#gerçeklik ve inanç
Explore tagged Tumblr posts
Text
0 notes
Text
Ben___💙💦
Maviyim___💙💦
Severim maviyi 💙💦
Mavi___💙💦
Deniz__💙💦
Mavi__💙💦
Gökyüzü__💙💦
Mavi___💙___huzur___💙___sakinlik
💙Mavi_benim_sevgilim_her şeyim💙
🎶🎵🎶🎵 💙💙 Voila 🎶🎵
Mavi, denizin gökyüzünün rengidir ve huzur, güven, sadakat, kararlılık bilgelik, sakinlik, kendine güven, akıl, inanç, gerçeklik ve cennet anlamın gelir.
Mavi, maviydi gökyüzü💙
Bulutlar beyaz, beyazdı💙
Boşluğu ve üzüntüsü💙
İçinde ne garip yazdı.💙
168 notes
·
View notes
Text
Ne zaman anlam arayışına düşsek, o kadar çok anlamsızlıkla karşılaşıyoruz ki, bir noktada bu arayışın kendisi bir aldatmacaya dönüşüyor. Yalanların, maskelerin ve yetersizliklerin içinde kaybolan bir arayışın köleleri oluyoruz. Anlamı, kendimizi bulmak için uğraşırken, aslında var olan tek şey, bir kargaşanın içindeki kördüğümden başka bir şey değil.
İçsel bir boşluğun içinde kaybolmuş insanın çığlığı, kendi varoluşunun anlamsızlığına karşı bir isyan gibi. "Neden buradayım?" sorusunun cevapsız kalışı, her şeyin temelsiz ve gereksiz olduğuna dair bir inanç yaratıyor. Bu çırpınış, evrenin, hayatın, hatta kendi varlığımızın bile bir şaka olduğunu düşündürüyor.
Anlam arayışımız, kendi kendimize kurduğumuz bir tuzaktan başka bir şey değil. Her keşif, bir adım daha karanlığa, daha derin bir boşluğa götürüyor bizi. Yüzeydeki gerçeklik maskesini kaldırdığınızda, gördüğünüz şey; bir kaos, bir boşluk, kısaca bir hiçlik. Her şeyin, her şeyin boşuna olduğunu anlamak, her an bir şüpheyle karşılaşmak, zihninizdeki sürekli bir bıkkınlık yaratıyor.
Bir anlam bulmaya çalışırken, aslında en büyük anlamsızlığı yaratıyoruz. Kendimizi bir döngüye sokuyor, her soruda biraz daha kayboluyoruz. Bu arayışın sonunda, bir yerlerde, belki de en temel gerçek, her şeyin anlamsız olduğu gerçeğidir. Sonuçta, kendi kendimizi kandırmak, kendi içsel boşluğumuzun derinliklerine çekilmekten başka bir şey değildir.
Sonuçta, belki de aradığımız anlam, aslında hiçlikten başka bir şey değildir. Bu çığlığın içinde, bu anlamsızlıkta, kendi içsel karmaşamızda sıkışıp kalıyoruz. Ve belki de en büyük gerçek, anlam arayışının kendisinin, bir anlamın olmayışıdır.
Sahi sen ne arıyorsun?
7 notes
·
View notes
Note
Merhaba sevgili epifiz acaba hiç kuranı baştan sona okudunuz mu merak ettim. İçinde astronomik biyolojik coğrafik bilgiler olduğu bilimin şimdi söylediklerini ta o zamandan söylediği iddia ediliyor.
Okumadım, teolojide kaynak metinler ikincil kaynaklar kadar ilgi çekici olmuyor genellikle. Savına gelirsek, bu dünyanın en klasik savı ve yıllardır da bana soruluyor, aynı cevapları vermek istemediğim için değişen bakışımla da biraz farklı bir cevap vermeye çalışacağım.
