#korkusuz olmak
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kaybetmekten korkmadığın zaman kazanabilirsin
Shakespeare
10 notes
·
View notes
Text
Tilki kadar kurnaz, öküz kadar güçlü,
Tavşan kadar hızlı, kurt kadar korkusuz.
Balina kadar derin, fare kadar sessiz,
Uçurtma gibi hafif, havada süzülen bir uçak gibi.
Her şey olmak istiyorum,
Herkesin olmak istediği şey.
Her şey olmak istiyorum,
Hepsi bir anda.
Arı kadar tatlı, ağaç kadar sert,
Kraliçe kadar cesur, karınca gibi çalışkan.
Kedi kadar sevimli, çakal kadar vahşi,
Kiraz gibi mutlu, uçan kuş gibi özgür.
Her şey olmak istiyorum,
Herkesin olmak istediği şey.
Her şey olmak istiyorum,
Hepsi bir anda.
Işık kadar parlak, gece kadar karanlık,
Ok gibi doğru, uçurtma gibi hafif.
Her şey gibi; güzel, parlak, sessiz, güçlü,
Hepsi bir anda!
Her şey olmak istiyorum,
Herkesin olmak istediği şey.
Her şey olmak istiyorum,
Hepsi bir anda..
#söz#şarkı#şiir#edebiyat#felsefe#sözler#sevgi#anonim#aşk#gece#hayat#alıntı#uyku#sohbet#mesaj#ruh#yaşam#ölüm#şiirlerim#şair
8 notes
·
View notes
Text
"Sumud asla vazgeçmemek, her şeye karşı direnmek demek; hiçbirsey yapılamıyorsa, pasif bir direniş demek... Sumud sabır demek, güçsüzseniz ve düşman baskısı altındaysanız, kıpırdamadan durmak demek. Sumud, boyunduruk, hatta işkence altında bile, özgür iradeye, isyan ruhuna sahip olmak; ideallerine ülkesine olan inancını yitirmemek demek... Sumud her şeye rağmen Filistin'e inanmaya devam etmek demek.(syf.54 alıntı)"


23 Ekim 2024/ Kudüs Bilinci Kitap Tahlili
Kenizé Mourad- Toprağımızın Kokusu
2000'li senelerde çıkan, yazarın büyük bir boykotuna sebebiyet veren, bizim tabirimizce iki tarafı da dinleyebilip dünyaya duyurabilmek adına bir gazetecinin çıkacağı en güzel kitaptı. İki perspektiften taraf belli etmeden (okudukça aslında yazarın kimin tarafında olduğunu anlayacaksınız.) olan olaylar karşısında yapılan röportajlar insanı derinden etkiliyor. Yahudi ve siyonizm kesimden sadece toprak davasını okuyacağınız, Filistin'lilerden ise seneler boyu devam eden siyonistlerin zulümlerine, çocukluktan başlayan vatan aşkını, korkusuz bir şekilde taşla da olsa direneceğiz sevdasını ve onlarda bırakılan psikolojik baskıya okuyarak şahit olacaksınız. Biz programa yahudilerin inançlarını tanıyarak başlayıp sonrasında kitabı tahlil ederek devam ettik. Okumak isteyenlerin de bu şekilde başlaması kitabı daha istifadeli kılacaktır.
Kitabın yayınlanması 2003 senesinde yapılmış ve bu kitabı yazmak adına yazarımız bir sene hayatından feragat edip Filistin'de yaşamış. Sene 2024, değişen tek şey artan zulümler, kardeşlerimizde daha da artan dava aşkı ve yahudilerin daha da azgın bir toplum hâline gelmiş olması...
11 notes
·
View notes
Text


Satırlarıma başlamak için İl sınırlarından tamamen çıkmayı bekledim. Normalde izlemeyi sevmiyorum ama şehirden çıkana kadar son kez taşını toprağını izledim ve bende bıraktığı kötü izlerin hepsini bir kere daha yaşamak istedim. 'Sikilmiş tüm hayatım burada' diyor şu an tam olarak Alba. Neyse girmicem buraya.
