#ibrahim gökdemir
Explore tagged Tumblr posts
haberolacom · 2 years ago
Link
Tumblr media
2 notes · View notes
ncdtgrsy · 1 month ago
Text
1 note · View note
movienized-com · 8 months ago
Text
Üvey Anne
Üvey Anne (Serie 2023) #HazalFilizKucukkose #Kutsi #AsliTandogan #EzgiSenler #AysegulGunay #HakanEratik Mehr auf:
Serie Jahr: 2023- Genre: Drama Hauptrollen: Hazal Filiz Küçükköse, Kutsi, Aslı Tandoğan, Ezgi Şenler, Ayşegül Günay, Hakan Eratik, Emin Günenç, Bengü Ergin, Nehir Gökdemir, Ecenaz Üçer, Doruk Öztürk, Mihriban Er, İbrahim Şahin, Ali Yerlikaya, Duygu Erokan, Göker Ersivri, Defne Hacıoğlu, Deniz Hıracan, Selinda Nur Keküllüoğlu, Emir Kaan Özkan, Ayşen İnci … Serienbeschreibung: Die Serie ist…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sonmuzik · 1 year ago
Text
Merakla beklenen “Üvey Anne” Yakında Atv’de Başlıyor…
Tumblr media
Merakla beklenen “Üvey Anne” Yakında Atv’de Başlıyor…
Yapımcılığını H. Hakan Eren’in üstlendiği ONN Medya imzalı, etkileyici hikayesi ve zengin oyuncu kadrosuyla adından söz ettirmeye hazırlanan Üvey Anne, dizi severleri ekrana kilitleyecek. Senaryosunu Yasemin Kırbaş’ın kaleme aldığı, gerçek bir hikâyeden esinlenilen dizinin yönetmen koltuğunda Yasemin Türkmenli oturuyor. Merakla beklenen “Üvey Anne” Yakında Atv’de Başlıyor… https://www.youtube.com/watch?v=qNvtX23t3kU Dizinin oyuncu kadrosunda; Hazal Filiz Küçükköse, Kutsi, Aslı Tandoğan, Ezgi Şenler, Ayşegül Günay, Hakan Eratik, Emin Günenç, Ayşen İnci, Mihriban Er, İbrahim Şahin, Bengü Ergin, Nehir Gökdemir, Doruk Öztürk, Ali Yerlikaya, Ecenaz Üçer, Yasemin Nil Yılmaz, Ecenaz Üçer, Duygu Erokan, Göker Ersivri, Deniz Hiracan, Selinda Nur Keküllüoğlu gibi başarılı oyuncular ile çocuk oyuncu Emir Kaan Özkan yer alıyor. Dizi Fragmanları Read the full article
0 notes
halo60tr · 4 years ago
Text
Tumblr media
GünAydın Herk⚘se GünAydın
ben
uzaktan severim
seni de öyle sevdim
bir tutam gökkuşağı karıştı sevdamıza
kuş kanadı bir tutam
bıraktık korkularımızı uçtuk gittik ...
~♡ İbrahim Tenekeci
Fotoğraf @halo60tr Halil Gökdemir
#Günaydın #Goodmorning #salı
46 notes · View notes
baybaykus · 4 years ago
Text
Cumhurbaşkanı Sözcüsü
İbrahim Kalın;
"Biz masalları olan bir coğrafyanın çocuklarıyız. Bize yüz elli yıldır modernleşme adı altında başkalarının hikâyeleri anlatıldı. Artık kendi hikâyemizi yazma zamanıdır."
Vay koçum benim, çok fiyakalı lâf etmişsin !
Nereden başlıyoruz söyle bakalım..?
1-18 yıl sonra Üniversite Giriş Sınavında ortalama %24 başarı oranıyla mı?
2- Dünyada ilk 500 üniversite arasında tek bir üniversite sokamamış bir bilimsel düzeyle mi?
3- Yönetim anlayışı ve hukuk birikiminiz, "Halife Kureyş'tendir" sözüne sıkışmış bir entelektüel bilinç seviyesiyle mi?
4- Oturduğunuz sarayın bile beton ve demir hariç bütün malzemelerinin, bindiğiniz makam arabaları, uçaklarınız, hatta anlattığınız çeşitli hikayeler için kullandığınız mikrofonların bile ithal edildiği bir üretim biçimiyle mi?
5-Son 18 yılda 3 Trilyon 280 milyar ithalat yaparak, bir trilyon 79 milyar $ dış ticaret açığı vererek ve o "başkaları" dediklerinizden yaklaşık 700 milyar $ dış borç alan ve 180 milyar $ faiz ödeyen ekonomi anlayışıyla mı?
6-Dünya ekonomisinden aldığımız payı %1,13'den %0,84'e düşürdükten sonra mı?
7- Nüfusun %17'si tuzu kuru yandaşlarınızdan oluşurken, geri kalan %83'ün yarı aç, yarı tok yaşadığı bir sömürü düzeni ve bu çarpık toplumsal yapıdan hareketle mi yeni bir başarı hikayesi yazacaksınız?
Paşam, moderleşme hikayesi diye bahsettiğin o yüz elli yılın 33'ünü Ulu Hakan, 18 yılını da siz kullandınız unutma...Yoksa redd-i miras mı yapacaksınız?
GEÇ BUNLARI ANAM BABAM GEÇ BUNLARI,
"gölge etmeyin başka ihsan (hikaye) istemez."
Rubil GÖKDEMİR
2 notes · View notes
cumcum00-blog · 6 years ago
Text
AKP usulü cihat
27 Mayıs 2010. AKP’nin 16 yıllık iktidarının ortaları. İsrail’in Gazze’ye uyguladığı sert ambargo insani bir drama dönüşmüş, tepki büyük. “Anti Siyonizm” ile yetişmiş ve “İslam dünyasının lideri olma” hayaliyle başı dönmüş AKP İsrail’e kafa tutmaya karar veriyor. Erdoğan’ın bir yıl önce Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’e karşı yaptığı "van münüt" şovunun etkisindeler hala. Fakat savaş açacak halleri yok, yapılabilecekler sınırlı. Düşün taşın son çare İHH adlı yandaş “yardım derneği”nin organizasyonu ile bir gemiye doluşup, İsrail ambargosunu delmekte karar kılınıyor. Riski az, çok çok gemiler geri çevrilir. Sonuç ne olursa olsun hem AKP, hem de İHH kazanmış olur.
