#her neyse di mi
Explore tagged Tumblr posts
bulutderler · 2 years ago
Text
7 senedir her yaz akşamları yan sitedeki çocukların gülüşlerini, sohbetlerini duymak içimde bir yeri sızlatıyor.
2 notes · View notes
alaboralar · 13 days ago
Text
dün ders seçimlerim vardı. ilk dönem adli yazışma dersini aldığım, haftalarca dilekçe yazdığımız ve sınavları da dilekçe olan, fakültemiz ünlü hocası bu sefer de hukuki dayanak oluşturma dersi açmış. 110 kişilik dersten 90 kişi büte kalınca en az seçilen seçmeli de onun olmuş.. dönem içerisinde galiba bu hocamız bana minik bir iş teklifi yapmış gibi oldu. sen çok iyi boşanma avukatı olursun demişti ama farklı bir yoldan ilerlemek istediğimi söyleyince yine de senden çok iyi bir avukat enerjisi alıyorum dedi. sonra da okul bitince kesinlikle yanıma gel neyi istiyorsan diye ekledi.. kendisi de avukat, kendi bürosunda, ankara'da. benim için çok öğreticiydi dersi. neyse tüm bunlar birleşince yine ondan ders almaya karar verdim, diğer dersler de zaten pek ilgimi çekmedi. ders programım bu dönem biraz daha iyi gibi. üniyi ve evimi çok özledim.
5 notes · View notes
kimmkitsuragi · 2 years ago
Text
demin dashimde bir avrupalı 10% enflasyon var diye ağlıyordu ve yani evet anlıyorum ama
Tumblr media
1 note · View note
bunudaburayayazdim · 1 year ago
Text
İyi Olmanın Formülü ve Maskeli Balo
Bu yazıyı nerede paylaşırım ya da paylaşır mıyım bilmiyorum. Biraz rastgele bir karalama olacak çünkü. Selamsız sabahsız girdiğim, kendime dahi yabancı bir yazı olacak biraz. Palyaço şiirinde de dediği gibi;
Biraz birazdım her şeyden dün biraz sinirlenmiştim mesela yarın bir kadını seveceğim biraz biraz biraz kör oldum bugünlerde
Nasılsın sorusuna en içten gelmeyen "iyiyim"leri sıraladığım zaman dilimindeyim sanırım 25 yıllık sürecin bilincinde olduğum kısmını düşündüğümde. İyiyim ama ne anlamda iyiyim, kime göre iyiyim, nedir iyi olmanın gereklilikleri, var mıdır bir formülü?
Bazen de böyle şeyler takılır işte aklıma. Hoş, bunu okuyorsan biliyorsundur zaten, eğer okuyorsan ya da. Bazen de gidip bir geyiğin neden boynuzlu bir şekilde evrildiğine kafa yormaya çalışabilirim. Şimdi bu aklıma gelince yazıya ara verip gidip araştırdım biraz. 17 milyon yıl öncesine ait bir fosilde bu boynuz yapısının bir örneği bulunmuş. Bulunmuş en eski örneğiymiş daha doğrusu. Ufak ve iki daldan ibaretmiş. Yani bir çift keçi boynuzu gibi bir yerde düşününce. Zaman içinde boyutunun büyümesi ve boynuzların dallanıp budaklanması ortaya çıkmış. Neyse ne anlatıyordum ben? Heh, iyi olmanın gereklilikleri, eğer varsa formülü.. Her şeyi ülkeye yıktığımız bu süreçte tek sorun orada mı emin değilim. Kabul çok sebebi ülkeden kaynaklı. Ekonomi başta olmak üzere bir çok konuda darlanmamızın, rahatsız, huzursuz, uzak hissetmemizin, kendimizden uzaklaşmamızın sebebi bu ülke ve bu konuda bir şey yapmamakta ısrarcı uyuşmuş bir halk ama sadece bunu suçlu göstererek, kendimizi aklayarak iyi olabilsek çoktan olmuştuk diye düşünüyorum. Ben artık sıkıldım bahanelerin arkasına sığınıp farklı maskelerle etrafta gezmekten. Saçma sosyal oyunları oynamak adına olmadığım bir ruh halini yansıtmaya çalışmak çok yorucu bir şey. Bunu belki sen de yapıyorsun, yaptığının ne kadar saçma olduğunu ve karşındakinin de muhtemelen senin gibi hissettiğini bilmene rağmen. Çünkü toplum böyle bir şey, birbirine iyi olduğunu kanıtlamaya çalışan, kanıtlamak istemeyeni öteleyen insan topluluğu. Neticede kim toplumdan soyutlanmak ister, di mi? Özellikle de beraber mutlu görünen bir topluluk olarak bir imaj yansıtıyorken. Sorun içine girip irdelemeye başladığında ortaya çıkıyor ve fark ediyorsun ki toplu bir maskeli balo gibi toplumla bütünleşmek. Bak bu benzetme başlığı bulmama da yardımcı oldu. İyi olmadığını söylemek ayıp bir şeymiş gibi bize çocukluktan beri dayatan ne kadar insan varsa karşıma alıp uzun uzun anlatmak istiyorum bunun ne kadar sorunlu ve toksik bir davranış, düşünce biçimi olduğunu. İyi olmamak da en az iyi olmak kadar normal ve hayatın parçası olarak kabul edilmesi gereken bir şey. İnsanlar iyi olmamanın sonsuz bir olay olduğunu düşünüyor sanırım, o yüzden bu maskeler, bu gerçeği öteleme isteği. Onu kabullendikten sonra karanlığın onu çekip alacağını düşünüyor olsa gerek. İyi olan her şey bu evrenden sökülüp alınacakmış ve asla gelmeyecekmiş gibi. Güzel haber, böyle bir şey yok. Hayatın boyunca iyi olacaksın, kötü olacaksın, bazen hissiz olacaksın ve bunlar hayatının belirli dönemlerinde tekrarlayacak farklı sürelerle. Önemli olan bunların varlığını reddetmeyip, kabul ederek altında yatan sebepleri keşfedebilmek ve gelişebilmek. "Bazen iyi olmamak da iyidir." dediğim zaman salak bir kült lideri gibi görünüyor olabilirim. Belki de salakça bir cümledir bilmiyorum ama şunu biliyorum. İyi olmamayı lanetlemek, gizlemek mutluluğu getirmiyor. O yüzden üstteki cümleyi bir kez daha okumanı istiyorum. Üstüne düşündüğümde biraz da zihnim Mark Manson'ın Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı kitabındaki şu kısımdan arakladı sanırım bu cümleyi özetlemeye çalışırken:
Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir. Ve paradoksal olarak, insanın negatif deneyimini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir.
O yüzden eğer iyi değilsen, bunu söylemekten çekinmemelisin ve sana dediğimi önce ben yapmalıyım sanırım. Uzun bir süredir taşıdığım bu iyiyim maskesi ağırlık yapıyor çünkü, fazla büküldü sırtımız tüm bu sahtelikte. Biraz yüklerimizi atalım. Bizi yoran insanlarla iletişimi kesmek, kesemiyorsak da mümkün mertebe mesafeli kalarak kendimizi koruyalım ya. Herkesin canı kendine tatlı olmalı biraz, onu koruyup kollamadıktan sonra neden yaşıyoruz neticede? Ortalama 60-70 yıl yaşadığımız bu hayatta, o kadar zamanımıza değmeyecek şeyleri önemseyip, dert edinip kendimize eziyet ediyoruz ki.. Biraz da yapı meselesi sanırım bu, insan bir anda bırakamıyor her şeyi. Daha doğrusu bırakmıyor, bir bağımlılık gibi çünkü bunlar artık insanın vücudunda ve her bağımlılık gibi bırakmaya çalışma süreci acılı, sancılı oluyor. İyi olmanın formülü demiştik yazının başında, epey konuştum yine biliyorum, üzgünüm. Epeydir yazamamıştım böyle, onun karışıklığı sanırım. Merak etme bir şarkı bırakacağım sana yine başlangıca. Sadece bunu sen şu an öğreniyor olacaksın ama şşhh, aramızda. Neyse neyse. İyi olmanın formülü..
İyi olmanın formülü sanırım iyi olmadığını kabul etmek, bunu değiştirmek için ne yapabileceğini düşünmek ve bu doğrultuda hareket etmekten ibaret. Çok kısa bir formül gibi duruyor ama çok sabır isteyen adımlar maalesef ki. Kendine hak ettiğin değeri göstereceğine ve bunu korumak için elinden geleni yapacağına söz vermeni istiyorum tam şu an, burada. Bana değil, kendine vermelisin bu sözü. Unutma, önemli olan sensin! Seni çok tuttum biliyorum. Teşekkür ederim vaktini ayırdığın ve benim gibi bir delinin saçmalarını okuduğun, düşüncelerini benimle paylaştığın için. İyi olduğumuz kadar, iyi olamadığımız günlerin de uğruna, kendine çok dikkat et!
