Tumgik
#güneydoğu depremi
rastgeleticaret · 2 years
Text
Giresun'da 54 yaşındaki vatandaş canlı yayın açıp canına kıydı
#intihar #canınakıydı #giresun Merhaba,’Haberin Sosyal Medyası’ Haber Aktüel’e hoş geldin! Türkiye’de dijital haberciliğin benzersiz örneği olan Haber Aktüel’in Youtube kanalındasın. Bu kanalda gündem ile ilgili özel içerikler ve röportajlar bulabilirsin. Tarihten siyasete, bilimden sanata her alanda içerik bulabileceğiniz kanalımıza abone olmayı ve bizi diğer sosyal mecralarda takip etmeyi…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
oyasumifiratat · 2 years
Text
yer sarsılır
Tumblr media
Dünya sadece daha kötüye gidecek.
İlkokul resim öğretmenim bir gün bir tablosuyla sınıfa girdi. Tahtanın önünde şövaleye yerleştirdi ve sınıfa dönüp anlatmaya başladı.
Karmaşık bir görüntüydü, yarısı karanlık bir gökyüzünü, geri kalanı da yer kabuğunun daha da karanlık kesitinin tasvirini andırıyordu. O karanlık karmaşada tüten ve solmakta olan parıltılar anlattığına göre ölmekte olan kazazedelerin ruhlarıydı.
O zaman ucuz ve basit bulmuştum resmi. Hala da akla gelebilecek ilk fikir diye benzer düşünüyorum aslında. Küçükken ama empati kurmamıştım, şimdi daha etkileyici geliyor en azından. Çünkü şu detayı hatırlıyorum, bunu çizen ressam, resim öğretmenim de enkaz altındaydı ve o anlarda tecrübe ettikleriyle oluşan zihnindeki görüntüyü böyle resmedebilmişti.
Tumblr media
Ben tesadüflere inanamıyorum artık.
Bu büyük depremden önceki gün Kağıthane'de 3.1 büyüklüğünde başka bir deprem olmuştu. Yakın sayılsam da hissetmemiştim. O sırada uyuyordum sanırım. Çoğu depremi böyle hissetmem, bundan daha önce bahsetmiştim.
Yeni yeni farkediyorum ki bir İstanbullu olarak depremler hayatımın gidişatında aslında belirleyici bir role sahip.
Yazdığım bir hikaye var. Hikayemde depremlerle alakalı bazı konulara değiniyorum. Hatta geçtiğimiz haftalarda hikayem için araştırmalar yaparken bir tür komplo teorisinin temellerini atmış oldum. Hikayemde kurguma dahil edeceğimden burada bahsetmek istemiyorum ama irlde bu konuyu birkaç kişiye anlattım ve son anlatışım da Kağıthane depreminin üzerine eski iş arkadaşıma oldu. Güneydoğu Anadolu üzerine bir kısım geçmişti. Bunun üzerine deprem yaşanınca kendimi kahin gibi hissettim. Hatta komplo teorimin bir miktar anlam kazanmasını sağladı.
Kızarkadaşımın iş yerinde çalışan mutfak şefi ay dönümleri ve deprem arasında bir bağlantıdan söz etmiş. Kız arkadaşım bundan bahsedince onunla da oturup biraz konuştum. Astrolojiyle ilgilenen bir insan kendisi. Skeptik bir şekilde yaklaştığını ama bir yandan aynı benim yaptığım gibi kendi kurduğu bu bağlantılarda da bir pattern gözlemlediğini gördüm. Komplo teorisi olduğu kadar ikna edici korkunç bir yana sahip onun anlattıkları da.
Ve her depremde olduğu gibi Büyük İstanbul Depremi yine gündem konusu. Ve evet yaklaştığını kemiklerimde hissediyorum.
Tumblr media
Nefret ederim yüksek ahlaktan.
Annem aradı, gönüllü olarak afet bölgesine gitmemi önerdi. Borcum var benim dedim, öyle bir opsiyonum yok. Şimdi senin borcun mu oldu, diye sordu. Çok sinirlendim telefonu kapattım.
Birkaç dakika geçti, yine aradı.
Kızkardeşime dağcılık ekipmanlarımdan vermemi istedi o da gidecekmiş falan. Hayır dedim. Vicdansız olmakla suçlandım bir de üstüne. İyice sinirlendim bu sefer yüzüne kapattım bu sefer.
Sinirim geçmedi.
Geri arayıp küfrettim. Duymadı, tekrar aynı küfürleri söyledim. Kapattım telefonu. Sinirim hala geçmedi.
Tumblr media
...
Annemin bir kehaneti var. Belki de bunun için beni aramıştı. 99 depreminin ardından gördüğü bir rüya, belki daha önce buraya yazmışımdır. Şimdi kontrol edemiyorum ama yeniden bahsetmekte bi sakınca yok.
Rüyasında bir adamın deprem sonrasında insanlara yardım etmesini izliyor. Genç bir adam, belki bir doktor. Lost'un ilk bölümünü andıran bir afet sahnesi. Annem hayranlıkla izliyor ve oğlunun da öyle olmasını diliyor.
Sonra bir kadın geliyor, yaşlı bir teyze sanırım. Annemi tebrik ediyor böyle vatana millete hayırlı bir evlat yetiştirdiği için.
Fantazisi gerçekleşmediği için üzgünüm. Eğer gerçekten düzgün yetişseydim belki kendimi düşünmez gider afet bölgesinde bir işe yarardım.
Zamanında tıp okumayı düşünmüştüm. Ya da en azından dağcılık tecrübelerimden sonra AFAD eğitimlerimi tamamlayacak vaktim olsaydı, o da yine annemle tartışıp evsiz kalmamla beraber yok olmuş başka bir fikirdi tabii, belki gidip rüyalarına konu olan kahraman olurdum. Hayat işte.
Tumblr media
...