Göğü izliyorum ve kendimi o gri bulutlar gibi hissediyorum. Bir yanım beyaz, bir yanım turkuaza çalan bir mavi ama ben o grilik içinde sıkışıp kalmışım. Ne beyaz ne de maviyim ama işin kötüsü bunlardan biri olamamak değil, hep gri olmak. Ya siyahsındır ya da beyaz. Ben ya siyahım ya da gri. Beyaz olduğum zamanlarda yaşadığım her hangi minik bir şey beyazımı biraz karartıyor. Tam karartsa hiçbir sorun olmayacak bu belirsizlik ve arada kalmışlık işkence.
Özellikle son zamanlarda daha hassaslaştım ve daha fazla tahammülsüzleştim. İnan bana sen kötüsün diyenlerin hiçbiri sikimde değil. Ben kendimi biliyorsam başkasına gerek yok. He bir de şey, BEN DAHA DEĞERLİYİM.
Toygar ışıklı ben kötü biri değilim şarkısında 'ben kötü biri değilim, sadece sessizliği bilirim' diyor. Sokrat ST proletarya şarkısında 'RUHUM içinde kaybolan çocuğun merakında' diyor. Ya da Lia Shine Affetmem şarkısında 'şehrin en orta yerinde kaybolmuş bi' ruh var ' diyor. İnan bunlar her hangi bir şeyin arkasına sığınmak ya da bahane üretmek değil, durum tespiti. Bu bir gerçek. Hatta en gerçek.
Bu hayatta hiçbir zaman vazgeçemediğim şeyler şarkılarım. Şarkılarımın minik bebeğimden hiçbir farkı yok. En büyük tabirim bu. Öylesinelik yok demiştim ya, bu da böyle aslında. Dinlediğim ve bildiğim her bir şarkıda vardır bir anım o yüzden konuşurken/yazarken şarkılarım ön planda oluyor. Şu an ise kendimi en çok içinde bulduğum şarkı sözü Stabil'in mesele2 şarkısındaki 'HEM KORKAK HEM DE BİRAZ CESUR KAHVE GÖZLERİM' sözü. Beni herkes cesur, korkusuz ve net kişiliğimle bilir ama sanırım ilk defa ruhumdan biraz da olsa korkmaya başladım. Çünkü artık güzel olan şeyleri bile umursamamaya başladım, kaybedeceğim tek şey bu canım. Bu fazlasıyla korkunç. Çağrı Sinci Göğe Bakmak için şarkısının nakarat kısmında 'KADAVRALAR SAKİN, CANLILAR BELALI, TABUTLAR BEDAVA, UMUTLAR FİRARİ' diyor. Sanırım bundan...
39 notes
·
View notes
Text

Cesur olmak, elbette korkusuz olmak değil. Ama yitireceklerini bilmene rağmen yanlış olana itiraz edebilmektir. Çünkü korkaklar yaşamaz, sadece hayatta kalırlar...
....Uğur Mumcu....
60 notes
·
View notes
Text
Cesur olmak, elbette korkusuz olmak değil.
Ama yitireceklerini bilmene rağmen yanlış olana itiraz edebilmektir. Çünkü korkaklar yaşamaz.
Sadece hayatta kalırlar.
Uğur Mumcu
17 notes
·
View notes
Text

Kadın sezgisi diye bir şey var! Olayları en küçük detayı atlamadan ve en küçük detaya bile binlerce olasılık yükleyen, sentezleyip, analize, sonuca varan bir sezgi, kadın sezgisi…
Yanıldığı nadirattan olan, sorduğu soruya cevap vermeseniz dahi vücut ısınıza, mimiklerinize kadar tomografi, radar gibi cevaplarını aldığı halde, size itiraf ettirmenin zevkini tatmadan, sizi sorgu sandalyesinden indirmeyen kadın sezgisi…
Yanıldığı zamanlarda da özür dilememek için, savcılık makamını zinhar terk etmeyen, celseyi şüpheli bakışları sığdırdığı kaşlarının saçağında noktalamış gibi yapan kadın sezgisi…
Bir erkek olarak her gün bu kadın sezgisinden korkusuz, vicdanı hür geçmek istiyorsanız, yapılacak ve olması gereken şey bellidir; asla aldatmamak ve her konuda dürüst, yalansız olmak…
Murat Mesut
12 notes
·
View notes
Text
SONUNDA BİZLER Mİ SIĞINMACI OLACAĞIZ ACABA ?
