#guzel yazilar
Explore tagged Tumblr posts
Text
Güzellik nedir?
Doğduğumuz andan itibaren önümüze sunulan yegane şey. Güzelsek, güzel bebek diye başlıyor hayatımız.
İlerleyen zamanlarda o bebek büyüyor sonra güzellik algısı oluşuyor .Güzel oyuncak ,güzel çizigi karakter gibi yıllarca bir güzelin peşinden gidiyoruz. Her şey güzel olabiliyor, güzel oluncada insanlar ayrı deger veriyor hani.
Sonra bir zaman geliyor herkes güzel olmuş sen çirkin !Ne bileyim işte yüzümde sivilce var. Ben çirkinim ,saçlarım seyrek ben çirkinim ,kilom fazla ,boyum kısa ,ten rengim koyu ,burnum kemerli ben çirkinim!! Herkes çok güzel.
Güzellik ne ki temiz bir cilt guzel bir burun ya da zayıf bir vücut mu? Guzellik nedir biliyor musunuz? aynanın karşısına geçtiğinizde en begendiginiz yerinizdir. Sonra kollarınız elleriniz sahip oldugunuz her sey. Güzellik kiside başlar kişide biter .Sen kendini begenmezsen herkes sana guzel dese ne olur veya sen kendini begenirsen herkes sana çirkin dese ne olur.Bu arada ben güzelim demeden kimse size güzelsin demez.Unutmayalım ki bedenimizi biz seçecek olsak en mukemmeli şecerdik.İste en mukemmeli karşımızda :ağzımız ,burnumuz farklııklarımız . Farklı olan her seyinizi sevin örneğin doğum lekenizi sevin ,çarpık dişlerinizi çünkü sizi asıl siz farklılıklarınız yapıyor .Ben artik güzelim kendimi seviyorum .Sizde kendinizi sevin olur mu,
#guzellik#kitaplar#songs#music#en guzel sözler#siir#güzel günler#guzelseyler#cok guzel#guzel yazilar#Sen çok güzelsin
42 notes
·
View notes
Text
" Ben huzurla devam etmek istiyorum. Yani huzur dediysem her şeyin mükemmel gittiği bir hayattan bahsetmiyorum. Suistimal edilmedigim, korkmadan sirtimi yaslayabildigim insanlarla, anlaştigim,anlaşildigim taktiksiz sade bir hayat istiyorum "
***
#huzur#huzurum#guzel yazilar#edebi yazılar#edebiyat#edebi sözler#sevdiklerimden#sevdiklerim#hayata dair#hayat#hayaller#hayatinicinden#my post#photografy#orginal photographers#umut..
434 notes
·
View notes
Text
Sayfalarimda gezdikce o kadar cok yazimin, “videolar bloke edildiginden” isaretlendigini goruyorum ki!! 😣😌 bu yazilar tekrar rb yapilamiyor.
Biraz ugrastirici oluyor ama bu yazilarimi tekrar sayfama kazandirmam lazim.
❤️ En guzel en basit en etkili pozisyonlardan..penis hep iceride degil cikip tekrar giriyor, yani bu sekilde vagenin en duyarli ilk 3-4cm sini uyariyor.
Derin vuruslar konusu tartismali. Uyarilan O spottan bahsedilir derin temasta ve ben bunun kisilere gore fazlaca degistigini duyuyorum. Hatta derin ve guclu temasta hissedilen agridan fazlasiyla bahsediliyor.. Cok emin konusamiyorum bu konuda maalesef.
Ancak O spot varligina inananlar onun oldukca derinde cervix’in arkasinda olduguna inaniyorlar. Uyarilmasi icin uzun parmaklarin cidden derine girmesi gerekiyor. Ve ayni G-spot uyarir gibi o bolgenin uyarilmasi ile kadinin ciddi uyarildigi yaziliyor
Demek ki vagenin ilk 3-5 cm si en duyarli ise, buyuk penis kucuk penis tartismasi da yersiz hale geliyor. Iyi kullanilan kucuk veya normal boyutlarda bir penis daha bile etkili olabilir. Yine porno endustrisinin sinir bozucu ve eminimki erkekleri cok olumsuz etkileyen: Canavar penisleri habire cok iyi birseymis gibi sergileyip durmasi.
Lutfen sunu anlayin. Buyuk boyutlardaki penisler birakin cok etkili olmayi, kisiye agri bile hissettirebilir, yani sexi gercekten bilen, kendi vucudunu iyi taniyan “kadinlar” tarafindan tercih edilme olasiligi cok dusuktur. Penisin buyuklugu, eger onu kullanmayi bilmiyorsan hic bir ise yaramaz. Onemli olan “kalca hareketlerini” ogrenmen.. Vucudunu saglikli ve fit tut ki, ilk 5dk da kalca gobek ve karin kaslarin yorulmasin. Bu PERFORMANS senin ve esinin cinsel tatmini icin oldukca onemli.
Ha ben yoruluyorum diyorsanda: O zaman elini parmaklarini kullanmayi ogrenmelisin. Kadini bu yolla yani ellerinle, orgasma cok daha etkili ve kolay bir sekilde ulastirabilirsin.
Kadin orgasmi gercekten karmasik. Kadin orgasmini taniyabilmek de ciddi tecrube ile orantilidir. Cunku orgasm:
1: Uyarilma ile karistiriliyor ( basit bir uyarilmayi bana orgasm diye anlatan yiginla bayan oldu, yani kadinlarin da pek cogu orgasmi bilmiyor. )
2: Ejakulasyon yani fiskirmanin orgasm oldugu dusunuluyor ve bu da hata.. (ejakulasyonun karekteri ile ilgili uzun bir yazim vardi.. bulursaniz bana da yollayin cunku hic birini tag lememisim ben de bulamiyorum🤪😌)
3: Erkeklerin kadinin orgasm olup olmadigini anlayamamasi cok dogal eger vagen icindeki kasilmalari gormezse, ya da hissetmezse.. Gogus uclarina bakin, orgasm aninda cok ciddi uyarilir ve erekte olurlar.
Kadinlarin nerdeyse ~75% birlesme ile orgasm yasayamiyor. 10-15% ise hic orgasm yasamiyor bu kesin. Bu demektir ki cok az kadin sadece birlesmeyle orgasma ulasiyor bu da buyuk ihtimalle distan klitoral uyari ile gerceklesiyor. Cok yuksek bir oran degil mi? Bu yuzden elle uyarmayi kesinlikle cok iyi ogrenmek lazim. Dr.Nur 📌
Konu hakkinda bir bilgilendirme yazisi:
http://helloflo.com/the-4-erogenous-zones-that-arent-the-g-spot/
112 notes
·
View notes
Note
En sevdiğin bloglar ff?
