#hamdete
Explore tagged Tumblr posts
Text
ok oop sorry for the awkward formatting, but!!! thank you for the ask, lovely! (assuming they’re for me ofc, but they were replied to my reblog and a follower so!!) hope you’re having a grand day and taking care of yourself! xx
2. favorite book(s)?
omg...you've done it. you've stumbled upon one of the things i can ramble abt for paragraphs upon paragraphs. i'm gonna control myself though and limit to 3 things...
1. the harry potter series. i have 0 respect for jk rowling left in me, but the world she created definitely always has a place in my heart and i remember reading them for the first time. i loved them so much i blew through them all in less than 2 weeks (my fav from the series are 4-6) 2. the percy jackson + heroes of olympus series. massive nostalgia trip for me !!!! and i'm p sure the first series where i read about an lgbtq+ chara. v cool concept, funny and relatable charas, 10/10. recommend the musical too 3. the secret history by donna tart. i actually read this one like last month and it renewed my love for books/reading. bc of this book i've finished 3 others since then. the plot is rlly interesting and different. her writing is phenomenal, i love the way she describes things and her metaphors. wish i could forget it to experience it all over again. francis abernathy is me idk
31. 3 random facts?
1. i play (more like dabble at) a few instruments! ukulele, piano, guitar, clarinet, and i took choir for over 8 years! 2. i rlly like to edit pics/videos, but they’re mainly fandom related or manips/aesthetics of ocs. with the exception of this which i’ll just leave here to show that graphic design is my passion,,,
3. i was published in a few literary journals for my schools, but in middle school the story that got published was...basically a supernatural knock off. practically supernatural fanfic about twin brother ocs tbfh HAHA
53. 5 MORE more things that make me happy?
reorganizing my bookshelf, clip clops of animals running when you call them, singing, asmr bc the community and creators (mostly) are wholesome af, and rlly pretty sunsets
14 notes
·
View notes
Text
Günaydınlaaaaaar:
Hiç kimse kendi durumunun cahili degildir..kişi pek çok duruma cahil ola bilir,lakin kendi kalbini biliyor:
Cehaletinden dolayı,hayır zannettigin şerri senden uzaklaştıran Rabbine hamdet..
mutlu pazarlar...:
207 notes
·
View notes
Text
Sırrı Sekati Hazretleri bir gün sohbeti anında talebelerine, “30 yıl önce dediğim bir ‘elhamdülillah’ yüzünden, 30 yıldır tövbe istiğfar ediyorum” deyince, talebeler şaşırdı, “Efendim bu nasıl olur?” diye sordular. Şöyle anlattı:
Dükkânların bulunduğu çarşıda yangın çıkmış, bütün dükkânlar; terlikçiler, örücüler, elbiseciler nerdeyse tamamen yanmış. Bunu bana gelip haber verdiklerinde, senin dükkâna bir şey olmamış dediler. Ben de gayri ihtiyari “elhamdülillah” dedim. Sonra kendi kendime, ‘din kardeşlerinin malı mülkü yansın, seninki kurtuldu diye sen hamdet, bu nasıl Müslümanlık’ diyerek çok üzüldüm, ağlayıp çok tövbe ettim. Dükkânları yanan din kardeşlerime benzemek için, dükkânımdaki bütün malları fakir fukaraya dağıttım. 30 yıldır da tövbe ediyorum, hâlâ vicdan azabından kurtulamadım. Ben ölünce beni ıssız bir yere gömün, korkarım ki toprak beni kabul etmez,
dostlarım arasında yatmaya da utanırım.
7 notes
·
View notes
Text
Hacı Bektaş Veli' ye
Sizin dunya malı anlayışınız nedir?
diye sordular.
Hacı Bektaş Veli dedi ki ,
Kimsenin ekmeğini yeme, kimseden ekmeğini esirgeme.
Elin açık , gönlün açık , sofran açık olsun.
Ayıpları ört.. sırları tut...ofkeni yut...
........ HAMDET.....