Bu amaçla kiraladıkları gemi Antalya limanından devlet töreni ile hareket ediyor. Fakat geminin önü 30 Mayıs gecesi Akdeniz açıklarında İsrail donanması tarafından kesiliyor. Sabaha karşı müdahale. Helikopterden gemiye inen İsrail komandosu direnmeye kalkışanlara ateş açınca, o gece gemidekilerin dokuzu ölüyor. Eylem AKP’nin hiç hesap etmediği bir şekilde nihayete eriyor.
Dedik ya, İsrail velinimetleri, savaş açacak halleri yok. Geriye kalan tek çare, Türk mahkemelerinde dava açmak. Dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı dâhil dört İsrailli yetkili hakkında şikâyetçi olunuyor. Fakat dava görülürken dış politikada sıkışan AKP yardımına ihtiyaç duyduğu İsrail’le anlaşmaya karar veriyor. Meclis’e getirilen anlaşma yasa tasarısı AKP’li vekillerin oylarıyla kabul ediliyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan ivedilikle onaylıyor. Savcı anlaşmayı gerekçe göstererek davanın düşürülmesini istiyor. Saldırıdan altı yıl sonra dava düşüyor, İsrail temize çıkarılıyor.
AKP böylece 20 milyon dolarlık “sus payı” karşılığında kışkırtıp bir gemiye doldurduğu yandaşlarını yüzüstü bırakarak Mavi Marmara Davası’nın ve Gazze ablukasının üzerini örtmeyi kabul ediyor. Mağdur yakınları tepki gösteriyor haliyle. Tayyip Erdoğan tepkilere çok öfkeleniyor, “Giderken bana mı sormuştunuz?” diye kükrüyor.
Ülkenin dışişleri sanırsınız, AKP usulü cihattır.
***
24 Kasım 2015. Mavi Marmara faciasından beş yıl sonra Suriye sınırında seyreden Rus savaş uçağına Türkiye sınırından ateş açılıyor, uçak düşüyor. Paraşütle atlayan pilot cihatçı katiller tarafından yakalanıp linç ediliyor. AKP bu kez Suriye üzerinden Moskof’a karşı cihattadır. Zafer naraları atılıyor AKP gurubunda. Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu o havanın etkisiyle “emri ben verdim” diye övünüyor. Hatta emri kimin verdiği Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık arasında hafif bir sürtüşmeye bile neden oluyor.  
Fakat Rusya uçağın düşürülmesine çok sert tepki veriyor. Tepki vermekle kalmayıp Türkiye’ye ağır bir ambargo uyguluyor. AKP sıkışıyor, çark etmeye başlıyor. Önce uçağın hükümetin bilgisi dışında düşürüldüğü iddia ediyor. Olmayınca suç tetiği çeken pilotlara atılıyor. Pensilvanya’dan emir alıp eylemi yapmış olabileceği, amaçlarının da hükumeti zor durumda bırakmak olduğu iddia ediliyor, pilotlar tutuklanıyor. “Emri ben verdim” şişinmesiyle açılan müsamere, Erdoğan’ın "Rusya, bir pilotun yaptığı hataya Türkiye'yi feda etti" sözleriyle kapanıyor.
Ülkenin dışişleri sanırsınız, AKP usulü cihattır.
***
Ekim 2016. ABD'li Rahip Brunson İzmir'de "terör örgütü adına suç işlemek ve casusluk” iddiasıyla gözaltına alınıyor. İki ay sonra Fetö’ye üye olma iddiasıyla tutuklanıyor. Anlayacağınız, AKP bu kez büyük şeytan ABD’ye karşı cihatta. Ama nihayetinde ABD sebep-i hikmetleri, savaş açacak halleri yok. Mecbur papaz pazarlığı ile durumu idare edecekler. AKP, rahibi Fethullah Gülen’in iadesi için koz olarak kullanma niyetini belli ediyor. Erdoğan, “Bu fakir bu görevde olduğu müddetçe o teröristi alamazsın. Sen bunu vermiyorsan bundan sonra sen bizden her hangi bir teröristi istediğin zaman bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsın” diyor. “Ver papazı al papazı”, cihadın mottosu böyle.
Fakat ABD Başkanı Trump cihatçılarımızın bu tavrına çok öfkelenince papaz mecburen evde hapse alınıyor. İşe yaramayınca geçen haftaki son duruşmada üç yıl hapse çarptırıp saldılar. O sırada “fakir” hala görevdeydi. AKP’nin son cihadıdır.
Nedir AKP usulü cihadın esası? “Fakir”in elinden sökerek aldığı papazı Beyaz Saray’da ağırlayan Trump anlattı; müzakere etmişler, fidye ödemeyeceklerini söylemişler, serbest bırakılmazsa çok kötü şeyler olacak diye tehdit etmişler.  Bildiğiniz AKP usulü cihat işte!
***
Bu olaylardan iki hafta önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Ankara’da Hollanda Dışişleri Bakanı Stef Blok'la bir araya geldi. Buluşmanın konusu bozulan iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden ele alınmasıydı. Çavuşoğlu’ndan kısa süre önce de Tayyip Erdoğan Almanya’ya gitmiş, Merkel’le görüşerek bozulan ilişkileri düzeltmeye çalışmıştı. Krizin sebebi AKP’nin seçimlerde bu ülkelerde şov yapmaya kalkması, fakat izin alamaması.
Çavuşoğlu görüşmeden sonra açıklama yaptı, “Ne ben ne de Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda hükümetini ya da halkını Nazi olmakla suçlamadık. Hollanda halkı için Nazi benzetmesi yapmadık. Sadece o dönemdeki Hollanda hükümetini eleştirdik” dedi. Hâlbuki her şey herkesin gözü önünde söylendi. “Nazi kalıntısı” olarak tanımladığı Hollanda’ya “Bakalım bundan sonra senin uçakların Türkiye’ye nasıl gelecek?” diye seslenmişti reisi. Almanya’ya da "Sizin şu andaki uygulamalarınız geçmişteki Nazi uygulamalarından farklı değil, bunu böyle biliniz" demişti.