Öncelikle hermenuetik her din için önemli ve elzem bir uğraştır, o din kurumunun güncelliğini korumaya ve dini esnek tutmaya yarar. Ve Kur'an da yoruma açık yorumlama ile anlaşılan bir kitaptır. Bu sebeple risaleler islam külliyatında oldukça geniş bir yer kaplar ve yorumlar da yorumlayanın mevcut bilgisi nezdinde pekala şekil değiştirecektir, bu oldukça doğaldır. Mesele günümüz yorumlayanlarının bu günün bilim paradigması ile olumlu cümleler bulması değildir. Çünkü Umberto Eco'nun da gösterdiği gibi yorum ile her şey, her şey ile bağlanabilir, çünkü doğrulamanın bir üst sınırı yoktur. Bu yüzden günümüz paradigması doğrulama ile değil yanlışlama ile çalışır, yani oradaki sözlerin denetimli bir ortamda test edilebilirliği ne ölçüdedir, asıl mesele budur. Bu sebeple bir alimin günümüz paradigmasına karşı bu yorumu pekala anlaşılabilirdir ancak geçerliliği asla belirli değildir bu yüzden din bir bilgi değil bir inanç meselesidir.
Bu da benim asıl konuşmak istediğim noktaya getiriyor bizi. Din ve inanç ilişkisini doğru kurmak oldukça önemlidir. Yani eğer kuran bu gün söyleneni söylüyor o zaman allah var diyorsan burada elinde olan şey inanç değildir. İnanç Kierkegaard'ın "eğer tanrıyı görseydim, ona inanamazdım" derkenki haletiruhiyesinde filizlenen özdür. İnanmak için kanıt mı arıyorsun? Ancak kanıtla inanmak o şeye değil kanıta inanmaktır, şimdi ben senin haksız olduğunu kanıtlarsam allah yok mu olacak? Hayır, hala ona inanabilirsin o zaman kanıt sadece özünde inançsız bir inancın kendini sağlama çabasıdır. Asıl inanç Yunus-i bir dil ile bir aşk gibidir, direkt yaratana yöneliktir aracısızdır ve onun var olması gerektiği için değil ya da var olmasına ihtiyaç olduğu için değil o şeyin direkt ve doğrudan var olduğuna inançtır ve bu sarsılabilir bir şey değildir, bu test edilebilir ya da kanıtlanabilir bir şey değildir. İnanç doğrudandır ve tüm evrenin temeli olarak merkeze gelen kabuldür. Şimdi senin bana söylediğin bu şeyde merkezinde din mi var? Hayır bu günkü bilim paradigmasını gerçeklik saymışsın ve kuran onunla uyumlu diye onu da gerçeğe dahil etmek istiyorsun. Bilimin paradigması değişkenliğe açıktır ve o da başka bir temel sunusudur. Sen kendini başka bir temelde varsayarak öbürünü kanıtlamaya çalışırsan sadece koşullara inanırsın. Bu ayrımı şöyle örnekleyebiliriz. İki kişi düşün, bu iki kişi de insan öldürmüyor. Biri hukuki yaptırımlardan alacağı cezalardan çekiniyor öteki ise insan öldürdükten sonra içinden bir şey kopacağını, bir daha asla temizlenemeyeceğini ve rezil bir varlığa dönüşeceğine inanıyor. Şimdi bu iki insandan gerçekten hangisi insan öldürmenin kötü olduğuna inanıyor? Senin buradaki tavrın da bunun gibi, bilim paradigmasıyla uyumlu diye inanmak bir şeydir, bir de tanrının kendisine yalnızca kendisinden ötürü inanmak bir şeydir. Bu yüzden bu tarz iddialar bir kurum olarak dine olmasa bile inanca sadece zarar verir. Bu önerme, inancın kanıtlanamaz özünü hileci kanıtlanabilir bir şeymiş gibi göstererek bu günün bilgi dünyasına girmeye çalışan bir karışımdan ibarettir. Ve bence bu inancın özünden, gerçek özünden fersah fersah uzaktadır.
3 notes
·
View notes
Text
Post-Fake Çağı: Gerçeğin Sonrası, Sahteyi Aşma Dönemi
2000’li yıllara damga vuran “Post-Truth” (Hakikat Sonrası) kavramı, artık pek çok kişi için eski ve yetersiz kalıyor. Gündemimize sızan yapay zekâ ile üretilen fotoğraflar, sahte videolar, manipüle edilen propaganda haberler ve siyasetçilerin arsız yalanları “gerçek” kavramını iyice bulanıklaştırmış durumda. Şimdi ise “Post-Fake” (Sahteler Sonrası) diye adlandırdığım bambaşka bir döneme adım attığımızı düşünüyorum. Bu dönemde insanlar, dış dünyadaki çarpık bilgilere karşı tam bir güvensizliğe sürükleniyor ve bunun sonucunda kendi iç gerçekliklerini inşa etmeye başlıyor.
