#insani kayıplar
Explore tagged Tumblr posts
rayhaber · 2 months ago
Text
İsrail Ordusunun Gazze'deki Kayıpları ve Çatışmalar
İsrail Ordusunun Açıklamaları İsrail ordusundan gelen son açıklamalara göre, Gazze’deki çatışmalarda Edom Tümeni Loter Birliği’ne mensup 34 yaşındaki binbaşı Itamar Levin Friedman hayatını kaybetti. Bu trajik olay, 7 Ekim’den bu yana yaşanan çatışmalarda İsrail ordusunun kayıplarını artırdı. İsrailli binbaşının ölümüyle birlikte, 7 Ekim’den bu yana toplamda 783 askerin öldüğü bildirildi. Bu sayı,…
0 notes
benimpencerelerim · 9 months ago
Text
VEDA POTPURISI
HAK VE HARAM YİYE YİYE TEPELERE ÇIKANLAR ve MAVİ KANLI YARASALAR ÜLKESİ
https://www.diken.com.tr/hicbiri-gercek-musluman-degilse-gercegi-nerede/ Bir Müslüman, yalan söylemez. Yalanın, karşısındakini aldatmak ve aldatmanın bir ‘hak’ sorunu olduğunu bilir. Kul hakkıyla gitmek istemez, huzura.
Dolayısıyla bir Müslüman, hak yemez. Başkasının hakkına tecavüz etmez. Yaşamının her anında, her alanında. En önemsiz görünen yerde dahi. En basit, en düşünülmeyen yerde. Örneğin kırmızı ışıkta. Yalnızca bir kural olduğu için değil, aynı zamanda, bekleyen diğer araç sürücülerinin hakkını gözetmek zorunda olduğunu düşündüğü için, bekler.
Herhangi bir ‘kuyruk’ta, öne geçmeye çalışmaz ki diğerinin, çok önem verdiği ‘kötü’ bakış ve düşüncesiyle karşılaşmasın. Adil olsun. Adalet duygusunun kendisine verdiği değer nedeniyle, adil olmayı ister. Bir gün bana da gerekir çıkarcılığıyla koşmaz, adalet peşinde.
Adaletsizlikle karşılaştığında da, yine, inatla doğru olanı, doğru bildiğini savunur. İlkesini savunurken, ‘Ne derler?’ kaygısı gütmez çünkü. Kimin ne dediğiyle değil, zedelenecek çıkarını kolladığından değil, ‘hak’ duygusunu yitirmemek için, davranır.
Haysiyet.
Yazması da, konuşması da kolay bir sözcük/kavram değil. Bir ağırlığı, güzelliği var. Haysiyet, ediniliyor. Bir gün, bir şeyden vazgeçmeyi gerektiriyor. Bir gün, açıkça hayır diyebilmeyi. Bir gün, görmezden gelmemeyi. Bir gün, inat etmeyi. Bir ömür inşa ediliyor. Bazen de, edilemiyor. Filizlendiği toprağa ve koşullara göre değişiyor tabii şekli şemaili. Bir kültürün haysiyetten anladığı, diğerinin gülümseme gerekçesi...
Boralıoğlu, insandan yola çıkarak varılan haysiyet tanımına pek katılmıyor. Tüyleri kesilmiş bir köpeğin kanepenin altından çıkmayışı ya da ölü yavrusunu sırtında taşıtan balina örneklerini hatırlatıyor. Hemen ardından Aristo’nun tanımına başvuruyor: “Haysiyet, onurlu şeylere sahip olmak değil, o onuru hak ettiğinin bilincinde olmaktır.”
İnsanın bazı haklara doğumla birlikte sahip olduğu ve her insanın bir onuru olduğu ilkeleri... İlkini bir yana bırakalım. Hukuk metinlerinde, anayasalarda vs. yer alan ‘insan onuru,’ haysiyetli ya da haysiyetsiz, her bir insan için geçerlidir. Bu başka bir mesele. Dolayısıyla, “Bilmem kim insan mı ki, insan hakkı olsun?” sorusu, insan hakları hukuku açısından anlamsızdır. Kitapta tartışılan ‘haysiyet’ ise bir yanıyla hukukun konusu insan onurunu kapsıyor olsa da aslında daha fazlasını anlatıyor. Bir örnek: İşkence gören de işkenceci de insandır ve dokunulmaz olan ‘insan onuru,’ ikisi için de geçerlidir. Fakat biri, onursuzluk/haysiyetsizlikle malûldür. Mesele bu.
Bu nedenle haysiyetin, ‘kazanılan,’ ‘elde edilen,’ ezcümle, emek gerektiren bir haslet olduğunu bir kez daha hatırlatmakta yarar var. Örneğin, mahcubiyet. Mahcup olamayan biri, nasıl insani muhakeme yapacak? O muhakeme, insanın önce kendisini yerden yere vurmasını gerektirmiyor mu? Rahmetli annem, “Allah’tan korkmaz kuldan utanmaz,” derdi sinirlendiğine. Memlekette mahcup olabilmenin giderek daha nadir görülen bir davranış haline gelişi vahim değil mi? Bırakın sığ siyasi tartışmaları, akşam eve sakin dönebilen, o gün içinde bir kabalıkla karşılaşmamış tanıdığınız var mı?
Evet, bir insanın temel haklarından ve yurttaşlığından mahrum edilmesinin şahane tanımı hakikaten, ‘haklara sahip olma hakkının gaspı.’ Nedensiz gözaltılar, nedensiz tutuklamalar, yıllarca pisi pisine hapiste tutmalar, işkence ve kötü muamele, kayıplar, yargısız infazlar, sorgusuz sualsiz açlığa mahkûmiyet...
Bir KHK’de olmak, atılmak, iş bulmanın engellenmesi, yurt dışı yasağı vs. zerre kadar umursamıyorum bunları. Hikâyenin devamını tahmin ediyorum çünkü. Ciğeri beş para etmez haysiyetsiz çakalın biri, politik bakımdan hazzetmediklerinin adını bir listeye yazdığı için, üzülecek değilim. Hiçbirimiz değiliz. Nasıl bir rejimde yaşadığımı ve diğer insanların ne çektiğini, yaşadığını da biliyorum. Hepimiz biliyoruz.
Yaşam alanını daraltabilecek bir sözcük “haysiyet”. Kaygan zeminde, şartlar ne gerekirse öyle davranıldığı, ilke sahibi olmanın pek de avantaj sayılmadığı, hesap kitapla samimiyetlerin kurulduğu bu zamana mahsus insan ilişkileri içinde tutunamayacak bir sözcük. Uçucu, geçici, esnek ilişkiler içinde ne alaka? “İslamcılarla diyalog hikayelerinin falan ilk olduğu zamanlarda döne döne tartıştığımız şey buydu. Biz diyorduk ki, ‘İnsanın iyi ahlaklı olması için ilahi buyruklara ihtiyacı yok.’ Onlar da diyorlardı ki, ‘Hayır, böyle bir şey olmazsa insanlar kendileri ahlaklı olmazlar.’ Şimdi ben ikimizin de haklı olduğunu düşünüyorum. (…) Birilerine tahakküm etme fırsatı ve imkanı bulduğu anda bunu yapmaya aday oluyor ve bunu yapıyor.”
“Mesela, o tek tip mahkum giysisi uygulamaları ya da tecritler sırasında Metris’te şu sloganı atarken o kadar gurur duydum ki hep: İnsanlık onuru işkenceyi yenecek! Çünkü tutsaksın, adamların ellerindesin, sana her şeyi yapabilirler, dövebilirler, sövebilirler, tecrit edebilirler, bütün giysilerine, eşyalarına el koyabilirler, havalandırmada kışın ortasında saatlerce donla bekletebilirler, çırılçıplak soyup göt deliğine kadar arayabilirler, hastaneye gitmeni engelleyebilirler, hatta seni öldürebilirler, yakabilirler… Nitekim bunların hepsini yaptılar da. Senin kaybetmeyeceğin, yıkamayacakları tek bir şey var: Onurun, haysiyetin.”
Vardığımız söz, haysiyet arayışının toplum nezdinde de devlet nezdinde de makbul ve makul görünmediği. Hayatın içinde uygulanmasının hayattan vazgeçmek anlamına geldiği anlar da var. Bir şeyler satmaya çalışan Suriyeli çocuğun yanından hızlıca geçtiğim, insan haklarıyla ilgili bir panele yetiştiğim anların adı ne emin değilim. İnsanı utandıran, haysiyete dokunan bir şey var mı? Sanırım, evet. Gaye Boralıoğlu “haysiyetimizden götürüyor” diyor başka bir örnekle: Bu zamanda romantik bir erdem arayışı olarak görülebilir. Telaffuz eden “fazla solcu abi” durabilir. Bir iki kez Ahmet Şık’ın konuşmalarında dikkat kesilmiştim. Bu da tesadüf değil. Hatırlandıkça, söz içinde geçirildikçe anlamı sirayet edecek gibi bir hisse de sahibim. Cesaretin bulaşıcı olması gibi, haysiyet arayışı da öyle.
https://www.perspektif.online/haysiyetin-sosyolojisi/ Bir dine, mezhebe ait olmanız sizi otomatikman haysiyetli yapmaz. Kendinize göre çok doğru bir ideolojiye inanıyor olmanız da. Sizi haysiyetli kılan eğitiminiz, diplomalarınız değildir. Cüzdan da bir insana genellikle haysiyet katmaz. Çok ünlü bir film yıldızı ya da futbolcu olmanız sizi otomatikman haysiyetli kılmaz. Milyonlarca oy alan bir siyasetçi olmanız da. Haysiyet bütün bunlarla ne yaptığınız, yaptıklarınızı nasıl yaptığınızla ilgilidir. Yaptıklarınız kadar yapmadıklarınız da elbette.
Haysiyetin insanlar arasında en eşit paylaşılmış şey olmadığı kesindir. Bu yazının ilk cümlesi de Descartes��a nazire olsun. Özellikle de onun Yöntem Üzerine Konuşma’sının ilk cümlesine. Bazı insanlar haysiyetlidir. Bazı insanlar haysiyetsizdir. Aradaki fark emektir, ilkedir, sürekli üstüne koymadır. Haysiyet bazen istikrardır, tutarlılıktır. Bazen ise vazgeçebilmektir, kapıyı çekip çıkmayı bilmektir. Ancak bütün bunların böyle olması haysiyetin doğal, organik bir şey olduğu anlamına gelmez. Haysiyet doğuştan elde edilmez. Ya da doğuştan kaybedilmez. Haysiyet, tarihseldir, kültüreldir, sosyolojiktir, hatta sınıfsaldır, ilişkiseldir. Vakumda haysiyet olmaz. Tercihin olmadığı yerde haysiyet olmaz. Haysiyet ya da haysiyetsizlik kişinin kendisiyle ve tüm dünyayla olan ilişkisinden dolayımlanır.https://www.perspektif.online/sahsiyetin-sosyolojisi/ Hem ahlak hem haysiyet ve hem de şahsiyet, onlara kıymet veren toplumlarda daha fazla gelişirler. Dolayısıyla bireysel özelliklerle rejimler arasında sıkı bir ilişki vardır. İnsan kalitesiyle rejim kalitesi birbirlerinden asla bağımsız değildir. Ve bu ilişki iki yönlüdür de. Kaliteli rejimler kaliteli insan üretir. Kaliteli insanlar, kaliteli rejimler inşa eder.
Hayatı boyunca hiçbir katma değer üretmemiş birinin şahsiyeti asla çok güçlü olmaz. Buna benzer bir şekilde üretmeyen toplumlar şahsiyetsizleşir, haysiyetsizleşir, ahlaksızlaşır. Geçimi için bir kimliğe muhtaç olmak zorunda olmak insanı şahsiyetsizleştirir. Şahsiyeti bir kimlikten edinmek aslında şahsiyetsizliktir. Doğuştan edinilmiş kimlikler bu yüzden şahsiyet değildir.
Tek kişilik bir dünyada ahlak olur mu? Aslında hayır. Doğayı, diğer canlıları ve Cuma’yı saymazsak Robinson Crusoe için ahlak ne kadar geçerlidir? Bu son cümleyi içerebileceği bütün ahlak-sızlık risklerini göze alarak yazıyorum. Meramım beşerî bir evrende ahlaka işaret edebilmek. Bu anlamda ancak iki kişilik bir evrende ahlaktan söz edebiliriz. Çünkü ahlak diğerlerine yönelik sorumluluğumuzdur. Ahlak her birimiz için ötekilere yönelik davranışlarımıza dairdir. Elbette bu ötekilere tüm diğer canlılar ve hatta doğa da dâhildir. Ahlakı, hatta giderek hukuku bir mecburiyet haline getiren aslında toplumsal hayattır. Ötekilerin varlığıdır. Sorumluluk içermeyen bir ahlakın ahlakçılığa dönüşmesi kaçınılmazdır. Ahlakçılık ise ahlak sahibi olmayı gerektirmez. Yani bir tür sorumsuzluk ahlakıdır ahlakçılık. Ahlakçılığın nesnesi, konusu hep başkalarıdır, ötekilerdir. Ahlakçılık başkalarının olmasını istediğimiz haldir ve toplumsal iktidar ağından beslenir. Ahlakçılık çoğu zaman çoğunluğun azınlığa olan baskısıdır. İşte tam da bu nedenle ahlakçılık aslında ahlak-sızlıktır. Ahlakçılık, öznenin kendisiyle eşit görmediğine yönelttiği bir dayatmadır.
