Tumgik
#konu başlıkları
chemistryortmenbey · 3 months
Text
ELEMENTLERİN SINIFLANDIRILMASI
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hattabi · 5 months
Text
Tumblr media Tumblr media
من كتاب بر الوالدين..
İmâm Buhârî bu eserinde 76 rivâyete yer vermiştir. Bunları konu ile ilişkilendirme açısından üç başlık altında zikredebiliriz: "Konu ile direkt irtibat kurulan rivâyetler, konu ile dolaylı irtibat kurulan rivâyetler ve derin bir tefekkür ile anlaşılan rivâyetler"
Konuların daha anlaşılır olması açısından bâb başlıkları ve haşiyelere bazı eklemeler yapma gereği hasıl olmuştur. Umarım okuyucuya fayda sağlayan alanında doyurucu bir çalışma olur..
8 notes · View notes
panoptik · 5 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Bir şekilde bir bütün kalmaya çalışıyorum. Cioran okumayı tamamladıktan sonra 2 yeni roman aldım.
Javier Marias geçen yıl kitabını okuyup düşüncelerini ve anlatım tarzını kendime çok yakın bulduğum bir yazardı. Gündelik hayatta yaşadığımız sıradan olaylardaki anlamları yakalamasını ve kadın erkek ilişkilerini irdeleyiş biçimini sevmiştim.
Milan Kundera'nın kitabını ise ikincisi yüzde elli indirim olduğu için aldım ^^ Liseden beri görür, almazdım. Bugüne kısmetmiş.
Leeming mitoloji derlemelerimde kısıtlı kitap kaynağım gereği en çok kullandığım isimlerden biri. Bu az sayfalı kitap da konu başlıkları kısa ve iyi derlenmiş. Çabalarımın ikinci fazında daha iyi yardımcı olacak.
Mitler ve Rüyalar ise okuduğum alanı derinleştirmek için aldığım bir kitap. Kısa ve efektif oluyor.
5 notes · View notes
Text
2024 yılı konserleri, biletleri ve genel durum hakkında bir yazı.
Tumblr media
Hepimizin malumu 2024 senesinde ülkemizde daha önce de konser vermiş birçok önemli Rock/Metal müzik grubunun etkinliği gerçekleşecek. Yaz aylarına kadar olan süreçte duyurulan diğer gruplar hariç “Scorpions” (açıklandığı saat biletler tükendi, ikinci gün planlandı. Bu etkinliğin biletleri de dakikalar içerisinde tükendi), “Megadeth” (aynı gün tükendi), “Judas Priest” konserleri açıklandı. Bu kadar büyük gruplar söz konusu olunca her zaman bilet bulma, bütçe ayarlama konusunda sıkıntılar yaşardık ama saatler hatta dakikalar içerisinde biletlerin tükenmesine pek alışık değiliz. Duyuru yapılması muhtemel başka gruplar için de birçok söylenti mevcut. Organizatörler gelen yoğun ilgiden şaşkın, dinleyiciler anında tükenen biletlerden dolayı sinirli. Grupların bu konuda bir görüşü var mı, soru işareti? Muhtemelen süreçle alakalı bir rahatsızlıkları yoktur. Bunlar kendilerini artık neredeyse yarım asırdır birçok farklı şekilde kanıtlamış gruplar. Geniş kalabalıklara hitap etmeye, “sold out” konserlere alışıklar, haklı olarak da konforlarına düşkünler. Yaşlılar (!), dolayısıyla da seyircide “bir daha göremeyiz kaygısı” var.
Hal böyleyken ortalıkta birçok asılsız ve yanlış bilgi dolaşmaya başladı. “Karaborsa”, “konserler neden statlarda yapılmıyor?”, “yabancılar”, hatta “kara para aklama” vs. gibi konu başlıkları türedi. Bunlara iki taraftan da yeterince fazla cevap verildi diye düşünüyorum. Ben de ucundan organizasyon işlerine girme eğiliminde olduğum için organizasyon tarafının yaşadığı zorlukları artık daha iyi şekilde algılayabiliyorum. Yılların dinleyicisi olduğum için de bu taraftaki öfkeyi hissedebiliyorum. Bu sebeple konuyla alakalı kendi fikirlerimi ve bundan sonra yapılabilecekleri not almak istedim. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bir tık fabrika ayarlarına dönüp özet geçmem lazım diye düşünüyorum. Kalıpların dışına çıkan bir alt kültürü anlatırken onu bir kalıbın içerisine almak, tanımlamaya çalışmak, tam ortasında olduğun bir şeyi tepeden görmek sıkıntılı durumlar fakat “biz” neyiz ya da neydik kısaca hatırlayalım…
Metal müzik 70’lerden günümüze her zaman isyanın, özgürlüğün, farklı yaşam tarzlarının ve kültürlerin sesi oldu. İnsanlar günlük yaşamlarındaki öfkelerini, hayal kırıklıklarını, yorgunluklarını bu müzikle aşmaya çalıştı, içindeki ve dışındaki canavarlarla, kem gözlülerle, garip bakışlarla, şeytanlarla, ejderhalarla bu müzikle savaştı. Metal müziği konuşurken asla standart bir müzik türü konuşması yapamazsınız. Bu müzik, bunu yapan insanlar ve dinleyen insanlar asla hafife alınmamalıdır. “Metalci” sadıktır. Dinlediği müziği geçici bir hevesle değil mezara girene kadar dinler. Dinlediği grubun albümünü sadece dinlemez, onun içerisinde yaşar. Sevdiği grubun sadece konserine gidip eğlenmez, orayı yıkar! “Metalci”, hayatla, düzenle, sistemle kavgası olandır. Toplum dayatmalarını, inanç baskılarını, kalıpları, tabuları ezer geçer. Buraya kadar yazdığım son derece eksik bilgileri ve tanımlamayı da ezer geçer! Bu dahil bütün genellemeler onun için yanlıştır!