@da-das25 guzel yürekli teniz kalbli abim hesabı kapatmiş gitmis yine 😔 benim burda olamma onun sayesinde bana Çok yardım etti insallah gene gelir
@layezalimm abim temiz kalbli abim sürekli yazilarini paylaşım yaparım yazilar çok hos
@bygeccce yillardair abim gibi severin
@1demetgul ablam benim
@1elcin yenı tanidim kanım ısındı çok hemde
@1--tanem yayinlari süper
@y-karadag
@1bahar
@fikocan
Simdilik bunlar var daha çok yayınların
23 notes
·
View notes
Text
Rüyamda 2 tane aot kitabim vardi (manga degil kitap) icinde cok guzel cizimler yazilar falan vardi neden gercek degil
4 notes
·
View notes
Note
Blogunu cok begeniyom yazilar ozellikleozellikle😘 ama yeniyim bana daha fazla senin gibi guzel blog listesi yaparmisin ama ugrasamam diyosan bi sey demem rblerine bakarim ama sormak istedim 🌷🌷
Çok teşekkür ederim 🙈 Benim çok severek takip etttiğim hesapları paylaşacağım ❤️
@siyahojelisadist @tanrininsevmedigikulu @denizlerdesakli @kansev @busonhikayemiz @fearless-man @sonbuzukbukucu @atlantisinsirri @yahyaabii @lahmacunyiyencanavar @sarapkokuluask @siirselutopya @sanayazdimgeceyi @meteerpeginhutamesi @gorkemlibulutlar @siyahkadaryalnizz @duvarakarsikurulanhayaller @dalgadabogulanumutlar @agustoskralicesi @biriyimbenbiri
25 notes
·
View notes
Text
Varlığın varlığımı sarmalıyordu, varlığını varligimda hissetmek, ne güçlü bir duygu bu… Ne guclu bir kadinim ben kendimle gurur duyuyirum hersey ne kadar da yazi Sosyal medyada paylaşımda bulunmak bana cook iyi geliyir, ne guzel yazilar yazmisim kalici eserler ve ben bugun bunlqri paylasabiliyorum sosyal medyayi da bir tanitim araci olarak kullanabiliyorum biliyorum ki, sureklilik gisterenler…
View On WordPress
0 notes
Text
Bazen sey oluyo, az once de oldu mesela, yoldayim, seyir ediyorum, bir sokak tabelasi gordum, sokak adi. Dedim bu sokak ve bunun gibi binlercesi. Binlerce insan gelip geciyo bu sokaklardan. Sokagin haberi yok. Bu gecislerin bir haber degeri yok. Sokak bizim saniyoruz. Her sey bizim saniyoruz. Hafiflesek azcik, suzulsek bu sokaklarda… Bilsek ki geciciyiz, okeyiz de bu duruma, gidiciyiz. Kalmaya niyetli de degiliz. Bosa doldurdugumuz o kederi yavasca soyunsak, neyin kederi ki bu, sokak kaydini tutmuyor senin, soylemeyecek burdan gectigini, susacak. Aklinda hangi tilkilerle gectin, gozyasini nasil sakladin yururken, gulumseyisin guzel miydi, bunlari herkese anlatsa tamam da, gormuyor seni, hic bir sokak ismi tabelasi. Geldim, geciyorum, gidiyorum, bunun farkindayim, bu yolculukla barisigim, diyebilir miyiz? Ancak boyle seyir ederken, dort teker ustunde, sokak tabelalarina bakarken belki, bir kac saniye. Benim hic tutunma istegim olmadi. Birine, bir seylere. Ben hep bilmeden bir parcam sandigim, ogretilen, dayandigim seylerden yavas yavas uzaklasip havada nasil suzulebilirim diye savas verdim, kendimle. Ayaklarimin ustunde durma cabasi degil, boslukta suzulebilme istegi. Beni buraya, oraya, suraya sabitleyen ve gecici oldugu bilimsel olarak da kanitlanan tum guzel seyleri bir bir biraktim. Bazen de onlar beni birakti. İkisi de aci verdi. Neyse ki bilimsel olarak bu acinin geciciligi de kanitlandi. Ama duzen hep seni bir yerlere baglama, sen buraya aitsin deme derdinde. Kategorin ne senin? Kimsin, necisin acikla? Ben suzulecegim boyle, burada. Var mi sizin icin bir mahsuru? Bir serap sanacagim gozumun tum gordugunu. Oylesi guzel, oylesi iyi. Tum kaydi tutan benim kalbim, kalbime saglik, kalbime kocaman bir alkis benden. Alacagim kalbimi gidecegim iste, kimseye de demeyecegim bir sey. Onlar kendi kendine, kendileriyle konusacaklar. Dogrusu da budur aslinda, yalan soyleyemez kimse kendine, ne hos.
Bu sokaklarin sucu yok, insanin sorunu insandir, kendisidir. Fark edememesidir. Fark etmek aci veriyor. Bilimsel olarak kanitlanmasa da henuz, insan eve giderken, eve donus yolunda cok garip seyler dusunuyor. Bence yazarlar hep evini ararken ya da eve giderken muthis yazilar yazmistir. Eve gitmenin onemi hakkinda da bazi dusuncelerim mevcut. Bunun bir sans oldugunu dusunurum, herkesin de sansli olmadigini. Konumuz simdi bu degil, dagitmayayim diyecegim ama daginiklik guzeldir. Dagitayim. Suzuleyim. Unutayim. Bilmeyeyim. Uyuyayim. Sarilayim. Neye kizayim, kime kuseyim.
0 notes
Text
Gunlerden oldu 27 Mayis
Dondugumuzde bir sekilde gecti iste diyecegimiz, belki hatirlamakta gucluk cekecegimiz su gunleri belirsizlik ve corona ekseninde hizlica bir toparlayayim istiyorum.
Sirt cantasiyla gezme plani uzunca bir sure kafamizda olan bir seydi. Bircok ulkede cok daha erken yaslarda cikilan bu seruven oncesinde yapmak istediklerimiz nedeniyle ertelene ertelene gezinin baslama tarihi Aralik 2019’a kismet oldu. Tabii cesitli sebeplerle ertlenen bu seyahat de baska seyleri erteleyen bir donem oldu haliyle. Ama neyse, o bir seyleri erteleme konusu, uzerine dusunulesi guzellikte, apayri bir mesele.
Basliyorum hizlica toparlamak istedigim surece. Aralik’ta geziye basladik, her sey gayet guzel. Cok kisa sure icinde gorduk ki yerlesik hayatla birlikte gelen seyleri birakip boyle bir seyahate cikmak ne dinlenmek demek, ne kafa dinlemek demek, ne kindle’daki cok sayida kitabi okuyabilmek demek, ne indirilen podcastleri istenen siklikta dinleyebilmek demek, ne de boylesi bir seruvende otomatik bir sekilde gelecegi dusunulen bireysel bir kesif, bireysel bir farkindalik sureci demekmis. Basli basina ilgilenilmesi gereken bir proje, basli basina bir ismis, zihnen ve bedenen yorulmak demekmis boyle gezmek. Ama sorun yok, eger buysa tercihimiz, yani surekli yer degistirmek ve bir yerde uzunca bir sure durmak yerine yeni yerler gormek istiyorsak, ne gerekiyorsa o yapilacak.
