#kin nefret
Explore tagged Tumblr posts
marjii · 2 months ago
Text
Tumblr media
Kendimize karşı cesur muyuz?
0 notes
moonliht1903 · 3 months ago
Text
"Başaramazsın! Diyenlerin kin dolu bakışlarının üzerinde gezinmesine izin ver tatlım sonuçta bir efsaneye şahitlik ettiler.💅🏻"
'Z'💐.🌚
16 notes · View notes
hepeksikk · 1 year ago
Text
Beklemek bir alın yazısı olamaz. Mutluluğu beklemek, başarmayı beklemek,sevilmeyi beklemek... Bunlar ağacın dallarında kendiliğinden yetişen, doğaya emanet edilmiş meyveler değildir. İnsanın doğası, bir yerde kendine emanettir…
20 notes · View notes
ll-ff · 1 year ago
Text
İnan boğuluyormuş gibi hissetmek için suya ihtiyaç yok.
24 notes · View notes
icilmeyenkadehler · 1 year ago
Text
Bir akşam oturalım
Ben sana olan nefretimi kinimi kusayım
Sende senden nefret edemeyeceğimi bile bile dinle
11 notes · View notes
bn1sblog · 5 months ago
Text
Bir bakış çok şey anlatır insana.
Bazen sevgi, bazen acı, bazen nefret. Ama mutlaka anlatır.
6 notes · View notes
duygusuz1pic · 5 months ago
Text
Ben birinin canını en çok nasıl yakabilirim???
2 notes · View notes
Text
Nefrete sevgiden fazla güvenirim .Çünki nefretin sahtesi olmaz!
∼ Suç ve Ceza ⁓
1510
12 notes · View notes
huseyinozdemirerk · 2 years ago
Text
"Hayır dostum sorunlarını piercing deldirerek, dövme yaptırarak, saçını boyayarak ve maniküre giderek çözemezsin"
-Marishka
7 notes · View notes
doriangrayinaynasi · 2 years ago
Text
Tumblr media
Ne yaptığını görebiliyor musun? Hiç aydınlık kalmadı, umut tohumları yeşertemez gül yüzün.
6 notes · View notes
damladanummana · 2 months ago
Text
Hayat Kısa
Her zevki sefa bir anlıktır. Nefret ve kinin ertesi pişmanlıktır. Her canlıya vardır ölüm; İnsan ölür ama asıl ölmeyen insanlıktır… Hz. Mevlana
youtube
View On WordPress
0 notes
moonliht1903 · 6 months ago
Text
"Acı, insana muazzam şeyler yaptırabilir...🌺"
'Z'💐.🌚
17 notes · View notes
seslimeram · 2 months ago
Text
Mahf
Tumblr media
Mahvetmek. Yolunda yürünen, ülkenin göstere geldiği yegane tahayyül olarak çıkagelen bir denklem olarak mahvetme bugünün, bugünkü yaşamın özetini oluşturuyor. Topyekun, tümüyle ve belirgin bir biçimde hayatın kuşatılması sırasında ortaya çıkan hemen hemen her eylem bunu doğruluyor. Erk, muktedir, iktidarın çarpık değil dolaysız hiç değil hemen her gün yeniden diri tuttuğu bir ön alma çabasıyla hayat yerle yeksan ediliyor. Mahvetme, bir sonucun ta kendisi olarak var ediliyor. Bütünüyle her yerde, hemen her şekilde sorular bertaraf edilirken, sorulmadan verilen yanıtlarla o mahvetmeye alışın buyruluyor. Hemen hiç eksik gediği olmadan bir yönlendirme, bu da bu toprakların gerçekliği diye yutturulup kanıksatılmaya çalışılan bir retorik değme hikayelere taş çıkartılarak yineleniyor. Neydi o şarkı durmak yok yola devam. Belirsiz bir karanlığın, sonu gelmeyen bir girdap silsilesini var eden fasit döngünün orta yerinde hayatın ehven olandan alıkonulması kesintisiz belli bir hakikate dönüştürülüyor. Onca lafla ve eylemle birlikte müşterek olan hayatın mahvını var etmek kesintisiz kılınıyor.
