#global riskler raporu
Explore tagged Tumblr posts
Text
#bloomberg#businessweek#yilmazyildiz#global warming#global risks#global riskler#global ısınma#global riskler raporu#world economic forum#davos 2024#artificial intelligence#technology
1 note
·
View note
Text
SALGIN SONRASINDA İŞ SEYAHATLERİ VE KÜRESEL SEYAHAT RİSKLERİ https://ift.tt/2zrikhm
Japonya merkezli HIS’in Türkiye’de faaliyet göstermekte olan ofisi HIS Travel, COVID-19 salgınına ve ileride oluşacak diğer risklere dikkat çeken bir rapor hazırladı. Turizm sektörünün global markalarından olan HIS Travel’ın raporunda, sık seyahat eden kurumsal şirketlerin gelecekteki iş seyahatlerinin nasıl şekilleneceğine dair ön görüler ve turizm sektörünün geleceğine dair dikkat çekici tespitler yer aldı. Risk her zaman var 2020 yılında turizm endüstrisi, yeni bir korona virüs salgını nedeniyle duraklama dönemine girdi. Dünyanın birçok kentinde yurt içi ve yurt dışı uçuşlar iptal olurken, turizm ise belirli bir süre askıya alındı. Dünya Sağlık Örgütü’nün salgının başladığı andan bu yana paylaştığı verileri baz aldığımızda, raporu derleyip son şeklini aldığı tarihteki mayıs ayı verilerine göre 4 milyona yakın vaka ve yaklaşık 300 bin ölüm meydana gelmişti. 200’den fazla ülkede vakalar görülürken, dünya çapında pandemi ilan edildi. Pandeminin dinamik yayılımı göz önüne alındığında seyahat eden herkes için güvenlik ve sağlık tedbirleri önem kazandı. Gündemin asıl riski COVID-19 olsa da hala geri planda diğer riskler de oluşmaya devam ediyor.
2019’a göre turizm için risk ve krizler yaklaşık %25 artış gösterdi Araştırmacıların senaryolarına göre ise büyük ihtimalle salgın tehdidi ortadan kalktığında bizi başka riskler ve krizler sektörü bekliyor olacak. Gelecekte meydana çıkacak ve geri plandan tekrar sahnedeki yerini alacak riskleri şimdiden ön görebilmek, önlemler almak ve bütünsel bir yaklaşım oluşturmak için seyahat hizmetleri proaktif bir yaklaşım sergilemeli ve her türlü riske hitap etmelidir. Seyahatle ilgili riskler ve krizler 2019 yılına göre neredeyse dörtte bir oranında arttı. 2018’e kıyasla hem şiddet olaylarında hem de hava sahası kapanışı ve uçuş iptalleri gibi genel seyahat aksaklıklarının sayısı iki kattan fazla artış gösterdi. Hala dünyanın birçok yerinde doğal afetler, salgın hastalıklar ve güvenlik konusunu tehdit eden riskler oluşturmaya devam ediyor.
Beklenen Uluslararası yolcu kapasitesi %75’ler seviyesinde düşebilir Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) verilerine göre 2020 Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre küresel yolcu trafiği %14,1 oranında düştü. Şubat ayındaki mevcut yolcu kapasitesi 2019 Şubat ayına kıyasla %8,7 azaldı. Mart ayındaki verilere bakıldığında ise, 2020’de Mart ayına gelinene kadar sene başından bu yana mevcut gerçek yolcu trafiğinde %52,9, yolcu kapasitesinde ise %36,2 daralma yaşandı. Salgın öncesi havayolları, 2020 için koltuk kapasitesini 2019’a kıyasla ortalama %3,4 artırmayı planlamıştı. Uzmanların en son yaptıkları tahminlere göre yolcu koltuk kapasitesi bunun yerine %39-%56 ya da %49-%72 düşebilir ki, bu da hedeflenen rakamların %75 kadar aşağılarına gerileyebileceğini göstermekte. Bu düşüşün başta Afrika ve Asya-Pasifik olmak üzere ardından Avrupa’da olması bekleniyor.
Salgının Havacılık, Turizm ve global ekonomi üzerine etkisi zorlayıcı olacak Ön görüler, küresel yolcu trafiğinin global pazarda %50’lere varan bir azalma olacağı yönünde. Yolculardan elde edilecek gelirler konusunda ise 2019’a kıyasla, 2020 yılı sonunda 314 Milyar Dolar’lık bir gelir kaybı yaşanacağı tahmin ediliyor. Havalimanları da bu gelişmelerden negatif anlamda payını alarak, 2020 yılında yolcu trafiğinin düşüşü nedeniyle 76 milyar ABD Doları’nın üzerinde bir rakamla havalimanları gelir kaybı yaşanacağı öngörülüyor. Uluslararası turizm gelirlerinde bu istatistikler ve veriler göz önüne alındığında, 2020’de 300 ile 450 milyar dolar arasında düşüş yaşanacağı anlaşılıyor. Seyahat ve Turizm algısı yeniden şekilleniyor İnsanı odak alan en büyük sektörlerden biri olan turizm, sürekli yaşayan ve insanla gelişen bir alt yapıya sahip. Turizm sektörünün bu durmaksızın gelişimine katkıda bulunan turizm firmaları ise geleneksel turizm anlayışlarında 2020 senesinden sonra geliştirme ve yenileme dönemine girecek gibi gözüküyor. Bu tabloya göre tüm dünyadaki turizm firmaları, tıpkı bir tatil arkadaşı olduğu gibi insan ruhundan anlayan firmalar konumuna gelecek. Mevcut gündemin yarattığı değişen davranışlar, başkalaşan hayat tarzı ve iniş-çıkış gösteren psikolojik durumları analiz ederek anlamlı faydalar üretecek. Hedefleri salt satış odaklılık değil, geleceği şekillendirmek ve hem toplumlar hem de katma değere verimlilik sağlayacak formüllere sahip olacak. Tüm sektörler için olduğu gibi turizm sektörünün de yeniden yapılanmasını başlatacak pandemi dönemi, turizm şirketlerini insanların değişen seyahat algılarını daha iyi anlamaya ve çözümlemeye yöneltecek.
Salgın sonrası turizm hareketliliği farklılaşacak Turizm kendine has dengeleri ile ince bir terazi üzerinde durmaktadır. İç ve dış faktörlerin olası tüm etkenleri, turizmin terazisindeki dengeyi de değiştirir. Örneğin 2014 yılında Rusya’da yaşanan ekonomik kriz ve akabinde iki ülke arasında yaşanan uçak krizinin ve ek olarak Türk lirasındaki değer kayıplarının neden olduğu zorlu bir turizm süreci geçirdik. 2015 senesi itibariyle yaşanan bu sıkıntılı süreci geride bırakan turizm sektörü, 2018 yılında toparlanmaya başladı. 35 milyar dolarlık gelir ve 52 milyon turist sayısı ile turizmin rekora gittiği 2019 yılı, geleceğe umutla bakmamızı sağladı. Ta ki, 2020’de yaşanacak COVID-19 küresel salgını başlayana kadar… Salgının dünya genelinde ve ülkemizde görülmeye başlaması 2020 senesinde turizmde iptalleri, ertelemeleri ve istihdamı etkiledi. Hava yolu sahalarının kapanması, tur ve otel rezervasyon iptalleri, yurt içi ve yurt dışı seyahat kısıtlamaları, evde izolasyon döneminin başlamasıyla birlikte turizm sektörünü zorlu bir döneme soktu. Önceliğin insan sağlığı olduğu bu dönemde konaklama ve otel sektörü başta olmak üzere tematik parklar, müzeler, ören yerleri ile kültür sanat merkezleri tüm dünyada geçici bir süre işletmelerini ziyaretlere ve rezervasyonlara kapadı. Globalde Çin’e karşı turizm alanında negatif bir yaklaşım olabilir Türkiye’nin iç turizminde yaşanan kriz dönemi yanı sıra dış turizm pazarında da tutumların değişeceği ön görülüyor. Korona virüs salgını sonrası dünyanın birçok ülkesinde Çin’e karşı olumsuz tutum görülürken Türkiye’de de benzer bir durumun olduğu görülebilir. Think Aloud Research tarafından Mart 2020 tarihinde yapılan ve Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinden nüfus bakımından en yoğun olan illerdeki 25-60 yaş aralığında bireylerle yapılan araştırma sonucuna göre Türk halkı virüsün yayılmasında baş sorumlu olduğu düşünülen Çin’i, yemek kültürleri ve vahşi hayvan pazarlarındaki durumlarından ötürü suçluyor. Soruya yanıt verenlerin %77’si Çin’e ve Çinlilere bakış açılarının daha farklı/temkinli olacağını söylüyor. Münferit seyahatler kadar yoğun bir hacme sahip iş seyahatleri ne olacak? Tüm dünyada iş seyahatleri, trilyon dolarlık bir endüstri. ABD ve Çin, dünyanın en büyük iş seyahati harcamalarını yapan iki ülke olarak başı çekiyor. Amerikalılar yılda 405 milyondan fazla uluslararası iş seyahati yapıyor. Bu da Amerika Birleşik Devletleri’nde her gün yaklaşık 1,1 milyon insanın iş için seyahat ettiği anlamına geliyor. New York City, Amerika Birleşik Devletleri’nin tüm iş seyahatleri verilerinde ilk sırada gelirken Çin’de ise ilk sırada Şangay yer alıyor. Günümüzdeki olağanüstü durumu göz önüne aldığımızda, turizm şirketlerinin insan ruhundan olduğu kadar, iş ortakları olan diğer sektör şirketlerinin ruhundan da anlaması gerekiyor. Yaşadığımız olağanüstü pandemi dönemi sonrası durgunluk içerisinde olan seyahatler yeniden hareketlenecek! Şirketler ara verdikleri iş seyahatlerine devam edecekler. Çünkü dünyanın birçok yerinde hemen her sektör, çalışan sayısı fark etmeksizin seyahat ediyor ve işlerinin büyük bir kısmı da seyahat etmeyi gerektiriyor.