Hal boyle olunca gidecegimiz yerleri belirlemeyi, oralara gidisi ve kalinacak yerleri ayarlamayi, gittigimizde yapilacaklari arastirmayi barindiran bloklari da yerlestirmemiz gereken, bir yandan da gezdigimiz gordugumuz, dolu dolu gunler yasamaya basladik. Biz kaba bir plan haricinde bir plan yapmadan cikmistik yola, sadece ilk varacagimiz sehri ve orada ilk uc gun kalacagimiz yeri biliyoruz. Her seye yolda karar verecegiz. Tahminimce, onden ne kadar plan yapilmis olunursa olunsun, aylar surecek bir yolculuksa eger soz konusu olan, yolda istekler motivasyonlar heyecanlar degisecektir ve yine bu detayli plan program isine girmek gerekecektir, tabii eger her seyi dusunmus bir turla gidilmemisse -ki bu da bazi durumlarda kesinlikle tercih edilmesi gereken bir secenek bence ve bizce.
Eh, biz de dinlenmek ne kelime, bazen her gecen gun daha fazla yorularak yolculugumuza devam ettik.
Ilk durak Hindistan.. Neredeyse her seye karsi tahammulumuzu, esik degerlerimizi arttiran ulke Hindistan. Kalabaliga, sokaktaki kaosa, islerin yurumemesine, insanlarla anlasamamaya, beklemeye, farkliliga, belirsizlige, pis ortamlara, sokaktaki hayvanlara, onlarin ortada oylece birakilan boklarina, kotu kokulara, her seye. Kocaman ulke, her yeri birbirinden farkli diyorlar, hicbir suphen yok. Biz toplamda 23 gun kaldik, hep kuzeydeydik. Bizim daha kuzeyimizde de gidilesi gorulesi yerler oldugu gibi guneyde de cok guzel yerleri var, duyuyoruz okuyoruz. Merak da ediyoruz ama ulke degistirmek, ilerlemek istiyoruz, bir sonraki sefere artik diyoruz. Gordugumuz yerleri gormekten de cok memnunuz, cok degisik, bircok acidan cok zengin ve cok vizyon acici, ama gercekten tum o tahammul edilmesi gerekenler nedeniyle cok yoruluyoruz.
Yeni yila Hindistan’da giriyoruz, 3 Ocak’ta Myanmar’a geciyoruz. Bu gecisler de guzel hikayeler barindiriyor, onlari da bir ara yaziya dokecegim. Ilkine Ispanya’da gittigimiz vipassana kursunun ikincisine Myanmar’da Yangon’da gidecegiz, kurs boyunca derslerini videolardan izledigimiz, audiolardan sesini duydugumuz rahmetli S.N. Goenka’nin memleketi ayni zamanda burasi, heyecanliyiz. Gulen suratlariyla, samimi insanlariyla kalbimizi caliyor Myanmar. Eh bir de ilk ilk kurulan vipassana merkezlerinin birinde agirliyor bizi, kalbimizde yeri ayri.
Ilk trekkingimizi de bu ulkede yapiyoruz, ilk defa cesitli ulkeden insanlarla birkac gun geciriyoruz boylece. Bizim grupta Cin’de cesitli okullarda calisan expatlar var, Guney Afrikali, Japon, Guney Koreli. Bir sure once tatil icin Cin’den cikmislar, is yerlerinden aranip Cin’de yayilan virus nedeniyle tatillerini uzatmalari, geri donmemeleri soyleniyor. Bizim sosyal mesafeye dikkat ettigimiz filan yok, zaten o ara tedbir olarak pek konusulan bir sey de degil daha. O gune kadar gunde bir iki kere haberlerden takip ettigimiz, cok da ustune dusmedigimiz corona, uc gunluk trekkingin son oglen yemeginde gundemimize oturuyor. Herkes neler yasiyor konusuyoruz, panik yapan yok, korkan yok, Cin’de yasayip geri donmemeleri istenenlerde bir suru soru isareti var sadece.
Myanmar’dan sonra Tayland’a gececegiz. Bir ulkeye gecerkenki kafa karisikliklarini ve belirsizlikleri Tayland’a gecmeden onceki kafa mesguliyetimiz uzerinden anlatabilirim. Sunlari dusunuyoruz, dusunmeye calisiyoruz: Acaba buradan Tayland’a kuzeyden kara yoluyla mi gecsek, yoksa guneyden gecebilir miyiz, biz Tayland’in neresine gitmek istiyoruz, Tayland’i nasil gezmek mantikli, kuzeyden guneye mi guneyden kuzeye mi, once Bangkok sonra asagi ya da yukari ve sonra yukari ya da asagi mi, acaba kuzey ya da guneyin birinden vazgecsek mi, Tayland’da bir yerden baska yere nasil hareket ediliyor, ucmak mi mantikli tren var mi otobus mu daha iyi, vb. vb. Oku arastir sor sorustur, sonuc olarak Yangon’dan Bangkok’a ucuyoruz.
Tabii daha ilk gunlerden baslayarak surekli tekrar ettigimiz klasik seyleri bu surecte de tekrar ediyoruz:
- Her seyi yapamaz, her yeri goremeyiz zaten. Secim yapmamiz lazim, bir seylerden vazgececegiz.
- Baska zaman yine geliriz, belki de gelemeyiz tabii, ne yapalim.
- Bir karar verecegiz ve olan olacak. Ne yapmak istiyoruz onu iyice dusunelim de, pisman olacaksak da pisman olacagiz.
- Tek derdimiz/en buyuk derdimiz bu olsun.
Bu arada Yangon havaalaninda (gunlerden 31 Ocak) ilk maske alisverisimizi de yapiyoruz.
Virus yola ciktigimizdan beri gundemde, biz bu yoldayken o da Asya’da dolaniyor, yayiliyor.
