#kelime i şahadet
Explore tagged Tumblr posts
Text
Kelime-i Şehadet:
اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ
"Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü" demektir.
Anlamı:
"Sahitlik ederim ki Allah'tan baska ilâh yoktur ve yine sahitlik ederim ki Muhammed O'nun kulu ve rasûlüdür'' anlamına gelir.
#kelime i şahadet#türkiye#doğa#travel photography#travel destinations#travel#manzara#view#natural#europe#africa
40 notes
·
View notes
Text
Nereye gitti Bu güzel insanlar! 😢
Bütün dünyada ahlâk o kadar bozulmuş ki...
Beğeni alacağız diye iğrenç şeyler paylaşılıyor.
Mesela gaz çıkarmak moda mı oldu ne! 🤢
Yemeklerin üzerine hapşırmak iğrenç! 🤮
Tuvaletlerini yapmak açık açık 😠 midem bulanıyorr!
Ahlaksızlıkta son perdeler...!
Anaların babaların yanında saygısızca oturmak! Argo konuşmak,Ne yazık ki gençlerimiz de bunları örnek alıyorlar!
Sokak röportajı diye bir program var içler acısı...
Yaşını başını almış insanlar bir besmelenin, bir Allahu ekber'in anlamını bilmiyorlar.
Gusül abdestini bilmiyorlar ya! 😬
Benim Allah ile işim yok diyorlar Haşâ! Ama olacak ölünce!!!!
Kelime-i şahadet, tevhid nedir bilen yok nasıl bir nesil bunlar!
Namaz vakitlerini namazların kaç olduğunu bilmeyenler çok! yazık.!
Daha neler söyleyeyim ki! 😢😢
25 notes
·
View notes
Text
Suya götürüp de susuz getirdiğim vâki değildir!
Bilakis;
Suya götürdüklerimi kelime-i şahadet getirerek ecel şerbetini kana kana içmiştir... 😂🤭
...
41 notes
·
View notes
Text
ŞÜKRET...!
Müslüman olduğun için,
Kelime-i şahadet getirebildiğin için,
Kitabın Kur'an olduğu için,
Kıblen Kâbe olduğu için,
Öldüğünde Rabbine
kavuşacağın için,
ALLAH Diye çarpan bir kalbin
oduğu için,
O'na en sevgiliye Peygamber Efendimize (s.a.v) ümmet
olduğun için..
Ya ERHAMERRAHIMİN
Uzakları yakın eden
Zorları kolay kılan
Olmazları olduran
Belaları def eden
Azgın kavimlerden bile tevbe
ettiklerinde azabı kaldıran
Şerleri hayra çeviren
Eşkıyalardan evliyalar çıkaran
Kuddüs olan Allahım
derdimiz belli, kapımız belli
sana açılan elleri boş çevirme
ya Rab
Ey kendi başına kaLmışLarın arkadaşı
Ey mutsuLuğa düşmüşLerin yardımcısı
Ey yoksuLLarın zenginLiği
Ey zayıfLarın gücü
Ey garipLerin sığınağı
Ey tek Güç ve Kudret sahibi
Ey İhsanıyLa tanınan
Keremi sonsuz Rabbim
Efendimiz ve yakınLarı yüzüsuyu hürmetine sıkıntılarımızı gider
YÂ RABB'İ
Huzursuz Ruhlara S��KUNET..
Yorgun Gönüllere İNŞİRAH..
Karanlıkta Kalanlara NUR..
Yolunu Yitirenlere SIRAT-I MÜSTAKİM ..
Sensizlere Seni ver ÂLLAH’ım.
Allah'ım !
Namazı kaçıran değil,
Dünyadan Namaza kaçan ihlâslı bir kul sıfatı ile yaşat.
Yâ Rabbî!
Kıldığım namazı kabûl eyle!
Âhir ve âkıbetimi hayr eyle
Son nefesimde Kelime-i tevhîd
söylememi nasîb eyle
Ölmüşlerimi afv ve magfiret eyle.
Yâ Rabbî! Beni şeytân şerrinden ve düşman şerrinden ve
Nefs-i emmârem şerrinden muhâfaza eyle!
Sevdası; YÜCE ALLAH (c.c.)
Gönlü; NUR
Aşkı; MUHAMMED (s.a.v.)
Şuuru; TEVHİD
Rehberi; KURAN
Yolu; İSLAM Olan GÜZEL İnsanlara SELAM OLSUN...!
Günümüz Akıbetimiz Hayr Ola
Esselamu Aleyküm
HAYIRLI SABAHLAR....
