moonnnsblog
moonnnsblog
Hüseyin🌚
2K posts
Ay ışığında saklı tüm yaralarım
Don't wanna be here? Send us removal request.
moonnnsblog · 3 hours ago
Text
Bir zamanlar “iyi ki” dediğin ne varsa, bir gün “keşke” olarak karşına çıkabiliyor. Ve en kötüsü, hiçbir şey yapamıyorsun. Çünkü zaman geriye akmıyor, sözler geri alınmıyor, hisler ilk günkü gibi kalmıyor. Oysa ne kadar da emindin, değil mi? O anın sonsuza kadar süreceğinden, hissettiklerinin değişmeyeceğinden, bir gün dönüp baktığında sadece gülümseyeceğinden… Ama işte, hayat her zaman böyle işlemiyor. O güzel anılar, bir gün gözlerinin önüne geldiğinde seni gülümsetmek yerine, içini sızlatmaya başlıyor. Çünkü fark ediyorsun ki o anları bir daha yaşama şansın yok.
İnsan en çok, geri getiremeyeceği şeyleri özlüyor. Ve en çok, değiştiremeyeceği şeylere pişman oluyor.
🌚
2 notes · View notes
moonnnsblog · 24 hours ago
Text
Unutulmayan Karanlık: 28 Şubat
Bazı yaralar vardır, görünmez ama derindir. Üzerinden yıllar geçse de izi silinmez, hatırlandığında içe bir sızı düşer. 28 Şubat, işte tam da böyle bir yaradır. Çığlıkların sessizliğe gömüldüğü, inancın yasaklarla sınandığı, insanların sırf başörtüsü taktığı için kapı dışarı edildiği bir utanç tarihidir.Bir genç kız düşün… Üniversiteyi kazanmış, büyük hayalleri var. Sıralara oturup ders dinleyecek, kalemiyle kendine bir gelecek çizecek. Ama kapıda durduruluyor. “Ya başörtünü çıkarırsın ya da buraya giremezsin.” O an donakalıyor. İki seçenek var önünde: Ya inancını bırakacak ya da hayallerini. Bir insanın inancı mı ağır gelir, geleceği mi? Bu sorunun cevabı, başörtüsüne uzanan ellerde saklıdır.Dışarı çıkıyor. Gözleri dolu dolu, yüreği paramparça. Annesine, babasına ne diyecek? “Beni içeri almadılar.” Kimin suçuydu bu? Onun mu? Saçlarını örten örtünün mü? Hayır, asıl suç, insanın inancını sorgulayan, ona sınırlar koyan zihniyetin. Ve sonra o üniversitenin önünde yıllarca bekleyen kızlar… Başlarını kaldırıp içeriye bakamayanlar. Kimi vazgeçti, kimi direndi. Kimi başını açıp gözyaşlarını içine akıttı, kimi bir ömür boyu adaleti bekledi. Ama hepsinin içinde aynı kırgınlık vardı.
28 Şubat bir tarih değil, bir hafızadır. Unutulmayacak bir leke, insanın vicdanını kanatan bir yara. Bugün özgürce okuyan, çalışan, hayallerine yürüyen her genç kadının arkasında, o gün kapıdan çevrilenlerin sessiz çığlığı var.
Ve belki de en çok o çığlık hatırlanmalı…
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
9 notes · View notes
moonnnsblog · 1 day ago
Text
Kendime bir söz veriyorum: Ben, bu Ramazan sigarayı bırakacağım.
3 notes · View notes
moonnnsblog · 1 day ago
Text
Eğer bir yerde kalmakla gitmek arasında sıkışıp kalıyorsan, git. Çünkü gerçekten ait olduğun yer, seni böyle bir ikileme sürüklemezdi. Kalmak için bahaneler arıyorsan, aslında çoktan gitmen gerektiğini biliyorsundur. Zorla tutunduğun her şey, bir gün ellerini kanatır. Bırak gitsin. Ya da sen git. Ama sakın, olmaman gereken bir yerde kalma.