Ahlak ilkeseldir. Kategoriktir. Vicdansaldır. Ahlakın ilkesi tek kişilik bir dünyada, uygulaması ikinci kişiden itibaren gündeme gelir. Ama bütün bunlar ahlakın aynı zamanda tarihsel, sosyolojik, hatta sınıfsal bir boyutu olduğunu göz ardı etmemizi gerektirmez. Aç olana, garibana ahlak sorulmaz. Bu anlamda ahlakın bile toplumsal, ekonomik konfor talep eden bir yanı vardır. Zenginler genellikle ahlak-sızdır. Sadece zenginliklerinin kökenindeki muhtemel ahlak-sızlıklar yüzünden değil. Daha çok içinde yaşadıkları toplumun, dünyanın içerdiği sefalete rağmen geceleri rahat uyuyabildikleri için. Komşuları açken, tok ve rahat uyuyabildikleri için. Sorumsuzlukları için. Aslında dünyanın mevcut halinden fakirlere göre daha fazla sorumlu olmalarına rağmen… Bir toplumda çalışma yaşında olanların yaklaşık yüzde 15’i işsizse, çalışanların yüzde 45’i asgari ücretle çalışıyorsa, asgari ücret açlık sınırının altındaysa, emeklilerin büyük bölümü asgari ücretin altında ve açlık sınırının yaklaşık yarısı kadar bir gelire sahipse o toplum ahlak-sızdır. Toplanan verginin üçte ikisinin tüketimden alındığı bir topluma ahlak henüz uğramamıştır.  
https://www.ortakses.com/sahsiyetin-sosyolojisi-ve-besim-dellaloglu-4623yy.htm Cumhuriyet aynı zamanda liyakattir. Liyakatin güçlü olduğu yerde kimlikler baskın olamazlar. Liyakat şahsiyet üretir. Oturduğu koltuğa liyakatle gelen birinin, onu atayana karşı gerektiğinde dik durabilme imkânı şahsiyettir. Mutlak sadakat, her emri yerine getirmek ise şahsiyetsizliktir.
Hem ahlak hem haysiyet ve hem de şahsiyet, onlara kıymet veren toplumlarda daha fazla gelişirler. Dolayısıyla bireysel özelliklerle rejimler arasında sıkı bir ilişki vardır. İnsan kalitesiyle rejim kalitesi birbirlerinden asla bağımsız değildir. Ve bu ilişki iki yönlüdür de. Kaliteli rejimler kaliteli insan üretir. Kaliteli insanlar, kaliteli rejimler inşa eder.
Hayatı boyunca hiçbir katma değer üretmemiş birinin şahsiyeti asla çok güçlü olmaz. Buna benzer bir şekilde üretmeyen toplumlar şahsiyetsizleşir, haysiyetsizleşir, ahlaksızlaşır. Geçimi için bir kimliğe muhtaç olmak zorunda olmak insanı şahsiyetsizleştirir. Şahsiyeti bir kimlikten edinmek aslında şahsiyetsizliktir. Doğuştan edinilmiş kimlikler bu yüzden şahsiyet değildir.
“Şahsiyet”ten ahlakı ve haysiyeti çıkardığımızda geriye kalan palyaçoluktur. “Allah hepimize haysiyetli ölüm nasip etsin.”
0 notes
yenicagkibris · 1 year ago
Text
Kıbrıs’ın en insani konusu olan “kayıplar” hakkında düşünceler - Sevgül Uludağ
“Bir başlangıç noktası olarak Soykırım” başlıklı, Lefkoşa’da ara bölgede Dayanışma Evi’nde, 8, 9 ve 10 Aralık 2023 tarihlerinde Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği AHDR tarafından düzenlenen ve Kıbrıslı eğitimcilerin eğitimini içeren üç günlük atölye çalışmalarında yaptığım bir sunumu okurlarımla paylaşmak istiyorum bugün… Bu sunumu, fotoğraflar eşliğinde bir power-point sunuşu olarak Kıbrıs’ta…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gundemarsivi · 1 year ago
Text
Tumblr media
İklim Krizi, Aşırı Hava Olayları, Küresel Açlık ve Kontrol Edilemeyen Göçler…
✍🏻 Orhan Ayber
https://www.gundemarsivi.com/iklim-krizi-asiri-hava-olaylari-kuresel-aclik-ve-kontrol-edilemeyen-gocler/
2024 yılı ilk yazımın konusu: İklim krizi, aşırı hava olayları küresel açlık ve kontrol edilemeyen göçler…
800 den fazla bilim insanının ortak görüşleri ve dünya liderlerine uyarıları;
Küresel iklimdeki ısınma olağandışı!
Okyanuslardaki buzulların erimesi sonucu denizler yükseliyor, kapsamlı önlemler alınmaması halinde gezegenimiz risk altında.
Bilim dünyası bu uyarıları yapar iken dünya liderleri neler ile ilgileniyor?
Ve ülkemizdeki siyasetçiler (En fazla ülkemizi etkileyecek olan) iklim krizine karşı neler yapmaya çalışıyorlar?
A) Dünyadaki gelişmeler;
İsrail Devleti’nin ABD’nin sınırsız desteği ile Filistin halkına uyguladığı soykırım ve en acısı da dünya barışı için kurulmuş olan Birleşmiş Milletler örgütü bile buna engel olamıyor(!!!)
Rusya ile Ukrayna + NATO + AB savaşları; Ukrayna liderini hiç bir zaman kazanamayacağı bir savaşa zorlayan, Ukrayna halkının telafi edilemeyecek kayıplarına sebep olan (suçlu) ABD’dir.
Ve Çin ile ABD arasında her an sıcak bir çatışma potansiyeli taşıyan Tayvan Krizi!
Bu gelişmelere göz atarsak dünyamızı yönetenler henüz iklim krizinin boyutlarını anlamış değiller.
B) İklim krizinden ve aşırı hava olaylarından en fazla etkilenecek olan ülkemize gelirsek;
a) Türkiye şu anda ekonomik anlamda hukuk alanında ve diğer insani göstergelerde çok kötü durumda.
b) Tüm ülke deprem riski taşıyor 6 Şubat depreminin bile acılarını aşamadığımız koşullardayız.
c) Ekonomik kriz nedeni ile ülkemizin verimli arazilerinin yabancılara satıldığı günlerdeyiz.
d) Yine ekonomik yetersizlikler nedeni ile TEMA’nın uyarılarına rağmen ülkemizin en verimli arazileri çölleşme riskini yaşıyor;
Şimdi soru şu;
Bu koşulları taşıyan bir ülkede ne yapılması gerekir?
Mevcut tüm partiler ve tüm sivil toplum kuruluşları, tüm bilim insanlarımız bir araya gelmek ve ülkeyi, düştüğü bu koşullardan kurtarmak isterler değil mi?
Tam tersi oluyor, bir tarafta iktidar bloğu diğer tarafta Muhalefet adeta kanlı bıçaklı kavga ediyorlar. Partilerin grup toplantılarına bakıyorum, karşı siyasete hakaretin dozu ne kadar artıyorsa koskoca milletvekillerinin coşkularını ve alkışlarını hayretle seyrediyorum…
Yerel seçimler yaklaşırken bu kavga daha da artacak gibi görünüyor. Önce tüm siyasi partileri uyarıyorum; şu anda mücadele edeceğiniz o belediyelerde karşılaşacağınız tek manzara acılı bir halk, aşırı bir yoksulluk, büyük kitlelerin kapısına dayanan icra memurlarını görürsünüz.
Son olarak bu yerel seçimler için ATATÜRK devrimlerine karşı oluşan güçlere taviz verilmesi ülkemize yapılan en büyük kötülüktür.
Şimdi İKLİM KRİZİ yazımı ve çözüm önerilerimi yazabilirim.
A) 1970 den bu yana iklim felaketlerinden kaynaklanan küresel ekonomik kayıplar 4.3 trilyon dolar.
B) 2022 de dünya çapında orman kaybı 66 000 Km²
C) Yıllık deniz seviyesi yükselmesi 4,4 milimetre
D) Bu yıl içinde Avrupa da 3 kez kırmızı alarm verildi, aşırı yağmurlardan 200’den fazla kayıp yaşandı.
E) Son yıl içinde iklim değişikliğinin neden olduğu aşırı hava olaylarından en çok etkilenen ülke ABD Hindistan ve Çin oldu. Dolayısıyla umuyorum ki küresel bir barış aşırı hava olaylarına karşı ortak irade oluşturmak fikri bu ülkelerden gelecektir…
Ve yine bu ülkeler Birleşmiş Milletler Örgütünün İklim krizine karşı oluşturulacak yeni yapılanmasına öncülük edeceklerdir.
Önümüzdeki yıllarda Güney Kutup yasalarına benzer bazı kurallar olacaktır artık dünyada;
Büyük ülke küçük ülke olmayacaktır. Büyük ülkelerin emperyalist hedefleri kesinlikle tarihin çöp sepetine gitmelidir!!
Dünyadaki tüm ülkelerin ormanları bütün insanların ortak varlığı kabul edilmelidir.
Ve dünya yönetiminde tek bir slogan yer almalıdır TÜRK dünyasının büyük önderi ATATÜRK’ün “Dünyada barış ve her ülkede barış”.
Şimdi ülkem için önerilere gelirsek:
İklim krizi konusunda en zor durumda olan ülke üzülerek ifade etmeliyim ülkemiz; yapılması gerekenler hakkındaki düşüncelerim bazı çevreleri rahatsız edecektir ancak unutmayalım önerilerim ülkemiz için beka meselesidir.
A) Ülkemizde bulunan başta Suriyeli ve Afganlar olmak üzere ve dünyanın çok farklı yerlerinden gelen Irak ve İran dâhil; ülkemizden ayrılmaları için derhal ulusal bir irade oluşturulmalı.
B) Ülkemizde kaç para olursa olsun vatandaşlık satılması önlenmeli, alanlar ise verdikleri paralar kendilerine iade edilerek ülkelerine geri gönderilmeli.
C) Ülkemizde üretilmesi mümkün olan her bir ürün için en az 5 yıl boyunca ithal yasağı getirilmeli.
D) Bir kez daha söz etmek istiyorum ülke sınırlarımızın korunması için mutlaka 100 bin kişilik sınır güvenlik ordusu kurulmalı.
E) üretim için Türk köylüsü desteklenmeli, traktör gibi araçlar üzerindeki bankaların haciz işlemleri ve yine üretim yapılan tüm arazilerin üzerindeki haciz işlemleri sona erdirilmeli.
F) Sınır boylarındaki mayınlı araziler temizlenerek üretime açılmalı.
G) Dış siyasetimizde köklü değişiklikler yapılmalı, özellikle Suriye’de Esad ile ülkemizdeki Suriyelilerin ülkelerine geri dönmesi sağlanmalı. Aynı uygulama İran ile de yapılarak ülkesinden geçerek Türkiye’ye gelen sadece uyuşturucu getiren Afganlar engellenmelidir.
Son olarak iki siyasi grup için önerim iktidar grubunda iklim bakanı var ancak; Murat Kurum şimdi siyasete soyundu. CHP’de ise 15 gölge bakan var ancak iklim değişikliği gölge bakanı olduğunu duymadım.
