#genç hayran
Explore tagged Tumblr posts
Text
Teoman'ın Konserinde Genç Hayranından İlginç İstek
Teoman’dan Gündeme Oturan Yanıt Türk rock müziğinin sevilen ve köklü isimlerinden Teoman, geçtiğimiz günlerde Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda verdiği konserle hayranlarına unutulmaz anlar yaşattı. Konser sırasında, genç bir hayranı sahneye çıkarak Teoman’a çakmak hediye etti ve kendisinden bir kez sarılmak istediğini dile getirdi. Ancak Teoman’ın bu isteğe verdiği yanıt, “Büyü de…
0 notes
Text
TRAİLERDB - DEVASA+ (4)
Film dünyası, sinemaseverler için büyüleyici bir evren sunuyor, ancak bazen dil engelleri bu deneyimi tam olarak yaşamanın önünde bir duvar oluşturabiliyor. İşte bu noktada Türkçe dublaj fragmanlar devreye giriyor. Türkçe dublaj trailerlar, uluslararası yapımları kendi dilimizde izleyebilme imkanı sunarak, filmin atmosferine daha iyi bir şekilde dalmamıza yardımcı oluyor. Ayrıca, Türkçe fragmanlar da filmin öyküsünü ve karakterlerini tanımamızda önemli bir rol oynuyor.
Türkçe dublaj fragman
sinema dünyasında önemli bir rol oynamaktadır. Filmlerin veya dizilerin, Türkçe dublaj ile izleyicilere sunulması, yerel izleyicilerin içeriklere erişimini kolaylaştırır. Bu bağlamda, bir filmin izlenme oranını artırmada en etkili yöntemlerden biri, dikkat çekici bir fragman oluşturmaktır.
Bir hem seslendirmeyi hem de görsel öğeleri bir araya getirerek, izleyicilere yapım hakkında bilgi verir. Bu fragmanlar, genellikle film ya da dizinin en heyecan verici sahnelerini içerir ve izleyicinin dikkatini çekmek için kısa ve etkileyici bir anlatım tarzı kullanılır.
Fragmanlarda kullanılan Türkçe dublaj, içeriklerin daha anlaşılır hale gelmesini sağlar. İzleyici, orijinal dildeki kelimeleri takip etmekte zorlanıyorsa, dublaj sayesinde sahnelerin anlamını daha iyi kavrayabilir. Bu, özellikle yabancı filmlerin Türkiye'deki izleyicilere daha hitap edici hale gelmesine yardımcı olur.
Ayrıca, Türkçe dublaj fragman, sosyal medyada veya video paylaşım platformlarında hızla yayılabilir. Bu durum, izleyicilerin merakını artırarak, yapımın vizyon tarihine kadar olan süreçte sıkça konuşulmasını sağlar. Dolayısıyla, doğru bir dublaj ve etkili bir fragman hazırlamak, film üreticileri için büyük bir önem taşır.
Sonuç olarak, Türkçe dublaj fragmanlar, izleyicilere yeni içerikler sunmanın yanı sıra, kültürel uyumun sağlanmasında da büyük bir katkı sağlamaktadır. İyi bir dublaj ve dikkat çekici bir fragman, filmlerin başarısı için belirleyici unsurlar arasında yer almaktadır.
Türkçe dublaj trailer
film ve dizilerin Türkiye'deki izleyicilere ulaşmasında önemli bir rol oynar. Bu tür fragmanlar, yapımların içeriklerini Türkçe olarak tanıtmanın yanı sıra, izleyicilerin merakını da artırır.
Bir genellikle orijinal fragmanın Türkçe seslendirilmiş versiyonudur. Bu sayede, izleyiciler filmin atmosferini ve hikayesini daha iyi anlayabilirler. Dublajlı making of veya içeriklerden bir seçki sunan bu fragmanlar, aynı zamanda seslendirme sanatçılarının yeteneklerini de sergiler.
Özellikle genç izleyiciler için hazırlanan Türkçe dublaj trailer, popüler yabancı yapımların dublajlı sürümlerinin izlenebilirliğini artırarak, sinema sektörüne önemli katkılarda bulunur. Fragmanların etkileyici kurguları ve müzik seçimleri, izleyicileri sinema salonlarına çekmek için büyük bir fırsat sunar.
Son yıllarda internetin yaygınlaşmasıyla birlikte, Türkçe dublaj trailerlara ulaşmak çok daha kolay hale gelmiştir. YouTube ve diğer video platformları, bu fragmanların en hızlı ve etkili bir şekilde tanıtılmasına olanak tanır. İzleyiciler, hayran oldukları serilerin dublajlı sürümlerini takip ederek, en sevdikleri karakterlerin Türkçe seslendirmelerini keyifle dinleme fırsatı bulurlar.
Sonuç olarak, hem film yapımcıları hem de izleyiciler için büyük bir öneme sahiptir. Bu tür fragmanlar, kültürel bir köprü kurarak, farklı dillerdeki yapımların Türk izleyicisiyle buluşmasını sağlar.
Türkçe fragman
Sinema dünyasında Türkçe fragmanlar, izleyicilere bir filmin veya dizinin atmosferini, hikayesini ve karakterlerini tanıtmanın en etkili yoludur. Türkçe fragmanlar, özellikle Türkiye'deki sinema severler için hayati bir öneme sahiptir. Bu fragmanlar, izleyicilerin filme olan ilgisini artırmakta ve sinema salonlarına daha fazla ziyaretçi çekmektedir.
Bir Türkçe fragmanı, genellikle orijinal fragmanın Türkçe dublaj ile yeniden düzenlenmesi şeklinde hazırlanır. Bu süreçte, diyaloglar ve ses efektleri, Türk izleyicisinin daha iyi anlaması ve deneyimlemesi için özenle uyarlanır. Ayrıca, Türkçe fragmanlar, kültürel referanslar ve mizah unsurları eklenerek yerel izleyici kitlesine daha çekici hale getirilebilir.
Son yıllarda, dijital platformların artışıyla birlikte Türkçe fragmanlara erişim daha da kolaylaşmıştır. Netflix, Amazon Prime gibi platformlar, yeni çıkan filmlerinin Türkçe fragmanlarını hızla yayınlayarak izleyicilerine tanıtmaktadır. Bu durum, hem lokal hem de global yapımların daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlamaktadır.
Özellikle sosyal medya üzerinden paylaşılan Türkçe fragman, filmle ilgili heyecanı artırmakta ve toplumsal iletişimi güçlendirmektedir. İzleyiciler, favori filmlerinin Türkçe fragmanlarını sosyal medyada paylaşarak, düşüncelerini ve yorumlarını kolayca ifade etme imkanı bulmaktadır.