Şirketlerin güvende hissetmeleri ve risk yönetimi önem kazanacak Şirket çalışanları bir devinim halinde toplantı organizasyonları, seminer, konferans, eğitim toplantıları; yurt içi ya da yurt dışı bayii toplantıları, tanıtım gezileri, kongre organizasyonları, etkinlik amaçlı partiler, piknik organizasyonları, açılış ve ödül törenleri ile hareket halinde oluyorlar. Dünyanın birçok ülkesinde, birbirinden başarılı şirketler bu başarılarını ve müşteriye ulaşabilmelerini de tam olarak bu ‘iş seyahatine’ bağlıyorlar. Dünyada iş seyahatlerini organize eden dev firmalar var ve seyahat süreçleri onlarla çok daha güvenli, hızlı, adapte edilir ve tasarruflu oluyor. Tabi bundan sonraki süreçte iş seyahati yapacak kişileri bekleyen çeşitli seyahat riskleri olacak. Bu riskler; Ekonomik riskler, Sağlık-güvenlik riskleri, Jeopolitik riskler, dolandırıcılık-siber saldırılar ve çevresel riskleri kapsıyor. Riskleri en az zararla atlatmak ya da bir ihtimal fırsata çevirmek için riski iyi tanımak gerekir. Nedenleri, boyutları, etkileri çok iyi analiz edilerek; gerekli önlemlerin yerinde, zamanında ve tabii ki uygulanabilir olmasına dikkat edilerek alınması gerekir. Her risk kendi içinde kendine özgü işaretler ve çözümler içerir. Bu nedenle riskin türü dikkate alınarak strateji uygulanmalı ve yönetim planı oluşturulmalıdır. Bunun için de iş seyahatleri konusunda uzman, risk yönetimini başarı ile yürütebilen HIS Travel gibi 70’,in üzerinde faaliyet gösteren 500’ün üzerindeki ofisi ile uluslararası bir tur operatöründen destek almak, dünyanın bir çok yerinde oluşabilecek risklerde, anında müdahale edilerek iş seyahatinin negatif bir durum oluşmaksızın pozitif devam ettirilmesi konusunda yardımcı olabilir. Turizm Seyahat sektörü için bir son söz… Tüm krizlerin sona ermesi gibi COVID-19 krizi de sona erecek ama riski hep var olacak. Tıpkı yukarıda da saydığımız diğer riskler gibi. Bu bilinçle hareket eden turizm firmaları yeni dönemin vizyonerleri arasında yer alacak. Beklentileri anlamak ve yönetmek; güven ve hijyeni sağlamak, şeffaflık ve kesintisiz iletişim, insan kaynaklarına yatırım, yetenekli çalışan istihdamı, müşteri odaklılık, yenilikçi fikirler ve sınırları yeniden yazılmış içerikler, dinamizme ayak uydurmak, hızlı aksiyon almak ve süreci takip etmek, eğitim ve teknolojiye yatırım yapmak, yeni fırsatlar yaratmak ve yeni ürünler ortaya koymak yeni süreçte turizm sektöründe faaliyet gösteren firmalara yeni bir kimlik kazandıracak. HIS Hakkında: Gençlerin daha fazla yurt dışı seyahati yapması fikriyle 1980 yılında Hideo Sawada tarafından kurulan HIS, Japonya’da tur seyahatinin popüler olduğu bir dönemde seyahati ve tatili farklılaştırdı. Ucuz uçak biletleri satarak daha fazla seyahat severin kişisel seyahatine kapı açan HIS, günümüzde dünyanın en büyük 10 seyahat operatöründen biri konumunda. 70’ten fazla ülkede 500’den fazla ofisi ve 18.000’den fazla çalışanı ile turizmde geleceği şekillendiren şirketin 2005 senesinde açılan ofisi HIS Travel ise, dünyadaki tüm HIS ofisleri arasında en başarılı ofis olarak öne çıkıyor. HIS Travel, yaklaşık 150 çalışanı ile kurumsal seyahat, etkinlik ve ihtiyaçlarını, hayallere en uygun biçimde gerçekleştiriyor. www.hisglobal.com.tr
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2UAU0AT via IFTTT
0 notes
Text
Gözler TCMB enflasyon raporu ve ECB kararında olacak
urtiçinde endeks cephesinde global piyasalara paralel bir hareket takip ediliyor. BIST100 endeksi dün günü 101.595 puandan %0,88 yukarıda tamamladı. Yurtiçinde vaka sayılarındaki azalma ve yeniden ekonomik faaliyetlerin açılmalarına dair gelen açıklamaların yarattığı iyimserliğin yanı sıra bilançoların beklentilerin bir miktar üzerinde bir iyimserlikle gelmesi ve son olarak global piyasalardaki güçlü seyrin bu hareketi desteklediğini görüyoruz. Bugün yurtiçinde son işlem günü olacak. Bugün seans açılışının ardından TCMB’nin 2.enflasyon raporu takip edilecek. Geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği PPK toplantısında enflasyonda aşağı yönlü risklerin olduğuna yönelik açıklamaların etkisi ile piyasalar bugünkü raporda 2020 yılı için aşağı yönlü bir revizyonun gelip gelmeyeceği kısmına odaklandı. Revizyonun ne ölçüde yapılacağı, kur, cari denge gibi beklentilerin seyri TL varlıklardaki hareketliliği artırabilir. Bu gelişmelere bağlı olarak endekste 101.800 seviyesi ilk direnç noktası olarak takip ediliyor. Bu seviye üzerindeki kalıcılık yukarı yönlü harekete destek verebilir fakat aksi bir durumda 100 Bin seviyesine doğru oluşacak gevşemeye karşı temkinli olmak gerekebilir. Diğer yandan bugün dış ticaret verileri, PPK özeti takvim içerisinde yer alıyor ve piyasa kapanışı sonrasında ise YKBNK’nın 1Ç bilançosu takip edilecek.
Yurtdışında ise olumlu rüzgâr sürüyor. Bu sabah Asya piyasalarına baktığımızda güçlü bir tablo var. Nikkei endeksi bir günlük tatilin ardından anlık olarak %2,5 primli seyrediyor. Vadeliler cephesinde ise ağırlıklı olarak alıcılı bir tablo var. Bu iyimserlikte bir ilaç firmasının klinik denemelerinde virüse karşı pozitif etkilerin görülebildiğine yönelik açıklamaların, aşı çalışmalarında olumlu sonuçların alındığı ve ekonomik faaliyetlerin yeniden açılacağına dair sinyaller destek veriyor. Her ne kadar veri setlerinin virüs etkisini net şekilde olumsuz bir biçimde yansıttığı görülse de şu anda endekslerin daha çok virüsü önlemekle ilgili gelişmeleri fiyatladığı dikkat çekiyor. Bugün takvimde ECB faiz kararı ve ABD’nin haftalık işsizlik başvuruları verisi ön planda olacak. Dün akşam Fed toplantı sonrasında piyasalara virüs riskinin ciddi belirsizlik yarattığına dair mesaj verdi. Faizlerde bir değişiklik yapılmadı. Powell’ın ve karar metninde öne çıkan mesajda ise gerektiğinde bankanın tüm araçlarını kullanacağı yönünde oldu. Emtialar cephesinde ise ons altın 1710$ üzerinde şekilleniyor. Petrol fiyatlarında ise toparlanma devam etmekte. Özellikle ülkelerin fiyatlara ilişkin yukarı yönlü tahminleri, stoklardaki artışın azalarak devam etmesi fiyatların yükselmesi adına destekleyici durumda. Dün DOE tarafından gelen stok verisi 8,99 milyon varil artışa işaret etti. Bu geçtiğimiz üç haftalık veriye göre oldukça iyi bir veri olarak yorumlandı. Bu nedenle petrol cephesinde fiyatların düşük seyri baz alındığında spkeülatif açıklamalara karşı temkinli olmakta fayda var.
Manşette Öne Çıkanlar
· Japonya Başbakanı Abe, 6 Mayıs’a kadar uygulanacağı duyurulan OHAL’in uzatılmasına ihtiyaç olup olmadığını belirlemek için bugün salgın uzmanlarına danışacak.
· Japonya’da parlamentonun koronavirüsün ekonomik etkilerinin azaltılması için aralarında vatandaşlara nakit dağıtılmasının ve nakit sıkıntısı yaşayan şirketlere kredi sağlanmasının da yer aldığı tedbirler içeren 25,7 trilyon yen ($241 milyar) ek bütçenin bugün onaylanması bekleniyor.
