Tumgik
#harindranath chattopadhyaya
mae-we-post-poems · 1 year
Text
Noon
Harindranath Chattopadhyaya
The noon, a mystic dog with paws of fire,
Runs through the sky in ecstasy of drouth,
Licking the earth with tongue of golden flame
Set in a burning mouth.
It floods the forest with loud barks of light,
And chases its own shadow on the plains . . .
Its Master silently hath set it free
Awhile from silver chains.
At last, towards the cinctured end of day,
It drinks cool draughts from sunset-mellowed rills . . .
Then, chained to twilight by the Master’s hand,
It sleeps among the hills.
4 notes · View notes
metamatar · 2 years
Text
Virendranath Chattopadhyaya or 'Chatto' by Heike Liebau
Indian radical revolutionary, journalist, communist
Tumblr media Tumblr media
via Ole Birk Laursen, right, celebrating May Day in Leningrad
Virendranath Chattopadhyaya (1880-1937) was part of a large transnational network of Indian political activists who, during the first decades of the 20th century, carried out organised anti-imperial and anti-colonial propaganda activities outside India, first in Europe and North America. He grew up in an intellectual Bengali Brahmin family as the second of eight children. Among his siblings were the famous Bengali poet and musician Harindranath Chattopadhyaya (1898-1990) and the political activist, campaigner for women’s rights, and renowned poet Sarojini Naidu (1879-1949).
Chatto studied in Madras and Calcutta before he entered Oxford University in 1902 and became a law student at the Middle Temple. Like other nationalist Indian students in England, he joined India House in Highgate, London where he contributed to the journal The Indian Sociologist published by Shyamji Krishnavarma (1857-1930). For a short period in 1909, Chatto was involved in the production of the journal Talvar. During his years in England, Chattopadhyaya established intensive contacts with revolutionary socialist and social democratic circles in Europe. Thus, in 1907 he participated in the Stuttgart Congress of the Second International. In 1910 Chatto, like other Indian political activists, moved from London to Paris and from there, in April 1914, to Germany where he enrolled in comparative linguistics at the University of Halle.
Involvement in International Anti-imperialist Movements during the First World War
While during the first decade of the 20th century, London and Paris were central sites for the Indian anti-colonial movement, with the outbreak of the First World War, Berlin became a hub for Indian revolutionary exiles. Chatto, already living in Germany in summer 1914, sought collaboration with the German Foreign Office and became a leading figure within the Indian Independence Committee (IIC), founded in Berlin in September 1914. Initiated and supported by the Nachrichtenstelle für den Orient (Information Service for the East), part of the German Foreign Office, the Committee was a loose association of South Asian political activists which had been built on earlier European and American networks. Despite the frictions within the Committee, it became a strong tool for Indian revolutionary and anti-colonial activities abroad. Together with other nationalist “independence committees”, the IIC was an important element of Germany’s so-called program for revolution which aimed at instigating unrest within the French, British, and Russian Empires. “Revolution was openly acknowledged as a means of warfare and as an aim of war”, argued Fritz Fischer. Colonial inhabitants were actively involved in this strategy, thereby also pursuing their own political aims.
The IIC carried out propaganda in and outside India, first of all among Indian soldiers at the front as well as among POWs. The Committee also engaged in military action and weapons training. Being a leading figure in the IIC and hoping for support from the German Foreign Office, Chattopadhyaya re-activated members of radical political networks, which existed before the war and invited other Indian activists like Har Dayal (1884-1939) to come to Germany. At the same time, Chattopadhyaya constantly enlarged and improved his international political alliances. In 1917, disenchanted with the role of Germany and with the conflicts among the IIC, Chattopadhyaya shifted the weight of his political activities to neutral Sweden, where he established contacts with the Socialist International Comintern, especially Russian socialist circles.
Activities and Conflicts within the Comintern Movement
Back in Germany, after the First World War, Chattopadhyaya founded the Indian Information Bureau, based in Berlin which engaged in improving Indian-German relations, including commerce and economic enterprises. The bureau also supported Indian students who came to study at German universities. At the same time, Chatto continued his collaboration with the Russian Bolsheviks and with the Communist International. In 1920, together with other former members of the now dissolved Berlin IIC, Chatto went to Moscow to present his “Thesis on India and the World Revolution” and to seek support from the Comintern for the anti-colonial struggle in India. However, the Berlin delegation’s negotiations with the representatives of the Comintern were not successful. At this time, Chattopadhyaya also became active in the League against Imperialism. He was the co-organiser of the Brussels Congress of the League in 1927 and became one of its joint secretaries.