Toplumsal müşterek bahsin yerinde yeller esen bir menzilde var edilmiş hemen her eylem ortaya çıkan tablonun da nasıl bir mahvetme retoriğine tutuklu olduğunu göstere gelir. Bir biçimde hiç aralıksız memleketin cendereye taşınmış suretini imal ederken muktedirin bu sahneyi yaşamdan alıkoymasının da istikameti var edilir. Bir heyula, mübalağa değil afaki bir biçimde zorun çok daha zor kılındığı sınamalar içerisinde yaşam hakkının eğrelti eksik tam anlamıyla çürümeye rehineliği kesintisiz kılınır. Burası bir zamanlar ülkeydi her nasıl bu hallere konulduğu meselinin unutturulması sonrası yaşatılan / yaratılan / sunulan / pay edilen her şeyle o mahvetme retorik olmaktan alıkonulup yaşamın ortasına demirlenmiş bir gerçeklik kılınır. Bunca açık olanın böyle bariz kılınanın bir tahakküm veçhesi olduğu, bir anlık değil ömürlük kılındığı zaten her şeyin hesaplı kitaplı inşa olunduğu bir zeminde acı gerçekliği de gözler önüne serer. Mahvetmenin çemberine yapışık, bir asırdır ezberleri ile hayatı dar eden, onun çürümesine, eksik kılınmasına göz yumulan bir yer gerçekliğinin temsil değil, laf hiç değil, hakikat kılındığı yerdir, bu sahne. Anadolu’dan geriye her ne kalmışsa...
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul'da metroda satış yapan Suriyeli çocuğa saldırıda bulunan şüphelinin tutuklandığını açıkladı.
Tunç, sosyal medya hesabındaki paylaşımda, metroda satış yapan çocuğa saldırıda bulunulmasıyla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmanın sürdürüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:
"Gözaltına alınan şüpheli, 'beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı basit yaralama' ile 'halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme' suçlarından sulh ceza hakimliğince tutuklanmıştır. Üstün yararını gözettiğimiz masum çocuklara sebebi ne olursa olsun şiddet kabul edilemez, etmiyoruz."
Ne Olmuştu?
İstanbul’da 22 Ağustos günü Yenikapı – Hacıosman seferini yapan M2 Metrosunda iki erkek, metroda çiçekli saç tacı satan Suriyeli bir çocuğa şiddet uyguladı. Şiddet uygulayan fail erkekten birinin çocuğa fiziki şiddet uyguladığı anlar ise yolcular tarafından videoya alındı.
22 Ağustos akşam saat 21:10 sıralarında yaşanan olayda, metroda şiddet uyguladığı anda görüntüsü çekilen erkeğin, çocuğa hem bağırdığı hem de eliyle tokatladığı görüldü. Dövülen çocuk ağlarken, yolculardan biri ise şiddet uygulayan erkeği engellemeye çalıştı.
Mezopotamya Ajansına ulaşan ve görüntüyü paylaşan yolcu, şiddet uygulayan erkeğin kendisini engellemeye çalışan yurttaşa da “Sende mi Suriyelisin, sen kimsin, kimliğini göster Türk müsün, değil misin?” şeklinde karşılık verdiğini aktardı.
Adalet Bakanı Tunç: Soruşturma Başlatıldı
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul'da metroda satış yapan çocuğa fiziksel saldırıda bulunan şüpheli hakkında soruşturma başlatıldığını açıklamıştı.
Tunç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İstanbul'da metroda satış yapan Suriyeli bir çocuğa fiziksel saldırıda bulunan şüpheli hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını belirtmişti.
Saldırganlar İçin Suç Duyurusu
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukat Hazal Bilgili, Suriyeli çocuğu döven saldırganlar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu.
Dilekçede, 6-7 yaş arasında alan Suriyeli çocuğun şiddete maruz kaldığı ana dair tanıklığına yer veren Bilgili, Suriyeli iki çocuğun kendisine de saç tokası satmaya çalıştığını, daha sonra çocukların diğer vagonlara doğru ilerlediğini, bir erkeğin çocuğu önce darp ettiği ve darp etkisiyle çocuğun yere düştüğünü belirtmişti. Bilgili dilekçede, şiddet uygulayan erkeğin çocuğu yerden kaldırıp darbetmeye devam ettiğini anlatmıştı.