🌚
12 notes · View notes
moonnnsblog · 1 day ago
Text
Bazı insanlar, yaşamadıkları sürece hiçbir şeyi gerçekten anlayamazlar. Birinin sana acı vermesi, birinin seni anlamaması ya da yalnız bırakması, o anları içinden geçmeden anlayamayacakları bir şeydir. Bazı duyguları, o duyguyu yaşamadan kelimelere dökmek imkansızdır. Anlamadıkça, empati kurmak da zorlaşır. O yüzden bazen insanların bir şeyleri gerçekten idrak edebilmesi için, o acıyı, o kırgınlığı, o çıkmazı kendi içlerinde yaşamaları gerekir. Herkesin anlayabilmesi için, bazen o kör düğümün içinde kaybolması, çaresizliğin derinliklerine inmesi gerekir. Ancak o zaman, ne kadar zor olduğunu, ne kadar anlaşılmak istendiğini gerçekten fark ederler.
🌚
8 notes · View notes
moonnnsblog · 1 day ago
Note
Kaç yaşındasın
23
0 notes
moonnnsblog · 1 day ago
Text
Bir mesajı tekrar okumak, geçmişi avuçlarında tutmaya çalışmak gibidir. Kelimeler yerli yerindedir, noktalama işaretleri bile değişmemiştir. Ama sen değişmişsindir. O mesajı yazarken hissettiklerin, onu okuduğunda aldığın o heyecan artık yoktur. Cümleler hâlâ oradadır ama anlamları eksilmiştir. Eskiden bir "iyi geceler" mesajı, içini ısıtan bir şeydi. Şimdi sadece ekranda duran iki kelime. Bir "nasılsın?" belki de gerçekten merak edildiğin içindi. Şimdi ise sadece alışkanlıktan sorulan bir cümle gibi geliyor. Bazı mesajlar silinmez. Çünkü insan, bazı şeyleri hafızasından silemez. Ama tekrar tekrar okuduğunda fark edersin ki, mesaj aynı olsa da, hissettirdikleri hiç aynı kalmaz.
🌚
13 notes · View notes
moonnnsblog · 2 days ago
Text
Bazen insan, içinde yaşadığı masalın bir sonu olup olmadığını bilemez. Belki de en başından beri bir varmış bir yokmuş diye anlatılacak bir hikâyenin içindeyizdir. Ne kadar yol yürüdüğümüzü, kimleri geride bıraktığımızı, ne zaman savrulduğumuzu anlamadan, bir gün kendimizi bir dağın eteğinde, ardımızda kimse olmadan buluruz. Karadağlar gibi sertleşir zamanla kalbimiz. Umut ettiklerimiz, yeşertmeye çalıştıklarımız, bir anda solup gider. En yakın bildiklerimizden nasıl koptuğumuzu anlayamayız. Her şey olması gerektiği gibi mi olmuştur, yoksa biz mi yanlış yerlerde, yanlış insanlarda umut aramışızdır? İnsan bazen yuvaya dönmek ister. En saf hâline, en masum hislerine... Ama geride bıraktığımız yollar, dönüp bakmaya cesaret edemediğimiz yaralar, bizi geri çağırır mı, yoksa sessizce kaybolup gitmemize izin mi verir? Yağmur gibi gözyaşı dökemeyenler, acısını içlerine atanlar… Belki de en çok onlar bilir, ayrılığın ne demek olduğunu. Ama her şeye rağmen, insan yine de bir gün güneşin doğacağına inanmak ister. Çünkü bazen en karanlık geceler bile, yeni bir sabahı içinde saklar.