· ABD Başkanı Trump’ın Amerikalı petrol şirketlerine yardım için bir planı yakında açıklayacaklarını belirtti.
· Fed dün akşam gerçekleştirdiği toplantıda faizi değiştirmeyerek fonlama aralığını %0,00 – 0,25 bandında tuttu. Karar metninde salgının orta vadede büyük riskler oluşturduğuna vurgu yapıldı. Ayrıca Banka, sıfır faiz politikasını uzun süre sürdüreceklerini ve ekonomiyi desteklemek için tüm araçlarını kullanacaklarını, duruma uygun bir şekilde hareket edeceklerine dikkat çekildi.
· Fed Başkanı Powell ekonomik faaliyetlerin 2.çeyrek dönemde benzeri görülmemiş hızda düşeceğini ve işsizlik oranının çift haneli olacağını dile getirdi.
· ABD ekonomik büyümesi 1.çeyrek dönemde %4,8 oranında daraldı.
· TCMB’nin bugün TSİ 10:30’da 2.enflasyon raporunu açıklaması bekleniyor.
· Borsa İstanbul’da bugün pozitif açılış yapması bekleniyor.
· Bugün Açıklanması Beklenen Bilançolar: YKBNK
Kaynak:A1 Capital Hibya Haber Ajansı
Hibya Haber Ajansı
The post Gözler TCMB enflasyon raporu ve ECB kararında olacak appeared first on Kamu365 | Dünya Gündemi.
from WordPress https://ift.tt/2WfA7Q5 via IFTTT
0 notes
Text
0 notes
Text
Çocuklarınız İnternet'te Güvende mi?
Ebeveynlerin %84’ü çocuklarının internetteki güvenliğinden endişe ediyor fakat bunu konuşmaya vakit ayırmıyor
Kaspersky’nin yeni global araştırması, aile içinde internet güvenliği hakkında konuşmamanın yarattığı zorlukları ortaya koydu Kaspersky tarafından pazar araştırma şirketi Savanta’ya yaptırılan ankete göre, Türkiye’de ebeveynlerin %84’ü çocuklarının internetteki güvenliğinden endişe ediyor. Ancak ebeveynler, büyüyene kadar çocuklarıyla internet güvenliğiyle ilgili olarak toplam ortalama yalnızca 38 dakika konuşuyor. Ankete Türkiye’den katılanların yarısından fazlası (%64), bu konuda 30 dakikadan az konuşuyor. Bu da okuldaki standart bir dersin neredeyse yarısı kadar bir süre. Çocukların internetteki gizliliği ve güvenliği ebeveynlerin en büyük kaygılarından biri haline geliyor. Bu kaygılar temelsiz de değil. Kaspersky’nin düzenlediği ankete göre Türkiye’de 7-12 yaş arasındaki çocukların %96’sında internet bağlantılı bir akıllı telefon veya tablet bulunuyor. Türkiye’deki ebeveynlerin yaklaşık üçte ikisi (%69), çocuklarının internette çok fazla vakit geçirdiğini düşünüyor. Bu durum yalnızca çocuklukta yaşanabilecek eğlenceli anları ekran başında harcamaya değil, ayrıca sürekli potansiyel risklere açık olmaya da neden oluyor. Türkiye’de ebeveynlere göre en tehlikeli çevrim içi tehditler arasında; çocukların cinsellik veya şiddet içerikli görüntülere erişmesi (%39), internet bağımlılığı (%38) ve şiddete veya uygunsuz davranışa yönlendiren anonim mesajlar veya içerikler alınması (%21) yer alıyor. Türkiye’de ebeveynlerin %83’ü, potansiyel riskleri azaltmak ve internette gezinirken karşılaşılabilecek tehlikeleri anlatmak için çocuklara internet güvenliğini öğretmenin, ebeveynler ve okulların ortak sorumluluğu olduğunu düşünüyor. Katılımcıların %87’si, ebeveynlerin bunu yapmaya daha uygun olduğunu çünkü çocukların anne babalarına daha çok güvendiğini belirtiyor. Ebeveynler üzerlerindeki sorumluluğun farkında olmasına rağmen çocuklarına yeterli derecede yol gösteremiyor. Çocuklarıyla internet güvenliği hakkında toplam bir saatten daha az konuşuyorlar. Kaspersky’nin yaptığı araştırma, ebeveynlerin bu tür konuşmalarda zorlandığını ortaya koyuyor. Türkiye’de ebeveynler çocuklarıyla bu konuda konuşurken en çok şu noktalarda zorlandıklarını belirtiyor: Tehditleri çocukların anlayacağı bir dilde anlatmak (%53) Çocukların tehditleri ciddiye almasını sağlamak (%51) Arkadaş baskısına uymamaya ikna etmek ve/veya bunun için kendilerine güvenmelerini sağlamak (%36) Araştırma sonuçlarıyla ilgili konuşan Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Prof. Dr. Ali Evren Tufan şunları söyledi: “Günlük hayattaki iletişim ve etkileşimden farklı olarak internet üzerinden iletişim ve etkileşim zaman ve mekan sınırlamasından bağımsız olarak gerçekleşmektedir. Çocuklar internet aracılığı ile yaş ve gelişim düzeylerine uygun olmayan içeriklere erişebilir, kişisel bilgilerini istemeden paylaşabilir, siber zorbalığa veya benzeri olumsuz deneyimlere maruz kalabilirler. Yapılan bu güncel araştırma, ülkemizde ebeveynlerin çocukların güvenliği ile ilgili kaygılarının olduğunu ancak bu konuda iletişim kurmakta zorlanabildiklerini gösteriyor. İlköğretim çağındaki çocukların hemen hemen tümünün internet bağlantılı akıllı telefon veya tablet kullandığı göz önüne alındığında bu konuda konuşmanın önemi daha da belirginleşiyor. Ebeveynler çocukları büyüdükçe onlara yaşlarına uygun biçimde internet üzerinden iletişimin özelliklerini anlatabilir ve kişisel bilgileri paylaşmamanın önemini vurgulayabilir. Sosyal medya kullanımı konusunda belli sınırlar getirmek ve çocukların vakit geçirdiği sosyal medya uygulamaları hakkında bilgi sahibi olmak da faydalı olabilir. En önemlisi çocuğa internet üzerinden istemediği veya onu rahatsız eden bir içeriğe maruz kaldığında bunu öğretmeni veya annesi/ babası ile paylaşarak yardım alabileceği ve bu konuda eleştirilmeyeceği güvencesi verilebilir." Prof. Dr. Ali Evren Tufan ile aynı görüşleri paylaşan Kaspersky Tüketici Ürünleri Pazarlama Müdürü Marina Titova, “İnternet ne yazık ki çocukların asla görmelerini istemeyeceğimiz içeriklere erişmesine olanak veriyor. Gizlilik ve güvenlik, ebeveynlerin en çok kaygı duydukları konular haline geldi. Bu konuları çocuklarla onların dinleyip ilgileneceği şekilde konuşmanın bazen ne kadar zor olabileceğini biliyoruz. İşte bu yüzden, Kaspersky olarak ebeveynlerin ve çocukların kaygılarını ortadan kaldıracak çözümler ve tavsiyeler sunuyoruz.” Kaspersky, çocuklarını internetteki çeşitli tehditlerden korumak isteyen ailelere şunları öneriyor: Çocuğunuzun internette ne yaptığını biliyorsanız, ona yardımcı veya destek olabilirsiniz fakat bu bilgiyi dikkatli bir şekilde kullanın. Çocuğunuzla sosyal medyada ne kadar zaman geçirebileceği konusunda konuşun. Çocuğunuzu okulda veya geceleri sosyal medya kullanmamaya ikna etmeye çalışın. Çocuğunuzun sosyal çevresini sınırlamayın fakat arkadaşlarını seçerken dikkatli davranmalarını öğütleyin. Kaspersky Security Cloud servisimizin Aile sürümüne abone olun. Kaspersky Safe Kids çözümünü içeren bu servis, ailenizin ve sizin özel verilerinizi korumaya yardımcı olur, çocuklarınıza internette ve ötesinde güvenlik sağlar. Korkular, en sık karşılaşılan tehditler, deneyimler ve çocukların internet güvenliğini sağlamak için taktikler hakkında daha fazla bilgi için hazırladığımız raporu okuyabilirsiniz. Read the full article
0 notes
Text
Koç Holding'in 55. Olağan Genel Kurulu Yapıldı
New Post has been published on https://www.emlakreyonu.com.tr/sirket-haberleri/koc-holdingin-55-olagan-genel-kurulu-yapildi/
Koç Holding'in 55. Olağan Genel Kurulu Yapıldı
Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, “2018 yılını 90 yılı aşan tecrübemiz ve sağlam altyapımız sayesinde başarılı bir performansla tamamladık” dedi
Koç Holding’in 55. Olağan Genel Kurulu gerçekleştirildi.
Koç Holding’in 55. Olağan Genel Kurulu, Koç Ailesi, Koç Holding üst yönetimi ve hissedarların katılımıyla Nakkaştepe’deki Holding merkezinde gerçekleştirildi.
