#insan sermayesi
Explore tagged Tumblr posts
lefkosahaberleri · 10 days ago
Text
Dünya Ekonomi Forumu'nda Büyümenin Geleceği Tartışıldı
New Post has been published on https://lefkosa.com.tr/dunya-ekonomi-forumunda-buyumenin-gelecegi-tartisildi-36068/
Dünya Ekonomi Forumu'nda Büyümenin Geleceği Tartışıldı
Tumblr media
Dünya Ekonomi Forumu’nda, küresel ekonomik büyümenin geleceği ele alındı. Uzmanlar, sürdürülebilir kalkınma, dijital dönüşüm ve yenilikçi stratejilerin önemini vurgulayarak, dünya ekonomisinin karşılaştığı zorluklara çözümler sundular.
https://lefkosa.com.tr/dunya-ekonomi-forumunda-buyumenin-gelecegi-tartisildi-36068/ --------
0 notes
ayten-ali · 9 months ago
Text
Tumblr media
🌹🍃ESSELAMÜ ⚘️ALEYKÜM🍃🌹
🌹*.¸¸¸.•°´¯╭ 🌹╯☆*.¸.¸¸¸.'☆╭ 🌹
İNSAN BİR YOLCUDUR
Yolcunun kılavuzu
🌹#RESÛLULLÂH (S.A.V)❤️
Haritası 🌹 #KUR'AN
Pusulası 🌹#AKIL
Sermayesi 🌹 #İMAN
Azığı 🌹 #AMEL
Yakıtı 🌹 #SEVGİ
Karakteri 🌹 #AHLÂK
Aksesuarı 🌹#EDEP
Sıffati 🌹 #MERHAMET
Adı 🌹 #ŞEREF ve #İZZET
Modeli #MÜEBBET
Parolası 🌹 #SABIR ve #SEBAT olmalıdır...
Selam ve dua ile🤲
*.¸.¸¸¸.'☆╭ 🌹*.¸.¸¸¸.'☆╭ 🌹
.'☆🌹*.¸.¸¸¸.'☆╭ 🌹*.¸.¸¸¸.'☆╭ 🌹
37 notes · View notes
halimecan · 2 months ago
Text
Tumblr media
Pazarlamanın Gücü ve İletişimin Önemi
İyi bir pazarlama, yalnızca bir ürün ya da hizmeti tanıtmakla kalmaz, insanları anlama ve güven inşa etme sanatıdır. Bu süreçte akıl, içgüdü, yetenek, tecrübe ve en önemlisi insanı tanıma becerisi gereklidir. Pazarlama, ustalık ister; sadece kısa vadeli kazanımlar değil, uzun vadeli, sürdürülebilir ilişkiler kurmayı hedefler. Çünkü pazarlama, bir alışverişin başlangıcından sonuna kadar her anı hedefler ve iyi bir pazarlamacı, her adımda müşteriyle güçlü bağlar kurar.
Üniversite yıllarında pazarlama bölümünü seçtiğimde, bu alanın ne kadar kıymetli olduğunu anlamış ve buna göre hayatımı şekillendirmiştim. Şimdi, 40’larımda, doğru bir karar verdiğimi ve yaptığım işi sevdiğimi daha iyi fark ediyorum. Pazarlama sadece iş dünyasında değil, aynı zamanda kişisel hayatımızda da etkili bir araçtır. İnsan, önce kendine yatırım yapmalı, kendi markasını oluşturmalı ve bu markayı sürekli olarak değerleştirmelidir.
İş hayatında doğru yapılan iletişim, her zaman kazandırır. Çalışan, üreten, sadık ve dürüst olmak, iş dünyasında insanın en büyük gurur kaynağıdır. Yaptığım işleri, bir kar topuna benzetiyorum; başlangıçta küçük başlasalar da doğru bir şekilde yuvarlanarak, zamanla kocaman bir kar adamına dönüşürler. Bu anlayışla, ilk iş hayatıma başladığım günden bu yana, iletişimde olduğum herkesle sürekli temas hâlinde oldum. Özel günlerde mutlaka aradım ya da mesaj gönderdim. Üniversite bölüm başkanımızın dediği gibi, "Çıkarken kapıyı hızlıca kapatmayın, her zaman iletişimde kalın; bir gün bir kalem satmanız gerekirse, kaleminizi alacak birileri olsun."