23 Ağustos 2024
Ümit ZİLELİ
Korkusuz Gazetesi
Yıllar önce şöyle bir soru sormuştum:
- BİLİN BAKALIM, Türkiye’de KAÇ TANE SURİYELİ SIĞINMACI VAR?
Yalnızca size değil, bu ülkenin başta en büyük Türk Büyükleri olmak üzere, irili ufaklı tüm yetkililerine de sormuştum:
- 3 MİLYON mu, 4 MİLYON mu, 5 MİLYON mu?
Pekii, bu soruyu niçin sormuştum? Çünkü adım gibi emindim ki, bu ülkede HİÇ KİMSE gerçek sığınmacı rakamını BİLMİYORDU!
Zaten bilmelerine de olanak yoktu; ilk büyük akından sonra, toplu olarak gelenlerin dışında, YOLGEÇEN HANINA DÖNMÜŞ SINIRLARIMIZDAN GİREN ÇIKANlN BİLİNMESİ MÜMKÜN DEĞİL!..
Devam edelim; BU SIĞINMACILARIN NERELERDE YAŞADIKLARI, barındıkları ne yedikleri ne içtikleri, geldiklerinden bu yana NE İŞ YAPTIKLARI, NASIL GEÇİRDİKLERİ, gelen nüfusa KAÇ BEBEĞİN katıldığı, BÜYÜYEN ÇOCUKLARIN hangi işlerde çalıştırıldığı BİLİNİYOR MUYDU peki?
Kolay soruydu; devletin kontrolündeki kamplarda ya da yerleşim yerlerinde belki, geri kalanında HAYIR!..
Yalnızca etrafınıza bakmanız yeterliydi; PARKLAR, DEPOLAR, YIKINTILAR, parası olanlar için KİRALIK EVLER hep ONLARLA DOLUYDU...
SAHİL ŞERİTLERİ, özellikle EGE KIYILARI ise şişme botlarla Avrupa’ya kaçmaya çalışan ve çoğu ölen zavallı insanlarla dolup taşmış durumdaydı.
BU İKTİDAR hangi politika sonucu milyonlarca insanı kabul edip, böylesine bir sefalete ve ölüme yatmalarına YOL AÇTI, kendi halkını da yokluğa işsizliğe terk etti diye soracak olursanız, yaşananlar bazı güçlü ipuçları veriyordu tabii...
AVRUPA'NIN ölümüne KORKTUĞU “Mülteci Akını” başlıca nedenlerden biriydi. Zamanın Başbakan sıfatlı muhtereminin Avrupa Birliği yöneticileriyle, Brüksel’de yaptığı toplantıdan ne çıkmıştı?
- AL 3 MİLYAR EURO, TUT SIĞINMACILARI... Ayrıca sana vereceğiz vize muafiyeti.
- Eğer İŞ PARADAYSA, bizimkilerin açıklamasına göre BUGÜNE DEK HARCADIĞIMIZ PARA zaten MİLYARLARCA DOLARI BULMUŞ durumdaydı... ÖYLEYSE yalnızca para olamazdı MESELE; bu sığınmacıları, AMAÇ NEYDİ peki? “KOZ” olarak kullanmak mı, ucuz i��gücü durumu mu, YOKSA BİLMEDİĞİMİZ daha DERİN MESELELER Mİ ?
-
- Ben bilemedim, siz buyurun lütfen!
4 notes
·
View notes
Text
Onurlu olmak bir duruştur..
Dosdoğru,
Eğilmeden
Bükülmeden
İnsanlığa yararlı
Allah'a sevdalı
Merhametli
Korkusuz
Dürüstlük timsalidir...
19 notes
·
View notes
Text

Biri çıkar bütün bu aleme kükrer.
Alkış tutanların alkışları kursakların da kalır.
Zindana çevirdikleri mazlumların hayatlarını güne çevirir.
Allah'ın yasalarına uymayanların ve onu tanımayanların akıbeti bellidir.