54 notes · View notes
kisa-hikayeler · 9 months ago
Text
Çarşaflı Yaşlı Kadin
Ben 25 yaşındayım, Bi mahalle Marketinde Çalışıyorum, sürekli müşterimiz olan 55 yaşlarında yalnız yaşayan çarşaflı bir musterimiz var , Marketten 300-500 metre ötede oturuyor, Nerden mi biliyorum, çünkü evine sipariş verdigi oluyor ben getiriyorum, markete geldigide oluyor tabiki , Merhaba merhaba derken küçük normal sohbetlerle tanisikligimiz olmaya başladı, sen niye evlenmedin sana güzel bir kız bulup evlendiricam flan diyordu ;) Bir gün yine bir sipariş getirdim evine televizyonun anten kablosu çıkmış, kablo cikti yapamadim bi bakiverirmisin dedi , hemen tamirci fantezisi sanmayin , değil ;)) neyse girdim yaptim, sana birsey sorucam dedi buyur dedim sen gencsin bu isleri daha iyi bilirsin dedi , internetten birseyler almak istiyorum ama yapamiyorum , nasil yapicam anlatabilirmisin , nerden ne almak istiyordunuz dedim bakim alalim, neyse sonra bakarız şimdi oyalamayayim seni işine git sen dedi , birde ek olarak 100 lira verdi , buda tamir ucreti dedi , yok gerek yok dedim , olsun al dedi sagolasin isimi gordun dedi, neyse ben cikip markete işe dondum, başka bir gun sipariş getirdigimde soguk limonata yaptım iç öyle git dedi, hava sicak , aslinda hersey normal , bi ihtiyacim olsa seni arasam yardimci olurmusun dedi tabi neden olmasin elimden gelirse yaparim dedim, numarami telefonuna kaydetmemi istedi kaydettim, bir kaç gün sonra bir mesaj geldi işten kacta cikiyorsun benim bi yere gitmem lazim gotururmusu. Beni parani veririm dedi , numara olmadigi icin ilk tniyamadim ama tahmin ettim siz misiniz diye yazdim evet dedi tabi gotururum dedim, başka evi varmis oraya gidip 1 hafta orda kalacakmis, sakin bir yer boyle yazlik gibi , yol 2 saat falan surdu, hani sana internet ten birsey almak istiyorum falan dedim ya diye konuya girdi , şey cekiniyorum biraz falan diyip geveledi agzinda , bak gulmican ama birde kimseye soylemican söz mu dedi , tabi ki dedim , biliyorsun yalniz yasiyorum ben , bir kaç özel bir şey almak istiyorum, e yaşım da ileri anlamiyorum kimseyede soyleyemiyorum falan diye devam etti ama konuya tam giremedi... Tamam ne istiyorsan bakar hallederiz aramizda dedim, eve gidince bakalim dedi tmam dedim, eve gittik , otururken dedim neydi halledelim ya şey istiyorum, oyuncak şey, off neyse falan dedi , dedim ihtiyacinizi gormek için dildo vs falan mi plastik erkek şeyi falan dedim evet o tarz seyler dedi ya çok utaniyorum falan oldu , tamam hallederiz, ama benim aklim baska seylere gitmeye basladi tabi , peki bende size birşey desem , dedim , tamam siz yalnizsiniz ama bende yalnizim 🙈 oyuncak yerine isterseniz dedim... Sustum... Sen gencecik yakisikli cocuksun bana bakmazsin ki , sana genç birini bulmak evlendirmek lazim dedi, sizde kendinizi hafife almayin sizde hala genç duruyorsunuz dedim, ya ama falan olmaz gibi sohbetler olurken ufaktan yanasmaya basladik bir birimize , bem beyaz teni , ve oazgin ateşli halleri çok güzel di , o utngac hali gitmiş, azgin bir orospuya dönmüştü, o gece donmedim geri ertesi gunde izin gunum du genç yasimda ben tukendim o tukenmedi ;)) sonra 1 sene boyunca neredeyse her hafta 1 kere iliski yasadik, sonra bir talibi cikti evlendi, evlendikten sonra olmaz artik dedi ama 3-4 sene icinde 5-6 defa daha gorustuk , sana hayir diyemiyorum diyordu 🙈
13 notes · View notes
kucukprensingunlugu · 3 months ago
Text
AGATHA'
Yolun karşısına nasıl ve hangi cesaretle atıldığmı bilmiyordum. Çalılıkların arasından gelen hışırtılar ve gecenin sessizliğinin sesiyle etrafımda dönmeye başladım. Bir karar vermem gerekiyordu. Etrafıma dikkatlice göz gezdirdim, yolun biraz ilerisinden bir araba ışığı yansımaya başladı. Gözlerimi kısarak arabanın gelmesini bekledim. Araba yavaş yavaş yaklaşırken, içgüdüsel bir şekilde birden çalılıkların arasına saklandım. Daha sonrasında saklanma dürtüme şükür edeceğimden habersizdim. Arabayı incelemeye başladım, plakasını görememiştim ama bu arabayı tanıyordum. O gece bu araba oradaydı. İcimi bir korku kapladı. Evimin önünde bu saate bu arabanın ne işi vardı? Beni nereden bulmuştu? Kehanetin bir oyunu muydu bu yoksa aklımı mi kaçırıyordum? Araba evimin önünde durmuştu ama içinden kimse çıkmıyordu. Acaba beni fark ettiler mi? Bu sorumla baş başa kalamazdım, üstelik ablam yoktu! Ah tabii ya... Daha demin yaşananları nas��l unutabilirim? O yardım isteyen kişi ya ablamsa? Ve beni tanıyordu, ismimle seslenmişti. Araba buradan gider gitmez olduğum yerden fırlayacaktım. Birkaç dakika olduğum yerde kımıldamadan bekledim, araba da nihayet gitti. Etrafı kolaçan ettikten sonra kendimce depara çıktım ve çalılıkların arasindan patikaya girdim. Baykuşların çıkarttığı sesler, rüzgarın uğultusu ve yerinden çıkacakmış gibi atan kalbimin sesi birleşmişti. Gecenin soğuğu da içime yavaş yavaş işliyordu, keşke üzerimde daha kalın şeyler olsaydı diye düşünmeye başladım. Nereye gittiğimden habersizdim. Nereye varmam gerekiyordu bilmiyordum. Okyanusun ortasında az sayıda mürettebat kadrosuyla kaybolmuş bir gemi gibiydim. Gidecek bir limanı olmayan, esen rüzgarla sağa sola yalpalanan ve o yönde ilerleyen terk edilmiş bir gemi... Batacakmış hissiyle boğuşurken buldum kendimi. Ablamı bulmam gerekiyordu, o benim bu dünyadaki her şeyimdi. Adımlarımı hızlandırdım, mutlaka bir şey bulacaktım. Gözlerimden akan yaşla koşmaya başladım. Gökyüzündeki kara bulutlarda yavaş yavaş yağmur damlalarını akıtmaya başladı. Birkaç dakika sonra gözyaşım ve yağmur birbirine karışmış bir halde kendimi buldum. Soluklanmam hatta belki de güneşin doğmasını beklemem gerekiyordu. Sabahın ilk ışıklarına kadar uyuyacak yer bulmalıydım, dünyanın en hazırlıksız yolculuğunda ve bu karmaşanın içerisinde bunu başarmak pek mümkün görünmese de denemeye değerdi. Bitap düşersem ablama ulaşamazdım. Etrafa göz attım ve sığınabilecek bir yer aradım. O sırada ilerden fisiltilar duymaya başladım. Hemen ilk gördüğüm ağacın arkasına geçtim ve sakince bekledim. İki kişi karşılıklı konuşuyordu ve sesleri giderek yaklaşıyordu.
- Bizim bu havada ne işimiz var?
- Bilerek bu havayı seçip gönderdiler ya bizi, söylemeyi kes de yürü. Daha bir saatimiz var. Neyse ki bir saatin sonunda güzel bir ziyafet çekeceğiz.
Ziyafet kelimesini duymamla beraber karnım şiddetli şekilde guruldamaya başladı. Hatta o kadar şiddetli ve gürültülüydü ki, çocuklar duymuş bile olabilirdi. Gerçi duymaları işime gelebilirdi çünkü gerçekten açıkmıştım. Yemeğe fazla düşkündüm ancak metabolizmam fazla hızlı olduğu için yediklerim kilo yapmıyordu. Cesaretimi topladım ve çocuklar bu tarafa yaklaştığında birden karşılarına çıktım. O korku ve panik anıyla ikisi de üzerime çullandı. Kısa bir debelenmenin sonucunda hepimiz doğrulduk, üstümüz başımız çamur icinde bakıştık. Sessizliği bozanın ben olmamı istediler. Erkekler... Neden ilk adımı atmayı bize bırakıyorsunuz ki?
- Hey! Bir hanımefendiye karsi daha kibar olursunuz sanmıştım.
Pür dikkat iki çocuğu süzdüm, uzun boylu olan ansizin gülmeye başladı. Tek kaşımı kaldırdım ve öksürdüm. Çocuk kendini topladı.
- Pardon, ben seni karşımıza çıkan bir öcü sandım.
İkisi birden gülmeye başladı. Sinirle bakmaya devam ettim fakat sonra durup üstüme baktım. Gerçekten o kadar kötü görünüyor olamazdım di mi? Ellerimle saçlarımı yoklamaya başlarken beni izleyen çocuklar daha da gülüşmeye başladı.
- Kesin ama artık şunu.
Uzun boylu olan çocuk bir adım atarak,
- Evet, Prenses. Ormanların Kraliçesi olmak gibi bir düşünceniz yoksa bu ormanda bu saatte ne işiniz var?
Tipi mala benzeyen çocuk da bir adım yaklaştı,
- Yoksa sen ajan mısın? Gerçi kadın ajanlar genelde baş döndürücü bir güzelliğe sahip oluyor ki erkekler kadının güzelliği karşısında zeka kaybına uğrasınlar.
Kaybedecek bir zekası olduğunu sanmıyordum ancak su an onlardan iyilik bekliyorsam iyi kızı oynamalıydım.
- Ben Agatha, gece ablamı kaybettim ve onu arıyorum. Evimin karşısındaki yoldan yardım çığlıkları geldiği için bu patikaya daldım ve uzun zamandır bu yolu takip ediyorum.
- Harvey, memnun oldum. Avlanmak için buradaydık ve bugün avımızı erken bulduk.
Korkuyla geri çekildim.
- Şaka şaka, dediğim gibi ben Harvey ve bu da kardeşim Edward. Şanslısın, bizimle beraber gelebilirsin.
Harvey oldukça değişik bir tipti. Uzun boylu, esmer, yeşil gözlü üzerindeki kahverengi renk parkasıyla kasvetli havanın içerisinde resmen parıldıyordu. Edward ise, gerçekten mal bir tipti. Abisi kadar olmasa o da uzun sayılabilirdi. Yesil gözlüydü ve gözlük kullanıyordu. Dışarıdan ilk bakışta ortaokulda en önde oturan inek öğrenci tiplemesiydi.
- Teşekkür ederim, nereye gidiyoruz?
- Kamp alanına.
Kafamda bir sürü soru vardi fakat susuzluktan dilim o kadar kurumuştu ki susmayı tercih ettim. Peşlerine takıldım ve bir penguen gibi yürüdüm...
Puslu Aynalar' Devam edecek...
Yazar: Taha Öztürk.
2 notes · View notes
acid-gramma · 1 year ago
Note
erkek adam deger verdigi kisi icin cok gururlu olmaz di mi nej o gurur tribine girmez sikko bi konu oldu bunu yaparsan iletisimi keserim dedi kendine gore kotu duruma dusucegi icin ama asla bu yuzden iletisik kesikcek bi sey degil ben de bu kadar basitse gorusmeyelim dedim ve cidden yazmadi amk 3 hafta olucak ilk defa biyle bi sey yasiyorum sen olsan napardin
yok canim sninki adam cikti.
bunu yapma hosuma gitmiyor/beni kotu duruma dusuruyor demis, sen bunun ustune bnne yapcam bu kadar sorunsa yuru demissin. ortayolculuk 0, anlayis 0. iliskiler boyle olmamali. iki insanin hassasiyetleri ayni olmayabilir olmaz da, onemli olan anlayis ve uyumluluk. makbul olan burda "seni rahatsiz ettigini bilmiyordum kusura bakma artik dikkat ederim" veya "seni anliyorum ama benim bunu yapmamin arkasindaki sebebler x,y,z kendimi bunu yapinca iyi hissediyorum(ya da her neyse aq) o yuzden kisisel algilama seni mutsuz etmek istemezdim ama sen de beni anla" demektir.
bu yuzden iletisim kesilecek bisi deil dedigin sey gayet buyuk bir sey. saygi duymamissin cocuga o da kendini ezdirmemis. kucuk seyler icin bile boyle olan diklenen uyum ve anlayis gozetmeyen ortayol icin konusmayan laf dinlemeyen kadinla ben niye ugrasayim ki diye dusunmus kisaca iyi de yapmis. nextlenmissin kizim
19 notes · View notes
saklinotlarim · 1 year ago
Text
Bazı insanlar, bırakın birkaç kelam etmeyi.. selam vermeye bile gelmiyor..