11 notes
·
View notes
Text
Günaydınlar!!🦋❣️
Cuma'mız hayırlar getirsin inşaallah🙏
🍀🌹🥀
Allah'ım beni merhametli bir kalp ile güzelleştir.
Hikmet dolu bir akılla,
Sabırlı bir nefisle,
Tebessümü adetim eyle.
Konuşmamı ibadet,
Hayatımı saadet,
Son sözümü Kelime-i Şahadet eyle...!
Aminn!🤲
💙🥀🕊️
43 notes
·
View notes
Text
Ya Rabbi!
İman ile özümüzü,
Edep ile yüzümüzü,
Haya ile sözümüzü,
Kur-an ile ömrümüzü,
Kelime-i şahadet ile son söz��müzü söylemeyi nasip eyle...🤲 Amin 🤲🌹
Hayırlı Cumalar 🤲
#HayırlıCumalar
#bende_boyleyim_iste
#freepalestine
#stopgenozideingaz❗️❗️❗️
#stopgenozideingaza
#freefalestine🇵🇸
#stopziyonistterror
#stopzionism
#stopbabykillers
#stopziyonism
#stopisraeliwarcrimes
#freegaza
#freepalestine#freegaza#stopzionizm#stopgenozid#stopisraelterror#stopbabykillers#ziyonistteror#genocidegaza#ziyonustbabykiller#stoppgenozide#freefalestine freepalestine🇵🇸
8 notes
·
View notes
Text
(>>>Açgözlülük ve Kanaat<<<)
>Bir gün Gıfaroğullarından 30 kafir mescide gelip Hz Peygamber’e konuk oldu…
-Hz Peygamber de doyurmaları için bunları sahabeleri arasında paylaştırdı…
Her sahabe bir adamı alıp evine götürdü…
Orada iri cüssesinden dolayı kimsenin misafir etmek istemediği, Ebu Busayra adında bir adamcağız kaldı…
Bunun üzerine Hz Peygamber onu kendi evine davet etti…
>Evde ekmek ve yedi sağmal keçinin sütünden hazırlanmış 18 kişilik yemek vardı…
-Adam bir oturuşta bu 18 kişilik yemeği bir başına silip süpürdü…
Ev halkı evin bütün yemeğinin bu şekilde tüketilmesine üzüldüler…
Midesi davula dönen adam gece sıkışarak kalktı ve dışarı çıkmak istedi…
Ama misafirin oburluğuna içerleyen evin cariyesi odanın kapısını arkadan sürgülemişti…
>Çaresiz kalan misafir yatağına döndü ve uyumayı denedi…
-Uykuya Dalan adam rüyasında kendini tuvaltte gördü ve uykudayken yatağa saldı…
Uyanınca olanı biteni gören adam bütün yatağı batırdığı için perişan oldu...
Sabahleyin Hz Peygamber kapıyı açtı ve durumu farketti, adam mahçup olmasın diye kendini gizledi…
Adamda utancından ok gibi fırlayıp oradan kaçtı...
>Ev halkından biri Hz Peygamber’e: Bak misafirin neler yapmış diye serzenişte bulununca…
-Hz Peygamber: Bana su getirin onu şimdi yıkar temizlerim..! buyurdu…
Ev halkı buna itiraz edip: Sen hizmet etmeye değil, hizmete layıksın, bırak bunu biz yapalım..! dediler…
Ancak Resul-i Ekrem: Hayır..! Cennet insanların hoşlanmadığı bu şekil şeylerle çevrilmiştir..! Hem bu İşte bir Hikmet var, bırakın onu ben yıkayayım! buyurdu…
>Bu arada kaçak misafir yolda giderken, yanında taşıdığı küçük putunu, Hz Peygamber’in evinde unuttuğunu hatırladı ve onu dönüp gizlice alırım umuduyla Hz Peygamber’in evine yaklaştı…
-O sırada Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in kendi elleriyle yatağı yıkadığını görünce, utancından kafasını duvarlara vurmaya ve ağlamaya başladı…
Hz Peygamber onu güleryüzle karşıladı ve sakinleştirdi…
>Adam Hz Peygamber’in bu tevazuu karşısında hemen Kelime-i Şahadet getirerek imana geldi ve Müslüman oldu…
-Hz Peygamber kendisini o gece yine misafirliğe davet edince…
Adam: Vallahi ben iki alemde senin misafirinim, Ya Resulüllah senin sofrandan başka sofraya giden, şeytanın sofrasına gitmiş olur deyip, daveti kabul etti…
O akşam adam bir keçinin sütünün yarısı ve bir parça ekmekle doydu…
>Hz Peygamber adama biraz daha yemesi için ısrar edince…
-Adam: Vallahi doydum, dedi, hemde dünden daha fazla doydum..! dedi…
Ev halkı bu değişikliğe şaşırıp kaldı ve nasıl bir kuşun gıdası böyle bir filin karnını doyurur? diye hayretler ettiler…
Evet değerli dostlarım; Kafirlik adamı açgözlülüğe bürümüştü, İman ise adamın midesini kanaate çevirdi…
İşte size İslam dininin ve bir Peygamberin eşsiz güzelliği, işte size İmanın insan hayatına faydaları…
Günümüzde aç insan belki yok denecek kadar az, ama açgözlü doyumsuz insan çok maalesef…
Rabbim bizleri açgözlülükten muhafaza eylesin inşALLAH.
