#hüsnü doğan
Explore tagged Tumblr posts
Text
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın 110. Doğum Yılı Etkinliği
27 Ekim 2024 tarihinde, Cumhuriyete Değer Katanlar ve Ahde Vefa Projesi çerçevesinde, Türk edebiyatının önde gelen şairlerinden Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın 110. doğum yılına özel bir etkinlik düzenlenecek. Etkinlik, “Bir Cumhuriyet Aydını: Fazıl Hüsnü Dağlarca 110 Yaşında” başlığıyla, 14:00’te Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi Gülten Akın Salonu’nda, Ankara Çankaya’da…
#110. doğum yılı#Çankaya Belediyesi#Cumhuriyet aydını#Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi#edebi duruş#Etkinlik#Fazıl Hüsnü Dağlarca#Hacettepe Üniversitesi#Kültürel Miras#Türk Edebiyatı
0 notes
Text
Türkiye’de Müzisyen Olmak
Türkiye’de Müzisyen Olmak #laçotayfa #hüsnüşenlendirici #aytaçdoğan #volkanöktem #tarkan #ismailtunçbilek #mustafaipekçioğlu #yıldırangüz #nilkaraibrahimgil #ilterkurcala #aydınkara #göksunçavdar #bülentaltınbaş #hasangözetlik #samimsakaryalı #bakikemanc
Herkese merhabalar, yeni bir yayına daha hoşgeldiniz. Türkiye’de ve Dünyada bir enstrüman çalarak tanınmak her zaman zorlu bir yoldur. Bugün enstrümanlarını sürekli dinlediğimiz ama isimlerine çok dikkat etmediğimiz enstrümanistleri konuşacağız. İsterseniz daha fazla beklemeden buyrun hemen konunun detaylarına geçelim. Bu arada yaptığım yayınları beğeniyor ve yeni yayınları kaçırmak…
View On WordPress
#aydın kara#aytaç doğan#ömer balık#eğitici podcast#fatih erkoç#göksun çavdar#hakan altun#hasan gözetlik#hüsnü şenlendirici#ibrahim tatlıses#ilter kurcala#ismail tunçbilek#kendini geliştir#kirpi bülent altınbaş#laço tayfa#mesut külahlı#mustafa ipekçioğlu#mustafa kandıralı#nil karaibrahimgil#nurhat şensesli#organize işler#sakiler#samim sakaryalı#serkan çağrı#taksim trio#tarkan#türkçe podcast#türkiye&039;de müzisyen olmak#volkan öktem#yıldıran güz
0 notes
Text
Şey ve Hiçlik Arasında
Sonsuzluk, var oluşun budanıp elle tutulmuş öznel bir yapıyla karşılaşırken kendine çarpması gibi bir şey mi?
‘Şey’ olarak nitelendirirken sonsuzluğu, var oluşun yok oluştan geldiğini unutmadan, herhangi bir şeyin içinde birden fazla şey mi, bir tek şey mi olmamız gerektiğini bize anlatmaya çalışan asıl sorumluluk ve gerçek, sonsuzluğun acılarımızda serin ve derin olması mı? Duygulara kaftan giydirip zamanı kendimize bölerken, kendimizden neyi saklamamız gerektiğini bilmiyoruz. Sorular ve sorunlar arasında bir girdapta, var oluşun yaşamsal faaliyetlerin yerine getirilip eylemsel bir çığlıkta akıp gittiği sanrısında kendimize garip dedikodular türetiyoruz.
İnsan, kendi iç sesiyle de dedikodular yapabilir: pekala. En fazla ünlüler ile ünsüzlerinin yer değiştirmesine izin verirsin; kendi var oluşunun.
Ölmek, yeniden doğmak ile bir zıtlık içerisindeyse, ölürken mi doğmuş oluruz? Hangisi daha gerçek ve evrensel bir parantezde açılıyorsa yaşama; orada mı gerçek vardır? Kendimize ‘şey’ diye nitelendirdiğimiz isimli isimsiz her şey, bir ünlem ve soru işaretine bakıyor aslında. Altını çizdiklerimize soru işareti, üstünü çizdiklerimize ünlem bırakıyoruz.
Her birimizin beden denilen kıyafeti farklıyken, bize yakıştırılanı mı giydik, bize yakıştığını düşündüğümüz kıyafeti mi? Açık uçlu sorularla ömrü uzatıp saçlarımızı kestiğimizi sandık; aslında çoğu zaman.
Kim için var oldum, kim için yaş alırken kim için daha yeni doğan bir bebek oldum? Kayıplarımız bir ecza dolabına atılan reçetesiz ilaçlarla dolu. Sabır deseninde şükrederek çoğumuz var oluşumuzun kilitli kapısına dokunmayıp o kapının önünde yaşanacakları bekler olduk.
