#gaflet
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ey Alemlerin Rabbi,
Sadece izliyoruz felçli gibi
Ölüysek şayet göm bizi,
Diriysek uyandır kaldır bizi!
45 notes
·
View notes
Text
Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: "Şurası muhakkak ki, bazan kalbime gaflet çöker. Ancak ben Allah'a günde yüz sefer istiğfar eder (affımı dilerim)."
Müslim, Zikr 41, (2702), Ebu Davud, Salat 361, (1515)
#i̇slam#allah#hadisler#birhadis#resulullah#hz muhammed#hzmuhammedsav#prophet mohammed#hadis#hadisişerif#istiğfar#gaflet#tövbe#tevbe#tövbeistiğfar#müslim#ebudavud#salat#müslüman#müslümanrahlesi#tamkare#kare#1:1#square
2 notes
·
View notes
Link
Yetmedi mi ey yurdum, Bu aymazlık, bu gaflet? Bu yolun hiç yol değil, Bunun sonu felaket!
Üstünden silkin artık, Şu ölü toprağını, Yeşil, ak örümcekler, Örüyorlar ağını.
Ele ele veriyorlar, Şerefsizle, hainle, Saldırıyorlar sana, Onca nefret ve kinle.
Seni kutsallarınla, Sırtından vuruyorlar. Yarınını gasp edip, Tuzaklar kuruyorlar.
Bir hatırla geçmişi, Böylemiydi vatanın? Kemikleri sızlıyor Toprağında yatanın.
Ataların kanıyla Bu toprak senin oldu. Şimdi ise vatanın Mültecilerle doldu.
Belki şimdi sen değil, Ama bil çocukların, Öz vatan, yurtlarında Garipleri yarının.
Senin mi sanıyorsun, Üstünü ve başını? Borç ile buluyorsun Sofrandaki aşını.
Eskiden Anadolu, Eşsiz güzel, cennetti, Toprağı hepimizi Doyuran bereketti.
Cennet, toprak kalmadı, Her yer beton dökülü. Sana biçilen 'kader(!)': 'Beton altında ölü'
Oysa bu memlekete Efendi, sahip sensin. Cumhuriyetimizde Yegane egemensin.
Ne zaman razı oldun, Kula kulluk yapmaya? Adile, Hakk'a değil, Örümceğe tapmaya?
Yoksa sen değil misin, Tarihe damga vuran, İmparatorlar yıkıp, İmparatorluk kuran?
Yükselt artık sesini, Haykır, örümcek ürksün. Unutma ki sen necip, Unutma ki sen Türksün!
Mehmet Alp
10 notes
·
View notes
Video
tumblr
“..Ben uyanık olmak istiyorum..”
Prof. Dr. Halis AYDEMİR
@hecedarussuffah
4 notes
·
View notes
Text
Dikkatine 'dikkat' et
İrade boşluklarla gelişir. Doğru karar için gerekli olan diğer öğelerle bağlarını boşluklarda kurar. Aklın yolunu boşluklarda öğrenir. Hafızanın kıymetini boşluklarda tecrübe eder. Sınandıkça bu yollara ayağı alışır. Çocuğunuzun etrafını 'hiç karar alması gerekmeyecek şekilde' sararsanız, ya nihayetinde size isyan eder, yahut da kendi ayaklarının üstünde duramaz olur. Bir ömür hayatını devam ettirmeye lazım yardımlar ister. Biteviye muvaffakiyetsizlikler sergiler. O yüzden Cenab-ı Hakkın bizi dünya imtihanına uğratmasına şaşırmamak gerekir. Süreçte sunulan tuzak değil imkandır.
