#insanlar rüyalarını acilen anlatmalı
Explore tagged Tumblr posts
Text
bi şey diycem rüyamda evlendim yuh
13 notes
·
View notes
Text
ÇİÇEKLİ ŞİİRLER YAZMAK İSTİYORUM BAYIM!
"Zenciler prensesi olacağım.
Hayat işte asıl o zaman başlayacak"
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım Bilmiyorsunuz.
Darmadağın gövdemi Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum.
Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor
Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu.
Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum.
Bir yağsam pahalıya malolacağım.
Ben bir bodrum kat kızıyım bayım
Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum
Fakat korkuyorum.
Birazdan da Kırk üç numara ayakkabılarınızla
Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız
Bu iyi olmaz bayım!
"Gün akşam oldu" diyorum
Ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara
Cam kırıkları yiyorlar
Rüyamda; bir kâse dolusu suyun içinde Rengârenk yap-boz parçacıkları
Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
Hayır, sanırım sabahı bekleyemem
Bilmiyorum.
İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı.
On dört yaşındaydı ruhum bayım
Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı.
Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz
Gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri
Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar
O ara içimde çiçeklerden oluşmuş bir silahsız kuvvet ablukaya alındı
Sinemalarda da "organzm gıcırtıları" oynuyordu.
Kaçmaya çalıştım. Olmadı.
Bu nedenle, çiçekli şiirler yazmayı Ruhum açısından faydalı buluyorum bayım.
Neyse işte Ben her filmi hatırlarım
Sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu.
"Sofi'nin tercihini" seyrederken çok ağlamıştım.
Öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar
Onu da mutlaka hatırlardım.
İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu?
Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım
Bir "eşya toplayıcısıyım" bayım.
Büyük gemiler de yok artık bayım
Büyük yelkenler de
Büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım.
İşte az önce bir karabatak daldı suya
Bir süredir kayıp
Dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya
Ölüm çok iri bir sözcük değil bayım.
Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum.
Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen Yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz?
Bir gül, bir güle derdi ki görse
Yalan söylüyorum
Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.
Didem MADAK
3 notes
·
View notes
Text
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum
Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum
Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor
Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum
Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu
Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum
Bir yağsam pahalıya mal olacağım
Ben bir bodrum kat kızıyım bayım
Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum
Fakat korkuyorum. Birazdan da
Kırk üç numara ayakkabılarınızla
Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız
Bu iyi olmaz bayım
"Gün akşam oldu" diyorum
Ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara
Cam kırıkları yiyorlar
Rüyamda; bir kâse dolusu suyun içinde
Rengârenk yap-boz parçacıkları
Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz
Hayır, sanırım sabahı bekleyemem
Bilmiyorum
İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı
On dört yaşındaydı ruhum bayım
Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı
Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz
Gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri
Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar
O ara içimde çiçeklerden oluşmuş
Bir silahsız kuvvet ablukaya alındı
Sinemalarda da "orgazm gıcırtıları" oynuyordu
Kaçmaya çalıştım. Olmadı
Bu nedenle, çiçekli şiirler yazmayı
Ruhum açısından faydalı buluyorum bayım
Neyse işte
Ben her filmi hatırlarım
Sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu
"Sofi'nin tercihini" seyrederken çok ağlamıştım
Öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar
Onu da mutlaka hatırlardım
İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu
Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım
Bir "eşya toplayıcısıyım" bayım
Büyük gemiler de yok artık bayım
Büyük yelkenler de
Büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım
İ��te az önce bir karabatak daldı suya
Bir süredir kayıp
Dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya
Ölüm çok iri bir sözcük değil bayım
Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum
Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen
Yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz
Bir gül, bir güle derdi ki görse
Yalan söylüyorum
Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım
0 notes
Text
Rüyamda bir kase dolusu suyun içinde rengarenk yapboz parçacıkları anlatmak istiyorum,dinlemiyorsunuz. Hayır sanırım sabahı bekleyemem. Bilmiyorum, insanlar rüyalarını acilen anlatmalı..
16 notes
·
View notes
Text
ÇİÇEKLİ ŞİİRLER YAZMAK İSTİYORUM BAYIM
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum.
Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor
Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu.
Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum.
Bir yağsam pahalıya malolacağım.
Ben bir bodrum kat kızıyım bayım
Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum
Fakat korkuyorum. Birazdan da
Kırk üç numara ayakkabılarınızla
Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız
Bu iyi olmaz bayım!
"Gün akşam oldu" diyorum
Ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara
Cam kırıkları yiyorlar
Rüyamda; bir kâse dolusu suyun içinde
Rengârenk yap-boz parçacıkları
Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
Hayır, sanırım sabahı bekleyemem
Bilmiyorum.
İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı.
On dört yaşındaydı ruhum bayım
Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı.
Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz
Gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri
Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar
O ara içimde çiçeklerden oluşmuş
bir silahsız kuvvet ablukaya alındı
Sinemalarda da "organzm gıcırtıları" oynuyordu.
Kaçmaya çalıştım. Olmadı.
Bu nedenle, çiçekli şiirler yazmayı
Ruhum açısından faydalı buluyorum bayım.
Neyse işte
Ben her filmi hatırlarım
Sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu.
"Sofi'nin tercihini" seyrederken çok ağlamıştım.
Öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar
Onu da mutlaka hatırlardım.
İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu?
Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım
Bir "eşya toplayıcısıyım" bayım.
Büyük gemiler de yok artık bayım
Büyük yelkenler de
Büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım.
İşte az önce bir karabatak daldı suya
Bir süredir kayıp
Dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya
Ölüm çok iyi bir sözcük değil bayım.
Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum.
Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen
Yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz?
Bir gül, bir güle derdi ki görse
Yalan söylüyorum
Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.
Didem MADAK
3 notes
·
View notes
Text
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum.
Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor
Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu.
Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum.
Bir yağsam pahalıya malolacağım.
Ben bir bodrum kat kızıyım bayım
Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum
Fakat korkuyorum. Birazdan da
Kırk üç numara ayakkabılarınızla
Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız
Bu iyi olmaz bayım!
"Gün akşam oldu" diyorum
Ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara
Cam kırıkları yiyorlar
Rüyamda; bir kâse dolusu suyun içinde
Rengârenk yap-boz parçacıkları
Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
Hayır, sanırım sabahı bekleyemem
Bilmiyorum.
İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı.
On dört yaşındaydı ruhum bayım
Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı.
Kaçmaya çalıştım. Olmadı.
Bu nedenle, çiçekli şiirler yazmayı
Ruhum açısından faydalı buluyorum bayım.
Neyse işte
Ben her filmi hatırlarım
Sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu.
"Sofi'nin tercihini" seyrederken çok ağlamıştım.
Öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar
Onu da mutlaka hatırlardım.
İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu?
Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım
Bir "eşya toplayıcısıyım" bayım.
Büyük gemiler de yok artık bayım
Büyük yelkenler de
Büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım.
İşte az önce bir karabatak daldı suya
Bir süredir kayıp
Dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya
Ölüm çok iri bir sözcük değil bayım.
Bir gül, bir güle derdi ki görse
Yalan söylüyorum
Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.
0 notes
Text
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım.
Bilmiyorsunuz, darmadağın gövdemi çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum. Karanlıkta oturuyorum, ışıkları yakmıyorum. Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor.
Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu. Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum. Bir yağsam pahalıya malolacağım. Ben bir bodrum kat kızıyım bayım, yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum.
Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum. Fakat korkuyorum.
Birazdan da kırk üç numara ayakkabılarınızla bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız.
Bu iyi olmaz bayım! "Gün akşam oldu" diyorum.
Ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara,
cam kırıkları yiyorlar. Rüyamda bir kâse dolusu suyun içinde rengârenk yap-boz parçacıkları anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
Hayır, sanırım sabahı bekleyemem. Bilmiyorum. İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı.
On dört yaşındaydı ruhum bayım.
Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı. Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz. Gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri. Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar. O ara içimde çiçeklerden oluşmuş bir silahsız kuvvet ablukaya alındı. Sinemalarda da "organzm gıcırtıları" oynuyordu. Kaçmaya çalıştım, olmadı.
Bu nedenle çiçekli şiirler yazmayı ruhum açısından faydalı buluyorum bayım.
Neyse işte ben her filmi hatırlarım. Sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu. "Sofi'nin tercihini" seyrederken çok ağlamıştım. Öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar onu da mutlaka hatırlardım. İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu? Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım Bir "eşya toplayıcısıyım" bayım. Büyük gemiler de yok artık bayım, büyük yelkenler de..
Büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım. İşte az önce bir karabatak daldı suya. Bir süredir kayıp dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya, ölüm çok iri bir sözcük değil bayım.
Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum. Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz? Bir gül, bir güle derdi ki görse yalan söylüyorum.
Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım..
