#ipotek
Explore tagged Tumblr posts
Text
Çin Merkez Bankası'ndan Ekonomik Destek Hamleleri Çin Merkez Bankası'ndan Büyük Ekonomik Hamle Çin Merkez Bankası, 2023 yılı için belirlediği yaklaşık %5'lik yıllık büyüme hedefini gerçekleştirmek amacıyla şimd...
#çin#ekonomikbüyüme#emlakpiyasası#ipotek#likidite#merkezbankası#piyasaartışı#rezervoranı#teşvikönlemleri
0 notes
Text
Çin Merkez Bankası'ndan Ekonomik Destek Hamleleri Çin Merkez Bankası'ndan Büyük Ekonomik Hamle Çin Merkez Bankası, 2023 yılı için belirlediği yaklaşık %5'lik yıllık büyüme hedefini gerçekleştirmek amacıyla şimd...
#çin#ekonomikbüyüme#emlakpiyasası#ipotek#likidite#merkezbankası#piyasaartışı#rezervoranı#teşvikönlemleri
0 notes
Text
Çin Merkez Bankası'ndan Ekonomik Destek Hamleleri Çin Merkez Bankası'ndan Büyük Ekonomik Hamle Çin Merkez Bankası, 2023 yılı için belirlediği yaklaşık %5'lik yıllık büyüme hedefini gerçekleştirmek amacıyla şimd...
#çin#ekonomikbüyüme#emlakpiyasası#ipotek#likidite#merkezbankası#piyasaartışı#rezervoranı#teşvikönlemleri
0 notes
Text
Çin Merkez Bankası'ndan Ekonomik Destek Hamleleri Çin Merkez Bankası'ndan Büyük Ekonomik Hamle Çin Merkez Bankası, 2023 yılı için belirlediği yaklaşık %5'lik yıllık büyüme hedefini gerçekleştirmek amacıyla şimd...
#çin#ekonomikbüyüme#emlakpiyasası#ipotek#likidite#merkezbankası#piyasaartışı#rezervoranı#teşvikönlemleri
0 notes
Text
Çin Merkez Bankası'ndan Ekonomik Destek Hamleleri Çin Merkez Bankası'ndan Büyük Ekonomik Hamle Çin Merkez Bankası, 2023 yılı için belirlediği yaklaşık %5'lik yıllık büyüme hedefini gerçekleştirmek amacıyla şimd...
#çin#ekonomikbüyüme#emlakpiyasası#ipotek#likidite#merkezbankası#piyasaartışı#rezervoranı#teşvikönlemleri
0 notes
Text
İpotek Ne Demek
Bir gayrimenkulün bir borca karşı teminat oluşturmasını gerektiren ve ayni bir hak mahiyetinde olan gayrimenkul rehin, tutu, rehin.
0 notes
Text
Konut Kredisi Nasıl Alınır: Adım Adım Rehber
Bir ev sahibi olmanın hayalini kurmak birçok kişi için ortak bir deneyimdir. Ancak, bu hayali gerçekleştirebilmek için çoğunlukla finansal bir yardıma ihtiyaç duyulur. İşte burada konut kredileri devreye girer. Bu rehber, konut kredisi almak için gereken adımları ve dikkate almanız gereken önemli noktaları anlatmaktadır. Konut Kredisi Nasıl Alınır Adım Adım Rehber Konut Kredisi Nedir? Konut…
View On WordPress
0 notes
Link
#2023#faizoranları#Hedefler#İpotek#konutkredisi#Konutpiyasası#Konutsektörü#Kredikullanımı#mortgage#yeniyıl
0 notes
Text
Gündem, tabii olarak, Suriye devrimi sonrasındaki gelişmeler…
Dünya, ağız birliği etmişçesine bu inanılmaz başarının arkasındaki gücün Erdoğan yani Türkiye olduğunu söylüyor.
Batılı ülkeler vakit geçirmeden hem Suriye’deki gelişmeleri tam desteklediklerini, hem yeni yönetimle çalışmaya hazır olduklarını hem de Türkiye’yi tebrik ettiklerini özellikle vurguladılar.
En son, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Suriye’deki gelişmeleri konuşmak üzere Türkiye’ye geldi.
