#köpekler zinciri
Explore tagged Tumblr posts
eminjbrylv · 6 days ago
Text
Bir ildən sonra yenə bu kitabı əlimə aldım. Məlum bölümü oxumaq üçün. İlk oxuduğum zaman metroda necə ağlamışdımsa yenə eyni hissləri təkrar yaşadım.
Tumblr media
5 notes · View notes
gundemarsivi · 6 months ago
Text
Tumblr media
Yakın Dönem Tarihinin Köpek Sorunu
✍🏻 Sinan Kemal
https://www.gundemarsivi.com/yakin-donem-tarihinin-kopek-sorunu/
Tarih tekerürden ibarettir sözünü ilk kim söylemişse, her dile yayılmıştır. Karl Marks, tekerrür ilkinde trajedi, ikincisinde komedidir, der. Hocası Hegel’de, tarihten ders alınsaydı, tekerrür etmezdi, der. Bu tekerrürün tekeri bazen çok kısa olabiliyor. Elli bir yaşından gün alan bir amcanız olarak, hatırladığım bazı yakın çağ tekerrürlerinden bahsedeceğim.
Önce şu sokak köpekleri meselesinden bahsedeyim. Seksenlerde sokak köpeği sıkıntısının yanı sıra, kuduz tehlikesi de vardı. Bunu sebebi, şu anki iktidar partisince kapatılan Hıfzısıha enstitüsüne yeterince yatırım yapmadığından, Türkiye’deki kuduz aşıları düşük kaliteliydi. İthal aşılarda da soğuk hava zinciri tam kurulamıyordu. Hatta aşıdan ölenler, kuduzdan ölenlerden daha fazlaydı. Tıp uzmanları, kuduz vakaları görmeye Türkiye’ye geliyordu.
İşte bu ortamda, belediyelerin çoğu, tek başına iktidar olan Anavatan (ANAP) partisinin elindeyken, belediyelerin köpek ithaf ekipleri vardı. Köpekleri tüfekle vurarak veya zehirleyerek öldürüyordu. Hem de öyle güpegündüz, çocukların gözü önünde olan cinayetlerdi bunlar. Bütün bunlara rağmen şehirlerdeki köpek sayısı da azalmıyordu.
Bir canlı türünün nüfusunu azaltan asıl olgu, çoğu kez yaşam alanının daraltılması, yiyecek kaynaklarının tükenmesi, yeni rakip türlerin çıkmasıdır. O yiyecek kaynağı orada olduğu sürece, onu yiyecek bir hayvan mutlaka bulunur. Bunun için önce sokağa bırakılan mama ve gıda çöpleri ile mücadele edilmelidir. Nüfus azaltılmasında kısırlaştırılma, gene bu nedenle birincil sebep olmalıdır. Avrupa’nın pek çok ülkesi, gübreleriyle bin yıllık binalara zarar veren güvercinleri öldürmek yerine, yumurtalarının yerine masa tenisi topu koyuyor, nüfuslarını kontrol etmek için. Köpeklerde de, kısırlaştırma yapmazsanız, başka köpeklerin daha fazla eniği yetişkinliğe ulaşır ve köpek sorunu devam eder.
Türkler dünyada sokak kedisi ve sokak köpekleri sevgisi ile ünlü oldukları kadar, ara ara sokak kedi ve köpeklerini yok etmeleri ile de ünlüdürler. İstanbul’da meşhur Hayırsız Ada köpek sürgünleri iki defa olmuştur. Sonraki yıllarda şehirde köpek nüfusu birkaç yılda eski haline gelmiştir. Şehirde gezgin sakatat satıcıları vardır, müşterileri sokak köpek ve kedilerini besleyenler olan. Buna bir de toplanma zahmetine bile girilmeden sokak köşelerine bırakılan çöpleri eklersek, ölen her hayvanın yerini yenisi alacaktır çabucak. Sadece bu Hayırsız ada sürgünleri değildir, söz konusu olan. Özellikle kuduz vakalarından sonra seri kedi-köpek katliamları oluyordu. Üreyen köpekler, tekrar eski nüfuslarına dönüyordu.
Sokak köpeği nüfusunu asıl besleyen olay, sokağa atılan köpeklerdir. Bütün sokak köpeklerinin ve kedilerinin atası bir ev kedisi yada köpeğidir. İktidar trolleri haklılar, Avrupa yada gelişmiş ülkelerde sokak köpekleri yok, çünkü sokağa atılan köpek yok. Evcil hayvanlar kontrol altında. Bir de ülkemizde gerçek bir hayvan sahiplenme kültürü yok. Mesela batıda yılkı atı diye bir kavram yok. Hayvanı sadece işi olduğunda sahiplenip, kış aylarında yabana salmak gibi adice bir işe, bir de ad takmışız.
Türklerin, sokak köpekleri ile ilişkileri inişli-çıkışlıdır. Yabancı kaynaklar, Türklerin sokak köpekleriyle ve diğer hayvanlarla ilişkilerine hayret etmişlerdir. Bir zamanlar İstanbul’da sokaklarında, elindeki bir sopaya çakılmış çivilere asılı sakatat satanların müşterileri, sokak kedi ve köpeklerini besleyen hayvan severlerdi. Pek çok şehirde sokak hayvanlarını, leylekleri ve pek çok canlıyı beslemek üzerine çalışan vakıflar vardı. Muhafazakar medya ve dinciler, Osmanlı’nın bu özelliğini, aşırı merhametli oluşuna bağlar ve bununla çok övünürdü.
Tabii ki dincilerin her sevgisi gibi hayvan sevgisi de çıkarlarına bağlıdır. Hayvan düşmanlıkları ise reisleri ile rahmetli Bekir Coşkun arasındaki bir polemikle başladı. 2007 Cumhuriyet mitingleri sırasında, henüz o kadar da yandaş olmayan, karşı sesleri de barındıran Sabah gazetesinde, mitingi duygusuzca izleyen biri üzerinden, Göbeğini Kaşıyan Adam diye bir yazı yazdı. Reis‘te, vay bunlar bize göbeğini kaşıyan adamlar dedi, bizi hor gördü diye karşı polemiğe geçti ve arka arkaya demeçler verdi. Coşkun‘un yazılarında çokça bahsettiği Pako‘dan yola çıkıp, onlar köpekleriyle beraber uyur, dedi. Uzun süre tüm evcil hayvan besleyenleri muhalif ilan edip, öfkesini kustu. Bu polemik, 2013’de, Gezi isyanında tekrar hatırlanmış olmalı ki, Gezi ile yaygınlaşan eylemlerden biri de, sokak köpekleri için kapı önlerine kuru mama ve su koymaktı. Gezi’den geri bu mama-su kaplarıyla, bisiklet kullanımın yaygınlaşması, toplumsal alışkanlık olarak kaldı. Diğeri de o günlerde yetişkinlerde bisiklet kullanmanın yaygınlaşması oldu. Merdivenleri boyama ve sokaklara şiir yazma, azalarak yok oldu.
Sokaklara köpek mamalarını ve su kaplarını muhaliflerin, yani Gezicilerin koyduğunu düşünen muhafazakarlar, iktidar yanlıları, Osmanlı ve daha önceki Türk sokak hayvanlarına şefkatinin tarihini unutup, hayvan düşmanı oldular. Çünkü onlar için önemli olan iktidarlarıdır. Aslında sadece onu önemserler.
Sinan Kemal
1 note · View note
pazaryerigundem · 6 months ago
Text
Çevreye atılan et ve kemikler halk sağlığını tehdit ediyor
https://pazaryerigundem.com/haber/177784/cevreye-atilan-et-ve-kemikler-halk-sagligini-tehdit-ediyor/
Çevreye atılan et ve kemikler halk sağlığını tehdit ediyor
Tumblr media
Bayramda kesilen etlerin sokak hayvanlarının yemesi düşünülerek gelişi güzel çevreye atılması halk ve hayvan sağlığı için tehlike oluşturuyor
KOCAELİ (İGFA) – Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Veteriner Hizmetleri Şube Müdürlüğü yetkilileri, Kurban Bayramı’nda kesilen hayvanların organlarının çevreye gelişigüzel atılmasının “kist hidatik” olarak bilinen bulaşıcı hastalığa neden olabileceği uyarısında bulundu. Büyükşehir yetkilileri, iç organların açıkta bırakılmaması gerektiğini ifade ederek mümkünse imha edilmesi veya toprağa gömülüp üzerine kireç dökülmesi gerektiğini belirtti. Sıcak havada beklemiş çiğ etin bakteri oluşturabileceği ve bu oluşan bakterili etin hayvanlar tarafından tüketildiğinde bulaşıcı hastalıklara sebebiyet verebileceği uyarısında bulunuldu.