......✍️
7 notes
·
View notes
Text
Kelime- i Şahadet
#aşka dair#dua#ibadet#namaz#teslimiyet#şiir#şiirsokakta#şiirler#aşk#allah#islam#muslim#allahuakbar#allah is kabir#quran#quran kareem
2 notes
·
View notes
Text
Kelime-i tevhidin aslı “lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah” cümlelerinden ibaret olup “Allah'tan başka tanrı yoktur, Muhammed Allah'ın elçisidir” demektir.
وَلَئِنْ قُتِلْتُمْ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَوْ مُتُّمْ لَمَغْفِرَةٌ مِنَ اللّٰهِ وَرَحْمَةٌ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ
Âl-i İmrân / 157. Ayet
Allah yolunda öldürülseniz ya da başka bir şekilde ölseniz, şunu bilin ki, hiç şüphesiz Allah’ın bağışlaması ve rahmeti, kâfirlerin dünyada kalıp topladıkları her türlü menfaatten daha hayırlıdır.
🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Müslümanlar ölüm, deprem, musibet, üzüntülü veya sıkıntılı bir haber aldıklarında “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn” demeleri buyrulmuştur.
Bu duanın Türkçe anlamı; “Onlar; başlarına bir musibet gelince, Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz, derler.”
🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Bakara suresi 154 ayet | Allah yolunda öldürülenlere "Ölüler" demeyin, zira onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz.
🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Âl-i İmrân / 169. Ayet
وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذ۪ينَ قُتِلُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتًاۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَۙ
Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü zannetme! Aksine onlar diridirler ve Rableri yanında rızıklanmaktadırlar.
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Kelime-i Şehadet:
"Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü" demektir.
"Sahitlik ederim ki Allah'tan baska ilâh yoktur ve yine sahitlik ederim ki Muhammed O'nun kulu ve rasûlüdür'' anlamına gelir.
#türkiye#doğa#travel photography#travel destinations#travel#manzara#view#natural#europe#africa#şehit#lailahe illallah#kelime i şahadet#kelime i tevhid#ottoman#şehitler ölmez#şehitler#Spotify#SoundCloud
40 notes
·
View notes
Note
Hoca neden böyle düşündüğümü inan hiç bilmiyorum, popilizmin bunda etkisi vardır eminim Fakat ben İslam dini ile bilimi aynı başlıkta düşünemiyorum yan yana getiremiyorum
Kardeşim Haklısın İslam ile Bilim aynı başlıkta ele alınmaz, Burada başlık İslam dinidir bilim İse başlığı anlamamızı sağlayan vasıtalardan biri sadece. Mesela islamın şartlarını fuymuşsundur birinci sırada kelime-i şahadet vardır. Bugün hangi iş ile uğraşırsan uğraş ister alaylı ol ister mektepli hatta sanayideki usta dahi çırağına inanmasını söyler yapacağına inanmak, psikiyatride bunun yeri çok büyük bilirsin, En azından "Kendine İnan" derler. İkinci şartı namaz hocam bak asıl bilim burda dostum, Peki nasıl !? namaz kılabilmek için vakti bilmek lazım vakti tayin edebilmek için bir çok astronomik bilgiye sahip olmak lazım. yea Çubukların boyu ile ölçüm varmış gölge yoksa öğlen 2 katıysa ikindi, güneşin ilk kaybolduğu saatler Akşam namazı vakti, sonra Diğer medeniyetlerinde etkisi ile kazanılmış teknolojiler var, İslam bunlars sinesini açmış göz ardı etmemiş, mesela Emevi ve Abbasi dönemindeki muvakkithaneleri bir araştırmanı tavsiye ederim bunlar sadece aklıma gelenler.
birde kardeşim bizim dinimiz sadece madde ile ele alınabilecek birşey değil, manasıda var bunun. Madde ile manayı ayırt edebildin mi daha doğrusu maneviyatı kabullenebildiğinde çoğu şeyi hazmettin demektir.