Sayın cumhurbaşkanıyla yaptığı görüşmeden sonra yaptığı açıklamada; “Son gelişmeler Türkiye’nin kilit ülke konumunu daha da perçinlemiştir” diyen Von der Leyen, Türkiye’yi adeta yere göğe sığdıramadı.
Şu sözler ise Türkiye’deki muhalif kesimi çıldırtmaya yetti.
“En üst seviyedeki diplomatımız Şam’a geri dönecek. Doğrudan HTŞ ve tüm diğer temsilcilerle angajmanımızı sürdürmeliyiz.”
Bilindiği üzere Türkiye’deki muhalif kesimler yaşanılan fevkalade gelişmeleri yutkunarak seyrediyor ve Erdoğan’ı ve hükumeti, ‘HTŞ’ üzerinden kötülemeye çalışmaktan başka bir yol bulamıyorlardı.
Başta Amerika olmak üzere tüm batılı ülkelerin tüm bu tezvirata rağmen Colani ve HTŞ ile doğrudan diyaloga geçmeleri, işbu kesimi, kelimenin tam anlamıyla delirtmeye yetiyor.
‘CHP genel başkanı Özgür Özel bu delirenlerin başını çekiyor’ dersek kesinlikle abartmış olmayız.
Doğrusunu isterseniz AB Komisyonu başkanı Ursula Von der Leyen’in Sayın cumhurbaşkanıyla yaptığı bu kritik görüşme, Özel’in ayarlarını bozmaya yetti.
Leyen’in görüşme sonrasında başka hiç kimseyle konuşma ihtiyacı duymadan dönmüş olması üzerine küplere binen Özel, bu hüsranın sebep olduğu hırsla, açtı ağzını yumdu gözünü…
CHP genel başkanının neler söylediklerini değil, söyledikleriyle neyi kastettiğini tercüme edersek ortaya şöyle bir metin çıkıyor.
“Ey Ursula Hanım! Biz yıllardır Tayyip Erdoğan’a sizin hesabınıza düşmanlık ettik. Size yönelik yapmadığımız yalakalık kalmadı. Siz ise böyle önemli bir süreçte gelip doğrudan Erdoğan’la görüştünüz, görüşmekle de kalmayıp onu yere göğe sığdıramadınız. Bize ise tenezzül edip bir selam bile vermediniz. Haberiniz olsun, hırsımızdan çatlıyoruz!”
Evet, Özgür Özel’in görüşme sonrasında yaptığı açıklamanın gerçek anlamı ve tam tercümesi, neredeyse harfi harfine yazdığımız gibidir.
Aslında Özel’i zıvanadan çıkaran sadece Leyen’in Türkiye’ye gelmesi değildi.
Ondan bir gün önce herkesin ‘acaba ne diyecek’ diye dört gözle beklediği Amerika’nın Seçilmiş Başkanı Trump’ın, Erdoğan ve Türkiye hakkında tüm muhalifleri ve ABD/AB taraftarlarını şoke eden açıklamaları dengesini kaybetmesine neden oldu ve ruhunda derin bir yara açtı. Leyen’in sözleri ise bu yaranın üzerine tuz biber ekti.
Dünya liderlerinin Türkiye’ye yönelik bu övgü dolu ifadeleri, şüphesiz ki boşuna değil.
Herkes, Türkiye’nin şahsında Erdoğan’ın artık bir ‘oyun kurucu’ olduğunu kabul etmekle birlikte, karşısında değil yanında durmaya özel bir gayret sarf ediyor.
Bu ‘herkes’ gerçeğine, yine hiç şüpheniz olmasın ki, Rusya da dâhildir.
Peki, uluslararası ölçekteki bu müspet gelişme nedeniyle ayarları bozulan sadece CHP ve Özgür Özel mi?
Değil elbette!
Üç başlıkta ele alabileceğimiz kesimler de benzeri bir yıkım yaşıyor.
Bunlar da tıpkı Özgür Özel gibi zıvanadan çıkmış durumda…
Kimler mi?
Sayalım…
Birinci grup:
Sözde İslâmî argümanlarla Suriye’deki gelişmeleri kötüleyen ve bu vesile ile de Türkiye’ye buğz eden kesimin başını İran’cılar çekiyor.