Çünkü düşünce yapısı sıkıntılı olduğu için, sarmaya yer arayabiliyorlar.. Hatta dahası..
Yıllar önce başımdan geçen bir olayı anlatayım sizlere..
Yıllardır Camii de hayır olarak ve bazende cüzi miktar alarak Fahri öğreticilik yaptım..
Sene 2017 de ise diyanette geçici görev yapmak nasip oldu.. Dönemlikdi ve bitti..
Sene 2018 di..
Mahalle Camiisi olduğu için yüz olarak tanıdık esnaflar vs. .. Camiye geliyordu..
Fahri öğreticilik yaparken, mola zamanlarında diğer öğreticiler öğrencilere sessiz olun.. koşmayın.. diyordu.. Çünkü yaşları büyüktü benden.. Öğreticilere ders hariç soğuk davranıyorlardı..
Onlara oyun oynamasına çok izin vermiyorlardı..
Lakin benim sınıf öyle değildi, ben izin verdiğim gibi onlarla yarışlar koşu, bilek güreşi, futbol vb. oyunlarda oynuyorduk Caminin içinde vaktimiz olduğu vakitler..
Ve birçok çocukda bundan dolayı benim sınıfıma gelmek istiyordu..
Öğreticiler beni çok seviyordu.. Camii avlusunda ve Camiide muhabbet ediyorduk ikramlarda bulunuyordum çikolata vb.. ve mutlu olduklarını görünce mutlu oluyordum.. Ezberlere daha iyi çalışıyorlardı..
Sonra baş hocamız Camii imamı idi..
Ona bir konu hakkında olur mu diye birşey danışmak istedim..
Caminin hemen avlusunun çıkışında Park vardı, çocukları teneffüsde birlikte oraya götürsek oynasalar olur mu demiştim..
O sırada yanında mahalle esnafından marketçi 55 60 yaşlarında bir abi vardı..
Bunları o da duymuş..
Bu kişide önceden toplu market alışverişi yaptığımız bir esnaftı bizim evi filen tahmini olarak biliyordu.. sürekli alışveriş yaptığımız için..
Taki bu büyük marketler çoğalana kadar..
zaten sonra marketide kapandı.. Her neyse.. bu abi bu konuşulanı duydu..
Hocamda üslubunca olmaz dedi.. Bende doğru hocam tamam dedim.
Sonra
Aradan kaç gün veya hafta geçti hatırlamıyorum..
Bir Cuma günüydü.. Dersler yaklaşık 1 saat erken bitiyordu.. ve bekleyen çocuklar Cumayı kılıp gidiyordu.. Normal günlerdede kalıp kılan oluyordu tabi vakit namazlarını.. sonra ders bitimi çıkanda eve gidiyordu hep..
Herneyse özet geleyim..
Camiideki tüm öğreticiler evlerine dağıldı.. Bende Cumaya hazırlanmak için eve gelmiştim.. Lakin genel itibariyle telefonum sessizde titreşim modundadır ve çalınca cebimde olduğu için hiç sorun olmuyordu..
Ben evde telefonu biryere bıraktım başladım Cumaya hazırlanmaya..
Evde gömlek ütüleniyordu.. o sırada ben hazırlanmak üzereydim..
Sonra hazırlandım, Cuma ya giderken bir baktım birsürü çağırı gelmiş hocam aramış.. Aradım, gelince konuşuruz Cumadan sonra dedi.. Cuma için üst kata çıktım.. orada müezzinlik yapan abi kim söylediğini biliyor musun dedi.. yok abi dedim ne oldu ki.. O, .. ismini söyledi, dedi.. Ne dedi abi dedim.. sonra Cumadan sonra başladı anlatmaya..
Ben sonradan öğrendim olanları.. Şok oldum..
Meğer bir öğrenci eve gelmemiş, anneside Camiye gelmiş..
Hocama sormuş.. oradakilere sormuş gördünüz mü diye..
Yok demişler lakin birisi benim sınıfımda olan çocuk olduğunu söylemiş.. ve o esnaf abide lafa girmiş..
Geçende çocukları parka götürmek için izin istemişti diye.. parka bakalım yoksa evini biliyorum mu ne demiş..
Ve kadın sinirlenmiş, kadın sinirlenince o esnaf abide bizim evin binanın olduğu sırayı tarif etmiş..
Kadın mahallede bağıra bağıra beni aramaya başlamış ismimi söyleyip nerede otuyor diye..
Sonra binayı bulmuş, binadaki ilk zillere basmış.. binayı ve mahalleyi rahatsız etmiş.. (o sırada ben Cuma ya hazırlanıyordum duymadım çünkü bizim zile basan olmadı.. ) sonra ziline bastığı daireden komşumuz kapıyı açıp ne oldu diyince.. Kadında ağzına geleni sayınca, bizim komşuda kovmuş boş boş konuşmayın iftira atmayın diye..
Velhasıl-ı Kelam.. Bu kadın tekrar Camiiye giderken mi yoksa o sırada mı nezaman bilmiyorum bir telefon gelmiş komşusundan ve çocuk seni evde bulamamış ve uzun süredir kapılarda seni bekliyor diye söyleyince dönmüş geriye evine..
Sonra ben bunları duyunca okadar üzüldüm ki..
Bir sonraki gün o çocukta bile üzülme ibaresi gördüm..
Ama birkaç gün sonra o çocuk Kurana geçtiğinde, annesi kek dağıtımına geldi.. Ve yüz yüze geldik.. Ama Bir özür bile dilemedi.. Sadece teşekkür etti.. Biraz üzgün müydü bilemiyorum ama hakkını helal et dediğini hatırlamıyorum..
Velhasıl-ı Kelam, suizanda bulunarak iftira atmak çok basit gözükebilir..
Çünkü şeytan boş durmuyor ve suizanda, iftirada bulunan kişi.. aklınca gördüklerinden ve duyduklarından akıl yürüttüğünü sanıyor.. ve kesin gözüyle bakıyor.. çünkü öyle gözüküyor diyor..
Bilip bilmeden konuşmak.. suizanda bulunmak.. ve iftira attığı gibi fitneye sebep olmak.. Ahh da ne ahh.. Ya doğrular geç çıksa, Allah C.c Muhafaza.. O sebeple çok duâ etmek lazım..
Rabbim her türlü şerli insanlardan ve şerlerden muhafaza etsin cümlemizi..
16 notes · View notes
noirblanchs · 8 months ago
Text
Ne biliyim öyle aniden gelir ya bi duygusallık birikmiştir belki de bilmiyorsundur ama hep tetikleyen bir şey olur yani. Bu gün Şevval dedi ki sanki herkesi dinliyormuşsun da anlatamıyormuşsun gibi hissediyorum Gülsüm kimse seni dinlemiyormuş ya da bi dinleyenin yokmuş gibi geldi bana dolusun ağlayamıyorsun da içine atıyormuşsun gibi geldi dedi. Konudan o kadar alakasızdı ki gerçekten sınavdan çıkmıştık sınav konuşulmaz mı sınavdan çıkınca pat diye böyle söylemesi bi garibime gitti açıkcası. Genelde hep susarım ben içime atarım yani gülmek daha cazip gelir isterseniz savunma mekanizması diyin isterseniz baş etme yolu bunun adı bi şeyler ve ben hep gülmeyi tercih ettim. Öyle profesyonelleştim ki bu işte artık sahte olduğunu anlayan da kalmadı. İnsanın içinde birikenler gün geçtikçe yiyip bitirirmiş kendini. insanlara fazla taviz mi veriyorum diye sorguladığım günlerdeyim açıkcası her seferinde set çekmeye çalışıp de başaramamak da benim hatam galiba bu son diye diye nerelere geldin be Gülsüm. Bazen insan vazgeçmeyi bilmesi gerekiyor galiba telafi edilmiyor bazı şeyler yani tek telafi etmeye çalışan senmişsin gibi görünüyor ya işte bu çok can sıkıyor verdiğin değerin karşılığını artık alamıyorsun gibi hissediyor insan. Konudan cidden bağımsız nasıl geldin bu günlere bir düşünsene neleri aştın nerelerde taştın çoğu zaman sınırlarını çektin milim de olsa geriye çoğu zaman tırtıklı yıkılmaz çarpınca kanatan duvarlar da ördün hani etrafına ama bunun da dozunu ayarlayamadın işte neyin dozunu ayarlayabildin ki sende hep siyahtı beyaza bile genelde ihtimal vermezken gri olmasını bekleyemezdin ki. zaten griyi de hiç sevemedin değil mi kabul edemedin ya hiç di hep olmadı çoğu zaman sen de hep hiç di ona rağmen bu hiçliğin ortasında bi hep yeşertmeye çalıştın. Çabalamaların yormaya başladığında durmayı da bilmedin hiç. Hiç işte sonsuz senin bu davranışların diye görüyorlar ya sonsuz bu kıyamamazlık sanıyorlar canının yandığını görüp de tek bir hamle yapmıyorlar ya canları sağolsun alayının. Neyse bak yoluna Gülsüm vardır buranın da çıktığı bir yer ne diyebilirsin ki hayata daha fazla..?
3 notes · View notes
zeynepbal · 2 years ago
Text
Halkların Demokratik Padmesi
yani HDPlisin? - yooo Ama ismin, isminin kisaltmasi HDP Bir suredir boyle izliyorum, dun de söylediğim gibi soteye yattım. Çünkü ilgimi çeken çok fazla şey var. Mesela gecenlerde onceden çok sevdiğiniz bir amirale sırf CHP oven ya da maaaremi yeren yorum yaptı diye "askerliği nerede yaptın acaba" diye saldirmanizi falan gordum. Dedim ki "vay arkadas, misvak bu". Gercekten çok acayip. En ilginci de aslında el kadar cocukken halkımızla ilgili yaptigim gözlemlerin doğru ciktigini görmem. Sonra buyudum baktım gercekten öylesiniz. Birileri cikiyor, sizin algınıza gore birazcık güçleniyor, ya onun yanında ya karsisinda oluyorsunuz. Boyle 100000 takipçi kassam heralde oturup benim icin kursun atip kursun yiyecek değişik insanlar falan da peydahlanır. "Osmanli cog gotu davrandı anadoluya yeğen. Cumhoriyedle biz tebaa olmagdan cigip halg oldug"
Olmadin? Olamadin??