‘Kader, nasip, kısmet’ ipliğiyle bağlanan derin yaşamın, mayasına ne çalındı? Sazlar sustu, güfteler tenor adamların elinde ezberlenen bir keşke oldu. Zaman, durduğunu sandığımız yerde aktı, aktığını sandığımız yerde aslında belki de hiç yoktu.
Neredeyiz biz? Yaşam nerede? Özgür ruhların kanalizasyonda bir nefret ile geçirdikleri tenha yollara sıfatı şifacı zannedilen nazarları değerken unuttuğumuz dualar nerede? Hangimiz iyi, hangimiz daha iyiyiz? Her sebepten.
Var oluşumun ikonik zaman çizelgesinde saate bakmadan da akıp giden bir yaşam varsa önümde, duvar saatlerinin kol saatime çelme takmasına izin vermemek niye?
Her soru gurme olur yaşamda. Yediği içtiği ise ayrı gitmez aklınla. Sonra ne olur? Düşündüğüm bir an. An, şu an. Peki beş dakika önce de bir an değil miydi? Yağacaksa beş dakika sonra yağmur, engellenir mi? Batacaksa her gün güneş, hep aynı yerden. Bu ezberden vazgeçilir mi? Hangisinin adı yaşam, hangisinin ezberi külliyen yalan?
Şu an da az önce bir şu an. Dahi anlamındaki ekleri ayıracağım diye ettiğim şu çaba kadar, hayatıma gül saçmadım. Sorarsan hepsi hüsnü-zan...
Tencere kapağa der ki: Kapak olmazsa tencere açık olur ve üşür. Kapak tencereye der ki: Tencere olmazsa Kapak boş kalır ve üşür.
Her sebepten doğma büyüme sorgu meclisi başkanıyız sanırız, kendimizi. Halbuki en çok kendimize yabancıyız. Sor sana, sen kimsin? Var oldun da mı oldun? Yok oldun da mı var oldun? Çokken mi azsın? Azken mi daha çok varsın? Müptela gecenin ışıkları açıldı.
Dila VARLI
#keşfet#tumblr#blog#deneme#edebiyat#yazar#dilaraaksoy#essay#yalnızlık#dilavarlı#varoluş#zaman#gece#felsefe#ölümle yaşam arasında#hiçlik
5 notes
·
View notes
Text
Günlerdir bu parçayı dinlemek isteyip ertelemem ve hadi artık bir dinleyeyim diyerek açmam ve sözlerinin benim için bir şeyler ifade etmesi
• Ne doğan güne hükmüm geçer ne halden anlayan bulunur.. Aklımdan ölümüm geçer…
9 notes
·
View notes
Text
Dünyanın hiçbir ülkesinde bu olmaz!
‘Türkiye destekli Azerbaycan Ermenistan’a saldırmış, etnik temizlik ve soykırım tehlikesi varmış’ diye Uluslararası örgütlere ‘kurtarın’ çağrısı yapan 128 ‘hak savunucusu’ çıktı!Emperyalizm uşağısınız anladık da, kaç paralık adamsınız onu söyleyin!
Aha liste de burada: A. Serdar Koçman, Abdullah Demirbaş, Adil Okay, Adnan Cangüder, Ahmet Hulusi Kırım, Ahmet Konuk, Akın Birdal, Akın Atauz, Akup Alakuş, Ali Ekber Kaypakkaya, Ali Gökkaya, Anjel Dikme, Ari Günter, Aris Nalcı, Armen Korkmaz, Atilla Dirim, Attila Tuygan, Ayşe Hür, Aziz Tunç, Baskın Oran, Burak Demir, Cengiz Aktar, Cengiz Gültekin, Demir Sönmez, Denis Dreisbusch, Dilek Ak, Dinç Dinç, Doğan Özgüden, Emre Uslu, Enver Enli, Eren Keskin, Faruk Mızrak, Fatime Akalın, Fatin Kanat, Fatma Gök, Ferhat Umruk, Ferit Barut, Feyyaz Kerimo, Fikret Başkaya, Garo Kaprielyan, Gülseren Yoleri, Gün Zileli, Güngör Şenkal, Hacı Orman, Hakan Tahmaz, Haldun Açıksözlü, Halil Savda, Hanife Elmadağ, Haydar Doğan, Hosrof Köletavitoğlu, Hovsep Hayreni, Hrant Kasparyan, Huriye Şahin, Hüseyin Habib Taşkın, Hüseyin Karakuş, Hüseyin Şenol, Hüsnü Öndül, İlyas Danyeli, İnan Gedik, İnci Tuğsavul, İshak Kocabıyık, Jan Beth-Sawoce, Kasım Ergün, Kayuş Çalıkman G., Kazım Gündoğan, Kemal Bilget, Kenan Yenice, Kuvvet Lordoğlu, Leman Stehn, Lerna Ekmekçioğlu, Mahinur Şaşmaz, Mahmut Konuk, Mahmut Uzun, Mazlum Çetinkaya, Mehmet Ali Orğun, Mehmet Onur