Pazarlama sadece ürün ya da hizmet satmak değildir. İnsanlarla sürekli bir bağ kurmak, onların güvenini kazanmak ve bu güveni sürdürmek, en büyük başarıdır. Pazarlama yönetimi, kandırmak değil, uzun vadeli ilişkiler inşa etmektir. Bu süreçte iletişim, her şeyden önce gelir. Unutmayın, bir işin en büyük sermayesi, doğru kurulan ilişkiler ve güven dolu bir iletişim ağıdır. İyi bir iletişim, iş hayatında hep kazanır.
3 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 7 months ago
Text
Tumblr media
İLBER ORTAYLI'dan Tarihimiz*
‘OSMANLIYIM’ DİYENLER
BUNLARI DA BİLMEK ZORUNDA !
*Osmanlı diye insan yoktur,
Türk vardır,
Çerkez vardır,
Kürt vardır,
Gürcü vardır ama osmanlı yoktur.
Osmanlı olunmaz osmanlı doğulur, onun için de "Osmanoğulları’ndan” olmanız gerekir.
Bu da bir millet değil ailedir.
Kendi soyunu inkar edip de taht sahibinin soyunu benimsemek bir tek bizim ülkemizde görülüyor sanırım.
Kimliğini yitirip bir aile adının boyunduruğu altına girmeye heves edenlerin vecizesi.
Ancak kul köle olmayı bilenlerdir bunlar.
✅1920’de ; nüfus
12 milyon dolayındaydı,
✅11 milyon kişi köyde yaşıyordu.
✅40 bin köyün 38 bininde okul yoktu.
✅Traktör yoktu;
Hititlerden kalma Kağnı ve Kara saban kullanılırdı.
✅5 bin köyde sığır vebası vardı.
Hayvanlar da, insanlar da kırılıyordu.
Yaklaşık ;
✅2 milyon sıtmalı,
✅1 milyon frengili ve
✅3 milyon trahomlu insan vardı.
✅Anadolu’da ; verem, tifüs, tifo salgını kol geziyordu;
✅Doğan her iki bebekten biri (AS: bizdeki bilgilere göre her 5 bebekten 1’i) 1 yaşına gelmeden ölüyordu;
✅Ortalama yaşam süresi 40 yıl kadardı.
Memlekette
✅Doktor sayısı 337,
✅Ebe sayısı 136,
✅Eczacı sayısı 60
✅Diplomalı Diş hekimi yoktu.
✅Limanlar, madenler, demiryolları yabancılara aitti.
✅Toplam sermayenin yalnızca %15’i Türk sermayesi sayılabilirdi.
✅Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan yalnızca dört fabrika vardı,
Hereke ipek,
Feshane yün,
Bakırköy bez,
Beykoz deri…
✅“Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras” listesinde
85 milyon Lira (600 ton altın) borcu da unutmayalım.
✅Elektrik yalnızca İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta vardı.
✅Otomobil sayısı 1500 kadardı…
✅Kadın, insan değildi.
✅Veremle boğuşan halk, ahırda yatarken…
✅Osmanlıcıların yere göğe sığdıramadıkları Abdülhamid Han Hazretlerinin (yaş olarak tümü “çocuk” sayılacak 16 karısı vardı: Nazikeda, Safinaz, Dilpesent, Peyveste,
Nazlıyar, Bidar, Mezide, Emsalinur…..
✅Osmanlıcıların “dedemiz” dedikleri Abdülmecid’in de 22 karısı vardı. (Ahali ineğine verecek saman bulamazken, herif sarayında iki futbol takımı kadar kadınla yatıyordu.)
✅Tiyatro yok, müzik yok, resim yok, heykel yok, spor yoktu.
✅Arkeolojik eserler, öyle gizli saklı değil, padişahların hediyesi olarak ya da çalınmış, gemilerle, trenlerle Avrupa müzelerine götürülmüştü.