Evet. Elhamdülillah. Biz de burada bir 'acaba'ya düşürüldük. Doğrular-yanlışlar birbirine karıştı. Siyahlar-beyazlar birbirine girdi. "Tâ yol ikileşti." Grileşti. Yolun ikileşmesi iradenin toprağı oldu. Suyu-ışığı oldu. Canı oldu. Orada boy atmaya başladı. Orada dilimiz yandı. Orada teslim olmaya başladık. (Müslümanın teslimle ilişkisini buradan da bir düşün isterim arkadaşım.) Tekrar memleketimize döndüğümüzde, inşaallah, kemaline yakışmayan hiçbir detayımız kalmayacak. Ham kalan her yerimiz dersini ikmal etmiş olacak. Etti de. Yandı da. Pişti de. Vaktiyle İblis, Âdem babamızla Havva annemizi, bir tek meyveyle kandırmıştı. Bizimse her yanımız diş izi. Kavga izi. Kumpasları bu dünyada gördük. Bu dünyaya düştük. Tuzaklara düşürüldük. Nice dost yüzlü yılanlara sarıldık. Pişman olduk. Pişman olduk. Pişman olduk. Ayıldık. Tevbe ettik. Hidayet edildik. Elhamdülillah. "Herşey buyurduğun gibiymiş!" itirafıyla yaşıyoruz şimdi. Hayat yalnız bu cümleye hayretimizi arttırıyor. Tecrübe okulundan mezunuz gayrı.
Şüphesiz bu da bir lütuf idi. 'Lütuf' deyince 'ayetleri' anmamak olmaz. Çünkü Hak Teala kaybedelim diye imtihan etmemiş bizi. Aksine kazanalım diye her kolaylığı sağlamış. Nereden mi biliyorum? Talebesinin kazanmasını istemeyen hoca cevabı bu denli fısıldamaz. Bu kadar her yeri bilgi bilgi nakışlamaz. Kendi derûnundan (enfüs) tut ta âlemin en uzak köşelerine kadar (âfâk) ipuçlarıyla sarmaz. Bütün bunlar er-Rahman, er-Reşîd, el-Hâdî olan Allah'ın kul talebelerine yardım etmesidir. Doğrudur. İnsan bu dünyada sınav olmaktadır. Ancak, unutmayalım, bu sınavda kitaba bakmak da serbesttir. Her anlamda serbesttir üstelik. İster 'kendilik' kitabına bakar insan. Oradan Rabbini bulur. İster 'âlem' kitabına bakar insan. Oradan Rabbü'l-Âlemîn'i bulur. Yahut da 'nübüvvet' kitabını temaşa eder. O kâmil insanlardan bir kopya alır. Veyahut elinde bizzat Mâlik-i Hakikisinin Kelam-ı Kadîm'i vardır. Oradan lazım gelen cevapları edinir. Yani, arkadaşım, insan öyle bir sınav olmaktadır ki, sınav salonunun tamamı doğru cevabı haykırmaktadır. Yalnız bizden azıcık dikkat isterler. Çünkü, mürşidimin de hatırlattığı gibi, "Nazlanan ve istiğna gösteren nazeninlerin mehirleri dikkattir."
Dikkati sakın küçük görme arkadaşım. Çünkü neyi okuyacağını o seçiyor. Âleminde neyi galip kılacağın, âlemin kendisinden ziyade, sana bakıyor. Tasarımla ilgilenenler bilirler. Tasarım aslında bir 'boşluk yönetimi'dir. Yani tasarımcı neyi göreceğin kadar neyi görmeyeceğini de belirler. İkisinin dilini birden kullanır. Ve vurgu da azı çoğa galip eder. Yüz satır mutluluktan bahseden bir sayfada tek cümle keder geçse, ben de onu vurgulasam, bakar bakmaz onu görürsün. Manipülasyonumu aşmanın yolu bütüne dikkat etmektir. Dikkat etmeni istemediğim detaylara da dikkat etmek. Göreceklerine dair bir niyete, nazara, usûle, imana sahip olmak. Dayatılanla aslolanı ayırabilmek.