Tayland ici icin kararlarimizi verdik, Bangkok’ta iki gunu doldurup trenle kuzeye dogru yol aliyoruz. Tayland’a bayildim, her ama her seyiyle cok guzel. Bir yandan Tayland ici planlari konusurken ve organize olmaya calisirken bir yandan da “Acaba buradayken bi Kambocya’ya gecsek mi?” sorusu yaniyor zihnimizde. Belli ki hareket etmeye alismisiz, Kambocya’ya gitme fikri ‘bi Kambocya’ya gecmek’ seklinde beliriyor. Ara ara da “Oraya gitmek ‘hemen bi gitmek’ demek de degil, bunu unutmayalim” diyor, vazgecsek mi diye dusunuyoruz. Cunku oraya gecmek demek yine yeni yeniden yolu planlamak demek, yeni bir ulkeye alismak demek, kisa kalmak istedigimiz icin cesitli zahmetlere kisa sureligine girmek demek. Bunu istiyor muyuz, bilmiyoruz. Bazen simdi gitmeyelim sonra ayrica geliriz diyoruz, hemen ardindan ne zaman gelecegiz kim bilir diyor, gitmemek icin kendimizi mi kandiriyoruz acaba bakislari atiyoruz. Gidenlerden guzel yorumlar duymuyoruz, kimse orayi tercih etmiyor, herkes baska yerlerle ilgili konusmayi durduramazken Kambocya’ya burun kiviriyor, oranin insanlarindan haz etmedigini soyluyor, orada turist olarak var olmanin zorlugundan, turist gorunce insanlarin gozlerinde resmen dolar isaretleri dondugunden, hatta peslerinden gelerek bi rahat birakmadiklarindan bahsediyor, diger Guneydogu Asya ulkelerine gore daha pahali oldugunu ekliyorlar. Bir an geliyor, garip gorunebilecek bir sebep sonuc iliskisi kurarak “E o zaman simdi gitmek en mantiklisi galiba” diyoruz, cunku daha sonra bu bahsedilen sartlar icerisinde var olmak daha zor. Bir yandan da oradaki bir numarali aktivite olan Angkor Wat’la ilgili bilgilenmeye calisiyoruz ve bilgilendikce heyecanlaniyoruz. “Hadi gidelim ya, ne gerekiyorsa yapalim, arastiralim, gidelim neler olacagini nasil gececegini gorelim”. Tamam, peki, gidelim ama nasil gidelim, vize icin ne yapmak lazimmis, orada nereleri gormek istiyoruz, acaba once nereye gidelim, ulke icinde ucak mi otobus mu tren mi daha iyi, sil bastan ayni sorular. En sonunda karadan gitmenin bircok sebepten daha uygun oldugu sonucuna variyor, Bangkok’tan trene atliyoruz. Gidisimiz korktugumuz, korkutuldugumuz kadar cetrefilli gecmiyor (sinirda dolandirmaya calisanlar olacak, sahte vize vermeye calisacaklar gibi hikayeler okuyoruz cunku). Toplamda bir hafta kaliyoruz, Siem Reap ve Phnom Penh’i goruyor, oradan ucakla Tayland’a geri donuyoruz, bu sefer guneyindeyiz.
Kambocya’ya gittigimiz icin de mutluyuz, oradan kisa sure icinde ayrildigimiz icin de. Tabii her sey hep goreceli, belki de Myanmar ve Tayland’dan sonra gittigimiz icin uzun sure gecirmeyi tercih ettigimiz bir yer olmuyor, yoksa Angkor Wat gorulmeye, ulkenin tarihi ogrenmeye deger.
Kambocya’da virusten buyuk korku var. Bizi gorenler korkmuyor musunuz diyorlar, planlarimizi duyunca sasiriyorlar. Korkmuyoruz, durumun su gun geldigi noktaya gelecegini asla tahmin etmiyoruz -muhtemelen buna ihtimal vermek istemiyoruz. Tedbirlerimizi aliyoruz ve kimseyle temasta olmamaya dikkat ediyoruz, o kadar.
Guney Tayland’da Puket’e iniyoruz. Pasaport kuyrugundayiz, yaklasik iki saat bekliyoruz. Gezmeye kizgin gozlerle bakilmaya baslanan o donemde alanda asiri bir kalabalik var. Coluklu cocuklular da var, yaslisi da var genci de var. Hepimiz maskeliyiz ama dip dibeyiz. Tayland’da Kambocya’daki gibi bir korku gormuyoruz, tam aksine, durumun haberlerde soylendigi kadar korkutucu olmadigini belirten yazilar goruyoruz.
Puket’e indik ancak orada kalmak gibi bir niyetimiz yok, Krabi’ye gitmemiz gerek, orada kalacagimiz yeri ayarladik fakat nasil gidecegimizi o an hala bilmiyoruz. Alandaki kisilere sordugumuzda bizi herkes taksiye yonlendiriyor, internetten bakinca bu yolculugun taksiyle olabilecegi gibi tekneyle ya da otobusle de olabildigini okuyoruz. Hatta internetten birinin hikayesinden ogreniyoruz ki, otobuse binmek icin alandan Puket merkeze kadar gitmesek de olurmus, eger havaalaninin birkac km otesindeki anayola cikarsak ve kendisini gordugumuz anda gerekli el kol hareketlerini yaparsak yoldan gecen Krabi otobusu bizi alabilirmis. Pek olasi gelmese de, daha dogrusu garip gelse de bu secenek ilgimizi cekiyor.
Bizi anayola goturecek otobuse atliyoruz, trafigin yogun oldugu bir yerde iniyor ve ne yapacagimizi cozmeye calisiyoruz. Karsi kaldirima geciyor, kalabaligin oldugu bir otobus duragina ilerliyoruz. Tam cantamdan kagit kalem cikartip buyuk harflerle KRABI yazmaya basliyorum ki bir yolcu otobusu geliyor, durakta ne yapacagimizi cozmeye calistigimizi fark eden biri nereye gitmek istedigimizi soruyor, soyluyoruz, o otobusu isaret ediyor, Cagsun el yapinca otobus gercekten duruyor, trafik de bize yardimci oluyor, Cagsun kosuyor soruyor, bana gel gel yapiyor, ben de daha K harfinin icini karalamaya basladigim kagidi da alip kosuyorum, otobuse atliyorum hareket ediyoruz. Operasyon tamam. Aceleden bizi otobuse yonlendiren kisiye donup tesekkur etmiyorum, o an aklima bile gelmiyor, otobuste bir sure buna uzuluyorum.
Guney Tayland’i da bir sekilde organize ediyoruz. Adalardan ve sahillerden hangilerini gormek istediklerimizi dusunuyoruz, bizi neyin heyecanlandirdigini tartmaya calisiyoruz, ona gore de bir plan yapiyoruz. Ne guzel dertler..
Puket’e geldigimizde gunlerden 18 Subat, bundan sonrasina dair bildigimiz tek sey 6 Mart’ta Singapur’dan Tokyo’ya gececek oldugumuz. Karadan karadan, Malezya uzerinden Singapur’a gideriz bir sekilde diye dusunuyoruz. Tayland’dan Malezya’ya gece treniyle geciyoruz, bayagi konforlu bir yolculuk oluyor, ancak Singapur’a cok uygun bilet bulduk, Penang’dan oraya kara degil havadan gececegiz. Malezya’da sadece uc gun kalacak, sadece Penang’i gorecegiz. Bu karari vermemizde de Tayland’da ayak ustu muhabbet ederken Malezya’da uzun sure kaldigini soyleyen bir gezginin “Malezya’da tek yer gorecek olsan nereye giderdin?” sorusuna verdigi Penang cevabi onemli rol oynuyor. Malezya’ya giris, sinirdaki tren duragindan Penang’a gidisimiz puruzsuz geciyor.
Bu sirada, Penang’a gecisimizde, gunlerden 29 Subat oldu, dunya ufak ufak iyice panige kapiliyor. Biz haberleri takip ederek ama pek bir sey dusunmeden yolumuza devam ediyoruz.