KİSTLİ ORGANLAR HAYVANLARA VERİLMEMELİ
Büyükşehir Belediyesi yetkilileri Kurban Bayramı’nda hayvanların kesimi sırasında fark edilen kistli akciğer ve karaciğer gibi sakatatların kesinlikle kedi ve köpeklere verilmemesi gerektiğini belirtti. Yetkililer et türevi kistli organ ve sakatatların kedi ve köpeklere yem olarak verildiğinde hastalığın yayıldığını ifade ederek kistleri yiyen köpeklere parazit bulaştığını ve bu hayvanların da paraziti etrafa yayarak insanlara bulaştırdığına dikkat çekti.
BULAŞICI HASTALIK RİSKİ
Kurban Bayramı’nda kesilen hayvanların sakatatlarının gelişigüzel çöpe atılmasının ‘kist hidatik’ olarak bilinen bulaşıcı hastalığa neden olabildiğini ifade eden yetkililer, bu hastalığın ölümlere kadar yol açabildiğine dikkat çekti. Büyükşehir yetkilileri, Kurban Bayramı’nda kesilecek hayvanların ciğerleri ve diğer organlarında kistlere rastlanması durumunda bu organların kesinlikle kedi, köpek gibi hayvanlara verilmemesinin önemine değindi. Sokak hayvanlarının yemesi için atılan büyük parça kemikler de hayvanların iç organlarına zarar verebileceğinden iyilik yapmak isterken hayvanlara büyük zararlar verilmiş olur.
Ayrıca önlem alınmadan açığa bırakılan hayvan atıkları karasinek ve haşerelerin oluşumuna neden olur. 
  İMHA EDİLMELİ VEYA GÖMÜLMELİ
Bu bakımdan kurbanda kesilen hayvanın et ve kemiklerinin açıkta bırakılmaması ve poşetlenip çöp bidonlarına atılmasının önemine değinildi. Büyükşehir yetkilileri bunların mümkünse yakılarak imha edilmesi veya mutlaka koku sızdırmayacak şekilde derin bir çukur kazılarak toprağa gömülmesi ve üzerine kireç dökülmesine dikkat çekti.
BİR TÜR PARAZİT
Halk arasında kist hastalığı olarak bilinen bu hastalığın etkeni, “Echinococcus granulosus” adı verilen bir parazittir. Bu parazitin esas kaynağı köpek, kurt, tilki gibi et yiyen hayvanlardır. Ancak, sıklıkla köpeklerdir. Parazit köpeklerin ince bağırsaklarında yaşar. Hastalık köpek dışkısı ile atılan yumurtalar ile insana bulaşır. Köpeklerin bağırsaklarında kurt oluşturan bu parazit insanlarda ise iç organlarda kist oluşmasına neden olabilmektedir. Köpek dışkısı ile atılan yumurtalar çok dayanıklıdır, toprakta ve soğukta bir yıl kadar canlı kalabilirler. Dışkıyla atılan yumurtalar hayvanların ayakları, arazi eğimi, rüzgar ve yağmurla yayılırlar. Bu kistleri içeren hayvan etleri ve sakatatlar, köpekler tarafından yendiğinde parazit bağırsaklarda olgunlaşır. Parazitlerin belirli aralıklarla yumurtlayarak ana konakçı köpekler tarafından atılmasıyla enfeksiyon zinciri bir kısır döngüye dönüşür.
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
sanamisorcamit · 5 years ago
Text
Kylie jenner black chain yapıyor sözde(!) black lives matter etiketi için instada kankileriyle zinciri kırmayacak 10 kişi etiketliyolar hayatımda bu kadar aptal orospuyu bir arada hiç görmemiştim hepsinin kardashian olması hiç şaşırtmıyo para yanlış kişilerde aptal köpekler konuşacağına bağış yap
2 notes · View notes
yavrukopektuvaletegitimi · 3 years ago
Text
Advance Puppy Protect Tavuklu Küçük Irk Hassas Yavru Köpek Maması
Advance Puppy Protect Tavuklu Küçük Irk Hassas Yavru Köpek Maması
Küçük köpek ırkları , büyük köpek ırklarına göre daha aktif ve hareketli olduğu için günlük besin kalori tüketimi de o oranda fazla olacaktır. Günlük aktiflik küçük ırktaki köpekler için daha çok besin tüketimine yöneltmektedir. Bu nedenle ek destek olarak mama ürünleri takviye edilmelidir.  
Özellikle küçük ırkta ki bu yavru köpekler normal köpeklere göre daha çok besin tüketmekte ve anne köpeklerinin sütleri yetmemektedir. Her bulduğunu yeme özelliği gösteren bu ırktaki köpeklerin alerjik köpek eğitimi reaksiyonları da çok fazladır. Her türlü besini tüketip yedikleri için hangi besinden ne tür bir alerjisinin oluştuğunun belirlenmesi zorlaşmaktadır. Bu yüzden seçilen ek takviyeli mama içerikleri fazla karışık sebze ve karışık et içerikli mevcut olmamalıdır. Bu faktör dikkate alındığında hem küçük ırktaki yavru köpeğin günlük besin doyumuna ulaşmasını hem de alerjik reaksiyonunun önüne geçmiş oluruz.
Mama İçeriği Hakkında ;
3 hafta ile 2 ay arasındaki yavru köpeklerin gelişim ve büyüme evresi dikkate alınarak mama besin zinciri oluşturulmuştur. Yavru köpeklerin yanında onları emziren anne köpekler içinde destekli besin ve besin bileşen desteği ile hazırlanmıştır.  
Uzman veteriner hekimlerce formüle edilmiş, nükleotid içeriği ile hücre yapısının oluşması, hücre yenilenmesinin hızlanmasını, hücre zarının güçlenmesini aynı zamanda küçük ırktaki özel yavru köpeklerin deri yapılarındaki köpek pansiyonu gelişim ve biçimlerindeki değişimin hızlanması için eklenen analitik bileşenlerin mevcut olduğu görülür.
Yavru köpeklerin dış etkenlere karşı savunma mekanizmaları çok güçlü değildir. Bu yüzden dış etkenlere karşı savunma mekanizmasının direncini sağlamak için bir takım kalsiyum içerikli besin ürünlerinin kullanımı sayesinde bağışıklık sistemi gelişecektir. Sağlıklı ve güçlü bağışıklık duvarı örülecektir.
Özel ırk olan küçük köpekler için ; prebiyotik ve immünoglobinlerin kullanılması ile tüketilen günlük besinlerin kolay şekilde sindirilmesi, bağırsak ve midenin kolaylıkla sindirebilir şekilde çalıştığı görülecektir.
Tahıl oranı azaltılmış mama ürünüdür. Çünkü yavru kediler bitki liflerine ve özlerine alışkın olmadıkları için ilk kullanımlarında alerjik reaksiyon gösterebilecekleri göz önünde tutulmuştur. Karışık sebze ve meyve liflerinin olmadığı, et ve hidrolize edilmiş et ürünü içerikleri ile protein değeri yükseltilmiş %100 tam ve dengeli köpek mamasıdır.
Bir başka önemli olan içeriği ise E vitaminidir. Kemik yapısının gelişmesi, ağız ve diş sağlığının korunması , plak ve tartar oluşumlarının önüne geçilmesi, yavru köpek oldukları için diş minelerinin sertleşmesi ve güçlü diş köpek oteli köklerine sahip olmasını sağlayacaktır. Ayrıca yeni oluşan patileri ve tırnak şekillerinin gelişimi ve büyümesine yardımcı olacaktır. Gelişim evresi tamamlanana kadar E vitamini ihtiyacı sürekli olacaktır.
Advance Puppy Protect Tavuklu Küçük Irk Hassas Yavru Köpek Maması İçeriğindeki Besin ve Besin Bileşenleri Nelerdir ?  
Tavuk eti, pirinç, kurutulmuş kümes hayvan kanatları, kümes hayvanı proteinleri, hayvansal yağlar, E vitamini ile stabilize edilmiş besin bileşenleri, buğday, hidrolize edilmiş hayvansal proteinler, hidrolize edilmiş hayvan yağları, kurutulmuş şeker pancarı, pancar posası, balık yağı, plazma proteini içerikleri, bütün halde kurutulmuş kümes hayvan yumurtaları, maya, yaş maya, potasyum, potasyum klorür, tuz, iyot, çeşitli ve farklı tatlardaki narenciye bitki özleri, vitamin A, vitamin D3, vitamin E, vitamin C, bakır, bakır sülfat, Taurin, çinko, demir, bakır, manganez, magnezyum, L-karnitin, tavuk ciğeri, stabilize edilmiş tavuk yağları, bioflavonoid, hindiba otu, hindiba özü, adaçayı, yeşil çay, omega 3 ve omega 6 yağ asitleri, ham yağ, ham protein, ham lif, vitaminler ve mineraller, azaltılmış karbonhidrat değerleri ile kurutulmuş meyveler, sodyum, sodyum klorür, kalsiyum, fosfor, lizin.
