#hayran-kurgu
Explore tagged Tumblr posts
ben51616 · 1 year ago
Photo
Tumblr media
Finding Newt - CHAPTER TWO (on Wattpad) https://www.wattpad.com/614406087-finding-newt-chapter-two?utm_source=web&utm_medium=tumblr&utm_content=share_reading&wp_originator=HpTY0iNdsUkqCS5QGCRjnAJO96YoUmTb%2F%2BAOcHfgy0Sl8HYwvZmZdB0%2FYOqxdj4HmnPR1vST2h3SNc%2BdCldctBSMcO%2BNkA16Fp44rr4SRjT0kVDtGaJLaYGdJU3dcZsx This is when Thomas aka Stiles comes back home after spending 3 years in the trials. Thomas is sad and depressed because before he and the other survivors were rescued, he had to kill Newt, he didn't want to but Newt begged him. It didn't take long for Minho to show up. Thomas is surprised to see him. Thomas and Mihno end up getting a letter for help.... and it's from Newt. At least Thomas hopes it's from Newt. They go on a mission to save their best friend. What happens when Scott and the pack intervenes? cover made by @cIairesholt
3 notes · View notes
rkm753457 · 5 months ago
Text
Tumblr media
bu yüzden wattpad
kitap adı 'your eyes, jeongchan'
yazar 'spearscb'
0 notes
qridenuzak · 1 year ago
Text
Muhtemelen birkaç orjinal karakter tanıtıp, birkaç senaryo yazıp tek bölümlük okuyucu hikayeleri yayınlayacağım.
0 notes
dahahos · 2 years ago
Text
trani.me - Gold
Son dönemde dünya çapında popülerlik kazanmış ve birçok hayran kitlesi edinmiş anime, Japonya'nın eşsiz kültürel miraslarından biridir ve farklı türlerde, stillerde ve hikâye anlatımıyla geniş bir yelpazede sunulmaktadır. Aksiyon, macera, komedi, drama, bilim kurgu, fantezi, korku, romantizm, spor, müzik ve su�� gibi birçok farklı türde anime yapımları bulunmaktadır. Anime izle seçeneği her yaş grubuna hitap edebilecek içeriklere sahiptir. Çocuklara yönelik masalsı hikayelerden, gençlere ve yetişkinlere yönelik karmaşık ve derin anlatılara kadar birçok farklı konuyu ele alabilir. Şimdi bu animelerin nereden izleneceğine gelelim. Anime sitesi olarak birçok siteler bulunmaktadır ama bazıları ya yasadışı olduğundan kapatılır ve sizin izlediğiniz animenin yarıda kalmasına neden olur ya da animeden çok reklam izletirler böyle problemlerle karşılaşmamak istiyorsanız Tranime tam size göredir. Trani.me size Türkçe altyazılı biçimde amime izlemenize olanak tanır ve bunu reklamsız bir şekilde yapar.
658 notes · View notes
kahvemsogumadan · 1 year ago
Text
Tumblr media
Gecenin 4'ünde kitap yorumu çünkü çocuklu anne olmak.(
Grace'i okumak keyifliydi benim için. Aslında bir tık da tüyler ürperticiydi. Grace bir tarihsel kurgu ve zamanın da işlenmiş iki cinayetten yargılanan iki kişiden de biri. Hiç bir zaman da cinayetleri işleyip işlemediği bilinmiyor. Ortaya atılmış birden fazla seçenek var. Ya cinayetleri diğer kişiyle işledi, ya işleyen kişiyi kışkırttı ya da tamamen masum bir akıl hastası. Doğrusu 16 yaşında bile değilken bu kadar soğukkanlı olup kendini bu derece belli etmeden yıllarca hapis yatması beni kendine hayran bıraktı. Grace hayat hikayesini uzun uzun anlatırken hep bir yerde bize bir ışık verecek diye düşünmüştüm ama bu kadar çok şey anlatıp da bize bir "acaba" dan başka bir şey vermeyen karakter görmedim. Kitap bir bilmece gibi başlayıp öyle de bitti.
Uzun soluklu bir okuma oldu ama sıkılmadım.
12 notes · View notes
aykutiltertr · 3 months ago
Video
youtube
Vanilya - Ece Mumay ✩ Ritim Karaoke (Nihavend Minör 4/4 C Disko Beste Ec...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/XTI8dwNlO0E?list=PL4ZyVqsXtJRAUcCdphyMV5YuvPw0ITD2q ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Vanilya - Ece Mumay ✩ Ritim Karaoke (Nihavend Minör 4/4 C Disko Beste Ece Mumay) @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI           : VANİLYA SÖZ GÜFTE       : ECE MUMAY BESTE - MÜZİK : ECE MUMAY USÜL                  : 4/4 C DİSKO MAKAM - DİZİ  : NİHAVEND - MİNÖR https://www.instagram.com/ecemumay/?hl=tr Ece Mumay @angierecords.co İletişim; Işıl Ercan +905332834873 [email protected] Söz-Müzik: Ece Mumay Prodüktör & Aranjör: Serkan Balkan Mix: Utku Ünsal Mastering: Utku Ünsal Yapım: Angie Records By Ece Mumay Yapımcılık Ltd. Şti     Menajerlik ve Booking: Akademi Organizasyon Dağıtıcı Firma: DMC Yönetmen: Ferit Çetinkaya Görüntü Yönetmeni: Caner Demircioğlu Prodüksiyon Ekibi: Gürsel Dilmaç Kamera Ekibix: Kemal Çetinkaya, Furkan Kahraman Işık Ekibix: Şehmus taşçı, Kenan şeker Set Ekibi: Kaya ceddi, Emir kahraman Drone: Çağrı Türkoğlu Kurgu/Montaj: Emrah tekin Saç: Erbil Çaylak Makyaj: Berk Şilka Styling: Ela Bahçeci Basın PR: Promo medya Dans ekibi: Nisa Nur Uğur, Defne Elmas, Batuhan Değirmencioğlu, Yunus Emre Öztürtk "Vanilya" şarkı sözleri ile Akoru Bm Ağlama, aman aşkım,                        A Bİ’ daha beni, yollama Yaban ellere beni, Bm                      G Hele bi dans et, bayram etsin, A              F#m Gözlerim, sana pek bi hayran G                           Em Yok öyle olmasın, dur naz etsin, F#m Beklerim, olur mu samanlık seyran Bm Paralama gönlümü, şeytan uyma G Yazık etme ne olur, A Bakma kimseye de kalbimi, F#m Katık etme, ne olur. Bm Kusuruma bakma da, oldu mu şimdi, G Bi karar ver ne olur, A E bi de çalsam ra pam papam pam F#m Vanilya gibi aşk olur. Bu içerik için hata bildir Ece Mumay Doğum 12 Ağustos 1998 (25 yaşında) İstanbul, Türkiye Milliyet  Türkiye Etnik köken Türk[1] Meslek Şarkıcı, söz yazarı Etkin yıllar 2018-günümüz Ece Mumay (d. 12 Ağustos 1998, İstanbul), Türk şarkıcı ve söz yazarıdır.[2] Hayatı ve kariyeri Ece Mumay, Siirtli bir ailenin çocuğu olarak 12 Ağustos 1998 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Seslendirmiş olduğu Vazgeç Gönül isimli şarkı ile tanınmaya başladı. Galaksi isimli şarkısı YouTube'da 300 milyonun üzerinde dinlendi.