Eskiden “Post-Truth” kavramıyla, gerçeklerin önemini yitirdiği, duyguların ve kişisel kanaatlerin ön plana çıktığı bir çağdan söz ederdik. Şimdi ise “Post-Fake” çağında gerçek veya hakikat arayışı neredeyse tamamen elden bırakılıyor; çünkü birçok kişi, sahte olanın her yere sızabileceği düşüncesiyle, artık dışarıya değil de içe dönmeyi tercih ediyor. Gazetede okuduğumuz, televizyonda gördüğümüz veya sosyal medyada karşılaştığımız her bilgi, “Bu da sahtedir!” şüphesini beraberinde getiriyor.
Bu şüphe ve kaygı ortamı, insanları mahkeme kararlarından bilimsel raporlara, din kurumlarından seçim sonuçlarına kadar her alanda güvensizliğe itiyor. Bir spor müsabakasında aynı şeye bakan iki taraf bile birbirinin tam zıttı şeyi gördüğünü iddia edebiliyor ve herkes mağdur edildiğine inanıyor. Şarkıların bir çoğu ise başka, eski bir parçadan çalıntı, sesler auto-tune ile üretilmiş çöpler. Sporu ve sanatı geçelim din adamlarına, kutsal metinlerin çevirilerine ve yorumlarına karşı da aynı güvensizlik besleniyor. Bu sebeple, “Post-Fake” dönemde kişiler kendi iç dünyalarında daha çok anlam arıyor; meditasyon, yoga, nefes terapisi gibi içsel yöntemlerle kendi gerçekliklerini yeniden kurmaya çalışıyorlar. Zira ne sanat, ne siyaset, ne spor, ne de din insanların inanç dünyasına pozitif bir şey sunabiliyor.
“Post-Fake” çağında, çok sayıda insan dış dünyanın karmaşası, propagandası ve algı yönetimiyle mücadele etmek yerine kendine dönüyor. Bu kişiler modern bir “bohem” yaşam tarzını tercih edebiliyor. Yani bilgi bombardımanından kaçıp, kendi sezgilerine ve hislerine göre bir dünya görüşü benimsemeye başlıyor. Dış dünyanın sürekli değişen ve kolayca çarpıtılabilen gerçeklik tanımına güvenmek yerine, içsel bir rehberliğin peşine düşmek, artık insanlara daha güvenilir geliyor.
Elbette bu içe dönüşü seçen herkes topyekûn toplumsal hayattan kopmuyor. Kimileri için bu süreç, sadece “dışarıdaki çelişkileri biraz daha uzaktan izlemek” ve kendi benliğiyle daha derin bir bağ kurmak anlamına geliyor. Kimileri ise gerçekten de radikal bir seçime yönelerek sosyal medyayı, haber kanallarını ve kalabalıkları tamamen terk ediyor. Sonuçta, “Post-Fake” dönemin en büyük dinamiği, insanın yalnızca kendi yaşadığı deneyimi güvenilir saymaya başlaması ve geri kalan her şeye ciddi bir şüpheyle yaklaşması.
Tüm bunlar, gelecekteki toplumsal dinamikler üzerine farklı senaryolar yazdırıyor. Yakın geçmişte “Hakikat Sonrası” olarak adlandırdığımız dönemi bile geride bıraktıysak, sahteyi aşıp her şeyden kuşku duyan, kendi iç dünyasına sarılan büyük bir kitle ile karşı karşıyayız. Bu, toplumların parçalı yapılara bölünme riskini içeriyor olsa da, bir yandan da bireyin içsel yolculuğunda daha derin deneyimlere ulaşması için bir fırsat sunuyor. “Post-Fake” çağı, belki de sadece her şeye kuşkuyla yaklaşmak yerine, kendi iç gerçeğimizi keşfetmenin öne çıktığı bir dönemi başlatıyor. Not: Bu yazıyı Ocak 2025'te yayınladım. Zamanın gerçeklerini biraz abartan bir tonda yazdığımın farkındayım. Bakalım kaç yıl sonra bu yazdığım "tam da bugünü anlatıyor" diye okunabilecek.
0 notes
Text
Hangi fikrin içine doğduysan gerçeklik o mudur?
Doğduğumuz andan itibaren bize dayatılan tüm bilgi ve öğretiler bizim gerçekliğimiz midir?