Penang muhtesem, orada olmaktan, orayi gormekten cok memnunuz. Hava inanilmaz derecede sicak, tek derdimiz o, oglen saatlerinde odadayiz. Sadece bir sehir gorerek ulke hakkinda karar verilmez ama yine de kafamdaki Malezya algisi tamamen degisiyor. Geri kalmis, medeniyetsiz bir ortam bekliyordum, cok yaniliyormusum. Detaylara burada girmiyorum, kisaca, ortamlar cok guzel, yemekler bir harika, insanlar cok tatli, bazi semtlerde adim basi sanat var.
Singapur’a ucus gunu geliyor, 3 Mart. Sakin sakin havaalanina gidiyoruz, cunku ne de olsa biletimiz var, herhangi bir belirsizlik yok, zaten virus nedeniyle ortam cok sakin, ucan insan sayisi her gecen gun azaliyor. Alana gidiyoruz, online checkin yapilamadigi icin bankoya checkin yapmaya gidiyoruz. Olacaklardan habersiz pasaportlarimizi veriyoruz, kiz kayit bulunamiyor diyor, bir yanlislik var herhalde diyor pnr kodumuzu veriyoruz, kiz bu sefer biletimizin iptal edildigini, odemenin de karta geri yuklendigini soyluyor. Bu kadar. Bir sey soyleyemeden bakakaliyoruz once, butun ilgili mailleri ve mesajlari gosteriyoruz sonra, karta iadeyi kontrol ediyor ve yapilmadigini goruyoruz, ona da gosteriyoruz. Konuyu sormaya bir yere gidiyor, bir sure bekliyoruz. Geri geliyor, biletin iptal edildigini tekrar ediyor ve maalesef bu ucusa alamayiz sizi diyor, sanki iptal olan sey bir sinema biletiymis gibi, bu olan cok da onemli bir sey degilmis gibi. Hic ama hicbir sey yapmayip, diger musteriyle ilgilenmek isteyince ve ama biz basindan ayrilmayip yardim etmesini isteyince bir biletimizin olmadigini, kendisinin sadece havaalani calisani oldugunu, (Scoot’la ucacaktik) Scoot personeli olmadigini, sorunla ilgili bilgisi olmadigini, hicbir sey yapamayacagini, eger istersek musteri hizmetlerini arayabilecegimizi soyluyor. Bu esnada ucus saati de yaklasiyor. Musteri hizmetlerini aramak ve birine ulasmak, uzerine bir de sorunu cozmek ucagi kacirmak demek olabilir. Ben bu esnada internetten baska ucus bakmaya basliyorum. Scoot musteri hizmetlerine ulasiyoruz, Cagsun sinirlerini kontrol edemiyor “ANLAMIYORSUNUZ GALIBA, BILETIMIZ VAR, AYRICA BU UCUSA BINMEMIZ GEREK!!” diye bagiriyor. Biraz daha ugrasiyor ancak hicbir sey bir ise yaramiyor, olan onun sesine oluyor, kisilmis. Hizmet cok kotu, telefonun ucundakiler de alanda calisanlar da hafizamizda hic guzel iz birakmiyorlar. Iki saat sonraya uygun bir ucus buluyorum (bu sefer AirAsia’dan), bilet aliyoruz ve bagajlari verip ucaga yoneliyoruz. Ucaga giderken son 14 gun icinde Cin ya da Guney Kore’ye girip girmedigimizi soruyorlar, simdilik tedbirler bu kadarla sinirli. Girmedik.
Daha vakit var ama ucagin kapisina gidiyoruz, orada beklemeye basliyoruz. Olayin ve gordugumuz tavrin etkisinden siyrilmamiz biraz zaman aliyor. Goruyoruz ki belirli ve kesin oldugu dusunulen seyler de gerceklesmeyebiliyor.
Singapur da hizli bir durak, iki gece uc gun oradayiz. Ikinci gunun sonunda goruyoruz ki uc gun gayet yeterli. Bu surecte corona her gecen gun biraz daha gundemde, bizim de gundemimizde, her gun takipteyiz. 6 Mart’ta buradan Japonya’ya gececegiz, sonra da 30 Mart’ta Seul’den Bogota’ya biletimiz var. Tum seyahatimiz icerisinde bayagi buyuk etaplar bunlar, bunlar belli oldugundan beri diger kucuk kararlar icin referans noktamiz oluyorlar, cok rahatlatici. Planlarda bir degisiklik dusunmuyoruz, kita degistirmek istiyoruz, Guney Amerika’yi cok merak ediyoruz, hala umudumuzu koruyoruz.
Aralik’ta yola cikarken planimizda Japonya yoktu. Konusmustuk ama bu seyahate sikistirmamaya, daha sonra adam akilli gelmeye karar vermistik. Cagsun’un hayallerinde olan, benim de gordukten sonra “daha once buraya gelmeyi nasil hic hayal etmemisim, nasil burayi hic merak etmemisim” dedigim bir yer. Myanmar’daki trekking’de Japonya konusu acildiginda gidenlerden duyduklarimiz uzerine tekrar degerlendiriyor ve guzergaha eklemeye o sekilde karar veriyoruz. Hakkindaki her sey o kadar guzel ki buralara kadar gelmisken gitmemek icin kalan tek sebep pahali olmasi. Diyoruz ki su anda her turlu setupta kalabiliriz, yani cubicle denen sadece bir kisinin sigdigi yataklarda, ya da hostellerde birkac kisiyle birlikte ayni odada uyuyabiliriz. Konfor arayisimiz yok, standartlarimiz dusuk, sikintiya gelebiliyoruz, marketten beslenmek konusunda bir sikintimiz yok, vs. Gitmek ve hesapli yasamak icin cok uygun bir zaman, daha sonra muhtemelen minimum standardimiz bugunkulerin ustunde olacak.
Ve bu yaziyi bitirdigim gun, 6 Mart’ta girip 20 gun kalmayi planladigimiz Japonya’da 82nci gunumuzun icindeyiz! :)
Ilk uc gunu Tokyo’da geciriyoruz, muzeler kapali, 16 Mart itibariyle acilacagi soyleniyor. Iki hafta boyunca ulke icinde sinirsiz kullanabilecegimiz tren biletimiz var, onu ne zaman baslatsak diye dusunuyoruz. Muzeler kapali oldugu icin 14 gunun sonunda tekrar gelmek uzere daha fazla kalmadan Tokyo’dan ayrilmaya karar veriyoruz.
12 Mart’ta pandemi ilan ediliyor. Virus Asya’yla sinirli degil artik, tum dunyada. O gunden bir hafta sonra Osaka’dayken Kolombiya’nin sinirlari kapattigi haberi cikiyor. E bizim Seul’den Bogota’ya ucusumuz vardi 30 Mart’ta... Ne guzel inkar da ediyorduk olan biteni.. Japonya’dan Kore’ye de gecis icin de bilet bakip bakip, gununu belirleyemedigimiz ve uygun bilet bekleyisinde oldugumuz icin almamistik, iyi ki almamisiz.