Yılmaz, Mehmet Tursun, Mehmet Uluışık, Memik Horuz, Mihail Vasiliadis, Miran Afşar, Murad Karakaş, Murad Mıhçı, Murat Polat, Necati Abay, Nedim Durmuş, Nevzat Onaran, Nuran Yüce, Nurten Kırmızıgül, Ohannis Conkar, Onur Hamzaoğlu, Osman Tiftikçi, Pınar Ömeroğlu, Ramazan Gezgin, Recep Maraşlı, Sait Çetinoğlu, Sarkis Adam, Selahattin Esmer, Selay Ertem, Sibel Perçinel, Sinan Canlı, Süleyman Eryılmaz, Şaban İba, Şanar Yurdatapan, Şenol Karakaş, Şiar Rişvanoğlu, Şükriye Ercan, Şükrü Hamarat, Taner Akçam, Tufan Sisli, Tuncay Yılmaz, Ufuk Güneş, Ülkü Çevik, Veysi Sarısözen, Yalçın Ergündoğan, Yasemin Balıkçı, Yasemin Çongar, Yıldız Aydın, Zehra Kabasakal Arat, Zeki Kahraman, Zeliha İkizer, Ziya Özder…
2 notes
·
View notes
Text
Fazıl Hüsnü Dağlarca Şiir
Fazıl Hüsnü Dağlarca Şiir: Türk Şiirinin Büyük Ustası Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Şiir Anlayışı ve Edebiyat Dünyasına Katkısı Türk şiirinin en önemli isimlerinden biri olan Fazıl Hüsnü Dağlarca, modern Türk edebiyatının en derin izlerini bırakmış şairlerden biridir. 1914 yılında Antalya’da doğan ve 2008 yılında hayata veda eden Dağlarca, şiirlerinde büyük bir insana ve doğaya dair derin…
0 notes
Video
youtube
Kardan Adam - Gülşen ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör 4/4 Beste Gülşen Bayra... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/H61-qJaezY8 ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Kardan Adam - Gülşen ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör 4/4 Beste Gülşen Bayraktar) @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ESER ADI : KARDAN ADAM SÖZ GÜFTE : GÜLŞEN BAYRAKTAR BESTE - MÜZİK: GÜLŞEN BAYRAKTAR USÜL : 4/4 MAKAM - DİZİ : KÜRDİ - MİNÖR Em Bm Em Bm Sen bana aklı ver Allahım bende esamesi yok D Am D Am Doğru olabilir mi gördüklerim bi malumatım yok Em Bm Em Bm Geliyorum demedin sende her kaza gibi ani D Am D Am Asar büyük kalbim gidiyor elden aşığım yani Bm Em Am D Uzun boyundan mı, serin suyundan mı D Am Bm Zamansız olmak mı seni sen yapıyor Bm Am Zaten aşk ne zaman doğru zaman kollar hiç bi zaman Am Bm Dağ gibi duranı istemez ah sever kalp kardan adam Bm Am O erir üstüme erisin ben çoktan sırılsıklam Am Bm Olmuşum ölmüşüm bitmişim budur aşkta en cazip olan "Kardam Adam" Beni Durdursan mı? albümünden Gülşen şarkısı Yayımlanma 20 Mayıs 2013 Tarz Pop Süre 3:51 Şirket DMC Beni Durdursan mı? şarkı listesi Yatcaz Kalkcaz Ordayım (1) "Kardam Adam" (2) Saklandım İzlerinde (3) "Kardam Adam", Gülşen'in Beni Durdursan mı? albümünün ikinci teklisidir. Yönetmenliğini Koray Birand'ın üstlendiği klibi 19 Haziran 2013 tarihinde yayınlanmıştır.[1] Beni Durdursan mı? Gülşen stüdyo albümü Yayımlanma 20 Şubat 2013 Kaydedilme 2012-13 Stüdyo Kaya Müzik (İstanbul, Türkiye) Tarz Pop Süre 43:17 Şirket DMC Yapımcı Ozan Çolakoğlu Gülşen kronolojisi Önsöz (2009) Beni Durdursan mı? (2013) Bangır Bangır Beni Durdursan mı? albümüne çekilmiş video klipler "Yatcaz Kalkcaz Ordayım" Yayımlanma: 14 Şubat 2013 "Kardan Adam" Yayımlanma: 20 Mayıs 2013 "Irgalamaz Beni" Yayımlanma: 18 Eylül 2013 Beni Durdursan mı?, Türk şarkıcı Gülşen'in sekizinci stüdyo albümü. 