#kadersizlik
Explore tagged Tumblr posts
Text
Aşk kader midir?
#ruh sağlığı#aşk acıtır#aşk sözleri#gerçek aşk#aşk acıdır#aşk acısı#geceye bir söz bırak#aşk şiirleri#kader#kader bağları#kadersizlik#aşk#s��z#william shakespere#shakespeare
4 notes
·
View notes
Text
Biliyordum, o kuyuda kanlı çığlıkların yankılandığını. Varlığın, ruhumun derinliklerinde bir yerde hislerimi mezara yatırdığını. Kadersizlik özleminde, ayaklarımın altında kış bulutları, başımın üstünde yaz umutları uçar. Derinliğin tarihine gönderildim ki, boğulmak için deniz arıyorum. Denizlerin üstündeki köprülerden intihar edip, deniz cinayetlerine karışmak istiyorum. Çok zor değil, güzel bir bahar sabahında anlaşılsın istiyorum. Anladığım kâinatta tanrı, anlamadığım şeye inançsızım. Kazara anlamına vardığım yine benim sanrım. Kahrım topyekûn bakışları gösterir. İstismara uğrayan aşklar biriktiririm gözlerimde. Bir bomba süslemesiyle etrafa yayılan şarapnellerdi, dilimden fırlayıp kulaklarınıza saplanan. Unutma, o kuyunun içinde bir yerdeyiz. Rivayetleri artık çığıldama, râb olarak dönmeyecek sana, anla. Evet, bizi çağıran bir kuyu var. Sesini ve cismini saklama. Gösterilen göstergelerin gönderildiği bir çağda, ne adımı an, ne de adını adım gibi say. Sen bir yusufsun. Şayet anla ne ben senin Züleyhanım, ne de Firavun yoldaşın..
Ξ.
"Kan"
#yazılarım#postlarım#edebiyat#şiir#postlarim#şiir sokakta#edebi yazılar#kendi kalemimden#kalemimden dökülenler#benim sözlerim#poets on tumblr#tumblr#tumblelog#artists on tumblr#writers on tumblr#geceye bir söz bırak#geceye not#geceyedair#gece#şiirgecede#güzel sözler#özlü söz#özlü sözler#kitaplar#kitapalintisi#kitap sözü#kitapsözleri#keşfetteyiz#tumblr keşfet#keşfet
40 notes
·
View notes
Text
önce babası kısa bir süre sonra da kendisi nazilerin toplama kamplarına gönderilen 14 yaşındaki bir çocuğun yaşadıklarını okuyoruz kitapta.
otobiyografik bir roman. soğuk, sert bir gerçeklikle örülü bir anı kitabı. insanın içini acıtan, bu yüzden de sağlam bir bünye isteyen bir anlatı. tarihi roman sevenlerin, nazi dönemini merak edenlerin beğeneceğini düşünüyorum.
bir nevi "çizgili pijamalı çocuk" filmini içerideki çocuğun gözünden izliyoruz.
tavsiye ederim
15 notes
·
View notes
Text
sınıf kini değil de kadersizlik ve boksal bi hayat kini var şu an üzerimde
6 notes
·
View notes
Text
Eli tutulmayanlar. Yolları olmayanlar. Orta yolu bulamayanlar. Konuşamayanlar. Dolu gözlerini gizli gizli akıtanlar. Yetersizliği kadersizlik bilenler. Avucunda ne kaldığını merak bile edemeyenler. Yarınını dünden önce kafasında öldürenler. Ahları olanlar ve vahları olduranlar. Bağrında hiçbir ismi büyütemeyenler. Belkiler sıralayıp fakatları biriktirenler. Gidişler ve gelişler. Ve her an her yerde durabilenler.
76 notes
·
View notes
Text
Eiji’nin savaşı
1. kısım - 2. kısım - 3. kısım - 4. kısım
Söyleyeceklerim bitmedi, bitemedi.
Eiji’nin Ash’le tanışıp onun dünyasını tanıdıktan sonra kendine yeni bir amaç edindiğini ve Japonya’dayken bir türlü üstünden atamadığı depresif ruh halinden kurtulduğunu yazmıştım. Peki Eiji tam olarak neyi amaç ediniyor? Ondan “farklı” bir dünyada yaşayan Ash’i o dünyadan kurtarmayı.
Hikayenin taa en başında Ash’in kazanamayacağını bile bile Golzine’ye karşı elindeki tek kozu (o kapsülü) kullanmaya hazır olduğunu öğrenince Eiji’nin ne hale geldiğini gördük.
