#kafe 2
Explore tagged Tumblr posts
Audio
Betal Ivanov | Kafe 2
2 notes
·
View notes
Text
I saw a post a while back responding to criticism of botw as being "a good game but not a good zelda game", and they responded with how the Zelda Formula was getting tired and stale and botw was a response to that, that it was meant to harken back to the original zelda game where it just drops you in and it makes you find everything on yr own. which like is fine and good and all but. you do know that the original zelda had 8 full unique (as unique as they could be on the nes) dungeons right. the original zelda game had dungeon items. they didn't need to take out one of zeldas defining gameplay aspects and replace it with the fundamentally inferior shrines and divine beasts. you can make a game non linear and refresh its gameplay without taking out one of the series' strongest aspects.
#I saw it ages ago and haven't really stopped thinking about it#there's no way you can ever try to tell me that shrines r superior to dungeons no way#shrines are short. dull. all use the same assets and same theming. theres no room to work on and develop concepts#some concepts r developed across multiple shrines but bc the order you find shrines in is different every time it still doesnt work#divine beasts r fucking disappointing. they're the actual dungeons but they're abt as long as a mini dungeon and as boring as the shrines#they at least have the set pieces of taking place on giant moving mechs going for them. but inside they're all the same#the bosses are visually all the same#you can make a good zelda game w only four dungeons majoras mask is RIGHT THERE. but mm also has sidequests and a strong story and#strong characters that aren't already dead that you actually give a shit about#romani ranch and the. I can't remember his name. kafe or whatever the fuck his quest was so interesting#the only quest botw has that comes anywhere near as close to it in quality is tarrey town and the actual GAMEPLAY side of that quest is-#just chop down trees and gather x amount of wood#like multiple people I know who played botw didn't even want to actually fight the final boss/only fought the final boss out of boredom#that's not good!!!! when people aren't invested enough in your story to even fucking beat it that's not a good sign!!!!!#mmmmm don't get me wrong. botw is a good game. it's fun to explore and traverse that world. its physics and chemistry systems r insane#but this is why people say it's a good game but not a good zelda game bro 😭 I want more than 2 types of dungeons#botw is a game im very conflicted on I think it's fascinating. but I've only played it thru fully once#anytime I try to come back to it it can never really regain my attention fully#some of that absolutely has to do with adhd but some of that also has to do with the fact that it's not a rewarding game to play-#for me after a certain point. I've seen everything there is to see and that's really the only compelling thing it offers#ocarina of time and twilight princess and majoras mask all offer me cool boss fights and compelling stories#THAT'S a reason to come back. botw I think I need another 5 years to forget everything about it before I can come back#that last point has more to do with me than an inherent problem with the game#... but it's still the only game in the series (that I've played) that has that problem#again. I like botw. it was phenomenal the first 200 hours. I hope tok is more like what I want from a zelda game though#need to stop putting the entire post in the tags goddamn#espeon cries
6 notes
·
View notes
Text
Muhammet Çalık Ahşap Palet Sandık, ahşap sandık imalatı, ahşap palet imalatı, kafes sandık imalatı, 2. el ahşap palet, 2. el ahşap sandık, ahşap ambaj konusunda Ümraniye'de hizmet vermektedir.
0 notes
Photo
PÁTEK 24/3/2023
9:50
Trochu nervózní, udýchaná... ale najednou vidím poníky!