[3] 14 Şubat'ta Sevgililer Gününe özel İsmail YK ile Dokuz Mevsim isminde bir şarkı çıkardı. Diskografi Albümleri Odamdan (2018) EP'leri Vanilya (2022) Single'lar "Dark in the Night" (feat. Sadrican Sağdur) (2018) "Söyle" (2019) "Hırka" (2019) "Uçurtma" (Taladro ile) (2019) "Ansızın" (Akustik) (2020) "Senden Sonra" (2020) "Bir Vedayla Bir Ömür" (Akustik) (2020) "Sen Diye Diye" (Akustik) (2020) "Vurulmuşam" (Akustik) (2020) "Galaksi" (2020) "Ax Pişti Te Yar" (2020) "Sade Kahve" (2020) "Rüyalara Sor" (Akustik) (Mustafa Ceceli ile) (2021) "Hengame" (2020) "Dokuz Mevsim" (Akustik) (İsmail YK ile) (2021) "Peri" (2021) "Olmadı" (Velet ile) (2021) "Haja Te Min Tû Ne" (2021) "Heba" (2021) "Cataleya" (Umut Timur ile) (2022) "Lila" (2022) "Yeterince İstersek" (Ecrin Su Çoban ile) (2022) "Bal" (2022) "Yeniden Kavuşacağız" (2022) "Affetmem" (2023) "Tanrıça" (2023) "Bu Şehir" (Tefo ile) (2023) "Panda" (2023) "Padişah" (Serdar Ortaç Şarkıları Vol. 2) (2023) "Deniz Atı" (2023) "Tılsım" (Taladro ile) (2024) "Şahit" (İlyas Yalçıntaş ile) (2024) "Pansuman" (2024) "Katran" (2024) Ödülleri ve adaylıkları Yıl Ödül Töreni Kategori Sonuç 2018 9. KTÜ Medya Ödülleri En İyi Çıkış Yapan Kadın Ses Sanatçısı Kazandı 2019 Altın Plak Ödülleri Dijital Satış Ödülü (Odamdan) Kazandı 2020 Türkiye Vizyon Ödülleri En İyi Çıkış Yapan Kadın Pop Sanatçısı Kazandı Mood Ödülleri Yılın Şarkısı (Galaksi) Kazandı 2021 5. PowerTürk Müzik Ödülleri En Güçlü Çıkış Yapan Şarkıcı Adaylık Gelişen Türkiye Ödülleri Yılın En İyi Çıkış Yapan Pop Sanatçısı Kazandı 47. Pantene Altın Kelebek Ödülleri En İyi Çıkış Yapan İsim Adaylık 2022 BAU 5. Müzikonair Ödülleri Yazın En Hit Şarkısı (Peri) Kazandı 6. PowerTürk Müzik Ödülleri En Güçlü Kadın Şarkıcı Adaylık Best Of Europe Ödülleri Yılın En İyi Çıkış Yapan Pop Müzik Sanatçısı Kazandı https://www.youtube.com/channel/UCV-q0JZ4BQCloIRvVJkTxJA
0 notes
venom3sondansizle · 3 months ago
Text
Venom 3 izle
Venom Son Dans izle filmi, Eddie Brock'un zorlu hayatı ile başlayan ve ardından Venom ile karşılaştığı anlara odaklanan heyecan dolu bir hikaye sunar. Eddie, kariyerinde düşüşte olan ve toplum tarafından gözden düşmüş bir gazetecidir. Ancak tesadüf eseri, vücudunda yaşamaya başlayan bir simbiyot olan Venom ile birleşir. Venom Son Dans izle filmi, izleyicileri aksiyon dolu sahnelerle büyülerken, aynı zamanda Eddie ve Venom arasındaki derinlemesine gelişen bağı da gözler önüne serer. İkili, güçlü düşmanlarla karşılaşır ve tehlikeli maceralara atılır. Eddie'nin karanlık geçmişi ve Venom'un kontrol edilemeyen doğası, izleyicilere sürekli bir gerilim sunar. Venom Son Dans izle filmi, görsel efektleri, senaryosu ve oyunculuk performansları ile de dikkat çeker. Filmde, Venom'un düşmanları ve Eddie'nin mücadelesi, izleyicileri ekrana kilitleyen unsurlar arasında bulunur. Her sahnede aksiyon, dram ve macera dolu anlar yaşatan bu film, izleyicilere unutulmaz bir sinema deneyimi sunar. Venom Son Dans filmi konusu Venom Son Dans filmi konusu, aksiyon ve bilim kurgu türlerini sevenleri kendine hayran bırakacak etkileyici bir hikaye sunuyor. Filmde, ana karakterimiz Eddie Brock, içindeki simbiyotu Venom ile birlikte yeniden dünyayı tehdit eden tehlikeli güçlere karşı mücadele ediyor. Eddie ve Venom’un arasındaki çalkantılı ilişkinin derinliklerine inerken, ikili birçok zorluğun üstesinden gelmek zorunda kalır.
1 note · View note
klavye-ekibi · 3 months ago
Text
Klavye Ekibi 2015'te Watty'de yazdığım bir soru ve görev kitabı için oluşturduğum bir grup karakter.
"Soru ve görev kitabı (ask or dare to) ne?"
Okuyucular seçili bir grup karaktere ya soru sorar ya da görev verir. Yazar da bu soru ve görevleri karakterlere yaptırır. Hem karakterlerin kişiliklerinin keşfedilebileceği senaryolar ortaya çıkar, hem de okuyucular kendi fikirlerinin canlanışını görüp mutlu olurlar.
O zamanlar Fnaf'a ilgi duyuyordum ve Fnaf ile ilgili bu tür kitaplar yazılıyordu, insanlar kendi karakterlerini ve okuyucuları bile kitaba dahil ediyordu. Bu tür kitaplar genelde hayran kurgu olarak yazılır, kendi karakterleriyle yazan vardı ise de ben hatırlamıyorum. O yüzden demiştim ki: "ben de kendim karakter yapıp ask to yapayım"
...
Klavye bana bakıyor ben klavyeye bakıyom. Aklımda fikirler uçuşuyor ama karakterlere isim bulmam gerekiyor ki o isme göre davransınlar. 11 yaş metinden önce başlık sendromu. Rastgele tuşlara basmaya başlayınca aklıma efsanevi bir fikir geldi.
Klavyeyi böleyim karakter olsun
Başladım yazmaya; Qwer Tyuı Opğü... Türkçemiz güzel, 32 harfi 8 karaktere eşit dağıttıktan sonra karakterlerin davranışları, görünüşleri birden vahiyle indi sanki. Hemen yazmaya koyuldum. Kimisi ortalığı karıştıran, kimisi sinir küpü, kimisi oyy uslu çocuk kimisi de psikopat (11 yaş...) 8 arkadaş oluştu :3
Şansıma (kitapta fnaf da vardı ama yine de şanslıydım) çok ilgi gösteren birkaç kişi vardı ve beraber saçma salak bir grubun saçma salak hayatını görebildik :,)
K.e'nin tam yayınlanma tarihini bilmiyorum (kardeşim kitabı silmişti, başka hesabımda kütüphanede diye %99u silinmediği için kurtarabildim) ama yıldönümünü 12 Temmuz olarak belirledim, ekiptekileri çizmeyi bitirdiğim tarih olduğu için. 12 Temmuz 2015. Biz 2024'teyiz ve bu salaklar elimde çürüyüp gidecek :,) Dermişim, k.e ne kadar gelişmemiş olursa olsun ölümsüz. Neyse, bunları bir şekilde birilerine yaymam gerekiyor. Burayı deniyorum, bakalım neler olacak.
K.e'nin hikayesini falan başka gönderide anlatırım bu uzayacak.
1 note · View note
medyapollscom · 6 months ago
Text
12 Monkeys Dizi
Tumblr media
1. 12 Monkeys Dizi Hakkında Genel Bilgi
12 Monkeys, 1995 yapımı aynı adlı filminden uyarlanan, bilim kurgu ve zaman yolculuğu temalı bir televizyon dizisidir. Dizi, 2015-2018 yılları arasında 4 sezon boyunca yayınlanmıştır. Başrollerinde Aaron Stanford, Amanda Schull ve Noah Bean gibi isimlerin yer aldığı dizi, izleyicileri zamanın derinliklerine götürerek sürükleyici bir maceraya davet ediyor. 12 Monkeys, zamanın akışını deği��tirme çabalarıyla dolu karmaşık bir hikaye sunuyor ve bu da onu bilim kurgu tutkunlarının favori dizilerinden biri haline getiriyor.Dizi, zaman yolculuğu temasını ustalıkla işleyerek izleyicilere zekice kurgulanmış bir senaryo sunuyor. 12 Monkeys, bilim kurgu ve gerilim türlerini başarılı bir şekilde harmanlayarak izleyicilere farklı bir deneyim sunuyor. Bu makalede, 12 Monkeys dizisinin detaylı bir incelemesini yaparak, zaman yolculuğu türünün bu başarılı temsilcisi hakkında daha fazla bilgi edineceğiz.