Bu nasıl bir tebaa olmak istegi imiş arkadas, aklim almıyor. Herkes birilerinin pesine takılma derdinde. Bak destek falan demiyorum, ya da kendini yakin hissetme. Baya guclu gördüğü adamın kulu kölesi olma, askeri olma, adami olma derdinde olan bir suru insan gözlemliyorum tuiter da her gun. Spaceslere bayadır girmiyorum farkindasinizdir. Ama girdiğim donemlerde de dinlerken kafada hep kenara attım. Spaces yayincisi birazcık nüfuzlu ya da takipçisi bol biriyse o kisiye gösterilen tavır ve allah affetsin ama yalakalikla sıradan bir spaces yayincisina gösterilen asla bir olmuyordu. Sonra hiç unutmam birilerinden bahsediyorlar, yanlış mi yaptı doğru mu yaptı. Ben de dinliyorum ama her nasılsa konusmacidayim. Cocuklar nezaket göstermiş konuşma istegi atmisti sanırım boyle dinliyorum. Biri şey dedi "ben çok severim o adami ama yanlış yaptı" ben de dayanamadım "e desene" dedim. dedi ki nasıl diyeyim, sen diyebilir misin sanki? E derim dedim. neden diyemeyesiniz bunu asla anlamıyorum. ne korkusu bu ne cekincesi. Evet çok seviyor olabilirsiniz ama yanlisini da yüzüne vuramayacak kadar omurgasız olmamalisiniz ya da belki sizleri korkuttular, aidiyet hissettiğiniz bir gruptan dışlanmak/atilmak ya da o insanlar tarafından lincenlemek ile. Hani korkuttular derken "senin agzina biber sürerim hiii" gibi bir seyden bahsetmiyorum. Toplum baskisindan bahsediyorum. Basınıza gelebilecekleri biliyorsunuz çünkü baskalarinin basına gelirken siz de oradaydiniz ve hatta belki de aynisini yaptıniz. Bundan bahsediyorum. Boyle bir şey var di mi aslında, bir gelenek gibi. Orta yolcu ve sagcılarda daha baskin. Mesela AKP de CHPlilerin eleştirdiği ama CHPde de olan, üstelik CHPden bu yüzden kopan insanlarin da asla engel olamadan kendi içlerinde devam ettirdiği bir şey : basgani eleştirmeyelim o ne derse o mmhwah... "ben sizin babanizim... ben ne dersem o olur." Bosuna yapılmadi bu şarkılar iste. Neyse düşününce şey gibi: Din. Dinde de aforoz ediliverirsiniz ya da durmadan yargilanirsiniz "ne demek yazılana karşı çıkmak. Tanrının kelami o" diyerek. Bir benzeri iste : Parti politikamız bu, baskanimiz bunu dedi. O zaman çıkan çatlak sesleri susturalim... Hadsiz seni ne demek karşı cikmak eleştirmek falan?! Bariz yobazlık degil mi bu? Eleştirmenden kabul et. "nnnkabul nnnedeceksin nndiyorum !" Gericilik baya hatta.Farkli düşüneni dikte edilen "olması gereken"e ses cikartani bastırmak..   Yani ses cikarma "sus ve yalamaya devam et (mmmwah)" Peki tum bunlar gericilikken nasıl oluyor da ben sol gerici olabiliyorum. Yahu özgür düşünemiyorsunuz bile, farkında degil misiniz? Fedai gibi geziniyorsunuz ortalıkta. Gercekten hiç yargılanma korkusu duymadan ya da kendinizi birilerine beğendirme istegi olmadan kaç kez dusundunuz ya da kaç kez istediğiniz gibi davrandınız bir dusunun. Sunu dersem bu kaliba girerim bunu dersem su kaliba sokarlar diye yasamıyor musunuz? Oyle yaşıyorsunuz göremiyorsunuz sadece. Umarım gözleriniz bir ara acilir. Onceki yazıda da bahsetmiştim sanırım "size yollar sunuluyor ve birini seçip yürüyorsunuz". Muhtemelen size en yakin olanı seciyorsunuz. Literal anlamıyla bakarsak eger önünüzde iki yol varsa eve gidebileceğiniz, size en uygun olanı ya da caninizin istediğini seçer yürür ve eve varirsiniz. Yani ortada duran bir evin uzerine basip gecemeyeceginize gore, haliyle mecburen birini sececeksiniz. 
Ama hayatta bunu yapmak zorunda degilsiniz. Hayattaki durusunuz kalıplara girmek zorunda degil. Hep derim “neden zor da olsa, çetrefilli de olsa siz, sizin gibi düşünenler icin yeni bir yol acmayasiniz? Başkalarına yol göstermeyesiniz? Olani sürekli tekrar etmenin her zaman manası yok be. Zorunda degilsiniz” (beduk çalıyor dur dikkatim dagildi) Neyse bana gelelim. Simdi biraz cevap vereyim saldirilariniza. Nasılsa okumayacaksınız, youtubeden paylaşmak vardi gerci ama onun bi bi aylık vakti var daha. Simdi en garibime gidenden baslayim. Oradan alır yururum "Sen based bir Turk kadiniyken nasıl sol gerici oldun" him guzel kardeşim ben hala based Turk kadiniyim sadece algilarimiz farklı. Eskiden neysem su anda da öyleyim. Yani bende değişen bir şey yok. O zaman konusulan konular dönen olaylar simdi konuşulsa o sekilde tepki veririm yine çok büyük bir ihtimalle. O zamanlarda da tepki alıyordum ben dediklerime, sen kacirmissin. Suriyeli vs muhabbeti yapılırken bazilariniz Özbekler kalsın afganlar gitsin dediğinde "yoo illegal gelen herkes gitsin" diyordum ve siz altında yatan fikre dikkat etmeden hypeli bir bicimde alkisliyordunuz sadece. simdi de ayni seyi diyorum mesela ben. benim gözümde ülke yasalarını çiğneyerek gelen buraya uyumlanmak yerine, kendi kültürünü burada harmanlayarak yasamak, bu topluma saygi ve bu ülke degerlerine baglilik göstermek yerine aksini yapan herkes gitmeli - hatta arttırıyorum bak sadece illegal degil legal olarak gelen de. Ve fakat, o zamanlar da dediğim bir şey vardi "xenophobia nin ve kafatasciligin kucağına düşmeyin, o hatta ilerliyorsunuz" Ve haliyle zaman akti, ben oldugum yerde bahsettigim sinirlar içerisinde kaldım ve siz kendinizi kaybettiniz. Dediğim gibi xenophobianin köpeği oldunuz. ha bu arada, Zenophobia da yapmayın yahu Zeynepten korkmanıza gerek yok. LOL Neyse baska bir ornek vereyim mesela hocalar gelmişti su afganistandan mi ne ITUye, herkes kudurmuştu ne demek ulan falan diye. Sonra bu konuşulurken ben dedim ki "CVsine bakarım." Milleti ülkesi dini beni hiç ilgilendirmez. CVsine baktım hiç beğenmedim ve eleştirdim. Sonra siz beni "yarim kulak" dinlediğiniz icin sandiniz ki, ben o hocalar afgan diye eleştiriyorum. LOL. Hatta o konuşmalardan birinde uzerine basa basa, eğer adil bir kıyas ve degerlendirme olduysa ve başvuranların en iyileri bunlar ise oturup bir düşünmemiz gerekmez mi? Neden avrupadaki büyük üniversitelerden daha basarili hocalar tercih etmiyor turkiyeyi diye, dedim. Orada minik bir linç yedim gerci "sen ülkeyi mi garaliyon gardaş yurd disından" diye. Ulan bir iki kisi dinlemiş onlar da anlamamış demek ki o zaman dedilerimi yazik. Artik bana mi yazik size mi yazik orasi tartisilir tabi. ama benim vaktime yazık olmuş o konuda netim.  Baska bir seyden bahsedeyim oradan su biji biji muhabbetine baglayacagim zira. Odalarda teror konuşulurken, host cohost ya da konuşmacı oldugumda teröristlerden bahsederken Kurt diyen insanlari hep Kurt degil PKKli deyin diye uyarmam. Çünkü kurt degil PKKli diyeceksiniz. Bu yüzden de linclendigim oldu ama neyse ki bu konuda biraz daha anlayisli insanlar. Yani kendilerini "biz vatanseveriz diye" açıklamak zorunda hisseden Kürtler sag olsun, insanlar biraz daha farkindalar. Ne acı degil mi? (Buradan alir yururum de hani okumaktan haz etmeyen insanlar olarak belki 2 kisi okur sunu, okurken de sinirlendi bile onlar da buraya kadar.. Devam edersem bu konuya, onlar da bu sinirle baya ula osakaya celub peni furirler lol) Ya da vazgeçtim, bugünku kurt muhabbetini baska yazıya birakacagim gercekten. çok uzun gelir size simdi, siz dinlemeye alismis insanlarsınız. Velhasil kelam bugunluk bu kadar olsun. Ozetle : ben değişmedim, ben ayni noktadayım. Değişen uc noktalara ilerleyen sizlersiniz. Size garip gelen benim "slogan" atarak insanlara saldırıp birilerini yaftalayarak kendimi yüceltmek derdinde olmamam olabilir. Yoksa benim icin sikinti yok 7/24 gireyim tivitirda Ataturk dusmanlarinin babasını sugar daddy yapayım/ PKK bir teror örgütüdür diye bagirayim. sikinti degil yani bunlar benim icin. Bir takim olaylara yükseldigimde de demediğim seyler degil bunlar. Bunları göremiyorsunuz sadece bu ara profilimde o yüzden utanmadan gelip bana bile "PKK teror örgütü mu" diye sordunuz. Neden? TIPe oy vereceğim dedim diye. Enfes. Size bir şey diyeyim mi? Bu kadar aptal saptal yargilarinizla ve sorularınızla bana gelirseniz, benden cevap alamazsınız. sonra da o bahsedilen kalıplarla bugun dun ve daha oncesinde de olduğu gibi beni yargilarsiniz bugun elemanın birine başkaları beni "sol" olarak tanimladigi icin kendimi sol diye tanımlamak zorunda oldugumu bana kalsa kendimi sol ya da sag diye tanimlamayacagimi söyledim. Düzgünce konuşmaya geldigini söylüyordu ama belli yani hirslanmis, konuşmanın basından beri de farkındaydim.  Sonra bana "sol" ne diye sordu. Bende sag olmayan dedim. Baya bu cevabi ciddi verdigimi dusundu hatta, enfesti. Bunu dusunen adam sonra beni düşük IQlu olmakla itham etti. LOL Guzel kardeşim bak de ki "aptalsın, anlamıyorsun, korsun" falan ama IQ puanıma laf edecek son insanlarsınız be. Neyse. Milliyetçilik de Ataturkculuk de vatansevgisi de babanızın mali degildir. Bir insan size gore solcu oldugu icin PKKli olmak zorunda degildir. Feminist diye HDPli ya da erkek dusmani olmak zorunda hiç degildir. Bana agababalarinizin siniflandirmalari ile gelirseniz sizlerle dalgamı gecerim,  sizler de o dalgaları ciddi sanarsiniz oyle. Ben de LAZla oturup sizden bahsederken Güler dalga gecerim.  Ben kendi yolumu çizdim ilerliyorum. Zamanında insanlari örseleyen ötekileştiren her duruma da karsiyim. Propaganda cümleleri pesinde kosacaginiza aylardır yazdiklarimi, paylastigim kitapları ya da kitaplar hakkındaki yorumlarımı ya da fikirlerimi falan okusaydınız, su anda nerede durduğumu zaten anlardınız. Oturup solcu dediklerinizi de eleştirdiğimi sagcilari da gömdüğümü de bilirdiniz.