Onu hiç tanımadığı halde kurtarmak için canını dişine takan bu çocuğun ölüme yürümesine Eiji’nin içi el vermiyor. Sanki içten içe “Benim yaşıtım bir çocuk nasıl böyle bir duruma düşebilir?!” diyor. Bu gözyaşları Eiji’nin, Ash’in ait olduğu dünyaya karşı ilk isyanı.
Ancak daha sonra olaylar sarpa sarınca bu kadar sessiz kalmıyor. Mesela burada Ash’e “kendini tehlikeye atacak işleri bıraksana” demeye getiriyor.
“Abicim” asla “Onii-chan”ın anlamını karşılamıyor ama n’apalım...
Daha sonra Eiji görüyor ki “o işleri bırakmak” diye bir şey bu dünyada söz konusu değil, çünkü gerçekten bıraktırmıyorlar. O zaman Eiji başka bir öneriyle geliyor.
Bu Ash’in o kadar beklemediği bir soru ki ilk başta anlayamıyor, Eiji sorusunu yineliyor. Yani bu hayatı bırakıp çekip gitmek o ana kadar aklından bile geçmemiş olacak ki Ash o kadar şaşırıyor. Eiji de onun şaşırmasına şaşırıyor haliyle.
Eiji’nin bu teklifi aynı zamanda şu anlama geliyor: Ben seni affediyorum. Japonya’ya gidip yeni bir hayata başlamak demek Ash yaptığı tüm kötü şeyler için hesap vermeyecek demek. Ash böyle bir şeyin mümkün olduğunu düşünmediği gibi böyle bir şansı hak ettiğini de düşünmüyor. Onun için hemen gözlerini kaçırıp bahane üretiyor. Ash’in bu bahaneleri dillendirirken bir yandan da kendini yerdiğini şimdi fark ettim. Aşağıdaki panelde görüleceği gibi bunu yaparken Eiji’yi mahcup ettiğini fark edince de hemen geri vitese takıyor.
Böylece Ash’in hayatı boyunca yapmak zorunda kaldığı şeylerden ne kadar utandığını bir kez daha anlıyoruz. Bu sahne Ash’in kendini ne kadar değersiz, Eiji’nin de tam aksine onu ne kadar değerli gördü��üne güzel bir örnek.
Eiji birlikte Japonya’ya gitme önerisini daha sonra ikinci defa yenilediğinde ise hiç bu kadar sakin kalamıyor. Çünkü o zamandan bu zamana Ash, Eiji’nin hayatı karşılığında kendini Golzine’ye rehin etmiş, yeme bozukluğu geçirmiş, gerilla savaşı başlatmış, tecavüze uğramış ve bu konuşma geçerken de hala komandolarla mücadele ediyor.
Bu sefer Ash bahane üretmek yerine gerçekte ne düşündüğünü söylüyor. Eiji’nin teklif ettiği gibi yeni bir başlangıç yapmayı hak etmediğini ima ederek ona “Ellerimde öldürdüğüm onca insanın kanı var” diyor. Eiji ise “Ama öbür türlü onlar seni öldürecekti” diyor. Halbuki çok önceden, daha Ash Arthur’la teke tek dövüşmeden önce kavga ettikleri sırada Eiji, Ash’e “Sen silahsız birine ateş edecek tıynette biri değildin!” diye isyan etmişti. O zamandan bu zamana Eiji, Ash’in ait olduğu dünyanın acımasız kurallarını öğrenmişe benziyor.
Yeni bir başlangıç yapmayı hak etmemenin yanı sıra Ash’in Eiji’nin teklifini kabul etmemesinin bir sebebi daha var. O da şurada ele aldığım gibi Ash’in kendini her nerede olursa olsun çevresindeki tehlikeye atacak bir bela gibi görmesi. Burada da Eiji’ye “Nereye gidersem gideyim kesin senin de başına da iş açarım. Aynı şimdi olduğu gibi” diyor.
Hikaye boyunca gördüğümüz gibi Ash’in kendini hor görmesi karşısında Eiji hiçbir zaman sessiz kalmadı. Gayet mantıklı açıklamalar getirerek onun söylediklerinin tersini söyledi. Sakin sakin, sabırla Ash’in bu kaderciliğiyle mücadele etti. Burada ise artık canına tak ediyor.