Bundan sonra ulkelerdeki kisitlamalar corap sokugu gibi geliyor. Disari cikma yasaklari, yurtdisindan gelenlere karantina uygulamasi, ucus iptalleri.. Biz bu sirada tren biletinin hakkini vermek istedigimiz icin surekli hareket halindeyiz. Trenler sorunsuz calisiyor, cok boslar ama birkac hat haric normal frekansta calisiyorlar. Gittigimiz yerlerde kalabalik sekilde bir arada bulunulan bircok yer kapali. Cok guzel oldugunu duydugumuz bircok muzeye gidemiyoruz bu nedenle.
O ara baska bir ulkeye gitmek imkansizlasiyor. Bir sure duralim, sonra ne olacagina bakariz diyoruz, zaten her gun yeni kararlar aliniyor, bir seyler degisiyor.
Tren biletimizin son gunu, 22 Mart’ta, tekrar Tokyo’dayiz. Ilk etapta bir haftalik tuttugumuz airbnb’yi iki kere birer hafta daha uzatiyoruz. Acilen, bir sekilde Turkiye’ye donmek aklimizin ucundan bile gecmiyor. Zira Mart ortasi ilk vakalar goruluyor orada da ve hizla yayilmaya basliyor. Japonya’da nispeten durum kontrol altinda gozukuyor. Fark ediyoruz ki su anda Japonya haric nerede olursak olalim dort duvar arasida olacak, disari cikamayacaktik. Bir sene oncesine kadar bir ayagimiz Ispanya’da, bir ayagimiz Fransa’daydi. Oralarin durumu malum. Turkiye de yavas yavas eve kapaniyor. Oraya donmek demek eve kapanmaya gitmek demek. E orada bir evimiz de yok. Zaten dondugumuz gibi yeni duzen arayislarina girecegiz, cunku kurulmus olan ve bizi bekleyen bir duzenimiz yok, o arayis da biraz daha bekleyebilir. Ayrica bu olaylar bizi orijinal planimizin ortasinda yakaladigi icin de maddi manevi bir sikinti cekmiyoruz cok sukur. Kisacasi donmeme luksumuz oldugu icin cok sansliyiz. Fakat tabii durumun vahameri nedeniyle kaygiliyiz, cikan haberlere uzuluyoruz, Turkiye icin endiseleniyoruz. Uzaktan takip etmek disinda da hicbir sey yapamiyoruz.
Japonya’da hicbir zaman sokaga cikma yasagi olmadi, istedigimiz zaman cikabildik hep. Tokyo’ya geri geldigimizde ilk gunler yorgunluktan bayagi bir vakti dinlenerek gecirdik, yine de sakura merakiyla birkac yere ciktigimiz oldu. Ulkeye ilk girdigimizde sakuralarin acisini yakalayacak miyiz acaba diye konusurken (cunku her bolgesinde baska tarihte aciyor) agaclarin cicek acisini, her yerin her gecen gun daha pembe olusunu, sonra o ciceklerin dokulusunu ve agaclarin yesillenmesini, hepsini gormus olduk. Muzeler hala kapali, parklar da kapaniyor teker teker, sokak, semt ve magaza geziyoruz. Onlar da turistik aktivite kategorisine girecek kadar renkli ve cesitli.
Belli ki bir sure daha Japonya’dayiz. Okinawa adasi guzel oldugunu duydugumuz yerlerden, ana karada olmaktansa orada olmak daha iyi olur, orayi da gormus oluruz diye dusunerek, 15 Nisan’a bilet aliyoruz. Daha erkene de alabiliriz ama Tokyo’da gormek istediklerimizi gorelim oyle gidelim istiyoruz. Hazir buradayiz, bir daha Tokyo’ya birkac gun vermeye gerek kalmasin.
6 Nisan’da bazi bolgelerde ohal ilan ediliyor. Biz 7 Nisan sabahinda Tokyo’ya cok yakin olan Hakone’ye gidip bir gece cadirda kalmali, iki gunluk bir plan yapiyoruz. Zaten Hakone’ye gitmek coktandir istiyoruz ama hem havanin biraz duzelmesini bekliyoruz (orasi yuksekte, genelde hep soguk ve yagmurlu) hem de internetten cadir alisverisini yapmamiz gerekiyor, onu secmemiz siparisini vermemiz biraz zaman aliyor. Neyse ki siparis iki gun icinde elimize ulasiyor.
Bu erteledigimiz Hakone planini da iyi ki o tarihte yapiyoruz cunku ohal nedeniyle 10 Nisan itibariyle orada kullanilan bircok aracin bir sonraki emre kadar duracagini ogreniyoruz.
Tokyo’da da neyse ki o gune kadar birkac magazaya girmis, gormek istedigimiz bircok yere gitmisiz. 8 Nisan itibariyle orada da neredeyse ilgi cekici her yer kapaniyor, disari cikmak icin pek bir neden kalmiyor. Bu kararlari verirken hukumetin plani da tam olarak bu olsa gerek.
Bu sirada Tokyo-Okinawa seferimizin iptal oldugu haberini aliyoruz: ohal nedeniyle sefer sayisini azaltmislar, bizim sefer iptal. Neyse, sorunsuz bir sekilde onu ayni gun yapilan diger sefere degistiriyoruz. Komik ama ucak kalkana kadar ucabilecek miyiz kaygimdan kurtulamiyorum.
15 Nisan’da Okinawa’dayiz. Tr’ye donus belirsizligi iyice bas gostermeye basliyor. Oradaki durum ic acici degil, sayilar yukseliyor. Japonya’da olmak oraya donmekten hala daha guvenli. Zaten istesek de donemeyiz, ucus yok. 90 gun vizemiz oldugu icin, vize uzatma derdimiz olmayacagi icin seviniyoruz. Bilmiyoruz ki vizenin son tarihi olan 4 Haziran’da hala ucamiyor olacagiz. Uzatmak kolay is, o sorun degil de, 90 gunden fazla mi kalmis mi olacagiz yani?
Bu arada, baska bir ulkeye gecmenin mantiksiz oldugunu bile bile, ara ara internetten ucus kisitlamalarini kontrol ediyoruz hala.
Mayis ayina da girince artik bundan sonraki destinasyonun Turkiye olacagini kabulleniyoruz. Buradan baska bir yere gecmeden donecegiz. Her guzel seyin bir sonu oldugu gibi bu seyahat de bitecek. Hatta ha bitti ha bitecek denebilecek gune de geldik.
Uc ay Asya, uc ay Guney Amerika olan planimiz uc ay Asya, uc ay Japonya seklini aldi. Alti ay boyunca hareketli ve gocebe olacagi dusunulen seyahat uc bucuk ay oldukca hareketli ve gocebe, iki bucuk ay oldukca duragan ve nispeten yerlesik sekilde gecti. Hepsinin artilari ve eksileri var ve insan bir sure sonra hep bir oteki hali ozluyor.
Turkiye diyordum.. Buradayken konsolosluga durumumuzu yazdik, bizi haber verecekleri kisiler listesine aldilar, iki kefe fahis fiyatta ucus bilgisi vermek disinda bir iletisimimiz olmadi, baska hicbir destek gormedik. Japonya’da burada mahsur kalan turistlere Japonya’nin yaptigi herhangi bir yardim var mi acaba diye arastirdik sorduk, o da yok. Kendi yagimizda kavruluyoruz. Cok sukur bir sikintimiz yok, hallediyoruz fakat ya hallolmasaydi?
