#fındıktan sonra
Explore tagged Tumblr posts
Note
ff
Yine üşengeç anıma denk geldin dmdkdkdkdkkd abi sınavdan daha yeni çıktım🤦♀️ neyse fındıktan sonra sözüm vardı.
@yildizlardakaybolmusum @isiksizgeceler @birkadehkaos @yildizlardaabulunmusum @yildizztozuu09 @godisdeadl @uyumakonusalimmm @neyinolayim (????) @sarrafefendi @plutonunbirtanesiii @denizbartin @gecefisildayanadam @liseninsoncumasi @1blogibi @nightandmusicc @hicokunmayacakolankitap @aybukenizmii @lunesoleils @selimdemirs-blog @moonlight08sblog @laviniapricity
27 notes
·
View notes
Text
Kivide Erken Hasattan Kaçınalım
Ordu İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Kivide Erken Hasattan Kaçınılması gerektiğini duyurdu. Ordu İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden yapılan açıklama şöyle; ” İlimizin fındıktan sonra önemli tarım ürünü olan Coğrafi İşaretli “Ordu Kivisi”ni erken hasat etmek marka değerine zarar verir. Coğrafi işaretli ürünümüz kivinin yaklaşan hasat tarihi ile ilgili açıklamalarda bulunan İl Müdürümüz Kemal YILMAZ;…
0 notes
Text
Gaytancıoğlu: “Tarımda nasıl bu hale geldik mi, getirildik mi?”
https://pazaryerigundem.com/haber/179509/gaytancioglu-tarimda-nasil-bu-hale-geldik-mi-getirildik-mi/
Gaytancıoğlu: “Tarımda nasıl bu hale geldik mi, getirildik mi?”
Geçmiş dönem CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, hükümetin tarım politikalarına eleştiri getirdi.
Erdoğan DEMİR / EDİRNE (İGFA) – Geçmiş dönem CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, Türkiye’nin çok değil daha 80’li yıllarda domates, biber satarak Ereğli Demir Çelik tesislerini yapmakla övündüğünü, buğday satarak, arpa satarak dış borcun ödendiğini ve 90’lı yıllara geldiğimizde canlı hayvan ihraç ederek Ortadoğu’yu Türkiye’nin beslediğini belirtti.
Gaytancıoğlu bugünlerde ise o Türkiye’den başka bir Türkiye’ye evrildiğini belirterek şu açıklamayı yaptı: “Sonra ne oldu? 1990’lı yılların 2.yarısından sonra ve 2000’li yıllarla birlikte, uygulanan bilinçsiz, tutarsız tarım politikaları IMF programları, Dünya Bankası raporları, “Devlet et mi satar, süt mü satar, bez mi satar” diye yapılan özelleştirmeler, çiftçinin kara gün dostu mu olurmuş? diyerek piyasadan çıkan müdahale kurumları, çayda tekelin kaldırılması, fındıktan türlü türlü oyunlar ve çöküş başlıyor.
Çöküş, 2007’deki TARIM kanunundan sonra başladı. Aslında çok umutluyduk. Neden mi? İlk defa çiftçinin desteklenmesi için kanun çıkarılmıştı. Hatta Tarım Kanunu’nun 21.maddesi gereği “çiftçiye verilecek destekler GSMH’nın %1’inden az olamaz” denmişti. Pekiyi bu Anayasal hükme uyuldu mu ? Tabii ki hayır. Önceki yıllarda desteğin yarısı Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçince artık çiftçinin hak ettiği desteğin 3’te 1’i verilir hale geldi. Çiftçinin alacağı birikti. Yapacak başka bir işi olmayan çiftçiler direndiler ama borçlandılar. İpotekli kredilerle tanıştılar. Geri kalan çiftçiler ne yaptı başta İstanbul, Ankara ve İzmir’e göç ettiler.
Tarımda son yıllarda uygulanan aynı politikaya yani yıkıcı neoliberal politikalara devam ediliyor. Sonuç mu ne? Sonuç çok basit net ithalatçı olduk. Ülkemizde rahatlıkla verimli bir şekilde yetişen neredeyse tüm ürünleri ithal ediyoruz. Hiç umut yok.”
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
Ve fındıktan sonra bi de spor yapıyordum ölüyom ben
40 gündür fındık topluyorum nasıl yoruldum anlatamam
16 notes
·
View notes
Text
37. İstanbul Film Festivali Sinemaseverleri Bekliyor
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Vodafone Red sponsorluğunda düzenlenen, Türkiye’nin en büyük uluslararası sinema etkinliği İstanbul Film Festivali, bu yıl 37. kez sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. 6-17 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek 37. İstanbul Film Festivali’nde Türkiye ve dünya sinemasının en nitelikli ve başarılı örneklerinin yanı sıra usta sinemacılarla söyleşiler yer alıyor.
37. İstanbul Film Festivali dünya sinemasının en yeni örnekleri, kült yapıtlar, usta yönetmenlerin son filmleri, yeni keşifler ve gizli hazinelerin aralarında olduğu 198 uzun metrajlı ve 12 kısa filminden oluşan zengin programıyla festival takipçileriyle buluşuyor. Festival kapsamında 12 günde, 18 bölümde 43 ülkeden 218 yönetmenin toplam 210 filmi gösterilecek. Festivalde gösterimlerin yanı sıra konuk yönetmen ve oyuncuların katılımıyla gerçekleştirilecek sohbetler, konserler ve özel etkinlikler de yer alacak.
Festival Filmleri 9 Salonda Sinemaseverlerle Buluşacak
İstanbul Film Festivali’nin bu yılki gösterimleri Beyoğlu’nda Atlas Sineması (iki salon), Beyoğlu Sineması, Pera Müzesi, Nişantaşı’nda Cinemaximum City’s (iki salon), Gayrettepe’de Cinemaximum Zorlu ve Kadıköy’de Rexx Sineması ve Kadıköy Sineması olmak üzere 9 salonda yapılacak. Festival gösterimleri 11.00, 13.30, 16.00, 19.00 ve 21.30’da yapılacak. Festivalin geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da öğrencilere bir hediyesi var. Festivalde bu yıl da, hamilerin desteğiyle, hafta içi 11.00, 13.30 ve 16.00 seanslarının öğrenci biletleri 1 TL üzerinden satışa sunulacak.
İstanbul Film Festivali Sinema Onur Ödülleri
İstanbul Film Festivali tarafından sinemaya gönül ve emek veren isimlere takdim edilen Sinema Onur Ödülleri bu yıl oyuncu Perihan Savaş, yazar ve senarist Osman ��ahin, yönetmen Aram Gülyüz ve yapımcı Arif Keskiner’e verilecek. Festivalin en eski sinemalarından Atlas Sineması’nın 22 yıldır müdürlüğünü sürdüren Cevdet Pişkin’e ise Sinema Emek Ödülü verilecek. Ödüller, 6 Nisan Cuma gecesi yapılacak 37. İstanbul Film Festivali Açılış Töreni’nde takdim edilecek.
