#konuşmacı
Explore tagged Tumblr posts
Text
10 notes
·
View notes
Text
Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz!?
56 notes
·
View notes
Text
Eveet hatırlatma postları 1/2
Katılan herkese teşekkür ederek başlamak istedim sözlerime (konuşmacı edasıyla zjxkdmf) umarım biraz da olsa su içmeye yönelik bir alışkanlık kazanmanıza yardımcı olabilmişimdir. Sonraki süreçte sularınızı içmeyi ve kendinize zaman ayırmayı lütfen ihmal etmeyin.
@semaanrr @until-my-teeth-fell-out @eaupure @cokerkendegilmiydi @kingofthehell12 @mezarlikprensesi @kuy-tukose @21560072 @aydenizii @cucela @tomrisgibisi @kirazlik @didoretrosu @hosca-kalamam @yesilcicek @gokkusaginda @belkibirgunokursunsblog @coralinevuolemorire @herzamanbulutluu @mor-gabriel @bireylulhikayesis-blog @ladyvaletteentrone @rrraannaa @ardaturanlasmisbera
17 notes
·
View notes
Text
Bir proje, bir çalışma daha bitti. Aldığımız her bilgi, edindiğimiz her bir tecrübe çok kıymetliydi. Dilerim daha nice projeler karşımıza çıkar, dilerim ki bir konuşmacı olarak da biz birilerine bilgilerimizi aktarırız. Her son yeni bir başlangıçtır.
9 notes
·
View notes
Text
Sonunda konuşuyorum, sonunda dinliyorsunuz. Niçin bu kadar geciktim? Niçin bu kadar geciktiniz? Şimdi söyleyeceklerimi can kulağıyla dinleyiniz. Bu benim için önem arz etmektedir. İyi bir konuşmacı olduğumu göreceksiniz. Bunca yıllık sessizliğimin ardından birkaç küçük hatam olabilir, lütfen maruz görünüz. Başka katılan yok mu? Bu kadar mısınız? Olsun. Başlıyorum o halde;
“Hepiniz hoş geldiniz…”
(Alkış sesleri gelir.)
“Uzun süren sessizliğimin ardından sizlere çok mühim birkaç bilgi vereceğim. Beni çok dikkatli dinleyiniz. Hatta notlar alınız. Bunları ders gibi çalışırsınız. Her akşam bir not çalışarak beni anlayabilirsiniz. Bu akşamın konusu ise ‘Tiplerle başım dertte’ bu tipleri alt başlıklara ayıracağız.
(Soluklanmak için durur. Bunca yıllık suskunluğun ardından çok büyük kelimelerdir bunlar. Altında ezilmekten korkar.)
“Tip 1: Sessizlik
Bu çok basit gibi görünen ama gerçekte çok önemli olan bir meseledir. Sessizlik öyle herkesin kolay kolay kabul edeceği bir mesele değildir. Aslında sessiz insan, sesli insana kıyasla çok daha gürültülüdür. Kişinin konuşmaması sustuğu anlamına gelmez. Bu kişilerin zihni öyle gürültülüdür ki, kişiler beyin kanaması bile geçirebilir.”
(Kalabalıktan hayrete düştüklerine dair birkaç ses çıkar.)
“Sessizlik bir yaşam biçimidir. İnsanlığa karşı gelmektir. “Ben sizlerle konuşmayı reddediyorum.” demektir. İnsanlık bu isyan karşısında çok öfkelenir ve hemen onu huzurundan kovar. Buna karşın sessizlik de öfkelenir. “Beni huzurundan kovabilecek kadar önemli değilsin.” der ona. Çok uzaklara gider. İnsanlığın onu bulamayacağı kadar uzağa gider. Zaman içinde insanlık yaşlanır ve gürültüyü kaldıramaz hale gelir. Artık sessizliği ister ama sessizlik gelmez. Kaybolmuştur, üzüntüden öldüğünü sanmışlardır.”
(Kalabalık büyük bir hevesle alkış tutmaktadır. Onun gerçekten öldüğünü düşünenler ise gözyaşlarını silmektedir.)
6 notes
·
View notes
Text
MUTLULUĞUN PEŞİNDEN GİTMEK
500 kişi bir seminerdeydi. Birden konuşmacı durdu ve bir grup çalışması yapmaya karar verdi.
Herkese bir balon vererek başladı. Herkes gazlı kalemle balonuna adını yazmalıydı.