Ne zaman söylendi bunlar? Geçen sene bu vakitler. Çavuşoğlu ne zaman inkâr etti söylenenleri? İki hafta önce. Dayak yenilip dönülen cihatlarda kafaya alınan seri ve sert darbelerin yol açtığı bildik hafıza kaybıdır bu. Unutmayıp ne yapacaksın, savaş mı açacaksın? Rahip özel uçakla Almanya’ya hareket ettiği sırada şöyle söyleniyordu Dışişleri Bakanı; “Kimse Türkiye’den baskıyla, yaptırımla netice alamaz.” Durumları bu kadar vahimdir.
Kriz içeride vurdukça, dış politika dışarıda duvara tosladıkça AKP kıvırıp duruyor. Baş döndürücü bir hızda dönüyorlar. İsrail’e kafa tutmaları ile özür dilemeleri arasında saniyeler var. ABD önünde diz çökerek isyan etmeye kalkışmalarını derin bir pişmanlık izliyor. Suudi Arabistan’a çıkışmayı denediler geçen hafta. Kral Selman aradı, ne dediyse, yelkenler anında indi. Karşıdaki hem dinin, hem de petro-dolarların kralı, savaş açacak halleri yok ya!
***
Biliyorsunuz iktidarlarının ilk yıllarında kadrolaşmakta en çok zorlandıkları devlet departmanlarından biriydi Dışişleri. Çünkü okuma yazması yüksek memurların toplaştığı bir bölümdü. Reisleri, zorlanınca “monşer” diye aşağıladı Dışişleri diplomatlarını. Zamanla oturttu iktidarını, Dışişleri artık bildiğiniz AKP ilçe örgütü. Monşerlerden arındırılmış Dışişlerindeki mevcut durumu şöyle özetleyeyim:
Türban direnişi kahramanı eski milletvekili Merve Kavakçı Malezya Büyükelçisi. AKP eski milletvekillerinden Murat Mercan Tokyo, Abdülkadir Emin Önen Pekin, Tülin Erkal Kara Makedonya, Zekeriya Akçam Cakarta, Şaban Dişli Hollanda Lahey Büyükelçisi. Aile ve Sosyal Politikalar eski Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın kız kardeşi Ayşe Sayan Kuveyt Büyükelçisi… İlahiyat Profesörü Kenan Gürsoy Vatikan’da, Dış Ticaret eski Müsteşarı Tuncer Kayalar Nairobi’de, DPT eski Müsteşar Yardımcısı İbrahim Akça Lefkoşa’da, TİKA eski Başkanı Musa Kulaklıkaya Moritanya’da, Kani Torun Mogadişu’da, Vali Niyazi Tanılır Karadağ’da, YÖK eski Başkanı Yusuf Ziya Özcan Varşova’da, Ankara Vali Yardımcısı Şentürk Uzun Gana’da, Dış Ticaret Uzmanı Faruk Doğan Kamerun’da.
Yani “Monşer” kalmadı Dışişlerinde, imamlar, eski vekiller, türbanlı ablalar gırla. AKP’nin arka bahçesi oldu olmasına fakat gitmiyor araba. Başlarında Çavuşoğlu, krizden krize sürüklenip hep birlikte çırpınıp duruyorlar.
AKP usulü cihadın biri bitmeden diğeri başlıyor. Dün müftüleri toplayıp küçüğünün bittiğini büyüğünün başladığını müjdeledi. ABD ve İsrail olmadan cihat olur mu? Alamadan, verdiler papazı haliyle. “Fakir” sevinçli. Süpürülmeyeceğini anladı bir süre daha, zaman kazandı. Dışişlerinde ak günlere bir çentik daha atıldı.
***
Sonuna yaklaşıyoruz İslamcı fantezisinin. Emperyalistlere yalvarmak, patronlara yaranmakla geçti iktidarları. 16 yılda düşürdüler koca ülkeyi. Açlık ve yoksulluktan başka bir numaraları yok!
Orhan Gökdemir
16/10/2018
 Salı
5 notes · View notes
m7-mc32 · 5 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Okumadan geçmeyiniz hepiniz davetlimsiniz!!!!
MİNNETTARIM HEPİNİZE AYRI AYRI TEŞEKKÜR EDERİM..
Büyük bir heves ile çıkmıştık iki yıl önce yola ve demiştik ki
"Al eline bir kalem , bir şiir , bir kitap da sen gönder”
BIRAKIN KIZLAR OKUSUN.
Kimi bu benim projem dedi, kimi çaldığım her kapıya bir engel koydurdu,
kimi muhteşem hayaller kurdu aylarca oyaladı, kimi inanmadı yarı yolda bıraktı,
ama azmetmiştim bir kere bu eser öyle yada böyle çıkacak ve hak sahiplerinin eline ulaşacaktı.
Bu proje benim hayatımın projesiydi ve 12 yıldır bireysel olarak çaba sarf ediyordum sırf bu proje için
“Denizli Yaren Kültür Sanat Ve Turizm Derneği” ni kurdum davam kutsal bir davaydı benim için.
İki yıldır bekledim, ve beklettim ama sonunda başardık.
BIRAKIN KIZLAR OKUSUN sosyal sorumluluk projemizin kitabı baskıdan çıktı çok şükür elhamdülillah.
Sanmayın kitabı her hangi bir belediye yada özel sponsor ile yayınladım,
kitabı tamamen kendi imkanlarım ile yayınladım, sözüm vardı projeme destek olan arkadaşlarıma
ve SAMYELİ ‘ nin verdiği hiçbir söz yerde kalmadığı gibi bu sözde yerde kalamazdı.
HEPİNİZE MİNNETTARIM !
Mansur EKMEKÇİ Araştırmacı Yazar, Şair
Ruhi Kaan BİRKALIR/ Bestekar
Şahmaral/ Ses Sanatçısı
Faruk Ambarcıoğlu 22 Dönem AKP Bursa Milletvekili
Recep Garip 22. Dönem İstanbul Milletvekili
Vural Şahin/ Şair, Şarkı Sözü Yazarı, Bestekâr
Esat ERBİL Şair Yazar Emekli Türkmen Millet Vekili Irak/ Erbil
Mehmet Ali DEMİRCAN Şair Yazar Radyo Programcısı
Kayseri Halk Ozanlar Derneği Başkanı Turgut Aydın- Eğitimci
Orhan Çınar/ Ankara/ Fotoğraf sanatçısı
Yakup Pekel Avukat, Arşt. Yazar, Şair
Halise TEKBAŞ
Gazeteci Yazar, Şair Çukurova Edebiyatçılar Derneği Yönetim Kurulu Adına Başkan
Gabil Adalet
Bayat Kültür ve Edebiyat Merkezi Başkanı Cumhurbaşkanı ödüllü, Atesh.