Köprüde Buluşmalar
Türkiye’den sinemacıları uluslararası sektör profesyonelleri ile buluşturan ilk etkinlik olan ve bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Köprüde Buluşmalar ortak yapım platformu İstanbul Film Festivali kapsamında, 6-13 Nisan tarihlerinde düzenleniyor. Köprüde Buluşmalar Film Geliştirme Atölyesi, Work in Progress ve Komşular atölyelerinde Türkiye’den ve komşu ülkelerden uzun metraj kurmaca ve belgesel projeleri ile postprodüksiyon aşamasındaki filmlerin uluslararası film sektörüne ilk sunumları 12 ve 13 Nisan tarihlerinde yapılıyor. Köprüde Buluşmalar kapsamında uzmanların katılımıyla düzenlenen ve görsel-işitsel sektörün yeniliklerinin ve film yapımına dair konuların irdelendiği Sinema Konuşmaları’nın yanı sıra uluslararası market ve fon temsilcileri ile tanışma programları da yer alıyor.
Festivalde Yarışma Heyecanı
37. İstanbul Film Festivali’nde yarışma heyecanı 8 Nisan’da başlayacak. Uluslararası Yarışma, Sinemada İnsan Hakları Yarışması, Ulusal Yarışma, Ulusal Belgesel ve Ulusal Kısa Film yarışmalarında ödül kazanan filmler, 17 Nisan Salı akşamı düzenlenecek İstanbul Film Festivali Ödül Töreni’nde açıklanacak.
ULUSLARARASI YARIŞMA
İstanbul Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma bölümünde festivalin büyük ödülü Altın Lale için, “sinemaya yeni bakışlar” temasını izleyen filmler yarışıyor. 37. İstanbul Film Festivali Uluslararası Yarışma bölümünde 11 ülkeden 11 film yer alıyor.
SİNEMADA İNSAN HAKLARI YARIŞMASI
12 yıldır sadece İstanbul Film Festivali’nde verilen ödülüyle Sinemada İnsan Hakları Yarışması bu yıl da devam ediyor. Ödül, Eurimages fonunun verdiği 5.000 avro para ödülü ile destekleniyor. Yarışma jürisinde New Yorklu sanatçı ve bu yıl festival programında yer alan Looking for Oum Kulthum / Ümmü Gülsüm’ün Peşinde filminin yönetmeni Shirin Neshat, radyo ve televizyon kültür-sanat programları yapımcısı Christine Masson ve yapımcı, yönetmen Erol Mintaş yer alacak.
ULUSAL YARIŞMA
Ulusal Yarışma’da Altın Lale Ödülü için, yapımı 2017-2018 sezonunda tamamlanan 13 film yarışacak. Bu yıl yarışmadaki 10 filmin dünya prömiyeri, birinin ise Türkiye prömiyeri yapılacak. Altın Lale Ulusal Yarışma Jürisi En İyi Film, En İyi Yönetmen, Jüri Özel Ödülü, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Kurgu ve En İyi Müzik olmak üzere toplam 9 dalda ödül verecek.
ULUSAL BELGESEL YARIŞMASI
İstanbul Film Festivali’nin belgesel sinemayı ve belgeselcileri desteklemek amacıyla düzenlediği Ulusal Belgesel Yarışması’nda en iyi filme 10.000 TL değerinde En İyi Belgesel Ödülü verilecek. Ulusal Belgesel Yarışma Jürisi’nde yönetmen Ayat Najafi, Belgesel Sinemacılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ünlü ve Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali direktörü Petra Holzer yer alıyor. Gösterilecek belgesellerden 10 film Türkiye prömiyerini İstanbul Film Festivali’nde yapacak.
ÖZEL G��STERİMLER
İstanbul Film Festivali kapsamında Türkiye tarihinin en değerli ve en renkli kahramanlarından üç çınarın portresini anlatan üç farklı belgeselin de Özel Gösterimi yapılacak. Dünyanın en önemli Sümerologlarından 104 yaşındaki Muazzez İlmiye Çığ, yönetmen, sanat yönetmeni, senarist ve eğitimci Duygu Sağıroğlu ve dünyaca ünlü yazar Yaşar Kemal’in dopdolu hayatlarını anlatan belgeseller festivalde izleyicilerle buluşacak.
ULUSAL KISA FİLM YARIŞMASI
Ulusal Kısa Film Yarışması, İstanbul Film Festivali tarafından kısa film yapımını özendirmek, bu alanda gelişimi desteklemek ve nitelikli kısa filmleri izleyiciye buluşturmak amacıyla yapılıyor. Ulusal Kısa Film Yarışması’nda bu yıl 12 film yer alıyor. Yarışmanın jürisinde Transilvanya Uluslararası Film Festivali sanat yönetmeni ve kurucularından Mihai Chirilov, yönetmenler Ceylan Özçelik ile Onur Saylak yer alıyor. Jüri tarafından seçilecek En İyi Kısa Film 5.000 TL ile ödüllendirilecek. Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) jürisi de yarışmadaki bir filme ödül verecek.
SEYFİ TEOMAN EN İYİ İLK FİLM ÖDÜLÜ
2012 yılında kaybettiğimiz yönetmen ve yapımcı Seyfi Teoman anısına verilen Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü’nü kazanan filmin yönetmenine sonraki çalışmalarını teşvik etmek üzere CMYLMZ Fikirsanat aracılığıyla 30.000 TL ödül verilecek.
Festivalin Bol Yıldızlı Bölümü: Vodafone Red Galaları
İstanbul Film Festivali’nin en sevilen bölümlerinden ve bu yıl Vodafone Red sponsorluğunda gerçekleştirilen Vodafone Red Galaları’nda, yıldızları usta yönetmenlerle buluşturan ve sezonun merakla beklenen filmlerin Türkiye’deki ilk gösterimleri yapılacak. Vodafone Red Galaları’nda bu yıl gösterilecek filmler arasında Wes Anderson’ın Berlin Film Festivali’nin açılışında gösterilen son filmi Isle of Dogs / Köpek Adası ve Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar alan yönetmen Sebastián Lelio’nun başrollerinde Rachel Weisz ile Rachel McAdams’ın rol aldığı son filmi Disobedience / İtaatsizlik gibi birçok ödüllü film yer alıyor.
Vodafone Red Galaları bölümünde gösterilecek diğer filmler arasında Isabel Coixet’in Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan, Penelope Fitzgerald’ın romanından beyazperdeye uyarladığı son filmi The Bookshop / Sahaf, ünlü İngiliz oyuncu Rupert Everett’in ilk kez kamera arkasına da geçerek Oscar Wilde’ı canlandırdığı The Happy Prince / Mutlu Prens ve Oscar’lı canlandırma ustası Nick Park’ın eğlenceli, hareketli yeni canlandırma filmi Early Man / Taş Devri Firarda da gösterilecek.