Keyifli okumalar...
Hangi fikrin içine doğduysan gerçeklik o mudur?
Görmenin ötesine geç
Tüm hayatım İnsan izlemek ile geçti. Bu izleme faslı kendi içinde daha çok görmeyi ve duymayı barındırıyordu. Yaş aldıkça izlediğim şeyler insan temelli öğreti ve inanç modellerine kaydı. Benim için her fikir ve düşünce bir insan olmaya başladı yavaş yavaş. Fikirlerin ve inançların; öfkesini, kızgınlığını, aşkını, sancısını, inadını ve tahakküm altına alan tavırlarını gördükçe o fikrin içindeki İnsanın da egosunu fark ettim.
yazının devamı
#yuvayayolculuk #onlinedergi #hayatgüzeldir #makale #keşfet #hayatadair #kişiselgelişim #spiritüeldergi #spiritüelmakaleler
0 notes
Text
Astral Seyahat, Lucid Rüya ve Shifting: Doğaüstü Deneyimlerin Kapıları
Doğaüstü deneyimler, insanların merakını ve hayal gücünü daima cezbetmiştir. Astral seyahat, lucid rüyalar ve shifting gibi konular, sıradışı deneyim arayışında olanlar için büyüleyici bir alanı temsil eder.
Astral seyahat, ruhun bedenden ayrılarak farklı boyutlarda veya fiziksel dünyadan uzak yerlerde gezinmesi olarak tanımlanır. Birçok mistik öğretide ve spiritüel inanç sisteminde önemli bir yer tutar. Astral seyahatin amacı, ruhsal büyüme, keşif ve farkındalık artışıdır. Uygulayıcılar, meditasyon ve odaklanma teknikleriyle bu deneyimi yaşayabilirler.
Lucid rüyalar, kişinin rüya gördüğünü bilerek ve isteyerek rüya içinde kontrol sahibi olduğu deneyimlerdir. Bu deneyim, rüya gören kişinin bilinçli olarak rüya içinde hareket edebilmesini, karar verebilmesini ve hatta rüyayı yönlendirebilmesini sağlar. Lucid rüyalar, kişisel gelişim ve yaratıcılık alanlarında keşif yapmak isteyenler için ilgi çekici bir araçtır.
Shifting, bir boyuttan veya gerçeklikten diğerine geçiş yapmayı amaçlayan bir pratiktir. Bu deneyim, katılımcının zihinsel durumunu değiştirerek alternatif bir gerçeklik veya boyuta geçmesine izin verir. Shifting, kişinin kendini farklı bir hayatta veya evrende hissetmesini sağlayabilir ve bu deneyim, hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir keşif haline gelebilir.
Süper Sayfa olarak, doğaüstü deneyimlerle ilgili bu tür konuları ele almayı ve okuyucularımıza bu alandaki bilgi ve deneyimleri sunmayı amaçlıyoruz. Blogumuz, astral seyahat, lucid rüyalar ve shifting gibi konularda derinlemesine makaleler ve rehberler sunarak okuyucuların bu konulardaki merakını ve anlayışını artırmayı hedefliyor. Sitemiz, editörlerimiz tarafından yönetilen ve en kaliteli içerikleri ücretsiz olarak sunan bir platformdur. Okuyucularımıza doğaüstü deneyimlerle ilgili keşif yolculuklarında rehberlik etmekten mutluluk duyuyoruz.
0 notes
Text
Astral Seyahat, Lucid Rüya ve Shifting: Doğaüstü Deneyimlerin Kapıları
Doğaüstü deneyimler, insanların merakını ve hayal gücünü daima cezbetmiştir. Astral seyahat, lucid rüyalar ve shifting gibi konular, sıradışı deneyim arayışında olanlar için büyüleyici bir alanı temsil eder.
Astral seyahat, ruhun bedenden ayrılarak farklı boyutlarda veya fiziksel dünyadan uzak yerlerde gezinmesi olarak tanımlanır. Birçok mistik öğretide ve spiritüel inanç sisteminde önemli bir yer tutar. Astral seyahatin amacı, ruhsal büyüme, keşif ve farkındalık artışıdır. Uygulayıcılar, meditasyon ve odaklanma teknikleriyle bu deneyimi yaşayabilirler.