0 notes
yavrukopeksafkan · 3 years ago
Text
Wildfield Domuz Etli, Tavşanlı Orta – Büyük Irk Köpek Maması
Wildfield Domuz Etli, Tavşanlı Orta – Büyük Irk Köpek Maması
Günlük besin ihtiyaçları köpeklerin gelişim evrelerine ve fizyolojik farklılıklarına göre değişmektedir. Bunların yanında kilo, hareketlilik, aktivite durumları, yaşları, kısırlık durumlarına göre de değişim gösterecektir. Verilecek günlük mama porsiyonu bu durumlar göz önünde bulundurularak verilmelidir. Küçük yapılı satılık köpek köpekler de hareketlilik oranı büyük köpeklere göre daha fazla olacağından kalori ihtiyaçları daha fazla olacaktır. Bu kaloriyi de et ve et ürün destekli, zengin protein içerikli hazırlanmış kuru, yaş, konserve, sıvı destekli gıda takviyelerinden alınmasına yardımcı olunabilir.
Mama İçeriği Hakkında;
Protein besin ve besin bileşenleri ile et ve et tüketimini maksimum seviyeye çıkarmıştır. Özellikle domuz eti ve tavşan etinden alınacak olan protein içerikleri köpeklerin kemik gelişimi ve iskelet kondisyonunun daha sağlam ve güçlü olmasını sağlayacaktır.
%0 tahıl oranı ile unlu mamul ürünleri değerini taşıyan besin içerikleri mama bileşenlerinde mevcut değildir. Tahılların protein değeri yüksek olabilir ama kalori değeri olarak düşüktür ve sadece canlıları tok tutar gelişimine etki etmez.
Mama İçeriğindeki Besin ve Besin Bileşenleri Nelerdir?
Kurutulmuş domuz eti, kurutulmuş tavşan eti, kurutulmuş bezelye, kurutulmuş muz, tavuk eti, tavuk yağı, kurutulmuş tavşan eti, hidrolize ve sterilize edilmiş tavuk proteinleri, kurutulmuş yonca, somon balığı, somon balığı yağı, kurutulmuş ringa balığı, kurutulmuş bütün yumurtalar, maya, yaş maya, kurutulmuş hindiba otu, sodyum klorür, monosodyum, fosfat, keten tohumu, keten tohumu yağı, oligosakkaritler, kurutulmuş nar, bal kabağı, yeşil çay, kurutulmuş ıspanak, rezene otu, hodan, kurutulmuş papatya, meyan kökü kurutulmuş, kurutulmuş domates, kuşburnu, adaçayı  yavru köpek fiyatları otu, kurutulmuş nane, glukozamin, ahududu, kurutulmuş böğürtlen, kurutulmuş yuka otu, kondroitin sülfat, ham protein, ham yağlar, ham kül, ham lif, nem, kalsiyum, fosfor, A vitamini, D3 vitamini, E vitamini, C vitamini, B1 vitamini, B2 vitamini, B3 vitamini, B6 vitamini, B12 vitamini, H vitamini, folik asit, kolin klorür, kuprik sülfat, pentahidrat, amino asitler, kuprik şelat hidrat, çinko oksit, çinko şelat hidrat, mangan oksit, manganez, magnezyum, demir, bakır, bakır sülfat, omega 3 ve omega 6 yağ asitleri, sodyum, sodyum selenit, potasyum, potasyum selenit, potasyum iyodür,demir karbonat, karbonat, tokoferoller
Yukarıdaki besin ve besin bileşenleri maksimum seviyedeki protein değerinin yakalanması için hazırlanmıştır. Düzenli tüketilen mamanın ardından besin içeriğindeki güçlü besinlerin etkileri ile evcil havanlarınızda hızlı gelişim ve değişimi görmenizde etkili olacaktır. Mama kullanımına geçmeden öne köpekleriniz üzerinde alerji testi yapmanız tavsiye edilmektedir.İçeriğindeki domuz eti ve tavşan etine alışkın olmayan evcil köpeklerinizin sürekli tüketmediği ve alışık olmadığı bir et ürünü ise bazı testleri yapmanız tavsiye edilmektedir.
Neden Wildfield Domuz Etli, Tavşanlı Orta – Büyük Irk Köpek Mamasını Kullanmalıyım?
Dengeli ve sağlıklı besin zinciri gelişimine yardımcı olmak.
Kemiklerin güçlü gelişimi ve uzamasının sağlanması.
Ağız kokusunun önüne geçilmesi.
Diş sağlığının korunarak diş minelerinin sertliğinin korunması.
Plak ve tartar oluşumunun önüne geçilmesi.
Besinleri çiğnemek için çene yapısının satılık köpek yavrusu gelişimini sağlamak için ilave edilmiş kaliteli kalsiyum ve mineral içerikleri.
Omega 3 ve omega 6 yağ asitleri ile parlak ve ipeksi tüyler.
Fosfor ilaveleri ile tırnak uzamalarının gelişimi ve sağlığı.
İshal ve mide rahatsızlıklarının önüne geçmek için protein değeri yüksek besinlerle tokluk hissinin oluşturulması.
Kalp ve damar yollarının yağ depolamasının önüne geçilmesi için %0 tahıl oranı.
İdeal kilonun korunarak su tüketiminin arttırılması ve bağırsak sisteminin aktif çalışmasını sağlamak.
Bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlayarak dış etkenlere karşı direnç gösterme artışı
0 notes
orjinalkopeksafkan · 3 years ago
Text
Spectrum Sensitive 27 Küçük Hassas Köpek Maması
Spectrum Sensitive 27 Küçük Hassas Köpek Maması
Köpeklerin bedensel gelişimi zamanla ve aşamalı olarak değişim gösterir. Bu gelişim sıralaması köpeklerin içinde bulundukları ortam ve beslenme şekillerine göre değişmektedir. Örneğin; bazı köpekler doğla ortamında kendi halinde bulabildiği besinleri tüketerek gelişimini tamamlarken, bazıları ev ortamına satılık köpek alınarak doğal çevresi dışında yaşamını sürdürmeye alıştırılmaktadır. Özellikle yavru köpekler bu durumla karşılaşmaktadır. Yavru köpekler sahiplenilir ve ev ortamına alınır. Küçükten bakımı başlar ve yaşlılık evresine kadar besin tüketimi ve fizyolojik bakımı üstlenilir.  
Küçük köpekler diğer köpeklere göre daha hassastır. Metabolizma olarak, dış etkenlere karşı direnç gösterimi olarak, kas yapısı, kemik direnci ve bedensel güç olarak çevresine yetersiz kalmaktadır. Bu köpekler küçükten nasıl bir besin tüketimine alıştırılırsa gelişim evresi boyunca besin zinciri de o şekilde bir hal alır. Küçükten köpeklere her türlü besin ve besin bileşenlerinin tüketimi alıştırılmalıdır. Aksi halde her besini tüketemeyen, alerjik reaksiyonları ortaya çıkan, mide hassasiyeti vb. faktörlere sebep olunabilir. Spectrum bu unsurları göz önünde bulundurarak bu mama içeriğini hazırlamıştır. Küçük köpek gelişim evrelerinde her türlü besine alışamayabilir, bu yüzden içeriği karışık olmayan her türkü ırkın ve her yaştan köpeğin tüketebileceği bu mamayı üretime sunmuştur.
Küçük köpek ırklarının çene yapısına uygun olarak mama şekli hazırlanmıştır. Bazı köpeklerin hassasiyeti düşünülerek besin bileşenleri hidrolize edilerek ilave edilmiştir. Karışık olmayan besin ve besin bileşenleri ile organikliğini yavru köpek fiyatları koruyarak doğal besinlerin kullanılması amaçlanmıştır. Zengin besin içerikleriyle küçük köpeklerin sağlıkları açısından bazı fizyolojizilerine yardımcı olduğu görülür.  
Hücre korumasını sağlamaya yönelik olarak omega 3 ve omega 6 yağ asitleri ile hücre hasarlarının önüne geçerken hücre yeniliğini sağlayacaktır. Aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirip dış etkenlere karşı direnç gösterimini arttıracaktır.
Deri esnekliğinin korunması ve deri savunmasının kontrole alınması için taurin besin bileşenin kullanılması ile canlılık korunur. Deri gözeneklerinin sıklaşması ile tüy köklerinin sağlamlığını sağlar. Böylelikle tüy dökümlerinin önüne geçilmiş olur.  