Michael Pearce’ın muhteşem manzara çekimleriyle büyülerken boğucu toplum baskısı eşliğinde gerilim dozu gitgide artan, dünya prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yapan ilk filmi Beast / Canavar, Alman auteur Christian Petzold’un Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan ve geçmişten bir mülteci hikâyesini günümüzde anlattığı son filmi Transit, Lynne Ramsey’nin Cannes Film Festivali’nde En İyi Senaryo ve En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini alan Joaquin Phoenix’li son filmi You Were Never Really Here, Steven Soderbergh’in dünya prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yapan ve tamamen iPhone ile çekilen son filmi Unsane / Saplantı, yönetmen Erick Zonca’nın Wisdom of the Crowd dizisinin senaristi Dror Mishani’nin romanından uyarladığı Black River / Siyah Nehir de Vodafone Red Galaları filmleri arasında yer alıyor.
Festivalin açılış filmi de Vodafone Red Galaları kapsamında. Weekend ve 45 Years filmleriyle tanınan, küçük ve basit öykülere yaklaşımındaki hassasiyet ve zarafetle sinemaseverler tarafından baş tacı edilen İngiliz yönetmen Andrew Haigh’in son filmi Lean On Pete, bir genç ile bir at arasındaki dostluğu anlatıyor. Berlin Film Festivali’nde en iyi filme verilen Altın Ayı’ya layık görülen Romen yönetmen Adina Pintilie’nin ilk uzun metrajlı filmi Touch Me Not / Dokunma Bana Türkiye prömiyeri ise festivalin hemen ardından 19 Nisan Perşembe günü 3 sinemada aynı anda gerçekleştirilecek.
Festivalin En Yenisi: Çiçek İstemez
37. İstanbul Film Festivali’nin bu yılki yeni bölümlerinden biri de Çiçek İstemez. Kahramanı güçlü kadınlar olan filmlerin bir araya geldiği bölüm kapsamında gerçek hayatta da sinemada da baskılara boyun eğmeyen, kendi yolunu çizen, kendi ayakları üzerinde duran kadınların hikâyelerini anlatan filmler yer alıyor. Çiçek İstemez bölümünde İran’dan Belçika’ya Arjantin’den Gürcistan’a 10 film yer alıyor. Absürd mizahi tonları, yaratıcılık mekanizmalarına bakışı ve özgürleşen kadın figürünü ele alışıyla birçok uluslararası festivalden ödülle dönen Scary Mother / Korkunç Anne, İran’ın en tanınmış televizyon ve sinema oyuncularından Rambod Javan’ın kamera arkasına geçtiği Negar / Nigar, Fransa’da bir iş kadınının hikâyesini anlatan Number One / Bir Numara, erkeklik, bağlılık ve müstehcenlik kavramlarıyla iyiden iyiye dalga geçen Of Skin and Men / Erkeklere Bakmak, Arjantinli yönetmen Anahí Berneri’nin toplumsal ve ekonomik çöküşün gerçekçi bir portresini çizdiği Alanis ve daha fazlası bu bölümde yer alıyor.
Bergman 100 Yaşında
37. İstanbul Film Festivali dünya sinemasının en saygın yönetmenlerinden Ingmar Bergman’ı, doğumunun 100. yılında Volvo Car Turkey sponsorluğunda özel bir bölümle anıyor. 1944’ten 2003’e uzanan 59 yıllık sinema kariyeri süresince 45 uzun metrajlı film ve 170’in üzerinde tiyatro oyunu yöneten ve birçok filmin de senaryosuna imza atan İsveçli yönetmen, birçok sinemacının kariyerini ve filmlerini şekillendiren, çağdaş sinema sanatının en etkileyici filmlerinden bazılarını çekti. Sinemada felsefenin izlerini süren yönetmen yapıtlarında özellikle aile, ölüm ve inanç gibi yaşamın en temel, üzerinde en çok kafa yorulan sorunsallarını ele aldı.
Festival Sohbetleri
37. İstanbul Film Festivali bu yıl yine birçok ulusal ve uluslararası konuk ağırlıyor. Bu yıl yine hem sinema profesyonelleri, hem de festival takipçileri tarafından merakla beklenen festival sohbetleri gerçekleştiriliyor. Bu yıl festivalin Uluslararası Yarışma jürisinde yer alan ve ikinci uzun metrajlı filmi Looking for Oum Kulthum / Ümmü Gülsüm’ün Peşinde bu yılki festival programında bulunan Shirin Neshat, fotoğraf, sinema ve görsel sanata dair düşünceleri ve deneyimlerini sinemaseverler ve hayranlarıyla paylaşıyor. Yine festivalin Uluslararası Yarışma jürisinde yer alan, festival programında yer alan Ammore e malavita / Sevda ve Kurşunlar filminin müzikleriyle Venedik Film Festivali’nde ödüllendirilen ve Türkiye’de özellikle Ferzan Özpetek’in Hamam filmine yaptığı müzikleriyle tanınan Pivio festival sohbetinde yıldızlarla bezeli müzikal yolculuğunun dönüm noktalarını izleyiciler ve müzikseverlerle paylaşacak.
Türk sinemasının köşe taşları, “öykücülüğümüzün Toros zirvesi Osman Şahin”, “Yeşilçam’ın en üretken muzip yönetmeni” Aram Gülyüz ve her sinemacının yolunun kesiştiği Arif Keskiner, Yeşilçam’dan bugüne isimli bu çok özel sohbette İstanbul Film Festivali Danışma Kurulu’nun onursal üyesi Atilla Dorsay moderatörlüğünde bir araya geliyor. Yazar ve senarist Osman Şahin, özgün öyküleriyle birlikte sinemaya en çok uyarlanan yazar sayılıyor; Aram Gülyüz’ün 1958’den günümüze yönetmen olarak imza attığı filmlerin sayısı 140’a ulaşıyor; Arif Keskiner ise özellikle yapımcılıkla sinemamıza birçok başyapıt kazandıran bir sinemacı. Sinema yazarı Atilla Dorsay ile bu yıl festivalin Sinema Onur Ödüllerini alacak olan bu değerli sinemacıların sohbetini Yeşilçam’ı sevenler kaçırmasın.
Festivalin Sinemada Edebiyat konulu bir diğer sohbetinde ise şiir, roman, deneme, günlük gibi pek çok edebî türde yapıtlar veren ve bu yıl festivalin Ulusal Yarışma jürisinde yer alan Küçük İskender ile birbirine çok yakın, bir yandan da çok uzak iki sanat dalı, sinema ile edebiyatın ilişkisi tartışılacak. TRT’de kameramanlıkla başladığı kariyerini 1996’dan bu yana görüntü yönetmeni olarak sürdüren, bu görevi üstlendiği birçok filmle ulusal ve uluslararası yarışmalarda birçok ödül kazan ve bu yıl festivalin Ulusal Yarışma jürisinde yer alan Gökhan Tiryaki ise festival sohbetinde sanatını takip eden sinemaseverler ve sinemacılarla buluşacak.
