#filistinli mahkum
Explore tagged Tumblr posts
Text
israilli kadın asker Filistinli mahkumla cinsel ilişkiye girdi: Kadın gardiyanlar yasaklandı
0 notes
Text
Osmanlı Akıncı Bülent Ergincanlı
-(OAKINCI70TR)-
-(GÖNÜLDOSTLARI)-
🌍🕌🕋🇪🇭⭐🌙🇹🇷🌙🌙🌙🇹🇷⭐🌙🇪🇭🕋🕌🌎
🇪🇭💦👉(Filistin'li Kardeşlerimize Duâ)👈💦🇪🇭
🌍🕌🕋🇪🇭⭐🌙🇹🇷🌙🌙🌙🇹🇷⭐🌙🇪🇭🕋🕌🌏
Rabbenâ, yâ Rabbenâ teqabbel minnâ inneke ente's-Semî'u'l-Alîm.
Rabbenâ, lâ tüzığ qulûbena, ba'de iz-hedeytenâ ve heb lenâ min ledünke rahmeh;
inneke ente'l-Vehhâb.
Rabbenâ efrığ aleynâ sabran ve sebbit eqdâmenâ, f'ensurnâ ale'l-qavmi'l-kâfirîn.
Rabbenâ lâ tüâhiznâ in-nesînâ ev ahta'nâ;
Rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehû ale'llezîne min qablinâ;
Rabenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâqate lenâ bih; va'fu annâ, v'ağfir lenâ, v'erhamnâ,
ente Mevlâ-nâ; f'ensurnâ ale'l-qavmi'l-kâfirîn.
Ey Âlemlerin Rabbi,
Ey Erhamü'r-Râhimîn,
Ey Ahkamü'l-Hâkimîn!
Ey, 'Rabbimiz Allah'tır' dediği için ezâ ve cefâ gören; zulmedilen,
yurtlarından sürülen, katliama uğrayan mazlumların, mutaz'afların Rabbi!
Yalnız Sana sığınıyor ve yalnız Senden yardım diliyoruz.
Ey Hayr'ün-Nasirîn; Yardım edenlerin en hayırlısı!
Ey Müste'ân; Yalnız kendisinden yardım istenilen!
Ey Hâfiz; Koruyan!
Ey Kadîr!
Ey Muktedir!
Ey Kavî!
Ey mazlumların Rabbi!
Zalimler gürûhuna karşı, mazlum Filistinli kardeşlerimize ve yüreği onlarla birlikte çarpan, onlarla birlikte ağlayan, onlarla birlikte kanayan şu Müslüman ümmete yardım et!
Ey Allah'ım, bozguncular gürûhuna karşı bize yardım et!
Kâfirler gürûhuna karşı bize yardım et!
Küresel istikbâra karşı bize yardım et!
Ümmet-i Muhammed'i ve kahraman intifâda erlerini sahipsiz bırakma Allah'ım!
Bedir ve Uhud'da gönderdiğin gibi, onlara da katından koruyucu ve yardımcılar gönder!
Bizi zâlimlerin elinde rezil ve rüsvâ eyleme Allah'ım!
Bizi inkârcıların elinde oyuncak eyleme Allah'ım!
Başta Filistinli kardeşlerimiz olmak üzere, ezilen, horlanan, zulmedilen, katledilen Müslümanların üzerinden, inkârcı zâlimlerin baskısını, zulmünü kaldır Allah'ım!
Ey Hayr'ül-Mâkirîn; Planı/tuzağı en üstün/en hayırlı/en iyi olan!
İnkârcı Siyonist zalimlerin ve onların hâmisi ve en az onlar kadar zalim olan Amerikalı emperyalistlerin, insanlar ve inananlar için hazırladığı tüm tuzakları boşa çıkar!
Onların tuzaklarını kendi başlarına geçir Allah'ım!
Ey Azîzün Züntikâm; Daima galip ve yüce intikam sahibi!
Ey Cebrail'in, İsrafil'in, Mikail'in ve Azrail'in Rabbi!
Zalimlere, yaptıklarının karşılığını öbür dünyada vereceğin gibi bu dünyada da ver!
Allah ve Resûlüyle savaşanları, Allah'ın diniyle, kitabıyla savaşanları, "Rabbim Allah'tır" diyenlerle savaşanları bu dünyada da rezil ve rüsvâ eyle!
Ey Şedîd'ül – Azâb; Azâbı en şiddetli olan!
Ey Şedîd'ül – İkâb; Cezâsı en şiddetli olan!
Ey Şedîd'ül – Mihâl; Tuzağı en şiddetli olan!
İnkârcı ve işgalci zâlimlere, Siyonist katillere ve destekçilerine çetin ve şiddetli azâbını, gazâbını ve yakalamanı göster!
Kâbe'yi yıkmaya gelen Ebrehe'nin ordularını yerle bir ettiğin gibi; Mescid-i Aksâ'yı yıkmaya çalışan Siyonist işgal ordularının üzerine de gönder Ebâbil kuşlarını!
Ya Rabbi! Buyuruyorsun ki;"Onlar acıklı azabı görmeden iman etmezler";
O halde, acıklı azabınla inkarcıların, zalimlerin, hainlerin kalplerine korku sal!
Yâ Rabbi, Nuh Peygamber'in yalvardığı gibi Sana yalvarıyoruz:
"İnsanları Allah'ın yolundan saptıranların saltanatlarını silip süpür" Allah'ım!
Ve "Yeryüzünde inkârcılardan hiç kimseyi bırakma! Çünkü onları bırakırsan, sana kulluk edenleri saptırırlar ve yalnızca fesatçı ve inatçı nankörlere hayat verirler!"
