#genç oyuncular
Explore tagged Tumblr posts
Text
Bridge to Terabithia
"Bridge to Terabithia," 2007 yapımı bir roman uyarlamasıdır. Yönetmenliğini Gábor Csupó'nun üstlendiği bu film, Katherine Paterson'ın aynı adlı romanına dayanmaktadır. Hikaye, Jess Aarons ve Leslie Burke adlı iki çocuğun sıra dışı arkadaşlığını temel alır. Bu iki karakter, birlikte Terabithia adını verdikleri hayali bir krallık kurarlar ve bu yerde birçok macera yaşarlar.
"Bridge to Terabithia," evrensel temaları işleyerek çocukluk, arkadaşlık ve kayıp gibi konulara odaklanır. Genç oyuncular Josh Hutcherson ve AnnaSophia Robb tarafından sergilenen performanslar, duygusal bir bağ kurma açısından önemlidir.
Filmin görsel efektleri ve Terabithia krallığının tasarımı, izleyicilere gerçeküstü bir dünyaya yolculuk hissi yaşatır.
"Bridge to Terabithia," çocukların duygusal zekasını ve hayal güçlerini besleyen güçlü bir hikayeye sahip etkileyici bir film olarak değerlendirilebilir.
#across the spiderverse#eleştiri#dizi#succession#film#the mandalorian#super mario#star wars#ted lasso#taylor swift
13 notes
·
View notes
Text
REBORN RICH // KDRAMA DİZİ YORUMU
UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.
İmdb: 8,2 Benim Puanım: 10
Drama: Reborn Rich (English title) / The Chaebol's Youngest Son (literal title)
Hangul: 재벌집 막내아들
Director: Jung Dae-Yoon
Writer: San Kyeong (web novel), Kim Tae-Hee
Date: 2022
Language: Korean
Country: South Korea
Cast: Song Joong-Ki, Lee Sung-Min, Shin Hyun-Bin, Kim Nam-Hee, Jo Han-Chul, Park Hyuk-Kwon
2023 (59th) BaekSang Arts Awards - April 28, 2023
Best Actor (Lee Sung-Min)
Song Joong-Ki’nin Türkiye de dizi çekiyor olması haberi kore severlerde bir heyecan patlaması yaşatsa da ülkemizde dizi; ilk bölümde Türkiye de öldürülmesi ile gündem oldu. Yapımcı ve yönetmenin Türkiye’yi kara para aklanan, korkutucu insanların olduğu 3.sınıf bir Ortadoğu ülkesi olarak resmetmesi birçok kişinin tepkisini çekti. Uzunca bir süre sadece Türkiye sahnelerinin sarartılmış olmasını, gelen turisti sokaktaki çocukların bile hırpalaması konuşuldu. Seçilen müzikler daha oryantal, etraftaki tabelaların da Arapça ağırlıklı olması da tuz biber oldu. Gel gelelim bu şahane dizinin eleştirilen bu tü kaka kısımları hepi topu 3dk sürüyor olmasına… Gözünüzü seveyim, senaryoda böyle bir kurgu varmış çekmişler. Her ülkenin kötü yanı, her mesleğin iyisi kötü, insanın niyeti bozuk olanı var. 3 dakikalık bir gösteriyi ne kadar kişiselleştiriyorsunuz.
Diğer yandan dizinin bir diğer dedikodusu ise Samsung şirketinin gerçek hayattaki skandallarına çok benzemesi üzerineydi. Bizim çok aşina olduğumuz bir mevzu değil ama Kore’de böyle de bir durum var. Dizi ise; Kore’nin en büyük Chaebol ailesine ait Soonyang Group’u konu alıyor. En tepedeki isim Jin Yang-Cheol(Lee Sung-Min) çocukları arasında bir halef seçmediği için bütün aile halefi olmak için yarışa girmiştir. Her büyük şirket hikayesinde olduğu gibi bu dizininde ana konusu aile üyeleri arasındaki iç savaşı anlatıyor. Yoon Hyeon-Woo(Song Joong-Ki) ise bu koca şirkette haleflerden birinin altında rütbeli çalışandır. Bir gün şahit olduğu bir yolsuzluğu patronuna söylemesi sonucu mevzu büyür ve başrolümüzü götürüp Türkiye’de kafasına sıkmak sureti ile öldürürler. Kafasına sıkılan karakterimiz uçurumdan düşer ve gözünü açtığında 17 yıl önce Chaebol ailesinin 10 yaşlarındaki küçük torunu Jin Do-Jun’undur.
Artık amacı aile içinde sağlam bir yer edinmek ve onun ölümünü planlayan kişiyi bulmaktır. Tekrar yaşaması gereken önünde 17 yıl vardır. Ülkede olacakların yanı sıra dünya da olacakları da bilen benliği ile 17 yıllık planını izliyoruz. Hani herkesin geçmişe gitsem sayısal numarasını kendime veririm diye yaptığı geyik var ya, geçmişe gittiğinizi ama sayısal vermenize gerek olmayacak kadar zengin bir ailede doğduğunuzu hayal edin. Çöküşleri, yatırım imkanlarını, piyasa değeri fırlayacak markaların bilgilerini bildiğinizi düşünün. İşte dizi bu ekonomist bakış açısı üzerinden ilerleniyordu.
Oyuncular ve oyunculukları… Benim fikrim, şahane olduğu yönündeydi. Büyük patron Chaebol’ün başı Jin Yang-Cheol rolündeki Lee Sung-Min yıkmış geçmişti. Zaten tecrübeli olan oyuncu, yıllarını boşa harcamadığını herkeslere kanıtladı. Song Joong-Ki’nin oyunculuğuna ise donuk diyenler olmuş, çarpılırsınız. Başarılı oyuncu tek kelime ile efsaneydi. Hem 17 yaşında ergen oldu, hem 25 yaşında genç hem de 40 yaşında adam. Dizi çekilirken 37 yaşında olan oyuncu, 3 jenerasyonunda içinden geçti bana mısın demedi. Bu kadar zor bir şeyi seyirciyi koparmadan başarmak yetenektir, emektir. Kimsede kalkıp donuktu diyemez. Sen neyi başardın haspam derler adama.
Dizide elle tutulur bir romantizm yoktu. Birinci bölümde Yoon Hyeon-Woo’nun peşindeki soğuk savcı Seo Min-Yeong (Shin Hyun-Bin), ilerleyen zamanlarda Jin Do-Jun ile romantik yakınlaşmalar yaşasa da, doyurucu bir hikaye değildi. Asıl donuk olan bence Shin Hyun-Bin’di. Kadronun geri kalanına baktığımızda biraz soft bir oyuncu olarak kalıyordu.
Ben zaman atlaması, zamanda yolculuk gibi kavramları kavramakta çok zorlanan bir insan olarak, dizinin sonu benim için bir tık puslu kaldı. Bunun sorumlusu benim, o yüzden kimseye bir yorum yapamam. Ama onu da havada bırakıp kalbimizi kırmadılar. Bağlandı, toplandı. Benim için 2022 yılının en iyi 2 dizisinden biri oldu. Diğeri Big Mouth, onu konuşmuştuk. Tavsiye ederim ama gözünüzün ucuyla ön yargıyla değil, hakkıyla izleyin isterim.