Lucid rüyalar, kişinin rüya gördüğünü bilerek ve isteyerek rüya içinde kontrol sahibi olduğu deneyimlerdir. Bu deneyim, rüya gören kişinin bilinçli olarak rüya içinde hareket edebilmesini, karar verebilmesini ve hatta rüyayı yönlendirebilmesini sağlar. Lucid rüyalar, kişisel gelişim ve yaratıcılık alanlarında keşif yapmak isteyenler için ilgi çekici bir araçtır.
Shifting, bir boyuttan veya gerçeklikten diğerine geçiş yapmayı amaçlayan bir pratiktir. Bu deneyim, katılımcının zihinsel durumunu değiştirerek alternatif bir gerçeklik veya boyuta geçmesine izin verir. Shifting, kişinin kendini farklı bir hayatta veya evrende hissetmesini sağlayabilir ve bu deneyim, hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir keşif haline gelebilir.
Süper Sayfa olarak, doğaüstü deneyimlerle ilgili bu tür konuları ele almayı ve okuyucularımıza bu alandaki bilgi ve deneyimleri sunmayı amaçlıyoruz. Blogumuz, astral seyahat, lucid rüyalar ve shifting gibi konularda derinlemesine makaleler ve rehberler sunarak okuyucuların bu konulardaki merakını ve anlayışını artırmayı hedefliyor. Sitemiz, editörlerimiz tarafından yönetilen ve en kaliteli içerikleri ücretsiz olarak sunan bir platformdur. Okuyucularımıza doğaüstü deneyimlerle ilgili keşif yolculuklarında rehberlik etmekten mutluluk duyuyoruz.
0 notes
Text
ÇİÇEK PERİLERİNDEN BİRİNİ SEÇ! Birazdan seçeceğin çiçeğin perisi sana ihtiyacın olan ruhsal mesajı verecek.
1- GÜL PERİSİ: ENDİŞELERDEN VE KORKULARDAN UZAK DUR Zihninde yaşattığın korku dolu senaryoların gerçekleşmeyeceğini bil ve kendine işkence etme. Tıpkı kırmızı bir gül gibi içindeki güzelliklerin ortaya çıkacağı fırsatlara dolu bir dönem seni bekliyor. Biraz daha cesaret ve hareket geçmek için motivasyona ihtiyacın var. Kendine güven ve hayatın akışında güzelliklerin sana geleceğine inan. Endişlerini lütfen zihninden uzaklaştır. CESARETLE VE GÜVENLE HAYATIN AKIŞINA KENDİMİ BIRAKIYORUM.
2- PAPATYA PERİSİ: GEÇMİŞİN YÜKLERİNDE SIYRIL Geçmişte yaşadığın bazı haksızlıklar ve hayal kırıklıkları omuzlarında yük gibi duruyor ve seni aşağı çekiyor. Zihnini geçmişten uzaklaştırıp şimdiki zamana getirmelisin. Böyle yaparsan enerji alanın düzelecek ve kendini daha motivasyon dolu hissedeceksin. Artık kendine hak ettiğin bir yaşamı çekecek güce sahipsin. Kalbindeki ağırlıklardan kurtulmanın zamanı geldi. KALBİMİN ŞARKISINI DİNLEYEREK ANIN İÇİNDE MUTLU OLMAYI SEÇİYORUM.
3- LALE PERİSİ: ÇEVRENDEKİ NEGATİF KONUŞMALARDAN ETKİLENME Çevrende moralini bozan ve canı sıkıcı konuşmalar yapan pek çok insan var ve bu durum senin de enerjini aşağıya çekiyor. Bu insanların konuşmalarına inanç yüklemeden dinle ve kendi gerçekliğini bunlar üzerine inşa etme. Sen kendi inançlarınla olumlu bir gerçeklik yaratabilirsin. İçindeki ışığı söndüren değil aksine parlatan insanlarla iletişimde olursan çok daha iyi hissedeceksin. OLUMLU İNANÇLARIMIN GÜCÜYLE GÜZELLİKLERİ KENDİME ÇEKİYORUM.
4- ORKİDE PERİSİ: DEĞİŞİMDEN VE YENİLENMEKTEN KORKMA Hayatın monoton akışından hoşnut değilsin ama değişimden de bazı çekincelerin var. Her şeyin daha kötüye gidebileceğine dair karamsar düşüncelerinden hemen vazgeçmelisin. Bu düşünceler ve konfor alanından çıkamamak hayatta daha ileri gitmene engel oluyor. Değişim ve yeni insanlarla tanışmak sana çok iyi gelecek ve üzerindeki durağanlık gidecek. YENİLENMEYE VE OLUMLU DEĞİŞİMLERE AÇIĞIM VE HAZIRIM.