Ey Allah'ım! "Zulüm işleyenleri ise her zaman helâke uğrat!"
Ey gücü her şeye yeten, kudreti her şeye kâdir olan Allah'ım!
Ey Mâlik'ül Mülk; egemenliğin gerçek sahibi!
Sen, egemenliği dilediğine verir, dilediğinden alırsın!
Dilediğini yüceltir, dilediğini alçaltırsın!
Alçakça yöntemlerle Filistinli kardeşlerimizi katletmeye devam eden ve nihayet, tekerlekli sandalyeye mahkum ama Allah aşkıyla, intifada aşkıyla dolu yüreği hiçbir engel tanımayan Şeyh Ahmed Yasin'i de hunharca şehid eden Siyonist zalimleri yerin dibine batır Allah'ım!
Ey Serî'ül – Hisâb; Hesabı çabucak gören!
Ey Vâhid'ül-Kahhâr; Kahr u perîşân eden yegâne güç!
Ey Cebbâr; İstediğini zorla yaptıran!
Zâlim inkârcıları, Siyonist katilleri ve küresel zorbaları kahr-u perişan eyle!
Onların azabını erteleme Allah'ım; onların azabını çabuklaştır Allah'ım!
Ve yâ Rabbi, Biz inananları bağışla!
Rahmetini esirgeme üzerimizden…
Âmîn! Ve selâmün ale'l-murselîn ve'l-hamdü lillâhi Rabbi'l-Âlemîn.
Tüm şehitlerimiz için, tüm Filistinli şehitlerimiz için ve şehid Şeyh Ahmed Yasin'imiz için El-Fâtiha!
Osmanlı Akıncı Bülent Ergincanlı
-(OAKINCI70TR)-
-(GÖNÜLDOSTLARI)-
6 notes
·
View notes
Link
İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları devam ederken, bugün 54 Filistinli mahkum serbest bırakıldı. Mahkumlar işkence gördüklerini ve kötü muameleye maruz kaldıklarını belirtti.
0 notes
Link
Ateşkes kapsamında Gazze'de tutulan toplam 150 Filistinli mahkum ve 50 tutsak dört gün içinde özgür bırakılacak.
0 notes
Text
Dayatma
İş kazası bir ip cambazı için ölüm demektir, bankada çalışan gudubet suratlı Neriman Hanım için evrakların üzerine çay dökülmesidir.
Kar yağması bir çocuk için okulların tatil olmasıdır, bir yetişkin için trafiğin içine sıçılmasıdır.
"Başın sağolsun" lafı söyleyen için bir görevini yapma, bir vicdanını rahatlatmadır. Duyan için dünyanın en ağır lafıdır.
Cahile laf geçirememek, Galilei için engizisyon mahkemesine dünyanın döndüğünü anlatmaktır. Bir çocuk için Atari'nin televizyonu bozmadığını babaanneye anlatmaktır.
Kuran, inanmayan için saçmalık, öylesine inanan için evin bir köşesinde durması gereken Arapça kitap, gönülden inanan için lütuftur. Terörist, bir Amerikalı için Müslüman, bir Türk için PKK'lı, bir Filistinli için İsrail devletidir.
Plüton, 5 sene önce lise giriş sınavlarına hazırlanan bir çocuk için gezegendir, bugün hazırlanan çocuk için değildir.
Savaş, aşırı zenginler için fırsat, generaller için onur, masumlar için ölümdür. Korsan, yazarlar için hırsızlık, tezgâhtarlar için ekmek kapısıdır.
Huzur, bencil için sürekli cebini doldurup kendini garantiye almaktır. Kalender için tanımadığı üstü başı dağınık bir adama yemek ısmarladıktan sonra cebinde kalan son parayla dolmuşa binmektir.
Mütevazilik, kibirli insan için "mütevaziyim" demektir. Mütevazi adam için "ben de kibir sahibiyim" demektir.
Veli toplantısı, notları iyi olan öğrenci için pek bir şey ifade etmez, notları kötü olan öğrenci için kara kara düşünme zamanıdır.
Bayramlar ailesi olanlar için güzeldir, ailesi olmayan adam için sıradan bir gündür.
Tsunami bir Haitili için korkudur, Yozgatlı için "o ne amağa goyum"dur.
Kurnazlık, bir çocuk için bakkala çaktırmadan içinde taso var mı diye cipsleri kurcalamaktır. Bir bakkal için "kaşarım kötü abi, beyaz peynir keseyim sana" deyip elinde kalan beyaz peyniri kakalamaktır.
Vatanseverlik cahil için ölmektir, kafayı kullanan adam için hayattayken bir şeyler yapabilmektir.
İnternet, ufku dar adam için Facebook'ta okey oynamaktır, ufku geniş insan için bütün dünyaya ulaşabilmektir.
Akıllı çocuk, cahil anneye göre yerinde mal mal oturan çocuktur. Elinde kamerayla "komik bi şey yapsa da internet'e koysam" diye düşünüp bütün gün evladını çeken hödük anne için şımarık çocuktur.
Saygı, cahil müslüman için başka insanların içkisine sigarasına laf atmaktır, akıl sahibi müslüman için müzik dinlerken "ezan mı okunuyor" tereddüttüne düştüğü an müziğin sesini bir an kısıp dışarıyı dinlemektir.
Eğitim toplumun gözünde kolejdir, üniversitedir, diplomadır. Toplumun yanıldığını farkedenler için her türlü yeni bilgi ve fikirdir.