İki Erkek Şiddet Uyguladı
Dilekçede, metrodaki başka bir yolcunun çocuğu darbeden kişiye, “Ne yapıyorsun, küçük çocuğa vurulur mu, hangi gerekçe ile vuruyorsun” diyerek engellemeye çalıştığına yer verildi. Dilekçede şiddetin kameralara yansıdığı ve burada ikinci bir erkeğin de çocuğu darbettiği yer aldı. Şiddet failinin kendisini engelleyen yurttaşa, “Sen kimsin, kimliğini göster, Türk müsün?” diye karşılık verdiği belirtilmişti.
Bilgili dilekçede failler hakkında “Kasten yaralama suçundan” kamu davası açılmasını talep etmişti.
Dilekçede, metro içerisinde kameraların mevcut olduğu hatırlatılıp, bu kamera görüntülerinin ivedilikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden istenmesi de talep edilmişti.
Çocuğa Saldırıda Bulunan Kişi Yakalandı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, çocuğa saldırıda bulunan kişinin gözaltına alındığını duyurmuştu.
Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, metroda yabancı uyruklu bir çocuğa şiddet uygulayan kişiyle ilgili görüntülerin İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekiplerince incelendiğini belirtmişti.
Yapılan araştırmalar sonrasında olayın Yenikapı-Hacıosman M2 metrosunda meydana geldiğinin, çocuğa şiddet uygulayan kişinin ise 41 yaşındaki D.A. olduğunun tespit edildiğini aktaran Yerlikaya, "Şüpheli şahıs bugün gözaltına alınmıştır. Çocuklar dünyanın en masum varlıkları, en büyük zenginliğimizdir. Çocuklara yönelik şiddet asla kabul edilemez." ifadelerini kullanmıştı.
EMEP: Sorumlu İktidar
Konuyla ilgili sosyal medya hesabından açıklama yayımlayan Emek Partisi (EMEP) şu ifadeleri kullandı: "AKP hükumetinin ülkeyi sürüklediği şiddet ve nefret sarmalının sonuçlarını bugün İstanbul'da metrodan toka satan mülteci çocuğa yönelik saldırıda görebiliyoruz.
İSİG'e göre Suriyeli çocukların yaklaşık 1 milyonu ilkokul çağında ancak çocukların sadece 4’te 1’i okula gidebiliyor. Geri kalan çocuklar atölyelerde, dükkanlarda, sokaklarda güvencesiz ve her türlü tehlikeyle burun buruna ucuz iş gücü olarak çalışmak zorunda kalıyor.
İktidarın nefret politikaları, çocukların ucuz iş gücü olarak kullanılmasına göz yumması ve ırkçı söylemleri besleyen burjuva muhalefetin tutumları bugün yaşanan tablonun sorumlusudur! Irkçı saldırılara, nefrete geçit vermeyelim!"”
Biteviye bir fasit döngü içinde mahvetmenin türlü çeşit suretini hakikat kılarak yürüyor iş bu menzil. Sıradan, kendi halindeki bir çocuğun hayattaki haklarından bihaber, onu buralı saymadığı, görmediği için saldırılan bir menzil gerçek kılınıyor. Çürümüşlüğün dibine ta en dibine yollanmış olagelen bir yerde çocuğun Suriyelisi, Türkü, Ermenisi, Kürdü öyle ya da böylesi olmazken, kalkıp cüretle kendisinde şiddet uygulamayı hak bilenler eliyle bir kere daha bir çocuğun canı kasten yakılıyor. Genel geçer değil, daimi bir biçimde iş bu ülkede sürekli güncellenen bir nefret edilecekler listesinin var edildiği, ismindeki zafer dahil her şeyiyle ithal bir proje olarak nazizm özentisi bir siyasi organizmadan, sokaklar / meskun mahaller, evler ve kent çeperinin önemli bir kısmında görünür olan ismine turan ya da bozkurt denilen ya da bunları da dışlayarak en akla seza teorilerle Türkçülük vurgu ve imajını sahiplenen bir ayrımcı yapı / kümelenmenin var edilebildiği bir zemin gerçekliğe kavuşturuluyor. Kimi sevdikleri zaten muamma olsa da bir asırdır sürdürüle gelen her hamlede kendini afaki bir biçimde bildiren ötekisinden nefret bir kere daha saldırıya dönüşür. Bu kez hedef çocuktur. Bu saldırı girişimi sonrası kendi sosyal mecraları üstünde çocuğun Suriyeli olmasının, kök kurutmak, ağacı yaşken imha etmek, bu ülkeye biat, itaat etmesi için dayağın elzem olduğundan, işkencenin okşama sayılması! gibi nice tahayyülün var edilebildiği bir karanlık cehennem savunula gelir. Basitçe yaşam hakkının gasp edilebilirliği söz konusu edilmesin istenir. Tümüyle antifaşist cephenin ses vermesiyle harekete geçilen bir soruşturma söz konusu olmasaydı kimsenin o suçu var eden insan / insanların peşinden koşmayacaklarını bildikleri için rahatça öznesi bir çocuk olan faili bir yetişkin olan saldırı sahiplenir. Bundan daha büyük bir çürüme söz konusu olur muydu, burası o tahayyüllerin aleni yıkıldığı insan eliyle bir cehennem kılındığı için teferruat addedilir. Hal budur!