🌚
7 notes · View notes
moonnnsblog · 2 days ago
Text
Öyle çok yoruldum ki… Sanki yıllardır aynı yolu yürüyormuşum da hiç varamamışım gibi. Zaman bir yerlerde benden hızlı koşuyor, ben hep geride kalıyorum. Günler birbirine karışıyor, dün neydi, yarın ne olacak, fark etmiyorum. Öyle çok yoruldum ki… Konuşacak gücüm yok, sustukça içimde yankılanıyor kelimeler. Bir şeyleri düzeltmek için çırpındıkça daha da dağılıyor her şey. Sanki ne kadar çaba göstersem de hep eksik, hep yarım kalıyorum. Öyle çok yoruldum ki… Geceler uzuyor, sabahlar gecikiyor, gün hiç başlamıyor. Düşünmekten yoruluyorum, düşünmemeye çalışırken daha çok düşünüyorum. Ne yaparsam yapayım, kendimden kaçamıyorum.
Ve belki de en kötüsü…
Yorulduğumu anlatacak birini bile bulamıyorum.
🌚
20 notes · View notes
moonnnsblog · 2 days ago
Text
Bazen birinin hayatından öylece çekilirsin. Ne bir kavga olur, ne büyük bir veda. Sadece susarsın. Beklersin. Acaba fark edecek mi, dönüp bakacak mı, “Neredesin?” diye soracak mı… Ama sormaz. Günler geçer, aylar geçer, senin yokluğun onun varlığını hiç sarsmaz. İşte o an anlarsın… Sevgi, yalnızca varlığında değil, yokluğunda da belli olur. Gerçekten seven, bir kaybı hisseder, bir eksiklik duyar. Ama o, hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorsa, o zaman senin varlığın da onun için bir şey ifade etmemiş demektir. Ve bu, insanın içini en çok acıtan şeydir: Birinin dünyasında iz bırakmadan kaybolmak. O yüzden bazen en büyük cevap, sessizce gitmektir. Çünkü gittiğinde dönüp bakmayan biri, aslında hiçbir zaman gerçekten yanında olmamış demektir.
🌚
20 notes · View notes
moonnnsblog · 3 days ago
Text
Bu şarkıyı bir arkadaşım önermişti, neredeyse 4-5 sene oluyor. Aklıma geldikçe dinlerim ama o şu an yok hayatımda. Nedense dinledikçe o aklıma geliyor.
İnsan en çok neye yanar biliyor musun? Ağladığına… O an hiç geçmeyecek gibi gelir, ama geçer. Büyük aşklar biter, dostluklar kopar, yalnızlık sona erer, unutulmaz sanılan her şey silikleşir. Zaman usulca akıp giderken, kaybettiklerinin yerini başka şeyler alır. Önce kabullenir, sonra alışırsın. Kaçmak istersin bazen, ama hayat seni bir şekilde tutar. Gitmek de kalmak da bir şeyi değiştirmez çünkü asıl mesele zamandır. Ve zaman, en sonunda herkesi iyileştirir.
🌚
6 notes · View notes
moonnnsblog · 3 days ago
Text
My heart🖤
Tumblr media
my pookie 😘
5 notes · View notes
moonnnsblog · 3 days ago
Text
Kelimeler var içimde, söyleyemediklerim. Anlatmaya kalksam nereden başlayacağımı bilemem, çünkü her şey iç içe geçmiş, her şey karmakarışık. Boğazımda düğümlenen cümleler, içimde yankılanan ama kimsenin duymadığı haykırışlar var. Bazen anlatmayı deniyorum. Ama ya insanlar anlamaya üşeniyor ya da ben anlatmaya. Çünkü biliyorum, kimse benim kadar hissetmeyecek bu ağırlığı. Ne kadar açıklasam da bir yerlerde eksik kalacak, tam anlatamayacağım, tam anlaşılmayacağım. Ve en çok da bu yoruyor beni: Hep eksik kalmak, hep anlaşılmamaktan korkmak. Zamanla susmayı öğrendim. Her şeyi içime atmayı, bazı acıları kelimelere bile dökmemeyi. Çünkü kelimeler kifayetsiz, insanlar sabırsız, ben ise fazlasıyla yorgunum. Bu yüzden konuşmuyorum artık. Ama sustukça da büyüyor içimde her şey. Belki bir gün anlatırım, belki de hiçbir zaman.