Az Sitesi Genel Yayın Yönetmeni
Ayşe Paslanmaz/Kapadokya
Hamdi Balık/İstanbul
Tahir Görenli/Kahramanmaraş
Eyüp Hikmet Kerküklü Irak- Kerkük
Yusuf Çakır
Könül Ordubadi/Azerbaycan
Mahmut Aldemir
Hüseyin Kara/İstanbul
Namık Kemal Balcı/ Artvin
Tahire Meğrur/Azerbaycan
Süreyya Şems/Azerbaycan
Hacer Ertürk
Zeyit Serin
İnayet Millidere Nurefşan/Ankara
ÖMÜR GÜRBÜZ/Afyonkarahisar
Selahattin Ölmez/Tokat
Ahmet YARDIMCI/Ankara
Ulvi Yürük/ Eskişehir
Âşık Cefai/Sivas
Fatma Uçarlar/ Isparta
Servet Bardak
Harika Ufuk/Adana
Saliha Değirmenci Yavaş
Hüsnü Ekizceli/Ankara
Mustafa Özdemir
Sevim Güler
Arife Aslan
Selim Şavin/Adana
Meral Gökkaya
Hacı Ali Salman/Balçova
Nilüfer Sarp/Antalya
Ahmet Çelik/Elbistan/Kahramanmaraş
Şükran Güneri/Yumurtalık
Zahide Eskici/Andırın
Birgül Sevil Tekinay/İzmir
Gazi Çakmak/Fransa
Neşe Kızılyar/İstanbul
Selami Yağar/ Erzurum
İbrahim Aydoğan/Ankara
Yıldız Toksöz Tekirdağ
Cahit Günay/Elbistan
Remzi Özkan
Rasime Konul/Bakü-Azerbaycan
Köksal Güler/Kocaeli
Aysel Menteş (Haypatia)/Denizli
Abdurrahman Karaköse/Kayseri
Selami Tıraşlar/Elazığ
Ertuğrul Akbal
Hacer Alioğlu (Yakuti)
Burhan ŞAHİNER/Erciş
Songül Altınkaynak
Murat Haydaroğlu Batıkent/Ankara
Ayhan Kula
Harika Ufuk/Adana
Döndü Demircan Yazan
Ümit HİKMET KERKÜKLÜ
Emine Akgün
Ahmet Canbaba/Ankara
Âşık Kaptani/Sivas
Hüsnü Ekizceli/Ankara
Menekşe Narin
Şair Nizamoğlu/Bursa
Zeki Çelik/Isparta
Sevda DOĞAN KARAKAŞ/Çorum
Ayfer Yazıcı/Eskişehir
Nazik Gülünay/Ankara
Hatice Karlı
Âşık Binali Kılıç
Nermin Akkan/Ankara
Nermin Karakaya
Hatice Türken Canbaba
Zeyneb Naxçıvanlı
Gülsen Aksoy
Seçgün Aydın/Kocaeli
Mehmet Çelik Erses/Van
Elli Atayurt/Azerbaycan
Ayşe Filiz Gökdemir/Adana
Meral Kandemir/Ordu
Fatma Arıkan
Ünzile Gürbüz
Nebahat Kılakay
Vaat Havdi/Irak-Telafer
Ebru Elmas Keser/Almanya
Yurttaş Şahbaz/Tarsus
Perihan Koca/Kadıköy
Fata Beyge
Kadir Doğualp
Samim/İğde
Handan Uçak Tunca/Mersin
Gülseren Aksoy
Kadir Kaya/Eskişehir
Ayşe Ortan
Ayşe Filiz Gökdemir/Adana
Gönül Aydemir Adıgüzel
Yaşar Duymuş
Mayisə Əsədulla qızı Əliyeva Azerbaycan/Bakü
Menekşe Narin
Ömer Sabri Kurşun/İzmir
Yavuz Kara/Kars
Ali Yurdakul/Kerkük-Irak
Mustafa Karagöz/Manisa
Muazzez Ülker/Eskişehir
Hacı Ali Salman Balçova/İzmir
Âşık Mustafa Kurbanoğlu/Kars
Seyit Osman Akyüz Kocaeli/Derince
Hanife Duman/İstanbul
Aziz Kaygısız
Mine Erdoğan Dal
Ayşegül Dinçbaş/Kıbrıs
Neşe Kızılyar/İstanbul
Raifə Sərxanqızı/Azerbaycan
Hüseyin Kara/ABD
Işın Andaç/İzmir
Âşık Eyyubi/Tortumlu
Feride Kaya/Antalya
Melek Dönmez/İstanbul
Belgin Aydın Yılmaz
İshak Kılıç/Tarsus
Demet Akyürek
Nurane Nihan/Azerbaycan
Emin Çelimli/Aydın
Mahmut Çiçekdağı/Antalya
Nermin EKER/ Samsun
Serap Kaypak/Osmaniye
Gülseren Yıldız/Adana
Seyfi Metin/Osmaniye
T. Turan Atesever
Bolat ÜNSAL/ Antalya
Belgin Aydın Yılmaz
Cevat Bilgilioğul/Adana
Cemal Ünal/Adana
Halil Gökçek/Adana
Cengiz Çalışkan/Kocaeli
Âşık Ali Yaşar/Aydın
Âşık Hüseyin Kocakaya
Mehmet Dağal/Denizli
Elif Yavaş
Nesrin Şenoğlu
İbrahim Demirtaş/Konya
Ahmet Şahin
Fikret Yavuzhan
Yasemin Demir
Şevki Çiftçi
Sayde GÜLER
Zeynep Özügenç
Ulvi Yürük/Eskişehir
Azime Gürlek/Afyonkarahisar
Gülşen ÖZTÜRK
Mahmut Çiçekdağı/Antalya
Orhan Oyanık/Çan
Tülay Aslan/Mersin
Talip KAZGI / Konya
Ahmet Umut
Günvar Korkmaz/Bursa
Zeynep Eman Karaaslan/Denizli
Emrullah Bedir/ İstanbul
Mustafa Öztürk
Mustafa Şahin/Malatya
Recebiye Çataksezer/ İstanbul
Bahtiyar Keskin/Bursa
Cengiz Abaday/Adana
Melek Avcı Coşkun/Osmaniye
Süleyman Bektaş (Çağdaşi)/Adana
Mustafa Söylemez/Osmaniye
Nevin Ekmekçi/Adana
Adnan Karakoç/Adana
Bahri Yıldırım/Tokat
Günvar Korkmaz/Bursa
Ömer Ekinci Micingirt/Bursa
Sevgi Tuyji/Denizli
Saliha Değirmenci Yavaş/Konya
Fatma Özger Bilgiç/Tarsus
Belgin A. Yılmaz
Âşık Ziya Var
Feride Kaya/Antalya
Vahdettin Nizamoğlu
Necati Coşkun/Hatay
Süleyman Güzel
Birgül Sevil Tekinay/İzmir
İshak Kılıç
Bedire Həsənkızı Azərbaycan/ Neftçala
Oktay Zerrin/Bafra
Neslihan Dağlı/Adana
Mimi Canoğlu
Sıddık AYDIN/Adana
Hasan KARABAY/Mekke
İlyas AK Hakani
Erol AVCI 21.12.2017
Hasan Polat MERSİN
Nurhan Uslu
Fahrettin Çelik / Adıyaman
İbrahim ŞAŞMA/Karaman
1 note · View note
dzsimsek · 5 years ago
Photo
Tumblr media
DOLAR ($) TL'YE KARŞI DEĞER KAYBETMEYE DEVAM EDER Mİ ?