İş yerimi değiştirdim, bunun hakkında ayrı bir post atarım. Hayat pek iyiye gitmiyor benim için. Hele bu bombadan sonra ard arda sorunlar zincirlemesiyle karşı karşıya kaldım. İhanete uğrayıp durdum.
Yeni fırsatlarsa kesin değil, hatta çok belirsizler. Yine başka bir bok çukuruna düşüyorum gibi. Umarım sağ salim atlatırım. Kişisel blogum da biraz ilginçleşir belki.
Teşekkürler.
3 notes · View notes
dakikamagazin · 2 years
Link
Dünyaca ünlü isimler, deprem felaketi yaşayan Türkiye için yardım çağrısında bulundu
0 notes
matematikonya · 2 years
Photo
Tumblr media
Gaziantep, Kahramanmaraş ve depremi yoğun bir şekilde hisseden Güneydoğu Anadolu illerimiz başta olmak üzere, hepimize çok geçmiş olsun. Tüm Türkiye için, gün birlik olma günü. Acil durum hatları ve bağışlarla ilgili bilgiler için yana kaydırın. Az çok demeden en küçük bir yardım bile bir hayat kurtarabilir! #afad #akut #ahbap #deprem #hatay #pazarcık #gaziantep #adıyaman #malatya #osmaniye #diyarbakır #şarlıurfa #yardım #bağış (Turkey) https://www.instagram.com/p/Coapju8rsDx/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
starryspeculation · 2 years
Text
Deprem Güvenli Bölgeler Haritası
Deprem Güvenli Bölgeler Haritası
1 note · View note
hotpotoss · 2 years
Text
Güçlü deprem Tayvan'ı vurdu, Japonya'da tsunami uyarısını tetikledi
Güçlü deprem Tayvan’ı vurdu, Japonya’da tsunami uyarısını tetikledi
Pazar günü Tayvan’ı vuran 6.9 büyüklüğündeki güçlü bir deprem, arabaların raydan çıkmasına ve Japonya’nın güneyinde tsunami uyarılarına yol açtı. ABD Jeolojik Araştırması, depremi 6,9’a düşürmeden önce 7,2 büyüklüğünde ölçtü ve tsunami tehdidinin geçtiğini söyledi. Tayvan Merkez Hava Bürosu, güneydoğu kıyısındaki Taitung kenti yakınlarında meydana gelen depremin 6,8 büyüklüğünde olduğunu ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
seslimeram · 3 years
Text
Kader / Keder
Tumblr media
Meşhur güftede denildiği gibi “kader bize gülecekmiş ne zaman, hangi zaman?”. Ol bahis içinde çıkagelen söz diziminin aralıksız karşılığını bulduğu bir cerahatler toplamında işte bu hayat akışı her gün yeniden dönüştürülüyor. Biçimsizliği tescillenen, kural ve tüm ol kaidelerinden arındırılan bir zorbalık mefhumunun ta kendisine rehin edilen yerin alenen gerçekliğinde kader bir coğrafi hakikat kılınıyor. Her yandan çıkagelen irin kader diyerek kestirmeden öteleniyor, mesel edilmiyor. Yaraların birbiri ardına bizatihi muktedir eliyle, güncellendiği ve bir zaman, zemine dair değil süreğen yıkım mevzu edilmesin isteniyor. Şablonlar, ezberler, nutuklar hep ama her dem yeniden var edilen bir devlet anlayışında sıradan insanların yaşamının gölgelenmesi kesintisiz kılınıyor.
Bütünüyle yeni ülke denilirken bir cerahat halinden mürekkep katran karası bir zemin ol yeni diye muştulanıyor hala. Bütün, bütün bir cerahat savunuşu manifesto, islamofaşizan bir aklın zehir zemberek eylemleri düzenleme, her şeyin çorba kılındığı, hakkın da tüm o hukukun da yerle yeksan edilmesine kılıf reform ve nice nüvesiyle bir düzlemde “kader” olarak çürümenin ta kendisi dayatılıyor. Coğrafyanın kederden mülhem haline budur işte kaderiniz diyen devletin gölgesi düşürülüyor ne eksik, ne fazla. Daima yeniden ve hemen hiç kesintisiz yeniden! Yanlışlar üstüne yapılan yeni ve geri dönülemeyecek yalanlardan mülhem manipülasyonlarla bir uçurumun kıyısına taşınıyor bugün menzil, yine yeni ve yeniden. Kaderin insan eliyle türetilmiş düzenlemeleri, öyle diye bildirilen bariz bir yara, cerahat sarmalı dört bir yanı kuşatıyor şimdi! Keder üstünde yükselen menzilin her anını, her gününü bir öncesinden ağır bir sınav kılmak güncelleniyor, hala!
Yönelim, doğruların zayi edildiği bir uzamı göstere geliyor. Her şeyin basmakalıp bir laf salatasında ıslatıldığı, üstüne bolca yaldızları akmış nutukların, vaatlerin serpiştirildiği bir mizansenler sahnesi kuruluyor. Korona virüsünün var ettiği yıkımın yanında, ekonomik ol eksiltme ve yoksunluğa mahkumiyet hallerinden, yarınsız bir ülkenin, demokrasini baştan sonra zehirlendiği bir sahneye evrim güncellenendir. Kaderin kederle örtük bir biçimde var edildiği uzamda yaşamın un ufak edilmesidir mesele. On dokuzunu yılındaki bir erkin iktidar iradesinin her nasıl bir biçimde yıkımı vaz etmekten hakikate evirdiği artık hayatın her gününe içkindir. Her gün biraz daha nobran, her gün biraz daha deneyimlenmiş yalan ve riya ile bir ülkenin dönüşümü, karanlıklara rehineliği kesintisiz kılınır. Bunların hepsi birden kader diye yutturulmaya çalışılandır. Kader bu mudur!