OST:
Jong Ho - Gravity
Raven Melus
BAŞKA NELER VAR ?
FOTOĞRAFLAR
#Reborn Rich#The Chaebol's Youngest Son#kdrama#dizi#inceleme#yorum#eleştiri#Song Joong-Ki#Lee Sung-Min#Shin Hyun-Bin#Kim Nam-Hee#Jo Han-Chul#Park Hyuk-Kwon
3 notes
·
View notes
Link
8 notes
·
View notes
Text
Biraz kafamız dağılsın... ÇİÇEK GİBİ DİZİ
Bazı zamanlar vardır bir türlü kafanızı bir şeye veremezsiniz. Hevesle ayrılan kitaplar, filmler, listelenen sergiler, oyunlar bir kenarda bekler. Aklınıza bile gelmez onlara bakmak çünkü zaten bakacak yerleriniz ağrıyordur… İşte bir süredir böyleyim. Belki bunun nedeni depremin bıraktıklarıdır, belki de seçimin belirsizliğidir (Evet, evet sOğan mevzusu da yarı bir tuz biber oldu), belki de basit bir bahar yorgunluğudur…
İçine düştüğüm bu mücadele etmeye bile değmeyen hafif depresif ruh halinden ise beni yine çıkaran Adana oldu. Şaka şaka; ama birazdan öveceğim diziyi orada izlemeye başladığım için Adana da diyebiliriz.
Efenim, nihayet bayram sırasında memlekete gidebildik. Bolca kebap yerken (biliyorsunuz ki İstanbul’da bulgur pilavlı ya da köfte gibi gelen kebaplarla yürümüyor bu sevda) arada da bir şeyler izleme, okuma fırsatım oldu ve uzun zamandır izlemek istediğim diziyle buluşabildim.
ONLY MURDERS IN THE BUILDING
Steve Martin, Martin Short ve Selena Gomez başrolde. Gomez’e karşı önyargılı ve mesafeli tavrımı (Justin Bieber ile kimin ilişkisi olursa olsun mesafeli olurum) ve dizideki performansıyla ilgili bazı ekşisözlük yorumlarını bir kenara atıp izlemeye başladım.
Gayet tatlı bir dizi olmuş. Uzun zamandı kafamı dağıtan, bana iyi vakit geçirten bir dizi olmamıştı, öncelikle bunu bir yazalım.
Olaylar New York’taki oldukça klas bir apartmanda geçer. Üçlümüz birbirinden son derece alakasız tiplerdir; ancak onları dinledikleri cinayet podcast’i ve tabii ki binada işlenen cinayet bir araya getirir.
Charles-Haden Savage’ın (Steve Martin canlandırıyor) ölçülü ama bir o kadar da komik tavrı, Oliver Putnam’ın (Martin Short) deli dolu hali ve Mable Mora’nın (Selana Gomez) soğuk ancak birleştirici gücü gayet uyumlu görünüyor. İlk sezon sırasında Gomez’in çok tutuk, karakterinin fazla soğuk kaldığı ile ilgili yorumlar gördüm. Ancak hikâye ilerledikçe ‘Mable Mora zaten pek de cıvıl cıvıl bir genç olamazmış’ diye düşündüm. Ayrıca Gomez de bir röportajında Steve Martin ve Martin Short gibi usta iki oyuncu ile çalışmanın ilk başlarda kendisini heyecanlandırıp gerdiğini ancak özellikle de ikinci sezonla beraber buna daha alıştığını söylüyor.
3. SEZON OLACAK MI?
Evet, yeni sezon çalışmalarına başlandı ve hatta tamamlandı diye biliyorum. Üstelik yine sürpriz konuk oyuncular var. İkinci sezonda Amy Schumer, Cara Delevingne ('Selena Gomez kankasını diziye aldırmış' diyenler olmuş, lâkin hatun fena değil ve aksanını da seviyoruz) ve Shirley MacLaine’in konuk olduğu diziye bu defa iki tatlı isim geliyor: Meryl Streep ve Paul Rudd. İlk sezonda da Sting'i 1-2 sahnede gördüğümüzü söylemeden edemeyeceğim.
Yeni sezonun 8 Ağustos 2023’te yayınlanması bekleniyor. Tanıtımdan anladığımız kadarıyla bu defa apartmanın dışına da çıkıyor ekibimiz.
Güzel dizi, güzel… Bana güvenmiyorsanız IMDb puanına bakın: Koskoca bir 8! Bu cumartesi ve pazar zaman geçmez, izleyin kafanız dağılsın.
Buraya da üçüncü sezonun tanıtımını bırakalım:
youtube
Bir dakika, bir dakika daha bitmedi...
Bu diziyi izlerseniz merakınızı giderebilecek birkaç ufak bilgi de ekleyelim. Meselâ meşhur Arconia gerçekten de var mı? İşte o bina...
Cinayetler, gizemler, birbirinden sıra dışı sakinleri... Aslında Arconia, gerçekten var ve oldukça da meşhur. Asıl adı Belnord olan apartmanın geçmişi ise 1900'lü yıllara dayanıyor.
1908 yılında mimarlık firması Hiss and Weekes tarafından inşa edilen Belnord, 13 kattan oluşuyor. Bu İtalyan tarzı bina, özel bir avluya ve mükemmel bakımlı bahçelere sahip.
2015 yılında HFZ Capital Group, kapsamlı bir güncelleme yapmadan önce binanın rezidanslarını 575 milyon dolara satın aldı: Binadaki 95 daireyi yenilemek için Mimar Robert A. M. Stern ile anlaşıldı, Hollander Design ise avluyu yeniledi. Yani Arconia New York sakinlerinin gerçekten de gözde binalarından biri.
Bina gerçekten de muhteşem, normalde karşıma böyle bir yapı çıksa "tıpkı filmlerdeki gibi" derim. Ama bence bu binayı bu kadar etkileyici kılan ve diziyi daha da cazip hale getiren bir başka şey de dizideki apartman sakinlerinin dairelerinin tasarımı.
Mesela Mabel Mora'nın dairesindeki şu mural'a sadece ben hayran kalmış olamam:
Variety’nin haberine göre bu mural da jenerikteki illüstrasyonlar da Laura Pérez’e ait.
Oliver'ın renkli evine de diyecek yok. Kendisi sadece meze yiyerek hayatta kalsa da sanat konusunda tutkusu dairesine de yansımış.
Ve tabii ki diziyi izlerken Charles'ın mutfağında olmak istemeyen olabilir mi?
#diary#journal#tv#tvshow#hulu#only murders in the building#selena gomez#martin short#steve martin#disney
3 notes
·
View notes
Text
Kılıçdaroğlu bu ülkenin şansı diyenler lütfen bir zahmet şu yazıyı bir okusunlar. Atatürk'ün askerlerini kimse kandıramaz.
Çok geç kalındı ama gözünüzü, kulağınızı, izanınızı belki açar.
Nihat Genç yazdı…
Aynı oyuncular aynı oyunu aynı seyircilere aynı repliklerle niye oynar?
Evet, yine halk cahil!?