Tumblr media
Dünya değişiyor (Galadriel girer…). Metal müzik çıkmış olduğu köklerin dışına taşarak fakir, zengin, genç, yaşlı ayırt etmeden toplumun her kesiminden insana hitap etmeye başladı. Sanayi işçisi öfkesini “Slayer” dinleyerek attı, özel sektör çalışanı “Anthrax”la. Umutsuz genç “Katatonia” dinledi, Yeditepeli “Limp Bizkit”, Ahmet ucuz bira satan bir barda “Megadeth”le sarhoş oldu, Mehmet kiraladığı chaletde “Judas Priest” açtı. Artık konserlerin dolmasındaki neden sadece eski neslin yetiştirdiği yeni jenerasyon, nüfus artışı, yabancılar vs. değil, metal müziğin toplum içerisindeki başka sınıflar arasında da yayılmasıdır. Bunu özellikle son on sene içerisinde gözlemlemek mümkün. Dünya geneli için de benzer şeyler konuşabiliriz. Gerçekler er ya da geç ortaya çıkar. Metal müzik “gerçek müzik” icra edilen bir alandır ve insanların kulakları, beyinleri, kalpleri artık neyin ne olduğunu ayırt edebiliyor. Metal müzik popüler olduğu 80’lerden beri ilk defa bu kadar hızlı bir ivmeyle yükseliyor. Her şeyde olduğu gibi bunun da olumlu ve olumsuz sonuçları var…
2000’ler ortası yirmili yaşlardaki ben ve arkadaşlarım, yaz aylarında gerçekleşecek bir konser ya da festival açıklandığında heyecandan yerimizde duramazdık. (Tıpkı şimdiki gibi.) Ne zaman biletler çıkacak? Nerede satılacak? Para, hız, azim, irade… Okul dersler her şey unutulur, dertler bunlar olurdu. “Guns N' Roses”, “Judas Priest”, “Metallica”, “Rock’n Coke”, “Sonisphere” festivalleri, “Uni Rock”lar, “Rock the Nations”lar… Neler yaşadık neler… Bizim durum şükürler olsun iyiydi ama para öyle her yere (konsere, kasete, CD’ye, tişörte, oyuncağa vs.) harcanmaz kültüründen geldiğimiz için harçlıklarımız kısıtlı, ailelerimiz patron şirketlerinde çalışan insanlardı. Para biriktirilir, tabiki yetmez. Rica minnet aileden eşten dosttan borçlar alınır, sözler verilir, dertler anlatılır, dükkana ya da gişeye koşulur, o biletler bir şekilde alınırdı. Şimdi gerçekleşmesi mümkün olmayan festivaller vardı. Her zaman tek tek, her gruba ayrı para vermek yerine birçok grubun katıldığı festivallere belli bir ücret verip günler boyunca tıpkı ecnebiler gibi “Metal”e doyardık. Ülke çok iyi durumdaydı, her şey süperdi, aman şahane yaşardık diye bir iddiam yok ama hiçbir zaman bu kadar kötü durumda değildi derdim kesinlikle var… Şimdilerde yirmilerinde ki bir genç eğer ailesinin maddi imkanları çok iyi boyutlarda değilse, bu saydığımız bütün konserlere gidemez noktada. Konserler arasından seçim yapmak zorunda. Seçse de yetmeyecek, o konserin biletine yetişmesi lazım. Yetişse de yetmeyecek artık gerçek sıralar yok, sanal sıralarda internet hızları ve yazılımlar arasında bileti kaybolup gidecek. Standart alan dışında diğer kategorilerde bu konserlerde hızlı bir şekilde tükendi. Peace sells… But who’s buying? (Galadriel çıkar…) 
Tumblr media
Hayat zor. Artık ortalama bir genç metal müzik dinleyicisi daha fazla çalışmak zorunda, daha fazla kazanmak zorunda, daha fazla odaklanıp diğer dinleyici arkadaşlarının önüne geçmek zorunda. Sadece bunlar yetmez. Belki bu seneyi kurtardı. Seneye de işlerin yolunda gitmesi lazım. Krizlerden, salgınlardan, hayatın getirdiği değişkenlerden etkilenmeden parayı kazanmanın bir yolunu bulup önümüzdeki sene gerçekleşecek olan bilet yarışında yerini garantilemeli. Bu sayede eğer “Metallica” konserini kazanırsa dört sene sonunda yurtdışında “Wacken” festivaline kabul edilebilir ve geleceğin çok iyi bir metalcisi olarak ülkemizi en doğru şekilde temsil edebilir… Şakası bir yana biz bu “yarışa” aslında çok adapteyiz. İyi okullar, iyi meslekler, iyi paralar… Yarış, koş, donan, asla durma! Hayatımız boyunca bize bu empoze edilmeye çalışıldı, gerçekler acıydı. Biz bu müziği tam olarak bu tarz tatsızlıklardan kaçmak için dinlediğimizden, kendimizi “yarışın“ ortasında bulmak biraz can sıkıcı olmuyor değil.
Yurtdışı festivallerinde gözlemleme fırsatı bulduğum kadarıyla, oradaki yirmili yaş ve altındaki gençler metal müzik konserlerine katılmayı abileri, ablaları kadar tercih etmiyor. Genelde orta yaş ve üstü bir ekip görüyorsunuz festivallerde. Bunun çeşitli sebepleri olabilir. Çocuklar henüz daha ekonomik bağımsızlıklarını kazanmamış durumda, şehirden uzak festival alanlarında konaklama zorlukları çekiyorlar vs. Fakat onlar için önemli değil. Ne de olsa kaygısız bir şekilde birkaç sene sonra o festivallere katılabilecek, istediği grubu zorlanmayacağı fiyatlarla dinleyebilecek, isterse dünyanın başka yerlerindeki konser ve festivallere de katılabilecek, aramızdaki yerlerini alacaklardır. Bu onlar için sadece çok da zor olmayan bir tercih meselesi. Bugün olmazsa yarın. Yarın olmazsa seneye, aman canım… Zaten sürekli festival var, zaten gruplar sürekli buraları turluyor, zaten sürekli yeni ve iyi gruplar da çıkıyor. Vur asayı şenlendir…  
Tumblr media
Peki, neden, nasıl böyle oluyormuş? Müthiş ekonomik durumları, devasa kayıt stüdyoları, konser ve festival alanları, sektörleşmeleri, şirketleşmeleri, devletlerinin sanata olan destekleri, acayip iyi hayal güçleri ve coğrafi konumlarının müsaitliği sebebiyle icra edilen harika albümler ve çıkan gruplar sayesinde mi elin çocuğu bizimkilerden daha iyi şartlarda metal müziğe hakim olabiliyor? Kesinlikle evet, tabiki evet. Fakat bunların hepsi sonuçlar. Buraya gelinene kadar emin olun oralarda da yaşanan süreçler, ödenen bedeller var. Malesef huyumuzdur; gidişi yaşamadan sonuca ulaşmaya çalışmak. Bizim toplum olarak belki de iç özlemimizdir. Çok daha iyi yerlerde olmuştuk evet ama o noktalara tekrardan, hemen geri dönemeyiz. Yeni bedeller ödemek, belki baştan başlamak, bir şeyleri göze almak lazım. Ekonomiye ve sisteme lanet (evet lanet olsun bu ayrı bir konu…), organizatöre küfür, mekanlara şikayet, küslükler, yakarışlar… Bunlarla bir yere varacağımızı düşünmüyorum.
Metal müzik evrenseldir. “Müzik” evrenseldir ve fakat gözlemlediğim her ülke, her millet kendi grubuna, kendi insanına önem vermeyi asla ihmal etmiyor. Bu gelişimi birbirlerine sırt çevirerek, birisi diğerinin ayağına taş koyarak, “sen Abdülhamit’i savundunlar”la, sen Kadıköy, ben Taksim diyerek vs. yaşamamışlar. İstisnalar tabiki vardır fakat Avrupa, Asya, Güney Amerika, dünya… vatandaşları, ülkelerindeki metal müzik gruplarına sahip çıkıyor, yerli festivallerini el üstünde tutuyor, yeni çıkış yapan gruplarını destekliyor. Biz de bu konuda ne kadar başarılı olursak, ileride o kadar rahat ederiz diye düşünüyorum. Sürekli dışarıdan al, hiçbir şey üretme, sadece tüket felsefesi sayesinde zaten her konuda şu anki durumdayız. Şartlar ne olursa olsun üretmek, duyurmak lazım. Bu bizim elimizi kuvvetlendirir, başımızı yeniden dikleştirir. Dış basında ve buraya gelmeyi düşünen grupların ajanslarında dikkat çeker. Yerli grupları, festivallerimizi destekleyelim. Katılımı arttıralım. İnanın henüz benim bile bilmediğim gerçekten çok iyi metal müzik icra eden yerli gruplarımız var. Avrupa gruplarından yetenek, ruh ve istek anlamında hiçbir eksikleri yok, fazlaları var. Benim bu söylemim yeni bir şey değil. Yıllardır bunu bağıran büyüklerimiz oldu, devam da ediyorlar. Bunu bir noktada artık gerçekleştirmemiz gerektiği için “yine yeni yeniden” bahsediyorum.