Period of Repression in the Soviet Union
Chattopadhyaya spent the last years of his life in the Soviet Union. He moved there in 1931 and worked in Leningrad at the Institute of Anthropology and Ethnography of the Academy of Sciences of the USSR. During the period of Stalin’s repressions, he was accused of espionage. Virendranath Chattopadhyaya was arrested and shot to death on 2 September 1937, having spent most of his life in exile in search of an applicable ideology to build a future world. He navigated his life through competing alliances and disconnections, through periods of active engagements as well as “silent moments”.
14 notes · View notes
utopianatolia · 8 years
Text
Kitaplar...
214)İlhan Berk-Dünya Şiiri Antolojisi (’74)
*Alıntıların sonundaki parantez içiler çevirenlerin isimleridir.
Sen Batı’da kaybolunca/Kararır toprak,ölüye benzer./Uyur evlerinde insanlar,başları sarılı/Kardeş kardeşi görmez/Düşüncelerini çalsalar kafalarının içinden/Farkına varmazlar/Çıkar inlerinden aslanlar/Sürüngenler ısırır./Sessizlik içindedir yeryüzü:/Ve yeryüzünü yaratan uyur kendi ufkunda (M.Ö 15. yy-Mısır)
Ermiş değilim ki/Gizli şeyler bileyim/Namus yaşlı kadınlara vergi/Beni üzen de bu ya:/Ah öyle dertliyim ki/Kocadım diye (Eskimo Şiirleri)
Friedrich von Schiller Alın bu dünyayı! diye seslendi bir gün Zeus/ Göklerinden insanlara;alın, sizin olsun artık. Armağanım olsun sizlere bu mülk, bu toprak; Ama kardeşçe bölüşün aranızda Koştu eli ayağı tutan,kendine bir pay için, İşe sarıldı herkes,genciyle yaşlısıyla. Çiftçi ürünlerini kaptı tarlaların, Ava koyuldu asilzade ormanların içinde. Ambarlarının aldığı kadar aldı tüccar, En iyi yıllanmış şarabı seçti rahip kendine Kralsa, tuttu köprü başlarını,yol kavşaklarını Benim,dedi, her şeyin onda biri.(Vural ÜLKÜ)
Nietzsche Dilsiz ve soğuktur binlerce çöle/Açılan kapıdır dünya!/İnsan senin yitirdiğini yitirse/Bir yerlerde duramaz bir daha(Behçet Necatigil)
Rilke Ey geceleri yatakta ağladığımı/Kendisine açmadığım sevgili/Ey yorgun düşüren varlığımı/Bir beşik gibi/Benim için uykusuz kaldığını/Benim gibi saklayan/Ah, içimizdeki bu yangını/Söndürmeye çalışmadan/Bağrımızda taşısak/Değil mi ki itirafa kalkışsak/Aşkımızı,sevişenler gibi tıpkı.../Sözlerimize yalan karışacak/Beni yalnız eden varlığın; ömrün her şeyim sana tahvili/ Seslerin içinde bir an doğarsın;/Uçup giden kokularda bir an varsın/Ah!Kollarımda kaybettim hepsini/Bir sen doğmaktasın tekrar yeni/Bir sen, tutmadığım için tuttuğum sevgili (B.Necatigil)
Hans Magnus Enzensberger ve her seferinde bir şeyin olacağını önceden kestirdiğimizi/ ve her seferinde haklı çıkacağımızı/ ve bundan bir şey çıkmayacağını çoktan biliyoruz/ve her şeyin yalan olduğunu/çokan biliyoruz/ve bir şeyi atlatmanın her şey değil de hiçbir şey olduğunu/ve bizim bunu atlatacağımızı/çoktan biliyoruz(Sezer Duru)
Atanas Dalçev Yıllar yılı sustum ben/Kafa düşünceden çatlayacak/Bugün sıyrılıyorum ancak/O mezar sessizliğinden/Aklım hala büyülü/Adsız sınırsız bir boşluk/Ne günler ne geceler aştık/Ölümle aynı türlü/Bir sıkıntı kötürüm eden/Artık özgür olsa da evet/Gelir düşünceye nasıl nereden/Kafesten uçacak o kuvvet/Sank hastalıktan kalkan biri/Dizlerim yürümeye yabancı/Güçsüz bir öfke, tuhaf bir acı/Tekrar dile getiren beni/Tıpkı eski kısa yazılar vardır/Hızlı bir göçün başlangıcında/Hükümlü duvara yazar da/Ardından darağacına yollanır(Necati Cumalı)