Sonuç olarak, Türkçe fragmanlar, izleyicilerin film ve dizilerle olan bağlantısını güçlendiren, deneyimlerini zenginleştiren önemli bir araçtır. Hem yapımcılar hem de izleyiciler için büyük bir öneme sahip olan bu fragmanlar, sinema kültürünün vazgeçilmez bir parçasıdır.
343 notes
·
View notes
Text
Sevince deli olunmuyor her zaman, deliler de sever be üstad.
Kuzenimin oğlu var safça bir genç, evleneceğim diye tutturdu dövüyor annesini. Deneyelim dediler önce doktor raporu için uğraştılar kaç kez RET yedi. Sonra bir şekilde yolunu buldular almışlar evlenebilir raporu. Sağır dilsiz bir kız var mahallede istemeye gittiler. Evet ya da hayır arasında gidip geldi ailesi. Sonra iki taraf da olmayacak bu iş raddesine geldi. Noktalayacaklar işi. Gençler sezmiş. İkisi de anne babaya acayip bir baskı, resmen işkence ediyorlar; istiyoruz biz, olsun bu iş diye. Göreceksiniz bunları, o sağır dilsiz kız, saf erkek nasılda anlaşıyorlar, derin derin muhabbetler, yüzlerinde bitmeyen bir tebessümle hayran hayran bakıyorlar birbirlerine. Güya büyüklere çaktırmamış oluyorlar eller ayrılmıyor birbirlerinden. Evlatları oldu çok da güzel bakıyorlar. Sevgi iyileştirir deyiminin aşikare yansıması.
Dip not: Her sevgi iyileştirmez.
70 notes
·
View notes
Text
.
Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü,
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü,
Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara,
Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü..
_Nurullah Genç..
Kaybettiğimiz imtihanın şahitleriyiz.
Kendi çetin hesabımıza şahitlik ediyoruz.
Kaybedilen bir imtihanın ümmeti bir tarafta
Şehadete erişen Gazze milleti bir tarafta..
Siyaseti aşamayışımız,
Ümmetçe 57 İslam ülkesi olarak devletlerimizi harekete geçirmek vazifesini yapamayışımız kaybediş notumuz oldu.
İki milyar Müslüman devletlerini baskıyla harekete geçirmesi tek yapması gerekendi..
Yapamadık..
60 yıldır en kolay ve hiçbir işe yaramayan yol olan boykot slogan mitingle avuttuk kendimizi..
Ve İslam devletleri yöneticileri..
Başsız kalışımızın bedelini bize bu yöneticilere hapsederek ödetiyorlar..
Bırakın harekete geçmeyi İsrail ile ticari siyasi bir baskı dahi yapamadılar..
Veyl olsun!
Ve bugün Gazze..
Bugün ordan gelen fotoğraf..
Bugün İslam coğrafyasından akan kandan düşen onlarca fotoğraftan bir fotoğraf..
Yapana, susana konuşunca kınamaktan öteye
Boş kelamdan ileriye geçmeyenlere öfkesi olan müminlerin öfkelerini kurtuluş senedi eyle Ya Rab..
Başka bir sözümüz, savunmamız yoktur..
.............
87 notes
·
View notes
Text
Teravihde fiks cemaat olur ya aynen o şekil teyzeler, orta yaş grubu ve genç olarak ben ve birkaç kişi daha var onlar geliyor. Ben cemaatte kim var pek bakmam onlar meğerse beni fark ediyormuş. Bir tane teyze bana hep bakiyordu. Ben de hep bakınca bir gün şöyle baktım 🌝 sonra yanıma geldi elini uzattı salavatlastık. Salavatlasırken göz teması kurman lazım ya teyzenin gözler var ya maşallah barekallah ışık saçıyor ışık. Salavatlastiktan sonra " gözel kız maşallah gözel kız" dedi öyle de ayrildik.Bugün teyze ile pazarda karşılaştık yine bana hayran hayran bakıyor aramda bir metre bile yok. Elhamdülillah çirkin değiliz rabbim çok güzel surette yaratmış ama uzun süre hayran hayran bakılacak bir insan olduğumu da düşünmüyorum ya. Teyzem sen niye bana böyle bakıyon oluyorum ya.
41 notes
·
View notes
Text
BİR AŞK HİKAYESİ...
1996 yılında, Sultanahmet’te bir evde pek çok fotoğraf ve evrak bulduk. Bir çanta mektup, 7 albüm fotoğraf ve sayfalar dolusu nota.
Bir kemancı vardı fotoğraflarda ama tanıyamadım. Ev sahibi de tanımadığını söyledi. Hepsi çatıdaki bir sandıktan çıkmış. Şaşılacak şey...
O kadar çok nota sayfası vardı ki ve öylesine özenle yazılmışlardı ki hayran kaldım.
Aklıma bir anda Cihat Aşkın’a haber vermek geldi. Cihat Aşkın, memlekette keman işi konusunda bir otorite. E tabii o vakitler telefon falan yok. Birkaç örnek alıp Cihat Hoca’ya götürdüm.
Cihat hoca notaları görünce çok heyecanlandı.
-Tekin Bey, bunların devamı var mı? dedi.
-Bir sandık, dedim. Gözlerinin içi parıldadı.
-Gidelim hemen, dedi. Gittik.
Meğer tam bir hazine bulmuşuz. Çakmıyorum ki müzik işinden. Fakat Cihat hoca alıyor bir sayfa mırıldanıyor.
Baktım sahiden nefis ezgiler. Seyyan Hanım isminde bir şarkıcı varmış, ona ait eşsiz fotoğraflar. Sonra sahipsiz mektupların içindeki tarihi vesika niteliğindeki bilgiler...
Dayanamadım, sordum sonunda:
- Cihat Hocam kim yazmış bunları? Kim bu müzisyen?
- Necip Celal, dedi.
Arkadaş tanımıyorum ki... İçimden “Çok güzel” dedim. Necip Celal’se iyi. Anlamadığımı görünce o ünlü şarkıyı mırıldandı Cihat Aşkın:
“Sevdim bir genç kadını
Ansam onun adını
Her şey beni ona bağlar
Kalbim durmadan ağlar”
Yuh, bu şarkıyı kim bilmez! Tango gibi tango!
Çok acayip bir şeyler bulduğumuza bir kere daha ikna oldum. Ev sahibi bunları çöpe atacaktı. Ev temizliği diye giriştikleri işten nasıl bir hazine çıktı!
Ev sahibi kadın çok bir para istemedi.
- Aman alın götürün de yeter, dedi. Aldık, götürdük. Taksiye yükledik her şeyi.
Takside konuşuyoruz Cihat Hoca’yla. Daha doğrusu o sevinçten havalara uçmuş vaziyette. Şu ekteki fotoyu gösterdi.
- Kim bu? dedi.
- Bilmem ki hocam.
- Yahya Kemal
- Nasıl Yahya Kemal hocam bu?