Sonra bütün balonlar toplandı ve bir odaya kapatıldı.
Katılımcılar odaya alındı ve 5 dakika içinde üzerine isimlerini yazdıkları balonu bulmaları söylendi.
Herkes deli gibi kendi adını aramaya başladı, insanlar çarpıştılar, bir birlerini ittirdiler, tamamen bir kaos ortamı oluştu.
5 dakikanın sonunda kimse kendi balonunu bulamamıştı.
Konuşmacı bu sefer herkesin bir balon almasını ve üzerinde adı yazan kişiye o balonu vermesini söyledi. Bir kaç dakika içinde herkes kendi balonuna kavuşmuştu.
Konuşmacı dedi ki:
“Yaşamımızda bunu görüyoruz.
Herkes deli gibi mutluluğu arıyor ve nerede olduğunu bilmiyor.
Bizim mutluluğumuz başkalarının mutluluğunda gizlidir.
Onlara mutluluk verin; sizinki size gelir.
Ve insanların yaşam amacı da budur… mutluluğun peşinden gitmek.”
• Alıntıdır
8 notes
·
View notes
Text
cehennemin kapılarını kapatmak ne manaya gelir.
bunu bana p. soruyor. p. 8 yaşında. ülkedeki seçim halet-i ruhiyesinden travmatize olan küçük bir çocuk kendisi. cehennemin kapılarını kapatmak ne manaya gelir- şunu düşündüğünü anlayabiliyorum: cehennemin kapıları ardından bize ulaşmaya çalışan uzun tırnaklı eller ve pençeler, kana susamış zebaniler ve canavarlar. ve onların üzerine kapıyı kapatmaya çalışan temiz yürekli insanlar.
bu bir benzetme diyorum. cehennemdeki kötülüklerden bizi ayırmak istemekle ilgili.
.
jung bir konuşmasında bilinçdışının düzenlenmesi ile ilgili şöyle bir örnek veriyor: büyükçe bir salonda bir konuşma yaptığınızı düşünün. siz konuşurken dinleyiciler arasında birisi yüksek sesle bağırmaya ve söylediklerinize itiraz etmeye başlıyor. dinleyicilerin dikkati dağılıyor. siz konuşmaya devam ediyor ama bir yandan salondaki görevlilere işaret ediyorsunuz- huzursuzluk çıkaran şu gürültücü adamı dışarı atın diye. görevliler adamı dışarı atıyorlar. salonun içerisinde nizam sağlanıyor. fakat... bu gürültücü adam kapının dışında bağırmaya devam ediyor. belki kapıyı da yumrukluyor. dışarıda tüm bu gürültü patırtı olurken.. salondakiler sizi ne kadar eski dikkatleriyle dinleyebilirler?
(sanıyorum ki bu anlatımda salon bilinci, konuşmacı sizi, ve gürültücü adam unutmak istediğiniz, bilinçdışına ittiğiniz/bastırdığınız rahatsız edici bir düşünceyi ya da hatırayı temsil ediyor. onu salondan dışarı atabilirsiniz, ama varlığı devam eder, bilinciniz onun etkisinden kurtulamaz.)
.
p.'ye bu jung anlatımından bahsetmiyorum elbette.
çünkü cehennemin kapılarını kapatmak yetmez. orayı tümden yoketmek, o kapıyı havaya uçurmak, zebanileri ve canavarları varolduklarına pişman edecek derecede acılı bir yokoluşa göndermek gerekir.
diyemiyorum.
36 notes
·
View notes
Text
Hasta Mektup
Mucize Tanrım... Elleri zorlu hasretimde bir yitmekle vurdu ki beni; gecelerin en saadetli yanı dahi mutlu değil... Her şeyden vazgeçtim onun yokluğunda. Kendimden, kendim olmaktan, yapmak istediklerimden... Ona dair en ufak bir kırıntı dahi yoksa hayatımda; al, bütün saadetler başkalarının olsun Tanrım.
Mucize, aşiyan ve parıltısını gönlümde kaybeden bir deli yaşamak şimdi... Öksürüyorum, hapşırıyorum çok fena, aşka... Ölmeler cemiyetinde baş konuşmacı yaptılar beni, başım; boğazım ve kalbimin en fakir yanı; hasta bu gece...