Genel Kurul toplantısında katılımcılar ile 2018 yılı Faaliyet Raporu paylaşılırken, Yönetim Kurulu Raporu okundu.
Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, Faaliyet Raporu’nda, dünya ve Türkiye’deki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Koç, gerek yerel gerekse de global etkenler dolayısıyla 2018’de Türkiye ekonomisinin birbiriyle taban tabana zıt iki dönem geçirdiğini belirterek, “Yılın ilk yarısında güçlü iç talep, ihracattaki kuvvetli artış ve kamunun tüketim ve yatırım harcamalarının desteğiyle büyüme yüzde 6,2’ye ulaşırken, yılın ikinci yarısında ekonomi önemli ölçüde yavaşladı.
Finansal piyasalarda ağustos ayında yaşanan çalkantı ve sonrasında ortaya çıkan nakit sıkışıklığı, şirketler kesiminin bilançolarını olumsuz etkiledi. Özellikle bazı şirketlerin imkânlarının ötesinde borç yükünün altına girmesi ve de bu borçların önemli bir kısmının yabancı para cinsinden olması, kurlardaki artışın bilançolar üzerinde yarattığı etkiyi ağırlaştırdı.” ifadelerini kullandı.
Koç, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Hükümet’in aldığı tedbirler ekonomideki bazı sıkıntıları hafifletse de 2018’deki büyümenin 2009’dan beri en düşük seviyelerden birine gerilemiş olduğu görülüyor.
Koç Topluluğu olarak oldukça çalkantılı geçen 2018 yılını 90 yılı aşan tecrübemiz ve sağlam altyapımız sayesinde başarılı bir performansla tamamladık. Çeşitlendirilmiş portföy yapımız, döviz kazandırıcı faaliyetlerimiz, titizlikle sürdürdüğümüz risk politikalarımız ve etkin yönetimimiz sayesinde finansal yapımızı koruduk.
Ülkemizin dünyanın önde gelen ekonomilerinden biri olacağına hep inandık ve bu dönemde de uzun vadeli bakış açımızla yatırımlarımıza devam ettik. Son beş yılda gerçekleştirdiğimiz 37 milyar TL’ye ulaşan kombine yatırımlarımızın yanı sıra Bankamızın Türkiye’de son 10 yılın en büyüklerinden olan 4,1 milyar TL tutarındaki bedelli sermaye artırımına katıldık.”
Koç, “Koç Holding olarak; iş hacmimizi faaliyet gösterdiğimiz her alanda devamlı büyütmeye çalışıp, verimliliğimizi artırmaya odaklanırken, teknoloji ve kalite standartlarımızı en rekabetçi seviyelere ulaştırma gayreti içindeyiz. Kârlı ve sürdürülebilir büyüme hedefiyle mevcut işlerimiz dışında yeni fırsatları titizlikle değerlendiriyor ve yarattığımız değeri daha da artırmayı hedefliyoruz.” bilgisini verdi.
– “Bizi rekabetçi kılacak ortamın yaratılması kritik önem kazanıyor”
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç da Faaliyet Raporu’ndaki değerlendirmesinde, dünyanın önemli bir değişim sürecinden geçtiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Dijital teknolojiler üretim, dağıtım, iletişim, ulaşım, sağlık ve eğitimi önemli ölçüde değiştiriyor ve daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir ekonomik büyüme için önemli fırsatlar sunuyor. Diğer yandan teknolojinin getirdiği yıkıcı değişim nedeniyle, son derece karmaşık küresel problemlerle karşı karşıyayız.
Öyle görünüyor ki önümüzdeki yıllarda ancak teknoloji ve insan gücünü etkin kullanan şirketler ve ülkeler dünyada söz sahibi olabilecek.”
Koç, böyle bir çağda ülkenin yüksek katma değer yaratan bir üretim yapısına geçmesi ve yeni dijital çağda kendilerini rekabetçi kılacak ortamın yaratılmasının kritik önem kazandığını aktararak, “Koç Topluluğu olarak, 90 yılı aşkın tarihimiz boyunca ülkemizde sanayi, teknoloji, inovasyon ve küreselleşme gibi pek çok alanda öncü rol üstlendik.
Aynı şekilde ülkemizin dijital dönüşümüne de öncülük edeceğimize, rekabetçiliğimizi ve liderliğimizi pekiştireceğimize inanıyorum.” ifadelerini kullandı.
Koç Topluluğu’nun her zaman kısa vadeli dalgalanmalar yerine, uzun dönemli hedeflere odaklanmaya özen gösterdiğini vurgulayan Koç, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Değişen koşulları yakından takip edip doğru yorumlayarak, kendimizi sürekli yenileyerek ve çıtayı daima yükselterek büyümeye devam ediyoruz. Tedbiri elden bırakmadan, yarınlar için çalışıyor, yatırım yapıyor ve şirketlerimizi geleceğe hazırlıyoruz.
Etkin risk yönetimi ve finansal sağlamlık ile birlikte, marka değeri, teknoloji gücü, sosyal yatırımlar ve müşterilerimizin, çalışanlarımızın ve tüm paydaşlarımızın kalıcı memnuniyeti gibi önemli unsurları bir bütün olarak ele alıyoruz.”
Koç, sözlerini şöyle tamamladı:
“Türkiye’nin geleceğine duyduğumuz güven ve inançla, yarattığımız katma değeri geliştirmeye odaklanıyoruz. Ülkemizin toplumsal kalkınması için elimizi taşın altına koymayı, örnek kurumlar yaratmayı sürdürüyoruz. Ne mutlu ki bu yıl, Vehbi Koç Vakfı’nın 50’nci kuruluş yıldönümünü ‘Üstümüze Vazife’ sloganıyla kutluyoruz.
Yürüttüğümüz kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri hissettiğimiz vazife duygusunun bir parçası ve kanıtı. Bu çalışmalarımızla itibarımızı sağlamlaştırmakla birlikte, ne mutlu ki ülkemize de büyük bir katma değer sağlıyoruz. Koç Holding’in itibarının her sene güçlenmesi, rakiplerle arayı açarak liderlik konumunu devam ettirmesi bizlere gurur veriyor.”
– “Bu faaliyet ortamı içinde de hedeflerimizi aşmayı başardık”
Koç Holding Üst Yöneticisi (CEO) Levent Çakıroğlu ise Faaliyet Raporu’nda yer alan açıklamasında, dünyanın içinden geçmekte olduğu dönüşümün hızı ve geniş etki alanı nedeniyle yeni fırsatlar ve tehditlerle karşı karşıya olduklarına dikkati çekti.
Küresel çapta politika, ekonomi ve teknoloji alanlarında yeni bir yapının kurulduğunu aktaran Çakıroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu yapının oluşturulmasında özel sektörün rolünün daha da önem kazanacağına inanıyorum. Bu ortamda, Topluluk olarak, uzun vadeli değer yaratma hedefimiz ve küresel vizyonumuz çerçevesinde özveriyle çalışmaya devam ediyoruz. Küresel varlığımızı genişletmek, rekabetçiliğimizi artırmak, teknoloji ve inovasyon kabiliyetlerimizi geliştirmek ve güçlü markalar yaratmak stratejimizin temel taşlarını oluşturuyor.
2018 yılında küresel piyasalarda ve ülkemizde yaşanan ekonomik dalgalanmalar nedeniyle, büyüme, kârlılık ve verimlilik hedeflerimizle birlikte, likidite ve borçluluk yönetimine her zamankinden daha fazla önem verdik. Böylelikle güçlü finansal pozisyonumuzu koruduk. Dengeli portföy yapımız, ekonomik konjonktürden kaynaklanan riskler karşısında Topluluğumuzun dirençli durmasını sağlayan önemli unsurlardan biri oldu. Bu faaliyet ortamı içinde de hedeflerimizi aşmayı başardık.”
Çakıroğlu, bir yandan kısa vadeli dalgalanmaları en iyi şekilde yönetirken, diğer yandan uzun vadeli hedefleri doğrultusunda, teknolojiye, insan kaynağına ve inovasyona yatırım yapmaya devam ettiklerini kaydederek, şu bilgileri verdi:
“Dijital Dönüşüm Programımız, şirketlerimizin geleceğe ve küresel rekabete hazırlanmalarında en önemli stratejik önceliklerimizden biri. Elbette teknoloji sadece bir araç. Hedefimiz, odağında insan olan bir kültür dönüşümü gerçekleştirmek. Bu sebeple konuyu bütünsel bir yaklaşımla; başta insan olmak üzere, iş modelimiz, organizasyonel yapımız ve iş süreçlerimizle ele alıyoruz. Mutlulukla görüyorum ki, bu samimi gayretlerimizin sonuçlarını da alıyoruz. Geçtiğimiz sene ekim ayında Forbes ‘Dünyanın En İyi İşverenleri. Koç Holding’in bu listede ilk 100’e Türkiye’den giren tek şirket olduğunu büyük bir memnuniyetle öğrendik. Koç Holding, dünyadaki pek çok güçlü şirketi geride bırakmayı başardı.”