  HDPyi sol degil, sag faşist ve irkci bir parti olarak gördüğümü de bilirdiniz. Baris atayı sevmediğimi de, bir partiye oy vereceğim icin o partinin tebaası olmayacagimi, sevdiğim biri yanlış yaptiginda susmayacagimi da bilirdiniz. Ve özgürlüğüme ne kadar tapindigimi da. Kimlerle hiç çekinmeden ne tartışmalara girip ne saçma soruşturmalar geçirdiğimi de, neleri kaybettiğimi de o özgürlük ve bildigini dosdoğru söylemekte adına. Ve bunların aptal bir sosyal medya platformunda olmadigini reel hayatiminin gercegi oldugunu da. 
Sizin beni takip etmeniz icin rol yapmayacagimi da bilirdiniz, hayatta en deger verdigim seylerin en basında mertlik, merhamet ve vicdanın geldigini de.  nasil cevrelerde buyudunuz bilemem. Kafanızda belirli bir takim "insan" kalıpları vardır muhtemelen. Ben o kalıplarda birisi degilim. WOW ben farklıyım demiyorum. Sadece Siz de benim gibisiniz, uyandiginizda gelip "hakliymisin" diyeceksiniz, diyorum. Kafanızdaki o kalıpları yıkmak icin varim ben.
neyse. Ohh, bu blog uzerine iyi fon yagar simdi bana. Yine zengin oldum, var olun. Yani özetle neymişim? - HDPlisin yani dediniz,  duyuyorum :) -ama adin halkların demokratik padmesi, HDP yani.
evet sari torba evet beyaz toros evet he. 
7 notes · View notes
kendimezraporu · 2 years ago
Text
Ablam çok iyi bir şirkette iyi bir pozisyonda çalışıyor. Alanlarımız okuduğumuz bölümler birbirine yakın olduğu için herkes sürekli sen rahatsın işsiz kalma ihtimalin yok diyor. Öyle bu arada son derslerimi verdikten sonra ablama ve enişteme kalsa tüm bağlantılarını kullanıp beni çok rahat işe sokarlar ama istemiyorum. Vicdanen rahatsız olmakla alakası yok, artık sistemi çözdüm zaten vicdan yapmam. Ben olmasam da başka birinin bir şeyini alacaklar ve işinin hakkını vererek yaptığın sürece bağlantılara eskisi kadar takılmıyorum. Çünkü bana sadece görüşme ayarlanacak herkes gibi, kimse bu bunun kardeşi ya da baldızı diye almıyor yani. Sadece görüşme için zaman ayırıyorlar etkilemek senin elinde. Neyse asıl konu bu değil. Ben ne yaparsam yapayım ne kadar iyi olursam olayım herkesin ilk sorduğu soru ablan yardım etti ablan ayarladı di mi. Bana artık bu hakaret gibi geliyor. Evet istesem sayesinde her şeyi daha rahat yapabilirim. Ama onun buraya gelene kadar neler çektiğini nasıl tırmana tırmana geldiğini biliyorum. Ben neden kolay yolu seçip onun gölgesinde yaşayayım, kendim olmak varken.
2 notes · View notes
selencross14 · 3 days ago
Text
selen crossun anıları_1
NAZLI BEN VE SEVGİLİSİ
Herkese merhabalar. Adım Selen. Tabi ki bu crossdresser adım. Yaklaşık 14 yaşından beri kadınsı duyguları olan 18 yaşından beri de her yakaladığı fırsatta kadın gibi giyinen bireyim.
Kadın olmayı, incecik ve model model çoraplar, rengarenk kilot ve sutyenleri, etek, elbise, topuklu ayakkabılar giyip evin içinde kadın olmayı, ev işleri yapmayı, aynada kendimi o şekilde izlemeyi, çeşitli pozisyonlarda fotoğraf ve video çekmeyi çok seviyorum.
Neyse benim hikayem daha yeni yeni giyinmeye başladığım yani 15-16 yaşlarındayken yaşadığım bir olay.
Liseye giderken ailem köyde yaşadığı için bana mecburiyetten şehir merkezinde ev tutmuşlardı. Evi tutarlarken babam bir anlaşma yapmış ve kiranın yarı parasını benim ödememi istemişti. Okumak için mecburen kabul ettim. Hem okula gidiyor geri kalan zamanlarda ise bulduğum işlerde çalışıyordum.
Bir gün yine iş ararken okul arkadaşımın kuaför olan annesine yardımcı arandığını duydum. Yaşım henüz 15'di. Kuaförün ismi ise Neşe'ydi.
Neşe ablayla görüştüm araya oğluda girdi ve ben part time olarak kuaförde çalışmaya başladım. Okuldan kalan zamanlarımda dükkana gidiyor, müşterilerin istekleri olduğunda onları dışarıdan alıp geliyordum. Müşteri gittikten sonra dükkanı temizliyordum.  Neşe abla çevresi tarafından sevilen ve işinde başarılı bir kuaför olduğu için dükkan hiç boş kalmıyor, sürekli müşteri oluyordu. Yaşı 18'den 70'e kadar uzana bir çok müşterisi vardı. İşlerin en yoğun olduğu zamanlarda ise Neşe ablaya ve orada çalışan Mehtap, Arzu, Sevinç ablalara yardım ediyordum. İşe başlamamdan 6 ay geçmişti ki artık yavaş yavaş manikürü , pedikürü saç şekillendirmeyi öğrenmiştim. Gelen müşteri yoğunluğuna göre bazı zamanlarda yapmaya bile başlamıştım. İşlem yaptığımda ekstradan para bile veriyordu Neşe abla.
Neyse
Dükkanın devamlı müşterileri arasında Nazlı adında 50'li yaşlarda çakma sarışın ama çok çapkın evli bir kadında vardı. Kadın sürekli dükkana geldiği için artık içli dışlı olmuştuk. Yine bir gün dükkana geldi ve işini çok acil olduğunu hemen manikür yaptırması gerektiğini söyledi.
Neşe ablada sen ilgileniver diyerek bana yönlendirdi. Kadının el ve ayaklarına güzelce bakım yaptıktan sonra yıkamada ve temizlemeye geçtim. Bir taraftan da sohbet ediyorduk.
Nazlı,
-Senin ne güzel ellerin var walla benim ellerim bile bu kadar güzel değil diyerek iltifatlar etmeye başladı. Sonrasında muhabbet muhabbeti açtı. Bu akşam çok özel bir randevusu olduğunu o nedenle bakım yaptırması gerektiğini de anlattı.
-Neşe abla hayırdır yine kimi düşürdün
falan muhabbet yapınca kadın da döküldü. İşadamı bir sevgili yaptığını bu akşam ilk defa buluşacaklarını söyledi.
Nazlı'nın işlemi bitmişti. Kadın ellerimin çok hafif olduğunu ve çok güzel yaptığımı söyleyerek teşekkür etti. Neşe abla bu sırada.
-Oğlan okuyor Nazlı bahşişini de unutmazsın artık dedi.
Bunun üzerine Nazlı bir miktar bahşişte bana verdi.
Tam dükkandan çıkarken
-Neşe aldığım eşyalarım çok fazla rica etsem senin çırak eşyaları eve götürmemde bana yardım edebilir mi dedi.
Neşe ablada
-eğer ücretini vereceksen tabi diyerek yardımcı olmamı istedi.
Ben Nazlı'nın eşyalarını elime aldım ve yola çıktık. Yolda hemde sohbet ediyorduk.
Benim çok naif bir erkek olduğumu, erkekten çok kadın gibi durduğumu, kadınlığında erkek yanım kadar yakışacağını söyledi. Ve eğer kabul edersem bu akşam ki randevusuna beni de götürmek istediğini de ilave etti.    
-Neden diye sordum.
Bu ortamlara takılmam gerektiğini ve bana ablalık yapmak istediğini söyledi.
Normal sohbet ettiğimiz için art niyet hiç geçirmedim.
O zaman ancak iş çıkışı gelebileceğimi şu an işte olduğumu söyledim.
İçimdeki ruhu akşam özgür bırakacağını da söyledi.
Ben meraklanmıştım. Acaba içimdeki ruh neydi?
Sohbet ederek evine gelmiştik. Teşekkür etti ve bana bir miktar para vererek dükkana gönderdi.
Ben dükkana geldiğimde Neşe ablaya Nazlı'nın verdiği parayı uzattım. Kadın baya bir para vermişti çünkü. Neşe abla paranın benim hakkım olduğunu söyledi. Ayrıca işlemden gelen bahşişinde benim olduğunu söyledi. Sadece bahşişlerden iyi para kazanmıştım.
Ayrıca dükkana gelen bir iki kadının daha ufak tefek işlerini hallettim onlarda bahşişlerini bıraktılar.
Akşam üzeri olmak üzereydi. Ben temizliği yaptıktan sonra izin istedim. Ve çıktım.
Hemen Nazlı'nın evine gittim.
Nazlı ile bir süre sohbet ettik. Bira açtı biralarımızı içtik.
Bu arada biranın da etkisiyle bir hayli rahatlamıştım. Nazlı bana kadınlıkla ilgili kadın giysileriyle ilgili neden kadın kuaföründe işe başladığımı falan sordu.
Kadınların renkli dünyasını merak ettiğimi, kadınlarla ilgilenmenin bana iyi geldiğini falan söyledim.
Bunun üzerine
-Sen olmuşsun. O zaman bu akşam seni o iyi gelen dünyaya sokacağım dedi.
Ben bir şey anlamamıştım.
Nasıl Yani dedim.
-beni takip et dedi ve yatak odasına götürdü. Gardolabını açtı. Beni süzerek
-iyi bari seninle bedenlerimiz hemen hemen aynı. Senin içindeki ruhu çıkartalım ama yap dediklerime itiraz etmeden yapacaksın dedi.
Ben yine bir şey anlamamış saf saf Nazlı'ya bakarak 
-Tamam dedim.
Önce çamaşır çekmecesini açtı ve
-buradan beğendiğin çamaşırları seçer misin dedi.
Çok güzel mor önü dantelli strging kilot ve onun yine dantelli dolgusuz sutyenini seçtim.
-Biliyordum çok güzel zevkin var dedi.
Sonra sahra 15 denye kilotlu çorap çıkarttı.
Elbise olarak dolaptan beğendiğim bir elbiseyi seçmemi istedi.
Ben sadece göğüslerin bulunduğu yerleri ve belden kalçaların altına kadar kapalı olan diğer her yeri açık olan bir elbise beğendim. Onu da çıkarttı.
Ayak numaramı sordu. 38 numara dedim.
Gözleri parladı. Ohh çok güzel benimle aynı giyiyorsun dedi mutlulukla. Sonra da ayakkabıların bulunduğu yere gitti. Oradan da beyaz stiletto ayakkabı seçtim.
-Denesene bir dedi.
Çoraplarımı çıkartarak denedim tam benim ayaklarıma cuk diye oturmuştu.
Sonra her şeyimiz tamam hadi bakalım artık hazırlanma zamanı dedi.
Beni banyoya soktu. Üzerimde sadece boxer kalmıştı. Her yerimi köpükleyerek traş etmeye başladı.
Ben
-Nazlı abla napiyorsun dedim.