28 Mayis’ta ucuslarin baslayacagi soylenmisti, vizemizin son tarihi olan 4 Haziran’a bilet almayi planliyorduk. Sonra 28 Mayis tarihinin 10 Haziran’a ertelendigini acikladilar. Biz de dusunup dusunup, dusunmenin hicbir ise yaramadigini fark edince, 10 Haziran’a biletimizi aldik. Ucuslarin baslayip baslamayacagi kesin olmadigi icin bu netlik durumumuza dair hicbir sey degistirmese de psikolojik olarak cok rahatlatti. Aslinda hala hicbir sey net degil ama dusunulecek kocaman bir konu rafa kalkti sanki. Sayili gun var gibi olunca da daha net dusunebilir oldum. Biletimiz yokken ucu acik bir seyde gibiydik, ne zaman ana karaya donelim nerede ne kadar kalalim gibi sorulara karar vermek kolay olmuyordu. Simdi en azindan bi referans noktamiz var. Tabii o referans noktasi da su donemde sabun kopugu aslinda.
Belirsizlikte yasamaya her gecen gun daha fazla alissak da, onun icinde daha bi rahat edebilmeye baslasak da, bir seylerin belirli olmasiyla gelen konforu ve o konforun cekiciligini her defasinda bir kere daha anladim bu birkac aylik surecte ve bazen sirf bir seyler belirli olsun diye karar verdigimi, bu nedenle de cesitli erken ya da yanlis adimlar attigimi gordum. Tabii, bunu hangimiz yapmiyoruzdur ki... Belirliligin psikolojiye katkisi buyuk.
Mesela, su gunlerde duyuyoruz ki 10 Haziran tarihi de ertlenecekmis buyuk ihtimalle. Buna ragmen, o karari vermis ve o bileti almis olmamizin getirdigi buyuk bir hafiflik var ustumde hala, ya da omzumdan aldigi buyuk bir yuk diyelim ona. Belki de birkac hafta daha donemeyecegiz ama olsun, biletimiz var!
Son bir nokta olarak, dun, yani kayitlara gecsin diye tam tarih olarak 26 Mayis’ta, saclarimi kestim. Ilk makas darbesinde dusundugumden cok daha fazla kestim, dolayisiyla diger tarafi da o boyda kesmek zorunda kaldim. Iki tarafi esitleyecek ucuncu makas darbesinden sonra rotuslar yaparken iyice kisaltma korkusuna kapilarak makasi elimden biraktim. Su anda toplanmayan saclarim var. Nasil yorumlamak lazim bu hareketi acaba a dostlar?!?
Ciao ciao !
0 notes
Link
0 notes
Photo
Biyax Gece Kulübü | Biyax Night Club - Biyax Club katalog ve fiyatlar
0533 853 33 38
HOME
BLOG
Daha fazla bilgi
18 Aralık 2019 Admin tarafından
BİYAX GECE KULÜBÜ
Biyax Gece Kulübü ile Zevkin Tadına Bakın
Kıbrıs’ın en meşhur ve en hareketli gece kulüplerinden birisi olan Biyax Gece Kulübünde, muhteşem zaman geçirebilirsiniz. Kıbrıs Lefkoşa’da bulunan gece kulübünü, yoldan geçerken bile birine sorarak rahatlıkla bulabilirsiniz. Kıbrıs içerisinde adından çokça bahsettiren gece kulübünde son derece güzel ortam ve harika dansçı bayanlar bulunuyor. Siz de, gece kulübünü ziyaret ederek zevkin doruklarına ulaşabilir, sabahlara kadar harika vakit geçirebilirsiniz.
Gece kulübü içerisindeki bayanlar, her türden erkeğe rahatlıkla hitap edebilmektedir. Nasıl bir tarzınız olursa olsun kızlar size uyum sağlayacak ve sizi son derece mutlu etmeyi başaracaktır. Kıbrıs içerisinde en iyi 5 gece kulübü içerisinde bulunan Biyax Gece Kulübü, size bu zamana kadar gördüğünüz tüm eğlenceleri ve bayanları bir çırpıda unutturacak.
Gece kulübünde eğlence erken saatlerde başlasa da, mutlaka gece saatlerine kalmaya çalışın. Çünkü gece programında bayanlar daha seksi danslarla karşınıza çıkar ve sizin davetinize daima katılırlar. Dilerseniz seksi bayanlarla orda konuşabilir, kendiniz için farklı bir yerde ve farklı bir saatte randevunuzu ayarlayabilirsiniz.
Kıbrıs gibi bir bölgeye geldiyseniz ve bu gelişiniz tatil amaçlıysa, tatilinizi erken başlatmak için hemen harekete geçin ve gece kulübünün sonsuz eğlencesine katılın. Seksi danslarıyla sizleri terletecek olan bayanlar, tamamen sizin için uğraşacak ve kulüpten mutlu ayrılmanızı sağlayacak. Hadi, siz de tatilini erken başlatanlardan olun.
SAATLİK PROGRAM FİYATLARI
Biyax gece kulübü nde istediğiniz bayanı katalogdan seçip odasında saatlik programa götürebilirsiniz, normalde programa göre daha çok talep gören bu hizmette gece kulübümüze girdiğinizde Show izlerken istediğiniz bayanı görevli arkadaşlardan yardım alıp odasına çıkarabilir veya girişte katalogdan seçeceğiniz kişi ile direkt odaya girebilirsiniz.
Saatlik program günün her saatinde olmaktadır, sabah veya gece yarısı hiç zaman ayrıt etmeksizin gelip müsait olan bayanı seçebilirsiniz , gelmeden önce bize sormanız avantaj sağlayacaktır , bazı yoğun günlerde sabah veya aksamda olan bayanlar kulübümüzde olmayabiliyorlar , whatsapp hattından bize ulaşıp sorabilirsiniz.
GÜNDÜZ PROGRAM FİYATLARI
Biyax’a geldiğinizde bayanları gündüz çıkarabilir veya gece kulübümüzde kalabilirsiniz
Her gün açık olan gece kulübümüzde gece program bitimi bayanlarla birlikte vakit geçirebilirsiniz
Sabah 08:00 ile 09:00 dan akşam 18:00 , 19:00 a kadar bayanı gündüz programa çıkarabilir isterseniz otele isterseniz gece kulübümüzde isterseniz evinizde veya bizden talep edeceğiniz villa veya dairede bayanı ağırlayabilirsiniz.
Eğer siz bayanı gece kulübünden çıkarıyorsanız her türlü hizmetini karşılamak durumundasınız örneğin otele götürdüğünüzde tek kişi kalıyorsanız 2 kişi kalacağınız için otel sizden 2. Kişi farkı isteyebilir veya bayanla yemek yiyebilir bir şeyler içebilirsiniz bunları sizin karşılamanız gerekmektedir.