Eiji ilk defa bu kadar yalın biçimde duygularını dillendiriyor. Ash’in onun için ne kadar değerli olduğunu resmen haykırıyor. Bir an sonra da bunu en su götürmez şekilde kanıtlıyor. Eiji kapıya arkası dönük duran Ash’i kenara iterek esas ona doğru ateşlenen kurşunun hedefi oluyor.
Bu olayla Eiji o ana kadar Ash’in kendini hor gören mentalitesini değiştirmek için ne kadar yol kat ettiyse hepsi sıfırlanıyor. Eiji’nin ölümün eşiğinden dönmesine kendisinin sebep olmuş olması, daha sonra Lao’nun Ash’le ilgili herkesin önünde söyledikleri (“Az önce bu herifin gerçek yüzünü gördünüz! ... Bizim arkadaşlarımızı adeta böcek gibi ezip öldürdü! ... Bu taş yürekli canavar için canınızı ortaya mı atacaksınız?!”) Ash’i kendinden iyice utandırıyor ve tiksindiriyor.
Geldik o lanet olası hastane sahnesine... Buram buram sembolizm kokan bu sahnenin bize anlattığı tek bir şey var aslında: Eiji nasıl Ash’in dünyasında hayatta kalamaz ise Ash de Eiji’nin dünyasında asla kabul göremez. Eiji, Ash’in dünyasında kendini koruyabilecek kabiliyete sahip değil. O dünyada kaldığı sürece tehlikelere hep açık olacak. Ash de Eiji’nin dünyasında asla Eiji’nin onu gördüğü gibi görülmeyecek. Eninde sonunda mağdur değil suçlu konumunda olacak ve yaptıklarından dolayı kanun önünde hesap vermesi gerekecek.
Eiji’nin kendi dünyasında hayatta kalamayacağını en acı şekilde öğrenen Ash ona son bir veda etmeye geliyor. Ash’in aksanlı aksanlı ona “hoşçakal” dediğini hayal meyal duyan Eiji zar zor yatağından kalkıp onun gitmesine engel olmak için peşinden gidiyor (Ash ortadaki heceyi uzun söyleyemiyor; “sa-yoo-na-ra” yerine “sa-yo-na-ra” diyor). Ancak tam o sırada Charlie ve Ibe-san Ash’i fark edip onu durdurmak için koşmaya başlıyorlar. Onların niyeti iyi bile olsa Eiji eninde sonunda Ash’in suçlu bulunacağını biliyor. Ve ilk defa Ash’e “Git!” diyor. İlk defa Eiji, Ash’i yanından göndermeye çalışıyor. Bunu yapmanın Eiji için ne kadar zor olduğunu anime uyarlaması harika resmetmiş.
Eiji o anın Ash’i son görüşü olduğunu içten içe anlıyor olsa gerek. Ama buna inanmayı reddediyor. Çünkü buna inanmak Ash’i özgürleştirmeye çalıştığı kaderciliğe kendisinin yenik düşmesi anlamına gelecek. Peki ne yapıyor? En iyi yaptığı şeyi yapıyor.
Hatırlayalım, hikayenin ortalarında Ash, Eiji’yi ondan habersiz Japonya’ya göndermeye çalıştığı zaman da Eiji, çetedeki çocuklar aracılığıyla Ash’e şu mesajı iletmek istemişti: Kendine çok iyi bak. Nerede olursam olayım hep sana bol şans dileyeceğim.
Burada da Eiji, olur da Japonya’ya dönmeden Ash’i göremezsem diye bütün hissettiklerini anlattığı bir mektup yazıyor. Bu mektup Eiji’nin başından beri Ash’e anlatmaya çalıştıklarının en içten özeti niteliğinde.
... Bana bir keresinde, “Biz farklı dünyalarda yaşıyoruz,” demiştin ... Ama biz dostuz, yetmez mi? ... Ben senden hiç korkmadım ... Ama hep senin benden çok daha acı çektiğini, ruhunun benimkinden çok daha yaralı olduğunu hissettim ... Hep seni korumam gerektiğini hissettim ... Seni kendi kaderinden korumak istedim ... Kaderini değiştirebilirsin, Ash ...
Eiji, kendi yokluğunda Ash’e bu sözlerin refakat etmesini istiyor. Özellikle, “Yalnız değilsin. Ben yanındayım. Ruhum daima seninle,” diyor. Mektuba eklediği tek yön Japonya biletiyle de davetini bir kez daha yineliyor. Uçakta aklından geçenlerden Eiji’nin Ash’i tekrar görmeye kararlı olduğunu anlıyoruz. Hiç aklına getirmediği şey ise şüphesiz Ash’in onun özenle yazdığı bu satırları son nefesini verirken okuduğu.