-Sen kendini bana bırak bir şey olmayacak. Seni bakımlı bir metroseksüel yapıyoruz dedi.
Ben aydınlanmaya başlamıştım ve hazırlanma sürecim devam ederken heyecan bütün bütün vücudumu kaplamıştı.
Nazlı bütün vücudumda kılları tüyleri aldıktan sonra pırıl pırıl olmuştum.
Valla seni çok kıskandım. Benim vücudum bile bu kadar güzel değil dedi.
Sonra çıktık kurulandım. Bu defa da vücuduma losyon sürerek yumuşattı. Bütün vücudum yumuşacık olmuştu.
Sonra makyaj masasına oturdum ve bana hafif makyaj yaptı. Ruj, allık, far ile bir kadın görünümüne kavuşmuştum. Aynada ben bile kendimi tanıyamadım. Uzun saçlarıma da şekil verdik. Aman tanrım tam bir kadın olmuştum artık.
Sonra sırasıyla önce sutyenimi taktık. Sonrasında ben banyoya giderek stringi ve kilotlu çorabı giydim. Sonra yeniden yatak odasına geldim. Seçtiğim elbiseyi giyince ben bile kendimi tanıyamadım. Ayağıma da stilettoları geçirince artık tam bir kadın olmuştum. Bu arada en kısa sürede kulaklarımı deldirmem gerektiğini fark ettim.
Nazlı'nın ise ağzı kulaklarındaydı.
Hemen zengin sevgilisine telefon etti ve bu akşam için bir süprizi olduğunu söyledi.
Sanırımım sürpriz bendim
Derken masayı birlikte hazırlamaya başladık ama ben ilk defa kadın olarak giyinmenin de verdiği heyecan ile evin kızı gibi hazırlıklara yardım ediyordum ve içimde inanılmaz bir heyecan vardı.
Stilettolarla evin içinde fıldır fıldır dönüyor altımdaki kilotlu çorap ve stringin tadını doyasıya çıkartıyordum.
Yarım saat sonra Nazlı'nın sevgilisi geldi.  Nazlı süprizini bir an önce göstermek için koşarak kapıya gitti ve hoş geldin diyerek kapıyı açtı. Adam içeri girip beni de görünce çok şaşırdı bir o kadar da mutlu oldu.
Nazlı adama beni tanıtarak Selen sevimli bir kızımız. Bu akşam için bana eşlik edecek dedi.
Adam elindeki poşetleri bana uzatarak memnun oldum selen aramıza hoş geldin dedi.
Sadece hoşbulduk diyebildim. Elindeki poşetleri alıp mutlafağa geçtim. Adam ellerini yıkayarak hemen hazırladığımız masaya oturdu. Nazlı da içecekleri getirdi. Bana bira kendilerine ise rakı getirmişti.
Sohbet etmeye başladık. Nazlı ise sürekli benden bahsediyor. Erkek ruhumdaki kadını çıkarttıklarını ve bu akşam ilk defa tam olarak kadın olacağını söyledi.
Adamın gözleri parlamıştı.
Yemekleri yedik, Nazlı hafif bir dans müziği açtı ve sevgilisine
-hadi Selen'i dansa kaldırsana dedi.
Adam yanıma gelerek beni dansa kaldırdı. İçim iyice bir tuhaf olmuştu.
Adamın elleri benim belimde benim ellerim adamın omuzlarında dans etmeye başladık. Bu arada adamın elleri kalçalarıma doğru kaymaya başladı. O anda ne yapacağımı nasıl tepki vereceğimi bilemedim ama içimi yanıp kavuran bir istek kaplamıştı.
İlk defa kadın olmuştum. Ve ben bunu çok sevmiştim.
İlk kadın olduğum gün ise yakışıklı kaslı kolları olan geniş omuzlu bir erkeğin kollarında dans ediyordum.
Adam kalçalarımı eline geçirmiş beni kendisine doğru çekmişti. Artık aramızda boşluk olmaksızın tek vücut olmuştuk. Adamın siki kalkmış ve arkaya doğru ittiğim pipime baskı yapıyordu. Bir süre böyle devam ettikten sora Nazlı yanımıza geldi ve
-hayırdır ya siz ben de kadınım benimde canım var. Selenciğim müsaade edersen sevgilim birazda benimle ilgilensin dedi gülerek.
Ben adamın etkisinde kalarak tabi dedim. Ve yerime geçtim. Onlarda biraz öpüşerek dans ettikten sonra müziğin bitmesiyle yerlerine geçtiler. Yemeğin ardından kanepeye geçtik ve oturduk. Adam ortamıza ben sağına Nazlı ise adamın soluna oturdu. Sohbet etmeye başladık.
Ortamdaki sıcaklık kendini iyiden iyiye hissettiriyordu.
Nazlı bana dönerek
-ee sevgilim bu akşam senin akşamın hadi bakalım daha kızlığı bozulmamış bir cross ve ateşi bitmeyen kadın ile hazır mısın geceye dedi.
Adam
-Böyle gecelere hazır olunmaz mı dedi. O zaman kızımıza bir yüz görümlüğü alalım dedi.
Adam cüzdanını çıkartarak dolarların olduğu bölümden bana 500 dolar para verdi.
Ben şaşkın şaşkın bakarken Nazlı abla
-kızım ne bakıyorsun alsana yüz görümlüğünü dedi.
Ben parayı aldım ve sutyenimin içine koydum.
-Artık yüz görümlüğünü de aldığına göre hadi başlayalım dedi.
Nazlı bunu söyler söylemez de adam bana çullandı. Dudaklarıma yapıştı. Kıtlıktan çıkmış gibi öpüyordu. Sonra kulak memelerimi emmeye başladı. Boynumu emmeye, diliyle boynumda gezinmeye başladı. bu arada Nazlı'da adamın önünde oturmuş pantolonunu çıkartmaya çalışıyordu. Adam beni öpüp koklarken bir taraftan da sutyenim üzerinden memelerimi sıkıyor, elinin birisi ile sırtımı okşuyordu. Nazlı adamın pantolonunu boxerını çıkarttı. Artık adamın siki ortaya çıkmıştı.
Nazlı elimi tutarak adamın sikine götürdü ve bana sikini okşatmaya başladı. Bu arada bizde dudak dudağa öpüşmeye devam ediyorduk.
Ben adamın sikini okşuyor, sıvazlıyordum. Nazlı ise bir eliyle taşaklarını okşuyor ağzıyla da saxo çekiyordu. Bende oturduğum yerden kalktım ve Nazlı'nın yanına geçtim adamın sikini ağzıma almaya başladım. Nazlı ile değişimli olarak bir sikini yalıyor bir taşaklarına iniyorduk.
Bu sırada Nazlı oturduğu yerden kalktı ve soyunmaya başladı.
Tek parça olan elbisesini çıkarttı içinde çamaşır giymemişti. Ne sutyeni vardı ne de kilodu.
Sonra beni koltukaltlarımdan tutup kaldırdı ve soymaya başlamıştı ki o sırada sevgilisi de ayağa kalkarak Nazlıdan beni devraldı. Ayakta öpmeye başladı. bir taraftan da soyuyordu. Önce tek parça elbisemin ensemdeki düğmesini açtı sonra sırtımdaki fermuarı yavaş hareketlerle açtı. O sırada bende adamın sırtını ve boynunun okşuyordum.
Omuzlarımdan kurtulan elbisem ayaklarımın dibine düştü.
Üzerimde mor renkli sutyenim, stringim, kilotlu çorabım ve stilettolarımla kaldım. Adam sutyenimin üzerinden memelerim okşamasını sürdürdü. Memelerimi sıkıyor, sutyenin üzerinden meme uçlarımı sıkıştırıyordu. Bir taraftan da boynumu yalıyor, dişleriyle ısırıklar atıyordu.
Sonra yeniden dudaklarıma döndü deliler gibi sevişiyor, öpüşüyorduk. Nazlı bu sırada adamın sikini ağzına almış yalarken, sevgilisini bana hazırlarken bende adamın üzerindeki gömleğin düğmelerini çözerek çıplak kalmasına yardımcı olmaya çalışıyordum. Gömleğini ve atletini çıkarttım kaslı vücudu artık önümdeydi. Kendisine baktığını belli eden adaleli vücudu ve kaslı kolları artık karşımdaydı.
Nazlı benden bu performansı beklemiyor olacak ki kıskandığı hemen belli oluyordu. Oysa ben yıllardır içimde gizli kalan kadınsılığımı kullanıyor ve ilk sikişimden kadın gibi zevk almaya bakıyordum. Amacım Nazlı'nın sikicisini elinden almak değil ilk kadınlık gecemden mümkün olduğu kadar hazza ulaşmaktı.
Adam beni kucağına aldı ve yatak odasına götürdü. Nazikçe yatağın üzerine bıraktı. Sonra üzerimde ters dönerek 69 oldu. Benim pipimi ve götümü yalıyor kalçalarımı sıkarak göt deliğimi diliyle doldurmaya çalışıyordu. Bense adamın sikini ağzıma alarak sakso çekiyor kalçalarından tutarak taşaklarına ve sikine masaj yapıyordum. Yaklaşık 10 dakika bu şekilde seviştikten sonra adam üzerimden kalktı bacaklarımı omuzlarına alarak götümü yalamaya devam etti.
Aman tanrım bu defa çok zevk alıyordum. Adam diliyle göt deliğimi sikmeye başlamıştı bile. Diliyle kalçalarımı, yalıyor sonra deliğime geçiyor deliğim etrafını diliyle masaj yaptıktan sonra yeninden deliğime geçiyor göt deliğime dilini sokup çıkartıyor sikime de 31 çektiriyordu. Sonra başını kaldırdı ve bizi izlemeye koyulan Nazlı'ya
-Ne bakıyorsun orada gel Selen'in yüzüne otur amını yalasın güzelce dedi.
Bu sözler üzerine Nazlı geldi ve amını dudaklarımın üzerime getirecek şekilde üzerime oturdu. Amını yalıyor, klitorisine dilimle masaj yaparken dudaklarımla vakumluyor, dişliyordum. Artık Nazlı iyice zıvanadan çıkmış deliler gibi çırpınıyordu. Ve kısa süre içinde ilk boşalmasını kasılarak, titremeler ve hırıltılar eşliğinde yaşadı.
Nazlıyı gören adam götüme ilk önce tek parmağını sokarak deliğimi genişletmeye başladı. Ardından 2. ve 3. parmaklarını da soktu parmaklarını sokarken götümün açıldığını hissedebiliyordum. Adamda bunu hissetmiş olacak ki ayağa kalktı sikine biraz kayganlaştırıcı döktü biraz kayganlaştırıcı da göt deliğime sürdü parmaklarıyla içime kadar yedirdikten sonra sikini göt deliğime dayadı. Sonra hafif hafif girmeye başladı. Ben hem zevk alıyor hemde
-ne olur yavaş sok ilk defa alıyorum diyordum.