Baş Amir Hasankeyf-2 Köprüsü'nün açılış törenine canlı bağlantıyla katılır. Gazete Duvar'dan aktaralım: “Batman, Mardin ve Habur sınır kapısı arasındaki irtibatı sağlayacak bu köprünün bölgemiz ticaretine çarpan etkisi olacaktır. Batman, Hasankeyf, Yercüş, Midyat yolu üzerinde inşa ettiğimiz bu köprüyü ülkemize kazandırmaktan mutluluk duyuyoruz. Yayalar için de bir geçiş yolu bulunuyor. Bu proje ile zaman ve akaryakıttan önemli ölçüde tasaruf edilecektir. Bölgemiz ticaretine çarpan etkisi olacaktır. Bu dev eserin inşasında emeği geçen tüm kurumlarımızı, yüklenici kurumları tebrik ediyorum.
Türkiye'nin ihtiyacı eser ve hizmet siyasetidir. Ülkemizin batısında ne varsa doğusunda da o olsun diye koşturuyoruz. Bu hizmetleri de çoğu zaman terör örgütlerine, destekçilerine ve takoz muhalefetiyle önümüzü tıkamaya çalışan kifayetsizlere rağmen hayata geçiriyoruz. Son 19 yılda şehirlerimiz arasındaki gelişmişlik farklarını giderme yolunda attığımız her adımda bölücü örgüt ve siyasi uzantılarını daima karşımızda bulduk. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizdeki projelerimizde zorlu arazi şartları yanında bölücü terör örgütünün sabotajlarıyla da uğraşıyoruz. Bizi engellemek isteyenlere cevabımızı hep daha büyük hizmetleri, daha büyük eserleri ülkemize kazandırarak verdik.
Cumhuriyet tarihimizde yapılan yatırımların katbekat fazlasını son 19 yıla sığdırmayı başardık. Bilhassa ulaştırma alanında Cumhuriyet tarihimizin rekorlarını kırdık. Artık yabancılar Türkiye'ye geldiklerinde bizim yollarımıza, köprülerimize, havalimanlarımıza gıptayla bakıyor. Sağlık hizmeti için artık bizim vatandaşımız yurt dışına gitmiyor. Her yıl yüzbinlerce yabancı, şifasını ülkemizdeki hastanelerde arıyor. 2002 yılında 83 tünel varken bugün sayı 435'e yükseldi. İhracatta, sanayide her ay yeni rekor haberi alıyoruz.
Türkiye'nin korona virüs salgınıyla mücadelesi hem Dünya Sağlık Örgütü hem de Batılı basın yayın organları tarafından örnek gösteriliyor. Dünyada 100'e yakın ülkenin henüz ilk doz aşıya dahi ulaşamadığı bir atmosferde biz 20 milyon doz aşıyı vatandaşlarımıza uyguladık. 2021 senesini ülkemiz ve milletimiz için bir şahlanış yılına dönüştüreceğiz. Tüm umutlarını Türkiye'nin tökezlemesine, ülkemizin kaosa ve krize sürüklenmesine bağlayan muhterislere fırsat vermeyeceğiz.”
Birbiri içine geçmiş artık alenen karmaşanın menzilinde cürümlerle yoluna devam eden o muktedirin köşe bentleri bir kere daha çıkmaz sokaklarda şekillendirilir. Yıkımlardan hiç ama hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davranarak, süreğen bir halde başarı hikayelerini her dem yineleyerek olmakta olanın hali nereye örtülebilir? Kadermiş gibi sunulanın hayatları her nasıl kuşattığı, dahası o takoz muhalefeti her defasında yerli ve milli kümesine ‘rehin’ kılarak, ortaklaşarak nasıl bir cenderenin var edildiği unutturulmak istenir, bunlarla mıdır başarı, böylesi midir şahlanan ekonomi, salgınla mücadele vs. Tükenişin daim kılındığı bir uzam gerçek kılınırken kederin bir kader kılınmasına son verilecek midir? Biyopolitik bir deney sahası kılınmış olan yerde hakikate hiç ama hiçbir zaman sıra gelecek midir, hiç ama hiçbir zaman?
Kısa Dalga’ya bağlanalım: “İBB İstanbul Planlama Ajansı İstanbul İstatistik Ofisi, İstanbul Barometresi Mart ayı raporunu yayımladı. İstanbul halkının ev içi gündeminden duygu durum seviyelerine, ekonomik tercihlerinden iş memnuniyetlerine kadar birçok başlıkta İstanbul’un nabzını tututan araştırma, 22 Mart 2021- 5 Nisan 2021 tarihleri arasında, 713 İstanbullu ile telefon üzerinden görüşülerek hazırlandı.
İstanbulluların görüşleri Mart Raporu’na şöyle yansıdı: Çalıştığını belirten katılımcıların yüzde 76.4’ü çalıştığı işten memnun olduğunu, yüzde 72’si işten çıkarılma korkusu duymadığını belirtti. İş arayan katılımcıların yüzde 73.2’si ise yakın dönemde iş bulamayacağına inanmadığını söyledi.
Katılımcıların yüzde 60.4’ü Türkiye ekonomisinin kötüye gideceği, yüzde 21.2’si seyrinin değişmeyeceği, yüzde 18.4’ü ise iyileşeceği kanaatinde. Şubat ayına göre, Türkiye ekonomisinin kötüye gideceğini düşünenlerin oranı arttı. Sosyoekonomik seviye arttıkça Türkiye ekonomisinin kötüleşeceğini söyleyenlerin oranında da artış görüldü.
Katılımcıların yüzde 52.8’i kendi ekonomik durumunun kötüleşeceğini, yüzde 31.6’sı değişmeyeceğini, yüzde 15.6’sı iyileşeceğini düşünüyor.
Katılımcıların yüzde 50.2’si geçinecek kadar kazanamadığını, yüzde 47.3’ü kazandığını, yüzde 2.5’i ek birikim yapabildiğini belirtti. Birikim yapabildiğini belirten katılımcıların; yüzde 51.6’sı altın, yüzde 32.8’i kripto para, yüzde 25’i döviz aldığını ifade etti. Şubat’ta altından sonra en fazla orana sahip yatırım aracı dövizken, Mart’ta kripto para oldu.