2. Dizinin Temaları ve Karakterleri
12 Monkeys, zaman yolculuğu teması ile birlikte birçok derin ve etkileyici tema işlemektedir. Dizi, zamanın insanlar üzerindeki etkilerini, kader ve özgür irade konularını, aşk ve bağlılık ilişkilerini başarılı bir şekilde ele almaktadır. Ayrıca, dizide yer alan karakterlerin gelişimi ve aralarındaki ilişkiler de diziye ayrı bir derinlik katmaktadır.Ana karakterler James Cole, Dr. Cassandra Railly, Dr. Katarina Jones, Theodore Deacon ve Jennifer Goines gibi karakterler, dizinin temalarını ve hikayesini taşıyan önemli figürlerdir. Her bir karakterin, zaman yolculuğu macerasında farklı bir rolü ve önemi bulunmaktadır. Bu karakterlerin derinlikli ve karmaşık kişilikleri, diziyi izleyiciler için daha çekici hale getirmektedir.
3. Dizinin Eleştirel Başarısı ve Kültürel Etkisi
12 Monkeys, eleştirmenlerden ve izleyicilerden olumlu eleştiriler almı�� ve geniş bir hayran kitlesi edinmiştir. Dizinin senaryosu, oyunculuk performansları, görsel efektleri ve müzikleri övgüyle karşılanmıştır. Ayrıca, zaman yolculuğu temasını başarılı bir şekilde işlemesi ve karmaşık hikayesiyle dikkat çekmesi, diziye kült bir statü kazandırmıştır.12 Monkeys, bilim kurgu türünün sevilen yapıtları arasında yer alarak, popüler kültürde de önemli bir etki yaratmıştır. Dizi, zamanın akışını değiştirme ve alternatif gerçeklik kavramlarıyla izleyicilerin zihninde derin izler bırakmıştır. Ayrıca, karmaşık hikayesi ve sürpriz dolu anlatımıyla izleyicileri sürekli olarak şaşırtarak, unutulmaz bir deneyim sunmuştur.
4. 12 Monkeys Dizi Hayranlarının Görüşleri
12 Monkeys, geniş bir hayran kitlesi edinmiş ve tutkulu bir fan tabanına sahiptir. Dizi, izleyiciler arasında uzun soluklu tartışmaların ve teorilerin konusu olmuştur. Hayranlar, dizinin karmaşık hikayesi ve derin karakterleriyle ilgili farklı görüşler ve yorumlar paylaşmaktadır.Hayranların çoğu, dizinin zaman yolculuğu temasını ne kadar başarılı işlediğini ve karmaşık hikayesinin nasıl çözümlendiğini takdir etmektedir. Ayrıca, dizinin finalinin de hayranlar arasında farklı tepkilere neden olduğu bilinmektedir. 12 Monkeys, hayranlar arasında uzun süre unutulmayacak bir etki bırakmış ve tartışılmaya devam eden bir başyapıt olmuştur.
5. 12 Monkeys Dizi ve Bilim Kurgu Türüne Etkisi
12 Monkeys, bilim kurgu türünün zengin mirasına önemli bir katkıda bulunmuştur. Zaman yolculuğu temasını farklı bir perspektiften ele alarak, türün sınırlarını zorlamış ve izleyicilere yeni bir bakış açısı sunmuştur. Ayrıca, dizinin karakter odaklı anlatımı ve derinlikli hikayesi, bilim kurgu türünde yeni trendlerin oluşmasına da öncülük etmiştir.12 Monkeys, bilim kurgu tutkunları arasında klasikleşmiş ve referans alınan bir dizi haline gelmiştir. Zaman yolculuğu ve alternatif gerçeklik konularını ustalıkla işleyen dizi, bilim kurgu türünde önemli bir dönüm noktası olmuştur. 12 Monkeys, bilim kurgu türüne etkisiyle uzun süre konuşulmaya devam edecek önemli bir yapıt olmaya devam edecektir.Sonuç12 Monkeys, zaman yolculuğu temalı bir dizi olarak bilim kurgu tutkunlarının beğenisini kazanmış ve kült bir statü elde etmiştir. Karmaşık hikayesi, derin karakterleri ve etkileyici temalarıyla, dizi, izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunmaktadır. 12 Monkeys, bilim kurgu türünün zengin mirasına önemli bir katkıda bulunarak, popüler kültürde kalıcı bir etki yaratmıştır. Zamanın derinliklerine yolculuk yapmak isteyen herkes için 12 Monkeys, kaçırılmaması gereken bir başyapıttır. Read the full article
0 notes
arenserpentbeard · 6 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
#NeOkudum? / Nisan 2024
Benim adım Seray. Yılın başından beri çeşitli sancılar çekiyorum. Bu çeşitli sancıların bazılarında bunun yaratım sancısı olup olmadığını sorguluyorum ve erkek arkadaşımdan “Bir şeyler yazmayı denesene” gibi cümleler duyuyorum. Buna mutlu da oluyorum çünkü yazarak yaratma eylemini severim. Hayattaki 29 yılımın çok ufacık kısımlarında da yazmışlığım vardır. Fakat bunu düzenli olarak yapmanın hayalini hiç kurmadım. Ta ki geçen haftaya kadar.
Geçen Çarşamba, çok sevdiğim yazar Mahir Ünsal Eriş şehrimde imza gününe geldi. Bir yandan soru – cevap, muhabbet de eşlik etti güne. Orada 90 haftadır (sayıdan emin değilim, şimdi tekrar araştırmaya da yeltenmedim doğrusu fakat kabaca büyük bir sayı olduğu konusunda herkes hemfikirdir) Kafa Dergi'de (ya da Ot muydu, orayı da tam dinlememişim) hiçbir hafta aksatmadan yazdığını söyledi. O güne dek hep yazarak yaratmak konusunda – en azından kurgu metinler için – sevdiğim yazarların özel bir yeteneğe sahip oldukları için o kadar iyi yazdıklarını düşünürdüm. Mahir Ünsal Eriş de en sevdiğim öykücülerden biri, tarzına hayranım. O da bu gruba dahildi. Elbette kişide yetenek olmalı fakat o gün ondan bu hiç aksatmadan yazmayı sürdürdüğünü duyduğumda, yaratıcılık konusunda istikrarın ne kadar önemli olduğunu da hatırladım. Elbette hala “Düzenli yazarsam hayran olduğum bütün o yazarlar gibi olabilirim” gibi bir iddiaya sahip değilim; fakat düzenli yazma eyleminin bana keyif vereceğini ve hem kişisel hem mesleki hayatımda beni geliştireceğini tahmin ediyorum.
Bu nedenle buradayım. Geçen hafta, ilk yazım için kağıt kalemin/bilgisayarın başına (henüz ne yazacağıma karar vermediğimden bu kısmı belirsizdi) bu Pazar oturmaya karar vermiştim. Bu sabah uyandım ve “Ne yazacağım?” kaygıları başladı. Zihnim bomboştu ama bir şeyler de bulurdum, öyle hissediyordum. Bu noktada da başka bir esin kaynağı imdadıma yetişti. Canım arkadaşım Çağnur, geçen ay okuduğu kitaplar hakkındaki yorumlarını instagram hikayelerinde kendine has biçimde paylaşmıştı. O kendine has biçimi çok hoşuma gittiğinden bunu sürdürmesini rica etmiştim. Bu ayki de çok tatlı bir tesadüf olarak bugüne denk geldi. Bir süre yorumları üzerine düşündükten sonra “Neden ben de her ayın son Pazarı o ay okuduklarımı yorumlamayayım ki?” diye düşündüm. Bu Pazar da bu ayın son pazarı. Bu bir yandan hile yapmak, kolaya kaçmak gibi geliyor ama diğer yandan hep zordan başlamak gereklidir gibi bir kuralı dayatmaya çalışan içsel sesime meydan okuyabildiğim için mutluyum. İnsan bazen kolaya kaçabilir, bunda bir sorun yoktur.
Yazmaya başlama hikayem böyle. İstikrarı sürdürebilmeyi ve bana iyi gelmesini umuyorum.
Hazırım ve başlıyorum. İlk yazım olduğu için kendime sayfa/kelime sınırı koymadım. Dolayısıyla çok uzun olabilir. İleride az sözle çok şey anlatma yeteneğimi geliştirmek amacıyla sınırlar koyarak kendimi mücadeleye davet etmek planlarım arasında.
Bu ay çok bereketliydi okuduğum kitaplar açısından. Kronolojik olarak Anna Karenina, Halüsinasyon, Asılacak Kadın, Olduğu Kadar Güzeldik ve Yaban Ördeği okudum/dinledim. Bu ayın böyle bir önemi de var, ilk kez sesli kitap dinlemeye başlamasam da ilk kez bunu sürdürüp kitapları bitirebildim. Kitabı okumak yerine dinlemenin zihnimde çeşitli çağrışımları var, bu belki başka bir yazının konusu bile olabilir. Okuduklarımı sayarken kronolojik sıraya uydum fakat beni en çok heyecanlandırandan en az heyecanlandırana göre bir sıra izleyeceğim anlatırken.