Bu politik tiyatro bir daha sonlarını getirdi!
Şu oyunculara bakın: Kaftancıoğlu, Oğuz Kaan Salıcı, Seyit Torun, Tuncay Özkan, Erdoğan Toprak, Faik Öztrak, Selim Sayek Böke, İmamoğlu, vs. yüzlercesi..
Uluslararası bir şebekenin figüranları!
Devlet nedir millet nedir bilmezler, hepsi ayak oyunları, torpil, kayırma, fırıldak ve karanlık tezgahlarla oraya getirilmişler!
Sözde Cumhuriyet’i kuran parti hepsi istisnasız Cumhuriyet düşmanı!
İstisnasız hepsi milli güvenlik politikalarına karşı, Cumhuriyet’e karşı!
Vatan Haini Seyid Rıza’dan özür dileyeceksin, Fetö’den özür dileyeceksin, vatan haini PKK’yı liste başlarına taşıyacaksın, ve her biri müstemleke valileri gibi konuşacak, sonra: Halk Cahil!
Herkes kör bir akıllı kendileri!
Üç kuruş etmeyen kirli bez parçaları!
CHP’yi utanç içinde infilak ettirip tarihe gömüldüler!
Bir de kendileri gibi tıynetsiz bunak kifayetsiz satılık çok bilmiş şarlatan taraftarlar bulmuşlar kendilerine!
Uğur Dündar, Emin Çölaşan, Necati Doğru, Rahmi Turan, Emre Kongar, Deniz Zeyrek, İsmail Saymaz, Şirin Payzın, Ayşenur Arslan, Özdemir İnce, Alev Coşkun, Bedri Baykam, yüzlercesi, tıpkı Ekmeleddin rezaleti gibi destek verdiler!
Hepsinin görevi Atatürk posteriyle maske yapıp hainleri cumhuriyetçi seçmenlerden saklamak!
Yıllardır ekranlarda ve gazetelerde aralıksız CHP artı HDP formülünü sabah akşam milletin kafasına kafasına çaktılar, algıyla kitleleri yanlış yola soktular, olmayacak duaya hep birlikte kasıtla amin dediler, PKK ve Fetö’nün suçuna tertemiz Cumhuriyetçi kitleleri ortak ettiler!
Cumhuriyetçi seçmeni, kasıtla, sahneyi sinemaskop perdeyi tam göremeyecek bir yere oturtup, vatan hainlerini dev gibi Cumhuriyetçi aydınları hiç göstermediler!
Ve gençlerin hayalleriyle oynadılar!
Muhalefete muhalefet etmeyin deyip bizleri de linç küfür hakaret tekme tokat kovdular!
Vatan hainleriyle iş tutup ve buyrukçu bir küstah dil kullanıp yüzde 10-20’lere dibe vurmuş AKP’li seçmende panik korku yaratıp yolsuzluktan narko siyasetten hırsızlıktan Deprem faciasından sarsılmış gözleri açılmış isyan etmiş insanları yeniden AKP’nin kucağına ittiler!
Altılı Masa Cumhuriyet’i ilga edeceğiz diye mutabakat metni ilan ederken alayı sessiz kaldı! Fetöcü PKK’lı hainler liste başlarına doldurulurken alayı sessiz kaldı!
Kılıçdaroğlu babasının malını bağışlıyor gibi özerklik sözleri verince alayı sessiz kaldı!
Alayı kişiliksiz figüran kukla, alayı şaibe, alayı karaktersiz, alayı ruhsuz alayı işbirlikçi!
Bu yaşanan ilk infilak değil, Erdal İnönü de etnik yapıyı partiye alınca 90’lı yılların sonunda dağıldılar unufak bin parça olup yüzde sıfırları gördüler, sonra, Fetö sahne aldı, milli güvenlikçi politikalarla olmaz deyip ve önce Deniz Baykal’ın kasetlerini bugün de Muharrem İnce’nin kasetleriyle akıllarınca önlerini açtılar!
Bu işbirlikçi tayfadan iğrenmek utanç tiksinti az gelir!
Cumhuriyet’in başına bela oldular!
Felaket işte bu ‘tertip’ bu ‘dizayn’!
Her dönem AKP’ye çalışan bunlar, Cumhuriyetçi seçmenin önüne takoz sağır duvar laf dinlemez kurulmuş pilli bebek bunlar!
İnsanlar, ne sizin suratlarınıza ne o her bok’u bilen zehirli dilinize güven hiç duymuyor!
Cumhuriyetçi kitleleri, kanser ettiniz!
Ağır seçim yenilgisi üzerine üç gün sessize takıp dördüncü gün, ben mallarımı bilirim, bu sefer İmamoğlu kesin olur diye ayaklanırsınız!
Cumhuriyetçi seçmen sizin köleniz!
İçinizde istifa edecek çekilecek özür dileyecek suçluluk hissedecek tek kişi yok!
Her dönem bağrına taş basıp zehir içip ama kararlı şekilde oy veren Cumhuriyetçi seçmenin neşesini umudunu hayallerini aldınız!
Sağcısına tarikatçısına üç kuruşluk AKP artıklarına CHP’yi yağma ettiren oy uğruna ülkeyi satarken suçüstü yakalanan şerefsizlersiniz!
İşte gözlerinizle gördünüz bu karanlık ‘örümcek ağı’ Cumhuriyet’i ve kazanımlarını oylarınızla elinizden alıp hain şebekelere peşkeş çekmiştir!
Yenilen Cumhuriyet değil, CHP’yi ele geçiren bu hain şebekedir!
Bu son virajda bu ihanete ortak olan sessiz kalan herkesi tek tek deftere yazdık!
Eğilenler bükülenler yalama olanlar gırla, iki gün adam gibi duramadınız, hepiniz kayıtlardasınız!
Cumhuriyet yoluna, önce bu sünepeleri zavallıları eleyerek gidecek!
Kafası karışmamış bulaşmamış kirlenmemiş asla teslim olmamış kaynak suları gibi dik duran berrak ve yiğit insanlarla gidecek!
İhanet listesi çok uzun, küçük puntolu bin sayfalık eski telefon rehberleri gibi, tıklım tıklım karaktersiz dolu, hepsini yazdık YÜZELLİLİKLER listesine!
Sevgili kardeşlerim, çok doluyuz çok, küfürle bitecek hesap değil bu!
CHP defteri artık kapanmıştır, artık şöyle olur böyle olur kurultay kongre olur diyen herkes de bu ihanete ortaktır!
Adı, Ulusal Egemenlik Hareketi olur, Cumhuriyetçi Halk Hareketi olur, Milli Hakimiyet Hareketi olur ve ama adı eyvallahsız kimseye tenezzül etmeyen kimseden medet ummayan kendi bileklerine güvenen Bağımsız Cumhuriyetçi sözünün eri başı dik, kaç kişi kaldıysak, yola çıkıyoruz!
Korkan tırsan kafası karışık hala yok o yok bu bahaneleriyle Cumhuriyetçileri ve kamuoyunu oyalayanlarla işimiz olmaz! Bu ihanet şebekesi artık kanlımızdır!