– Koç Holding’in yeni Yönetim Kurulu belirlendi
Koç Holding 55. Olağan Genel Kurul Toplantısı sonucunda seçilen Yönetim Kurulu şu isimlerden oluştu: “Şeref Başkanı Rahmi M. Koç; Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç; Başkan Vekili Ali Y. Koç; üyeler Semahat S. Arsel, Caroline N. Koç, İpek Kıraç, Levent Çakıroğlu, Prof. Dr. John H. McArthur, Prof. Dr. Heinrich V. Pierer, Dr. Kwok King Victor Fung; bağımsız üyeler Mustafa Kemal Olgaç, Jacques Albert Nasser, Anne Lauvergeon, Ömer Dinçkök ve Emily K. Rafferty.”
– Koç Holding’in kombine gelirleri 2018’de yüzde 41 arttı
Faaliyet Raporu’nda Yönetim Kurulu’nun 2018 yılına ilişkin genel değerlendirmesi de yer aldı.
Buna göre, Koç Holding, Fortune’un “Dünyanın En Büyük 500 Şirketi” sıralamasında yer alan tek Türk şirketidir.
Ayrıca Türkiye’nin en fazla istihdam sağlayan topluluğu olarak 2018 yılında Forbes’un yayınladığı “Dünyanın En İyi İşverenleri” listesinde ilk 100’e Türkiye’den giren tek şirket olmuştur.
2018 yılında Koç Holding’in kombine gelirleri yüzde 41 artış ile 306,3 milyar TL olmuştur. Kombine faaliyet kârı yüzde 46 artış ile 23,6 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Konsolide net kârı ise yüzde 13 yükselerek 5,5 milyar TL’ye ulaşmıştır.
Küresel rekabetçiliğimizi artırma, güçlü markalar yaratma, tüketicilerimiz için hep daha fazla değer sağlama ve insan kaynağımızı geliştirme hedefleri yatırımlarımıza yön vermeye devam etmiştir. 2018 yılında yapılan 9 milyar TL kombine yatırım ile son 5 senelik toplam tutar 37 milyar TL’ye ulaşmıştır. En fazla yatırım otomotiv sektöründe gerçekleştirilmiş, onu dayanıklı tüketim sektörü izlemiştir.
Ar-Ge, inovasyon, teknoloji ve dijital dönüşüm Topluluğumuzun odaklandığı başlıca alanlar arasında olmaya devam etmiştir. 2018 yılında 1,8 milyar TL Ar-Ge yatırımı yapan Koç Topluluğu, Türkiye’de özel sektör Ar-Ge yatırımlarının yaklaşık yüzde 11’ini oluşturmuştur.
Koç Topluluğu’nun ihracat performansı 2018 yılında daha da güçlenmiştir. Yurt dışı gelirler, özellikle otomotiv ve dayanıklı tüketim şirketlerimizin güçlü ihracat performansları ile ABD doları bazında yüzde 11 artmış; yurt dışı gelirler toplam kombine gelirlerin içinde yüzde 31’lik pay almıştır. Tüpraş dâhil yabancı para ve yabancı paraya endeksli gelirler, toplam kombine gelirlerin yaklaşık yüzde 55’ini oluşturmuştur.
Topluluğun kombine cirosunun Türkiye’nin GSYH’sine oranı yüzde 8 seviyesinde olup; ihracatı Türkiye’nin toplam ihracatının yaklaşık yüzde 10’unu oluşturmuştur. Koç Topluluğu 145’ten fazla ülkeye ihracat gerçekleştirmektedir.
Net aktif değerinin yaklaşık yüzde 85’i halka açık şirketlerden oluşan Koç Holding, oldukça şeffaf bir yapıya sahiptir. 2018 yıl sonu itibarıyla bu şirketlerin toplam piyasa değeri Borsa İstanbul’un yüzde 16’sını oluşturmaktadır.
2018 yıl sonu itibarıyla Koç Holding 36 milyar TL piyasa değerine sahiptir. Koç Holding hissesinin halka açık kısmındaki yabancı payı 2018 yıl sonu itibarıyla yüzde 84 seviyesindedir. Bu oran Borsa İstanbul’da yüzde 65 olarak gerçekleşmiştir.
#koç holding#koç holding binası#koç holding ceo#koç holding değeri#koç holding hisse#koç holding iletişim#koç holding kariyer#koç holding serveti#koç holding şirketleri#koç holding yönetim kurulu başkanı
0 notes
Text
Önümüzdeki 50 Yıl Boyunca İnsanlığın Hayatını Tehdit Eden 6 Risk
Önümüzdeki 50 Yıl Boyunca İnsanlığın Hayatını Tehdit Eden 6 Risk
Global Challenges Foundation’un 2018 raporu, insanlığın başlıca risklerinden bazılarını vurguluyor.
Hemen yukarıda bahsettiğimiz kuruluş, bu raporu çıkartırken alanlarında uzman pek çok kişiden de destek aldı. Rapora göre, önümüzdeki 50 yıl olacak şeyler, insanlığın önümüzdeki 10.000 yıllık yaşamını etkileyebilir. Peki bizleri bekleyen bu büyük riskler, sorunlar neler? Hep birlikte bir göz atalım.
View On WordPress
0 notes
Text
İklimle İlişkili Finansal Beyanlar Görev Grubu’nun İklim Bazlı Risklerin Kamuya Açıklanmasına İlişkin Önerilerin Nihai Versiyonu Yayımlandı
Financial Stability Board (Finansal İstikrar Kurulu) tarafından, yatırımcılara, borç verenlere, sigortacılara ve diğer paydaşlara şirketlerin iklim bazlı finansal risklerine ilişkin bilgi sağlarken kullanabilecekleri gönüllü ilkeler geliştirmek üzere “Task Force on Climate Related Financial Disclosures” (İklimle İlişkili Finansal Beyanlar Görev Grubu) oluşturuldu. Yapılan çalışmalar sonucunda 14 Aralık 2016 tarihinde “Önerilere ilişkin Rapor”, “İklimle ilgili riskler ve fırsatlarda senaryo analizlerinin kullanımı” isimli teknik ekiyle birlikte kamuoyuyla paylaşılmıştı.
Görev Grubu’nun raporu, yönetim, strateji, risk yönetimi, hedef ve ölçüler oluşan şirketlerin nasıl iş yaptıklarına ilişkin dört ana tema etrafında yapılandırıldı.
İş dünyasında 100 lider, bu liderlerin toplam piyasa değeri 3.5 trilyon dolar değerindeki şirketleri ve 25 trilyon dolarlık varlıkları yöneten finansal kuruluşları İklimle İlişkili Finansal Beyanlar Görev Grubu’nun önerilerini desteklediklerini kamuoyuna açıkladılar.
Michael Bloomberg, Görev Gücü’nün Başkanı "İklim değişikliği, küresel piyasalar için göz ardı edilemeyecek risk ve fırsatlar sunmaktadır ve bu nedenle iklimle ilgili açıklamaların nasıl bir çerçeve içinde yapılacağını önemli kılmaktadır” sözleriyle kamuya açıklamaların ve çerçevesinin önemini vurgulamıştır. Finansal İstikrar Kurumu Başkanı Mark Carney, Görev Grubu’nun önerileri ile ilgili olarak “Görev Grubu’nun önerileri piyasa tarafından, piyasa için oluşturulmuştur” diyerek konunun öz düzenleyici yönünü öne çıkardı.
Görev Grubu, önerilerin uygulanmasını desteklemek ve takip etmek üzere en erken 2018 Eylül ayına kadar görevine devam edecek. Son olarak, İklimle İlişkili Finansal Beyanlar Görev Grubu, öneriler dokümanın taslak ve nihai halleri arasındaki ana değişiklikleri özetleyen ve açıklık getiren dokümanları paylaştı.
Önerilere ilişkin rapora, Görev Grubu tarafından şirketlerin önerileri uygulamaları için rapor eki olarak oluşturduğu rehber dokümana, Senaryo Analizlerine ilişkin teknik dokümana, önerileri destekleyen 100 lider ve şirketlerinin beyanına, öneriler dokümanın taslak ve nihai halleri arasındaki ana değişiklikleri özetleyen ve açıklık getiren dokümanlara aşağıdaki bağlantılardan ulaşılabilirsiniz.
Recommendations of the Task Force on Climate-related Financial Disclosures
Annex: Implementing the Recommendations of the TCFD
Technical Supplement: The Use of Scenario Analysis
Statement of support signed by over 100 business leaders and their companies
A slide deck outlining key changes and clarifications between the draft and the final recommendations report
*Türkiye Cumhuriyeti’nin de aralarında yer aldığı belirli sayıda devletin, Uluslararası Finansal Kuruluşların ve Uluslararası Standart Belirleyici Kuruluşların üyeliklerinden oluşan Finansal İstikrar Kurumu (FSB-Financial Stability Board) Global Finansal Sistemi tehdit eden zayıflıkları gözlemler ve değerlendirir ve bunlara yönelik gerekli politika adımlarını önerir. Finansal İstikrar Kurumu aynı zamanda piyasaları ve sistemik gelişmeleri ve de düzenleyici politikalar üzerindeki etkilerini izler ve önerilerde bulunur.
0 notes
Text
İkinci dalga endişeleri
*Yeşil ok olumluyu kırmızı ok olumsuzu göstermektedir.