- Gençliği, Paris yılları.
- Necip Celal’de ne işi var?
- E soyadı
- Soyadı mı?
- Necip Celal’in soyadı Andel. And içen kişi demek. Bu soyadını ona veren de Yahya Kemal. Böyle bir ahbaplıkları var.
- Vay be! Peki şu kadın kim?
- Ha o mu, meşhur Seyyan Hanım. Seyyan Oskay.
- Ben tanıyamadım. Çıkaramadım adını.
- Necip Celal’in şarkısını söylüyor.
- Hangi şarkısıydı?
-
“Mazi kalbimde bir yaradır
Bahtım saçlarımdan karadır
Beni zaman zaman ağlatan
İşte bu hazin hatıradır”
- Aaaa bildim, bildim. Bu şarkıyı söyleyen Seyyan Hanım mı yani?
- Evet, yalnız sözler Necdet Rüştü’nün. Müziği ise Necip Celal Andel’in.
- Nefis!
Cihat Aşkın’ın evine gittik. Büyükçe bir masa vardı. Koyduk evrakları üstüne.
Heyecanla hepsini seçiyoruz. Elime bir gazete haberi geçti, ünlü Alman sinema artisti Evelin Hold, Necip Celal’in meşhur “Mazi” şarkısını okumuş. Nerede? Kadıköy Hale Sineması’nda!
Vay be! Süpermiş.
Bir başka notta bu gazete haberinin hikâyesini anlatmış Necip Celal.
Haliyle inanmamış böyle dünyaca ünlü bir starın ülkemize gelip onun tangosunu söylemiş olduğuna:
“Çok hoşuma giden bu Alman artisti ne münasebetle ülkemize gelsin de benim tangomu okusun” demiş.
İnanmamakta ısrar eden Necip Celal’e bir arkadaşı gazetedeki bu haberi göstermiş.Haber doğru!
Beyoğlu’ndaki meşhur Tokatlıyan’da kalıyor Evelin Hold.Telefon ediyor Necip Celal.Teşekkür ediyor.Evelin Hold da kendisini uzun süredir aradığını, muhakkak görüşmek istediğini söylüyor
Necip Celal Andel de tıpkı Rodrigo gibi âmâ... Evelin Hold, Andel’in gözlerinin iyileşmesi için temennilerde bulunuyor ve Hale Sineması’ndaki konsere davet ediyor.
Evelin Hold, sahneye adımını atar atmaz salon yıkılıyor alkıştan. Hınca hınç dolu o gece Hale Sineması
Vaktiyle Londra’da duvarlara:
“Clapton is God” yazarlarmış. Evelin Hold da o gece öyle alkışlanıyor.
Sırasıyla; Fransızca, İtalyanca, Almanca şarkılar söylüyor ve nihayet sıra Türkçe şarkıya, yani Necip Celal’in Mazi’sine geliyor.
İşte o an Evelin Hold’un jesti geliyor...
Elini kaldırıp Necip Celali işaret ediyor Evelin Hold ve
“Mazi, Necip Celal” diyor.
“Ne göğsünde uyuttu beni
Ne buseyle avuttu beni
Geçti ardından uzun yıllar
O kadın da unuttu beni” diyor!
Şarkıyı o gece 4 defa söyletiyorlar Evelin Hold’a. Ortalık alkış kıyamet..
Şarkı bitince kulise gidiyor Necip Celal. Evelin Hold’a bir kere daha teşekkür ediyor ve ellerinden nazikçe öpüyor.
Fakat Evelin Hold sahiden hayran olmuş Necip Celal’e. O şiveli konuşmasıyla:
- Ne harika tangolar bunlar Necip Bey, diyor.
Velhasılıkelâm iyi dost oluyorlar...
Ertesi gece için randevulaşıyorlar. Nerede? Suadiye Plaj Gazinosu’nda.
Günlüğüne yazdığı notta Necip Celal o geceyi şöyle anlatmış:
“Suadiye plajı bana bu akşam her zamankinden daha güzel geliyor. Mehtap denizin üzerine vurmuş, etraf sessiz, konuşmadan geceyi dinliyoruz.
Oldukça kalabalığız, kıymetli artistimiz Feriha Tevfik, ağabeyim, Yusuf Kenan, Holywood muhabiri Turan Aziz ve daha bir çok sevdiğim arkadaşlarım...
Şimdi ellerimde akordeon, parmaklarım tuşların üzerinde, içimden kopup gelen bütün duygularımı söylüyor...
Kendimden geçmiş bir halde mütemadiyen çalıyorum. O da etrafın isteği üzerine Mazi’yi söyledi. Bu kadar duyarak çaldığımı hatırlamıyorum. Benden bizzat keman çalmamı istedi.
Schuman’ın Akşam şarkısı, Fibich Poem ve onun çok sevdiği Toselli serenad...
Kemandan yükselen sesler yavaş yavaş sönerken, mehtap da artık kayboluyordu.
Gazino tamamiyle bizim için kapatılmıştı. Onunla tadına doyulmaz, rüya gibi bir dans ettik, eğlendik.
Dans ederken bana:
‘Mazi’yi hiç unutmayacağım, dudaklarımdan hiç eksik etmeyeceğim’ dedi
Vakit gece yarısını çoktan geçmişti. İçimden çoşup gelen bir takım sesler var. Kafamın içinde mütemadiyen dolaşıyor, fakat bir türlü toparlayamıyorum. İsteği üzerine akordiyonu elime alarak, ‘Ayrılık’ı çaldım.
Yanıma yaklaştı, dans eder gibiydik yine ama ele ele tutuşmuyorduk.
İşte o anda bana, üzerine çok samimi sözler yazılmış bir fotoğrafını verdi ve sonra tekrar dans etmeye başladık.
Ona bir cesaret:
‘Ne olur bu gece hiç bitmese’ dedim. Ben bu sözleri söylerken, plajın saati 3’ü çalıyordu. Sabah gidecekti. ‘Beni unutma” dedim. ‘Sen de’ dedi.
O akşam ağabeyimin Erenköy’ündeki köşkünde kalacaktım. Yayan yürümeyi tercih ederek sessizce eve geldim.
Zihnim hep onunla meşgul..
O melodiyle meşgul.
��ylece pencerenin kenarına oturdum. Dışarıda yaz böcekleri, kurbağalar ve sık çalılar arasında duyulan bir tek bülbül sesi...
Ortalık hafifçe aydınlanır gibi oldu. Gayri iradi piyanoya doğru yürüdüm. Başımda inanılmaz bir ağrı.
Hemen oturup en sessiz pedala basarak içimden gelen sesleri yavaş yavaş çalmaya başladım. Çünkü başka türlü olmayacaktı. Mümkünü yoktu.
O gece yazdığım beste ise şöyleydi...