4 notes
·
View notes
Text
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum. Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum. Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum. Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu. Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum. Bir yağsam pahalıya malolacağım. Ben bir bodrum kat kızıyım bayım Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum Fakat korkuyorum. Birazdan da Kırk üç numara ayakkabılarınızla Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız Bu iyi olmaz bayım! "Gün akşam oldu" diyorum Ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara Cam kırıkları yiyorlar Rüyamda; bir kâse dolusu suyun içinde Rengârenk yap-boz parçacıkları Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz. Hayır, sanırım sabahı bekleyemem Bilmiyorum. İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı. On dört yaşındaydı ruhum bayım Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı. Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz Gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar O ara içimde çiçeklerden oluşmuş bir silahsız kuvvet ablukaya alındı Sinemalarda da "organzm gıcırtıları" oynuyordu. Kaçmaya çalıştım. Olmadı. Bu nedenle, çiçekli şiirler yazmayı Ruhum açısından faydalı buluyorum bayım. Neyse işte Ben her filmi hatırlarım Sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu. "Sofi'nin tercihini" seyrederken çok ağlamıştım. Öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar Onu da mutlaka hatırlardım. İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu? Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım Bir "eşya toplayıcısıyım" bayım. Büyük gemiler de yok artık bayım Büyük yelkenler de Büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım. İşte az önce bir karabatak daldı suya Bir süredir kayıp Dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya Ölüm çok iri bir sözcük değil bayım. Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum. Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen Yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz? Bir gül, bir güle derdi ki görse Yalan söylüyorum Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım. Didem Madak
46 notes
·
View notes
Text
(Karanlıkta oturuyorum.. Işıkları yakmıyorum.. Çalar saat zembereği -boşalana- kadar çalıyor Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum. Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu.(!) .. Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum.. Fakat korkuyorum. Birazdan da; -Kırk üç numara- ayakkabılarınızla Bahçede oynayan -çocukların- üstüne basacaksınız Bu iyi olmaz bayım..! .. Rüyamda; bir kâse dolusu suyun içinde Rengârenk yap-boz parçacıkları.. -Anlatmak istiyorum, Dinlemiyorsunuz-.. Hayır, sanırım sabahı bekleyemem Bilmiyorum.. İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı.(!)
-On dört yaşındaydı- ruhum bayım Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı. Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz Gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar.. .. Kaçmaya çalıştım.. Olmadı..)
25 notes
·
View notes
Text
"Gün akşam oldu" diyorum. Ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara, Cam kırıkları yiyorlar. Rüyamda bir kase dolusu suyun içinde Rengarenk yap-boz parçacıkları Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz. Hayır, sanırım sabahı bekleyemem. Bilmiyorum. İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı. Grapon Kağıtları, Didem Madak
25 notes
·
View notes
Text
Rüyamda; bir kase dolusu suyun içinde Rengarenk yap-boz parçacıkları Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz. Hayır, sanırım sabahı bekleyemem Bilmiyorum. İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı.
4 notes
·
View notes
Text
rüyamda xavier dolan'ı gördüm
7 notes
·
View notes
Text
Çiçekli şiirler yazmak istiyorum bayım
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum. Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum. Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum. Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu. Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum. Bir yağsam pahalıya malolacağım. Ben bir bodrum kat kızıyım bayım Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum Fakat korkuyorum. Birazdan da Kırküç numara ayakkabılarınızla Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız Bu iyi olmaz bayım!
‘Gün akşam oldu’ diyorum Ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara Cam kırıkları yiyorlar Rüyamda; bir kase dolusu suyun içinde Rengarenk yap-boz parçacıkları Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz. Hayır,sanırım sabahı bekleyemem Bilmiyorum. İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı.
Ondört yaşındaydı ruhum bayım Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı. Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz Gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar O ara içimde çiçeklerden oluşmuş bir silahsız kuvvet ablukaya alındı Sinemalarda da 'organzm gıcırtıları’ oynuyordu. Kaçmaya çalıştım. Olmadı. Bu nedenle, çiçekli şiiler yazmayı Ruhum açısından faydalı buluyorum bayım. Neyse işte Ben her filmi hatırlarım Sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu. 'Sofı'nin tercihini’ seyrederken çok ağlamıştım. Öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar Onu da mutlaka hatırlardım. İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu? Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım Bir 'eşya toplayıcısıyım’ bayım.
Büyük gemiler de yok artık bayım Büyük yelkenler de Büyük kağıtlar yakmak istiyor şimdi canım. İşte az önce bir karabatak daldı suya Bir süredir de kayıp Dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya Ölüm çok iri bir sözcük değil bayım. Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum. Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen Yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz? Bir gül, bir güle derdi ki görse Yalan söylüyorum Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.
-Didem Madak
5 notes
·
View notes
Text
Çiçekli şiirler yazmak istiyorum bayım!
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum.
Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor
Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu.
Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum.
Bir yağsam pahalıya malolacağım.
Ben bir bodrum kat kızıyım bayım
Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum
Fakat korkuyorum. Birazdan da
Kırk üç numara ayakkabılarınızla
Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız
Bu iyi olmaz bayım!