İnsan içgüdüyle doğuştan gelen çok az şey haricinde kendi gözlemleyip yaşadıklarıyla öğreniyor dünyayı. Her insan farklı hayatlar yaşıyor, farklı olaylar gözlemliyor, farklı kişilerle ilişki kuruyor, ve ne gariptir ki her şeyi bu kadar "görelilik" üzerine olan insanın doğruları, doğru kabul ediliyor. Halbuki Plüton 5 sene önce de aynı Plüton'du, şu an da aynı Plüton. Plüton kendini bozmadı, Plüton değişmedi, o her zamanki gibi öyle dolanıp durdu yörüngesinde, değişen sadece insanın doğruları oldu. Bir şeyin "doğru" olması, insanların veya toplumun onu doğru bellemesiyle alakalı değildir. Fakat yine de doğası gereği kusurlu olmaya mahkum insanın doğruları doğru kabul ediliyor bu hayatta. İdamlar, karalamalar, eğitim, adalet hep bu insanın doğrularına göre şekillendiriliyor bu dünyada. Medya, insanların sevmeleri gereken kişileri nefret ettirebiliyor, nefret etmeleri gereken kişileri sevdirebiliyor. Korkmaları gereken şeye alıştırabiliyor, alışmaları gereken şeyden korkutabiliyor. Zira insanlardan oluşan bir dünyanın doğrularını belirlemenin yolu, bu insanlara doğumlarından itibaren bir şeyleri "doğru" diye dayatmaktan geçiyor. İnsan onu doğru kabul ederse, o şey doğru oluyor.
Öyleyse bir soru soracağım. Ya insanlar yanılıyorsa?
0 notes
Text
Ahmad Manasra kimdir, nereli, kaç yaşında, neden tutuklu? #FreeAhmadManasra
Ahmad Manasra kimdir, nereli, kaç yaşında, neden tutuklu? Twitter’da “Free Ahmad Manasra” etiketi ile bir anda gündem olan Ahmad Manasra, 2002 tarihinde dünyaya geldi. Filistinli Müslüman bir ailenin ferdi olan Manasra, Siyonist işgalci İsrail askerlerinin saldırısına uğramış, 9 buçuk yıl hapis cezasına mahkum edilmiştir. Bu olayda, Ahmed Manasra ve kuzeni Hasan Manasra’nın bıçaklı eylem…
View On WordPress
2 notes
·
View notes
Text
Rabbenâ, yâ Rabbenâ teqabbel minnâ inneke ente's-Semî'u'l-Alîm.
Rabbenâ, lâ tüzığ qulûbena, ba'de iz-hedeytenâ ve heb lenâ min ledünke rahmeh;
inneke ente'l-Vehhâb.
Rabbenâ efrığ aleynâ sabran ve sebbit eqdâmenâ, f'ensurnâ ale'l-qavmi'l-kâfirîn.
Rabbenâ lâ tüâhiznâ in-nesînâ ev ahta'nâ;
Rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehû ale'llezîne min qablinâ;
Rabenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâqate lenâ bih; va'fu annâ, v'ağfir lenâ, v'erhamnâ,
ente Mevlâ-nâ; f'ensurnâ ale'l-qavmi'l-kâfirîn.
Ey Âlemlerin Rabbi,
Ey Erhamü'r-Râhimîn,
Ey Ahkamü'l-Hâkimîn!
Ey, 'Rabbimiz Allah'tır' dediği için ezâ ve cefâ gören; zulmedilen,
yurtlarından sürülen, katliama uğrayan mazlumların, mutaz'afların Rabbi!
Yalnız Sana sığınıyor ve yalnız Senden yardım diliyoruz.
Ey Hayr'ün-Nasirîn; Yardım edenlerin en hayırlısı!
Ey Müste'ân; Yalnız kendisinden yardım istenilen!
Ey Hâfiz; Koruyan!
Ey Kadîr!
Ey Muktedir!
Ey Kavî!
Ey mazlumların Rabbi!
Zalimler gürûhuna karşı, mazlum Filistinli kardeşlerimize ve yüreği onlarla birlikte çarpan, onlarla birlikte ağlayan, onlarla birlikte kanayan şu Müslüman ümmete yardım et!
Ey Allah'ım, bozguncular gürûhuna karşı bize yardım et!
Kâfirler gürûhuna karşı bize yardım et!
Küresel istikbâra karşı bize yardım et!
Ümmet-i Muhammed'i ve kahraman intifâda erlerini sahipsiz bırakma Allah'ım!
Bedir ve Uhud'da gönderdiğin gibi, onlara da katından koruyucu ve yardımcılar gönder!
Bizi zâlimlerin elinde rezil ve rüsvâ eyleme Allah'ım!
Bizi inkârcıların elinde oyuncak eyleme Allah'ım!
Başta Filistinli kardeşlerimiz olmak üzere, ezilen, horlanan, zulmedilen, katledilen Müslümanların üzerinden, inkârcı zâlimlerin baskısını, zulmünü kaldır Allah'ım!
Ey Hayr'ül-Mâkirîn; Planı/tuzağı en üstün/en hayırlı/en iyi olan!
İnkârcı Siyonist zalimlerin ve onların hâmisi ve en az onlar kadar zalim olan Amerikalı emperyalistlerin, insanlar ve inananlar için hazırladığı tüm tuzakları boşa çıkar!
Onların tuzaklarını kendi başlarına geçir Allah'ım!
Ey Azîzün Züntikâm; Daima galip ve yüce intikam sahibi!
Ey Cebrail'in, İsrafil'in, Mikail'in ve Azrail'in Rabbi!