Katılımcıların yüzde 39’u borç aldığını, yüzde 5.1’i borç verdiğini, yüzde 2.9’u hem borç verip hem borç aldığını, yüzde 52.9’u ise borç verip almadığını belirtti. Yüzde 29.7, kredi kartının asgari tutarını ödeyebiliyor.
Kredi kartı kullananların yüzde 46.7’si kredi kartı ekstresinin tamamını, yüzde 29.7’si asgari tutarını, yüzde 3.6’sı asgari ile tamamı arasında bir tutarı, yüzde 4.2’si asgariden az tutarı ödeyebilirken, yüzde 15.8’i hiç ödeyemiyor.
Mart ayında, geçen aya göre kaygı ve stres seviyesi azaldı. İstanbulluların, 10 üzerinden stres seviyesi 7, kaygı seviyesi 6.8 olarak ölçüldü. Yaşam memnuniyeti seviyesi geçen ayla aynı seyrederek 4.8 olarak belirlenirken, mutluluk seviyesi 5.2 oldu. Katılımcıların yüzde 29.5’i yüksek sesli tartışmaya girdi. Çalışan İstanbulluların yüzde 15.5’i, iş ortamında; ev hanımlarının yüzde 24’ü, aile ortamında tartışma yaşadı. Çalışan kadınların yüzde 1’inin, çalışan erkeklerin ise yüzde 7.3’ünün trafik/ulaşımda tartışma yaşadığı görüldü.
İstanbul’un ilk üç sorunu yüzde 41.2 ile ulaşım, yüzde 40.5 ile ekonomik sorunlar ve yüzde 36.9 ile olası İstanbul depremi olarak görüldü. Bu sorunları göçmenler ve mülteciler, kentsel dönüşüm sorunları takip etti. Sorunlar, kadınlarda, ekonomik sorunlar, olası İstanbul depremi ve ulaşım; erkeklerde, ulaşım, ekonomik sorunlar ve olası İstanbul depremi olarak sıralandı. Sosyoekonomik seviyeye göre incelendiğinde, alt ve orta sosyoekonomik seviyede sorun başlıkları değişmezken, üst sosyoekonomik seviyede ilk üç sorun yüzde 50.9 ile ulaşım, yüzde 43.4 ile olası İstanbul depremi ve yüzde 32.1 ile Kanal İstanbul olarak belirtildi.”
Tiratlar yinelenirken, büyük ülke şablonları biçimlendirilip durulurken, Korona salgını süresince artık enikonu gözden çıkartılmış olan bir kentin haleti ruhiyesi karşımızda bina olunur. Araştırma sonuçlarının var ettiği yegane şey bu küsuratı bol atmasyon üzerinden güncellenen şahlanma halinin buralara hiç uğramadığıdır. 128 Milyar dolar gibi bir nakdi meblağın yok sayıldığı, efendim evinizde yastık altındadır, yok bu bizim kasamızdadır, şu yerdedir, böyle olmuştur en sonunda da baş amirin tekerleme ile mukabele ettiği bir günce içerisinde hayatın perişan suretini bildirmektedir. Artık gelecek yoktur, bir şimdinin de yıkımı eksiksiz devam olunandır. Yolun, yönün kaybedildiği bir yerde her şey bütünlüklü bir çürümeye mahkum edilmiştir. Yol yok, yön yok, şimdi yok, yarın yok ne var, ne olacak da kader bu ülkedeki sıradanın yüzüne gülebilecektir, sahiden bilen var mıdır?
Evrensel Gazetesi’nden aktaralım: “Ay'a çıkmayı hedefleyen Türkiye'de vatandaşın 1 kilo patates soğana muhtaç bırakıldığı Urfa'nın Eyyubiye ilçesindeki patates dağıtımında kameralara yansıdı.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından üreticinin elinde kalan patates ve soğanlar satın alınıp dağıtılıyor. 10 kiloluk kuru soğan ve 20 kiloluk patates çuvalları, kamyon kasalarından vatandaşlara veriliyor.
Urfa’nın Eyyubiye ilçesindeki dağıtımın sosyal medyaya yansıyan görüntülerinde izdiham yaşandığı görüldü.
Çamlık Düğün Salonu önüne park eden kamyondan yapılan dağıtımda 7'den 70'e onlarca vatandaş patates alabilmek için büyük çaba sarf etti. Yaşanan izdiham, koronavirüsün yayılmasını engellemede önemli rol oynayan mesafe kuralının ihmal edilmesine sebep oldu. Bazı vatandaşların yere düşen patatesleri toplamaya çalıştığı görüldü. Kamyondaki patatesler dakikalar içinde tükendi.
Şanlıurfa Valiliğinden konuyla ilgili yapılan açıklamada görevli personel hakkında inceleme başlatıldığı aktarıldı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Tırdaki malzeme kapıda teslim dağıtımı yapılmak üzere pikaplara yüklenirken, bir anda oluşan kalabalık nedeniyle dağıtım programı tam olarak uygulanamamış ve söz konusu istenmeyen görüntüler oluşmuştur. Konu ile ilgili görevli personel hakkında gerekli inceleme başlatılmış olup, gelen yardımların, ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın evlerine teslimi şeklinde dağıtımı, büyük bir özen ve dikkatle devam edecektir."
Urfa'da Hilvan Kaymakamı Coşkun Doğan'ın bir vatandaşa patates çuvalı verip fotoğraf çektirmesi de dağıtımı şova dönüştürdüğü gerekçesiyle tepki çekmişti.”