.... Hayırlı Geceler Hayırlı Sahurlar ♥️
47 notes
·
View notes
Text
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dua eden bir adamın, dua sırasında Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e salat ve selam okumadığını görmüştü. Hemen: "Bu kimse acele etti" buyurdu. Sonra adamı çağırıp: "Biriniz dua ederken, Allahu Teala'ya hamd-u sena ederek başlasın, sonra Hazreti Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e salat okusun, sonra da diledigini istesin" buyurdu.
Tirmizi, Da'avat 66, (3473, 3476);
Ebu Davud, Salat 368, (1481);
Nesai, Sehv 48, (3, 44)
Açıklama :
1- Bu rivayet, duanın makbul olması için mahiyetce nasıl olması gerektiği hususunda bilgi vermektedir. Allah'a hamd ve sena ile başlanmalı ve mutlaka Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm)'a salâtu selâm okunmalıdır. Böylece hamdele ve salvele okunduktan sonra duaya geçilmelidir.
2- Hadisin Tirmizî'de gelen bir vechine göre: "Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) (Ashâbıyla Mescid'de) otururken biri gelerek namaz kılar ve sonra: "Rabbim bana mağfiret et, bana rahmet et" diye dua eder. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm):
"Ey namaz kılan kişi, acele ettin. Namazı kılıp oturdun mu, Allah'a lâyık olduğu şekilde hamdet, bana salât oku. Sonra Allah'a dua et" dedi. Râvi der ki: "Bundan sonra bir başkası daha namaz kıldı, önce Allah'a hamdetti, sonra Hazreti Peygamber (Aleyhissalâtu Vesselâm)'e salât okudu. Rasûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) buna da şunu söyledi:
"Ey namaz kılan kişi dua et, icabet göreceksin!"
3- Salât, dua demektir. Hazreti Peygamber (Aleyhissalâtu Vesselâm)'e salât okumak, O'na dua etmektir. Umumiyetle: "Allahümme salli alâ Muhammedin..." "Ey Allah'ım Muhammed'e salât (mağfiret, rahmet, bereket) et...!" diye başlayan mesnun, sabit formülleri vardır.
12 notes
·
View notes
Text
Yüreğinin daralmasından değil, Allah'a giden yolunun kapanmasından kork! Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır. Sabret, hamdet. Allah, Rahmetiyle tecelli edince daralan kalbin cennet bahçesi gibi genişler.
25 notes
·
View notes
Text
2 Dakika okuma ...
3 dk düşünmeye davet...
Suriyeli Prof Dr. Muhammed Ratib Nablusi Hoca'dan:
En şiddetli hastalıklardan biri SİNSİ hastalıktır.
Belirtileri görülen yahut hissedilen türden değildir. Yakalandığınızda çok ciddi zarar verir...
Bu hastalığın adı “nimete alışma hastalığı” dır.
Dört şekilde kendini gösterir.
1- Allah'ın nimetlerine alışmak. Adeta nimet
değilmiş gibi görmeye başlamak.
Nimetin nimet olduğunu hissetmeyip müktesep hak gibi görmek.
2- Evine giren kişinin ailesini sağ salim görmeye alışması. Onları iyi halde görüp bunun için Allah'a hamdu sena etmemek.
3- Alışverişe gidip market arabasına dilediğini koyup ücretini ödeyerek evine dönerken nimeti vereni ve ona şükretmenin gerektiğini zerre miktar hissetmemek. Bunu gayet normal bir durum olarak görüp adeta en tabii hakkı gibi telakki etmek.
4- Her sabah güven içinde uyanıp sağlığı yerinde bir şikayeti ağrısı sızısı olmadan kalktığında Allah'a hamd etmemek.
Dikkat!
Sen bu durumlardan birisini yaşıyorsan tehlike altındasın.
Evine girdiğinde…
Allah sana anne baba yahut eş çoluk çocuk nimeti vermişse,
Sağlıklı ve iyi bir durumda isen Allah tealaya bol bol hamdet, şükret...
Hayatının nimetlere alışmanı sağlanmasına izin verme.
Sen hayatını bu yüceler yücesi İlaha hamd ve şükre alıştır...
Nasılsın diye sorduklarında "Aynı be ne olsun" deme!...