EKONOMİK DURUMUN DÖVİZ KURUYLA DEĞERLENDİRİLMESİ VEYA ALGILANMASI !
Ülkemizde oldum olası işlerin iyi gidip gitmediğinin yegâne ölçüsü haline getirilmiş bulunan döviz kuruyla veya bilhassa $/TL paritesiyle yapılan değerlendirmeler acaba ne kadar gerçeği yansıtıyor ?
Teorik tartışmalara girmeksizin, döviz kurunun ekonomik gidişata dair neredeyse tek ölçü haline gelmesinin sebebi; büyüme ve kalkınmamızı finanse edecek şekilde yeterli tasarrufa ve sermaye kaynağına sahip olmamamız, bu amaçla da dış kaynaklara başvurma zorunluluğundan kaynaklanmaktadır.
Hükümetlerin büyük yatırımlar yapma hevesi ve bu yolla da seçim kazanma arzusuyla, seçmenin kolay yoldan daha fazla refâh ve konfor talebi bir araya gelince, dış dünyanın tasarruflarına "dış kredi" yoluyla ve kolayca ulaşmak, iktidarlar için en cazip ve zahmetsiz bir tercihe dönüştüğünü biliyoruz..
Daha önceki yazılarımızda vurguladığımız üzere, döviz kurlarının en önemli ekonomik parametre haline gelmesinin tek sebebi, dış borçlar sebebiyle sık sık karşılaştığımız dış ödemeler dengesinin bozulmasının ekonomimiz üzerinde yarattığı travmatik sonuçların algılanma biçimiyle alakalıdır.
Ekonomimiz üzerinde geçmişten gelen yapısal problemler dışında, döviz kuru seviyesinin tek başına ve bizatihi ekonominin iyi veya kötü gittiğine dâir bir kriter olması söz konusu bile değildir.
Hatta bu tür yapısal problemleri olmayan ve ağırlıklı olarak üretim ve ihracata dayalı bir ekonomiye sahip olan ülkelerin, milli paralarını diğer para birimleri karşısında düşük tutma çabaları karşısında, döviz kurunun yüksek tutulması o ülkenin dış pazarlarda rekabet gücünü artıran bir unsur olarak kabul edilmektedir.
Ülkemizde ise 1958 , 1974, 1980, 2001 krizlerinin tamamı ve nihayetinde 2018 Ağustosta karşılaştığımız krizin sebebi dış ödemeler dengesinin bozulması sebebiyle, yapısal problemlerimizin ortaya çıkardığı kırılganlıklardan kaynaklanmıştır.
Başından beri bulunan yapısal problemleriniz artmış ve dış ödemeler dengesi bozulmuş ise, döviz kurundaki hızlı değişimler için "Papaz Brunson" gibi sebepler sadece elverişli bahanelerden ibarettir. Eğer ekonominiz yapısal olarak, birden çok kırılganlıklarla malûl değilse, zaten "dış güçler" veya "üst akıl" gibi gerekçelere de ihtiyacınız yok demektir.
Şimdi Türkiye'de hepimizi meşgul eden ve rasyonel değerlendirmeler yerine, bütün algılarımızı teslim almış bulunan "döviz kuru"nun, 425 baz puanlık faiz indirimine karşın, TL karşısında niye düştüğüne gelelim...Bu soruya cevap verebilmek için öncelikli olarak, Türk ekonomisine ait bazı rakamsal verilere bakmamız gerekmektedir.
* Türkiye ekonomisinin 2002 yılında Toplam dış borcu 129 milyar $ iken, Hazine'nin açıkladığı Mart 2019 itibariyle 453,4 Milyar $'a ulaştığı, ana para borcumuzun bugün itibariyle 460 milyar $ olması ve bugüne kadar bu borçlar için ödediğimiz 166 milyar $ faizi de hesapladığımızda ve 17 yıl boyunca vermiş olduğumuz cari açık miktarının da yaklaşık 575 milyar $ olduğunu dikkate aldığımızda, bir kısmı doğrudan yatırım olmakla birlikte, yabancıların tasarruflarından oluşan yaklaşık 650-700 Milyar $ dış kaynak kullandığımız anlaşılacaktır.
Bu süre zarfında üretime, teknolojiye ve ihracata dayalı bir ekonomik yapı oluşturarak, dış ticarette cari fazla vermediğimize göre, kullandığımız bu yabancı kaynağı "döviz" cinsinden ödemek zorundayız.