Yürüdüğün yola bak .!
Sen kimsin?
Eşrafınla değil,tabi olduğunla kim olduğunu sorgula.
Ortada bir katil var lakin onu destekleyenlerde azmettirenlerde masum değil.
Zira tebaası sağlam olanlar daima Allah'ın yolunda saf tutanlar.
Sağa sola savrulmayanlar.
İşte onlar sadık olanlardır.
Sadakat nedir?
Sıdkını sorgula.!
Alim ilim sahibi olmak değildir mesele.
Mesele insan olmak mazlumların ardında durmaktır.
Bir zalimden korkacaksa bu dünya
Yok olsun yoksun sa insanlıktan.!
Yok olsun ki korkusuz olanın Allah ve ona inananlar olduğunu idrak etsin.
4 notes
·
View notes
Text
seni korkusuz sevmek isterdim. Uçsuz bucaksız kocaman sevmek. Gözlerine bakıp tüm sistemini görmek isterdim. Sesine sarıldığım gecelerde yanında olmak isterdim. Seni öyle bir sevmek isterdim ki şaşkınkığından yere göğe sığama isterdim. Korkusuzca saçlarına dokunmak yüzünde gezmek izlemek isterdim. Üzgünüm sevdiğim seni çok seviyorum ama ben korkak bir insanım ama imkanım olsaydı şayet 'seni korkusuzca sevmek' isterdim.♡
#spotify#ay benim gece senin#alıntı#gelmemeyegidenadam#soundcloud#güzel#art#anlamlı sözler#güzel sözler#kitaplar#tumblelog#tumblr#your tumblr year in review#romeo and juliet#trends#television#tech#typography#tattoos#artists on tumblr#yalnız kadın#yalancı#kutup yıldızı#yazar#youtube#blog yazar?#japan#jujutsu kaisen#thick and juicy#journal
8 notes
·
View notes
Text
Kendimi olmak istediğim gibi göremiyorum.
Kesik kesik hissedebiliyorum.
Kafam mı kaçık, aklım açık belli değil.
Açık bir zihnin rüyası yaşayabilir mi o da bir istisna.
Tüm bu eksiklikten kaçacağımı biliyorum.
Ben kaçacağım, korkaklık değil bu, vazgeçmiş olmak değil.
Korkusuz bir yolu ardımda bırakıp haklı olduğumu anlatacağım.
Keşke kendime yardım edebilseydim ama bu kadar ölüyken bunu yapmak çok zor.
Her gece kuşlar uyandığında ve ben uyumaya dalmadan içimdeki kötülüğü net hissedebiliyorum. Zihnim durmuyor, düşünmek bana acı veriyor. Eşsiz olmak mutlu etmiyor sadece yalnız hissettiriyor.
Yardıma ihtiyacım var ama bilinmezliğimi anlayacak kadar acı yaşamış kimseyi tanımadım. Geceleri misafir olarak gelen düşünceler bedenimi terk ederken umudumu da götürüyor.
Üzgünüm hissedemiyorum.
Kendimi göremiyorum.
Barış ya da savaş arasında dalgalanıp kül oluyorum.
Suyun ateşi yok ettiği kadar keskin bir şekilde yok oluyorum.
Üzgünüm,
Ben ölüyorum..
8 notes
·
View notes
Text

Denizlere açılacak kadar korkusuz olmak isteyeceğim birini istiyorum demişsin ya,
o azgın dalgalarda tek başıma çırpınıyorum.
senin gibi unutamıyorum,hep seni yaşıyorum.
7 notes
·
View notes
Text
"Kendimi olmak istediğim gibi göremiyorum. Kesik kesik hissedebiliyorum. Kafam kaçık, aklım açık mı belli değil. Açık bir zihnin rüyası yaşayabilir mi o da bir istisna. Tüm bu eksiklikten kaçacağımı biliyorum. Ben kaçacağım. Korkusuz bir yolu ardımda bırakıp haklı olduğumu anlatacağım. Keşke kendime yardım edebilseydim ama bu kadar ölüyken bunu yapmak çok zor. Her gece kuşlar uyandığında ve ben uyumaya dalmadan içimdeki kötülüğü net hissedebiliyorum. Zihnim durmuyor, düşünmek bana acı veriyor. Eşsiz olmak mutlu etmiyor sadece yalnız hissettiriyor. Yardıma ihtiyacım var ama bilinmezliğimi anlayacak kadar acı yaşamış kimseyi tanımadım. Geceleri misafir olarak gelen düşünceler V bedenimi terkederken umudumu da götürüyor. Üzgünüm hissedemiyorum. Kendimi göremiyorum. Barış ya da savaş arasında dalgalanıp kül oluyorum. Suyun ateşi yok ettiği kadar keskin bir şekilde yok oluyorum."