Anna Karenina / Tolstoy
Geçen yıl ilk kez dahil olduğum Bizim Büyük Challengeımız okuma grubunun listesinde “Tolstoy’a ait bir kitap” maddesi vardı. Ben de sırf bu maddenin üstünü çizmek amacıyla, fazlaca düşünmeden arkadaşımın kütüphanesinde gördüğüm “Hacı Murat”ı ödünç alıp okumuştum. Ama keşke yapmasaydım, hayatımda en az beğendiğim kitaplar sıralamasında önemli bir konuma sahip ne yazık ki. Böyle bir riskin olduğunu bile düşünmemiştim, sonuçta Tolstoy. Ve kitapla ilgili eleştirilerimi Goodreads grubumuzda da yazmıştım. Yöneticilerden biri ise çok güçlü olduğunu okurken bile hissedebildiğim bir heyecanla Anna Karenina överek beni fırsat bulursam okumaya ikna etmişti. Geçen Eylül’de Anna Karenina’yı satın aldım fakat bu yıl Şubat’a kadar başlama fırsatı bulamadım. Şubat’ta başladığım kitap ancak Nisan’da bitebildi, çünkü bin kusür sayfa. Fakat isterse on bin kusür sayfa olsun, yine okur muydum, kesinlikle okurdum. Öncelikle, İnsan Neyle Yaşar veya Hacı Murat’ı yazan Tolstoy ile Anna Karenina’yı yazan Tolstoy’un aynı kişi olmadığına yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Sonralıkla, bir kitabı okurken elbette olayları, kişileri, film sahnesiymiş gibi zihnimizde hayal ederiz. Fakat bunu her sayfada yapamayabiliriz; betimlemeler yeterli gelmeyebilir, yazar olayları kurgularken minik hatalar yapmış olabilir ve bu durum buna engel olabilir, hayal edebilmemiz için bize yeterince veri vermemiş olabilir, bir şekilde bizi sıkabilir ve daha pek çok başka neden… Fakat Anna Karenina’nın her bir satırı tam olarak bunun aksini kanıtlamak için yazılmış gibi. Temel karakterler dışında pek çok yan karakter var fakat hiçbiri için “gereksiz” yakıştırması yapılamaz. Aynı şekilde hiçbir olay “Bunu neden okudum ki şimdi?” sorusunu sormanız için hareketlendirmez sizi. Tüm bunların yanında, her bir karakterin içsel süreçlerini de bir akıl sağlığı uzmanı edasıyla harika şekilde anlatmıştır Tolstoy. Üstelik tıpkı bir uzman edasıyla herkes Anna’yı yargılarken, onun bir kez bile yargıladığını okumazsınız. Halbuki ne kadar kolay; Tolstoy bir erkek, kocasını aldatan bir kadın, o dönemde (her dönemde?) erkekler bu konuda bir ayrıcalığa sahipmişler gibi görünür fakat kadınlar aldatıyorsa kesin olarak ahlaksızdırlar. Üstelik önceki Tolstoy okuma deneyimlerim bana onun muhafazakar bir tarafı olduğu izlenimini de vermişti. Dolayısıyla şaşırdığım, fakat aşırı beğendiğim yönlerinden biri de buydu kitabın. Gönlüm ister ki her yıl tekrar tekrar okuyayım, her seferinde yeni şeyler bulayım, daha çok hayran olayım – ki sıkılacağımı hiç sanmıyorum tekrarladıkça – fakat kitabın hacmi beni bir süre bundan alıkoyacak gibi görünüyor. Fakat zihnimde kapladığı hacim ve beni etkisi altında bırakma düzeyi hiç azalmadan sürüp gidecek.
Goodreads’te Anna Karenina için yazılan yorumları okurken, Orhan Pamuk’un kitap hakkında şunları dediğini öğrendim (buraya eklemesem eksik hissederdim, dünyanın en haklı cümleleri zira):
“Okuduğum en mükemmel, en kusursuz, en derin ve en zengin roman. Tolstoy’un her şeyi gören, herkesin hakkını veren, hiçbir ışığı, hareketi, ruhsal dalgalanmayı, şüpheyi, gölgeyi kaçırmayan, inanılmayacak kadar dikkatli, açık, kesin ve zekice bakışı, bu romanın sayfalarını çevirdikçe okura, ‘evet, hayat böyle bir şey!’ dedirten kitap. Yarıştan önceki bir atın diriliğini, mutsuz bir bürokratın yavaş yavaş düştüğü yalnızlığı, bir kadın kahramanının üst dudağını, bir büyük ailedeki dalgalanmaları, hep birlikte yaşanan hayatlar içinde tek tek insanların inanılmaz ve hayattan da gerçek kişisel özelliklerini Tolstoy mucizeye varan bir edebi yetenek, hoşgörü ve sanatla önümüze seriverir. Roman sanatı konusunda eğitim için okunacak, defalarca okunacak ilk roman Anna Karenina’dır.”
2. Asılacak Kadın / Pınar Kür
Asılacak Kadın, birinciliği Anna Karenina’ya – burun farkı diyemesek de – çok ufak bir farkla kaptırdı. Anna Karenina için hazırlıklıydım, neyle karşılaşacağım hakkında az biraz fikrim vardı fakat Asılacak Kadın beni şaşırttı. Tüm şaşırmalarım böyle olsun. Bu kitabı okumayı bir süredir istesem de satın almadım. Storytel reklamlarının beni etkilediği günlerden birinde, deneme süresinde rastgele biçimde (aşırı rastgele değil elbette ama üzerinde çok da düşünmeden) bunu dinlemeyi seçtim. Bu noktada sesli kitap dinlemeye zirvede başladığımı da söyleyebiliriz bence çünkü seslendiren Tilbe Saran ve kendisi menemen tarifi bile okusa duygudan duyguya sürükleniriz (buna benzer bir cümleyi Harun Tekin, Şebnem Ferah için kurmuştu; ondan alarak kullandım). Okuduğumuzda da duygudan duyguya sürüklenme ihtimalimiz hayli yüksek olan bu kitap için çok heyecanlanmayayım da napayım. Anlatması oldukça zor bir konuyu böyle güzel anlatabildiği için Pınar Kür’e en yoğun duygularımı ve saygılarımı gönderirim.
Bu kitabın hoşuma giden taraflarından biri de her bölüm başka bir kişinin ağzından yazılmışken bu karakterlerin her birinin karşınızda kanlı canlı durduğunu hissettirmesi. Tiyatroda, canlandırılacak karaktere hazırlık süreci başlı başına bir iştir ve oyuna hazırlığın toplam süresi içinde önemli bir kısmı buna ayrılır. Eskiden bunu aklıma getirmezdim fakat şimdi düşünmeden duramıyorum: bir oyuncu bir karaktere hazırlanırken böyle emek veriyorsa, o karakterleri hazırlayan yazar nasıl emek veriyordur. Asılacak Kadın’ın her biri farklı karakterin ağzından ve harika şekilde yazılmış bu bölümlerini okuyunca Pınar Kür’e hayran olmayayım da napayım.
Son olarak, bu kitabın bir dönem yasaklanmasına çalışıldığını kapanışta öğrendim. Pınar Kür’ün savunmasını okudu Tilbe Saran. Yasaklanmaya çalışılmış bir kitaptan etkilenmemem söz konusu bile değil elbette. Bir kitabı değerlendirirken başına böyle şeyler gelip gelmediğini de göz önünde bulundurmama neden olan bu coğrafyada yaşadığım için kendimi nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyorum.
3. Olduğu Kadar Güzeldik / Mahir Ünsal Eriş
Üçüncü sırada, İletişim Yayınları baskısına sahip olan herkesi kıskandığım Olduğu Kadar Güzeldik var. (Gözüme bana verdiği ilhamı düşününce şimdi Mahir Ünsal Eriş’in kitabı hakkında yazmanın duygusallığı kaçtı aniden.). Öykülerinden hep aynı tadı alıyorum. Bu tadı anlatmak için Olduğu Kadar Güzeldik’e Sait Faik Hikaye Ödülü’nü verirken Doğan Hızlan’ın kurduğu cümleleri alıntılayacağım: “Gündelik yaşamın içindeki sıradan insanın zayıflıklarını ve güçlü yanlarını gerçekçi ve vicdanlı bir dille anlatmada ki ustalığı nedeniyle bu ödül verilmiştir.”