H) Son olarak ülkemiz hem rüzgâr hem güneş enerjisi için ��ok elverişlidir. Önümüzdeki günlerde ihracat yaparken karbon izi vergisinden kurtulmak için bu iki enerji alanına yatırım için tüm olanaklarımızı kullanmalıyız. Bu konuda Çin devletinin çok yüksek teknolojilerinden yararlanabiliriz…
Bu yazımı sonlandırırken ülkemizi yöneten ve yönetmeye talip olanlardan son bir talebim var: Türkiye önümüzdeki yıllarda depremle susuzlukla ve açlıkla karşılaşacak. İşte bu nedenle şu üç meslek dalına sahip çıkın;
Deprem risklerine karşı inşaat mühendisliğine,
Açlık risklerine karşı ziraat mühendisliğine,
ve çevre mühendisliğine…
Orhan Ayber
0 notes
turkiye-sigorta-haberleri · 2 years ago
Text
Tumblr media
Onur Koçkar Sorularımızı Yanıtladı AXA Sigorta Hukuk, Uyum ve Kurumsal Sorumluluk Başkanı Onur Koçkar; Kahramanmaraş ve çevre illerinde yaşanan deprem felaketi sonrası AXA Sigorta ile AXA Grubu’nun faaliyetleri ve çalışmaları hakkında sorularımızı yanıtladı. AXA Sigorta olarak, deprem felaketi sonrasında yaptığınız ilk çalışmalar nasıl şekillendi? İlk tepkileriniz ve öncelikleriniz neler oldu? Yaşanan deprem felaketi sonrasında önceliğimiz tabii ki deprem bölgesindeki tüm vatandaşlarımızın ve paydaşlarımızın sağlığıyla ilgili bilgi alabilmek oldu. Felaketin ilk günlerinde afet bölgesine ulaşım sıkıntılı olmasına rağmen, AXA Sigorta yöneticilerimizden bir grup mümkün olan en kısa zamanda bölgeye ulaştı. Orada bulunan acentelerimizle, bölge çalışanı arkadaşlarımız ve onların yakınlarıyla fiziki olarak bir arada olmak, onları yakından desteklemek istedik. Deprem koordinasyon ekibimizle de düzenli bilgi akışı sağlayarak depremden doğrudan etkilenen halkımızın ihtiyaçlarını tespit etmeye ve mağduriyetlerini hızla giderebilmek için destek çalışmalarımızı planlamaya başladık. Depremden doğrudan etkilenen bölgedeki insanların acil ihtiyaçlarının giderilmesine destek olacak çalışmaları hızla başlattık hem AXA Sigorta hem de AXA Grubu olarak büyük bir dayanışma içinde ayni ve nakdi desteklerimizi ilgili kurum ve kuruluşların koordinasyonuyla afet bölgesine ulaştırmaya koyulduk. AXA gönüllülerinden oluşan ve aynı zamanda AXA Grubu’nun global sosyal sorumluluk örgütlenmesinin de bir parçası olan AXA Tüm Kalplerde ekibi bu destek çalışmalarına öncülük etti diyebilirim. Sigorta sektörü olarak bu büyük felaketin sebep olduğu kayıplar ve hasarlarla ilgili üzerimize düşen çok görev var. Tabii ki, öncelikle riskleri minimize etmekten, sonra da ortaya çıkan hasarlarla ilgili aksiyon almaktan sorumluyuz. Sigortacılar olarak bu sorumluluk bilinciyle de deprem felaketi sonrasında yaraların sarılması için planlamalarımızı hassasiyetle yapmaya başladık. Depremin yol açtığı kayıplara yönelik çalışmalarla ilgili önümüzde uzun bir yol olduğunun bilincindeyiz. İlk günden itibaren destek çalışmalarımızı nasıl uzun ömürlü ve sürdürülebilir kılacağımızı da konuşuyoruz. Bu nedenle deprem sonrası ortaya çıkan ihtiyaçların önümüzdeki dönemde nasıl farklılaşacağını yakından takip ederek buna göre faaliyetlerde bulunmaya devam edeceğiz. Depremler ve sonrasındaki yıllar maddi kayıpların geri kazandırılması kadar insani olarak da duygusal bir atılım gerektiriyor. Önümüzdeki yıllarda sizin bu konudaki hedefleriniz neler olacak? Depremden zarar gören iller için neler düşünüyorsunuz? Yaşanan felaket, direkt etkilenen vatandaşlarımız başta olmak üzere pek çok kişiyi psikolojik anlamda da derinden etkiledi. Sigortacılığı sadece hasar tazmin etmekten ibaret olarak kabul eden bir şirket değiliz, insanların esenliği hakkında neler yapabileceğimiz üzerine de düşünüyoruz. Bu düşünceden hareketle tüm sağlık sigortalılarımız için AXAFit uygulamamızda yer alan AXA Doktor Danışma Hattı’ndaki Psikolojik Destek sesli ve görüntülü görüşmelerini 1 yıl boyunca sınırsız hale getirdik. ONEAXA dayanışma ruhuyla ve AXA Tüm Kalplerde gönüllülerinin destekleriyle depremden doğrudan etkilenen halkımızın yanında olmak için çalışıyoruz. Felaketin ilk günlerinde bölgedeki vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına yönelik ayni ve nakdi desteklerimizi AFAD ve Kızılay koordinasyonunda GEA Arama Kurtarma ve Türkiye Voleybol Federasyonu iş birliğiyle deprem bölgesine ulaştırdık, ulaştırmaya da devam ediyoruz. AXA Grubu, bağlı şirketleri ve çalışanları ile AXA Tüm Kalplerde gönüllülerinin destekleriyle depremzede vatandaşlarımız için 60 milyon TL’ye varan önemli miktarda nakdi yardımda bulunduk. Bunun yanında Türkiye Sigorta Birliği’nin girişimiyle başlatılan kampanyaya da AXA Sigorta olarak ayni ve nakdi desteklerimizi ilettik. Tüm AXA Grubu ülkelerinde yaklaşık 110 bin AXA çalışanını kapsayan global bir yardım kampanyası ise devam ediyor. Bu yılki acente pazarlama faaliyetlerimiz için
ayırdığımız 17,5 milyon liralık bütçeyi de deprem bölgelerinde oluşan ihtiyaçlara yönelik kalıcı bir destek olarak ayırdık. Bunlara ek olarak biraz önce de bahsettiğim şekilde tüm sağlık sigortalılarımız için AXAFit mobil uygulamamızda yer alan AXA Doktor Danışma Hattı’ndaki sesli ve görüntülü Psikolojik Destek görüşmelerini 1 yıl boyunca sınırsız hale getirdik. Müşterimiz olmayan AXAFit kullanıcıları da uygulamada bulunan Doktora Yaz özelliği ile herhangi bir sınır olmaksızın psikiyatr ve psikolog hizmetimizden yararlanabilecekler. Tüm destek çalışmalarımızın hem acil hem de kalıcı ihtiyaçlara cevap verebilmesi ve sürdürülebilir olması bizim için önemli. Bu husustaki planlamalarımızı değişen koşul ve ihtiyaçlara göre güncellemeye özen göstereceğiz. Sigorta şirketi olarak acentelere büyük kıymet verdiğinizi yakından biliyoruz. Deprem ve sonrasında sigorta acentelerine neler söylemek istersiniz? büyük bir ailenin parçası olduklarını duymaları için söyleyecekleriniz büyük değer taşıyor… AXA Sigorta olarak yaraların bir an önce sarılması için müşterilerimize, personelimize ve acentelerimize destek olmak için odaklanıyoruz. Her koşulda acentelerimizin bir telefon uzağında olmayı prensip edinen bir şirketiz. Sahada olmayı ve acentelerimizi dinlemeye önem veriyoruz. Yaşadığımız bu afette de acentelerimizin her zaman yanındayız. Depremden etkilenen illerimizde acentelerimize destek olabilmek adına avans komisyon ödemeleri yaptık. Ek olarak kampanya ödemelerini erkene çektik, tahsilat ödemelerinde esneklik tanıdık, geri ödemesiz nakdi destekler yapıyoruz. Bizim bu illerde 200’ün üzerinde çalıştığımız acentemiz var. Bölgedeki arkadaşlarımızın konut ve binalara girmeleri mümkün olmadığı için, talep eden acentelerin operasyonlarını merkezdeki arkadaşlarımız üstlendi. Bu sayede operasyon süreçlerini yürütebilen acentelerimiz işlerini devam ettirebildiler. Tüm bölgelerimiz ve diğer illerdeki genel müdürlüğümüz bütün acentelerimize açıktır ve isteyen bütün acentelerimiz fiziki olarak da ofislerimizi kullanabilirler. Acentelerimizin tüm ihtiyaçları için sürekli olarak kendileriyle iletişimdeyiz. Yaşadığımız bu zorlu günlerde, şirketimizin değerli iş ortaklarımızın her zaman yanında olduğunu ve bu zorlu süreçlerin üstesinden birlikte geleceğimize inanıyor, onların her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmek için çalışıyoruz. Depremden doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenen tüm halkımıza hem bireysel hem de kurumsal kimliğinizle iletmek istediğiniz mesajlar var mı? Kendi adıma ve AXA Sigorta adına, depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyorum. Sektör olarak deprem sonrasındaki yaraların sarılmasında sorumluluğumuz var, bu sorumluluğumuz doğrultusunda sektör ve şirket olarak çalışmaya devam edeceğiz. Yaşanan felaketten doğrudan ya da dolaylı olarak toplumun tamamı etkilendi. Deprem bölgesinde yaşayan ve en büyük kayıpları veren halkımızla uzun vadede dayanışma içinde olmak en büyük görevimiz olacak. Dayanışmaya her zamankinden fazla ihtiyacımız olan bu günlerde depremde zarar gören halkımıza, iş ortaklarımıza ve müşterilerimize desteklerimizi sürdürülebilir kılmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Birlikte kalmaya, yaralarımızı birlikte sarmaya devam edeceğiz.