Sen sayamayacağın nimetler içindesin
Allah teala sana onları yeniliyor. Güncelliyor...
Hem de hergün.
Sana hamd ve Şükrü de farz kılmış.
Niceleri o güne senin sahip olduğun nimetlerinden mahrum başlamıştır.
Nicesi güven içindeyken o gün korkarak kalkmıştır.
Nice çalışan o gün işsiz kalmıştır.
Nice zengin o gün fakir düşmüştür.
Nice gözü gören o gün kör olmuştur...
Nice sağlıklı insan o gün sağlığını kaybetmiştir.
Sana ise nimetler yenilenmiştir.
O zaman de ki:
Allah'a hamd olsun...
7 notes
·
View notes
Text
Tahammül ve sabır farklı şeylerdir. Gelen sıkıntıya, belaya ses çıkarmazsınız. İsyan etmezsiniz, bu tahammüldür. Ama sabır onu hoş karşılamaktır. Kan kusarken kızılcık şerbeti içtim demektir. Ne kadar güzel oldu demektir. Herkesin de harcı değildir. O yüzden bela geldiği zaman şükretme derler adama, hamdet. Neden? Evet, bela bir nimettir. Şükredilen nimet artar. Sen de şükredersin. Olur ki artar. Sabredemeyebilirsin. İmtihanı kaybedersin. O yüzden hamdet. Hamd hem belada hem nimette. Şükür, nimette. Yani gelen belaya ne iyi oldu da geldi, demek her adamın harcı değil. Ya Rabbî, ben aciz kulunum, verdin itirazım yok, takdir senindir. Ancak belayı üzerimden al, beni ferahlandır diyerek dua etmek lazım. Çünkü belaya tahammül etmek zor.
Can Veren Pervaneler 4 - Hayati İnanç
100 notes
·
View notes
Text
Hacı Bektaş'ı Veli’ye
-Sizin dünya malı anlayışınız nedir? diye sordular.
Hacı Bektaş Veli dedi ki;
-Kimsenin ekmeğini yeme, kendi ekmeğini kimseden esirgeme.
-Elin açık, gönlün açık, sofran açık olsun. Ayıpları ört, sırları tut, öfkeni de yut, Hamdet...
15 notes
·
View notes
Text
Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekâtuhu.Rabbimizin rızasını ve hoşnudluğunu kazanıp hayırlı Ameller işlemeye muvaffak olacağımız tertemiz bir gün bir hafta bir ömür olsun İnşaAllah Amin🌹
Hayırlı nurlu bereketli mutlu huzurlu sağlık sıhhat daimi Afiyet ve bol İbadet dolu sabahlar Amin
Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu;
“Besmeleyle başlanmayan her mühim işin sonu eksiktir.” (Ali el-Müttekî, Kenzu’l-ummâl, I, 555, No: 2491)
Bismillahirrahmanirrahîm
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adı ile
İmam-i Nevevî'nin kaydina göre Adem(as) Cenab-i hakk'a şöyle ricada bulunur; "Ya Rabbi,bana el emeğimle kazanacağım bir meşguliyet verdin.Bana öyle bir hamd kelimesi ögret (vahyet) ki,onda hamdetmek ve tesbih etmek geniş ve kapsamli bir manayı içine almış olsun.
Hazreti Adem Aleyhisselâm)'ın bu niyazı üzerine Allah(Celle Celâluhû) O'na söyle vahyetti: -"Ya Adem!(as) Sabahladığın ve aksamladığın vakit (sabah ve akşam) üç defa şu dua ile hamdet;
Elhamdülillahi Rabbil âlemîne hamden yüvafî ni'amehû ve yükâfî mezîdeh'
Manası: "Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun.Öyle bir hamd ki, Allah'ın verdiği nimetlerin şükrünü ödeyecek ve fazlasına da denk (eşit-i müsavî) gelecektir"
Allah'a şu şumüllü (kapsamli) bir hamd cümlesiyle hamdetmek isteyen bu hamd ile hamd edebilir demiştir Ülemâ-i müteahhirîn. (imam nevevî)
Amin Amin Amin
11 notes
·
View notes
Note
I wrote a tale and I'm making some illustrations for it, and even if I'm not very talented at drawing I feel kinda proud. Also, I'm really sorry for your loss. Take care of yourself ❤️
00: !!!! wow, omg, how exciting! everyone starts somewhere, no shame if your art isn't quite up to the standards you're striving for at first. practice is key!!! and quality is not the most important part of creation, tbh, your enjoyment while you do it is! 🥰
i'm so happy you ended up proud of it, though, feel free to share it w me if you're comfy and feel like it! good job, lovely, creative minds at work 🥺
thank you v much 💖💝 times are tough, but i am tougher i suppose! it'll be okay. you're v sweet, i'll take an extra sip of water rn bc of the reminder. you take care, too!!!! ♡
6 notes
·
View notes
Text
Suriyeli Prof Dr. Muhammed Ratib Nablusi Hoca'dan:
En şiddetli hastalıklardan biri SİNSİ hastalıktır.