Cumhuriyet’i yalnız ve bu karanlık adamların kucağına mahkûm bırakmayacağız!
Cumhuriyetçi kardeşim, kahrolma ve boynunu eğme!
Daha ölmedik!
Kor saçan kızıl kıyamet küfürlerimize daha başlamadık!
Hiçbir ihanet bizi zincirleyemez!
Cumhuriyet’le oynayanlarla yarından itibaren bu satırlarda izleyin intikamımız çok acı olacak!
Aynı oyuncuların aynı kahpe oyunu aynı ihanet sahnesinde aynı repliklerle oynamasına-oynatılmasına bir daha asla izin vermeyeceğiz!
Cumhuriyet’i ite kopuğa trole maaşlı posterci gardropçu maskeli rakıcı balocu işbirlikçi taklacı fırıldaklara asla yem etmeyeceğiz, gök kubbe başlarına nasıl yıkılır, isim isim göreceksiniz, yazın bir kenara!
Nihat Genç
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#Nihat Genç
1 note
·
View note
Text
Roblox Türkiye'de ne zaman açılacak, erişim engeli kalkacak mı?
Roblox’un erişim engelinin kaldırılıp kaldırılmayacağı özellikle genç oyuncular tarafından merak ediliyor. Ağustos ayında platformda çocuklar için uygun olmayan içerikler tespit edildiği gerekçesiyle Roblox’a erişim engellenmişti. Milyonlarca kullanıcısı bulunan Roblox, bu karara itiraz ettiğini ve yerel yetkililerle iş birliği içinde çalışmalar yürüttüğünü açıkladı. Peki, Roblox Türkiye’de ne…
0 notes
Text
Sakaryalı dev adamlar parkeye iniyor
https://pazaryerigundem.com/haber/189782/sakaryali-dev-adamlar-parkeye-iniyor/
Sakaryalı dev adamlar parkeye iniyor
Erkekler Basketbol 2. Liginde mücadele edecek Büyükşehir Basketbol ligin ilk haftasında 26 Ekim Cumartesi günü Teşvikiye’ye konuk olacak. Saat 15.00’da başlayacak karşılaşma TBF TV Youtube hesabından canlı yayınlanacak.
SAKARYA (İGFA) – Türkiye Erkekler Basketbol 2. Ligi’nde mücadele edecek Sakarya Büyükşehir Basketbol takımı sezonun ilk karşılaşmasında 26 Ekim Cumartesi günü Teşvikiye’ye konuk olacak.
Yeni sezonun ilk karşılaşması için hazırlıklarını sürdüren Büyükşehir Basketbol takımında moraller ise oldukça yerinde.
Yaklaşık bir ay önce parkeye inen Büyükşehir Basket, Teşvikiye mücadeleye tam anlamıyla hazırlandı.
Takımın son durumunu değerlendiren Başantrenör Önder Kaya, “Yaklaşık bir ay önce parkeye inerek antrenmanlarımıza başladık. Bu süreçte birkaç sporcumuz sakatlık yaşadı. İyileşme süreçleri devam ediyor. Kısa zaman içerisinde yeniden aramıza katılacaklar. Kadromuzda bu ligi bilen tecrübeli oyuncular var, bu bizim avantajımız olacak. Onlara güveniyoruz. İnşallah galibiyetle başlayıp sezona iyi bir başlangıç yapmak istiyoruz” dedi.
“TECRÜBEMİZLE KARŞILIK VERECEĞİZ”
Cumartesi günü karşılaşacağı Teşvikiye mücadelesi hakkında konuşan Başantrenör Kaya, “Teşvikiye iyi ve bu ligin en genç takımlarından biri. Çok koşan bir takım. Bizi de maç boyu koşturmak isteyeceklerdir. Biz rakibimize tecrübemizle karşılık vermeye çalışacağız. Maçın başından itibaren sertliğimizi ve dinamikliğimizi korursak karşılaşmayı kazanma şansımızı arttırırız” ifadeleri kullandı.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
çağdaş bir "kral übü" yorumu | dramaturji taslağı / sahneleme önerisi
Oyunu kukla gibi kesintili ve ruhsuz şekilde oynayacak gerçek oyuncular üzerine kurabiliriz. İktidarın her yere sinişini yansıtabilmesiyle çağımıza hali hazırda tabandan yakın bu oyunda, her yerden sürekli imge yığınlarının tesiriyle bloklanan iradeyi ve bireylik kurgusunun absürdlüğünü göstermek adına ilk tercihimiz bu olacak. Übü metni düşünce gücüyle ezilmiş mitolojiyi diriltmek ister, dayatma ve emir zincirini gösterebilmemiz adına bu jest tercihi gerekli. Gerçek kuklalardan oluşan bir oyunda dinamizmi ve çoşkun bir sahnelemeyi sağlamak mümkün olmayacağı için bu yönde bir tercihe gidiyoruz.
Oyunda Übü’nün diyalogta olduğu toplumsal yapıyı ve sınıfları da değiştirebiliriz. Übü bu kez medyayı, bankaları ele geçirmek ister. Robotik ve dalgalı konuşma, hızlı, tonlamalı söyleyişler tercih edilmelidir. Sürekli olarak çalgıların eyleme eşlik ederek kakafoni yarattığı, davulların atonal ritimler kurduğu bir sahneleme olabilir. Bu oyuna dinamizmi sağlayacak, başat öğelerin altını kuvvetli bir şekilde çizecek, sanat yapıtının içerisine birbirlerini destekleyen, ancak kendileri olarak var olan güçlü yan disiplinler eklenerek açık fikirli ve yoğun bir anlatı sağlanabilir. Müzik robotik hareketleri destekleyebilir ya da onlarla çatışabilir. Sahnede postdramatik tiyatroya yakınsar şekilde kurgulanacak etkin bir ışık kullanımı da şart olacaktır. Akılcı, tek doğrucu ve sanal bir çağda; kendi güçlerine sahip farklı etmenlerin demokratik bir aradalığı, hedef kitlemiz olacak gençler için başka bir yaşamsal his doğuracak, birden fazla doğrunun aynı anda barınması algıyı üretken bir çatışkıda tutacak, oyunu ve öğeleri nasıl izleyeceklerini buyurmayan tavır onları aktif failler olarak sürece katacak ve virtüel dönüştürücü potansiyellerini tetikleyecektir.
Übü sahneyi zorlayarak yer yer seyircilerin arasına da girer. Ve sahneleme boyunca seyirciyle de irtibat kurar. Onu kapsayan dinamikler her yerdeyse, seyirci sahne ayrımını keskinleştirmeye bu oyun özelinde gerek yoktur. Übü sanallığın kırımını yaparak dikkatleri üzerine çekecektir. Absürd bir karakter olarak gerçekliğinin altının parlatılması taze bir ironi yaratacak ve oyunun anlam dağarcığını zenginleştirecektir. Oyunun toy ruhunda da olduğu gibi, bu sahnenin krallar makamında geçen bir rüya değil, aktüel zamanda kanlı canlı deneyimlenen rahatsız edici bir hakikat olduğunu unutturmayacak kostümler seçilmelidir. Her bir karakterin güncel giyimden ancak farklı renkte, tek tip ve bir mana taşımayan kıyafetleri olabilir. Oyunda grotesk ve türevlendirilmiş oyuncak kılıçlar, dekorların oyuncak gibi olması hem görsel etkiyi ve mizahi isyanı artıracak, hem de yapaylık hissini bir süre sonra itici hale gelecek şekilde boca etmek mümkün olacaktır. Atmosfer sanal anlatıyı kırıp izleyiciyi içine doğrudan dahil eden altyapı ve Übü’nün aktif, tekinsiz iletişimi ile güçlendirilecektir.