* 17 yıl boyunca sadece 1 Trilyon 26 Milyar $ dış ticaret açığı verdiğimizi dikkate alacak olursak, bu açığı finanse ekmek için ihtiyacımız olan dövizi, yukarıda verdiğimiz rakamlarda görüldüğü üzere ağırlıklı olarak borçlanma yoluyla karşılamışız...
* Ağustos 2018'de yaşanan kur hareketlerinin yansıması ve sonucuyla, hane halklarının gelirlerinin düşmesi ve iç pazardaki daralmaya bağlı olarak, ithalatın gerilemesi ve cari dengenin ilk defa 2019 yılı Mayıs ayı itibariyle 151 milyon $ fazla vermiş olmasına karşılık, hâlâ net dış borç ödeyicisi durumunda olmamız sebebiyle, döviz açığımızın devam ettiğini söylemeliyiz. .
* Döviz kurundaki artış ve ekonomideki daralma sebebiyle ithalatımız düşmesine karşın, ihracatımız da, birim fiyatları kg başına indirmemize karşın ancak %2,14 oranında artırılabilmiştir.Yani bu yolla da döviz ihtiyacımızı azaltamamışız.
* Daha önce ucuz yolla borçlanıp, içeride kredi olarak dağıtılan dış borç ödemeleri kapsamında bankalar yapmış oldukları borç ödemelerinden %20 az yeni borç yenilemesi yapmalarına karşın, reel sektör ve kamunun net borçlanması artmaya devam ediyor. Nitekim 2019 Bütçe Kanununa göre yılın tamamında 8 milyar $ borçlanması gereken HAZİNE daha ilk altı ayda 8,6 Milyar $ borçlanmış ve yeni bir borçlanma paketi için TBMM'nin yeni yasama döneminin başlamasını beklediğini açıklamıştır.
* Aynı şekilde uluslararası kabul görmüş kriterlere göre Merkez Bankası'nın döviz rezervlerinin seviyesi, bir yıllık kısa vadeli borçlara eşit olması, yani Mayıs 2019 itibariyle son açıklanan rakamlara göre 176 milyar ($)'dan az olmaması gerekirken, hâlihazırda biz de bu oran ancak yarısı kadardır.
* Yine esas itibariyle ekonomi yönetimine olan güvensizlik sebebiyle vatandaşlarının döviz mevduat hesapları, TL mevduatlarına %24-27 arasında faiz verildiği dönemde bile, 2018 Ekim ayından beri düzenli olarak artmaya devam ediyor ve 19 Temmuz itibariyle 217,9 Milyar ($) seviyesine ulaşmış durumdadır. Yani bankalarda tasarrufu bulunan vatandaşlar "güven" sebebiyle TL cinsi yüksek faize itibar etmemiş, ısrarlı bir şekilde döviz ($) mevduatına yönelmiştir..
* Nitekim Türk bankacılık sisteminde bulunan 2 Trilyon 283 milyar TL'lık toplam mevduatın %56'sı döviz mevduat hesaplarında bulunmakta olup, 2,5 Trilyonluk toplam kredi havuzunun ise 1 Trilyon TL'lık kısmı da döviz kredilerinden oluşmaktadır.
Şimdi yukarıda verdiğimiz bu rakamlardan sonra ve politika faiz oranları da %4,25 oranında ďüşürülerek %19,75'e inmişken, nasıl oluyor da döviz kurları da düşmeye devam ediyor, bunu sağlamanın yolları nelerdir şeklindeki sorulara cevap arayalım...
* Bildiğiniz üzere MB'nın döviz rezervleri daha önceki yıllar 135 milyar $ olarak açıklanırken, altın rezervleri, brüt rezervler ve net rezerv rakamları da ayrıntılı olarak açıklanırdı. 19 Temmuz itibariyle açıklanan rezervler 98,3 Milyar $ olarak açıklandı. Bu rezervin 23,3 Milyar $'ı altın, ağirlıklı olarak döviz mevduatı munzam karşılıklarından oluşan 75 milyar $'da brüt döviz rezervi olarak ilân edildi. Artık ayrıntılı bir şekilde NET REZERV konusunda bilgi sahibi değiliz.
* Net rezervler konusunda KARAR Gazetesi yazarı İbrahim KAHVECİ son yazısında aslında MB'nın kendi mülkiyetinde olması gereken net rezervlerin yaklaşık 19,4 Milyar $'lık kısmının, "ödünç ve kiralık döviz" diye özetleyebileceğimiz "swap ve türev" piyasası kaynaklı olduğunu yazdı. Bankalarda bulunan ve bir kısmı da munzam karşılık olarak MB'nda tutulan dövizleri işaret ederek, "Gerçekten bu bankalar nereden bu kadar döviz buldu da sattı? Milletin dövizi yine millete mi satıldı ?" diye sorarak, döviz kuruna bu şekilde müdahale edildiğini ifade etti.
* Döviz piyasasında yabancı işlem hacminin çok azalmış olması ve Hazine'nin de doğrudan borçlandığı dövizleri kamu bankaları vasıtasıyla ve artık sığlaşmış piyasada sattırması da döviz kuruna bir tür müdahale olarak değerlendirilmektedir. Oysa ki,tam tersine bazı yandaş ekonomistlerin yabancıların düşük kurdan döviz bozdurarak TL cinsi enstrümanlara yatırım yaptığını ileri sürmek gibi akıl dışı tezlerle "döviz" kuru düşüşünü izah etmeye çalışmaktadırlar.
* Yaz ayları ve turizm gelirleri sebebiyle döviz ihtiyacının en alt düzeye inmiş olmasını da dövize müdahaleyi kolaylaştıran bir faktör olarak anmak gerekir.
* Yine döviz mevduat sahiplerini, kur artışı beklentisinden vaz geçirmek ve TL'ye geçmeye zorlamak üzere, daha önce ihtiyaç ve harcamalarını ertelemiş bu insanları, TL likiditesinin sıkıştırılması yoluyla da dövizden vazgeçirmek ve bu yolla da kurlara müdahale mümkündür. Böyle bir yol takip edilip edilmediğini ve böyle bir eğilim varsa, bir kaç hafta içinde TL ve döviz mevduatlarındaki artma veya azalmalardan bunu anlayabileceğiz.