20 Şubat 2013'te Doğan Music Company tarafından yayımlanarak şarkıcının bu şirketten çıkan ilk albümü oldu. 2009'daki yedinci stüdyo albümü Önsöz'den sonra 2011'de "Yeni Biri" ve "Sözde Ayrılık" single'larını piyasaya süren Gülşen, aynı yıl yeni albümü için Ozan Çolakoğlu ile çalışmalara başladı. Tüm şarkıların sözlerini tek başına yazdı ve bazılarını tek başına bazılarını ise albümün yapımcısı da olan Çolakoğlu ile birlikte besteledi. İstanbul'da gerçekleşen kayıt oturumları 2012'den başlayarak 2013'ün ilk ayına kadar sürdü. Şarkı listesi Tüm şarkılar Gülşen tarafından yazılıp bestelendi. "Aşk Cinayet Sever", "Acısı Bile Bal" ve "Seyre Dursun Aşk"ın bestelenmesinde Ozan Çolakoğlu da görev aldı. No. Başlık Süre 1. "Yatcaz Kalkcaz Ordayım" 3:54 2. "Kardan Adam" 4:04 3. "Saklandım İzlerinde" 4:55 4. "Kendine Müslüman" 4:24 5. "Yalanlar Çok Güzel" 4:57 6. "Irgalamaz Beni" 3:41 7. "Aşk Cinayet Sever" 4:23 8. "Acısı Bile Bal" 3:25 9. "Seyre Dursun Aşk" (Akustik) 4:08 10. "Ne Düşünürsen O Olur" 5:26 Toplam süre: 43:17 Yapım görevlileri Gülşen – şarkıcı-şarkı yazarı Ozan Çolakoğlu – yapımcı, besteci (7, 8, 9), aranjör, klavyeli çalgılar, programlama, mastering (1, 4, 6) Caner Güneysu – akustik gitar, klasik gitar Birkan Şener – bas Gündem – yaylılar (4, 5, 7, 9) Altın Duble – yaylılar (3, 8, 10) Hüsnü Şenlendirici – klarnet Fatih Ahıskalı – ut Ali Yılmaz – bağlama Mehmet Akatay – perküsyon Ömer Aslan – asma davul Eyüp Hamiş – ney (4) Türker Dinletir – ney (10) Tahsin Terzi – kemençe Görkem Güder – solo keman Atınç Tombak – geri vokal Eda Ressureccion – geri vokal Ercüment Vural – geri vokal (3) Mehmet Can Mayakan – kayıt Osman Çetin – kayıt Emre Kıral – miks, mastering (5) Levent Demirbaş – mastering (2, 3, 7-10) Emre Ünal – fotoğraflar Zeynep Tosun – kostüm ve imaj danışmanı Mahizer Aytaş – styling Zeynep Üner – kreatif ve iletişim danışmanı Gülüm Erzincan – saç, makyaj Serkan Aktürk – saç, makyaj Şerifcan Özcan – grafik tasarım GD Ofset – baskı Yapım görevlileri, Beni Durdursan mı? albüm kitapçığından alınmıştır
0 notes
Text
SUSURLUKSPOR, 100 YILLIK BİR MİRAS…
İlk kulüp yeri Tunalıların karşısındaki eski Mavi Köşe (şimdi Keltepeliler Kahvesi) çay evinin tahta merdivenlerle çıkılan ikinci katıydı.
İlk kulüp başkanı Müdür Bey lakabıyla bilinen Cemal Tez'di.
İlk yöneticiler ise Naci Giray, Fazlı Tuncer (öğretmen) ve İsmet Yörük'tü.
1925 yılından 1935 yılına kadar “İdmanocağı” adı altında kurulu bulunan kulübümüz, o tarihlerde özel ve resmi maçlar düzenledi, civar ilçe ve köyleri ile tümende alay maçları yaptı.
1935 yılında Balıkesir’de lig maçları yapan kulübümüzün adı bu yıllarda “Susurluk Gençlik İdman Yurdu” oldu.
O dönemde imkânlar kısıtlıydı. Mevcut yöneticiler kulübe gelir getirmek amacıyla deve güreşleri, yağlı güreşler düzenliyor, kurdukları müsamere ekibi ile civar ilçelerde çalışmalarını sürdürerek gelir topluyorlardı.
1941 yılında alay ile yapılan futbol maçında kavga çıktı, bu nedenle bir süre müsabakalar oynanamadı. 1942 yılından 1945 yılına kadar da savaş nedeni ile maçlara ara verildi.
1946 yılında kulübümüzün adı Susurluk Gençlik Kulübü oldu, liglere bu isimle katıldı. Kulüp binası da aynı tarihte, Hacı Celal Cem'in (Susurluk Eczanesinin olduğu bina) üst katına taşındı.
Susurluk Gençlik Kulübü'nün sahası o tarihlerde şimdiki Şehir Stadı'nın olduğu yerdi.
Tuğla ocağı olarak çalıştırılmakta olan stat yeri halk tarafından kazma-küreklerle temizlendi, taşlar el arabaları ile atıldı.
1946 yılında kulüp başkanlığına Hayri Cem getirildi.
1956 yılına kadar bir yıllık ara ile 9 yıl bu görevi sürdürdü.