Selametle...
3 notes
·
View notes
Text
Osmanlı Akıncı Bülent Ergincanlı
-(OAKINCI70TR)-
-(GÖNÜLDOSTLARI)-
☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆
🌍🕋🌎🇹🇷⭐🌙🇹🇷🌙🌙🌙🇹🇷⭐🌙🇹🇷🌍🕋🌎
❤🌹💗⏰👉Ezan Düşmanlarına👈⏰💗🌹❤
🌍🕋🌍🇹🇷⭐🌙🇹🇷🌙🌙🌙🇹🇷⭐🌙🇹🇷🌍🕋🌎
☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆♡☆
Şahadetle inlerken Uhud, Hendek ve Bedir,
Ey kahpe oğlu kahpe, senin amacın nedir,
Kudurmuş köpek gibi hakka baş kaldırırsın,
Bayrağa küfür eder , Ezana saldırırsın,
Beyin desen, zaten yok, yüreğin dolmuş çakıl,
Şeytana meyl etmişsin, ne şuur var, ne akıl,
Olsa idi sizlerde zerrece akıl izan,
Kalkıpta beslemezdin Ezan'ına suizan,
Yeminle söylüyorum, sen ermeni dölüsün,
İslam topraklarında yaşayan bir ölüsün,
Madem ki ezan'ıma kin, nefretle dolusun,
Sizi doğuran kahpe mezarında ulusun,
Size nasip olmasın kelime-i şahadet,
Köpek gibi geberin, ey lanet oğlu lanet,
Hem madem Ezanımdan rahatsız oluyorsun,
Bayrağımı görünce burnundan soluyorsun.
Derhal terket yurdumu, bir daha ayak basma,
Islık çalarak geber ey yosma oğlu yosma,
Etrafınız Ebabil kuşlarıyla kuşansın,
Ol sincin taşları ki başınıza boşalsın,
Dilerim Allah'ımdan, kahretsin hepinizi,
Fnavunun misali, geçemeyin denizi,
Tez zamanda erişsin İsmet Murat'ın ahı,
Kahru perişan etsin, sizi o Şahlar şahı.
☆♡☆[İsmet Murat]☆♡☆
Şiirleri
Kayıt Tarihi : 11.3.2019 21:12:00© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Osmanlı Akıncı Bülent Ergincanlı Der'ki
Lütfen Dikkat....! Ey Yolcu Dur....! Önce Gönüldostlarını Tanı Ve Öyle Geç....!
Êlhâmdûlîl'Allah Ne Mutlu Müslümanım Ve Müslüman Türk'üm Diyene....!
Osmanlı Akıncı Bülent Ergincanlı
-(OAKINCI70TR)-
-(GÖNÜLDOSTLARI)-
4 notes
·
View notes
Note
Birkaç fikrimi belirtip kaybolacağım. İçlerinden soru ayıklanır mı bilmem.
Dinlerin de kanunlar gibi insan elinden çıktığını düşünüyorum. Toplumların belli bir insan grubu tarafından yönetilebilmesi, bastırılabilmesi, zapt edilebilmesi için büyük ve şiddetli bir güce ihtiyacı vardı. Fiziksel değil. Psikolojik olarak insanlığı huzur (!) çatısı altında tutabilmek adına uyduruldu dinler. Bir tanrının var olduğunu, bir kamera gibi sürekli bizleri izlediğini ve aslında adına ahlak dediğimiz şeyleri bize farz kıldığını söylediler. İnsanlara iyi olmaları gerektiğini din üzerinden aşıladılar. Tabii bu söylemim genel olarak İslamiyet üzerine, içinde yaşadığımız coğrafya dolayısıyla. Ama diğer dinlerin de çıkış noktasının bu olduğunu düşünüyorum. Tabii dinlere inanmayan insan grupları da olacaktı. Onları zapt etmek adına da kanunlar girdi devreye. Hırsızlık yaparlarsa ceza alacaklarını belirttiler en basitinden. İslâmiyetin farz olan ibadetlerine baktığımızda, namaz ve oruç mesela, bedensel açıdan sağlıklı olmamız için. Dini yolla yaptırılan spor ve diyet bir nevi. Zekât. Fakirlere yapılan yardım. Dini yolla yaptırılan maddi destek. Kelime-i şahadet falan da uydurma bana göre. Diğer ibadetlerin üstünü örtmek, bir tanrı adına yapıldığını (?) hatırlatmak için uydurulan bir şey. Hac olayı da günümüz kapitalizminin en büyük tuzaklarından biri. İddia, kumar haram olduğu hâlde hacca gidecekleri kurayla belirlemek... Putperestlik yasak olduğu halde bir yapıya taparcasına etrafında dolanmak...