Çünkü küçük köpekler gelişim evrelerinin en başında oldukları için tüy dökümü, deri atma, ve tüy topaklarının oluşumu sıklıklı görülecektir. Bunun için taurin dışında deniz ürünleri ve deniz yosunları kullanılmıştır.
Sindirim sisteminin korunması, besinlerin rahatlıkla sindiriminin sağlanması ve sindirim sağlığının korunması için oligosakkaritler kullanılmıştır. Bu analitik bileşen bağırsaktaki verimli bakterileri besleyerek vücudun direncini arttırır. Böylelikle bağırsak içerisindeki emilim ve bağırsaklar arası besin geçişini en kolaya indirgemiş olur.
Mama içeriğindeki zengin besinler lezzetli protein ve vitamin deposu olmuştur. Kalorisi yüksek besinlerin kullanımı küçük köpeklerin besin zinciri oluşumunu tam ve dengeli beslenme şekli ile karşılayacaktır. Küçük köpeklerdeki besin seçiciliğini azaltarak hassas olanlar için karışık besin gıdalarından kaçınılmıştır. Tamamen organik içeriklerle hazırlanan mama içeriği renklendiriciler, gıda boyaları, GDO lu vb. ürünlerinden uzak durulmuştur.
Mama İçeriğindeki Besin ve Besin Bileşenleri ;
Kurutulmuş taze kuzu eti, hidrolize edilmiş kuzu eti proteini, tavuk eti, tavuk yağı, tavuk eti proteini, pirinç, mısır, buğday, tavuk satılık köpek yavrusu ciğeri, şekerpancarı küspesi, peynir suyu, bira mayası, biberiye otu özü, keçiboynuzu ve unu, oligosakkaritler, zerdeçal otu, turunçgiller ( portakal, mandakina, greyfurt vb. ) kırmızı kiraz,vitamin A,iyot,vitamin E, vitamin D3,manganez, magnezyum, mangan, vitamin C, çinko, bakır, bakır sülfat, selenyum, selenit, antioksidanlar, aminoasitler,ham yağ,ham kül,ham selüloz,ham protein,nem.
Yukarıdaki besin ve besin bileşenleri Spectrum Sensitive 27 Küçük Hassas Köpek Maması nın daha uzun ömürlü, taze ve lezzetli olması için doğal yollarla ek ilave edilerek üretilmiştir.
0 notes
gajder · 5 years ago
Text
Korku Hikayesi; "Lanetli Kasaba"
Tumblr media
Korku Hikayesi; "Lanetli Kasaba" Hasan, ailesini geçindirmek için istemese de onlardan ayrılmak zorunda kalmış ve yollara düşmüştü. Uzun bir yol gittikten sonra acıktığını hissetti. Açlığını bastırabilmek için bir yer aradı. Gide gide bir kasabaya rastladı. Kasaba düzenli, tertipli ve bakımlıydı ama kasabada bir gariplik vardı sanki. Ortalıkta hiç kimse görünmüyordu. Kasaba terk edilmiş gibiydi. Geldiği bu kasabada neler olduğunu anlayabilmek için adımlarını hızlandırdığı sıra karşısına beyaz bir kedi çıktı. Kedi gelip ayaklarına sürtünerek etrafında dolandı ve karşısına geçerek, diliyle patilerini yalayıp tüylerini temizledi. O, kedinin güzelliğini seyre dalmışken, kedinin tüyleri birdenbire diken diken olup, rengi siyaha döndü ve gözleri parlayıp ateş çıkmaya başladı. Ayrıca ayakları terse dönmüştü. Kedi, dilini dışarıya çıkarıp Hasan’ın üzerine doğru koşmaya başladı. Koşarken de ağzından akan salyalar etrafa saçılıyordu. O şekilde koşarken, bir taraftan da ‘Koşun, koşun yemeğimiz ayağımıza geldi’ diyordu. O böyle deyince yüzlerce kedi bir anda ortaya çıktı. Onlarda tıpkı üzerine saldırmaya çalışan kedi gibiydiler. Kedinin değişerek üzerine gelmesinin verdiği korkuyla bir an ne yapacağını şaşırdı.  Kedi iyice yaklaşıp üzerine atladığı sıra şaşkınlığını üzerinden atarak, kediyi eliyle tutup yere fırlatıp kaçmaya başladı. Hasan, ondan uzaklaştığını zannederken diğer kediler etrafını sardılar. Onlar etrafını sarıp üzerine doğru gelirken bir çıkış yolu bulabilmek için etrafına bakındı. Kediler kendisine iyice yaklaşmıştı ve çıkış yolu yok gibi görünüyordu. Bir tanesi üzerine atlayıp tırnağını eline geçirince can havliyle bağırıp çağırdı. Bu bağırışlar kedileri bir nebzede olsa da durdurmuştu, ama nereye kadar. Kediler bir müddet geri çekildikten sonra tekrar hücuma geçince kendisini onlardan koruyabilecek bir şey var mı diye etrafına bakındı ve soluna doğru uzunca bir sopa olduğunu gördü. Hasan, sopayı gördükten sonra hızlı bir hamle yaparak eline aldı. O sopayla üzerine gelen bütün kedileri bertaraf etti. Kedilerden kurtulunca kendi kendine ‘Nereden düştüm bu kasabaya. Bu kasaba ne lanet bir yermiş’ dedi ve kasabadan çıkmak için geri döndü. Fakat o da ne bu kasabaya geldiği yerde kocaman bir çukur oluşmuştu. Kasabadan çıkışın olmadığını gören Hasan, korku içerisinde ilerlemeye devam etti. Bu şekilde devam ederken karşısına U şeklinde büyük bir alışveriş merkezi çıktı. Alışveriş merkezini görünce ‘belki burada neler olduğunu bilen birileri vardır’ düşüncesi içerisinde alışveriş merkezine girdi. İçeri girdiğinde ise gördüğü manzara karşısında, adeta dondu kaldı. Çünkü içerisi adeta savaş alanına dönmüş gibiydi. Mağazaların camları kırılmış, kapıları yerlerinden sökülmüştü. İçeride ağır bir koku vardı ve yerler kan gönlüne dönmüştü. Alışveriş merkezinin insanın yüreğine korku veren kanını donduran manzarasından kurtulabilmek için geri dönüp adımını atmışken karşına yüzü gözü çizilmiş, üstü başı yırtılmış bir adam çıktı ve bu adam ‘ne olur kurtarın beni’ der demez olduğu yere yığıldı. Alışveriş merkezinde bu kadar korku verici durum yetmezmiş gibi, şimdi de her taraftan fareler çıkıp üzerlerine gelmeye başladı. Fareler üzerlerine geldikçe arkalarından gaz çıkartıyor ve hoplayarak geliyorlardı. Hasan, korkmasına rağmen cesarete gelerek yerde yatan adamı sırtladı. Farelere yakalanmamak için, sırtındaki adamla beraber hızla alışveriş merkezinden çıktı. Sırtındaki adamı dikkatli bir şekilde taşıyarak kasabanın dışına çıktı. Onu tehlikenin olmadığı bir mağaraya bırakarak, adamı iyileştirebilecek çare bulabilmek için mağaradan çıktı ve tehlikelerle dolu kasabaya geri döndü. Kasabada, çareler ararken öyle bir yere girdi ki, ne yapacağını, buradan nasıl çıkabileceğini bir türlü bulamayıp şaşırıp kaldı. Girdiği bu yer kasabanın oteliydi ve tam bir labirenti andırıyordu. Otelin içine girdiğinde kapılar üzerine birden bire kapandığından otelden çıkmak da mümkün değildi. Bu yüzden mecburen labirentlerin içinden geçip otelden çıkabilecek bir yol aramaya başladı. İçine girdiği labirentin sağına gitse arkadan çıkıyor, soluna gitse geldiği yere geri dönüyordu. Labirentin bütün yollarından gitmesine rağmen, yolunu bir türlü bulamıyor, sonuçta hep başa dönüyordu. Labirentin içinde öyle bir yere geldi ki, sinirden neredeyse saçını başını yolacak duruma gelmiş ve şaşırmıştı. Geldiği bu yer dört yönlüydü ve üzerlerinde doğu, batı, güney, kuzey yazan levhalar vardı. Ayrıca bu levhaların her birinin altında başka levhalar vardı ve bu levhaların üzerinde de ‘gideceğin bu yol, doğru yol’ diye yazılıydı. Bunlar da ne dedikten sonra ayağıyla levhalara dokundu. Hasan levhalara dokunduktan sonra levhalar yerinden söküldü ve o hızla yere savruldu. Levhaların yere savrulmasının ardından, levhaların sökülen yerlerinin altından yüzlerce irili ufaklı ateş böcekleri çıkarak Hasan’ın etrafını sardılar. Ateş böcekleri etrafını sardıkça terliyor, onlar tenine dokundukça canını yakıyorlardı. Ateş böceklerinden, kendini korunmak için elleriyle onları kovalamaya çalıştıysa da bir türlü olmuyordu. Birinden kurtulsa diğerleri üzerine yapışıyordu. Ne yapacağını şaşırmış kalmıştı. Kedilerden kurtuldum derken şimdi de ateşböceklerinin saldırısına uğramıştı. Bakalım bundan sonra başına neler gelecekti. Ateş böceklerinden kurtulamayacağını anlayan Hasan, onları ayağıyla teker teker ezip öldürdü ve bu şekilde onlardan kurtulmuş oldu. Otelde, korku dolu anlar geçirip kurtulmayı başaran Hasan, otelin çıkışında sevimli, küçük bir yavru köpekle karşılaştı. Köpeğin sevimliliğine bakmayıp ondan uzaklaşmaya çalışırken, köpek peşine takıldı. O nereye gitse yavru köpek oraya gidiyor, nerede dursa yavru köpekte orada duruyordu. Bu şekilde, bir saat kadar birbirlerini takip edip durdular. Bu takibin sonunda köpeğin peşini bırakmayacağını anlayan Hasan, durup geri döndü ve köpeğe doğru baktı ve köpeğin sevimliliğini gördü. Gördüğü bu yavru köpek kendisine bakıyor, dilini çıkartarak kuyruk sallıyordu.  