0 notes
sigortacilik-haberleri · 2 years ago
Text
Tumblr media
Onur Koçkar Sorularımızı Yanıtladı AXA Sigorta Hukuk, Uyum ve Kurumsal Sorumluluk Başkanı Onur Koçkar; Kahramanmaraş ve çevre illerinde yaşanan deprem felaketi sonrası AXA Sigorta ile AXA Grubu’nun faaliyetleri ve çalışmaları hakkında sorularımızı yanıtladı. AXA Sigorta olarak, deprem felaketi sonrasında yaptığınız ilk çalışmalar nasıl şekillendi? İlk tepkileriniz ve öncelikleriniz neler oldu? Yaşanan deprem felaketi sonrasında önceliğimiz tabii ki deprem bölgesindeki tüm vatandaşlarımızın ve paydaşlarımızın sağlığıyla ilgili bilgi alabilmek oldu. Felaketin ilk günlerinde afet bölgesine ulaşım sıkıntılı olmasına rağmen, AXA Sigorta yöneticilerimizden bir grup mümkün olan en kısa zamanda bölgeye ulaştı. Orada bulunan acentelerimizle, bölge çalışanı arkadaşlarımız ve onların yakınlarıyla fiziki olarak bir arada olmak, onları yakından desteklemek istedik. Deprem koordinasyon ekibimizle de düzenli bilgi akışı sağlayarak depremden doğrudan etkilenen halkımızın ihtiyaçlarını tespit etmeye ve mağduriyetlerini hızla giderebilmek için destek çalışmalarımızı planlamaya başladık. Depremden doğrudan etkilenen bölgedeki insanların acil ihtiyaçlarının giderilmesine destek olacak çalışmaları hızla başlattık hem AXA Sigorta hem de AXA Grubu olarak büyük bir dayanışma içinde ayni ve nakdi desteklerimizi ilgili kurum ve kuruluşların koordinasyonuyla afet bölgesine ulaştırmaya koyulduk. AXA gönüllülerinden oluşan ve aynı zamanda AXA Grubu’nun global sosyal sorumluluk örgütlenmesinin de bir parçası olan AXA Tüm Kalplerde ekibi bu destek çalışmalarına öncülük etti diyebilirim. Sigorta sektörü olarak bu büyük felaketin sebep olduğu kayıplar ve hasarlarla ilgili üzerimize düşen çok görev var. Tabii ki, öncelikle riskleri minimize etmekten, sonra da ortaya çıkan hasarlarla ilgili aksiyon almaktan sorumluyuz. Sigortacılar olarak bu sorumluluk bilinciyle de deprem felaketi sonrasında yaraların sarılması için planlamalarımızı hassasiyetle yapmaya başladık. Depremin yol açtığı kayıplara yönelik çalışmalarla ilgili önümüzde uzun bir yol olduğunun bilincindeyiz. İlk günden itibaren destek çalışmalarımızı nasıl uzun ömürlü ve sürdürülebilir kılacağımızı da konuşuyoruz. Bu nedenle deprem sonrası ortaya çıkan ihtiyaçların önümüzdeki dönemde nasıl farklılaşacağını yakından takip ederek buna göre faaliyetlerde bulunmaya devam edeceğiz. Depremler ve sonrasındaki yıllar maddi kayıpların geri kazandırılması kadar insani olarak da duygusal bir atılım gerektiriyor. Önümüzdeki yıllarda sizin bu konudaki hedefleriniz neler olacak? Depremden zarar gören iller için neler düşünüyorsunuz? Yaşanan felaket, direkt etkilenen vatandaşlarımız başta olmak üzere pek çok kişiyi psikolojik anlamda da derinden etkiledi. Sigortacılığı sadece hasar tazmin etmekten ibaret olarak kabul eden bir şirket değiliz, insanların esenliği hakkında neler yapabileceğimiz üzerine de düşünüyoruz. Bu düşünceden hareketle tüm sağlık sigortalılarımız için AXAFit uygulamamızda yer alan AXA Doktor Danışma Hattı’ndaki Psikolojik Destek sesli ve görüntülü görüşmelerini 1 yıl boyunca sınırsız hale getirdik. ONEAXA dayanışma ruhuyla ve AXA Tüm Kalplerde gönüllülerinin destekleriyle depremden doğrudan etkilenen halkımızın yanında olmak için çalışıyoruz. Felaketin ilk günlerinde bölgedeki vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına yönelik ayni ve nakdi desteklerimizi AFAD ve Kızılay koordinasyonunda GEA Arama Kurtarma ve Türkiye Voleybol Federasyonu iş birliğiyle deprem bölgesine ulaştırdık, ulaştırmaya da devam ediyoruz. AXA Grubu, bağlı şirketleri ve çalışanları ile AXA Tüm Kalplerde gönüllülerinin destekleriyle depremzede vatandaşlarımız için 60 milyon TL’ye varan önemli miktarda nakdi yardımda bulunduk. Bunun yanında Türkiye Sigorta Birliği’nin girişimiyle başlatılan kampanyaya da AXA Sigorta olarak ayni ve nakdi desteklerimizi ilettik. Tüm AXA Grubu ülkelerinde yaklaşık 110 bin AXA çalışanını kapsayan global bir yardım kampanyası ise devam ediyor. Bu yılki acente pazarlama faaliyetlerimiz için
ayırdığımız 17,5 milyon liralık bütçeyi de deprem bölgelerinde oluşan ihtiyaçlara yönelik kalıcı bir destek olarak ayırdık. Bunlara ek olarak biraz önce de bahsettiğim şekilde tüm sağlık sigortalılarımız için AXAFit mobil uygulamamızda yer alan AXA Doktor Danışma Hattı’ndaki sesli ve görüntülü Psikolojik Destek görüşmelerini 1 yıl boyunca sınırsız hale getirdik. Müşterimiz olmayan AXAFit kullanıcıları da uygulamada bulunan Doktora Yaz özelliği ile herhangi bir sınır olmaksızın psikiyatr ve psikolog hizmetimizden yararlanabilecekler. Tüm destek çalışmalarımızın hem acil hem de kalıcı ihtiyaçlara cevap verebilmesi ve sürdürülebilir olması bizim için önemli. Bu husustaki planlamalarımızı değişen koşul ve ihtiyaçlara göre güncellemeye özen göstereceğiz. Sigorta şirketi olarak acentelere büyük kıymet verdiğinizi yakından biliyoruz. Deprem ve sonrasında sigorta acentelerine neler söylemek istersiniz? büyük bir ailenin parçası olduklarını duymaları için söyleyecekleriniz büyük değer taşıyor… AXA Sigorta olarak yaraların bir an önce sarılması için müşterilerimize, personelimize ve acentelerimize destek olmak için odaklanıyoruz. Her koşulda acentelerimizin bir telefon uzağında olmayı prensip edinen bir şirketiz. Sahada olmayı ve acentelerimizi dinlemeye önem veriyoruz. Yaşadığımız bu afette de acentelerimizin her zaman yanındayız. Depremden etkilenen illerimizde acentelerimize destek olabilmek adına avans komisyon ödemeleri yaptık. Ek olarak kampanya ödemelerini erkene çektik, tahsilat ödemelerinde esneklik tanıdık, geri ödemesiz nakdi destekler yapıyoruz. Bizim bu illerde 200’ün üzerinde çalıştığımız acentemiz var. Bölgedeki arkadaşlarımızın konut ve binalara girmeleri mümkün olmadığı için, talep eden acentelerin operasyonlarını merkezdeki arkadaşlarımız üstlendi. Bu sayede operasyon süreçlerini yürütebilen acentelerimiz işlerini devam ettirebildiler. Tüm bölgelerimiz ve diğer illerdeki genel müdürlüğümüz bütün acentelerimize açıktır ve isteyen bütün acentelerimiz fiziki olarak da ofislerimizi kullanabilirler. Acentelerimizin tüm ihtiyaçları için sürekli olarak kendileriyle iletişimdeyiz. Yaşadığımız bu zorlu günlerde, şirketimizin değerli iş ortaklarımızın her zaman yanında olduğunu ve bu zorlu süreçlerin üstesinden birlikte geleceğimize inanıyor, onların her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmek için çalışıyoruz. Depremden doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenen tüm halkımıza hem bireysel hem de kurumsal kimliğinizle iletmek istediğiniz mesajlar var mı? Kendi adıma ve AXA Sigorta adına, depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyorum. Sektör olarak deprem sonrasındaki yaraların sarılmasında sorumluluğumuz var, bu sorumluluğumuz doğrultusunda sektör ve şirket olarak çalışmaya devam edeceğiz. Yaşanan felaketten doğrudan ya da dolaylı olarak toplumun tamamı etkilendi. Deprem bölgesinde yaşayan ve en büyük kayıpları veren halkımızla uzun vadede dayanışma içinde olmak en büyük görevimiz olacak. Dayanışmaya her zamankinden fazla ihtiyacımız olan bu günlerde depremde zarar gören halkımıza, iş ortaklarımıza ve müşterilerimize desteklerimizi sürdürülebilir kılmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Birlikte kalmaya, yaralarımızı birlikte sarmaya devam edeceğiz.
0 notes
sigorta-sektoru · 2 years ago
Text
Tumblr media
Onur Koçkar Sorularımızı Yanıtladı AXA Sigorta Hukuk, Uyum ve Kurumsal Sorumluluk Başkanı Onur Koçkar; Kahramanmaraş ve çevre illerinde yaşanan deprem felaketi sonrası AXA Sigorta ile AXA Grubu’nun faaliyetleri ve çalışmaları hakkında sorularımızı yanıtladı. AXA Sigorta olarak, deprem felaketi sonrasında yaptığınız ilk çalışmalar nasıl şekillendi? İlk tepkileriniz ve öncelikleriniz neler oldu? Yaşanan deprem felaketi sonrasında önceliğimiz tabii ki deprem bölgesindeki tüm vatandaşlarımızın ve paydaşlarımızın sağlığıyla ilgili bilgi alabilmek oldu. Felaketin ilk günlerinde afet bölgesine ulaşım sıkıntılı olmasına rağmen, AXA Sigorta yöneticilerimizden bir grup mümkün olan en kısa zamanda bölgeye ulaştı. Orada bulunan acentelerimizle, bölge çalışanı arkadaşlarımız ve onların yakınlarıyla fiziki olarak bir arada olmak, onları yakından desteklemek istedik. Deprem koordinasyon ekibimizle de düzenli bilgi akışı sağlayarak depremden doğrudan etkilenen halkımızın ihtiyaçlarını tespit etmeye ve mağduriyetlerini hızla giderebilmek için destek çalışmalarımızı planlamaya başladık. Depremden doğrudan etkilenen bölgedeki insanların acil ihtiyaçlarının giderilmesine destek olacak çalışmaları hızla başlattık hem AXA Sigorta hem de AXA Grubu olarak büyük bir dayanışma içinde ayni ve nakdi desteklerimizi ilgili kurum ve kuruluşların koordinasyonuyla afet bölgesine ulaştırmaya koyulduk. AXA gönüllülerinden oluşan ve aynı zamanda AXA Grubu’nun global sosyal sorumluluk örgütlenmesinin de bir parçası olan AXA Tüm Kalplerde ekibi bu destek çalışmalarına öncülük etti diyebilirim. Sigorta sektörü olarak bu büyük felaketin sebep olduğu kayıplar ve hasarlarla ilgili üzerimize düşen çok görev var. Tabii ki, öncelikle riskleri minimize etmekten, sonra da ortaya çıkan hasarlarla ilgili aksiyon almaktan sorumluyuz. Sigortacılar olarak bu sorumluluk bilinciyle de deprem felaketi sonrasında yaraların sarılması için planlamalarımızı hassasiyetle yapmaya başladık. Depremin yol açtığı kayıplara yönelik çalışmalarla ilgili önümüzde uzun bir yol olduğunun bilincindeyiz. İlk günden itibaren destek çalışmalarımızı nasıl uzun ömürlü ve sürdürülebilir kılacağımızı da konuşuyoruz. Bu nedenle deprem sonrası ortaya çıkan ihtiyaçların önümüzdeki dönemde nasıl farklılaşacağını yakından takip ederek buna göre faaliyetlerde bulunmaya devam edeceğiz. Depremler ve sonrasındaki yıllar maddi kayıpların geri kazandırılması kadar insani olarak da duygusal bir atılım gerektiriyor. Önümüzdeki yıllarda sizin bu konudaki hedefleriniz neler olacak? Depremden zarar gören iller için neler düşünüyorsunuz? Yaşanan felaket, direkt etkilenen vatandaşlarımız başta olmak üzere pek çok kişiyi psikolojik anlamda da derinden etkiledi. Sigortacılığı sadece hasar tazmin etmekten ibaret olarak kabul eden bir şirket değiliz, insanların esenliği hakkında neler yapabileceğimiz üzerine de düşünüyoruz. Bu düşünceden hareketle tüm sağlık sigortalılarımız için AXAFit uygulamamızda yer alan AXA Doktor Danışma Hattı’ndaki Psikolojik Destek sesli ve görüntülü görüşmelerini 1 yıl boyunca sınırsız hale getirdik. ONEAXA dayanışma ruhuyla ve AXA Tüm Kalplerde gönüllülerinin destekleriyle depremden doğrudan etkilenen halkımızın yanında olmak için çalışıyoruz. Felaketin ilk günlerinde bölgedeki vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına yönelik ayni ve nakdi desteklerimizi AFAD ve Kızılay koordinasyonunda GEA Arama Kurtarma ve Türkiye Voleybol Federasyonu iş birliğiyle deprem bölgesine ulaştırdık, ulaştırmaya da devam ediyoruz. AXA Grubu, bağlı şirketleri ve çalışanları ile AXA Tüm Kalplerde gönüllülerinin destekleriyle depremzede vatandaşlarımız için 60 milyon TL’ye varan önemli miktarda nakdi yardımda bulunduk. Bunun yanında Türkiye Sigorta Birliği’nin girişimiyle başlatılan kampanyaya da AXA Sigorta olarak ayni ve nakdi desteklerimizi ilettik. Tüm AXA Grubu ülkelerinde yaklaşık 110 bin AXA çalışanını kapsayan global bir yardım kampanyası ise devam ediyor. Bu yılki acente pazarlama faaliyetlerimiz için
ayırdığımız 17,5 milyon liralık bütçeyi de deprem bölgelerinde oluşan ihtiyaçlara yönelik kalıcı bir destek olarak ayırdık. Bunlara ek olarak biraz önce de bahsettiğim şekilde tüm sağlık sigortalılarımız için AXAFit mobil uygulamamızda yer alan AXA Doktor Danışma Hattı’ndaki sesli ve görüntülü Psikolojik Destek görüşmelerini 1 yıl boyunca sınırsız hale getirdik. Müşterimiz olmayan AXAFit kullanıcıları da uygulamada bulunan Doktora Yaz özelliği ile herhangi bir sınır olmaksızın psikiyatr ve psikolog hizmetimizden yararlanabilecekler. Tüm destek çalışmalarımızın hem acil hem de kalıcı ihtiyaçlara cevap verebilmesi ve sürdürülebilir olması bizim için önemli. Bu husustaki planlamalarımızı değişen koşul ve ihtiyaçlara göre güncellemeye özen göstereceğiz. Sigorta şirketi olarak acentelere büyük kıymet verdiğinizi yakından biliyoruz. Deprem ve sonrasında sigorta acentelerine neler söylemek istersiniz? büyük bir ailenin parçası olduklarını duymaları için söyleyecekleriniz büyük değer taşıyor… AXA Sigorta olarak yaraların bir an önce sarılması için müşterilerimize, personelimize ve acentelerimize destek olmak için odaklanıyoruz. Her koşulda acentelerimizin bir telefon uzağında olmayı prensip edinen bir şirketiz. Sahada olmayı ve acentelerimizi dinlemeye önem veriyoruz. Yaşadığımız bu afette de acentelerimizin her zaman yanındayız. Depremden etkilenen illerimizde acentelerimize destek olabilmek adına avans komisyon ödemeleri yaptık. Ek olarak kampanya ödemelerini erkene çektik, tahsilat ödemelerinde esneklik tanıdık, geri ödemesiz nakdi destekler yapıyoruz. Bizim bu illerde 200’ün üzerinde çalıştığımız acentemiz var. Bölgedeki arkadaşlarımızın konut ve binalara girmeleri mümkün olmadığı için, talep eden acentelerin operasyonlarını merkezdeki arkadaşlarımız üstlendi. Bu sayede operasyon süreçlerini yürütebilen acentelerimiz işlerini devam ettirebildiler. Tüm bölgelerimiz ve diğer illerdeki genel müdürlüğümüz bütün acentelerimize açıktır ve isteyen bütün acentelerimiz fiziki olarak da ofislerimizi kullanabilirler. Acentelerimizin tüm ihtiyaçları için sürekli olarak kendileriyle iletişimdeyiz. Yaşadığımız bu zorlu günlerde, şirketimizin değerli iş ortaklarımızın her zaman yanında olduğunu ve bu zorlu süreçlerin üstesinden birlikte geleceğimize inanıyor, onların her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmek için çalışıyoruz. Depremden doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenen tüm halkımıza hem bireysel hem de kurumsal kimliğinizle iletmek istediğiniz mesajlar var mı? Kendi adıma ve AXA Sigorta adına, depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyorum. Sektör olarak deprem sonrasındaki yaraların sarılmasında sorumluluğumuz var, bu sorumluluğumuz doğrultusunda sektör ve şirket olarak çalışmaya devam edeceğiz. Yaşanan felaketten doğrudan ya da dolaylı olarak toplumun tamamı etkilendi. Deprem bölgesinde yaşayan ve en büyük kayıpları veren halkımızla uzun vadede dayanışma içinde olmak en büyük görevimiz olacak. Dayanışmaya her zamankinden fazla ihtiyacımız olan bu günlerde depremde zarar gören halkımıza, iş ortaklarımıza ve müşterilerimize desteklerimizi sürdürülebilir kılmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Birlikte kalmaya, yaralarımızı birlikte sarmaya devam edeceğiz.