Belirtileri görülen yahut hissedilen türden değildir. Yakalandığınızda çok ciddi zarar verir...
Bu hastalığın adı “nimete alışma hastalığı” dır.
Dört şekilde kendini gösterir.
1- Allah'ın nimetlerine alışmak. Adeta nimet
değilmiş gibi görmeye başlamak.
Nimetin nimet olduğunu hissetmeyip müktesep hak gibi görmek.
2- Evine giren kişinin ailesini sağ salim görmeye alışması. Onları iyi halde görüp bunun için Allah'a hamdu sena etmemek.
3- Alışverişe gidip market arabasına dilediğini koyup ücretini ödeyerek evine dönerken nimeti vereni ve ona şükretmenin gerektiğini zerre miktar hissetmemek. Bunu gayet normal bir durum olarak görüp adeta en tabii hakkı gibi telakki etmek.
4- Her sabah güven içinde uyanıp sağlığı yerinde bir şikayeti ağrısı sızısı olmadan kalktığında Allah'a hamd etmemek.
Dikkat!
Sen bu durumlardan birisini yaşıyorsan tehlike altındasın.
Evine girdiğinde…
Allah sana anne baba yahut eş çoluk çocuk nimeti vermişse,
Sağlıklı ve iyi bir durumda isen Allah tealaya bol bol hamdet, şükret...
Hayatının nimetlere alışmanı sağlanmasına izin verme.
Sen hayatını bu yüceler yücesi İlaha hamd ve şükre alıştır...
Nasılsın diye sorduklarında "Aynı be ne olsun" deme!...
Sen sayamayacağın nimetler içindesin
Allah teala sana onları yeniliyor. Güncelliyor...
Hem de hergün.
Sana hamd ve Şükrü de farz kılmış.
Niceleri o güne senin sahip olduğun nimetlerinden mahrum başlamıştır.
Nicesi güven içindeyken o gün korkarak kalkmıştır.
Nice çalışan o gün işsiz kalmıştır.
Nice zengin o gün fakir düşmüştür.
Nice gözü gören o gün kör olmuştur...
Nice sağlıklı insan o gün sağlığını kaybetmiştir.
Sana ise nimetler yenilenmiştir.
O zaman de ki:
Allah'a hamd olsun...
8 notes
·
View notes
Text
Neden dualarımız hamd ile biter?