✅Takvim ve Zaman birliği de yoktu;
Kimisi güneş batarken ‘grubi saat’i esas alıyor, güneşin battığı anı 12.00 kabul ediyordu, kimisi güneşin tümüyle battığı ezani saat’i esas alıyordu; kimisi zevali saat’i kullanıyor, güneşin en tepede olduğu anı 12.00 kabul ediyordu.
“Saat kaç birader?” diye sorduğunda, her kafadan bi ses çıkıyordu.
✅Kimisi ‘hicri takvim‘ kullanıyordu, kimisi ‘rumi takvim‘ kullanıyordu. Kimisinin şubat’ı kimisinin aralık’ına denk geliyordu. Herkes aynı zaman dilimindeydi ama, farklı aylarda, farklı saatlerde yaşıyordu!
✅Dirhem, okka, çeki vardı.
✅Arşın, kulaç, fersah vardı.
✅Ne Ortaçağdan kalma ağırlık ölçüleri dünyaya ayak uydurabiliyordu, ne de uzunluk ölçüleri…
✅Erkeklerin yalnızca % 5’i, kadınların binde 5’i okuma – yazma biliyordu.
✅Okur-yazar erkeklerin çoğunluğu, subay veya gayrimüslimdi.
✅Okul yaşı gelen her dört çocuktan zaten üçü okula gitmiyordu.
Toplam,
✅4894 ilkokul,
✅72 ortaokul ve yalnızca
✅23 lise vardı.
Ülkedeki liselerin tümünde salt 230 kız öğrenci kayıtlıydı. Öğretmenlerin üçte birinin, öğretmenlik eğitimi yoktu.
✅Tek üniversite vardı, Darülfünun, medreseden halliceydi.
✅Ülke bilim’den çoook uzaktı.
✅600 yıl boyunca Türkçe’nin ırzına geçilmiş, Osmanlıca denilmişti.
✅Arapça, Farsça, Fransızca, İtalyanca kelimeler, Levanten terimler dilimizi istila etmişti.
✅Kelimelerin yalnızca %5 kadarı Türkçeydi.
✅Arap alfabesiyle Türkçe yazmaya çalışıyorlardı.
✅“Harf devrimi yapıldı, bir gecede cahilleştirildik, köpekleştirildik..”
falan deniyor ya…
İbrahim Müteferrika’dan başlayarak 150 yılda basılan toplam kitap sayısı kaçtı biliyor musunuz?
Yalnızca 417’ydi ki, zaten, ülkeye matbaayı getiren Abraham Müteteferrika da Macar kökenli bir devşirmeydi.
✅Oysa Gutenberg’in çalışan ilk matbaasından sonra, yani 1453’ten 1850’ye dek 400 yılda Avrupa’da 8 milyon kitap basılmıştı..
✅Voltaire, bir kitabında şu belirlemeyi yapmıştı:
İstanbul’da bir yılda yazılanlar, Paris’te bir günde yazılanlardan daha azdır!
✅Ve neymiş efendim, mezar taşı okuyamaz haldeymiş…
✅Sen önce adam gibi, nesnel bilgi veren iki kitap oku da, Dünyadan haberin olsun biraz!
İlber Ortaylı.
6 notes · View notes
kur-an-ve-risalei-nur · 2 years ago
Text
Tumblr media
⭐⭐⭐⭐⭐
Hissedebiliyormusunuz
Ömrümüz buz misali eriyip gidiyor..
Tıpkı Asr súresin de,
İnsan gerçekten ziyandadır.
dediği gibi...
Halimiz tıpkı Sermayesi buz olan adamın hali gibi.
Zaman asıl sermayemiz olan ömrümüzü tüketiyor.
Saniye saniye...
dakika dakika...
Ömür buzumuz eriyor...
sattık sattık, satamazsak eriyip gidiyor ömrümüz,
gençliğimiz, güzelliğimiz,
Sağlığımız, boş vaktimiz.
Kıymetini bilip değerlendirebiliyorsak ne âlâ,
Boşa geçip gidiyorsa ömrümüz eyvahlar ola.