0 notes
sigorta-haberleri · 2 years ago
Text
Tumblr media
Onur Koçkar Sorularımızı Yanıtladı AXA Sigorta Hukuk, Uyum ve Kurumsal Sorumluluk Başkanı Onur Koçkar; Kahramanmaraş ve çevre illerinde yaşanan deprem felaketi sonrası AXA Sigorta ile AXA Grubu’nun faaliyetleri ve çalışmaları hakkında sorularımızı yanıtladı. AXA Sigorta olarak, deprem felaketi sonrasında yaptığınız ilk çalışmalar nasıl şekillendi? İlk tepkileriniz ve öncelikleriniz neler oldu? Yaşanan deprem felaketi sonrasında önceliğimiz tabii ki deprem bölgesindeki tüm vatandaşlarımızın ve paydaşlarımızın sağlığıyla ilgili bilgi alabilmek oldu. Felaketin ilk günlerinde afet bölgesine ulaşım sıkıntılı olmasına rağmen, AXA Sigorta yöneticilerimizden bir grup mümkün olan en kısa zamanda bölgeye ulaştı. Orada bulunan acentelerimizle, bölge çalışanı arkadaşlarımız ve onların yakınlarıyla fiziki olarak bir arada olmak, onları yakından desteklemek istedik. Deprem koordinasyon ekibimizle de düzenli bilgi akışı sağlayarak depremden doğrudan etkilenen halkımızın ihtiyaçlarını tespit etmeye ve mağduriyetlerini hızla giderebilmek için destek çalışmalarımızı planlamaya başladık. Depremden doğrudan etkilenen bölgedeki insanların acil ihtiyaçlarının giderilmesine destek olacak çalışmaları hızla başlattık hem AXA Sigorta hem de AXA Grubu olarak büyük bir dayanışma içinde ayni ve nakdi desteklerimizi ilgili kurum ve kuruluşların koordinasyonuyla afet bölgesine ulaştırmaya koyulduk. AXA gönüllülerinden oluşan ve aynı zamanda AXA Grubu’nun global sosyal sorumluluk örgütlenmesinin de bir parçası olan AXA Tüm Kalplerde ekibi bu destek çalışmalarına öncülük etti diyebilirim. Sigorta sektörü olarak bu büyük felaketin sebep olduğu kayıplar ve hasarlarla ilgili üzerimize düşen çok görev var. Tabii ki, öncelikle riskleri minimize etmekten, sonra da ortaya çıkan hasarlarla ilgili aksiyon almaktan sorumluyuz. Sigortacılar olarak bu sorumluluk bilinciyle de deprem felaketi sonrasında yaraların sarılması için planlamalarımızı hassasiyetle yapmaya başladık. Depremin yol açtığı kayıplara yönelik çalışmalarla ilgili önümüzde uzun bir yol olduğunun bilincindeyiz. İlk günden itibaren destek çalışmalarımızı nasıl uzun ömürlü ve sürdürülebilir kılacağımızı da konuşuyoruz. Bu nedenle deprem sonrası ortaya çıkan ihtiyaçların önümüzdeki dönemde nasıl farklılaşacağını yakından takip ederek buna göre faaliyetlerde bulunmaya devam edeceğiz. Depremler ve sonrasındaki yıllar maddi kayıpların geri kazandırılması kadar insani olarak da duygusal bir atılım gerektiriyor. Önümüzdeki yıllarda sizin bu konudaki hedefleriniz neler olacak? Depremden zarar gören iller için neler düşünüyorsunuz? Yaşanan felaket, direkt etkilenen vatandaşlarımız başta olmak üzere pek çok kişiyi psikolojik anlamda da derinden etkiledi. Sigortacılığı sadece hasar tazmin etmekten ibaret olarak kabul eden bir şirket değiliz, insanların esenliği hakkında neler yapabileceğimiz üzerine de düşünüyoruz. Bu düşünceden hareketle tüm sağlık sigortalılarımız için AXAFit uygulamamızda yer alan AXA Doktor Danışma Hattı’ndaki Psikolojik Destek sesli ve görüntülü görüşmelerini 1 yıl boyunca sınırsız hale getirdik. ONEAXA dayanışma ruhuyla ve AXA Tüm Kalplerde gönüllülerinin destekleriyle depremden doğrudan etkilenen halkımızın yanında olmak için çalışıyoruz. Felaketin ilk günlerinde bölgedeki vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına yönelik ayni ve nakdi desteklerimizi AFAD ve Kızılay koordinasyonunda GEA Arama Kurtarma ve Türkiye Voleybol Federasyonu iş birliğiyle deprem bölgesine ulaştırdık, ulaştırmaya da devam ediyoruz. AXA Grubu, bağlı şirketleri ve çalışanları ile AXA Tüm Kalplerde gönüllülerinin destekleriyle depremzede vatandaşlarımız için 60 milyon TL’ye varan önemli miktarda nakdi yardımda bulunduk. Bunun yanında Türkiye Sigorta Birliği’nin girişimiyle başlatılan kampanyaya da AXA Sigorta olarak ayni ve nakdi desteklerimizi ilettik. Tüm AXA Grubu ülkelerinde yaklaşık 110 bin AXA çalışanını kapsayan global bir yardım kampanyası ise devam ediyor. Bu yılki acente pazarlama faaliyetlerimiz için
ayırdığımız 17,5 milyon liralık bütçeyi de deprem bölgelerinde oluşan ihtiyaçlara yönelik kalıcı bir destek olarak ayırdık. Bunlara ek olarak biraz önce de bahsettiğim şekilde tüm sağlık sigortalılarımız için AXAFit mobil uygulamamızda yer alan AXA Doktor Danışma Hattı’ndaki sesli ve görüntülü Psikolojik Destek görüşmelerini 1 yıl boyunca sınırsız hale getirdik. Müşterimiz olmayan AXAFit kullanıcıları da uygulamada bulunan Doktora Yaz özelliği ile herhangi bir sınır olmaksızın psikiyatr ve psikolog hizmetimizden yararlanabilecekler. Tüm destek çalışmalarımızın hem acil hem de kalıcı ihtiyaçlara cevap verebilmesi ve sürdürülebilir olması bizim için önemli. Bu husustaki planlamalarımızı değişen koşul ve ihtiyaçlara göre güncellemeye özen göstereceğiz. Sigorta şirketi olarak acentelere büyük kıymet verdiğinizi yakından biliyoruz. Deprem ve sonrasında sigorta acentelerine neler söylemek istersiniz? büyük bir ailenin parçası olduklarını duymaları için söyleyecekleriniz büyük değer taşıyor… AXA Sigorta olarak yaraların bir an önce sarılması için müşterilerimize, personelimize ve acentelerimize destek olmak için odaklanıyoruz. Her koşulda acentelerimizin bir telefon uzağında olmayı prensip edinen bir şirketiz. Sahada olmayı ve acentelerimizi dinlemeye önem veriyoruz. Yaşadığımız bu afette de acentelerimizin her zaman yanındayız. Depremden etkilenen illerimizde acentelerimize destek olabilmek adına avans komisyon ödemeleri yaptık. Ek olarak kampanya ödemelerini erkene çektik, tahsilat ödemelerinde esneklik tanıdık, geri ödemesiz nakdi destekler yapıyoruz. Bizim bu illerde 200’ün üzerinde çalıştığımız acentemiz var. Bölgedeki arkadaşlarımızın konut ve binalara girmeleri mümkün olmadığı için, talep eden acentelerin operasyonlarını merkezdeki arkadaşlarımız üstlendi. Bu sayede operasyon süreçlerini yürütebilen acentelerimiz işlerini devam ettirebildiler. Tüm bölgelerimiz ve diğer illerdeki genel müdürlüğümüz bütün acentelerimize açıktır ve isteyen bütün acentelerimiz fiziki olarak da ofislerimizi kullanabilirler. Acentelerimizin tüm ihtiyaçları için sürekli olarak kendileriyle iletişimdeyiz. Yaşadığımız bu zorlu günlerde, şirketimizin değerli iş ortaklarımızın her zaman yanında olduğunu ve bu zorlu süreçlerin üstesinden birlikte geleceğimize inanıyor, onların her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmek için çalışıyoruz. Depremden doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenen tüm halkımıza hem bireysel hem de kurumsal kimliğinizle iletmek istediğiniz mesajlar var mı? Kendi adıma ve AXA Sigorta adına, depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyorum. Sektör olarak deprem sonrasındaki yaraların sarılmasında sorumluluğumuz var, bu sorumluluğumuz doğrultusunda sektör ve şirket olarak çalışmaya devam edeceğiz. Yaşanan felaketten doğrudan ya da dolaylı olarak toplumun tamamı etkilendi. Deprem bölgesinde yaşayan ve en büyük kayıpları veren halkımızla uzun vadede dayanışma içinde olmak en büyük görevimiz olacak. Dayanışmaya her zamankinden fazla ihtiyacımız olan bu günlerde depremde zarar gören halkımıza, iş ortaklarımıza ve müşterilerimize desteklerimizi sürdürülebilir kılmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Birlikte kalmaya, yaralarımızı birlikte sarmaya devam edeceğiz.