Düşündükçe kayboluyorum. Konuşulursa çok daha derine inilebilir tabii ki. Ama gerek duymuyorum şu an için. Belirli bir siyasi topluluğa, düşünce akımına, dini gruba dahil olmak istemiyorum. Belirli bir coğrafyaya ait olmak, ten rengi, dil, din, ırk ile ayrılmak istemiyorum. İnsan olmak istiyorum. Günümüz sözde müslümanlarının dini kullanarak istediklerini yapmaları, gayrimüslim bir ülkede doğmuş olsalardı müslümanlıktan haberlerinin olmayacağı ya da bilip alay edecekleri gerçeğini değiştirmiyor gözümde. Bu insan gruplarının her ideolojisinin sahte oluşunu bilmemden midir nedir, hiçbirine dahil olmak istemiyorum. İyi akşamlar Rüzgâr.
Din ve devlet ilişkisi hakkında senin gibi düşünüyorum ve çok kez belirttim zaten. İnsanları bir arada tutabilmek için inançlarına oynamak gerekiyor, bunu da din ile çok iyi sağlıyorlar. Din ile sağlanılmadığında insanın can güvenliği ve parası söz konusu oluyor. Korku duyan insanları bir arada tutmak da kolaydır çünkü. İstemesek de doğduğumuz coğrafyadan mutlaka etkileniyoruz. Bu etkilerden sıyrılabilmek bana kalırsa erdemli bir davranış. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edebilmek. Burada da kişinin kendi gelişimi ve öz saygısı ortaya giriyor. Dediğin gibi, her cümlene katılıyorum anonim, güzel açıklamışsın. Teşekkür ederim.
1 note
·
View note
Text
Başta akıl olmayınca böyle oluyor Liam Nessonu kapalı çarşının damına çıkardılar yüzlerce yıllık kiremitleri parçalattılar hadi çekim bitti gittiler geçen yıl Usa mı İngiliz mi 1 sömürgeci zihniyetin konsolosu 1 sığır çıkmış aynı dama eşşek gibi koşuyor arkasından da 100 kadar kızışmış erkek eşşek sürüsü meğer bu konsolosu görünce dişileri sanıp kızışmışlar kovalıyorlar karşı taraftan da başları leylek yuvası etekleri yer süpürgesi gözleri rimel fırçası suratları palyaço boyası bir grup arap kadın gözlerini kırpıştırıp koşuyorlar ben temiz kalpliyim kapalı çarşı damını arap kerhanesi açtılar sanıyorum arap bacılarınız eşşekleri sertleşmiş görünce"vajinalarına göre zeker buldular "sevincedeler millet sevinçten ağlıyor bu arada ben de sevap olsun diye İstanbuldaki sapık afganları götürdüm "Allah razı olsun abla sen olmasan haberimiz olmayacaktı kedi köpeklere tecavüz edecektik "dediler duygulandım😢valla arap kaltağı emperyalist öküz konsolos eşşek kimi buldularsa becerdiler ayyy bir güldük eğlendik ülkemizi sex kültürünün en büyük temsilcileri arap/usa/ingiliz/afgan pisliklerine kerhane yapan ileri görüşlüleri alkışladık bu arada pakiler bana gönül koymuşlar çağırmadım diye"bir dahaki sefere en üst cıa/pentagon/ım6-12 neyse işte yetkilisi gelsin eti de kemiği de sizin sizleri buraya o pislikler yönlendirdi dedim"dedim"40 hac sevapı kazandın abla"dediler ağladım😭tuuuuuuhhhh yuuuuuhhh yetmez bir daha tuuuuuuııhhh sonradan öğrendiğime göre bu olayı duyan Liam kelime-i şahadet getirip Müslüman olmuş şükür-adak kurbanı kestirip kanı alnına sürmüş"ben o damda koşarken ucuz kurtuldum bizim sapık hollywood çevresinin fantazileri bile bu kadar sert değil"demiş eee Liam gardaşım ilhâm geliyor bana böyle😎anlatanların yalancısıyım Liam Nesssona da tuuuuuhhhh!Oooooohhhh rahatladım esiyor canına yandığımın rüzgârı!
instagram
0 notes
Text
Saçlarımı koklarken ne mırıldanıyosun öyle dedim,
"Eskiler gülü koklarken kelime-i şahadet getirirlermiş" dedi..