Zalimlere, yaptıklarının karşılığını öbür dünyada vereceğin gibi bu dünyada da ver!
Allah ve Resûlüyle savaşanları, Allah'ın diniyle, kitabıyla savaşanları, "Rabbim Allah'tır" diyenlerle savaşanları bu dünyada da rezil ve rüsvâ eyle!
Ey Şedîd'ül – Azâb; Azâbı en şiddetli olan!
Ey Şedîd'ül – İkâb; Cezâsı en şiddetli olan!
Ey Şedîd'ül – Mihâl; Tuzağı en şiddetli olan!
İnkârcı ve işgalci zâlimlere, Siyonist katillere ve destekçilerine çetin ve şiddetli azâbını, gazâbını ve yakalamanı göster!
Kâbe'yi yıkmaya gelen Ebrehe'nin ordularını yerle bir ettiğin gibi; Mescid-i Aksâ'yı yıkmaya çalışan Siyonist işgal ordularının üzerine de gönder Ebâbil kuşlarını!
Ya Rabbi! Buyuruyorsun ki;"Onlar acıklı azabı görmeden iman etmezler";
O halde, acıklı azabınla inkarcıların, zalimlerin, hainlerin kalplerine korku sal!
Yâ Rabbi, Nuh Peygamber'in yalvardığı gibi Sana yalvarıyoruz:
"İnsanları Allah'ın yolundan saptıranların saltanatlarını silip süpür" Allah'ım!
Ve "Yeryüzünde inkârcılardan hiç kimseyi bırakma! Çünkü onları bırakırsan, sana kulluk edenleri saptırırlar ve yalnızca fesatçı ve inatçı nankörlere hayat verirler!"
Ey Allah'ım! "Zulüm işleyenleri ise her zaman helâke uğrat!"
Ey gücü her şeye yeten, kudreti her şeye kâdir olan Allah'ım!
Ey Mâlik'ül Mülk; egemenliğin gerçek sahibi!
Sen, egemenliği dilediğine verir, dilediğinden alırsın!
Dilediğini yüceltir, dilediğini alçaltırsın!
Alçakça yöntemlerle Filistinli kardeşlerimizi katletmeye devam eden ve nihayet, tekerlekli sandalyeye mahkum ama Allah aşkıyla, intifada aşkıyla dolu yüreği hiçbir engel tanımayan Şeyh Ahmed Yasin'i de hunharca şehid eden Siyonist zalimleri yerin dibine batır Allah'ım!
Ey Serî'ül – Hisâb; Hesabı çabucak gören!
Ey Vâhid'ül-Kahhâr; Kahr u perîşân eden yegâne güç!
Ey Cebbâr; İstediğini zorla yaptıran!
Zâlim inkârcıları, Siyonist katilleri ve küresel zorbaları kahr-u perişan eyle!
Onların azabını erteleme Allah'ım; onların azabını çabuklaştır Allah'ım!
Ve yâ Rabbi, Biz inananları bağışla!
Rahmetini esirgeme üzerimizden…
Âmîn! Ve selâmün ale'l-murselîn ve'l-hamdü lillâhi Rabbi'l-Âlemîn.
Tüm şehitlerimiz için, tüm Filistinli şehitlerimiz için
ve şehid Şeyh Ahmed Yasin'imiz için El-Fâtiha!
25 notes
·
View notes
Photo
"FİLİSTİN'E ZULÜM BİTSİN" #nesatgundogdu #nstg #Milat #NstgNews #gündem #Filistin #Ankara #dışpolitika #mahkum #Filistinli #hapis #İnsanhakları #humenrights @UN #BM #BirleşmişMilletler #İsrail #zulüm #dünya #Ankara #Türkiye @hakiskonf #Hakiş #Çarşamba (Ankara, Turkey) https://www.instagram.com/p/BxxziyVBRW0/?igshid=6vhrk37bzxo9
#nesatgundogdu#nstg#milat#nstgnews#gündem#filistin#ankara#dışpolitika#mahkum#filistinli#hapis#i̇nsanhakları#humenrights#bm#birleşmişmilletler#i̇srail#zulüm#dünya#türkiye#hakiş#çarşamba
0 notes
Video
instagram
Palestine || Israeli occupation forces brutally arrested a Palestinian young man after beating him during a protest in solidarity with the injured prisoner Samer Arbeed. . . اعتقال الشاب نضال عبود بعد الاعتداء عليه بالضرب خلال اعتصام تضامني مع الأسير سامر عربيد. . . 🇹🇷 TR : İsrail işgal kuvvetleri, yaralı mahkum Samer Arbeed ile dayanışma içinde düzenlenen bir protesto sırasında Filistinli bir genci dövdükten sonra acımasızca tutukladı. . . #0_Allah #instamuslim #instaislam #inspiration #ummah #prayer #islam #Palestine #Afghanistan #Syria #pray #faith #hadith #hijab #lord #muslimah #allah #dawah #instagood #prophet #prophetmuhammad #islamicpost #instadaily #believe #deen #sunnah #islamic #quran #muslim https://www.instagram.com/p/B3JcUR7A-UY/?igshid=1xsntcwc41q7j
#0_allah#instamuslim#instaislam#inspiration#ummah#prayer#islam#palestine#afghanistan#syria#pray#faith#hadith#hijab#lord#muslimah#allah#dawah#instagood#prophet#prophetmuhammad#islamicpost#instadaily#believe#deen#sunnah#islamic#quran#muslim
5 notes
·
View notes
Text
Filistinli mahkum İsrail hapishanesinde eziyet gördü, hafıza kaybı yaşadı
Filistinli mahkum İsrail hapishanesinde eziyet gördü, hafıza kaybı yaşadı
İsrail güçlerince 5 Aralıkta tutuklanan ve kısa mühlet evvel hür bırakılan Filistinli tutuklu 40 yaşındaki Nebil er-Racub, çıkartıldıktan sonra Batı Şeria’nın güneyindeki es-Sebaa kapısının yakınına bırakıldı. Racub’un hür bırakıldıktan sonra kanlar içinde yerde yattığı imajları medyada yer aldı. Racub buradan bir ambulansla el-Halil Devlet Hastanesine nakledildi. Hücrede gördüğü muamele…
View On WordPress
0 notes
Link
İşgalci rejim İsrail polisi, kaçan altı mahkum arasında Fetih komutanı olan Zakaria Zubeidi’n de olduğundan şüpheleniyor.