Bunlara en büyük desteği SP veriyor.
Tabanındaki olumlu yansımaya rağmen YRP genel başkanı ve üst düzey yöneticileri de bu koronun elemanları.
Bunların, ‘yeni Suriye yönetiminin aslında İsrail ile işbirliği içerisinde olduğu’ yönünde ileri sürdükleri hiçbir iddia doğru değil.
Zira günbegün ortaya çıkan belgeler Esed yönetiminin İsrail’le canciğer kuzu sarması olduğunu kanıtlıyor.
İtikatları gibi şahsiyetlerini de İran’a ipotek etmiş bu kesimin tek derdi var o da İran’ın bu işten zararlı çıkmış olduğu gerçeğidir ve Türkiye, zerre kadar umurlarında değildir.
İkinci grup:
PKK’lı ve diğer Kürtçü kesimler…
Bunların tek derdi de bölücü örgüt ve Türkiye düşmanı Kürtçülerin Suriye’de yaşadığı kayıplardır.
Türkiye karşıtı tezler uğruna, Komünist olduğu halde Amerikan köpekliği yapmaya razı olmuş bu yapının ileri süreceği bir argümanı da yoktur zira herkes biliyor ki, Esed rejimi çekilirken hâkim olduğu bölgeleri ve silahları bunlara bıraktı.
Yani YPG’nin Esed’ten zerre kadar farkı yok.
Ellerinde tek şey var.
Yalan ve iftira…
Müfterilere göre devrimciler, bazı bölgelerde, tecavüz hadiselerine karışıyor ve asıp kesiyorlarmış…
Bu aşağılık iftirayı kanıtlamak adına tek bir kare fotoğraf bile gösterememiş olmaları, yalan atmalarına engel değil tabii ki.
Öyle bir hale geldiler ki, dünyanın dikkatini çekebilmek için DEAŞ’lı kılığına girip kendi insanlarını bile katletmeyi denediler.
Böylesine aşağılık bir hal anlayacağınız…
Türkiye, İletişim Başkanlığı vesilesiyle bu oyunlarını anında deşifre edip tüm dünyaya iletince de bu ahlaksızlıktan vaz geçmek zorunda kaldılar.
Marjinal solcuların ve benzeri kesimlerin desteğini alan bu grup, her geçen gün biraz daha hüsran yaşıyor ve kurtuluşu ağız değiştirmekte buluyor.
Öyle ki, daha düne kadar Türkiye için en ağır ifadeleri kullanan örgütün başındaki şahıs yaltaklanmaya başladı ve Kandil, bunlarla ilgilerinin olmadığını söyleyerek paçalarını kurtarmaya çalıştı.
Üçüncü grup.
Bunlar birbiriyle zıt bir sürü yapıdan oluşuyor.
İçlerinde Kemalistler de var, ulusalcılar da, Ümit Özdağ gibi faşistler de…
Alevi inancını istismar eden ayrılıkçılar da var, DHKP-C gibi örgütler de, vatan haini Mihraç Ural fanatiği işbirlikçiler de…
Bu taifenin de ileriye sürebileceği makul tek bir delilleri yok.
Tıpkı Kürtçülerde olduğu gibi bunlar da yalan ve iftira marifetiyle negatif algı oluşturmaya çalışıyorlar.
Özellikle de Nusayrilerin katledildiğine dair yaygara koparabilmek amacıyla birçok basın mensubu ile propaganda araç ve gereçleri gönderdiler Suriye’ye…
Hiçbir şey bulamadıkları için kendi haberlerini kendileri üretmeye çalıştılar ama o da tabir caiz ise ellerinde patladı.
Sonuç olarak şuna kesinlikle emin olabilirsiniz ki, Türkiye içerisindeki Türkiye aleyhtarları, ülke dışındakilerden çok daha fazla…
Ne yazık ki gerçek budur!
Şimdi, bunların kalpleri m��hürlü değil de nedir Allah aşkına!