Uzayın kapılarındayız. Yerli otomobilimiz, yerli aşımız, yerli sihamız, ihamız var ediliyor gibi bir dolu eylem planı en trajik detaylarla bildirilirken olmakta olan patates ile soğanın dahi resmi törenlerle, bir dolu paralar saçılarak bir atılım haliymiş gibi sunulduğu çürüten bir menzildir. Bunca afaki bir biçimde yoksunluğun, yoksul kılmanın eşiğine terk edilmiş, pandemi sürecinde en ufak yardımı dahi bin dereden su getirerek var etmiş bir ülkede kala kala insanlar patates ile soğanla kurtarılacağı, onun da üst üste yığılarak var edileceği bir kez daha bildirilir. Ülkenin bir rotası yoktur, baş amirin tahayyülleri ve pratikte ona yardım eden, yol çizmesine vesile kurmayları ile baş faşistin tahayyülleri arasında bir o yana bir bu yana sallanmaya devam diyen ülke gerçektir, bugünün hakikatidir, iyi de böyle bir halle, bu eksi rezervlerle, bunca açık yoksul kılınan bir ülke gerçekliğiyle daha kaç zaman heba edilecektir? Daha nasıl hayatlara kastedilmeye devam olunacaktır, ne zaman, hangi zaman!
O güftede yer ettiği gibi kader bize gülecekmiş ne zaman hangi zaman? Bunca afaki bir biçimde yıkımın, yerle yeksan etmenin, sorgusuz ve sualsiz bir yıkımın boyunduruğuna rehin edilmiş bir uzamda hakikat her ne yana düşmektedir. Ekranların toz pembe masallar ile güllük gülistanlık tablolar sunduğu bir yerde, hayatın günbegün eksiltilmesinin hesabı her ne olacaktır? Neoliberal tahakkümün artık sınırsız kılındığı, denetim, gözetim ve illa ki tahakkümün boyutlarının her gün yeniden biçimlendirildiği bir sahnede kader diye keder bizden hiçbir zaman ayrıştırılabilecek midir? Yönelimini, yönetim anlayışını hayata karşı duruşunu bağnaz bir tek tipleştirme üstünden güncelleyen bir muktedirin varlığında o yaşam idesinin akıbeti her ne olur sahiden? Kader bize böylesi afaki bir yağmacı anlayış ile sunulanların yekununda çıkagelen bir şey midir? Kader diye sunulagelen ve siyasetini bu kelam üstünden yükselten bir cerahat sahibi karşısında çürümüşlüğün her nereye doğru sıradan insanları taşıdığı afaki değil midir? Hala değil midir? Yönelimini yıkımlardan, bariz bir biçimde hayat eksenini teslimiyetten şekillendiren, güncesini tahakkümden el bulup biçimlendiren bir zeminde keder herkesi kuşatırken bu üç günlük dünyada daha da çekilecek çile, verilecek diyet var mıdır, nedir yani, neyin nesidir? Sorguluyor musunuz?
Misak TUNBOYACI – İstan’2021
Görsel: Murad SEZER – Reuters
0 notes
negibicom · 5 years
Text
Yalova Depremi Sonrası Naci Görür'den Korkutan Açıklama: Adalar Fayı Çatırdıyor!
Tumblr media
Yalova açıklarında 8 Mart sabahı meydana gelen ve İstanbul'dan da hissedilen 3,9 büyüklüğündeki depremle ilgili Prof. Dr. Naci Görür "Eğer bu deprem gerçekten bu fay üzerinde ise Adalar Fayı da güneydoğu ucundan çatırdıyor demektir" açıklaması ile korkuttu.
Tumblr media
8 Mart Pazar sabahı merkez üssü Marmara Denizi’nin Yalova açıkları olan 3,9 büyüklüğünde bir deprem yaşandı.Şiddetli yaşanan deprem Yalovalı'ları sokağa döktü. Depremde herhangi bir can ve mal kaybı meydana gelmedi. İstanbul, Yalova ve Kocaeli’de hissedilen depremle ilgili Prof. Dr. Naci Görür korkutan açıklamada bulundu. ADALAR FAYI ÇATIRDIYOR Prof.Dr.Naci Görür yaptığı açıklamada; "Saat 07.21'de Yalova açıklarında olan 4 büyüklüğünde deprem olasılıkla Adaların güneyinden geçen fay zonu üzerinde veya yakınında oldu. Depremin yeri ilginç. Burası Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın 1999 İzmit depreminde kırılıp Marmara’da en son durduğu yere yakın. Biliyorsunuz, Adaların güneyindeki fay da kilitli ve stres biriktiriyor. Eğer bu deprem gerçekten bu fay üzerinde ise Adalar fayı da GD ucundan çatırdıyor demektir." ifadelerini kullandı.   Read the full article
0 notes
yaziyorsonhavadis · 5 years
Text
Elazığ depreminden yeni görüntüler
Elazığ depreminden yeni görüntüler
Elazığ’ın Sivrice ilçesinde meydana gelen ve Diyarbakır’dan da hissedilen 6.8 büyüklüğündeki deprem anında yaşanan panik, bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı.
Tumblr media
Merkez üssü Elazığ’ın Sivrice ilçesi olan 6.8 büyüklüğündeki deprem, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden de hissedildi. Depremi şiddetli bir şekilde hisseden Diyarbakır’da bir iş yerinde yaşanan panik güvenlik kameralarına saniye…
View On WordPress
0 notes
memurlarsoruyor · 5 years
Text
İstanbul depremini bilen deprem uzmanından korkutan uyarı
İstanbul depremini bilen deprem uzmanından korkutan uyarı
Marmara Denizi Silivri açıklarında meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depremi iki saat önce sosyal medyada yaptığı yayında tahmin eden Deprem Araştırmacısı Ahmet Yakut, beklenen Marmara depreminden önce Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 6 ve üzerinde bir deprem olacağını iddia etti.
Marmara Denizi Silivri açıklarında önceki gün meydana gelen4.7 büyüklüğündeki deprem paniğe neden oldu. Çok…
View On WordPress
0 notes
my-umutsevinc-blog · 7 years
Text
TÜRKİYENİN COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ
KONUMU
Türkiye, iki kıtada toprağı bulunan bir Avrasya ülkesidir.Topraklarının %97'si Asya üzerinde bulunur ve bu kısım Anadolu diye adlandırılır. Kalan %3'lük kısım ise Avrupa kıtasında kalır ve Doğu Trakya diye adlandırılır. Marmara Denizi, Çanakkale ve İstanbul BoğazıAnadolu'yu Trakya'dan, Asya'yı Avrupa'dan ayırır.
