#kendimle çok konuşuyorum
Explore tagged Tumblr posts
Text
ben burada çok konuşuyorum normalde böyle değilim reel hayatta sessizimdir
#kendimle çok konuşuyorum#kendi kendime#hatta bu aralar eski kitaplara sardığım için#kendimle eski kelimelerle konuşuyorum
2 notes
·
View notes
Text
İnsanları kıskanmıyorum ben aslında. Sadece şey diyorum, bir zamanlar beni de böyle seven biri vardı, ama artık yok ve ben o sevgiye bir daha asla sahip olamicam.
9 notes
·
View notes
Text
Akşama yemeğim hazır. Pilav ve kurufasulye. Baran da, Umut da çok sever.
Haklısınız.
Kim onlar değil mi?
Baran eşim, Umut oğlum.
Umut sekiz yaşında. Canımın içi, kara gözlü, kıvırcık saçlı, susmak bilmeyen, yerinde duramayan bir çocuk. Hayatımın anlamı...
Geç evlendim ben.
Bizim buralarda alışık bir durum olmasa da, evlenmeden, çoluğa çocuğa karışmadan önce okulumu bitirmek istedim. Hep derim, kız çocukları okumalı, iyi yerlere gelmeli, erkeğin eline bakıp, şiddeti, eziyeti, yokluğu, kader deyip sineye çekmemeli.
Ailem itiraz etse de, inadımı kıramadılar. Laf aramızda, zaten oldum olası, burnumun dikine bir kızdım. Beni Kur'an kursuna yollarlardı, ben sokak aralarında kuşlarla beraber şarkılar söyler, boyumdan büyük hayaller kurardım. Akranlarım, eğlencelerde, doğum günlerinde, düğünlerde, konuşmaya bile çekinirken, ben en güzel elbiselerimi giyer, ter içinde kalana kadar güler, eğlenir, dans ederdim. Arada bir annem beni çekiştirip "Ah be kızım, bir parça hanım hanımcık ol!" dese de, olamazdım. Hanım hanımcık olanların düşleri yoktu, bilirdim.
Ellerime bakıyorum.
Bir zamanlar kınalar yaktığım ufacık ellerim yok artık.
Zaman bir nefeste geçiyor ve sanırım insanın önce elleri yaşlanıyor.
Sanki, bir zamanlar, şu sokaklarda koşuşturan, yaramazlık yapan, "Anne n'olur beş dakika daha oynanayım." diye ısrar eden çocuk ben değilmişim gibi.
Nerede şimdi, kırık aynasını eline alıp, saçlarını tarayan ve bir sürü pembe tokalar takan küçük kız?
Garip...
Dışarıda inceden bir Eylül yağmur var. Kasvetli havaya rağmen çocukların kahkahaları duyuluyor.
Aralarından Umut'un sesini ayırabiliyorum. En çok da onun sesi geliyor. Eşek herif!
Yine birazdan üstü başı toz toprak içinde gelecek eve, biliyorum. Nefes nefese ayakkabılarını bir kenara atıp, gözlerimin içine bakacak ve "Anne ben acıktım." diyecek. Sonra ben yine dayanamayıp, onu kollarımın arasına alıp, o kirli yanaklarını, gözlerini, saçlarını öpeceğim, boynunu koklayacağım.
Ah oğlum benim!
Ah Umut'um!
Sen niye hep dağ çiçekleri gibi kokuyorsun, her defasında başımı döndürüyorsun.
Anne olduğumdan beri daha kaygılı biri oldum çıktım. Sizde de öyle mi? Hani, Umut eve biraz geç kalsa ya da ne bileyim, camdan bakıp, yakınlarda göremesem, kalbim yaralı bir kuş gibi kanat çırpmaya başlar. "Ya başına bir şey geldiyse..."
Eşim Baran bu halime üzülür, "Yapma canım, kötüyü çağırma." der ama anneyim işte, ne yapayım.
Baran güzel bir adam. Okulun son yıllarında tanıdım onu. Önce arkadaş olduk. Baktık ki, çok iyi anlaşıyoruz, "hadi öyleyse evlenelim." dedik. Baran bana, kucak dolusu papatya ve Ahmet Arif şiiriyle evlenme teklif etti. Papatya, Ahmet Arif, Şiir, Baran, aşk...Kabul edilmez mi hiç!