Bilet fiyatları
Hafta içi gündüz seansları (11.00, 13.30, 16.00 ) yalnızca 8 TL; öğrenciler için yalnızca 1 TL Hafta içi 19.00 ve hafta sonu (11.00, 13.30, 16.00, 19.00) tam 22 TL, öğrenci ile 65 yaş ve üstü 15 TL;Tüm 21.30 seansları 22 TL; Pera Müzesi’nde gösterimlerin bilet fiyatları 8 TL.
The post 37. İstanbul Film Festivali Sinemaseverleri Bekliyor appeared first on istandist.com - İstanbul' u Keşfet & Explore the Istanbul.
from WordPress https://istandist.com/37-istanbul-film-festivali-sinemaseverleri-bekliyor/
0 notes
Text
Pakdemirli: "Kuraklıkla ilgili gerekli tedbirler alınmıştır."
Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, 1. Türkiye Çiftçi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada herkesin gönlünün rahat olması gerektiğini belirterek, "Kuraklıkla ilgili gerekli tedbirler alınmıştır. Türkiye, dün olduğu gibi bugün de, yarın da bir problem yaşamayacaktır." dedi. Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, Turkuvaz Medya tarafından gerçekleştirilen 1. Türkiye Çiftçi Zirvesi'ne katıldı. Bakan Pakdemirli burada yaptığı konuşmada, küresel salgın sürecinde tarım ve hayvancılıkta üretimin ve faaliyetlerin aksamaması için yaptıkları çalışmaları anlattı. ABD, AB, Çin ve çok sayıda ülkede insanların rafları boşalttığını, lojistik zincirinin sıkıntıya girdiğini aktaran Pakdemirli, Türkiye'nin, aldığı tedbirler sayesinde hiçbir sıkıntı yaşamadığını ifade etti. Pakdemirli, Türkiye'nin hem tedarik zinciri hem üretimin aksamaması için tedbirlerini ilk vaka görülmeden çok önce aldığını belirterek, salgında çiftçilere adeta diplomatik pasaport verdiklerini, onların, sokağa çıkma yasaklarında istedikleri gibi dolaştığını, ekimini, hasadını ve üretimini yaptığını bildirdi. Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile koordineli bir şekilde aldıkları tedbirler ve sağladıkları ayrıcalıklar sayesinde 2020'nin tarımda çok iyi geçtiğini vurgulayan Pakdemirli, "Tarımsal hasılada 2020'yi Türkiye'nin büyümesinin çok ötesinde bir büyümeyle kapattık." dedi. Pakdemirli, dış ticaret ve mevsimlik işçiler için tedbirler aldıklarını, destekleri erken ödediklerini, ekstra destek verdiklerini, ekilmeyen arazi kalmaması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile çalışmalar yaptıklarını anlattı. "TÜRKİYE, GIDA GÜVENLİĞİNDE BİR EKSİKLİK YAŞAMAYACAK" Bekir Pakdemirli, kuraklık problemine ilişkin bir soru üzerine, geçen yıl istenilen yağışlar görülmese de tarımsal kuraklığa izin vermediklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun sebebi, depolama sistemlerimizin olması. (Yağışlarda) Bu yıl ise geçen yıla göre yüzde 25 daha gerileme var. İster istemez sulanmayan alanlarda, vejetasyonda ciddi bir problem yaşadık. Bununla ilgili Türkiye belli bir miktarda etkilendi. Tabii bununla alakalı ne yaptık? Kuraklıktan etkilenen çiftçilerimize bir destek verilmesi gerekiyordu. Dekarda 151 liraya varan bir destek Cumhurbaşkanımız tarafından açıklandı. Şu an kayıp, bizim üstesinden gelemeyeceğimiz bir kayıp değil. Türkiye'nin üretimi, TMO ve piyasanın stokları, almış olduğumuz dış ticaret tedbirleriyle beraber Türkiye herhangi bir konuda, gıda güvenliğinde bir eksiklik yaşamayacak. Ama bu kuraklığı da sürekli olarak yaşayabiliriz." Pakdemirli, çiftçilere TARSİM sigortası yaptırma çağrısında bulunarak, kuraklığın bundan sonra da yaşanabileceğini, çok değişken bir iklim döneminde olduklarını söyledi. "KURAKLIKLA İLGİLİ GEREKLİ TEDBİRLER ALINDI" Pakdemirli, kuraklığa karşı en büyük tedbirin "sulama yatırımlarını artırmak" olduğunu, bu konuda önemli bir atılım yaptıklarını belirterek, "En hızlı şekilde sulama yatırımlarımızı artırıyoruz. Mümkün mertebe çiftçimize destek olma gayreti içerisindeyiz. Piyasalarda herkesin gönlü rahat olsun. Kuraklıkla ilgili gerekli tedbirler alınmıştır. Türkiye, dün olduğu gibi bugün de, yarın da bir problem yaşamayacaktır." ifadelerini kullandı. Pakdemirli, ekmek fiyatlarının artacağına ilişkin söylentilerin hatırlatılması üzerine, "Son 2 yıldır sanayici, TMO tarafından buğday temini noktasında destekleniyordu. Desteğimiz bundan sonra da devam eder. Ekmek fiyatlarında çok aşırı artışlar olmayacaktır diye düşünüyorum." dedi. Gıda güvenliği konusundaki çalışmalara değinen Pakdemirli, en son 2004'te yapılan Tarım Şurası'nı 15 yıl aradan sonra topladıklarını, tüm paydaşları bir araya getirdiklerini, ortak akılla bir eylem planı ortaya çıkardıklarını, sonuçlarını takip ettiklerini anlattı. Pakdemirli, sürekli sahada olduklarını ve problemleri dinlediklerini belirterek, "Son 3 yılda bütün rakamlar iyiye gidiyor ve bu iyiye gitmenin aslında bana göre tek bir sebebi var; sahadayız." dedi. "TÜRKİYE'NİN BİR AN EVVEL SÖZLEŞMELİ ÜRETİME GEÇMESİ LAZIM" Bakan Pakdemirli, tarladan sofraya uzanan yolda ürünlerdeki fiyat artışına ilişkin soru üzerine, bu konuda bazı yapısal problemler bulunduğunu, sözleşmeli üretim noktasında eksiklik yaşadıklarını söyledi. Türkiye'nin sözleşmeli üretime geçmesi gerektiğini vurgulayan Pakdemirli, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bununla ilgili yasa tasarımımız Meclis'te. Çok iyi çalışılmış bir yasa tasarısı. Bana göre sözleşmeli üretim, Türkiye'de bugün itibarıyla bizim Bakanlıkta yapacağımız en önemli projelerden bir tanesidir, son 2 senede, kalan zamanımızda. Türkiye'nin bir an evvel sözleşmeli üretime geçmesi lazım. Bu geçiş bir anda olmaz belki. Hem çiftçi hem tüccar hem ihracat hem üretim dengesi açısından çok önemli diye düşünüyorum." Pakdemirli, Dijital Tarım Pazarı projelerine değinirken, bu uygulamanın tarımda fiyat dalgalanmasını önleyebileceğini, ürünlerin tarladan sofraya çok daha istikrarlı ulaşmasını sağlayabileceğini kaydetti. "TARLALARDA YERLİ TOHUM ORANI YÜZDE 96" Bekir Pakdemirli, yerli tohum çalışmalarına ilişkin soru üzerine, ithal tohumla ilgili doğru olmayan bir algı olduğunu belirterek, Türkiye'deki 1.000 tohum firmasının 940'ının yerli, 42'sinin yerli, diğerlerinin ise yerli-yabancı ortaklığa sahip olduğunu bildirdi. Pakdemirli, "Türkiye'nin tarladaki yeterliliği yüzde 96. Yani 100 dönüm tarlanın 96'sı yerli. Türkiye'nin çok ciddi bir ihracatı var. 162 milyon dolar ihracat yapan bir ülke. Türkiye bu konuda çok başarılı. Kendimizi geliştireceğimiz alanlar yok mu? Ben her konuda da, yani çok iyi, süper istemem. 