#loğusa
Explore tagged Tumblr posts
bilgievimm · 1 year ago
Text
BEBEĞİNİZ KOLİK Mİ ?
Yeni doğan bebeklerde gaz problemi hep olur canınızı sıkmayın
Eğer ki bebeğiniz erkek ise bu problemi yaşamanız gayet normal
Bebeğinizin sancılı ve sizi derinden üzecek şekilde gaz sancısı çekip ağlıyorsa sakin olun bebeğinizi sırt üstü yatırın ve karnından başlayıp saat yönünde aşağıya doğru gazına çıkış yönü vererek ovalayın. daha sonra sıçacık bir banyo yaptırın.
bu işlemler sonrası bebeğinizin gazı çıkmışsa sizde rahat bir uykuya dalın. Fakat çıkmamış ise yine yüz üstü yatırın ve ayaklarından tutup karnına doğru baskı uygulayıp tekrar ayaklarını uzatın bu işlemi bir kaç kez tekrarlayın. Yine tüm bunlara rağmen geçmemiş ise daha fazla kendinize ve bebeğinize yüklenmeyin ve sağlık kuruluşuna başvurun.
Bebeklerde mama takviyesi yapıldığında sindirim sistemleri bu mamaları yeterince sindirme konusunda zayıf kalır ve gaz yhjapmasına sebep olur.
UNUTMAYIN Kİ BU ZORLU SÜREÇLER BİR GÜN BİTECEK VE BEBEĞİNİZ İLE DOYA DOYA OYNAYACAĞINIZ GÜNLER GELECEK.
Bu süreçte uykusuz gecelerin sizin piskolojinizi bozmasına izin vermeyin.
1 note · View note
venusunruhu · 2 years ago
Text
Lilith’in ilk izi 5000 yıl önceki Sümer Mitolojisine kadar uzanmaktadır. Gılgamış destanı, Kabala, Talmud, Tevrat gibi dini ve mitolojik metinlerde Lilith hakkında oldukça fazla efsane ve öykü bulunmaktadır. Musevi inanışına göre Lilith, Âdem’in ilk karısıdır ve Âdem’le birlikte çamurdan yaratıldığından onunla eşit olduğu görüşündedir. Âdem’e tabi olmaya karşı çıkınca cennetten kovulur. Karanlıklara karışan Lilith şeytanla birleşerek günde yüz çocuk doğurur ve hızla yeryüzünde kötülüklerin yayılmasını sağlar. Cennette tek başına kalan Âdem çok sıkılır ve eşini geri vermesi için tanrıya yalvarır. Tanrı sürgündeki Lilith’e üç melek göndererek geri dön çağrısı yapar. Lilith bu çağrıyı kabul etmeyince elçi melekler “günde yüz çocuğunu öldürürüz” tehdidini gerçekleştirirler. Lilith duyduğu derin acı nedeniyle bundan böyle âdemoğullarından doğacak her çocuğu öldürmeye yemin eder. Hamile ve Loğusa kadınlara dadanır, bebeklerin baş düşmanı kesilir. Sadece yakınında üç meleğin ismi ya da sureti bulunan çocuklara zarar veremez. Günümüzde bebeklere nazarlık ve muska takılmasının tarihçesi de Lilith kültüne bağlanır. Musevi dininde erkek çocukların doğduktan sekiz gün sonra sünnet edilmesinde de gene bu kültün izi vardır. Zira Lilith her doğan erkek çocuğun ilk sekiz gün içinde, kız çocuğun ise yirmi gün içinde canını alacağına yemin eder. Ayrıca yalnız yatan erkekleri erotik düşlerle baştan çıkarıp güçten düşürür, aynalara fazla düşkün olan kadınları da kötülüğün safına çeker. Kısacası insanoğlunun başına gelen tüm felaketlerin sorumlusu olarak görülen Lilith adeta bir “günah keçisi” ilan edilerek lanetlenir. Bu arada Tanrı Âdem’in yalnızlığını gidermek için kaburga kemiğinden Havva’yı yaratır. Erkeğin kaburga kemiğinden doğan Havva, Âdem’e tabii olur.
17 notes · View notes
incipati · 5 years ago
Photo
Tumblr media
#lohusataci #lohusa #loğusa #loğusatacı #taç #incitaç (Batıkent Metro Center Avm Savon Sophia) https://www.instagram.com/p/B7RQ6VuAnZG/?igshid=1cwt7vvwz7wzm
0 notes
pinarinwebgunlugu-blog · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Kasım ayı fırsatları ile bebişlerimize özel ❤ #farmasi #farmasiyebirsansver #hamile #bebekgeliyor #baby #loğusa #bebek #banyo #bebekbakımı #instagram #keşfet #takipçi #takipci https://www.instagram.com/p/B4cee-SJHtx/?igshid=2hs42gsqlasa
0 notes
world-of-kar · 4 years ago
Text
Rapunzel
Grimm Kardeşler bir peri masalı
Bir zamanlar bir karı koca vardı; uzun zamandır bir çocuk istemelerine karşın olmuyordu: Derken kadın Tanrı bana istediğimi verecek diye umutlandı. Evlerinin arka tarafında bir pencere vardı. Oradan bakıldığında, içinde bin çeşit kokulu otların ve dünyanın en güzel çiçeklerinin bulunduğu bir bahçe görünüyordu. Ama etrafı yüksek bir duvarla çevriliydi; kimse içeri girmeye cesaret edemiyordu. Çünkü bu bahçe büyücü bir kadına aitti; bu büyücü çok güçlüydü, herkes ondan çok korkuyordu.
Günün birinde evli kadın bu pencerede durup o bahçeye baktı. Tarhlardan birinde çok, ama çok güzel kuzukulağı yetişmişti; hepsi o kadar taze ve yeşildi ki, canı çekti. Artık her baktığında onları yemek istiyordu. Ama yiyemeyeceğini bildiği için de günden güne sararıp soldu; zayıfladı; çok kötü görünüyordu. Bu durum karşısında kocası dehşete kapılarak: "Neyin var senin, karıcığım?" diye sordu. "Ah, şu arka bahçedeki kuzukulağından yiyemezsem öleceğim galiba" dedi kadın. Onu çok seven kocası, "Karın ölmeden önce, ne pahasına olursa olsun, git şu kuzukulağını kopar" diye söylendi kendi kendine. Ve akşam karanlığında duvarın üstünden tırmanarak büyücünün bahçesine girdi; hemen bir öbek kuzukulağı çalarak karısına getirdi. Karısı kuzukulağı salatası yaparak büyük bir iştahla yedi. O kadar ki, tadına doyamadı. Ve ertesi gün canı aynı salatayı üç misli fazla çekti. Karısının içi rahat etsin diye adam bir kez daha bahçeye dalmak zorunda kaldı. Akşam karanlığında yine duvarı tam aşarken durdu. Çok korkmuştu; çünkü karşısında büyücü kadını görüverdi. Kadın öfkeyle, "Buna nasıl cesaret edersin? Nasıl hırsız gibi bahçeme girip salatalarımı çalarsın? Gününü görürsün sen" dedi. Adam, "Nolur bağışla" dedi. "Bunu isteyerek yapmadım. Karım pencereden sizin marulları görmüş; canı o kadar çekmiş ki, yemezse ölürmüş."
Bunun üzerine büyücü kadının öfkesi yatıştı ve "Madem ki öyle, marulları almana izin veriyorum, ama bir şartla" dedi. "Eşinin doğuracağı çocuğu bana vereceksin! Ona iyi bakılacak; ben tam bir anne gibi davranacağım."
Adam korkudan her şeye razı oldu.
Kadın loğusa yatağındayken büyücü kadın çıkageldi; Rapunzel adını taktıktan sonra çocuğu alıp gitti.
Rapunzel çocukların en güzeli oldu. On iki yaşına bastığında büyücü kadın onu orman içindeki bir kuleye hapsetti. Bu kulenin ne kapısı vardı, ne de merdiveni. Sadece en yukarıda ufacık bir penceresi bulunuyordu. Büyücü kadın kuleye girmek istediğinde:
Rapunzel, Rapunzel,
Saçını sarkıt, ey güzel.
diyordu.
Genç kızın upuzun, altın sarısı saçları vardı. Büyücünün sesini duyar duymaz, ördüğü saçlarını çözerek, bir ucunu pencere pervazındaki bir kancaya doladıktan sonra on beş metre aşağıya sarkıtıyor, büyücü de ona tutunarak yukarı çıkıyordu.
Birkaç yıl böyle geçti; bir gün bir prens kulenin önünden atıyla geçerken bir şarkı işitti; durup kulak kabarttı. Bunu söyleyen Rapunzel'di, can sıkıntısından vakit geçsin diye söylüyordu.
Prens onun yanma varmak istedi; kulenin kapısını aradıysa da bulamadı. Eve döndü. Ama duyduğu şarkı öylesine yüreğine işlemişti ki... artık her gün ormana çıkıyor ve kızın şarkısını dinliyordu. Bir keresinde bir ağacın altında durup beklerken bir büyücü kadının geldiğini gördü ve kadının:
Rapunzel, Rapunzel,
Saçını sarkıt, ey güzel.
diye seslendiğini duydu.
Rapunzel saçlarını sarkıttı; büyücü kadın ona asılarak yukarı tırmandı.
"Demek ki bunu merdiven yerine kullanıyor. Ben de şansımı denerim" diye düşündü prens ve ertesi gün hava kararırken kuleye yaklaşarak seslendi:
Rapunzel, Rapunzel,
Saçını sarkıt, ey güzel!
Ve saç aşağı sarkıtılır sarkıtılmaz ona asılarak yukarı tırmandı.
Rapunzel odasına bir adamın girdiğini görünce önce çok korktu, o zamana kadar hiç erkek görmemişti. Prens onunla dostça konuşmaya başlayarak onun şarkısını duyduğunu ve yüreğinin bundan çok etkilendiğini, bu yüzden onu görmeden edemeyeceğini anlattı. Rapunzel'in korkusu geçiverdi. Genç oğlan ona kendisini koca olarak kabul edip etmeyeceğini sordu. Onun ne kadar genç ve yakışıklı olduğunu görünce "O bana yaşlı cadı Gotel'den daha iyi bakacaktır" diye aklından geçirdi ve olumlu cevap verdi. Elini onun elinin üzerine koyarak: Seninle gelmeye razıyım. Ama buradan nasıl çıkacağımı bilmiyorum. Bundan sonra her gelişinde bir yumak ipek iplik getir; ben onu örerek bir merdiven yaparım. Tamamlandığı zaman onunla aşağı inerim, sen de beni atına alıp götürürsün" dedi.
Ve şöyle kararlaştırdılar. Prens hep akşamları gelecekti, çünkü büyücü kadın hep gündüzleri çıkageliyordu.
Büyücü kadın hiçbir şeyin farkında olmadı. Ancak Rapunzel, "Söylesene Bayan Gotel, sizi yukarı çekmekte neden zorlanıyorum da, şu anda yanımda olan prensiçekmekte zorlanmıyorum?" deyince: "Eyvaah, imansız kız" diye haykırdı büyücü kadın. "Kulaklarım neler duyuyor! Ben seni herkesten sakladım, oysa sen bana ihanet ettin!"
Ve öfkeyle yakaladığı Rapunzel'in saçlarını sol eline birkaç kez doladı; sağ eline aldığı bir makasla onları dibinden kesiverdi. Örgülü saçlar şimdi yerde yatmaktaydı. Kadın o kadar acımasızdı ki, zavallı Rapunzel'i bir çölün ortasına bıraktı. Genç kız orada açlık ve sefalet içinde yaşayacaktı.
Büyücü kadın Rapunzel'i çölde bıraktıktan sonra aynı akşam kesik saçları pencere pervazına bağladı ve genç prens gelip de:
Rapunzel, Rapunzel,
Sarkıt saçım, ey güzel!
diye seslenince, saçı aşağı sarkıttı. Oğlan yukarı tırmandı, ama kulede sevgilisini değil de büyücüyü gördü. Cadoloz "A-ha" diye alaylı alaylı güldü. "Sevgilini almaya geldin; ama o güzel kuş artık yuvasında değil, artık ötmüyor. Onu kedi kaptı, seni de görürse gözlerini oyacak. Senin için Rapunzel yok artık! Onu bir daha hiç görmeyeceksin" diye ekledi.
Genç oğlan o kadar acı duydu ki, ne yaptığını bilemedi. Çaresizlikten kendini kuleden aşağı attı; ama hayatta kaldı, ancak çalılar gözüne girdi. Ve görme yeteneğini yitirmiş olarak ormanda yolunu şaşırdı; sadece ağaç kökleri ve meyvelerle karın doyurdu. Sevgili eşini kaybetmiş olmanın verdiği kederle ağlayıp sızlanmaktan başka bir şey yapmadı. Bu şekilde birkaç yıl sefalet içinde yaşadı. Derken yolu, Rapunzel'in bulunduğu çöle düştü. Genç kadın dünyaya getirdiği ikiz çocuklarla -biri kız, öbürü oğlan- burada çok zor bir hayat sürmekteydi.
Genç prens bir ses duydu; bu ses ona hiç de yabancı değildi; o tarafa doğru yaklaştı. Rapunzel onu hemen tanıdı ve boynuna atılarak ağlamaya başladı. Döktüğü gözyaşlarından iki damla prensin gözlerini ıslattı ve aynı anda delikanlı eskisinden çok daha iyi görmeye başladı. Hemen karısını yanına alarak ülkesine döndü; orada büyük bir sevinçle karşılandı. Böylece ömürlerinin sonuna kadar mutlu yaşadılar.
2 notes · View notes
nihaldemirel54 · 5 years ago
Text
Tumblr media
Hüzünlü bir mezar taşı:
Âh mine’l-firâk
Bu cihân bağına geldim bir mürüvvet görmedim
Derdime derman aradım bir ilâcın bulmadım
Âh ile zâr kılarak tâzeliğime doymadım
Çün ecel peymâne dolmuş murâdım almadım
Nişân-ı Hümâyûn kapı çukadârı
es-Seyyid Hüseyin Efendi’nin kerimesi
on dokuz yaşında iken loğusa
döşeğinde irtihâl eden Fatıma ...
Hanım’ın ruhiyçün el-fatiha
22 notes · View notes
aynurant · 5 years ago
Text
Tumblr media
“Bakma öyle şaşkın şaşkın gözlerime çocuk!
Bizi de sardılar patiska kundaklara
Bizim için de yapıldı loğusa şerbetleri
Kırk uçurtmalar, diş buğdayları
Biz de uyuduk göğsünde anamızın
En masum uykuları…
Biz de ağladık olur olmaz şeylere
Mızıkçılık yaptık oyunlarda
Canımız sıkıldı, üzüldük yenilince
Oysa ne ağır yenilgiler alacaktık sonra
Ne çok aşklarda yanacaktı canımız
En zor kazanılan oyun…Hayatmış!
Sonra anladık…
Gösterişli kutlamalar olmasa da
Bizde üfledik yaş günlerinde mumlu pastalara
Küçük ellerimizle alkışladık sönünce
Bilmiyorduk ki ne çok mumlar yakacaktık sonra
İmkansız düşler için
Ellerimiz kaç kez boş kalacaktı
Sonra anladık...
Bizde çizdik sayfalara
Mutlu bir ev, yanına ağaç , mavi bulutlar
Oysa yan yana ama çok uzak
Hayatlar varmış yaşanan
Evler mutlu değilmiş her zaman
Gri de olurmuş bulutlar!
Sonra anladık...
Biz de ter içinde oynadık sokaklarda
Düştük, bizim de yaralandı dizlerimiz
Üfleyince hemen geçmiyormuş meğer tüm yaralar
Hastalıklar, dermansız dertler
Ölüm diye bir şey varmış!
Sonra anladık...
Bakma öyle şaşkın şaşkın gözlerime çocuk
Yaklaş, tut ellerimden!
Beni de al götür çocukluğuna
Çok yoruldum büyümekten...”
Aysun Irmak Borteçin
5 notes · View notes
mire-bilikan · 6 years ago
Text
Tumblr media
Bakma öyle şaşkın şaşkın gözlerime çocuk !
Bizi de sardılar patiska kundaklara
Bizim içinde yapıldı loğusa şerbetleri
Kırk uçurmalar , diş buğdayları
Biz de uyuduk göğsünde anamızın
En masum uykuları…
............................................
Bakma öyle şaşkın şaşkın gözlerime çocuk
Yaklaş ,
Tut ellerimden !
Beni de al götür çocukluğuna
Çok yoruldum büyümekten…
38 notes · View notes
hediyekutuatolyesi · 7 years ago
Photo
Tumblr media
#italyantasarım #hamilefotoğrafçekimi #bebekayakkabısı #ergonomiktaban #organik #doğal #kırkmevlüdü #loğusa #süet #ilkadımayakkabısı #deri #handmade #bebekbekliyorum #doğumgünühediyesi #elyapımı #bursa #deribebekpatiği #tarzbebekler #bebekhediyesi #özel #hamileanneler #rugan #naturel #anneadayı #yenidoğan #bebekpatik #tasarım #ayakkabı #ilkadım #anatomiktaban
0 notes
abemka-blog · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Pierre Cardin 7139 Emzirme Lahusa Pijama Takimi abemka.com da #pierre #cardin #pierrecardin #pijama #pijamatakım #hamile #loğusa #lohusa #emzirme #kadin #bayan #alışveriş #shopping #kadinicin #anne #anneler #woman #women #gi̇yi̇m #kadingiyim #bayangiyim
0 notes
Text
BİRİ BİTMEDEN DİĞERİ BAŞLIYOR! DAHA BİZ EMİNE BULUT OLAYINI ATLAMADAN, BUGÜN DE GAZİANTEP'TE BİR PİSLİK, YENİ DOĞUM YAPAN LOĞUSA EŞİNİ BIÇAKLIYOR, KADININ DURUMU AĞIR! HABERLERİN ALTINDA İSE, BU DURUMDA BİLE HALA KADINI SUÇLU BULAN, ERKEĞİ HAKLI BULAN, AKLAYAN, İĞRENÇ YORUMLAR!!!
#EmineBulut #AnneLütfenÖlme  #SeniUnutmayacağızEmineBulut #ölmekistemiyorum #ölmekistemiyoruz
#KadınaŞiddeteSon #KadınaŞiddeteHayır #SusmayaNiyetimizYok #Cinsiyetçi #Cinsiyetçilik #ŞiddetteUzlaşmaOlmaz #ŞiddetinBahanesiOlmaz #KadınaKarşıŞiddeteHayır  #KadınaKarşıŞiddeteDurDe #KadınaKarşıŞiddetPolitiktir  #BirKişiDahaeksilmeyeceğiz #KadınOlmak #KadınHakları #SusmaHaykırKadınlarVardır #ŞiddetteArabuluculukOlmaz #ErkekAdaletDeğilGerçekAdalet  #KadınCinayetleriniDurduracağız #KadınaŞiddet #KadınCinayetleri #ToplumsalCinsiyEteşitliği #KadınErkekEşittir #KadınYönelikŞiddet #KadınaYönelikŞiddeteson  #KadınaYönelikŞiddetehayır #HerTürlüŞiddeteHayır
3 notes · View notes
architectsarchive · 5 years ago
Text
Bid’at:
“Dinde bidat demek, Eshâb-ı kiram ve tabiin zamanından sonra, Resûlullah efendimizin izni olmadan, dinde yapılan eklemeler ve noksanlıklar, yani ibadet olarak yapılan, sevap olduğu düşünülen değişiklikler demektir. Dinde reform da, dinde bidat demektir. Adetlerde yapılan değişiklikler, bu bidatin dışında kalmaktadır. Hadîs-i şeriflerde kötü olduğu bildirilen, dindeki bidatlerdir. Yani dinde reformlardır. Bunlar ibadetlere yardımcı değildirler. Hepsi, ibadetleri değiştirmekte, bozmaktadırlar.”
* Bid’at sahibine Allah için buğzetmek vâcibtir.
Diyanetin açıkladığı hurafe listesinden bazı maddeler: (21. Yüzyıl Türkiyesi'nde Hurafeler kitabından)
- Ateşe su dökülürse cin çarpar, yiyeceklerin ağzı kapatılmadığında gece onlardan cinlerin yediği anlayışı, - Kuran ve sünnet ile örtüşmediği halde dövme yaptırmak, erkeklerin küpe takması, burçların insan karakterine etkili olduğu inancı, - Türbe, yatır gibi yerlerden medet ummak. Bir yatırın mezar taşına mum yakıp, dilek tutmak, - Sünnet olan çocuğun acısının azalacağına inanılarak sünnet olma anında annesi ve diğer hanımlar tarafından oklava çevirmek, - Yeni doğan çocuğun dindar olması için göbek bağını keserek cami avlusuna bırakmak, - Konuşmayan çocukların konuşabilmesi için cuma namazından sonra müezzin tarafından cami anahtarını çocuğun ağzına sokup çıkarmak, (hele hele) - Yürümeyen çocukların ayaklarına ip bağlayarak cuma namazından ilk çıkan kişiye ipi kestirmek, - Kırkı çıkmamış bir bebeğin tırnakları kesilirse o çocuğun hırsız olacağına inanmak, - Küçük çocukların üzerinden atlanıldığında boylarının kısa olacağına inanmak, - Çocuğu olmayanlara çocukları olması için deve dili veya etini yedirmek, - Çocuk doğan eve 40 gün süre ile et alınmaması gerektiğine inanmak, - Yeni doğan çocuğun kırkı çıkmadan evden çıkarılmaması gerektiğine inanmak, - Boyu ölçülen çocuğun cüce kalacağına inanmak, - Gelinin kucağına erkek çocuk verilince çocuğunun erkek olacağına inanmak, - Loğusa kadının herhangi bir şeyden zarar görmemesi inancıyla, bulunduğu yere süpürge, soğan, sarımsak asmak, yastığının altına iğne, bıçak gibi şeyler koymak, - Loğusa kadını kırkı çıkana kadar yalnız bırakmamak, - Hamile kadınların saçlarını kesmemeleri gerektiğine inanmak, - Nikah esnasında gelin ve damadın birbirlerinin ayağına basması halinde, önce basanın sözünün geçeceğine inanmak, - Gelin ve damadın üzerine para, üzüm, şeker ve leblebi gibi şeyler atıp, kapıda küp kırmak, - Evlenmeyen genç kızların kısmetinin açılması için müezzine minareden para attırmak, mendil veya eşarp sallatmak, - Baykuş ötmesi, kara kedinin insanın önünden geçmesi, horozun vakitsiz ötmesi, insanların ve araçların önünden tavşanın geçmesinin uğursuzluk sayılması, karganın ötüşünün o bölgeye gelecek belanın işareti olarak kabul edilmesi, - İki bayram arasında nikah yapmak, duaların kabulü için mübarek gecelerde ziyaretgahlarda mum yakmak, gece vakti tırnak kesmek, cuma ve arefe günlerinde çamaşır yıkamak, dikiş dikmek, temizlik yapmak, akşam sakız çiğnemeyi ölü eti çiğnemek gibi kabul etmek, gece aynaya bakmak gibi şeylerin uğursuzluk getireceğine inanmak, - Elden ele sabun, makas, bıçak, iğne ve soğan vermenin uğursuzluğuna inanmak, - Sağ elinin içi kaşındığında para geleceğine, sol elinin içi kaşındığında da para çıkacağına, ayak altı kaşındığında da yola çıkılacağına inanmak, - Cam ve porselen gibi eşyanın aniden düşüp kırılmasını, bir belanın defedileceğine işaret saymak, - Merdiven altından geçmeyi uğursuzluk saymak, - Cenazenin 7., 40., 52. gecesi ile ölüm yıldönümünde hatim ve mevlit okutmak, - Cenazenin alkışlanma uğurlanması, cenazenin arkasından slogan atmak ve çiçek serpmek, cenaze için üçüncü gününde helva ve yemek dağıtmak, kefen arasına dua, ayet ve vasiyetname koymak, ölen kimse için arefe günü kurban kesmek, - Hastanın başı üzerinde tuz gezdirmek, köz söndürmek, kurşun döktürmek, - Dileğin kabulü için ağaçlara bez-çaput bağlamak, türbelere adakta bulunmak, türbe ziyaretlerinden şifa beklemek, - Hıdrellez günü sahile gidilerek kuma veya toprağa ev, araba veya kadın resimleri çizilerek böylece çizilen resimler sayesinde ileride onlara sahip olunacağına inanmak, - Camiye girerken cami duvarını öpmek, - Tekke ve türbelerde kurban kesmek, türbe ve tekkelerden şifa beklemek, mum yakmak, el yüz sürmek, - Misafirin, askere gidenin veya yola çıkanın arkasından su dökmek, - Kahve falına bakmak, falcılara, büyücülere gitmek, - Ay ve güneş tutulmasında silah atmak, teneke çalmak.
* Abdullah İbnu Abbas (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûllullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Allah, bid’at sahibinin, bid’atını terketmedikçe, onun amelini kabul etmeyecektir. [4]“Bid’atler yayıldığı ve bu ümmetin sonra gelenleri öncekilere lânet ettiği zaman, kendinde ilim olanlar onu yaysın. Zira böyle bir zamanda ilmini gizleyen kimse, Allah’ın bana indirdiğini gizleyen kimse gibidir.” “Bid’at sahibi öldüğünde İslâm’da bir fetih vuku bulmuş gibidir.”
* Kur’an’ı bir mushafta toplamak, teravih namazını cemaatle kılmak, minare ve medrese inşa etmek iyi bid‘ata, kabirlerin üzerine türbe yapmak ve buralara mum dikmek de kötü bid‘ata örnek olarak gösterilebilir. (Bazı alimlere göre bidat iyi ve kötü olarak ikiye ayrılacak şekilde daha geniş anlamda kullanılabilirmiş, islam ansiklopedisi)
2 notes · View notes
incipati · 7 years ago
Photo
Tumblr media
#terlik #lohusa #loğusa #lohusaterligi #loğusaterliği #panduf #kadifeterlik #havluterlik #hastaneçıkışı #bebekodası #yenidoğum #bebekgeliyor #bebekhazirliklari #hoşgeldinbebek #babyshower (Batıkent Metro Center Avm Savon Sophia)
1 note · View note
falcibaba · 2 years ago
Text
Al Karısı
Al Karısı Nedir
Al Karısı, Anadolu'nun en eski inanışlarından biridir. Bugün hâlâ birçok kişinin Al karısı adı verilen yaratığı gördüğü söylenmektedir. Al Karısı Doğum, iyi enerjilerle birlikte kötü enerjileri de beraberinde getirir. Tabiatın iyi ruhları nasıl yeni doğan bebeğin yanındaysa, kötü ruhlarda onun enerjisini çalmak için etrafında olacaktır. Nitekim loğusalık dönemindeki kadınların psikolojik gerilimleri ve kabusları bu tür enerjilerden kaynaklanıyor olabilir. Kökeni Orta Asya'ya dayanan Al karısı inancı buna örnek gösterilebilir.   Al Karısı, Çarşamba karısı, Umacı gibi isimlerle de anılan hortlak cinsinden bir yaratıktır. Yeni doğum yapan kadınlara ve küçük çocuklara dadanıp onları korkuttuğu söylenir. Bazı yerlerde hayvanlara dadandığı bile söylenmektedir. Al karısı varlığı kanıtlanabilen bir yaratık olmasa da birçok kişi bu varlık ile karşılaştığını hatta onu gördüğünü belirtmektedir. Dolayısıyla al karısına karşı önlem almak faydalı olacaktır.
Al Karısı Ne Yapar?
Al Karısı öncelikle yeni doğum yapmış kadınlara dadanır. Loğusa kadınların gördüğü kabusların birçoğundan al karısı adı verilen varlığın sorumlu olduğu söylenir. İnsanlara yaşlı, uzun tırnaklı, uzun saçlı, çirkin bir kadın olarak görülür. Türkler İslam öncesinde edindikleri bu inancı günümüzde de devam ettirmektedir.
Tumblr media
Al Karısı Al karısının aynı zamanda çocuklara dadandığı da bilinmektedir. Birçok küçük çocuğun kendilerine böyle bir şeyden bahsedilmediği hâlde kabuslarında yaşlı, uzun tırnaklı bir cadı gördüğü bilinmektedir. Bazı yerlerde al karısının geceleri yalnız bırakılan çocukları alıkoyduğuna inanılır. Bu yüzden Anadolu'nun birçok yerinde çocukların akşam saatlerinden sonra orman, nehir kıyısı gibi yerlerde dolaşmalarına izin verilmez. Bu yaratık yalnızca kadınlarda ve çocuklarda huzursuzluk yaratmaz. Bazı yörelerde Al Karısı'nın ahırlardaki hayvanlara dadandığı, onları yaraladığı, atları kaçırdığı söylenir. Hatta hayvanlara ve bitkilere hastalık getirdiği de söylenmektedir. Al Karısı'nın cin cinsinden bir yaratık olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla insanlara ve hayvanlara farklı suretlerde görünebildiği de söylenmektedir. Sonuç olarak, Al karısı oldukça tehlikeli bir yaratıktır. Spesifik olarak böyle bir yaratığın var olup olmadığı bilinmemektedir. Kendini yaşlı kadın kılığında gösteren sıradan bir cin olabileceği gibi bu şekilde farklı bir yaratık da olabilir. Ancak her şekilde önlem almak ve bu yaratığın yeni doğum yapan kadınlara, çocuklara yaklaşmasının önüne geçmek gerekir.
Al Karısı'ndan Nasıl Korunulur?
Kına gecesi adı verilen seremoninin temel amacı Al Karısı'ndan korunmaktır. Al Karısı'nın yeni evlenen kadınlara dadandığı, onlara kabus şeklinde göründüğü, akıllarını yitirene kadar uğraştığı söylenir. Al karısını kovmak için kadına evlendiği gün kına yakılır, kırmızı giydirilir ve yakınları etrafında zılgıt çekilir. Kına gecesi günümüzde bu amaçla düzenlenmiyor olsa da temelde Al Karısı'ndan korunmak için yapılan bir ritüeldir. Video izle Nazar boncuğunun da Al Karısı'nı uzak tuttuğu söylenir. Rivayete göre Al Karısı nazar boncuğunun enerjisinden korkar ve nazar boncuğu bulunan yerlere yaklaşamaz. Gerdek odalarına, bebek beşiklerine ve yeni evlenen kişilerin evlerine bu yüzden nazar boncuğu asılır. Ayrıca bebek kundaklarına asılan boncuğun sebebi de budur. Al Karısı'ndan korunmak için muska da kullanılabilir. Bebeklerin boynuna asılan muska al karısının ona ilişmesini önleyecektir. Çeşitli duaların bulunduğu bir muskayı bebeğin boynuna asarak al karısının buradan uzak durması ve aileyi rahat bırakması sağlanabilir. Dua etmek de al karısını aileden uzak tutmak için son derece önemlidir. Sonuç olarak, Al Karısı adında bir varlığın "cin" sınıfından ayrı olarak var olup olmadığı bilinmemektedir. Ancak insanlara cadı kılığında görünen, bebekleri ve kadınları korkutarak zarar veren bir varlık bulunmaktadır. Etkileri bazen fiziksel yaralar şeklinde de görülebilir. Bu kadından korunmak için sık sık dua etmek, nazar boncuğu bulundurmak gerekir. Read the full article
0 notes
hediyekutuatolyesi · 7 years ago
Photo
Tumblr media
#italyantasarım #hamilefotoğrafçekimi #bebekayakkabısı #ergonomiktaban #organik #doğal #kırkmevlüdü #loğusa #süet #ilkadımayakkabısı #deri #handmade #bebekbekliyorum #doğumgünühediyesi #elyapımı #bursa #deribebekpatiği #tarzbebekler #bebekhediyesi #özel #hamileanneler #rugan #naturel #anneadayı #yenidoğan #bebekpatik #tasarım #ayakkabı #ilkadım #anatomiktaban
0 notes
abemka-blog · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Pierre Cardin Yazlık Hamile Pijama Takımı #pijama #pijamatakım #hamile #loğusa #lohusa #emzirme #kadin #bayan #alışveriş #shopping #kadinicin #anne #anneler #woman #women #gi̇yi̇m #kadingiyim #bayangiyim #pierre #cardin #pierrecardin
0 notes