Nihat Nasır / Haber7
#türkiye 🇹🇷#syria#free gaza#free palestine#sallallahu aleyhi ve sellem 🌹#allah#hz muhammed#iran#propaganda#nature
39 notes
·
View notes
Text
Ruhları bedenine dar gelenler şehrindeyim ben,
10 notes
·
View notes
Text
Eyyy kadınlar! Harcadınız o güzel adamları...
* Hayatlarında "Fırıncının kızı"ndan başka kitap okumayan erkekler için, dünya klasiklerini yalamış yutmuş; Tolstoy'u Dostoyevski'yi, Hemingway'ı baba gibi sevmiş erkekleri harcadınız...
* İçki içmeyi fıçı bira tüketmekten ibaret sanan erkekler için, gözlerinizin içine bakarak rakı içen erkekleri harcadınız...
* Şiiri cikletlerden çıkan manilerle karıştıran erkekler için, size Lavinya'nın Asaf'ı gibi "Üşüyorsan ceketimi al..." diye seslenen erkekleri harcadınız...
* "Ya benimsin, ya kara toprağın" diyen erkekler için, "Senin saçının teline kıyamam" diyen erkekleri harcadınız...
* Lüks arabalarıyla hava atan erkekler için, kendi yayan gidip sizi evinize taksiyle gönderen erkekleri harcadınız...
* Bir gecelik ilişki peşinde koşan erkekler için, size ömrünü adamaya hazır erkekleri harcadınız...
* Müzik zevki Kahtalı Mıçı'dan öteye gitmeyen erkekler için, Zeki Müren dinleyen erkekleri harcadınız...
* Film kültürü Kolpaçino serileriyle sınırlı olan erkekler için, Woody Allen filmlerinin repliklerini ezbere bilen erkekleri harcadınız...
* Hediye deyince akıllarına pırlantadan başka bir şey gelmeyen erkekler için, parktan çiçek koparıp size veren erkekleri harcadınız...
* İki yumurta kıramayan erkekler için, size İtalyan mutfağının bütün spesiyallerini elleriyle hazırlayan erkekleri harcadınız...
* Görgüsüzlüğünden bütün mönü'yü sipariş eden erkekler için, cebindeki parası az olduğundan "Ben daha yeni yedim diyerek" sadece size sipariş veren erkekleri harcadınız...
* Bir gömleğe bin dolar veren erkekler için, arkadaşının gömleği ile randevuya gelen erkekleri harcadınız...
* Baba parası yiyen erkekler için, alınteriyle para kazanan erkekleri harcadınız...
* Facebook'ta "fake' hesap açıp kadın peşinde koşan erkekler için, profiline birlikte fotoğrafınızı koyan erkekleri harcadınız...
* Instagram'da bütün hatunlara yürüyen erkekler için, sadece size "beğeni" koyan erkekleri harcadınız...
* Oturduğu semti bile gizleyen erkekler için, sizi evine davet edip anne-babasıyla tanıştıran erkekleri harcadınız...
* Sabah kalktığınızda yellene yellene yatan erkekler için, size serpme kahvaltı hazırlayan erkekleri harcadınız...
* Televizyon kumandasına ipotek koyan erkekler için, sizinle birlikte sevdiğiniz diziyi izleyen erkekleri harcadınız...
* Saçınızı kazıtsanız bile farketmeyen erkekler için, rujunuzu değiştirdiğinizde "Çok hoş olmuş" diyen erkekleri harcadınız...
* İki duble içince Kurtlar Vadisi karakterlerine dönüşen erkekler için, Erol Evgin gibi davranan erkekleri harcadınız...
* "İş seyahatine gidiyorum" diyerek üç gün ortada görünmeyen erkekler için, bakkala giderken sizden izin isteyen erkekleri harcadınız...
* Cep telefonuna IBAN numarası kadar şifre koyan erkekler için, sizin doğum tarihinizi yapan erkekleri harcadınız...
* Annesi ön koltuğa kurulan erkekler için, sizi öne annesini arka koltuğa oturtan erkekleri harcadınız...
* Kısacası, ayılar için kuzuları harcadınız...
Alıntı
9 notes
·
View notes
Text
Her şeyiyle bütünleştirdikleri kapitalist uygarlığın temsilini ve bekçiliğini yaparken gösterdikleri cesareti, halklarının öz yönetimi için yapamayacak kadar riyakardılar. Sanki tarihteki olumsuz miraslarının mahkumuymuşçasına bir tekrarı yaşamaktadırlar. Israrla halka ve halkın geleceğine ipotek koymaya kendilerine bir görev biçmişlerdir.