Lisans yıllarımda Memleketimden İnsan Manzaraları’nı okumuştum. O zamana kadar okuduğum sınırlı sayıda kitap, bana bir karakterin bir kitapta bulunması için başına bir şeyler gelmesi gerektiğini (veya birtakım özel özelliklere sahip olması gerektiğini) düşündürmüştü hep. Memleketimden İnsan Manzaraları’nda ise sıradan insanları okumuş ve çok şaşırmıştım. Mahir Ünsal’ın okuduğum tüm öykülerindeki bu sıradan insanlar; bu sıradan insanların yaşadıkları, düşündükleri ve hissettiklerinin aktarılış biçimi beni çok duygulandırıyor. Bu bir yarış değil elbette ama Olduğu Kadar Güzeldik’in burada üçüncü sırada yer alması tamamen Anna Karenina ve Asılacak Kadın’la aynı ay içinde okumuş olmamdan kaynaklanan bir talihsizlik. Tarzını, düşüncelerini, yazım biçimini çok sevdiğim Mahir Ünsal’la aynı ortamda bulunabildiğim, onu dinleyebildiğim için çok şanslı hissediyorum. Bütün bunları yapamasaydım bile onun yazdığı herhangi bir şeyi okuyabildiğim için çok şanslı hissediyorum. Kitabın adı bile çok tatlı, çok az kitap adı bana bu sıradanlığın rahatlatmasını hissettirebilmiştir.
4. Yaban Ördeği / Henrik Ibsen
2017’den beri Norveç kültürüne ait eserlere hafif bir merakım var. Sebebi sadece bir Norveç dizisini ve dizideki bir oyuncuyu çok beğenmem. Çok komik… Ibsen de oradaki klasiklerden sayılan bir yazar. Tiyatroyla da ilgilenmeye başlayınca radarıma almıştım Yaban Ördeği’ni. Storytel’de görünce dinlemeye karar verdim. Yaşım yetmediği için hiç radyo tiyatrosu dinleyemedim ama bu eksiğim bu sayede kapanmış oldu. Fakat seslendirmelerin çok azını beğendim. Biraz yapay geldi. Seslendirenlerin oyuncu olup olmadığını araştırmadım, belki bu eleştirim gereksiz yere olabilir zira tiyatrocu değillerse böyle bir beklenti içinde olmam haksızlıktır bence. Onun dışında genel olarak metni beğendim. Sonunun tahmin edilebilir olması canımı sıkmadı, yazıldığı dönem şartlarında işler böyle yürüyordur diye tahmin ediyorum. Ayrıca zaten esas mesele sonu değildi, sembolik anlatımla yazılmış olduğu için; bunun üzerine düşünmeyi daha değerli buluyorum. Yakın zamanda İstanbul’da Tiyatro Pera’nın sahnelediğini öğrendim. Onlardan ya da değil, bir gün oyununu da izleyebilmeyi dilerim.
5. Halüsinasyon / Alain Kentigerna
Geldik bu liste içinde hiç tarzım olmayan tek kitaba. Arkadaşım Görkem, rüyasında bana kitap verdiğini gördüğü için gerçek hayatta da bana bir kitap hediye etmeye karar vermiş ve psikolog olduğum için de bu kitabı seçmiş. Gerilim ve polisiye sevmediğimi söyleyemem, çok okuduğum bir tarz olmasa da arada denk gelip beğendiğim kitaplar var ama bu kesinlikle onlardan biri değil. Okurken daha ilk sayfalarda “Böyle fikirlere ne kadar kolay vardı, elinde çok az bilgi var ama katilin psikolojik özelliklerine dair çıkarımları oluverdi hemen” diye düşünerek rahatsız olduğumu hatırlıyorum. Hızlı okudum, bu nedenle senaryoyu eleştirebileceğim verileri atlamış olma riskimden dolayı susuyorum; ama senaryoda hatalar olabileceğine dair şüphelerim var ve bütün bu hızlı okumama rağmen yazım hatalarını hiç kaçırmadım çünkü alabildiğine hata vardı. Çevirmeni eleştirmek ihtiyacı duyup araştırdığımdaysa kitabın aslında Türkçe olduğunu, kapakta adı yazan yazarın aslında Türk birinin mahlası gibi bir şey olduğunu öğrendim. Ne gerek var? Polisiye gerilimden başka bir şey okumayan ve bu yazarın da birkaç kitabını okuyan bir arkadaşım, okuduğu kitapları çok beğendiğini söyledi. Çok yüksek ihtimalle ikimizin bir kitabı beğenme kriterleri çok farklı, ama yine de onlar arasından birine şans verebilirim gibi görünüyor ileride – buna olan öfkem bittiğinde. Ayrıca umarım, psikolojik gerilim yazmadan önce psikolojik rahatsızlıklarla ilgili sağlam bir araştırma yapması ve doğru bilgilere sahip olması gerektiğini de yazara onu seven bir insan söyler.
Mayıs’ta da yeterince heyecanlanabileceğim kitaplar okuyabilmeyi ve elbet bunun hakkında yazabilmeyi diliyorum.
1 note · View note
yabancidiziizle50 · 8 months ago
Text
Yabancı Dizi İzle
Yabancı dizi izleme kültürü, günümüzde internetin yaygınlaşmasıyla birlikte hızla gelişen bir fenomen haline gelmiştir. Diziturka gibi platformlar da bu kültürün önemli bir parçası haline gelmiştir. Diziturka, geniş bir yelpazedeki yabancı dizileri Türkçe altyazılı olarak izleme imkanı sunan bir internet sitesidir. Peki, bu popüler platformun arkasındaki trendin nedeni nedir?
Birinci etken, küreselleşme ve teknolojinin ilerlemesiyle birlikte dünya genelinde farklı kültürlerden dizilerin daha kolay erişilebilir hale gelmesidir. Özellikle Amerikan yapımı diziler, popüler kültürün bir parçası haline gelmiş ve dünya genelinde geniş bir hayran kitlesi edinmiştir. Diziturka gibi platformlar, bu kültürel alışverişi kolaylaştırarak izleyicilere farklı dillerdeki dizileri takip etme imkanı sunar.
İkinci olarak, yabancı dizilerin geniş bir tür yelpazesine sahip olması, farklı izleyici kitlesine hitap etmelerini sağlar. Drama, komedi, gerilim, bilim kurgu gibi farklı türlerdeki diziler, her türden izleyiciye hitap eder ve farklı zevklere sahip olan kişilere geniş bir seçenek sunar. Bu da izleyicilerin kendilerine en uygun olanı seçme özgürlüğüne sahip olmalarını sağlar.
Üçüncü olarak, yabancı dizilerin genellikle yüksek kalitede yapımlar olmaları, izleyicilerin ilgisini çekmektedir. Hollywood yapımlarının yanı sıra Avrupa ve Asya'dan gelen diziler de kaliteli senaryoları, oyunculukları ve prodüksiyonlarıyla dikkat çeker. Bu da izleyicilerin yabancı dizilere ilgi duymasını ve onları takip etmelerini sağlar.
Son olarak, yabancı dizilerin kültürel açıdan farklı perspektifler sunması, izleyicilerin dünya görüşlerini genişletmelerini sağlar. Farklı ülkelerden gelen diziler, o ülkenin kültürünü, yaşam tarzını ve sosyal dinamiklerini yansıtarak izleyicilere farklı bir bakış açısı sunar. Bu da izleyicilerin sadece eğlenmekle kalmayıp aynı zamanda farklı kültürleri ve insanları anlama çabası içinde olmalarını sağlar.
1 note · View note
korelist · 9 months ago
Text
Tumblr media
KILL ME, HEAL ME // KDRAMA DİZİ YORUMU
UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.