Türkiye toprakları kabaca bir dikdörtgen şeklini andırır, 1.600 kilometre (1.000 mi) uzunluğunda ve 800 km (500 mi) genişliğindedir. 36° ve 42° kuzey paralelleri ile 26° ve 45° doğu meridyenleri arasına yerleşmiştir. Gölleriyle birlikte 783.562 kilometre karelik (300,948 sq mi) bir alanı kaplar.[139] Bunun 755.688 kilometre karesi (291.773 sq mi) Asya topraklarını oluştururken, geriye kalan 23.764 kilometre karesi (9.174 sq mi) Avrupa topraklarını oluşturur. Bu rakamlarla, yüzölçümü açısından dünyanın en büyük 37. ülkesidir. Üç tarafı denizlerle çevrilidir. Batısında Ege Denizi, kuzeyinde Karadeniz ve güneyinde Akdeniz bulunmaktadır. Kuzeybatısında ise Marmara Denizi yer alır[
TürKiye'nin Avrupa'daki kısmı olan Doğu Trakya'da Yunanistan ve Bulgaristan ile sınırı bulunmaktadır. Asya'daki kısmı olan Anadolu'da ise dar kıyı ovalarıyla çevrilmiş yüksek bir merkezi platodur. Kuzeyde Köroğlu ve Kuzey Anadolu Dağları ile, güneyde Toros Dağları ile çevrilmiştir. Türkiye'nin doğusuna gidildikçe yükselti artar ve burası Fırat, Dicle, Arasgibi çeşitli nehirlerin kaynağıdır. Ayrıca 5.137 metre (16.854 ft) yüksekliğindeki Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı ve en büyük gölü olan Van Gölü de Doğu Anadolu'da yer alır. Türkiye, Anadolu toprakları üzerinde kuzeydoğuda Gürcistan, doğuda Ermenistan, Azerbaycan'a bağlı Nahcivan Özerk Cumhuriyeti ve İran, güneydoğuda Irak ve Suriye ile komşudur.
Türkiye, yedi coğrafi bölgeye bölünmüştür. Bunlar Akdeniz, Doğu Anadolu, Ege, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Karadeniz ve Marmara bölgeleridir. Dar bir kemere benzeyen Karadeniz Bölgesi, Kuzey Anadolu boyunca düzensiz bir şekilde uzanır ve ülkenin toplam yüzölçümünün altıda birini oluşturur. Geleneksel bir eğilim olarak, doğuya doğru gidildikçe engebenin artmasına paralel olarak yaylacılığın arttığı görülür.
Türkiye'nin yer şekillerinin çeşitliliği, binlerce yıldır bölgenin arazisini şekillendiren yerin hareketliliğinin bir sonucudur. Üzerinde sönmüş volkanlar bulundurur ve hâlâ daha sıklıkla depremler meydana gelmektedir. Çanakkale ve İstanbul Boğazları, varlıklarını ülkedeki fay hatlarına borçludurlar. Ülkenin kuzeyinde ve doğusunda günümüzde de depremlere sebep olan büyük fay hatları vardır. Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde 1999'da meydana gelen büyük Marmara depremi, binlerce insanın hayatını kaybetmesine sebep olmuştur.
BiİYO ÇEŞİTLİLİK
Kuzey Anadolu Dağları'ndaki Sümela Manastırı. Bu dağlar, ılıman yağmur ormanları, flora ve faunalarıyla birlikte bir ekolojik bölge oluşturur.
Türkiye'nin olağanüstü ekosistemi ve habitat çeşitliliği, ülkede önemli bir tür çeşitliliğinin oluşmasını sağlamıştır. Anadolu, üzerinde tarımın yapılmaya başladığı yıllardan itibaren birçok bitkinin anavatanı olmuştur ve günümüzde bu bitkiler Türkiye'de yaşayan insanlar tarafından kullanılmaktadır. Türkiye'nin faunasının çeşitliliği, florasının çeşitliliğinden bile büyüktür. Tüm Avrupa genelindeki hayvan türlerinin sayısı 60.000 iken, bu rakam Türkiye'de 80.000'den fazladır ve alt türler dahil edildiğinde 100.000'i geçmektedir.
Kuzey Anadolu kozalaklı ve yaprak döken karışık ormanları, Türkiye'nin kuzeyindeki Kuzey Anadolu Dağları'nın büyük bir bölümünü kaplar ve bir ekolojik bölge oluşturur. Bu dağların doğu ucunda Kafkasya karışık ormanları yer alır. Bölge ayrıca Avrasya yaban hayatına da ev sahipliği yapar. Bayağı atmaca, kaya kartalı, şah kartal, küçük orman kartalı, kafkas kara orman tavuğu, kara iskete ve duvar tırmaşık kuşu gibi hayvanlar burada yaşar.[144] Kuzey Anadolu Dağları ve Karadeniz arasındaki dar kıyı şeridinde, Dünya'da az sayıda bulunan ılıman yağmur ormanlarından biri olan Euxine-Kolşik yaprak döken ormanlarına rastlanır.
Türkiye'de 40 tane millî park, 189 tane doğal park, 31 tane doğal koruma alanı, 80 tane yaban hayatını koruma alanı ve 109 tane doğal anıt bulunur. Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı, Nemrut Dağı Millî Parkı, Antik Troya Millî Parkı, Ölüdeniz Doğal Parkı ve Polenez köy Doğal Parkı bunlara örnektir.
Türkiye'nin başkenti Ankara, kendi adını taşıyan Ankara kedisi, Ankara tavşanı ve Ankara keçisi gibi hayvanlarıyla ünlüdür. Ülkenin diğer ulusal sembollerinden biri ise Van kedisidir ve adını Doğu Anadolu'da yer alan Van ilinden alır. Ayrıca Türkiye'ye has çeşitli köpek türleri de vardır: Anadolu çoban köpeği, kangal, Aksaray Malaklısı ve Akbaş.