18 notes
·
View notes
Text
🗣️ Halkçılık Demokrasisi
Toplumun büyük kısmının neden eğitimsiz, mesleksiz ve fakir olması için özel bir çaba gösteriliyor?
Bu zulümden beslenenlerin düzenini kimse bozmasın diye.
Çünkü eğitimsiz, mesleksiz ve fakir kalanların yarısının diğer yarısına düşman edilmesi bu yöntemle mümkün. Onlar kendi aralarında birbirlerini yerken zalimler de onların hakkını yerler.
Ya benden taraf olursun ya da benden taraf olmazsan bertaraf olursun zihniyeti böyle bir ideolojidir.
İnsanlık tarihi bu zulmün örnekleri ile dolu.
Bir tek devrim buna dur diyebilmiştir.
Atatürk'ün halkçılık devrimi.
Halkçılık devrimi aynı zamanda demokrasinin karşılığıydı.
Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur sözü halkçı demokrasiyi savunur.
Halkçılık demokrasisi kodaman besleme düzeni çok partili, ideolojili sömürge düzenine geçene kadar sürdü.
1946 yılında demokrasiye geçilmedi 1946 yılında demokrasiden vazgeçildi.
Halkçılık yerine her mahallede bir milyoner dayatan sömürü düzeni burjuvası içinde Atatürkçü biri olabilir mi? İçlerinden ancak Atatürk ile aldatanlar çıkar.
Halkçılık şura (meclis) sistemidir. Mahalle, köy, kaza, il seçimleri sonrası Türkiye Büyük Millet Meclisi seçilirdi.
Liberal sömürü ile demokrasi bulanık bir hale getirildi.
Bugün seçilecek olanları kodamanlar seçiyor. Holding medyası şişiriyor. Sandık ile bu dayatma meşru hale getiriliyor.
Bugün ki dayatmada halk kendisi soyulsun diye bu soyguna izin veren durumuna düşürülüyor.
Liberal sömürü sermayenin halk üzerinde baskı kurduğu diktatörlüktür.
Kapitalizme alternatif ideoloji sosyalizm de sermaye sınıfı yerine emek sınıfının diktatörlüğünü savunur.
Halkçılık sınıflı imtiyazlı topluma karşıdır.
Halkçılık devrimi kimsenin midesinin ve cebinin kimseden büyük olmaması gerektiğini savunur.
Halkçılık demokrasisinde herkes için zengin olması gereken tek yer devletin kendisidir. Şahısların aşırı zenginleşmesi feodal düzenin bir kalıntısıdır.
Liberal sömürü düzeni ile dünün toprak ağalarının yerini bugün para ağaları tefeciler almıştır. Hepsinin de yasayla korunan bankası vardır. Ağa olarak anılan holding sahiplerinin bankalarının yasal tefecilik dışında hiçbir faaliyetleri yoktur. Üretime ve ticaretin gelişmesine destek vermezler. Verseler bile ipotek karşılığında zenginleşmeye yönelik krediler vererek kredi verdikleri kurumları yutmak için verirler.
Kapitalizm de, sosyalizm de halk üzerinde diktatörlük düzeni kurar.
Halkın kendi iradesini hakim kıldığı, iradesini hukuk kuralı haline getirilebildiği tek yönetim sistemi halkçılık yani ideolojilerden ve siyasi partilerden arındırılmış partisiz ve aracısız şuradır.
Kimin Cumhurbaşkanı, kimin başbakan, kimlerin bakan seçileceğinin önceden bilinmediği bunların kim olacağına en üst şura Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin karar vereceği bir seçim sistemi bizi kodamanların sömürü düzeninin sürdürülebilir olmasını engeller.
Aksi takdirde onlar holding medyası ile halkı kandırmaya devam eder kendi sömürü düzenlerini koruyacak sonucu sandıktan sürekli çıkartırlar.
Belediye başkanlığı seçimlerinin her yerde tek adayı var. Mevcut Cumhurbaşkanı.