İmdb: 8,3 Benim puanım: 9
Drama: Kill Me, Heal Me
Hangul: 킬미, 힐미
Director: Kim Jin-Man
Writer: Jin Soo-Wan
Date: 2015
Language: Korean
Country: South Korea
Cast: Ji Sung, Hwang Jung-Eum, Park Seo-Joon, Kim Yoo-Ri, Oh Min-Suk, Ko Chang-Seok, Choi Won-Young
2015 (8th) Korea Drama Awards - October 9, 2015
Best OST Award
2015 MBC Drama Awards - December 30, 2015
Grand Prize (Ji Sung)
Best Drama Award
Best Actor (mini series) (Ji Sung)
Best Actress (mini series) (Hwang Jung-Eum)
Excellent Actor (mini series) (Park Seo-Joon)
Ten Star Award (Park Seo-Joon/Hwang Jung-Eum/Ji Sung)
Best Netizen Award (Park Seo-Joon/Hwang Jung-Eum)
Best Couple Award (Ji Sung/Park Seo-Joon)
Best Actor or Actress Selected by Directors (Hwang Jung-Eum)
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu üzerine şahane bir dizi yapılmış. 2015 yılı için ekstra başarılı bir senaryo, bulunmaz bir oyunculuk diyebilirim. Zenginliği nesilden nesille geçen bir aileye torun kontenjanından katılan Cha Do-Hyun(Ji Sung) şirketin başına geçmek için Amerika’daki eğitimini tamamlayıp ülkesine döner. Ailesinden bile sakladığı hastalığını yalnızca asistanı ve doktoru bilmektedir. Kimlik bozukluğu olan karakterimiz kendi içinde bir sürü karakteri barındırmaktadır. Diğer yandan ise ülkesine yeni döndüğü için ailesine kendini kanıtlamak zorundadır. Bulunduğu mevki sebebiyle hastalığını kontrol altında tutması gerekir. Kendi doktorunun da tavsiyesi ile eve yatılı bir doktor almaya karar verir. Evde onu kontrol altında tutacak, şirkette de asistanı gibi rol yapacaktır. Bir şekilde ikna olup oyuna dahil olan yeni mezun doktorumuz Oh Ri-Jin(Hwang Jung-Eum) daha ilk günden Cha Do-Hyun ‘un alt karakterleri ile tanışır.
Bu noktada Cha Do-Hyun’un alt karakterlerden bahsetmek lazım. İlk kendini gösteren alt benlik Shin Se-Gi’dir. Mahallenin bıçkın delikanlısı, asi gencidir. Kural tanımaz, sert ve acımazsızdır. Aslında kızımız Do-Hyun’dan önce Se-Gi ile tanışıyor. Bu noktada diziye çok ufak da olsa fantastik durum katılmış diyebilirim. Kimliği Shin Se-Gi’ye dönüştüğü zaman boynunda bir dövme beliriyor. Aslında bu öyle abartılı fantastik bir şey değil, hatta belki de orada sadece o karakter öyle hissettiği için “varmış” gibi görünüyordu. Yani sihirli bir durumdan çok başka bir kişiliğe geçerken izleyiciye de o değişimi yaşatmak için yapılmış bir detay gibiydi.
Bir diğer kişilik Ferry Park mahallenin ayyaşı, neşelisi denilebilir. Hobi olarak patlayıcı ‘oyuncaklar’ üretiyor. 40lı yaşlarında olduğu düşünülüyor. En büyük hayali kendi isminin olduğu bir tekne sahibi olmak. Anlaşması kolay bir kişilik. Ahn Yo Sub ve Ahn Yo Na; 17 yaşında ikizler. Yo-Sub intihara meyilli depresif bir erkekken, Yo-Na ise tam tersi inanılmaz neşeli, ayran gönüllü genç bir kız. Aynı zamanda Oh Ri-Jin’in erkek kardeşi Oh Ri-On(Park Seo-Joon)’a aşık… Oh Ri-On(Park Seo-Joon) işsizmiş gibi görünen bir yazar. Omega takma adıyla kurgu romanları yazıyor ve yayınlanan bütün eserleri çok büyük bir hayran kitlesine sahip. Burada dizideki isim seçimlerine özellikle bayıldım. Kardeşlerin birinin adı Orijin diğerinin adı ise Orion gibi telaffuz ediliyor. Çok tatlı bir detay olmuş.
Bütün alt benlikleri tek tek anlatmak istemiyorum bunlar göze çarpanlardı diyebilirim. Baktığınız zaman kişilik bozukluğu üzerine bir hikaye anlatılıyormuş gibi görünse de aslında senaryo çok daha fazlasını barındırıyor. Çok daha fazlasını irdeliyor. Çocuk ihmali ve istismarı, travmalar gibi ince buz üzerinde yürüyen konular gündemde.  O yüzden dizinin türüne romantik komedi demek biraz haksızlık olur. Bu kadar ciddi ve travmatik konular etrafında dönerken bile izleyiciye kahkaha attırmayı başarıyor olması ise ayrıca ayakta alkışlanması gereken bir noktaydı. Düşündüğünüz gibi trajediden trajediye koşup sizi helak etmiyor. Yaşanmış bütün o travmaları ve trajedileri sarıp sarmalayıp içine mizah katmışlar.
Beğenmediğim şeyler olmadı mı? Oldu. Öncelikle en birinci kadın başrolü hiç beğenemedim. Abartılı, yapay bir oyunculuk sergiliyordu. Ona rağmen dizi çok iyiydi inanın. Keşke kadın oyuncu Han Ji-Min oynasaydı diye çok çok içimden geçirdim. Hwang Jung-Eum mimiksiz değil de fazla mimikli bir oyuncu, bence. İkinci beğenmediğim şey ise Hwang Jung-Eum’un karakteri Oh Ri-Jin’di maalesef 😊. Yani; henüz 1 yıllık doktor olarak her şeyi çözmesi ve kendi profesör hocasının 11 yıldır iyileştiremediği hastayı tedavi etmesi biraz manasızdı. Bir hastalık üzerine hikaye kurgulanıyor ise en azından biraz olsun çalışılmış üzerine düşünülmüş temellere dayanmasını beklerdim.
Beğenilmeyenleri konuşup çözdüysek sıra beğenilenlerde… Ji Sung !!! sen neymişsin… tek kelime ile anlatılamayacak bir şahanelik. İnanılmaz bir performans. 7 farklı karaktere bürünebilme kabiliyeti ve karakterler arası geçişlerde dahi izleyiciye hangi karakter olduğunu söylemeden anlatabilme yeteneği. Ne diyeyim bilmiyorum. Her karakterin, şivesi yaşı cinsiyeti farklı farklı olmasına rağmen, konuşmadan bakışlarıyla bile hangi karakter olduğunu anlayabiliyordunuz. Tek kişilik dev bir kadro gibiydi adeta. Buna rağmen yanına bir de oyunculuk anlamında benim takdir edip inanılmaz beğendiğim diğer bir aktörü koymasınlar mı; Park Seo-Joon. O da bence, her dizide başka karaktere bürünme konusunda bir dahi.
Bu dizinin erkek oyuncuları için farklı tercih yapılmış olsaydı, tutmasının imkanı yoktu, net. Bu yorumumu en güzel destekleyen şey ise 2015 yılı en iyi çift ödülünü Ji Sung ve Park Seo Joon ‘un canlandırdıkları Ahn Yo Na ve Oh Ri On karakterleriyle almış olmalarıdır. Ödül töreninde o kadar sevimliydiler ki açıp izlemelisiniz. Dizinin finalinde kapanış öncesi 4.duvarı yıkıp kameraya veda ettikleri bir sahne var. Orada Ji Sung’un kullandığı bütün aksan ve şiveleri ile veda etmesi ve o kısacık vedada bile pürüzsüz geçişler yapması aklımda kalan sahnelerden biriydi.
Sonuç olarak; diziyi kesin izleyin.
OST:
Lilly Mandover, Nashow - Auditory Hallucination
Raven Melus
BAŞKA NELER VAR ?
FOTOĞRAFLAR
0 notes
mangaokucom · 10 months ago
Text
Manga ve Webtoon: Japonya ve Güney Kore'den Dünyaya Yayılan Çizgi Romanlar
Manga ve webtoon, Japonya ve Güney Kore'de doğmuş, farklı özelliklere sahip ancak birbirinden ilginç çizgi roman türleridir. Her iki tür de geniş bir okuyucu kitlesine hitap ederek, güçlü karakterleri, sürükleyici hikayeleri ve dikkat çekici çizimleriyle büyük bir popülerlik kazanmıştır.
Manga
Manga Oku, Japonya'nın özgün bir çizgi roman geleneği olarak 19. yüzyılın sonlarına dayanır. "Manga" kelimesi, Japonca'da "çizgi roman" anlamına gelir ve genellikle siyah-beyaz olarak yayınlanan kitaplar halinde gelir. Mangalar, 300-400 sayfalık ciltlerde uzun seriler şeklinde yayınlanabilir.