Johannes v. Jensen Dünyada iki erkek var/Her zaman karşıma çıkan/Birisi sevdiğim adam/Ötekisi beni seven/Birisi karanlık gecelerimin/Düşlerinde bile can evimdedir/Öbürü kalbimin önünde bekler/Bekler durur ama açılmaz kapı/ Birinin sadece soluğu yeter/Beni mutluluğa ulaştırmaya;/Öteki ömrünü bağışlar bana/Kalkıp geri vermem bir saatini/Birisi kanımın sıcaklığında/Aşkın öz türküleriyle yaşar/Öbürü can sıkıcı günlerim içinde/Umutsuz koşar/Her kadın bu ikili yaşamı tadar/Sevilenle seven arasında/Ama bir kez tek kişi olup o iki inan/Yalnız bir kez,her yüzyılda.(Ata Karatay)
William Shakespeare Vazgeçtim bu fünyadan,tek ölüm paklar beni/Değmez, bu yangın yeri avuç açmağa değmez/Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini/Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz/Değil mi ki ayaklar altında insan onuru/O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmıi/Ezilmil,hor görülmüş,el emeği, göznuru/ Ötekiler geçmiş başa derken mertlik bozulmuş/Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene/Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın/Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’e/Vazgeçtim b dünyadan,dünyamdan geçtim ama/Seni yalnız komak var, o koyuyor adama (Can Yücel)
Lord Byron Sen, hiç ölmeyen özü zincirsiz düşüncenin/Hürriyet!Işıldatır seni en çok zindanlar/Çünkü herkes orada seni kalbinde saklar/O kalp ki varlığının tek nedenidir sevgin/Ve zencilere konsa bile çocuğun senin/-Zincire ve ıslak bir kubbe karanlığına-;/Orada can vermesi kazandırır yurduna/Bir özgürlük ünlenir kanadında her yelin(Bilge Umar)
Federico Garcia Lorca
Tumblr media Tumblr media
Dante
Tumblr media Tumblr media
Giuseppe Ungaretti Ne haç ne çocukluk yetiyor/ne Golgota çekici durdurmağa/tanrıssal anıları ne de savaşı/Askerler gece ağlar/ölmeden önce,güçlüdürler,yaşam/kavgasında öğrendikleri sözlerin/önünde düşüp ölürler/Askerler, sevgili sayılar,/kimlerin kimlerin ağladığı (Egemen Berköz)
Tumblr media
Paul Eluard Kan rengi bir ağaç varsa İspanya’da/Hürriyet ağacıdır/Susmayan bir ağız varsa İspanya’da/Hürriyeti haykırır/Bir bardak saf şarap, varsa İspanya’da/Milletin olmalıdır(Orhan Veli)
Edith Söndergan Arama yoktur burada o sıcak dudaklarından öpeceğin şey/ Zira dudaklar da zamanla soğuyup gider/Yürek her şeye bedeldir deme yavrum/Deme boşuna yaşamaktansa ölmek evladır/Ne istersin ölümden!/Bir duysaydın vücudundan yayılan o kokuyu/Anlardın dehşetini kendi kendine kıymanın/Mecburuz çocuğum,mecburuz sevmeye/Hayatın upuzun hasta saatlerini/Ve özlemin kısacık serüvenini/Bir aralık çiçeklenen çöller misali(Lütfi Özkök)
M.Y. Lermontov Ey alay edilmiş peygamber,yeniden uyanacak mısın/Ya da intikam çağrısına hiçbir zaman/Altın kılıflardan çıkarmayacak mısın/Kılıcını,hakaret pasıyla kaplanan(Ataol Behramoğlu)
Yevgeni Yevtuşenko Sonunda öcünü alırken bu kötülüklerin/hatırlayıp utanacak çocuklarımız bir zamanlar/cesaret sayıldığını doğruluk denen şeyin(Ülkü Tamer)
Firdevsi-Sultan Mahmud’a Övgü
Bn. Ono No Komach Onu düşünerek uyudum/Tek karşıma çıksın diye/Bilseydim düş olduğunu/Hiç uyanır mıydım?(Ülkü Tamer)