Ben varsam doğalgaz var, ben yoksam doğalgaz yok tehdidi ne anlama geliyor?
Zamanı gelince demokrasi tramvaydan inmektir diyen birisinden bu tehdit dışında ne bekliyordunuz?
Bugüne kadar Anayasaya uygun hareket etmeyenler böyle giderse kendi dayatmalarını Anayasa yapacaklar.
Bu gidişle halkçı demokrasiyi, partisiz ve aracısız seçimin ne olduğunu her şeyimizi kaybedince anlayacağız.
Bizim işimiz uyarmak ve tarihe yaşananları not düşmektir. Tarih kimin haklı olduğunu zaman içinde biz görmesek bile yazacaktır.
Önder KARAÇAY
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#halkçılık devrimi#halkçılık demokrasisi#halkçılık#demokrasi
7 notes
·
View notes
Text
Bir Geri Zekalıya Anlatır Gibi Anlatayım.
Yıl: 1828–1829
Osmanlı tahtında Sultan 2. Mahmut oturuyor.
Osmanlı-Rus savaşı sürüyor.
Osmanlı ordusunun Tuna garnizonlarında ekmek yok! Çünkü ekmeği yapacak un yok, buğday yok!
Osmanlı, ünlü Yahudi banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild, gerekli buğdayı satın alıp Osmanlı’ya verir.
Osmanlı devleti, aldığı buğdayın ancak yarı parasını ödeyebilir.
Yıl: 1834
Osmanlı tahtında Sultan 2. Mahmut oturmaktadır.
Yunanlar Osmanlı’ya başkaldırmış, savaşmış ve bağımsızlıklarını kazanmışlardır.
Ayrıca, Osmanlı devletinin Yunanlara tazminat ödemesi kararlaştırılmıştır.
Osmanlı’nın tazminat ödeyecek parası yoktur, hazine boştur.
Osmanlı yine banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild’in bir temsilcisi İstanbul’a gelir, sözü edilen parayı öder, Osmanlı’ya borç yazılır.
bu arada tahtta 1. Sultan Abdülmecit var ve 1843 de Dolmabahçe sarayı yapıldı Osmanlı hazinesine çok büyük bir yük getirdi ancak o dönemki zihniyet Avrupa’ya karşı itibarını saraylarla gösteriyordu - yıkılmadık ayaktayız- ki saray yaptırıyoruz… borç para verenler kim bilir ne düşünmüştür…
Yıl: 1853–1856
Osmanlı tahtında Sultan Abdülmecit oturmaktadır.
Kırım Savaşı sürmektedir.
Osmanlı ordusunun silaha ve mühimmata ihtiyacı vardır, ama bunları alacak parası yoktur.
Osmanlı, yine banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild aracı olur, Osmanlı’ya 10 milyon 514 bin 976 kuruş borç verip 40 bin tüfek, 2 bin şişhane, 10 milyon fişek ve 50 milyon kapsül alınır.
Yıl: 1855
Osmanlı tahtında Sultan Abdülmecit oturmaktadır.
Zaten kasasında parası olmayan Osmanlı’nın, Kırım Savaşı sırasında masrafları çok artmıştır.
Çok acele ve çok büyük paraya ihtiyacı vardır.
Osmanlı yine banker Rothschild’a başvurur.
Osmanlı, istediği borç karşılığı Mısır vergisi, İzmir ve Şam gümrüklerinin gelirlerini teminat olarak gösterir, yani ipotek ettirir.
Rothschild bu teminatlarla yetinmez. Çünkü Osmanlı devleti, aldığı buğdaydan kaynaklanan borcun yarısını hâlâ ödememiştir.
İşte bu nedenle Rothschild; İngiltere ve Fransa’nın kefil olması koşuluyla Osmanlı’ya borç vermeyi kabul eder.
Osmanlı devletine 5 milyon Sterlin borç verir.
bu arada Abdülmecit döneminde 1867 tarihinde Çırağan sarayının yapımına başlanır 1871 tarihinde sarayın yapımı biter itibar yine saraydadır… derken 1880 tarihinde 2. Abdülhamit devrinde yıldız sarayı yapımına başlanır … bu dönemlerde Adile Sultan sarayı, Beylerbeyi sarayı gibi onlarca saray Köşk kasr yapılmıştır
Yıl: 1891
Osmanlı tahtında Sultan 2. Abdülhamit oturmaktadır.