Tumblr media Tumblr media
Metal müziğe “hakim” olduk evet. “Bir daha gelmezler”, “ölürler”, “bak bu kaçmaz”, “ama ben hiç izlemedim ki” diyerek gidebildiğimiz ölçüde “oldschool” kafa metal müzik gruplarının konserlerine canımızı dişimize takıp gidiyoruz. Yine gidelim ama burayı da, kendi ülkemizi, gruplarını ve festivallerini de ihmal etmeyelim. İhmal ettiğimiz sürece çok sevdiğimiz, dinlemekten bıkmadığımız, gıpta ile baktığımız yabancı gruplar belki daha az belki daha sık üzerimize gelmeye devam edecek. Maliyetler artıyor, Alım gücü düşüyor, para el değiştiriyor. Gruplar gelecek, sadece şanslı bir azınlığın dinleme fırsatı bulabildiği etkinlikler yapacak. G��zden uzak gönülden ırak olur. Sevgili “metal” müziğimiz, isyanın sesi, başkaldırının son kalesi bize ihanet içerisindeymiş gibi hissetmeye başlanılacak. Onlara ulaşabildiğimiz tek yer olan albüm kapaklarına şüpheyle bakılacak, eski tatlar belki de alınamayacaktır. Kimse de bu konuda hiçbir şey yapamayacaktır. Senden başka hiç kimse, hiçbir şey yapamaz! Çok mu distopik geldi? Umarım öyledir. Bunlar hiç yaşanmasın, çok kötü, hiçbir zaman gerçekleşmeyecek senaryolar olarak kalsın, kimse konserleri Maçka parkından dinlemek zorunda kalmasın… Metal müzik, Metal müzik olarak kalsın.
Uzun lafın kısası son tahlilde bana sorarsanız eğer, iç piyasamızı yükseltelim. Dikkat çeken yerli festivallerimizi ve gruplarımızı tekrardan canlandıralım. Bunları yapmak, hemen seneye gerçekleşmesi muhtemel olan yabancı grupların konserlerinin biletlerini ucuzlatmaz ya da daha iyi şartlarda biletlerine, konserlerine ulaşmamızı sağlamaz ama en azından ilk etapta bize, “Türkiye çok güzel”, “seyirci harika”, “teşekkürler”, “lahmacun çok güzel”, “baybay” konuşmalarından başka bir şeyler katar. Değişimin başlangıcı olur. Türk metal müziğini, hepimiz için her anlamda ileriye taşır. Özlediğimiz stat konserlerinin gerçekleştirilmesi belki yeniden gündeme gelir. Havaalanlarını, geniş arazileri tekrardan “metal” ile buluşturur. Organizasyonların alternatifleri çoğalır. Önümüze bakalım. Biz, bize bakalım. Özümüze, kültürümüze sahip çıkalım, Teke’yi sevelim, metalle kalalım. Gözlerinizden öperim :)
Tumblr media
3 notes · View notes
kurbaga · 8 months
Text
not alıcak defter ararken birinden ayrılır gibi olduğum zaman konuşurken söyleyeceğim şeylerin listesini buldum küçük konu başlıkları halinde. neyse ki artık normalim
3 notes · View notes
oakinci70tr · 1 year
Text
12 EYLÜL DARBE ANAYASASINA %98 RED OYU VEREN O YER NERESİ?
Osmanlı Akıncı Bülent Ergincanlı
-(OAKINCI70TR)-
-(GÖNÜLDOSTLARI)-
2 notes · View notes
stilistlikkursu · 1 year
Text
Stilistlik Eğitimi Konuları
Tumblr media Tumblr media
Stilistlik Kursumuzda verilen eğitimlerde verilen konu başlıkları - Stilistliğin tanımı - Çarpıcı, özgün ve seçkin çizimler yapabilme - Figür Çalışmaları Read the full article
2 notes · View notes
teneres · 2 years
Text
Güya analizmiş. Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ile dezenformasyon savaşının daha da önem kazandığı ve zaten kendi olduğu tarafı/ideolojiyi körü körüne savunmaya hevesli binlerce, milyonlarca insanın olduğu şu gerçeklikte, bunun gibi sözüm ona gazeteciler, bu savaşın en etkili savaşçılarındandır. Nitekim kalem, kılıçtan keskindir sözünün hakikati de günümüzde daha iyi anlaşılmaktadır. Bu kadının yazdığı bu yalan, iftira ve çarpıtmalarla dolu yazıya göre; Taliban, Afganistan'a ABD ve BM tarafından gönderilen insani yardım paralarına çöküyormuş. Aynı yazının ortalarında bu parayı kendi şahsi hesaplarına aktardıkları, birkaç satır sonra ise bunu Taliban grubu adına eylemler için "çaldıklarını" , birkaç paragraf daha sonra ise bu yardımları sadece kendilerine destekçi olan, sempatizan olan kimselere dağıttıklarını, en sonunda ise kendilerine yeni katılım olması için kullandıklarını söylüyor. Yani bölüm geçmek için bütün tuşlara basıyor desek daha doğru. Bu kendi içinde bile çelişen sözleri bir kenara bırakırsak, bu eli kitle imha silahından daha beter bir silah tutan kafir itin bilerek ve isteyerek atladığı bir şey var ki o da zaten ABD'nin , Taliban iktidara geldiğinde Afgan Merkez Bankasındaki milyarlarca dolar parayı "yaptırım " ve "teröre finansman olmaması" , "Taliban'ı ehlileştirme" çabası altında dondurmaları ve el koydukları gerçeği. Daha sonra ABD, bu paranın yarısının Taliban'ın eylemlerinden etkilenen Amerikalı ailelere kalan yarısını ise Afgan halkına insani yardım olarak dağıtacağını açıkladı. Yani şuan oraya giden para aslında "masum (!) Amerikalı vergi mükelleflerinin" parası değil, bilakis Afgan halkının parası. Bununla beraber başta da değindiğim gibi yazı kendi içinde bile çelişkiler yumağı halinde. Bu parayı şahsi zimmetlerine mi geçiriyorlar, yoksa Sünni Peştun halka verip, Şii Hazara topluluklarına vermeyerek baskı mı kuruyorlar, eleman kazanmaya mı çalışıyorlar, grubun (hala iktidar olduklarını kabul edemiyorlar) eylemleri için yeni finansman kaynağı olarak mı kuallanacaklar belirsiz. Bunların üzerine senelerdir var olan yalanı söylemeye devam ediyor rezil ahlaksız; "Taliban uyuşturucudan gelir elde ediyor " . Oysa Taliban uyuşturucu ekimini yasaklayalı aylar oldu ve geçtiğimiz aylar boyunca Avrupa'da bunun üzerine pek çok açıklama yapılıp, makele yazıldı. Bu sözüm ona analizi yazan Yeni Zellenda'lı dezenformasyoncu ile o makaleleri yazan, açıklamalar yapan Avrupa başkanlarını bir araya getirip hanginiz yalan söylüyor diye yüzleştirmek lazım. Hasılı kelam, Malcolm X'in dediği gibi;
"Eğer dikkat etmezseniz medya,mazlumlardan nefret etmenize,ve zalimleri sevmenize sebep olur."
Uyuşturucu ile alakalı hakikatler:
ABD'NİN AFGANİSTAN'IN PARASINI ÇALMASININ HAKİKATİ
HER NE KADAR ABD KARŞITLIĞINDAN DA OLSA RUSYA'DA BU KONU HAKKINDA AÇIKLAMA YAPMIŞTI;
TOPLU HALDE BAŞKA YERLERDE PAYLAŞMAK İÇİN LİNK;
2 notes · View notes
hetesiya · 2 years
Text
BİRİNCİ MECLİSTE MUHALEFET
Tumblr media Tumblr media
Ahmet Hulusi KIRIM
İlk dönem Cumhuriyet tarihi, ülkenin en karmaşık ve bilinmeyen dönemlerinden birini oluşturur. Savaşı başarıya ulaştıran birinci meclis içerisinde cereyan eden siyasi tartışmalar karartıldığı için doğru olarak bilinmez.Mustafa Kemaltarafından temsil edilen birinci grup ile Trabzon mebusuAli Şükrü, Hüseyin Avni, Lazistan mebusu Ziya Hurşit’inde içinde bulundukları ikinci grubun(İkinci Müdafaa-i Hukuk Gurubu)siyasal yönelimleri, proğramatik görüşleri maalesef resmi tarihçe tahrif edilmiştir.