Sustum...
1 note
·
View note
Text
Allah bilmekle değişir mi?
Hak Teala katından çokça rahmetler bağışlasın ona. Esad Coşan Hocaefendi merhum, bir Râmuzu’l-Ehâdis dersinde, “Bir saat tefekkür bir sene (nafile) ibadetten hayırlıdır!” hâdisini izah sadedinde diyordu ki: Bazı olur, değil yalnız bir sene yaptığımız ibadetler, bir ömür yaptığımız ibadetler dahi, bir saatlik tefekkürümüzün neticesinde gerçekleşir. Mesela: Gayrimüslimin biri, düşünüp farketse ki, İslam hak dindir. Ve yüreğinden gele gele bir kelime-i şahadet söyleyip daireye girse ardından. Ondan sonra yapacağı tüm ibadetler o bir vakitlik tefekkürün neticesidir. Yine bir mü’min, herhangi bir ibadet hakkındaki tefekkürünün neticesinde, ‘devamlı olma’ kararına varsa, daha sonra yapacağı bu türden ibadetlerin tamamı o saatin meyvesi olarak gerçekleşir. (Takva, tevbe ve istiğfar ile ilgili kararlar da elbette yine bu sadeddendir. Hepsinin kararı tefekkürlerinde alınır.)
Birşeyi bilmek, hem daha iyi bilmek, onu değiştirmek olmasa da ‘dünyandaki bilinişini değiştirmek’ manasına geldiğinden ve bu bilgi değişikliği aynı zamanda seni de değiştirdiğinden, öğrenmek ‘kendini değiştirmek’ anlamına gelebilir. (Çünkü kendini değiştirmek nihayetinde şeyler hakkındaki düşüncelerimizi değiştirmektir. Şeylerden bağımsız bir değişim yoktur. İnsan âlemiyle birlikte değişir. Değiştiği de yine âlemindeki karşılıklarından anlaşılır.) İşte bu yönüyle diyebiliriz ki: Tefekkür bir değiştiricidir. ‘Kendiliği’ değiştirmenin bir yoludur. Bir taleptir. Duadır. Evet. Bilmek ister istemez ‘etkilenmek’tir. İnsanın dışındaki/içindeki (âfâktaki/enfüsteki) dünyaya dair eriştiği her bilgi, bir şekilde ondan etkilenmesiyle, yani farketmesiyle, şahitliğiyle mümkün olur. Farketmediği şeyin bilgisinden değişmez insan. Şahit olmadığını ıskalar. Bu kadar girizgâhın üzerine artık şunu da ekleyebiliriz arkadaşım: Âdemoğlu tefekkür etmekle Subhaniyet, Ezeliyet, Ebediyet sahibi olan Allah’ı (hâşâ) değiştirmez. O eksiklerin/sınırlıların şânı olan değişmekten münezzehtir. Değişmek noksaniyetin getirisidir. Noksanlık ilahlıkla bir olmaz. Noksanlık mahlukata yakışır. Taallümle tekemmül bizim mesaimizdir. Yani ‘daha önce öyle bilmeyen’ aynasını değiştirebilir insan.
Allah’ı farklı farklı isimleriyle, sıfatlarıyla, şenleriyle, yönleriyle tanımak; o tanıyışın mübarek uyandırıcılığı daha önce bizde bulunmadığından ötürü; değil ‘Rabbü’l-Âlemîn’ olan Allah’ı, belki ‘Benim Rabbim’ diye bildiğin Allah’ı kendi dünyamda değiştirmektir. Çünkü ‘Benim Rabbim’ ancak bildiğim/ulaşabildiğim bir marifetle ‘Rabbim’dir. Bilişimin sınırları marifetimi de sınırlar. Aynanın yaraları yansıttığını da yaralar. Rabbü’l-Âlemîn kusursuzdur. ‘Benim Rabbim’se, (hâşâ) Rabbimden dolayı değil, ama cahilliğimden ötürü kusurlanabilir. Arkadaşım, izahlarımın Zât-ı Subhanî’nin ‘varlığı/yaratışı’ ekseninde değil, ‘farkedilişi/bilinişi’ mahiyetinde şekillendiğini sanırım yeterince açıkladım. Kuvvetle altını yeniden çizmek istiyorum. Hem mürşidim bu sadedde dediği birşeyi de hatırlatmak arzuluyorum. Çünkü o benden güzel söylüyor: “İşte, şu sırdandır ki, kalbin telefonuyla vasıtasız münacat eden bir veli der: (...) ‘Kalbim benim Rabbimden haber veriyor.’ Demiyor, ‘Rabbü’l-Âlemînden haber veriyor.’ Hem der: ‘Kalbim Rabbimin âyinesidir, arşıdır.’ Demiyor, ‘Rabbü’l-Âlemînin arşıdır.’ Çünkü kabiliyeti miktarınca ve yetmiş bine yakın hicapların nisbet-i ref’i derecesinde mazhar-ı hitap olabilir.”