Tıpkı hayalimdeki gibi bir evde oturuyorum.
Küçücük, mütevazi, duvarları mavi boyalı, bir köşesi kitaplarla dolu ve güllü dallı perdeleri olan bir ev. İnanın, sevgisiz insan sarayda da otursa, mutsuz olur. Çocukluk arkadaşımlarımdan biliyorum. Yarası çok olana, para merhem olmuyor.
Çok gevezelik ettim değil mi?
Ama ne yapayım, oldum olası konuşmayı seviyorum. Kimseyi bulamazsam, kendimle konuşuyorum. Gülmeyin ya! İnsanın kendi kendine konuşması kadar güzel bir şey yok dünyada. Deneyin, bana hak vereceksiniz.
Ha, bir de çok güzel türkü söylerim ben. Arkadaşlar falan bir araya geldiğimizde, ısrar ederler, "Hadi, bir tane söylemeden olmaz." derler.
Dost kırılır mı hiç!
Şu karşı yaylada göç katar katar
Bir güzelin derdi serimde tüter
Bu ayrılık bana (bize) ölümden beter
Geçti dost kervanı eyleme beni
Şu benim sevdiğim başta oturur
Bir güzelin derdi beni bitirir
Bu ayrılık bize zulüm getirir
Geçti dost kervanı eyleme beni
Pir Sultan Abdalım kalkın aşalım
Aşıp yüce dağı engin düşelim
Çok nimetin’ yedim helallaşalım
Geçti dost kervanı eyleme beni...
Bu türküyü her söylediğimde, gözümden iki damla yaş gelir. Neden bilmem ama sadece iki damla yaş! Sanki bu türküde benden bir şeyler var. Sanki, beni incitmişler, canımı yakmışlar, kalbimi kırmışlar da, ben kimselere söyleyeyemişim gibi...
Duvardaki takvime gözüm takıldı şimdi.
8 Eylül 2051
Off! Ben ne vakit otuz beş yaşında koca bir kadın oldum!
Olsun, her yaşın kendine göre bir güzelliği var. İnşallah çocuklarımız da, otuzları, kırkları, elli, altmış, seksen hatta yüz yaşları görür.
Hah, kapı çaldı, nihayet benim eşek geldi.
Hadi bana müsade. Gideyim de yine bıktırana kadar onu öpüp koklayayım.......diye, bütün bunları yazmak isterdim ama yazamam. Çünkü ben sekiz yaşındayken öldürüldüm.
Ben Narin Güran.
Cesedi on dokuz gün sonra derede bulunan o elleri kınalı kız.
Büyüyemedim ben. Baran ile evlenemedim ve Umut'um hiç olmadı.
t a m e r d u r s u n
#tamerdursun #naringüran #hepimizincesedinideredebuldular
163 notes
·
View notes
Text
Çok konuşuyorum kendimle bugünlerde. Ne yapayım? Başkalarının sohbetinden hoşlanmaz oldum...
484 notes
·
View notes
Text
"Çok konuşuyorum kendimle bugünlerde. Ne yapayım? Başkalarının sohbetinden hoşlanmaz oldum."
Oğuz Atay
60 notes
·
View notes
Text
"Çok konuşuyorum kendimle bugünlerde. Ne yapayım? Başkalarının sohbetinden hoşlanmaz oldum."