0 notes
Photo
Değerli dostlar, Şiddet, şiddeti doğurur. Adeta canavarlaşan, insani değerlerini kaybeden, adeta Terör, eşkiya, Devletine dönüşen İsrail, masum Filistinli kardeşlerimize her türlü zülmü, insan hakları ihlallerini yapıyor. Bu durumun en acı özelliği ise her ortamda insan hakları edebiyatı yapan pek çok ülkede bu zulme sessiz kalıyor. Gerek Filistin'de, gerekse Dünyadaki diğer bölgelerdeki zülümlere mutlaka hakkaniyetli çözümler bulmalıyız. Böyle giderse bu zülüm ortamından herkes zararlı çıkar. Her insanın, insanca, kendi inandığı değerlerle yaşama, kendini ifade etme, hakkı olmalıdır. Dünyadaki herkesin bir huzur, barış, refah, güven içinde, kardeşçe ve gönüllerince yaşayabilecekleri bir Dünya oluşturmak hepimizin görevi olmalıdır. Bizler, günümüzde olduğu gibi, terör ile birlikte yaşamak istemiyorsak elimizi taşın altına koymalıyız. Baskı, yıldırma ve zülüm ile aydınlık yarınlara ulaşamayız. Lütfen, öncelikle sık sık öz eleştiri ve empati yapalım. Bu sayede biraz daha hakkaniyetli, biraz daha merhametli, biraz daha hoşgörülü, biraz daha iyi niyetli olmaya azami gayret edelim. YOKSA bu şiddet sarmalı tüm insanlığı, adeta birer canavara dönüştürecektir. Değerli dostlar, Aydınlık yarınlara ulaşmak ta, karanlık yarınlara mahkum olmak ta bize bağlı. Kısaca ne ekersek onu biçeceğiz. Dilerim her şey gönlümüzce, kardeşçe, Hakça, sevgi ve huzur dolu olsun. Amin inşaAllah. En içten dileklerimle selam ve dua ile. With my best wishes. https://www.instagram.com/p/CO4fWHVMlRi/?igshid=1u64656w2uyo7
0 notes
Photo
Filistinli bir mahkum, Covid-19 aşısı yaptırdıktan bir gün sonra öldü
0 notes
Photo
İsrail hapishanelerinde Kovid-19'lu Filistinli mahkum sayısı artıyor
0 notes
Text
Hayat Her Neye Dönüşür!
Bir istikametin, belirli bir düzlemin çürümeye rehin edilmesi kesintisiz kılınırken “hayat” her neye dönüşür? Belirgin, bariz, kati kılınmış olan her hamlede kirli, paslı ve çürük bir zeminin ülke diye yutturulması kesintisizken hal nedir yol nedir? -Hayat bunca pervasızca çürümeye rehin edilirken varlığı tescillenen olguların insanın aleyhine kurulması güncel bir meseleyken ülkeden geriye ne kalır. Olayların, vakaların bir hücum halinde, sıradana şiddet olarak var edildiği / yapılandırıldığı, nefretin bir fiilin ta kendisi olarak korunduğu yerde hayat hiç addedilir. Birörnek bir tahayyül değil hayatın deney kılınması devamlılığa kavuşturulur. Devletin var ettiği başlı başına savunduğu, yeniden ve yineleyerek kurduğu her eylem çatısı, eylem çabası, her günü bir öncesinden de ağır bir biçimde o bildiğimizin yıkımını beraberinde getirir.
Müştereklerimizin ulu ortada talanı, bunca rahatça yerle yeksan olunmasının yol ve yönün ve gidişatının belirginleştirilmesiyle hayat hissiyatından arındırılır. Yolla yön belirsizliğin sahasını işaret eder. Hayat mefhumu erk sayesinde bizzat bile isteye zalimlikle boğuntuya koyulur, bu mudur yeni ülke? Yeni denilenin eskisinden bugüne taşınan güncelliği o hali de özetlemektedir. Süreğen bir biçimde olağanüstü hale mahkum, her günü diken üstünde bir coğrafya parçasının imali kesintisizdir. Katran karası tahayyülün hiçbir yeri yeni değil hiçbir anı tanışılmamış değildir. Bir yazgıymış gibi paylaşıp, hepimizin hanesine eklenen, eklenmeye çalışılan şey zalimliğe rehinelik halidir. Bir çürütme halinin ötesini arşınlayan düş kırımının ta kendisi olan yere rehin olmaktır var edilen. Böylesinden bir ülkeye varılır mı? Bir istikametin yolu, yönü, şimdisi öncesi gibi kılınırken böylesi bir zeminin ülke hali söz konusu edilebilir mi?