Köpeğin sevimli oluşunun cazibesine daha fazla dayanamayıp yanına yaklaşınca, köpek birden bire hırlamaya başladı. Dişleri uzayarak sivrileşti. Ayağa kalkıp, örümcekler gibi yürümeye başladı. Ağzından salyalar çıkarak, o da kedi gibi konuşmaya başladı. Onun sözleri bitince kedilerin etrafını sarması gibi bu sefer de etrafını yüzlerce köpek sardı. Bu köperlerde tıpkı kediler gibi onun üzerine geliyor, kudurmuş köpekler gibi ağızlarından salyalar akıyordu. Küçük, sevimli köpeğin, kedi gibi değişip üzerine doğru gelmesini son anda fark edip kaçarak, onlardan kurtulmaya çalıştı. Fakat ondan kurtulmasına rağmen, köpeklerin hırlamasını duyuyor, dişlerini arkasına geçirmiş gibi hissediyordu. Bu kasabaya gelmiş geleli, o kadar korku yaşamış ve yorulmuştu ki, ne yapacağını bilemeden kuytu bir yere sığınmak zorunda kalmıştı. Orada dinlenip kendisine gelince, dışarıya çıktı. Dikkatli bir şekilde, sağına soluna bakındı. Hayvanları görünce onlardan uzak durdu. Mecbur kalmadıkça evlere, otellere girmemeye çalıştı. Kasabanın içindeki her şeyden korkuyordu. Kasabada nerede, nasıl tehlike geleceği belli değildi. Mağarada bıraktığı yaralı adam olmasaydı kasabaya hiç girmez yoluna devam ederdi. Ama o vardı ve yardım edilmesi gerekiyordu. O yüzden kasabadaki tehlikelerden korkmasına rağmen eczane aramaya başladı. Sağı solu araştırırken, bir ağacın gövdesine oyulup içi eczaneye dönüştürülmüş olan bir yer gördü. Temkinli adımlarla ilerleyerek eczaneye girdi. İçeriye girdiğinde, eczanede hiç kimse yoktu. Belki sahibi gelir, diye orada bulunan sandalyelerin birine oturup beklemeye başladı. Uzun müddet beklemesine rağmen, kimse gelmeyince ayağa kalkarak, yaralı adamı iyileştirecek bir şeyler aradı. Onları bulup, tam kapıdan çıkacakken, birisinin: ‘Hop! Hemşerim onların parasını ödemeden nereye gidiyorsun’ demesiyle durdu ve geri döndü. Geri dönünce, tezgâhın arkasında ufak tefek, kara yüzlü, yüzü, gözü, elleri tamamen sivilcelerin kapladığı bir adam duruyordu ve elinde satır vardı. Kara yüzlü bu adamın yüzünde, hiç merhamet belirtisi yoktu ve elindeki satırı sürekli döndürüyordu. Her nefes alışında hırıltılı ses gelir gibi alıyor, nefes verirken burnunun deliklerinden buhar çıkar gibi çıkıyordu ve nefesi insanı rahatsız edecek derecede kokuyordu. Hasan, kara yüzlü adamı gördüğünde korktu ve kalbi yerinden çıkacak gibi oldu. Kara yüzlü adam, Hasan’ın cevap vermemesi üzerine: ‘Duymadın mı, sana söyledim. O aldıklarının parasını ödedin mi?’ diye tekrar sordu. Hasan, kara yüzlü adamın, tekrar sorması üzerine, ellerini cebine daldırdı. Cebine bakmasına rağmen, para bulamayınca korkarak titrek bir şekilde: ‘Param yok ki’ dedi Hasan, korkak bir ifadeyle. Kara yüzlü adam, param yok denilmesi üzerine hiddetlendi ve kalfasını çağırdı ve el kol işareti yaparak ona ‘Biz parası olmayanı ne yaparız, burada’ demesiyle birlikte, kalfası başıyla işaret ederek ‘tamam, anladım’ dedi ve hızlı adımlarla giderek eczanenin kapısını kilitledi, eczanenin penceresini perdelerle örttü. Eczanenin kapısı kilitlenince, kara yüzlü adam cebinden zincir çıkartarak Hasan’ın üzerine gelmeye başladı. Bu adam, bir taraftan elindeki zinciri sallıyor, bir taraftan da elindeki satırı döndürüyordu. Kara yüzlü adam elindeki zinciri sallayıp Hasan’a vuracakken, Hasan sağa doğru adım attı. O anda zincir başı başına hafifce değerek arka tarafındaki perdeyi yırttı. Oradan da cama vurunca, cam paramparça oldu. Eczanenin camı kırılınca,  bunu fırsat bilerek geriye doğru döndü ve kırık camdan atlayıp, kafasından akan kana aldırmadan eczaneden çıkarak koşmaya başladı. Kara yüzlü adam, Hasan’ın camdan kaçtığını fark edince o da peşinden koşarak elindeki satırı fırlattı. Fırlattığı satır Hasan’ın kulağının yanından geçerek ağaca saplandı. Korkularla dolu bir günün sonunda, kasabadan çıkarak mağarada bıraktığı yaralı adamın yanına vardı. Yaralı adamı görünce kendi kendine ‘İyi ki ilk yardım kurallarını öğrenmişim. Yoksa bu adama yardım edemezdim’ dedi ve öğrendiği ilk yardım kurallarıyla, önce kafasını sararak kanın durmasını sağladı. Daha sonra yaralı adamı tedavi edebilmek için, elindeki ilaçları kullanarak onun yaralarını temizledi. Adam, o kadar çok darbe almış ve hırpalanmıştı ki, aldığı bu darbelere rağmen hayatta kalması, onun çok kuvvetli bir bünyesi olmasının göstergesiydi. Yaralı adam, gördüğü tedavinin ardından bir türlü kendine gelemiyordu. Üstelik birde ‘Beni kurtarın’ diye inleyip duruyordu. Ancak, sabaha karşı biraz kendine gelebildi. O anda da dudaklarını hafifçe oynatarak, susuz olduğunu ve su içmek istediğini söyledi. Yaralı adamın, kendine gelip kendisinden su istemesine sevinen Hasan, hemen mağaradan çıkarak su aramak için, korku dolu anlar yaşadığı kasabaya geri döndü. Kasabada, yine her şey normal gibi görünüyordu. Görünürlerde korkulacak bir şey yok gibiydi. Görünürlerde korkulacak bir şey olmamasına rağmen, yinede kasabaya temkinli girerek su alabileceği çeşme aradı. İki kavşağın birleştiği yerde iki musluklu bir çeşme gördü. Çeşmeye doğru sağına soluna bakınarak yürüdü. Çeşmeye gelip su alacağı sıra, arkasından bir el uzanarak kolunu tutmasıyla irkildi. Kolunu tutan adam kendisine: ‘Nihayet yakaladım seni. Demek, benden kaçarsın ha’ demesi üzerine geri döndü. Geri dönmesiyle birlikte o adamın, eczanede parası olmadığı için, aldığı şeylerin parasını ödemeden çıkmak zorunda kaldığı, eczanenin sahibi kara yüzlü olan adamdı. Kara yüzlü adam, Hasan’ın geriye dönüp kendisine doğru baktığını görünce, ‘Benim elimden şimdiye kadar aldığı şeylerin parasını ödemeden çıkıp kurtulan olmadı’ dedi ve elleriyle boğazına yapışıp sıkmaya başladı. Hasan, o anda, neredeyse boğulacak duruma geldi. Bu durumdayken, eğer bir şeyler yapmazsa ölebilirdi. Gücünü kuvvetini toplayarak, kara yüzlü adamın midesine diziyle kuvvetlice vurdu. Midesine darbe alan kara yüzlü adam geri çekilince, yumruğuyla ona bir yumruk attı. Kara yüzlü adam, aldığı son darbeyle sendelenip yere düşünce bunu fırsat bilip, hızla koşarak oradan uzaklaştı. Ondan tamamen kurtulunca, nefes nefese kalmış, bir yere oturup dinlenmek istemişti. Ama nereye oturabilirdi ki, hiçbir yer güvenli değildi. Nereye gitse, ne yapsa bu kasabada mutlaka başına bir işler açılıyordu. Güvenli bir yer arayıp bulamayınca kasabanın içlerine doğru yürüdü. Orada, etrafı duvarlarla çevrili yeşil bir alan gördü. Belki burası güvenlidir düşüncesiyle oraya doğru yöneldi ve duvarı atlayarak yeşil olan alana oturdu. Oturup biraz dinlenmek için geriye doğru yaslanınca etrafını birden bire karınca ordusu sardı.  