0 notes
Text
Muhammet Çalık Ahşap Palet Sandık
#2. el ahşap sandık palet#ahşap sandık#ihracat sandığı#OSB Sandık#Kafes Sandık#sandık#ihracat sandığı imalatı#palet sandık#kontraplak sandık#sandık imalatı#ambalaj sandığı fiyatları#kontraplak sandık imalatı#MDF sandık imalatı#ahşap sandık imalatçıları#2. el ahşap sandık#2. el ahşap palet#taşıma makaraları#kontra sandık imalatı
0 notes
Text
Evcildunyasi - Devasa+ (2)
Egzotik evcil hayvanlara bakmak ödüllendirici ve tatmin edici bir deneyim olabilir. Dünyanın en güzel atları ve hayvanları arasında atlar yer alır. Güzellikleri ve zarafetleriyle tanınan, dünya çapındaki at tutkunlarının kalbini büyüleyen birkaç tür vardır. Bu cinslerden biri, kendine özgü kafa şekli, yüksek kuyruk taşıması ve zarif hareketleri ile tanınan Arap atıdır. Bir başka çarpıcı cins, uzun, akıcı yelesi ve kuyruğunun yanı sıra güçlü yapısıyla Friesian atıdır. Bu atlar, şık kürkleri ve muhteşem varlıklarıyla genellikle yaşayan sanat eserleri olarak kabul edilir. Bu muhteşem yaratıkların bakımı, onların refahını sağlamak için doğru beslenme, egzersiz ve düzenli veteriner bakımı gerektirir. Tüylü yoldaşları tercih edenler için papağanlar, özellikle Forpus papağanları, canlı renkleri ve aktif yapıları ile tanınırlar. Bu küçük papağanlar enerji doludur ve gelişmek için zihinsel uyarım ve sosyal etkileşim gerektirir. Oyuncu kişilikleri ve sesleri taklit etme yetenekleri onları popüler evcil hayvanlar yapar. Muhabbet kuşları veya muhabbet kuşları olarak da bilinen muhabbet kuşları, bir başka popüler seçimdir. Çeşitli renklerde gelirler ve neşeli ve girişken yapıları ile tanınırlar. Forpus papağanı bakımı, onları eğlendirmek için geniş bir kafes, dengeli beslenme ve bol miktarda oyuncak ve aktivite sağlamayı içerir. Kanaryalar, melodik şarkıları ve büyüleyici güzellikleriyle sevilirler. Her biri kendine özgü özelliklere ve görünüşe sahip çeşitli kanarya türleri vardır. Red Factor Canary'nin canlı renkleri, onu kuş meraklıları arasında favori kılarken, Waterslager Canary, kendine özgü şarkısıyla hayranlık uyandırıyor. Yeni doğmuş kanarya yavrusu nasıl beslenir? İster Muhabbet kuşu bakımı ister Kanarya bakımı için olsun, sosyal yapılarını korumak için uçmak için yeterli alana sahip uygun bir kafes, tohum, meyve ve sebzelerden oluşan çeşitli bir diyet ve düzenli etkileşim sağlamak esastır. Rahat ve teşvik edici bir ortam sağlamak, bu sevimli kuşların refahını ve mutluluğunu sağlayacaktır.
1K notes
·
View notes
Text
A List of "Beautiful" Czech Words & Phrases
for your next poem/story
Červánky - red evening clouds; afterglow
Chlum - a wooded hill
Cingrlátko - tinkling ornaments
Jezernatý - having many lakes
Káva - coffee
Krásný - beautiful
Letnění - drying out of ponds in summer
Milovat - love
Mlsat - to eat sweets; to have a sweet tooth
Moknout - to be out in the rain
Náledí - ice-covered ground
Odkoukat - to learn by watching
Plácek - a small open space
Podletí - late summer
Potmě - in the dark
Přiotrávit - to almost poison
Prokreslit - to make a detailed drawing
Skýva - a slice of bread
Snář - a dream dictionary
Snesl bych ti modré z nebe - "I would take the blue from the sky for you"; do anything for somebody
Světnice - the sitting room in a cottage which has a lot of light
Tajnůstkář - a secretive person
To je jiné kafe - "a different kind of coffee"; it’s apples and oranges
Trpělivost růže přináší - "patience brings roses"; there’s a reward in waiting
Věřit - believe
Sources: 1 2 3 ⚜ More: Word Lists
If any of these words make their way into your next poem/story, please tag me, or send me a link. I would love to read them!
#requested#czech#word list#writing inspiration#langblr#language#linguistics#writeblr#dark academia#writing reference#spilled ink#light academia#creative writing#literature#writers on tumblr#poets on tumblr#writing prompt#poetry#writing resources
64 notes
·
View notes
Text
Ders Verdiğim Öğrencinin Annesini Siktim! (Atakan 31 Y., İstanbul)
Merhaba seks hikayeleri ve fantazi düşkünü arkadaşlar. Ben Atakan. Üniversite mezunu, kamuda çalışan, ek gelir olması için Matematik dersleri veren, 1.80 cm boyunda, iri yapılı ve yakışıklı sayılabilecek biriyim. Öğrencilerimi internete verdiğim ilanlarla buluyorum. Genelde haftada 2-3 öğrenciye ders veriyorum.