0 notes
if-haber · 2 years ago
Text
Tumblr media
Onur Koçkar Sorularımızı Yanıtladı AXA Sigorta Hukuk, Uyum ve Kurumsal Sorumluluk Başkanı Onur Koçkar; Kahramanmaraş ve çevre illerinde yaşanan deprem felaketi sonrası AXA Sigorta ile AXA Grubu’nun faaliyetleri ve çalışmaları hakkında sorularımızı yanıtladı. AXA Sigorta olarak, deprem felaketi sonrasında yaptığınız ilk çalışmalar nasıl şekillendi? İlk tepkileriniz ve öncelikleriniz neler oldu? Yaşanan deprem felaketi sonrasında önceliğimiz tabii ki deprem bölgesindeki tüm vatandaşlarımızın ve paydaşlarımızın sağlığıyla ilgili bilgi alabilmek oldu. Felaketin ilk günlerinde afet bölgesine ulaşım sıkıntılı olmasına rağmen, AXA Sigorta yöneticilerimizden bir grup mümkün olan en kısa zamanda bölgeye ulaştı. Orada bulunan acentelerimizle, bölge çalışanı arkadaşlarımız ve onların yakınlarıyla fiziki olarak bir arada olmak, onları yakından desteklemek istedik. Deprem koordinasyon ekibimizle de düzenli bilgi akışı sağlayarak depremden doğrudan etkilenen halkımızın ihtiyaçlarını tespit etmeye ve mağduriyetlerini hızla giderebilmek için destek çalışmalarımızı planlamaya başladık. Depremden doğrudan etkilenen bölgedeki insanların acil ihtiyaçlarının giderilmesine destek olacak çalışmaları hızla başlattık hem AXA Sigorta hem de AXA Grubu olarak büyük bir dayanışma içinde ayni ve nakdi desteklerimizi ilgili kurum ve kuruluşların koordinasyonuyla afet bölgesine ulaştırmaya koyulduk. AXA gönüllülerinden oluşan ve aynı zamanda AXA Grubu’nun global sosyal sorumluluk örgütlenmesinin de bir parçası olan AXA Tüm Kalplerde ekibi bu destek çalışmalarına öncülük etti diyebilirim. Sigorta sektörü olarak bu büyük felaketin sebep olduğu kayıplar ve hasarlarla ilgili üzerimize düşen çok görev var. Tabii ki, öncelikle riskleri minimize etmekten, sonra da ortaya çıkan hasarlarla ilgili aksiyon almaktan sorumluyuz. Sigortacılar olarak bu sorumluluk bilinciyle de deprem felaketi sonrasında yaraların sarılması için planlamalarımızı hassasiyetle yapmaya başladık. Depremin yol açtığı kayıplara yönelik çalışmalarla ilgili önümüzde uzun bir yol olduğunun bilincindeyiz. İlk günden itibaren destek çalışmalarımızı nasıl uzun ömürlü ve sürdürülebilir kılacağımızı da konuşuyoruz. Bu nedenle deprem sonrası ortaya çıkan ihtiyaçların önümüzdeki dönemde nasıl farklılaşacağını yakından takip ederek buna göre faaliyetlerde bulunmaya devam edeceğiz. Depremler ve sonrasındaki yıllar maddi kayıpların geri kazandırılması kadar insani olarak da duygusal bir atılım gerektiriyor. Önümüzdeki yıllarda sizin bu konudaki hedefleriniz neler olacak? Depremden zarar gören iller için neler düşünüyorsunuz? Yaşanan felaket, direkt etkilenen vatandaşlarımız başta olmak üzere pek çok kişiyi psikolojik anlamda da derinden etkiledi. Sigortacılığı sadece hasar tazmin etmekten ibaret olarak kabul eden bir şirket değiliz, insanların esenliği hakkında neler yapabileceğimiz üzerine de düşünüyoruz. Bu düşünceden hareketle tüm sağlık sigortalılarımız için AXAFit uygulamamızda yer alan AXA Doktor Danışma Hattı’ndaki Psikolojik Destek sesli ve görüntülü görüşmelerini 1 yıl boyunca sınırsız hale getirdik. ONEAXA dayanışma ruhuyla ve AXA Tüm Kalplerde gönüllülerinin destekleriyle depremden doğrudan etkilenen halkımızın yanında olmak için çalışıyoruz. Felaketin ilk günlerinde bölgedeki vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına yönelik ayni ve nakdi desteklerimizi AFAD ve Kızılay koordinasyonunda GEA Arama Kurtarma ve Türkiye Voleybol Federasyonu iş birliğiyle deprem bölgesine ulaştırdık, ulaştırmaya da devam ediyoruz. AXA Grubu, bağlı şirketleri ve çalışanları ile AXA Tüm Kalplerde gönüllülerinin destekleriyle depremzede vatandaşlarımız için 60 milyon TL’ye varan önemli miktarda nakdi yardımda bulunduk. Bunun yanında Türkiye Sigorta Birliği’nin girişimiyle başlatılan kampanyaya da AXA Sigorta olarak ayni ve nakdi desteklerimizi ilettik. Tüm AXA Grubu ülkelerinde yaklaşık 110 bin AXA çalışanını kapsayan global bir yardım kampanyası ise devam ediyor. Bu yılki acente pazarlama faaliyetlerimiz için
ayırdığımız 17,5 milyon liralık bütçeyi de deprem bölgelerinde oluşan ihtiyaçlara yönelik kalıcı bir destek olarak ayırdık. Bunlara ek olarak biraz önce de bahsettiğim şekilde tüm sağlık sigortalılarımız için AXAFit mobil uygulamamızda yer alan AXA Doktor Danışma Hattı’ndaki sesli ve görüntülü Psikolojik Destek görüşmelerini 1 yıl boyunca sınırsız hale getirdik. Müşterimiz olmayan AXAFit kullanıcıları da uygulamada bulunan Doktora Yaz özelliği ile herhangi bir sınır olmaksızın psikiyatr ve psikolog hizmetimizden yararlanabilecekler. Tüm destek çalışmalarımızın hem acil hem de kalıcı ihtiyaçlara cevap verebilmesi ve sürdürülebilir olması bizim için önemli. Bu husustaki planlamalarımızı değişen koşul ve ihtiyaçlara göre güncellemeye özen göstereceğiz. Sigorta şirketi olarak acentelere büyük kıymet verdiğinizi yakından biliyoruz. Deprem ve sonrasında sigorta acentelerine neler söylemek istersiniz? büyük bir ailenin parçası olduklarını duymaları için söyleyecekleriniz büyük değer taşıyor… AXA Sigorta olarak yaraların bir an önce sarılması için müşterilerimize, personelimize ve acentelerimize destek olmak için odaklanıyoruz. Her koşulda acentelerimizin bir telefon uzağında olmayı prensip edinen bir şirketiz. Sahada olmayı ve acentelerimizi dinlemeye önem veriyoruz. Yaşadığımız bu afette de acentelerimizin her zaman yanındayız. Depremden etkilenen illerimizde acentelerimize destek olabilmek adına avans komisyon ödemeleri yaptık. Ek olarak kampanya ödemelerini erkene çektik, tahsilat ödemelerinde esneklik tanıdık, geri ödemesiz nakdi destekler yapıyoruz. Bizim bu illerde 200’ün üzerinde çalıştığımız acentemiz var. Bölgedeki arkadaşlarımızın konut ve binalara girmeleri mümkün olmadığı için, talep eden acentelerin operasyonlarını merkezdeki arkadaşlarımız üstlendi. Bu sayede operasyon süreçlerini yürütebilen acentelerimiz işlerini devam ettirebildiler. Tüm bölgelerimiz ve diğer illerdeki genel müdürlüğümüz bütün acentelerimize açıktır ve isteyen bütün acentelerimiz fiziki olarak da ofislerimizi kullanabilirler. Acentelerimizin tüm ihtiyaçları için sürekli olarak kendileriyle iletişimdeyiz. Yaşadığımız bu zorlu günlerde, şirketimizin değerli iş ortaklarımızın her zaman yanında olduğunu ve bu zorlu süreçlerin üstesinden birlikte geleceğimize inanıyor, onların her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmek için çalışıyoruz. Depremden doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenen tüm halkımıza hem bireysel hem de kurumsal kimliğinizle iletmek istediğiniz mesajlar var mı? Kendi adıma ve AXA Sigorta adına, depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyorum. Sektör olarak deprem sonrasındaki yaraların sarılmasında sorumluluğumuz var, bu sorumluluğumuz doğrultusunda sektör ve şirket olarak çalışmaya devam edeceğiz. Yaşanan felaketten doğrudan ya da dolaylı olarak toplumun tamamı etkilendi. Deprem bölgesinde yaşayan ve en büyük kayıpları veren halkımızla uzun vadede dayanışma içinde olmak en büyük görevimiz olacak. Dayanışmaya her zamankinden fazla ihtiyacımız olan bu günlerde depremde zarar gören halkımıza, iş ortaklarımıza ve müşterilerimize desteklerimizi sürdürülebilir kılmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Birlikte kalmaya, yaralarımızı birlikte sarmaya devam edeceğiz.
0 notes
teneres · 2 years ago
Text
وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلٰى حُبِّه۪ مِسْك۪ينًا وَيَت۪يمًا وَاَس۪يرًا
Ve yut’imûne-tta’âme ‘alâ hubbihi miskînen ve yetîmen ve-esîrâ(n)
İnsan Suresi 8. Ve ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula ve yetime ve esire verirler, onları doyururlar.
İnsan Suresi 9. Biz sizi sadece ve yalnız Allah’ın vechi (Cemâline ve rızasına erişmek) için doyuruyoruz. Sizden (bu iyilik ve ilgimiz sebebiyle) bir karşılık da, (hatta) bir teşekkür bile istemiyoruz.
Ebu Musa el-Eşari (ra)'den rivayet olunduğuna göre Rasulullah ﷺ şöyle demiştir:
"Mümin mümine karşı, parçaları birbirini bağlayıp tahkim eden bina gibidir, buyurdu ve (bu bağlılığı göstermek için) parmaklarını birbirinin arasına geçirip kenetledi."
(Sahih Buhari, Salat 88; Sahih Müslim, Birr 65)
Afganistan'daki İslam Emirliği yönetimi, Türkiye'de yaşanan depremin ardından bölgeye insani yardım göndereceğini açıkladı.
İslam Emirliği yönetiminin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Türkiye'de depremden etkilenen bölgelere 10 milyon (2,1 milyon Türk Lirası), Suriye'deki bölgelere ise 5 milyon Afgani (1 milyon Türk lirası) nakdi yardım gönderilecek.
Tumblr media
Tumblr media
Öte yandan Afganistan yönetimi Türkiye ve Suriye'yi etkileyen deprem sebebiyle taziye dilemişti.
Afganistan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada şu ifadeler yer almıştı:
"Afganistan İslam Emirliği Dışişleri Bakanlığı, tüm Afgan halkı ve hükümeti adına, Türkiye ve Suriye'deki son depremin yol açtığı yüzlerce can kaybı ve büyük iktisadi kayıplar sebebiyle Müslüman kardeşlerine, ülkelere ve insanlara en derin taziyelerini ve anlayışlarını sunar.
Allah azze ve celle'den, bu acı verici hadisede şehit olanlara cennetini bahşetmesini ve yaralılara da şifa vermesini niyaz ediyoruz. İslam Emirliği, Müslüman erkek ve kız kardeşlerinin üzüntüsünü paylaşır.
Aynı zamanda İslam ülkelerine ve yardım kuruluşlarına, bu trajedinin kurbanlarına yardım etmek için acil eylem çağrısı yapar."
1 note · View note
yenicagkibris · 1 year ago
Photo
Tumblr media
Kıbrıs’ın en insani konusu olan “kayıplar” hakkında düşünceler - Sevgül Uludağ
0 notes
eylemtas · 4 years ago
Photo
Tumblr media
Hacksaw Ridge Film Analizi
Yönetmenliğini Mel Gibson’un yaptığı Hacksaw Ridge, yani Savaş Vadisi, 2016 yapımı biyografik bir savaş filmidir. II. Dünya Savaşı sırasında ateşli silah ya da herhangi bir savaş aleti taşımayı reddeden barış yanlısı Amerikalı revir görevlisi Desmond Doss’u konu alan bu film, Amerikan Film Enstitüsü tarafından 2016 yılının en iyi 10 filminden biri olarak seçildi. Oyuncu kadrosunda, Andrew Garfield, Sam Worthington, Teresa Palmer, Hugo Weaving, Rachel Griffiths ve Vince Vaughn gibi ünlü isimlerin yer aldığı Hacksaw Ridge, oldukça iddialı bir film olarak adından uzunca bir süre daha söz ettirecek gibi gözüküyor.
‘İnsanları öldürmeyi reddeden ve tek kurşun bile atmayan Desmond Doss, Amerikan tarihinde ‘Onur Madalyası’ alan ilk kişidir.’
Karakterlerden ve filmin konusundan bahsedecek olursak; Dört kişilik bir ailenin en küçük oğlu Doss, I. Dünya Savaşı sırasında en yakın arkadaşlarını cephede kaybetmiş gazi ve alkolik baba Tom, ev hanımı olan anne Bertha, kardeşiyle sürekli yarışan ve kapışan abi Hal… Küçüklüğünde abisi ile yaşadığı bir güreş müsabakası, Doss’un kaderini çizer ve aslında hikaye böyle başlar. Abisine gücü yetmeyen Desmond, eline aldığı taş ile Hal’in kafasını yarar ve onun ölümle burun buruna gelmesine sebep olur. Bu nedenden dolayı o günden beri şiddetten uzak duran Desmond, aynı zamanda babasının annesine silah çekmesinden sonra da eline silah almamaya yemin eder ve kendini inanca adar. Ancak her şey istediği gibi gitmez…
Bir gün bir adamın hayatını kurtaran Doss, onu arabayla hastaneye götürür ve orada hemşire Dorothy Schutte’den etkilenir. Kısa sürede birbirine aşık olan çift, sık sık buluşur ve Doss, sevgilisinden sağlık hakkında bir şeyler öğrenmeye başlar. O sırada, Amerika’nın güneyinde yaşayan bir genç olarak, Pearl Harbor saldırısı sonrası herkes gibi o da gönüllü olur ve cepheye gitmek için eğitime katılmak zorunda kalır. Vicdani retçi inançlarından dolayı sağlıkçı olarak hizmet vermeyi planlayan Doss, eğitime gitmeden önce Dorothy ile evlenmeye karar verir.
Çavuş Howell’in komutasında yer alan Desmond, fiziksel olarak üstün olmasına rağmen, tüfeğini eline almayı reddettiği için dışlanmaya başlar, saldırıya uğrar ve itaatsizlik ile suçlanır. Bu durumda devreye giren babası, oğlunun silah taşımama reddinin ABD anayasası tarafından korunduğunu belirterek suçlamaları düşürür ve erkenden Dorothy ile evlenmesini sağlar.