2 tane alan var; bir tanesi anaç tohum. Bunu geliştirme konusunda biraz daha çalışmamız lazım. İkincisi de sebze tohumlarında bir eksiğimiz var. Sebze tohumlarında biraz ithalata bağımlılık var. Türkiye'de tohumla ilgili bir problem yok. Tohum ihracatçısı bir ülkeyiz." şeklinde konuştu. Genç ve kadın çiftçilere yönelik çalışmalara değinen Pakdemirli, "Şu veya bu şekilde gençlerimizi doğdukları yerde kalmaya ikna etmemiz lazım. Ama bir insanın doğduğu yerde kalmaya ikna olması için doğduğu yerde doyması lazım. Bunları da girişimci haline getirmemiz lazım." dedi. Kadın ve gençlerin doğdukları yerde kalmasına çok önem verdiklerini ifade eden Pakdemirli, şunları kaydetti: "Pandemi dönemi aslında bu konuda bizim için de bir fırsat oldu. Yani okumuş ama şehirlerden kaçmayı düşünen bir kitleyle de karşı karşıya kaldık. Burada işte bir fırsat olduğunu düşündük. Çeşitli çalışmalar yaptık, broşürler hazırladık. Var olan çiftçilerimizi koruyacağız, onları motive edeceğiz, 'üretim yapın' diyeceğiz. Bir de yenilerini bu işin içerisine katmamız lazım. Tabii en önemlisi de belli bir yaşı geçmişlerin değil, genç ve girişimci olan kadınlarımıza, gençlerimize bu konuda destek vereceğiz, vermeye devam edeceğiz." Pakdemirli, salgın sürecinde gençlerin tekrar memleketlerine, tarıma döndüğüne dair bir veri olup olmadığına ilişkin soru üzerine, "Bir istatistik yok, gözlem var. İnanılmaz derecede tekrar geriye doğru dönüş konusunda heves ve istek var. Bunu şuradan anlayabiliyoruz; Türkiye'de tarım arazisi fiyatları son 3 yılda en az 3 misli arttı." diye konuştu. "SU KAYNAKLARINA ÇOK İYİ DAVRANMAMIZ LAZIM" Bakan Pakdemirli, Türkiye'nin kurak ülke olmaya aday olduğunu belirterek, bu nedenle yeraltı barajlarını devreye almaya başladıklarını, 2023'e kadar 150 tane bitirmeyi hedeflediklerini, 2021 sonu itibarıyla 50 adet yeraltı barajının bitmiş olacağını bildirdi. Yeraltı barajlarının kuraklığa karşı faydalarına değinen Pakdemirli, buharlaşma olmadığı için suyun çok daha iyi muhafaza edilebildiğini, kamulaştırma maliyetlerinin bulunmadığını, sosyolojik problemler ortaya çıkmadığını söyledi. Pakdemirli, su kaynaklarına çok iyi davranılması gerektiğini vurgulayarak, "Su kaynaklarını artırmamız lazım. Buradaki gideri de azaltıyor olmamız lazım. Buradaki giderde aslan payı tarım kesimine ait. Daha akılcı metotlarla bu suyu kullanmanın yolunu bulmalıyız." dedi. Tarımda 11 çeyrektir süren büyümenin çiftçilere yansıdığını ifade eden Pakdemirli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hububat, arpa, buğday, kayısı fiyatından memnun olmayan çiftçimizi tanımıyorum. Fındıktan, bakliyat fiyatından memnun olmayan bir çiftçimizi tanımıyorum. Yani biz şöyle bir söz vermiştik; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle beraber bir yıl içerisinde sahada problemli bir ürün, para kazanmıyor denilen bir ürün bırakmayacağız diye... 2019 içerisinde bunu gerçekleştirme şansımız oldu. 2020'de de pandemiye rağmen bunu devam ettirdik ve pandemiye rağmen çiftçi ürününü sattı ve para kazandı. Bazı istisnalar olmuş olabilir ama genel itibarıyla biz her zaman çiftçinin yanında olduğumuzu gösterdik. Bu anlamda çiftçi bir şekilde parayı kazandı." "MUHALEFET YANLIŞ BİR ALGI ORTAYA KOYMAYA ÇALIŞIYOR" Bakan Pakdemirli, "Türkiye tarımda kendi kendine yeterli ülke olmaktan çıktı" ve "tarımda ithalatçı hale geldi" şeklindeki iddiaların hatırlatılması üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu: "Muhalefet tabii ki burada bir argüman üretmeye çalışıyor. Yani burada yanlış bir algı ortaya koymaya çalışıyor. Ben aslında hep şunu söylüyorum; tarım stratejik sektör ve bizim buraya yeni paydaşlar kazandırmamız lazım. Yanlış bir algı oluşturduğumuz zaman tarıma yeni paydaşlar kazandırmak yerine mevcutta da 'ya para kazanıyor muyum, kazanmıyor muyum?' nedir diye insanı endişeye düşürürler. Zaman zaman iddialarda bulunuyor ki yani öyle bakıyorsunuz. 'Nedir bu falan' diyorsunuz? İthalat.... Ne ithalatı kardeşim? Bakıyorsun, Türkiye söyledikleri dönemde 2 bin ton saman ithal etmiş. Saman dediğiniz de içine, yani gümrük tarife pozisyonu içinde böcek yuvalarından tutun, böcek yataklarından tutun, 1.000 tane ürün olan bir getiri... Diyelim ki hepsi saman olsun. Çünkü saman ithal etmek mantıklı bir şey değildir. En fazla 1 lira olan bir ürünü Avrupa'dan buraya getirmek çok mantıklı değildir ancak bir ihtiyaç olursa Türkiye yapar bunu. Türkiye, kapalı Küba değil ki, ihtiyaç olursa yapar. 2 bin ton o dönem saman ithal etmişiz ama bilançonun diğer tarafını okumuyor uyanıklar, 84 bin ton da ihracat var orada. Yani böyle bir yalancılık, böyle bir müfterilik ve yanlış bir imaj ortaya koymak kaydıyla, bir oy çalar mıyım mantığıyla veya sadece iktidar karşıtlığı yaparım ben medyamda mantığıyla bu işleri yönetemeyiz. Türkiye'ye bunlar iyilik değildir. Türkiye'nin gıda güvenliğine iyilik değildir. Türkiye'nin çiftçisine iyilik değildir." Read the full article
#1.TürkiyeÇiftçiZirvesi'#Kuraklık#Kuraklıklailgiligereklitedbirler#TarımveOrmanBakanı Dr.BekirPakdemirli
0 notes
Text
Fındıktan sonra ben
ya yemin ederim bacaklarim belim basim her yanim hayvan gibi agriyor
11 notes
·
View notes
Text
Giresun'da manda yetiştiriciliği yüz güldürüyorSon yıllarda manda yetiştiriciliğine büyük ilginin olduğu ilde bin 100 olan manda sayısı 4 bin 500'lere yükseldi
Giresun’da manda yetiştiriciliği yüz güldürüyorSon yıllarda manda yetiştiriciliğine büyük ilginin olduğu ilde bin 100 olan manda sayısı 4 bin 500’lere yükseldi
Giresun’da 2012 yılında kurulan Manda Yetiştiricileri Birliği tarafından uygulanan “Halk Elinde Manda Islahı” projeleri kapsamında 9 yılda il ekonomisine 14 milyon lira kazandırıldı. Manda Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ahmet Geldi, proje kapsamında hem manda üretiminin artırıldığını hem de manda üreticilerine ekonomik katkı sağlandığını söyledi. Giresun’un fındıktan sonra en önemli geçim…
View On WordPress
0 notes
Text
Müzik müfredatı!