Biyax gece kulübünde birçok bayan çalışmaktadır, farklı değişkenlerden dolayı fiyatları birbirlerinden farklılık göstermektedir, çekinmeden istediğiniz soruyu sorabilirsiniz.
GECELİK PROGRAM FİYATLARI
Biyax’a geldiğinizde bayanları gecelik çıkarabilir veya gece kulübümüzde kalabilirsiniz
Her gün açık olan gece kulübümüzde Show bitimi bayanlarla birlikte vakit geçirebilirsiniz
20:00 de başlayan Show 01:00 de bitmektedir bu saatten sabaha kadar gece bayanı programa çıkarabilir isterseniz otele isterseniz gece kulübümüzde isterseniz evinizde veya bizden talep edeceğiniz villa veya dairede bayanı ağırlayabilirsiniz.
Eğer siz bayanı gece kulübünden çıkarıyorsanız her türlü hizmetini karşılamak durumundasınız örneğin otele götürdüğünüzde tek kişi kalıyorsanız 2 kişi kalacağınız için otel sizden 2. Kişi farkı isteyebilir veya bayanla yemek yiyebilir bir şeyler içebilirsiniz bunları sizin karşılamanız gerekmektedir.
Biyax gece kulübünde birçok bayan çalışmaktadır , farklı değişkenlerden dolayı fiyatları birbirlerinden farklılık göstermektedir , çekinmeden istediğiniz soruyu sorabilirsiniz.
Diğer tüm sorularınız için whatsapp hattından gece program şartları diye belirtip istediğinizi sorabilirsiniz.
ÖNCEKİ MAKALE RİO NİGHT CLUB SONRAKİ MAKALE PLAYBOY GECE KULÜBÜ
BİR CEVAP YAZIN
Admin olarak giriş yapıldı. Çıkış yap?
Yorum
KIBRIS GECELERİ
Özel dans şovları ile birbirinden guzel bayanların yer aldığı Kıbrıs Geceleri’nde kendinizi çok özel hissedeceğiniz anlar yaşayacaksınız. 0533 853 33 38
SON YAZILAR
Miss Me Night Club18 Aralık 2019
Playboy Gece Kulübü18 Aralık 2019
Biyax Gece Kulübü18 Aralık 2019
ETİKETLER
KIBRIS GECE HAYATI KIBRIS GECE KULÜPLERİ KIBRIS NİGHT CLUB
BİZİMLE İLETİŞİME GEÇ
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti [email protected]
+90 533 853 33 38
7/24 Destek
Biyax Gece Kulübü | Biyax Night Club - Biyax Club katalog ve fiyatlar
0 notes
Text
İnsanlar yargılar:gülmeni, konuşmanı, giyimini ama biride çıkıp aslında kim olduğunu bilmez. Sanırlar ki gülen mutlu, ağlayan acılı .Halbuki en mutlu olduğumuz anda gözümüzden yaş akar
,en büyük acıları ise gülümseme maskesi kapatır . Bazılarının sahip olup yetinemediği hayat bazıları için en büyük hazinedir.Herkesin üzüntüsü farklı ve kendine göre büyüktür. Kimisi aradığı elbisenin bedeni kalmadığı için üzülür kimisi ise kendisine büyük gelecek elbiseye razı olsada bulmadığı için üzülür. Hayat işte herkese farklı davranır. Seninin eskilerin bazılarının yenisi olur bazende tam tersi.Birkaç yaşıtına denk gelirsin onlarla konuşunca bazen;aslında hiç yaşımı yaşamıyorum dersin.Onlar bir şeye ağlarken sen bambaşka bir şeye ağlarsın sonra aklına hayat gelir:suya dahi muhtaç olan çocuklar şiddetin bitmediği aileler,hayvanların acı çektiği olaylar bunları bu raddeye getiren herkese kinlenirsin.Sen ne yapabilirsin ki ah vah nidasından başka. Bunları bir haberde görür üzülürsün zamanla her gün gördüğün haber olmaya başlar. Sadece yine mi dersin. Dünya pek çok canlı için yaşanılmaz bir yer olamaya başladı. Ama bunu düzeltmek bizim elimizde en başta en büyük hastalık olan önyargılardan kurtarıp iyleşmeliyiz. Haberlerde birini öldürünce kesin bir suçu vardı demek yerine kim bir canlıya zarar verirki demeliyiz. Bir çöpü yere atmayıp cebinde taşıdığında,bir hayvana iyi davrandığında, haksızlığa karşı susmadığında iste başarıyorum diyebilmeliyiz. Nahif olmalıyız teşekkür etmek, özür dilemek,birine yardım etmek bunları yapmalıyız. Tüm canlılara karşı kaba degil saygılı olmalıyız kimseyi kendimizden küçük gormemeliyiz ve en önemlisi dünyayı sevmeliyiz.Bazen gözlerinizi kapatığınızda ne olacak diye kaygılanıyor musunuz?Nolacak diye
Bir ülkede savaş binerken bir ülkede savaş başladığında,suçsuz insanları ağlarken gördüğünüzde,Bir bebeğin hayvanın ve çocuğun masumca bakışını yakaladığınızda hiç onlara ağlamıyor musunuz?
Bunları yapıyorsanız bilin ki ümit hâlâ devam ediyor.Hâlâ yapılacak çok şey var.Çünkü yaşıyorsunuz.Hayalleriniz kendiniz için olmasın dünya için olsun.Ben kendim için bunu yapacağım degil dünya için yapacağım olsun.En büyük hedefiniz akedemik başarınız, paranız, gücünüz olmasın. Hayata güzel bakmakla olsun .Bunları hatırlatmak istedim buraya kadar okuyan herkese teşekkür ederim.
#tumbrl postları#tumbrl#postalarım#edebiyat#edebi yazılar#blog#en guzel sözler#kitaplar#siirler#siir#siirsokagi#siirsayfasi#en güzel alıntılar#music#guzel yazilar#blog yazısı#güzel yazılar
16 notes
·
View notes
Text
" Hayatimda her şeyi yoluna koymak ve huzurlu olmak gibi küçük ve zarif isteklerim var. Kavgasız, gürültüsüz acaba dedirtmeyen şeylerle yola devam etmek gibi."
***
#gunaydın#guzelsozler#herşey guzel olacak#guzel yazilar#edebi sözler#edebi yazılar#hayata dair#hayat#my post#sevdiklerimden#доброе утро#отдых на природе#кофеек#кофессобой#мой пост#мой блог#мой день#мой текст#umut..
396 notes
·
View notes
Note
Merhaba sen bir ara instagramda okudugun kitaplar hakkinda çok guzel resimler paylasiyordun ve uzun ve kaliteli yazilar yaziyordun. O hesabını kapattın herhalde veya beni engelledin anlayamadım çünkü seni göremiyorum😶
Sildim o hesabı
1 note
·
View note
Note
guzel yazilar yaziyorsunuz bunlari nasil yaziyirsunuz
valla bana da sürpriz oluyor yazdıktan sonra
2 notes
·
View notes
Link
0 notes