Tanrım, onun adını yaşamak koyduğunu bana söylediğin o günden beri selasını okutan aşklar, kalbimdeki onu hayranlıkla izliyorlar ve ben, bir ona varamadım. Kaç hece ömrüm kaldı Tanrım? Söyle de bileyim, şiirlerin kanserli yanları manzum eserlerimin şikayetini üstlerine alınıp kemoterapisiz can vermesinler.
Yutkunamıyorum Tanrım. Merhametin en sığınmacı yanında mülteci sevdalıların en namussuzuyum şimdi. Geceler, bu hecelerle beni kovalar. Ölüyorum. Kaç yutkunmak geçmiyorsa boğazımdan; naneler, ıhlamurlar devasız şirketlerin parodisi şimdi. İyileşemem ben artık.
Başım ağrıyor Tanrım; onsuz aşka...kaç dönümlük arsada Azrail yer seçti bu aşka bilmem; yaşasın, yaşatsın beni, yalvarırım müsaadenle...
Susuyorum Tanrım... Yorgunum. Serumlar kalbime takıldı, enjektörün hatır gıyabı battı sandım kalbime; meğer onsuzlukmuş batan. Hastayım, öksürüyorum, ter ter geceden çekiliyorum aşka...
Yaşat Tanrım; yaşat da öldürme bu defa...
Dilara AKSOY
13 notes
·
View notes
Text
Online konferanstayım bitkilerle ilgili yine. Konuşmacı bitki ve doğal yaşamın yasal haklarından filan bahsediyor genel olarak ve Spinoza'ya göre hakların olması yetmez aynı zamanda bu hakların işe yarayacağı ortamın da oluşması gerek diye bir cümle kurdu and I really felt that 🥲
İnsan hakları bile şaka gibiyken bizim ülkede Ekvator Cumhuriyeti'nde doğa hakları tanınmış 2008 yılında!
Şu dağlarda kar olsaydım diye bir şarkı var ya Ekvator'da ot olsaydım diye değiştirip yeni bir versiyonunu çıkarabiliriz dkvkekfd
16 notes
·
View notes
Text
"Çocuklar biliyorum, ben iyi bir konuşmacı değilim. Ama şu an da acil bir durum var. Neler hissettiğinizi anlayabiliyorum. Duygusalsınız. Nükleer savaş hakkında duyusal olmasaydınız zaten insan olamazdınız. Ama şimdi vatan hizmet bekler, onları sükûtu hayale uğratmayacağız. Bu işin sonunda hepimiz birçok mükâfata boğulacağız. Irk, din veya inanç gözetmeksizin."
Garip Doktor (1964), Stanley Kubrick
5 notes
·
View notes
Text
Laiklik nedir?
Konuşmacı: Besim TUBUK
#laiklik#besim TUBUK#türkiye#doğa#travel photography#travel destinations#travel#manzara#view#natural#europe#africa
22 notes
·
View notes
Text
🔵 İnsanlar neden dinlediklerini, okuduklarını, izlediklerini anlamıyorlar? * 📌Korku zihni sakatlar. 📌Din, zihnin hapishanesidir. 📌Korku hiç kuşkusuz zekânın önündeki engellerden biridir. 📌Korku; insanın zihnini, vicdanını ve davranışlarını felce uğratır. 📌İnsanların çok büyük bir bölümü düşünmekten kaçmak için, kendilerini bir ideoloji veya inançla hipnotize eder. 📌Korkunun ne yaptığını bilirsiniz. Zihni karartır. Zihni donuklaştırır. Korkudan şiddet doğar. Korkudan bir şeye tapınma başlar . 📌Otorite sizi mahvetti, dinler sizi yıktı. Lütfen bu gerçeği görün. Tapınak zillerine kulak verip tapınaklara gitseniz de, aslında tapındığınız şey haz ve paradır. 📌İnsan gerçeği bulmak istiyorsa, tüm dogmalardan, tüm koşullandırmalardan, tüm inançlardan, boyun eğdiren tüm otoritelerden tümüyle arınmış olmalıdır; yani aslında, tam anlamıyla bağımsız olmalıdır ve bu oldukça güçtür. 👉Jiddu Krishnamurti'den alıntılar (1895-1986) Hindistan asıllı düşünür, konuşmacı ve yazar. * 🔵 Korkunun ilacı nedir? Kurtulmak, mümkün müdür? * Korku doğuştan gelen bir duygu biçimi değildir. Daha çok aile, çevre, ve "tanrı korkusu" o çocuklara sonradan bir elbise gibi giyidiriliyor. Bu durumda o çocuk büyüdüğü zamanda dinlemez anlamaz. Neden? Korku beynini "felc" etmiştir. Tanrı inancı kişide olduğu müddetce asla anlamayacaktır. Anlatılanların önünde hep bir perde olarak duracaktır. Korkulacak şey yoktur. Yanlış bilinen şeyler vardır. 👉"Korkunun en iyi ilacı bilgidir." Robin Sharma'ın da dediği gibi Her çocuk korkusuz doğar. Korku sonradan ona yüklenir! EsenKalın