Yunus sûresinin 10. ayetinde geçen bir ifade var ki, Risale-i Nur'da da sıklıkla kendisine yer bulur, kısa bir meali şöyledir: "Onların dualarının sonu da şudur: Hamd âlemler Rabbi Allah’a mahsustur." Bu ayet, esasında, mü'minlerde 'bir şeaire dönüşmüş olarak' yaşamaktadır. Hatırlarsınız, gerek bireysel, gerek cemaatle edilen dualarda dilek kuşumuzun kanatları şu ifadelerle bağlanır: "Ve'l-hamdülillahi Rabbi'l-alemîn. el-Fatiha." Evet. Zaten bildiğiniz üzre 'Ve'l-hamdülillahi Rabbi'l-alemîn' de "Hamd âlemler Rabbi Allah'a mahsustur!" demektir. Peki onların/mü'minlerin duaları neden böyle bir 'hamd' ile sona erer? Kur'an'da bunun bize hatırlatılmasının (veya tembih edilmesinin) hikmeti nedir? Bir dua neden hamd ile bağlanır? Dua, tam da bir yoksunluk durumunda edilmesine rağmen, neden şükürle, mutlulukla, neşeyle kardeş bir kelime anılır? Bu yazımda epeydir zihmini kurcalayan şu meseleye dair kalbime gelenleri sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Elbette, fikrimi paylaşırken, mürşidimin ifadelerine atıflar da yapacağım. Becerebilirsem. İnşaallah. Tevfik ise Allah'tandır. Öncelikle şunu hemen ifade edelim: Bediüzzaman'ın çeşitli metinlerde tekrar be tekrar hatırlattığı üzere, dua birşeyin aracı değil, hayatın bizzat amacıdır. Veya daha toparlayıcı bir ifadeyle şöyle diyebiliriz: Dua, kendisiyle nefsî neticelere ulaşmak için değil, nefsi ruhla alakadar etmek üzere emredilmiştir. Yahut da şöyle söyleyebiliriz: 'birincil ihtiyaçlarla tetiklenen ikincil bir ihtiyaç' olarak fıtratımıza asılmıştır. Öyle ya. Derde düşen ateist bile olsa dua eder. Bir şekilde yardım diler. Hani şu söz pek meşhurdur: "Düşmekte olan bir uçakta ateist bulamazsınız." Mürşidim "Yağmur namazı ve duası bir ibadettir. Yağmursuzluk, o ibadetin vaktidir. Yoksa, o ibadet ve o dua, yağmuru getirmek için değildir. Eğer sırf o niyetle olsa, o dua, o ibadet hâlis olmadığından kabule lâyık olmaz!" derken de, "Hastalık duanın vaktidir; şifa duanın neticesi değil. Belki Cenâb-ı Hakîm-i Rahîm şifa verse, fazlından verir!" söylerken de, ve hatta "Dua bir ubûdiyettir. Ubûdiyet ise, semerâtı uhreviyedir. Dünyevî maksatlar ise, o nevi dua ve ibadetin vakitleridir. O maksatlar, gayeleri değil!" diye hatırlatırken de aynı hakikate dikkatimizi çeker. Yani, zahirde biz duayla bir neticeye ulaşmaya çalışırız, nefsimiz bazı ihtiyaçları için duaya sevkolunur. Fakat hakikatte ihtiyaçlar duaya sevkediliş vesilemizdir. Murad olunan 'istenilen' değil 'edilen'dir. Yahut da azıcık kelime oyunuyla şöyle söylemeli: Hastalıkla veya yağmursuzlukla veya herhangi bir musibetle sevkedilişimiz 'istenirken edilene'dir, 'edilirken istenene' değildir. Bu düzlem duayı bizzat bir amaç haline getiriyor. O halde, bir mü'min, dua ettiğinde zaten kendisinden asıl istenilene ulaşmış oluyor. Yani sevkedildiği asıl maksada kavuşmuş oluyor. Ümit Şimşek ağabeyin Mesnevî-i Nuriye tercümesinde bu durum şu cümlelerle ifade ediliyor: "Evet, hamdin sırrı, nimet meyvesinde in'am ağacını görmektir. Böylece, tasavvur-u zeval elemi gider, hamdin kendisi bizzat bir lezzet olur." Kul, Allah'a dua ettiğinde, velev ki dua ettiği şeyler kendisine nasip edilmesin, aslında 'potansiyelin bilgisine/farkındalığına' ulaşmış olur. Ona dilediklerini verebilecek 'kudreti herşeye yeter' bir Allah vardır. (Bunu 'içinden' öğrenmiş olur.) Hem o Allah merhametlidir. Mahlukatının kapsamı içerisinde zerre kadar yer tutan insanın sesine dahi kıymet verir. İnsan dua ettiği anda ruhuna/kalbine bu manaları hatırlatmış olmakla şifasını almış olur zaten. Ve şu 'şifayı zaten almış olmak' da hamdedilmeye