Sevdim bir genç kadını
Ansam onun adını
Her şey beni ona bağlar
Kalbim durmadan ağlar
Kemanımla ona bir ses verebilseydim eğer
Bu sesimle ona ersem bana dünyaya değer
Ne yazıkki deniz engin şu ufuklar ölgün
Bin elemle doluyor her yeni gün...”
Necip Celal, yazmamış: Yaşamış!
Biz Cihat hoca ile evrakları toplarken, eşi Nisan Hanım geldi. Ortada bir koli ve bizi harıl harıl çalışırken görünce şaşırdı:
- Hayrola Cihat, bunlar nedir? dedi.
- Görmen lazım. Çok şaşıracaksın.
Nisan Hanım fotoğrafları görünce sahiden pek şaşırdı:
- Dayım, dedi.
Ben konudan uzağım tabii...
“Arkadaş” dedim içimden, “Konu nereden nereye geldi.”
Elbette cehaletime de ayrıca yandım.
Bütün o evraklar Cihat Hoca’’da kaldı. Uzun yıllar o notolarla uğraştı durdu. Derledi,topladı,düzeltti.
Nihayet o gün bulduğumuz eserleri bir albüm haline getirmiş.Sahiden çok sevindim buna.
Var olsun, benim için Necip Celal Andel albümünü ithaflı bir şekilde imzalamış Cihat Aşkın.
Daha böyle pek çok hikâye vardı o günlüklerin içinde. Pek çok şarkının yazılış serüveni vardı.
Tango da ne güzel bir icat be kardeşim. Yüreğini şenlendiriyor insanın..
Mazi kalbimde bir yaradır
Bahtım saçlarımdan karadır
Beni zaman zaman ağlatan
İşte bu hazin hatıradır
Ne göğsünde uyuttu beni
Ne buseyle avuttu beni
Geçti ardından uzun yıllar
O kadın da unuttu beni.
Tekin Deniz
19 notes
·
View notes
Text
"Abla, insan hiç durduk yere ağlar mı?" diye sordu küçük kız, yaşıtlarına göre oldukça sakin ve şaşırtıcı şekilde geniş bir kelime haznesiyle.
"Bilmem" diyerek geçiştirmeye çalıştı ablası sadece. "Nereden çıktı şimdi bu?" diyerek hafiften çıkıştı kardeşine. Belki korkarsa konuyu sorgulamaktan vazgeçebilirdi. Şimdiden boğazında düğümlenen birşeyler hissediyordu. Ne olduğu ile alakalı en ufak fikri dahi yoktu, ama konuşursa ağlardı.
"Sen bu aralar ağlıyorsun ya sürekli, annem sordu yok dedin, babam sordu yok dedin. Ben biliyorum yok birşey. Sen durduk yere ağlıyorsun"
Duyduklarına şaşıran genç kız kardeşinin dikkatine hayran kalırken bir yandan da günlerdir yaşadığı bu dengesiz ruh halini düşündü öylece. Kendisi de farkındaydı. Vardı bir sorun ama aslında ortada olan da birşey yoktu.
Sadece bir sıkıntı.
Ruhunu saran ve bir mengene gibi acımasızca sıkıştıran korkunç bir sıkıntı.
Kardeşini kucağına alarak sarılmayı tercih etti. Bu küçük eğer herşeyi anlıyorsa sarılarak konuşmak istemediğini anlamalıydı da. Nitekim küçük kollar boynuna dolandı ve ufak dudaklar önce yanağına sonra boynuna temas etti. Hissettiği büyük sevgi genç kızın gözlerini doldururken kucağındaki varlığı daha da sardı.
Bazen insan sebepsiz yere ağlardı.
Somut bir sorun olmasına gerek yoktu bazı zamanlar.
#plutondayasamakisterdimm#postlarım#spotify#postlarim#yazılarım#tumblr yazılı post#kendine yazar#kelimeler#kurgu
7 notes
·
View notes
Text
NAR ÇİÇEĞİ VE HİKAYESİ...
Efsaneye göre Cihangir Hanlığı'nın genç Prensi Salim Şah, birgün raksını görüp hayran kaldığı, Anarkali isimli genç ve güzel rakkaseye aşık olur...
Zaman geçer ve Prens Salim Şah gönlünü çelen bu güzel rakkase ile evlenmek ister...
Kurallar ise farklı...
Bir prensin halktan bir kızla evlenmesi yasak, hele bir rakkase ile evlenmesi akıldan bile geçmemesi gereken bir düşüncedir...
Zamanla bu aşk yasağa rağmen büyür, iyice alevlenir.
Bütün Hanlığı sarar.
Anarkali ile Salim Şah'ın aşkı ağızdan ağıza anlatılır.
Bu hâl prensin babası olan Han Akbar tarafında ise büyük bir rahatsızlık yaratır.
Aşıkların birbirini görmesi yasaklanır.
Ama ferman dinlemeyen gönül, burada da ferman dinlemez.
Aşıkların ilişkisi sürer gider.
Aşk hükmünü sürdürür. Efsane aşk iyice dillenir.
Civar hanlıklara da yayılır.
Bununla başedemiyeceğini anlayan Akbar Han çareyi sevdalıları ayırmada bulur.
Çözüm çok zalimcedir. Güzel rakkase Anarkali ibret için kentin ortasında yapılan, penceresi olmayan dört duvardan ibaret dar bir odaya hapsedilir. Arkasından giriş kapısı da duvarla örülüp kapatılır.
Ölüme terkediştir bu..
Prens şaşkın ve çaresiz, bu aşkı efsaneleştiren şehir halkı ise ağlamaklıdır.
Her gün gelip bu hücrenin önünde, Hanın insafa gelip güzel Anarkali'yi affetmesini bekler.
Bir müddet sonra umutlar kesilir.
Artık duvarlar yıkılsa da güzeller güzeli Anarkali'nın sağ çıkma ihtimali yoktur. Halk yavaş yavaş çekilir. Bekleme duvarının önü boşalır.
Ama Aşk mecnunu prens, maşukunun çevresindedir hep. Gönüldeki sevda ve sevilen ölmemiştir. Gözleri kapının örüldüğü duvarda sesiz bir tevekkül ile beklemededir.
Mevsimler geçer bahar olur, tabiat canlanır.
Bir gün o taş duvarda da bir kıpırtı başlar.
Prensin gözünü hiç ayırmadığı o duvarda güzel Anarkali'nın girdiği kapının taş örgüleri arasından ince zarif bir dal filizlenmiştir.
Bunu duyan halk tekrar toplanmaya ve hergün bu hayat izini izlemeye başlar.
Günler geçtikçe yeni dallar, yeni filizler çıkar o taşın bağrından ve tüm dallar tomurcuklarla yüklüdür, çiçek açacaktır aşk.