Cürümlere rehin edilen bir menzilin hakikati hayatın her nasıl, her ne şekilde alttan üstten, sağdan ve soldan delik deşik olunduğunu belirgin kılan bir görüngüyü var eder. Görünen, belirgin kılınan, sabitlenen ve sabık bir tahayyül ilan olunan mesel hal ve yönelim budur. Cerahat var edilirken kıyıdan köşeden güncellenen her biyopolitik tahayyül bir başka ezayı sıradana pay eder. Hayat paramparçadır. Hayat bu istikamette devletlinin nezdinde yerle bir olunan, bariz bir fasit döngünün ta kendisi kılınandır. Cerahat güncellendikçe hayat heder edilebildikçe yaşamsallığın rotası da yönü de açık bir biçimde belirsiz kılınır. Salt birkaç güne sığdırılmış birkaç haberden bile bu hali, yönelimi görebilmek mümkündür. Böylesinde bir cürüm haline rehin sarmalda hayat tüketilir, iyi de her nereye kadar?
16 Haziran 2013 günü Okmeydan’ında, mahallesinde başına isabet eden gaz fişeği yüzünden ağır yaralanıp, iki yüz altmış dokuz gün boyunca komada kalıp, hayatı çalınmış olan Berkin Elvan’ın bir türlü başlayamayan davasında bir başka celse görülür. Artı Gerçek’ten aktaralım: “İstanbul Adliyesi 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanan 14. duruşmayı CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu HDP İstanbul milletvekili Oya Ersoy ile çok sayıda kişi izliyor. Duruşmaya katılan Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan şunları söyledi: "Çocukları karşı karşıya getiriyorlardı. Şimdi anneleri karşı karşıya getiriyorlar. Ben anne değil miyim? Ethem'in annesi anne değil mi? Dilek Doğan annesinin kucağında öldü. O anne değil mi? Beni meydanlarda yuhlattı. Mısırlı Rabia'yı andı. O 17 yaşındaydı, benim oğlum 16 yaşındaydı. Oğlumu terörist ilan etti. Annelerin acılarını neden yarıştırıyorlar? Biz artık adalet bekliyoruz. Yeter artık.Gezi'de öldürülen çocukların hepsi Aleviydi. Onlar bizim çocuklarımızdı. Rahat uyuyabiliyor musunuz? Kaç duruşma geçti? Sonuç yok. Vicdanınız rahat mı çocuklarınızın yüzüne bakabiliyor musunuz?"
Anne Gülsüm Elvan'ın sözlerinin ardından söz alan Avukat Çiğdem Akbulut "Bu mahkemeden adalet çıkmasını bekliyoruz. Varsa adaletin kırıntısı" dedi. Mahkemenin kararı şudur: "Tanık Muhammet Akkaya hakkında yeniden tüm adreslerinden zorla getirme emri düzenlenmesine, SMS gönderilmesine, Tanıklar Enver Turan, Ahmet Burak Aydın hakkında yakalama emri bulunması karşısında duruşma gününden önce UYAP’tan yakalama durumlarının araştırılarak sonucuna göre işlem yapılmasına ZET’çi polislerden Yalçın Şengör hakkında zorla getirme emri düzenlenmesine, görev yaptığı yerin mahkememiz yetki alanı dışında olması halinde görüntü kayıtlarının gönderilerek SEGBİS sistemi ile hazır edilmesi için talimat yazılmasına, Mahkememize keşif sonrası verilen bilirkişi raporu da dikkate alınmak suretiyle sanığın söz konusu eylemde kasten hareket edip etmediği hususu mahkememizin takdirinde olmak üzere sanık olduğu iddia edilen görüntülerde sağ kolu dirseğinden beyaz sargı ile sarılı kişinin eylemi sırasında set tüfeği kullanımı sebebiyle yönetmeliklere, talimatlara aykırı hareket edip etmediği, bu olayda kusuru olup olmadığı hususunda dosyadaki Adli Tıp kurumu raporları, Jandarma Kriminal Raporları diğer bilirkişi raporları zet tüfeğinin ve kapsülünün özellikleri olayın olduğu ana ilişkin görüntüler ve diğer deliller göz önüne alınarak rapor düzenlenmesi için dosyanın İzmir Foça Jandarma Okulu Komutanlığında görevli gaz tüfeği eğitmenlerinden oluşturulacak iki kişilik bilirkişi ile olay yeri inceleme bilirkişisi olmak üzere üçlü bilirkişiye tevdii için Foça Asliye Ceza Mahkemesine yazılan talimatın dönüşünün beklenmesine, mahkememiz duruşma gününün bildirilerek bilirkişi raporunun ivedilikle tamamlanması konusunda müzekkere yazılmasına, sanığın önümüzdeki celse teşhis işlemleri de yaptırılacağından hazır edilmesi için görev yaptığı yer mahkemesine talimat yazılmasına, güvenlik önlemlerinin alınması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına müzakere yazılmasına, duruşmanın 13 Kasım tarihine ertelenmesine karar verildi."
Daha sonra Çağlayan Adliyesi önünde dava avukatlarıyla birlikte bir açıklama yapan anne Gülsüm Elvan, iktidara seslenerek "Benim çocuğuma nasıl hesap vereceksiniz" dedi. HDP önünde oturan annelere seslenen Gülsüm Elvan, "O annelere de buradan sesleniyorum" diyerek şunları söyledi: "Orası yeri değil. Gelin birleşelim, birleşelim barışı getirelim. Daha da başka bir anne ağlamasın. Yeter artık, başka çocuk ölmesin. Bizim derdimiz bu. Ayrıca bir çağrıda daha bulunucam; pazar günü Hasan Ferit'in anması var Gazi Mezarlığı'nda. Herkesi oraya bekliyorum. Yan yana direnirsek, biz mücadele edersek barışı da getiririz, silahları sustururuz. Kimse ölmesin. Unutturmayacağız çocuklarımızı..."”