2 notes
·
View notes
Note
Eminim sunumu slaylemissindir ama, konferans nasıl geçti
öncelikle, benim konuşmacı olduğum oturum Türkiye saatiyle gece 11.30-1.00 arasındaydı ama şili'dekiler baya good afternoon falan diye selamladılar biraz komikti
oturumda 6 konuşmacı var ben 4. konuşmacıydım ve komple tüm konferanstaki tek Türk bendim ki elliye yakın konuşmacı vardı o yüzden değişik bir his
herkesin araştırmasını anlatmak için 15 dakikası var ve 15 dakikada anlatmak önemli çünkü biri aksadığı zaman herkes etkileniyor. ilk konuşmacı 15 dakikayı geçirdi, sanırım 20 dakikaya yakın sürdü onunki ve dürüst olmak gerekirse çok iyi değildi sunumu. ikinci konuşmacı yaşça büyük bir hanımefendiydi ve yavaş yavaş konuşuyordu. yarım saate yakın sunum yaptı herkesi baya zora soktu çok sıkıntılı bi durumdu. benden önceki konuşmacı zaman yönetiminde çok iyiydi, hızlı bir şekilde sunumunu yaptı, zamanı geçirmek istemiyorum dedi, sunumu da gayet güzeldi. ve sıra bana geldi
açıkçası çok heyecanlıydım, özellikle sıram yaklaştığında baya stresim arttı. yaptığım provalarda ben de hep zaman sıkıntısı yaşıyordum 20-25 dakikada sunuyordum ama son denememde 16 dakikaya düşürmüştüm. sunumda da böyle oldu. süren bitti denildiğinde son sayfayı sunuyordum o yüzden zaman konusunda sorun yaşamadım ve anlatmak istediklerimi de anlatabildiğimi düşünüyorum
benim için güzel bir deneyimdi. ve bunu bireysel olarak başardığım için kendimle gerçekten gurur duydum. oturumda birçok profesör konuşmacı vardı, ben bir öğrenci olarak orada bulunup kendi çalışmamı anlattığım için çok mutluyum. bunu atlattığım için daha da mutluyum çünkü artık gerçekten tatil yapabileceğim :)
ve sorduğun, merak ettiğin için teşekkür ederim ♡
5 notes
·
View notes
Text
yea akademi kariyer sahibi insanların kariyer yolculuğunu anlattığı ve bu kariyer sahibi insanların çalışmakta oldukları şirketleri tanıttığı güzel bir proje gerçekleştirmişler. o videolardan kendime önemli gördüğüm noktaları unutmamak adına burada yazmaya karar verdim. öncelikle tüm konuşmacıların söylediği ortak çok konu var. aslında bunu yakalamak ve anlamak bence çok önemli. artık günümüzde üniversite okumaktan, yüksek lisans yapmaktan çok genel becerilerimizin olması gerekiyor. teknoloji bu kadar gelişmeden önce üniversiteli olmak çok önemliydi ancak şu an üniversiteden öğrendiğimiz bilgilerin çoğuna internetten ulaşıyoruz. aynı zamanda üniversiteye giden çok insan var. şimdi ki şirketlerin aradığı önemli noktalar sosyal becerinin olması. bunlara daha çok önem veriyorlar. ikna kabiliyetinizin olması, liderlik edebilmek, kültürlü olmak, teknolojiden anlamak, dil bilmek -ingilizceyi kesin bilmeniz gerekiyor bunun yanında mutlaka bir dil daha bilmek gerekiyor-, kriz-zaman yönetimi, yeniliğe açık olmak, gündemi takip etmek, yaratıcı olmak, özgüvenli olmak, motivasyon sahibi olmak, problem çözücü olmak, atılgan olmak, çok farklı sektör ya da projelerde barınmak, ekip çalışmalarında