Bir sabah duvarın önüne gelenler, duvarın baştanbaşa kırmızı nar çiçekleriyle kaplı olduğunu görürler. Hayranlık veren bir güzellik vardır.
Adeta güzel Anarkali'nin tüm güzelliği nar çiçeklerindedir.
Bir gecede bütün nar çiçekleri açmıştır. Mevsimler boyu orada aşkın umuduyla bekleyen prens ise duvara yaslanmış nar çiçekleri arasında mutlu bir ifade ile ruhunu teslim etmiştir...
Aşk çiçekleri açmış, aşığın kalbi ise Anarkali'nin güzelliğini seyrettiği o çiçeklerin ihtişamına dayanamamıştır. Sevdalarıyla birlikte maşukunun yanındadır artık.
Rivayet şu ki;
O güzelim ateş rengi nar çiçeklerinin çıkış yeri güzeller güzeli Anarkali nin aşk dolu kalbidir.
Taşları delip sevdiğine kendini göstermiştir...
Not:
Anarkali Hint dilinde nar çiçeği demektir.. 🌺😢
10 notes
·
View notes
Text
- Nâzım'ın Bavulu - Nâzım’ın bavulunda ne var? Bunu bilmeyecek ne var? Dünya var, dünyanın derdi var, büyük insanlık var. İnsanın bütün hâlleri var. Eski var, yeni var, ileri var. Kavga, sevda, hasret, gurbet, karşı kıyı memleket, “memet memet” var. Baskı, zulüm, ihanet zaten var. “Hoş geldin bebek yaşama sırası sende” dediği şiirinde ne varsa, onun hayatında da o var. Arkadaşı, yoldaşı Vâlâ Nureddin, kısaca Vâ-Nû ile ulusal kurtuluş savaşına katılmak üzere İnebolu’dan Ankara’ya bazen eşek sırtında, bazen yürüyerek giderlerken yolda yazdıkları şiiri hep taşıdı Nâzım Hikmet: “Alnımızda yanar gençliğin tacı.” Kalbi genç, eli genç, yumruğu genç, ruhu genç, kafası genç, şiiri genç, kavgası genç... O, “Yol Türküsü”nde dediği gibi yaşadı, “Yorgunluğun anasını satarız.” Bütün çağlarında devrimciydi; 20 yaşında da, 40 yaşında da, son yaşında da. Ne mutlu ona ki, devrimler çağında yaşadı. Türk Devrimini de gördü, Bolşevik Devrimini, Çin Devrimini, Küba Devrimini de. Anday’ın “(d)ünyada geçirdim çocukluğumu” demesine benzer, “devrimlerle yaşadım hayatımı” diyebileceği zamanlarda yaşadı. Bavulu ise bir açık bir kapalı oldu. Hep hazır tuttu. Sanki savaşa, kurtuluşa, devrime, seferberliğe çağrılacakmış gibi. Çağrıldı da. Memleketini sever gibi memleketinin hapisanelerini de sevdi. O hapisaneler ki, onun arka odası, çalışma evi, işliği, okulu gibiydi. Memleketinden insan manzaralarıyla da çoğun oralarda karşılaştı, tanıştı, şaşırdı, hayran oldu, korktu. “Topraktan öğrenip/ kitapsız bilen”ler de onlardı, “Hoca Nasreddin gibi ağlayan/ Bayburtlu Zihni gibi gülen”ler de. “Toprakta karınca,/ suda balık,/ havada kuş kadar çok” ve “korkak,/ cesur,/ cahil,/ hakim/ ve çocuk” olanlar da. Adı hiç eskimeyen mavi bir deftere yazıldı Turgut Uyar tarafından ve ‘Büyük Gurbetçi’nin defteri oldu bu. “Ve elleri öyle büyük işler için/ hazırlanmıştı ki devin” gurbeti de büyük olacaktı, hasreti de. İçindeki hiçbir şeyi susturmadan yaşadı o da. Bir senfoni orkestrası gibi. Devlet senfoni orkestrası değil, diyalektik senfoni orkestrası. Çoksesli, çokrenkli, çoksevinçli, çoközleyişli, çokdirençli, çokiçli, çokkederli... Ancak vicdanından kaçan insan, kaçak sayılır. Nâzım Hikmet ülkesinden ayrıldı ama vicdanını terk etmedi, hep onunla yaşadı, eyleminde de, şiirinde de, özleminde de asıl devrimin vicdanlarda olduğunu hiç unutmadı. Yoksa anavatanında da kolaydı işi, devrimin ilk yapıldığı ama sosyalizmin gerçekleşmediği Sovyetler Birliği’nde de. Daha devrimin önderi Lenin hayattayken başlayan iktidar kavgasında güçlünün değil, haklının yanında yer aldı Nâzım Hikmet. Bürokratik sosyalizmin en beter suçlama ifadesi olan ‘troçkist’ yaftası da ömrü boyunca yakasından düşmedi. Dolu yaşamlar, deli kafalar ister. Deli kadınlar, deli adamlar ister. Ancak gelişkin bir kafa içeriyi dışarısı gibi yaşayabilirdi. 60 yıllık bir yaşamın 20 yıldan fazlasında memleketinin hapisanelerinde ağırlanan bu sevdalı bulut, yalnızca kendisinin değil aşkın da en güzel şiirlerini oralarda yazdı. Hem de en hakikisinden: “Bir de kim bilir/ sevdiğin kadın seni sevmez olur/ ufak iş deme/ yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir/ içerdeki adama.” Nâzım Hikmet: Gayriresmî şairlerin birincisi. Her türlü iktidara karşı oldu, devrimin başkentinde bile huzur bulamadı. Böyle bir dünyada bir devrimcinin, bir şairin huzur bulması da biraz tuhaf olmaz mıydı zaten? Varsın bulamasın. Nasıl olsa memleketin de dünyanın da saat ayarı olacağı yok. Hem biraz da huzur bozmak gerekmez mi? Şair dediğin huzurda el pençe divan duran değil, divan kuran, gerekirse de divan bozan kişidir.