6 notes
·
View notes
Text

Yapay Zekâ ile İnsanlığın Kesişme Noktası
✍🏻 Kadir Veral
İnsanlık, teknolojik gelişimi hızlandırırken farkında olmadan kendi geleceğini yok mu ediyor? Bilimsel ve teknolojik yenilikler, insanlığa hizmet ettiği ve yaşam kalitemizi artırdığı sürece kıymetlidir. Yoksa, tersi bir durumun sonuçlarını düşünemiyorum…
Peki, dünyamızda yaşanmakta olan gelişmeler bu beklentiyle ne kadar paralellik göstermektedir? Ya da evirileceği son noktanın kestirilebilmesi mümkün müdür?
Merak, insanoğlunun doğasında olmazsa olmaz bir gerçekliktir. Sahip olduğumuz ve hayatımızı kolaylaştıran tüm teknolojik araçlar, hayal gücü ve merakın eseridir. (Kedileri bu çalışmanın dışında tutuyorum.) Üstelik, bu gelişmeler yüzyıllardır süre gelmekte olan emek ve çabanın sonucudur.
Ama bir soru: İnsanlık ve zekâ bu dünyada var olmak için çarpışan iki zıt kutup olabilir mi? Mesela; merhamet ve faydacılık, ya da hissiyat veya somut gerçeklik gibi…
Teknolojik gelişmelerden bazen sizlerin de korktuğu oluyor mu? Mesela, akıllı makineler, yapay zekâ programları, androidler ve evlerimize kadar girmeye başlayan robotlar.
Kapitalizm, insanlardan insanlığını alırken, tüketime dayalı lüks ve konforlu alanlar sunmayı vaat ediyor. “Sen yorulma biz yapalım. Sen düşünme, biz senin yerine düşünelim. Sen sevme; bizler senin yerine sevmeyi soğuk ve hissiyatsız bir duygu bütünlüğünde karşıya verelim.”
Yaşadığımız şehirlerin, kasabaların, mahallelerin, sokakların, evlerin ve hatta odaların her geçen gün biraz daha daraldığını hissediyor musunuz?
Otomatiğe bağlanmış paket yaşam formları, isteksiz ve ruhsuz çalışma ortamları. Kalabalık içinde yalnızlaşan bedenler ve ruhlar… Sevgiye, merhametle bakan gözler ararken, fiziksel görünümüne yapılan dokunuşlarla fark yaratmaya çalışan ve birbirine benzeyen katalog insan modelleri…
Ve biz, yapay zekâya insani duygular kazandırmaya çalışırken, ironik bir şekilde insanlığımızı kaybediyoruz: bireysel ayakta kalmak için önerilen meditasyonlar, kişisel gelişim tüyoları, tarotlar ve diğerleri…
Ne güzeldi insanı insan diye sevdiğimiz o günler. Korkusuz, kaprissiz, sömürüsüz yaşamlarımızdaki; şefkat, bağışlama, paylaşılan sevinçler ve hüzünler…
Şimdi ise çekiliyoruz kabuklarımıza; bir midyenin yalnızlığında. Elimizde nano teknoloji, cebimizde sanal paralar, sırtımızda sentetik giysiler…
Ve özlenen bir şey var: Hayal edilen terk edilmiş bir sahil kasabasındaki tek kişilik huzur. Maviye boyanmış boş boş sallanan bir sandal, bir tenin doğal sıcaklığı ve kömür ateşinde pişen bir acı kahve ve sarma tütün.
Kahrolsun bazı şeyler…
Kadir Veral
0 notes