Harindranath Chattopadhyaya Heyhat üzerimde yükselen ay yok bu gece/Siyah yağmur bulutları göklerde toplanıyor/Sayısız rüzgarlar ıslık çalıyor-ben tek başımayım/Siyah yağmur bulutları göklerde toplanıyor bu gece/Okyanus bir can çekişme haliyle haykırıyor/Ölmüş aşkların tatlı neşesini hatırladığından/Gözlerim yaşlarla dolu/Okyanus bir can çekişme haliyle haykırıyor bu gece/Artık sevgilimi hiç göremeyeceğim/Kıyıyı arkasında bırakmış olan/Siyah yağmur bulutları gözlerime doluyor bu gece/Heyhat üzerimde!Yükselen ay yok/Karanlıkların derinliğinden,  yağan yağmurlardan/Hala onu çağırıyorum/Heyhat bana!O artık dönmeyecek(ÖZDEMİR ASAF)
Edgar Allan Poe Biz daha bahtiyardık meleklerden/Onlar kıskandı bizi,-/Evet,-Bu yüzden(şahidimdir herkes ve o deniz ülkesi/ Bir gece bulutun rüzgarından/Üşüdü gitti Annabell Lee/Sevdadan yana, kim olursa olsun/Yaşça başça ileri/Geçemezdi ki bizi/Ne yedi kat gökteki melekler/Ne deniz dibi cinleri/Hiçbiri ayıramaz beni senden/Güzelim Annabell Lee(Melih Cevdet Anday)
Ezra Pound Kurtar bizi,öyle biri var ki önümüzde/Bir tebessümü daha fazlasını verir/ Asırlık bilgisinden senin kitaplarının/Ona bakalım sade(Bülent Ecevit)
Lawrence Ferlinghetti- Castro Üzerne Korku Dolu Bin Sözcük
Emilio Adolfo von Wesphalen Duyamazsın sen beni gelirken geceden daha güçlü/Daha büyük soluğuma, açılan kapılardan/Ve o kentler benden kaçan saklanan sessizliğe/ Gündoğuları gibi açılan bir ormana/Şimdi bütün acun bir parça ister seni/Bin parça ister seni kollarında/Sen güzelim kuş var git bu cennnetini (Coşkun Zengin)
Henri Krea Şafak Töreni:Bu mutsuzluk ürpertileri, bu işkenceler, acılar/Tüm bu cılız çocuklar, karnı yarık kadınlar/ Bir azapsız yaşam, sırıtmasız, bolluk içinde/ Ayaklandırır beni, seni sevmenin acısına karşın/ Bildiri:Kılıçtan geçirilmiş bir halk adına/Bir halk adına ağzı tutulmuş/Hapsedilmiş bir halk adına konuşuyorum ben/Bir halk adına/Dili kesilmek istenen/Kırılmak istenen çatır çatır kökten/Haklı/Sınırsız bir halk adına/Kinin,/Cinayetin/Aşağsamanın/Irk kıyımının(Kaya Öztaş)
Leopald Sedar Senghor Gölgende büyümüştüm,ellerinin yumuşaklığını örtmüştü gözlerimi/Sonra,yazın ve öğlenin sıcağında,birden buldum seni/adanmış toprak,kavrulan yüksek bir tepenin üstünde./Ve güzelliğin uçan bir kartalın çakışı gibi çarpıyor yüreğimde.(Güven Turan)
1 note · View note
infinite-shiva-blog · 12 years
Text
Shaper Shaped
In days gone by I used to be
A potter who would feel
His fingers mould the yielding clay
To patterns on his wheel;
But now, through wisdom lately won,
That pride has died away,
I have ceased to be the potter
And have learned to be the clay. 
In other days I used to be
A poet through whose pen
Innumerable songs would come
To win the hearts of men;
But now, through new-got knowledge
Which I hadn't had so long,
I have ceased to be the poet
And have learned to be the song.
I was a fashioner of swords, 
In days that now are gone,
Which on a hundred battle-fields
Glittered and gleamed and shone;
But now that I am brimming with
The silence of the Lord
I have ceased to be the sword-maker 
And learned to be the sword. 
In by-gone days I used to be
A dreamer who would hurl
On every side an insolence 
Of emerald and pearl.
But now that I am kneeling
At the feet of the Supreme
I have ceased to be the dreamer 
And have learned to be the dream. 
~ Harindranath Chattopadhyaya
11 notes · View notes