"Gün akşam oldu" diyorum
Ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara
Cam kırıkları yiyorlar
Rüyamda; bir kâse dolusu suyun içinde
Rengârenk yap-boz parçacıkları
Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
Hayır, sanırım sabahı bekleyemem
Bilmiyorum.
İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı.
On dört yaşındaydı ruhum bayım
Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı.
Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz
Gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri
Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar
O ara içimde çiçeklerden oluşmuş
bir silahsız kuvvet ablukaya alındı
Sinemalarda da "organzm gıcırtıları" oynuyordu.
Kaçmaya çalıştım. Olmadı.
Bu nedenle, çiçekli şiirler yazmayı
Ruhum açısından faydalı buluyorum bayım.
Neyse işte
Ben her filmi hatırlarım
Sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu.
"Sofi'nin tercihini" seyrederken çok ağlamıştım.
Öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar
Onu da mutlaka hatırlardım.
İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu?
Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım
Bir "eşya toplayıcısıyım" bayım.
Büyük gemiler de yok artık bayım
Büyük yelkenler de
Büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım.
İşte az önce bir karabatak daldı suya
Bir süredir kayıp
Dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya
Ölüm çok iri bir sözcük değil bayım.
Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum.
Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen
Yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz?
Bir gül, bir güle derdi ki görse
Yalan söylüyorum
Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.
- Didem Madak
0 notes
Photo
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum.
Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor .
Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu
Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum.
Bir yağsam pahalıya malolacağım.
Ben bir bodrum kat kızıyım bayım
Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum Fakat korkuyorum.
Birazdan da kırk üç numara ayakkabılarınızla Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız.
Bu iyi olmaz bayım!
"Gün akşam oldu" diyorum ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara.
Cam kırıkları yiyorlar .
Rüyamda; bir kâse dolusu suyun içinde rengârenk yap-boz parçacıkları.
Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
Hayır, sanırım sabahı bekleyemem .
Bilmiyorum.
İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı.
On dört yaşındaydı ruhum bayım.
Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı.
Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz.
Gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri.
Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar.
O ara içimde çiçeklerden oluşmuş bir silahsız kuvvet ablukaya alındı.
Sinemalarda da "organzm gıcırtıları" oynuyordu.
Kaçmaya çalıştım. Olmadı.
Bu nedenle, çiçekli şiirler yazmayı ruhum açısından faydalı buluyorum bayım.
Neyse işte ben her filmi hatırlarım.
Sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu.
"Sofi'nin tercihini" seyrederken çok ağlamıştım.
Öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar onu da mutlaka hatırlardım.
İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu?
Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım .
Bir "eşya toplayıcısıyım" bayım. Büyük gemiler de yok artık bayım
Büyük yelkenler de
Büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım.
İşte az önce bir karabatak daldı suya.Bir süredir kayıp
Dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya, ölüm çok iri bir sözcük değil bayım.
Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum.
Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz?
Bir gül, bir güle derdi ki görse ...
Yalan söylüyorum Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.
Didem MADAK
1 note
·
View note
Photo
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum. Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum. Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum. Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu. Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum. Bir yağsam pahalıya malolacağım. Ben bir bodrum kat kızıyım bayım Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum Fakat korkuyorum. Birazdan da Kırk üç numara ayakkabılarınızla Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız Bu iyi olmaz bayım! "Gün akşam oldu" diyorum Ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara Cam kırıkları yiyorlar Rüyamda; bir kâse dolusu suyun içinde Rengârenk yap-boz parçacıkları Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz. Hayır, sanırım sabahı bekleyemem Bilmiyorum. İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı. On dört yaşındaydı ruhum bayım Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı. Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz Gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar O ara içimde çiçeklerden oluşmuş bir silahsız kuvvet ablukaya alındı Sinemalarda da "organzm gıcırtıları" oynuyordu. Kaçmaya çalıştım. Olmadı. Bu nedenle, çiçekli şiirler yazmayı Ruhum açısından faydalı buluyorum bayım. Neyse işte Ben her filmi hatırlarım Sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu. "Sofi'nin tercihini" seyrederken çok ağlamıştım. Öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar Onu da mutlaka hatırlardım. İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu? Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım Bir "eşya toplayıcısıyım" bayım. Büyük gemiler de yok artık bayım Büyük yelkenler de Büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım. İşte az önce bir karabatak daldı suya Bir süredir kayıp Dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya Ölüm çok iri bir sözcük değil bayım. Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum. Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen Yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz? Bir gül, bir güle derdi ki görse Yalan söylüyorum Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım. DİDEM MADAK (Nişantaşı Üniversitesi Sadabad Kampüsü)
0 notes