Hazinede para yoktur.
Bir kez daha banker Rothschild’e başvurulur.
Rothschild; yüzde 4 faizle, ödeme süresi 60 yıl olan, 6 milyon 316 bin 920 Sterlin borç verir.
Yıl: 1894
Osmanlı tahtında Sultan 2. Abdülhamit oturmaktadır.
Hazine tam takırdır.
Borç için yine banker Rorhschild’e başvurulur.
Rorhschild, yüzde 3,5 faizle 8 milyon 212 bin 340 Sterlin borç verir.
Borcun geri ödeme süresi 61 yıldır.
Osmanlı bu borcu yıllık 330 bin Sterlin taksitlerle ödemek üzere borç senetleri imzalar.
Tarih: 1 Kasım 1922
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Osmanlı saltanatına son verdi,
Tarih: 17 Kasım 1922
Son Osmanlı Padişahı Vahdettin, bir İngiliz savaş gemisiyle İstanbul’dan kaçtı.
Tarih: 24 Temmuz 1923
Lozan Antlaşması imzalandı.
Genç Türk devleti, Osmanlı devletinin borçlarını yüklendi.
Bu borçlar arasında banker Rorhschild’den alınmış borçlar da vardı.
Lozan Antlaşması’nın ilgili hükümleri gereğince, banker Rorhschild’den alınmış olan borçlar Rothschild Ailesi’ne ödendi.
9 notes
·
View notes
Text
kanıksama maratonu, bir de bağışlasam aynamı çakı giren baldır, iki siren duydum gibi artık senin gecenle benim gecem bir değil bizim gibiler sadece uyurken eşitlenir. bir masumiyet cenazesine katıldık, çelenk sayısı şarap sayısını geçemedi naber sarı? naber röveşata? oradan uzadık bir aristokrat balosuna benim parmaklar adıyaman sardı, kıyım kıyım köşede, taci gibi üstümde handikaplı bir ceket, ince bir titreme şimdi bu özlemle, soğuktan da ölünmez. ne semte alırlar, ne derdi tanımlar. bu fikir, bu tepe bizi düşürür reddedilen eylemler, talep edilmeyen şiirlere dönüşür. bir monolog bağımsızlığı ilan edildi, salsayla kutlanıyor sokakta. konuşmaların başında artık tire yok, gelecek zaman çekimi ve olumsuz eki. aslında yorganda da pire yok, daha niye uyumuyorsun be pezevenk? bu yangın kimi ısıtır? dağılma çanı çaldı baloda, iki kabak gördüm dönüştü kurbağaya dağılma çanı çaldı kafamda, ah taci…iyice sana benzedim. taci! herkes bana bakıyor? bu milleti ben taşıyamam. o aprondan ben kalkamam, ne hava koşulu uygun ne donum. bürokrasi fesih olunca, taci de fesleğenle beslendi yağmurdan sonra, avuç avuç yedi, avuç avuç delirdi, bir güzel kokuya aklını verdi, ne senet ne ipotek. bir parmağı hep gökyüzünü gösterdi, bana sanki brezilyalı topçu. geç kalmanın delikli bir cebi var, damarlarımda da yeni bir şantiye başladı, kum doldu. tütünün pimi tükenirken, senle sigara içmeyeli baya oldu. tüketim kantarının üstüne çıktık, yalınayak. ne sıfır eski sıfır, ne kore'de aşure yapılacak. o kapı çalmayacak, ben de evde yokum zaten. yakın komşusu oldum, sonsuz hiçliğin.
aklıma ne geldi biliyor musun; parmağın ve avuç için.
2 notes
·
View notes
Text
12Eylül darbesinin 44.yılında, Millet Egemenliği üzerine ipotek koymaya çalışan tüm darbeleri ve darbe girişimlerini bir kez daha lanetliyorum.
Ülkemizin ve demokrasimizin bir daha böyle karanlık günleri yaşamamasını diliyorum.
2 notes
·
View notes