Oyun zamanında yerelleştirilip toplumumuza da uyarlanmış, ancak bu tarz bir yaklaşıma girmeyi bu çalışmada tercih etmezdim. Übü oyununun oldukça evrensel bir çağrışımı var ve her topluma zamanlar ötesinden dokunabiliyor. Sosyal medya çağına oldukça rahat evrenselleşen, her toplu kültür ve dille irtibata geçen ve bilgiyi her türlü kaynaktan alan genç kitle için, bu oyunun anlatısı yerelliğe hapsedilip küçültülmemelidir. Büyük düşünce serbest bırakılmalı, ancak bu büyüklük yer aldıkları dünyanın bir parçası ve değiştiricisi olduklarını unutmayacakları özellikte kurgulanmalı. Oyunu günümüze yaklaştırmak, iktidar örgütlenmesinin eskisinden çok daha farklı ve sinsi olan ağını kavramak için iyi olacak ve postdramatik tiyatro düsturları bu söküm işleminde elimizi kolaylaştıracaktır.
Oyunda Übü Ana karakterini bir kukla şeklinde düşünüyorum. Übü Baba onla kendisi konuşmakta ve onu Ana olarak da konuşturmaktadır. Onun vicdanı ve vicdansızlığı, kendi ellerindeki bu kuklayla temsil edilirse, eylemlerin yapay doğası, manipule edilebilirliği açıkça ortaya çıkacaktır. Oyunda baş karakterlerin dışında kalan ve karakter çizgisini koruyan herkes, robotik davranışın dışında dans eder gibi sürekli hareketli ve süzülgen bir davranış izlemeliler. Böylelikle her iki kitlede de bir kontrolsüzlük belirtilmeli; ama gücün, insanı kaskatı hale getiren, genişlettiğini ve kapsadığını iddia ederken darlaştırıp kıstıran yapısı göz önüne çıkarılmalı ve birbirinden ayrılan jestlerle birden fazla katmanda mesaj tartışılmalı.
Oyunda iktidar temsilleri aynı kukla tavrında oldukları gibi, aynı kostümü de giyebilirler. Oyunda Übü Ana’nın hayalet olarak Übü Baba’ya gözüktüğü sahnede kukla değil gerçek insan olarak geldiğini, Übü’nünse onu hayalet olarak algıladığını görebiliriz. Onunla münakaşaya girer, onu inkar eder. Paranoyak ya da şizofrenik yapıyı göstermek übüvari oyunların geleneğine eklemlenmek açısından da ayağımızı sağlam basmamızı sağlayacaktır. Übü Baba oyunun sonunda korkaklığından dolayı kaçar, ama kukla yapısından dolayı sahneyi terkedemez, beslediği belirlenimden kaçamaz olur. Ya da Oyunun sonunda Übü kendisini kontrol eden (örnekse) teknoloji odasını bulup saldırabilir. Orada ne olduğunu tam olarak göremeyiz…
ABSÜRD BİR UYARLAMA ÖNERİSİ: Yukarıda önerdiğimiz ve bağlı olduğumuz kalıplardan çıkarak kendi algımızı da genişletebilmek ve yaratıcı ekler bulabilmek adına Übü için başka dünyalar da yazma çalışmasını öneriyorum. Benim icadım şu şekilde: Uyarlamanın ismi “KRAL ÜBÜ KUL ÜBÜ”. Günümüze yakın bir zamanda, ancak gerçeküstü bir mekanda, kulüplerin ülkelerin kaderini belirlediği klanlar, cemaatler oluşturduğu bir siyasi dünyada; Kral Übü yandaşları bir kulüp kurarak Übü’nün felsefesini ve düşüncesini yaygınlaştırmak isterler. Kulüp beklenmedik karşılıklar bulup etkili konuma geldikten sonra kulübün içerisinde çıkar çatışmaları başlar. Kulübün başkanı herkesi bir şekilde kulüpten uzaklaştırarak tek başına oluşumu temsil etmek ister. Übü başkanı, bir kulüp ve fikir başlığı altında bundan bağımsız olarak tatmin edilememiş yönlerinin taarruzunda istediğini yapmaya başlar. Nihayet tek kişidir. Çevresine bir takım kuklalar koyarak bir demokrasi şizofrenisi oluşturur ve bütün diyaloglar kendi sarmalında döner. Kulübün çılgın başkanı ilginçlik arayan sıkkın ve umutsuz nüfus tarafından ülkenin başına geçirilir. Übü başkanı bütün modern devlet aygıtlarını keyfince kullanarak ülkeyi.. Sonrasında ne olacağı aşırı düzeyde aşikar olduğu için şaşırtmacaları finale yerleştirmek iyi olacak, hikayeyi olduğunun tam tersi bir hale de sokabilmek için buraya bir icat gerekecek 😊
0 notes
Text
Tribün Atmosferi: Bodrum’da Bir Futbol Akşamı
Bodrum’da oynanacak Sipay Bodrum FK - Çaykur Rizespor maçı, sadece saha içinde değil, tribünlerde de büyük bir coşkuya sahne olacak. Son yıllarda turizmden daha çok futbol ile anılmaya başlayan Bodrum, Süper Lig’e yükseldiği andan itibaren taraftarlarının desteğiyle dikkat çekiyor. Bu akşam da Bodrum Stadyumu, Sipay FK’nın sahasındaki güçlü taraftar grubuyla dolup taşacak.
Bodrum, Süper Lig'deki ilk sezonunda taraftarlarının yoğun ilgisiyle ev sahipliği yapıyor. Maç öncesi yapılan bilet satışları da gösteriyor ki, stadyum yine tamamen dolu olacak. Bu coşkulu atmosferin, özellikle genç oyuncular üzerinde olumlu bir etkisi olması bekleniyor. Sipay FK taraftarları, 90 dakika boyunca takımlarını desteklemeye devam edecek ve oyunculara moral verecekler.
Çaykur Rizespor ise deplasman taraftarlarına ayrılan bölümde yer alacak bir grup destekçiyle Bodrum’a geldi. Her ne kadar ev sahibi avantajı Bodrum FK’da olsa da, Rizespor taraftarları da bu zorlu deplasmanda takımlarını yalnız bırakmayacak. Tribün atmosferinin oyuncular üzerindeki etkisi, maçın son düdüğüne kadar sürecek.
Bu akşam Bodrum’da futbol sadece sahada değil, tribünlerde de yaşanacak. Futbolun coşkusunu iliklerinde hissetmek isteyenler için müthiş bir atmosfer olacak!
0 notes
Text
DR. ROMANTİC // KDRAMA DİZİ YORUMU
UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.