Yine bir gün ilanda verdiğim telefon numaram arandı. Telefonu açtığımda karşımda cıvıl cıvıl enerji dolu bir sesle karşılaştım. Arayan bayanın adı Sibel idi. Oğlu için özel ders ile ilgili bilgi almak istediğini söyledi. Ben de şartlarımı telefonda anlattım. Velilerin bana güven duyması için ilk dersi ücretsiz veriyorum. Dersleri de öğrencilerin evinde veriyorum. Ders ücretini de söyledikten sonra ertesi gün akşam 18:00'de oturduğum semte yakın bir kafede buluşmak üzere sözleştik. Zaten semtime uzak yerlere ders vermek için gitmiyordum.
Ertesi gün sözleştiğimiz saatte kafeye gittim oturdum. Kafe biraz kalabalıktı. Beni tanımadığı için telefonla aradı ve kafeye telefonla konuşarak girdiği için giren kişinin Sibel olduğunu anladım. Anlar anlamaz da içimin yağları eridi resmen. Sibel kapalı bir bayandı, ama modern giyimliydi. Kafasındaki başörtüsü pembe renkteydi. Üzerinde siyah uzun kollu bir tişört ve ince bir hırka vardı. Altında da yine gül kurusu renkte dökümlü duran fakat vucut hatlarını belli eden uzun bir etek vardı. Boyu uzun sayılırdı. İnce belli ve alımlı biriydi.
Masaya kadar geldiğinde merhabalaştık ve yüzyüze tanışma fırsatını yakaladık. Kısa bir sohbetten sonra içeceklerimizi sipariş ettik. Sohbete kaldığımız yerden devam ettik. Gerçekten Sibel'den etkilenmiştim. Ben bayanlarla iletişim kurmakta iyiyimdir. Ama Sibel beni çok heyecanlandırmıştı. Sohbet ilerledikçe birbirimiz hakkında daha fazla bilgiye sahip olmaya başlamıştık. Ben kamuda çalıştığımı, yalnız yaşadığımı, 5 senedir İstanbul'da yaşadığımı anlattım. Sibel de doğma büyüme İstanbul'luymuş ve kocasını 8 sene önce kaybetmiş. Oğlu da 12 yaşındaymış. Ben oğlunun 12 yaşında olduğunu duyduğumda şaşırdım. Neden şaşırdığımı sordu bana. Ben de, "Herhalde 17 yaşında evlendin?" dedim. Gülümsedi ve kaç yaşında gösterdiğini sordu. "28-29 yaşında gösteriyorsun!" dedim. "Bilemedin!" dedi gülümseyerek.
Meğer Sibel 39 yaşındaymış. Bunu iltifat olsun diye söylememiştim. Gerçekten yaşını hiç göstermiyordu. Yaklaşık bir saat oturduk. İtiraf etmem gerekirse aramızda farklı bir çekim oluşmuştu. Bunu onun konuşmalarından cilveli tavırlarından anlamıştım. Hafta sonu ilk ders için sözleştik. Cumartesi öğlen 12:00'de evlerinde olacaktım. Açık adresini aldım ve kafeden ayrıldık. İkimiz de evlerimize döndük. Daha hafta sonuna iki gün vardı. Her boş anımda kafeden ayrılırken arkasından gördüğüm Sibel'in kalçaları gözümün önüne geliyordu. Gerçekten dolgun ve yuvarlaktı. 39 yaşındaki bir kadının bu kalçalara sahip olması inanılmazdı...
Hafta sonu gelip çattı. Hemen hazırlandım ve yarım saat erken Sibel'in evinde hazırdım. Kapıyı çaldım. Kapıyı Sibel açtı. Beni yarım saat erken beklemediği üzerindeki kıyafetten anlaşılmaktaydı. Başı evde takılan basit başörtüyle kapalıydı, fakat altında ince bir tayt üzerinde kısa kollu bir gömlek vardı. Erken gelmem sayesinde Sibel'in göğüs dekoltesini de görmüş oldum. Göğüsleri çok iri değildi, fakat gayet dikti. "Merhaba!" dedi gülümseyerek. Ben de, "Kusura bakma, erken geldim sanırım?" dedim. "Önemli değil!" dedi, beni içeri davet etti.