Konu Ash’in ölümü olunca burada ve burada da belirttiğim gibi benim aklıma Eiji’yle ilgili ardı arkası kesilmeyen sorular geliyor. Mesela…
Ash’ten umduğunu bulamayan Sing, Eiji’nin eli boş dönmesini istemediği için sanki Ash’in ağzındanmış gibi onu iyi dileklerle yolcu ediyor (Kıyamam!). Eiji bu sözlerin gerçekte Ash’e ait olmadığını anlıyor mu? Bence anlıyor. Peki Işıklar Bahçesi (Garden of Light) öncesinde veya sonrasında Sing ile bu konuda yüzleşiyor mu? Kim bilir.
Peki Eiji, Ash’in ölümüyle ilgili ne kadar ayrıntı biliyor? Ash’in Lao’nun geldiğini görmemesine kendi mektubunun sebep olduğunu biliyor. Ama acaba Ash’in mektubun bir kısmını okuyup ona havaalanında yetişmek için koşmaya başladığını biliyor mu? Yaralandıktan sonra mektubun kalanını okumak için kütüphaneye geri yürüdüğünü biliyor mu? Ash’in başını onun mektubuna yaslayıp yüzünde bir gülümsemeyle öldüğünü biliyor mu?
Ne olur bunları da biliyor olsun.
Banana Fish, Ash’ten çok Eiji’ye karşı yazılmış bir hikaye. Evet, bütün kötü şeyler Ash’in başına geliyor ama Ash bunlar karşısında şaşırmıyor. Leopar tırmandığı dağın çetin koşullarını artık öğrenmiş çünkü. Eiji ise Ash’in bu bok çukurundan kurtulabileceğine inanıyor. Her yeni olayla tekrar tekrar haksız çıksa da buna inanmaktan vazgeçmiyor. Şu soruya verdiğim cevapta belirttiğim gibi hikayenin sonunda Ash aslına bakarsanız tam olarak “o yolun yolcusu” oluyor.
Ona garezi olan bir sokak serserisinin ayaküstü onu bıçakla yaralamasıyla ölüyor. Eiji’nin onu inandırmaya çalıştığı gibi kaderini falan değiştiremiyor. Leopar dağdan inemiyor. Ama Eiji, Ash’in ölümünün ardından dahi bir kere bile Ash’in “kadersizlik” psikolojisine teslim olmuyor. Bir kere bile, “O haklıymış, ben hatalıymışım. Kaderini değiştiremedi en sonunda ve bela hiç başından eksik olmadı,” gibi şeyler demiyor. Onun yerine bunu diyor:
Son.
39 notes
·
View notes
Text
Ölüm; sevenleri birbirinden ayıran kadersizlik...
2 notes
·
View notes
Text
Talihsizlik; istenmeyen bir veya daha fazla olayın başa gelmesi diye tanımladığımız, kimi zaman kadersizlik, kısmetsizlik, çekilecek çile, dertli baş vb. gibi benzetmelerle ifade ettiğimiz durumlarla, özellikle yaşanırken zihinsel olarak hazmı zor engellerle karşılaşırız. Bireysel olarak oldukça can sıkıntısına sebep olan böylesi sınavların birde insanlık adına başka bir yönü daha vardır. Çoğu zaman ben merkezli düşünmeye alışmış olan bizler öznelliğimize bir zarar geldiği anda vaveyla çığlıkları atar ya da içimize kapanıp sessizce o anların geçmesini bekleriz. Elbette en çok canı yanacak olan kişi bu vehim olayların başına gelendir. Lâkin birde insanlığın böylesi acı olayları duyumsaması diye bir şey daha vardır. Nereden görüp, duyacakta bilecek? diyebilirsiniz. Hayatın doğası eksikliği tamamlar, fazlalığı eşitler, acıyı paylaştırır, mutluluğu bir esinti ile dağıtır, hüznü bir yağmurla siler... Yani çekilen dert hiçbir zaman bireysel değildir. Tüm insanlık bundan etkilenir. Zamanı vardır hepsi bu... "Başına hiç bir felaket gelmemiş insandan daha şanssızı yoktur. Çünkü böyle bir insana hiçbir zaman kendini deneme fırsatı tanınmamıştır." birde böyle düşün! Nihayetinde insanın ve insanlığın kendi yolunu bulması ve kendini daha iyi tanıması için sınaması gerekir. içaforiz
1 note
·
View note
Text
kadersizlik
kadersizlik ne demek!