Evet. Hakîm olan Allahımız yarattıklarına dikkat etmemizi istiyor. Bu dikkatin 'mana-i harfî' usûlünü de öğretiyor: Şeylere, kendileri için değil, ötesi için bakılır. Eşyaya gaybı için, gaybıyla birlikte, iman edilir. Parça, onda boğulmaya değil, bütüne çıkmaya vesiledir. Yüzeyin adamlarıysa dikkatimizi yüzeye dağıtmak istiyorlar. Kalabalığı derinlik sandırıyorlar. Dikkatimizi yüzeyde hapsediyorlar. 'Medeniyet fantaziyeleri' diyor Bediüzzaman onlara. 'Deccalın yalancı cenneti' diye de tesmiye ediyor bir yerde. Kabul edelim: Sahiden İblis'ten dersini iyi okumuştur bu zamanın iblisleri. Cennet kadar nimet içindeyken, dikkatimizi tek bir ağaca, yenmemesi gereken meyvesine, boğdurabilirler. Zaten kişinin cenneti biraz da dikkat kesildiğidir. Dikkati yöneten iradeyi de yönetir. O halde kurtuluşun yolu da iradeden geçiyor. Dikkat ettiğimizi biz seçersek kazanırız. Dikkat ettiklerimizi başkası yerimize seçiyorsa vay halimize! İşgal ediliyoruz demektir.
Tefekkürün hüneri burada kendini gösteriyor arkadaşım. Tefekkür bir dikkat eğitimidir. Hatta iradesidir. Neye yoğunlaşacağını, tabir-i diğerle, 'ne kesileceğini' seçtiğin zamandır. (Sivas'ta çok ıslanan insanlar için "Su kesilmiş!" derler. Manası: Yani neredeyse suya dönüşmüş. Çok üşüyenler için de denir: "Buz kesilmiş.") Yoksa az bir saatiyle senelik ibadeti geçebilmesi nasıl mümkün olabilirdi? Evet. Tefekkür dikkatimizi bütünüyle mülküne alıyor. Ona hükmediyor. Onu yönetiyor. Dikkat ettiğimizinse varlığı âlemimizde genişliyor. Açılıyor. Vurgulanıyor. Bizi fethediyor. Dikkat, hatta zamana edilse, onu bile yavaşlatıyor. (Sıkıldığınız yerlerde geçmeyen dakikaları düşünün.)
İbadetlerde bunu başarabilenlerimizin sayısı kaç tane? Ahirzamanda, İmam Ali radyallahu anh gibi, namazdayken vücudundaki okun çıkarıldığını farkedemeyenler kaldı mı? Halbuki tefekkür bizzat buna kastediyor arkadaşım. Müşterisi olduğu şey bu. Gayrısını unutmayı/geriletmeyi amaçlıyor. (Vahdetü'ş-Şuhud sırrıdır dokunduğumuz belki de.) Dalgınlık olmadan düşünürlük olmaz. Âlimin âbide üstünlüğü de buradan bize gözkırpıyor diyebiliriz. Âlim hayatını yöneten dikkati Allah'a satmıştır. Hem öyle bir satmıştır ki, Onun dikkati sayesinde, çoklarının dikkatsizliği de bağışlanır. Telafi olur. Bazen dikkatli tek yolcu sayesinde bütün bir kervan kurtulur. Çünkü uçurumu o görür.
Ahirzaman uçurumu görmemizi sağlayacak boşlukları yoketmek azminde. Yalancı ışıklarıyla gözlerimizi işgalde. Yola fıtratımızın saflığıyla bakabilsek herşey açık. Lakin insan manipülasyondan da hâli değil ki. Nefsin terbiyesi istediklerinin sayısını azaltmakla olur. Azdırılması da aksine arttırmakla. Hatta isteyebileceği yeni yeni şeylerle de tanıştırmakla. Yalancı cennetlerin hammaddesi nefse sunulan bu gibi tahayyül imkanlardır. Kurgulattılan-özletilen bu gibi ihtimallerdir. Yani nefis ihtimalleri de özler.
John Berger, Manzaralar'ında, bu zamanın fakirliği hakkında der ki: "Yüzyılımızın yoksulluğu bundan öncekilere benzemiyor hiç. Eskiden olduğu gibi doğal bir kıtlık sonucu değil bu yoksulluk. Bir dizi önceliğin zenginlerce geri kalan herkese dayatılmasının sonucu." Başka bir yerde ekler: "Üretkenlik kıtlığı azaltmıyor. Bilginin yayılması ille de daha yaygın demokrasiye yol açmıyor. Boş zamana kavuşma (sanayileşmiş ülkelerde), kişisel doyum sağlayacak yerde, kitlelerin daha fazla manipüle edilmesine yol açıyor."