Yeni Türkiye’yi kuruyoruz. Dindar nesil yetiştiriyoruz... Diyenlerin eğitimin her alanında Osmanlı ve Arap kültürüne özenen saçmalıkları birbirini izliyor. İşte CHP Milletvekili Şanal Sarıhan, müzik müfredatındaki yenilikleri! aktarıyor:“Yeni müfredata göre çocuklar ilkokul birinci sınıftan itibaren“ilahi”, yedinci sınıfta da “tekbir” ve “salat-ı ümmiye” ile segâh ve hüzzam makamlarını öğrenecek, buna karşılık basit kanonları ve çoksesli şarkıları öğrenemeyecek. Popüler müzik de müfredattan çıkarılırken, yerine mehter müziği ve dini müzik konuldu.”Bu arada orta öğretim ve üniversite sınav sistemleri değiştiriliyor? Amaç ne olabilir? Yukarıdaki zihniyet eğitimi çağa uydurmak amacında olabilir mi? Yoksa tek hedef eğitimi daha fazla dinselleştirmek midir? Ne dersiniz?
İDEA
Kadıköy Belediyesi bütün belediyelere örnek olacak bir adım attı...
Moda burnunda kendilerine ait Kalkedon adlı “cafe restoran”ı boşalttı. Hayli para harcayarak, deniz kıyısındaki bu binayı bir kültür evine dönüştürdü. Adını İDEA koydu.
İDEA’nın deniz manzaralı üst katı çeşitli meslek sahiplerinin ofis olarak kullanımına ayrıldı. Ayda 300 lira ödeyerek, açık alanda bir yer kiralayabilirsiniz.
Alt kat ise öğrenciler için ücretsiz çalışma alanına dönüştürüldü. Öğrenciler burada bütün gün kitap okuyabilir, ders çalışabilir. Sonuçta bina büyük bir ihtiyaca cevap verir hale geldi.
Bu güzel proje için... Başkan Aykurt Nuhoğlu’na tebrikler...
***
“Eskiden cenaze yıkayacak imam yoktu” diyorlar.
Şimdi o kadar çok ki, bazıları sıkıntıdan darbe yapıyorlar.
G.E
***
Kirpi Cafe...
İstanbul’da Kirpi Cafe adlı bir zincir var. Geçenlerde Anadolu yakasında bir Kirpi Cafe’de kahvemizi yudumlarken çalışanlara sorduk:- Burada kirpi var mı?Ne ilgisi var, gibi yüzümüze baktı. Adı “Kirpi” ama içinde kirpi yok!Oysa Japonya’nın başkenti Tokyo’da çok ünlü bir “Kirpi Cafe” var. Bu kafede yiyip içiyor canınız isterse tel kafeslerdeki kirpileri elinize alıp sevebiliyorsunuz. Hatta evde beslemeye niyetiniz varsa küçük bir para mukabili satın alabiliyorsunuz. Bizde niye yok!
ÜZÜM
CHP fındıktan sonra “Üzümde adalet” mitingini de başarıyla tamamladı!
Şimdi sırada “Şeftalide adalet”, “Kestanede adalet” mitingleri var!
Gibisinden espriler yapınca CHP’liler alınıyor...
Kötü bir şey mi yaptık, diye soruyorlar
Ne münasebet...
Ancak ülkenin ana gündeminde Kuzey Irak... Müfredat... Laik eğitim... gibi konular varken...
Genel Başkan’ın bu konulara hiç değinmemesi... Hele laikliği bir kez olsun ağzına almaması...
“CHP gündemden kaçıyor” yorumlarına yol açıyor...
Bu arada: CHP’nin Anadolu’yu dolaşacak “Adalet TIR’ı” da yakında yola çıkıyormuş!
Bibliyofil misiniz?
Bilin bakalım bibliyofil ne demektir?
Bibliyofil “kitap sever” demektir...
Peki biblioman ne demek?
Kitabını sıkı koruyan, kimseye ödünç olarak bile kitap vermeyen demek...
Ya bibliobibuli... Bu da çok okuyan ve adeta okuyarak sarhoş olan kişilere takılan addır... Kitapseverler için güzel günler başlıyor...
Ekim’de Frankfurt, kasımda TÜYAP kitap fuarı var.
Peki kitap nedir, nasıl tarif edilir?
Halit Çelikbudak dostumuzun Almanya’dan yazdığına göre...
UNESCO kitabı şöyle tarif ediyor:
“Periyodik olmayan, 49 veya daha fazla sayfası olan yayınlar kitaptır.”
Sayfa sayısı ülkelere göre değişebiliyor. Örneğin Norveç, Kanada ve Finlandiya’da kitap için asgari sayfa sayısı 49’dur. Ama Belçika’da 40, Danimarka’da 60, İtalya’da 100. Türkiye’de ise bir alt sınır yok...
Kitap hem beynin hem ruhun gıdasıdır. İnsanı asla zarara sokmayan bir yüce uğraş, bir zenginlik aracıdır.
“Yeni Türkiye” denen ülke ne hikmetse
“eski Türkiye’nin” 550 yıl
gerisinde.
G.E
2 notes
·
View notes
Text
Ordu'da Kivide Budama Ve Gübreleme Eğitimi Yapılıyor.