* TBMM'de kabul edilen son torba yasa içinde bulunan bazı hükümlerle MB ve BDDK'ya verilen ilave yetkilerle birlikte, bankalara doğrudan ve dolaylı olarak müdahale ve telkinlerle, döviz kuruna müdahale edildiği ve kamu otoritesinin yetkileri kullanılarak "dolarizasyonu" önlemek maksadıyla, ancak belirli bir zaman diliminde uygulanabilecek tedbirlere başvurulduğunu da düşünmekteyiz.
Son söz, 1-Türk ekonomisin yapısal problemlerine işaret eden yukarıda verdiğimiz somut veriler ortada iken, 2- açıklanan enflasyon konusunda piyasa aktörlerinin tereddütleri ortadan kalkmamış iken ve 3- dış piyasalarda faiz indirme beklentisi ve bilhassa $'ın tekrar bollaşacağı varsayımına dayalı sebeplerle faiz indirimi sonrası döviz kurlarının düşmesi izâh edilerek bu şekilde gerekçelendirilemez...
Bildiğimiz tek bir şey varsa, ekonominin her gün daha da kötüye gittiği açıklanan "güven endeksleri" ortada iken, olup bitenlerin kurallı bir ekonomiyle açıklamak mümkün değildir.
En geç ifade etmeye çalıştığımız bu tezlerin doğruluğu veya yanlışlığını 15 Eylül gibi test etmiş oluruz.
Rubil GÖKDEMİR
0 notes
nesatgundogdu · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Habere kilitlenmek... Fotoğraf: İbrahim Gökdemir (Bolu) https://www.instagram.com/p/BykwyN_h9aH/?igshid=1m9q8zndjmums
0 notes
haberolacom · 2 years ago
Link
Tumblr media
2 notes · View notes
malumatfurusorg · 5 years ago
Text
"Delilik, Aynı Şeyi Tekrar Tekrar Yapıp Farklı Sonuçlar Beklemektir" Sözünün Albert Einstein'a Ait Olduğu İddiası
“Delilik, Aynı Şeyi Tekrar Tekrar Yapıp Farklı Sonuçlar Beklemektir” Sözünün Albert Einstein’a Ait Olduğu İddiası
Albert Einstein’ın “Delilik, Aynı Şeyi Tekrar Tekrar Yapıp Farklı Sonuçlar Beklemektir” Dediği İddiası Doğru Değildir
“Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir” sözünün Einstein’a ait olduğuna dair herhangi bir bulgu yoktur. Bahse konu söz, Einstein’ın vefatından çok sonra kendisine atfedilmiştir. Anılan vecizenin ilk izlerine 1981 yılında yayınlanan bir “anonim” yayında…
View On WordPress
0 notes
clgnuza · 4 years ago
Text
#Haber GÖREVDEN ALINAN İL MÜDÜRÜNE TEPKİ: HAKKIMIZI HELAL ETMİYORUZ
#Haber GÖREVDEN ALINAN İL MÜDÜRÜNE TEPKİ: HAKKIMIZI HELAL ETMİYORUZ
[ad_1] Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü Feysel Taşçıer, paylaştığı mesajla görevinin sona erdiğini duyurarak helallik istedi. Diyarbakır İnanç Özgürlüğü Platformu Koordinatörü İbrahim Gökdemir, “İmam Hatip camiası olarak hakkımızı helal etmiyoruz.” diyerek cevap verdi.
Mart 2019’dan beri Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü görevinde bulunan Doç. Dr. Feysel Taşçıer, sosyal medya hesabından…
View On WordPress
0 notes
ismailkaynarca-blog · 6 years ago
Photo
Tumblr media
www.karakutuyayin.com sitemize üye olan her 10 kişiden 1 üyemize kargo ücretsiz kitap hediye ediyoruz. www.karakutuyayin.com a Üye ol... Üye yap sen de KAZAN. Hediye Kazanan arkadaşların maile cevap vermesi lazım. 67. Gül CAN 66. Büşra YALÇIN 65. Selin TÜKENMEZ 64. Zübeyde Altın 63. Emine SAZ 62. Hanife ÖZSOY 61. Aynur EKİCİ 60. Nejla BİLİK 59. Ada Nur KESKİN 58. Ayşegül YUVAKGİL 57. Kevser TEMİZ 56. Uğur GÖKÇE 55. Yıldız BİLEN 54. Ervanur TÜRKDAL 53. Ecem ELA 52. Furkan TİRYAKİ 51. Rukiye GÖKDEMİR 50. Dursun KALABALIK 49. Emine TUTAR 48. Barış DEMİR 47. Tuba TARLACI 46. Seher YALÇINKAYA 45. Seda KARA 44. Emine Nur PEKŞEN 43. İbrahim ÇOBAN 42. Hatice YAZİBİLMEZ 41. Hilal GÖMBE 40. Oğuzhan KARATAŞ 39. Duygu ÇETİN 38. Gözde YEDİBELA 37. Nurşin ALTIN 36. Mehtap BULUT 35. Büşra ÖZBEK 34. Huriye ALEM 32. Can AKDUMAN 31. Sümeyye TEKİN 30. Zeynep Naz YILDIZ 29. Büşra YILDIRIM 28. Hatice KORKMAZ 26. Talha HALLACOĞLU 25. Kübra ASLAN 24. Gamze YEŞİL 23. Pembe Sarıçiçek 22. Fatma Duran 21. Yaşar Ekinci 20. Semanur Yılmaz 19. Cihangir KAHVECİ 18. Mustafa KURNAZ 17. Abdülkadir ATAY 16. Elif DEMİR 15. Melis BADEM 14. Hamdi Kızmaz 13. Orçun bulut 12. Furkan Tunç 11. Hatice Yıldırım 10. Furkan YÜCEKAYA 9. Emre YÜREKTÜRK 8. İpek HAKSEVER 7. Fatih YASİN 6. Çiğdem KESKİN 4. Yasin ÇELİK 3. Sümeyye SERTKAYA 2. Özge KARAGÖZ 1. Leyla AKSU https://www.instagram.com/p/BqDZVrOnYSc/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1bd8jbnjhf6br
0 notes
yedi24haber · 6 years ago
Text
D&R sansürüne Meclis'ten tepki
D&R sansürüne Meclis’ten tepki
D&R mağazalarının Turkuvaz Grubu’na satışından sonra, bazı kitapların raflardan kaldırıldığı ortaya çıktı. CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok’tan ise konuyla ilgili tepki geldi. 
Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk’ün sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamayla, D&R mağazalarının Turkuvaz Grubu’na satışından sonra aralarında; Turan Dursun, İbrahim Kaboğlu, Orhan Gökdemir ve Zeynep…
View On WordPress
0 notes
kentdenizlicom-blog · 7 years ago
Photo
Tumblr media
KentDenizli.com sizler için yeni bir haber hazırladı: https://www.kentdenizli.com/buyuksehirden-egenin-en-buyuk-kitap-fuari.html
BÜYÜKŞEHİRDEN EGENİN EN BÜYÜK KİTAP FUARI
Denizli Büyükşehir Belediyesi, kitapseverlerin heyecanla beklediği Ege’nin en büyük kitap fuarının ikincisine hazırlanıyor. 30 Mart’ta açılıp 10 gün sürecek Denizli Büyükşehir Belediyesi 2. Kitap Fuarı’nda 150 yazar ve 215 yayınevi Denizlililerle buluşacak. Fuarda, birçok ünlü yazar imza günlerinde kitapseverlerle bir araya gelecek.
Geçtiğimiz yıl ilkini düzenlediği Ege’nin en büyük kitap fuarı ile dikkatleri üzerine çeken Denizli Büyükşehir Belediyesi, fuarın kapsamını daha da genişleterek Denizlilileri ikinci kez kitapla buluşturacak. Katılımcılarıyla birlikte Ege’nin en büyük kitap fuarını ikinci kez düzenleyecek Denizli Büyükşehir Belediyesinin 30 Mart-8 Nisan tarihleri arasında kapılarını açacağı kitap fuarına Türkiye’nin en ünlü yazarları ve yayınevleri katılacak. 150 yazar ve 215 yayınevinin katılmasının planlandığı Denizli Büyükşehir Belediyesi 2. Kitap Fuarı’nın onur konuğu Klasik Türk Edebiyatı ve Türk Tasavvuf Edebiyatı’nın en büyük yazarlarından biri olarak kabul edilen Denizlili Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tatcı olacak.
YAZARLAR İMZA GÜNLERİNDE OKURLARI İLE BULUŞACAK
Kitap fuarında her gün birçok yazar düzenlenecek imza günlerinde okurlarıyla buluşacak. Sadece Denizli’den değil çevre illerden de çok sayıda katılımın beklendiği Denizli Büyükşehir Belediyesi 2. Kitap Fuarı’na İlber Ortaylı’dan Leyla İpekçi’ye, Kahraman Tazeoğlu’ndan Saba Tümer’e kadar birçok ünlü yazar ve yayınevi katılacak. Abdurrahman Dilipak, Vehbi Vakkasoğlu, Şükrü Erbaş, Aret Vartanyan,  İnci Aral, Sinan Yağmur ve Ali Lidar gibi ünlü yazarların katılacağı fuarda ayrıca Denizlili yazarlar ve Denizli Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları’nda yer alan eser sahipleri de olacak.
GELENEKLİ TÜRK-İSLAM SANATLARI SERGİSİ DE MERAKLA BEKLENİYOR
Kültür cümbüşünün oluşacağı atmosferde ayrıca, 10 şehirden 48 sanatçının da yer alacağı “Gelenekli Türk-İslam Sanatları Sergisi”de sanatseverlerle buluşacak. Resmi açılış töreni 31 Mart 2018 saat 11.00’de olması planlanan Denizli Büyükşehir Belediyesi 2. Kitap Fuarı’nın açılışında “Kitap” temalı 1. Ulusal Karikatür Yarışması’nda dereceye giren karikatüristlere ödülleri verilecek, karikatürlerin sergisinin de açılışı gerçekleştirilecek.
“İNSANLARIMIZI BİR KEZ DAHA KİTAPLA BULUŞTURACAĞIZ”
Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, kitapseverlerin uzun süredir beklediği dev organizasyonun 2.’sini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Katılımcılarıyla birlikte Ege’nin en büyük kitap fuarının kapılarını 30 Mart’ta açacaklarını vurgulayan Başkan Zolan, belediyelerin alt ve üst yapı gibi şehrin fiziki açıdan gelişimini sağlaması kadar şehrin sanat ve kültür hayatına da katkı sunması gerektiğini belirtti. Denizli Büyükşehir Belediyesi Kitap Fuarı’nın 10 gün süreceğini ifade eden Başkan Zolan, “İnsanlarımızı bir kez daha kitapla buluşturacağız. Birçok ünlü yazarımızın okuyucuları ile buluşacağı dolu dolu bir fuar olacak” diye konuştu.
YAZARLAR
Denizli Büyükşehir Belediyesi 2. Kitap Fuarı’na katılacak yazarlardan bazıları şöyle: “Abdurrahman Dilipak, Abdülkadir Selvi, Ali Lidar, Alişan Kapaklıya, Aret Vartanyan, Ataol Behramoğlu, Ayla Kutlu, Barış İnce, Bilal Sami Gökdemir, Canan Tan, Caner Taslaman, Emre Dorman, Engin Alan, Erhan Altunay, Fatih Duman, Hanefi Avcı, Hidayet Karakuş, Hüsnü Arkan, Işık Öğütçü, İbrahim Kaboğlu, İhsan Eliaçık, İlber Ortaylı, İnci Aral, İrfan Değirmenci, İrfan Gürkan Çelebi, İsmail Saymaz, Kahraman Tazeoğlu, Kemal Hamamcıoğlu, Kerem Fırtına, Levent Gültekin, Leyla İpekçi, Mehmet Ali Bulut, Meltem Güner, Meriç İzgi, Metin Uca, Murat Menteş, Mustafa Tatçı, Nasuh Mahruki, Nazlı Eray, Osman Pamukoğlu, Öznur Yıldırım, Saba Tümer, Saniye Bencik Kangal, Saygı Öztürk, Sinan Akyüz, Sinan Yağmur, Suat Suna, Şükrü Erbaş, Tuncer Gülensoy, Vehbi  Vakkasoğlu, Yılmaz Aslantürk, Yusuf Asal, Zekeriya Efiloğlu”
0 notes