Tutunamayanlar, Oğuz Atay
196 notes
·
View notes
Text
Çok konuşuyorum kendimle bugünlerde. Ne yapayım? Başkalarının sohbetinden hoşlanmaz oldum
Tutunamayanlar
14 notes
·
View notes
Text
Ben kendimle konuşuyorum gibi ya ben sizi anlamıyorum gibi alanım dışı etkileşimde bulunuyorsunuz. Hakkımda söyleyip laf edileci sözleriniz birbirinizle iletişim anında beynimin pontoserebellar en köşeci yerleşkesine işlemiş. Bana bi mesaj gelecekti ki şuan düşünmüyor olacaktım, kafamda arkacısı sorular olmayacaktı kafamı kurcalayacak düşünceleri düşünmeme sebebiyet veren davranışımsal izlenimler olmayacaktı. Ben anlamıyorum nerden karşıma çıktınız ne kadar sürede bu isimle aklınızda yuva bulunacağım? Bir yumurta bile gelişimsel koşullarda 20 günde başlıyor olgunlaşmaya daha ilerisine, ya ben ne zaman başlayacağım bu düşüncelere sahip olmaya? Sırf beni beğenip size herhangi bir yanlışım dokunmadı diye, zaten dokunmaz asla da, sohbetimin süreli geçen yıllarındaki gibi teşekkür dahi eden insanlar, içlerindeki düşüncedekileri dökenler nası biri olduğumu bilir. Fazla ukalayımdır, umursamaz olduğum doğrudur ama her insanın anlatacağı olaylar karşısında kendimi yerinize koyarak düşüncelerden beslenmem doğrudur. Kimseye kendi alanlarım, kendim dışına dahi çıktığım anlar dışında yanlışım olmadı. Daha gecesinde gülmeye çalışıp kimseciklere tenhalaştığımı belli etmemiş olarak ağlamaklı asık suratımla yazmış olduğunuz mesajlarla tüm çevremdeki insanları güldürmeye çalışan biriyim ben. Kimseye zararım da olmaz. Kendime yaptığım yararsızlık zararsızlıkla bir işe de kalkışmam, kendimi kimseye açıklayamadığım gibi. İstersem saatlerce konuşup ortak fikirde beyan ettiğim yalancı kişiliklerde eklemiş olabilirim. Bir nasılsın sorusuna şimdi vereceğim cevap örneğiyle "iyiyim çok s��perim harikayım" demeklede kapansın bugünlük cümlelerim
11 notes
·
View notes
Text
Kendimle konuşuyorum durmadan
En kötüsü alışıyorum bunlara
Ve dönüştüm sanırım bambaşka birine
Veririm en çok da kendime zarar
Galiba lanetim beni kurtaran
Yoksa yaşar mıydım ki bunca zaman?
4 notes
·
View notes
Text
"Çok konuşuyorum kendimle bugünlerde. Ne yapayım? Başkalarının sohbetinden hoşlanmaz oldum."
11 notes
·
View notes
Text
Kendim anlatıp kendim dinliyorum ve bazen bu durum huzur veriyor, bazen de derin bir yalnızlık hissettiriyor. Düşüncelerim, sessiz bir odada yankılanan kendi sesim gibi, sadece bana ait bir dünyada dolaşıyor. Kimi zaman anlatırken, kimsenin anlamayacağından korkuyorum, ama işin ilginç yanı, zaten kimseye anlatmıyorum. Sanki kendime bir terapi gibi, sözcüklerin arasında kayboluyorum. Bu, bir tür kaçış mı, yoksa gerçeklikle yüzleşmenin başka bir yolu mu, bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var: Kendi içimde kurduğum bu diyalog, beni benden daha iyi tanıyor gibi.
Her cümleyle kendimi biraz daha açığa çıkarıyorum. Sanki içimde yıllardır konuşmayı bekleyen biri varmış da şimdi fırsat bulmuş gibi. Ama garip olan, ne kadar çok konuşursam, o kadar daha derine iniyor, daha önce fark etmediğim hislerle, anılarla yüzleşiyorum. Kimi zaman çocukluğuma gidiyorum; o masum, her şeyi merak eden, dünyayı büyük bir macera gibi gören halime. Kimi zaman ise bugüne dönüp, "O küçük çocuk hayalini kurduğu yerde mi?" diye soruyorum. Cevap karmaşık: Bazen evet, bazen hayır.Ve işte bu çelişkiler içinde bir denge arıyorum. Belki de bu yüzden kendimle bu kadar çok konuşuyorum. Çünkü dışarısı kaotik, sesler çok yüksek, herkes kendi derdinde. Ama içimde bir huzur bulabiliyorum, kendime kulak verdiğimde.
🌚
3 notes
·
View notes
Text
Bazen okadar çok dertleşmeye ihtiyacım oluyor ki ;
Öyle zamanlarda,
Aynanın karşısına geçip, kendi kendimle konuşuyorum...
Çünkü biliyorum ki ;
En iyi dinleyici benim ve en iyi anlayan da..
Yaşadıklarımı bir ben bilirim !
Acımı dindirecek olan da benim !
Ben kendi kendime yeterim !