Tefekkür işte bu yönüyle ‘değiştirici’dir arkadaşım. Allah’ın kalpteki marifetini arttırmak, dolayısıyla o kalbi değiştirmek, dolayısıyla dünyamdaki herşeyin anlamını da zenginleştirmektir. Âlemden âleme geçmektir. Bu pencere değiştirme, mesela ‘Vahid olan Allah’ın marifetinden ‘Ehad olan Allah’ın marifetine geçme, ister istemez kişiye yeni bir pozisyon alma meyli verir. Zikredilen manzara değil nazar değişikliğidir. Gösterilenin değil görünenin değişimi. Marifet ahlakı bu çekiçle şekillendirir. Ahlak marifetle gelen dönüşüme ilelebed direnemez. (Alışkanlık sûnî bir fıtrattır. Direnen inad değil alışkanlıktır. Terkedemediği sevdası değil pişmanlığıdır. Pişmanlıksa tevbeye yakındır. Hatta hadisin ifadesiyle dahildir.) Evet, ne mutlu, hepimizin kalbi Esmaü’l-Hüsna önünde günebakanlar gibi duruyor. Şems-i Sermedimiz hidayetiyle ışıldıyor. Elhamdülillah. Bağışı ne yandan gelirse yüzümüzü o yana çeviriyoruz. Ne kadar pencere bulsak o kadar seviniyoruz. Ne kadar bilsek o kadar yeşeriyoruz. Peygamberlerin istiğfarları da ancak makamlarındaki yükselişle açıklanıyor:
“O vaziyette esbab bilkülliye sukut etti. Çünkü o halde ona necat verecek öyle bir Zat lâzım ki, hükmü hem balığa, hem denize, hem geceye, hem cevv-i semâya geçebilsin. Çünkü onun aleyhinde gece, deniz ve hût ittifak etmişler. Bu üçünü birden emrine musahhar eden bir Zat onu sahil-i selâmete çıkarabilir. Eğer bütün halk onun hizmetkârı ve yardımcısı olsaydılar, yine beş para faydaları olmazdı. Demek esbabın tesiri yok. Müsebbibü’l-Esbabdan başka bir melce olamadığını aynelyakin gördüğünden, sırr-ı ehadiyet, nur-u tevhid içinde inkişaf ettiği için, şu münâcât birden bire geceyi, denizi ve hûtu musahhar etmiştir.”
Hz. Hızır ve Hz. Musa efendilerimin (Allah’ın selamı ikisinin de üzerine olsun) Kur’an’da geçen kıssasını hatırlayalım: Hz. Hızır, Hz. Musa’ya nasıl itiraz etmişti: “İçyüzünü bilmediğin birşeye nasıl sabredeceksin?” Buradaki içyüz/ilm-i ledün hatırlatması, bize, ahlakın (özelde sabır ahlakının) içyüzü bilme çabasıyla (yani tefekkürle) ne denli ilgili olduğunu da hatırlatmıyor mudur? Yani, tabir-i caizse, “Aslında ne olduğunu/hikmeti bilirsen ancak sabredebilirsin!” diyor bize Hz. Hızır âdeta.