Ölenlerden, yok olup gidenlerden,
söyleyipte söylemez olan dillerden,
haber gelmeyen yerlerden,
Vedasız gidişlerden ibret alabiliyorsak ne âlâ,
değiştirmiyorsa halimizi, etkilemiyorsa bizi,
İşitmiyorsa kulaklarımız,
titremiyorsa kalplerimiz ölülerden say gitsin geçmiş ola...
Akşamınız hayr olsun
____________°🌺💞🌸°______________
🎀
24 notes · View notes
sermerii · 1 year ago
Text
Hayatın sermayesi GÜVENDİR.
Güvenin olmadığı yerde hayat devam edemez. Güvenilen insan olmak bence bir insanın erişebileceği en büyük mertebelerden biridir.
11 notes · View notes
aynodndr · 7 months ago
Text
Tumblr media
İLBER ORTAYLI'dan Tarihimiz*
‘OSMANLIYIM’ DİYENLER
BUNLARI DA BİLMEK ZORUNDA !
*Osmanlı diye insan yoktur,
Türk vardır,
Çerkez vardır,
Kürt vardır,
Gürcü vardır ama osmanlı yoktur.
Osmanlı olunmaz osmanlı doğulur, onun için de "Osmanoğulları’ndan” olmanız gerekir.
Bu da bir millet değil ailedir.
Kendi soyunu inkar edip de taht sahibinin soyunu benimsemek bir tek bizim ülkemizde görülüyor sanırım.
Kimliğini yitirip bir aile adının boyunduruğu altına girmeye heves edenlerin vecizesi.
Ancak kul köle olmayı bilenlerdir bunlar.
✅1920’de ; nüfus
12 milyon dolayındaydı,
✅11 milyon kişi köyde yaşıyordu.
✅40 bin köyün 38 bininde okul yoktu.
✅Traktör yoktu;
Hititlerden kalma Kağnı ve Kara saban kullanılırdı.
✅5 bin köyde sığır vebası vardı.
Hayvanlar da, insanlar da kırılıyordu.
Yaklaşık ;
✅2 milyon sıtmalı,
✅1 milyon frengili ve
✅3 milyon trahomlu insan vardı.
✅Anadolu’da ; verem, tifüs, tifo salgını kol geziyordu;
✅Doğan her iki bebekten biri (AS: bizdeki bilgilere göre her 5 bebekten 1’i) 1 yaşına gelmeden ölüyordu;
✅Ortalama yaşam süresi 40 yıl kadardı.
Memlekette
✅Doktor sayısı 337,
✅Ebe sayısı 136,
✅Eczacı sayısı 60
✅Diplomalı Diş hekimi yoktu.
✅Limanlar, madenler, demiryolları yabancılara aitti.
✅Toplam sermayenin yalnızca %15’i Türk sermayesi sayılabilirdi.
✅Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan yalnızca dört fabrika vardı,
Hereke ipek,
Feshane yün,
Bakırköy bez,
Beykoz deri…
✅“Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras” listesinde
85 milyon Lira (600 ton altın) borcu da unutmayalım.
✅Elektrik yalnızca İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta vardı.
✅Otomobil sayısı 1500 kadardı…
✅Kadın, insan değildi.
✅Veremle boğuşan halk, ahırda yatarken…
✅Osmanlıcıların yere göğe sığdıramadıkları Abdülhamid Han Hazretlerinin (yaş olarak tümü “çocuk” sayılacak 16 karısı vardı: Nazikeda, Safinaz, Dilpesent, Peyveste,
Nazlıyar, Bidar, Mezide, Emsalinur…..
✅Osmanlıcıların “dedemiz” dedikleri Abdülmecid’in de 22 karısı vardı. (Ahali ineğine verecek saman bulamazken, herif sarayında iki futbol takımı kadar kadınla yatıyordu.)
✅Tiyatro yok, müzik yok, resim yok, heykel yok, spor yoktu.