“Kırk şair birden olsam, yazamam bir hevesi” diye yazmıştım, 40 yaşındaydım. Bu 20 yılda Nâzım Hikmet’in şiirlerini defalarca okudum, hakkında çıkan kitaplara yenileri eklendi, seminerlerde, derslerde şiirini, yaşamını, kavgasını, aşklarını anlattım. Anlattıkça da öğrendim. Yazmak gibi anlatmak da öğretici bir şey. Böyle böyle anladım ‘büyük insanlık’ın şairi Nâzım Hikmet’in de bir ‘büyük insan’ olduğunu. Kırk şairin şiirini yazdığını, kırk şairin hayatını yaşadığını, kırk devrimcinin çilesini çektiğini ve kırk âşığın yerine sevdiğini. Şiir yazan birisi bir şairin şiirine, hayatına heves ediyorsa bu ancak Nâzım Hikmet’in şiiri ve yaşamı olabilir. Bunu elbette dünya görüşüne, sosyalizme inancına bakarak da söylüyorum. İnsanlığın kurtuluşunun sosyalizmde olduğunu düşünen ve tüm yapıtını bu düşünce, inanç ya da daha iyisi bu düş yolunda oluşturan bir şairi, hem şiirine hem yaşamına baktığımızda ‘sözünün insanı’, ‘sözünün şairi’ olarak niteleyebiliriz. Romantik bir komünist. Devrime inancında, sosyalizme bağlılığında, şiire adanmışlığında ve kadınlara duyduğu aşkta hem romantik hem komünist olarak, ‘heves’ ettiğimiz bir insan, bir yoldaş. Bavulunda ‘heves’ duruyor, paylaşmak, ortaklaşmak, çoğaltmak için. - Haydar Ergülen, Nâzım’ın Bavulu (Şairin Bavulu / Portreler) - Fotoğraf: Walter Mori (Nâzım Hikmet, Uluslararası Yazarlar Kongresi, İtalya-Floransa, Mart 1962) - Fotoğraf Düzenleme, Renklendirme: Enver Gezmiş
#Nâzım Hikmet#Nâzım'ın Bavulu#Haydar Ergülen#Nâzım Hikmet Ran#Şair#Türk Şairi#Dünya Şairi#Nâzım#3 Haziran 1963#Yürekbalı#Şairin Bavulu#Ölüm Yıl Dönümü#Enver Gezmiş#Walter Mori#Şiir
9 notes
·
View notes
Text
Mersin Travesti | Tarsus Travesti Escort | Mersin Travestileri
ULAŞMAK İÇİN
TIKLA TIKLA
👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇👇
https://yakintravesti.com/kategori/mersin-travesti/amp
👆👆👆👆👆👆👆👆
TIKLA TIKLA
Mersin Travesti
Mersin Travesti genellikle sosyal yaşamda farklı roller üstlenmektedirler. Kimi, gece kulüplerinde performans sanatçısı olarak çalışırken kimi ise sokakta yaşamak zorunda kalmıştır. Seks işçiliği sektörüne giren aktif, pasif rol oynayan kişilerin reklam alanıdır. Hazzı doruklarında hissedeceğin zevkli dakikaları kaçırma. Burada yer alan güzel hanımları bekletmek istemezsin. Çünkü libidosu yüksek çılgınlar gibi seks Mersin Travesti Genç Bayan yapan bireyler bekletilmeye gelmez.
İstersen kendi evinde veya ayarladığın otel odasında seviş. İstersende hanımların sunduğu hizmete dahil ol. Çoğu bayan kendi evinde görüşmeler gerçekleştirmekte. Bunun yanında sundukları masaj ve duş imkanı işin eğlenceli kısmı. Seksi yatak odası ile sınırlandırmayan ve sınırları aşan partnerlerin sekse düşkünlüğü seni kendinden geçirecek. Aklının ermeyeceği erotik ışıklı odalarda vip eşliğinde deneyimler yaşa.
Mersin Travesti Ucuz Travestileri Bayanlar
İlk görüşte sevişmek için can atacağın güzellikte hanımlarla doyasıya eğlen. Makul ve ucuz ücretler karşılığında hayatın gözlerinin önünden geçecek. Mutluluktan kulakların tavana değercesine zevk alacaksın. Ücreti elden alan ve görüşmeye gelen gerçek Mersin Travesti Genç Bayan görüşmek için can atıyor. Aynı zamanda işini aşk ile yapan sevgili tadında birlikteliklere hazır ol.
Örneğin klasik robotlaşmış ilişkiler yaşayan değil gerçekten bunu kalben hissettiren hanımlara bir şans ver. Mesela eğlence dolu enerjik kişiliklere sahip hatunlar adresi. Kendi yeri olan trans bireylerle görüşme yapmak seni çok rahatlatacak. Örneğin doğal prüzsüz vücuda sahip hanımlar burada. İlişki konusunda profesyonelleşmiş yağlı anal yapan kızlar.
Mersin Gay Aktif Pasif Bayan
Grup seks isteyen erkeklerimi kıramıyorum. Deliğime 3 kişinin aynı anda girmesi beni cezbediyor. Bu kadar arzulanıyor olmam beni şehvetlendiriyor. Popomu kızartana kadar şaplaklamaları ve penislerini sonuna kadar içime almam Mersin Travesti Genç Bayan tarif edilemez duygu. Bunun yanında aktif olarakta rol oynuyorum. Büyük penise sahip bayan olarak şehrin en zorlayıcı seksini sizlere yaşatabilirim.
İlk defa pasif olacaksanız severek yardımcı olurum. Mesela sizlere bundan zevk alacağınız eğlenceli hale getirmekten mutluluk duyarım. Çünkü cinsel ilişkinin tadının bu şekilde çıkacağına inanıyorum. Kendini bana teslim ettiğin sürece performansıma hayran kalacaksın. Seks oyuncakları kullanıyorum. Ayrıca geciktirici ve diğer ürünleri kullanmanıza izin veiryorum. Kondomsuz ilişki taraftarıyım. Et ete değmeli ki can cana yakın olsun.
#mersintravesti#mersin travesti#mersinbayan#mersin#mersingay#mersinpasif#mersinaktif#mersintravestileri
4 notes
·
View notes
Text
Ebe olan kadının yanına gittim bugün. Annem hep anlatırdı bana onu ama hiç görmemiştim. Ölümden döndüğümü anlattığında hep o güzel kadını da anlatırdı. Ben böyle güzel bir kadın, dağ gibi bir kadın görmedim. Elleri.. en çok yaşlanmanın bu yönünü seviyorum, o eller çok farklı başka güzel. Dedemin, annesi ve babasından bahsetti annem ona çünkü onların evinde doğmuştum. O an gözleri doldu eski dostların neredeyse hepsi göçüp gitmişti. Saçları ama saçlarının rengi çok güzeldi aynı dedemin annesi gibiydi saçları, kızıl renginde ben o saçı hep onda görmüştüm hep de imrenerek bakardım ona şimdi bir ikinci kadın daha hayran oldum ben bu kadına. Sesi öyle şefkat dolu ki anne yüreği bir sese bu kadar mı yansır? Kızının adı da benim adımla aynı. Kızı zamanında intihar etmiş.. Hâlâ öyle güzel ki hala öyle genç ki ve tüm zamana karşı zamanı yenmiş gibi de güzel bakıyor gözleri.