Nefse kadar isteyeceği öğretilirse o kadar canavarlaşır. O kadar sınırlarını zorlar. O kadar güçlenir. Kişkilendiğinde köpek zincirini bile koparır. Nefsin tabiatında böyle bir köpeklik var. Günaha meyletmemesi için (mümkünse) o günahla tanıştırılmaması gerekiyor. Tanışmışsa da işlendiği ortamlardan uzak durmakla bir derece sakinleşiyor. Dizginleniyor. Zincire güven olmuyor. "Zinaya yaklaşmayın!" buyuruyor Cenab-ı Hak. "Yapmayın!" değil "Yaklaşmayın!" Çünkü zinciri elinizdeki köpek süs köpeği değil. Kontrolünü kaybetmezseniz gücünüzdür. Kaybederseniz herkese bela kesilir.
Yarının Dünyası filminde duymuştum ilk. Aslının Mesnevî'de geçtiğini söylediler. (Bizzat okumadım. Dolayısıyla kesin diyemem.) Şöyle bir hikmet var arkadaşım: "Siyah/beyaz iki kurdunun olduğunu düşün. Dövüşseler hangisi kazanır?" Cevabı musırrane öncesine dikkatimizi çekiyor: "Hangisini beslersen."
Kavgayı hangi yanımızın kazanacağını biraz da bu belirliyor: Kimi besliyoruz? Dikkat de beslenmenin yollarından biridir. Tefekkürse onun himayesidir. Ya zaman akçesini Allah'ın razılığını kazandırır kumbaralara atacağız, yahut da başkaları kumbaralarını akçemizle dolduracak. Biliyorsun. Dikkat edileceklerin sayısı o kadar çoğaldı ki. O kadar çok detaytan haberdar oluyoruz ki. Gerekli-gereksiz, faydalı-faydasız, zararlı-zararsız... Bu haberdarlığın kendisi bizzat imtihan olmaya başlıyor. Duymanın şiddeti öğrenmenin imkanını bastırıyor. "Gaflet hissi iptal ediyor." Uçuruma bakacak dikkatin kalmadı. Zira sağda-solda çok cici temaşalar var. Temaşadan kaçırdığın zamanların olmazsa mahvın işten değil arkadaşım. Allah hem seni hem beni muhafaza etsin. Firarımız Ondan değildir Onadır. Umudumuz da yalnız rahmetindendir. Bizi lütfundan bir an esirgemesin. Âmin.
0 notes
Text
Çok beleşten günah işliyoruz çok. Günahın beleşi, pahalısı olmaz elbette de neticesi dehşet olacak günahlara çok rahat giriyoruz. Beleş diyorum şöyle: Bazı hatalarımız, günahlarımız oluyor ki günahı işlerken dahi o menhus lezzeti bile alamıyoruz. Mahşerde karşımıza işlemediğimizi zannettiğimiz bir sürü günahlar çıkacak. Göreceğiz ki basit meyiller, hareketler bu günahın yazılmasına sebebiyet vermiş. Kumar oynamadığımızı zannediyoruz; halbuki çok defa masaya hayatımızı koymuşuz. Alkol almıyoruz diyoruz; bazı gaflet anlarımız sarhoştan daha ayyaşça. Güya faize bulaşmıyoruz; fatura ödemeleri gecikmiş zamlı ödüyoruz bunun büyük günah olan faizli ödeme olduğunun farkında değiliz. Halbuki çoğu kere de yazıyor gecikme faizi diye. Vesaire vesaire... Bir çok günahımız var bu merhalede küçük hareketlerimiz büyük günah sayılacaklar. Yahut daha da dehşeti, bunun farkındayız bile isteye yapıyoruz.
50 notes
·
View notes
Text
75 yıldır tam bağımsızlığı Türk ulusuna kaybettirmek için iç gaflet her türlü ihaneti yaptı.