5- YASEMİN PERİSİ: KÖTÜ ENERJİ DETOKSU YAPMAN LAZIM Bir zamandır aşadığın gereksiz polemikler veya gerginlikler üzerinde olumsuz bir enerjinin birikmesine neden olmuş. Bir süre kendi içine dönerek kötü enerjilerden arınacağın sakin bir zamana ihtiyacın var. Bu dönemde kendini okumaya, dinlenmeye ve meditasyona ver. Geri döndüğünde çok önemli atılımlara ve başarılara imza atman için enerjini biriktirmen lazım. ENERJİ ALANIMI KORUMA ALTINA ALIYORUM.
6- ZAMBAK PERİSİ: TİTREŞİMİN YÜKSELİYOR VE BUNUN ETKİLERİNİ YAŞIYORSUN Son dönemde değişik belirtiler yaşıyorsun ve bunlar aslında enerji alanındaki değişimden kaynaklanıyor. Belki gece yarısı uyanıyorsun; bazen fiziksel ağrılar seni zorluyor ya da aşırı yorgun hissediyorsun. Tüm bunlar titreşiminin yükseldiğini ve fiziksel olarak buna uyumlanmaya çalıştığını gösteriyor. Zor olsa da bunlar geçici belirtiler. Sendeki bu değişim çok güzel gelişmelerin kapısını açmak üzere. Biraz sabırlı ol. ENERJİ ALANIMIN GENİŞLEMESİ HAYATIMA GÜZELLİKLERİ ÇEKİYOR.
#mistikyolyoutube #mistikyol #çiçekperileri #çiçekperilerindenbiriniseç #periler #ruhsalmesaj #mistikyolruhsalmesaj #ruhsalgelişim #kişiselgelişim #olumlama #meditasyon #çekimyasası #didemçiloğlu #cemçiloğlu
#mistikyol#kişisel gelişim#mistikyolyoutube#çekim yasası#meditasyon#olumlama#youtube#farkındalık#düşünce gücü#kişiselgelişim#periler#çiçek perileri#perilerden birini seç#ruhsal mesaj#mistikyol ruhsal mesaj#didem çiloğlu#cem çiloğlu
0 notes
Text
hayallerim; kendilerini umut bulutlarından sarkan, papatyadan ipleri olan inanç salıncağıda asıyorlar. gerçeklik ise ipin düğümünü sıkılıyor, ayaklarımın altındaki saflıktan oluşan ince tabakaya,yalanlar atarak deliyor. ve bu benim kendi hayal mezarlığımda ölü bulunmamı sağlıyor.
tilki....
0 notes
Text
Egonun direnç yolları
Egonun direnç yolları💫 Ego aslında gerçeklik olduğuna inandığımız bir bakış açısı.. zamanında almış oldugumuz inanç kodlarımızı koruyan doğal bir mekanizma.. egoyu tanımak, anlamak, onun sesini ayrıştırabilmek çok önemli.. ‘ben’ le başlayan cümlelere dikkat!.. ve onun direnç yollarını bilmek.. peki nedir egonun direnç yolları.. 1) Unutturmak (özellikle yeni bir şeye başlayacaksanız.. olduğu…
View On WordPress
#özgürlük#düşünceleriyönetebilmek#farkındalık#freedom#içselözgürlük#içses#inançkodu#inançsistemi#ego#egonundirençyolları#egonundirenci#gözlemci#gözlemciyiçalıştırmak#yeniyeizinvermekiçin
0 notes
Text
A553 ... AŞÇI ALLAH, MÜŞTERİ İNSAN
.
.
ÖZELLİKLE ATEİSTLER ALLAH'IN bir aşçı olduğu düşüncesindeler.
.
Onlara karşı küçücük bir muhalefette ispatla ifadesine sığınırlar.
.
Lanetlerin olduğu gibi, mucizelerin de bir süre gerektirdiğini bilmezler.
Madem var kendini gösterdi.
Tabi kendi doğasını senin doğana uyumlu hale getirecek ve sen onu anlayacaksın, öyle mi!
.