⏬ ⏬ ⏬ ⏬ ⏬ ⏬
kadersizlik ne demek!
kadersizlik anlamı nedir? Kelime Bulmaca
0 notes
Note
Sana kendini bir şarkıyla anlat deseler o hangi şarkı olurdu mis gibi kokan sorularda bugün..
Grup alzaymır yaşamadın senLinet - yinemi keder.Azer bülbül sevmiştimNeşet ertaş - kara bahtım - yalan dünyaAhmet kaya, olmasaydı sonumuz böyleYaşadıklarıma bakarsam 1 şarkı beni anlatamaz maalesef. Yaşlıların Allah sevdiğine dert verirmiş sözünü ben kadersizlik diye yorumluyorum
2 notes
·
View notes
Text
ne okusak? / roman
dostoyevski / karamazov kardeşler
yaşar kemal / ince memed
vasconselos / şeker portakalı
steinbeck / gazap üzümleri
hemingway / çanlar kimin için çalıyor
kazancakis / zorba
hugo / sefiller
dickens / iki şehrin hikayesi
yaloom / divan
harper lee / bülbülü öldürmek
le guin / mülksüzler
sabahattin alî / içimizdeki şeytan
stendhal / kırmızı ve siyah
hosseini / bin muhteşem güneş
maalouf / semerkant
camus / veba
gogol / ölü canlar
colins / yasımı tutacaksın
carter / küçük ağacın eğitimi
tolstoy / diriliş
zola / germinal
gorki / ana
talon / limon ağacı
golding / sineklerin tanrısı
bartol / fedailerin kalesi alamut
heine / alamut'a dönüş
hesse / bozkırkurdu
tanpınar / saatleri ayarlama enstitüsü
kertesz / kadersizlik
morrison / en mavi göz
turgenyev / babalar ve oğullar
malamud / tamirci
#kitapönerisi#roman#dostoyevski#şeker portakalı#john steinbeck#sabahattin ali#Hemingway#kitap#ne okusam#okuduklarım
86 notes
·
View notes
Photo
Kadersizlik Vedat Muriqi'in peşini vazgeçmiyor #danilo_caravello #fenerbahçe #fiorentina #lazio #vedat_muriqi - Devamı için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
0 notes
Text
Kadersizlik
Kadersizlik Çağdaş Macar edebiyatının en önemli adlarından biri olan Imre Kertesz, ilk kez Türkçede. Yazıldığında, Macaristan Devlet Bakanlığı’nın basmayı reddettiği Kadersizlik, daha sonra Almancaya çevrilip basılınca, okurlar ve eleştirmenlerin büyük ilgisiyle karşılanmıştı. Kadersizlik, on altı yaşındaki Yahudi asıllı bir Macar gencinin, babasını çalışma kampına yolcu etmesiyle başlar. Bir süre sonra, çalıştığı yere giderken, arkadaşlarıyla birlikte o da yolda polisçe yakalanıp Auschwitz toplama kampına giden bir trene bindirilir. O andan başlayarak gencin ağzından, gördüğü, duyduğu, tattığı, dokunduğu her şey, tüm ayrıntıları ve canlılığıyla dile getirilir. Genç, hiçbir yorum, hiçbir değerlendirme yapmadan, hiç abartıya kaçmadan, karamsarlığa kapılmadan, tanık olduğu her şeyi, ince bir mizahla anlatır. ‘Oradaki bacalarda bile dumanların kesildiği anlarda mutluluğa benzeyen bir şeyler vardı. Belki de asıl bu deneyim benim için unutulmuş kalacak, ama herkesin öğrenmek istediği, yalnızca kötü olan, yalnızca ‘dehşet’. Evet, bir daha soracak olurlarsa, onlara bunu, toplama kampındaki bu mutluluğu anlatmalıyım. Soracak olurlarsa. Kendim bile unutmuş olmazsam.’ Kendisi de toplama kampında kalmış olan Imre Kertesz’in bu çarpıcı romanı, otobiyografik özellikler taşıyor.
Kadersizlik
#Kadersizlik indir#Kadersizlik kitabını indir#Kadersizlik kitabını pdf indir#Kadersizlik kitabını pdf oku#Kadersizlik kitap indir#Kadersizlik pdf#Kadersizlik pdf indir#Kadersizlik pdf oku
0 notes