S....s.... ✍🏻✍🏻
13 notes
·
View notes
Text
"Çok konuşuyorum kendimle bugünlerde. Ne yapayım? Başkalarının sohbetinden hoşlanmaz oldum. ‘’
8 notes
·
View notes
Text
---CENNETİM---
Sana gelmek,
Şehrine gelmek..
Bir bekleyenim var deyip gelmek,
Hani nefes almasam duracak gibiyim olduğum yerde,
Şehirde ışıklar yanmasa,
Gözlerim başka ışık görmeyecek gibi,
Eksilerek gidiyor gibiyim.
Şu acı cığaramda olmasa,
Yaşama sevincimde yok gibi.
Şiirler fırtına gibi,
Yağmur olsa üzerime yağacaklar,
Susuyorum.
Gönlüm ayrılıklara alıştımı bilmiyorum,
Özlemin mi ağır,
Yoksa bendemi fazlası var,
Kendimle hesap vakti diyorum geceleri,
En çok keşkeler acıtıyor canımı.
Dudaklarım güneş de kurumuş çarık gibi,
Kelimler boğazımda düğümleniyor,
Bazen camı açıp haykırıyorum,
Nerdesin diye,
Sonra susuyorum,
Gitmenin vaktimiydi diyorum,
Konuşuyorum kendimle,
Uykunun en demli vaktinde uyanıp bakıyorum,
Yoksun,
Bu bir düş diyorum,
Tavanda şekilsiz gölgeleri izliyor gözlerim,
Sen benim ömrüm,
Sol yanımda ki güzel düşüm,
Sen benim ömrüme düşen baharım,
Cemrem,
Cennetim.........
_____Cengiz Yılmaz/Şiir Baba...
3 notes
·
View notes
Text
Yüce Tanrım nedir bu yüreğimdeki sancı? Sanki terk edilmiş bir insanın kalbine sahip, göz yaşları dondurma alacak parası olmayan bir çocuğunki gibi kırık. Tanrım, sanırım ben yok olmak üzereyim. Bu kırgınlık, beni gittikçe içine çekiyor. Bu yüzden dualarım yarım kalıyor. Sanırım Tanrım, sesimi sana duyuramıyorum. Bu yüzden belki benim seni unuttuğumu düşünerek terk edeceksin beni. Ama inan ki aklımdasın, sadece yaşayışım o kadar yüzeysel ki o kadar tek düze ki beynimde dolanan kelimeleri dahi seçemeyecek kadar uyuşuk bir haldeyim. Acaba bu benim suçum mu? Bu yüzden belki de öylece ölmeyi bekleyen bir insana giderek daha çok benzemekteyim. Sanırım bu durumdan artık korkmuyorum. Ne olacağını merak etmiyorum. Artık birilerinin beni duymasını beklemiyorum. O yüzden şu an seslenmeyi bırakmış bir halde, içimden, gücüne güvenerekten konuşuyorum. “Ben artık kendimi tanıyamıyorum. Hatta çok özür dileyerekten hiçbir zaman kendimi tanıyamadığımı dile getirmek istiyorum. Hiçbir zaman yeterince çabalayamadığımı hatta belki de çabalamadığımı; başarısız olduğumu söyleyenlerin laflarına, belki de kolay kaçma düşüncesinden, artık daha fazla yara almak istemediğimden, onlara boyun eğdiğimi itiraf etmek istiyorum. Gerçekten affına sığınarak ve şu incecik boynumu ne kadar daha bükebileceğimi bilmeden eğmeye devam ederek; sınanmaya geldiğim şu dünyaya lanet etmeden önce, yarattığın insanların gelmiş olduğu vaziyeti kınayarak, kendimi onlardan ayrı tutma cüretini kendimde bulabiliyor olduğumu, bir soytarının sahip olabileceği bir cesaretle, buna kendimi inandırarak dile getirebiliyorum. Ben hiç sahip olmadığım gücü, kuvveti şu anki insanlarla kendimi kıyaslayarak yanına yaraşır biri olduğuma inanıyorum. Ben, Tanrım, belki de sana inanmayarak sana ibadet ediyorum. Ve belki de bundan, kendimi şuracıktaki yangına atabilecek kadar kudretli zannederek seni kendimle bir tutuyorum. Haşa derken kendime inanamıyorum.”
23 notes
·
View notes