uyumlu olmak, insan iletişimlerinde iyi olmak, davranışlarınızın düzgün olması, ilk izlenimde insanlara iyi gelmek, dış görünüşünüzün iyi olması -bakımlı olmak ve giyinmeyi iyi bilmek- ve en önemlisi kendinizle aranızın iyi olması. artık bunlara önem veriliyor. herkesin ulaşabileceği bilgileri sizden istemiyorlar. soru sorduklarında aklınıza gelen ilk düşünceyi değil sordukları soruyu her bakış açısından bakabilmeyi, yorumlayabilmenizi istiyorlar. çoğu konuşmacı chatgpt'den bahsediyor. hem iş hayatlarında hem gündelik hayatlarında bu yapay zekadan faydalandıklarından bahsediyorlar hatta bir konuşmacı şundan bahsetti sizi işe alırken verdiğiniz cevapları eğer chatgpt'den alıyorlarsa size gerek duymadıklarından bahsetti. chatgpt'de bilgiler var. önemli olan bilgi sahibi olmaktan çok bu bilginin dışına çıkabilmekte mesele. daha farklı bakabilmek, sorgulayabilmek mesele ya da genel bir bakış değil yeni bakış açıları sunabilmek. bir de önceden bir iş yerinde uzun yıllar çalışmak iyi bir şeymiş gibi görünüyordu şimdi ise olabildiğince iş değiştirmek, farklı sektörlere açılabilmek, farklı projelerde barınabilmek daha önemli. farklı bir yere adapte olmanızı, esnek çalışabilmenizi istiyorlar. bu isteklere bakılınca aslında sosyal olmanın, farklı yerler görmenin, çeşitli insanlarla tanışmanın ve meraklı olmanın çok önemli olduğunu anlıyoruz. bu becerileri elde etmek için saatlerce ders çalışmak, ezber yapmak gerekmiyor. sosyalleşmek, kitap okumak, film/dizi izlemek, sosyal etkinliklere katılmak, gündemi takip edip insanların gündeme karşı tepkisini ölçmek, sosyal medyayı yakından takip etmek bu becerilerin gelişmesinde önemli rol alıyor. bir de ne istediğimizi bilmemiz gerekiyor. evet şirketler bizden bunu istiyorlar ancak peki onlar bu becerileri elde etmemiz için bize gerekli alan açıyor, koşullar sağlıyor mu? verimli çalışmak için nasıl şartların olması gerekiyor? gelişmiş ülkeler neye önem veriyor? yeni dünya nasıl? bizler kendimize neler katabiliriz? bir sistem var bu sisteme uyum sağlayabiliyor muyuz ya da bu sistemde gerçekten mutlu muyuz? bu bahsedilen sektörlerin, pazarlamacıların bizlerde yarattığı algının ne kadarının farkındayız? duygularımızı, isteklerimizi biz mi yönetiyoruz? kendimize sormamız gereken önemli sorular neler? biz ne odaklıyız? farkında olmak yeterli mi? gibi bir sürü sorular aklımı kurcalıyor. bunun cevaplarını da ilerleyen günlerde yayımlamak isterim.
#economy#finance#kariyer#iş dünyası#algı#dijital pazarlama#finans#gündem#chatgpt#yapay zeka#işsizlik#pazarlama#iş bulma#yeni dünya#ekonomi#sosyal beceri#yetenek#sektör#sektör bilgisi#Araçlar ve Teknoloji#deneyim#Sosyal yetenekler#proje#projeler#tavsiye#tavsiyeler#üniversite
3 notes
·
View notes
Photo
4 Şubat Cumartesi günü Eskişehir’deki okurlarımızı bekleriz. @remzikitabevi @tepebasibeltr @etkinliktepbel #Repost @tepebasisagliklikent ・・・ Kent Konseyi olarak organize etmiş olduğumuz @emrekongar ve @veganzulal konuşmacı olarak katılacağı “DEVRİMİ YAŞAMAK” söyleşimize ve kitap imza törenimize bütün herkesi davet ediyoruz. 04 Şubat 2023 Saat 14.30 Haller Gençlik Merkezi Frigya Salonu #sağlıklı #kent #tepebaşı #emrekongar #zülalkalkandelen #devrimiyaşamak #devriminyüzüncüyılı #🌏 (at Eskişehir/Tepebaşı) https://www.instagram.com/p/CoFj11OIeTk/?igshid=NGJjMDIxMWI=
10 notes
·
View notes