Koronavirüs salgınında ikinci dalga endişelerine karşın piyasalar dirençli durmaya devam ediyor. Özellikle ABD’de açıklanan yüksek vaka sayıları kısıtlamaları tekrar gündeme getirse de bol likidite ortamında risk iştahında net bir bozulma gözlenmiyor. ABD vadelilerinde bu sabah %0,3 civarında alıcılı bir görüntü var. Asya’da ise artılar daha fazla gözüküyor. Dolar, küresel çapta baskı altında kalarak haftaya başlarken, Gelişmekte Olan Ülke para birimleri genel olarak alıcılı bir görüntü sergilemekteler. Risk iştahındaki görüntünün yanı sıra Dolar karşısında hafif alıcılı bir görüntü sergileyen TL’deki seyir, BIST100 endeksinin haftaya alıcılı bir görüntüyle başlayabileceğine işaret ediyor.
MAKROEKONOMİ
Koronavirüs vaka sayılarındaki artışla ikinci dalga endişelerinin izlenmesiyle zayıf işlem hacminde Asya borsaları karışık bir seyirde haftaya başlıyor. Çin Merkez Bankası gösterge kredi faiz oranını ise değiştirmedi. Yurt dışında bu hafta haziran ayına ilişkin imalat ve hizmet PMI verileri öne çıkarken, IMF küresel ekonomik görünüm raporunu yayınlayacak.
Cuma günü AB Liderler Zirvesi düzenlendi fakat toparlanma planı ile ilgili consensus sağlanamadı. Merkel ise ilgili fonda temel prensiplerde anlaştıklarını ve temmuz ortalarında tekrar görüşeceklerini belirtti. Zirveden çıkan sonuçlardan biri de Rusya’ya olan yaptırımların 0cak 2021 sonuna kadar uzatılması oldu.
Yurt içinde haziran ayına ilişkin öncü göstergeler ve PPK toplantısı izlenecek. Bugün özelinde haziran ayına ilişkin tüketici güven endeksi ve mayıs ayına ilişkin yabancı turist sayısını takip edeceğiz. Çarşamba günü haziran ayına ilişkin reel kesim güven endeksi ve kapasite kullanım oranı açıklanacak. Perşembe günü de PPK toplantısı izlenecek.
ABD’de perşembe günü 1. çeyrek nihai GSYH büyüme rakamı açıklanacak. Daha önce açıklanan yıllıklandırılmış %5’lik daralmada bir değişiklik yapılması beklenmiyor. Salı günü de haziran ayına ilişkin öncü PMI verileri açıklanacak ve 2. çeyrek sonu itibarıyla ekonomik gidişat netleşmiş olacak. Geçen ay dipten dönüş sinyalleri verilmişti. Bu ay için ise ABD’de yoğun olarak protestolar vardı, bu bir miktar PMI verisini etkileyebilir fakat PMI’ın artması ama yine de daralma bölgesinde kalması beklenmekte. Perşembe günü yine son haftalarda olduğu gibi işsizlik maaşı başvuruları verisinden ekonomik canlanmanın istihdamda etki yaratıp yaratmadığına dair ipucu aranacak. Geçen hafta işsizlik maaşı başvuruları beklentilerden kötü gelmiş ve 13 hafta üst üste 1 milyonun üstünde gelmişti. Ayrıca üretimin seyrini görmek açısından haziran ayına ilişkin Fed bölgesel anketleri takip edilecek. Pazartesi günü Chicago Fed Ulusal Aktivite Endeksi, salı günü Richmond Fed İmalat, perşembe Kansas Fed İmalat Endeksi izlenecek. Hepsinde yukarı yönlü bir seyir beklenmekte.
Avrupa tarafında da kamu sağlığı tedbirlerinin yavaş yavaş gevşetilmesinin ekonomiye ve beklentilere nasıl yansıdığının görmek açısından salı günü açıklanacak haziran ayına ilişkin öncü PMI verileri önemli olacaktır. Beklentiler yukarı yönlü olsa da 50 seviyesinin altı olan daralma bölgesinde kalması beklenmekte. Ayrıca pazartesi günü haziran ayına ilişkin tüketici güveni de takip edilecek. Beklenti -18,8 seviyesinden -14,5 seviyesine gelmesi yönünde. Almanya tarafında çarşamba günü IFO endeksi takip edilecek.
Asya tarafında bu hafta geçen hafta olduğu gibi merkez bankaları kararları önemli olacak. Bu kapsamda Tayland, Filipinler ve Yeni Zelanda merkez bankaları para politikası kurulu toplantıları bulunmakta. Ekonomiler yavaş yavaş açılmaya başladı ve dipten dönüş sinyalleri de verilmeye başlandı. Bu bağlamda merkez bankalarının politikalarını daha fazla genişlemeci yönde mi kullanacağı yoksa uygulanan devasa genişlemeci politikaların etkilerini görmeyi mi tercih edeceği izlenecek. Yeni Zelanda COVID-19’u tamamen yendiği haberini vermişti. Bundan dolayı bu toplantıda herhangi bir aksiyon alması beklenmiyor.
TCMB’nin bu haftaki toplantısında politika faizini 25 baz puan indirimle %8 seviyesine çekmesi beklenmekte. TCMB, koronavirüs salgınına karşı alınan önlemler sebebiyle yavaşlayan ekonomik faaliyeti desteklemek için Türkiye’de görülen ilk koronavirüs vakasından bu yana toplamda 250 baz puan indirime gitmiş durumda.
Mayıs ayında normalleşe adımlarının açıklanmasıyla tüketici güven endeksi, 54,9 seviyesinden son 5 ayın en yüksek seviyesi olan 59,5 seviyesine gelerek %8,4 artmış ve dipten çıkış sinyalleri vermişti. Data 18 alt bileşenden oluşmakta ve anket katılımcıları tüketici fiyat eğilimlerini ölçen sorularda fiyatlarda yukarı yönlü hareket beklerken, işsizlik sayısının ise azalmasını beklemekteydi. Veride gelecek 12 ayda otomobil alma, tasarruf yapma ve konuta harcama yapma ihtimalinde artış olması dikkat çekiciydi. Haziran ayında normalleşme adımlarının hızlanması ve TCMB’nin açıkladığı banka ve kredi harcamalarındaki dikkat çekici artışın endekse pozitif yansımasını beklemekteyiz.
Bugün Turizm Bakanlığı tarafından, cari işlemler dengesinde net hizmet gelirleri için öncü gösterge olabilecek, gelen yabancı sayısı verisi açıklanacak. Neredeyse durma noktasına gelen hava yolu taşımacılığı sonucu gelen yabancı sayısı nisan ayında 24,2 bin kişi olmuştu. Mart ayında bu rakam 718 bin kişiydi. Mayıs ayında da bu trendin devam etmesi beklenmekte. Daha önce açıklanan mayıs ayına ilişkin açıklanan DHMİ yolcu istatistiklerine göre dış hat yolcu sayısı 63,2 bin kişiden mayısta 33,2 bin kişiye düştü bu sebeple nisan ayında 24,2 bin kişi olan yabancı turist sayısı daha da aşağı inebilir.
Kaynak: DHMİ, Turizm Bakanlığı
Mevsimsel etkilerden arındırılmış reel kesim güven endeksi, mayıs ayında aylık 11,2 puan artarak 73,5 seviyesine çıkarak dipten çıkış sinyali vermiş ancak iyimserlik eşiği olan 100 seviyesinin altında kalmıştı. Arındırılmış verilerle kapasite kullanım oranı ise aylık 0,8 puan artarak %62,7 seviyesine çıkmış ancak geçen senenin ortalaması olan %75,7 seviyesinin oldukça altında kalmıştı. Koronavirüs salgınının olumsuz etkileriyle üretim, sipariş, ihracatın azalması ve birçok firmanın üretimini durdurması veya ara vermesi kapasite kullanım oranındaki zayıflığın başlıca nedenleriydi.
Ayrıca çarşamba günü haziran ayı sektörel güven endeksleri açıklanacak. Sektörel güven endekslerinden; mayıs ayında en hızlı toparlanmayı gösteren faizlerin aşağı inmesi sebebiyle %13,9 iyileşerek inşaat sektörü güven endeksi olmuş, inşaat sektöründeki iyileşmeyi hizmet ve perakende sektör güven endeksindeki toparlanma izlemişti.
Cuma günü mayıs ayına ilişkin TOBB açılan kapanan şirket sayısını takip ettik. Açılan şirket sayısı aylık %20,9 artış göstererek bu veride dipten dönüş sinyalleri verirken geçen senenin aynı ayıyla kıyaslandığında açılan şirket sayısı %48,8 düştü. Kaynak: TCMB EVDS, TOBB Haziran ayına ilişkin TCMB Beklenti Anketinde, anket katılımcılarının cari denge haricinde beklentilerin stabilize olduğu gözükmekte.
Anket katılımcılarının, TL’deki son günlerde USD karşısındaki oynaklığın azalması ve Ticaret Bakanı Pekcan’ın ve Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak’ın da swap anlaşmalarına dair bir kaç ülke ile görüştüklerini belirten haber akışının da etkisiyle yıl sonu USD/TL kurundaki beklentilerini 7,02’den 6,99 seviyesine çektiğini görmekteyiz.