Adamda bunun farkında
-tamam kızl��ğını ilk ben alacağım bebeğim sen kendini kasma diyerek sokmaya çalışıyordu. Başı deliğime girdi. O kadar çok deliğimi gevşetmişti ki girdiğini anlamadım bile sonra yavaş yavaş içime girmeye başladı.
Nazlı'da ters dönmüş amını bana yalatırken pipimi yalamaya koyulmuştu. O an aldığım haz anlatılmazdı. Götümden sikiliyordum ve pipim Nazlı tarafından yalanıyordu. Aldığım zevkle birlikte Nazlı'nın amını yalamaya daha da koyulmuştum. Adam 5 dakika beni siktikten sonra hırıltılar çıkartarak içime boşalmaya başladı. Sikinin kasılmalarını ve içime akan sıcacık dölleri hissediyordum.
Ama ben halen boşalmamıştım. Adam boşalması bitince sikini götümden yavaşça çekti ve yanıma attı kendini. Nazlı adamın sikini tutmuş kalan dölleri yalamaya başladı. Bir taraftan da benim götümden sızan dölleri yalıyordu. Biraz dinlendikten sonra ben yeniden harekete geçtim ve adamı dudaklarından öpmeye elimle sikini sıvazlamaya başladım.
Siki kısa sürede yeniden sertleşti.
Bu defa önünde domaldım. Arkama geçti adam yeniden sikini göt deliğime getirdi ve sokmaya başladı. Bu defa daha rahat alıyordum. Hızlıca sikmeye başladı.
Adam Nazlı'ya bu defa da
-Selen'in önüne geçte sikini yala dedi.
Nazlı hiçbir şey demeden önüme geldi ve pipimi ağzına alarak emmeye başladı. Diliyle ucuna masaj yapıyor, sonra ağzının içine alıyor ve kalçalarımdan tutarak pipimi ağzının en derinine sokmaya çalışıyordu. Kalçalarımdan tutması beni daha da zevke getirmişti. Pipim sertleşmeye ve büyümeye başladı. O kadar çok kalınlaştı ki. Nazlı ilk andan itibaren ilk defa sertleşen ve büyüyen sikimi görünce
-Uffff be ne kocaman odun gibi demekten kendini alamadı.
Gerçekten sertleştiğinde sikim kalınlaşıyordu. Uzunluğu 18-19 santimdi ama kalınlığı Efes pilsen şişesi kadar vardı.
Nazlı artık sikimin sadece başını ağzına alabiliyordu. Sikimin kalınlığı Nazlı'nın iştahını kabartmış olacak ki yatağa sırt üstü yattı. Bacaklarını mümkün olduğunca açtı ve beni amının üzerine çekmeye başladı. Amı vıcık vıcıktı ama sikime göre dar olduğu için alamıyordu. Bunun üzerine kayganlaştırıcıdan biraz amına birazda sikime sürdü ve yeniden üzerine çekti. Elleriyle sikimin başını amına hizaladı ve içine sokmaya başladı. Yavaş yavaş kendini ittiyordu. Başı ancak girmişti. Biraz nefes aldıktan sonra sikime amını sokmaya devam etti.
Sonunda tamamı amına girmişti. Biraz o şekilde bekledi ve amının kalın sike alışmasını sağladı. Bu arada Nazlı'nın sevgilisi de götüme hızla girmeye ve beni sert şekilde sikmeye devam ediyordu. Adam benim götüme girip çıktıkça bende Nazlı'nın amına girip çıkıyordum. Nazlı'nın amı çok sikilmiş olmasına rağmen yada kısaca folloş olmasına rağmen sikimin kalınlığı nedeniyle genç kız amı gibi geliyordu bana. Amının dudaklarının sikimi sıkı sıkı kavradığını ve zor girip çıktığımı hissediyordum. Nazlının folloş amının her santimini hissediyordum.    
Nazlının amının sikime göre dar olması kalın sikimden daha çok zevk almasına neden oluyordu. Kısa aralıklarla boşalıyor, boşalırken de krize girmiş epilepsi hastaları gibi şiddetli nöbetler geçiriyor, kasılıyor, titiriyor ve sarsılarak çığlıklarla boşalıyordu. Yaklaşık yarım saat boyunca defalarca boşaldı.
Bu sırada adam ise arkamdan beni sert ve hızlı şekilde sikmeye devam ediyordu. Nazlı'nın boşalma krizlerinden birisine dayanamadı ve yeniden hırıltılar çıkartarak içimdeki siki kasılarak bütün döllerini içime sıcak sıcak boşaltmaya başladı. Onun boşalmasıyla birlikte bende dayanamadım ve Nazlı'ya içine boşalacam diyerek amının içine bende bıraktım kendimi. 3'ümüz birlikte şiddetli boşalma yaşamıştık. Yorulmuş, kendimizden geçmiştik.
Ve en önemlisi de sikilmenin keyfini olgun, kibar, anlayışlı ve siki çok kalın olmayan bir adam ile kadınlığa geçiş yapmıştım. Ve emindim ki Nazlı kendisini pazarlarken beni de promosyon olarak sunacaktı ama sikimden aldığı zevkten sonra başka erkeklere siktirir mi? Zaman gösterecek.
0 notes
gokveyas · 9 days ago
Text
aa bi de şey var, ben tatil için buraya ilk geldiğimde beni görmeye gelmişti anneannem. annemlere birkaç hediye getirmiştim, bavuldaydı. bavulu döktüm anneme gösterdim içinde yiyeceklerde vardı. gezdiğim yerdeki meşhur olan tatlıdan da almıştım. neyse anneannem görünce şey dedi, ne gerek var böyle şeyler almana onlar yemesede olur, bir sürüde pijaması var zaten, benimki -kendi diğer kızı- hiç almıyor böyle şeyler sen yine iyi almışsın. olsun dedim ben yedim, onlarda yesin, kendimede aldım farklı desenlisinide anneme alayım dedim elime yapışmadı sonuçta. dedim bende. bir şey demedi. bir iki saat sonra, ee ne zaman işe giriyorsun dedi. ne işi dedim. e bir ay burdasın işe girmeyecek misin dedi. ben buraya tatile geldim zaten yazdan kalma param var, çok çalıştırmak istiyorsan birini git kızını çalıştır dedim. - her geldiğimde bu mevzu dönüyor. bir ay mı geldim bir ay çalış. iki hafta mı geldim iki hafta çalış.- sonra biraz zaman geçti çay içiyorduk, çuval fabrikası da zordu di mi dedi. ne alaka dedim. kolay değildir oralar hep çuval muval bizimki yapamazdı öyle yerde dedi. bana bir sinir geldi zaten orda. farklı farklı işte çalıştım ama sizin aklınızda en çok o çuval fabrikası kalmış ne hikmetse, bir ay çalıştım çıktım, kötü bir yerde değildi o kadar ay geçti niye durup durup söylüyorsunuz ki dedim. asıl sıkıntı bi de şey ben o fabrikadan sonra başka işede girdim ama o hiç konuşulmadı. bazen gerçekten en yakınınızda olsa, insanlar hep sizi ezmek istiyorlar. bu para, iş mevzusu o kadar çok her yerde açılıyor ki son iki yıldır. ilk başlarda art niyet aramıyordum ama zaman geçtikçe zoruma gitmeye başladı. bir insan sizi küçümsemeye, eziklemeye çalıştığında hissedersiniz. bende gittikçe hissetmeye başladım. bana uzattıkları yardım ellerinde bile hep bir art niyet vardı. uzanan her yardım eli, gerçekten bir yardım eli değildir canımın içi unutma.
0 notes
dilperisanimmmm · 6 months ago
Text
Rüyamda okul çıkışı spor yapıyordum. Niyesi ise gün içinde kendime hic vakit ayıramıyorum ve bir şey katmadigimdandi. Neyse ahmet yesevi den eve geliyordum tempolu bi kosusla. Mahalleye inince sokağın başındaki ilk evde mem ararati gördüm. Daha once de görmüş gibiydim şaşırmadım. O her zaman ama her zaman gri üstü ve şortuyla orada spor yapıyordu rüyama göre. Neyse ordan geçerken kosuyla birlikte esneme hareketlerini de yaptığım sırada memle goz goze geldik. İyisin süpersin gzuel yapmaya devam babında onayladığı birtakım hareketler sergiledi ben de gülümseyip mahalleye dogru kosuma devam ettim. Sonra nasıl olduysa ali aşın yani yukarı taraftan sokağın başındayım bizim ortaokuldan sultanı gördüm. Kendisini fark etmedim tempolu kosuma yorumlar yaptı. Ona bakıp sen spor lisesinds di mi ne okumak istiyordun dedim. Sonra haa unutmuşum tamam sağlıktı senin dedim. Ben okul okumayacagim dedi. Bj hayal kırıklığına uğradım. Niye dedim zaten aklımda vardı uzun zamandır bırakmak, öylee bırakacak dedi. Bende yine bir hayal kırıklığı. Kardeşini gördüm pencerede onunla oynadım konuştum. Kızdı. Başka bir kız çocuğunu daha görür powncerede. Onunla da oynadım. Konu kurtce biliyor musuna geldi çocuklarla. Onlarla eglene eglene kurtce konuşmaya başladık. Ordan gevern gençler de bize bakıp bakıp geçiyordu. Esprilerini patlatip gidenler de oluyordu. Sonra bi şekil onlardan üçüyle bi arkadaşlığımız oldu. Arkadaşlık dedigim kişiler de.. :D ikisi yirmilerinde biri otuzlarına yakın. Ama ben de bu yaşımda degisim gibi daa bie büyüktü sanki. İyi hoş eğleniyorduk.espriler havadan uçuyor. Duvarları boyuyoruz çok gzuel sohbet ediyoruz. Sonra bunlardan biri duvara ülkeleri anlatır şekilde yazılar yazdı. Her ülke icin başka renkler kullanmıştı. Sıra Kurdistana gelince rengi belirgin olmayan açık bir sarıyla yazılar yazmıştı. Başta yazmadı sanaidm sinirlendim. Hani budur bir hic anlamında. Sonra yazıya yaklaştıkça belirgin olmayan bir sarıyla birseyle yazmış oldugunu gördüm. Muhammed bilmem bir şeyler bir seyelr. Terbiyesizceydi. Aklima Qazî Muhammed geldi. Sonra tartışmaya başladım ki ikisi disarda kaldı gruptaki iki gençten çirkin olanı Muhammedle aynı oda gibi bir yerde kaldık. Sonra jeton düştü ki bu bize diyor. Sinirlendim bağırıp çağırdım. Öylesine gülelim diye yazdım dedi bu diğer genç. Bu arada muhammet de sinirlenmisti. Ben basldim konuşmaya bu kadar ülke gezdim bu kadar şehir.. Bu kadar insan tanıdım. Bilmem ne bilmem ne .. sizin yanınızda eğlendim dedim bunlar iyi dostlardır sizn yaptığınıza bakın gibisinden konuşmaya devam ederken uyandım.
AHHAHAHAH
0 notes
lovelyyfluff · 7 months ago
Text
Baş Belaları | 48 - Denetleme
<Akşamüstü, ALKALOID ilk işlerine başladıktan birkaç saat sonra.>
Tumblr media
Hajime: Herkes iyi iş çıkardı~!