İmdb puanı: 8,3 Benim puanım: 8
Drama: Dr. Romantic / Romantic Doctor, Teacher Kim
Hangul: 낭만닥터 김사부
Director: Yu In-Sik, Park Soo-Jin
Writer: Kang Eun-Kyung
Episodes: 20 + 1 special episode
Date: 2016 – 2017 - 2020
Language: Korean
Country: South Korea
1.Cast: Han Suk-Kyu, Yoo Yeon-Seok, Seo Hyun-Jin, Jin Kyung, Kim Min-Jae, Yang Se-Jong, Choi Jin-Ho
2.Cast: Ahn Hyo-Seop, Lee Sung-Kyung, Kim Joo-Hun, So Ju-Yeon, Byeon Woo-Min
2016 SBS Drama Awards - December 31, 2016
Grand Prize (Han Suk-Kyu)
Excellent Actor (genre) (Yoo Yeon-Seok)
Excellent Actress (genre) (Seo Hyun-Jin)
Ten Star Award (Han Suk-Kyu/Seo Hyun-Jin)
New Star Award (Kim Min-Jae)
Best Couple Award (Yoo Yeon-Seok/Seo Hyun-Jin)
2017 (53rd) BaekSang Arts Awards - May 3, 2017
Best Director (Yu In-Sik)
2020 SBS Drama Awards - December 31, 2020
Excellent Actor (Ahn Hyo-Seop)
Excellent Actress (Lee Sung-Kyung)
Best Supporting Actor (Kim Joo-Hun)
Best Supporting Actress (Jin Kyung)
Best New Actress (So Ju-Yeon)
2020 (56th) BaekSang Arts Awards - June 5, 2020
Best New Actor (Ahn Hyo-Seop)
Bu dizi ile ilgili uzun uzun yorum yazabilecek kadar söyleyecek bir şeyim ne yazık ki yok. Hastane dizilerini seviyorsanız her türlü seveceğiniz bir dizi. Ben çok keyif alarak izledim. Bütün hastane ekibi oyuncuları çok güzeldi. Büyük bir hastanede baş hekimlik yapan bir adamın, yaşadığı bir olay sonrasında kayıplara karışarak küçük bir kasabada küçük bir hastanede ismini değiştirerek çalışmasını anlatıyor. İlk sezonda yanında çalışan iki yeni doktorun gelişimlerine şahit oluyoruz. İkilinin arasındaki romantik hikaye çok ön plana çıkmasa da dizi içerisinde güzel yer edinmiş.
Kang Dong-Joo (Yoo Yeon-Seok ) ve Yoon Seo-Jung (Seo Hyun-Jin) ilk sezonun yıldızlarıydı. Yoo Yeon-Seok ile ilk tanıştığımız diziydi. İlk karşılaşmamızda fazlaca pembe dizi tadında bulsam da şöyle söylemeliyim ki Mr. Sunshine dizisinde yıkıp geçiyor. Efsaneye dönüşüyor. Seo Hyun-Jin ise Korede başarılı oyuncular arasında ismini yazdırmış, yetenekli kadınlardan birisi. Kendisine en net The Beauty Inside dizisinden aşinayım. İkisinin de ayrı ayrı trajik hikayeleri arka planda ilerlerken küçük hastanenin hastaları, hastane içinde olan olaylar diziyi götürüyordu. Doktor dizilerinde her bölüm tanıştığımız hastalar asıl hikayeyi şekillendiriyor. Bu dizide hasta hikayeleri yine vardı ama o kadarda ön plana çıkmıyorlardı. Dizi çok ayarında yazılmıştı. Doktorların aralarındaki rekabetler, ameliyatlara girmek için yapılan çekişmeler, özel hayatları ve baş rol Profesör Kim (Han Suk-Kyu)’in hikayesiydi.
Bu hikayelerin yanı sıra, ilk başta geçen büyük hastanenin müdürü ile Profesör Kim arasındaki husumet anlatılıyordu. Dizinin kötü adamı gerçekten hepimize yaka silktirdi. Bu kötü adamın oğlu da aynı hastanede doktordu, o da ilerleyen bölümlerde profesörün ekibine katılıyordu.
Birinci sezon sonunda hikaye normal seyrinde bittikten sonra genç doktor kadrosunu ikinci sezon için değiştirmişler. İkinci sezon başında çok kısa laf arasında birinin yurtdışında eğitime diğerinin ise sınır tanımaz doktorlara katıldığını söylediler. Müdürün oğlu ise büyük hastaneye geri dönüş yapmış. Birinci sezondan yalnızca müdürün oğlu ikinci sezon konuk oyuncu olarak geliyordu. Başta oyuncuların değişmesi hoşuma gitmese de ikinci sezonu bitirdiğimde damağımda hoş bir tat bıraktı. Bu şekilde yenilikçi bir tavır hoşuma gitti. Belki aynı çift ile devam edilseydi, aynı tadı vermeyebilirdi.
İkinci sezonda Profesör Kim, küçük hastanenin doktor eksiği nedeni ile talepte bulunuyor. Ve bir grup genç doktor hastanede zorunlu çalışmak için gönderiliyor. Seo Woo-Jin (Ahn Hyo-Seop), Cha Eun-Jae(Lee Sung-Kyung), Bae Moon-Jung (Shin Dong-Wook), Yoon A-Reum(So Ju-Yeon) ikinci sezon gelen genç doktor kadrosu diyebiliriz. Bu sezonun çifti ise, Seo Woo-Jin (Ahn Hyo-Seop), Cha Eun-Jae(Lee Sung-Kyung) oluyor. İlk çifte nazaran bu çiftin romantizm dozu daha da düşüktü. Abbys dizisinden tanıdığımız Ahn Hyo-Seop bu dizide asi söz dinlemez bir genci canlandırıyordu. Weightlifting fairy kim book joo dizisinden tanıdığımız Lee Sung-Kyung ise önceki dizisine nazaran çok daha kadınsı, nazlı ve narin bir karakteri canlandırıyordu. İkilinin uyumu aslında birinci sezon çiftinden daha güzeldi ama yine de birinci sezon çiftinin hikaye derinliğini yakalayamadılar. Çok daha yüzeysel bir ilişkileri var gibiydi.
Jin Kyung’u baş hemşire olarak izlemek çok keyifliydi. Kim Min-Jae ise hemşire rolünde çok arka planda olsa da göze batmayı başarıyordu. Genel olarak karakterler üzerinden yazdığım bir yazı oldu ama dediğim gibi hastane dizileri bölümlük konuları ile biliniyor. Ben bu tarz dizileri sevdiğim için çok keyif aldım. İki sezon olmasından sıkılmadım. Hatta 3.sezon anlaşması yapıldığı için memnunum.
Raven Melus
BAŞKA NELER VAR ?