Ordu İl Tarım ve Orman Müdürlüğünce, Kivide Budama ve Gübreleme Eğitimi verildi. Ordu İl Tarım ve Orman Müdürlüğü konuya ilişkin yapılan açıklama şöyle; ”İlimizde fındıktan sonra en çok yetiştiriciliği yapılan “Ordu Kivisi”nde Müdürlüğümüz bünyesinde görevli teknik personeller ve yetiştiricilik yapılan ilçelerdeki tarım danışmanlarına yönelik uygulamalı olarak İl Müdürlüğümüz kivi uzmanları…
View On WordPress
0 notes
Text
Fındık ve Sağlığa Faydaları
Dünyada en çok fındık üreten ülke Türkiyedir. İtalya ve ABD üretimde Türkiye den sonra gelmektedir. 2300 yıl önce Türkiye'nin kuzeyinde Karadeniz kıyısında fındık üretildiği tarihi belgelerde, son 6 asırdır Türkiye'den başka ülkelere fındık ihraç edildiği bilinmektedir. Hem Türkiye'de hem de dünyada atıştırmalık olarak tüketilmesinin yanı sıra, çikolata, bisküvi, şekerleme endüstrisinde, tatlı, hamur işleri ve dondurma yapımında, kavrulmuş, beyazlatılmış, doğranmış, dilimlenmiş, mea ve macun şeklinde kullanılır. Sağlıklı bir diyetin bir parçası olarak fındık yemek kalbiniz için iyi olabilir. Fındık doymamış yağ asitleri ve diğer besin maddeleri içerir.
Fındığın Kalp Sağlığına Faydasını Sağlayan İçerikleri Doymamış yağlar. "iyi" yağlar - hem tekli doymamış ve çoklu doymamış yağlar - düşük kötü kolesterol düzeyleri düşünülmektedir.Omega-3 yağ asitleri. Omega-3 yağ asitleri balık birçok türde bulunur, ancak birçok fındık da omega-3 yağ asitleri açısından zengindir. Omega-3s tarafından kalp e yardımcı gibi görünüyor yağ asitleri sağlıklı bir formuLif. Tüm fındık türleri kolesterol düşürmeye yardımcı olur lif içerir. Lif kendini tok hissetmeni sağlar, böylece daha az yersin. Lif de tip 2 diyabet önlenmesinde bir rol oynadığı düşünülmektedir.E vitamini. E vitamini arterlerde plakların gelişimini durdurmaya yardımcı olabilir, hangi onları daraltabilir. Arterlerinizde plak gelişimi göğüs ağrısına, koroner arter hastalığına veya kalp krizine yol açabilir.Bitki steroller. Bazı fındık bitki steroller, kolesterol düşürmeye yardımcı olabilecek bir madde içerir. Bitki steroller genellikle ek sağlık yararları için margarin ve portakal suyu gibi ürünlere eklenir, ancak steroller fındık doğal olarak ortaya çıkar.L-arginin. Fındık da l-arginin kaynağıdır, hangi onları daha esnek ve kan akışını engelleyebilir kan pıhtıları daha az eğilimli yaparak arter duvarlarının sağlığını iyileştirmeye yardımcı olabilecek bir maddedir. Fındık kardiyovasküler hastalıklardan koruyucu besinler arasında yer almaktadır.
Fındıktan zengin diyet endotel fonksiyonlarını artırmakta LDL(kötü kolesterol) seviyesini düşürmeye yardımcı Fındık diyetten çıktıktan 4 hafta sonra bu olumlu etkiler kaybolmaktadır. Besin değeri ve İçerdiği Bileşikler 100 gr tuzsuz kavrulmuş fındık; 18 gr karbonnhidrat(5gr şeker,9gr diyet lifi) 15 gr protein 65,2 gr yağ(4,5gr doymuş,46,6gr tekli doymamaış,8,5gr çokludoymamış) Avit,B1 vit,B2 vit,B6 vit, Niyasin,Pantetonik asit,Folat Cvit,E vit Kalsiyum,magnezyum,mangan,demir,fosfor,potasyum,çinko,selenyum, Tombul Fındık Besin İçeriği 100 gr;24mg E vitamini ve B komleks vitaminleri,21 serbest aminoasit,6 organik asit saptanmıştır. Fındıklar için eşsiz bir özellik olan fındık, folataçısından son derece zengindir. 100 g taze fındık taşımak 113 μg; yani, yaklaşık% 28 bu vitaminin günlük alımı önerilir. Folat megaloblastik anemi önlemeye yardımcı olur önemli bir B-kompleks vitamini, ve en önemlisi, yenidoğanda nöral tüp defektleri. Hamile anneleriçin iyi haber Manganez, potasyum, kalsiyum, bakır, demir, magnezyum, çinko ve selenyum gibi minerallerin zengin kaynağıdır. Bakır ve manganez antioksidan enzim, süperoksit dismutaziçin temel ko-faktörlerdir. Demir mikrositik-anemi önlemeye yardımcı olur. Magnezyum ve fosfor kemik metabolizmasının hayati bileşenleridir. Kısacası fındık günlük olarak tüketilmesi gereken multi vitamin hapların çok ötesinde kıymetli bir besin dir ve ana üretim kaynağı da Türkiye dir. Sağlıkla Kalın Read the full article
0 notes
Photo
FELLAH KÖFTESİ MALZEMELER Haşlamak için; 1.5 litre su Köfteler için; 2 Su Bardağı köftelik ince bulgur 2.5 Su Bardağı Sıcak su 1 Su Bardağı Un 1 Adet Yumurta 1 Çay kaşığı kimyon 1 Çay kaşığı toz karabiber 1.5 tatlı kaşığı tuz 1 Yemek Kaşığı biber salçası Sosu için; 1 Çay Bardağı zeytinyağı 1 Çay kaşığı pul biber 1 Su Bardağı rendelenmiş domates 1 Tatlı Kaşığı biber salçası 2 Diş rendelenmiş sarımsak 1 Çay kaşığı tuz 1 Çay kaşığı karabiber YAPILIŞI 2 Su Bardağı ince bulguru bir kabın içerisine aktarın ve üzerine 2.5 su bardağı sıcak su ilave edin. Streç film ile üzerini kapatarak bulgur şişene kadar bekletin. Şişen bulgurun içerisine 1 Adet yumurta ve 1 yemek kaşığı biber salçasını ilave edin. 1 su bardağı unu da azar azar ilave ederek yoğurmaya başlayın. 1.5 tatlı kaşığı tuz, 1 çay kaşığı karabiberi ve kimyonu ekleyerek bütünleşene kadar güzelce yoğurun. Elinizi hafifçe ıslatın. Hamurdan fındıktan biraz büyük parçalar kopararak iki avucunuzun içinde yuvarlayın. Yuvarladıktan sonra orta kısmına parmağınızla bastırarak bir çukur açın. Şekillendirdiğiniz köfteleri hafif unlanmış bir kabın içine aktarın ve güzelce harmanlayın. Tencerede kaynayan suyun içerisine köftelerinizi atın ve yumuşayana kadar 10-15 dakika kadar haşlayın. Haşlanan köfteleri kevgir yardımıyla süzdürerek borcamın içine alın. Bir tavanın içine 1 Çay Bardağı zeytinyağı ve 1 Yemek Kaşığı biber salçasını alın. Üzerine rendelenmiş 1 Su Bardağı domatesi ekleyin. Kıvamı hafif yoğunlaşınca 2 Diş rendelenmiş Sarımsak, 1 Çay kaşığı pul biber, 1 Çay kaşığı karabiber ve 1 çay kaşığı tuzu ekleyip karıştırın. Ardından hazırladığınız sosu üzerine gezdirin ve güzelce karıştırın. Servisi tabağına alın ve ince kıyılmış maydonozlar serperek servis edin. Afiyet olsun. #yemektarifleri #nefisyemektarifleri #engüzeltarifler #sunum #fellahköftesi #köfte https://www.instagram.com/p/Bv8aUtxD2xy/?igshid=1t9ivy2xiaahi