Bu karıncalar kıskaçlarını birbirlerine vurarak gittikçe yaklaşıyorlardı ve gözlerinden ateş saçar gibi kırmızı ışık yayılıyordu. Bu karıncalar kendi aralarında fısıldayarak ‘Nihayet, yemeğimiz ayağımıza geldi’ diyorlardı. Hasan, karıncaların korkunç hallerini görünce, aniden ayağa fırlayarak yeşil alandan koşarak uzaklaştı. Karıncalar, onun uzaklaşmasına rağmen peşini bırakmıyorlar, nereye gitse onu takip ediyorlardı ve karıncalardan kurtulmanın yolu yok gibi görünüyordu. Kasabanın ortasından geçen yolun oraya gelince durmak zorunda kaldı. Çünkü büyük bir araba hızla geliyordu. Bir taraftan üzerine doğru araba geliyor, bir taraftan da karıncalar kendisini iyice sıkıştırmışlar ve yakalamak üzereydiler. Karıncalara yakalanmak üzereyken, gelen araba karıncaların üzerinden hızlıca geçip gitti. Arabanın üzerlerinden geçip gitmesi üzerine, arabanın altında kalan karıncaların hepsi, o anda ezilerek öldüler. Arabanın altında ezilmekten son anda kurtulan diğer karıncalar ‘Sen bizim ailemizin ölümüne sebep oldun. Bizde senin ölümüne sebep olacağız’ dediler ve Hasan’ın üzerine doğru yürüdüler. Üstelik bir de top halini almışlardı ve bu top gittikçe büyüyordu. Hasan, karıncılardan kurtuldum diye sevinirken diğer karıncaların sözlerini duydu ve dehşete düştü. Ayrıca karıncalar kendisinden daha büyük olmuşlardı. Karıncalar top halinde onun üzerine atlayıp her tarafını ısırıyorlardı. Öyle ki ısırılmadık yeri kalmamıştı ve ısırılan yerler kıpkırmızı oluyordu. Onlardan kurtulmak için sırtını yere verdi. Ardından sağa döndü sola döndü. Her dönüşte onların çatırtısı geliyordu. Karıncalardan da böylece kurtulmuş oldu. Bir tehlikeyi daha atlatan Hasan, su aramak için tekrar yollara düştü.   Akşama doğru başka bir çeşme daha gördü ve oraya vardı. Her hangi bir tehlike var mı yok mu diye etrafına bakındıktan sonra cebinde bulunan şişenin içine su doldurarak mağaraya geri döndü. Yaralı adam, mağarada susuzluktan kıvranıyor, bir an evvel su içmek istiyordu. Hasan, gecikince kendi kendine: ‘Acaba nerede kaldı, başına bir şey mi geldi?’ diye düşünüyor, bir an evvel Hasan’ın gelmesini bekliyordu. Hasan’ı mağaranın girişinde görünce, sevinç içerisinde: ‘Nerede kaldın. Sen gelmeyince kasabada başına bir iş geldi zannettim’ dedikten sonra onun sarılı olan kafasını görünce, kafasına neden sarılı olduğunu sordu. Hasan, başının neden sarılı olduğunu öğrenmesi için, kara yüzlü adamla aralarında geçen olayı anlattı. Yaralı adam, Hasan’ın başından geçen olayı duyunca: ‘O, kara yüzlü adam kasabamızın en şerli, gözü paradan başka bir şey görmeyen insanıdır. O, kasabamıza gelip eczane açmadan önce her şey güzeldi. Kasabamızın halkı birbirlerine yardım eder, komşusunu gözetir, fakirleri doyururdu. Kimse kimsenin arkasından konuşmaz, kuyusunu kazmazdı. Düşenin elinden tutar, yardım elini uzatırdı. Kasabamıza, o gelip eczane açıktıktan sonra kasabamızın bütün güzelliklerinin, iyiliklerinin değişmesine sebep oldu. Onun kasabamızın değişmesine sebep olan huyu çok paragöz olması ve söz taşıması idi. Yani, onun yüzünden insanlar birbirine düştü. Varlıklı insanlar, onu gördükçe fakirleri gözetmez oldular. Düşenin arkasından birde onlar vurdular, hatta o şerli varlıkları kasabamıza davet eden de oydu’ dedikten sonra su, su dedi ve tekrar bayıldı. Hasan, yaralı adamın bayıldığını fark edince yanına giderek, sırtından tutup hafifçe ayağa kaldırdı. Cebindeki suyu çıkartarak, hafifçe yüzüne su serpti ve üzerindeki sargıları çıkararak yaralarını temizledi. Üzerlerine merhem sürerek yeni sargıyla, yaralarını sardı. O, kendisine yapılan tedavilere rağmen sürekli inliyor ve ‘Yapmayın, yapmayın’ diyordu. Onun her ne kadar, neden öyle söylediğini anlamasa da sürekli inlemesini önlemek için tekrar yaralarını temizleyip sargılarını sardı ve ne olacağını görmek için beklemeye başladı. Bu arada yaralı adamla uğraştığı için vaktin nasıl geçtiğini anlamamış, çoktan ortalık karanlıklaşmış, gece olmuştu. O yüzden mağarada ateş yakıp, geceyi geçirebilmek için mağaradan çıktı. Mağaranın etrafında çalı çırpı toplayarak, mağaraya geri döndü. Mağarada topladığı çalı çırpıları yakarak hem ısındı hem de yaralı adamı kontrol etti. Gece yarısı olunca, yaralı adamın iniltileri kesildi ve yavaş yavaş kendine gelmeye başladı. Onun kendine gelmeye başladığı dakikalarda ihtiyacının geldiğini hissetti, fakat kendisini tutmak zorunda kaldı. Çünkü yaralı adam kendine gelmeye başlamış ve tekrardan su istemişti. O yüzden adamla ilgilenmiş kendini tutmak zorunda kalmıştı. Yaralı adam, su içip uykuya daldığında, ancak o zaman ihtiyacını gidermek için dışarı çıkabildi. İhtiyacını giderip geri dönmek isterken hava birden bire bozuldu. Şimşekler çakmaya başlayıp ardından yağmur yağmaya başladı. Yağmur yavaş yavaş yağıp şiddetini artırınca hızlanarak mağaraya geri dönmek istedi. Mağaranın girişine geldiğinde öyle bir şimşek çaktı ki, kendisini zor mağaraya attı. O anda mağaranın girişi büyük bir gürültüyle çökerek girişi kapattı. Mağaranın girişi, tamamen kapandığından, nereden çıkabilirlerdi. Mağaranın içinde hiçbir çıkış yolu yok gibi görünüyordu. Oturup bunları düşünüyor, mağaradan nasıl çıkabileceğinin planlarını yapıyordu. Bu şekilde düşüncelere dalmışken, yaralı adam tamamen kendisine geldi ve dışarıda neler oluyor diye sordu. Yaralı adamın kendisine gelip soru sorması üzerine, daldığı düşüncelerden sıyrılarak üzgün bir şekilde: ‘Mağaranın girişi, şiddetli yağmurdan dolayı kapandı. Mağaranın girişi kapanınca, bende buradan çıkabilecek bir yer aradım, fakat bulamadım’ demesi üzerine yaralı adam,  eliyle mağaranın üst kısmında bir yer göstererek, zorlada olsa: ‘Bu mağarayı avucumun içi gibi biliyorum. Şurada ufak bir giriş var, beni ayağa kaldırabilirsen gösterebilirim, yalnız burası şerli varlıkların konağı o yüzden dikkatli olmalıyız’ dedi. Yaralı adamın, eliyle işaret edip mağaranın çıkışını göstermesinden sonra düşünmeye başladı. Mağaranın içi tamamen karanlık olduğundan, işaret ettiği yeri nasıl gösterebilirdi ki. Mağaradan çıkacak bir yol bulmuşlardı, fakat işin içinden nasıl çıkacaklardı. Üstelik bir de şerli varlıklar söz konusuydu. Girdikleri mağarada ilerlerken her taraftan bebek sesleri geliyordu. Yaralı adam bu seslerin şerli varlıklardan geldiğini bildiği için Hasan’a: ‘O bebek seslerine dikkat et. Onlar şerli varlıkların