Fakat, nefes alalım, burada bir parantez daha açmaya ihtiyacım var:
Allahu’l-a’lem, ilm-i ledün, bir ‘bütüne bakış’ refleksidir. Parçadan bütüne, tecelliden şuunata, görünenden gayba bir tevekkül ahlakıdır. Zaten Muhakemat’ta ‘Hayır küllîdir’ denilmiştir. Demek hayır daha bütüncül bakışlara kendini gösteren birşeydir. Bizim kısacık marifetimizi Sahib-i Mirac aleyhissalatuvesselamın marifetinin yanında toz zerresi kılan da budur. (O şecere-i hilkatin bütününü görmüştür.) Detaylar, her detay nazarı/dikkati bir parçalamak olduğundan, bazen hayrı şer gibi gösterebilir bize. Hayrın görülmediği her yerde kaçılması gereken yer bütündür. Bütünün sahibidir. Şer cüzîdir. Yalnız saçının ıslaklığına bakan yağmura kızabilir. İlm-i ledün belki burada zamana yayılmış bir hikmet/amaç külliyetini de kasteder. Varlığın içyüzü de zamana yayılmış bütünlüğüdür. O bütünlükte gözükendir. “Hakikî hakaik-i eşya esmâ-i İlâhiyedir.”
Ki, Hz. Hızır da, yaptıklarının hikmetini ‘zamanın bütüncüllüğüne bakınca anlaşılacak’ nedenlerle açıklar. (Yine biliyoruz ki, dünyada yarım kalmış gibi görünen pekçok şeyin devamı/cevabı, ahirettedir.) Bu hususta ‘istiaze’ de yeniden tefekkür edilebilir. Yani Allah’a sığınmak da, arızası aşılamayan parçadan bütüne kaçmaktır aslında. Parçalayıcının (İblis’in) şerrinden bütünün sahibine (Allah’a) sığınmak! (Başka bütün şerlerden/şerirlerden yine öyle.) İblis’in ‘insana secde edenler bütünlüğü’nden de kopan bir parça olduğunu hatırlamak yerinde olur şimdi. Bir diğer açıdan, o, Allah’a itaatsizliğin ilk parçasıdır. Bütünden koptuğu gibi koparmayı da görev bilmiştir.
Parantezi kapatalım. Tefekkür ve ahlak arasındaki bağıntıyı bize aslında Fatiha sûresi de söylüyor. İlk üç ayette ‘Rabbü’l-Âlemin, Rahman ve Rahim, Hesap gününün sahibi’ olarak tanıdığın Allah karşısında, bu marifetin bir karşılığı olarak, yeni bir duruş sergilemeye kendini mecbur biliyorsun. İşte o zaman dördüncü ayet devreye giriyor arkadaşım. Kısa manası ile şöyle: “Ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz.” Yani, Fatiha’da, yukarıdan aşağıya biraz şu da hissediliyor sanki: “Allah böyle, böyle, böyle ise; ben de artık şöyle, şöyle, şöyle olmalıyım. Öyle bir Allah’ın kulu böyle olmalıdır. Öyle bir manzaraya karşı benim konumum böyle değişmelidir. Evet. Onun marifetinde yeni bir aşamaya geldim, etkilendim, bu beni de değişmeye zorlar.”
Tıpkı günebakan misalinde olduğu gibi: Marifet güneşin dünyanda ifade ettiği konumu etkiliyor. Sen de o yeni marifete göre yeni bir ahlak seçiyorsun. Elhamdülillah. Hadiste vurgulanan ‘bir saatlik tefekkürün’ ifade ettiği ibadet kıymeti, yani ‘bir senelik ibadet’ kıymeti, zaten o ibadetin motor gücü tefekkür olduğundan ayrıca anlamlı. Bizde işaret ettiği sırsa pek büyük. Allah’ı ne kadar bilirsen o kadar ahlakını değiştirirsin. İbadetin de zaten ahlakının bir parçasıdır. Ve yine Kur’an, Fatır sûresinde, son sözü söylüyor bize: “Kulları arasından ancak âlimler hakkıyla Allah’tan korkar.”
0 notes
Text
Hikem-i Atâiyye 85: Allah'ın Affetmeyeceği Tek Şey Nedir? – Mahmud Eren Hoca @İsmailağa NET
Hikem-i Atâiyye 85: Allah’ın Affetmeyeceği Tek Şey Nedir? – Mahmud Eren Hoca @İsmailağa NET
Mahmud Eren Hoca Efendi, Hikem-i Atâiyye’den derslerinin 85. bölümünde, Mevlâ Teâlâ’nın yüce merhametini beyan ediyor. Kendine has üslûbu ile gönüllerde taht kuran Mahmud Eren Hoca Efendi, bu haftaki sohbetinde, ömrü günahlar ile dolu olan bir kulun ahirette yalnızca kelime-i şahadet amelinin sebebiyle tüm günahlarının affedildiğini, Allah Teâlâ hazretlerinin şirk dışında tüm günahları…
View On WordPress
1 note
·
View note