Mutfağı görmek YERİNE yemeğin sipariş ile hazır olduğunu ve anında gelmesini beklerler.
.
İspat arayışı ile hareket eden bir birey için söylenecek şey, herşeyi görüp görmediğidir.
Bilimin herşeyi gözlemleyebilip gözlemleyemediğidir.
.
Tanrı'nın varlığı bireysel davranışlar ile sezilebildiği gibi bazen iktidarın tepesinde duranlar aracılığıyla da TOPLUMSAL olaylar takip edilerek gözlenebilir.
Buna göre ispat arayışı içerisinde olan kişi için bunların ortaya konulması kişinin bilincinde bir değişime sebep olacak mıdır!
Yani başkasının deneyimlerini bir gerçeklik şeklinde kabul edecek midir!
Kabul ederse, zaten Tanrı ile bağları olduğunu iddia edenlerin tanıklığına inan eder, inanırdı.
Böyle bir inanç olmadığına ve ispat arayışına girişildiğine göre sonuçta yine aynı ispat çabasına girişen başkalarının sözleri ciddiye alınmayacaktır.
Yani kişinin imkansızlık paradoksu olarak adlandırılan çember etrafında dönmesi bir zorunluluk halini alır.
Bu çember ise Kutsal kitapta bahsedilen kalp gözü körelmiş İFADESİNİN açılımı gibi durmaktadır.
.
Bu durum Allah ile dolaylı bir ilişki kurmak anlamınada gelebilir.
Böylesi bir durum insanın Allah ile dolaylı ilişkisi aracılığıyla günahtan kaçınmak, korktuğunu belli etmeyen kabadayıya benzetilebilir.
Günümüz dünyasında insanın gücü yaptığı üretim, ortaya koyduğu yaratıcı ürün ve etkinlikler aracılığıyla kutsanmak noktasında tutulmaktadır.
Bunun nedeni bu toplumsal politikayı güden toplum kurucu güce sahip ve bu gücü kullananların imansızlığı değil, üretim için insanın kendi gücüne dayanarak ve iradesini üretime adayarak üretim potansiyelini arttırmak, üretim artarken Allah'a dayanmak yerine kendi arge çalışması yaptığı organizasyona duygusal bağlar ile bağlanmak olabilir.
Hiç kimsenin günahını almamak lazım geldiği gibi, istikrarsızlık oluşturacak mesnetsiz iddialarda iddialı ve ısrarcı olmamak gerekir.
Allah'a iman etmiş cahil öğretmenine nezaketsiz, cüretkar davranışlarda bulunarak öğretmenini rencide edebilir.
GEÇMİŞTE yaşanmış bazı olaylar döneminin otoritelerini laikliği aşacak biçimde din karşıtlığı üzerinde yükselen politikalar benimsemeye sevk etmiş olabilir.
Kısacası Allah ın yokluğu ispatı ALLAH'IN varlığı ispatından daha kolay görünmemektedir. Çünkü her durumda ALLAH'IN kapsayıcılığı iddiası insan bilincini aşacak şekilde genişletilebilir.
.
.
HaNAR
.
.
#thehanardevelopment #personalconstutionaltrials #hanargelisim #HaNARgelisim #hanargelisimtakvimi #theroad #birey #kişiselanayasadenemeleri #dive #kişiselanayasa #God #bakışaçısı #tasarım #religionofnewworldpeace #религиюмира
0 notes
Text
İnsan zihni varlığını sürdürdüğü ortama göre adaptasyon sağlıyor. Kendini çevreye ve şartlara göre programlıyor. Düşünceleri değiştirmeden içinde bulunduğumuz durumu değiştiremeyiz. Zihnimiz bağlı olduğu kolektif bilince göre bize bir gereklik sağlıyor. Biz, hepimiz şartlandırılmış bir gerçeklik yaşıyoruz.
İnsanın en büyük noksanı kendine olan eksik inancıdır. Bütün problemlerin asıl sebebi de bu inanç eksikliğidir. Hep dayanacak ve tutunacak bir şeyler aradık. Kendimizdeki noksanı hep böyle telafi etmeye çalıştık.
Herkese, her şeye inandık ama bir türlü kendimize inanmadık. Şartlandırılmış bilinçte Tanrıyı hep dışarıda aradık. Bize böyle öğretildi. Yaradılış flütten çıkan notalar gibiydi. Hep bir sonraki bir öncesini tamamladı. Bizler müziğin ahengine kapıldık kendimizi unuttuk. Şimdi hatırlamadığımız ne varsa, hepsinin kurbanıyız.