Evi gayet güzel ve genişti. Girişten sonra uzun bir koridoru vardı. Bana misafir odasının yerini gösterdi ve müsade istedi. Üzerini değiştireceğini anladım. Oturduğum koltuktan Sibel'in yürüdüğü koridor görünüyordu. İstemdışı da olsa arkasından baktım. Gördüğüm manzara müthişti. Kalçaları çok güzeldi. Ve dikkatimi çeken şey Sibel'in yavaş yavaş ve daha fazla kıvırarak yürümesi oldu. Acaba baktığımı hissediyor mu diye düşündüm. Bu ne demek oluyordu? Acaba Sibel de beni benim onu istediğim gibi istiyor muydu? Bu düşünceler içindeyken, odaya adının Mert olduğunu öğrendiğim oğlu girdi. Tanıştık. Biraz sohbet ettikten sonra Sibel içeri girdi. Üzerini değiştirmişti, ama sadece taytı çıkarmış, yerine siyah bir etek giymişti. Üzerindeki göğüs dekoltesi olan gömleğini değiştirmemişti. Bu durum beni daha da cesaretlendirmişti.
Salondaki yemek masasında çalışabileciğimizi söyledi. Mert'le birlikte oturduk ve çalışmaya başladık. Sibel bize çay getirmişti. Çayları masaya bırakırken resmen göğüslerini görebileyim diye daha fazla eğiliyordu. Benim kosantrasyonum bozulmuştu. Derse başlayalı yarım saat olmasına rağmen ben, "Ara verelim!" dedim. Sibel gülümsedi. Sanırım benim çadırı kurduğumu tahmin etmişti. Sibel resmen onu sikmem için gözlerimin içine yalvarır gibi bakıyordu. Yanımızda oğlu Mert olmasa hemen dudaklarına yapışabilirdim.
Masadan kalkıp koltuklara oturduk. Ben resmen buram buram terliyordum. Bir çaresi olmalıydı. O çare Sibel'den geldi. Mert'e seslendi ve mutfağa çağırdı. İki dakika sonra dış kapının açılıp kapanma sesi geldi. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken, Sibel'in sesi mutfaktan duyuldu, bana sesleniyordu. Heyecanla mutfağa gittim. Sibel mutfak tezgahının önünde birşeylerle uğraşıyordu. "Mert'i Kek yapmak için gerekli malzeleri alması için markete gönderdim!" dedi. O an yarağımda şimşekler çakmıştı. Kazık gibi olan yarağımın resmen zonkladığını hissediyordum. Ama ilk hareketin benden gelmesini beklediğini anlamıştım. Artık gözüm dönmüştü, gittim ve Sibel'e arkadan sarıldım. Yarağım kalçalarına değiyordu. Müthiş bir duyguydu.
Sibel birden döndü, dudaklarıma yapıştı ve "Seni kafede ilk gördüğümde sana kendimi siktirmeyi kafama koymuştum!" dedi. "Ben de senin kalçanı gördüğümde seni sikmeyi kafama koymuştum!" dedim. Gülümsedi, "İlk geldiğinde üzerimi değiştirmeye giderken kalçalarıma baktığını hissettim!" dedi. Bu sefer de ben gülmsedim, "Ne kadar zamanımız var?" diye sordum. Sibel marketin biraz uzak olduğunu, Mert'in eve gelmesinin 15 dakikayı bulacağını söyledi. Ben de hemen işe koyuldum, "Seninle uzun uzun daha sonra öpüşürüz. Şimdi içine girmek istiyorum!" dedim. Mutfak tezgahına Sibel'i oturttum ve eteğini sıyırdım. Birde ne göreyim: Sibel altına külot giymemişti. Ben deli gibi amına yumuldum. Öyle bir yalıyordum ve öyle bir emiyordum ki, çok geçmeden Sibel titreyerek orgazm oldu.
Hemen pantolonumu çıkardım ve sandalyeye oturdum. Sibel de dizlerinin üzerine çöktü, bacaklarımın arasına girdi ve kazık gibi olmuş yarağımı deli gibi yalamaya başladı. Yarağım çok uzun olmamasına rağmen kalındı. Bu durum Sibel'i daha da delirtiyordu. Kafası resmen ağzına zor sığıyordu. Ben hemen bırakmasını söyledim. Çünkü zamanımız az idi. Bu heyecan çok farklıydı. Sibel'i ayağa kaldırdım ve mutfak tezgahına dayadım. Bir bacağını da tezgahın üzerine çıkardım. Ben pantolonumu çıkarmıştım, ama gömleğim üzerimdeydi. Sibel'in de eteğini beline kadar sıyırmıştım. Götü kabak gibi karşımdaydı. Müthiş görünüyordu. Sibel'le yarı çıplak sikişecektik.