Resmi tarih görüşüne göre; İkinci grup ve onun önderleri Hüseyin Avni, Ali Şükrü, Ziya Hurşit Beyler hilafeti kurmak isteyen, Osmanlı kurumlarının muhafazasını amaçlayan şeriat yanlısı, dinci, gerici insanlardı. Mustafa Kemal önderliğindeki birinci grup ise; çökmüş Osmanlı kurumları ve kültürünü ortadan kaldırıp yerine modern, laik, devrimci demokratik kurumlarla, rasyonel bir ideoloji ve mantalite getirme hedefiyle hareket eden ve sonunda bunu başaran radikallerin gurubuydu.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en demokratik meclisi olan birinci mecliste bir yılı aşkın süre örgütsüz mücadele eden muhalif mebuslar1922 Temmuz’unda İkinci Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Gurubunu kurarak,siyasal mücadelelerini meclisin tatil edildiği 1 Nisan 1923’e kadar örgütlü siyasal yapı içerisinde sürdürdüler.
İKİNCİ GRUBUN KURULMASI
Meclis çalışmaları içerisinde ki kırılmanın esas nedeni, giderek meclis yani halkın egemenliği yerine kişi egemenliğine gidişin bazı mebuslarca kabul edilmemesi olmuştur. 1921 Anayasasının vermiş olduğu bir yetkiyle, hem yürütme hem de yasamanın başı olan M. Kemal’e meclis yetkilerini kullanma hakkı gibi olağanüstü yetkiler de verilmişti. Bu durum yakın zamandaEnver, Cemal, Talatkişisel yönetiminin sıkıntılarını yaşayan bazı mebusların zihninde kuşkuya yol açıyordu. Bu mebuslar geçmişin de etkisiyle, tüm yetkilerin tek kişinin elinde toplanmasına karşı çıkıyordu. Anayasanın ayrı bir yasa ile düzenlenmesini öngördüğü Bakanlar Kurulunun görev ve sorumluluklarını düzenleyen yasanın çıkarılmamış olması, Meclis başkanlık divanının tarafsızlığı sorunu ve İstiklal mahkemeleri de iktidar ile muhalefet arasında sürekli tartışma konusu oluyordu.
1921 Mayıs’ından 1922 Temmuz’una kadar geçen sürede yoğun tartışmalara neden olan sorunları konu başlıklarıyla şöyle özetlemek mümkündür.  Bakanlar Kurulunun görev ve sorumlulukları  Meclise ait yetkilerin kullanılış biçimi Başkumandanlık yasası  Milletvekili seçimlerinde aday gösterme yönteminin uygulanışı  Meclis başkanlık divanının tarafsızlığı İstiklal mahkemeleri  Temel hak ve Özgürlükler
Bu konu başlıkları daha sonra kurulacak olan İkinci Grubun 7 maddelik ilk programında aynen yer almıştır. Bakanlar Kurulunun görev ve sorumluluklarının düzenlenmesi konusu iktidar ile muhalifler arasındaki çatışmanın en önemlilerinden biridir. 1921 Anayasasının 7. maddesine göre Bakanlar kurulunun görev ve sorumlulukları için ayrı bir yasa çıkarılması hükme bağlandığından Anayasanın kabulünden 10 gün sonra Erzurum mebusu Hüseyin Avni Bey’in teklifi üzerine yasayı hazırlamak için komisyon kuruldu. Komisyonun hazırladığı yasa tasarısında,”kuvvetler ayrılığı”ilkesinden hareketle yasama ve yürütme birbirinden ayrılıyor, kabine sistemine geçiş öngörülüyordu.1.12.1921 tarihli meclis oturumunda söz alan M. Kemal öneriyi ve kuvvetler ayrılığı ilkesini eleştirip reddini isteyince yasanın kabulü engellenmiş oldu.
Yetkilerin kullanılış biçimiyle ilgili en temel tartışma konularından birisi de Başkumandanlık sorunudur. Cephelerde savaşın kötüye gittiği bir dönemde M. Kemal Meclis yetkilerini kullanma gibi olağanüstü yetkilerle donatılarak Başkumandanlığa getirilmişti. Muhalif mebuslar M. Kemal’in Başkumandanlığa getirilmesini desteklemekle birlikte Meclis yetkilerinin sınırlı bir süre için dahi olsa bir kişiye devrini kabul etmemişlerdir. Muhaliflerin ikinci grup olarak örgütlenmelerinde bu yasanın önemli rolü olmuştur.
Olağanüstü yetkilerle kurulanİstiklal Mahkemelerive bu mahkemelerin yaptığı haksız uygulamalar da bir başka tartışma konusu olmuştur.İstiklal Mahkemeleri 11. Eylül. 1920’de asker kaçakları sorununu çözmek amacıyla kurulmuştu.Mahkemelerin nerdeyse her konuda yetkili olması, keyfi ve vahşi uygulamalar yapması Mecliste tepki uyandırmış, yetkilerinin sınırlandırılması için önergeler verilmiştir.
Muhalif mebuslar ülkede yasa hakimiyetinin sağlanması, kişi hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması konusunda da duyarlık gösterip sert eleştiriler yapmışlardır.
İkinci grubun kuruluşundan sonra muhalifler daha önce eleştirdikleri uygulamaları kendi görüşleri doğrultusunda çözmek amacıyla çeşitli girişimlerde bulunmuşlar ve bunların önemli bölümünden sonuç almışlardır. Örneğin bu çaba sonucunda, Bakanların seçiminde M. Kemal tarafından aday gösterme yöntemi, Başkomutana verilen sınırsız yetkiler ve İstiklal Mahkemeleri kaldırılmış, en önemlisi hukukun üstünlüğü ile kişi hak ve özgürlüklerini güvence altına alanHürriyet-i Şahsiye yasasıçıkarılmıştır.
Tartışma konuları ve tarafların görüşleri incelendiğinde tartışmanın ana temasının Demokratik Cumhuriyetçiler, Muhafazakar Hilafet-Saltanatçılar çatışması olmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır.Kaldı ki ikinci grup kurulmadan önce yapılan yasal düzenlemelerle de saltanat sorunu büyük ölçüde çözülmüş bulunuyordu. O noktadan sonra tartışılan esas olarak yeni Türkiye’nin rejimi ve onun taşları idi. Temel çatışmada yanlardan birisini yürütmenin üstünlüğünü savunan bürokratik seçkinciler, diğerini ise yasamanın üstünlüğünü savunan “demokratlar”teşkil ediyordu.
ALİ ŞÜKRÜ BEY’İN KATLİ
26 Mart 1923 günü akşamı ikinci grup sözcülerinden Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey aniden ortadan kaybolur.İkinci gruba mensup mebusların ısrarlı talepleri karşısında Başbakan Rauf Bey harekete geçer ve yapılan soruşturmada cinayetiM. Kemal’in muhafız komutanı Topal Osman’ın işlediği anlaşılır.Cinayet failinin, M. Kemal’in muhafız komutanı olması, en tepeden örgütlü bir cinayetin gerçekleştirildiğini zihinlerde çağrıştırır. Ortamın gerginleşmesi üzerine katilin yakalanması kararı alınır.Muhafız bölüğü Komutanı İsmail Hakkı tarafından, Topal Osman teslim olmasına karşın 9 adamıyla birlikte infaz edilir. Böylece Deli Halit Paşa cinayetinden sonra bir cinayet daha tarihin kirli sayfalarında yerini alır.