FOTOĞRAFLAR
#Dr. Romantic#kdrama#dizi#yorum#eleştiri#inceleme#Han Suk-Kyu#Yoo Yeon-Seok#Ahn Hyo-Seop#Lee Sung-Kyung#Kim Joo-Hun#So Ju-Yeon#Byeon Woo-Min#Seo Hyun-Jin#Jin Kyung#Kim Min-Jae#Yang Se-Jong#Choi Jin-Ho
1 note
·
View note
Text
0 notes
Text
HÜR KÖLE' ' 2019
https://youtu.be/A1VUVRmA5G4?si=PPPtyx5OnK0zibcs
■■■
Filmin Türü
Dram
Yönetmen
Mehmet Tanrısever
Oyuncular
Soydan Soydaş, Seçil Buket Akıncı, Tarık Tanrısever ve Derviş Yaşar ALPTEKİN
Özet
Evli ve bir çocuk babası olan Mehmet, imam olarak çalışmaktadır. Farklı idealleri olan genç adam, bunları gerçekleştirmek için mesleğini bırakarak yönetmenlik yapmaya başlar. Mehmet yeni bir film çekmek istese de, yaşadığı maddi sıkıntılar buna izin vermez. Bu süreçte eşinden ayrılan ve kızı Ayşe’ye bakacak durumu olmadığı için, onu yuvaya bırakmak zorunda kalan Mehmet, büyük bir buhranın içine düşer. Hayata karşı umudunu kaybetmeye başlayan adam, annesinin kaybı ile iyice dibe vurur. Yaşadığı sorunlarla artık baş edemeyince intihar etmeyi düşünen Mehmet, kendisine yaşam hakkında öğütler veren Derviş’in sayesinde, yeniden mücadele etmeye karar verir. Bir yandan sağlık sorunlarıyla ilgilenen, bir yandan da iş arayan Mehmet’in hayatı, yürüme engelli bir kız olan Esma ile tanışmasıyla bambaşka bir hal alır. İkisi arasında başlayan arkadaşlık, hem Mehmet hem de Esma’ya iyi gelir. Varlıklı bir ailenin kızı olan Esma, Mehmet ile zaman geçirdikçe, sağlığında düzelmeler olmaya başlar. Kızındaki bu gelişmeyi gören Hulusi, Mehmet’e can alıcı bir teklifte bulunur. Ancak Mehmet, bu teklif karşısında büyük bir ikilemde kalır. Ya hayatına hür bir şekilde devam edecek ya da bundan sonra bir köle olarak yaşayacaktır.
0 notes
Text
0 notes
Video
youtube
Neyin Kafasını Yaşıyorsun Sen - Özgür Can Çoban ✩ Ritim Karaoke (Kürdi M... ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın 👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ⭐ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU 🢃 Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/woH-Ft6UThc ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Neyin Kafasını Yaşıyorsun Sen - Özgür Can Çoban ✩ Ritim Karaoke (Kürdi Minör 4/4 Misket Bozlak Özgür Can Çoban) ❤ @RitimKaraoke Müzisyenlerin Buluşma Noktası.... ➤ SANATÇININ DİĞER ŞARKILARI İÇİN OYNATMA LİSTESİNE BAKABİLİRSİNİZ... ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://www.youtube.com/playlist?list=PL9SktAtLVupMdFLajIpUcTTPPcJ-pQPNZ ➤ ESER ADI : NEYİN KAFASINI YAŞIYORSUN SEN ➤ SÖZ GÜFTE : TAYFUN SOYDEMİR ➤ BESTE - MÜZİK : TAYFUN SOYDEMİR ➤ USÜL : 4/4 MİSKET ➤ MAKAM - BATI DİZİ : KÜRDİ - MİNÖR ➤ THM AYAK : BOZLAK AYAĞI ➤ ARANJÖR : ÖZGÜR CAN ÇOBAN ➤ ENSTRÜMANLAR : BAĞLAMA, GİTAR ➤ KİMLER OKUDU : ÖZGÜR CAN ÇOBAN ➤ FİRMA - ŞİRKETİ : ZİRVE MÜZİK ➤ KÜNYE : Özgür Can Çoban’dan yaza damga vuracak yepyeni bir şarkı! "Neyin Kafasını Yaşıyorsun Sen?" ile enerjinizi yükseltecek, dansa davet eden bu parçayı sizlerle buluşturuyoruz. Düzenleme: Özgür Can Çoban Söz/Müzik : Tayfun Soydemir Mix/Mastering: Selim Topsakal Gitar: Caner Güneysu Bas Gitar: Burak Demir Klavye: Soner Kıvanç Outro: Tanju Bahçeci Perküsyon: Gurur Nar Bağlama: Kutay Özcan Geri Vokal: Özgür Can Çoban - Soner Kıvanç - Kutay Özcan - Gurur Nar Stüdyo: Özgür Can Çoban / Kiwi Klip Oyuncular: Burak Demir/ Barış Cem Songur / İlke Kızmaz / Murat 131 Yönetmen: Cem Erdem Görüntü Yönetmeni: Ferdi Çalışkan Kamera Asistan: Mehmet Akça Set Asistanı: Burak Taze Drone Operatör: Ferdi Çalışkan Kurgu: Kayspro - Cem Erdem Renk: Caner Demiroğlu Bu hareketli ve eğlenceli şarkıyla ilgili yorumlarınızı aşağıda bekliyoruz! Beğenmeyi, paylaşmayı ve kanalımıza abone olmayı unutmayın! 🔔 ŞARKI SÖZÜ Ne sevdiğin belli ne sevmediğin Nasıl bir kalbi taşıyorsun sen? Zoruma gidiyor böyle vefasız Nasıl da haddini aşıyorsun sen Zoruma gidiyor böyle vefasız Nasıl da haddini aşıyorsun sen Dumanın mı bitti, harman mı kaldın? Yoksa dün geceden alkol mü aldın? Bütün Ankara'yı senin mi sandın? Neyin kafasını yaşıyorsun sen? Sen kendini ağa, paşa mı sandın? Neyin kafasını yaşıyorsun sen? Hem gitme diyorsun, hem geri gelme Allah'ın selamı onu da verme Gönül terazime attın bir çelme Yine âşkı eksik tartıyorsun sen Gönül terazime attın bir çelme Yine bana eksik yapıyorsun sen Dumanın mı bitti, harman mı kaldın? Özgür Can, TRT tarafından düzenlenen ses yarışmalarında birincilikler kazanarak aynı sene içerisinde TRT'de Türk Halk Müziği “Sözleşmeli Ses Sanatçısı" olarak görev almaya başlamıştır. Genç yaşına rağmen TRT Türk Halk Müziği repertuarına derleme çalışmaları yapmıştır. ODTÜ üniversitesinin düzenlemiş olduğu çok sayıda usta sanatçının katıldığı ‘’Ustalar Arasında’’ etkinliğinde yer alan en genç sanatçı olarak ödüllendirilmiştir. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi Bölümünü Yüksek Onur Derecesi ile bitirdi. İstanbul Teknik Üniversitesi Performans Anasanat Dalı Çalgı - Ses Yüksek Lisans Programını Birincilik ile kazanmıştır. Özgür Can Çoban Müzisyen Genel Bakış Şarkılar Dinle Albümler İlgili videolar Ötme Bülbül & Haydar Haydar Ötme Bülbül & Haydar Haydar · 2023 Firari Firari · 2022 Özleyeceğim Yaralandım · 2019 Hüdayda Hudayda · 2021 Niye Çattın Kaşlarını Yaralandım · 2019 İçim Yanar İçim Yanar · 2023 El Vurup Yaremi İncitme Tabip / Vay Dünya Sana Dair · 2019 Bu Defa Başka Bu Defa Başka · 2023 Perişanım Şimdi Yaralandım · 2019 Bir Ayrılık Bir Yoksulluk Bir Ölüm Bir Ayrılık Bir Yoksulluk Bir Ölüm · 2020 Gide Gide Bir Söğüde Dayandım SiyahBeyaz Akustik Yeniden Türküler · 2022 Elini Tutmasam Sana Dair · 2019 Yüce Dağ Başında Kar Boran Boran Yuce Dag Basinda Kar Boran Boran · 2021 Yaralandım Yaralandım · 2019 Karaları Bağladım Karalari Bagladim · 2021 Bul Getir Bul Getir · 2020 Seni Seviyorum Yaralandım · 2019 Elif Dedim Elif Dedim · 2021 Aşkın Rüzgarı Aşkın Rüzgarı · 2024 Şeker Oğlan Şeker Oğlan · 2022 Ey Sevdiğim Sana Şikayetim Var / Ne Sevdiğin Belli Sana Dair · 2019 Yaralı Dağlar Yarali Daglar · 2022 Üryan Geldim Uryan Geldim · 2020 Gel Hayalim Gel Hayalim · 2020 Üzülmedim ki Sana Dair · 2019 Doktor Sana Dair · 2019 Sevdam Ağlıyor Sana Dair · 2019 Yağmur Duası Sana Dair · 2019 Anla Garip Halimden Emirdağı Vurulmuşam Bir Yara Gizli Sevenler
0 notes
Text
🎬 Türkiye’de Sinema, Dizi ve Reklam Sektöründe Işıltı Cast Ajans’ın Önemi 🎬
🎬 Türkiye’de Sinema, Dizi ve Reklam Sektöründe Işıltı Cast Ajans’ın Önemi 🎬
Türkiye, son yıllarda sinema, dizi ve reklam sektörlerinde büyük bir yükseliş gösterdi. Dünya çapında ses getiren yapımlar ve uluslararası projelerle, yeteneklerin önemi her geçen gün daha da artıyor. Bu noktada, yetenekli oyuncuların doğru projelerle buluşturulması, profesyonel bir cast ajansın varlığı ile mümkün oluyor. İşte tam da burada Işıltı Cast Ajans devreye giriyor. 🌟
1. Türkiye’de Gelişen Sektörler ve Yetenek İhtiyacı
Türkiye, dünya çapında dizi ihracatında ikinci sıraya yerleşerek büyük bir başarıya imza attı. Türk dizileri artık Amerika, Avrupa ve Orta Doğu gibi farklı coğrafyalarda geniş bir izleyici kitlesine ulaşıyor. Bunun yanı sıra, sinema sektörü de hızla büyüyor ve yerli yapımlar uluslararası festivallerde boy gösteriyor. Bu hızlı büyüme, sektörde yetenekli oyunculara olan ihtiyacı da artırıyor. 🎥🌍
Işıltı Cast Ajans, sektördeki bu büyümeyi fark ederek, yetenekleri en doğru projelerle buluşturmak için profesyonel bir köprü kuruyor. Genç yetenekler, başarılı projelerde yer alarak hem Türkiye’de hem de uluslararası arenada adlarını duyurma şansı yakalıyorlar. 💫
2. Doğru Projeye Doğru Yetenek: Işıltı’nın Rolü
Sinema, dizi ve reklam projelerinde başarıya ulaşmanın en önemli adımlarından biri, doğru oyuncuların doğru projelere dahil edilmesidir. Işıltı Cast Ajans, bu noktada sektörde fark yaratıyor. Geniş yetenek portföyü sayesinde, her projeye uygun oyuncu ve modeli bulma konusunda uzmanlaşmış bir ekibe sahip. 👶👧👨🦳👩🦰
Bu profesyonel yaklaşım, projelerin başarısına direkt katkı sağlıyor. İyi bir oyuncu seçimi, bir diziyi ya da filmi ulusal ve uluslararası alanda ses getiren bir yapım haline getirebilir. Bu yüzden Işıltı Cast Ajans, sektörün en güvenilir partnerlerinden biri olarak öne çıkıyor. 💼💡
3. Profesyonellik ve Güven: Işıltı Cast Ajans Farkı
Sektörde yetenek yönetimi, sadece yetenekleri projelerle buluşturmakla sınırlı kalmamalı. Işıltı Cast Ajans, profesyonel bir ajans olmanın gerekliliklerini en iyi şekilde yerine getiriyor. Yeteneği yönetmek, kariyerini doğru bir şekilde yönlendirmek, uzun vadede başarılı projelere imza atmasını sağlamak gibi adımlar da bu süreçte oldukça önemli.
Işıltı’nın deneyimli ekibi, her adımda yeteneklerine destek olarak onları sektörde bir adım öne çıkarıyor. Geniş bağlantı ağı, reklam, sinema ve dizi yapımcılarıyla yakın ilişkileri sayesinde, yetenekler en iyi projelere en uygun rollerle dahil ediliyor. 🌟👏
4. Sektörde Öne Çıkmanın Anahtarı: Ücretsiz Başvuru İmkanı
Işıltı Cast Ajans, yeteneklere sunduğu ücretsiz başvuru imkanı ile sektörde fark yaratıyor. Ücretsiz başvuru, yetenekli oyuncuların ajansla çalışmaya başlarken hiçbir mali yük altına girmeden yeteneklerini sergilemesine olanak tanıyor. Bu da özellikle sektöre yeni adım atmak isteyen genç oyuncular için büyük bir fırsat. 🌱💯
Türkiye’de ve dünyada birçok büyük yapımda yer almış olan yetenekler, kariyerlerinin başlangıcında Işıltı Cast Ajans’ı seçerek kendilerini doğru projelerde bulma şansı yakaladı. Siz de bu fırsattan yararlanmak için başvurunuzu hemen yapabilirsiniz. 💼✨
5. Türkiye’yi Uluslararası Arenada Temsil Etmek
Son yıllarda Türkiye, dünya çapında ses getiren yapımlarıyla adını duyurdu. Bu yapımların arkasında yetenekli oyuncular ve doğru cast seçimleri var. Işıltı Cast Ajans, Türkiye’nin yeteneklerini uluslararası arenaya taşımak ve projelerde yer almalarını sağlamak için köprü görevi görüyor.
Bu başarı hikayesinin bir parçası olmak isteyen her yetenek, Işıltı Cast Ajans ile adını duyurabilir. Siz de kariyerinize profesyonel bir ajansla başlamanın ayrıcalığını yaşamak için başvurunuzu hemen yapabilirsiniz! 🚀🌍
Işıltı Cast Ajans hakkında daha fazla bilgi almak ve başvurunuzu ücretsiz yapmak için web sitemizi ziyaret edin. Kariyerinizde yeni fırsatlar sizi bekliyor!
#IşıltıCastAjans #YetenekYönetimi #Sinema #Televizyon #Reklam #Casting #ÜcretsizBaşvuru
0 notes