0 notes
Photo
İlaçlı fındıkla uyutup soydu Antalya'da, hazırladığı ilaçlı fındık, sigara ve bisküviyle uyuttuğu 4 kişinin üzerindeki eşyaları yağmalayan Seyfi Sevil (67), polis ekiplerince yakalandı. Seyfi Sevil'in, 7 ayrı suçtan bulunan kesinleşmiş 36 yıl hapis cezası nedeniyle arandığı ortaya çıktı. Muratpaşa ilçesi Defterdarlık Caddesi'ndeki C.O.'nun iş yerine 26 Kasım 2018 tarihinde giden Seyfi Sevil, alışveriş bahanesiyle işletme sahibiyle bir süre konuştu. Sevil, bu sırada işletme sahibi C.O.'ya elindeki fındıktan ikram etti. Sevil, yediği fındığın etkisiyle uyuyan işletme sahibinin üzerindeki para ve değerli eşyaları alıp, kaçtı. Uyandığında soyulduğunu anlayan C.O.'nun şikayet üzerine İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekipleri, kimliğini belirledikleri şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı. HALK OTOBÜSÜNDE YAKALANDI Ekipler, dün akşam saatlerinde Konyaaltı ilçesinde özel halk otobüsüne bindiğini belirledikleri Seyfi Sevil'i operasyonla yakaladı. Üzerinden bir miktar ilaçlı fındık ve 3 bin 310 TL çıkan şüphelinin, 7 ayrı suçtan 36 yıl kesinleşmiş hapis cezası olduğu tespit edildi. Seyfi Sevil, sağlık kontrolünün ardından Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Şüphelinin, hazırladığı ilaçlı fındık, sigara ve bisküvi ile M.D., E.Y. ve B.Ö.'yü de uyutup, soyduğu tespit edildi. Seyfi Sevil'in üzerinde ele geçirilen ve delil torbasına konulan fındıkları jiletle ortadan ikiye böldüğü, içine uyku hapı koyduktan sonra yeniden yapıştırdığı belirlendi. DHA https://www.instagram.com/p/Bs13apuFivr/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=ny5y5753dsb5
0 notes
Text
Giresun, fındıktan sonra çayda da iddialı
Giresun, fındıktan sonra çayda da iddialı
GİRESUN – ATAKAN ÇITLAK
Türkiye’nin fındık üretiminde büyük pay sahibi Giresun, çay üretiminde de söz sahibi olmayı hedefliyor.
Giresun Ticaret ve Sanayi Odası (GTSO) Başkanı Hasan Çakırmelikoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin 1 milyon 300 bin tonla çay üretiminde lider ülkeler arasında yer aldığını söyledi.
Türkiye’de çayın tarladan bardağa gelişine kadar Doğu Karadeniz…
View On WordPress
0 notes
Text
Şerbetli Sürpriz Kurabiye Tarifi
Şerbetli Sürpriz Kurabiye Tarifi İçin Malzemeler
125 gr tereyağı veya margarin
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı pudra şekeri
1 yumurta
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
2 yemek kaşığı kakao
Aldığı kadar un(2. 5 su bardağı kullandım)
İç Harcı için:
2 yumurta akı
1 çay bardağı pudra şekeri
1.5-2 su bardağı kadar hindistan cevizi
Şerbeti için :
1.5 su bardağı toz şeker
2 su bardağı süt
Şerbetli Sürpriz Kurabiye Tarifi Yapılışı
Mükemmel dokusu, nefis lezzetiyle damaklarınızı şenlendirecek bir tarif daha… Islak kurabiye dediğime bakmayın. Başlı başına nefis bir tatlı tarifi… Kıvamı şekerpareyi andırıyor. Şiddetle öneriyorum. Eminim sizlerde çok seveceksiniz. Mükemmel görünsün, lezzetli de yerinde olsun diyorsanız, buyrun tarife…
Kurabiye için, un hariç tüm hamur malzemelerini yoğurma kabına alın. Azar azar un ilave ederek kulak memesi kıvamında yoğurun. (Un miktarı farklılık gösterebilir) İç harcı için, yumurta akı ve pudra şekerini kabın içine alıp azar azar hindistan cevizi ilave ederek hazırlayın.(Hindistan cevizi miktarı yumurtanızın büyüklüğüne göre değişebilir) Elinizle sıktığınızda rahat şekil alıyorsa kıvamı tamam demektir. Tek elinizle hafif hafif sıkarak fındıktan çok az büyük olacak şekilde yuvarlayın. Şeklinin mükemmel olmasına gerek yok. 28 adet elde ettim. Kurabiye hamurunu da aynı sayıda bezelere ayırın.
Bezeleri elinizle yassıltıp, içine hindistan cevizi toplarını yerleştirin. Üzerini kapatıp, fazla bastırmadan hafif hafif yuvarlayın. Hafifçe yassıltıp, yağlanmış veya yağlı kağıt serilmiş tepsiye yerleştirin. Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında yaklaşık 35 dakika pişirin. (Bu süre fırından fırına değişebilir) Kurabiyeler pişerken, şerbetini hazırlayın.
Bunun için sütü ve toz şekeri tencereye alıp, kaynatmadan sadece şekerin daha kolay erimesi için karıştırarak ılıtın. Ocaktan alıp soğumaya bırakın. Fırından çıkan sıcak kurabiyeleri soğuk şerbetin içine koyup en fazla 1 dakika bekletip servis tabağına alın. Fazla bekletirseniz, çok yumuşar ve servis ederken dağılır. Soğuması için buzdolabına kaldırıp soğuttuktan sonra, arzuya göre önce üzerlerini sütlü çikolataya batırın. Ardından üzerlerini beyaz çikolatayla şekillendirin yada çikolataya bulamadan sade olarak fındık, yeşil fıstık veya ceviz serpiştirip, iyice soğutup afiyetle tüketin. Her iki haliyle de mükemmel. Çocuklar çikolatalısını seviyor ben sade ve üzeri fındıklısını
1 note
·
View note