Ben yarağımın kafasını Sibel'in amının çevresinde gezdiriyordum. Sibel bana yalvarıyordu, "İçime gir aşkım, sikicim ol. Kaç senedir kimse sikmedi bu amı. Yarağa doyur amımı!" diye inliyordu. Ben de hem yarağımı amının çevresinde gezdiriyor, hem de, "Seni şimdi kısa süre sikeceğim, ama artık sikicin benim, seni çatır çatır her fırsatta sikeceğim!" diyordum. Bu konuşmalar ikimizi de daha da azdırıyordu. En sonunda ben de dayanamadım ve yarağımın kafasını amının girişine yerleştirdim ve bütün gücümle kökledim. Sibel uzun zamandır amını siktirmediği için resmen çığlık attı. Bu çığlık beni daha da azdırmıştı, sert sert amına pompalamaya başladım.
Yarağım kalın olduğu için önce biraz zorlandı, ama daha sonra alıştı ve zevk çığlıkları atmaya başladı. Sibel'i bu şekilde saatlerce sikebilirdim. Ama tahminim sadece 5 dakikamız kalmıştı. Bu yüzden giriş çıkışlarımı hızlandırdım. Ben pompaladıkça Sibel'in götündeki dalgalanma görülmeye değerdi. Pompaladıkça çıkan sesler beni daha da coşturmuştu. Artık dayanamayacaktım, ama Sibel benden önce sarsılarak orgazm oldu. Artık ben de son giriş çıkışlarımı yapıyordum. Boşalmadan önce yarağımı Sibel'in ıslak amından çıkardım ve Sibel'i döndürdüm. Yarağımı ağzına dayadım ve oluk oluk boşaldım. Sibel döllerimi o kadar rahat yuttu ki, şaşırmıştım gerçekten. Yarağımı da yalayarak dölden hiçbir iz bırakmamıştı.
Hemen pantolonumu giydim, gömleğimi düzelttim. Sibel de hemen eteğini düzeltti ve ağzını yıkamak için lavobaya gitti. Ben salona geçtim ve beklemeye başladım. Az sonra Mert marketten geldi. Anladım ki eğer biraz daha Sibel'i sikmeyi sürdürseydim Mert'e yakalanacaktık. Zamanlamamız müthişti. Mert aldığı malzemeleri mutfağa götürdü. Sibel de hemen pratik bir şekilde Kek yapmaya başladı. Biz de Kek hazır oluncaya kadar Mert'le ders çalışmaya devam ettik. Ben, "İlk ders bu fazla yormayalım Mert'i!" dedim. Sonra Kekle birlikte bir bardak çay daha içtim ve bir sonraki dersin gününe ve saatine karar verdikten sonra evden ayrıldım.
Bir sonraki dersi hafta içi verecektim. Mert okuldan döndükten sonra saat 17:00 dedik. Ama ben öğlen 12:00 gibi Sibel'de olacaktım, Mert gelinceye kadar doya doya sikişecektik. Bu plan gerçekten hoşuma gitmişti. Böylece Sibel'in o götünün tadına da doya doya bakabilecektim :)
[Atakan]
189 notes
·
View notes
Text
Dokud je ještě brzký léto, běžte si všichni vyrobit bylinnej sirup!! Přikazuju vám to. Je to strašně jednoduchý a pak si s tim můžete vyrobit nanuky, limonády, dát si to do ledovýho kafe, žrát po lžičkách. Skvělá aktivita, když se doma nudíte a chcete něčeho dosáhnout. Dám vám univerzální recept.
1,1 litrů vody
1 kg cukru
100 g byliny
citron
(+ 25 g kyseliny citronový jestli máte po ruce)
Dáte veškerou vodu vařit v hrnci na cca 5 minutek a necháte vychladnout.
Nasbíráte si byliny a očistíte od brouků a případných nečistot, ale ne moc agresivně, musí vám tam zůstat pyl.
Zalejete je vodou, nakrájíte do toho citron a necháte stát přikrytý 24 hodin.
Druhý den přecedíte do hrnce, přidáte cukr a lehce zahřejete aby se cukr rozpustil.
Pak můžete buď zavařit, nebo to vydržý v ledničce cca 2-3 týdny díky vysokýmu obsahu cukru.