Önder Karaçay
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#tam bağımsızlık#iç gaflet#ihanet
8 notes
·
View notes
Text
beni darlamasınlar diye akrabaların yanında salak taklidi yapmaktan yoruldum aga
#ananem aşırı siyaset bağımlısı birisi#seçime iki gün kala gaflete düşüp ziyaretine gittim#şakasız 3 saat kahvaltıda siyaset konuştu#asla yorum yapmamama ve iki üç kere anane siyaset beni daraltıyo konuşmayalım dememe rağmen#sonra konuşmaktan yorulup yatmaya gitti#yattığı odada televizyon açıp orda da siyaset programı izlerken bana 3 saat daha konuştu#artık sadece telefondan webtoon okuyup bana bişey dediğinde “heeğ hığğ” yapıyodum saygısızlık olmasın diye#salak taklidinin işlemediği tek zaman falandı orda bırakmaya karar verdim dkwğşlkswkla#hayatımın en yorucu saatleri falandı aman yarabbi#ama çok işimi gördü şu zamana kadar..#bazen seni saf salak sandıkları için aşırı açık veriyolar#işine geliyo#yeri gelince kullanıyosun#ne kadar ahlaki tartışılır ama vaadesi yeten savunma mekanizmalarımdan biriydi#hiçbişeyle uğraşmak istemiyosanız salak taklidi yapın#işliyo#23
5 notes
·
View notes
Text
youtube
Asla eskimeyen ve geçerliliğini koruyan bir Oz şarkısı daha
#ozbi#şehrin serseri şairi#onur dursun#müzik#7. bölümde hâlâ gaflet uykusunda olan halka laf sokunca bu şarkıda buldum kendimi
0 notes
Text
Ömer b. Abdülaziz (rahmetullahi aleyh), şu beyitleri söylerdi:
"Ey (dünya ile) mağrur olan (aldanan) kimse! Gündüzün yanılma ve gaflet, gecen ise uykudan ibarettir. Bu yüzden gam ve keder senden hiç ayrılmaz.
Sen, fânî lezzetlerle mesrur oluyorsun ve boş emellerle ferahlıyorsun. Tıpkı rüya gören kimsenin uykusundaki lezzetlerle sevinmesi gibi.
Üstelik senin bütün meşguliyetin sonu hoşuna gitmeyecek fânî dünya içindir. Bu şekilde dünyada hayvanat misali yaşıyorsun."
| el-Minhâcü's-Senî - Şeyh Seyyid Abdülbâki el-Hüseynî (k.s)
21 notes
·
View notes
Text
Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: "Şurası muhakkak ki, bazan kalbime gaflet çöker. Ancak ben Allah'a günde yüz sefer istiğfar eder (affımı dilerim)."
Müslim, Zikr 41, (2702), Ebu Davud, Salat 361, (1515)
#i̇slam#allah#hadisler#birhadis#resulullah#hz muhammed#hzmuhammedsav#prophet mohammed#hadis#hadisişerif#istiğfar#gaflet#tövbe#tevbe#tövbeistiğfar#müslim#ebudavud#salat#müslüman#müslümanrahlesi
0 notes
Text
Satın alınabilen herşeye mal denir, O malın: Yürüyor, konuşuyor ve gaflet, delalet, ihanet ile nefes alıyor olması birşeyi değiştirmez!
131 notes
·
View notes
Text
Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen; Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! 🇹🇷
103 notes
·
View notes
Text
"Resûlullah'a ümmetin Gazze halkını yalnız bıraktı deyin.." ne ağır bir şikayet rabbim ümmeti Muhammed'i gaflet uykusundan uyandırsın.
244 notes
·
View notes
Text
Kur'an'ı Kerim ayetleriyle şarkılar yapan haşa sümme haşa dalga geçen şu kanalı şikayet edelim kardeşlerim.
Görün kafir neler yapıyor İslam'a düşmanlığından.. bizler 2 uykumuzu bölemeyecek kadar gaflet içindeyiz
@caninbabasi @melalii @tevafuk-asigi @guzide1 @uftadebiri @zeytinfilizi @mah-peri @lalebahcesi @reyliika @ferahlik
Vallahi cihattır bu yaptığımız buyrun👇🏻
86 notes
·
View notes
Text
efendim ben, bir zaman kalbin bedenimizin içinde olduğunu sanıyordum. gaflete bakın ki her şey onun içindeymiş.
| ubeydullah ahrar hz
66 notes
·
View notes