3 notes
·
View notes
Text
bugün bilgisayar başında sabahlamak istemiyorum. en sevdiğim yazarın-cânım Ayşegül ablamın- yeni kitabını okumaya başlayacağım.
sene 2018 ya da 2019. buradan tanıştığım cânım dostumla yante hanımefendinin postlarında görüp "İç Bir Şey"i okumaya niyet ettik. biz bi okuduk ama yani nasıl sevdik nasıl. ben öncesinde Genç Dergi'den yazılarına aşinaydım ama romanını ilk defa okumuştum. sonra sırayla diğer kitaplarını okudum ama görmeniz lazım, kitaplar su gibi akıyor. her hikayede daha da hayran oluyorum. ayy tanışır mıyım acaba bir gün, nasıl birisi diye sürekli merak ediyorum. pandemi öncesi bir kez söyleşisine gittim, kitap imzalattım utanıp konuşamadım çok kalabalıktı. sonra pandemi patladı işte, bütün etkinlikler iptal. geçen sene bir programımızda ağırlamak için iletişime geçtik(numarasını bulma olayım çok komikti ashdh dernek başkanımıza anlatınca fersudeee nasıl aklına geldi diye epey gülmüştü). sağolsun bizi kırmadı bir program yaptık. sonra da birkaç kez görüştük, oturduk muhabbet ettik. hatta ikimizin habersiz çekilmiş öyle güzel bir fotoğrafımız var kii ayy bayılıyorum🫠🫠 sevmek deyince de ben arkadaşlar görüyorsunuz işte
6 notes
·
View notes
Note
Esselamüaleyküm hamiraa birkaç konuda yardıma ihtiyacım var. Üniversite çağındaki genç kızlara islamı, tesettürü nasıl sevdirebiliriz? Bu yaş grubu nelerden hoşlanır, onlara yaklaşım nasıl olmalı? Temel islami bilgileri onları sıkmadan onlara nasıl anlatabiliriz? İslami tabu oynatmak istiyorum ama belli bir bilgi birikimi olmazsa oyunu da oynayamazlar. Ya da önerebileceğin başka oyunlar var mı? Müslüman olan ama kafası karışan gençlere nasıl yaklaşmalıyız? Bu konularda önerebileceğin youtube içerikleri var mı? Şimdiden çok teşekkürler.
Aleykümselam verahmetullah kardeşim.
Üniversite çağındaki kızlara oyun oynatarak din anlatmak bana çok oluru var gibi gelmiyor. Bence ilk etapta dini meselelere girmek, onlara din anlatmak yerine onların kalplerine dokunmaya çalışın. Günlük hayattaki sorunlarıyla ilgilenin, sıkıntılarını dinleyin, mutsuz gördüyseniz yüzlerini güldürmek için küçük hediyeler alın yani onlara gerçekten değer verdiğinizi hissettirin. Sizin onları sevdiğinizi anlayıp samimiyetinize güvendiklerinde sizden bir şeyler öğrenmeleri çok daha kolay olacaktır biiznillah. Ahlâkınıza hayran kalırlarsa siz gibi olmak isterler bu yüzden de talimatlarınıza önem verirler. Ondan sonra da, yavaş yavaş kitap kritikleri yapabilirsiniz. Mesela bir piknik organize ederek okuduğunuz kitabın kritiğini yapabilirsiniz böylece hem eğlenmiş hem de öğrenmiş olurlar. Okumalara da direkt ibadetlerden değil de kalpten başlayabilirsiniz. Mesela namaz kılmayan ya da tesettürüne dikkat etmeyen bir gence namazla, tesettürle ilgili uyarılar yaparsanız çok etkili olmaz ama o gencin kulluğuna engel olan şeyin ne olduğunu tespit edip ona yönelirseniz daha etkili bir yöntem seçmiş olursunuz ki bu da çoğunlukla imandaki noksanlık ve kalpteki hastalıktır. Bunun için daha çok kalbin halleri ile ilgili okumalar, çalışmalar yapabilirsiniz.
İnşsallah faydalı olmuştur. Rabbim işlerinizi kolaylaştırsın. Selâmetle.
2 notes
·
View notes
Text
Anne, Liriope harika bir kız çocuğu doğurmuş ve kahinin yanına götürmüş, kahin ise kızı Narcissus kendisini hiç görmez ise uzun bir yaşam süreceğini söylemiş çünkü çok güzelmiş ve bu güzellik zarar görebilirmiş.
Narcissus büyüdüğünde çok güzel bir genç kız olmuş, onu gören bütün erkekler aşık oluyormuş fakat o, kimseye ama kimseye yüz vermiyormuş. Bir yandan da kendisinin nasıl göründüğü hakkında hiçbir fikri yokmuş bu yüzden kendisinin çirkin olduğunu da düşünüyormuş.
Dağ perilerinden Echo da Narcissus'un aşıklarından biriymiş. Günlerce kendini ona göstermek için çevresinde dolanıp durmuş ancak Narcissus onu fark etmemiş.
Echo en sonunda sessizliğe dayanamayarak konuşmaya karar vermiş. Ancak Tanrıça Hera tarafından lanetlendiği için Echo konuşamıyor, sadece kendisine karşısındaki kişinin söylediği son sözü tekrar edebiliyormuş. Yine de eğer Narcissus onu görüp güzel şeyler söylerse bunları tekrar edip aşkını ilan etme planlarıyla Narcissus'un karşısına çıkmış.
Narcissus tıpkı diğer herkese yaptığı gibi Echo'ya da tepkisiz kalmış, ancak Echo'nun aşkı bitmemiş ve yine sürekli onu izleyip durmuş. Birisi hiç güzelliğini göremiyor, diğeri de konuşamıyormuş.
Bir gün Narcissus kendisini görmemeye artık tahammül edememiş ve tepki vermiş. Nemesis ise bu baş kaldırıya karşılık eğer kendisini görürse onun çok büyük bir ceza alacağını söylemiş.
Narcissus, onları dinlememiş ve ormanda dolaşırken kendisini görmek için göle eğilmiş ve kendi yansımasını görmüş. Karşısındaki güzelliğe o kadar hayran olmuş ki su başından ayrılmak istememiş ve ona güzelliğini fark ettiren aslında yansımadaki Echo'nun bakışlarıymış. O bakışlar, Narcissus'un ne kadar güzel olduğunu belli ediyormuş.
Günlerce kendi yansımasına bakmış durmuş, dokunmak istemiş dokunamamış, Echo'yla konuşmaya çalışmış konuşamamış ve imkansız da olsa o an Echo'ya aşık olmuş, her şey için ise çok geçmiş. Nemesis'in cezası o an devreye girmiş, ayrılamadığı göletin başında kederinden yitip gitmiş ve vücudu nergis çiçeğine dönüşmüş. Nergis, çiçeklerin en güzeliymiş çünkü Narcissus'un ruhunu taşıyormuş.