✅Arkeolojik eserler, öyle gizli saklı değil, padişahların hediyesi olarak ya da çalınmış, gemilerle, trenlerle Avrupa müzelerine götürülmüştü.
✅Takvim ve Zaman birliği de yoktu;
Kimisi güneş batarken ‘grubi saat’i esas alıyor, güneşin battığı anı 12.00 kabul ediyordu, kimisi güneşin tümüyle battığı ezani saat’i esas alıyordu; kimisi zevali saat’i kullanıyor, güneşin en tepede olduğu anı 12.00 kabul ediyordu.
“Saat kaç birader?” diye sorduğunda, her kafadan bi ses çıkıyordu.
✅Kimisi ‘hicri takvim‘ kullanıyordu, kimisi ‘rumi takvim‘ kullanıyordu. Kimisinin şubat’ı kimisinin aralık’ına denk geliyordu. Herkes aynı zaman dilimindeydi ama, farklı aylarda, farklı saatlerde yaşıyordu!
✅Dirhem, okka, çeki vardı.
✅Arşın, kulaç, fersah vardı.
✅Ne Ortaçağdan kalma ağırlık ölçüleri dünyaya ayak uydurabiliyordu, ne de uzunluk ölçüleri…
✅Erkeklerin yalnızca % 5’i, kadınların binde 5’i okuma – yazma biliyordu.
✅Okur-yazar erkeklerin çoğunluğu, subay veya gayrimüslimdi.
✅Okul yaşı gelen her dört çocuktan zaten üçü okula gitmiyordu.
Toplam,
✅4894 ilkokul,
✅72 ortaokul ve yalnızca
✅23 lise vardı.
Ülkedeki liselerin tümünde salt 230 kız öğrenci kayıtlıydı. Öğretmenlerin üçte birinin, öğretmenlik eğitimi yoktu.
✅Tek üniversite vardı, Darülfünun, medreseden halliceydi.
✅Ülke bilim’den çoook uzaktı.
✅600 yıl boyunca Türkçe’nin ırzına geçilmiş, Osmanlıca denilmişti.
✅Arapça, Farsça, Fransızca, İtalyanca kelimeler, Levanten terimler dilimizi istila etmişti.
✅Kelimelerin yalnızca %5 kadarı Türkçeydi.
✅Arap alfabesiyle Türkçe yazmaya çalışıyorlardı.
✅“Harf devrimi yapıldı, bir gecede cahilleştirildik, köpekleştirildik..”
falan deniyor ya…
İbrahim Müteferrika’dan başlayarak 150 yılda basılan toplam kitap sayısı kaçtı biliyor musunuz?
Yalnızca 417’ydi ki, zaten, ülkeye matbaayı getiren Abraham Müteteferrika da Macar kökenli bir devşirmeydi.
✅Oysa Gutenberg’in çalışan ilk matbaasından sonra, yani 1453’ten 1850’ye dek 400 yılda Avrupa’da 8 milyon kitap basılmıştı..
✅Voltaire, bir kitabında şu belirlemeyi yapmıştı:
İstanbul’da bir yılda yazılanlar, Paris’te bir günde yazılanlardan daha azdır!
✅Ve neymiş efendim, mezar taşı okuyamaz haldeymiş…
✅Sen önce adam gibi, nesnel bilgi veren iki kitap oku da, Dünyadan haberin olsun biraz!
İlber Ortaylı.
2 notes · View notes
bi-perva · 2 years ago
Text
Utancı, normal olan utanma duygusundan yani hayâdan ayırmak gerekir. Çünkü utanma duygusundan daha edepli olmaya, daha topluma uygun normlarda hareket etmeye giden bir yol vardır. Yine de utanç sıklıkla kötü bir duygu olarak yaşanır. Hayâ manasında utançtan Mehmet Akif şöyle bahsediyor "Şarka bakmaz, garbi bilmez, edepten yok påyesi/ Bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi."