Mahvetme eylemini / fikrini sahiplenen bununla kıvanç duyulan, hicap edilmeyen bir yer, zeminin geleceği söz konusu olabilir mi? Bu kadar kolayca kamunun sömürülerek ekonomik anlamda yıkıma terk edildiği bir zeminde aranan düşman olarak, hesap sorulacak makam olarak mültecinin / ötekisinin görülmesinin kaçıncı evresidir mesela bu yaşanan. Bir çocuğun canının yakılmasında dahi ama ve fakatsız itiraz hakkını, reddiyeyi savunamayan ama o da şimdi Türklerin arasına karışmasaydı bahsinden, kim bilir neler neler etmiştir ön yargısı gibi nicesine sığınarak ol mahvetmenin dört bir yana taşa durması söz konusu olurken bir yarını kalır mı bu yerin? Anadolu’nun çoraklaşmış bir yere dönüşümü sağlama alınmıştı. Sözüm ona metropol, tüm kültürlerin buluşup ahenk içinde yaşayabildiği bir zemin olarak bildirilen İstanbul’un da tahribattan payını aldığı bir yerin yarını ne olur! Sorunların müsebbibi ne mülteciler, ne gayrimüslimler, ne muhacirler, ne buralı olduklarını kanıtlamaya hiçbir zaman mecbur olmayan o öteki sanılan kimliklerdir. Bütünüyle bir girdap, insan eliyle kotarılan bir cerahat sarmalının var edilmesinin yekun sorumluluğu bu üstenci / ayrıştırıcı / nefret saçan siyaset erkanının ta kendisinindir. Dünü öyle bugünü böyle şimdisi simsiyah kılınırken bir yerin yarınlarının daha şu andan çalınması güncellenirken o şiddet sarmalı, bu ayrımcılığa geçit vermeyecek bir ülkenin yarını söz konusu edilebilir. Şayet bir ülkeden bahis açılacaksa, aynen bu şekil...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Francisco SECO – AP Photos via The Independent
Meramda Paylaşılan Haber
İstanbul’da Metroda Saç Tokası Satan Suriyeli Çocuğa Şiddet Uygulayan Kişi Tutuklandı - Evrensel
https://www.evrensel.net/haber/526731/istanbulda-metroda-sac-tokasi-satan-suriyeli-cocuga-siddet-uygulayan-kisi-tutuklandi
0 notes
ll-ff · 1 year ago
Text
Hayat öyle boş, biz bi o kadar da doluyuz.
18 notes · View notes
reckless141 · 9 months ago
Text
Bi kişiye nedense fazla yakın davranıyorum ama o kişinin bana katkısı değil eksi oranı daha fazla, bu kişiden kurtulmak istiyor içimdeki kişi ama yüzüne karşı ben senden bıktım diyemiyorum. Kendisinin beni anladığına kesin inandığım bi zaman vardı ve orda beni hiç anlamadığını belli etti bundan sonra hayatı ona dar edicem. Önceden ayrılamadıysam ve içimdeki nin sözünü dinlemediyseniz şimdi misliyle dinleyip saldırıcam. Dünya artık benden korksun herkesi tek tek bitiricem.
0 notes
oylebendis · 10 months ago
Text
Acıyı sevmek delilik değildir aksine insan acı hissedince yaşadığını hissediyor.Mutluluk kadar sahte bir duygu görmedim.
0 notes