Manga türleri oldukça çeşitlidir ve aksiyon, macera, fantastik, romantik, komedi ve bilim kurgu gibi birçok kategoriyi kapsar. Mangalar genellikle genç yetişkinlere ve yetişkinlere yöneliktir ve Japonya'da yılda milyarlarca dolarlık bir endüstri oluşturur. Osamu Tezuka gibi sanatçılar, mangayı geleneksel sanat formlarından uzaklaştırarak modern bir sanat formuna dönüştürmüştür.
Webtoon Oku
Webtoon, Güney Kore'nin çevrimiçi çizgi roman platformlarında yayımlanan bir türdür. İsmi, "web" ve "cartoon" kelimelerinin birleşiminden gelir ve genellikle renkli olarak yayınlanır. Webtoonlar, kısa bölümler halinde, genellikle 30-40 sayfa uzunluğunda seriler şeklinde sunulur.
Bu tür de, manga gibi çeşitli türleri kapsar ve aksiyon, macera, fantastik, romantik, komedi ve bilim kurgu gibi temaları içerir. Webtoonlar genellikle genç yetişkinlere ve yetişkinlere yöneliktir. 2000'li yılların başlarından itibaren Güney Kore'de popülerlik kazanmaya başlamış ve 2010'larda uluslararası düzeyde dikkat çekmeye başlamıştır.
Benzerlikler ve Farklılıklar
Manga ve webtoon arasındaki en belirgin fark, yayın formatlarıdır. Manga genellikle ciltli kitaplar halinde basılırken, webtoonlar internet üzerinden erişilebilen dijital formatlardır. Bu durum, webtoonların daha hızlı güncellenmesine ve yenilikçi bir görünüme sahip olmalarına neden olur.
Dil de bir başka önemli farktır. Mangalar genellikle Japonca olarak yayınlanırken, webtoonlar İngilizce ve diğer dillere çevrilerek dünya genelinde okuyuculara ulaşır. Bu, webtoonların daha geniş bir küresel kitleye hitap etmesini sağlar.
Her iki tür de güçlü karakterleri, sürükleyici hikayeleri ve etkileyici çizimleriyle öne çıkar. Manga ve webtoonlar, dünya çapında popüler kültürün ayrılmaz bir parçası haline gelmiş, çeşitli yaş gruplarından okuyucuların ilgisini çekmiştir.
Sonuç
Manga ve webtoon, Japonya ve Güney Kore'den çıkarak dünyada büyük bir çizgi roman furyası yaratmıştır. Her iki tür de benzersiz özelliklere sahip olsa da, güçlü kültürel etkileri ve geniş bir hayran kitlesiyle dikkat çeker. Günümüzde, bu çizgi roman türleri küresel bir fenomen haline gelmiş ve okuyuculara çeşitli türlerde, heyecan verici hikayeler sunmaya devam etmektedir.
0 notes
mafaweb · 10 months ago
Text
RPG'nin Tanımı ve Kökenleri RPG, yani Role Playing Game, rol yapma oyunları olarak da bilinir. Bu tür oyunlar genellikle oyuncuların belirli bir karakteri canlandırdığı ve o karakterin hikaye içinde çeşitli görevler ve maceralar üstlendiği oyunlardır. RPG türü, genellikle masaüstü oyunları ile ilişkilendirilse de video oyunları için de kullanılmaktadır. RPG kelimesi, 1974 yılında Gary Gygax ve Dave Arneson tarafından yaratılan Dungeons & Dragons isimli masaüstü oyunu ile popüler hale gelmiştir. Bu oyun, genellikle oyuncuların hayal gücüne ve rol yapma becerilerine dayalıdır. Gittikçe popüler hale gelen bu tür oyunlar, zamanla video oyunlarına da uyarlanmış ve geniş bir hayran kitlesi edinmiştir. RPG türünün kökenleri aslında antik dönemlere kadar dayanmaktadır. Masaüstü oyunlarının tarihçesi, farklı kültürlerdeki efsaneler ve mitolojilerle de ilişkilendirilebilir. Bu oyunlar, genellikle karakter geliştirme, hikaye anlatma ve strateji unsurlarını içerdiği için tarihsel ve kültürel bir öneme sahiptir. Bu nedenle RPG, modern oyun endüstrisinde sadece popüler bir oyun türü olmakla kalmayıp, aynı zamanda insanlığın ortak kültürel mirasının bir parçasıdır. RPG Türlerinin ÇeşitliliğiRPG (Role-Playing Game) türü, birçok farklı alt türe ayrılabilmektedir. Bilgisayar, konsol ve masaüstü oyunları gibi farklı platformlarda oynanabilen RPG oyunları, farklı oynanış tarzları ve hikaye odaklı yapılarıyla dikkat çekmektedir. Bu tür oyunlar genellikle karakter geliştirme, hikaye ilerlemesi ve düşmanlarla savaşma gibi unsurları içermektedir.RPG türünün çeşitliliği, farklı oynanış tarzlarına olanak tanımaktadır. Aksiyon RPG türü, gerçek zamanlı savaş mekaniklerine odaklanırken, geleneksel RPG türü ise sıra tabanlı savaş mekaniklerini tercih etmektedir. Ayrıca, taktiksel RPG oyunları, strateji unsurlarını da içermekte ve oyunculara karar verme yetkisi vermektedir. Bu çeşitlilik, oyuncuların farklı deneyimler yaşamasına ve farklı oyun tarzlarına yönelmesine olanak tanımaktadır.Bununla birlikte, RPG oyunları farklı tema ve hikayelere sahiptir. Klasik fantastik dünyalardan bilim kurgu evrenlerine, korku temalı oyunlardan tarihi temalara kadar pek çok farklı tema RPG oyunlarında kullanılmaktadır. Oyuncular, kendi tercihlerine göre farklı temalara sahip RPG oyunlarını deneyimleyebilmektedir.Bu çeşitlilik sayesinde, RPG türü her türlü oyuncuya hitap edebilmekte ve farklı zevklere uygun oyunlar sunmaktadır. Oyuncular, tercih ettikleri oynanış tarzını ve tema seçeneklerini göz önünde bulundurarak kendilerine en uygun RPG oyununu seçebilmektedir.RPG Oyunculuğunun AvantajlarıRPG oynamak, birçok faydaya sahip olmanın yanı sıra eğlenceli bir deneyim sunar. Bu tür oyunlar, oyunculara yaratıcılıklarını geliştirme, problem çözme becerilerini artırma ve sosyal etkileşimde bulunma fırsatı verir.RPG oyunları, oyuncuların farklı karakterler üzerinden farklı kişilik özellikleri deneyimlemesine olanak tanır. Bu da empati yeteneğini geliştirir ve insan ilişkilerinde daha esnek olunmasını sağlar. Oyuncular, farklı durumlara farklı bakış açıları kazanarak daha geniş düşünme yeteneklerine sahip olurlar.RPG oynarken, oyuncuların planlama, strateji geliştirme ve karar verme becerileri de artar. Oyuncular, karakterlerinin geleceği üzerinde etkili kararlar verirken, gerçek hayatta da benzer becerilere sahip olabilir ve daha iyi kararlar verebilirler.Ayrıca, RPG oyunları, sosyal etkileşimi artırır ve takım çalışmasını teşvik eder. Birlikte oynanan bu tür oyunlar, oyuncuların iletişim becerilerini geliştirir ve başkalarıyla birlikte hedeflere ulaşabilme yeteneklerini güçlendirir.RPG'nin Dünya Genelindeki PopülerliğiRPG oyunları, son yıllarda dünya genelinde giderek artan bir popülerliğe sahip olmuştur. Özellikle genç oyun meraklıları arasında, RPG oyunları büyük bir hayran kitlesi tarafından oynanmaktadır. Oyuncuların, gerçek dünyadan uzaklaşarak farklı bir evrene adım atma ve kendi kararlarını etkileyen bir oyun deneyimi yaşama isteği, RPG oyunlarının popülerliğini artıran önemli etkenlerden biridir.