Ali Şükrü Bey, Trabzonlu olup, 1844 yılında doğmuştur. Bahriye zabiti olup, 1904 senesinde Deniz Kurmay Subayı olarak orduya katılmıştır. Saltanatçı ve Hilafetçi olan Ali Şükrü Bey, İttihat ve Terakki’nin kendinden olmayanı barındırmak istememesi üzerine askerlikten istifa etmiştir. Ali Şükrü Bey, aktif siyasi hayatına son Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda başladı. Parlamento tarihimizin en kısa ömürlü(12 Ocak 1920-16 Mart 1920) meclisinde Trabzon Mebusu olarak görev yaptı. Meclisin feshinden sonra Birinci Büyük Millet Meclisine Trabzon mebusu olarak iştirak etti.
TBMM’nin en faal, ateşli, muhalif mebuslarından olan Ali Şükrü Bey, siyasi tartışmalarda çok sık konuşan ve mevcut hükümeti fütursuzca eleştiren kişi olarak temayüz etti. İlk icraatı olarak Meclisin açılışından hemen sonra“Men’i Müskirat Kanunu’nun (İçkinin yasaklanması kanunu)çıkarılmasına önayak oldu.
Ali Şükrü Bey’i ölüme götüren en önemli iki neden, Bursa’nın Yunanlılar tarafından işgali üzerine, Meclis de yapılan gizli celselerde hükümete ve komutanlara yönelik sert eleştirileri ile Lozan müzakerelerinin kesilmesi üzerine Meclis de, hükümete ve M. Kemal’e aşırı saldırganlığıdır. Bursa işgalinde sorumlu komutanların cezalandırılmasını istemiş, Lozan müzakerelerinde iseMisak’ı Milli’dentaviz verilmesini şiddetle eleştirmiş hatta bir keresinde M.Kemal ile yumruk yumruğa gelmiştir.
Bursa tartışmaları, gurupların bir daha uzlaşmalarına imkan olmayacak surette ayrılmalarına sebep oldu.Bu ayrılık, Lozan Konferansı kesildiğinde, Meclis’deki gizli celselerde had safhaya varacak, muhaliflerin elebaşısı olarak gözüken Ali Şükrü’nün 20 gün sonra caniyane bir surette katledilmesine kadar sürüp gidecektir. Kısaca ifade edilmek gerekirse, bütün faaliyet ve mücadeleleri meyanında, bu iki gizli celse müzakerelerindeki tartışmalar, O’nun bazı muktedir çevrelerce ortadan kaldırılmasını düşündürtecek ve istetecek bir olumsuz siyasi gelişmeye neden olmuştur.
Ali Şükrü bey’in katlinin yarattığı olumsuz havanın da etkisiyle 1 Nisan 1923’de Meclis seçimlerini yenilenmesine karar verilir. Seçim kararının alınmasından sonraki en önemli gelişmelerden biri deHıyanet-i Vataniye kanununun değiştirilmesidir.İkinci grubun direnmesine karşın yasa kabul edilmiştir. Bu değişiklikten sonra artık birinci grup dışında ki siyasi grup ve örgütlerin faaliyetlerini sürdürme olanağı kalmamış ya da en azından vatan hainliğiyle suçlanma tehlikesi doğmuştur.
Mevcut gelişmeler sonucu, ikinci grubun seçimlere grup olarak katılmama kararını almasını takiben birinci grup yalnız başına kalmış, iki dereceli güdümlü seçimler sonucu ikinci grup tarih sahnesinden silinmiştir.
İKİNCİ GRUP NİÇİN TASFİYE EDİLDİ?
Kurutuluş savaşı döneminde kalıcı bir sistem olarak M. Kemal tarafından tek parti yönetimini kurma yönünde irade belirlenince bu yönetim biçiminin önünde engel oluşturacağı açık olan ikinci grubun niçin tasfiye edildiği hemen anlaşılır. Çoğulculuğu reddeden seçkinci anlayış muhalefet odaklarını hoş karşılamamış ve bu odakları ortadan kaldırmıştır.
İkinci grup faaliyet gösterdiği süreçte dönemi olağanüstü kılan konularda muhalefet etmemiş, muhalefetini esas olarak iç politikada kurumsallaşma eğilimi gösteren otoriter yapıya yöneltmiştir. Grup M. Kemal’in kişi tahakkümü anlayışına tavır almış, Meclis egemenliği kavramına dayanarak ülkede kanuna dayalı, temel hak ve özgürlüklere saygılı yönetimin kurulması için siyasal çaba göstermiştir.
Ali Şükrü ve Topal Osman’ın katliyle M. Kemal bir taşla iki kuş vurmuş, hem azılı bir muhalifini ortadan kaldırtmış hem de Topal Osman’ı öldürterek ilk cinayetin kanıtlarını ortadan kaldırmıştır.
İkinci grubun verdiği siyasal mücadele Birinci Meclisin günümüzde de ülkenin en demokratik Meclisi olarak anılmasını olanaklı kılmıştır.12.12.2022
KAYNAKÇA Ahmet Demirel-Birinci mecliste muhalefet Falih Rıfkı Atay-Çankaya Kadir Mısırlıoğlu-Ali Şükrü olayı. Cemal Şener-Topal Osman olayı.
Yukarıda ki makale ”sosyalizm.org” da yayınlanmıştır…
1 note · View note
pazaryerigundem · 1 day
Text
Felsefelogos Akademi’den Savaş ve Felsefe programı
https://pazaryerigundem.com/haber/188132/felsefelogos-akademiden-savas-ve-felsefe-programi/
Felsefelogos Akademi’den Savaş ve Felsefe programı
Tumblr media
Eğitim-Sen Bursa Yenişehir Temsilcisi Şafak Ayhan, Türkiye’nin önde gelen felsefecilerinin konuk olduğu Çanakkale Bozcaada’daki “Felsefelogos Akademi: Savaş ve Felsefe” konulu programa tartışmacı olarak katıldı.
Gürhan ADANA / BURSA (İGFA)- 1997 yılından bu yana yayın hayatına devam eden Felsefelogos dergisi tarafından Türkiye’de ilk kez katılımcıların ve tartışmacıların aktif olarak katıldığı, “Felsefelogos Akademi: Savaş ve Felsefe” konulu program dolu dolu geçti. Türkiye’nin önde gelen felsefecilerinin konuk olduğu programa Eğitim-Sen Bursa Yenişehir Temsilcisi Şafak Ayhan da tartışmacı olarak katıldı.
Çanakkale Bozcaada’daki programı değerlendiren Ayhan, “Kendi adıma çokça şey öğrendim. Başta Kocaeli Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı, Felsefelogos Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Hür Sinan Özbek Hoca’ma, Felsefelogos ekibine, tüm konuşmacı ve tartışmacılara çok teşekkür ederim” dedi.
Tumblr media
Ayhan konuşmasında şunları kaydetti: “Savaşın öncesiyle, savaş anıyla ve sonrasında olmak üzere tüm aşamalarında politik bir süreç olduğunu düşünüyorum. Savaşa karar veren merciler tarafından verilen kararların Antik Yunan’dan bu yana kadar ‘çıkar odaklı mülkiyet elde etme’  çabası olduğunu görebiliyoruz. Ortaçağ ile birlikte gerek İslam felsefesinde gerekse erken dönem Hristiyanlık felsefesinde haklı ve haksız savaş tartışmalarını Augustinus ve Farabi de devam ettiriyor. Günümüzde de hâlâ haklı ve haksız savaş tartışmaları devam ediyor. Üretim ilişiklerindeki değişmeler ile birlikte kapitalist üretim biçiminde savaş egemen sınıfın, burjuvazinin çok kullanışlı bir enstrümanı haline geliyor. Kapitalizm ne zaman kendi yarattığı açlık, yoksulluk, sefalete bağlı ekonomik krizlerin sonuçlarının kendi aleyhine işçi sınıfı lehine olduğunu görmeye başlarsa milliyetçiliği ve savaşı işçi sınıfını parçalamak ve ekonomik krizlerini gölgelemek için kullanıyor. 1970’li yıllar itibariyle neoliberal politikaların geliştirilmesi ile birlikte savaşların amacı değişime uğramıyor ancak işçi sınıfı üzerindeki baskısı artarak devam ediyor. Kapitalist devletlerin ne zaman başı sıkışsa egemen sınıf çözümü savaş tam tamlarını çalmakta görüyor. Kamusal alana, eğitime, sağlığa, beslenmeye ve barınmaya ayrılması gereken devasa bütçeler savaş sanayisine ayrılıyor. Savaşın sermayedarları ise ‘milli görevler’ adı altında vergi aflarıyla kârlarına kâr katıyor. Buradan çıkış için egemen sınıf tarafından bitti denilen büyük fikirlere tekrar dönmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yani neoliberal politikalara karşı verilecek olan sınıf mücadelelerine tekrar dönmeliyiz”
Tumblr media
“Savaşlarda Vicdanlar Neden Susar?”, “Grek Düşüncesinde Savaşın Gerekçelendirilmesi Sorunu”, Savaş ve Doğa: Hugo Grotius”, “Kant’ta Savaşın Ahlaki ve Politik İşlevi”, “Habermas’ın Savaş Yorumunun Kantçı Temelleri”, “Sosyal Antoloji Açısından Savaşın Etkileri”, “Göç ve Yurttaşlık Krizi: Savaşın Gölgesinde Kozmopolitizm” adlı konu başlıkları konuşulup tartışıldı.
Programa konuşmacı ve tartışmacı olarak Hamdi Bravo, Şeyma Kömürcüoğlu, Rukiye Demirel, Ertan Aslan, Engin Delice, Hülya Can Nutku, Esra Barış, Türker Armaner, İpek Özinanır, Mehmet Aksoy, Serap Kıral, Enis Elmas, Sinan Özbek, Melis Şensöz, Özgehan Kanık, Işıl Bayar Bravo, Şafak Ayhan, Hayrettin Soyupak, Zeynep Savaşçın, Yıldız Önen, Aşkın Yücel Seçkin katıldı.
Tumblr media
SONRAKİ ETKİNLİK YENİŞEHİR’DE
Felsefelogos Akademi’nin bir sonraki etkinliğinin 19 Ekim’de Eğitim-Sen Yenişehir Temsilciliği’nde gerçekleştirileceğini açıklayan Ayhan, “Felsefelogos Akademi’nin bir sonraki etkinliğini önümüzdeki ay Eğitim-Sen Yenişehir Temsilciliği’nde gerçekleştireceğiz. ‘Enternasyonal Dayanışma Günleri’ adı altında yapılacak söyleşi programına Felsefelogos Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Sinan Özbek de katılacak” diye konuştu.
Tumblr media
Sendikacı ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin de konuşmacı olarak katılacağı programa, ilgi duyan herkesi destek vermeye çağıran Ayhan, Enternasyonal Dayanışma Günleri Bursa Toplantılarının programının ilerleyen günlerde kamuoyuyla paylaşılacağını sözlerine ekledi.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
edebiyatiturk · 14 days
Text
Description Ne Demek
– Konu başlığı budur. Yazmanı istediğim yazının detayları şu şekildedir – Seo uyumlu bir yazı istiyorum. Özgün bir yazı olsun istiyorum. En az 1500 kelimelik bir yazı olsun istiyorum. Detaylı eğitim amacıyla kullanılabilecek bir yazı istiyorum. Anahtar kelimeleri belirtmeni istiyorum. Başlıkları belirtmeni istiyorum. Odak anahtar cümleleri belirtmeni istiyorum. Sonuç yazmanı istemiyorum. En az 5…
0 notes
Text
Yeni Kripto Varlık Yasası
Tumblr media
Yeni Kripto Para Kanunu
Çok beklenen yeni kripto para yasa taslağı TBMM’e sunuldu. Bu yazıda yeni kripto para yasası taslağı hakkında hukuki, teknik ve sektörel bilgiler vereceğiz. (yeni kripto para yasası, kripto para kanunu, yeni kripto yasası) Öncelikle yeni kripto para yasası, Ülkemizin FATF gri listesinden çıkmasını hedeflemektedir. Bu anlamda Yasa oldukça sıkı şartlara sahiptir. Yasa düzenlemeleri ve konu başlıkları şu şekildedir:
1.     Yeni Tanımlar ve Kavramlar
Özellikle İngiltere olmak üzere Dünya’daki düzenlemelerle ilişkili şekilde, Ülkemizde de kripto para sektöründe yer alan kurum ve kuruluşlar belirli tanımlamalara tabi tutulmuştur. Bunlar şu şekildedir: Cüzdan: Kripto varlık cüzdanları. Kripto varlık: Dağıtık defter teknolojisi veya benzer teknoloji kullanılarak oluşturulan ve saklanabilen, dijital ağlarda dağıtımı yapılabilen ve hak/değer ifade eden gayrimaddi varlıklar. Kripto varlık tanımının 16 Nisan tarihli kripto para yönetmeliğindeki tanımı genişlettiği açıkça görülmektedir. Bu kapsamda blokzincir teknolojisi ile (blockchain) kişilere herhangi şekilde bir hak veya değer verilmesi bunları kripto varlık tanımının içerisine dahil edecektir. Yani NFT’ler, hizmet token’ları, ICO’lar, stable coinler ve diğer coinler bu tanıma dahil olacaktır. Kripto varlık hizmet sağlayıcı: Kripto varlıkları saklama veya ilk satışını veya dağıtımı başta olarak kripto varlıklarla ilgili tüm hizmet çeşitlerini sağlayan kuruluşlar. Bu tanımdan açıkça anlaşılacağı şekilde kripto varlıklarla ilgili her türlü işlem gören kripto para borsaları, kripto para saklama hizmeti hizmetleri, ICO hizmetleri, kripto varlık nakit ve aktarma hizmetleri, NFT platformları, kripto varlıklarla hak veren (hizmet tokenı) vb.  tüm platformların bu Kanun kapsamına dahil olduğu açıktır. Kripto varlık saklama hizmeti: Platform müşterilerinin kripto paralarının veya özel anahtarlarının saklanması ve yönetimi hizmetleri. Platform: Kripto varlıklara ilişkin alım satım, ilk satış (ICO) veya dağıtım, takas, transfer ve bunlara ilişkin saklama ve diğer işlemlerin yapıldığı kuruluşlar. Kripto varlıklar, dağıtık defter teknolojisi ile sağlanan tüm değer ve hakları içermesinden dolayı, kripto varlık hizmet sağlayıcıları kullanan hemen hemen tüm platformlar kripto varlık hizmet sağlayıcı kapsamına alınmış ve kripto varlık saklama hizmeti kapsamına alınmıştır. Bu kapsamda NFT platformları, ICO platformları, kripto varlık takas hizmeti sunan, kripto varlık ödeme hizmeti sunan vb. platformların da bu kapsamda olacağını söylemek doğru olacaktır.
Sermaye Piyasası Araçlarının (Hisse senedi, bono, tahvil vb.) Kripto Varlık Olarak İhracı
Yeni kripto para yasasının 2. Maddesinde “hisse senedi, bono, tahvil vb. gibi” sermaye piyasası araçlarının doğrudan kripto varlık olarak ihraç edilmesini, oluşturulmasına izin verilmiş.  Sermaye Piyasası Kurulu SPK araçlarının kripto varlık olarak ihraç etmesine ilişkin esasları alt yönetmelikler ile belirleyecek. Bu ise oldukça önemli ve piyasaya etkisi olacak bir gelişme. Yani artık SPK’nın vereceği izinler ile şirketler kripto varlık olarak hisse senedi, tahvil vb. araçlar çıkarabilecek.
Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcılara SPK İzni
Yeni kripto para yasası ile artık kripto varlık alanında faaliyet gösterecek kuruluşlar olan kripto varlık hizmet sağlayıcıların kurulması, SPK iznine tabi kılındı. Bu kuruluşların ise kurulması, faaliyete başlaması, yükümlülükleri, teknolojik altyapıları, faaliyetleri vb. hususlar SPK tarafından belirlenecek. Madde 3 ile ayrıca kripto varlık hizmet sağlayıcıların güvenli şekilde yönetilebilmesi ve güvenlik önlemlerinin alınması için iç kontrol birimlerinin ve sistemlerinin kurulması zorunluluğu getirilmiş. Buradaki teknik ve iç sistem kontrolüne ilişkin yükümlülükler TUBİTAK’ın kriterlerine göre belirlenmiş. Yine kripto varlık platformları üzerinde yapılacak satışlar, ICO (ilk para arzları)’lar, kripto para transferleri, takasları, saklanması da SPK’nın belirleyeceği esaslara tabi tutulmuş. Bu ise sektördeki tüm oyuncuları etkileyecek ve gerek kripto para borsaları, gerek diğer kripto varlık hizmet sağlayıcıları ve gerekse kripto varlık sahiplerinin tüm işleyişlerini değiştirmesini gerektirecektir.
Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcı Ortakları
Yeni kripto para yasası m.3/3 vd.’a göre kripto varlık hizmet sağlayıcı ortaklarına bir takım belli yükümlülükler ve kriterler getirilmiş. Yani artık KVHS ortağı olabilmek için belli şartların sağlanması gerekmekte.
Sermaye Piyasası Kanunu Yükümlülükleri ve Kripto Varlıklar
Yeni düzenlemede SPK kanununun oldukça yüksek düzeyde standartlar getiren diğer düzenlemelerinin ve cezalarının da kripto varlık hizmet sağlayıcılara uygulanacağı açıktır. Yeni kripto kanunu değişikliğinde bunların yanında bazı özel düzenlemeler de eklenmiştir.
Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları ve Kullanıcılar Arasındaki İlişkiler
Kripto para borsaları başta olmak üzere tüm kripto varlık hizmet sağlayıcıları ile diğer kullanıcılar arasındaki sözleşmelerde yazılılık ve uzaktan ise mesafeli sözleşme olarak kurulması aranmış. Mesafeli sözleşme olarak kurulmayacak sözleşmelerde ise yine SPK’nın belirlediği şekilde elektronik iletişim araçlarıyla bu sözleşmeler kurulacak. Yine bu sözleşmelerde müşteri kimliğinin doğrulanmasına ilişkin Kurul’un belirlediği esaslar uygulanacak. Yine kripto varlık hizmet sağlayıcı ile müşteri arasındaki sözleşmelerde SPK aşağıdaki esaslar hakkında düzenleme de yapabilecek: - Sözleşmelerin düzenlenmesi - Kapsamı - Değiştirilmesi - Ücret ve Masraf - Sona Erme ve Fesih - Asgari unsurlar
Kripto Varlık Platformlarının Yükümlülükleri
Yine artık KRİPTO VARLIK HİZMET SAĞLAYICILARIN (PLATFORMLARIN) MÜŞTERİLERE KARŞI SORUMLULUĞUNU KALDIRAN HER TÜRLÜ SÖZLEŞME HÜKMÜ GEÇERSİZ OLACAK. Bir kripto para borsasının müşterilerine karşı sorumluluk kabul etmemesine rağmen Mahkeme aracılığı ile bu hakların kripto para borsasından alınmasına ilişkin emsal Mahkeme kararı yazımıza bağlantıdan ulaşabilirsiniz. Ayrıca artık kripto varlık hizmet sağlayıcılar, sistemleri nezdindeki tüm müşteri zararlarından TBK m.71 uyarınca sorumlu olacaklardır. Artık kripto varlık platformları müşterileri şikayet ve sorunlarına yönelik etkili bir mekanizma kurmak zorunda kalacak. Yine kripto varlık platformları müşterilerinin kimliklerini MASAK mevzuatı kapsamında tespit etmekle yükümlü kılınacaktır. ARTIK HER KRİPTO VARLIK PLATFORMU KRİPTO VARLIK LİSTELEME VE İLK KRİPTO PARA ARZI HUSUSLARINDA YAZILI ZORUNLU PROSEDÜR UYGULAMAK ZORUNDA KALACAKTIR. Yine Tubitak’ın görüşü alınarak SPK buna ilişkin esasları düzenleyecek. Platformlarda kripto varlık fiyatları serbest olarak belirlenecek ve bunların fiyat istikrarını bozacak tüm davranışlar SPK suçu kapsamında “piyasa bozucu eylemler” olarak değerlendirilecek. Platformlar da bu fiyat istikrarının korunması ve adil, dürüst, şeffaf, etkin ve istikrarlı ilerlemesi için elinden gelen sistemleri kurmak zorunda kalacak. Bunları bozacak eylemlere ilişkin tespitleri yapacak ve bu hesapların kapatılması veya durdurulması için gereken önlemleri alacaktır. Kripto varlık platformları, müşterilerinin cüzdan ve fon transferlerine ilişkin kayıt ve hesapları takip edilebilir ve güvenli şekilde tutmak zorundadır. Kripto varlık platformları, müşterilerin kripto varlıklarını kendi cüzdanlarında tutmak zorunda kalacaktır. Müşterilerin bunu istememesi halinde ise yetkili kripto varlık saklama hizmeti sunan platformlarca ve BDDK tarafından yetkilendirilmiş bankalarca cüzdanların ve nakitlerin tutulması zorunludur. Kripto varlık platformlarının malvarlıkları ile kullanıcıların malvarlıkları da farklı sayılacaktır. Yani kripto varlık platformuna yönelik olası icra takiplerinde kullanıcıların hesapları haczedilemeyecektir. YİNE KRİPTO VARLIKLARA İLİŞKİN YATIRIM DANIŞMANLIĞI, PORTFÖY YÖNETİMİNE İLİŞKİN HUSUSLARDA SPK’CA BELİRLENECEK ESASLARA TABİ OLACAKTIR. KRİPTO VARLIK PLATFORMLARI HER TÜRLÜ İLAN, REKLAM VE DUYURULARINI DA SPK TARAFINDAN BELİRLENEN ESASLARA GÖRE YAPACAKTIR. KRİPTO VARLIK HİZMET SAĞLAYICILARA SPK TARAFINDAN YETKİ BELGESİ VERİLECEKTİR. Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıların denetimi de SPK tarafından yetkilendirilen bağımsız denetim firmaları tarafından yapılacaktır. İzinsiz sermaye piyasası faaliyetleri, yani yeni kripto yasası kapsamında izinsiz faaliyetlerin yapılması durumunda Kurul tarafından anında erişim engelleme kararı verilebilecektir.
Yurtdışı Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları
Yurtdışı kripto varlık platformları (kripto para borsaları vb.)’nın Türkiye’de faaliyet, tanıtım, işyeri açılımı, Türkçe internet sitesi vb. faaliyetlerinin bulunması da Ülkemizde yapılmış sayılacak ve izinsiz faaliyet sayılacaktır.
Cezalar
İzinsiz şekilde kripto varlık hizmet sağlayıcısı olarak faaliyet yürüttüğü tespit edilen gerçek ve tüzel kişilerin yetkilileri üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin günden on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacak. Yine kripto varlık platformları (kripto para borsaları vb.) yöneticilerinin zimmet suçunu işlemelri halinde 8 yıldan 14 yıla kadar hapis cezası uygulanacak. Zimmetin hileli davranışlarla işlenmesi halinde ise 8 yıldan 20 yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası getirilmiş. Adli para cezası miktarı da zararın 3 katından az olmayacaktır. Özellikle son yıllarda rug-pull ve scam projelere yönelik özel suç düzenlemeleri olduğu burada açıkça görünmektedir.
Kripto Varlık Platformlarının Uyum Süreci
Halihazırda kripto varlık hizmet sağlayıcı olarak faaliyette bulunan platformlar, Kanun’un ve ikincil düzenlemelerin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 ay içerisinde uyumlarını gerçekleştirerek SPK’ya başvurularını yapmak zorundadırlar. Başvuru yapmayanlar ise 3 ay içerisinde tasfiyelerini gerçekleştirecektir. Kanun ve ikincil düzenlemeler yürürlüğe girdikten sonra ise faaliyet izni almadan hiçbir KVHS hizmet veremeyecektir.
Kripto Para Atm’leri
Kripto para ATM’leri, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay içerisinde kapatılacaktır. Yazarın Hukuk ve Bilişim Dergisi 7. Sayı’sındaki “Kripto Para Borsaları Hak İhlalleri” isimli yazısını bağlantıdan okuyabilirsiniz. Yazarın tüm Blog yazılarına bağlantıdan ulaşabilirsiniz. Yazarın yeni çıkan “Metaverse Dünyasında Fikri Hakların Korunması” isimli kitap bağlantısına bağlantıdan ulaşabilirsiniz. Yazar: Av. Ali ERŞİN (LL.M.) / Hukuk ve Bilişim Dergisi Genel Koor. Mail: [email protected] Instagram: @avukataliersin Tel: 0541 316 96 21 Read the full article
0 notes
haber71net · 1 month
Link
Saadet Partisi İl Başkanı Veysel Kutluca, yaptığı basın açıklamasında gündemin öne çıkan konu başlıkları hakkında değerlendirmelerde bulundu. ZALİME DESTEK VERİR HÂLE GETİRDİLER Kutluca, yaptığı b... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes
lokmanhekimsite · 4 months
Text
FİTOTERAPİ-AROMATERAPİ EĞİTİMİ
Uluslararası geçerli Üniversite onaylı sertifikalı Fİtoterapi-Aromaterapi Eğitimi Kurs süresi: 90 Saat 16 saat yüz yüze uygulamalı Bitkilerin dünyasına giriş yapın sağlıklı ve doğal beslenmenin önemi anlayan kendisini bu alanda yetiştirmek isteyen herkesi bekliyoruz. Konu Başlıkları: Bitki Bilimi Geçmişten Günümüze Bitkiler Bitkilerin İnsan Yararına Kullanılmasının Tarihçesi Bitkilerin Etken…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gloryhukuk · 5 months
Text
Aile ve Boşanma Davaları
Tumblr media
Aile Hukuku, aileye ilişkin tüm konuları Türk Medeni Kanunu kapsamında ele alınan bir hukuk dalıdır. Kanuna göre aile hukuku, evlilik, soybağı ve vesayet başlıkları altında toplanmıştır. Günümüzde aile hukukunu en çok ilgilendiren konu ise boşanma davaları olmuştur. Bu nedenle bu bölümde boşanma davası ve boşanmaya ilişkin konular ele alınacaktır. Glory Hukuk boşanma davalarında 20 yıla yakın tecrübesi ile Yenimahalle boşanma avukatı olarak dava ve temsil hizmeti vermektedir.
Boşanma Nedenleri
Boşanma sebepleri Türk Medeni Kanun’un ikinci bölüm Madde 161 de tanımlanmıştır. Buna göre boşanma nedenleri;
Zina,
Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış,
Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme,
Terk,
Akıl hastalığı,
Evlilik birliğinin sarsılması,
Olarak belirtilmektedir.
Boşanma nedenleri hakkındaki detaylı bilgileri çok yakında makalelerimiz içerisinde bulabileceksiniz.
Boşanma Türleri Nelerdir?
Hukuk sistemimizde anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma olarak isimlendirilen iki tür boşanma davası vardır.
Boşanmada Mal Paylaşımı
Boşanma davasında mal paylaşımı çiftlerin evlilik birliği içinde edindikleri malları eşit bir şekilde paylaşmasıdır. Mal paylaşımı davası boşanma davası ile birlikte açılmaz. Ayrı bir dava olarak açılır. Öncelikle hakimin boşanma kararını vermesi gerekmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki; mal paylaşımı çiftlerin evlilik birliği içerisinde edindikleri malların eşit olarak bölünmesidir. Tarafların mal paylaşımında anlaşamadıkları durumda mahkeme süreci devreye girerek bir karar verilir. Bunun dışında boşanmada bir takım mallar vardır ki bunlar paylaşılmaz.
Boşanmada Tazminat
Boşanma davasında tazminat, medeni kanunun 174. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre;
“Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” hükmü bulunmaktadır.
Nafaka
Boşanmada nafaka; boşanma sonrası yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak şartıyla, geçimini sağlamak için diğer taraftan mali gücü oranında isteyebileceği bedeldir. Medeni kanunda yoksulluk nafakası olarak madde 175 de tanımı yapılmıştır. Yine tedbir nafakası da bu konular içerisindedir.
Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Boşanma davası Aile mahkemesine sunulacak bir dilekçe ile açılabilmektedir. Aile mahkemesinin olmadığı yerlerde ise Aile Mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemelerine yine dilekçe sunulmalıdır. Dilekçe ile birlikte davanın açılmış sayılabilmesi için gerekli harç ve masrafların mahkemeye yatırılması gerekmektedir. Dava açmak için gerekli giderleri karşılayamayacak durumda olan kişiler adli yardım talebi ile adli yardımdan yararlanabilmektedirler. Boşanma davaları eğer anlaşmalı bir boşanma davası değilse süreç itibariyle uzun ve meşakkatli davalardır. Sürecin iyi yönetilmesi, davanın takibi ve bir hak kaybına uğramamak açısından konusundan uzman bir Yenimahalle boşanma avukatı ile hareket etmek lehinize olacaktır.
Yenimahalle Boşanma Avukatı
Boşanma süreci, bir çok açıdan zorlayıcı bir süreçtir. Bu nedenle en doğru hukuki desteği almak önemlidir. Boşanma davalarında boşanma avukatı olarak Glory Hukuk ve Danışmanlık size uygun bir hukuki destek sağlayacaktır. Boşanma davalarında boşanan kadının hakları konusu önemlidir. Bu nedenle bir avukat aracılığı ile bu desteği almak önemlidir.
0 notes
dipnotski · 6 months
Text
Erdoğan Alkan – Alevi Mitolojisi (2024)
Erdoğan Alkan, Alevilik üzerine yapılan araştırmalardaki bir boşluğu bu kitabıyla dolduruyor. Yabancı ve yerli kaynaklara dayanarak hazırladığı bu çalışmada, Alevi mitolojisinde, evrensel inançlar ve geleneklerde yer etmiş sayı ve hayvan simgelerinin günümüze kadarki seyrini örneklerle okuyucuya ulaştırıyor. Kitapta yer alan bazı konu başlıkları şunlardır; “Mitolojide ve Alevilikte Sayılar”,…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note