocaya artık nasıl katılabilirim kimle görüşmem gerekiyor sürekli bunları soruncada bir dahaki gün takıma üye birisi sınıfları gezmeye başladı sınıfa serüven böyle başladı bi şekilde ismimi yazdırdım çok kovdular kapıdan giremedim pencereden girdim ama yaptım sosyalleştim 2 sene normal üye olarak devam ettiğim takımda 2 senede kaptanlık yapacak kadar yükseldim hiç bir zaman vize için başvuramadım belli skebeplerden dolayı 4 senin sonunda bi şekilde durumlarımı baya düzelttim annem sağolsun başvurdum takımla beraber ve sonunda 4 senedir çalıştığım emek verdiğim takımda tamamen benim yönetiğim bir sezonda amerikadada ben yöneticektim ki tüm takım vizesini alırken benden ekstra belge istediler son güne kadar ümitliydim gelicek ve ben son dakika o uçağa bineceğim diye ama olmadı bi süre daha umudumu yitirmedim yaklaşık 10 ay ama artık mezundum yapıcak bir şey yoktu gidemiyordum yurt dışına bu yüzden dershaneye iyice asılmaya başladım 12 sene ders çalışmamanın verdiği yükelndim ama olucak gibi değildi tam yok bitti ben bırakıcam herşeyi işe giriceğim çalışıcağım diyecek konumda aralığın 13 vizeden haber geldi pasaportumu istiyorlardı hemen pasaportumu yolladım 15 aralıktada a101 işe başladım artık amerika yolu açıktı benim için ailemle baya bir tartışma sonrası artık bir birey oldıuğumu hem ben hem ailem kabul ettirdim çalışmaya başaldım her gün iki vardıyaydık ama en az 10 saat çalışıyordum tek öğün yemek bazen bazen onunda yemiyordum kendimi tamamen amerikaya odakladım nisanda genç mentörlük yaptığım takım amerikaya gidicekti dilim yok tek gitsem kontrolden geçemem onlarla beraber gitmek için aynı uçaktan bilet aldım ve 1000 dolar bilete para verdim ve hiç param kalmadı 4 aydır çalışıyorum ama hiç birikim yapamadım nerdeyse yaptığımda uçak biletine gitti son 2 hafta artık kredi çekerek 500 dolar koydum cebime gitmeden bir kaç gün önce dedem vefat etti hep aksilik tüm ailem gitmemi söylüyordu ama kafam çok karışıktı bir şekilde geldim ve 4 senedir hayalini sürdüğüm amerikadaydım sonunda amerikadaki yarışmada yarıştım ve bundan sonra burda kalıcaktım ve şu an ikinci ayımdayım herkese yaradan hayalleri peşinden koşmak için güç kuvvet ve irade versin ne kadar çabalarsanız o kadar başarmaya yakınlaşırsınız ama unutmayın ne kadar başarmaya yaklaşırsanız o kadar piskolojik baskı altına alırsınız kendinizi modunuzu hep yüksek tutun :) bu da benim hikayem
2 notes
·
View notes
Text
Van'daki meslek lisesi fabrika gibi: Yılda 5 milyon ciro
http://dlvr.it/TGRhZ1
0 notes
Text
Bursa'da 24 Kasım törenlerle kutlandı
https://pazaryerigundem.com/haber/193711/bursada-24-kasim-torenlerle-kutlandi/
Bursa'da 24 Kasım törenlerle kutlandı
24 Kasım Öğretmenler Günü kutlama etkinlikleri, Bursa’da Atatürk Anıtı’na çelenk sunumuyla başladı. Etkinlik, İl Milli Eğitim Müdürlüğü koordinasyonunda Bursa Kız Lisesi tarafından hazırlanan programla devam etti.
BURSA (İGFA) – Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Osmangazi Salonunda gerçekleştirilen programa, Bursa Valisi Erol Ayyıldız ve Bursa Protokolünün yanı sıra idareci, öğretmen ve öğrenci ile çok sayıda davetli katıldı. Program saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Törende konuşan Bursa İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ahmet Alireisoğlu; öğretmenliğin yalnızca bir meslek değil, sabırla dokunan, sevgiyle yoğrulan, bilgiyle şekillenen bir hayat biçimi olduğunu belirterek, “Bir öğretmen, yalnızca ders anlatmaz; aynı zamanda bir çocuğun hayal kurmasına, o hayale ulaşmasına ve hatta o hayalle başkalarının hayatlarını değiştirmesine vesile olur. Milletimizin kaderini tayin eden değerli öğretmenlerimiz, memleketin dört bir yanında bilginin can suyuyla taze ruhları işleyerek nesilleri filizlendirmektedir. Evlatlarımız, öğretmenlerimizin usta ellerinde şekillenirken tarihin seyrini değiştiren ecdadımızın izinde yürüyerek ilimle başladıkları bu yolculuğu modern bilimin zirvesine taşıyacaklardır. Bu sorumluluk, bizlere Türkiye Yüzyılını Türkiye’nin bin yılına taşıyacak nesilleri yetiştirme görevini yüklemektedir. Böyle büyük bir mesuliyetin ve eşsiz bir mesleğin parçası olmaktan büyük onur duyuyorum” diye konuştu.
Programın açılış konuşmaları sonrasında göreve yeni başlayan öğretmenlerin yemin töreni gerçekleştirildi. Yemin töreninin ardından emekli öğretmenlere hizmet şeref belgeleri verildi.
Program Bursa Kız Lisesinin hazırladığı “Son Ders” adlı öğretmenler günü Oratoryosu ile sona erdi. Programda Bursa Kız Lisesi tarafından öğretmenler gününe özel resim sergisi düzenlendi.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes