#kurulu güç
Explore tagged Tumblr posts
rayhaber · 4 months ago
Text
Türkiye'nin Ağustos 2023 Elektrik Üretimi ve Tüketimi Raporu
Türkiye’nin Elektrik Üretimi Üzerine Ağustos Raporu Ağustos ayında Türkiye’nin lisanslı elektrik üretimi, geçen yılın aynı dönemine kıyasla %1,53 oranında bir düşüş göstererek toplamda 31 milyon 215 bin 885 megavatsaat seviyesine geriledi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan “Elektrik Piyasası Sektör Raporu”na göre, bu üretimin kaynak dağılımı aşağıdaki gibidir: Doğal Gaz…
0 notes
yesilhaber · 2 years ago
Text
Aydem Yenilenebilir Enerji, kurulu gücünü 1.156 MW’ye çıkardı
Aydem Yenilenebilir Enerji, 2023 yılı ilk yarısında devreye aldığı hibrit GES ve rüzgâr kapasite artışı projeleri ile birlikte kurulu gücünü yüzde 13,3 artırarak 1.156 MW’a çıkardı. 2023 yılı ilk yarısı itibarı ile 1 milyar 718 milyon TL faiz, amortisman ve vergi öncesi kârlılık (FAVÖK) elde eden Aydem Yenilenebilir Enerji’nin varlık büyüklüğü 37,1 milyar TL’ye yükseldi. 2023 yılı ilk yarısında…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
cantugakkas · 2 years ago
Text
Yeni GES Projeleri '22-23
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
lefkosahaberleri · 1 month ago
Text
Mogan Enerji'nin Hibrit Güneş Enerjisi Projesi ile Sürdürülebilir Elektrik Üretimi
New Post has been published on https://lefkosa.com.tr/mogan-enerjinin-hibrit-gunes-enerjisi-projesi-ile-surdurulebilir-elektrik-uretimi-35866/
Mogan Enerji'nin Hibrit Güneş Enerjisi Projesi ile Sürdürülebilir Elektrik Üretimi
Tumblr media
Mogan Enerji’nin Hibrit Güneş Enerjisi Projesi, yenilenebilir enerji kaynaklarını birleştirerek sürdürülebilir elektrik üretimini hedefliyor. Bu yenilikçi yaklaşım ile çevre dostu enerji çözümleri sunuluyor.
https://lefkosa.com.tr/mogan-enerjinin-hibrit-gunes-enerjisi-projesi-ile-surdurulebilir-elektrik-uretimi-35866/ --------
0 notes
otadam · 5 months ago
Text
Eleştiren değil, izleyen olmayı seçtim bu sefer.
Bir adım geri atıp, her şeyi olduğu gibi izlemeye başladım.
Kendi kaosumun içinde boğulurken, bir başkasının karmaşasını yargılamanın ne kadar anlamsız olduğunu fark ettim.
İnsan, her şeyi kontrol etmeye çalıştıkça aslında sadece kendine zarar veriyor.
Olan biteni anlamadan, sadece izlemek…
İşte tam da bu, beni bir yere götürdü.
Çünkü her şeyin ötesinde, herkesin bir hikayesi var ve kimse o hikayeyi bilmeden, bir kenarından çekip değiştiremez.
Bu dünyada herkes kendi savaşını veriyor.
Kimisi görünmez bir savaş, kimisi bağırarak savaşıyor.
Ama ne olursa olsun, onların savaşı benim değil. Eleştirmenin, kendi egomu beslemekten başka bir işe yaramadığını öğrendim.
Çünkü eleştirmek kolay; anlamak ise gerçek güç. İnsanları yargılamak, sadece onların hikayesine zarar veriyor, onları bir kalıba sıkıştırıyor.
Kimseyi sıkıştırmak gibi bir derdim yok artık, kimsenin hikayesini küçültmek ya da büyütmek istemiyorum.
Her şey o kadar anlamsız ki bazen, yargılar da bir çeşit kibir gibi geliyor.
Sanki bir şeyi yargılayarak, biz kendimizi ondan üstün sanıyoruz.
Ama hayat, bizim üstünlüğümüz ya da aşağılığımız üzerine kurulu değil.
Herkes kendi karmaşasını yaşıyor, herkes kendi fırtınasında savruluyor.
Ve bazen tek yapabileceğin şey, o fırtınayı izlemek.
Yardım etmeden, düzeltmeye çalışmadan… Çünkü belki de düzeltmek benim görevim değil. İnsanların kendi yolunu bulmasına izin vermek, kendi fırtınalarını deneyimlemelerine alan açmak gerekiyor.
Bazen sessiz bir gözlemci olmak, her şeyden daha değerli.
Çünkü yargılamadan bakınca, anlıyorsun ki herkes kendi çelişkileriyle başa çıkıyor.
Kendi karanlıklarıyla yüzleşiyor.
Ve belki de o karanlık, onların olgunlaşması için gerekli.
Kimsenin karanlığını aydınlatmaya çalışmadan, o karanlıkta sessizce yanında olmak.
İşte, bu gerçek bir anlayış. Kimseyi kurtarmaya çalışmadan, sadece anlamaya çalışmak.
Sonunda, herkes kendi yolunu bulacak.
Herkes kendi savaşını kazanacak ya da kaybedecek.
Benimse tek yapabileceğim, izlemek, anlamaya çalışmak ve bazen sadece susmak.
Belki de en büyük merhamet, yargılamadan izlemekten geçiyordur.
Tumblr media
Bu eller bizim.
Her bir iz, kendi hikayemizi anlatıyor.
Kimimiz yaralı, kimimiz umutlu, kimimiz yorgun.
Ama her el, bu koca resmin bir parçası.
Eleştiren değil, izleyen olmaya çalıştık.
Her bir renk, bir hayat, bir yolculuk… Yargılamadan, birbirimizi anlamaya çalışarak bıraktık bu izleri.
Bazen kırmızı gibi öfkeli, bazen yeşil gibi dingin, bazen sarı gibi umut doluyduk.
Ama sonuçta hepsi biziz, olduğu gibi.
Burası bizim tuvalimiz, ellerimizdeki renklerle yazdık hayatı.
Kimse kimsenin hikâyesine müdahale etmedi, sadece yan yana durduk.
Çünkü biliyoruz ki her el, her iz, bir anlam taşıyor. Farklılıklarımızla bir bütünüz.
Ve bu eller, hayata iz bırakmayı seçenlerindir.
Biz yargılamadık, anlamaya çalıştık.
Kendi kaosumuz içinde, birbirimize dokunmadan, sadece izleyerek var olduk.
Çünkü biliyoruz, her bir el, bir dünyadır.
Ve biz, bu dünyayı sessizce izleyenleriz.
Güzel bir gün olsun.
6 notes · View notes
siir-defterim · 1 year ago
Text
Yanağından süzülen
Kendine ait olmayan ter damlasının
Yastıkta bıraktığı kir izinden iğrenirken
Tavandan sarkan örümcek ağına takıldı gözleri
Ve bir kaç leke daha
"Nasıl oldu da görmedim
Neyse /
...Yarın hallederim" dedi içinden...
"Yarın hallederim"
Yarın... /
Ne kadar çok şeyi vardı yapacak
Ne kadar çok şey yarına kalmış
Kurulu bir saat gibi uyanmış
Sabahları geldi aklına
Çocuğun okul çantası
Biraz kahvaltı
Biraz televizyon
Biraz temizlik yapmalıydı
Biraz makyaj
Biraz alışveriş
Biraz... /
Sustu düşüncesi
Her şey...
Her şey birazdı hayatında
"Biraz da mutluluk" / mırıldandı içinden
Son fırça darbesine muhtaç
Ama son darbeye yasak bir tablo
Sağ elinin içi ıslak
Bacakları açık kalmaktan kasılmış
Ölüye kazılmış toprak gibi hissiz
Ve / Nefessiz /
Sol eliyle sol memesini yan tarafa çekti
Sıkışmış / İki terli vücuttan...
Solukları sıklaştı adamın
"Nihayet"
Kasılmalarının bitmesini bekledi
Ve yan tarafına düşüşünü / et yığınının...
"Et yığını" / tekrarladı içinden
"Tuhaf ve ne itici benzetme bu tanrım"
Ve sonrasında
Anlaşılması güç bir kaç kelime daha
Dudakları bir dua okur gibi sarkık
Elleri / bir körün kalabalık ezberi gibi
Yan tarafa konmuş havluya uzanarak...
Çabuk hareketlerle sarılarak doğruldu...
---
Sıcak su kiri çabuk alır derler
Titrek bacaklarından
Kaynar suların süzülüşünü seyretti...
Ve / Suyun buharından
Net göremediği aynadan / kendini...
Yağmuru da sevişim bundan
Heykel gibi kalırdı her seferinde
Bir heykel gibi cansız
Bir tabut gibi zamansız...
Mermerden yaratılmalıydı
Ya da en adi taştan
Ne bir tene değmeli istemsiz
Ne de bir terden kirlenmeliydi insan
22 notes · View notes
oguzatayinruhu · 3 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Seyir Defteri 11.626; 10. Karlı bir Ankara sabahından günaydın, 6 yıl vandan sonra kardan tiksinen hocam; Öğretmenler günün kutlu olsun canım. İlk öğretmenler gününün ilk saatlerinde canınla tehdit edilip bütün ideallerini hevesini kaybettiğinden beri artık bu döngünün sonuna geldin. Hevesli ve öğrenme meraklısı bebelerin, sana değer sevgi ve saygı gösteren canların, onlar için verdiğin çabanın karşılığını aldığın bu yılda onların gülen yüzü bile seni mest ediyor…. Karakterim öğrenmek ve öğrendiğini birine aktarmak onu da kurtarmak üzerine kurulu. Çocuklukta yaşadığım hiç bi meseleyi başka çocuklara yaşatmamak da gayem olduğuna göre, yolda yürümeye devam…mesleğimi artık seviyor ve sayıyorum….her şeye herkese rağmen. bugün 2. Ayın sonunda sergiye çıktım. Hızlı bi yükseliş oldu, kıymetli hocam ve enerjik yeni foroğraf arkadaşlarımla hem fotoğrafçı hem de model olarak yer aldım. Hatunum ve bi dostum da bu kutlu günde beni değerli hissettirdi yanımda oldular. Gururlu hissediyorum. Çiçek de almışlar yerim. After sergi yemeğe çıktık, 50 lik blanc sen benim aşkımsın ; Efes özel seri seni özleyeceğim…. Eve gelip keyifli zor konular arasında mekik döşedikten sonra ben şiir kitabı okuyorum sonra da sızcam. Yeni haftaya güç lazım. Hem ayrıca keyifli bir bağ kurdum şu üçgünlük dünyada.
5 notes · View notes
bazenmahir · 1 year ago
Text
Hayat kurmak mı yoksa rol kapmak mı?
Hayatta kalmak doğal bir reflekstir, öğrenmeyiz, doğuştan vardır. Adına "hayat kurmak" dediğimiz şeyi ise sonradan öğreniriz.
Aslında bunun bir film ya da tiyatro sahnesinden rol kapmaktan farkı yoktur. Her oyuncunun ilk maksadı sahnede rol kapmaktır ama asıl maksat, "en önemli" (daha çok para getirecek, kişiyi görünür ve güç sahibi yapacak) rolü kapmaktır. Çünkü önceden belirlenmiş, bize de çocukluğumuzdan beri iyice belletilmiş hayatlardan "en iyisini" satın alabilmenin yolu buradan geçmektedir.
Yaşayacağımız, daha doğrusu yeniden üreteceğimiz hayatın (rolün) hangisi olacağını belirleyen, sahip olduğumuz bütçenin hacmidir. Yaşadığımız, yaşamak istediğimiz hayat gibi kurduğumuz hayallerin de sınırlarını belirleyen sahip olduğumuz bütçedir. Yaşadığımız hayatın da kurduğumuz hayallerin de cinsiyet, sınıf ve birçok karakteri mevcuttur.
Yaşayıp da adına "hayat" dediğimiz şey, bizim tasarladığımız, planladığımız değil, başkaları tarafından planlanmış, tasarlanmış hayatın tarafımızdan sahaya uygulanmasından başka bir şey değildir.
Hayat değil, ömürdür bize ait olan. Hayatta kalmak adına ömrümüzü ipotek ediyoruz, hepsi bu. Sonra da hayatta kalmayı bir ömrü tüketmevi "hayatımız" sanarak çekip gidiyoruz hayattan. Biz yaşadığımız hayatın öznesi değil, nesnesiyiz; hayatın sahipleri, ona hükmedenlerdir. Kurulu hayatta rol kapamayanların üç seçeneği mevcuttur: Birincisi, başkalarının rolünü kapmak için olabildiğince rezilleşmektir, var olmak için yok etmektir. İkincisi, rol kapamadan, kırıntılarla yetinerek yavaş yavaş yok olmaktır! Üçüncüsü ise rol kapmayı reddedip, kişinin kendisinin de öznesi olduğu bir başka yaşamın inşaası için mücadele etmektir. Bunu da sonunda ölümle var ama bu, kişiye kendi olarak ölme imkânı, sonradan gelecek olanlar için bir başlangıç noktası sunar.
Tumblr media
8 notes · View notes
onderkaracay · 2 years ago
Text
Tumblr media
🗣️ Dinler, İktidar Hırsı ve Laiklik Devrimi
İncil sev dedi Hristiyanlar kendilerinden başka kimseyi sevmediler.
Tevrat yaşat dedi Yahudiler kendilerinden başka kimseye yaşama şansı bırakmayacak kadar azdılar.
Kur'an oku dedi Müslümanlar okumadıkları gibi kendi canına okuyan herkese koşulsuz inandılar.
O zaman dinleri ve günümüze kadar taşınan süreçlerin üzerinden geçerek Atatürk'ü ve laiklik devriminin değerini anlama zamanıdır.
Bunun için tabiat bilimlerini okumayı savunuyoruz.
İnsanı bu hale dinleri kendine alet ederek insan sömürenler getirdi.
"İnsanın dini duyuncundadır."
Doğuran da tabiat doyuranda tabiat olduğu için.
Tabiat aynı zamanda yaratan güçtür.
Son peygamberin dini tebliğ etmek ile birlikte aynı zamanda devlet başkanı olması dinin siyasete alet edilmesinin başlangıç noktasıdır.
Peygamber öldüğü gün öldü o din. Bu kadar kısa ömürlü olmasının tek sebebi güç adına iktidar olmak ve bunu din ile ilişkilendirmektir.
Çünkü dört halife iktidar kavgasına peygamberin cenazesi kalkmadan tutuştu. O gün bugündür bu coğrafyada kan durmuyor.
O gün bugündür insanlığa iktidar elde etmek adına dini siyasete alet etme virüsü bulaştı.
Atatürk dünya da bir ilki gerçekleştirerek laiklik devrimi ile temizledi bu rezil dini siyasete alet ederek iktidar olma ilişkisini.
O büyük dahi hayata gözünü yumduğunda yine hortladı o iktidar ve sömürü adına din kavgası.
Bugün yaşadığımız zulmün kısa hikayesi budur.
Peygamberler de insandır. Hata yaparlar. Tebliğ ettikleri o din yok şimdi. Böyle olacağını bilmesi gerekmez miydi?
Tanrı peygambere aynı zamanda siyaset yapması ve devlet başkanı olması yetkisi izni vermiş olabilir sorusunun bir yanıtı yok ki!
İktidar hırsı olmadığını iktidar olarak gösteremezsiniz. İktidar olmak bir güç elde etme hırsıdır. Ganimet elde etmenin yolunu güç açar.
Yaşarken bir başkasını hatta kendine çok yakın olmayan birisini demokrasi ile başa geçirmiş ya da geçirememiş olmanın faturası çok ağır oldu o kadar düşmana rağmen.
Din sadece tebliğ ile kalsa veya din bir insanla tebliğ edilmese böyle olmazdı.
Arap coğrafyası dinleri ganimet, iktidar ve güç peşinde koşan dinlerdir.
İnsana şah damarından daha yakın olan yaratanın bir insana ihtiyaç duyacak kadar çaresiz olması yaratana hakaret değil mi? Yaratanın insanlığı kurtarmak adına örnek bir insanı geçici kullanması anlaşılabilir. Yalnız dinin o insandan ibaret olduğu konusunda inancı yok etmek sonradan mümkün olmaz.
Dini yaratan duyunç aracılığıyla tebliğ ettiğinde insanlık daha huzurlu olur.
Biri çıkıp din adına Tanrının görevlendirdiği kişi benim dese bile kimse inanmazdı. Başlangıcı sorunlu bir konudur bu konu.
Atatürk bir dogma bırakmadığı için yenilmiyor.
Onun fikrini kimse yenemez. Çünkü insanlığın çıkabileceği son noktayı o çıktı.
Yaratanım insanlığa tebliğini her insan kendi diliyle öğrensin diye dinde ilk devrimi Türkçe Kur'an ile Atatürk yaptı.
Dünyaya insanlar arasından birisi din ve Tanrı adına huzur getiremez ve bu güne kadar getirememiştir.
Bugüne kadar böyle bir yazı ve eleştiri yapılmış mıdır? Doğrusu bilmiyorum.
Din, Tanrı, Peygamber ve devlet ile iktidar konusunda laiklik harici bir çare olmadığını düşünen ve inanan biriyim. Atatürk dışında bu konuda devrim yapmış ve o devrimi aşacak bir çözüm bulabilmiş biri yoktur.
İnançlar insanların kendi temiz duyunçları içinde yaratan ile bir aracıya ihtiyaç duyulmadan yaşanmalıdır.
Kimse kimsenin dini ve inancı ile ilgilenme ve inancına karışarak müdahale etme hakkına sahip değildir.
Yaratan peygambere bile tebliğ et yalnız kimseyi zorlama demiştir.
Din her insanın yaratan ile kendi arasında üçüncü bir aracıya ihtiyaç duymadan kurduğu iletişimdir.
Din, insana hükmetmenin aracı olmaktan hiçbir zaman kurtulamamıştır.
Dünya da yaşam menfaat üzerine bir düzen ile kurulu olduğu için ve insan menfaatine satılmak konusunda zaafı olan bir canlı olduğu için bu tuzağa din ile kolay düşürülmektedir.
Laiklik gibi bir devrim yapmış Türk ulusunun ve Atatürk gibi bir insanlık devrimcisinin kurduğu devlet ve yaptığı devrimleri dini siyasete alet eden işbirlikçi bir zihniyet dini kullanarak elde ettiği güç ile bugün tehdit etmektedir.
] Önder Karaçay [
8 notes · View notes
arkeolog · 1 year ago
Text
Öfkenin kökeni acı ya da acıyı hissetmek değil, nefrettir.
Ethica’nın muhtelif yerlerinde şöyle der Spinoza:
"Nefret ettiğimiz kimseye kötülük yapma çabasına öfke denir"
"Öfke, bizi nefret ettiğimiz kimseye kötülük yapmamız için nefretle tetikleyen bir arzudur"
"Nefret karşı bir nefretle çoğalır, ama sevgiyle silinebilir"
"Nefret, dış bir nedenin fikriyle giden kederdir"
"Nefret asla iyi olamaz"
Öfke politik bir tavır değil, hayvansal bir güdüdür. Dolayısıyla öfke propagandası üzerine kurulan örgütlenmenin dağılması da kaçınılmazdır. Çünkü sevgi ve dayanışma geri planda kalır.
Şu açıkça görünüyor ki kaostan sadece egemen güç beslenmez. Egemen olmak isteyen güç de beslenir. Ne diyordu Deleuze: "Kederli ruhları desteklemek ve propagandasını yapmak için bir despota ihtiyaç duydukları gibi, despotun da amacına ulaşmak için ruhların kederlenmesine ihtiyacı vardır".
Şimdi Spinoza’yı öfke dili üzerine kurulu politik tavırları üzerinden devşirenler tekrar düşünsün. Bu kişiler Spinoza’yı gerçekten anladı mı? Yoksa felsefesinde sevgi dilini kullanan bir filozofun görüşlerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak işlerine mi geliyor?
Politik tavırda bir çizgi olur; bu da idealle olur, hayvansal güdüyle değil.
4 notes · View notes
pazaryerigundem · 2 days ago
Text
Enerji depolama çözümleri BUSİAD'da konuşuldu
https://pazaryerigundem.com/haber/210246/enerji-depolama-cozumleri-busiadda-konusuldu/ -
Enerji depolama çözümleri BUSİAD'da konuşuldu
Tumblr media
Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD) Enerji Uzmanlık Grubu, BUSİAD Evi’nde “Sürdürülebilir Gelecek İçin Enerji Depolama Çözümleri” konulu bir etkinlik gerçekleştirdi.
 BURSA (İGFA) – Moderatörlüğünü BUSİAD Enerji Uzmanlık Grubu Başkanı Tolga Aktoprak’ın yaptığı etkinlikte konuşan GY Mühendislik Mimarlık Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Göknur Atalay, “Şu anda tüketimin yüzde 60’ı yenilenebilirden. Bizim kaynakla ilgili sıkıntımız yok. Bizim sıkıntımız trafolar. Enterkonnekte sistemimiz var. Bir yerdeki arıza bütün şebekeyi kilitler. Hatlarımız yetersiz. Rafolarımızın yenilenmesi gerekir” dedi.
Güneş ve rüzgar enerjisine Türkiye’nin biraz geç girdiğini ifade eden Atalay, “Güneşte ve rüzgarda çok iyi durumdayız” diye konuştu.
Rüzgar ve enerjinin fiyatlarının farklı olduğunu da ifade eden Atalay, güneşin gece olmaması nedeniyle daha fazla ücrete tabi olduğunu kaydetti. Türkiye’de rüzgar enerji türbini yapılamadığını belirten Atalay, duruma Aselsan’ın el attığını ve Ares adıyla bir türibin yaptığını ve çok yakın zamanda faaliyete geçeceğini söyledi. Atalay yerli türibin kullananın daha yüksek ücretten elektrik satabileceğini de kaydetti.
Tumblr media
YENİLENEBİLİR ENERJİYE YÖNELİM ARTACAK…
Arçelik Enerji Çözümleri Batı Anadolu Kıdemli Satış Yöneticisi Ece Uluğtekin de, yaklaşık 4 yıldır Arçelik olarak solar enerji konusunda hizmet verdiklerini belirterek, güneş enerjisinin hem kurulum hem de sonrası için daha uygun maliyet getirdiğini de söyledi. Uluğtekin, güneş enerji sistemlerinin, düşük karbon salımı ve bağımsız enerji üretme imkanı sağladığını kaydederek, sınırda karbon vergisinin yenilenebilir enerjisine yönelimi artıracağını da belirtti.
PİL PASAPORTU…
Atlas Copco Enerji Tekniği Taşınabilir Güç ve Akış Ülke Müdürü Gizem Ünal, ürettikleri depolama ürünleri hakkında bilgi verirken, kesintili kaynakların sürekliliğini sağlamaya çalıştıklarını ifade etti. Bataryaların geri dönüşümünün takip edilmesi gerektiğini de kaydeden Ünal, 2027’de dijital pil pasaportunun da gündeme geleceğini kaydetti. Ünal, dijital pil pasaportunun, pilin nerden gelip nereye gittiğinin, karbon salımının, AB tarafından takip edilebilir olması için geliştirilen bir sistem olduğunu söyledi.
RES SÜRECİ NASIL İŞLİYOR?
Türkay Alternatif Enerji’den Çevre Yüksek Mühendisi Neşe Cihan, Rüzgar Elektrik Santrallerinin (RES) çoğunun Marmara ve Ege Bölgelerinde olduğunu söyledi. RES’lerin yüzde 65’inin 200 MW üstü olduğunu ifade eden Cihan, en büyük RES’in 735 MW olduğunu da dile getirdi. Cihan, Türkiye’nin rüzgar ve güneş kapasitesini 2035’te 4 katına çıkarmayı planladığını da kaydederek, bu hedefle 120 bin MW’a çıkacağını ve yatırımın 80 milyar dolara ulaşacağını da kaydetti.
Soruları da yanıtlayan konuşmacılara daha sonra BUSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tuncer Hatunoğlu tarafından Çağdaş Eğitim Kooperatifi’nin “Kır Çiçekleri Okusun Diye” sosyal sorumluluk projesine adına yapılan bağışın sertifikası hediye edildi.
Tumblr media
0 notes
darkyayincilik · 20 days ago
Text
Üniversite-Sanayi İş Birliği Geleceğe Güç Katıyor
Sakarya Üniversitesi üst yönetim toplantısında gündem, teknoloji ve eğitim iş birliğinin geliştirilmesi ve AR-GE yönetimi oldu. Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamza Al yönetimindeki toplantıya Sakarya Üniversitesi Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Metin Yerebakan, rektör yardımcıları ve farklı birimlerden akademisyenler katıldı. Toplantıda, Sakarya Üniversitesinin AR-GE kapasitesi, AR-GE…
0 notes
yesilhaber · 1 year ago
Text
Akfen'nin yeni yatırımları: Kurulu Güç 860 MW'a ulaşıyor
Akfen Yenilenebilir Enerji (AKFYE), Türkiye’nin yeşil enerji alanındaki büyümesine ivme kazandıracak yeni yatırımlarla dikkat çekiyor. Şirketin kurulu gücünü 860 MW’a çıkarmayı hedefleyen hamleleri, sürdürülebilir ve çevre dostu enerji üretiminin önemini vurguluyor. Akfen’in yeşil enerjiye katkısı Akfen Yenilenebilir Enerji, iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sakaryamilat · 20 days ago
Text
Üniversite-Sanayi İş Birliği Geleceğe Güç Katıyor
Sakarya Üniversitesi üst yönetim toplantısında gündem, teknoloji ve eğitim iş birliğinin geliştirilmesi ve AR-GE yönetimi oldu. Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamza Al yönetimindeki toplantıya Sakarya Üniversitesi Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Metin Yerebakan, rektör yardımcıları ve farklı birimlerden akademisyenler katıldı. Toplantıda, Sakarya Üniversitesinin AR-GE kapasitesi, AR-GE…
0 notes
lefkosahaberleri · 1 month ago
Text
Koç Holding Kayıtlı Sermaye Tavanını 10 Milyar TL'ye Yükseltti
New Post has been published on https://lefkosa.com.tr/koc-holding-kayitli-sermaye-tavanini-10-milyar-tlye-yukseltti-35262/
Koç Holding Kayıtlı Sermaye Tavanını 10 Milyar TL'ye Yükseltti
Tumblr media
Koç Holding, kayıtlı sermaye tavanını 10 milyar TL’ye yükselterek büyüme stratejisini güçlendiriyor. Bu adım, şirketin yatırım ve finansman alanındaki hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynayacak.
https://lefkosa.com.tr/koc-holding-kayitli-sermaye-tavanini-10-milyar-tlye-yukseltti-35262/ --------
0 notes
birfinansci · 1 month ago
Text
Enerjisa Enerji: Türkiye’nin Enerji İhtiyacını Güneşten Karşılıyor!
Bir Finansçı – Enerjisa Enerji, 2024 yılı itibarıyla tamamlanacak olan güneş enerjisi santrali (GES) projeleri ile birlikte, İşimin Enerjisi girişiminin başlangıcından bu yana toplamda 102,4 MWp kurulu güce ulaşmayı hedefliyor. Bu kurulu güç, yıllık yaklaşık 152 bin MWh elektrik üretimine denk geliyor ve 86 bin hanenin yıllık enerji tüketimine eşdeğer bir kapasite sunuyor.  Fosil yakıtlar yerine…
0 notes