bir aldatmacası. Eğer o seslere aldanıp sesin geldiği yere gidersen onlara karışırsın’ dedi. Bebek seslerinden sonra kahkaha sesleri duyuldu. Ardından dumanımsı varlıklar görüldü. Dumanımsı varlıkları gören Hasan korku içerisinde yaralı adama sarıldı. Yaralı adam bile korkuyordu. Hatta o: ‘Şerli varlıkların bu mağarada olduğunu biliyordum, ama şimdiye kadar rastlamamıştım’ ‘Şimdi ne yapacağız’ dedi Hasan, yaralı adama sarılarak ‘Bende bilmiyorum’ dedi yaralı adam Dumanımsı şerli varlıklar onların etrafında dönüyor kahkaha atarak onları korkutmaya çalışıyorlardı. Onlar korku içerisinde birbirlerine sarılmışken uzaktan birinin sesi duyuldu, Ayetel kürsi, felak ve Nas Surelerini okuyun diye. Uzaktan gelen sesi duyar duymaz başladılar okumaya. Onlar okudukça şerli varlıklar çığlık atıyor, okumayın, okumayın diye çığlık atıyorlardı. Uzaktan gelen adam da bir taraftan Saffat Suresini okuyor, bir taraftan da Cin Suresini okuyordu. İçeriden onlar dışarıdan adam okudukça şerli varlıklar çığlık çığlığa kaçışıyorlardı. Sonunda şerli varlıklar ortadan kayboldu. Onlar kaybolunca da yaralı adamla beraber mağaradan çıkmayı başardılar. Dışarı çıktıktan sonra kendilerini o şerli varlıklardan kurtulmasına sebep olan o kişiyi aradılar ama bulamadılar. O, ayetleri okuyun demeseydi kim bilir ne halde olurlardı. O yüzden de kendilerini kurtaran o adamın arkasından dua ettiler. Şerli varlıklardan kurtulduktan sonra yaralı adam, Hasan’a dönerek: ‘Kardeşim, bu kasabaya ne için geldiysen o işini bırak ve çabuk buradan uzaklaş. Yoksa bu kasabadaki lanet sana da bulaşır’ deyince Hasan, yaralı adama acımıştı bu yüzden ona: ‘Mademki bu kasaba lanetli, o zaman seninle beraber çıkalım bu kasabadan. Bak zaten yaralısın, hem bu şekilde yaralarını da tedavi ettiririz’ dedi, yaralı adama. Yaralı adam onun sözlerinden sonra bir müddet düşündü. Ardından ona: ‘Kardeşim, teklifin için teşekkür ederim ama seninle gelemem’ dedi başını yere eğerek. Hasan, yaralı adamdan bu sözü beklemediği için şaşırmıştı. Bu yüzden ona: ‘Neden gelmek istemiyorsunuz?’ dedi merak içerisinde. ‘Lanet hepimize bulaşmış durumda. Bu yüzden kasabanın sınırlarından çıktığım anda ölür giderim. O yüzden çıkamam’ dedi yaralı adam. Ardından ona ‘Bu kasabada ki insanların yaşlarını biliyor musun?’ diye bir soru sordu Hasan’a: Bu soru üzerine Hasan: ‘Hayır, bilmiyorum’ dedi. ‘Bu kasabadaki insanların ortalama yaşı iki yüz ile iki yüz elli arasında. En yaşlımız dört yüz yaşında’ dedi yaralı adam. Hasan, kasabanın yaş ortalamasını duyunca ağzı bir karış havada kalmıştı. Yaralı adam, onun şaşkınlığını görünce: ‘Bu lanet yüzünden hiç birimiz ölemiyoruz. Anlayacağın dünyanın sonuna kadar bu şekilde yaşayıp gideceğiz’ dedi. Hasan, aldığı cevaptan sonra yaralı adama: ‘Peki, senin yaşın kaç?’ diye bir soru sordu yaralı adama: ‘Benim yaşım üç yüz’ dedi yaralı adam Hasan’ın sorusu üzerine. Ardından ona ‘İşte bu yüzden hemen bu kasabayı arkana bakmadan terk et. Ha bir de kasabayı terk ederken sakın ola ki kasabanın suyundan içme. Yoksa bu lanet sana da bulaşır ve sende bizim gibi ömür boyu bu laneti çekersin. Hem de asla bu kasabadan çıkamazsın’ dedi. Hasan, yaralı adamın sözlerinden sonra onu orada bırakarak ayağa kalktı. Ardından öyle koşmaya başladı ki ömrü hayatında böyle koşmamıştı. O koşarken kasabanın içinde ona saldıran hayvanlar yine saldırmaya çalışıyorlardı, ta ki kasabanın sınırlarına kadar. Kasabanın sınırlarına gelince onu kovalamayı bıraktılar ve kasabaya geri döndüler. Yazar-MURAT CANPOLAT   Read the full article
0 notes
melankolivesaire · 6 years ago
Text
İnsanlar
Her şeyin kötüleştiği bir gerçek. Her şeyden kasıt elbette mikro düzeydeki kişisel hayatlar değil. Bu hayatlar en fazla dolaylı olarak bundan etkilenir. Toplum, eğitim, yönetim, kurumlar… Hepsi gittikçe kötüleşiyor. Fakat bu normal. Hep böyle olmamış mı? Yavaş yavaş kötüleşmiş… Kötüleşmiş… Kötüleşmiş ve bir noktadan sonra bir patlama meydana gelmiş. Her şey yeniden yakılıp yıkılıp tertemiz bir şekilde daha “iyi” hale getirilmiş… Birkaç on ya da en fazla birkaç yüz altın yılın ardından yeniden yavaş yavaş kötüleşmiş, yavşaklaşmış, adileşmiş… Ve sonra yeniden… Bu döngü aslında aşağı yukarı hep bu şekilde uygarlık tarihi boyunca yaşanmış. O yüzden her şey neden gittikçe iğrençleşiyor diye kendimize sorarken yanılmıyoruz, haklıyız. Biz yaşlanıyoruz da o yüzden öyle geliyor gibi ahmakça kaçışlardan daha öte bir gerçek bu. Dünya her geçen sene daha kötüye gidiyor. Bir gün öylesine kötüye gidecek ki, büyük acılar çekilecek ve sonra yeniden her şey toparlanıp devam edecek… Çünkü insanlar gerizekalı. Kitlenin çoğunluğu gerizekalı ve dünyayı bugün yöneten bir grup insanın da bu gerizekalılardan çok bir farkı yok. Teknoloji son birkaç on yılda insanlık tarihine oranla baktığımızda inanılmaz hızlı gelişti, bu bizde bir illüzyon yaratmasın. Elektronik cihazlarımızın, iletişim, ulaşım ya da inşaat teknolojilerimizin ulaştığı seviye bizi insanların da çok hızlı geliştiği yanılgısına düşürmesin. İnsanlar hâlâ birkaç bin yıl önce Sümer’de, Babil’de, Mısır’da, Yunan’da, Roma’da hatta Göbekli Tepe’de nasıl yaşıyorlarsa aşağı yukarı aynı şekilde yaşıyorlar. Ceplerindeki, işyerlerindeki ve evlerinin salonlarındaki kullandıkları cihazlarından başka hiçbir şeyleri değişmedi. İşin özü, bu teknolojik gelişime ve bilgiye erişimdeki kolaylığa insanların evrimi yetişemedi. Şunun şurasından en fazla otuz küsür insan ömrü kadar önce ilkçağları yaşıyor olan insanların evrimi için en az birkaç yüz insan ömrü gerekirdi… Kısacık bir bilinen tarih bilgisi alanına sıkışıp kalmış bir grup zavallıyız. Ne bok yediğimiz belli değil. Herkesin saçma sapan alışkanlıkları ve atalarından getirdiği zırva dolu takıntıları var. En eğitimlisinden en eğitimsizine, en rütbelisinden en ayak takımına insanlar gerçekten de ne yaptıklarının farkında değiller. Neden sabahın köründe kalktıklarının, neden okula gittiklerinin, neden işe gittiklerinin, neden yemek yediklerinin, neden sıçtıklarının, neden sikiştiklerinin, hiçbir bokun farkında değiller. Sadece öyle gelmiş, öyle gidiyor onlar için. İnsan olmanın gereği olan şeyi, bilinci yitirmişler. Var olma bilinci yitirtilmiş! Belki de hiç sahip olmamışlar herhangi bir bilince! Yediğiyle, içtiğiyle, filmiyle, dizisiyle, televizyonuyla, gazetesiyle, çakma haberleriyle, dedikodusuyla… Tüm onlara sunulan çöplüklerle zaten çekirdek kadar olan beyinlerinin kontrolünü sanki başka birilerine devretmişler. Bir de kendilerini çok zeki sanmıyorlar mı ara sıra, en çok da bu komik oluyor. Aslında kendileri bile ne kadar geri zekalı olduklarının farkındalar. Bunun açığa çıkma korkusundan tir tir titriyorlar. O yüzden kuduz köpekler gibi boş fikirlerini savunuyorlar. Neyi savunduklarına dair de çoğu zaman hiçbir fikirleri yok. Çeşitli şark kurnazlıklarıyla ite kaka hayatlarını sürdürürlerken, aptal küçük hesaplarının ortaya çıkmadığından çok eminler. 