Aira: İ-İyi işti! Ama düşüp bayılmak üzereyim...!
Hiiro: Fazla zayıfsın, Aira. Daha çok antrenman yapman lazım. İstersen sana yardımcı olabilirim.
Tatsumi: Hehe. Hiiro'nun yaptığı hataları düzeltirken yorulmuş olmalı.
Tatsumi: Ben de o arada kontrol etmek için Mayoi'yi aradım, şaşırtıcı şekilde yorucu oldu. Üstüne üstlük ilk defa çalıştığım bir işte.
Aira: Evet... Bu yüzden işini erken bitiren Kagehira-senpai ve Ra*bits üyeleri bize yardım etmek zorunda kaldı.
Aira: Böyle hiç yardımımız dokunmadı gibi hissediyorum.
Mitsuru: Yok canım, hepiniz çok iyidiniz! İlk yarı zamanlı işiniz nasıl olsa! Elinizden geleni yaptınız! Aferin, aferin♪
Tomoya: Diyene bak...
Tomoya: ...Neyse, birimiz eksik olsa da tüm el ilanları ve balonları dağıtmayı başardık.
Tomoya: Yardımınız için çok teşekkürler, ALKALOID♪
Mika: Aynen. İşi bitirdik, şimdi sıra parada~ Bakıyım, kişi başına 500 L$ düşüyo, di mi?
Tumblr media
Tatsumi: Vay canına, iyi bir miktarmış. Basit bir günlük işe bu kadar para vereceklerini düşünmemiştim. Tanrı yüzümüze gülmüş olmalı.
Mika: Şey~yaa... Herkes gösterişli işler yapmak isteyince basit olanlara insan bulması zor oluyo, ondan bu kadar para ödüyolar.
Mika: Arz ve talep heralde.
Hajime: Hehe. Diğer yandan çoğu idollerin verdiği konserler başarılı olmuyor ve yeterince izleyici toplayamıyorlar.
Hajime: Bu yüzden DreFes ödülleri her seferinde biraz daha azalıyor.
Mika: O da var ya. Valkyrie'nın sahne tasarımları detaylı ve pahalı oluyo, bu yüzden para ödülü azalırsa biz de yavaş yavaş batarız...
Mika: Yine para kaybı yaşanırsa patronlarımız baya kızar.
Hiiro: Demek öyle... Ekonomi böyle bir şey yani. Çok ilginç.
Tumblr media
Aira: Yok yok yok, hiç ilginç bir yanı yok.
Aira: Bu demek oluyor ki idoller hayatta kalmak için sırf dans ve şarkılara değil, maddi durumlarına da odaklanmaları gerekir.
Aira: Hiç sevmiyorum şu işleri; Fazla ciddiler—
Tatsumi: ...Hey! Telefonum bir anda titremeye başladı!
Aira: İş esnasında telefonunu sessize almalısın, Kazehaya-senpai. Hâlâ akıllı telefonlara alışamamışsın sanırım...
Tatsumi: Hehe, kusuruma bakma... Ama keyiflenin, kazandığımız ilk para banka hedabına ulaşmış.
Tatsumi: Çalışmasa bile Mayoi'nin payı dahil toplamda 200 L$'ımız oldu.
Aira: Vaay, parayla ne yapalım? Borcumuz için kullansak olur mu?
Aira: Veya birazını saklamak daha mantıklı olur—Elimizde hiç para kalmazsa temel ihtiyaçlarımızı karşılsmakta zorluk çekeriz.
Tumblr media
Hiiro: Haha, onu geri dönünce düşünelim.
Hiiro: Bu antrenman kıyafetleri... yaz için hazırlanmış ve içinde nefes alması kolay. Terlesek hemen kurur, ama yine de üşütebiliriz.
Tatsumi: Evet. Mayoi zaten rahatsız, üstüne biz de hastalansak kötü olurdu...
Tatsumi: Sağlığımıza dikkat edelim. "Sağlıklı bir vücudun içinde sağlıklı bir ruh yatar."
Mitsuru: Aynen, idol aktiviteleri fiziksel işlerdir! Enerjik olun, yenilmez olun, mucizeler yaratın!
Mika: Ahaha. Yani Mitsuru'nun bitmeyen enerjis—
Tumblr media
Mika: Haa!?
Hajime: S-Sorun ne, Kagehira-senpai?
Mika: Şey, ben sadece—baksanıza şuraya!
Tumblr media
Nazuna: ~...♪
Hajime: Ni-chan!?
Nazuna: Ah, sonunda! Bende işinizi çoktan bitirip geri dönmenizden korkmuştum~♪
Mitsuru: Ni~chan...☆
Tumblr media
Nazuna: Hiya!? Hey, beni her gördüğünde sarılmana gerek yok! Artık lise ikinci sınıftasın, Mitsuru-chin, biraz daha olgun davranmalısın!
Mitsuru: Ehe. Kaç yaşında olursam olayım, Ni~chan her zaman benim abim olacak!
Nazuna: Şey, peki o zaman... Tam anlamadım.
Nazuna: Haha, sizinle böyle sohbet etmeyi özlemişim...♪
Tomoya: Ni~chan! N-Neden haber vermeden geldin? Acil bir durum mu var?
Nazuna: Hayır, bir sorun yok. Sadece sizin buralarda el ilanı dağıttığınızı duydum.
Nazuna: Üniversitedeki arkadaşlarım buradaki mağazaların daha ucuz olduğunu söyledi—ben de ihtiyacım olan birkaç şey almaya geldim.
Tumblr media
Nazuna: Hehe, görüyorum ki sıkı çalışmaya devam ediyorsunuz.
Nazuna: Sadece el ilanı dağıtmanız bile mevzu oluyor! Bu, Ra*bits'in ne kadar ün kazandığını gösteriyor.
Nazuna: Aferin size! Böyle devam edin♪
Hajime: Tabiki, Ni~chan! Çok sevindik, hepimiz çok çalışacağız...!
← Önceki bölüm ◆ Sonraki bölüm →
0 notes
444cerry · 1 year ago
Text
2023
tek kelime ile KORKUNC bi seneydi. bunları ileride okumak icin yaziyorum. 2022 sonu buraya biseyler yazmisim o cocuktan sonra hayatima baska birisi girdi ben iki senedir kucuk bir sehirdeyim burada kafami toparlarim sanmistim fakat isler pek istedigim gibi ilerlemedi. 2023 basinda bi cocuk ile tanistim ilk basta konusmuyordum sonrasinda ne oldu bilmiyorum cok spntane bi sekilde bulusma ayarladik ve yeni travmamla tanistim.. en baslarda gozume cok masum gozukmustu ona karsı biseyler hissetmeye calisiyordum fakat olmuyordu hoslantidan ileri gidemiyordum ve maalsef sevemedigim insana yaklasmak konusunda cok sikintiliyim olmuyor yani rahat samimi oldugum gibi bir insan olamiyorum ama hayatimda bu kadar keske dedigim baska bisey de olmamisti keske ona karsi bu kadar soguk olmasaydim karsimda bi mikrop varmis gibi ondan uzaklasmasaydim isler bu denli buyumezdi. onunla 3 ay kadar bi sure sikici fakat oyle boyle ilerleyen bi flort donemimiz oldu zaman gectikce benden uzaklasiyordu hakli olarak nereye kadar boyle biseye devam edebilirdik.. bi gun yine icime suphe dusurdu arkadasimin fake snap hesabindan bunu eklettirdim nerde oldugunu ne yaptigini arkadasima soruyordum ve yazip yazmadigini kontrol ediyorduk tabiki sasirtmadi fake hesap ile konusmustu ben sabirsiz bir salak oldugum icin olayi hemen ele verdim o kiz arkadasimla birlikte yaptigimi soyledim olay boylece ortaya cikmis oldu.. ha size kiz arkadasimdan da bahsedeyim onunla tiktok uzerinden cok tesaduf eseri tanistim nerdeyse imkansiz denilcek bi denk gelisti hayatima girme amaci birbieimize ders vermek mi kader mi ne bilmiyorum ama kesinlikle oylesine bisey degil. en baslarda cok zittik o cok konusurdu bende cevap verirdim sadece zamanla yakin olmaya eglenmeye basladik bulundugumuz sehirde ikimizde yabanciydik ve birbirmizden baska kimsemiz yoktu. neyse devam ediyorum bu kiz ve bu cocuk snap uzerinden olay ustune etkilesime girdi ama sallamiyorum insanlara guvenim tam oyle bir salagim. o donem kiz kendi memleketindeydi okullar deprem sebebiyle kapaliydi kizin okudugu sehir benim yeni tasindigim yer. o konusma olayi kisa surdu kapandi biz cocukla kafede karsilastik malum kucuk sehir tekrar konusmaya basladik anliycaginiz toksik bi iliski dongusu basladi. biz gel git kavga baris ilerliyoruz artik tersliyor kotu davraniyor bende asla tepki vermiyorum insan der NEDEN diye. bi gun buluscaz tabii yine kisitli vakti aksam aldi 1-2 saatligine zaman gecirdik eve birakti bulusmada boyle napicaz arada kalmaktan sikildim diye cok kez konusmaya calistim ondan net bir cevap alamadim eve gecince mesaj olarak son kez sordum bana fb olmak istedigini benimle ne arkadas ne de sevgili olmak istemedigini soyledi. e delirdim tabi mantikli karar verebilcek halde degildim gittim kime yazdim 2022 de bahsettigim bu sehirde konustugum ilk cocuga yazdim. haberinin gitcegini biliyordum ki düsündügüm gibi oldu. yazdigim cocukla bi gun konustuk ertesi gun birbirmizi engelledik. ikimizin de akli baskasinda cunku. sasirmayalim evet ama biz bu cocukla tekrar baristik ama lanet ettim gercekten igrenc bi donguye girmistik artik her konuda birbirimizi yaptigimiz seylerden vuruyorduk ve bu toksik dongude ona hislerim daha yogunlasmisti bunye kaos seviyor napalim. bi gun benim cocugun yakin arkadasi kiz arkadasimin da eski flortu bizi tanistiran cocuk yazdi. kiz arkadasim ve benim cocugun flort ettigini soyledi hala o kizla konusuyor musun dedi bende o olayin oylr olmadigini acikladim ve benim cocuga konusma sslerini attim.benim cocuk inanilmaz ssinirlendi ve beni her yerden ulasamicagim sekilde engelledi. bu aslinda ikimiz icin kesin sondu diyebilirz tam olarak sayilmasa da . cocugun arkadas hala yaziyor buna bir takma isim verelim gemini olsun. gemini bana arkadasca yaklasiyor insanlari kendim gibi iyi zannediyorum. bana burada hic kiz arkadasim olmadgini beni birileri ile tanistircagini soyluyor kabul ediyorum kizlarla tanisiyorum arkadaslik kurdugum soylenemez tanisiyorum iste. gemini bana hala yaziyor disari cikicaz sende gel bizle takil yalniz kalma falan filan. o sira benim cocuklada arasi bozuk
1 note · View note