Bu tür oyunların dünya genelinde popüler olmasının bir diğer nedeni, RPG oyunlarının genellikle büyük bir derinlik ve zenginlik sunmasıdır. Oyuncular, karakterlerini geliştirip özelleştirebildikleri, farklı olay ve görevlerle karşılaştıkları ve kendilerini gerçek bir dünyanın parçası gibi hissettikleri bu oyunlar sayesinde, gerçekten etkileyici bir deneyim yaşayabilmektedirler.RPG oyunları, farklı kültürlerden ve toplumlardan gelen insanları bir araya getirdiği için, bu oyun türü de dünya genelindeki popülerliğini artırmaktadır. Oyuncular, farklı coğrafyalardan gelen diğer oyuncularla etkileşimde bulunarak, kültürel bir alış verişe de olanak tanımaktadır.Sonuç olarak, RPG oyunlarının dünya genelindeki popülerliği, oyun dünyasının dinamik yapısının yanı sıra oyuncuların farklı bir deneyim arayışı ve kültürel etkileşim isteği ile de yakından ilişkilidir.RPG Oyunlarında Karakter Geliştirme Süreci RPG oyunları genellikle oyuncuların kendi karakterlerini oluşturma ve geliştirme sürecini içerir. Bu süreç, oyuncuların oyun dünyasına derinlemesine girmelerini ve karakterlerini özelleştirmelerini sağlar. Karakter geliştirme aşamaları arasında genellikle seviye atlama, beceri kazanma, ekipman toplama ve hikaye odaklı etkileşimler bulunur. Bu süreç, RPG oyunlarının en temel bileşenlerinden biridir ve oyuncuların oyun deneyimini şekillendirmelerine olanak tanır. Karakter geliştirme süreci, genellikle oyuncuların belirli görevleri tamamlaması ve düşmanları yenmesi ile ilerler. Her bir görev veya savaş, karakterin deneyim puanı kazanmasını sağlar ve bu puanlar daha sonra karakterin seviye atlamasına yardımcı olur. Ayrıca, oyuncuların farklı becerileri öğrenmelerini sağlayan yetenek ağaçları veya beceri ağaçları da karakter geliştirme sürecinin önemli bir parçasıdır. RPG oyunlarında karakter geliştirme süreci, genellikle oyuncuların tercihlerine göre şekillenir. Oyuncular, karakterlerinin yeteneklerini ve ekipmanlarını belirli bir oyun tarzına göre özelleştirebilir ve bu da oyunun tekrar oynanabilirliğini artırır. Ayrıca, karakter geliştirme süreci genellikle oyunun hikaye ilerlemesiyle de ilişkilidir ve oyuncuların olayların gelişimine etkisi olabilir. RPG oyunlarında karakter geliştirme süreci, oyuncuların oyundaki ilerlemelerini etkiler ve oyun dünyasına daha derinlemesine bağlanmalarını sağlar. Karakterlerini özelleştirme ve geliştirme yeteneği, oyunculara oyun deneyimlerini kendilerine göre şekillendirme özgürlüğü verir. RPG Oynarken Dikkat Edilmesi GerekenlerRPG oyunları oynarken dikkat edilmesi gerekenler, oyuncuların oyun deneyimlerini geliştirmek ve keyifli bir vakit geçirmek için oldukça önemlidir. İlk olarak, oyunun kurallarını ve mekaniğini iyi anlamak gereklidir. RPG oyunlarının genellikle karmaşık bir yapıya sahip olduğu ve birçok farklı öğeyi içerdiği bilinmektedir. Bu nedenle, oyuncuların oyunun temel prensiplerini anlamaları ve nasıl oynanacağı konusunda bilgi sahibi olmaları önemlidir.RPG oyunları genellikle uzun bir süre boyunca oynandığından dolayı, oyuncuların oyun esnasında düzenli aralıklarla mola vermeleri önemlidir. Bilgisayar başında uzun süre hareketsiz bir şekilde kalmak sağlık açısından olumsuz etkiler yaratabilir. Bu nedenle, oyuncuların oyun sırasında düzenli olarak kısa molalar vererek gözlerini dinlendirmeleri ve hareket etmeleri faydalı olacaktır.Bir diğer dikkat edilmesi gereken nokta ise oyun bağımlılığıdır. RPG oyunları genellikle uzun ve derin hikayeler içerdiği için oyuncuları içine çekebilir ve uzun süre oyun oynamaya teşvik edebilir. Bu nedenle, oyuncuların oyun oynarken zamanlarını dengeli bir şekilde planlamaları ve gerçek hayattaki diğer sorumlulukları ihmal etmemeleri önemlidir.Son olarak, RPG oyunlarında karar verme sürecinin önemli bir yeri bulunmaktadır. Oyuncuların alacakları kararlar oyunun gidişatını etkileyebilir ve farklı sonuçlara sebep olabilir. Bu nedenle, oyuncuların karar verme sürecinde dikkatli olmaları, seçenekleri dikkatlice değerlendirmeleri ve sonuçlarını düşünerek hareket etmeleri gerekmektedir.
0 notes
tolgaulusoy · 10 months ago
Text
Tumblr media
Bergman Adası (İng. Bergman Island), Mia Hansen-Løve'ın yazıp yönettiği 2021 yapımı filmi. Film büyük yönetmen Ingmar Bergman'ın filmlerini çektiği uzun süre yaşadığı Fårö adasına gelmiş olan yönetmen ve yazar olan bir çiftin hikayesini anlatıyor. Yönetmen Tony oldukça ünlüdür ve adaya bir konuşma yapmak için gelmiştir Chris ise kendisini başarısız hisseden bir yazardır. İkilinin ortak özellikleri ise Bergman'ın filmlerine hayran olmalardırı. İkili adada kaldıkları sürede hem ilişkilerini sorgular hem de yaratıcılıklarını. Chris'in kafasında bu adada geçen bir senaryo canlanır. İkiliyi takip ederken bir yandan da bu canlanan senaryoyu izlemeye başlarız. Böylece film kurgu içinde kurgu tarzında bir anlatıma geçer. İzlerken keyif aldığım bir film oldu.
0 notes
gundemarsivi · 1 year ago
Text
Tumblr media
İlkay ve Dilek’in Mutlulukları
✍🏻 Eda (Gündem Arşivi’nin 9 yaşındaki çocuk yazarı)
https://www.gundemarsivi.com/ilkay-ve-dilekin-mutluluklari/?amp=1
Dilek diye bir kadın varmış. Bir de kızı Eda varmış. Dilek’in biricik kızı Eda, annesi ve İlkay teyzesi hakkında bir hikaye yazmaya başlamış.
Dilek, Gündem Arşivi diye bir sitede sürekli hikaye okurmuş. O sitenin sahibine hayranmış. Bir gün o da yazarlık yapmak istemiş. Sitenin yöneticisine o gün sormuş. “Ben de yazarlık yapabilir miyim?” demiş. Sonra sitenin yöneticisi İlkay “Tabii ki de siteye üye olabilirsiniz,” demiş. Sonra Dilek sitenin yöneticisi İlkay’a teşekkür etti. Birkaç gün sonra siteye üye olmuş. Ama sonra Dilek İlkay’ın Gaziantep’te yaşadığını öğrenmiş. Ama hiç sıkıntı olmamış çünkü İlkay’ın telefon numarasını almış. 5 yıl boyunca telefon ile görüşerek bunu sürdürmüş. Sonra İlkay bir gün Alanya’ya gelmiş. İlkay, bir cuma akşamı Dilek’in ziyaretine de gelmiş. Gece saat dörde kadar durmuş, çünkü Dilek ve İlkay birbirlerini çok seviyorlarmış.
İlkay ve Dilek o günden sonra sürekli hiç durmadan birlikte gezmişler ve mutlu son.
Eda
Editör İlkay’ın Notu: Sevgili Dilek Gündem Arşivi sitesinde çok değerli emekleriyle arka planda çok yoruluyor. O’na nezdinizde ne kadar teşekkür etsem az kalır. Çok değerli en minik yazarımız olan Eda’nın kurgusu olan bu yazıda annesi ile nasıl dostluğumuzun başladığını bilmeden olası ve başarılı bir kurgu yazdı. Çok güzel bir geleceğinin olacağına inancım tam. Çünkü, bu yazıyı karşıma geçip gülerek yazdı ve hiçbir yardım almadı. Yeteneği ışık misali parlıyor.
Sevgili Dilek ile Twitter’da tanıştık, dostluğu ve insanlığıyla beni kendisine hayran bıraktı. Benim zorlamalarımla sitemizde yazmaya başladı ve hayli başarılı eserlere imza atarak beni çok mutlu ediyor.
Ziyaretim çok güzel anılar kazandırdı. Sevgili Dilek ve ailesine bu güzel anlar için çok teşekkür ediyorum.
Çocuk yazarlarımız artsın ki büyük yazarlarımız ileride artsın. İletişim için sosyal mecralardan bize ulaşabilirsiniz.
Eda’nın teyzesi İlkay…
0 notes