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “Müebbet hapis alan ve kaybolan çocukları için Sakarya Caddesinde bir araya gelen Harbiyeli Annelere müdahale eden polis, 14 anneyi darp ederek gözaltına alındı. 15 Temmuz askeri kalkışmadan sonra müebbet hapis cezası olan Hava Harp Okulu öğrencilerinin anneleri ve çocuğu 7 ay önce kaçırılan Mustafa Yılmaz’ın ailesi ile şehir dışında gelen aileler çocuklarının tutuksuz yargılanmaları talebiyle Sakarya Caddesi’nde oturma eylemi yapmak istedi. Aileler Sakarya Caddesi’nde bir araya geldikten sonra polis alanı kalkanlarla kapattı.
Ankara’da işe giderken kaçırılan Mustafa Yılmaz'ın annesi Nevin Yılmaz polislerin kendilerine yönelik müdahalesine tepki gösterirken oğlunun fotoğrafının bulunduğu önlükle alana çıktı. "Oğlum nerede, Mustafa’m nerede?" diye tepki gösteren Yılmaz, polisler tarafından ağzı kapatılarak gözaltına alındı.
"Çocuklarımız suçsuz bir şekilde ceza aldı. Darbeci diye aldılar çocuklarımızı benim çocuğum darbeci değil" diyerek tepki gösteren Ferhat Göçer'in annesi Hamide Göçer de darp edilerek ve yerde sürüklenerek gözaltına alındı. Gözaltına alınan ailelere tepki gösteren, bir vatandaş polis tarafından alandan uzaklaştırılmak istendi. Uzaklaşmak istemeyen vatandaşa polis, "saygısız" diyerek gözaltına aldı. Öte yandan polis alanda çekim yapmak isteyen gazetecilerin çekim yapmasını engelledi. Polis müdahalesi sonucu ismi öğrenilen Hamide Göçer, Nevin Yılmaz ve Melek Çetinkaya’nın yanı sıra toplam 14 kişi gözaltına alındı.”
Evrensel’den aktaralım: “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler konuşmasında Filistinlileri hedef alan ve sürekli hak ihlallerine imza atan İsrail’i hedef aldı. Erdoğan’a İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’dan yanıt gecikmedi. Netanyahu da Türkiye’de Kürtlere dönük gerçekleştirilen hak ihlallerine dikkat çekti.
BM konuşmasında İsrail askerlerinin Filistinlilere dönük saldırılarına tepki gösteren Erdoğan, “Masum Filistinli kadının İsrail güvenlik güçlerince alçakça öldürüldüğü görüntüler de vicdanları harekete geçiremiyorsa sözün bittiği yerdeyiz” dedi. Erdoğan konuşmasının devamında İsrail’in “ilhak” açıklamalarını ve yayılmacı politikalarını da eleştirdi: “İsrail devletinin sınırları neresidir? 1948 mi, 1967 sınırları mı geçerlidir? Yoksa başka bir sınır var mıdır? Çözüm, 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve mütecanis topraklara sahip Filistin devletinin bir an önce kurulması. Yüzyılın anlaşması olarak takdim edilen girişimin amacı Filistin Devletinin ve halkının mevcudiyetini tamamen ortadan kaldırmak mıdır? BM'nin, Güvenlik Konseyinin, İsrail'e ilişkin kararları uygulamaya geçmiyor. O zaman BM ne işe yarıyor?”
Erdoğan’ın İsrail’e dönük eleştirilerine İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’dan yanıt ise gecikmedi. Netanyahu, BM’de İsrail’i hedef alan Erdoğan’a Twitter üzerinden yayımladığı görüntülü mesajla yanıt verdi. “Kendi ülkesinde Kürtleri katleden ve Ermeni halkına yönelik korkunç katliamı reddeden Erdoğan İsrail’e vaaz vermemeli. Erdoğan yalan söylemeye son ver.”
Bir başka haberi aktaralım: “Dersim'in Mazgirt ilçesi Göktepe köyünde karayolunun karşı tarafına geçtiği sırada 22 Eylül’de askeri aracın çarptığı Oktay Er yaşamını yitirdi. Er’in cenazesi yapılan otopsi işlemlerinin ardında dün Çimenli köyünde toprağa verildi. Mezopotamya Ajansı’ndan Semra Turan'a konuşan baba Cebrail Er, 22 Eylül günü akşam saat 20.00 sıralarında kendisine telefon geldiğini, oğlunun kaza geçirdiği haberi verildiğini belirterek, olay yerine gittiğinde oğlunun cansız bedeni ile karşılaştığını söyledi. Baba Er, “Orada cenazeyi 2 saate yakın yerde savcının gelmesi için beklettiler. Savcı inceleme yaptıktan sonra Mazgirt ilçesine gönderildik. Orada bize ‘yok’ denilerek cenaze aracı verilmedi. Daha sonra yetkililerin devreye girmesi ile ambulans verilerek Malatya’ya otopsi için gittik. Koskoca ilde bir ambulans bulamak için sabaha kadar bekledik” dedi.