‘İnandığım şeye sadık kalmazsam kendimle nasıl yaşayacağımı bilmiyorum.’
77. Piyade Bölümü’ne atanan Doss, Okinawa Savaşı’na katılmak için Pasifik operasyonuna gönderilir ve ‘Hacksaw Ridge’ adındaki yerde Japon kuvvetlerini almak için görevlendirilir. Ancak bu savaşta, ABD ordusu yenik düşer ve çok büyük kayıplar verir. Doss ise, hiçbir silah kullanmadan arkadaşlarını hatta düşmanlarını bile kurtarmaya başlar. Sürekli olarak ‘Bir tane daha almama yardım et’ diye dua ederek, yaralanmasına rağmen herkesi kurtarmaya çalışır.
‘Lütfen tanrım, bir tane daha almama yardım et, bir tane daha almama yardım et’
I. Dünya Savaşı’nda, ABD - Japonya savaşı sırasında, vicdani retçi asker Desmond T. Doss’un sağlıkçı olarak savaşa gitmesi ve tek bir kurşun bile sıkmadan birçok askeri kurtarmasını konu alan filmi, ikiye bölmek gerekir. İlk yarısında, geleneksel biyografik film şablonları, Doss’un aile yaşantısı, çocukluğu, aşkı, hayatı ve askerlik süreci temel alınıyor. İkinci yarısında ise, tamamen savaş odaklı sahneler ve ani ölümler, şiddetli ve kanlı bir şekilde gözler önüne seriliyor.
‘Kaç hayat kurtardığı sorulduğunda, Desmond yaklaşık 50 dedi. Ancak tanıklar yüze yakın olduğunu söylediler ve yaklaşık 75’te karşılıklı bir anlaşma yaptılar.’
İnancın toplumsal değil, bireysel bir boyutta kalması gerektiğini düşündüren film, kendi gibi bireysel bir inanç anlayışına sahip olan Doss’un hikayesini çarpıcı bir gerçeklikle aktarıyor. Desmond’un sıra dışı mücadelesi ve olağanüstü hikayesi, izleyenlerde insani değerleri ve duyguları ortaya çıkartıyor. Filmin sonunda belgesel niteliğinde gösterilen gerçek hayatlar ile ‘Tanrım, bir tane daha almama yardım et.’ sözünü Doss’un kendi ağzından duymakta, insanı fazlasıyla derinden etkiliyor.
‘Duymadın mı? Dünyanın sonlarının yaratıcısı olan ebedi, Tanrı’dır. Yorulmayacak, yorulmayacaktır ve onun anlayışını kimse anlayamaz. Yorguna güç verir, güçsüzün gücünü arttırır. Gençler bile yorulur ve biter, genç erkekler tökezleyip düşer. Ama Tanrı’dan ümit edenler güçlerini yenileyecekler. Kartallar gibi kanatlarda uçacaklar. Koşacaklar ve yorulmayacaklar. Yürüyecekler ve bayılmayacaklar.’
Aynı zamanda nefes kesen sahneleri ile Hacksaw Ridge, izlediğiniz en iyi savaş filmlerinden biri olmayı da hak ediyor. 10 yıl sonra yönetmenlik koltuğuna oturan Mel Gibson’un, aslında bu kadar kaliteli bir iş çıkaracağını hepimiz bekliyorduk…
4 notes · View notes
turkiye-sigorta-haberleri · 2 years ago
Text
Tumblr media
Ahmet Yaşar Sorularımızı Cevapladı Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar; Maher Holding Sigorta Grubu şirketlerinden Quick Sigorta ve Corpus Sigorta’nın Kahramanmaraş ve çevresindeki illerinde yaşanan deprem felaketi sonrası yapılan çalışmalar ve faaliyetler hakkında sorularımızı cevapladı. 6 Şubat depremini ilk duyduğunuz andaki tepkinizi ve yaşadığınız duygunuzu bize kısaca anlatır mısınız? Deprem en büyük doğal afetlerden biri ve Türkiye konumu gereği bir deprem ülkesi. Evet, her ne kadar bu bilgiye sahip olsak da içten içe yeterince hazır olamadığımızı bilmek, deprem haberi aldığımızda da yüreğimizi ağzımıza getiriyor. Hele ki 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli olup 12 ilde büyük hasar yaratan bu felaket hissiyatımızı da kat be kat artırıyor. Bölgenin dört bir yanından haberler gelmeye başladığında tablonun vahameti de yavaş yavaş anlaşılmıştı ve bir yandan acısını yaşarken bir yandan da harekete geçmemiz gerektiğinin farkındaydık. Hemen arkadaşlarımızla bir araya gelip üzerimize düşeni yapmak için kolları sıvadık. Aslında bölgeden uzakta olan herkes gibi derin üzüntü, telaş ve zamanında yetişememe korkusunu birlikte yaşadık diyebilirim. Depremin hemen sonrasında şirket olarak nasıl bir planlama yaptınız? Öncelikleriniz neler oldu? Çok yönlü düşünmeye gayret ettik çünkü hem zamansal olarak hem de coğrafyanın büyüklüğü olarak her zamankinden daha fazla koordineli olmayı gerektiren bir durum vardı karşımızda. Dolayısıyla maddi, ayni ve insanı olacak şekilde tüm ihtiyaçlara cevap verecek şekilde bir destek paketi oluşturduk. AFAD başta olmak üzere birçok yardım kuruluşlarına haftalık olacak şekilde destek sağladık. Ayrıca bu yardımlar dışında şirket yöneticilerimiz, acentelerimiz ve gönüllü çalışanlarımızla birlikte tırlarımıza konteyner, çadır ve muhtelif malzemeleri yükleyip ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık. İlk hafta 14 milyon, ikinci hafta ise 30 milyon TL değerinde nakdi yardım ve destek sağladık. İlk andan itibaren deprem bölgesinde olan ve etkilenen acentelerimizin ve ailelerinin güvenli bölgelere transferlerini sağlarken konaklama ve tıbbi ihtiyaçlarını da karşıladık. Ofis ihtiyaçlarını gidermek üzere konteyner acente hizmet merkezleri oluşturduk, ofislerimizi açtık. Gaziantep de oluşturduğumuz lojistik merkezimize yurdun dört bir yanından yaptığımız tedarikleri ulaştırarak , tırlarımızla bölge acentelerimize ve vatandaşlarımıza çadır başta olmak üzere ısıtıcı , battaniye  ve insani yardım malzemelerini ulaştırdık, ulaştırmaya devam ediyoruz. Sigorta şirketi olarak acentelere büyük kıymet verdiğinizi yakından biliyoruz. Deprem ve sonrasında sigorta acentelerine neler söylemek istersiniz? büyük bir ailenin parçası olduklarını duymaları için söyleyecekleriniz büyük değer taşıyor… Maher Holding Sigorta Grubu olarak acentelerimizi ekip arkadaşlarımız olarak görüyor, onların faydasını ön planda tutuyoruz her zaman. Maalesef depremde acentelerimizden de acı kayıplar yaşadık, Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum bu vesileyle bir kez daha. Öte yandan bölgede depremden sağ kurtulup yaralanan veya maddi manevi kayıplar yaşayan acentelerimiz de oldu. Kendileriyle iletişime geçip ihtiyaçlarını karşılamak için yanlarında olduğumuzu hatırlattık. Böylesi afetler sonrası halkın yanında olan bir sektörde iş yapıyoruz. Onlara destek olurken her şeyden önce kendi içimizde yaralarımızı sarmak ve birbirimize sarılmak çok önemli. Gönüllü acentelerimizin yanı sıra bölgedeki acentelerimizin kendi acılarını unutup yardım için seferber olması sadece şirket içinde değil milletçe koca bir aile olduğumuzun göstergesi. Son olarak da depremden zarar gören tüm milletimize neler söylemek istersiniz? hem şahsi hem de kurumsal kimliğiniz ile söyleyeceklerini okurlarımıza sunmak isteriz. Yaşadığımız felaketin boyutunun da bizde yarattığı acıların da tarifi mümkün değil elbette ama yaralarımızı sarmada yapacağımız çok şey var. Şirket olarak zaten bizim görevimiz vatandaşlarımızın kayıplarını telafi etmek,
elimizden geldiğince de imkanlarımızı kullanarak önümüzdeki süreç boyunca destek olabilmek. Çünkü arama kurtarma, enkaz kaldırma ve insani ihtiyaçların karşılanmasıyla bitmeyecek görevlerimiz. Deprem sonrası hayatın normalleşebilmesi uzun bir süreç ve bu süreçte çocukların eğitim ve psikolojilerinden yetişkinlerin barınma, iş vb. gibi ihtiyaçlarına kadar birçok konuda desteğe hep ihtiyaç olacak. Grubumuz ve şirketlerimiz olarak bu süreçte elimizden geleni yapacağımızı belirtmek isterim.
Tumblr media
0 notes
sigortacilik-haberleri · 2 years ago
Text
Tumblr media
Ahmet Yaşar Sorularımızı Cevapladı Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar; Maher Holding Sigorta Grubu şirketlerinden Quick Sigorta ve Corpus Sigorta’nın Kahramanmaraş ve çevresindeki illerinde yaşanan deprem felaketi sonrası yapılan çalışmalar ve faaliyetler hakkında sorularımızı cevapladı. 6 Şubat depremini ilk duyduğunuz andaki tepkinizi ve yaşadığınız duygunuzu bize kısaca anlatır mısınız? Deprem en büyük doğal afetlerden biri ve Türkiye konumu gereği bir deprem ülkesi. Evet, her ne kadar bu bilgiye sahip olsak da içten içe yeterince hazır olamadığımızı bilmek, deprem haberi aldığımızda da yüreğimizi ağzımıza getiriyor. Hele ki 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli olup 12 ilde büyük hasar yaratan bu felaket hissiyatımızı da kat be kat artırıyor. Bölgenin dört bir yanından haberler gelmeye başladığında tablonun vahameti de yavaş yavaş anlaşılmıştı ve bir yandan acısını yaşarken bir yandan da harekete geçmemiz gerektiğinin farkındaydık. Hemen arkadaşlarımızla bir araya gelip üzerimize düşeni yapmak için kolları sıvadık. Aslında bölgeden uzakta olan herkes gibi derin üzüntü, telaş ve zamanında yetişememe korkusunu birlikte yaşadık diyebilirim. Depremin hemen sonrasında şirket olarak nasıl bir planlama yaptınız? Öncelikleriniz neler oldu? Çok yönlü düşünmeye gayret ettik çünkü hem zamansal olarak hem de coğrafyanın büyüklüğü olarak her zamankinden daha fazla koordineli olmayı gerektiren bir durum vardı karşımızda. Dolayısıyla maddi, ayni ve insanı olacak şekilde tüm ihtiyaçlara cevap verecek şekilde bir destek paketi oluşturduk. AFAD başta olmak üzere birçok yardım kuruluşlarına haftalık olacak şekilde destek sağladık. Ayrıca bu yardımlar dışında şirket yöneticilerimiz, acentelerimiz ve gönüllü çalışanlarımızla birlikte tırlarımıza konteyner, çadır ve muhtelif malzemeleri yükleyip ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık. İlk hafta 14 milyon, ikinci hafta ise 30 milyon TL değerinde nakdi yardım ve destek sağladık. İlk andan itibaren deprem bölgesinde olan ve etkilenen acentelerimizin ve ailelerinin güvenli bölgelere transferlerini sağlarken konaklama ve tıbbi ihtiyaçlarını da karşıladık. Ofis ihtiyaçlarını gidermek üzere konteyner acente hizmet merkezleri oluşturduk, ofislerimizi açtık. Gaziantep de oluşturduğumuz lojistik merkezimize yurdun dört bir yanından yaptığımız tedarikleri ulaştırarak , tırlarımızla bölge acentelerimize ve vatandaşlarımıza çadır başta olmak üzere ısıtıcı , battaniye  ve insani yardım malzemelerini ulaştırdık, ulaştırmaya devam ediyoruz. Sigorta şirketi olarak acentelere büyük kıymet verdiğinizi yakından biliyoruz. Deprem ve sonrasında sigorta acentelerine neler söylemek istersiniz? büyük bir ailenin parçası olduklarını duymaları için söyleyecekleriniz büyük değer taşıyor… Maher Holding Sigorta Grubu olarak acentelerimizi ekip arkadaşlarımız olarak görüyor, onların faydasını ön planda tutuyoruz her zaman. Maalesef depremde acentelerimizden de acı kayıplar yaşadık, Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum bu vesileyle bir kez daha. Öte yandan bölgede depremden sağ kurtulup yaralanan veya maddi manevi kayıplar yaşayan acentelerimiz de oldu. Kendileriyle iletişime geçip ihtiyaçlarını karşılamak için yanlarında olduğumuzu hatırlattık. Böylesi afetler sonrası halkın yanında olan bir sektörde iş yapıyoruz. Onlara destek olurken her şeyden önce kendi içimizde yaralarımızı sarmak ve birbirimize sarılmak çok önemli. Gönüllü acentelerimizin yanı sıra bölgedeki acentelerimizin kendi acılarını unutup yardım için seferber olması sadece şirket içinde değil milletçe koca bir aile olduğumuzun göstergesi. Son olarak da depremden zarar gören tüm milletimize neler söylemek istersiniz? hem şahsi hem de kurumsal kimliğiniz ile söyleyeceklerini okurlarımıza sunmak isteriz. Yaşadığımız felaketin boyutunun da bizde yarattığı acıların da tarifi mümkün değil elbette ama yaralarımızı sarmada yapacağımız çok şey var. Şirket olarak zaten bizim görevimiz vatandaşlarımızın kayıplarını telafi etmek,
elimizden geldiğince de imkanlarımızı kullanarak önümüzdeki süreç boyunca destek olabilmek. Çünkü arama kurtarma, enkaz kaldırma ve insani ihtiyaçların karşılanmasıyla bitmeyecek görevlerimiz. Deprem sonrası hayatın normalleşebilmesi uzun bir süreç ve bu süreçte çocukların eğitim ve psikolojilerinden yetişkinlerin barınma, iş vb. gibi ihtiyaçlarına kadar birçok konuda desteğe hep ihtiyaç olacak. Grubumuz ve şirketlerimiz olarak bu süreçte elimizden geleni yapacağımızı belirtmek isterim.