Kimlerle yoktu ki yönetimlerde; İsmet Yörük, Yılmaz Susurluk, Halil Alataş, Sabri Dündar, Salih Zeki Altunbaş, Nuri Eroğlu, Rıfkı Ünder, Hasan Işıkhan, Nihat Algan, Mehmet Doğan, Recep Bölükoğlu, Basri Yolasığmaz, İbrahim Bozoğu, M. Ali Gül, Yusuf Akın, İhsan Çevikkalp…
O dönemdeki sporculara da bakalım…
Kaleciler:
Adnan Özbey, Sadettin Duran (Beara Sadettin), Hadi Kural, Şerafettin Serezli.
Oyuncular:
İhsan Ümit, Hakkı Buzcuoğlu, Selahattin İçli (Doktor), Bedii Bey, Muammer Güzel, Salih Zeki Altunbaş, Mehmet Demirbaş, M. Ali Gül, Ahmet Bozoğlu (Borazan köylü), Hasan Serezli (Çengel Hasan), Kemal Sadıç, Fahri Serezli, Hüsnü Altunbaş, Rıfkı Parlakoğlu (Köfteci Rıfkı), Arif Boran (Terzi Arif), Kudret Bölükoğlu, Necati Dal, Nejdet Atay (Şekerci Nejdet), Mustafa Boran, Güngör Çayırcı, İhsan Çevikkalp, Muhsin Zengin (Bacak Muhsin), Rahmi ve Sami Kardeşler, Seyfi Dikbaş (Seyfi Dayı), Nidai ve Hüdai Dağtekin, Mehmet Kula, Yılmaz Akgün, M. Emin Yenioğlu (Miki), Hasan Kale (Gâvur Hasan), Süleyman Altunbaş (Berbat Süleyman), Arap Nuri, Kaptan Nejat, Dursun Cihangir, Kürt Selahattin, Şinasi Çıkrıkçı, Hasan Kök, Hikmet Üstündağ, Mutaf Nejdet, Koti Hakkı...
Susurluk Gençlik Kulübü, 1949 yılında Marmara gurubunda liglere katıldı ve şampiyon oldu.
1954 yılında belediye başkanı Nuri Eroğlu, şimdiki Gençlik Spor Müdürlüğü binasını kulüp binası olarak inşa ettirdi. 500 TL karşılığında alınan yerin inşaatında Şeker Fabrikasından işçi ve malzeme yardımı yapıldı.
1956 yılında Susurluk Gençlik Kulübü binası hizmete girdi, daha sonra Beşeylül Gençlik Kulübü ile ortak lokal olarak kullanıldı, ikinci kat, Nurettin ve Kudret Bölükoğlu kardeşler tarafından sinema salonu olarak düzenlendi.
Ve nihayetinde… 1975 yılında Susurluk Gençlik ile Beşeylül Gençlik Kulüpleri birleşerek Susurlukspor kuruldu.
Görüldüğü gibi...
Susurlukspor sadece bir futbol takımı değil, tarihiyle, sporcularıyla, yöneticileriyle, hepimizin sahip çıkması gereken bu şehrin bir “kültür mirası…”
Ramazan S.TOPRAKTEPE
1 note
·
View note
Text
Sağlık ve Sosyal Hizmetler sendikaları arasında en başarılı Genel Başkan kimdir?
Sağlık ve Sosyal Hizmetler sendikaları arasında en başarılı Genel Başkan kimdir?4 Temmuz - 16 Temmuz tarihli Sağlık ve Sosyal Hizmetler sendikaları arasında en başarılı Genel Başkan kimdir sorusunu siz değerli okurlarımıza soruyoruz. Sonuçlar 16 Temmuz 2023 tarihinde internet sitesi üzerinden ilan edilecektir.Önder Kahveci (TÜRK SAĞLIK-SEN)Selma ATABEY - Hüsnü YILDIRIM (SES)Mahmut Faruk DOĞAN (SAĞLIK-SEN)Derya UĞUR (GENEL SAĞLIK-İŞ)Mehmet BAYRAKTAR (BAĞIMSIZ SAĞLIK-SEN)Selahattin KARACA (SAĞLIK HAK-SEN)Adil KURBAN (HEKİM-SEN)Necip TAŞKIN (ANADOLU SAĞLIK-SEN)Hatice ÇERÇİ BALCI (HEKİM BİRLİĞİ)Yunus ŞİMŞEK (HEP-SEN)Ahmet ERÇEK (TABİP-SEN)Gönder Read the full article
0 notes
Text
Ehmedê Xanî’ye göre bu alemde ne varsa her şey insan içindir. Bu muazzam kâinat, bu sınırsız evren, bu ekseni etrafında dönen koca dünya, su, ateş, toprak ve havadan müteşekkil elementlerle birlikte, o elementlerden doğan her şey, o nefis nimetler, o giyim kuşam, o hayvanlar, madenler, ağaçlar, ovalar, meralar; her şey insan için çalışıyor, onun için ürün verip duruyorlar. Büyük yaradan, o aydınlık muhteşem nizamı, her şeyiyle birlikte insan için dizayn etmiştir. Allah yarattığı bu alemi hem kendisine perde yapmış hem de varlığının nişanesi kılmış. Yarattığı şeyler, varlığının ve hüsnü cemalinin işareti olsun istemiş. Böylece o gizli hazine ifşa olacak ve yaradanın varlığı yaratılanlara görünecek. Ama bunun tescili ancak yazıyla mümkündür. Bu yüzden Allah önce kalemi yarattı, arkasından da ruh ve aklı… İşte bu kalem insanı evrene nakşetti.