İKLİM
Türkiye'de üç farklı iklim tipine rastlanmaktadır. Genel anlamda Ege Denizi ile Akdeniz kıyılarında görülen Akdeniz ikliminde yazlar sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır.[148] Bitki örtüsü makidir. Karadeniz kıyılarında görülen bir ılıman okyanus iklim tipi olan Karadeniz ikliminde her mevsim yağış görülmektedir, doğal bitki örtüsü ormandır. Karadeniz kıyıları, Türkiye'nin yıl boyunca yüksek yağış alan tek bölgesidir ve Doğu Karadeniz bölümü yıllık 2000-2500 milimetre yağış almaktadır.
Ege Denizi ile Karadeniz'i birbirine bağlayan Marmara Denizi'nin kıyılarında geçiş iklimi görülmektedir; denizin güneyinde Akdeniz, kuzeyinde Karadeniz ve kuzeybatısında Karasal iklime rastlanmaktadır. Marmara ve Karadeniz bölgelerinde hemen hemen her yıl kar yağışı gözükse de kar ancak birkaç gün yerde kalır. Ülkede, Karadeniz ve Akdeniz'de kıyıya paralel uzanan dağlar, denizlerden gelen ılıman hava kütlelerinin iç kesimlere ulaşmasını engeller.
İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yani iç kesimlerde Karasal iklime rastlanır. Bu iklimde yıllık ve günlük sıcaklık farkları yüksektir; yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. Doğu bölgelerde, kışlar oldukça sert geçer. Doğu Anadolu'da sıcaklıklar −30 °C ve −40 °C'ye (−22 °F ve −40 °F) kadar düşebilir ve kar yılın en az 120 günü yerde kalır. Batıda ise kış sıcaklıkları ortalama 1 °C (34 °F) olarak gözlemlenmektedir. Yazları sıcak ve kurak, ülke genelinde genellikle Temmuz ve Ağustos en kurak ay iken Mayıs en çok yağışın alındığı aydır, sıcaklıklar gün içinde 30 °C (86 °F) üzerine çıkabilmektedir.
0 notes
musispoed · 8 years
Text
3 Mart 2017 gazetelerine bakış
https://mansetlerdemecler.blogspot.com.tr/2017/03/3-mart-2017-gazetelerine-baks.html
Güneş
Güneş bugün tembelliğe vurmuş. Manşetlerini (4 manşet) Cumhurbaşkanı belirlemiş. "Uçakta 4 Manşet" başlıklı haberde Erdoğan birden fazla konuda önemli açıklamalar yapınca gazetenin kafası karışmış haliyle. Ben esasında 3. maddenin başlık olarak seçilmesini beklerdim. Ortada Bekir Bozdağ'ın Almanya'daki toplantısına izin verilmeyişi duyuruluyor. Bu durum Deniz Yücel'in tutuklanması ile bağdaştırılıyor. Adıyaman'daki deprem sayfanın dibini görmüş. İnsanların kıymeti yok polemikli manşetler kadar. Solda kırmızı kutu içindeki Lafarge haberi dikkat çekiyor. Fotoğrafa iliştirilen "Fransa'dan DEAŞ İtirafı" ibaresi yanıltıcı. "Fransız Şirketten İtiraf" vb. dense daha doğru olur bence. Sağ en altta ise tacizciye yapılan taciz meşturlaştırılmış, komik bir hadiseymiş gibi verilmiş. Akıllar bel altı çalışıyor ya ondan!
Milat
Güneş'in "4 manşet" içinde 1 numarayı verdiği Münbiç gelişmesi Milat'ın "tek" manşeti olmuş. "Hedef Münbiç" başlığının kullanıldığı haberde spot, iddialı ifadelerle başlıyor. Erdoğan'ın "Karargah Rahatsız" yorumu ise haberin altına iliştirilmiş. Adıyaman depremi "Güneydoğu Sallandı" başlığı ile depremin diğer illerde de hissedildiğini vurgulayarak logo yanına sıkışmış. Sürmanşete Binali Yıldırım'ın sözleri alınmış. Yanında İHH etkinliğinin duyurusu var. Manşetin altındaki haberde ise Numan Kurtulmuş'un -ecek, -acak'lı yeni sistemi güzellemeleri yer alıyor. Bekir Bozdağ'ın maruz kaldığı engel ise lacivert kutucuk içinde küçük bir şekilde aktarılıyor okuyuculara. Sağ kısımdaki haberlerin üçü Suriye gelişmelerine pay edilmiş. AKP Adana Milletvekili Necdet Ünüvar'ın söyleşisi ise en alta konmuş.
Habertürk
Habertürk bugün iki haberini ön plana çıkarmış. Sağdaki Erdoğan haberinde "İstikamet Münbiç" başlığındaki konunun altına yine Münbiç'le alakalı diğer haberler eklenmiş. Soldaki haber ise "'Palalı çeteden tutuklandı" başlıklı. Gezi'nin çakma cesuru Sabri Çelebi bu kez farklı bir suçtan tutuklanmış. Gazetenin bunu önemli görmesi dikkat çekici. Bekir Bozdağ'a uygulanan engelleme kararı logonun üstünde yer bulmuş. Alman Büyükelçi'ye nota verildiği vurgulanıyor. Sol en altta Ceylan Timuroğlu'nun katledilmesi ile ilgili bir haber var. Timuroğlu'nun sevgilisi olduğu iddia edilen kişi aklanma derdinde. Şahsın olayla ilgili görüşleri sadece fotoğraf altına alınmış. Sol en altta da "Kilis Seddi" diye görülen sınır duvarı haberi ironik bir biçimde küçücük alanda kalmış. Kader.