Recept se dá vyrobit i s rozmačkanym ovocem, ale kolik ho budete potřebovat vám neporadim, ještě jsem nezkoušela. Jestli nemáte dostatek bylin, přidejte míň cukru, bude to pak vodnatější, ale zase vám cukr nezdemoluje tu jemnou bylinnou chuť. Když budete chtít sirup využít převážně do ledový kávy, tak přidejte míň citronu, ať si nevyrobíte sýr.
#základ je prostě 10:10:1 voda:cukr:bylina#čumblr#pak mi dejte vědět kdo jste fakt zkusil#zrovna mi na lince sedí levandule a meduňka <3#hezky česky#když už berem čumblr jako vesnici tak se podělim o recept
46 notes
·
View notes
Text
WHUMPCEMBER day 24:
Prompt: "Bullet"
Altın Kafes 2. Bölüm
@whumpcember
#whumpcember2023#day 24#bullet#Altın Kafes#Hilmi Cem Intepe#turkish#turkish series#whump#male whump#whumpedit#shot#drowning#pain#weak#unconscious#supported#fever check#waking up#bandage#cared for
74 notes
·
View notes
Text
Merhaba Hasan bey ben Leman şuan 48 yaşımdayım. Oldukça güzel bir kadınım. Boyum kısa tek benim eksim boyum başka herşey 4*4 diyebilirim. Ben 122 cm uzunluğunda kumral yeşil gözlü beyaz tenli erkeklerin dediğine göre müthiş bir kadınım. Sizlere anlatacağım olay 15 yaşında paraya ve okuldan geçmek için yapabileceğim en son şeyi denemekti orta okul bitecekti ama ingilizce ve matematik çok sevmediğim ve başarısız olduğun 2 dersti okulun son 3 haftası gelip çatmış benim 2 dersim hariç bütün derslerim 8 ile 10 du babam yeni ölmüş ve paraya da çok ihtiyacım vardı bir arkadaşım hiçbir şey bulamazsan zengin erkeklere kendini satarsın demişti bende o zamanlar yeni yeni yayılan internet kafe lerden birinde msn açıp kendimi satıyor adı altında Facebook Twitter açtım kısa sürede yüzlerce erkek ekledi hepsine bakire olduğunu 15 yaşında olduğunu söyledim kimse geri dönmedi 1 kişi hariç girneli Hüseyin rumuzlu bir adam 45 yaşında olduğunu söyledi 7500 TL hesabıma 5000 TL seks sonrası elime verecek .
Okul çıkışı kuaföre gittim saçımı yaptırdım bankaya gidip hesabı kontrol ettim 7500 gelmişti. Bana verdiği adrese gittim dediği gibi anahtar saksının altındaydı kapıyı açtım girdim 5 dakika sonra biri zile bastı gidip Açtım karşımda ingilizce öğretmenim Zeki bey vardı utandım içeri girdi kucağına aldı öperek yatak odasına götürdü yatağa yatırdı hem soyunuyor hem beni emerek tüm elbiselerimi çıkarıyordu ben tuhaf duygular içinde zevk çığlıkları atıyordum artık bende karşılık veriyordum siki kocaman olmuş ağzıma verdi zor bela emmeye başladım Zeki hoca amımı emdikçe emiyor bırakmıyordu bende o zamanlar bilmiyorum meğerse orgazm oluyormuşum bir den bire beni kucaklayıp bacaklarımı omzuna aldı birden yüklendi hepsini soktu kan gelmiş bekliyordu. Komidinin üzerinde duran ıslak mendili aldı kanları sildi tekrar soktu hızlı hızlı girip çıkmaya başladı Zeki hoca hızlandıkça bende zevk çığlıkları atıyordum ikimizde aynı anda boşalmaya başladık yanıma uzandı öpüşmeye başladık ben artık rahattım hem İngilizceden geçmiştim hemde parayı bulmuştum. Zeki hoca ile 7 yıl canımız nerede isterse orada seks yaptık. şimdilerde zeki öldümü kaldımı bilmiyorum. Evlendim 2 kız 3 erkek çocuk var. Kocam aslında çok iyi bir sikici ama Zeki kadar iyi bir sikici arıyorum
32 notes
·
View notes
Text
LA LA LA LA LA LA LA LA LA LA LA LA HEJ!