Ve dolayısıyla Xani’nin dediği gibi; “insanı en büyük kalemin çizdiği nakıştır.”
1 note
·
View note
Text
Tarım Orman ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Doğan ve Kayseri Valisi Yüksel Çavuşoğlu'nun Bünyan'ı ziyareti sırasında çekilmiş bir fotoğraf. Hemen arkada Bünyan Belediye Başkanı Hayri Eser.
0 notes
Text
Büyük şairlerimizden “Fazıl Hüsnü Dağlarca” hakkında... * * * Siz bakmayın onun böyle çay içtiğine... Üstat asıl meyseverdi. Rakısız, birasız akşamların içinden geçmezdi! Nice meyhane masası tanığıdır bunun. Bilenler bilir, üstat meyhanede bir başına oturup içerdi hep. "Masada bir başkası olunca, rakı şişesi yalnız kalıyor" derdi. O nedenle kimse izinsiz yanaşamazdı masasına. Bir gün bir tanıdığına izin verdi, masasına oturttu, başladılar karşılıklı içmeye. Kendisiyle içki içmenin mutluluğunu bağışladığı masa arkadaşına, neden izin verdiğini de şöyle açıkladı: "Biliyorum, sen şiir yazmıyorsun. Bu nedenle izin verdim sana. Şair geçinenler masama gelip oturuyor, dizelerimi çalıyorlar! O yüzden ben hep yalnız içerim. Dize hırsızlarına karşı önlem alıyorum." - Gazeteci/yazar Necati Güngör’ün “Dağlarca Neden Yalnız İçerdi?” yazısından... * * * Fazıl Hüsnü Dağlarca, Temmuz 2004 yılında TRT'de yayınlanan -şair Birhan Keskin'in danışman olduğu- bir edebiyat programında şiiri üzerine önemli vurgular yapmıştı. Gelecek kuşaklara şiirin/in gizini vermek istermişçesine konuşmalarının arasında şunları söylemişti... “İnsanın şiirleri insanın alınyazısıdır. İsteseniz de istemezseniz de size kendilerini yaşatırlar.” “Şiiri seversen şiir de seni sever.” “Gerçek şiir büyük bir coğrafya ve tarihtir. Önceyi, bugünü ve sonrayı da kapsar.” “Asıl şiir, beyindeki değişik katmanların birbirini anlamasıdır.” “Dağa göre ben uzanamam, uzanamaz dağ bana göre.” “Şair adayları sürekli şiir yazmalı ve hemen çöpe atmalılar. Bu yalnızca parmakları alıştırmak içindir.” “Türkçe muazzam bir dünyadır. Çok başka bir şeydir. Körlere ben kör demem, sağırlara sağır; kim ki konuşması gereken yerde güzel Türkçe’yi kullanmaz da susar ya da Arapça, Farsça konuşur; ki onlar yaşamlarını yok etmişlerdir.” “Bir şair ne kadar şiir yazsa yazmadıkları da o oranda birikir.” “Büyük şiir, Türkçe'nin dibine varmaktır.” “Çünkü Türkçe daha dokunulmamış bir gömüdür.” “Hangi ülke dile el atmış ve çözmüşse o uygar olmuştur. Uygarlığı dil ile birlikte ele almak gerekir.” “Bana öyle geliyor ki artık şairlerimiz şiir dışında başka şeyleri şiir sayıyorlar. Anlamsız şeylerle kendilerini oyalıyorlar. Evet, şiir gazete yazısı gibi kolay değildir. Ama bir anlam taşımalıdır. İki üç hecenin tezatıyla şiir orijinal olmuyor. O dili, o sözcüğü konuşan halkının ekmeğiyle, yeryüzüyle ilgili olmalıdır.” “Şiir bir duyarlılıktır ama elden geçerken bir teknik kazanır.” “Çünkü yalnızca bir otobüs şoförü olmak, direksiyon kullanmak şair olmak için yetmez. Dağılmış bir motorun parçalarını bir araya getirecek teknik yetkinlikte olmalıdır.” “Sözcükler o kadar önemlidir ki, onunla bir uygarlık kurulur. İmgelemsiz bir uygarlık kurulamaz.” “Sözcükler uygarlığın ilk adımıdır.” “Bilim bile dilden doğar!” * * * Çıkamaz çocukluğundan dışarı kimse. Oynamamız bundandır kara toprakla binlerce yıl. Çıkamaz çocukluğundan dışarı kimse. Bundandır sevmemiz kiraz ağaçlarını. Çıkamaz çocukluğundan dışarı kimse. Kardeşliğimiz bundandır mavi sularla binlerce yıl. Çıkamaz çocukluğundan dışarı kimse. Bundandır inanmamamız kocaman bombalara. - Fazıl Hüsnü Dağlarca, Dört Yapraklı Çiçek (Bütün Şiirleri, 2) - Görsel: Gürbüz Doğan Ekşioğlu (Fazıl Hüsnü Dağlarca)