Ortadoğu
Bahçeli'nin Kürdistan Bayrağı yorumu hala Ortadoğu için sıcaklığını koruyor. "Bayrak Haya Ve Hakikattir" diyor başlık. Cumhurbaşkanı'nın Münbiç "işareti" ortada konumlanmış. Çavuşoğlu'nun YPG beyanı burada da ihmal edilmemiş, sağda. Sol kısım çeşitli istatistiki haberlere ayrılmış. Orta alt bölümde Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası'nın haberi yer edinmiş kendine. Futbol dışı spor haberlerini ilk sayfalarda görmek iyi, böyle de olsa. Umarım gazetede yer dolsun diye konmamıştır! Adıyaman depremi en üstte logonun yanında küçük bir yerden duyuruluyor takipçilere. Görsel de bir arşiv fotoğrafı.
Milli Gazete
Milli Gazete, Münbiç gelişmelerini farklı bir pencereden ele almış ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun PYD'ye yönelik sözleri öne çıkmış. Manşetin başlığı "Münbiç'te Restleşme" biçiminde. Altındaki 3 haberle bağ kuruluyor. Erdoğan'ın sözleri ortada küçük bir boyutta. Gazetenin sağı Saadet Partisi'ndeki gelişmeleri haberdar ediyor. Adıyaman depremi incelediğimiz bugünkü gazeteler içinde nispeten daha büyük bir alanı kaplıyor. Haberde Şanlıurfa da öne çekilmiş. Sürmanşete ise "kendilerinden" bir haber alınmış. Haberde TV5'in Milli Gazete'ye katılması duyuruluyor. Hayırlı olsun diyelim.
İki manşet
Star: Almanya'nın PKK intikamı
*Dünkü "PKK Tetikçisi" haberinden sonra bugünkü bonus manşet konuğu yine Star. Bozdağ ve Zeybekci'nin Almanya'da planladıkları programın iptal edilmesi, Deniz Yücel'in tutuklanması ile bağdaştırılıyor. Bugün çoğu gazete bunu yapmıştı ama manşetine Star aldı. Yaşanan olay çok üzücü tabi ki. Alman yetkilerin söylediği iddia edilen gerekçeler ne kadar doğru bilinmez. Buna karşın böyle kötü bir olayı başka bir kötü olayla iliştirmeye çalışmak ve bir gazetecinin tutuklanmasına haklılık kazandırma çabasına girmek doğru değil. Star'a anlatamayız tabi bunu.
Sözcü: Yıldırım bana vekillik teklif etti
*Bu sözler MHP'nin muhalif ismi Sinan Oğan'a ait. Yaklaşık 2 yıl sonra ortaya çıkan bu gelişme manşette. En azından gazete için. Bu da böyle dursun bakalım.
0 notes
memurlarsoruyor · 5 years
Text
Silivri depremini bildi, yeni uyarılarda bulundu
Silivri depremini bildi, yeni uyarılarda bulundu
>Marmara Denizi Silivri açıklarında meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depremi iki saat önce sosyal medyada yaptığı yayında tahmin eden Deprem Araştırmacısı Ahmet Yakut, beklenen Marmara depreminden önce Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 6 ve üzerinde bir deprem olacağını iddia etti. googletag.cmd.push(function() { googletag.display(‘div-gpt-ad-1534323402885-0’); });
Marmara Denizi…
View On WordPress
0 notes
my-umutsevinc-blog · 7 years
Photo
Tumblr media
Türkiye’deki Deprem Kuşakları
a)    Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı Van Gölü’nün kuzeyinden itibaren Erzincan, Tokat, Amasya, Gerede, Bolu, Adapazarı, İzmit Körfezi ve Marmara Denizi’nden, Saros Körfezi’ne kadar uzanır. Bu kuşağa Kuzey Anadolu Fay Hattı da denir. Ülkemizde depremlerin en çok görüldüğü kuşak burasıdır. İzmit, Adapazarı, Düzce, Bolu, Çankırı, Niksar, Erbaa, Erzincan, Erzurum, Pasinler bu kuşak üzerinde yer alır.
b)    Güneydoğu Anadolu Deprem Kuşağı Van Gölü çevresinden başlayarak Güneydoğu Torosları takip eder ve iskenderun Körfezi’ne kadar uzanır. Muş, Varto, Elazığ, Malatya, Elbistan, Kahramanmaraş, Adana, İskenderun bu kuşak üzerinde yer alır.
c)    Batı Anadolu Deprem Kuşağı Ege Bölgesi’nde yer alan çöküntü alanlarını kaplayan bu kuşak, Bakırçay, Gediz, Büyük Menderes ve Küçük Menderes ovaları ile Burdur, Uşak, Kütahya civarını içine alır.
Deprem Riski Az Olan Bölgeler Bu üç fay kuşağının dışında kalan Tuz Gölü ve Konya çevresi, Antalya – Mersin arası, Ergene Havzası, Ş.Urfa ve Mardin çevresi deprem tehlikelerinin az olduğu yerlerdir.
Depremden korunma yolları Kısa bir zaman diliminde meydana gelen sarsıntıların ortaya çıkardığı tahribatın büyüklüğü, depremlere alınacak tedbirlerin önemini artırmaktadır. Depremlerin meydana gelmesini önlemek mümkün değildir.
Depremin zararlarını en aza indirmek için; 1.    Yerleşim alanlarını kırık (fay) hattından uzak ve sağlam zeminler üzerinde kurmalı, 2.    Alüvyal dolgulu, gevşek yapılı zeminlere yerleşilmemeli 3.    Depremi önceden haber verebilen yöntemler geliştirilmeli (Japonya bu konuda oldukça önemli ilerlemeler kaydetmiştir), 4.    Binaların yapı malzemesi ve yapı tekniği depreme dayanıklı olmalı, 5.    Halk deprem konusunda eğitilmeli, 6.    Deprem sonrası için sivil kurtarma ekipleri ile araç ve gereçler her an hazır tutulmalı. Hastane ve tıbbi ekipler depreme göre teşkilatlandırılmalıdır.
0 notes