layıktır. Tam da bu makamda mürşidim der: "Bunun (duanın) en mühim ciheti, en güzel gayesi, en tatlı meyvesi şudur ki: Dua eden adam anlar ki, Birisi var, onun hâtırât-ı kalbini işitir, herşeye eli yetişir, herbir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, fakrına medet eder." Yani, evet, biz dualarımızın sonunda hamdediyoruz. Çünkü dua etmenin bizzat bir 'nimet' olduğunu, hatta nimet içinde 'nimet vereni' göstermekle 'nimetten öte nimet' olduğunu hissediyoruz. Hem yalnız bu kadar da değil. Bu ayette hamdın Allah'a değil de 'âlemler Rabbi Allah'a tevcih edilmesinin de bir hikmeti var. Onu da yine Ümit Şimşek ağabeyin Mesnevî-i Nuriye tercümesinde şöyle bir yerde ışıldarken buldum: "Dua, tevhidin ve ibadetin esrarına nümunedir. Zira içinden gizlice dua eden kimse, bu hareketiyle, dua edilen Zatın, onun içinden geçen şeyleri işittiğine ve istediğini vermeye kadir olduğuna itikad etmiş olur. Bu da, dua edilen Zatın herşeyi bildiğine ve herşeye kadir olduğuna inanmayı gerektirir." Yani, dua etmiş olan insan, bir açıdan, tevhide imanını da ortaya koymuş oluyor. Hatta bu yönüyle duaya 'içimizdeki fıtrî tevhid şahidi' de diyebiliriz. Çünkü dua eden kişi, ettiği Zatın, 'herşeye gücü yeter' olduğunu da kabul etmiş oluyor. Hem zaten duaları da yalnız birşeyle, bir alanla, bir dalla, bir sınıfla, bir zeminle ilgili değil. İnsan öyle bir kainat meyvesi ki dualarının içinde evrenin her rengi var. Hayallerinde bütün âlemlerin resmi bulunur. İşte, biraz da bu nedenle, dualarımızın sonu 'âlemler Rabbi Allah'a hamd ile bitiyor. (Duamız için bütün âlemler gerekiyor.) Hamdediyoruz. Çünkü dua etmekle ona yaklaşıyoruz. Veya onun yakınlığının farkındalığına ulaşıyoruz. Bu yakınlık bahsini açtım, sanmayın ki, öylesine açtım. Aynı eserde 'hamd' ile 'yakınlık' arasında kurulan şöyle bir ilgi de var: "Subhanallah, kulun ve imkan dairesindeki varlıkların, Vacibü'l-Vücud ve Aliyyü'l-Azîm olan Allah'tan uzaklığına bakar. Elhamdülillah ise, Allah'ın lütuf ve rahmetle kula ve mahlukatına yakınlığına bakar. (...) Allah bize yakındır, onun için biz Ona hamdederiz; biz ise Ondan uzağız, onun için Onu tesbih ederiz. Sen rahmetiyle Onun yakınlığına bakarak Ona hamdet ve mümkinattan oluşun cihetiyle uzaklığına bakarak onu tesbih et. Bu iki makamı sakın karıştırma!" Belki duada bu 'yakınlık hissinin inkişafı' olduğu için de arkasında hamdin mührünü görüyoruz. Yani, Allah'a hamdediyoruz, dua gibi bir vesileyle bize yakınlığını gösterdiği için. Fakat bir saniye. Şimdi bunları yazarken dikkatimi çekti. Yunus sûresinin 10. ayeti aslında yukarıda alıntıladığım kısımdan ibaret değil. Ayetin tamamını kısa bir mealle meallendirecek olursak şöyle söyleniyor: "Onların oradaki duası: Allahım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz! (sözleridir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise 'selâm' dır. Onların dualarının sonu da şudur: Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur." Ayet-i kerimeyi böylece tastamam karşımıza alınca Bediüzzaman'ın 'yakınlık' ve 'uzaklık' üzerinden anlattığı 'iki makam'ın bu ayetin bir gizli tefsiri olduğunu söyleyebilir miyiz? 'Gizli' diyorum. Çünkü o bahiste bu ayet hiç anılmıyor. Fakat başlarken şöyle söyleniyor: "Subhanallah ve Elhamdülillah, Allah'ın önce celal, sonra da cemal sıfatlarıyla tavsifini tazammun eder." Belki şöyle birşey zannetsek hata olmaz: Bu iki makamın dengesini yakalayanlar ancak 'selamet' bulur. Birbirleriyle karşılaştıkça 'selam' derler. İnsanın 'ubudiyetteki dengenin' cennetini bulmasının yolu budur: 'Subhanallah'ı anmak ama 'Elhamdülillah'ı da unutmamak.