🌚
11 notes · View notes
moonnnsblog · 3 days ago
Text
Öğlen kargo almaya MNG Kargo'ya gitmem gerekiyordu, ama yanlışlıkla Sürat Kargo'ya girmişim. Adam, "Biz 12 yıldır Sürat Kargo olarak buradayız." dedi.
Sabah sabah rezil oldum anasını...
Tumblr media
4 notes · View notes
moonnnsblog · 4 days ago
Text
Son zamanlarda yazdığım en güzel yazı bu oldu NET
İnsan en çok acıdığında annesine koşar, çocukken de büyüdüğünde de. Çünkü bilir ki annesi onu teselli edecek, yarasını saracak, saçlarını okşayacak. Çünkü bilir ki annesi onu kovmaz, "Neden düştün?" diye azarlamaz. Sadece sarar ve "Geçti, geçti" der.
Peki ya dünya, insanın ruhunu parça parça ederken? Ya içindeki fırtınalar sahile vurmayan dalgalar gibi kabarıp da içini yakarken? O zaman nereye gidecek insan? Kimin kapısını çalacak?
İntiharın günahı cehennem olmamalıydı belki. Belki de en çok yanlışı yapan, en çok affa muhtaç olan insandı. Çünkü bazı yaralar, sadece can yakmaz; bazı acılar, insanı taşımayacak kadar ağır gelir. Ve insan, bu acıyı taşıyamadığında, tıpkı düşen bir çocuk gibi, yaratana koşmalıydı. "Tut beni" demeliydi, "Kaldır beni."
Ama biz insanlar, düşene "Kalk" demek yerine, "Neden düştün?" diye sorgulamayı seçtik. Acıyı anlatanı yargıladık, sessiz kalanları unuttuk. Oysa belki de cehennem, yaşarken hissedilen bir boşluktu. Ve belki de en büyük merhamet, düşene düşmeden el uzatmaktı.
🌚
10 notes · View notes
moonnnsblog · 4 days ago
Text
Bazı ayrılıklar insanın ruhunu soyar, tenini değil. Bazı vedalar insanı öyle bir noksan bırakır ki, aynaya her baktığında eksikliğini görürsün. Gözlerin tamamlar sanırsın, ama içindeki boşluk gözle dolmaz, sözle anlatılmaz. Ben bir veda tattım, adını anmanın bile canımı yaktığı… Ne bir mezar taşı var adını kazıyacak ne de bir toprak var üzerine kapanıp ağıt yakacak. Ama her gece bir mezar kazıyorum içimde, her sabah tekrar diriltiyorum kaybettiklerimi. Bazı ayrılıklar gidenin gitmesiyle bitmez. Bazı vedalar, seni yaşarken mezara koyar ama ne toprağa karışmana izin verir ne de hayata tutunmana. Sadece bir boşluk olursun. Ve işin en acı yanı, bu boşluğu kimse fark etmez.
🌚
15 notes · View notes
moonnnsblog · 4 days ago
Text
Ben en çok anlamaya çalışmaktan yoruldum. Sürekli kendimi karşımdakinin yerine koymaktan, belki de bilerek yaptıkları şeylere bahaneler uydurmaktan, içimdeki öfkeyi bastırmaya çalışmaktan yoruldum. Kendi hislerimi yok sayarak, birilerinin vicdanını rahatlatmaya çalıştım. Ama en çok da, bir gün her şeyin düzeleceğine inanarak beklemekten yoruldum.
Ve en kötüsü ne biliyor musun? Hiçbir şey değişmedi. Ne insanlar değişti, ne de yaşananlar. Sadece ben biraz daha sessizleştim. Çünkü ne kadar uğraşırsan uğraş, bazen hiçbir çabanın bir anlamı kalmıyor. Sen düzeltmek için uğraşıyorsun, ama karşındaki yıkmaya devam ediyor. Sen içindeki iyi niyeti korumaya çalışıyorsun, ama insanlar bunu kullanmayı bir hak sanıyor.
🌚
12 notes · View notes