Kızaran yüz ve yaşaran göz, bunlar büyük sermayeler. Haya, utanma aslında kötülükle insan arasında bir perdedir ve o anlamda utançtan çok farklıdır. Hakikatte utancın içinde de sağlıklı bir unsur bulmak mümkündür; utanç biraz da kayıp korkusuyla ilintilidir. "Bağlarımı kaybedeceğim, insanlar artık bana eskisi kadar değer vermeyecek," diye düşünmektir
18 notes · View notes
benmisim · 2 years ago
Text
şu sıralar meslek üzerine düşünüyorum. meslek, iş, para kazanma, çalışma... meslek bugünkü konumuna nasıl geldi? insanlar kendilerini meslekleri üzerinden, profesyonel kimlikleri üzerinden tanımlamaya nasıl başladı? nasıl oldu da “hayatını kazanmak” için mecburi olarak yaptığın/yapman gereken “iş”, seni aşarak seni tanımlayan, varlığına anlam katan şey oldu? marx mesela günde 4 saat çalışacağımız, geri kalan vakitte şarap içip balık tutacağımız arkadaşlarımızla sohbet edeceğimiz bir yaşantı öngörüyor, bunu arzuluyordu. “mecburen yapmamız gereken bir şey” noktasından çıkıp, bir arzu nesnesine nasıl dönüştü bu “profesyonellik”, “meslek” mefhumu? “sevdiğin işi yaparsan bir gün bile çalışmış olmazsın”, okey. bu "sevdiğin işi yapma” meselesinin iki yönü var. ben işini seven, sevdiği işten para kazanan insanlara asla gıcık değilim :D sadece o insanların ayrıcalıklı olduklarının farkına varmalarını isterim. birinci yönü bu: “iş” tamamen bireysel kapasite ve tercihe bağlı olarak icra edilen bir şeymiş gibi herkese “sevdiğin işi yap” tavsiyesi verilmez. herkese hitap etmez bu. ikincisi yönü de şu: benim sevdiğim iş neden “kârlı” bir şey olmalı :D bu şekilde “zevk”e makbul sınırlar belirliyor bu laf. “beş para etmez” şeklinde bir deyiş var mesela. sana para kazandırmayacak bir şeyle ilgileniyorsan ziyanda sayılıyorsun. ama ben bundan ziyade birinci yönüne takılıyorum bu meselenin. sevdiğin ya da sevmediğin, herhangi bir iş, senin dışında birçok faktöre bağlı olarak şekillenir. kişisel çabayı asssla yadsımıyorum, demek istediğim kişisel çabaya yüzde yüz bağlı olmadığı. işin içinde sadece aileden devraldığın ekonomik sermaye yok. bunun kültürel sermayesi, sembolik sermayesi, sosyal sermayesi var. bu hayatta herkes sizin gibi ekonomik özgürlük içerisinde “meslek seçimi” yapma ayrıcalığına erişemiyor. herkes sizin gibi kültürel olarak avantajlı konumda da değil, herkes “istanbul türkçeli beyoğlu beyefendisi” değil yani; “tehlikeli mahalle” olarak damgalanan, devletin elini ayağını çektiği dezavantajlı bölgelerde yaşayan dezavantajlı çocuklar var. gittikleri okullarda öğretmenleri bu çocuklara “okusa ne okumasa ne” diye bakıyor. kimsenin kendisinden -yasadışı yollara sapmak dışında- bir şey beklemediği bu çocuklara da kalkıp “sevdiğin işi yap” demek göstereni boş bir laf. herkes sizinle aynı düzeyde sosyal sermayeye de sahip değil. sadece networkü olmadığından, “doğru kişileri” tanımadığından dolayı yapmak istediği işi yapamayan tonla insan var.  neyse, öyle işte, ben bu konuyu daha çok düşünürüm. neticede işsizim, kılıf bulmam lazım di mi :D haha. iyi geceler........
5 notes · View notes
sincapcilik · 3 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
insan bu dünyada, sıcak bir günde buz satan ve "sermayesi eriyen şu zavallıya yardım edin!" diyerek bağıran adama benzemektedir.