2. tahle je zas moje srdíčková. prostě je
3. xxxxxx
16 notes
·
View notes
Text
Yorgun bir Venüs tanrısı gelmişti masaya.
Ağzını bıçak açmıyor, sadece içkisine odaklanmış öylece bakıyordu.
"Hayat" dedi;
"Hayat bu kadar da ciddiye alınmamalı aslında.
Yaşamak, sana bahşedilen ömrü, iliğini sömürene dek yaşamak, savaşmak lazım".
Bu sözlere kulak kesilmişti serseri.
Kültablasından tüten boynu bükük tütün dumanı kesilivermişti birden.
O sırada not defterine karikatürler çizen serseri, marja yazmıştı bıçkınca bakışıyla bakarken tanrı'ya, janti bir dolma kalemle kazıyıvermişti şu cümleyi;
"İnsan kendine rağmen sevmeyi hissetmeli bazen.."
Özgürlüğüne düşkün olan serseri, birasından son bir yudum alıp, kefene sarılmış gibi gözüken tütününü dudaklarının arasına yerleştirdi, kutusunda kalan 2-3 dal kibritinden birini alıp ateşe verdi, derin bir tütün nefesi çekip ve döndü tanrı'ya, dedi ki;
"Peki ya acılar, onlar nasıl geçer ey Tanrı?"
Venüs tanrısı içkisinden bir yudum alıp, döndü serseriye;
Ağzından çıkanlar, sanki renkli dualardı.
Hafif bir yarım gülümsemeyle söyledi serseriye;
"Kanadı kırık bir kuşun gökyüzüne hasretini hiç bir kapısı açık kafes dindiremez evlat,
seveceksin. Ruhun solana dek, arsızca seveceksin. O zaman ne kafes engel olur senin özgürlüğüne, ne de gökyüzüne ihtiyacın olur.."
Serseri etkilenmişti.
Hiç bir şey demeden kalktı masadan.
Gecenin 2'sinde çakır keyifli adımlar atıyordu.
Şarkılar mırıldanarak dar sokaklar arasında kayboldu,
Ağzında tembel şarkılar,
Parlayan yıldızlar gökyüzünün mezar taşlarıydı. Serseri izini kaybettirmişti..
Gecenin örtüsünü yırtacak bir gök gürültüsü bütün sessizliği bozduğunda, Venüs tanrısı birden irkilmişti,
Sonra gözüne bir şey takıldı,
Gördüğü şey, serseri'nin buruşturup attığı not defterinin kağıtlarıydı.
Onlara baktı, ve yarım gülümseyerek kendi kendine söylendi Venüs tanrısı;
"Bu seninle ilk karşılaşmamız değil, son da olmayacak.."
21:50
-Puura.
44 notes
·
View notes
Text
2. el ahşap sandık palet, ahşap sandık, ihracat sandığı, OSB Sandık, Kafes Sandık, sandık, ihracat sandığı imalatı, palet sandık, kontraplak sandık, sandık imalatı, ambalaj sandığı fiyatları, kontraplak sandık imalatı, MDF sandık imalatı, ahşap sandık imalatçıları, 2. el ahşap sandık, 2. el ahşap palet, taşıma makaraları, kontra sandık imalatı
#2. el ahşap sandık palet#ahşap sandık#ihracat sandığı#OSB Sandık#Kafes Sandık#sandık#ihracat sandığı imalatı#palet sandık#kontraplak sandık#sandık imalatı#ambalaj sandığı fiyatları#kontraplak sandık imalatı#MDF sandık imalatı#ahşap sandık imalatçıları#2. el ahşap sandık#2. el ahşap palet#taşıma makaraları#kontra sandık imalatı
0 notes
Photo
ČTVRTEK 23/3/2023
13:22
Na první pohled prostě strom. Ale v těch větvích je veverka. Běhala ze stromu na strom a byla mrštná. Vypadala hrozně heboučce. Když vidím veverky běhat po kmenech a skákat z větve na větev, vzpomenu si na Twilight ságu.
0 notes
Text
Sancak Palet,
#ahşap palet#plastik palet#ikinci el palet#Euro palet#sıfır palet#epal palet#CP Palet#ambalaj sandıkları#ihracat kafesleri#katlanır skf palet#palet alım satım#ahşap sandık#2. el ahşap palet sandık#OSB sandık inalatı#kafes sandık#ahşap palet al sat#ahşap makara#paletçi#sancaktepe
0 notes