Merkez Bankası enflasyon tahminini nisan ayında yayınladığı enflasyon raporunda aşağı yönlü risklere vurgu yaparak %7,4 seviyesine çekmişti. Bu dönemde anket katılımcılarının ise yıl sonu enflasyon beklentisi, 16 baz puan yükselerek %9,38 seviyesinden %9,54’e çıkmış bulunuyor. Bunda mayıs ayı enflasyonun beklentilerden yüksek gelmesi, TCMB’nin de belirttiği üzere çekirdek enflasyon eğilimindeki hafif yukarı yönlü eğilim, uygun faiz oranlarının da desteklediği iç talepte gördüğümüz artış ve hafif yukarı yönlü enerji fiyatları sebebiyle enflasyon beklentileri yükseltilmiş.
Nisan ayında cari işlemler dengesi, genişleyen dış ticaret dengesi ve zayıflayan hizmet gelirleri ile beklentilerin üzerinde 5,1 milyar USD açık vermişti ve Beklentilerden kötü gelen cari denge rakamları sonrası anket katılımcıları da yıl sonu cari denge beklentilerini 7,2 milyar USD açıktan 11,6 milyar USD açığa çektiler. Hizmet tarafına baktığımızda örneğin mayıs ayı DHMİ dış hat yolcu sayısı da nisan ayına benzer şekilde sınırlı kaldı. Nisan ayında 63,2 bin olan yolcu sayısı mayısta sadece 33,2 bin kişi oldu. İlerleyen dönemlerde artış beklenebilir fakat geçmiş senelere yakınsaması zaman alacaktır ki bu da turizm gelirlerinin bir müddet daha baskı altında kalacağını işaret etmekte fakat olumlu olarak haziran ayıyla birlikte ihracat tarafında kıpırdanmalar görmekteyiz. Nisan ve mayıs ayında yıllık %40 düşüş kaydeden ihracatın haziran ayında toparlanmaya başladığını görüyoruz. 1-17 Haziran tarihleri arasında 6,7 milyar USD ihracatın gerçekleştiğini görüyoruz.
Bu yıl sonu daralma beklentisi %1,25’ten %1,33’e çekilmiş durumda. (Nisan ayındaki ankette büyüme sert şekilde %3,3 seviyesinden -%0,6’ya çekilmişti.). Bunda temel faktörün sanayi üretimindeki beklentilerin üstünde gelen daralma olduğunu düşünmekteyiz.
ŞİRKET HABERLERİ
Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları (EREGL, Sınırlı Pozitif): Şirket, 19 Haziran 2020 tarihli Yönetim Kurulu Kararı ile; 0,2300000 TL Brüt (0,1955000 TL Net) kar payı ödemesini 14 Temmuz 2020 tarihinde yapılacak Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda Genel Kurul’un onayına sunulmasına karar vermiştir. Teklif edilen nakit kar payı hak kullanım tarihi 16.07.2020’dir. Cuma (19.06.2020) günkü kapanışa göre temettü verimliliği %2,8’dir.
5 Mayıs 2020 Tarihli Ereğli Demir Çelik Raporumuz için tıklayınız…
Turkcell (TCELL, Nötr): Turktell Bilişim Servisleri, Global Bilgi Paz. Dan. ve Çağrı Servisi Hizm. ve Turkcell Satış ve Dijital İş Servisleri’nin toplamda %55’ine sahip olduğu İnteltek İnternet Teknoloji Yatırım ve Danışmanlık Ticaret’teki paylarının tamamının Intralot Iberia Holding SAU’ya devrine yönelik işlem için Rekabet Kurulu onayı alınmıştır.
30 Nisan 2020 tarihli Turkcell Raporumuz için tıklayınız…
Ülker Bisküvi (ULKER, Sınırlı Negatif): Covid-19 pandemisinin genel olarak yarattığı belirsiz durum ve Covid-19’un ekonomiye etkisiyle mücadele kapsamında, sermaye şirketlerinin öz kaynaklarının korunmasının önemine işaret eden yasal düzenlemeler de dikkate alınarak; şirket, sahip olduğu her türlü likit varlığı elde tutmanın değerli olduğu değerlendirilmek suretiyle, ihtiyatlılık ilkesi gereği olarak öz kaynaklarını, sermaye yapısını ve nakit dengesini korumaya yönelik, 2019 mali yılı kârından kâr payı dağıtımına ilişkin 05.03.2020 tarih ve 2020/7 sayılı Yönetim Kurulu kararının kaldırılmasına; 2019 mali yılı kârından kâr payı dağıtımı yapılmamasına, 54mn TL tutarın Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca özel yedekler/özel fonlar hesabına, 851,4mn TL tutarın olağanüstü yedekler/geçmiş yıl karları hesabına, öz kaynaklar altında diğer kazançlar hesabı altında muhasebeleştirilen 818mn TL’lik tutarın da olağanüstü yedekler/geçmiş yıl karları hesabına aktarılması, ayrıca Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre oluşan özel fonlar hesabında bulunan 97,1mn TL’nin geçmiş yıllar karları hesabına aktarılması hususlarının 2019 hesap dönemi Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda pay sahiplerinin onayına sunulmasına mevcudun oybirliğiyle karar verildiği duyurulmuştur.
7 Mayıs 2020 Tarihli Ülker Bisküvi Raporumuz için tıklayınız…
İskenderun Demir ve Çelik (ISDMR, Sınırlı Pozitif): Şirket, 19 Haziran 2020 tarihli Yönetim Kurulu Kararı ile; 0,1800000 TL Brüt (0,1530000 TL Net) kar payı ödemesini 14 Temmuz 2020 tarihinde yapılacak Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda Genel Kurul’un onayına sunulmasına karar vermiştir. Teklif edilen nakit kar payı hak kullanım tarihi 16.07.2020’dir. Cuma (19.06.2020) günkü kapanışa göre temettü verimliliği %2,6’dır.
5 Mayıs 2020 Tarihli İskenderun Demir Çelik Raporumuz için tıklayınız…
SEKTÖR HABERLERİ
Bankacılık: Zorunlu karşılık oranları ve nema ödemelerini kredi büyümesi oranlarıyla ilişkilendiren zorunlu karşılık düzenlemesinde değişiklik yapıldı. Döneme özgü kredi talebini karşılamada bankalara esneklik sağlamak amacıyla; yıllık reel kredi büyüme oranı yüzde 15’in üzerinde olan bankaların zorunlu karşılık teşviklerinden faydalanabilmeleri için sağlamaları gereken uyarlanmış reel kredi büyüme oranının yüzde 15’ten küçük olma koşulunun, yılsonuna kadar geçici bir süre için uygulanmamasına karar verilmiştir. Söz konusu değişiklik, tesisi 26 Haziran 2020 tarihinde başlayacak olan 12 Haziran 2020 tarihli yükümlülük döneminden 25 Aralık 2020 tarihli yükümlülük dönemine kadar geçerli olacaktır.
Borsa İstanbul: Borsa Genel Müdürlüğü’nce; BIST 100, BIST 50, BIST 30, BIST Likit Banka ve BIST Banka Dışı Likit 10 endekslerinde 2020 yılı üçüncü üç aylık dönemi için (01.07.2020-30.09.2020) aşağıdaki değişikliklerin yapılmasına karar verilmiştir.
Telekom: Çin ve Türkiye merkez bankalarının yerel parayla ticaret için oluşturduğu altyapı Türk Telekom (TTKOM) ve Turkcell (TCELL) tarafından kullanılmaya başlandı. İki dev şirket Çin’le anlaşmalarında yuana geçti.
FAİZ PİYASALARI
Cuma günü ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti %7,64 seviyesinden %7,63 seviyesine geriledi. Merkez Bankası piyasayı toplamda 156,4 milyar TL ile 125,4 milyar TL’si (34 milyar TL haftalık, %8,25 + 91,4 milyar TL 3 aylık %7,53) repo ihalelerinden karşılanacak şekilde fonladı. Geri kalan tutarın 31 milyar TL’si %7,25’ten piyasa yapıcı bankalara kullandırıldı. ABD 10 yıllık hazine tahvillerinin faizi, cuma günü %0,70 seviyelerinden başlarken, gün içerisinde %0,68-%0,74 bandında hareketin ardından, %0,69 seviyesinden günü kapattı.
Cuma günü TCMB ile Çin Merkez Bankası (PBOC) arasında 2019 yılında yenilenen swap anlaşması çerçevesinde Çin yuanı fonlamasının ilk kullandırımlarının yapıldığının bildirilmesinin oluşturduğu iyimserlikle zayıf hacimli piyasada verim eğrisinin özellikle orta ve uzun vadeli kısımlarında 20 baz puana varan düşüşle gözlendi. En çok işlem hacmine sahip Şubat 2026 vadeli kağıdın faizi günlük bazda 21 baz puanlık düşüşle %11,36 seviyesine geriledi.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, yarın 2 ihale düzenleyecek. Buna göre, yarın yapılacak ilk ihalede 3 yıl vadeli, 6 ayda bir kupon ödemeli, sabit kuponlu devlet tahvili yeniden ihraç edilecek. İkinci ihalede ise 5 yıl vadeli, 6 ayda bir kupon ödemeli, TÜFE’ye endeksli devlet tahvilinin ilk ihracı yapılacak.