Baba Er, oğlunun o gün arkadaşının işlerine yardım ettiğini, ondan sonra da birlikte yemek yemeğe gittiklerini belirterek, “Oğlum çıkışta arkadaşını görmeyi unutmuş. Yanındaki arkadaşına ‘Sen bekle burada, zaten lokanta karşıda görüp geleceğim’ deyip karşıya geçmek isterken askeri araç çarmış” dedi. Çarpma yerinden Göktepe köyüne kadar yolun dümdüz 4 şeritli geniş olduğunu söyleyen baba Er, “Oğlumu nasıl fark etmediler. Son teknoloji, içerisinde kamerası olan, ışıkları çok uzak mesafeden en ufak şeyi fark eden araçlardır” diye konuştu.
Kendisinin TIR şoförü olduğunu söyleyen baba Er, “Ben o aracı istediğim yerde durdururum. Aracın durdurulmaması imkansız. 4 şeritli bomboş yol nasıl oluyor da gidip caddenin ortasında çocuğa vurabiliyor. Onların yaşı kadar şoförlük yapmışım. Onlar mı beni kandırıyor? Şu anda Dersim’de zırhlı araçları bir kontrol etsinler. Bunların hız sınırı en fazla şehir içinde 30. Şehir dışında otoban gibi yerlerde ise 60’dır” bilgisini paylaştı.
Baba Er, Dersim şehir merkezinde zırhlı araçların yüksek hızda sürüldüğünü belirterek, “Benim oğluma en az 80-90 kilometre hızla vurup öldürdüler. Yoksa o aracın durmama gibi bir şansı yok. Acemileri getirip şoför yapmışlar. Burada bizim çocuklarımızın canını alıyorlar. Oğlumun tüm vücudu kırılmıştı. Zırhlı araç tüm vücudu altına almış. Çarpmakla kalmamış yaklaşık 28 metre yerde sürüklemiş. Normalde öyle bir yolda o aracı, 10 metre mesafede durdurabilirsiniz. Otopsi raporunda her şey çıkacak. Oğlumu öldürenlerin cezalandırılmasını istiyorum. Oğlumun ölümünün sebebini devletten istiyorum. Bu olayın peşini bırakmayacağım” şeklinde konuştu.
Askeri aracı süren kişinin gözaltına alındığına dair duyum aldıklarını ancak yine de net bir bilgisi olmadığını söyleyen baba Er, “Oğlumun yanında olan arkadaşının da ifadesi alındı. Ben de gidip şikayetçi oldum. Önümüzdeki günlerde avukat tutup, bu dava ile özel ilgileneceğim” ifadelerini kullandı.”
Birbirlerinden uzak, birbirlerinden ayrı görünen, gösterilen yıkımları her nasıl birer yaraya dönüştüğünü göstere gelendir şu haberler. Bir yerin, yurt tahayyülünden alıkoyulması, bir yerin yaşamdan kopmasındaki cüret böylesi taarruz ve kırılmaları beraberinde getiriyor. Yaraların kalıcılığının, devamlılığının her nasıl var edildiğini biz değil birkaç satırlık haberler bildiriyor. Bir sahneye baharın değil daimi kışın sabit olunup var edildiği bir menzil güncelleniyor. Hayat hep berhava edilip hep ucuz kılınıyor. Şiddet ve vahşetin pekliğinde bir hayat söz konusu edilebilir, böylesinden bir menzil var edilebilir mi? Bu kadar bariz olanın, yolu ve yönü her ne olacaktır!
Bir etki, bir etkileşim, bariz bir devinim değil, birinden bir diğerine süreğen kılınmış bir yıkım şeceresi karşımıza çıkartılır. Hayatın belirsizliğe rehin olunmasının yolunun yönü ve istikametinin kesintisizliğidir mesel. Bugün yaşadığımızı zikrettiğimiz ülkenin sathında ortaya çıkan engin tablonun hiçbir sıradan için ehveni barındırmadığı afakidir. Faşizmin dipsiz bir çoğaltıma tabi tutulduğu yerde yaşama istencinin köküne kibrit suyu dökülmesi yakındır. Bunca yalın, birörnek olmayacak kadar çetrefilli bir yangın yerinde o hayat mefhumunun her ne hale koyulduğu ortadadır, görebilene?
Düpedüz, bariz bir biçimde yaşamlarımızın gölgelenmesinde bir asır öncesinin halini de o tavrını da yinelemekten kaçınmayan bir muktedir söz konusudur. Bir yapılandırma halinin orta yerinde aslında hayatın çürütülmesi güncel kılınandır. Siyasi pratiklerin değil bile isteye linçlerin, hayat gasplarının, tahakküm hamlelerinin, can çalmaların, hırsızlığın, yağmanın ortasında demokrasi varmış gibi yapılmasının hiçbir şekilde hakikati var etmediği ortaya kendiliğinden çıkar. Böylesi bir düzlemde, bu kadar kesintisiz olanın tüm o yıkımı var ettiği sahnede asıl mesel olan hayatı geri kazanabilecek miyiz, dert edindiğimiz tüm bu biyopolitik sarmalda her gün yeniden mücadelesinin yollarını armaya davet ettiğimizdir. Bir birliktelik, birlikte bir ses etme ve sorgulama çağrısını, eylemeyi hep birden bütün olarak var edemediğimiz her gün bu çatının başımıza öyle ya da böyle göçeceği afakidir.
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2019
Görseller: Shirin NESHAT – Guggenheim Museum
#meram#anlamak#yaşayabilmek#sözcükler#çürüme#mutlak#sessizlik#yıldırı#yaralar#ileri demokrasi#türkiye gerçeği#hayat hakkı#hayat nedir#felsefe#anarşizan#bakış#arzihal#gülsüm elvan#berkin elvan#çocuklar#çocuk hakları#kötülüğün güncesi#baş amir#israil#devlet nedir#politik#biyopolitika#dersim#kaybedilenler#anneler
1 note
·
View note