Echo ise Narcissus'un göletin başında beklediğini ve yavaş yavaş öldüğünü görse de tek kelime edememiş çünkü lanetliymiş. Narcissus öldükten sonra Echo, yürüyüp dağları ve mağaraları dolaşmış. Kederinden ne bir damla su içmiş ne de tek lokma yemek yemiş. Böylece o da en sonunda ölüp doğaya karışmış ve birisi ne zaman dağlara ve mağaralara seslense rüzgarın sesiyle karşılık vermiş, Narcissus'u ne zaman özlese gökyüzünden kar olarak yere düşmüş. Narcissus ise onun toprağında ölümsüz olmuş ve birbirlerini tamamlamış.
Kurak topraklar ise hiçbir zaman onların bulunduğu ülkeye uğramamış çünkü Echo biliyormuş, eğer toprak kurak olursa Narcissus solup gidecek, yok olacak ve tamamen ölecekmiş.
Senin için topraklarımı daima canlı tutacağım, Narcissus, söz veriyorum. Yeter ki solup gitme, sen solup gidersen asıl o zaman kuraklaşır toprak. ~TDÇ
#aslı arslan#beyaz leke#eftalya atalar#tugay demir çeviker#ozgurlugumuze#tdc#wattpad#kesfet#kitap alintilari
8 notes
·
View notes
Text
Teen Wolf
Teen Wolf, 2011 ile 2017 yılları arasında yayınlanan bir Amerikan televizyon dizisidir. Jeff Davis tarafından yaratılan dizi, adını taşıyan 1985 yapımı filme dayanmaktadır.
Hikaye, Tyler Posey'in canlandırdığı Scott McCall etrafında şekillenir. Scott, bir kurt adam tarafından ısırılan ve doğaüstü yeteneklere sahip olan bir lise öğrencisidir. Scott, yeni kimliğiyle başa çıkarken bir yandan tipik ergen sorunlarıyla uğraşırken, diğer yandan da diğer kurt adamlar, avcılar ve efsanevi yaratıklar gibi ��eşitli doğaüstü tehditlerle mücadele eder.
Dizi boyunca, Scott'a en yakın arkadaşı Stiles Stilinski (Dylan O'Brien), Allison Argent (Crystal Reed), ve gizemli Derek Hale (Tyler Hoechlin) gibi diğer doğaüstü varlıklar eşlik eder. Karakterler, karmaşık ilişkiler, kişisel gelişim ve doğaüstü ile insan dünyası arasındaki sürekli mücadele ile karşı karşıya kalır.
Teen Wolf, ilgi çekici hikayesi, karakter gelişimi ve aksiyon ile dramın uyumlu bir karışımı nedeniyle geniş bir hayran kitlesi kazanmıştır. Dizi, doğaüstü öğeler içermesine rağmen tipik ergen sorunlarına da değinerek izleyiciler arasında geniş bir kitleye hitap eder.
Dizi ilerledikçe çeşitli mitolojilere ve yeni doğaüstü varlıklara yer verir, bu da karmaşık ve gelişen bir anlatı oluşturmuştur. "Teen Wolf," doğaüstü genç drama türü hayranları üzerinde kalıcı bir etki bırakarak altıncı sezonu ile sona ermiştir.
#across the spiderverse#dizi#eleştiri#film#succession#ted lasso#the mandalorian#star wars#super mario#teen wolf
2 notes
·
View notes
Note
Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinde çok nadide yetişen bir gül var: siyah gül. karagül ya da Arap gelini, Arap güzeli, Mezopotamya sümbülü olarak da bilinen bu değerli gül, hem güzel kokuya hem de güzel görüntüye sahip. Umut, yeni şeylerin başlangıcı, ulaşılması zor hedeflere ulaşmak, hüzün, yas ve bazı kültürlerde umutsuzluk gibi anlamlara sahip. Aynı zamanda aşıklar ve arkadaşlar arasındaki sözlerin mühürü olarak da biliniyor. Bu gül eski zamanlarda şeytanın gülü olarak bilinirmiş. Bir gün genç bir kıza madalyon olarak gözükmüş, kız madalyonu sahibine vermek üzere eline aldığında halk onu şeytanın gülüne dokunmakla suçlayarak cadı olduğunu iddia etmiş. Tüm bu suçlamalar üzerine genç kız çarmıha gerilerek öldürülmüş. Bu yüzden ölümü ifade ettiği de düşünülür.
Bir gece yarısı göklerden inen bir peri kızı çimlerin üstünde dolaşırken siyah gülü fark etmiş. Siyah güle merhamet duymuş ve ona ne isterse yapacağını fakat yalnızca bir dilek hakkı olduğunu söylemiş. Siyah gül de insan olmak istemiş. Peri kızı bunu kabul etmiş. siyah gülü güzeller güzeli bir kıza dönüştürmüş. Saçları simsiyah, teni bembeyaz, gözleri yemyeşilmiş. İnsan olduktan kısa bir süre sonra buna alışmış. Herkese umut verirken, herkesin iyi olmasını sağlarken, kendisi hüzünlüymüş, umutsuzmuş.
Ve bir gün aşık olmuş. Aşık olduğu adamın kendini asla sevmeyeceğini düşünüyormuş. Oysa adam da ona ilk görüşte tutulmuş ve bunu ona söylemiş. Konuşmuşlar ve evlenmeye karar vermişler. Düğün günü kız kocasından bir şey saklamak istemediğim için her şeyi ona anlatmış. Kızın aslında siyah gül olduğunu öğrenen adam onunla evlenmek istememiş ve onu öldürterek kaza süsü vermiş. Hemen ertesi gün kızın en yakın arkadaşıyla evlenmiş. Uyumak için yatağa girdiklerinde adamın karısı olan kızın arkadaşı yavaş yavaş insan büyüklüğünde bir sarı güle dönüşmeye başlamış. Kolları dalları, saçları taç yaprakları olmuş. Kollarından çıkan dikenler birer bıçak büyüklüğüne gelmiş ve kolları adamı sararak vücuduna dikenlerini bir bıçak misali saplamış, adam ölmüş. Adamın öldüğünden emin olan sarı gül tekrar insana dönüşerek şamdanlardan birini almış ve önce perdeyi, sonra yatak örtüsünü tutuşturmuş. Kendisi de yere oturmuş ve o ateşte yanmaya göz yummuş. Ertesi gün yangının sönmesi ile harabeye dönen eve girenler yatak odasının ortasında solmaya başlamış sarı bir gül bulmuşlar..
-herkese 💫 sana black rose
Bunu yazmam için bana ilham verdiğin için teşekkür ederim bebeğim seni çok seviyorum
Bu çok hoş bir yazı... sana ve sözlerine her seferinde daha da hayran kalıyorum black rose'um :> seni seviyorum. Asla yazmayı bırakma olur mu? Bak yoksa seni mavi bir güle dövdürtürüm jsndjsnsj :>
2 notes
·
View notes