#Fazıl Hüsnü Dağlarca#Dört Yapraklı Çiçek#Şair#Şiir#Necati Güngör#Dağlarca Neden Yalnız İçerdi?#Çocuk#Dil#Yürekbalı#Gürbüz Doğan Ekşioğlu
38 notes
·
View notes
Text
DEVLETİN VALİSİ Valilerin ''Devletin Valisi'' olduğu günler eskidendi, şimdiki valiler tabii ki artık devletin değil hükumetin valisi... Aşağıdaki olay ''Devletin Valisi''ni anlatıyor: Yıl 1986. Turgut Özal başbakanlık koltuğunda oturuyor; En debdebeli, en güçlü dönemini yaşıyor. Malatya’da bir miting düzenleniyor. ANAP’ın bütün önde gelenlerinin katıldığı bu miting, Özal’ın gövde gösterisine dönüşecek. Partinin miting otobüsü Malatya Meydanına geliyor. Turgut Özal otobüsün üzerine çıkıp konuşacak. Protokol gereği kendisini karşılayan Malatya Valisi Naim Cömertoğlu’na direktif veriyor; Gel, sen de çık otobüsün üzerine benimle… Valinin, Efendim ben devletin valisiyim, orada olmam uygun kaçmaz demesi hiçbir işe yaramıyor. Miting meydanı kalabalık... Otobüsün üzeri daha da kalabalık!. Meydandakiler boyu kısa olan Özal’ı aşağıdan bakınca göremiyorlar. Meydandan otobüse doğru “Çök, çök, çök’’ sesleri duyulmaya başlıyor. Otobüsün üzerindekiler çökecek ki, meydandaki partililer başbakanlarını iyice görebilsinler!.. Özal yanında duran bakanlarından dayısının oğlu Yetim Hüsnü’ye (Hüsnü Doğan) ‘’sen çömel’’ bakalım diyor. Mikrofon elinde, bu sözleri herkes duyuyor. Yetim Hüsnü çöküyor, yere çömeliyor. Birkaç kişi daha böylece çöküp, çömeliyor. Özal bu sırada yanında duran Vali’ye sesleniyor. Elinde mikrofon var; ‘’Vali Bey, sen de çök, çömel şuraya!’’ Vali Bey’den gelen ve Malatya meydanına mikrofondan yankılanan ses aynen şöyle; “Sayın Başbakanım, ben devletin valisiyim. Vali çökmez, vali çömelmez. Vali çökerse devlet çökmüş olur. İzin verirseniz ben aşağıya ineyim.” Bu sözleri duyan Özal çok bozuluyor ama renk vermiyor. O sırada meydanda bulunanlardan vatandaşlardan inanılmaz bir alkış kopuyor. Bu olay, Vali Naim Cömertoğlu’nun onurlu davranışı o günlerde gazetelerde yer buluyor. Vali bir süre sonra merkez alınıyor, sonra da emekli oluyor. İşte ''O'' valiler devletin valisiydi,
Recep Yazıcıoğlu nu da anmadan olmaz… siyasi fikirleri bana uymaz ancak adamlıkları tartışılmaz
3 notes
·
View notes
Photo
Herkesin “çok” olmakla, güçlü olmakla, muktedir olmakla, hep kazanmakla övündüğü bir dünya oldu burası... Tuhaf bir biçimde herkesin gün geçtikçe yalnızlaştığı, mutsuzlaştığı bir dünya… İşte böyle bir dünyada biz size “başarısızlıktan” söz etmek istedik. İçimizdeki yetersizlik duygusundan, hata yapma korkusundan, çok isteyip de becerememekten, yanlış kararlarımızın ödettiği bedellerden ve kendimizle yüzleşmenin nasıl zor olduğundan... Başarısızlık aslında büyük bir özgürlük, vazgeçmek büyük bir cesaret, bunları anlatmak istedik. Hikâyelerine aracı olduğumuz çok değerli isimler, bazen kahkahalarla, bazen gözyaşlarıyla en kişisel anılarını paylaştılar. Çoğu “İlk kez anlatıyorum bunu” diyerek başladı söze; öylesine saklı köşelerden çıktı geldi hatıralar, duygular. Cem Yılmaz, Muhtar Kent, Ali Sabancı, Zeynep Bodur Okyay, Cem Boyner, Arda Turan, Hüsnü Özyeğin, Hanzade Doğan Boyner, Abdülkadir Konukoğlu ve Mustafa Denizli’nin içtenlikle anlattıkları hikâyelerinde kendi izinizi süreceksiniz. Sonrası size kalmış... İster hayallerinize rağmen “başarı”nın ışıklı neonlarının arkasına saklanın, ister kendiniz olma cesaretini göstererek denemeye devam edin... (Tanıtım Bülteninden)