Tumblr media
0 notes
sigorta-sektoru · 2 years ago
Text
Tumblr media
Ahmet Yaşar Sorularımızı Cevapladı Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar; Maher Holding Sigorta Grubu şirketlerinden Quick Sigorta ve Corpus Sigorta’nın Kahramanmaraş ve çevresindeki illerinde yaşanan deprem felaketi sonrası yapılan çalışmalar ve faaliyetler hakkında sorularımızı cevapladı. 6 Şubat depremini ilk duyduğunuz andaki tepkinizi ve yaşadığınız duygunuzu bize kısaca anlatır mısınız? Deprem en büyük doğal afetlerden biri ve Türkiye konumu gereği bir deprem ülkesi. Evet, her ne kadar bu bilgiye sahip olsak da içten içe yeterince hazır olamadığımızı bilmek, deprem haberi aldığımızda da yüreğimizi ağzımıza getiriyor. Hele ki 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli olup 12 ilde büyük hasar yaratan bu felaket hissiyatımızı da kat be kat artırıyor. Bölgenin dört bir yanından haberler gelmeye başladığında tablonun vahameti de yavaş yavaş anlaşılmıştı ve bir yandan acısını yaşarken bir yandan da harekete geçmemiz gerektiğinin farkındaydık. Hemen arkadaşlarımızla bir araya gelip üzerimize düşeni yapmak için kolları sıvadık. Aslında bölgeden uzakta olan herkes gibi derin üzüntü, telaş ve zamanında yetişememe korkusunu birlikte yaşadık diyebilirim. Depremin hemen sonrasında şirket olarak nasıl bir planlama yaptınız? Öncelikleriniz neler oldu? Çok yönlü düşünmeye gayret ettik çünkü hem zamansal olarak hem de coğrafyanın büyüklüğü olarak her zamankinden daha fazla koordineli olmayı gerektiren bir durum vardı karşımızda. Dolayısıyla maddi, ayni ve insanı olacak şekilde tüm ihtiyaçlara cevap verecek şekilde bir destek paketi oluşturduk. AFAD başta olmak üzere birçok yardım kuruluşlarına haftalık olacak şekilde destek sağladık. Ayrıca bu yardımlar dışında şirket yöneticilerimiz, acentelerimiz ve gönüllü çalışanlarımızla birlikte tırlarımıza konteyner, çadır ve muhtelif malzemeleri yükleyip ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık. İlk hafta 14 milyon, ikinci hafta ise 30 milyon TL değerinde nakdi yardım ve destek sağladık. İlk andan itibaren deprem bölgesinde olan ve etkilenen acentelerimizin ve ailelerinin güvenli bölgelere transferlerini sağlarken konaklama ve tıbbi ihtiyaçlarını da karşıladık. Ofis ihtiyaçlarını gidermek üzere konteyner acente hizmet merkezleri oluşturduk, ofislerimizi açtık. Gaziantep de oluşturduğumuz lojistik merkezimize yurdun dört bir yanından yaptığımız tedarikleri ulaştırarak , tırlarımızla bölge acentelerimize ve vatandaşlarımıza çadır başta olmak üzere ısıtıcı , battaniye  ve insani yardım malzemelerini ulaştırdık, ulaştırmaya devam ediyoruz. Sigorta şirketi olarak acentelere büyük kıymet verdiğinizi yakından biliyoruz. Deprem ve sonrasında sigorta acentelerine neler söylemek istersiniz? büyük bir ailenin parçası olduklarını duymaları için söyleyecekleriniz büyük değer taşıyor… Maher Holding Sigorta Grubu olarak acentelerimizi ekip arkadaşlarımız olarak görüyor, onların faydasını ön planda tutuyoruz her zaman. Maalesef depremde acentelerimizden de acı kayıplar yaşadık, Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum bu vesileyle bir kez daha. Öte yandan bölgede depremden sağ kurtulup yaralanan veya maddi manevi kayıplar yaşayan acentelerimiz de oldu. Kendileriyle iletişime geçip ihtiyaçlarını karşılamak için yanlarında olduğumuzu hatırlattık. Böylesi afetler sonrası halkın yanında olan bir sektörde iş yapıyoruz. Onlara destek olurken her şeyden önce kendi içimizde yaralarımızı sarmak ve birbirimize sarılmak çok önemli. Gönüllü acentelerimizin yanı sıra bölgedeki acentelerimizin kendi acılarını unutup yardım için seferber olması sadece şirket içinde değil milletçe koca bir aile olduğumuzun göstergesi. Son olarak da depremden zarar gören tüm milletimize neler söylemek istersiniz? hem şahsi hem de kurumsal kimliğiniz ile söyleyeceklerini okurlarımıza sunmak isteriz. Yaşadığımız felaketin boyutunun da bizde yarattığı acıların da tarifi mümkün değil elbette ama yaralarımızı sarmada yapacağımız çok şey var. Şirket olarak zaten bizim görevimiz vatandaşlarımızın kayıplarını telafi etmek,
elimizden geldiğince de imkanlarımızı kullanarak önümüzdeki süreç boyunca destek olabilmek. Çünkü arama kurtarma, enkaz kaldırma ve insani ihtiyaçların karşılanmasıyla bitmeyecek görevlerimiz. Deprem sonrası hayatın normalleşebilmesi uzun bir süreç ve bu süreçte çocukların eğitim ve psikolojilerinden yetişkinlerin barınma, iş vb. gibi ihtiyaçlarına kadar birçok konuda desteğe hep ihtiyaç olacak. Grubumuz ve şirketlerimiz olarak bu süreçte elimizden geleni yapacağımızı belirtmek isterim.
Tumblr media
0 notes
sigorta-haberleri · 2 years ago
Text
Tumblr media
Ahmet Yaşar Sorularımızı Cevapladı Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar; Maher Holding Sigorta Grubu şirketlerinden Quick Sigorta ve Corpus Sigorta’nın Kahramanmaraş ve çevresindeki illerinde yaşanan deprem felaketi sonrası yapılan çalışmalar ve faaliyetler hakkında sorularımızı cevapladı. 6 Şubat depremini ilk duyduğunuz andaki tepkinizi ve yaşadığınız duygunuzu bize kısaca anlatır mısınız? Deprem en büyük doğal afetlerden biri ve Türkiye konumu gereği bir deprem ülkesi. Evet, her ne kadar bu bilgiye sahip olsak da içten içe yeterince hazır olamadığımızı bilmek, deprem haberi aldığımızda da yüreğimizi ağzımıza getiriyor. Hele ki 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli olup 12 ilde büyük hasar yaratan bu felaket hissiyatımızı da kat be kat artırıyor. Bölgenin dört bir yanından haberler gelmeye başladığında tablonun vahameti de yavaş yavaş anlaşılmıştı ve bir yandan acısını yaşarken bir yandan da harekete geçmemiz gerektiğinin farkındaydık. Hemen arkadaşlarımızla bir araya gelip üzerimize düşeni yapmak için kolları sıvadık. Aslında bölgeden uzakta olan herkes gibi derin üzüntü, telaş ve zamanında yetişememe korkusunu birlikte yaşadık diyebilirim. Depremin hemen sonrasında şirket olarak nasıl bir planlama yaptınız? Öncelikleriniz neler oldu? Çok yönlü düşünmeye gayret ettik çünkü hem zamansal olarak hem de coğrafyanın büyüklüğü olarak her zamankinden daha fazla koordineli olmayı gerektiren bir durum vardı karşımızda. Dolayısıyla maddi, ayni ve insanı olacak şekilde tüm ihtiyaçlara cevap verecek şekilde bir destek paketi oluşturduk. AFAD başta olmak üzere birçok yardım kuruluşlarına haftalık olacak şekilde destek sağladık. Ayrıca bu yardımlar dışında şirket yöneticilerimiz, acentelerimiz ve gönüllü çalışanlarımızla birlikte tırlarımıza konteyner, çadır ve muhtelif malzemeleri yükleyip ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık. İlk hafta 14 milyon, ikinci hafta ise 30 milyon TL değerinde nakdi yardım ve destek sağladık. İlk andan itibaren deprem bölgesinde olan ve etkilenen acentelerimizin ve ailelerinin güvenli bölgelere transferlerini sağlarken konaklama ve tıbbi ihtiyaçlarını da karşıladık. Ofis ihtiyaçlarını gidermek üzere konteyner acente hizmet merkezleri oluşturduk, ofislerimizi açtık. Gaziantep de oluşturduğumuz lojistik merkezimize yurdun dört bir yanından yaptığımız tedarikleri ulaştırarak , tırlarımızla bölge acentelerimize ve vatandaşlarımıza çadır başta olmak üzere ısıtıcı , battaniye  ve insani yardım malzemelerini ulaştırdık, ulaştırmaya devam ediyoruz. Sigorta şirketi olarak acentelere büyük kıymet verdiğinizi yakından biliyoruz. Deprem ve sonrasında sigorta acentelerine neler söylemek istersiniz? büyük bir ailenin parçası olduklarını duymaları için söyleyecekleriniz büyük değer taşıyor… Maher Holding Sigorta Grubu olarak acentelerimizi ekip arkadaşlarımız olarak görüyor, onların faydasını ön planda tutuyoruz her zaman. Maalesef depremde acentelerimizden de acı kayıplar yaşadık, Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum bu vesileyle bir kez daha. Öte yandan bölgede depremden sağ kurtulup yaralanan veya maddi manevi kayıplar yaşayan acentelerimiz de oldu. Kendileriyle iletişime geçip ihtiyaçlarını karşılamak için yanlarında olduğumuzu hatırlattık. Böylesi afetler sonrası halkın yanında olan bir sektörde iş yapıyoruz. Onlara destek olurken her şeyden önce kendi içimizde yaralarımızı sarmak ve birbirimize sarılmak çok önemli. Gönüllü acentelerimizin yanı sıra bölgedeki acentelerimizin kendi acılarını unutup yardım için seferber olması sadece şirket içinde değil milletçe koca bir aile olduğumuzun göstergesi. Son olarak da depremden zarar gören tüm milletimize neler söylemek istersiniz? hem şahsi hem de kurumsal kimliğiniz ile söyleyeceklerini okurlarımıza sunmak isteriz. Yaşadığımız felaketin boyutunun da bizde yarattığı acıların da tarifi mümkün değil elbette ama yaralarımızı sarmada yapacağımız çok şey var. Şirket olarak zaten bizim görevimiz vatandaşlarımızın kayıplarını telafi etmek,
elimizden geldiğince de imkanlarımızı kullanarak önümüzdeki süreç boyunca destek olabilmek. Çünkü arama kurtarma, enkaz kaldırma ve insani ihtiyaçların karşılanmasıyla bitmeyecek görevlerimiz. Deprem sonrası hayatın normalleşebilmesi uzun bir süreç ve bu süreçte çocukların eğitim ve psikolojilerinden yetişkinlerin barınma, iş vb. gibi ihtiyaçlarına kadar birçok konuda desteğe hep ihtiyaç olacak. Grubumuz ve şirketlerimiz olarak bu süreçte elimizden geleni yapacağımızı belirtmek isterim.
Tumblr media
0 notes