0 notes
btdunyasinet · 4 months ago
Text
Memotive’e Arz Portföyden yatırım
Arz Portföy, Bilişim Vadisi ile iş birliği içinde hayata geçirdiği Dördüncü Girişim Sermayesi Yatırım Fonu aracılığıyla İnsan Kaynakları (İK) ve İdari İşler operasyonlarını tek bir platformda birleştiren ve çalışan verimliliği ile memnuniyetine odaklanan Memotive’e yatırım yaptı. Şirket, kuruluşundan itibaren her çeyrekte 3 kat büyüme kaydederek dikkatleri üzerine çekti. Platformun, kullanıcı…
0 notes
ayten-ali · 2 years ago
Text
Tumblr media
İNSAN BİR YOLCUDUR
Yolcunun kılavuzu
↪#RESÛLULLÂH (S.A.V)↩
Haritası ➡ #KUR'AN
Pusulası ➡ #AKIL
Sermayesi ➡ #İMAN
Azığı ➡ #AMEL
Yakıtı ➡ #SEVGİ
Karakteri ➡ #AHLÂK
Aksesuarı ➡#EDEP
Sıffati ➡ #MERHAMET
Adı ➡ #ŞEREF ve #İZZET
Modeli ➡ #MÜEBBET
Parolası ➡ #SABIR ve #SEBAT olmalıdır...
Selam ve dua ile
14 notes · View notes
olumsuzsozler · 7 months ago
Video
Hayatın sermayesi güvendir. Güvenin olmadığı yerde hayat devam edemez, mümkün değil. Anlamlı, coşkulu ve güçlü bir yaşam için mutlaka güven lazımdır. Güvenilen insan olmak, insanın erişebileceği en büyük mertebelerden biridir.
Doğan Cüceloğlu
0 notes
lolonolo-com · 7 months ago
Text
Proje Yönetimi 2023-2024 Vize Soruları (Bahar)
Proje Yönetimi 2023-2024 Vize Soruları Proje Yönetimi 2023-2024 Vize Soruları 1. Aşağıdakilerden hangisi kaynak kısıtları türlerinden biri değildir? A) İşletme sermayesi B) Zaman sınırı C) İnsan D) Ekipman E) Malzeme Cevap : B) Zaman sınırı 2. Proje planlamada bütün faaliyetlerin belirlendiği, faaliyet sürelerinin ve faaliyet önceliklerinin gösterildiği diyagrama ne ad verilir? A) Histogram B)…
0 notes
pazaryerigundem · 8 months ago
Text
Şirketler en iyi çalışan uygulamaları ile yarışacak... Son başvuru 5 Temmuz
https://pazaryerigundem.com/haber/177107/sirketler-en-iyi-calisan-uygulamalari-ile-yarisacak-son-basvuru-5-temmuz/
Şirketler en iyi çalışan uygulamaları ile yarışacak... Son başvuru 5 Temmuz
Tumblr media
‘Şimdi ve gelecek için daha iyi bir çalışma hayatına liderlik etme’ vizyonuyla 53 yıldır faaliyet gösteren PERYÖN’ün (Türkiye İnsan Yönetimi Derneği) iş dünyasında insan odaklı uygulamaları teşvik etmek ve yaygınlaştırmak misyonuyla düzenlediği İnsana Değer Ödülleri’ne başvurular başladı.
İSTANBUL (İGFA) – Yarım asrı aşkın süredir ‘şimdi ve gelecek için daha iyi bir çalışma hayatına liderlik etme’ vizyonuyla çalışan PERYÖN (Türkiye İnsan Yönetimi Derneği), 16. İnsana Değer Ödülleri’ni düzenlemeye hazırlanıyor. İş dünyasında insan odaklı yaklaşımları ve uygulamaları ile örnek teşkil eden şirketlerin onurlandırıldığı ödüllerin bu yılki başvuruları başladı.