GÜNLÜK ÖZET PİYASA VERİLERİ
Kaynak Ziraat Yatırım Hibya Haber Ajansı
Hibya Haber Ajansı
The post İkinci dalga endişeleri appeared first on Kamu365 | Dünya Gündemi.
from WordPress https://ift.tt/2NkQjeM via IFTTT
0 notes
Text
Küresel gsyh 2020 yılında yüzde 0,5 büyüyecek
• 2020 yılı genelinde tüm dünyada yüzde 2,4 olan GSYH büyüme tahmini yüzde 0,5’e çekildi. • Küresel GSYH’nin 2020 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 15 daralması bekleniyor. • Dünya genelinde iflaslarda yüzde 14 artış beklenirken, bunun sonucunda sadece Avrupa’da 65 milyon kişinin desteğe ihtiyacı olacağı tahmin ediliyor. • Covid-19 tek çeyrekte küresel ticarette 1.064 milyar dolar zarara neden olabilir. Gelişen ve gelişmekte olan ülkelerde 2020 yılının ilk yarısında Covid-19 salgını nedeniyle keskin bir resesyon yaşanacağının belirtildiği rapora göre, yılın tamamında dünya genelinde iflaslar yüzde 14 artacak. Raporda ayrıca, Covid-19 salgını nedeniyle başta Çin, ABD ve Avrupa olmak üzere tüm dünyada yaşanan talep şokunun yatırım harcamalarını olumsuz etkilediği belirtilerek, dünya ekonomisinde toparlanmanın ise salgını sınırlama önlemlerine bağlı olarak yılın ikinci yarısında başlayabileceği vurgulanıyor. Salgın nedeniyle yaşanan ciro kayıplarının telafisinin zor olacağının ve bunun kaldıraçlı şirketleri olumsuz etkileyebileceği belirtilen raporda, ülkelerin salgın nedeniyle aldığı geniş önlemler ile sıkı sınır kapama politikasından dolayı da küresel ticaretin bir çeyrekte yaşayacağı zararın 1.064 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor.
200.000’den fazla KOBİ ve orta ölçekli şirketin değerlendirildiği raporda, Fransa’daki şirketlerin yüzde 10’u Almanya’daki şirketlerin yüzde 9’u, İtalya’daki şirketlerin yüzde 5’i, İspanya’daki şirketin yüzde 6’sı, Belçika’daki şirketlerin yüzde 8’i, Hollanda’daki şirketlerin ise yüzde 3’ü’nün Covid-19 kaynaklı nakit akışı sıkışıklığı nedeni ile risk altında olduğu belirtiliyor. En fazla risk altındaki sektörler de inşaat, tarım-gıda ve hizmet sektörü olarak gösteriliyor. Fransa ve Hollanda’da hizmet sektörü riskli olarak belirtilirken, Almanya, İtalya ve Belçika’da inşaat sektörü risk taşıdığı vurgulanıyor.
Borsalar Covid-19’un etkilerini henüz tam olarak fiyatlamadı Sadece Avrupa’da ekonomik faaliyetlerin sekteye uğraması durumunda 65 milyon çalışanın yardıma muhtaç kalabileceğine de dikkat çekilen raporda şu bilgilere yer veriliyor: “2020 yılının ikinci yarısında başlamasını öngördüğümüz toparlanma şokla orantılı olacak ama geçici bir ani aşırı enflasyonla birlikte gelecektir. Sermaye piyasaları için ise durum toparlanmaya başlamadan önce biraz daha kötüleşecek. Piyasalar henüz dünya GSYH’sinin dörtte üçünü etkileyen tecrit uygulamalarıyla gelen olumsuz haber akışını tamamen fiyatlandırmış değil. Kısa vadeli oynaklıkların hisse senedi piyasalarını yüzde 10 - yüzde 20 arası daha aşağıya çekmesini, uzun dönemli ulusal tahvil getirilerinde 30 ila 50 baz puan arası aşağı yönde düzeltme olmasını bekliyoruz. Ancak; politika yapıcıların güvenirliliğinin artması ve U şeklinde gerçekleşecek toparlanmanın başlamasıyla sene sonuna doğru sermaye piyasalarının kademeli bir şekilde zararlarını telafi etmeye başlamalarını öngörüyoruz. Şirketler tarafında ise politika yapıcılar işsizlik ve iflasların önüne geçmek için ellerindeki tüm enstrümanları devreye alsalar da iş yerlerinin yeniden açılmasını takiben büyük ihtimalle bir iflas dalgası yaşanacak ve 2020 yılında iflaslar üst üste dördüncü kez artacak.”
Salgın yılın tamamına yayılırsa Allianz Araştırmalar Departmanı’nın hazırladığı 2020 yılı Ekonomik Görünüm Raporu’nda Covid-19 salgınının 12-18 ay sürmesi ya da salgının tekrar ortaya çıkması ihtimaline de dikkat çekiliyor. Raporda bu senaryoda sağlık krizinin beraberinde getirebileceği daha uzun süreli bir ekonomik ve finansal kriz öngörülüyor. Bu senaryoda önemli risklerden biri ise mal ve hisse senedi piyasalarında aşağı yönlü keskin fiyat hareketlerinin likidite ve kredi sıkıntıları yaratarak 2008-2009 dönemindeki gibi küresel ekonomideki temel zayıflıkların ortaya çıkması olacak. Bu da, resesyonun 2021 yılına da sarkabileceği ve borcun gelir kaynağına dönüştüğü, sistematik hisse senedi/kredi/likidite sorunlarının yaşandığı L şeklinde bir toparlanma yaşanabileceği anlamına geliyor
Euler Hermes Türkiye CEO’su Özlem Özüner 2020 yılı Ekonomik Görünüm Raporu ile ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Dünya ve Türkiye olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz. Ancak bu dönemden sonra dünyanın çok daha farklı bir yer olacağına hepimiz çok eminiz. Artık dünya sağlık politikalarına ve sağlık yatırımlarına farklı gözle bakacak. Tüm şirketler ticaret ve nakit akışı kaynaklı riskleri daha çok ölçmek isteyecek ve bu tür durumlara karşı varlıklarını ve alacaklarını güvence altına alma talebinde bulunacaklar. Şirketler bu tür olaylara hazırlıklı olmak adına tüm finansal tablolarını ve tasarruf anlayışlarını elden geçirecek. Bunun da uzun vadede olumlu etkileri olacak. Şimdi tüm şirketler için bu dönem nakit akışını planlama ve önlem alma zamanı” dedi.
Bu değerlendirmeler aşağıdaki feragatnameye tabidir. Geleceğe Dair İfadelerle İlgili Temkin Notu: Burada yer alan ifadelerin bazıları gelecekle ilgili beklentiler ve yönetimin mevcut görüş ve varsayımlarına dayalı ileriye dönük ifadeler olabilir. Bu ifadeler bilinen ve bilinmeyen riskler içerdiğinden bu durum, gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilen veya ima edilenden farklı olmasına yol açabilir. Metin içeriği gereği ileriye yönelik ifadelerin yanı sıra, “olabilir”, “olacaktır”, “olmalıdır”, “beklenmektedir”, “planlanmaktadır”, “amaçlanmaktadır”, “beklemektedir”, “inanmaktadır”, “tahmin etmektedir”, “öngörmektedir” veya “devam etmektedir” gibi kelimeler ileriye yönelik ifadelere örnek teşkil etmektedir. Gerçek sonuçların, performansın veya olayların, bu ifadelerde belirtilenden farklı olmasına yol açan sebepler, bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla şöyle sıralanabilir: (i) genel ekonomik koşullar özellikle de Allianz SE’nin temel iş kolundaki ve ana pazarlarındaki ekonomik koşullar, (ii) gelişmekte olan piyasalar da dahil olmak üzere finans piyasalarının performansı, (iii) sigortalı zarar olaylarının ciddiyeti ve sıklığı, (iv) hastalık ve ölüm oranları ve trendleri, (v) kalıcılık seviyeleri, (vi) kredi temerrütlerinin boyutu (vii) faiz oranları, (viii) Euro-Dolar paritesi de dahil olmak üzere döviz kurları, (ix) değişen rekabet düzeyleri, (x) para yığılması ve Avrupa Para Birliği de dahil olmak üzere kanun ve yönetmeliklerdeki değişiklikler, (xi) Merkez Bankalarının ve/veya yabancı hükümetlerin politikalarındaki değişiklikler, (xii) şirket alımlarının etkileri ve ilgili birleşme konuları, (xiii) yeniden yapılanma önlemleri ve (xiv) genel rekabet faktörleri (her durum için yerel, bölgesel, ulusal ve/veya global bazda). Bu faktörlerin çoğunun terörist faaliyetlerin sonucunda meydana gelmesi veya kuvvetlenmesi daha muhtemeldir. Burada bahsi geçen konular zaman zaman Allianz SE’nin ABD Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonuna sunduğu dosyalarda açıklanan riskleri ve belirsizlikleri de içerebilir. Grup, burada yer alan geleceğe dair bilgilerin güncellenmesi konusunda hiçbir yükümlülük üstlenmemektedir.
source https://www.kocaali.com/is-dunyasi/kuresel-gsyh-2020-yilinda-yuzde-05-buyuyecek-h16212.html
0 notes