Kendimizi hatırlamak zorundayız, çünkü tüm ilahi bilgi hatırladığımız kısımda gizli.
Gökten Gelen..💙🐞
0 notes
Note
Ben de dinlere, dinsel ritüellere ve sözde dini kanıtlayan hiçbir argümana saygı duymuyorum. Bazen espri yaparım bazen direkt olarak eleştirimi dile getiririm. Bu esnada etrafımda dindar/inançlı yakın arkadaşlarım da olabiliyor. Beraber gülüp geçiyoruz veya sakince tartışıyoruz. Ben onlara neden böyle saçma bir şeye inanıyorsunuz, diye sormuyorum, çünkü bu onlara yönelik bir soru olurdu. Dinde şunları bunları saçma buluyorum, diyorum ve bunun üzerine tartışıyoruz. Onların yaşamlarına kararlarına karışamam, buna gücüm yok ve olsaydı bile kendileri olmalarına saygım olduğu için karışmazdım.
Evet ama bence bir inanca saçma demek de saçma. Bir inancın rasyonel ya da mantık dahilinde olmasına ya da "kanıtlanabilir" bir şey olmasına gerek yok, bunlar olursa ortada inanç kalmıyor zaten. İnancın olayı bir doğrulama üzerinden temel sayma ve gerçeklik inşasıdır. İnancın nesnesine epistemolojik olarak saygı duyup duymamak çok silik bir şey gibi. Bence bu sebeple bir dinin bilgi sistemine ya da tarihsel geçerliliğine değil de mevcut kurumsal yapısına ve yarattığı yaşam stilinin toplum yaşamı içerisindeki konumuna odaklanmak bence herkes için daha verimli. Çünkü inançlı bir insanla verimli olarak tartışabileceğin asıl konular bunlar bence. Tanrının varlığını tartışmanın bir anlamı yok, bir insan tanrı inancı içindeyse bu onun kanıtlanabilirliği ile ilgili değildir bu onu bir başlangıç kabul edip ona inanabilmekle ilgilidir ve bu noktadan sonra her şey bu kabul üzerine inşa edilir. Hegel'in tanrıyı "Grund" yani temel olarak adlandırmasının sebebi de budur. Tanrı inancı bence mantıksal değildir o kendisi kendince bir mantık dizgesidir ve tüm gerçeklik o logicten süzülür. Bu noktada kanıtlanamazı kanıtlamak da, aksini kanıtlamak da imkansızken, ortaya sadece laf-ı güzaf çıkmış olmaz mı? Bu benim görüşüm tabi.
4 notes
·
View notes
Text
Cinler, hurafeler ve komplo teorileri
Günümüz Türkiyesi’nde komplo teorilerine yönelik inancın yaygın olmasına neden şaşırımamalıyız? Cin ve peri gibi doğa üstü varlıklara yönelik inançla, politik komplolara yönelik inanç arasındaki benzerlik nedir? İnanç hikayeleri gerçeklik haline getirebilir. Zaten gerçeklik de bir uzlaşıdır. Önemli olan uzlaşının ne oradan kapsayıcı ve faydalı olduğudur. Korku gibi güçlü bir duygu doğaüstü ile…
View On WordPress
0 notes
Text
Hakikat tanrının mı insanın mı gerçekliğidir? / Murat Tali
Dinlerin insanlara dayattığı ilk ve en temel öğreti, tüm yaratımın tanrı tarafından gerçekleştirildiği fikridir. Hatta bu ayette “Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz.“(Tekvir, 81/29) şeklinde tefsir edilmiş ve bundan bir adım daha ileri gidip, dileyenin ve gerçekleştirenin de Allah olduğu ifade edilmiştir. Hakikatin ve gerçekliğin yaratımında bu kadar insan uzak, tanrı yakın kavramlar varken, insanın kendini gerçekleştirme, kendisini arama ve bulma yolculuğu da boşa çekilen kürek gibi olmuyor mu sizce?
yazının devamı
#din #insan #inanç #tanrı #hakikat #makale #insanınyolculuğu #yuvayayolculuk #onlinedergi #gerçeklik #yaratım #uyanış #farkındalık #fetva #filozof #felsefe #gelecek
0 notes