11 notes
·
View notes
Photo
Herkese merhaba, bugün Kafkasya’dan ilk önce Samsun sonra ise İstanbul’a göç eden bir ailenin oğlu olarak 1890 senesinde Samsun’da doğan sanatçı Namık İsmail’den bahsetmek istiyorum. Asıl soyadı bazı kaynaklarda Yeğenoğlu, bazı kaynaklarda ise Sebük olarak geçmekte fakat İsmail adıyla eserlerini imzalamayı tercih etmiştir. Babalarının hattat olmasından dolayı sanatçı ve kardeşleri sanatla çocukluklarından beri iç içe olmuştur. (Kız kardeşi Ulviye, Fransızca ve piyano derslerinin yanı sıra konservatuarda eğitim almış, ağabeyi Hüsnü ise subaylık eğitimi alırken sanata olan ilgisi sebebiyle ilk önce alanını değiştirmiş, sonrasında ise Almanya’ya giderek burada eğitimine devam etmiştir.) Hamidiye Mektebi’nde başladığı eğitime St. Pulcherie’de ve St. Benoit’te devam etmiş, sonrasında Galatasaray Lisesi’ne geçmiştir. Son sınıfta eğitimine Paris’te devam etmek için 1911 senesinde ülkeden ayrılmış, Académie Julian’de bir sene çalıştıktan sonra Montmartre’da atölyesi olan Fernand Cormon’un yanında eğitim almıştır. Paris’ten sonra Almanya’ya giden İsmail, burada Max Liebermann ve Lovis Corinth ile çalışma imkanı bulmuştur. İstanbul’a döndüğü zaman Birinci Dünya Savaşı sebebiyle askere alınmış, yedek subay olarak Kafkas cephesine gönderilmiş ve Beşinci Kolordu emir subaylığı görevini gerçekleştirmiştir. Görevi esnasında tifüse yakalanmış ve İstanbul’a geri dönmüştür. 1919 senesinde resim öğretmenliğine başlamış, 1920 senesinde Mediha Hanım’la evlendikten sonra mesleğini bırakarak çift İtalya’ya gitmiş ve burada bir sene yaşamıştır. Türkiye’ye döndükten sonra gazetede yazı işleri müdürlüğü ve ressam olarak çalışmış, daha sonra ise Sanayi-i Nefise Mektebi müdür yardımcılığına getirilmiştir. Daha sonra tekrar Paris’e gitmiş ve burada katıldığı bir yarışmayı kazanarak, Pierre Loti’nin Les Désenchantées (Bezgin Kadınlar / Mutsuz Kadınlar) isimli kitabını resimlemiştir. - Yazının devamını aşağıda görebilirsiniz 👀 ⬇️ - https://www.instagram.com/p/BxiJf1fATy7/?igshid=lt8damii38ii
1 note
·
View note
Text
Saadet Partisi Bayrampaşa Meclis Üyesi Adayları...
31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde Bayrampaşa Belediye Başkanı Adayı olarak İsmail Acar’ı gösteren Saadet Partisi, Bayrampaşa Belediyesi Meclis Üyesi adaylarını da belirledi. Saadet Partisi’nin Bayrampaşa Belediyesi Meclis Üyesi adayları şöyle: 1- Fikret Kaya 2- Muzaffer Ercanlı 3- Ayhan Pelister 4- Mehmet Paşal 5- İbrahim Hacıoğlu 6- Cevat Tüzünoğlu 7- Hayrettin Şenel 8- Elif Düz 9- Abdüllatif Karagöz 10- Muhammet Ateş 11- Mehmet Ertuğrul Öznalçın 12- Harun Sarısoy 13- Uğur Suner 14- Ogün Kuruçaylı 15- Abidin Avcı 16- Ahmet Şahin 17- Erkan Doğan 18- Orhan Güneş 19- Ramis Samatri 20- Hacer Yumuşak 21- Zekariya Uçar 22- Mustafa Ulu 23- Adem Ertürk 24- Celal Kocatürk 25- Nihat Bedir 26- Cemalettin Gönültaş 27- Hüsnü Uçak 28- Erdinç Özçekiç 29- Yasin Emre Varol 30- Fikret Bayan 31- Selman Bozkurt 32- Ayşe Doğan 33- Arif Doğan Düz KONTENJAN 1- Mustafa ��şcan 2- Recep Taş 3- Recep Seslikaya 4- Adnan Serbest Read the full article
5 notes
·
View notes