1 note
·
View note
Text
2 Dakika okuma ...
3 dk düşünmeye davet...
Suriyeli Prof Dr. Muhammed Ratib Nablusi Hoca'dan:
En şiddetli hastalıklardan biri SİNSİ hastalıktır.
Belirtileri görülen yahut hissedilen türden değildir. Yakalandığınızda çok ciddi zarar verir...
Bu hastalığın adı “nimete alışma hastalığı” dır.
Dört şekilde kendini gösterir.
1- Allah'ın nimetlerine alışmak. Adeta nimet
değilmiş gibi görmeye başlamak.
Nimetin nimet olduğunu hissetmeyip müktesep hak gibi görmek.
2- Evine giren kişinin ailesini sağ salim görmeye alışması. Onları iyi halde görüp bunun için Allah'a hamdu sena etmemek.
3- Alışverişe gidip market arabasına dilediğini koyup ücretini ödeyerek evine dönerken nimeti vereni ve ona şükretmenin gerektiğini zerre miktar hissetmemek. Bunu gayet normal bir durum olarak görüp adeta en tabii hakkı gibi telakki etmek.
4- Her sabah güven içinde uyanıp sağlığı yerinde bir şikayeti ağrısı sızısı olmadan kalktığında Allah'a hamd etmemek.
Dikkat!
Sen bu durumlardan birisini yaşıyorsan tehlike altındasın.
Evine girdiğinde…
Allah sana anne baba yahut eş çoluk çocuk nimeti vermişse,
Sağlıklı ve iyi bir durumda isen Allah tealaya bol bol hamdet, şükret...
Hayatının nimetlere alışmanı sağlanmasına izin verme.
Sen hayatını bu yüceler yücesi İlaha hamd ve şükre alıştır...
Nasılsın diye sorduklarında "Aynı be ne olsun" deme!...
Sen sayamayacağın nimetler içindesin
Allah teala sana onları yeniliyor. Güncelliyor...
Hem de hergün.
Sana hamd ve Şükrü de farz kılmış.
Niceleri o güne senin sahip olduğun nimetlerinden mahrum başlamıştır.
Nicesi güven içindeyken o gün korkarak kalkmıştır.
Nice çalışan o gün işsiz kalmıştır.
Nice zengin o gün fakir düşmüştür.
Nice gözü gören o gün kör olmuştur...
Nice sağlıklı insan o gün sağlığını kaybetmiştir.
Sana ise nimetler yenilenmiştir.
O zaman de ki:
Allah'a hamd olsun...
12 notes
·
View notes
Text
137. Layık olmadığın halde sana övgüler gönderiyorsa, layık olduğu şekilde sen O’nu öv.
Açıklama: İnsanlar senin nefsinde gizlenmiş olan kötülükleri bilseler seni methetmez, bilakis sana kızarlardı. Allah Teâlâ senin bu kusurlarını gizledi de layık olmadığın halde insanlara seni methettirdi.
Ehil olmadığın halde seni methettiren yüce Allah’a layıkıyla hamdet. Çünkü asıl övgüye layık olan O’dur.
Hikem-i Atâiyye - İbn Atâullah el-İskenderi (k.s)
53 notes
·
View notes
Text
Allah sana her istediğini verseydi, nefsin firavunluktan, başın da beladan kurtulmazdı. Hz Ali efendimizin (k.s.) buyurduğu gibi Allah'ın sana bir şeyi vermemesi de nimettir. Sana dua edecek bir kalp ve "Allah" diyecek bir ağız vermiş. Öyleyse dua edebildiğin için hamdet ☺
0 notes