Ödül programı kapsamında iki ana, yedi alt kategoride ödüller küçük ölçekli ve büyük ölçekli firmalar ayrıca değerlendirilerek sahiplerini bulacak. ‘İnsana Değerde Liderlik’ (Büyük Ödül) ve ‘Değer Yaratan Uygulamalar’ ana kategorilerinin bulunduğu ödüllerde, şu alt kategorilerde şirketler insan odaklı uygulamalarıyla yarışacak: ‘Yetenek Kazanımına Yönelik İşveren Markası’, ‘Bağlılık, Kültür ve Dönüşüm Yönetimi’, ‘Dijital Dönüşüme Liderlik’, ‘Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Yönetimi’, ‘Öğrenen Organizasyon ve Öğrenme Çevikliği’, ‘Yaşam Kalitesini Destekleyen Uygulamalar’, ‘Geleceğin İş Yaşamında Değer Yaratmak’.
PERYÖN Başkanı Ebru Taşcı Firuzbay, 16. İnsana Değer Ödülleri ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bugün hepimizin çok iyi bildiği gibi, kurumların en büyük sermayesi, en değerli hazinesi ‘insan’dır. Bu nedenle de en büyük yatırım ‘insan’a yapılandır. İnsana yatırım yapan şirketler yalnızca çalışan memnuniyetini ve bağlılığını artırmakla kalmıyorlar, aynı zamanda performans ve iş çıktılarını da sektörlerinde fark yaratan ölçüde artırıyorlar. İnsana Değer Ödülleri’ni düzenlemeye başladığımız 16 yıl öncesinden bugüne ülkemizdeki çalışma hayatında insan odaklılıkta önemli bir gelişme kaydedildiğini gururla izliyoruz. Bununla birlikte işin ve çalışanın değişen dünyasına paralel olarak halen daha atacak çok adım, gidecek çok yolumuz olduğunu da biliyoruz. İnsana Değer Ödülleri’nin bu yolu adımlarken önemli bir itici güç olduğunu, yıllar içinde artan şirket başvurularından görüyoruz. Bu ödüller ile birlikte şirketlerin iyi uygulamaları birbirlerinden dinleyerek, öğrenerek çokladığını görmek de bizleri ayrıca mutlu ediyor. Geçen yıl Cumhuriyetimizin 100. yılında 100 başvuru alarak rekor kırdık. Bu yıl daha çok şirketi ‘insana değer’ demek için ödüllere başvurmaya davet ediyoruz.”
Son başvuru tarihi: 5 Temmuz 2024 
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
teknolojihaber · 9 months ago
Text
Stablecoin devi Tether, nöroteknoloji girişimine 200 milyon dolar yatırım yapıyor
Tumblr media
Yatırım, Blackrock Neurotech ürünlerinin araştırma ve geliştirmesinde kullanılacak En büyük stablecoin USDT'nin sahibi Tether Holdings Ltd., gelişmiş beyin-bilgisayar arayüzü teknolojisi şirketi olan Blackrock Neurotech'e 200 milyon dolarlık devasa bir yatırım yaptığını duyurdu. Şirketin resmi basın açıklamasına göre yatırım, Tether'in yeni oluşturulan risk sermayesi kolu Evo aracılığıyla yapıldı. Blackrock Neurotech ile yapılan anlaşmanın mali ayrıntıları açıklanmadı. Beyin-bilgisayar arayüz teknolojisi, insan beyninin doğrudan bilgisayar sistemlerine bağlanmasını sağlıyor. Bu konsept, Elon Musk'un sahibi olduğu Neuralink'in çabaları sayesinde geniş çapta bilinir hale geldi. Bir ay önce Neuralink, belden aşağısı felçli bir kişinin bir bilgisayarı zihniyle nasıl kontrol edebildiğini gösteren implantın bir gösterimini canlı yayınladı. Tether Holdings için bu yatırım yeni bir faaliyet yönünü temsil ediyor. Şirket, USDT stablecoin'ine istikrar sağlamak için elinde tuttuğu Hazine tahvili stokundan ve benzeri araçlardan elde edilen ek geliri kullanarak yatırım portföyünü çeşitlendirmeyi planlıyor. Bugün dolaşımdaki USDT hacmi 80 milyar doları aşıyor. Endüstri uzmanları, nöroteknoloji gibi gelecek vaat eden alanlarda stabilcoinlerin ve ilgili teknolojilerin uygulanması için yeni ufuklar açabileceği için Tether'in hareketini yakından izliyor. Read the full article
0 notes