İnsanlar, gerçekten insan olabilmiş insanlar. Var olmanın ve hayatın bilincine sahip, düşünme, sorgulama yetisine sahip insanlar… O kadar ama o kadar azlar ki… Öyle yüzdelere vurulabilecek sayılardan çok daha azlar… Evrim tarihi boyunca kim bilir hangi boyun, hangi kabilenin, hangi kavmin bu üstün özelliğini alabildikleri için bu yüceliğe sahip olabilmişler, kim bilir… Belki de sadece genlerin ve yaşantının getirdiği bir tesadüfler zinciri sonucu bu yetiyle ödüllendirilmişlerdir… İnsan olmak nedir mi? Bu sorunun cevabını insan olanlar çok iyi bilirler…
0 notes
ozwald76-blog · 8 years ago
Photo
Tumblr media
MCDONALD'S gibisi Yok! İngiliz aşçı James Oliver, dünyaca ünlü fast food restoranlar zinciri McDonalds'a karşı açtığı davayı kazandı. Oliver'ın ABD'de kazandığı davayla birlikte McDonalds'ın ABD'deki restoranlarında satılan hamburgerlerinde hayvansal yağ hamuru ve amonyak kullandığı kanıtlandı. "ET ARTIKLARI VE YAĞ KULLANIYORLAR" Uzun yıllardır McDonalds'ın hamburgerlerinde et kullanmadığını belirten Oliver, "Basitçe, köpekler için alınan en ucuz et artıkları, yağ ve bağ dokuları alıyorlar ve bir takım işlemlerden geçirdikten sonra bunu insanlara satıyorlar. Herhangi bir iyi insan neden amonyak doldurulmuş eti çocuklara yedirir?" ifadelerini kullandı. (Denizli)
0 notes
yavrukopektuvaletegitimi · 3 years ago
Text
Advance Tavuklu Yetişkin Küçük Irk Köpek Maması
Advance Tavuklu Yetişkin Küçük Irk Köpek Maması
Evcil hayvanlarının günlük besin ihtiyaçlarını karşılamak isteyen köpek sahipleri bu ihtiyaçları ek destek olarak bir takım besin içeriklerinden yararlanarak elde etmelidirler. Doğal yaşamından alınarak evcil hayvan olarak köpek eğitimi ev ortamına alınan canlılar için özellikle bu gereklidir. Ek besin yardımı ile gelişim evrelerini sağlıklı ve düzenli atlatmasına yardımcı olunur. Bunun içinde bir takım hazır mama , konserve, sıvı gıda takviyeleri , yaş mamalardan yardım alınmalıdır.Güvenilir ve tercih edilen ürün markası olarak Advance ürünlerini tercih eden evcil hayvan sahiplerine özel besin içerikleriyle köpeklerin iştahsızlık problemlerini, ishal, kabızlık ve bağırsak problemlerini ortadan kaldıracak bir mama içeriği daha sunmuştur piyasaya.
Mama İçeriği Hakkında ;
Zengin besin içerikleri ve uzman veteriner hekimlerce hazırlanan bu kuru mama protein ağırlıklı oluşturulmuştur. Yağ oranı ve karbonhidrat değerleri düşürülerek proten besin bileşenleri arttırılmıştır. 5 ve 7 yaş aralığındaki ergenlik dönemindeki köpekler için üretilmiştir. Dengeli olarak hazırlanmış zengin protein içerikli kuru mamadır.
Aşırı beslenmeye bağlı olarak bünyeye alınan yağ ve karbonhidrat içerikli besinlerin kullanım oranını azaltmak amaçlı olarak et ve köpek pansiyonu et ürünlerine daha fazla miktarda değer verilmiştir. İçeriğindeki bir başka besin bileşeni olan kalsiyum destekli mama ürünleri ile kemik oluşumu, kas oluşumu, kas yapısı, vücut kondisyonu ve diş sağlığının gelişimine yardımcı olmak için ilave edilmiştir.
İçeriğindeki omega3 ve omega 6 yağ asitleri ile sağlıklı, esnek, canlı deri yapısına sahip olurken, ipeksi tüylerin ve sağlam köklerinin oluşmasında etkin rol oynayacaktır. Yağ asitlerinin etkisi ile köpeklerin gelişim evresindeki besin zinciri aşamalarını sağlıklı ve kontrollü bir şekilde atlatmasına destekçi olacaktır.
Fosfor bileşenleri ile obezitenin önüne geçmek için tokluk hissi yaratılarak bağırsak ve mide işleyişinin kontrolünün sağlanması , aynı zamanda iştahsızlığı ortadan kaldırdığı görülecektir. Diş tartarının önlenmesi, plak oluşumlarının azalması, diş minelerinin oluşması ve çürümelerin önlenmesini sağlayacaktır. Ağız kokusunu önleyerek tartar birikiminin oluşumunu azalttığı görülür.
Mama Özellikleri ;
Hazırlanış amacı olarak küçük ırktan olan yetişkin köpeklerin günlük besin ihtiyacını karşılamaktır. 8 aylık olan yavruların 8 yaşına kadar olan gelişim evreleri için besin desteği sağlamak istemiştir.
Azaltılmış ya oranı ve yüksek protein besin bileşenleri ile hazırlanmıştır. Nedeni ise; küçük ırktan olan bu köpeklerin diğer köpeklere göre daha çok kalori ihtiyacı duymalarıdır.
Mama hazırlanış şekli kroket ve taneli olduğu için, bu küçük ırklı yetişkin köpeklerin dar çene yapılarına ve küçük diş şekillerine göre uygun olarak üretimi gerçekleştirilmiştir.
Mama İçeriğindeki Besin ve Besin Bileşenleri ;
Tavuk eti, pirinç, kurutulmuş kümes hayvanlar proteini, buğday, mısır, mısır glüteni, mısır özü, E vitamini ile hidrolize edilmiş hayvansal yağ içerikleri, hidrolize edilmiş birden fazla hayvansal protein değerleri, kurutulmuş köpek oteli şeker pancarı, balık, balık yağı, balık unu, kurutulmuş bütün yumurtalara, maya, yaş maya, potasyum klorür, tuz, sterilize edilmiş plazma proteini, tetrasodyum, pirofosfat, bioflavonoid karışımlı özel narenciye özleri, vitamin A, vitamin D3, vitamin E, vitamin C, bakır, bakır sülfat, taurin, çinko, manganez, ham nem, rutubet, ham yağ, demir.
Yukarıdaki besin ve besin bileşenleri Advance Tavuklu Yetişkin Küçük Irk Köpek Mamasının daha uzun ömürlü ve sağlıklı kalmasını sağladığı görülecektir. Kullanım şekli olarak günlük besin ihtiyacını karşılayacak kadar sık aralıklarla az miktarda porsiyonlar verilmelidir. Doyurucu özelliği ile su tüketiminin artması ve köpekleriniz için tuvalet sıklığını arttırdığını gözlemleyebilirsiniz. Böylelikle bağırsak fonksiyonlarının çalışmasını ve yumuşattığı görülecektir. Taze su, süt, et suyu, ayran vb. sıvılarla tüketilebilir.
0 notes